• Sonuç bulunamadı

Adölesan dönemi voleybolcu çocukların antropometrik ölçümlerinin belirlenmesi ve sedanter çocuklarla karşılaştırılması / Determining the antropometric measurement of adolescent children playing volleyball and comparing to sedanter children

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Adölesan dönemi voleybolcu çocukların antropometrik ölçümlerinin belirlenmesi ve sedanter çocuklarla karşılaştırılması / Determining the antropometric measurement of adolescent children playing volleyball and comparing to sedanter children"

Copied!
62
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANA BİLİM DALI

ADÖLESAN DÖNEMİ VOLEYBOLCU ÇOCUKLARIN

ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLERİNİN BELİRLENMESİ VE

SEDANTER ÇOCUKLARLA KARŞILAŞTIRILMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Ercan SÖNMEZ

(2)

i. ONAY SAYFASI Prof. Dr. Necip İLHAN Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü

Bu tez Yüksek Lisans Tezi standartlarına uygun bulunmuştur

Prof. Dr. Halis YERLİKAYA Anabilim Dalı Başkanı

Tez tarafımızdan okunmuş, kapsam ve kalite yönünden Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Fikret RAMAZANOĞLU

Yüksek Lisans Sınavı Jüri Üyeleri İmza 1. Prof. Dr. Halis YERLİKAYA ... 2. Doç. Dr. Ayhan KAMANLI ……….. 3. Yrd. Doç. Dr. Fikret RAMAZANOĞLU ……….. 4. Yrd. Doç. Dr. Bilal ÇOBAN ……….. 5. Yrd. Doç. Dr. Oğuz ÖZÇELİ K ………..

(3)

ii. TEŞEKKÜR

Tez Çalışmalarım boyunca çalışmalarıma rehberlik eden Danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Fikret RAMAZANOĞLU’ na en içten duygularımla teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca tez çalışmalarıma yardımcı olan Prof. Dr. A. Denizmen AYGÜN, Yrd. Doç. Dr. Recep ÖZMERDİVENLİ, Dr. Esra Aydın TUĞ, Yrd. Doç. Dr. Kürşat KARACABEY, Yrd. Doç. Dr. Oğuz ÖZÇELİK, Gençlik ve Spor İl Müdürü Sedat ACAR ve Arş.Gör. Meryem DOĞAN’ a en içten duygularımla teşekkür ederim. Ölçümlerinin yapılması sırasında sabır gösteren Yıldız Bağları İlköğretim Okulu öğrencileri, Polis Gücü Spor kulübü ve Gençlik Spor Kulübü oyuncularına başarılar dilerim.

(4)

iii. İÇİNDEKİLER

1. ÖZET ... 1

2. ABSTRACT... 2

3. GİRİŞ ... 3

3.1. ADÖLESAN DÖNEMİ GELİŞİM EVRELERİ... 5

3. 2. ERGENLİK DÖNEMİNİN GELİŞME EVRELERİ ... 8

3. 3. PUBERTE ÜZERİNE ÇEVRESEL ETKİLER ... 10

3. 4. VOLEYBOL SPORUNUN FİZİKSEL GELİŞİM ÜZERİNE ETKİLERİ . 12 3. 5. VÜCUT HATLARI ... 13

3. 5. 1. Fiziksel Uygunluk ... 13

3. 5. 2. Beden Kompozisyonu ... 14

3. 5. 3. Esneklik... 16

3. 6. ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER ... 18

3. 6. 1. Boy ve Oturarak Gövde Uzunlukları Stadiometre İle Ölçülmesi ... 19

3. 6. 2. Yağ Ölçüm Bölgeleri ... 19

3. 6. 3. Vücut Çap Ölçümleri ve Ölçüm Bölgeleri... 20

3. 6. 4. Çevre Ölçümleri ve Ölçüm Bölgeleri ... 21

3. 6. 5. Uzunluk Ölçümleri ve Bölgeleri ... 21

3. 7. VÜCUT KOMPOZİSYONUNUN BELİRLENMESİ ... 21

3. 7. 1. Vücut Ağırlığı ... 24

3. 8. 9 – 14 YAŞ ARASI FİZİKSEL UYGUNLUK TESTLERİ ... 25

3. 8. 1. Fiziksel Uygunluk Testleri... 25

3. 8. 2. Sağlıkla İlgili Fiziksel Uygunluk Test- Bataryası... 27

3. 9. EGZERSİZ VE SAĞLIK... 27

4. GEREÇ VE YÖNTEM ... 30

4. 1. VÜCUT KOMPOZİSYONUNUN BELİRLENMESİ ... 30

4. 1. 2. Boy Ölçümü ... 30

4. 1. 3. Ağırlık Ölçümü ... 31

4. 1. 4. Esneklik... 31

4. 2. DERİALTI YAĞ ÖLÇÜMÜ ... 31

4. 2. 1. Ölçüm Bölgeleri... 31

4. 3. ÇEVRE ÖLÇÜMLERİNİN YAPILMASI ... 33

(5)

4. 5. İSTATİSTİKSEL ANALİZ ... 34 5. BULGULAR... 35 6. TARTIŞMA ... 40 7. KAYNAKLAR ... 49 8. ÖZGEÇMİŞ ... 56 iii.

(6)

İV. TABLOLARIN LİSTESİ

Tablo 1: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Boy Değerleri (Kaynak: 88)………....11 Tablo 2: 9-14 Yaş Grubunda yaşlara Göre Ağırlık Değerleri (Kaynak: 88)…..….11 Tablo 3: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Orta Kol Çevresi Değerleri

(Kaynak:88)………..……….…. 11 Tablo 4: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Ağrılık Değerleri (Kaynak: 2)...…12 Tablo 5: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Boy Değerleri (cm olarak) (Kaynak:

2)………..……12

Tablo 6: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Orta Kol Çevresi Değerleri(Kaynak:

2)……….12

Tablo 7: Kız Deneklerin Demografik Bulguları ( Ortalama ± standart sapma)…35 Tablo 8: Erkek Deneklerin Demografik Bulguları ( Ortalama ± standart sapma).35 Tablo 9: Sporcu ve sedanter kızların vücut yağ oranları ve esneklik ölçümlerinin karşılaştırılması (Ortalama ± standart sapma)………....35 Tablo 10: Sporcu ve sedanter erkeklerin vücut yağ oranları ve esneklik

ölçümlerinin karşılaştırılması (Ortalama ± standart sapma)………...36 Tablo 11: Sporcu ve sedanter kızların deri altı yağ ölçüm bölgelerinin

karşılaştırılması (Ortalama ± standart sapma)………... 36 Tablo 12: Sporcu ve sedanter erkeklerin deri altı yağ ölçüm

bölgelerininkarşılaştırılması ( Ortalama ± standart sapma) ………..37 Tablo 13: Sporcu ve sedanter kızların çevre ölçümlerinin karşılaştırılması

(Ortalama ± standart sapma) ………..38 Tablo 14: Sporcu ve sedanter erkeklerin çevre ölçümlerinin karşılaştırılması (Ortalama ± standart sapma)………...38 Tablo 15: Sporcu ve sedanter kızların çap ölçümlerinin karşılaştırılması

(Ortalama ± standart sapma) ………39 Tablo 16: Sporcu ve sedanter erkeklerin çap ölçümlerinin karşılaştırılması (Ortalama ± standart sapma) ………39

(7)

1. ÖZET

Adölesan Dönemi Voleybolcu Çocukların Antropometrik Ölçümlerinin Belirlenmesi ve Sedanter Çocuklarla Karşılaştırılması

Gelişme dönemindeki çocuklardaki fiziksel uygunsuzluk yetişkinlik döneminde sportif performans başarısızlığı, fiziksel ve ruhsal problemlere neden olmaktadır. Bu çalışma; sporcu ve sedanter Türk çocuklarının fiziksel aktivite düzeylerinin fiziksel uygunluğa etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır.

Çalışmaya 20 aktif spor yapan 9-14 yaş grubu (10 kız 10 erkek) voleybolcular ile 20 sedanter hayat süren öğrenciler (10 kız 10 erkek) alındı. Deneklerin yağ ölçümü Skinfold kaliper ile çevre ölçümleri Gullick şeridi ve çap ölçümleri ise Antropometrik set kullanılarak gerçekleştirildi.

Aktif gruptaki tüm deneklerin vücut yağ yüzdesi, yağsız vücut kitlesi ve yağ ağırlığı sedanterlerden düşük, fakat esneklik değeri ise yüksek bulundu. Deri altı yağ ölçümleri (suprailiak, biceps, triceps) sporcu kızlarda sedanter kızlara göre daha düşük bulundu. Karın, subskapula, baldır değerleri p<0.01 anlamlı idi. Kız sporculardaki thigh değerlerinde sedanter kızlardan p<0.001 seviyesinde anlamlı düzeyde farklı idi. Erkek sporcularla sedanterlerin deri altı yağ ölçüm bölgelerinin karşılaştırılması sonucunda suprailiak, karın, triceps, biceps, subskapula, baldır değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark bulundu, (p<0.01, p<0.001).

İstatistiksel analizler için SPSS programı (12.0 versiyonu) kullanıldı. Elde edilen verilerin tanımlayıcı istatistikleri olan aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri hesaplanıldıktan sonra, gruplar arasındaki farkları hesaplamak için Independent – Samples T testi uygulandı.

Sonuç olarak; voleybol oynayan 9-14 yaş grubundaki erkek ve kız çocukların benzer antropometrik özellik ve fiziksel uygunluğa sahip olduklarını, antrene olmayan grupların ise sadece büyümeye bağlı olarak yaş faktöründen kaynaklanan fiziki uygunluğa sahip olduğunu düşünmekteyiz.

(8)

2. ABSTRACT

Determining The Antropometric Measurement of Adolescent Children Playing Volleyball and Comparing to Sedanter Children

The physical weakness in adolescence may result reduced sportive performance and also lead physical and psychological problem in adult life. In this study, we purposed to examine effects of physical activity level on physical wellness in Turkish adolescence.

In the present study, 20 active volleyball player aged between 9-14 years (10 girl and 10 boy) and 20 sedentary subjects (10 girl and 10 boy) were used. Fat mass was measured using a skin fold calliper; perimeter a measurement was made using Gullick band and diameter measurements was made using anthropometric set.

Fat mass, fat mass percent and fat free mass in active group were found to be lower compared to sedentary group, but flexibility level was higher. The measurement of fat under the skin (suprailiac, biceps, triceps) in active girl is found to be lower than sedentary girl. Abdominal, subscapula and calf skinfold values were statistically important (p<0.01). The thigh value in the active girl was markedly higher than sedanter girls (p<0.001). Comparison sections of the fat level under the skin in active boy and sedanters shows difference on the values of suprailiac skinfold abdominal skinfold, triceps skinfold, biceps skinfold, subskapula skinfold, calf skinfold (p<0.01, p<0.001).

SPSS (12.0 Version) was used for statistical analyses. All values are estimated in mean average and standard deviation and an independent samples t-test was used to analyse values between groups.

Measurement of perimeter and diameter; on men biceps ekstansiyon, biceps fleksiyon and except around the calf was higher in both sportsmen and sportswomen (p<0.05, p<0.01, p<0.001).

Consequently; boys and girls in age between 9-14, who playing volleyball, have similar anthropometric characteristic and physical presence but non-active children have only good physical presence related to growth by their age.

Key Words: Adolescence, Exercise, Body Composition

(9)

3. GİRİŞ

Okul çağı ve adölesan dönemindeki çocukların gelişim süreçlerini iki açıdan inceleyebiliriz. Birincisi büyüme ve gelişimi ile (okul çağı, puberte vb) ilgili, ikincisi ise; spor branşlarında yüksek performans elde etmeye yönelik dönemler. Çocukların büyümesinin, kalıtsal özelliklerine, biyolojik saate, beslenme ve ortam gibi dış etkenlere bağlı olmakla birlikte, fiziksel aktivitenin bu gelişim üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Hiç spor yapmayan çocukların kas yapılarının az geliştiği, boylarının biraz daha kısa, aşırı ya da yetersiz beslenme nedeniyle şişman ya da zayıf bir vücut yapısına sahip oldukları algılama-öğrenme yeteneklerinin yavaş olduğunu yapılan çalışma sonuçlarında tespit edilmiştir (45).

Fiziksel aktivite içinde yapılan hareketleri başarılı bir şekilde ortaya koyabilme yeteneğine fiziksel uygunluk denir. Bir başka şekilde tanımlayacak olursak; insanların sahip olduğu veya kazandığı fiziksel aktivite yapma becerisi ile ilişkili bir seri nitelik olarak ifade edilebilir (33). Çocuklarda fiziksel uygunluğun zayıf olması sadece onların sportif performansının başarısızlığına neden olmaz, aynı zamanda zayıf görünüşlü, kendisine güven ve saygısı azalmış, gelişimleri tamamlandığında kanser, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yakalanma riski artmış hareketsiz ve topluma uyumsuz yetişkinler olmasına da neden olur. Özellikle obezite, fiziksel sorun olmanın yanı sıra psikolojik bir sorun olarak da kabul edilmektedir. Bedenini beğenmeme, diğerinden olumsuz yönde bir farklılığı olduğunu hissetme, çocuklarda güvensizlik, arkadaş edinmede güçlük, olumsuz benlik duygusu geliştirme gibi duygusal sorunlara yol açabilmektedir. Bu açıdan bakıldığı zaman aktif yaşam tarzının sadece sağlıklı yaşamı değil mutlu yaşamayı da kapsadığı görülmektedir (43).

Çocuk ve gençlerde antrenman birbirini takip eden, belli amaca yönelik yapılan, planlı bir süreci kapsamalıdr. Eğer sporda üst düzey bir başarı bekleniyorsa, çocukların yaşlarına ve kas lif yapılarına uygun doğru branşlarda spora başlamaları gerekir. Çocukların ve gençlerin yapacakları antrenmanlar, büyüme ve gelişimlerini aksatmayacak hatta katkı sağlayacak düzeyde ayarlanmalıdır. Bunun içinde çocuk gelişiminin ve aşamalarının çok iyi

(10)

incelenerek çocukların sürekli gelişim gösteren bir varlık olduklarını unutmadan antrenman programları yapılmalıdır. Çünkü çocuklardaki gelişim süreci fizyolojik, psikolojik, motor hareket vb. özelliklerinin gelişimi ve gelişim hızları dönem dönem farklılık göstermektedir (45).

İleride sorumluluklar yüklenilecek olan çocukların yetişkinlik çağında fiziksel aktivite alışkanlığı kazanmış, bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı bireyler olarak toplumda yer almaları sağlıklı bir toplumun oluşmasında oldukça önemli görülmektedir (14,33).

Gençlerde fiziksel aktivite alışkanlığı seviyesinin azalma ihtimaline karşı çocukların fiziksel uygunluk ölçümlerinin yapılması son yıllarda birçok ülkede büyük önem taşımaktadır (19).

Vücut kompozisyonları insan sağlığını değerlendirmede önemli kriterlerden birisidir. Vücut kompozisyonlarının değerlendirilmesinde antropometri bilim dalı ortaya çıkmıştır. Bu bilim dalı objektif olarak insan vücudunun yapısını ve bölümlerini tanımlar ve bu yüzden insanların sportif performansları ve fiziki gelişmelerini tanımlamak için bir veri bankası sağlar. Spor antropometrisi ise; özellikle sporcunun vücuduyla ilgili olarak yapısal uygunluğun, genel ve özel düzeylerinin durumu ve bir amaca yönelik düzenli sportif eğitimle, fiziki gelişmenin ilişkilerini araştırır (38,51,76,94).

Yetişkinlik döneminde ortaya çıkabilen yüksek tansiyon, böbrek rahatsızlıkları, kandaki lipit yüksekliği ve kalp damar hastalıkları gibi birçok hastalıklarda yağ seviyesinin fazlalığı, kardio respiratuar dayanıklılığın azlığı, kassal kuvvet ve esnekliğin yetersizliğinin oldukça büyük bir rolünün bulunması, çocukluk çağındaki fiziksel aktivite alışkanlığının kazandırılmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan konuya gerekli düzeyde gösterilecek hassasiyet bugünün çocuklarının yarının yetişkinleri olarak hem daha sağlıklı ve yüksek performanslı hem de kendi sağlıkları hakkında daha bilinçli nesiller olmasına neden olacaktır (32,106).

(11)

Ancak büyümekte olan çocuk organizmasının sınırlı yapı özellikleri ağır yüklerle karşılaştıkları zaman özellikle travmatik sporlarda uzun kemiklerin büyüme ile ilgili epifiz bölgeleri darbelere maruz kalarak gelişimleri olumsuz etkilenmektedir. Aslında yaşam süresini uzatmak tek başına bir şey ifade etmemekte. Aynı zamanda, bu sürenin kalitesini arttırmak, organizmanın, dinç, hastalıklardan uzak, fiziksel ve düşünsel olarak uyum içinde olmasını sağlaması da gerekmektedir (45).

Tüm iyi alışkanlıklar gibi çocuklarda fiziksel aktivite alışkanlığı ile birlikte iyi düzeyde fiziksel uygunluk özelliklerinin kazandırılması için öncelikle çocukların fiziksel aktivite düzeylerinin tespit edilmesi ve fiziksel uygunluk özelliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu çalışmalar yapıldıktan sonra mevcut duruma göre çocuklarda optimum verimi ortaya koyan fiziksel aktivite programlarının geliştirilmesi ve onların bilinçlendirilmesi söz konusu olabilir. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en iyi miraslardan birinin fiziksel aktivite alışkanlığının olacağı unutulmamalıdır.

Antropometrik ölçümler yardımıyla, sporcuların fiziki yetenekleri tanımlanmakta, fonksiyonları düzenlenmekte, enerji kaynaklarının kullanımı belirlenmekte ve yapısal özelliklerinin ortaya çıkarılması mümkün olabilmektedir (94).

3.1. ADÖLESAN DÖNEMİ GELİŞİM EVRELERİ

Doğumu izleyen ilk yıldaki 25 cm’ lik büyüme hızı, daha sonra puberte başlayıncaya kadar yılda 5 cm’ lik bir hız ile sürer (74). Puberte başlangıcında çocukların çoğu yetişkin boylarının %75-80’ ine ulaşmıştır, puberte boyunca da geri kalan % 20-25’ ini tamamlarlar (79,66). Puberte büyümede ikili rol oynar, boy uzaması hızlanırken epifizyel kıkırdağın birleşmesi sonucu iskelet olgunlaşması da hızlanır. Böylece puberte büyümeyi hızlandıran, ulaşılacak boyu kısıtlayan bir süreç olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Bu dönemde büyümenin en hızlı olduğu nokta PHV’ dir. Bu 7-12 cm/yıl olup bu değerde 14.1 yaşında (57,91). Precee ve arkadaşlarına göre, yetişkin boyunun % 90’ ı kazanıldığında ulaşılır (77). Tanner ve arkadaşları adölesan da büyümenin

(12)

hızlanmasından kesilmesine kadar olan 2.5-3 yıllık sürede ortalama boy uzamasının 28 cm olduğunu rapor etmişlerdir (90).

Puberte (Görünür ergenlik belirtileri ) kız çocuklarında 9 - 10 yaşlarında, erkeklerde ise 11 - 12 yaşlarında başlar. Biyolojik değişikliklerin tamamlanması ise 3- 5 yıl veya daha uzun sürer (15).

Puberte başlama yaşı daha sonraki büyüme ve ulaşılacak boy için önemlidir. Ortalama olgunlaşma ile kıyaslandığında, puberte prekoks; o anki büyüme hızı ve total pubertal boy kazanımını arttırır. Puberte süresindeki uzama kemik olgunlaşma hızında artma ile karşılanır (15).

Puberteda toplam boy kazanımı, belirgin bir şekilde azalmış olan prepubertal büyüme sürecini dengelemek için yeterli değildir, böylece ulaşılacak boy azalmıştır. Gecikmiş pubertede ise o andaki büyüme hızı ve toplam pubertal boy artışı azalmıştır. Pubertede toplam boy uzamasındaki azalma, prepubertal boy uzamasındaki artış ile dengelenir, böylece ulaşılacak boy etkilenmez (15).

Ergenlik öncesi devrede erkek çocukta gelişmenin esas karakteri büyümedir. Bunu sağlayan faktör ise hormonaldır. Bu hormonal sistemin organizatörü hipofizdir. Hipofiz beyin kaidesinde bir çukurun içine yerleşmiş fındık kadar bir organdır. 3 bölümdür. Her bölüm kendine özgü çeşitli salgılarla hem diğer salgı bezlerinin çalışmasını ayarlar, hem de organizmanın genel metabolizmasını düzenler. Ergenlik öncesi bu organın etkisi ile kemiklerde bir uzama ve kalınlaşma başlar. Çocuğun boyu uzar, omuzları ve göğüs kafesi genişler (56).

Overlerden östrojen hormonu salınmasıyla birlikte büyüme hızlanır. Bu hormonun etkisi ile kemik gelişmesi hızlanır, epifizler kapanır, büyüme tedricen durur. Adetlerde ilk oluştan sonraki 1 - 2 yılda düzensizlikler yaşanabilir. Kız çocuklarda daha erken olmak üzere seksüel olgunlaşmanın ilk işaretleriyle birlikte büyüme hızlanır. İlk adetten hemen evvel büyüme yavaşlamaya başlar, epifizlerin kapanmasıyla durur (56).

(13)

Uzun kemiklerde büyümenin durması kız çocuklarda 16 - 18, erkeklerde 18 - 20 yaşlarında tamamlanır. Bundan sonraki minimal boy uzamaları gövde büyümesine aittir. Bu arada da kilo gözle görünür bir biçimde artar. Kız çocuklarda kilo artması deri altı yağ dokusunun artmasına bağlıdır. Erkek çocuklarda ise adale kitlesi artar (56).

Pubertenin ortaya çıkışı ırk, genetik özellikler, sosyo ekonomik düzey ve beslenme sistemiyle yakından ilişkilidir. Bu fiziki değişikliklerin yanında puberte çağı psikolojik gelişme çağıdır. Anne ve babasına dayanan, kendi benliğini daima en ön planda tutan çocuk, sosyal ödevlerini ve hayatını kendisi yürütecek bir kişilik haline geçmektedir. Bu dönemde anne ve babasından ayrışmaya başlayan çocuk, aile dışındaki karşı cinsten kişilerle olgun ilişkiler kurmayı öğrenmelidir. Bir kişilik araması içinde olan çocuklar bazen bu hızlı bedensel büyümeye ve değişimlere uymada zorluk çeker ve bocalar. Bu değişiklikler kendisine anlatılıp, bunların normal gelişmeler olduğu açıklanan bir çocuk, bu sıkıntıları daha kolay atlatacaktır. Daha inatçı, dik kafalı olan çocuklara bu dönemde anlayışlı olup , yol gösterici olmak gerekir (56).

Bu dönemde bazı hormonların salınma seviyelerinin yüksekliği nedeniyle erkek çocuklarda boy uzaması ve adale gelişmesi kızlardan fazla olur. Erkeklerde genital gelişme ile beraber büyüme hızlanır. Androgenler kemik gelişmesini de hızlandırdığından bir süre sonra kemik uçlarındaki epifiz dediğimiz büyüme bölgeleri kapanır ve büyüme durur (56).

Puberte döneminde boy uzama hızındaki artışa ağırlık artışı da eşlik eder ve eş zamanlıdır. Normalde puberte sırasında ideal yetişkin ağırlığının % 50’ si kazanılır. Birincil olarak kas kitlesini yansıtan yağsız vücut kitlesi, hem kız hem erkek çocuklarda artmaya başlar ve puberte boyunca da artmaya devam eder. Kas genişliği büyüme hızı doruk noktasına ulaştığında maksimal bir hızlanma gösterir ve ondan sonra yavaşlar (56).

Erkek çocuklarda üst ekstremite, baldır ve kalçada yağ kaybı gözlenir. Oysa kızlarda yağ kaybı sadece üst ekstremitelerdedir. Yine kızlardakinin tersine kalçaya göre omuzlardaki genişleme erkek adölesanlarda tipik gelişmedir (91,55).

(14)

Puberte sırasında kas kitlesindeki artışa, kas kuvvetindeki artış eşlik eder. Ancak kasların hacmindeki büyüme kas gücündeki artışa tam olarak paralel değildir. Kas gücünde maksimum kazanç, PHV’ den 9-14 ay sonra ortaya çıkar ve 17-18 yaşa kadar artış gösterir (16).

Ergenlik (Adölesan) çağı bir stres çağıdır. Büyüme ve gelişme ön plana çıkmış, bazı hastalıklara dayanıklılık artmıştır. Üst solunum yolu hastalıkları, tüberküloz gibi enfeksiyonlara dayanıklı olmak için uygun beslenme, düzenli uyku gereklidir. Bu devrede kifoz, skolyoz gibi iskelet sistemi bozuklukları daha sık görüleceğinden, oturma ve duruş bozuklukları olup olmadığına daha fazla dikkat edilmelidir. Tiroid bezinde büyüme, anemi, obezite ve zayıflık gibi beslenme ile ilgili bozukluklarda dikkatli olmak, aynı zamanda egzersize ağırlık vermek çocukların gelişme dönemlerine olumlu etkiler yapacağı muhakkaktır (65).

3. 2. ERGENLİK DÖNEMİNİN GELİŞME EVRELERİ

Ergenlik dönemi 11 – 12 yaşlarında başlayıp yirmili yılların başlangıcına kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri içeren dönemin genel adıdır. Dönem içinde çeşitli yaşlar farklı gelişim atakları içerir, bu nedenle bu uzun dönemin genel adıdır. Dönem içinde çeşitli yaşlar, farklı gelişim ataklarını içerir. Bu nedenle bu uzun dönemi çeşitli gelişim özelliklerini göz önünde bulundurarak üç alt evreye ayırmak mümkündür (65).

Bu sınıflamalara geçmeden önce şu noktayı ısrarla vurgulamakta fayda var. Bireysel farklılıklar Ergenliğin başlangıcından sonlanışına kadar gerçekleşecek tüm değişiklikler ve yaşanacak uyum sürecinde ortaya çıkacak duygusal tepkiler evrenseldir. Ancak her bireyde bu sürecin ne zaman başlayacağı, ne zaman sona ereceği, nasıl uyum problemleri ile karşılaşacağı, bunlarla nasıl başa çıkacağı, bu dönemden ne tür öğrenmelerle çıkacağı kişisel bir süreçtir. Bu kişisellik bireyin kalıtım yolu ile getirdiği mirasından, içinde yaşanılan toplumun kültürel değerlerinden, ikilemden, beslenme alışkanlıklarından, aile tutumlarından v.s. kaynaklanır. Ergenin dönem içinde karşılaştığı sıkıntılarda hissettiği duygu yalnızlık ve buna eşlik eden yabancılaşma

(15)

hissidir. Ansızın ortaya çıkan bedensel değişme, genellikle ergeni hazırlıksız yakalar. Ya da değişimler yaşıtlarından daha geç başlayabilir. Bu nedenle bireysel farkların varlığını ve gelişme - değişmenin herkeste değişik düzeylerde olacağını bilmek gencin kaygılarını azaltacak önemli bir faktördür (65).

Bu hatırlatmadan sonra, ortalama yaş sınırlarını göz önünde tutarak dönemi açıklamaya devam edelim. Ergenlik döneminin kendi içinde kabaca üç farklı evreye ayrılabileceğinden söz etmiştik (65).

1- Buluğ ( erinlik- puberte ): Kızlarda ortalama 11 – 13, erkelerde 13 – 15 yaş arası.

2- Orta dönem: Ortalama 13 – 15 yaşlarından 17 yaş civarına kadar. 3- Son dönem: Ortalama 18'den 20'li yaşların başlarına kadar olan dönem.

Buluğ dönemi fizyolojik değişikliklerin en yoğun olduğu dönemdir. Kızlar erkeklere göre ortalama iki yıl kadar önce bu döneme girerler. Boy hızlı bir biçimde uzar. Cinsiyet özellikleri belirginleşir. Üreme organlarının yapısında değişme ve olgunlaşma gerçekleşir. Kızlarda ilk adet görme, erkeklerde ilk boşalma toplum tarafından büyümenin dönüm noktası olarak algılanır. Gelişmeyi ek cinsiyet özelliklerinin oluşumu takip eder. Tüylenme, seste kalınlaşma, kadınsı ve erkeksi beden görünüşüne ulaşma. Bu fizyolojik değişiklikler sırasında ergenin ilgisi kendi bedenine yönelmiş durumdadır. Bedenine ve o güne kadar taşıdığı kişisel rolüne karşı yabancılaşma hisseder. Bu süreçte sebepsiz öfke patlamaları, durup dururken ağlamalar, sinirlilik halleri sık görülen durumlardır (65).

Ergenliğin orta döneminde bedence büyüme hız keserek devam etmektedir. Kişinin kendi bedenindeki değişikliklere uyumu artmış ve dolayısıyla cinsiyet rollerinden kaynaklanan gerilimleri azalmaya başlamıştır. Bu süreçte artık anne - babadan bağımsız olma çabaları görülmektedir. Ergen yeni kimliği ile toplumdaki yerini aramaya başlamış, arkadaş gruplarının önemi artmıştır. Özerklik ihtiyacı üst seviyededir. Arkadaşlık ve grupla özdeşleşme artmıştır. Aileden bağımsız olma çabaları çelişkili duyguları da beraberinde getirir. Hem aileden uzaklaşma ve kendi bireyselliğini ispatlama, hem de onların sevgi ve desteğine büyük ihtiyaç duyma gibi. Bu yalnızlık ve güçsüzlük duygularını da

(16)

beraberinde getirebilir, anne - baba ile çatışma artabilir. Bilişsel olarak soyut düşünme yeteneği olgunlaşır. Görev sorumluluğu ile eğlence arasında çelişkiler yaşanır. Akademik başarıda istikrarsızlıklar yaşanabilir. Bu durum aile ile çatışmayı arttırabilir (65).

Ergenliğin son dönemi, fiziksel gelişimin tamamlandığı, ilişkilerde çatışmaların azaldığı, karar vermede zorlukların azaldığı ve kişisel olgunluğun arttığı bir dönemdir. Bağımsızlık, kendi kararlarını verme, seçim yapma konusunda çelişkileri azalır. Karşılaşılan sorunlarla başa çıkmada daha gerçekçi ve amaca yönelik çözümler üretebilir. İş ve meslek seçimi ile ilgili kararlar, kaygıyı arttıran bir durum olarak gündemde olsa da, genç bununla başa çıkabilecek olgunluğa erişmiştir. Kendi ilgi ve yeteneklerini tanımakta, kendi yolunu seçmek konusunda daha kararlı ve cesur davranabilmektedir. Cinsel çatışmalar azalmıştır. Yaşam değerleri ile ilgili sorgulamalar artmış , toplumsal sorunlara bakış açısında gelişmeler olmuş , toplumsal konulara ilgi artmıştır. Bu dönem tanrı inancı ve dini değer ve öğretilerin de sorgulandığı bir dönemdir. Bütün bu sorgulamalar (yaşam değerleri, gelecekten beklentiler, toplumsal değerler) bireyin kendi kişiliğini sentez edişi ve birey olarak kendi tavır ve tutumlarını belirlemek için gayretlerdir. Kişi ben imajını kafasında netleştirdikçe, ergenliğin de sancıları azalarak sona erer. Bu artık gençlik döneminin başlamasının işaretidir (65).

3. 3. PUBERTE ÜZERİNE ÇEVRESEL ETKİLER

Pubertenin başlama yaşı ve gelişimini birçok etmen etkilemektedir. Ailesel puberte gecikmesi gibi endojen ve genetikle ilgili nedenler yanında beslenme ve spor gibi ekzojen nedenler vardır. Frisch’ e göre nutrisyonel faktörler pubertenin başlamasında önemli rol oynarlar (30). Tüm dünyada ve özellikle gelişen toplumlarda sosyoekonomik düzeyin beslenme durumu ile sıkı bir ilişkisi vardır. Beslenmeyi sosyoekonomik ortamı oluşturan gelir, kültür ve eğitim durumundan ayrı düşünmek olanaksızdır. Sosyoekonomik düzey ve beslenme durumu, gelişim ve puberte belirtilerinin ortaya çıkma yaşını etkileyebildiğinden sosyoekonomik düzeyi yüksek olanlar düşük olanlara göre daha erken puberteye ulaşabilirler (65).

(17)

Çalışmamız sonuçlarının bilimsel olarak değerlerdirilmesi ve uygunluk düzeylerinin belirlenmesi açısından Elazığ’ da Kız ve Erkek çocukların Pubertal gelişimini incelemek amacı ile yapılan çalışmaların sonuçları tablolar halinde verilmiştir. (2,102).

Tablo 1: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Boy Değerleri (102). Yaş (Yıl) Olgu sayısı Ortalama ± Standart

Hata (cm.) Standart Sapma 9 48 132.7 ± 0.80 5.56 10 55 138.0 ± 0.75 5.59 11 46 142.0 ± 0.87 5.89 12 47 149.6 ± 0.85 5.83 13 54 154.2 ± 1.09 7.99 14 51 163.2 ± 1.04 7.40

Tablo 2: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Ağırlık Değerleri (102). Yaş (Yıl) Olgu Sayısı Ortalama ± Standart

Hatac (kg.) Standart Sapma 9 48 26.74 ± 0.45 3.13 10 55 30.76 ± 0.67 5.00 11 46 34.14 ± 0.84 5.72 12 47 36.97 ± 0.79 5.45 13 54 40.83 ± 0.87 6.39 14 51 49.05 ± 1.03 7.38

Tablo 3: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Orta Kol Çevresi Değerleri (102). Yaş (Yıl) Olgu Sayısı Ortalama± Standart

Hata (cm.) Standart Sapma 9 48 17.69 ± 0.19 1.35 10 55 18.68 ± 0.25 1.82 11 46 19.01 ± 0.24 1.63 12 47 19.64 ± 0.27 1.82 13 54 20.13 ± 0.21 1.52 14 51 21.84 ± 0.28 1.96 11

(18)

Tablo 4: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Ağırlık Değerleri (2). Yaş (Yıl) Olgu Sayısı Ortalama ± Standart Hata

(kg.) Standart Sapma 9 59 29.26 ± 0.68 5.24 10 41 29.58 ± 0.65 4.19 11 50 32.95 ± 0.68 4.83 12 55 39.62 ± 0.87 6.52 13 52 42.03 ± 0.89 6.47 14 55 47.65 ± 0.88 6.58

Tablo 5: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Boy Değerleri (cm olarak) (2). Yaş (Yıl) Olgu Sayısı Ortalama ± Standart Hata

(cm.) Standart Sapma 9 59 133.08 ± 0.90 6.96 10 41 134.69 ± 0.94 6.07 11 50 140.61 ± 0.78 5.52 12 55 148.12 ± 0.73 5.45 13 52 152.22 ± 0.79 5.71 14 55 157.07 ± 0.73 5.42

Tablo 6: 9-14 Yaş Grubunda Yaşlara Göre Orta Kol Çevresi Değerleri (2). Yaş (Yıl) Olgu Sayısı Ortalama± Standart Hata

(cm.) Standart Sapma 9 59 17.56 ± 0.24 1.84 10 41 17.79 ± 0.21 1.37 11 50 18.32 ± 0.23 1.67 12 55 20.08 ± 0.33 2.45 13 52 20.05 ± 0.30 2.22 14 55 21.37 ± 0.24 1.84

3. 4. VOLEYBOL SPORUNUN FİZİKSEL GELİŞİM ÜZERİNE ETKİLERİ

Voleybol anaerobik ve aerobik bileşenleri ile bir interval spor görünümü vermektedir, yüksek beceri ve teknik performans düzeyi fiziksel özellikler, hız ve dikey sıçrama gibi performans karakteristikleri tarafından sınırlanabilmektedir (86). Ulusal ve uluslar arası voleybol müsabakalarında yüksek performans için branşa özgü fiziksel gereksinimlerin ve bu gereksinimlere takımın cevap verebilme kapasitelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Optimal performansa ulaşabilmek için teknik ve taktik yetenekler ile fiziksel formun kombinasyonu değerlendirilmelidir (64).

(19)

Hoare’ ye (2000) göre yetenek seçimi programları fiziksel-fizyolojik özellikler ile birlikte bireysel sporlar üzerinde yoğunlaşmaktadır ve takım sporlarında performansın belirlenmesinde çok fazla ele alınmamaktadır (39). Bu amaçla bu çalışmada; bir takım sporu olan voleybol branşında yetenek seçiminin ve yeteneğin geliştirilebilmesinin daha fazla önem kazandığı 9-14 yaş grubu aralığındaki erkek ve kız voleybol oyuncularının fiziksel ve fizyolojik özellikleri incelenmiştir.

3. 5. VÜCUT HATLARI

3. 5. 1. Fiziksel Uygunluk

Toplumun her kesiminde fiziksel uygunluktan söz edilmesine rağmen tanımının yapılmasının güç olması bu terim ile ne anlatılmak istendiğinin açıklığa kavuşmasını gerekmektedir. Fiziksel uygunluk kişinin çalışma kapasitesidir. Bu kapasite kişinin kuvvetine, dayanıklılığına, koordinasyonuna, çabukluğuna ve bu unsurların birlikte çalışmasına bağlıdır. Bir başka tanıma göre ise hareketlerin doğru olarak yapılmasını ve fiziksel dayanıklılıkla ilgili olarak vücudun mevcut kondisyon durumunu ifade eder. Bu tanıma göre fiziksel uygunluğu en yüksek olan kişi yorulmaksızın en uzun süre hareket edebilen kişidir (108).

Bir başka şekilde tanımlayacak olursak fiziksel uygunluk fiziksel aktiviteleri başarılı bir şekilde yapma yeteneğidir (33).

Fiziksel uygunluk kalp solunum dayanıklılığı, kassal dayanıklılık, kassal kuvvet, kas gücü, sürat, esneklik, çeviklik, denge, reaksiyon zamanı ve beden kompozisyonunu içermektedir. Bu nitelikler sportif performans ve sağlık bakımından farklı önemlere sahip olduklarından performansla ilişkili fiziksel uygunluk ve sağlıkla ilişkili fiziksel uygunluk olarak adlandırılmaktadır (67). Sağlıkla ilişkili uygunluk kalp solunum uygunluğunu, kassal kuvvet ve dayanıklılığı, beden kompozisyonunu ve esnekliği içerirken, performansla ilişkili fiziksel uygunluk ise sürat, çeviklik, koordinasyon ve patlayıcı kuvvet gibi özellikleri kapsamaktadır (31,67).

(20)

İnsan iskeleti bir iç iskelettir (Endoskeleton) ve vücudun yumuşak dokuları tarafından sarılmıştır. Bu nedenle iskelet ve iskelet kasları vücuda temel bir biçim kazandıran yapılardır. Bu yapıların üzerinde bütün vücudu kuşatan ve onu dış çevreden ayıran, koruyucu örtü deridir. Deri üzerini örttüğü yapılara bağ dokusu ile bağlanır. Doğumdan yaşlılığa doğru sürekli değişir. Ergenlikte koltukaltlarında, kasıklarda ve erkeklerin yüzünde kıllar büyür. Yaşlıların derisi kuru, kırışık, yıpranmış ve alt dokulara gevşekçe tutunmuştur. Sonuçta çeşitli yaş periyotlarında, hatta aynı yaş periyodunda deri yüzeyinin ayrıntıları kişiye özgüdür (72).

Zayıflıkta; deri altı yağ dokusu ve vücutta belli bölgelerde bulunması gereken fizyolojik yağ dokusu (yanaklar, göz çukuru, el ayası, ayak tabanı, kalçalarda v.s) öylesine azalmıştır ki, iskelet yapı deride keskin hatlar oluşturmuştur. Vücutta yerleşmiş tüm yağlar içinde en son eriyenler yanakta, göz çukurunda ve kalçalarda yerleşmişlerdir (72).

Sporcuda aşırı zayıflık tablosu giderek belirginleşir. Yanakları çöker, gözler içeriye kaçar, karnı sırtına yapışır ve kemik çıkıntıları deri altında belirginleşir. Beden hatları keskinleşir. Sporcunun hem entellektüel hem de fiziksel kapasitesi geriler. Ektomorfik bir görünüm hakimdir. Zayıflıkla, ektomorfizm birbirine karıştırılmamalıdır (35,42).

Şişmanlık ise genellikle harcanandan daha fazla kalori alınması nedeniyle vücutta aşırı ölçüde yağ birikimidir. Orta derecede kilo fazlalığı, özellikle kas yapısı iyi gelişmemiş ya da iri kemikli mezomorfik tiplerde şişmanlık olarak değerlendirilmeyebilir. Görüntü, dıştan bakıldığında endomorfizm ile karıştırılabilir (35,42).

3. 5. 2. Beden Kompozisyonu

Beden kompozisyonu genel olarak yağ, kemik, kas hücreleri, diğer organik maddeler ve hücre dışı sıvıların orantılı bir şekilde bir araya gelmesinden meydana gelir (82). Beden kompozisyonu birçok araştırmacı tarafından iki bölümde incelenmiştir (61,82). Bunlar kas, kemik ve yaşamsal organları içeren

(21)

vücudun yağsız kitlesi ile temel ve temel olmayan lipid depolarını içeren yağ kitlesidir. Beden ağırlığının yaklaşık % 40’ı iskelet kası, % 10’u kemik % 10’u kıkırdak, kiriş ve deridir. Geri kalan kısmını ise yağ depoları, iç organlar ve iç salgı bezleri oluşturur (106).

Bedende fazla yağ miktarı kiloyu arttırır ve fazla kilo da genelde performansı olumsuz yönde etkiler (9). Yapılan araştırmalar beden yağının düşük hız, dayanıklılık, denge, çeviklik ve sıçrama performansıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Bunun aksine nispi kas kitlesi miktarındaki artış ise, özellikle kuvvet ve güç gerektiren aktivitelerde performans artması demektir (58,97). Sonuç olarak, beden yağ kitlesi, yağsız beden kitlesi gibi bazı temel bilgiler uygulayıcılar, araştırmacılar, sağlıkla ilgili fiziksel uygunluk çalışanlarınca gerek duyulan bilgilerdir (67).

Çocukluk ve gençlik dönemi boyunca beden kompozisyonu sürekli değişkenlik göstermektedir. Bu değişimler, kemik mineral yoğunluğundaki artış, beden suyundaki değişimler, bunlara bağlı olarak beden yoğunluğunda yağsız beden kitlesi ve yağ kitlesinin karşılıklı olarak artma ve azalma göstermesinden kaynaklanan değişimler olarak özetlenebilir. Kızlar ve erkekler arasındaki cinsiyet farklılığı yağ kitlesindeki farklılıkla kendini göstermektedir (58,67).

Ergenlik döneminde, endokrin değişiklikler nedeniyle kız ve erkeklerin beden kompozisyonu belirgin şekilde farklılaşmaya başlar (54). Ergenlik dönemi esnasında follikül stümüle eden hormon (FSH) ve luteinizing hormon (LH) salgılanmaya başlar. Kızlarda FSH ve LH salgılandığı zaman overler gelişir ve östrojen hormonu salgılaması başlar. Erkeklerde ise bu hormonlar testislerin gelişimini ve testesteron salgılanmasını harekete geçirir. Testesteron kemik oluşumunu arttırarak daha büyük kemiklere, protein sentezini arttırarak artmış kas kitlesine neden olur (97).

Beden kompozisyonunda güvenilir değerler elde edilmek isteniyorsa vücudu oluşturan yağlı ve yağsız dokuların gerçeğe yakın ölçümüne ihtiyaç vardır. Beden kompozisyonu değerlendirilmesi direk ve endirek ölçümler olarak sınıflandırılır. Bu ölçümlerin direk metotla canlılar üzerine uygulanması mümkün

(22)

olmadığından endirek metotların yardımıyla ölçümler hesaplanabilir. Endirek metotlardan laboratuar metotlarına su altı ağırlığı, sulandırılmış helyum, potasyum 40, nötron aktivasyonu, radyografik, ultrasound, kompitür tomografi, dual enerji ve single enerji girmektedir. Alan metotlarını ise skinfold, çap ölçümü, çevre ölçümü, uzunluk ölçümü ve bioelektrik direnç oluşturmaktadır.

Fiziksel uygunluk testlerinde ve büyük gruplar üzerinde yapılan çalışmalarda beden kompozisyonunu belirlemek için en çok kullanılan yöntem skinfold (deri kıvrımı) ölçümleridir (14,58,97). İnsanlarda toplam beden yağının % 50’si deri altı tabakasında bulunmaktadır. Bu nedenle deri altı yağının ölçülmesi bedendeki toplam yağın saptanmasında iyi bir yöntemdir (13,25,97) ve bazı araştırmacılar deri kıvrımı ile beden yağ oranı arasında r=.70 ile r=.91 arasında değişen orta ve yüksek korelasyonlar bulmuşlardır (12,53,85). Deri kıvrımı yöntemi pahalı değildir ve ölçümler kolaylıkla elde edilir. Ancak ölçüm yapan kişilerin uzman olup olmaması, kaliper basıncının değişmesi ve şişmanlarda doğru ölçüm yapma güçlüğü problemleri de vardır (14).

Beden yağ oranını belirlemek amacı ile yetişkinler için geliştirilen denklemlerin çocuklar için uygun olmadığı belirtilmektedir. Çocukların yetişkinlerden daha düşük bir kemik mineral içeriğine ve daha yüksek su içeriğine sahip olması nedeniyle yetişkinler için geliştirilen denklemlerin kullanılması durumunda, çocukların özellikle ergenlik dönemi öncesinde olanların, beden yağ oranının yüksek tahmin edilmesine sebep olur (53). Bundan dolayı çocuklar için geliştirilen denklemler tercih edilmelidir.

3. 5. 3. Esneklik

Esneklik sağlık ilişkili fiziksel uygunluğun ayrılmaz bir parçasıdır (67). Esneklik bir yada daha fazla eklemde hareketleri istemli olarak, mümkün olduğunca geniş bir açı içerisinde yapabilme yeteneği olarak tanımlanmıştır (63). Bir başka tanıma göre esneklik, bir veya birden fazla eklemin mümkün olabilen sınırlara kadar uzanan hareket genişliğidir. Bu genişlik ne kadar çok ise o oranda esneklik büyüktür (59).

(23)

Esneklik üç farklı şekilde sınıflandırılır.

1. Aktif ve pasif esneklik; kişinin kendi kas gücüyle hareketin uygulanmasına aktif, dışarıdan bir kuvvetle elde edilen hareketliliğe pasif esneklik denir.

2. Dinamik ve statik esneklik; kas kullanımının daha yoğun olduğu, çalışma uygulanırken belirli bir ritm ve hızın bulunmasına dinamik, eklem açısının bir süre korunması ilkesine dayalı olanlara statik esnek denir.

3. Genel ve özel esneklik; bedendeki tüm eklemlerin hareket genişliğine genel, sportif branşa özgü kullanılan belirli eklem gruplarını içerene özel esneklik denir (34).

Statik ve dinamik esnekliği sınırlayan en önemli etken yumuşak dokunun yapısının kuvvetine bağlıdır. Esnekliği sınırlayan faktörler eklem kapsülü, kas ve fasya, tendonlar ve ligamentler ile deridir (14,29,67). Eklem kapsülü, tendonlar ve ligamentler daha çok elastik olmayan kollojen bağ dokusundan oluşmaktadır. Kas ve fasya daha elastik bir yapıya sahiptir. Bunun yanında harekete olan direnci azaltmak ve dinamik esnekliğin arttırılması yönünden daha çok değiştirilebilir yapıdadır (67).

Çocukların esneklik yetenekleri 5 yaştan 8 yaşa kadar sabittir. 12-13 yaşlarında en uç noktaya ulaşarak yaşla birlikte azalır (68). Ergenlik öncesi dönemde kemik uzunluğundaki artışa cevap olarak kas dokusu uzadığından, hızlı büyüme esnasında eklem esnekliğinde bir düşüş gözlenir (75).

Kızlar tüm yaşlarda erkeklerden daha esnektir ve en büyük cinsiyet farklılığı, ergenlik atılımı ve cinsel olgunlaşma sırasında görülür. Yaş ve cinsiyetle bütünleşmiş esneklik ölçümü, ergenlik dönemi sırasında alt ekstremitelerin ve gövdenin büyümesi ile ilgilidir. 11 yaşından sonra, oturma yüksekliği yönünden ergenlik dönemindeki atılım ile kızların esnekliğindeki artış aynı anda meydana gelir. Buna benzer olarak, erkeklerin otur-eriş performansındaki en düşük değeri, bacak uzunluğundaki ergenlik atılımı ile aynı

(24)

anda meydana gelir. Ergenlikte eklemlerdeki anatomik ve fonksiyonel değişimlerin bu sıradaki esneklik ölçümlerini etkilediği düşünülmektedir (68).

Goniometre, fleksiometre, antropometre, mezure, ölçüm çubukları ve kaliper gibi araçlarla esneklik kolayca ölçülebilir. Elektrogoniometre, fotogoniometreler ve radiogoniometreler de kullanılmaktadır (14,58). Kitlesel ölçümlerde, sağlıkla ilişkili fiziksel uygunluk test bataryalarında ve kaba bir esneklik göstergesi olarak en yaygın kullanılan esneklik testi otur-eriş testidir (14,96).

Otur – eriş testi öncelikle diz arkası kirişlerini, ikinci olarak da alt sırt kalça ve baldır esnekliğini ölçer. Özel olarak biceps, femur, semi tendonlar, semi membranlar, erektör spina, gluteus maksimus, medius ve gastrokinemus kas ve tendonlarını ölçer (108).

Otur-eriş testi bel bölgesi ve hamstringlerin esnekliği için geçerli kabul edilmektedir. Son yıllarda 20-45 yaş bayan ve erkeklerde yapılan çalışmalarda otur-eriş testinin hamstring esnekliğinin belirlenmesinde yüksek ilişki (r=.89) geçerliliği olan önemli bir kriter olduğunu buna karşılık bel esnekliği için orta (r=.59) derecede ilişkili olduğu bildirilmiştir. 13-15 yaş kızlarda hamsrtring esnekliği orta derecede (r=.64) toplam gövde esnekliği oldukça zayıf ilişkiler olarak rapor edilmiştir (24). Otur – eriş testinin güvenirliği 6-18 yaş arasındaki 12.000.000 kız ve erkek çocuklarda test edilmiş ve 0.70’den fazla olduğu bulunmuştur (108).

Otur – eriş testi esneklik performansının beden uzunluklarından etkilenmesi ile de tartışılmaktadır. Bu çocukları test etmede önemli bir konudur, çünkü gövde ve ekstremite uzunlukları arasındaki ilişki büyüme ile değişir ve esneklik testlerindeki sonuçlar büyüme ve gelişmeden etkilenecektir (24).

3. 6. ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER

Antropometri; ölçü anlamında iki kelimenin (Antros =insan, metris=metre) birleşmesinden meydana gelmiş bir terimdir. Genel anlamı ile, antropometri insan

(25)

bedeninin fiziksel özelliklerini bir takım ölçme esasları ile boyutlandıran, şekillendiren ve orta fiziksel yapı özelliklerini çıkartarak sınıflama yapan sistematik bir tekniktir (70).

3. 6. 1. Boy ve Oturarak Gövde Uzunlukları Stadiometre İle Ölçülmesi

Olimpik sporculardaki antropometrik ölçümler 1960 ile 1976 Olimpik Oyunlarda toplanan verilerle açıklanmıştır. Bu veriler yaş, boy uzunluğu ve vücut ağırlığı ile kısıtlıdır. Erkekler ve bayanlar arasında boy uzunluğu ve vücut ağırlığı yönünden bir karşılaştırma yapıldığında, erkekler her zaman bayan sporculardan daha uzun ve daha ağırdır (41).

3. 6. 2. Yağ Ölçüm Bölgeleri

Serviko-dorsal yağ (ense yağı), Musculus trapezius ve yedinci boyun omuru etrafındadır. Sıklıkla kadınlarda ve yaşlılarda bulunur. Deltoid-arkası yağ, kolun arka tarafında, musculuk deltoideus’un arka kenarı ve musculus triceps brachi’nin üst ucu arasındaki yeri doldurur. Kadın kolunda çok belirgindir. Aksiller yağ (koltuk altı yağı), koltuk altında bulunur. M.coracobrachialis, m. serratus anteriör, m. latissimus dorsi, m. teres major’un üst uçlarını kapatır (40,42).

Meme yağı, kadın göğsünde 3-6 kaburgalar arasında, çoğunluğu m. pectoralis major, az bir kısmı m. serratus anteriör ve m. obliquus abdominis externa üzerinde oluşturur. Memelerin şekli, farklı kişi ve ırklarda hatta aynı kişide çeşitli yaş dönemlerinde bile oldukça farklılık gösterir. Olgun bir meme hafif deforme bir küreyi andırır. Göğüs ön duvarının sağında ve solunda simetrik olarak bulunurlar. Normal ağırlığı 150-200 gr. arasında değişir. Memenin taban çapı 10-12 cm., yüksekliği 5-6 cm. kadardır. Sağrı (bel ve suprailiak) yağı, yukarıdan aşağıya; alt kaburgalar ile crista iliaca arasında uzanır. Kadında çok belirgindir. Crista iliaca ve üstündeki bel girintisini maskeler, aşırı şişmanlıkta crista iliaca üzerine katlantı yapar (72).

(26)

Karın yağı, arcus costalis’ten kasıklara kadar gövdenin ön kısmında yerleşir. M.rectus abdominis’in hatlarını maskeler. Kadınlardaki miktarı erkeklerden fazladır. Prepubik yağ, symphsis pubis’in tam önünde, yukarıda karın çizgisi yanlarda uyluk çizgileri ile sınırlandırılmıştır. Bir uyluktan diğerine uzanır. Kadında daha belirgin olup mons pubis (mons veneris) denen kabartıyı yapar (41).

Gluteal yağ (kalça yağı), kalçalara yerleşmiştir. Kalçaların iç sınırlarında yerleşimi daha fazladır. M. gluteus’ları maskeler. Aşırı şişmanlıkta yukarı doğru yükselerek sağrı (bel) öne doğru ilerleyerek uyluk bölgesi yağıyla birleşir (72).

Subtrochanteric yağ (basen yağı), uyluğun dış tarafında trochanter major’un altına yerleşiktir. Kadında çok belirgin şekilde gözlenir. Yukarıdaki sağrı (bel) yağı ile birleşerek crista iliaca izi ile uyluk ekstensor ve fleksor kasları arasındaki bölümü maskeler. Arkada gluteal yağla karışır. Bu nedenle kadının uyluk kalınlığı trochanterler altında en fazla olduğu için görünümü çirkindir (41).

Steatopigia: Sağrı (bel), kalça ve uyluk yağ kitlelerinin birleşmiş olması nedeniyle özellikle kadınlarda görülen aşırı kalça iriliğidir. Patellar yağ, diz eklemi ile lig patella arasında yerleşen yağ dokusu, ligamentin her iki tarafında şişkinlikler yapar. Özellikle kadınlarda diz kapağı kemiğinin ve diz bağının hatlarını gizleyecek şekilde bulunur (72).

Popliteal yağ (dizardı yağı), dizardı bölgesi, hamstring kas grubundaki kasların tendonlarının arasını doldurur. Uyluk arkasında bulunan kasların tendonları arasında kırışıklıklar ve yumuşak kabartılar yapar. Özellikle bacak tam ekstensiyona getirildiğinde çok belirginleşir. Bu ölçümler, vücudun toplam yağ oranının yarısının derinin altındaki yağ depolarında toplandığı gerekçesi ile yapılır. Pratikte en fazla deltoid-arkası, aksillar, sağrı, basen ve karın yağı üzerinde ölçümler gerçekleştirilir (40,41,72,107).

3. 6. 3. Vücut Çap Ölçümleri ve Ölçüm Bölgeleri

Antropometrik set ile Diametre denilen alet daha önceden ölçümü yapılacak bölgeler tespit edildikten sonra aletin ucu yumuşak dokuya mümkün

(27)

olduğu kadar çok basınç uygulanacak şekilde yerleştirilerek yapılır. Alet kemikle daha çok temas ederse sonuç doğru ve güvenilir kabul edilir (89).

Ölçümler, iliac, trochanteric, el bileği, bi acromial, humerus bi-kondiler, femur bi-bi-kondiler, ayak bileği, göğüs çapı, göğüs derinliği bölgelerinden yapılır (72).

3. 6. 4. Çevre Ölçümleri ve Ölçüm Bölgeleri

Çok büyük dikkat isteyen çevre ölçümlerinde en önemli zorluk ölçüm yapılacak yerin belirlenmesidir. Ölçümlerde Gulick şeridi kullanılması önerilir, olmadığı durumlarda mezura tercih edilebilir (107).

Doğru ve güvenilir bir ölçüm için deri ile temasta tutularak banttan değer okunur ve kaydedilir. Ölçümler sağ ve sol her iki ekstremiteden de alınmalıdır. Ölçüm aynı kişi tarafından yapılmalıdır (107).

Ölçüm alanları; baş, boyun, göğüs, bel, karın, kalça, diz, ayak bileği, dirsek, el bileği, önkol kol, uyluk, baldır bölgeleridir. Kas kasılarak maksimum fonksiyonu yaptırılır ve kasın orta noktasındaki şişkin ve geniş olan ölçülür (107).

3. 6. 5. Uzunluk Ölçümleri ve Bölgeleri

Kemik yapıdaki olası değişiklikler nedeniyle bir tarafı diğer tarafla karşılaştırmak amacıyla yapılmaktadır. Boy uzunluğu ayakta anatomik pozisyonda veya sırtüstü yatma pozisyonlarında yapılmaktadır. Diametre veya mezura kullanılarak ölçüm yapılır. Alanları; üst ekstremite, alt ekstremite, kol, önkol, uyluk ve bacak bölgeleridir (5).

3. 7. VÜCUT KOMPOZİSYONUNUN BELİRLENMESİ

Vücut kompozisyonu genel olarak, yağ, kemik, kas hücreleri, diğer organik maddeler ve hücre dışı sıvıların orantılı bir şekilde bir araya gelmesinden oluşur. Vücuttaki organ ve üyelerde benzerlik olmakla birlikte her insanın birbirinden farklı fiziksel kompozisyonu vardır. İnsan yaşantısını yakından

(28)

ilgilendiren vücut kompozisyonunu etkileyen büyük faktörler: cinsiyet, kas, fiziksel aktivite, hastalıklar ve beslenme olarak sayılabilir (41,107).

Vücut kompozisyonu bir çok araştırmacı tarafından iki bölümden incelenmiştir. Vücudun yağsız kitlesi (kas, kemik, hayati organlar) ve yağ kitlesi. Temel varsayım olarak toplam vücut ağırlığı; vücudun yağsız ve yağlı bölgelerinin ağırlığının toplamına eşittir (72,100).

Vücutta bulunması gereken yağ miktarı konusunda biyolojik bir eşik olduğu kabul edilmektedir. Bu eşiğin altına inildiğinde kişinin sağlığı tehlikeye gireceği bildirilmektedir. Bu eşiğin en genel tesbiti toplam vücut ağırlığından depo edilen yağ çıkarıldığında elde edilir. Vücuttaki yağ hücreleri genel olarak ikiye ayrılır. Bunlar; deri altı ve depo yağlar ile esansiyel yağlar (öz yağlar) dır. Derialtı depo yağlar, Vücudun tümünü saran derinin altındaki yağ tabakasıdır. Genel vazifelerinden biri de vücudun ısısını korumaktır (70).

Vücuttaki yağ miktarının büyük bir çoğunluğu bu tür yağlardan oluşur. Depo yağlarının toplanma bölgeleri yapısal yöresel ve yapılan aktiviteye göre değişmekle birlikte erkeklerde özellikle karın bölgelerinde, kadınlarda kalçalarda depo edilmiştir (5,107).

Yağsız vücut ağırlığı, metabolik aktif olan kasları, kemikleri organları ve dokuları göstermektedir. Bu dokular insan hareketlerine aktif olarak ve direkt katılmaktadır. Kalan vücut yağ bölümü, iki kısma ayrılmaktadır. Yaşam için gerekli olan depo edilmiş yağ çok az kümelenmiş kitlelerdir. Şu gerçek ki, bayanlar bunlardan çoğuna sahiptirler.

Ortalama gelişmiş bayanların, gelişmiş erkeklerden daha fazla yağa sahip oldukları bilinmektedir. Bayanlar görüşte daha endomorftur ve erkeklerin kassal gelişimine de sahip değillerdir. Dikkatlerin büyük çoğunluğu bayan atletlerin vücut yağ oranları üzerine yoğunlaşmıştır. Bu şaşırtıcı ve ilginç bir soru getirmiştir. Çünkü birçok bayan atlet bugün tam olarak, aktif erkekler kadar yağlıdır. Yukarıda belirtildiği üzere gerçekten vücut yağ oranı için en alt limiti bilme ihtiyacımızın ana sebebi budur (99).

(29)

Düzenli yapılan antrenmanlarda vücudun ağırlığı fazlalaşır. Yoğun egzersiz esnasında deri altı yağ kalınlığı azalırken vücutta yağsız kas kitlesi artar. Astrand’ta göre kas kitlesinin artması yağ azalmasını gösterir. Bu deri altı kalınlığının azaltmasının gözlenmesiyle desteklenir (5).

Olması gereken minimum yağ oranlarının üzerindeki oranlarının yağ miktarı depo yağına dönüşür. Bayanların yağ oranları % 15-20’iken erkeklerin ki %10-12’dir. Bununla birlikte erkeklerin kas kitleleri fazladır (107).

Her ne kadar öz yağların ölçümünün yapılabilmesi şimdiye kadar çok zor görünse de, kadınlarda erkeklere nazaran dört misli fazladır. Ancak düzenli spor yapmaya bağlı olarak her iki grup, içinde daha da azalabilir. Bu yağlar açlık ve oruç hali olsa bile tamamıyla bitmesi mümkün değildir (107).

Öz yağlar vücut için gerekli olan maddelerdir. Vücutta yağların depolanması hayati organların korunmasına yardım eder, hastalıklardan korur (5,107).

Vücut komposizyonunda meydana gelecek değişikliklerde en önemli rolü kas ve yağ kitleleri belirler. Herhangi bir hareket iskelet kasları tarafından yapılır. Giderek artan yüklerle yapılan çalışmalar sonu kas gelişir, büyür, enine kesit yüzeyi artar (hipertrofi). İnsanda hipertrofinin gelişimi altı haftadan uzun bir süre ister. Kaslar doğum ile birlikte kas fiberlerinin sayısı bellidir. Bugünkü bilgilere göre yeni hücrelerin meydana gelmesi mümkün değildir (5,72).

Step çalışmaları ile yağ oranı azalmakta, görünüm incelmekte, ancak kilo kaybı, diğer aerobik çalışmalara göre daha fazla enerji harcanmasına rağmen aynı oranda olmamaktadır. Step aynı zamanda bir ağırlık çalışması olduğu için kaslarda hipertrofi meydana gelir, kas ağırlığı artar ve kilo kaybı düşünüldüğü gibi gerçekleşmez. Kilo kaybı isteniyorsa bir beslenme uzmanına danışarak alınan enerji, verilen enerjiden daha az olması sağlanmalı ve beslenme sistemi değiştirilmelidir.

(30)

Kas ve yağ dokuları analiz edildiğinde her ikisinin de su, yağ ve proteinden oluştuğu görülmüştür. Fakat kas hücrelerinin %70’i su, %7’si yağ, %22’si de proteinden meydana gelirken, yağ hücrelerinin %22’si su, %72’si yağ, %6’sı proteindir (28,107).

Vücut ağırlığının yarıdan fazlasını su teşkil eder. Kadınlarda kas kitlesinin az, yağ miktarının erkeklerden daha fazla olması nedeniyle kadınlardaki su miktarı oran olarak erkeklerden daha azdır (21).

Fiziksel performans açısından formda olan sporcuların yağsız vücut kitlelerinin yüzdesi yüksek, vücut yağı seviye yüzdesi düşüktür. Bu sebeple sporcular daha fazla su miktarına sahiptirler. Kas gelişiminin oranına bağlı olarak performansı yüksek olan sporcuların vücut ağırlığının %63 ve %72’si sudur (21).

Step uygulamaları sırasında oluşan su kaybı mutlaka karşılanmalıdır. Vücudun %60-70’ini oluşturan sıvı azaldığında dehidratasyon oluşur ve bayılmalara kadar bir çok etki görülebilir. Alınacak sıvı hipotonik ve ortam ısısında olmalıdır. Egzersiz sırasında aşırıya kaçılarak içilmemelidir (5,21).

3. 7. 1. Vücut Ağırlığı

Yetişkinlerde vücut ağırlığındaki değişmeler daha ziyade vücut yağındaki değişmelere bağlıdır ve vücut yağ oranı vücuda giren enerjinin sarf edilen enerjiden ne kadar fazla olduğunu gösterir (4).

Fizyolojik olarak yetişkinin vücut ağırlığı bir takım homeostatik mekanizmalarla sabit tutulmaya çalışır. Bu sabit tutulmada rol oynayan yeme davranışının temelini açlık ve tokluk oluşturur. Açlık-tokluk hipotalamustaki merkezlerin kontrolü altındadır (4).

Vücut ağırlığının normal değerleri ile ilgili bir çok tablo vardır. Bu tablolar; yaş, cinsiyet, boy ve vücut ağırlığı değerlerinden çıkarılmıştır. Fakat bu tablolardan her zaman doğru sonuç çıkarmak mümkün değildir. Örneğin 180 cm. boyunda ince kemik yapılı, kasları gelişmemiş, vücut ağırlığı 90 kg olan birinde, bu ağırlık 10-15 kg fazla olarak değerlendirilebilir. Diğer taraftan aynı boyda

(31)

fakat iri kemikli ve kasları gelişmiş birinde 90 kg normal bir ağırlık olarak kabul edilebilir. Birinci örnekte vücut yağ oranı yüksek, ikinci örnekte ise yağ oranı normal veya düşüktür. Yine tablolar çok defa yaşla hafif bir ağırlık artmasını ön görmüştür. Halbuki yaş arttıkça organizmada metabolik aktif hücrelerin sayısında bir azalma 25 yaşından sonra her on yılda %3 kadar meydana gelmektedir. Bu nedenle bazı yazarlara göre tablolara her zaman güvenilmemelidir; bir kişi fazla yağlı olmadığı halde vücut ağırlığı fazla olabilir veya vücut ağırlığı az olan biri fazla yağlı yani şişman olabilir. Görüldüğü gibi şişmanlıkta önemli olan vücut yağ oranı da değerlendirilmelidir. Bazıları ponderal endeksi (Ponderal endeks=vücut ağırlığı, kg/Boy m2) kullanırlar. Bu değer 30-40 olduğu zaman birey şişman kabul edilir (4).

Genellikle vücut yağ oranının normal değerleri erkekler için total vücut ağırlığının %10-15, kadınlar için %15-20 dir. Erkeklerde % 20 den yukarısı, kadınlarda % 30 dan yukarısı şişman olarak kabul edilir (4).

Şişmanlığın oluşmasında genetik, endokrin faktörler rol oynamakla beraber bunların dışında normal olarak en çok rastlanılan neden vücutta enerji dengesinin sürekli olarak bozulmasıdır ve bu bozulmada hareketsizliğin önemli bir katkısı vardır (4).

3. 8. 9 – 14 YAŞ ARASI FİZİKSEL UYGUNLUK TESTLERİ

3. 8. 1. Fiziksel Uygunluk Testleri

Fiziksel uygunluk testlerinin genel prensipleri şunlar olmalıdır.

a- Geçerli; tasarlanan nitelikleri ölçmelidir.

b- Güvenilir; Bunun diğer bir anlamı tekrar edebilen yani test tekrarlandığında aynı sonuçları vermelidir.

c- Objektif; testi uygulayan kişiden etkilenmemelidir. Motivasyon major faktör olmamalıdır (5).

Önemli bir konuda; sağlıkla ilgili komponentlerin ölçülmesinde hangi testlerin kişilerin bu kapasitelerini ölçmek için uygun olduğunu belirlemektir (4).

(32)

A- Esneklik için, otur uzan testi yaygın olarak kullanılmaktadır.

B- Kuvvet; kavrama kuvveti genel olarak ölçülmektedir. İngiltere’de geliştirilen alet ile alt ekstremite ve quadriceps kuvveti ölçülmektedir.

C- Güç; genel yaklaşım dikey sıçrama ve ayakta uzun atlamadır. Her ikisi de beceri gerektirir ve yaşlı kişiler için uygun değildir veya kişiler bu tür bir harekete alışık değildirler.

D- Vücut kompozisyonu, Skinfold’la ölçülmektedir. En çok yanlış yapılan bölgenin suprailiaktan yapılan ölçümde olduğu bulunmuştur. Boy ve kilo çok önemlidir (5).

E- Aerobik Fitness, 2 ana grup testi vardır

a- Performans testleri b- Ergometri

Birinci grup performans testleri koşma veya yürümeyi içerir veya belli bir zamanda bir mesafe yada belli bir mesafelik bir zamanda kaydedilir. Örn, Cooper’in 12 dk lık konuşma yürüme testi (4).

İskandinavlar 2 km yürüme testini önermektedirler. Ergonometrik testler, fizyolojik cevaplara bağlıdır ve yükleme ölçülebilir. Test sonuçları nasıl kullanılmalıdır.

Ergonometrik testler, fizyolojik cevaplara bağlıdır ve yükleme ölçülebilir. Test sonuçları nasıl kullanılmalıdır.

a- Birincil olarak test sonucu birey tarafından anlaşılır olmalıdır. b- Açıklama mutlaka gereklidir.

c- Eğitim ve elde edilen verilere yönelik, egzersiz reçetesi mutlaka verilmelidir (4).

(33)

3. 8. 2. Sağlıkla İlgili Fiziksel Uygunluk Test- Bataryası

Sağlıkla ilgili fiziksel uygunluğun ölçülmesinde ve değerlendirilmesinde kullanılan komponentler aşağıda özetlenmiştir.

a- Vücut kompozisyonu. b- Kardiorespiratuar uygunluk. c- Motor uygunluk.

d- Kas- iskelet sistemi uygunluğu. e- Yaşam şekli ve sağlık durumu (5).

3. 9. EGZERSİZ VE SAĞLIK

Egzersizin çocukların şahsiyet gelişimi ve mental sağlıkları açısından da önemli bir faktör olduğu unutulmamalıdır. Spor yapan çocuklar kişisel deneyimlerini yaratıcılıklarını geliştirir ve sorumluluk duygusunu kazanırlar. Yardımlaşma, işbirliği yapma, arkadaşlarına ve oyun kurallarına saygı gösterme, aralarındaki sosyal uyumu bozmadan rekabet edebilme, mücadele duygusunu kazanabilme gibi sosyal davranışları da ortaya koyarak olumlu benlik gelişimlerini sağlarlar. Bu bakımdan UNESCO, AVRUPA KONSEYİ gibi kuruluşlar spor’u üzerine eğilinmesi gereken en önemli konu olarak ele almışlardır (45).

Sağlığa ilişkin bütün fiziksel uygunluk parametrelerinde (kardiyo-vasküler,muskolo-skeletal,motor uygunluk) düzenli egzersiz eğitimi ile artışlar meydana gelmektedir (11). Gelişmiş ülkelerde halk sağlığına gereken önem verilmekte ve uygun fiziksel aktivite ile elde edilen fiziksel uygunluk düzeyi son derece önem kazanmaktadır (47).

Teknolojik gelişme ve yeniliklere bağlı olarak toplumlarda endüstrileşme ve makinalaşmanın olumlu ve olumsuz yönleri ortaya çıkmıştır. Özellikle 20. Yüzyıldaki gelişmeler (televizyon, nükleer enerji kaynakları, petrol ürünleri v.s.) yaşam tempomuzu değiştirmiş ve bu teknolojik ilerlemelerden dolayı bedeni faaliyetlerimiz azalmış, zihinsel çalışmalarımız fazlalaşmıştır.

(34)

Endüstrileşmiş ülkelere baktığımızda kalp, damar hastalıklarının %45’ten daha büyük bir oranda ölüm nedeni olduğu görülmektedir. Dünya sağlık örgütünün istatistikleri kalp-damar hastalıklarında devamlı artış olduğunu göstermektedir. Durağan yaşayan bazı insanların kroner kalp hastalıklarının artmasının yanında; şeker hastalığı, varis, kemik erimesi, eklemlerde kireçlenme, romatizma, şişmanlık, stres, kanda kolestrol miktarının artması gibi daha birçok fizyolojik ve psikolojik rahatsızlığın direk veya dolaylı sebebini bedensel hareketlerin azlığı teşkil etmektedir. Üstelik bu hastalıklar birbirleriyle öyle iç içe gözükürler ki, bunlardan birine sahip kişilerde diğer hastalıkların gözükme ihtimali de çok kuvvetlidir (107).

Bu gün çoğumuz için günlük yaşam, çok az zorunlu egzersiz içermekte yada hiç içermemektedir. Teknolojinin getirdiği sayısal araç bir çok açıdan yaşamımızı kolaylaştırsa da sağlık, performans ve iyi bir dış görünüm elde etmemiz için gerekli olan doğal ve düzensiz egzersizleri ortadan kaldırmıştır. Son yıllarda egzersiz yapma konusunda sağlıklı bir eğilim yaygınlaşmaya başlamıştır. Her gün daha fazla sayıda kadın ve erkek, hem uzun dönemli yararlarından dolayı hem de bunun sonucu olarak kendilerini daha iyi hissettikleri için düzenli olarak egzersiz yapmaktadır (50).

Düzenli spor veya fiziksel hareketlilik, kalp krizi geçirme olasılığını %35-55 oranında azaltmaktadır. Önemle söylenmesi gereken nokta, uzmanlar açısından hareketli olmanın, diğer önlemlerden daha önemli olduğu kabul edilmesidir. Çünkü, uzmanlara göre normal bir nüfus içinde “tembel ve hareketsiz” kişiler sayıca çok fazladır. Bu görüşte gerçek payı vardır. Düzenli spor yapmayan kişiler, sadece sigara içen, sadece aşırı kilolu olan veya kolesterol düzeyi yüksek olan kişilerden oldukça fazladır (36).

Aerobik egzersizler kardiovasküler dayanıklılığı arttırarak, kalp, akciğer verimliliğini yükseltir, vücut kompozisyonunda etkili olur, kasların gelişimini ve vücut yağ oranının düşmesini sağlar (99).

Oksijeni kullanabilme ve taşıyabilme yeteneği, aerobik enerji transferi için kapasiteyi belirler. Kalp kasının kuvveti çalışan kasa taşınan oksijenin miktarı

(35)

kardiyovasküler fitness ile yakından ilgilidir. İnsanoğlu, oksijeni taşıma ve kullanma kapasitesini aerobik kondisyonlanmayla değiştirebilir.

Sıklık, yoğunluk, süre ve egzersiz modu gibi faktörleri dikkate alan uygun bir egzersiz rejimiyle kalp ve kaslar, kardiyvasküler fitness’ı arttırmak için antrenman uyarısına adapte olacaktır (5,21).

Kardiyovasküler fitness’ın geliştirilmesinde potansiyel olarak kadın ve erkeklerde bir benzerlik vardır. Geleneksel olarak kardiyovasküler fitness’daki artışları dayanıklılık performansını arttırmak için çalışılmıştır. Toplumumuz sağlık ve zindelik olarak iyi olma yönünde ilerledikçe kardiyovasküler fitness’ın, sağlığın korunması ve kadınların hastalıktan korunması üzerindeki rolüne daha fazla dikkat çekilmektedir (21).

(36)

4. GEREÇ VE YÖNTEM

Bu araştırma; Aktif spor yapan 9-14 yaş grubu voleybolcuların fiziki yapılarının değerlendirilmesi amacı ile gerçekleştirildi. Polis Gücü ile Gençlik Spor Kulübünden aktif sporla uğraşan gönüllü olarak çalışmaya katılmayı kabul eden 40 (20 erkek, 20 kız), Sedanter hayat süren öğrencilerinden 40 (20 erkek ve 20 kız) öğrenci araştırmanın deneklerini oluşturdu.

Araştırmaya katılan deneklere çalışmanın içeriği ayrıntılı olarak anlatıldıktan sonra; aktif spor süreleri, günlük antrenman saatleri ve sistemik hastalıkları yönünden sorgulandı.

Çalışmaya katılmayı kabul eden, sistemik bir hastalığı olmayan, benzer beslenme düzeylerine sahip, spor yaşları, günlük antrenman süreleri, yaşları ve boyları uygun, aktif spor yapan 20 kız (1. çalışma) sporcu kız grubunu, aktif spor yapan 20 erkek (2. çalışma) sporcu erkek grubunu oluşturdu. Sedanter hayat süren 20 kız öğrenci (3. çalışma) sedanter kız grubunu, 20 erkek öğrenci ise (4. çalışma) sedanter erkek grubunu oluşturdu.

Bütün deneklerin, fizyolojik ve fiziksel özelliklerine ait (yaş, boy, kilo, deri altı yağ ölçümü, çevre ve çap ölçümleri, vücut yağ yüzdesi) parametreler ölçülerek değerlendirildi.

Derialtı yağ ölçümü Skinfold kaliper ile çevre ölçümleri Gullick şeridi ve çap ölçümleri ise Antropometrik set kullanılarak gerçekleştirildi.

4. 1. VÜCUT KOMPOZİSYONUNUN BELİRLENMESİ

4. 1. 2. Boy Ölçümü

Denekler duvara sabitleştirilmiş mezuranın önünde sırtı duvara birleşik ve topukları birbirine bitişik bir şekilde dik durarak, derin bir nefes alması ve soluğunu tutması sağlanarak ölçümler yapıldı. Boy ölçümlerinde standardizasyonun sağlanması amacı ile ölçümler çıplak ayak ile gerçekleştirildi (89).

(37)

4. 1. 3. Ağırlık Ölçümü

Ağırlık ölçümleri hassas elektronik baskül ile yapıldı. Denekler üzerinde şort ve atlet ile basküle çıktıklarında nefeslerini tutması ve dik durmaları sağlandı ve ağırlıkları kaydedildi.

4. 1. 4. Esneklik

Esneklik ölçümünde otur – eriş testi kullanılmıştır. Test sehpasının uzunluğu 35 cm, genişliği 45 cm, yükseklik 32 cm’dir. Sehpanın üst yüzey uzunluğu 45 cm, genişlik 45 cm’dir. Üst yüzey, ayakların dayandığı yüzeyden 15 cm daha dışarıdadır. 0-50 cm’lik ölçüm cetveli, üst yüzeyde 5’er cm’lik paralel çizgi aralıklarıyla belirlenmiştir. Çocuklar yere oturdu ve çıplak ayak tabanını düz bir şekilde test sehpasına dayadılar. Gövde ileri doğru eğilerek, dizler bükülmeden eller vücudun önünde olacak şekilde uzanabildiği kadar öne doğru uzanarak cetveli yavaşça ileri ittiler. En uzak noktada öne yada geriye esnemeden 1-2 saniye beklenildi. Test iki defa tekrar edildi ve en yüksek değer kayıt edildi (89,108).

4. 2. DERİALTI YAĞ ÖLÇÜMÜ

Deneklerin derialtı yağ kalınlığı Skinfold kaliper aleti ile yapıldı, ölçüm baş parmak ve işaret parmağıyla deri ve deri altı tutularak, doğal deri kıvrımı yönünde, kas dokusundan uzağa çevirmek suretiyle, aletin kıskaç kolları deri üzerinde sabit bir basınç yaptırılarak, derinin çift kalınlığının ve derialtı yağ dokusu kalibrenin göstergesinden milimetre cinsinden okunarak yapıldı (89).

4. 2. 1. Ölçüm Bölgeleri

a. Triceps Deri kıvrımı ve Kalınlığının Ölçülmesi: Ölçüm denek ayakta kolları yanlara serbestçe bırakmış şekilde iken, üst kolun arkasından arka orta çizgi üzerindeki dikey kıvrımın acromion ve olecranon çıkıntıları arasındaki orta noktası kaliper ile kıvrılmış olan deri kalınlığı ölçüldü (89).

(38)

b. Biceps Deri kıvrımı ve Kalınlığının Ölçülmesi: Ölçüm denek ayakta kolları yanlara serbestçe bırakmış şekilde iken,üst kolun bicepsin üstü ön orta çizgi üzerindeki dikey kıvrımının acromion ve olecranon çıkıntılarının arasındaki orta noktası olan deri kalınlığı ölçüldü.

c. Thigh (Üst bacak) Deri kıvrımı ve Kalınlığının Ölçülmesi: Dikey

doğrultuda, üst bacağın ön yüzünde, kalça ve diz ekleminin arasındaki orta noktadan deri kıvrım kalınlığı ölçüldü.

d. Subscapula Deri Kıvrımı ve Kalınlığının Ölçülmesi: Ölçüm denek ayakta kolları yana doğru serbestçe bırakmış pozisyonda iken, omurga sınırından gelen diogonal çizginin kürek kemiginin alt açısının 1 santimetre uzağından alınarak yapıldı.

e. Abdominal (Karın) Deri Kıvrımı ve Kalınlığının Ölçülmesi: Denek dikey durumda iken göbeğin yaklaşık 2 santimetre yan tarafından kapiler ile sıkıştırılarak göstergeden okunmak sureti ile yapıldı.

f. Suprailliak Deri Kıvrımı ve Kalınlığının Ölçülmesi: Ölçüm denekler ayakları birleşik ve dik pozisyonda kollar yana sarkık pozisyonda iken , Midaksillar eksende illiac krestin üstünden 45 derece diagonal doğrultuda iliumun tepesinde ve orta axilleri çizgide deri kıvrımı tutularak ölçüm yapıldı.

g- Baldır Skinfold Deri Kıvrımı ve Kalınlığının Ölçülmesi: Denek ayakta ve dik pozisyonda Midaksiller eksende, iliak krestin üstünden 45 derece diagonal olarak, ayaklar birleşik iken ölçüm yapıldı (89).

Derialtı Ölçümü (SF) Erkekler; Vücut yoğunluğu gm/ml:1.1043-0.00133 (bacak SF)-0.00131(subscapular SF)

SE: 0.0082 Yağ % si : ( 4.57 4.142) 100 Yoğunluk

Derialtı Ölçümü (SF) Bayanlar; Vücut yoğunluğu gm/ml:1.0764 - 0.00081(suraillac SF)-0.00088 (triceps SF)

SE: 0.0082 Yağ % si : ( 4.57 4.142) 100 Yoğunluk

Referanslar

Benzer Belgeler

Takým ömrü arttýðý için kesme hýzýnýn geleneksel iþlemeye göre çok daha yüksek deðerlere çýkarýlabilmesi ve verimliðin artmasý; takým ömründeki artýþýn

Elde edilen faktör madde özelliklerine uygun olarak “Ders Sürecinde Zaman Yönetimi” olarak isimlendirilmiştir.. Elde edilen analiz sonuçları ölçeğin geçerli

Uşak Üniversitesi personelinin finansal okuryazarlık düzeyinin ile demografik özelliklerinin bireysel emeklilik sistemine katılım üzerindeki etkisi anket yoluyla elde edilen

Timbuktu’da anlatının kahramanı Willy’nin birden fazla arayış içerisinde olduğu gözlense de bütün arayışlarının kimlik arayışı ile ilintili olduğu

Sonuç olarak, uygun olan yöntem florasan boya, standart ve örnek hazırlama tekniği kullanmak suretiyle, flow sitometri ile yapılmış çekirdek DNA analizi sonucu elde

Eğitimde demokrasinin yerleşebilmesine ilişkin bu araştırmada ulaşılabilen en kritik öneri, ‘eğitimde demokrasi eğitiminin istenen düzeye gelebilmesi için

Uludağ Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinde Ekonomik Büyümenin ve Gelir Eşitsizliğinin

Emotions are classified from facial expression images using filter banks and Deep CNN.It gives high recognition accuracy rate.FER can be also performed using image spectrograms with