Yöneten:
Bülent
BERKMAN
■Yeni
SANAT
lfe w ü lfc ^ « « M lL U Y E T 11 EKİM 1994 SALI
z)O o t
I Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde “Salı Toplantıları” başlıyor. “Fizik, İnsan ve Etik” başlıklı toplantıya Ömür Akyüz, Ayşe Erzan ve Cihan Saçlıoğlu katılıyor. Orhan Bursalı’nın yöneteceği toplantı saat 18.30’da başlıyor. ■Fransız Kültür Merkezi’nde Claude Berri’nin “Germinal”
adlı filmini saat 18.00’de izleyebilirsiniz.
I Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda soprano Makvala Kasrashvili’nin şan resitali saat 19.30’da başlıyor.
bir Oıiıan Pamuk
ne kadar çok insanın koltuğunun altında “Yeni Hayat” vardı. Ve ki tap piyasaya çıkalı henüz iki saat olmuştu...
Orhan Pamuk ‘un, korsan ya
yıncıların eline geçmesin diye (son 3 yılda satılan her iki kita bından biri korsanmış) İletişim
Yayınları tarafından mücevher
gibi saklanan beşinci rom anı
“Yeni Hayat” gerçekten de me
rakla beklendi. Pamuk’a k ita p la rın 750 adet ba sılmaya baş landığı gü nümüzde o- kurun mera kını diri tut mayı başara bildiği için bi le teşekkür borçluyuz diye düşündüm.
Orhan Pa muk “Yeni Ha
y a lın a yeni bir evde başlam ış. Cihangir’de deni ze egemen bir dai re. Çiçek desenli birkaç koltuk dışın da duvarların tümü nün kitapla dolu ol duğu bir ev. Yazarın yeni romanında bul duğum post - modem olmayan (ne demekse) klasik roman tadını evinde de buluyo rum. Bildik klasik bir ev burası... O da aslında bildi ğimiz insanlar la bizi yeniden ta n ış tırıy o r . Belki de diğer in sa n la rd a n daha az “gün den” etkilendiği, duyarlılıklarını klasik, kalıcı tutabildiği için yazabili yor, sade yaşayabiliyor.
“Yeni Hayat”ı eğer fizik ve coğ
rafyanız el veriyorsa bir solukta
« B « kitapta
kahramanlar
gibi ben de
koşturup
duruyorum.
Hayatın
ayrıntıları
daha çok
Avca ATİKOĞLUB
İR iş gezisi için İzmir’e doğru yola çıkarken gaze teci arkadaşlarıma biraz övünerek “Bende ‘Yeni Hayat’ var” dedim. Önce bir “oooo”, sonra uzanan eller... Pazar akşamı eğer yolunuz Be- yoğlu’nda bir sinemaya düşmüş se görmüşsünüzdür,da tüketebilirsiniz.
“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” sözleriy
le başlıyor roman. Okuduğu bir kitaptan olağanüstü etkilenen, sayfaların davetkar ışığına haya tıyla cevap veren bu kitabm pe şinde yeni bir hayata koşan bir delikanlının öyküsü bu. Kitabın etkisiyle aşık oluyor, üniversiteyi bırakıyor, İstanbul’dan koşup taş raya savruluyor. Hüznün ve şid detin egemen olduğu bir yolculu ğa başlıyor...
- Dört yıllık aradan, “Kara Kitap” fırtınasından sonra ilk kitap bu. Bir beklenti var. Bel ki de sinsi bir beklenti. Bu sizi endişelendiriyor mu?
- Belki biraz endişelendiriyor, a- ma önemli değil. “Yeni Hayat’Ta istediğim kitabı yazdım. Bu daha önemli geliyor bana.
- Neydi istediğiniz kitap?
- “Yeni Hayat”, yeni bir Orhan Pamuk’un yazacağı bir şey. Bu ki tapta kahram anlar gibi ben de koşturup duruyorum. Hayatın ay rıntılarından daha çok sevgiyle bahsediyorum. Kahramanın, bi rinci tekil şahısla dillendirdiğim anlatıcının yirmi yaşlarında ol masına rağmen böyle bu. Hayata daha çok bakıp onunla daha çok boğuşmak. Bu da bir alaycılığı ye dekte tutmayı gerek
tiriyor.
- Ama kitabın i- k in ci yarısından sonra kırık bir ada mın kederli sesi be liriyor...
- O sesi seviyorum ve onda benden çok şey var. Hala kendi mi kırık bir adam o- larak görmek isteme meme rağmen...
- Kırk yaşım geç
tiniz... “Yeni Hayafi’ın kahra manı gibi hayat da sizi belirli bir kırıklığa sürükledi mi?
- Hayat dediğimiz o kargaşa be ni besledi. Çok fazla şey bekleme mek gerektiğini daha baştan a- nlamıştım zaten. Diyebilirim ki,
görüyorum ve yazıyorum. “Yeni Hayafi’ta Orhan Pamuk’un dün yasından ya da hayallerinden çık mış diyebileceğim pek çok şey var ama bunlar aslmda bizim ha yatımızı besliyor: Bütün o siyasi ve paranoyaksı kuramlar. Batı ve yabancı korkusu, re
simli romanlar, oto büslerde seyredilen video filmler. Abur cubur yenir gibi sey redilen televizyon. Ve bütün bu günlük mal zemenin ve “hafif k ü ltü rü n ” arasında gerçekten değerli, gerçekten derin, bo zulmamış saf bir şey arama tutkusu, haya
li. İnsan bayağı olana ancak böy- lesine battığı zaman böylesine mutlakçı ve safçı olabilir. Büyük bir kurtuluş günü hayali ve bek lentisi, bugünün ne kadar berbat olduğunun belirtisidir.
-” Yeni Hayat”m sayfalarında birden beliren melek bu bek lentinin işareti mi?
- Melek, ya da herhangi bir sağ lam beklenti gene de bu dünyada, televizyon dizileriyle, günlük rezil haberler genel sefalet ve taşrada yaşama duygusunu katlanabilir kılar şeyler.
- Bir kitap oku yup bütün dünya lım değişmesi müm kün mü? Yoksa ki tap yalnızca bu dünyayı anlamlan dırıp katlanmamıza mı yarıyor?
- işte bunlar kitabı mın hatta Yeni Ha- yat’ın temel ikilemle ri! Bütün dünyayı kökten bir şekilde de ğiştirebilmek bir ki taba, bir hayale, hatta bir aşka bağlanıyor. Ama sonuç olarak bü tün bu derin istekler ancak bu dünyada ayakta kalabilmemize yarıyor. Bu bir teselli de olabilir, aldatıldığımızın işareti de...
- Kahraman, çok sonraları öğ
reneceğimiz adıyla Osman, ha yatin peşinden iştahla koşuyor. Osman yirmi iki yaşında. Siz bu yaşı çoktan aştınız. Hayatin peşinden koşmak gerekiyor mu gerçekten? Sonunda bir şey bu lunuyor mu?
- Hayattan ne anla dığımıza bakar bu. Bence hayata açık ol mak, istekli olmak, cumartesi akşamı eğ lencesine hevesli o- İUP olmamakla doğ rudan ilişkili değil. Ben cumartesi akşa mı eğlencesine, diye lim kahramanım Os man gibi fazla heves li değilim ama haya ta karşı iştahlıyım. Hala hayatm saf, yüce, müthiş ve anlamlı bir şey olmasını saf saf umuyorum.
-’’Yeni Hayat”ta hayatin anla mına ilişkin doğrudan bir anla tım, kitabın sonunda da Çe- hov’a bir gönderme var.
-Evet, yirmi iki yaşmda doğru dan sorduğum ve aynı yıllarda, ‘Cevdet Bey ve Oğulları’m yazar ken doğrudan yaklaştığım sorula rı gene kurcalıyorum ama ihtiyat la ve geçen yıllarda öğrendikle rimden bir oyunculuk, bir alaycı lık çıkararak. Mesela, çok fazla bir şey beklemezsek hayattan haz-’ lar alınabileceğine de inanıyorum artık. Pek çok yaşıtım çok fazla bir şeyler bekledikleri için hayat larını berbat ettiler.
Söyleşinin sonunda aklımdaki
iki soruyu kendime sakladım. Gözlemlerime emanet ettim. Ona medyatik diyorlar, medyatik mi bilmiyorum, ama medyanın o- nunla kitapları dolayısıyla değil, kitapları çok okunduğu için ilgi lendiğini biliyor. Bu yüzden ahla ki bir telaşa kapılmıyor. Ve tabii onunla ilgileniliyor diye üzülmü yor. Bir de onu çok Amerikalı bu luyorlar, yazdıklarını da. Peki A- merikah mı? Yo galiba sadece İs tanbullu ve biz taşralı romancüa- ra belki sandığımızdan da fazla a- lışmışız.
Bütün dünyayı kökten bir
şekilde değiştirebilm ek bir
kitaba, bir hayale, hatta bir aşka bağlanıyor.
ŞŞ
Büyük bir kurtuluş günü hayali ve beklentisi, bugünün ne kadar berbat olduğunun belirtisidir.‘Yeni Hayat’a
göre aşk
Y e ııi H a y a t
a ŞK teslim olmaktır. Aşk,
/ I aşkm sebebidir. Aşk JLJLanlamaktır. Aşk bir müziktir. Aşk ve soylu yürek aynı şeydir. A şk hüznün şiiridir. Aşk kırılgan ruhun aynaya bakmasıdır. A şk geçicidir. Aşk hiçbir zaman pişmanım dememektir. A şk bir
kristalleşmedir. A şk vermektir. A şk bir çikleti paylaşmaktır. Aşk hiç, belli olmaz. A şk boş laftır. A şk Allah ’a ka vuşmaktır. Aşk bir acıdır. A şk melekle gözgöze gelmektir. A şk gözyaşıdır. Aşk telefon çalacak diye beklemektir. A şk bütün bir dünyadır. Aşk sinemada elele tutuşmaktır. Aşk bir sarhoşluktur. A şk bir canavardır. Aşk körlüktür. Aşk yüreğin sesini dinlemektir. Aşk kutsal bir sessizliktir Aşk şarkılarda konu edilir. Aşk cilde iyi gelir.