Üreticiyi sırtındaki yükten kurtaracak rapor: ‘Hayvancılığın Yeniden İnşası’ TDSYMB tarafından yayınlandı.
T
ürkiye
Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez Birliği tarafından,
hayvancılık sektöründe, özellikle de Kırmızı Et sektöründe,
üretici ve tüketicileri etkileyen sorunların tespiti, bunların
çözüm yollarının belirlenmesi ve hayvancılığın yeniden
inşası konularında bir değerlendirme raporu hazırlanmıştı.
Bu raporda; ülkemizin farklı coğrafyalarındaki yaşam
koşulları, iklim ve kültür yapısı göz önünde bulundurularak
ilgili sorunlara çözüm yolları belirlenmeye çalışılmıştı.
Ülkemiz için önemli verileri içerisinde barındıran
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin
bu raporu Batı Akdeniz’deki hayvancılık çalışmalarını
da yakından ilgilendirmekte. Teknolojik ve bilimsel
gelişmeler göz önünde bulundurularak hazırlanan
bu değerli raporun okurlarımız için de önem teşkil
ettiğini düşündüğümüzden, konuya ilişkin bir söyleşi
gerçekleştirdik.
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği (TDSYMB)
Yönetim Kurulu Adına Kamil Özcan’la yaptığımız
söyleşimizi siz değerli okurlarımıza sunuyoruz.
Dergi Ayrıntı: ‘Hayvancılığın Yeniden İnşası’ isimli araştırma ve gözlem raporu hangi amaçla hazırlanmıştır?
Kamil Özcan: Bugün geldiğimiz noktada tarımın gelişmesi için atı-lan adımların kolektif bir patı-lanın ürü-nü olmak yerine sorunlara anlık çö-zümler üretmek, olmasından dolayı gerekli iyileşmeyi sağlayamadığı ve bu nedenle tarımsal alanda yaşanan kökleşmiş sorunlara çare olmadığı sektörün ortak kanaati haline geldi.
Tarım ve hayvancılıkta ya-şanan sorunlar bu kadar derinleş-miş ve çözüm adına farklı bir şeyler söylemek gerekirken kimse farklı ve muhalif bir bakış açısı ortaya koy-muyor, koyanların da sesi çıkmıyor. Sesi gür çıkabilecek sermaye
sahip-leri zaten sistem üzerinden ka-zanç sağladıkları ve gelecek
gibi bir kaygıları olmadığı için susuyorlar. Sektörün
en büyük ama en az sesi çıkan ve sesini örgütler
vasıtasıyla duyurmayı bekleyen kitlesi,
üreti-cilerin sesini ise kimse duymuyor. Oysa ki bu sessiz çoğunluğun
se-sini duyurmaya, farklı bakış açılarını ortaya koymaya ve dikkate alındığını bilmeye
ih-tiyacı var.
Bu çalışma sessiz çoğunluğun
sesini duyurmak, farklı fikirler
suna-rak yapıcı, birleş-tirici, kapsayıcı bir anlayışla çözüm önerileri getirmek maksadı ile hazır-lanmıştır.
Dergi Ayrıntı: Gerçekleştirmiş olduğunuz çalışmanın
kapsamından kısaca bahsedebilir misiniz?
Kamil Özcan: Kısaca özetleyecek olursak, ülkemiz hayvancılığının günümüzde ve gelecekteki olası durumunun tespit edilmesine, ül-kemizde sektör açısından sahip olu-nan potansiyel değerlendirilmeye, yaşanan sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin ortaya konulmasına çalışıldı.
Ancak çalışma kapsamında genelde büyükbaş hayvancılık de-ğerlendirilerek küçükbaş hayvan-cılığın geliştirilmesi, sorunlarının giderilmesi konusunun teknik de-taylarına girilememiştir. Hayvancı-lıkla ilgili yapılan genel tespitler kü-çükbaş hayvancılık için de geçerlidir prensibi kabul edilmiştir.
ÜLKEMIZ ITHALATÇI
DURUMUNDA
Dergi Ayrıntı: Ülkemizin
hayvancılıktaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizdeki hayvancılık potansiyeli mevcut sorunları çözmeye yeterli mi?
Kamil Özcan: 1980 yılında ülkemiz nüfusu 45 milyon iken, hayvansal varlığımız, 83 milyondu. Ancak bu-gün ülkemiz nüfusu 81 milyona ulaşmış olmasına rağmen Tarım Bakanlığı ve TÜİK verilerinden elde edilen sonuçlara göre, 2018 yılı iti-bari ile hayvan varlığımız 60 milyon.
Kişi başı hayvansal protein tüketimimizin ortalaması gelişmiş ülkelerin neredeyse yarısına tekabül ediyor. Bir yandan et üretiminde ar-tış sağlanamazken öte yandan asıl korkutucu olan ise toplumun ete olan ihtiyacının katlanarak artıyor olmasıdır.
Ülkemiz gelişmiş ülke stan-dartlarında, kırmızı ete dayalı protein ihtiyacını yeterince karşılayamazken aynı zamanda net ithalatçı durumun-da. Gelinen bu noktada bize göre, uzun yıllardır sürdürülmüş olan birçok yanlış uygulama ve tercihlerin sonuç-larını yaşamaktayız.
Ülkemiz meralarının büyükbaş hayvancılığın besleme sorunlarını kar-şılamaya yeterli olduğu bilimsel olarak kabul edilmiştir.
Ayrıca sanayileşmiş bir ülke olamamamız nedeniyle işsizlik soru-nunun çözümünde tarım hâlâ, düşük maliyetli bir yöntem.
Bulunduğumuz coğrafya ve çevremizdeki Müslüman ülkeler dik-kate alındığında pazarımız hazır ve biz bu pazara hâkim olabiliriz. Yeter ki üretimde olanların üretimde kalmasını sağlayabilelim.
Doğru politikalar sayesinde 10 yıl içinde ülke hayvan varlığımız
bü-yükbaşta %25, küçükbaşta ise %50 arttırılabileceği gibi bireysel hayvan veriminde büyükbaşta ortalama %20, küçükbaşta %50’lik artış sağlanabilir. Yeter ki bir yerden başlayalım.
Dergi Ayrıntı: Hayvancılıkla ilgili sorunlarda ve sorunların çözümünde siyasetin rolü nedir?
Kamil Özcan: Dünya tarihi tarım ve hayvancılığı yok sayan yanlış politi-kalar uygulayan toplumların başına gelen birçok acı olaya tanıklık etmiş-tir. Bunların tipik bir örneği de son dönemde Somali’de yaşanmıştır. Bu konu, incelenmesi ve ders alınması gereken önemli bir örnektir.
Toplumun büyük bir kesimine göre bugün siyaset ve devlet bir ka-rar vermek zorundadır. Bizi yöneten-ler, maliyeti ne olursa olsun hayvansal protein ihtiyacımızı yerli üretimle, yerli üreticiyle karşılama kararlılığını ortaya koymalılar.
Tılsımlı cümle; “Üreticiye
para kazandırmalıyız”
Dergi Ayrıntı: Ülkemizde, hayvancılık sektörüne dair tespit ettiğiniz sorunlu alanlara yönelik geliştirmiş olduğunuz çözüm önerilerinden bahsedebilir misiniz?
Kamil Özcan: Hayvancılık sektörün-deki sorunların çözümünde sektör içe-risinde bu konuda fikir üretenlerin iki farklı yaklaşım ortaya koydukları gö-rülmektedir.
Bu iki yaklaşımı inceleyecek olursak; İlk yaklaşım olan ‘verimlilik esaslı kazanç yaklaşımı’nda, doğru hayvancılık yaparak, doğru bilgiye ula-şarak, ülkemizdeki önemli bir uzman görüşüne göre belki 1 milyon buzağı ve 4 milyon kuzu kaybını giderebiliriz. Bu çok doğru bir bilgi ve analizdir.
İkinci görüşe göre ise, “Sorun-ların temel çözümü iktisattan-ekono-miden, yani üreticinin yeterli miktarda gelir elde etmesinden geçer. Yetiştirici-ye para kazandıracak formülü bulalım, o zaten doğru hayvancılığı öğrenir, doğru bilgiyi talep eder.” denmektedir.
Ülkemiz hayvancılığını bilim-den ve teknolojibilim-den maksimum sevi-yede yararlandırıp, verim kayıplarını gidererek hem hayvan sayısı arttırılma-lı hem de bireysel hayvan verimliliğini artırmayı planlarken aynı zamanda yetiştiricinin para kazanmasını sağla-yıcı formülleri de hayata geçirmeliyiz. Bize göre tılsımlı cümle üreticiye para kazandırmalıyız cümlesidir.
Dergi Ayrıntı: Hayvancılıktaki sorunlu alanlara yönelik çözüm önerileri kapsamında araştırmanızda bazı başlıklara yer verdiğiniz. Biraz bunlara değinmek istiyoruz. Bu bağlamda, Eğitim ve işletme danışmanlığı nedir? Bu noktada teknoloji neden önemlidir? Kısaca bahsedebilir misiniz?
Kamil Özcan: Bilgiye erişimin bu ka-dar kolay olduğu günümüzde,
yetişti-ricilerimiz hayvancılıkla ilgili güncel ve doğru bilgiye ulaşmakta yetersiz kalmaktadır. Yapılan akademik bir araştırma sonucuna göre yetiştiri-cilerin güncel bilgiye ulaşım oranı %30’lar seviyesinde.
Hayvancılık, beslenme ve ıslah danışmanlarından alınacak bilgilerle yapılmalı. Bunun için de beslenme ve ıslah danışmanları yetiştirilmesine ihtiyaç var. Bunları planlarken de ge-rek işletme danışmanlarının eğitimle-rinin güncellenmesinde gerekse de üreticilerin eğitilmesinde teknoloji-den faydalanılması son derece yararlı olacaktır.
Teknoloji kullanımı ile sahadan anlık veri akışı sağlanması sayesinde yapılacak değerlendirme, raporlama ve analizler temel alınarak bölgeye veya duruma özel uygulamalar hayata geçirilebilir.
Bu anlamda ya halihazırda et-kisiz durumda olan HAYBİS sistemi revize edilerek aktif şekilde kullanı-ma açılkullanı-malı ya da yeni bir web portalı (Hayvancılık Bilişim Ağı HABA) acilen kurulmalı diyoruz.
Dergi Ayrıntı: Koruyucu hekimlik ve kimliklendirme/kayıt çalışmaları hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Kamil Özcan: Ülkemiz işletmelerinde ki en önemli kayıp-larımızdan birincisi Batı standartlarının çok üzerinde seyre-den buzağı ölümleridir. Buna rağmen halen ülkemizin bir buzağı ölümleri haritası yok.
Buzağı ölümleri, hayvan sağlığı konusunda hizmet verecek, işletme takibi yapacak, Aile Hekimliği benzeri çalışan işletme hekimliği sisteminin hayata geçirilmesiyle kontrol altına alınabilir.
Son yıllarda açıklanan hayvan sayıları, sektördeki hiç kimseye inandırıcı gelmiyor. İstenirse Türkiye’yi temsil edebilen 3-5 ilde, ciddi, yoğun ve anlık sayım yapılarak so-runu doğru ortaya koyabilecek gerçekçi rakamlara ulaşıla-bilir.
Kayıt sisteminde; kurumsal çalışma kodları bu ko-nuya yatkın, 81 ilde örgütlenmiş, yeterli insan kaynağına sahip özel sektörün avantajları ve devlet disiplini prensip-leriyle hizmet üreten DSYB’ne yetki ve sorumluluk verilerek bugün geldiğimiz noktadan çok daha iyi noktalara gelebi-leceğimizi düşünüyoruz.
Dergi Ayrıntı: Brusella hastalığı, sıklıkla duyduğumuz bir hastalık. Brusella ve diğer salgın hastalıklar
hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Kamil Özcan: Brusella hastalığının var/yaygın olduğu alan-larda hiçbir verim arttırıcı çabanın önemi yoktur.
Bugün eğer hayvancılığı ayağa kaldıracaksak, ülke için proje ve yatırımlar yapacaksak, olmazsa olmazlarımız-dan ilk sırada olanı, Brusella mücadelesinin mutlaka başa-rılması gerektiğidir. Bizce brusella mücadelesinde yakla-şımlara ihtiyaç vardır.
Salgın hastalıklarla mücadele anlamında ülkemiz dezavantajlı bir konuma sahip. Ülkemizin sınırdaş ol-duğu ülkelerin birçoğunda salgınlarla mücadele ve veterinerlik hizmetleri çok geridedir.
Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan, sınırımız içinde 200 km de-rinliğinde bir sınır kuşağının tampon bölge ilan edilerek, özel önlemlerin başlatılması daha doğru olacaktır.
Dergi Ayrıntı: Ülkemizdeki hayvancılığa yönelik
örgütlenmelerin durumu nedir?
Kamil Özcan: Ülkemizde son dönem-de tarımsal örgütler arasında ciddi yetki kargaşası oluşmuştur. Aynı alan-da, aynı konuda hizmet verebilecek birden çok örgüt kurulmuştur. Birçok örgüt de yetersiz finans ve insan kay-nağının yanı sıra yanlış örgütlenme anlayışı nedeni ile fayda sağlamaktan çok uzaktır.
Üreticiler hayvancılıkla ilgili hizmetleri birçok örgütten almaya ça-lışmak yerine tek bir örgütten yeterli ve kaliteli bir şekilde almayı ve tek bir örgüte karşı sorumlu olmayı istiyor.
Yeni kurulması önerilen hay-vancılık örgütü tüm birlik üyesi üreti-cilere hem hizmet verebilir hem de o üreticileri temsil edebilir. Bizce, DSYB çatısı altında, kırmızı et üreticisi, bü-yükbaş hayvan sahibi damızlık ve besi işletmelerini, kayıt altına alarak koru-malıyız.
Dergi Ayrıntı: Finans ve desteklemeler hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Kamil Özcan: Yetiştiriciler “bize para vermeyin, para kazanacağımız sistemi kurun” diyorlar. Hayvancılık Destekle-meleri, yetiştirici örgütlerinin taleple-rini ve onayını dikkate alan uzun
va-deli kararnamelerle belirlenmeli. Her yıl üretim dönemi öncesi rakamların ve yöntemlerin güncelleneceği ve ra-kamların reel ekonomik gerçeklerden kaynaklanacağı deklare edilerek, ye-tiştiriciye güven vermeli.
Bugün Ziraat Bankası, çiftçi
dostu banka olmaktan çıkmış görün-mekte. Bu nedenle yalnızca üreticiye finans desteği sağlayan bankalar oluş-turulmalı veya hali hazırdaki bankalar-dan birisinin yapısı bu şekilde değişti-rilmeli.
Dergi Ayrıntı: Sektörün yönetimsel sorunlarından da kısaca bahseder misiniz?
Kamil Özcan: Üreticiler kendileri adı-na karar verecek bazı yetkili bürokrat ve siyasetçilerin, yetkinliği ve liyakatı ile ilgili ciddi endişelere sahipler. Hem bu inanç eksikliği hem de yaşanılan bazı somut olaylar nedeni ile üreticiler
Bakanlığın birçok projesinde de bazı kişi ve gruplara hizmet edildiğine dair düşüncelere sahipler.
Hayvancılık sektöründe alına-cak tüm kararlar, sektör paydaşları ile yapılacak çalışma grupları ile geliştiril-meli.
Yönetsel sorunların oluşmasın-da önemli bir başka neden de sağlıklı veri ve istatistiklerin bulunmayışıdır. Sağlıklı veriler olmamasından dolayı ayrıntılı analiz ve raporlar hazırlana-mamakta.
Yeni dizayn edilecek hayvan-cılık karar mekanizmalarında sivil toplumdan faydalanmanın yanında toplumun kültürüne ve karakterine uygun projeleri hayata geçirebilmek için yetkin sosyologlardan da faydala-nılmalıdır.
Dergi Ayrıntı: Sektördeki ıslah çalışmalarının durumu nedir? Etçi damızlık dişi-erkek sığır üretimi hakkında da bilgi verebilir misiniz?
Kamil Özcan: Bugün ülkemizde ku-rumsal anlamda ıslah konularında da-nışılan ve kararlar veren herhangi bir ıslah komisyonu yok.
Ülkemizde sütçü ırkların geliş-mesi sürerken, kombine ırkların özel-likle de etçi ırkların hiç gelişmemiş olması, ıslahtaki hedefsizlik ve koordi-nasyonsuzluğun sonucudur.
Ülkemizde ciddi, kaliteli da-mızlık sütçü-etçi üretimini hedefleyen daha az işletmede daha etkin ıslah ça-lışmalarına ihtiyaç var.
Ülkemizde ne yazık ki büyük-baş kırmızı et ihtiyacı, etçi ırklar yerine sütçü ırkların erkek danalarından veya kombine ırkların erkek danalarıyla yer-li ırklardan karşılanmaya çalışılmakta-dır.
Dünyada, et etçi ırktan, süt süt-çü ırktan elde edilmektedir. Bu yakla-şım hem bilimsel hem de ekonomik anlamda doğrudur. Bu yaklaşım hem yetiştiriciye hem de ülkemize kazanç sağlar. Bu nedenle bizde ülkemiz coğ-rafyasına ve kültürüne uygun etçi ırk-ları oluşturmalı ve geliştirmeliyiz.
Dergi Ayrıntı: Üreticinin pazarlamadaki rolü nedir?
Kamil Özcan: Hayvanın sahibi, hayva-nın kazancıyla ilgili hiçbir konuda söz sahibi değil. Yani tüm kesimlerin de-diği, ‘üretici para kazanmalı’ tespitinin formülü bize göre bu yapıda gizlidir.
Üretici kendi hakları ile ilgili ka-rar verebilme yeteneğine ve mekaniz-masına kavuşmalıdır. Bize göre bunun yolu büyük kooperatif yapılı hayvancı-lık örgütlerinin kurulmasından geçer. Kurulacak bu yeni örgütlerin (koopera-tiflerin) önündeki engellerin kaldırıla-rak, serbest piyasa koşullarında doğan
acımasız rekabetten etkilenmeyecek, devletin korumacı politikalarına ihti-yaç olacaktır.
Dergi Ayrıntı: Üreticilere iletişim desteği nedir?
Kamil Özcan: Ülkemizdeki tüm üre-ticilerin sorunlarını ileteceği, hızlı bil-giye ulaşacağı bir mekanizma yoktur. Bunun için yetiştiricilere hizmet veren bir çağrı merkezine (Hayvancılık Bilgi İletişim Merkezi “ALO KÖYLÜM”) acilen ihtiyaç vardır.
Kurulacak çağrı merkezi, ku-rulması öngörülen güncel bilgilerle donatılmış veri tabanları (Hayvancılık Bilişim Ağı “HABA”) ve konuları değer-lendirebilecek uzman teknik persone-le ve bürokratlara ulaşım sağlayan, bir yapı olmalıdır. Bu merkez sayesinde işletmeler her türlü doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşabilmeli, sorunlarını ve hizmet taleplerini iletebilmelidir. Dergi Ayrıntı: Hayvan besleme ve yem maliyetlerinin durumu nedir?
Kamil Özcan: Hayvancılık girdi ma-liyetlerinin en önemli unsuru olan besleme ve yem giderlerinin, yörelere göre değişmekle birlikte %65-80’leri bulduğu ülkemizde, ekonomik hay-vancılık yapmanın neredeyse imkân-sızlığı ortada.
Hedeflediğimiz hayvan varlığı-na uygun kaba yem ihtiyacımızın ve kesif yem ihtiyacımızın uygun maliyet-le üreticimaliyet-lere ulaşmasını temin edecek projeleri eş zamanlı olarak geliştirme-den, hayvancılığa ilişkin yapılacak pro-jelerin büyük çöküşlere yol açabilece-ğini dikkate almalıyız.
Üreticilerimizin kendi yemini kendisinin üretmesi konusunda yeterli hale getirilmesinde fayda var.
ITHALAT UYUŞTURUCU
BAĞIMLILIĞI GIBIDIR
Dergi Ayrıntı: Sizce ithalat bir sorun mudur?
Kamil Özcan: Evet. Tüketiciye ucuz et yedirme amacıyla yapılan ithalat, ne yazık ki ucuz ete ihtiyaç duyan insan sayısını daha da artırmaya neden ol-makta.
İthalat uyuşturucu bağımlılığı gibidir, sağladığı mutluluk geçicidir. Organlarda büyük hasara yol açar ve zaman geçtikçe yüksek dozlara ihtiyaç
duymamıza neden olur. Sonu da; da-ğılmış bir yaşam ve ölümdür.
Damızlık ithalatının ırk bazın-da hiçbir kriterinin (sayı-ırk) olmaması, alelacele yapılan işlemler ve denetim-siz süreç nedeni ile, ithalat yapan işlet-melerde birçok idari ve teknik sorun-lara yol açmasının yanında ülkemizin hiçbir zaman tanışma olasılığı olma-yan hastalıklarla da tanışmasına sebep olmuştur.
Dergi Ayrıntı: Pilot bölge çalışmaları ve örnek proje analizi hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Kamil Özcan: Ülkemizde etçi ırkların geliştirilmesi için öncelikle uygun böl-geler belirlenmeli.
Birden çok pilot bölgede bir-den çok proje bir-denenebilir ve karşı-laştırma yapılabilir. Hayvancılık anla-mında idealize edilmiş ortamı ortaya koyan örnek köyler, örnek ilçeler yapa-biliriz.
Pilot bölgelerde uygulanacak proje ile; Doğumların Aralık-Ocak ayı-na çekilmesi, %20’lerde olan buzağı kaybının %5’lere çekilmesi, %20’lerde olan Brusella’nın sıfırlanması, Besi ma-teryallerinin 8. ayda besi işletmelerine pazarlanabilir hale getirilmesi, Yapı-lacak ıslah çalışmalarıyla da
popülas-yonun etçi melezlere dönüşümünün sağlanması, Popülasyona saf ırk etçi ırk damızlıkların sokulması, Girdi te-mininde ve ürün pazarlamada, finans kredi ihtiyacında üretici örgütünün rol alması hedeflenmekte.
Dergi Ayrıntı: Yetiştiricinin para kazanmasını sağlayıcı doğru
modellere ilişkin ne söyleyebilirsiniz?
Kamil Özcan: Ülkemizdeki bazı tarım-sal örgütlerin farklı yöntemler izleye-rek üreticilerinin çıkarlarını daha fazla korumaya çalıştığı birçok model var. Bu modellere yeni örnekler her geçen
gün eklenmekte olup, bazıları başarılı olmakta bazıları da maalesef başarısız olarak batmaktadırlar. Modellere iliş-kin detaylı bilgi raporumuzdan edini-lebilir.
Olumlu örneklerin devamlılı-ğının sağlanabilmesi ve kötü niyetli idarecilerin etkisinden korunabilmesi için önemli mevzuat değişikliklerine ve etkili denetim sistemlerinin oluştu-rulmasına ihtiyaç vardır.
Dergi Ayrıntı: Tüm bu sorularla aslında hazırlamış olduğunuz raporu anlamaya çalıştık. Ancak okuyucularımız için genel bir
değerlendirme yaparak önerilerinizi kısaca özetleyebilir misiniz?
Kamil Özcan: Öncelikle, hayvancılık sorunlarının çözümüne katkı sunacak yeni kurum ve kurulların kurulması gerekli ve piyasayı regüle edici yapı ve kurallara ihtiyaç var. Örneğin, Tarım-sal örgütlerin hayvancılıkla ilgili poli-tika ve piyasa belirlemede söz sahibi olacağı mevzuatlar ve ortamlar oluş-turulmalı ve Tarımsal örgütlerin ser-maye gücü yüksek özel sektöre karşı korunması amacıyla (Vergi - KDV - SGK vb.) destekler sağlanmalıdır. Tarımsal örgütler aracılığıyla “Yerelde üretim,
yerel yönetimle pazarlama” sistemi ku-rulmalıdır. Bunu sağlamak içinde yerel hayvancılık projeleri farklı kurum ve projeler kapsamında (KOSGEB, KAL-KINMA AJANSI, İŞKUR vb.) desteklen-melidir.
Hayvancılık, teşkilat yapısı ye-niden dizayn edilecek özerk bir Bakan-lık veya Müsteşarlığa bağlanmalıdır. Hayvancılıkta verim kayıplarının gide-rilmesi, hayvan sayısının artırılması ve hayvanlarda verim artışının sağlanma-sı gereklidir. Bunun için geleneksel çö-zümlerde radikal değişikliklere ihtiyaç vardır.
Yalnızca üreticiye hizmet veren banka kurulmalı veya mevcut banka-lardan birinin yapısı bu ihtiyaca cevap verecek şekle dönüştürülmelidir. Sek-törün tüm paydaşları, yurt içi hayvan-sal üretim ihtiyacını karşılamaya ve ihracat yapabilecek potansiyele eriş-meye çabalamalıdır. Bilişim ağı oluştu-rulmalı, web ve mobil uygulamalar ile tüm sektör bileşenlerinin bu ağ üze-rinde çalışması sağlanmalıdır.
Ülke et ihtiyacı ithalat yolu ile değil maliyeti yüksek olsa dahi yerli ve milli kaynaklardan karşılanmalıdır. Kırsalda kentsel imkanları sağlayacak sosyal, kültürel ve ekonomik tedbir-lerin hayata geçirilmesi hayvancılıkta karlılık kadar önemlidir.
Bu çözüm önerilerinin başarıya ulaşması için, devlet aklı ve iradesi ile güçlü ve ısrarcı bir şekilde kısa, orta ve uzun vadeli projeksiyonlar geliştirerek makro bir plan ortaya konulmalıdır.
Bu yüzden siyasi irade, üretici-ye inanç ve güven vermelidir.
Dergi Ayrıntı: DSYB’lerin katkı sunabi-leceği verim artışı sağlayacak projeleri-niz var mı?
Kamil Özcan: Evet. Hazırlanmış olan proje önerilerimiz var. Aslında önceki sorularınızda bunlara zaman zaman değindik ancak tek tek sayacak olur-sak, sunmuş olduğumuz proje öneri-lerimiz;
İşletme bazlı ıslah ve beslenme danışmanlığı projesi, Buzağılar yaşasın projesi, İşletmede hızlı kayıt ve küpe-leme projesi, Brusella’dan bölgesel arılık projesi, Örgütleri yeniden yapı-landırma projesi, Suni tohumlama ile etçi melezleme projesi, Etçi damızlık dişi- erkek sığır üretimi projesi, “Alo Köylüm” üretici danışma ve iletişim merkezi projesi ve “HABA” hayvancılık bilişim ağı projesidir.