• Sonuç bulunamadı

Deniz Harbokulumuzun 162 nci yıldönümü:Dün Heybelideki mektebde, büyük ve samimi merasimle kutlulandı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Deniz Harbokulumuzun 162 nci yıldönümü:Dün Heybelideki mektebde, büyük ve samimi merasimle kutlulandı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Deniz Harb okulumuzun

Dünkü merasim esnasında, deniz şehidlerimizin hatırasına

hürmeten

denize çelenk

atılıyor

162

nci yıldönümü

1 3

Ikıhc-'ı b e ş r î n

I3if-Dün, Heybelideki mektebde, büyük ve

samimî merasimle kutlulandı

Deniz H arb okulu ve lisesi, dün, var- lığile öğündüğümüz büyük bilgi, fazilet ve kahramanlık yuvası, 162 nci yılma girişini büyük törenle kutluladı.

Başta 95 sene evvel Deniz mektebini Heybelideki bugünkü yerine yerleştiren . Patrona Mustafa Paşanın oğlu ye mek-,

tebin bugünkü en kıdemli mezunu emekli deniz albayı T evfik olmak üzere, İstanbul Merkez Kumandanı General İhsan, İs­ tanbul Deniz Kumandanı Mahmud Gökbora, Deniz Ticaret müdürü M ü fid j Necdet, Deniz Ticaret mektebi müdürü Z e k i ve bazı emekli ve muvazzaf deniz zabitleri ve İstanbuldaki askerî mekteb - lerle, D eniz Ticaret mektebinden gelen talebe heyetleri olmak üzere gelen davet­ liler büyük kapıda Komutan ve arkadaş­ ları tarafından karşılanmakta ve selâm vaziyetindeki talebenin önünden geçerek mektebe girmekte idiler.

Saat on buçukta, sancak direğinin et­ rafında toplanan talebe ve davetlilerin selâmladıkları sancak, deniz bandosu - nun çaldığı İstiklâl marşile dalgalana dal- galana direğe çekildi.

Amiralin tebrikleri ve Komutanın

nutku

Donanma Komutanı Amiral Şükrü Okan, acele bir işi çıktığından gelememiş, kendisini de yetiştiren bu yuvaya, saygı­ larını, selâmlarını ve yıldönümü münase - betile tebriklerini yollamıştı.

Mekteb Komutanı albay Ertuğ - rul, Amiralin bu samimî duygularını an­ lattıktan sonra, nutkuna başlıyarak Cum - huriyetten ve onun U lu Başbuğundan il­ ham ve kuvvet alarak daima iyiye ve ile­ riye gitmeğe çalışan okulun bir tarihçesini çizmiş, Türk denizcilerinin yarattığı ha - rikaları uzunuzadıya izah etmiş, talebesi­ ne hayatta ve mukaddes vazifelerinde muvaffak olmak için gidecekleri yolu gös­ termiş ve onları işaretle:

« — Büyük bir sevine" ve iftiharla size arzetmeliyim ki; karşınızda saygı ile du­ ran bunlar, bu Cumhuriyet çocukları, A - tatürkün kendilerine emanet ettiği istiklâl ve cumhuriyetle Türk vatanını her zaman ve her yerde canla başla koruyacaklar ve bu mukaddes emanetlere yan gözle

(2)

bak-Gene bir talebe, en kıdemli deniz zabitimiz mütekaıd

albay

Tevfiğin

Zaten yemek boruları, şahlanmış işti- haları sofra başına davet ediyordu.

Küçüklerden fazla büyükler coşmuş • lardı. Gülüşe gülüşe, şakalaşa şakalaşa tıpkı eski günlerde olduğu gibi şen şak­ rak yemekhaneye koşuyorlardı.

H ele burada, yetmişlik ihtiyarlar bile kendilerini gendik demlerinin havasında bulmuş, etten sonra gelen an’ anevî pilâ - kinin başında ise, neşe son haddine ermiş- ! ti.

Birbirlerine ekmek içinden yaptıkları bileleri atanlar, birbirlerini eskiden takıl­ mış isimlerle çağıranlar, yemeklerini ka­ panlar ortalığı tarif edilmez bir keyifli gürültüye boğuyorlardı.

Bir aralık mekteb Komutanı kendini göstermiş ve:

— Susun bakalım.. Alimallah falaka­ yı basarım.. Beni iyi dinleyin; yemekten

j sonra her senenin mezunları ayrı ayrı

grup resimlerini çıkartmazlarsa altıokka ve sopa ile cezalandırılacaklardır, diye bağırmıştır.

Bu emir (başüstüne!..) seslerile kabul edildi. V e tıpkı talebe hayatında olduğu gibi tatlılarını kapışa kapışa yiyip bitiren­ ler, bahçede sınıf sınıf toplanarak resim­ lerini çektirdiler.

En eski mezunun hatıraları

Bu sırada en eski mezun B ay Tevfik, o günlere aid hatıralarını şöyle anlatı - yordu :

« — 62 sene evvel mektebden mezun olduğum zaman 17 yaşında bulunuyor - dum. Y azık ki; bütün arkadaşlarım birer birer göçtüler, o sınıftan kala kala bir ben kaldım. O zaman bu mektebi bitiren­ ler H ü d avendigâr talim gemisine alınır- 1

elini

öpüyor

¡ 5 * - ö y k yaptılar ve derhal Marmaraya açıldık. Oradan Akdenize çıktık, Arnavudluk kıyılarını aşarak V e ­ nedik körfezine, sonra İtalya kıyılarını dolaşarak Fransaya, nihayet Cibraltaya kadar uzandık ve Afrikanin şimalini Ji - man liman gezerek iki sene süren bir se - yahati gene İstanbulda bitirdik.

Fakat unutmayınız ki, denizler hük - mümüz altındaydı. A ncak İngiltere do - nanması bizi geçebilmiş, Fransa ise bi - zimle atbaşı gidebilmeği bir şeref saymış­ tı. Altmış beş parçalık azametli bir do - nanmamız vardı. Sonra Sultan Hamid tahta çıktı ve o canım donanmayı çürüttü, perişan etti.»

Güçhalle konuşabilen, denizcilerimizin bu tertemiz piri, o acı günleri unutmuş gi­ bi sevinçle, fakat her tarafı heyecandan titriye titriye:

« — Bugünleri gördükten, Cumhuriyet idaresinin yarattığı bu kudreti ve ona lâ­ yık olmağa çalışan yeni nesim gücünü, gayretini, büyüklüğünü gördükten sonra artık ölebilirim.» diyordu.

Mektebin her tarafı davetlilere açıl - mıştı.

Eski talebe, her adımda gördükleri mükemmeliyeti birbirlerine sitayişle göste­

riyorlar, dünün canlanan acı hatıratı için­ de, gözleri önündeki hakikatin sırrını ara­ madan bulan insanlar halinde geniş birer nefes alarak, arkalarında yetişenlerin ka­ vuştukları buısaadete kendi bahtiyarlık - lan gibi seviniyorlardı.

V e bu umumî sevine içinde deniz ban­ dosunun bahçede çaldığı oynak memle­ ket havaları birdenbire gençleşen müte - kaidleri, yayından fırlıyan birer ok gibi ortaya atıyor ve A ydın dağlarının çevik zeybekleri tribi zıb zıb zıhlatıyordu.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sergilenen portreler, aile albümünden seçme fotoğra fla r ve kitap kapaklarından oluşan ve sunu yazışım Refik Durbaş’ın yazdığı “ Salâh Bey’in

Çok kuvvetli rüzgârlarda bile uçabilen albatroslar, balık avlamak için derinlere dalabilen karabataklar, çok yüksek ve sarp kayalıklara yuva yapan deniz papağanları bu

Özellikle son yıllarda tıptan (implant ve protez) ma- tematiğe, sanata, mimariye, inşaat ve malzeme bilimine kadar daha birçok alanda deniz kabukları ilham kaynağı olarak da

Japonya’nın güney kıyılarında yaşayan bu canlı İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon ordusu tarafından geceleri aydınlatma amaçlı kullanılmıştı. Tuba Sarıgül

Ancak genelde 2-5 met- re arasında bulunan deniz yosunla- rıyla beslenirler ve bu derinliklerde daha çok bulunurlar.. Derin dalışları büyük erkek bireyler yaparken, dişi- ler

Bazı endemik çan çiçeği türleri: Gülek çanı (Campanula psilostachya) Türkmen çıngırağı (Campanula silifkeensis) Meşe çanı (Campanula quercetorum) Bozdağ çanı

Örneğin, Ku- zeydoğu Atlantik kıyılarından Karadeniz’e gemi ba- last suları ile taşındığı düşünülen ve bir denizanası türü olan Mnemiopsis leidyi, birçok

Dünyan›n en büyük memelilerinden olan ‹spermeçe balinalar›n› 1800’lü y›llardan beri avc›lar için en de¤erli ganimet yapan özellik, “ispermeçe organlar›”,