• Sonuç bulunamadı

Başlık: Konjenital Kalp Hastalıklarının Cerrahi Tedavisinde İntraoperatif Transözofageal Ekokardiyografînin Önemi Intraoperative Transesophageal Echocardiography During Surgery For Congenital Heart DefectsYazar(lar):ATALAY, Semra;UÇAR, Tayfun;EYİLETEN, Z

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Konjenital Kalp Hastalıklarının Cerrahi Tedavisinde İntraoperatif Transözofageal Ekokardiyografînin Önemi Intraoperative Transesophageal Echocardiography During Surgery For Congenital Heart DefectsYazar(lar):ATALAY, Semra;UÇAR, Tayfun;EYİLETEN, Z"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Konjenital Kalp Hastalıklarının Cerrahi Tedavisinde

İntraoperatif Transözofageal Ekokardiyografi nin Önemi

Intraoperative Transesophageal Echocardiography During Surgery For Congenital Heart Defects

Semra Atalay

1

, Tayfun Uçar

1

, Zeynep Eyileten

2

, Mustafa Kılıçkap

3

, Atilla Aral

2

,

Adnan Uysalel

2

, Ercan Tutar

1

1Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Anabilim Dalı

2Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kalp ve Damar Cerrahisi

Anabilim Dalı

3Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı

Başvuru tarihi: 21.03.2007 • Kabul tarihi: 22.03.2007 İletişim

Tayfun Uçar

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları ABD Cebeci, Ankara

Tel : (312) 595 61 00 E-posta adresi : tayfunucar@yahoo.com

Amaç: İntraoperatif transözafageal ekokardiyografi nin (TEE) konjenital kalp hastalıklarının

cerra-hi tedavisindeki yararı giderek anlaşılmıştır. TEE transtorasik preoperatif tanının kanıtlanmasında, residüel defekt ve tamirden sonra bypasa geri dönme gereksiniminin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. 3 yıllık bir sürede intraoperatif TEE yaptığımız 67 hastadaki ilk deneyimlerimizi bil-dirmek istedik.

Hastalar ve Yöntem: Hastalarımızın ortalama yaşları 6.8 ± 5.2 yıl idi.Tüm hastalara biplane

pediat-rik prob kullanıldı. Doğuştan Kalp hastalığı nedeniyle ameliyat olan tüm çocuklara bypass öncesi ve sonrasında TEE yapıldı ve tüm kardiyak defektler görüntülenebildi.

Sonuçlar: Altmışyedi hastanın 61’inde ( %91.04) transtorasik ekokardiyografi k tanının tam doğru

olduğu kanıtlandı, 4 hastada minor ek farklılık ( %6.3 ), 2 hastada ise önemli ek farklılık saptandı (%2.98). Bu TEE sonuçları ile 2 hastamızda planlanan cerrahi tedavide değişiklik yapıldı. Bypass bitiminde tekrarlanan TEE ile hastaların rezidüel defektleri, ventrikül fonksiyonları ve ön yükleri değerlendirildi. Bypass sonrası TEE ile 47 hastada (%70.14) residüel defekt olmadığı, 17 hastada minimal rezidüel defekt kaldığı görüldü ( % 25.37). İki olguda orta ciddiyette rezidüel defekt sap-tandı. Bu seride kompleks konjenital kardiyak anomalili bir bebek erken postoperatif dönemde kaybedildi. Olguların %17.91’inde medikal tedavide değişiklik önerildi. Altmışyedi hastanın hiçbi-rinde TEE çalışması ile ilgili komplikasyon olmadı.

Tartışma: Konjenital kalp hastalıklarının tamiri sırasında intraoperatif TEE yapılması hastaların

tedavisinde önemli avantajlar sağlamaktadır. Sonuçlarımız kalp cerrahisi sırasında intraoperatif TEE’nin cerrahi girişim gereksinimi veya intraoperatif medikal tedavinin yönlendirilmesi gibi so-runların acil saptanmasında çok yararlı olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: İntraoperatif konjenital kalp hastalıkları, transözofageal ekokardiyografi ,

Aim: Intraoperative transesophageal echocardiography ( TEE) has been increasingly utilized

du-ring repair of congenital cardiac defects. TEE plays a major role in confi rmation of the preoperative diagnosis, residual defects, and the need to return the bypass after repair. We want to report our initial experience with intraoperative TEE in 67 patients over a 3-year period.

Patients and Methots: Patients mean age was 6.8 ± 5.2 years. A pediatric biplane

transesophage-al probe was used in transesophage-all patients. TEE was performed both prebypass and postbypass periods.

Results: The preoperative diagnosis was correctly confi rmed by TEE in 61 of 67 cases (91.04 %)

with minor variances in 4 cases ( 6.3%) and two major variances (2.98 %). Surgical management decisions changed as a result of TEE fi ndings in this two patients. We assessed residual lesions, ventricular function and preload with TEE after postbypass. Postoperative TEE fi ndings showed no residual defect in 47 ( 70.14 %), trivial or mild residual defects in 17 patients ( 25.37 %). There were moderate severe residuel defects in 2 cases ( 2.98%). Complex cardiac congenital defect with one patient was died in the early postperative period. Medical alterations of management were required in 17.91% of cases as a result of postbypass TEE fi ndings. There were no complications in any of the 67 subjects due to TEE study.

Conclusions: The intraoperative TEE off ers signifi cant advantages in the management patients

undergoing repair of congenital heart disease. Our results confi rm the potential benefi ts of intrao-perative TEE during heart surgery to identify problems that need immediate surgical intervention and to assist intraoperative medical management.

(2)

Son yýllarda düþük kilolu bebek-lere uygun pediatrik problarýn kullanýma girmesi ile intraoperatif transözofageal ekokardiyografi-nin (TEE) konjenital kalp cerra-hisinde önemi oldukça artmýþtýr. Birçok merkezde rutin uygu-lanmaya baþlanmýþ güvenilir bir yöntemdir. Transtorasik ekokar-diyografi ile gözden kaçabilen ek kardiyak lezyonlarýn ortaya çýkarýlmasýnda ve bazý hastalarda cerrahi tekniðin deðiþtirilmesinde yardýmcýdýr. Ameliyat sýrasýnda ventrikül fonksiyonlarý ve volüm-lerinin sürekli izlenmesine olanak saðlar. Ameliyattan sonra tekrar-lanan TEE önemli rezidüel prob-lemlerin belirlenmesinde ve hasta ameliyat odasýndan ayrýlmadan önce gereken olgularda reviz-yon yapýlmasýnda yararlýdýr. Ýntraoperatif TEE birçok merkez-de ameliyat zamanýný uzatan intra-operatif epikardiyal ekokardiyog-rafinin yerini almýþtýr (1-6). Bu çalýþma ile kalp merkezinde açýk

kalp ameliyatý yapýlacak olan kon-jenital kalp hastalýklý çocuklara intraoperatif TEE uygulanarak, preoperatif dönemde defektin anatomisini detaylý olarak belirle-mek ve preoperatif TEE bulgularý ile transtorasik ekokardiyog-rafi sonuçlarýný karþýlaþtýrmak amaçlanmýþtýr. Ayrýca iþlem sonrasý residüel defektleri saptayarak re-vizyon gerekip gerekmediðine karar verip ameliyat baþarýsýnýn artýrýlmasý planlanmýþtýr.

Hastalar ve Yöntem

2004 - 2007 yılları arasýnda seçi-len 67 hastaya intraoperatif TEE yapýldý. Dokuz kilogram altýnda olan çocuklar, pulmoner arteri-yal banding, sistemik-pulmoner arter þantlarý, izole koarktasyon ve patent duktus arteriyozus kapatýlmasý gibi ekstrakardiyak

ameliyat yapýlan hastalar çalýþma kapsamýna alýnmadý.

Çalýþma yerel etik komite tarafýndan onaylandýktan sonra ebeveynlerin-den bilgilendirilmiþ onam formlarý alýndý.

Cerrahide uygulanacak ameliyat teknikleri kardiyak patoloji esas alýnarak, Gallivan sýnýflamasýna (7) göre risk gruplarýna ayrýldý.

1. Düþük riskli: Atriyal

sep-tal defekt (ASD), Ventriküler septal defekt (VSD), kapak replasmaný ve ekstrakardiyak müdahaleler.

2. Orta riskli: AV kanal defekti,

ASD + VSD veya VSD + PS, PS, kapak tamiri, subaortik membran rezeksiyonu.

3. Yüksek riskli: Reoperasyon

ve yenidoðan cerrahisi, Fon-tan, TOF ve Ebstein anomali-si.

Genel anestezi sonrasý pediatrik TEE prob (biplane prob, 9.1 mm X 8.8 mm; 7.5/5.5 MHz ) direkt olarak çenenin geriye itilmesin-den sonra, laringoskop yardýmý olmadan doðrudan özefagusa yerleþtirildi. TEE incelemesi için Philips 5500 (Philips, Andover, MA) cihazý ile pulsed, devamlý Doppler ve renkli Doppler ile in-celemeler yapýldý. Önce transözo-fageal ve daha sonra transgastrik incelemelerde American Society of Echocardiography derneðinin belirlediði esaslara uygun pozis-yonlar kullanýldý (3). Transözofa-geal 4 boþluk, 2 boþluk ve uzun eksen, transgastrik 4 boþluk, 2 boþluk kýsa eksen pozisyonlarýnda çalýþmalar yapýldý. Sað ventrikül (RV) çýkýþ yolu ve pulmoner kapak darlýðýný deðerlendirmek için

yük-sek transözofageal uzun eksen (00)

pozisyonu, sol ventrikül çýkýþ yolu ( LVOT ) darlýðý için transgastrik

apikal görüntü kullanýldý.

Preoperatif deðerlendirmede; trans-torasik eko ile konan taný tekrar deðerlendirildi, iyi görülemeyen yapýlar daha detaylý gösterildi, yeni bulgular varsa belirtildi. Cerrahi ekibe lezyonun anatomisi ve de-fektlerin tam yeri gösterilerek, cer-rahi planlar tekrar deðerlendirildi. Lokal duvar hareketlerine bakýlarak miyokard iskemisi deðerlendirildi. Miyokard kasýlmasý, ön yük ve ard yük deðerlendirilerek tedavinin yönlendirilmesi (volüm, inotro-pik destek) saðlandý. Pompadan ayrýlamama durumlarýnda kalp fonksiyonlarý ve rezidüel defektler incelendi. Ameliyatýn bitiminde postoperatif inceleme yapýldý. Bu aþamada cerrahi sonuçlar (rezidü-el intrakardiyak þantlar, rezidü(rezidü-el darlýklar ve kapak performanslarý) deðerlendirildi. Cerrahi sonuçlar 3 kategoriye ayrýlarak yorumlandý:

1) Mükemmel (rezidüel anomali

yok veya hafif)

2) Kabul edilebilir sonuçlar

(ha-fif-orta residüel defekt)

3) Ciddi postoperatif zorluk veya

ölüm beklenen olgular.

Tablo 1: Hasta karakterleri

Yaş (ortalama) 6.82 ± 5.21 yıl

En düşük-en yüksek 2.5 – 21 yıl

Cinsiyet 40 kız, 36 erkek Yenidoğan Yok Bebek 7 (n) Çocuk 66 (n) Erişkin 2 (n) Ameliyat Kategorisi n / % Düşük risk 27 / 40.3 Orta risk 18 / 26.9 Yüksek risk 22 / 32.8

(3)

Bulgular

Bu çalýþmada Pediatrik Kardiyoloji bö-lümüne yatýrýlan ve Pediyatrik Kar-diyoloji-Kalp damar Cerrahi Kon-seyinde ameliyat kararý alýnan 67 hastaya intraoperatif TEE yapýldý. Çalýþmamýzda TEE uygulamasý pe-diatrik kardiyolog tarafýndan veya bazý olgularda eriþkin kardiyolog ile birlikte yapýlmýþtýr.

Hastalarýn özellikleri Tablo 1’de gösterilmiþtir. Ortalama yaþlarý 6.82 ± 5.21 yýl olup, 40 olgu kýz, 36 olgu erkektir. Yenidoðan olgular ve 9 kilogramýn altýndaki çocuklar çalýþmaya alýnmamýþtýr. 7 bebek, 66 çocuk ve 2 eriþkin çalýþmamýzda yer almýþlardýr.

Açýk kalp cerrahisi yapýlan hastalarýmýzýn tanýlarý tablo 2’de gösterilmiþtir. Hastalarýn tanýlarý klinik, transtorasik EKO ve /veya an-jiyokardiyografi ile konulmuþtur. Hastalarýn çoðunluðu ( 40 hasta) sol-sað þantlý lezyonlar nedeni ile ameliyat edildiler. Onbir hastaya önceden palyatif veya düzeltici operasyon yapýlmýþtýr. Tanýlarýna ve yapýlacak cerrahi iþleme göre hastalarýn %27’si düþük risk, %18’i orta, %22’si ise yüksek risk gru-bunda yer aldýlar. Ameliyat ön-cesi deðerlendirmede olgularýn %91.04’ünde transtorasik ekokar-diyografi ile TEE arasýnda farklý bir bulgu saptanmadý. TEE ile ek lezyon saptanan hastalar tab-lo 3’de gösterildi. Transtorasik EKO ve/veya anjiyo kardiyografi ile taný konulan hastalarýn % 8.8’ inde TEE ile ek lezyon saptandý. Hastalarýn % 5.6’sýnda minör ek lezyonlar bulundu ve cerrahi plan-da deðiþiklik yapýlmadý. Bunlar-dan 2 hastada PLSVC saptanmasý nedeniyle cerraha bilgi verildi. Olgularýn % 2.9’unda ( 2 olgu) cerrahi planý deðiþtirecek ek lez-yonlar bulundu ve cerrahi ekip ile konuþularak deðiþiklik yapýldý. (2 ve 6 no’lu olgular). İki numaralı Tablo 2: Açık Kalp Cerrahisi yapılan hastaların tanıları

Tanı n Hastaların özellikleri

ASD 26 Hepsi geniş (>15 mm) ASD, 3 sinüs venozus, 6 ASD +MVP

VSD 9 2 postop rezidüel defekt, 4 doubly committed (AY ve AVP var)

ASD+ Pulmoner darlık 1 ASD+ Pulmoner darlık 2

VSD+ Pulmoner darlık 2

Atrioventriküler kanal 3 2’ si Komplet ve PA bantlı, biri Parsiyal Valvüler Pulmoner darlık 2

Çift Çemberli RV 1

Çift çıkımlı sağ 1 Damarları malpoze

ventrikül+Dekstrokardi

Triküspit atrezisi 2 2’sine de BT şantı yapılmış

Fallot tetralojisi 11 2 olguya önceden düzeltici operasyon yapılmış ve rezidüel PS’li

Pulmoner Atrezi (VSD’siz) 1 BT şantlı

Aort darlığı 3 1 hasta supravalvüler ( Williams send.),

Subaortik darlık çıkış 7 2 olgu VSD operasyonu olmuş

ASD: Atriyal septal defekt, VSD: Ventriküler septal defekt, MVP: Mitral valv prolapsusu, AY: Aort yetmezliği, AVP: Aort kapak prolapsusu, PA: Pulmoner arter, RV: Sağ ventrikül, PS: pulmoner darlık, BT:Blalock-Taussing

Tablo 3: Transtorasik EKO ve/veya anjiyografik tanı ile TEE tanısı arasındaki farklılıklar Hasta Transtorasik TEE ile transtorasik eko ile Cerrahi tedavide değişiklik EKO tanıları görülemeyen ek lezyonlar

1 Fallot tetralojisi PLSVC yok

2 Valvüler PS İnfundibuler Pulmoner darlık İnfundibuler rezeksiyon

3 Geniş Sekundum Hepatik ven IVC den yok

ASD ayrı olarak RA’a açılıyor

4 Geniş Sekundum PLSVC yok

ASD

5 Sinüs venosus ASD PFO yok

6 Subvalvüler Valvüler aort darlığı Aortik valvulotomi

membran

PLSVC: Persistan sol superiyör vena cava, PS: Pulmoner darlık, ASD: Atriyal septal defekt, IVC: İnferiyör vena cava, RA:Sağ atriyum, PFO: Patent foramen ovale

Tablo 4: Postoperatif TEE ile cerrahi sonuçların değerlendirilmesi

Olgu sayısı Cerrahi sonuçlar Revizyon

47 Mükemmel Gerek yok

17 Hafif rezidüel defekt Gerek yok

2 Orta ciddiyette rezidüel defekt Revizyon önerildi ancak

(4)

nolu olguda TEE ile valvüler PS’e ek olarak infundibuler darlýk da saptanarak, pulmoner valvotomi ile birlikte infundibuler rezeksi-yon yapýldý. Bir eriþkin hasta (25 yaþ) subaortik membran rezeksi-yonu amacýyla ameliyata alýnmýþtý (6 no’lu olgu). Ancak intraoperatif TEE’de aort kapaðýnda da darlýk saptanmasý üzerine, aortik valvu-lotomi ve membran rezeksiyonu birlikte yapýldý.

Postoperatif TEE ile 47 olguda cerra-hide sonuçlar mükemmel olarak deðerlendirilmiþ ( % 76.11) ve re-sidüel defekt kalmadýðý görülerek operasyon sonlandýrýlmýþtýr (Tablo 4). Onyedi hastada hemodinamik bozukluk yaratmayan hafif rezidüel defekt gözlenmiþtir ( % 19.4). İki ol-guda orta düzeyde rezidüel defekt kaldýðý görülmüþtür ( % 2.98). Bu hastalarda subaortik membranýn tamamen rezeke edilemediði ve LV çýkýþ yolunda 25 mmHg ve 30 mmHg gradiyentler saptandýðý için cerraha bilgi verilmiþ, ancak aritmi yaratmamak için fazla re-zeksiyon yapmak istemediklerin-den ameliyat sonlandýrýlmýþ ve kardiyopulmoner bypass’a geri dönülmemiþtir. Büyük damarlarý malpoze ve pulmoner darlýðý olan çift çýkýþlý RV tanýsý alan dektro-kardili 6 yaþýndaki hastamýzýn ameliyatý uzun sürmüþ ve pom-padan çýkamamýþtýr. Postoperatif TEE de kalp kontraksiyonlarýnýn iyi olmadýðý ve önyükün düþük olduðu gözlenmiþ, inotrop destek ve volüm artýrýlmýþ, ancak sonuç-ta hassonuç-ta arrest olmuþtur. Postope-ratif TEE ile hastalara bypass biti-minde daha fazla volüm gerekip gerekmediði ve kalbin kasýlmasý hakkýnda bilgi edinildi. Oniki has-ta ( % 17.91) yoðun bakýmda bu açýdan daha dikkatli izlendi, vo-lüm replasmaný yapýldý ve/veya daha fazla inotrop destek aldýlar. TEE yapýlan 67 hastada

komplikas-yon olmadý.

Tartışma

Çocuklarda ekokardiyografik gö-rüntü kalitesinin iyi olmasý ne-deniyle, eriþkinden farklý olarak konjenital kalp hastalýklarýnýn tanýsý için transtorasik ekokar-diyografi yeterlidir. Ancak erken postoperatif dönemde dikiþler ve probe yerleþtirmedeki zorluklar deðerlendirmeyi güçleþtirmekte ve TEE ile daha iyi sonuçlar elde edilmektedir.

Bu nedenle 1980’li yýllarýn sonlarýnda Ungerleider ve arkadaþlarý (8) intra-operatif kardiyak deðerlendirme için epikardiyal ekokardiyogra-fi uygulamýþlar ve bu yaklaþýmla preoperatif transtorasik ekokardi-yografi ile %18 oranýnda taný ko-nulamayan ek kardiyak lezyonlarý görüntülenebilmiþtir. Sonraki yýllarda bebek ve çocuk kalp cer-rahisi yapan baþka merkezlerde de epikardiyal ekokardiyografi uygulamalarý baþlamýþtýr. Epikar-diyal ekokardiyografi uygulamasý iyi görüntüler saðlamasýna karþýn, aritmi, enfeksiyon, hipotansiyon ve cerrahýn ameliyata ara ver-mesini gerektirdiðinden, ameli-yat süresini uzatmak gibi önemli dezavantajlarý vardýr (6).

Ýntraoperatif TEE uygulamasý ilk kez 1986 yýlýnda Goldman ve arkadaþlarý (9) tarafýndan baþlatýlmýþtýr. Sonraki yýllarda Doppler kapasitesi yüksek olan ve kilosu çok düþük bebeklerde bile kullanýlabilecek boyutta biplane ve multiplane problarýn geliþtirilmesi ile intraoperatif TEE yaygýnlaþmýþ ve birçok çocuk kalp cerrahi mer-kezlerinde intraoperatif TEE rutin kullanýlmaya baþlanmýþtýr.

Bu çalýþmada açýk kalp cerrahi-si yapýlan seçilmiþ 67 çocukta preoperatif ve postoperatif TEE çalýþmasý yapýlmýþtýr. Preoperatif deðerlendirmede TEE ile tanýlar desteklenir, iyi görülmeyen

yer-ler daha detaylý gösteriyer-lerek yeni bulgular eklenebilir. Cerraha ana-tomik deðiþikliklerinin yerleri tam olarak gösterilir ve cerrahi plan-lar tekrar tartýþýlýr. TEE’nin pre-operatif katkýsý merkezlere göre deðiþmekle birlikte özellikle müs-küler VSD’lerin gösterilmesi, anor-mal sistemik ve pulmoner venler ve AVSD’de kapak yapýsýnýn detaylý incelenmesi, kapak tamirleri, kompleks çýkýþ yolu onarýmlarýnda katkýsý fazladýr (8,10-12).

Postoperatif TEE deðerlendirilmesi ile rezidüel þantlar, rezidüel darlýklar ve kapak yetersizlikleri ve performanslarý deðerlendirilir ve revizyon gereken olgular hýzla belirlenir. Postoperatif inceleme ile miyokard kasýlmasý, miyokard iskemisinin, ön ve ard yükün deðerlendirilmesi ile medikal teda-vinin planlanmasý saðlanmaktadýr. Ayrýca pompadan ayrýlamama ne-denlerinin belirlenmesinde de çok yardýmcýdýr. Hastalarýmýzýn 40’ý sol-sað þantlý lezyon, 10’u LV çýkýþ yolu darlýðý ve 16’sý RV çýkýþ yolu darlýðý nedeniyle ameliyata alýnmýþlardýr. Postoperatif TEE ile 47 olguda cerrahide mükemmel sonuç alýndýðý görülmüþ, rezidü-el defekt kalmamýþ ve operasyon sonlandýrýlmýþtýr. 17 hastada he-modinamik bozukluk yaratmayan hafif rezidüel defekt gözlenmiþtir. ASD tanýsýyla ameliyat edi-len 26 hastada rezidüel defekt görülmemiþtir. Bu çalýþmada suba-ortik membran ekzisyonu yapýlan ve LV çýkýþ yolunda rezidüel gra-dient saptanan 2 olguda revizyon gerektiði düþünüldü ( % 2.9).

Literatürde intraoperatif TEE çalýþmalarýnýn sonuçlarýna göre revizyon gerektiren rezidüel de-fekt oranlarý bildirilmiþtir. Ste-venson ve arkadaþlarý (13) ilk intraoperatif TEE uygulamalarý sonucunda % 7.5 oranýnda kardi-yopulmoner bypass’a geri dönül-mesi gerektiðini bildirmiþlerdir.

(5)

Sonraki yýllarda Stevenson ve arkadaþlarýnýn (14) 667 vakalýk geniþ serilerinde de rezidüel de-fekt nedeniyle % 7.5 oranýnda kardiyopulmoner bypass’a geri dönüldüðü vurgulanmýþtýr. Bu seride ventriküler septal defekt onarýmý yapýlan 78 hastanýn % 6.4’ünde tekrar tamir gerekmiþtir. Bizim serimizde 2’si rezidüel VSD, 4’ü ise doubly committed olan 13 VSD baþarý ile kapatýlmýþtýr. Bunlardan yalnýz 2 olguda he-modinamik sorun yaratmayan hafif rezidüel þant saptanmýþtýr. Stevenson’un çalýþmasýnda intrao-peratif TEE sonucu onarým gerek-tiren 2.sýklýktaki defekt subaortik stenoz idi. Subaortik darlýklarda TEE’nin postoperatif katkýsý yaklaþýk % 20 olarak bildirilmiþtir (15). Çalýþmamýzda da revizyon ge-rektiren 2 olgunun tanýsý subaortik darlýk idi. O’Leary ve arkadaþlarý (16) 104 hastayý preoperatif ve postoperatif TEE ile deðerlendirip 9 hastada (% 8.7) tamirin düzel-tilmesi gerektiðini bildirmişlerdir. Bezold ve arkadaþlarýnýn (17) se-rilerinde ise 341 intraoperatif TEE uygulamasý sonucu 28 hastada (% 8.2) tekrar onarýmý gerektiði vurgulanmýþtýr. Duke Üniversi-tesinin 1000 olguluk serilerinde TEE’nin postoperatif katkýsý % 8.1 bulunmuþtur (18). Ýsviçre’den 2 merkezli 865 vakalýk bir çalýþmada ise TEE’nin % 12.7 oranýnda posto-peratif katký saðladýðý bildirilmiþtir (19). Çalýþmamýzda revizyon ge-reksinimi % 2.98 bulunmuþtur. Bu oranýn diðer serilerden düþük olmasýnýn nedeni olgu sayýmýzýn azlýðý, düþük kilolu bebek ve yenidoðanlarýn çalýþmaya dahil edilmemesi ve komplike ameliyat sayýsýnýn az olmasýdýr.

Atriyoventriküler kanal defektli hasta-larda rezidüel mitral yetersizliðinin deðerlendirilmesinde intraopera-tif TEE önemli bir yöntemdir (12). Roberson ve arkadaþlarý (11) atri-yoventriküler kanal defekti

nede-niyle ameliyat edilen çocuklarýn %31’inde intraoperatif TEE uygulamasý sonucu cerrahi yönte-min deðiþtiðini vurgulamýþlardýr. Rosenfeld HM ve arkadaþlarý (10) postoperatif TEE sonuçlarýnýn ven-triküler septal defekt, aort ve mit-ral yetersizliði ve mitmit-ral darlýðý gibi defektlerde çok güvenilir olmasýna karþýn, sað ve sol ventrikül çýkýþ yolu darlýklarýnýn deðerlendirilmesinde obstrüksiyonun gerçek derece-sini yansýtamayacaðýný bildir-mişlerdir. Bu çalýþmada RV ve LV çýkýþ yolu darlýklarýnda TEE ile ölçtüðümüz gradientleri posto-peratif dönemde transtorasik eko-kardiyografi ile karþýlaþtýrdýk ve 10 mmHg’dan fazla fark bulamadýk. Transgastrik uygulamalarýn dik-katle yapýlmasý ile LV çýkýþ yolun-daki darlýk gradientlerinin saðlýklý gösterilebileceðini düþünüyoruz. Birçok merkezde atriyal þantlarda

intraoperatif TEE’nin gerek-siz olduðu bildirilmiþtir. Bizim çalýþmamýzýn sonucunda da ASD’lerde residüel defekt görül-memesi nedeni ile intraoperatif TEE gerekmediðini düþünüyoruz. ASD’lerin transkateter yöntem ile kapatýlmasýnda TEE’nin daha yararlý olduðu kanýsýndayýz. Siwik ve arkadaþlarý (5) ise atriyal sep-tal defekt yaný sýra ventriküler septal defektlerde de intraope-ratif TEE’nin maliyeti arttýrmasý nedeniyle yapýlmasýnýn gereksiz olduðunu vurgulamýþlardýr. Bu yazarların intraoperatif TEE’nin yalnýz kompleks kardiyak ano-malilerde yapýlmasýný önermele-rine karþýn, Ungerleider RM ve arkadaþlarý (2,18) basit þantlý lez-yonlar dahil tüm konjenital kar-diyak defektlerde uygulanmasý gerektiðini savunmaktadýrlar. Bu yöntemin rutin uygulanmasý ile ameliyat baþarýsýnýn arttýðý ve 2.ameliyatýn riski ve masraflarýný azalttýðý belirtilmektedir. Merkez-lerin % 78’i açýk kalp cerrahisinde, % 28’i ise seçilmiþ olgulara TEE

uygulamaktadýr.

Postoperatif dönemde yapýlan TEE medikal tedavinin deðiþtirilmesine katký saðlamaktadýr. Bettex ve arkadaþlarýn (20) 865 olguluk se-rilerinde TEE deðerlendirilmesi sonucu % 19.4 oranýnda medi-kal tedavide deðiþiklik yapýldýðý bildirilmiþtir. Çalýþmamýzda da hastalarýn % 17.9’unda inotro-pik desteðin artýrýlmasý, volüm replasmaný ve vazodilatör ek-lenmesi gibi medikal tedavide deðiþiklikler yapýlmasýna yardýmcý olmuþtur.

Ýntraoperatif TEE uygulamasý ile ilgili komplikasyonlar oldukça azdýr. Kallmeyer JJ ve arkadaþlarý (1) kalp ameliyatý yapýlan 7200 eriþkin hastada morbiditeyi % 0.02 ve mortaliteyi % 0 olarak bildirmiþlerdir. Stevenson’un (21) yaþ ortalamasý 3.6 olan 1650 ol-guluk serilerinde komplikasyon oraný % 2.8’dir. En sýk karþýlaþýlan komplikasyonlar orofarenks, özo-fagus ve gastrik travmalardýr. Özo-fagus perforasyonu ve yýrtýlmasý ve diþ yaralanmalarý daha nadir rastlanan problemlerdir. Çok kü-çük bebeklerde probun basýnýnýn yol açtýðý hava kompresyonu ile karþýlaþýlabilmektedir. Bu durum-da çocuðu ventile etmek zor ola-bilmektedir. Maksimum ve orta-lama “pik hava yolu” basýncýnýn artýrýlmasý ile bu sorun düzeltile-bilmektedir. Bengur ve arkadaþlarý (4) 493 çocuðun yalnýzca 2’sinde problemle karþýlaþmýþlardýr. Bi-zim hasta sayýmýzýn az olmasý ve bu çalýþmada 9 kilodan düþük çocuklarda TEE yapmamamýz nedeni ile hiç komplikasyonla karþýlaþmadýk. Hasta sayýmýz az olmasýna raðmen TEE’nin çocuk-larda güvenle uygulanabileceðini düþünmekteyiz.

Bu çalýþmalarýn sonucunda kar-diyopulmoner bypass gereken konjenital kalp hastalýklarýnýn

(6)

cerrahi tedavisinde ameliyat baþarýsýný arttýrmak ve rezidüel defekt oranýný azaltmak ve medi-kal tedavisinin deðiþtirilmesi ve postoperatif dönemde hastalarýn daha iyi izlenebilmesi için ço-cuklarda rutin intraoperatif TEE uygulamasýnýn gerekli ve

güveni-lir bir yöntem olduðunu vurgula-mak istedik. Özellikle sað ve sol ventrikül çýkýþ darlýklarýnda, ve 2. kez operasyona alýnan olgularda ve kompleks anomalisi olan has-talarda TEE’nin mutlaka yapýlmasý gerektiðini düþünüyoruz. Kapalý teknikle ameliyat edilen

hastalar-da ve ASD’lerde intraoperatif TEE uygulamasýnýn zaman kaybý ve maliyet açýsýndan gerekli olmadýðý kanýsýndayýz.

KAYNAKLAR

1. Kallmeyer JJ, Collard CD, Fox JA, etal. The safety of intraoperative transesop-hageal echocardiography. A case series of 7200 cardiac surgical patients. Anesth Analg 2001; 92: 1126-30.

2. Ungerleider RM. Biplane and multiplane transesophageal echocardiography. Am Heart J 1999; 138: 612-613.

3. ASE/SCA guidelines for performing a comprehensive intraoperative multipla-ne transesophageal echocardiographic examination: Remommendations of the American Society of Echocardiography and the Society of Cardiovascular Anes-thesiologist task force for certification in perioperative transesophageal echo-cardiography. J Am Soc Echocardiogr 1999;12:884-900.

4. Bengur AR, Li JS, Herlong JR, etal. Intra-operative transesophageal echocardiog-raphy in congenital heart disease. Semin Thorac Cardiovasc Surge 1998; 10: 255-264.

5. Siwik ES, Spector ML, Patel CR, Zahka KG. Costs and cost-effectiveness of rou-tine transesophageal echocardiography in congenital heart surgry. Am Heart J 1999; 138: 771-776.

6. Muhiudeen IA, Roberson DA, Silverman NH, et al. Intraoperative echocardiogra-phy in infants and children with congeni-tal cardiac shunt lesions: Transesopha-geal versus epicardial echocardiogarphy. J Am Coll Cardiol 1990; 16: 1687-1685. 7. Gallivana S, Davisa KB, Starkb JF. Early

identification of divergent performance in congenital cardiac surgery. Eur J Car-diothorac Surge 2001;20:1214–1219 8. Ungerleider RM. Devision making in

pe-diatric cardiac surgery using intraopera-tive echo. Int J Cardiac Imag 1989; 4: 33-35.

9. Goldman ME, et al. Transesophageal real-time Doppler flow imaging: a new meth-od for intraoperative cardiac evaluation. J Am Coll Cardiol 1986; 7: 1A (abstract). 10. Rosenfeld HM, Gentles TL, Wernovsky G,

et al. Utility of intraoperative transesoph-ageal echocardiography in the assess-ment of residüel cardiac defects. Pediatr Cardiol 1998; 19: 346-391.

11. Roberson DA, Muhiudeen IA, Silverman NH, et al. Intraoperative transesophageal echocardiography of atrioventricular sep-tal defect. J Am Coll Cardiol 1991; 18: 537-545.

12. LEE H-R, Montenegro LM, Nicolson SC, et al. Usefullness of intraoperative trans-esophageal echocardiography in predict-ing the degree of mitral regurgitation secondary to atrioventricular defect in children. Am J Cardiol 1999; 83: 750-753.

13. Stevenson JG. Role of intraoperative transesophageal echocardiography dur-ing repair of congenital cardiac defects. Ann Surg 1989; 210: 526-534.

14. Stevenson JG, Sorensen GK, Gartman DM, et al. Transesophageal echocardiog-raphy during repair of congenital cardiac defects: Identification of residual

prob-lems necessitating reoperation. J Am Soc Echocardiogr 1993; 6: 356-365.

15. Stevenson JC, Sorensen GK, Gartman DM, et al. Left ventricular ourflow tract obstruction: An indication for intraopera-tive transesophageal echocardiography. J Am Soc Echocardiogr 1993; 6: 525-535. 16. O’Leary PW, Hagler DJ, Seward JB, et al.

Biplane intraoperative transesophageal echocardiography in congenital heart dis-ease. Mayo Clin Proc 1995; 70: 317-326. 17. Bezold LI, Pignatelli R, Altman CA, et al.

Intraoperative transesophageal echocar-diography in congenital heart surgery. The Texas Children’s Hospital experi-ence. Texas Heart Institute J 1996; 23: 108-115.

18. Ungerleider RM, Kisslo JA, Greeley WJ et.al. Intraoperative echocardiography during congenital heart operations: ex-perience from 1.000 cases. Ann Thorac Surg. 1995; 60( 6 Suppl): 539-42. 19. Bettex DA, Schmidlin D, Bernath M-C

et.al. Intraoperative transesophageal echocardiography in pediatric congenital heart surgery: A two center observational study. Anesth Analg 2003;97: 1275-82. 20. Bettex DA, Pretre R, Jenni R, Schmid ER.

Cost-effectiveness of routine intraopera-tive transesophagal echocardiography in pediatric cardiac surgery: a 10-year expe-rience. Anesth Analg 2005; 100:1271-5. 21. Stevenson JG. Incidence of complications

in pediatric transeophageal echocardiog-raphy: experience in 1650 cases. J Am Soc Echocardiogr 1999; 12:527-32.

Şekil

Tablo 3: Transtorasik EKO ve/veya anjiyografik tanı ile TEE tanısı arasındaki farklılıklar   Hasta   Transtorasik  TEE ile transtorasik eko ile  Cerrahi tedavide değişiklik  EKO tanıları  görülemeyen  ek lezyonlar

Referanslar

Benzer Belgeler

Hemodinamik olarak stabil ve Beta HCG değeri 5000’den düşük olan olgulara tek doz Metotreksat (50 mg/m 2 IM) yapılmıştır.. Fetal kardiyak aktivitesi olan

Bu çalışma sonucunda, ilk yıllarda laparoskopi için kontrendikasyon olarak kabul edilen akut kolesistit olgularında erken mobilizasyon, daha düşük mortalite ve

The expression of total Akt 1/2/3, phospo-Akt (Ser 473) spesific, phospho-Akt (Thr 308) spesific, and two negative regulators of Akt signalling pathway; tumour suppressors

Orta hat açık MİP tek taraflı boyun eksplorasyonuna benzer şekilde yapılır, ancak daha önce de değinildiği gibi girişim sadece patolo- jisi bilinen paratiroide yönelik

Anevrizma klipslendikten sonra angülasyonun azal- ması ve M2 sdalları görülüyor (M1: Orta serebral arter M1 segmenti, M2: orta serebral arter M2 segmenti, SV: Silviyan ven,

ALCAPA (Anomalous origin of the left coronary artery from pulmonary artery) Sendromu (Bland-White-Garland Sendromu) anormal yerleşimli sol koroner arterin

Tam düzeltme sonrasında, Down sendromu olma- yan iki hasta erken dönemde önemli sol atriyoventriküler (AV) kapak yetersizliği nedeniyle yeniden ameliyat edildi.. Hiçbir

Bu bulguların ışığında, pulmoner vasküler rezistansın düşük olduğu kompleks konjenital kardiyak patolojilerin tam düzeltilmesinde kapaksız ekstrakardiyak