• Sonuç bulunamadı

Caretta caretta (Linneaus, 1758) karapaksı üzerindeki epibiont diyatomelerin taksonomik ve biyocoğrafik açıdan incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Caretta caretta (Linneaus, 1758) karapaksı üzerindeki epibiont diyatomelerin taksonomik ve biyocoğrafik açıdan incelenmesi"

Copied!
293
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CARETTA CARETTA (LINNEAUS, 1758) KARAPAKSI ÜZERİNDEKİ EPİBİONT DİYATOMELERİN TAKSONOMİK VE BİYOCOĞRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ

Muhammet Aydın KALELİ Doktora Tezi Biyoloji Anabilim Dalı

(2)

CARETTA CARETTA (LINNEAUS, 1758) KARAPAKSI ÜZERİNDEKİ EPİBİONT DİYATOMELERİN TAKSONOMİK VE BİYOCOĞRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ

Muhammet Aydın KALELİ

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

Lisansüstü Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliği Uyarınca Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalında

DOKTORA TEZİ Olarak Hazırlanmıştır.

Danışman: Doç. Dr. Cüneyt Nadir SOLAK

(3)

iii

KABUL VE ONAY SAYFASI

Muhammet Aydın KALELİ’nin DOKTORA tezi olarak hazırladığı “CARETTA CARETTA (LINNEAUS, 1758) KARAPAKSI ÜZERİNDEKİ EPİBİONT DİYATOMELERİN TAKSONOMİK VE BİYOCOĞRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ” başlıklı bu çalışma, jürimizce Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca değerlendirilerek kabul edilmiştir.

02/07/2018

Prof. Dr. Önder UYSAL

Enstitü Müdürü, Fen Bilimleri Enstitüsü

---Prof. Dr. Hayri DAYIOĞLU

Bölüm Başkanı, Biyoloji Bölümü ---

Doç. Dr. Cüneyt Nadir SOLAK

Danışman, Biyoloji Bölümü

---

Sınav Komitesi Üyeleri

Prof. Dr. A. Kadri ÇETİN

Biyoloji Bölümü, Fırat Üniversitesi ---

Prof. Dr. Sedat V. YERLİ

Biyoloji Bölümü, Hacettepe Üniversitesi ---

Prof. Dr. Hayri DAYIOĞLU

Biyoloji Bölümü, Dumlupınar Üniversitesi ---

Doç. Dr. M. Borga ERGÖNÜL

Biyoloji Bölümü, Ankara Üniversitesi ---

Doç. Dr. Cüneyt Nadir SOLAK

(4)

ETİK İLKE VE KURALLARA UYGUNLUK BEYANI

Bu tezin hazırlanmasında Akademik kurallara riayet ettiğimizi, özgün bir çalışma olduğunu ve yapılan tez çalışmasının bilimsel etik ilke ve kurallara uygun olduğunu, çalışma kapsamında teze ait olmayan veriler için kaynak gösterildiğini ve kaynaklar dizininde belirtildiğini, Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kullanılmak üzere önerilen ve Dumlupınar Üniversitesi tarafından kullanılan İntihal Programı ile tarandığını ve benzerlik oranının % 7 çıktığını beyan ederiz. Aykırı bir durum ortaya çıktığı takdirde tüm hukuki sonuçlara razı olduğumuzu taahhüt ederiz.

Doç. Dr. Cüneyt Nadir SOLAK Muhammet Aydın KALELİ

(5)

CARETTA CARETTA (LINNEAUS, 1758) KARAPAKSI ÜZERİNDEKİ EPİBİONT DİYATOMELERİN TAKSONOMİK VE BİYOCOĞRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ

Muhammet Aydın KALELİ Biyoloji, Doktora Tezi, 2018

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Cüneyt Nadir SOLAK

ÖZET

Bu çalışmada Muğla İztuzu Sahili’ne yumurtlamak için gelen iribaş deniz kaplumbağaları (Caretta caretta LINNEAUS, 1758) karapaksı üzerinde bulunan epibiont diyatomeler incelenmiştir. 2011-2016 yılları arasında yumurtlama mevsiminde deniz kaplumbağalarından alınan diyatomlerin incelenmesi sonucunda diyatome çeşitliliğinin yüksek olduğu ve toplam 86 cinse ait 244 tür teşhis edilmiştir. Tespit edilen türler taksonomik ve biyocoğrafik olarak incelenmiştir. Türler, Türkiye denizlerinde bulunan denizel bentik diyatomeler ile karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, bu çalışmada tespit edilen türlerin büyük bir kısmının daha önce Türkiye kıyılarından gözlenmediğini ve ayrıca deniz kaplumbağalarının diyatomeler için iyi birer taşıyıcı olduğunu göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Biyocoğrafya, Deniz kaplumbağası, Diyatome, Epibiont, İztuzu, Muğla,

(6)

TAXONOMICAL AND BIOGEOGRAPHICAL INVESTIGATION OF THE EPIBIONT DIATOMS ON CARETTA CARETTA (LINNEAUS, 1758) CARAPACE

Muhammet Aydın KALELİ Biology, Ph.D. Thesis, 2018

Thesis Supervisor: Asst. Prof. Cüneyt Nadir SOLAK

SUMMARY

Epibiont diatoms from loggerhead sea turtle (Caretta caretta LINNEAUS, 1758) carapace which come to lay eggs in İztuzu Beach, Muğla were observed in this study. Diatoms were collected from loggerhead sea turtles between the years of 2011-2016 during the nesting season and the high degree of biodiversity was discovered. 244 taxa from 86 genera were identified. Identified species were investigated in terms of taxonomy and biogeography. As a resut, it was found that most of the taxa observed in this study have not been recorded from Turkish coasts up to now and the results show loggerhead sea turtles are good hosts for diatoms.

(7)

TEŞEKKÜR

Tez çalışmasının belirlenmesi ve çalışmaların yürütülmesinde tecrübesini benimle paylaşan ve çalışmanın yönlendirilmesinde her zaman bana destek olan değerli hocam Sayın Doç. Dr. Cüneyt Nadir SOLAK’a şükranlarımı sunarım.

Çalışma arkadaşlarım Elif YILMAZ ve Ayşe YILDIZ’a laboratuvar çalışmalarının yürütülmesindeki katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunarım.

Diyatome taksonomisinin öğrenmemde büyük rol oynayan ve laboratuvarında çalışma fırsatı bulduğum, Polonya, Szczecin Üniversitesi, Palaoceanology Biriminden Sayın Prof. Dr. Andrzej WITKOWSKI’ye teşekkürü bir borç bilirim.

Genowefa Daniszewska-Kowalczyk ve Agnieszka Kierzek’ya literatür temini için teşekkür ederim. Çalışmalarımız hakkında bolca fikir alış-verişi yaptığım meslekteşlarım Chunlian Li, Ewa Górecka, Marta Krzywda, Przemek Dąbek, Sylvain Gaillard ve Palaoceanology Birimi üyelerine saygılarımı sunarım.

Bu çalışmanın ilerlemesinde bana yardımcı olan yorum ve görüşleri için Sayın Prof. Dr. John Patrick Kociolek’e saygılarımı sunar ve teşekkür ederim.

Arazi çalışmalarında bana verdikleri destek ve işbirliğinden dolayı Pamukkale Üniversitesi’nden Sayın Prof. Dr. Yakup KASKA ve Ahmet Yavuz CANDAN’a teşekkür ederim.

Her daim bana güvenen ve destekleyen, azim ve kararlılığımın sürmesine sebep olan sevgili aileme minnet duyar ve şükranlarımı sunarım. Onları varlığı ile birlikte daha iyilere ulaşmayı temenni ederim.

(8)

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖZET ... v SUMMARY ... vi ŞEKİLLER DİZİNİ ... x ÇİZELGELER DİZİNİ ... xi

SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ... xii

1.GİRİŞ ... 1

1.1. Diyatome Taksonomisi ... 2

1.2. Diyatome Ekolojisi ... 6

1.3. Literatür Çalışması ... 7

1.3.1. Türkiye’de yapılan çalışmalar ... 7

1.3.2. Yurtdışında yapılan çalışmalar ... 10

1.4. Deniz Kaplumbağaları ile İlgili Genel Bilgiler ... 13

1.4.1. Deniz kaplumbağalarının yayılışları ... 13

1.4.2. Deniz kaplumbağaları yumurtlama sahaları ... 17

1.4.3. Deniz kaplumbağaları üzerine flora ve fauna çalışmaları ... 18

1.4.4. Deniz canlılarında epizoik diyatome çalışmaları ... 19

1.4.5. Deniz kaplumbağalarında diyatome çalışmaları ... 20

2.MATERYAL VE METOD ... 22

2.1. Çalışma Alanı ... 22

2.2. Örnekleme ... 24

2.3. Örneklerin Hazırlanması ... 26

2.4. Teşhis Aşamasında Yararlanılan Kaynaklar ... 29

3.BULGULAR ... 30

3.1. Türlerin Taksonomik Sıralaması ... 30

3.2. Türlerin Örneklerdeki Dağılımı ... 42

(9)

İÇİNDEKİLER (devam)

Sayfa

3.4. Türlerin Türkiye Diyatome Biyocoğrafyası ile Karşılaştırması ... 111

4.TARTIŞMA ve SONUÇ ... 113 5.ÖNERİLER ... 126 KAYNAKLAR DİZİNİ ... 127 EKLER Ek-1: Sözlük Ek-2: Şekiller ÖZGEÇMİŞ

(10)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa

1.1. Diyatome früstülü ve morfolojik yapıları... 3

1.2. Diyatome kuşak görüntüsü. Ölçek, a, b: 2 µm. ... 4

1.3. Diyatome kabuk görüntüsü. a. Eksternal, b. İnternal. Ölçek, a, b: 2 µm. ... 4

1.4. Diyatomelerdeki striae sıralanması: A- monoseriate, B- biseriate, C-triseriate. ... 5

1.5. Taksonomik olarak diyatomelerin sınıflandırılması. a - Sentrik, b - Arafid, c- Monorafid, d - Birafid diyatomeler. Ölçek: 10 µm. ... 6

1.6. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği – 2015. İribaş deniz kaplumbağaları yaşam ve üreme alanları. ... 13

1.7. Kırmızı liste kategorisi ve dünya populasyonu kriteri. ... 14

1.8. Akdeniz iribaş deniz kaplumbağaları yuvalama ve kışlama alanları ... 15

1.9. Doğu Adriyatik Denizi’nde markalanan C. caretta’ların gözlendiği alanlar ... 16

1.10. Türkiye’deki deniz kaplumbağaları yuvalama alanları ... 18

2.1. Arazi çalışmalarının gerçekleştirildiği İztuzu sahili-1. ... 22

2.2. Arazi çalışmalarının gerçekleştirildiği İztuzu sahili-2. ... 23

2.3. Sülüngür Gölü ve İztuzu sahili. ... 23

2.4. İribaş deniz kaplumbağası yumurtlama esnasında. ... 25

2.5. İribaş deniz kaplumbağası karapaksı üzerinde alg topluluğu. ... 25

2.6. Fırçalama yöntemi ile karapakstan örnekleme. ... 26

2.7. HCl ile muamele edilen diyatome örnekleri. ... 26

2.8. Olympus BX-51 ışık mikroskobu, Dumlupınar Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, Kütahya ... 27

2.9. Tescan Mira3 taramalı elektron mikroskobu, Cumhuriyet Üniversitesi, Sivas... 28

2.10. Hitachi SEM/STEM S-5500 taramalı elektron mikroskobu, Varşova Teknoloji Üniversitesi, Polonya... 28

3.1. Tespit edilen cinslerin gözlenen yoğunluk oranları. ... 44

3.2. Cinslere göre tür sayısı oranları. ... 45

3.3. Cinslere göre tür sayısı oranları (>%5). ... 45

(11)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge Sayfa

3.1. İncelenen örneklerdeki diyatome kabuk sayılarının toplam yüzdeye oranı (%). ... 43 3.2. Deniz kaplumbağaları karapaksında bulunan diyatomelerin Türkiye’de yapılan

(12)

SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ

Simgeler Açıklama

°C Celcius santigrad derece

° Derece ′ Dakika ′′ Saniye % Yüzde ® Kayıtlı (Registered) D Doğu K Kuzey HCl Hidroklorik asit H2O2 Hidrojen peroksit

SiO2 Silisyum dioksit

µm Mikrometre

Kısaltmalar Açıklama

Bknz. Bakınız

Cf. Confer

DEKAMER Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi

G Genişlik

IUCN International Union for Conservation of Nature

LC Least Concern

No Numara

Örn. Örneğin

SEM Scanning Electron Microscopy

Sp. Takson Spp. Taksa (çoğul) Syf. Sayfa Syn. Synonim Şkl. Şekil Var. Varyete Y.Y. Yüzyıl U Uzunluk

(13)

1.GİRİŞ

Su, tarih boyunca medeniyetlerin kurulmasındaki en önemli faktör olmuştur. Nil Nehri kıyısı ve Mezopotamya’da olduğu gibi yerleşimler akarsu kenarlarında kurulmuş, Venedik ve İstanbul gibi deniz kıyısında kurulan şehirler daha hızlı gelişmiştir. Su, tarım ve hayvancılık için önem teşkil etmiş, insanlığın devamı için her zaman ön planda olmuştur. Son iki yüzyıl içerisinde, bilimsel gelişmeler ile sucul ekosistemler daha iyi anlaşılabilir hale gelmiştir. Akarsu, göl ve denizlerde bulunan canlılar birer birer keşfedilmiş derin denizler ise hala keşfedilmeyi beklemektedir. Aynı zamanda, mikroskobun kullanılması ile 1800’lerin ortalarından itibaren mikroskobik canlılar gözlenmeye başlamıştır. Bu canlıların incelenmesi günümüzde moleküler ve genetik alanlara kadar genişlemiş ve bu canlıların anlaşılmasında büyük hız kazanılmasını sağlamıştır.

Denizel ekosistemler akarsulara göre daha engin su kütlesine sahip olup, akıntı, dalga, gelgit, yeraltı volkanları gibi olaylarla sürekli şekillendirilmektedir. Denizlerde, bentik ve pelajik bölge canlılarının incelenmesi ile birçok balık, memeli, omurgasız hayvan ve algler keşfedilmiştir (Witkowski vd., 2000). Algler gerek makroskobik gerekse de mikroskobik olarak incelenmiş ve sistematik alanda birçok yeni alg türü bilim adına keşfedilmiştir. İlerleyen teknikler ile zooplankton ve fitoplankton grupları daha detaylı olarak gözlenmiştir. Besin zincirinin alt kademelerinde bulunan zooplankton, besin zincirinin ilk kademesinin keşfi için bilim adamlarına yön vermiştir. Fitoplankton sahip olduğu fotosentetik kabiliyet ile oksijen ve besin kaynağı olarak sucul ekosistemlerdeki yerini almaktadır. Denizlerde fitoplankton arasında en yaygın gruplara örnek olarak dinoflagellatlar ve diyatomeler verilebilir. Yapılan çalışmalar denizel ekosistemlerde bu grupların yoğunluğuna işaret etmektedir (Balkıs, 2004; Gómez ve Boicenco, 2004).

Diyatomeler ise su kütlesi ve su tabanında yaşamak üzere morfolojik farklılıklara uğramış ve birçok tür evrilmiştir. Ayrıca diyatomelerin sadece denizlerde değil birçok sucul sistemde yayılış gösterdiği de yapılan çalışmalar ile ortaya konmuştur (Sabbe vd., 1995; Solak vd., 2016).

Diyatomeler, tek hücreli Bacillariophyceae sınıfına ait mikroskobik alglerdir. Bu canlıların en belirgin özelliklerinden bazıları; silis yapılı hücre duvarına sahip olmaları ve früstülü oluşturan iki kabuğun birbiri içine geçmiş olmasıdır. Çevresel değişikliklere duyarlı olan diyatomeler uzun süreli izlemelerde habitatlar hakkında bilgi vermektedir (Seckbach ve Kociolek, 2011). Fitoplankton ve fitobentoz komunitelerin önemli bir üyesi olan diyatomeler,

(14)

hücre duvarında biriktirdikleri SiO2 ile fosil depozitlerde de bulunabilmektedir (Stoermer ve Smol, 1999).

Bu çalışmanın amacı, iribaş deniz kaplumbağalarının karapaksı üzerinde diyatome topluluklarının durumunun gözlenmesi için yapılmıştır. Bu sebeple, Muğla, İztuzu Sahili’ne yumurtlamak için gelen iribaş deniz kaplumbağaları karapaksı üzerinde bulunan diyatomelerin taksonomik olarak değerlendirilmesi ve biyocoğrafik olarak incelenmesi amaçlanmıştır. İncelenen türlerin, Türkiye bentik denizel diyatome florası için karşılaştırılması ve ileride oluşturulacak veritabanı için taksonomik bir temel oluşturması amaçlanmıştır.

1.1. Diyatome Taksonomisi

Diyatomeler iki kabuğun birbiri içine geçmesi ile oluşmaktadır; bunlardan üst kabuk “Epiteka veya Epivalva”, alt kabuk ise “Hipoteka veya Hipovalva” olarak tanımlanır. Kabuğun dış bölümü “eksternal” ve iç bölümü de “internal” alan olarak adlandırılır. Kabuğun uç kısımlarına “apikal axis”, enlemesine boyutuna “transapical axis”, kabuk yüzeyi ise “pervalvar axis” olarak adlandırılır. Kabuklar, radyal, lineer, lanceolate ya da eliptik şekillere sahip olabilir (Şekil 1.1.). İki kabuk birbirine silisli yapı sayesinde tutunmaktadır. Bu iki kabuk birbirine yan bantlar (copulae) ile tutunmaktadır (Şekil 1.2.). Bu bantlar bazen birden fazla olabilir. Kabuğun bu görünümü kuşak görüntüsü olarak adlandırılır.

Eksternal ve internal yapılar birbirinden farklılıklar gösterir (Şekil 1.3.). Olifantiella cinsinde eksternal kabukta merkez alanda bir açıklık bulunurken, internal alanda bu açıklık bir hortum şeklinde devam etmektedir. Cyclotella ya da Delphineis gibi cinslerin türlerinde internal kısımda “rimoportulae” olarak adlandırılan yarık şeklinde açıklıklar kabuğun eksternal görüntüsüne oranla çok daha belirgindir.

Kabuk yüzeyinde yuvarlak ya da dikdörtgen şekillerde olabilen areolalar bulunmaktadır. “Areolae” birer boşluk olabileceği gibi farklı desenler oluşturan kabuk içi tabaka (hymen) ile de kaplı olabilir (Riaux-Gobin vd., 2014). Bir sıra areolae oluşumu “stria” olarak adlandırılır. Striae, kabuk yüzeyinde paralel, radiat ya da konvergent yerleşmiştir. Genellikle striae sıralanması monoseriate (tek sıralı) olarak gözlenir. Bazı cinslerde (Planothidium gibi), strialanma biseriate ve hatta triseriate şeklinde görülebilir (Şekil 1.4.).

Kabuk yüzeyinde hücreyi simetrik ya da asimetrik olarak ayıran yarıklar “rafe” olarak tanımlanır. Rafe merkez kısımda sonlanır. Rafe bazen düz ya da hücrenin bir tarafına dalgalanarak sonlanabilir ve “proksimal rafe” sonlanması olarak adlandırılır. Bu sonlanmada bazen rafe genişleyebilir. Kabukların polar kısmındaki rafe sonlanması da “terminal rafe”

(15)

sonlanması olarak adlandırılır. Bu sonlanmada tıpkı merkezde olduğu gibi düz, ve kabuk ucuna kadar olabilir ya da dalgalanma gösterebilir. Bazı cinslerde rafe bulunmayabilir (Bknz. Arafid diyatomeler).

Şekil 1.1. Diyatome früstülü ve morfolojik yapıları.

“Fibulae” ise daha gelişmiş bir kanal yapısıdır. Kemer oluşturarak kabuğun bir tarafında kapalı bir kanal oluşmuştur. Fibulae yapısına Nitzschia, Surirella gibi cinslerde rastlanılır. Bazı cinslerde (Epitmehia, Rhopalodia) “costae” yapısı gözlemlenir. Bu yapı striaya benzemekte ancak striaya paralel olarak kabukta tam bir kemer oluşumudur. Costae, fibuladan farklı olarak transapical axis boyunca uzanır.

(16)

Şekil 1.2. Diyatome kuşak görüntüsü. Ölçek, a, b: 2 µm.

(17)

A B C

Şekil 1.4. Diyatomelerdeki striae sıralanması: A- monoseriate, B- biseriate, C-triseriate.

Taksonomik olarak diyatomeler farklı gruplara ayrılmaktadır. Bunlar; Sentrik ve Pennat diyatomeler olarak tanımlanır (Şekil 1.5.). Sentrik diyatomeler radyal simetriye sahip, pennat diyatomeler ise lateral simetriye sahiptir. Sentrik diyatomeler yan bantlar vasıtası ile bir zincir grubu oluşturabilir (Tiffany vd., 2010).

Sentrik diyatomelerde rafe gözlenmez. Strialar genellikle radyal olarak yerleşmiştir ve bu gruplarda rimoportulae sıkça gözlemlenir. Pennat diyatomeler de kendi içinde gruplara ayrılırlar. Bu gruplar; 1. Arafid; 2. Monorafid ve 3. Birafid olarak tanımlanır. Arafid diyatomeler rafe sistemine sahip olmayan gruptur. Kabuk yapısı daha basittir. Rimoportulae gözlenebilir. Monorafid diyatomeler ise eksternal kabukta, kabuğun birinde rafeye sahip olup diğer kabukta rafe bulunmaz. Achnanthes, Planothidium gibi cinslerde kabuk iki tarafı faklıdır ve rafesiz kısmında bulunan kısım sternum olarak adlandırılır. Birafid diyatomeler ise kabuk yüzeylerinin bilateral simetri gösterdiği gruptur. İki kabuk yüzeyinde de rafe mevcuttur (Navicula, Petroneis). Bu grup içinde daha gelişmiş olan Bacillariaceae familyasında fibulae ve costae yapıları mevcuttur.

(18)

Şekil 1.5. Taksonomik olarak diyatomelerin sınıflandırılması. a - Sentrik, b - Arafid, c-

Monorafid, d - Birafid diyatomeler. Ölçek: 10 µm.

1.2. Diyatome Ekolojisi

Diyatomeler su ve güneş ışığının olduğu koşullarda geniş bir alanda yayılış gösterirler. Tatlısulardan, acısulara, mağara girişlerinden, sıcak sulara kadar farklı fizikokimyasal karaktere sahip alanlarda bulunabilirler (Van de Vijver ve Cocquyt, 2009; Kaleli vd., 2017; Solak vd., 2016). Denizlerde de durum benzerdir. Diyatomeler Arktik Bölgeden Antarktik Bölgeye, Pasifik Okyanusu’ndan Baltık Denizi’ne kadar farklı sıcaklıklardaki denizlerde yayılış gösterirler (Snoeijs 1993; Poulin, 2002; Riaux-Gobin ve Poulin, 2004a). Eustarine alanlarda, tuzlu bataklıklarda ve hatta gel-gitin etkili olduğu kumlu bölgelerde yaşayabilirler (Al-Yamani ve Saburova, 2011). Diyatomelerin çoğalması ve populasyonun devamlılığında su sıcaklığı ve tuzluluk belirleyicidir. Bunun yanında, akıntı şiddeti, suyun fizikokimyasal durumu (Taş, 2014), ötrofikasyon, nutrientlerin bulunma oranı da gelişimi etkilemektedir (Ağlaç ve Balkıs, 2014). Uygun şartlar oluştuğunda populasyonda birçok diyatome türü bulunabilirken, uygun olmayan şartlar oluştuğunda populasyon, bir veya birkaç tür ile temsil edilebilir (Hendey, 1964). Diyatome populasyonlarının devamlılığında etkili başlıca nutrientler; fosfat, azot ve silis olarak sayılabilir. Bu nutrientlerin oranı türlerin dağılımında ve ekolojik olarak sınıflandırılmalarında

(19)

belirleyici olmaktadır (Woodard vd., 2016; Shraoui vd., 2009). Denizlerde, tuzluluk ise önemli bir faktör olup, tür çeşitliğine etki etmektedir. Yapılan çalışmalarda tuzluluğun düşük olduğu bölgelerde ve tuzluluğun yüksek olduğu tropikal bölgelerde farklı tür kompozisyonlarına rastlanılmıştır (Sabbe vd., 1995; Stidolph vd., 2012).

Diyatome grupları bulundukları habitatlara göre iki gruba ayrılır. Denizlerde pelajik bölgede serbest halde bulunan “planktonik diyatomeler” ve litoral bölgede bulunan “bentik diyatome” topluluklarıdır. Planktonik diyatome formları, morfolojik olarak daha farklı yapılara sahip olup, su kütlesinde serbest hareket ederler (Taş ve Hernández-Becceril, 2017). Alg patlamalarında dinoflagellatlar ile birlikte en çok etkiye sahip olan diyatome grubu olarak planktonik formlar örnek verilebilir (Taş vd., 2016).

Bentik diyatome toplulukları ise suyun tabanında ve sığ bölgelerde yığın oluşturacak şekilde bulunabilirler. Genellikle bentik diyatomeler suyun daha sakin ve sığ olduğu bölgelerde yoğun olarak bulunurlar. Bentik diyatomeler bulundukları habitata göre de isimlendirilirler. Bunlara örnek olarak;

 Taş üstünde tutunmuş olanlar epilitik

 Bitkiler üzerinde bulunanlar epifitik

 Su tabanında çamur üzerinde bulunanlar epipelik

 Kumlu bölgede bulunanlar epipsammik

 Hayvanlar üzerinde tutunarak bulunanlar epizoik

diyatomeler olarak adlandırlar. Bentik bölge, pelajik bölgeye göre daha stabildir. Kıyıların akarsular ile beslenmesi, ve eustarine alanlardaki tarımsal bölgeler vasıtasıyla suyun nutrientçe zenginleşmesi tür çeşitliliğini olumlu olarak etkileyebilir. Tatlısu diyatome florası çalışmalarında, diyatomeler bulundukları bölgelere göre ekolojik olarak sınıflandırılmakta, bazı ülkelerde yapılan çalışmalar ile diyatomeler, hem türlerin ekolojik değerlerinin anlaşılması hem de su kalitesinin ölçülmesi gibi faydalar sağlamaktadır (Solak ve Ács, 2011).

1.3. Literatür Çalışması

1.3.1. Türkiye’de yapılan çalışmalar

Türkiye’de diyatome taksonomisi üzerine yapılan çalışmalar 19. yy.’ın sonlarını bulmaktadır. Kaydedilen ilk çalışma Marmara Denizi’nde Ehrenberg (1843) tarafından yapılmıştır. Yapılan diğer bazı çalışmalara örnek verilirse;

(20)

Hustedt (1930-1966), Marmara Denizi’ndeki diyatomeleri incelemiş ve Achnanthes orientalis (Syn. Karayevia amoena (Hustedt) Bukhtiyarova), Stauroneis decipiens Hustedt ve Nitzcshia capitellata Hustedt türlerini bilim için yeni olarak tanımlarken, Melosira dubia Kützing, M. Nummuloides C. Agardh, Cocconeis notata Petit ve Mastogloia pumila Cleve türlerini Türkiye denizleri için yeni kayıt olarak tespit etmiştir.

 Eker vd., (1999), Karadeniz fitoplankton dağılığımını incelemiş ve belli dönemlerde diyatomelerin biyokütlede baskın olduğunu tespit etmiştir.

 Özdemir vd., (1999), Güllük Lagünü ekosistemindeki diyatomeleri incelemiş ve sonuçta Haziran ayında 73 tür saptamışlardır.

 Aktan (2001), İzmit Körfezi’ndeki diyatomeleri incelemiş ve sonuçta epifitik florada 40, epipelik florada ise 45 diyatome türü tespit etmiştir.

Bargu vd., (2002), planktonik bir tür olan Pseudonitzschia caliantha Lundholm, Moestrup ve Hasle’yi Karadeniz kıyılarından yeni kayıt olarak vermiştir.

 Türkoğlu ve Koray (2002), Sinop Körfezi fitoplankton türlerinin süksesyonunu incelemiş ve sonuçta Bacilariophyceae grubundan 88 takson bulmuşlardır.

 Balkıs (2003) Marmara Denizi, Küçükçekmece Körfezi’ndeki fitoplanktonun mevsimsel değişimini incelemiş ve bazı bentik diyatome türleri bildirmiştir.

Aydın (2004), Thalassiosira allenii türü üzerine kinetik çalışmalarda bulunmuş ve sonuçta optimum büyüme sıcaklığını 11°C olarak tespit etmiştir.

 Aktan vd., (2005), İzmit Körfezi fitoplankton biyokütle ve çeşitliliğini incelemiş ve sonuçta 77 fitoplanktonik tür gözlemlemiştir.

Balkıs (2005), Bozcaada kıyılarında yaptığı çalışmada Lyrella lyra (Ehrenberg) Karajeva, Pleurosigma reversum Gregory ve Trachyneis aspera (Ehrenberg) Cleve türlerini Türkiye Denizleri için yeni kayıt olarak tanımlamıştır.

Baytut vd., (2005), Samsun, Karadeniz kıyılarından Aulacoseira granulata (Ehrenberg) Simonsen, Cymbella cymbiformis Agardh, Cymbella inaequalis (Ehrenberg) Rabenhorst, Surirella ovalis Brébisson ve Synedra ulna (Nitzsch) Ehrenberg var. danica (Kützing) Grunow türlerinin Türkiye’den ilk kaydını bildirmiştir.

 Osawa vd., (2005), Güney Karadeniz’deki plankton akışlarını incelemiş ve bazı planktonik diyatome türlerini tespit etmiştir.

 Çevik vd., (2008), Adana, Tuzla ve Akyatan lagünlerinin fitoplanktonu ve mevsimsel değişimlerini incelemiş ve sonuçta 42 diyatome taksonu bulmuştur.

(21)

 Çolak Sabancı (2008), İzmir Homa Dalyanı bentik diyatomelerini incelemiş ve 85 epipelik, 88 epifitik ve 92 epilitik olmaz üzere toplam 152 tür tespit etmiştir.

 Deniz ve Taş (2009), kuzeydoğu Marmara denizi fitoplankton komunitelerini araştırmıştır.

 Küçükçekmece Lagünü alg florasını araştıran Polge vd., (2010) 70 adet tür tespit etmiştir.

 Çolak Sabancı ve Koray (2010), Homa Lagünün’den Türkiye bentik diyatome florası için yeni kayıt olarak Cocconeis pseudomarginata W.Gregory, Seminavis robusta Danielidis ve D.G.Mann, Synedra gaillonii (Bory) Ehrenberg var. macilenta (Grunow) H. Peragallo ve Trachysphenia australis Petit var. rostellata Hustedt türlerini bulmuşlardır.

 Tüfekçi vd., (2010), Marmara denizi fitoplanktonu incelemiş ve buradan bazı planktonik türler bildirmiştir.

 Altuğ vd., (2011), Kuzey Ege ve Güney Marmara biyoçeşitliliğini çalışmış, buradan planktonik ve bentik formlar tespit etmişlerdir.

 Soylu vd., (2011), Samsun, Bafra Liman Gölü’nün epifitik alg florasını incelemiş ve sonuçta 31 takson bulmuştur.

 Özman-Say ve Balkıs (2012), İskenderun Körfezi fitoplankton topluluğunu incelemiş ve Navicula transitans Cleve türünü Türkiye için yeni kayıt olarak bildirmiştir.

 Çolak Sabancı (2012), İzmir Homa Lagünü’nden bazı bentik diyatomeleri Türkiye florası için ilk defa bildirmiştir.

Çolak Sabancı (2013), aynı bölgeden 7 Mastogloia türünün yeni kayıt olduğunu tespit etmiştir.

Paillès vd., (2014), Marmara Denizi’nden fosil bir tür olan Entomoneis calixasini Paillès, Blanc-Valleron ve Poulin türünü tanımlamıştır.

 Datça ve Bandırma Körfezi’nde fitoplankton kompozisyonu üzerine araştırmalar da yapılmıştır (Taş, 2014; Balkıs, 2014).

 Aktan vd., (2014), Marmara Denizi boğazlar sisteminde epipelik alg komunitelerinin çevresel faktörler ile ilişkisini araştırmış ve sonuçta 44 takson tespit etmiştir.

 Buna benzer bir çalışma Ağlaç ve Balkıs (2014) tarafından Edremit Körfezi’nde yapılmış ve sonuçta Bacillariophyceae’dan 54 tür bulmuşlardır.

 Baytut ve Gönülol (2016), Kızılırmak Deltası çıkışında yaptığı çalışmada fitoplankton kompozisyonunu belirlemiş ve buradan Türkiye diyatome florası için bazı yeni kayıtlar tespit etmiştir.

(22)

 Kaleli vd., (2017), Sinop, Akliman’dan Türkiye florası için 31 türü yeni kayıt olarak tespit etmiştir.

 Ege Denizi Kıyılarından alınan örneklerden farklı diyatome türleri tanımlanmış ya da yeni kayıt olarak bildirilmiştir (Witkowski vd., 2000; De Stefano ve Marino, 2003; De Stefano vd., 2006, 2008; Blanco ve Blanco 2014; Majewska vd., 2014; Pennesi vd., 2016).

Türkiye Denizlerin’den fitoplankton kontrol listeleri de hazırlanmıştır. Bu çalışmalar;  Koray (2001), Türkiye Denizleri,

 Balkıs (2004), Marmara Denizi,

 Taş ve Okuş (2006), Karadeniz için tür listesi hazırlamıştır,

 Aysel (2005), acısu türlerini de içeren Türkiye tatlısu algleri kontrol listesi hazırlamıştır.

1.3.2. Yurtdışında yapılan çalışmalar

Dünya üzerinde diyatomelerin taksonomisi üzerine çalışmalar 19. yy. ortalarına dayanmaktadır. Günümüze kadar yapılan çalışmalarda birçok yeni tür bilim dünyasına kazandırılmış ve farklı bölgelerin florası hakkında bilgi sağlamıştır. Her ne kadar denizel diyatome çalışmaları tatlısu diyatomeleri ile karşılaştırıldığında daha az olsa da özellikle farklı denizlerin diyatome florası ve biyocoğrafyası hakkında bilgi vermektedir. Geçmişte yapılan çalışmalar daha çok dünyanın farklı bölgelerinden toplanan örneklerin incelenmesi ile olmuştur. Bunlardan bazılarına örnek vermek gerekirse;

 Agardh (1824, 1830a, 1830b, 1831, 1832), yaptığı çalışmalarda genel alg florası üzerine çalışmıştır.

 Kützing (1833, 1844), diyatomeleri de içeren çalışmalarında algleri araştırmıştır.  Van Heurck (1880, 1881, 1882, 1883, 1885, 1896), Belçika ve Kuzey Denizi kıyılarında

bulunan ülkelerdeki diyatomeler üzerine araştırmalarda bulunmuştur.

 Smith (1851, 1852, 1853, 1856), İngiltere diyatome florası üzerine çalışmalar yapmıştır.  Boyer (1916, 1927), Amerika diyatomeleri üzerine çalışmıştır.

 Cleve (1881, 1894-1895, 1896), Naviculoid diyatomeler ve az yayılış gösteren diyatomeler üzerine araştırmalar yürütmüştür.

 Schmidt (1874-1959), hazırladığı diyatome atlasında diğer araştırmacıların da farklı bölgelerden bildirdikleri diyatomeleri bir yayında toplamıştır.

(23)

Son yüzyıl içerisinde de birçok çalışma yapılmıştır. Bunlardan bazıları örneklendirilecek olursa;

 Cholnoky (1954, 1955, 1956, 1958, 1960) ve Giffen (1963, 1966a, 1966b, 1970a, 1970b, 1971, 1973, 1975, 1976), Güney Afrika diyatomeleri üzerine floristik çalışmalar yapmıştır.

 Witkowski (1991, 1993a, 1993b, 1993c, 1994) başta Baltık Denizi olmak üzere tropikal bölgelere kadar olan geniş bir alanda çeşitli taksonomik ve biyocoğrafya üzerine araştırmalarda bulunmuştur.

Witkowski ve Lange-Bertalot (1993d, 2004), Fragilaria ve Ehrenbergiulva cinsi üzerine araştırmalarda bulunmuştur.

 Witkowski vd. (1995, 1997, 1998, 2000, 2004), farklı bölgelerin türleri üzerinde taksonomik çalışmalar yürütmüştür.

 Baltık Denizi denizel bentik diyatome taksonomisi üzerine çalışmalar yapılmıştır (Snoeijs, 1993; Snoeijs ve Vilbaste, 1994; Snoeijs ve Potapova, 1995; Snoeijs ve Kasperovičienè, 1996; Snoeijs ve Balashova, 1998).

 Faroe Adaları’nda holosen denizel diyatomeler üzerine çalışmalar yapılmıştır (Witon vd., 2004; Witon ve Witkowski, 2006).

 Svalbard Adaları fiyordlarındaki denizel bentik diyatomeler araştırılmıştır (Stachura-Suchoples vd., 2015).

 İngiltere diyatome florası için Hartley vd., (1996), Hendey (1964), Aleem ve Hustedt (1951) çalışmalarda bulunmuştur.

 Kuzey Karadeniz’de Nevrova (2016) ve Nevrova vd., (2013) taksonomik çalışmalarda bulunmuş ve yeni türler tanımlamıştır. Ayrıca Witkowski vd., (2010, 2014), aynı bölgede araştırmalarda bulunmuştur.

 Ege Denizi’nde Danielidis ve Mann (2002, 2003), taksonomik araştırmalarda bulunmuş.  Lovrou vd., (2012), Ege Denizi’nden Meloneis cinsini tanımlamış.

 Economou-Amilli (1980) Yunanistan kıyılarında diyatomeler üzerine çalışmalar yapmış.

 Foged (1985, 1986), Yunan Adaları ve Ege Denizi’nde diyatome florası üzerine çalışmıştır.

 Foged (1975, 1978, 1984, 1987), ayrıca farklı denizlerde flora araştırmalarında bulunmuştur.

(24)

 Doğu Akdeniz’de, Aleem (1950), Mısır kıyıları diyatomeleri üzerine araştırmalarda bulunmuştur. Ayrıca Koizumi ve Shiono (2006)’da bu bölgedeki diyatomeleri incelemiştir.

 Blanco ve Blanco (2014), Akdeniz’in çeşitli bölgelerinden toplanan örneklerden floristik çalışma hazırlamıştır.

 Batı Akdeniz’de De Stefano vd., (2000, 2006, 2008), taksonomik çalışmalarda bulunmuş ve yeni türler tanımlamıştır.

Pennesi vd., (2012), bu bölgede Mastogloia türleri üzerine çalışmalar yürütmüştür. Arktik ve Antarktik bölgelerde de diyatome taksonomisi ve biyocoğrafyası üzerine çalışmalar yürütülmüştür. Bunlardan bazıları;

 Poulin (1990b, 2002), Poulin ve Cardinal vd., (1982a, 1982b, 1983), Poulin vd., (1984, 1990a, 2014) Arktik bölge diyatomelerini incelemiş, ayrıca, Hamilton vd., (1997) Antarktik bölgeden yeni bir cins tanımlamıştır.

Kerguelen Adaları’nda yapılan çalışmalarda yeni Cocconeis, Cocconeiopsis ve Cavinula türleri tanımlanmıştır (Riaux-Gobin ve Poulin, 2004a; Riaux-Gobin ve Compère, 2004b; Riaux-Gobin vd., 2007).

Pasifik ve Hint Okyanusu’nda yapılan bazı taksonomik çalışmalar ise;

 Madagaskar, Reunion, Mascarenes ve Society Adaları’nda yapılan çalışmalarda bu bölgeden yeni Amphicocconeis, Cocconeis türleri ve Olifantiella cinsi tanımlanmıştır (Riaux-Gobin ve Compère, 2008, 2009a, 2015a; Riaux-Gobin ve Al-Handal, 2012a; Riaux-Gobin vd., 2009b, 2011a, 2011b, 2012b, 2015b, 2017a).

Dünyanın farklı bölgelerinden denizel bentik diyatomeleri de içeren kontrol listeleri hazırlanmıştır. Bunlardan bazıları;

 Romanya’da Caraus (2002, 2012, 2017),  Adriyatik Denizi’nde Vilicic vd., (2002),  Baltık Denizi’nde Hällfors (2004),

 İngiltere’de Hendey (1974), Hartley (1986),  Çin’de Liu (2008),

 Tayvan’da Shao (2003-2014),

 Avusturalya’da McCarthy (2013) ve John (2016),  Yeni Zelanda’da Harper vd., (2012),

(25)

 Guam’da Lobban vd., (2012),

 Meksika’da yapılan çalışmalara López-Fuerte ve Siqueiros-Beltrones (2016), Merino-Virgilio vd., (2013) ve Licea vd., (2016) olarak örnek gösterilebilir.

1.4. Deniz Kaplumbağaları ile İlgili Genel Bilgiler

1.4.1. Deniz kaplumbağalarının yayılışları

Caretta caretta (Linnaeus, 1758) (İribaş Deniz Kaplumbağası) Dünya’da dağılış gösteren sekiz deniz kaplumbağası türünden biridir (Lutz ve Musick, 1997). İribaş deniz kaplumbağaları Reptilia sınıfının Cheloniadae familyasına ait soğuk kanlı hayvanlar olup 100 yıla kadar yaşayabilmekte ve ergin dönemlerine 25-30 yaşlarında ulaşmaktadır (Parham ve Zug, 1997). Her bir yetişkin dişi deniz kaplumbağası yumurtlama sezonunda kumlu sahillere belirli aralıklarla yumurta bırakır (her yumurtlamada ortalama 100 yumurta) ve daha sonra beslenme alanlarına geri göç ederler (Miller, 1997).

Deniz kaplumbağaları Atlantik Okyanusu’nda Newfoundland’den Arjantin’e, Hint Okyanusu’nda Güney Afrika’dan Arap Körfezi’ne ve Pasifik Okyanus’da Alaska’dan Şili’ye ve Avustralya ve Japonya’ya ve Akdeniz’e kadar, tropik sulardan ve subtropik sulara kadar geniş bir yayılış gösterirler (Ernst vd., 1994; IUCN, 2015) (Şekil 1.6.). C. caretta diğer türlere göre Akdeniz’de baskın bir dağılıma sahiptir (Broderick vd., 2002; Casale ve Margaritoulis, 2010).

Üreme Alanı Yaşam Alanı

Şekil 1.6. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği – 2015. İribaş deniz

(26)

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) hazırladığı Kırmızı Liste Kategorisine göre iribaş deniz kaplumbağalarının genel populasyonu duyarlı (VU), Akdeniz altpopulasyonu da düşük riskli (LC) olarak rapor edilmiştir (IUCN, 2015) (Şekil 1.7.).

Şekil 1.7. Kırmızı liste kategorisi ve dünya populasyonu kriteri. Dünya populasyonu : Duyarlı (Vulnerable)

Akdeniz alt populasyonu : Düşük Riskli (Least Concern)

Carreras (2006, 2011) araştırmalarında Atlantik Okyanusu populasyonu ile Akdeniz altpopulasyonunun kış aylarında güneybatı Akdeniz bölgesinde toplandıklarını ve populasyonların burada karıştığını gözlemlemiştir. Buna rağmen, Akdeniz altpopulasyonu açık denizlerin populasyonlarından daha küçük boyutlu ergin bireyler ile ayırt edilebilir (Dodd, 1988). İribaş kaplumbağalar 2-3 yıllık periyotlarla düzenli olarak yumurtlarlar. C. caretta’nın yumurtlama sahaları dünyada geniş bir şekilde dağılış gösterse de sahalar ağırlıklı olarak Akdeniz’in doğu kıyılarında toplanmıştır (Margaritoulis vd., 2003). Buna karşın batı Akdeniz’de aralıklı ve seyrek olarak yuvalama aktiviteleri rapor edilmiştir (Delauguerre ve Cesarini, 2004) (Şekil 1.8.).

(27)

Şekil 1.8. Akdeniz iribaş deniz kaplumbağaları yuvalama ve kışlama alanları (Euro Turtle,

2006).

Yetişkin dişi iribaş deniz kaplumbağaları yuvalama için sahillere çıktığından dolayı gözlenmesi daha kolaydır. Her ne kadar büyüme oranları populasyon içinde değişiklik gösterse de (Lazar vd., 2004), dişi kaplumbağalar geri-göç esnasında daha az büyüme gösterirler (Bjorndal vd., 1983).

Akdeniz iribaş deniz kaplumbağası populasyonlarının en belirgin farklılıklarından birisi dünyadaki diğer populasyonlarla karşılaştırıldığında daha ufak ergin boyutlarına sahip olmalarıdır (Dodd, 1988). Bunun sebebi fakir trofik şartlar ya da kısa süreli göç hareketleri gibi ve daha erken seksüel olgunluğa ulşama ya da geç büyüme ya da her ikisi gibi farklı şartlara adaptasyonla ilgili olabilir (Tiwari ve Bjorndal, 2002).

İribaş deniz kaplumbağaları, farklı habitatlar arasında yer değiştirmesi ile karakterize olan kompleks yaşama sahip, denizel ekosistemlerin uzun ömürlü avcılarındandır (Casale vd., 2008). Tür genellikle karnivor olmasına rağmen beslenme kompozisyonunda populasyon ve bölgeye göre farklılıklar görülebilir (Bjorndal, 1997). Deniz kaplumbağaları yaşamlarının büyük bir kısmının beslenme alanlarında geçirirler. Bu alanlarda, üremenin gerçekleştiği alanlara göç edebilmesine olanak verecek şekilde vücut kondüsyonları gelişir (örn., enerji depolanması). Vücut kondüsyonlarına ulaşmaları çevresel parametrelerin etkisi altında olabilir ve sezonlukluk yuvalama sayısı ile muhtemelen geri-göç aralıklarında farklılıkları belirleyebilir.

Akdeniz’de Adriyatik Denizi, Zakynthos Adası’ndaki yuvalayan kaplumbağalar için başlıca iki beslenme alanından birini teşkil etmektedir (Lazar vd., 2004). Adriyatik Denizi Hırvatistan suları C. caretta için önemli bir göç koridoru olarak gözlenmiş ve bu bölge özellikle

(28)

iribaş deniz kaplumbağaları için Akdeniz’deki en verimli beslenme alanlarından birisi olarak temsil edilmiştir (Şekil 1.9.). Genç ve ergin kaplumbağalar burada sık olarak bulunmakta ve özellikle çevresel paramatrelerdeki (örn., su sıcaklığı) değişikliklere bir cevap olarak mevsimsel göç yaptıkları düşünülmektedir. Bazı deniz kaplumbağası populasyonlarında özellikle Kuzey-batı Atlantik populasyonlarının >17 °C sulara mevsimsel göçü gözlenmiştir (Hawkes vd., 2011). Ancak Adriyatik Denizi kıyılarında yuvalama aktivitesi yok ya da ancak birkaç yuva olacak şekilde oldukça düşüktür (Mingozzi vd., 2007).

Şekil 1.9. Doğu Adriyatik Denizi’nde markalanan C. caretta’ların gözlendiği alanlar. (zak,

Zakynthos Adası; kyp, Kyparissia Körfezi; lak, Lakonikos Körfezi; IT, İtalya; SLO, Slovenya; CRO, Hırvatistan; BH, Bosna-Hersek; MG, Karadağ; ALB, Arnavutluk; GR, Yunanistan; TN, Tunus) (Lazar vd., 2004).

Adriyatik Denizi Batimetre Haritası (m)

(29)

1.4.2. Deniz kaplumbağaları yumurtlama sahaları

Doğu Akdeniz’de iribaş kaplumbağalarının başlıca yumurtlama sahaları Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan olup, Mısır, Libya, Tunus, İsrail, Suriye ve Lübnan’da da az sayıda yuvalama alanı tespit edilmiştir (Margaritoulis vd., 2003). Aynı zamanda Batı Akdeniz’de de seyrek olarak yuvalar rapor edilmiştir (Delauguerre ve Cesarini, 2004).

Türkiye’de iribaş deniz kaplumbağası ilk yumurtlama kaydı Hathaway (1972) tarafından yapılmıştır. Başoğlu ve Baran (1982) İzmir, Köyceğiz ve Fethiye’de kaplumbağaların karapaksından ölçümler yapmıştır. Geldiay vd., (1982) deniz kaplumbağası populasyonlarını tanımlamış ve Türkiye Akdeniz kıyıları boyunca yapılabilecek koruma çalışmalarını açıklamıştır. Türkiye’de Akdeniz kıyılarındaki yumurtlama sahaları hakkındaki ilk kapsamlı çalışma Baran ve Kasparek (1989) tarafından yapılmıştır. Çalışmanın amacı ilk olarak yumurtlama sahalarının tespiti ve bunların öneminin belirlenmesi olmuştur. Daha yakın zamanda ise, belirlenen yumurtlama sahalarında çeşitli populasyon çalışmaları yürütülmüş ve kaplumbağaları etkileyen problemlerin çözümü aranmıştır. Yerli ve Demirayak (1996) yaptıkları çalışmada Akdeniz sahillerinde 17 sahilin önemli yuvalama alanları olduğunu tespit etmişlerdir.

Canbolat (2004) ve Türkozan ve Kaska (2010) Türkiye kıyılarında 20 adet sahil deniz kaplumbağalarının başlıca yumurtlama sahaları olarak belirlenmiştir. Bu sahiller deniz kaplumbağaları için önemli bir varış noktasıdır. Yapılan önceki çalışmalarda Akdeniz’de 5 deniz kaplumbağası türü tespit edilmiştir (Başoğlu, 1973; Groombridge, 1990). İribaş kaplumbağaların büyük bir kısmı Türkiye Akdeniz sahillerinin batısında yumurtlarken, Chelonia mydas (Linneaus, 1758) (yeşil deniz kaplumbağası) ise doğu kıyılarında yumurtlamaktadır (Şekil 1.10.). Muğla, Dalyan İztuzu sahili yumurtlamaya çıkan hayvan sayısı bakımından Antalya, Belek ve Mersin, Anamur’daki sahillerle birlikte önemli role sahip iken, Adana, Kazanlı, Akyatan ile Hatay, Samandağ ise en çok yeşil deniz kaplumbağası yuvalarının tespit edildiği bölgelerdir (Kaska vd., 2016).

(30)

Şekil 1.10. Türkiye’deki deniz kaplumbağaları yuvalama alanları (Başkale ve Kaska, 2005).

1.4.3. Deniz kaplumbağaları üzerine flora ve fauna çalışmaları

İribaş deniz kaplumbağaları denizel flora ve fauna türleri için birer platformdur (Ernst vd., 1994). Özellikle karapaks bölgesinde kaplumbağalar çeşitli hayvan ve bitkilere epibiont olarak ev sahipliği yapmaktadır (Dodd, 1988). İki ya da daha fazla organizmanın yakın fakültatif birliği epibiosis olarak adlandırılır (Wahl, 1989). Epibiosis, kumlu ve çamurlu habitatların yaygın olduğu ve sert substratın olduğu genellikle eustarine bölgelerde küçük ve sessil organizmaların hayatta kalabilmesi için oldukça kıymetli bir stratejidir (Olabarria, 2000). Küçük epibiontlar her ne kadar denizel organizmaların tanımında ihmal edilse de, birçok yararlı ve zararlı etkilere neden olarak basibiontta etkiye sahip olabilir ve ev sahibinin ekolojisi çalışıldığında hesaba katılmalıdır (Gillan ve Cadée, 2000). Bu epibiontlardan bir çoğu iribaş deniz kaplumbağalarının üreme mevsimi zamanından ya da beslenme mevsiminde olduğu gibi habitatlardaki farklı substratlara tutunurlar (Frick vd., 2004). Daha az rapor edilen epizoik diyatomeler ise daha önce siliat, kopepod ya da balinalarda gözlenmiştir (Nemoto, 1956, Takano, 1983). Epibiosis ev sahibi niteliğindeki canlının hareketliliği ile ters orantılı olup, daha hareketli olan hayvanlar daha az kolonize olmuştur (Round, 1981; Riaux-Gobin vd., 2012b). Diyatomeler substrata farklı yollarla tutunabilirler. Diyatomeler adnate ya da stalklar ile yüzeye tutunabilir ve müsilaj materyali kullanabilirler (Hoagland vd., 1993). Adnate diyatomeler (örn. Cocconeis spp.) ise yüzeye sıkıca tutunurlar.

Bazı organizmaların dış yüzeylerinde diyatomeler gelişemez. Örneğin, zamanını güneş altında geçiren kaplumbağalarda algal epibiontların gelişmeyeceği belirtilmiştir (Seckbach ve Kociolek, 2011). Buna rağmen Wetzel vd., (2010, 2012) Brezilya, Amazon Havzası’ndan tatlısu

TÜRKİYE

AKDENİZ

(31)

kaplumbağalarının karapaksından yeni bir Luticola ve Tursiocola türü tanımlamış ve Brady (2010) bazı deniz kaplumbağalarının karapakslarında diyatome varlığını raporlamıştır.

Beş deniz kaplumbağası türünün karapaks ve vücudunda alg gelişimi raporlanmıştır (Robinson vd., 2016). Bunlar, İribaş deniz kaplumbağası (Caretta caretta), atmaca gagalı deniz kaplumbağası (Eretmochelys imbricate), gündüz yuvalayan deniz kaplumbağası (Lepidochelys kempi), zeytin yeşili deniz kaplumbağası (L. olivacea) ve yeşil deniz kaplumbağasıdır (Chelonia mydas). Epifitik alg gelişimi farklı bölgelerdeki iribaş ve yeşil deniz kaplumbağalarının karapaks, yüzgeç ve boyun bölgerinde de tespit edilmiştir (Frankovich vd., 2015b; Robinson vd, 2016).

1.4.4. Deniz canlılarında epizoik diyatome çalışmaları

Bugüne kadar yapılan çalışmalarda epizoik diyatomelerin varlığı balina ve yunus derilerinde tespit edilmiştir (Nemoto, 1956, 1958, 1983; Nemoto vd., 1977, 1980; Hart, 1935; Holmes vd., 1993a, 1993b; Kliashtorin, 1962). Denys (1997) ve Denys ve Van Bonn (2001) setikol diyatomeleri incelemiştir. Setikol diyatomeler, genellikle balina ve yunus derilerinde bulunan ve deri üzerinde görünebilir makroskobik koloniler oluşturan diyatomelerdir. Bu diyatomelerin yoğun olarak gelişmesi deri üzerinde sarı bir görünüme neden olur ve bu balinaların Antarktik sularında geçirdiği zamanla ilişkilidir (Bennet, 1920). Setikol cinsler tür bakımından zayıftırlar. Derideki diğer diyatome türlerinin varlığı yanında Bennettella ceticola (Nelson) Holmes, Pinnularia viridis (Nitzsch) Ehrenberg, P. major (Kützing) Ehrenberg, P. nobilis (Ehrenberg) Ehrenberg, P. dactylus Ehrenberg türleri setikol tür olarak tanımlanmıştır (Bennet, 1920). Metabolik gereksinimler, habitatın fiziksel koşulları ve kolonizasyon zorlukları bu türlerin özelleşmesindeki muhtemel nedenlerdendir (Holmes vd., 1993a). Denys ve De Smet (2010) bu substratta gerekli olan spesifik büyümeye neden olan faktörlerin balina derisinde belli bir oranda epizoik pennat diyatome gelişimini desteklediğini önermektedir.

Yapılan literatür çalışması hayvansal substrattaki diyatomelerin yoğunluğunun incelenmesi üzerine çok az çalışma yapıldığını göstermiştir. Evsahibi canlının içinde bulunduğu çevresel şartların epibiontik diyatome komuniteleri üzerinde etkisi olduğu görülebilir. Bunun yanısıra epibiyont flora ve fauna üzerinde çalışmalar yapılan konulardan birisidir (Bennet, 1920; Nemoto, 1956). Bazı çalışmalar deniz kaplumbağaları ya da memelilerin değişik canlılara ev sahipliği yaptığını ortaya koymuştur. Habitattaki metabolik gereksinimler, fiziksel şartlar ve kolonizasyon zorlukları türlerin substrattaki özelleşmeleri sebebiyle olabilmektedir (Holmes vd., 1993a). Denys ve De Smet (2010) cetaceanların derilerinde, spesifik büyüme faktörü sebebiyle epizoik pennat diyatome gelişimine sebep olduğunu tespit etmişlerdir. Muhtemelen,

(32)

bazı türlerin başka yerlerde görülmeyip bu substratta görülmesine, Euphasia superba Dana (Nemoto, 1956) tarafından otlanması sebep olmuştur. Ayrıca balina istasyonlarındaki sedimentte bazı türlerin (Nagasawa, 1993) gözlenmesi de bunu göstermektedir (Holmes vd., 1993a). Balinaların derisinde gözlenen düşük tür çeşitliliği ve daha az morfolojik çeşitlilik, muhtemelen balinaların birbiri ile teması nedeni ile değildir (Holmes vd., 1993a). Denys (1997) bu durumun oldukça zor olduğunu belirtmiştir. Yunuslar deri parazitlerini temizlemek için farklı substratlar kullanması ile bilinmekte ve deniz kaplumbağalarında da bu gibi durumlar ile sert olan karapaksın substrat oluşturması muhtemeldir (Wetzel vd., 2012). Holmes yunuslarda “Bennettella ve Epipellis” olarak zorunlu epizoik iki yeni cins tanımlamıştır (Holmes, 1985; Holmes ve Nagasawa, 1995). Daha sonra iki Tripterion türü ve Tursiocola cinsi tanımlanmıştır (Holmes vd., 1993b). Denys (1997) üzerinde çalıştığı ispermeçet balinasından Epipellis cinsini (Denys ve Van Bonn 2001; Denys ve De Smet 2010) tanımlamıştır. Frankovich vd., (2015a) ise denizayısı üzerinden üç yeni Tursiocola türü gözlemlemiştir.

1.4.5. Deniz kaplumbağalarında diyatome çalışmaları

Geçmişte yapılan bazı çalışmalarda deniz kaplumbağalarının epizoan komuniteleri belirtilmiştir (Frazier vd., 1985, 1992). Frazier vd., (1991) genç kaplumbağaların tunicatları taşımadığı, ancak erginlerinde gözlendiğini bunun da habitat değişikliğinden kaynaklanabileceğini işaret etmiştir. Deniz kaplumbağalarının karapaksı üzerinde yaşayan epibiontlar çeşitli araştırmalarda rapor edilmiştir (Caine, 1986; Frick vd., 1998, 2000, 2004; Schärer, 2001; Majewska vd., 2015a). Pfaller vd., (2004, 2006, 2008) deniz kaplumbağaları epibiontlarını araştırmış ve ikişer tür yeşil ve kırmızı alg türü tespit etmiş, bulunan çoğu epibiontların tek tip dağılım gösterdiğini gözlemlemiştir. Abel vd., (1999) yumurtlamaya gelen kaplumbağalar üzerinden epizoik algler rapor etmiş, diğer bir yandan “Polysiphonia carettia” Hollenberg türü Akdeniz’de yumurtlayan iribaş deniz kaplumbağaları üzerinden tanımlanmıştır (Báez vd., 2001).

Farklı tür deniz kaplumbağaları üzerinden diyatomelerin incelenmesi yakın zamandaki araştırmalarla gerçekleşmiştir. Bulunan türlerin büyük bir kısmı zorunlu epizoik türler olup, bazı yeni türler de tanımlanmıştır. Poulinea Majewska, De Stefano ve Van de Vijver cinsi, Poulinea lepidochelicola türü ile Chelonicola Majewska, De Stefano ve Van de Vijver cinsi, Chelonicola costaricensis türü ve Majewska vd., (2015b) tarafından Lepidochelys olivacea Eschscholtz türünden (zeytin yeşili deniz kaplumbağası) ilk defa tanımlanmıştır. Diğer bir Chelonicola türü Chelonicola caribeana Riaux-Gobin, Witkowski, Ector ve Chevallier, Atlantik Okyanusu’ndaki yeşil deniz kaplumbağası populasyoununda bulunmuştur (Gobin vd., 2017a).

(33)

Riaux-Gobin vd., (2017b) iki yeni Tursiocola türünü Doğu Karayipler yeşil deniz kaplumbağası populasyonundan tanımlamıştır. İribaş deniz kaplumbağalarından iki yeni epizoik tür tanımlanmıştır. Tursiocola denysii Frankovich ve M.J. Sullivan ve Medlinella amphoroidea Frankovich, Ashworth ve Sullivan iribaş kaplumbağaların boyun derisinde tespit edilmiştir (Frankovich vd., 2015b; 2016). Robinson vd., (2016) diyatome örneklerini incelediği yedi farklı tür deniz kaplumbağalarında Achnantes, Amphora, Diploneis, Melosira, Navicula, Nitzschia, Poulinea ve Tursiocola cinslerini tespit etmiştir. Majewska vd., (2015a) zeytin yeşili deniz kaplumbağasından 21 tür tespit etmiş ve Tripterion spp., Amphora spp., Achnanthes spp., Haslea sp., Naviula spp., Nitzschia spp. ve Proschkinia sp. türlerinin yaygın olduğunu bildirmiştir. Bu çalışmalar haricinde deniz kaplumbağaları üzerinde yaşayan diyatome florası detaylı olarak verilmemiştir.

(34)

2.MATERYAL VE METOD

2.1. Çalışma Alanı

Dalyan İztuzu Sahili, Ege Bölgesi’nde, Muğla ili sınırları içerisinde olup, Türkiye’nin güney batı kıyılarındadır. Doğu Akdeniz kıyılarında olan İztuzu sahili (36°42′02′′ K, 28°41′31′′ D) Ege ve Akdeniz’in kesişme bölgelerindedir. Sahil, 4.7 km uzunluğunda ve tamamen kumluk bir yapıya sahiptir (Şekil 2.1., 2.2.) (Yerli ve Demirayak, 1996). Doğusunda, Sülüngür Gölü ve Dalyan Deltası mevcuttur. Sülüngür Gölü denize yaklaşık olarak 300 metre uzaklıktadır ve kışın deniz yükselmesi ile deniz suyu girişi olabilmektedir (Şekil 2.3.). Göl denizel – acısu karakterlerine sahiptir. Dalyan deltası ise, doğusunda Köyceğiz Gölü’nün uzantısı olup, Dalyan Çayı’nın sonunda geniş bir alan kaplar. Bölge tatlısu – acısu özellikleri göstermektedir. Ayrıca Dalyan Çayı’ndan deltaya sıcak su girişi gözlenmiştir. Delta, İztuzu sahilinin doğusuna kıyısı olup buradan yumurtlamaya çıkan ve delta’ya geri dönen deniz kaplumbağaları gözlenmiştir. Dalyan deltası dar bir boğaz ile sahile açılmaktadır.

(35)

Şekil 2.2. Arazi çalışmalarının gerçekleştirildiği İztuzu sahili-2.

Şekil 2.3. Sülüngür Gölü ve İztuzu sahili.

Sülüngür Gölü yanında Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) bulunmaktadır. Burada gönüllülük esasına göre yaralı deniz kaplumbağalarının bakımı ve yumurtlama bölgesinde koruma çalışmaları yürütülmektedir. Kaplumbağaların bakımı için gerekli ekipmanlar ve operasyon imkanı bulunmaktadır. Koruma çalışmaları ise genellikle yumurtlama mevsimi olan her yılın Mayıs – Ağustos ayları arasında

(36)

yumurtlama zamanı geceleri sahile gelen kaplumbağaların yuvalarının tespiti ve korunması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Dişi kaplumbağaların ölçümleri ve genel kontrol yumurtlama esnasında yapılmakta, yuva koruması ise kafesler aracılığı ile yuvaların kapatılması sağlanmaktadır. Kafesleme ile bölgede bulunan tilki, porsuk gibi hayvanların predasyonunun önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Genellikle Ağustos ayı itibari ile yumurtadan çıkışların başlaması ile geceleri işaretli yuvaların kontrolleri yapılmakta ve yavruların avcılardan korunarak denize ulaşmaları sağlanmaktadır. Bu bölge koruma altındadır ve geceleri halkın girişine kapalıdır.

2.2. Örnekleme

Deniz kaplumbağaları ışığa duyarlı olup, gerek ergin dişiler gerekse de yavrular ışıktan etkilenmekte ve bu yumurtlamanın gerçekleşmemesine ya da yavruların denizi bulamamasına neden olabilmektedır. Bölgede yapılaşma olmadığı için geceleri tamamen karanlık olsa da, Dalyan deltası üzerinden Dalyan kasabasının şehir ışıkları sahile kadar ulaşmaktadır. Bu durum yavru çıkışı zamanında, yavruların ışıklar yüzünden yönünü şaşırmasına ve de sahilin tam aksi istikameti olan deltaya yönelmelerine sebep olmaktadır, koruma çalışmaları ile bu durumun önüne geçilmeye çalışılmaktadır.

Deniz kaplumbağaları karapaksından diyatomeler 2011-2016 yılları arasında Nisan-Ağustos aylarındaki yumurtlama sezonunda gerçekleştirilmiştir. İztuzu sahili boyunca geceleri yumurtlamak için sahile çıkan kaplumbağalar araştırılmıştır. Örnekleme yumurtlama esnasında ya da kaplumbağaların sahile çıkışında gerçekleştirilmiştir (Şekil 2.4.). Yumurtlama sonrasında karapaks kumla kaplandığı için örneklemede daha az tercih edilmiştir. Örnekleme esnasında karapaks üzerinden fırça yardımı ile kabuktan diyatomeler fırçalanmıştır (Şekil 2.5., 2.6.). Bu örnekler deniz suyu içinde tüplerde saklanmıştır. Daha sonra laboratuvarda incelemeler için bir miktar etil alkol tüplere eklenerek örnekler muhafaza edilmiştir.

(37)

Şekil 2.4. İribaş deniz kaplumbağası yumurtlama esnasında.

(38)

Şekil 2.6. Fırçalama yöntemi ile karapakstan örnekleme.

2.3. Örneklerin Hazırlanması

Kaplumbağalardan alınan diyatome örnekleri Dumlupınar Üniversitesi, Biyoloji Bölümü’nde bulunan Diyatome Laboratuvarı’nda mikroskop incelemeleri için hazırlanmıştır. Alınan örnekler beherlere boşaltılarak, % 10’luk HCl asit ve % 30’luk H2O2 kullanılarak organik materyalin çözünmesi sağlanmıştır (Şekil 2.7.).

Şekil 2.7. HCl ile muamele edilen diyatome örnekleri.

Daimi preperatlar Naphrax® ile yapıştırılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan daimi preperatlar Olympus BX-51 ışık mikroskobu ile incelenmiştir (Şekil 2.8.). Işık mikroskobunda fotoğraf çekimi yapılan örnekler daha sonra cins ve türlere göre olacak şekilde bilgisayarda

(39)

ayrıştırılmıştır. Fotoğraflardan ayrıştırılan kabuk resimleri İmage-J programı ile kabuk eni, boyu ölçümü yapılmış ve striae sayımı gerçekleştirilmiştir.

Şekil 2.8. Olympus BX-51 ışık mikroskobu, Dumlupınar Üniversitesi, Biyoloji Bölümü,

Kütahya.

Taramalı elektron mikroskobu (SEM) çekimleri için örnekler stublarda alkol ile seyreltilerek hazırlanmıştır. Diyatome kabuklarının detaylı çekimi Varşova Teknoloji Üniversitesi, Materyal Bilimleri ve Mühendislik Bölümü’nde, Hitachi S-3500, SU-70 ve SEM/STEM S-5500 SEM ve Cumhuriyet Üniversitesi, İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’nde, Tescan Mira3 SEM cihazlarında gerçekleştirilmiştir (Şekil 2.9., 2.10.). Örnekler, Dumlupınar Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde bulunan Diyatome Laboratuvarı’nda saklanmaktadır.

(40)

Şekil 2.9. Tescan Mira3 taramalı elektron mikroskobu, Cumhuriyet Üniversitesi, Sivas.

Şekil 2.10. Hitachi SEM/STEM S-5500 taramalı elektron mikroskobu, Varşova Teknoloji

(41)

2.4. Teşhis Aşamasında Yararlanılan Kaynaklar

Teşhis edilen türlerin sistematik sınıflandırılması Round vd., (1990), Fourtanier ve Kociolek (2011), Guiry ve Guiry (2018) ve Kociolek vd., (2018) baz alınarak hazırlanmıştır. Türler sistematik sırada öncelikle sentrik diyatomeler, arafid, monorafid ve birafid diyatomeler olarak listelenmiştir. Sınıflandırma ordo, familya, cins ve tür bazında hazırlanmıştır. Türlerin teşhis aşamasında ise başlıca; Peragallo ve Peragallo (1897-1908), Hendey (1964), Hartley vd., (1996), Witkowski vd. (2000), Wachnicka ve Gaiser (2007), Levkov (2009), Hofmann vd., (2011) ve Blanco ve Blanco (2014) kaynaklarından yararlanılmıştır.

(42)

3.BULGULAR

3.1. Türlerin Taksonomik Sıralaması

İribaş deniz kaplumbağası karapaksı üzerinde bulunan diyatomelerin incelenmesi sonucu 86 cinse ait toplam 244 tür teşhis edilmiştir. Teşhis edilen türlerin 32 adeti “cf”; 28 adedi ise varyete düzeyinde verilmiştir. Tespit edilen türlerin taksonomik sıralaması Guiry ve Guiry (2018), Kociolek vd., (2018) ve Round vd., (1990) baz alınarak hazırlanmıştır. Türlerin taksonomik sıralaması aşağıda verilmiştir.

Ordo: Coscinodiscales Round 1990 Familya: Coscinodiscaceae Kützing 1844

LINDAVIA (F. Schütt) G.B. De Toni ve A. Forti 1900 Lindavia balatonis (Pantocsek) Nakov vd., 2015 Ordo: Melosirales Crawford 1990

Familya: Melosiraceae Kützing 1844 MELOSIRA C.A. Agardh 1824

Melosira moniliformis (O. F. Müller) Agardh 1824 Familya: Hyalodiscaceae Crawford 1990

HYALODISCUS C.G. Ehrenberg 1845

Hyalodiscus scoticus (Kützing) Grunow 1879 Ordo: Paraliales Crawford 1990

Familya: Paraliaceae Crawford 1988 PARALIA P.A.C. Heiberg 1863

Paralia sulcata (Ehrenberg) Cleve 1873 Stephanodiscales Nikolaev ve Harwood 2012

Familya: Stephanodiscaceae Glezer ve Makarova 1986 CYCLOTELLA (F.T. Kützing) A. de Brébisson 1838

Cyclotella meneghiniana Kützing 1844

PANTOCSEKIELLA K.T. Kiss ve E. Ács 2016

Pantocsekiella ocellata (Pantocsek) K.T.Kiss ve Ács 2016 Ordo: Triceratiales Round ve Crawford 1990

Familya: Triceraticaceae (Schütt) Lemmermann 1899 ODONTELLA C.A. Agardh 1832

(43)

Odontella rostrata (Hustedt) Simonsen 1987 Ordo: Anaulales Round ve Crawford 1990

Familya: Anaulaceae (Schütt) Lemmermann 1899 ANAULUS C.G. Ehrenberg 1844

Anaulus minutus Grunow 1882 EUNOTOGRAMMA J.F. Weisse 1854

Eunotogramma cf. litorale Amspoker 2016 Ordo: Biddulphiales Krieger 1954

Familya: Biddulphiaceae Kützing 1844 NEOHUTTONIA O. Kuntze 1898

Neohuttonia reichardtii (Grunow) Hustedt 1898 Ordo: Cymatosirales Round ve Crawford 1990

Familya: Cymatosiraceae Hasle, von Stosch ve Syvertsen 1983

BROCKMANIELLA G.R. Hasle, H.A. von Stosch ve E.E. Syvertsen 1983 Brockmaniella tethys Álvarez-Blanco ve S. Blanco 2014

CYMATOSIRA A. Grunow 1862

Cymatosira belgica Grunow 1881 Cymatosira lorenziana Grunow 1862

PLAGIOGRAMMOPSIS G.R. Hasle, H.A. von Stosch ve E.E. Syvertsen 1983

Plagiogrammopsis sigmoidea (Salah) Sabbe, Vaneslander, Witkowski, Ribeiro

ve Vyverman 2010

Ordo: Fragilariales Silva 1962

Familya: Fragilariaceae Greville 1833

DIATOMA J.B.M. Bory de Saint-Vincent 1824 Diatoma tenuis Agardh 1812

FRAGILARIA H.C. Lyngbye 1819

Fragilaria bronkei A. Witkowski, H. Lange-Bertalot ve D. Metzeltin 2000 Fragilaria hyalina (Kützing) Grunow 1862

HENDEYELLA M.P. Ashworth, Witkowski ve CL. Li 2016

Hendeyella dubia (Grunow) Chunlian Li, Witkowski ve Ashworth 2016 HYALOSYNEDRA D.M. Williams ve F.E. Round 1986

Hyalosynedra hyalina (Grunow) I. Álvarez-Blanco ve S. Blanco 2014 Hyalosynedra cf. sublaevigata Blanco ve Blanco 2014

(44)

Neosynedra provincialis (Grunow) Williams ve Round 1986 OPEPHORA P. Petit 1888

Opephora burchardtiae Witkowski, Metzeltin ve Lange-Bertalot 1998

Opephora cf. guenter-grassii (Witkowski ve Lange-Bertalot) Sabbe ve

Vyvermann 1995

Opephora minuta(Cleve-Euler) Witkowski, Lange-Bertalot ve Metzeltin 2000 Opephora marina (Gregory) Petit 1888

Opephora mutabilis (Grunow) Sabbe ve Vyverman 1995 Opephora pacifica (Grunow) Petit 1888

TABULARIA (F.T. Kützing) D.M. Williams ve F.E. Round 1986 Tabularia fasciculata (Agardh) Williams ve Round 1986 Tabularia tabulata (Agardh) Snoeijs 1992

TRACHYSPHENIA P. Petit 1877

Trachysphenia australis var. australis Petit 1877 Trachysphenia australis var. rostellata Hustedt 1955 ULNARIA (F.T. Kützing) Compère 2001

Ulnaria ulna (Nitzsch) Compère 2001 Familya: Staurosiraceae Medlin 2016

PSEUDOSTAUROSIROPSIS E.A. Morales 2001

Pseudostaurosiropsis geocollegarum (Witkowski) E. A. Morales 2002 STAUROSIRA Ehrenberg 1843

Staurosira sp.

Ordo: Rhabdonematales Round ve Crawford 1990 Familya: Grammatophoraceae Lobban ve Ashworth 2014

GRAMMATOPHORA C.G. Ehrenberg 1840 Grammatophora angulosa Ehrenberg 1840

Grammatophora angulosa var. mediterranea Grunow 1881 Grammatophora ocenica Ehrenberg 1840

Ordo: Licmophorales Round 1990 Familya: Licmophoraceae Kützing 1844

LICMOPHORA C.A. Agardh 1827

Licmophora cf. hyalina (Kützing) Grunow 1867 Licmophora proboscidea Mereschkowsky 1902 Ordo: Plagiogrammales Cox 2015

(45)

Familya: Plagiogrammaceae De Toni 1890 DIMEREGRAMMA J. Ralfs 1861

Dimeregramma minus (Gregory) Ralfs 1861

Dimeregramma minus var. nanum (Gregory) Van Heurck 1896 PLAGIOGRAMMA R.K. Greville 1859

Plagiogramma cf. pulchellum var. pygmaeum (Greville) H. Peragallo ve M.

Peragallo 1901

Ordo: Rhaphoneidales Round 1990

Familya: Psammodiscaceae Round ve Mann 1980

PSAMMODISCUS F.E. Round ve D.M. Williams 1980

Psammodiscus nitidus (Gregory) Round ve Mann 1980 Familya: Rhaphoneidaceae Forti 1912

DELPHINEIS G.W. Andrews 1977

Delphineis australis (P. Petit) Watanabe vd. 2013

DIPLOMENORA K. Blazé 1984

Diplomenora cocconeiformis (Schmidt) Blazé 1984

MELONEIS I. Louvrou, D.B. Danielidis ve A. Economou-Amilli 2013

Meloneis mimallis I.Louvrou, D.B.Danielidis ve A.Economou-Amilli 2013 Meloneis sp.

Ordo: Striatellales Round 1990 Familya: Striatellaceae Kützing 1844

STRIATELLA C.A. Agardh 1832

Striatella unipunctata (Lyngbye) Agardh 1832 Ordo: Thalassionematales Round 1990

Familya: Thalassionemataceae Round 1990

THALASSIONEMA A.Grunow ve C. Mereschkowsky 1902 Thalassionema sp.

Ordo: Achnanthales Silva 1962 Familya: Achnanthaceae Kützing 1844

ACHNANTHES J.B.M. Bory de Saint-Vincent 1822 Achnanthes brevipes var. brevipes Agardh 1824

Achnanthes brevipes var. intermedia (Kützing) Cleve 1895 Achnanthes fimbriata (Grunow) Ross 1963

(46)

Achnanthes elongata Majewska ve Van de Vijver 2017

Achnanthes groenlandica var. phinneyi McIntire ve Reimer 1974

Achnanthes parvula Kützing 1844

Achnanthes cf. pseudogroenlandica Hendey 1964

Achnanthes squaliformis Majewska ve Van de Vijver 2017 Familya: Achnanthidiaceae Mann 1990

ASTARTIELLA Witkowski, Lange-Bertalot ve Metzeltin 1998 Astartiella sp.

KARAYEVIA Round ve Bukhtiyarova 1998

Karayevia amoena (Hustedt) Bukhtiyarova 2006 Karayevia submarina (Hustedt) Bukhtiyarova 2006 PLANOTHIDIUM Round ve Bukhtiyarova 1996

Planothidium cf. camppechianum (Hustedt) A. Witkowski, H. Lange-Bertalot

ve D. Metzeltin 2000

Planothidium delicatulun (Kützing) Round ve Bukhtiyarova 1996

Planothidium depertidum (Giffen) A. Witkowski, H. Lange-Bertalot ve D.

Metzeltin 2000

Planothidium lanceolatum (Brébisson ve Kützing) Lange-Bertalot 1999 Planothidium lilljeborgei (Grunow) Witkowski, Lange-Bertalot ve Metzeltin

2000

Familya: Cocconeidaceae Kützing 1844

AMPHICOCCONEIS M. De Stefano ve D. Marino 2002

Amphicocconeis disculoides (Hustedt) M. De Stefano ve D. Marino 2002 ANORTHONEIS Grunow 1868

Anorthoneis sp.

COCCONEIOPSIS A. Witkowski, H. Lange-Bertalot ve D. Metzeltin 2000

Cocconeiopsis cf. regularis (Hustedt) Witkowski, Lange-Bertalot ve Metzeltin

2000

COCCONEIS C.G. Ehrenberg 1837 Cocconeis britannica Naegeli 1849 Cocconeis cf. distans Gregory 1855 Cocconeis clandestina A. Schmidt 1894

Cocconeis krammeri Lange-Bertalot ve Metzeltin 1996 Cocconeis latecostata Hustedt 1955

Şekil

Şekil 1.1. Diyatome früstülü ve morfolojik yapıları.
Şekil 1.3. Diyatome kabuk  görüntüsü. a. Eksternal, b. İnternal. Ölçek, a, b: 2 µm.
Şekil 1.4. Diyatomelerdeki striae sıralanması: A- monoseriate, B- biseriate, C-triseriate
Şekil  1.5.  Taksonomik  olarak  diyatomelerin  sınıflandırılması.  a  -  Sentrik,  b  -  Arafid,  c-  Monorafid, d - Birafid diyatomeler
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

(2009) Türkiye’nin batı ve doğu Akdeniz kıyılarında tespit edilen haplotiplerle Kalabriya (İtalya)’dan tespit edilen haplotipleri karşılaştırmış ve Kalabriya ile

2013 年北醫大宜蘭區校友會記盛 臺北醫學大學宜蘭校友聯誼會每年三月第一週日定期歡聚,今 年為配合校方行程,特別調整為 3 月

針對本次年會的主題,特別邀請了中央選 舉委員會主任委員張博雅擔任主持人,中 央研究院副院長陳建仁擔任引言人,並進 行

吳立偉醫師表示,電燒的成功與否取決於腫瘤是否得以清除乾淨,利用多極電燒的

Mısır gönderdiği irsaliye hazinesi dışında İstanbul ve saraya gönderilen zahire açısından da Osmanlı Devleti için oldukça önemli bir eyaletti.. Mısır’dan

a) BİLSEM’lerde bilgisayar sayısı ve laboratuarı, internet bağlantısı gerekli fiziksel donanım açısından çevre birimlerinin eksikliği dışında bir

Göcek Liman Başkanlığı yetkilileri de 10 gündür gözle görülür şekilde yaşanan çekilmeye ilk kez tanık olduklarını, benzerinin Göcek'te de görüldüğünü söyledi..