• Sonuç bulunamadı

Kronik Osteomiyelitli Olgularımızın DeğerlendirilmesiThe Review of Our Chronic Osteomyelitis Cases (1656 Defa Görüntülendi)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kronik Osteomiyelitli Olgularımızın DeğerlendirilmesiThe Review of Our Chronic Osteomyelitis Cases (1656 Defa Görüntülendi)"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Değerlendirilmesi

Özlem KANDEMİR*, Volkan ÖZTUNA**, Mehmet ÇOLAK**, Elif ŞAHİN*, Ali KAYA*

* Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı, ** Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, MERSİN

ÖZET

Çal›flmada, Ocak 1999-Aral›k 2001 tarihleri aras›nda Mersin Üniversitesi T›p Fakültesi, Klinik Mikrobiyo-loji ve ‹nfeksiyon Hastal›klar› ile Ortopedi ve TravmatoMikrobiyo-loji Anabilim Dallar› taraf›ndan birlikte izlenen 32 kro-nik osteomiyelitli olgunun klikro-nik ve laboratuvar bulgular›n› de¤erlendirmek, tedavi ve takip dönemlerini irde-lemek amaçlanm›flt›r. Bu amaçla yafl ortalamas› 45.9 ± 20.0 (15-80) olan 11 kad›n ve yafl ortalamalar› 53.4 ± 15.5 (28-82) olan 21 erkek, toplam 32 kronik osteomiyelitli hasta çal›flma kapsam›na al›nd›. Hastalar›n oste-omiyelit geliflimi yönünden altta yatan çeflitli risk faktörleri bulunmaktayd›. Hastal›k etkeni olarak en s›k (%46) Staphylococcus aureus izole edildi. Tedavi öncesi ve sonras› saatlik sedimentasyon h›z›, C-reaktif protein de-¤eri aras›ndaki fark istatistiksel olarak anlaml› iken, beyaz küre say› ortalamalar› aras›ndaki fark anlaml› bulunmad› (p= 0.000, p= 0.022 ve p= 0.258). Hastalara çeflitli cerrahi ve medikal müdahaleler yap›lmas›na ra¤men 6 olguda nüks gözlendi. Bütün hastalar ele al›nd›¤›nda ortalama tedavi süreleri 10.2 ± 9.3 (5-24) haf-ta, ortalama takip süreleri ise 15.5 ± 7.5 (6-27) ay olarak saptand›. Sonuç olarak kronik osteomiyelit, tedavi-si oldukça güç olan ve nükslerle seyreden bir hastal›k oldu¤u için uzun süreli takip gerektirir.

Anahtar Kelimeler: Kronik osteomiyelit, Risk faktörleri, Klinik bulgular, Laboratuvar bulgular

SUMMARY

The Review of Our Chronic Osteomyelitis Cases

In this study, we have presented the laboratory and clinical findings, and treatment and follow-up results of 32 patients with osteomyelitis treated in both Infectious Disease Clinics and Orthopaedics & Traumato-logy departments of our university hospital between January 1999 and December 2001. Eleven female pati-ents with a mean age of 45.9 ± 20.0 (15-80), and twenty-one male patipati-ents with a mean age of 53.4 ± 15.5 (28-82) were included in this study. The patients have had several risk factors rendering them predis-posed to osteomyelitis. Staphylococcus aureus was the most frequently isolated microorganism (%46). The mean pretreatment and posttreatment C-reactive protein levels and sedimentation rates were different and the difference was statistically significant; but we could not find any difference between the white blood cell counts (p= 0.000, p= 0.022, p= 0.258 respectively). Despite of the medical and surgical treatment modaliti-es, recurrence of the disease was detected in 6 patients. The mean time of treatment was 10.2 ± 9.3 (5-24) weeks and the mean follow up was 15.5 ± 7.5 (6-27) months. In conclusion, chronic osteomyelitis needs long term follow-up because of high rate of recurrence and resistance to treatment.

(2)

Osteomiyelit, piyojen mikroorganizmaların ne-den olduğu kemiğin inflamatuvar bir hastalığıdır[1]. Genellikle hastalığın başlangıcı temel alınarak akut (hastalık başlangıcından sonra ilk 2 hafta içinde), subakut (ilk 1 ay içinde), kronik (başlangıçtan birkaç ay sonra devam eden) olarak kategorize edilen has-talık, ayrıca patogenezine (hematojen, travma, cer-rahi, komşu dokulardan yayılım), anatomik alanına, yaygınlığına ve hastanın özelliğine göre de (yenido-ğan, çocuk, erişkin, immünyetmezlikli) çeşitli şekil-lerde sınıflandırılabilmektedir[2]. Bununla birlikte ke-mik infeksiyonları şimdilerde etyoloji temeline daya-nan “Waldvogel” sınıflandırma sistemine göre ince-lenmektedir. Buna göre hastalık; hematojen oste-omiyelit, komşu infekte bir odaktan yayılımla sekon-der oluşan osteomiyelit (vasküler yetmezlikle birlikte olan veya olmayan) ve kronik osteomiyelit olarak sı-nıflandırılmaktadır.

Osteomiyelitte klasifikasyon sistemleri infeksiyo-nu tanımlamaya ve cerrahi gereksinimi belirlemeye yardımcı olmasına rağmen, bu kategoriler özel du-rumlara (protez eklem infeksiyonu, implant edilmiş materyalin varlığı, vücudun küçük kemiklerinin in-feksiyonu gibi) veya özel infeksiyon tiplerine (verteb-ral osteomiyelit) uygulanamamaktadır[1].

Genel olarak, akut hematojen osteomiyelit sıklık-la çocuksıklık-larda ve uzun kemiklerin metafizlerinde göz-lenmektedir. Semptomlar birkaç gün veya hafta için-de, lokal inflamasyon bulgularına ateş, huzursuzluk, letarji gibi sistemik semptomların eşlik etmesi şeklin-de olabilmektedir.

İnfeksiyonun subakut veya kronik formu ise sık-lıkla erişkinlerde gözlenmekte, bu tip kemik infeksi-yonları özellikle kemik veya kemik etrafındaki yumu-şak dokuların açık travmaya maruziyetleri sonrasın-da meysonrasın-dana gelmektedir. Lokalize kemik ağrısı, etki-lenen alan etrafında eritem ve drenaj sıklıkla olabilse de en önemli bulgular drene olan bir sinüsün varlığı, deformite, stabilitenin bozulması ve vasküler yet-mezliğin lokal bulgularıdır[1].

Antibiyotik tedavisindeki ilerlemelere rağmen hastalığın kronik formu hala medikal bir problem olarak devam etmektedir.

Çalışmada hastanemizde izlenen kronik osteomi-yelitli 32 olgunun klinik ve laboratuvar bulgularını değerlendirmek ve tedavi ve takip dönemlerini irde-lemek amaçlanmıştır.

MATERYAL ve METOD

Ocak 1999-Aralık 2001 yılları arasında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve

İn-feksiyon Hastalıkları ile Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalları tarafından birlikte izlenen 32 kro-nik osteomiyelitli olgu, hastalığın etyolojisi, etken patojenler ve üreme materyalleri, laboratuvar bulgu-ları, yapılan cerrahi ve medikal tedaviler, tedavi ve takip süreleri yönünden incelendi. Bu amaçla, önce-likle hastaların verdikleri anamnezler kaydedildi. İn-feksiyona neden olan ajan veya ajanları belirlemek amacıyla alınan örnekler (kemik materyal, debrit-man materyali, fistül ağzından akıntı) kanlı (Merck, Almanya), EMB (Merck, Almanya) ve çikolatamsı agar (Merck, Almanya) besiyerlerine ekildi. Bunların dışında mantar ve anaerop ajanların izolasyonu için uygun besiyerleri kullanıldı. Bu nedenle hastalardan birden çok örnek alınmasına özen gösterildi. Hasta-lara antibiyotik tedavisi kültür örneklerinin üreme ve antibiyogram sonuçları alındıktan sonra başlandı (operasyon öncesi profilaktik antibiyotik tedavisi kul-lanımı hariç). Empirik tedavi sadece kültürde üreme saptanmayan olgulara verildi. Olguların başvurdukla-rı dönemdeki laboratuvar bulgulabaşvurdukla-rı [C-reaktif protein (CRP), eritrosit sedimentasyon hızı (ESR), lökosit sa-yısı] ile altta yatan herhangi bir risk faktörünün var-lığı kaydedildi. Çalışmada hastavar-lığın tanısında önce-likle osteomiyeliti destekleyen öykü, klinik ve labora-tuvar ile birlikte infekte kemiğin direkt grafileri kulla-nıldı. İleri tetkik gerektiren olgularda ise manyetik re-zonans görüntüleme (MRG) ve sintigrafi incelemele-ri yapıldı. Tedaviye cevabı değerlendirmede ESR, CRP, beyaz küre sayısı ve radyolojik olarak osteomi-yelitli kemikte oluşan değişiklikler izlendi. Olgular te-davi sonrası en az 6 ay süre ile takip edildi.

BULGULAR

Bu çalışmada yaş ortalamaları 45.9 ± 20.0 (15-80) olan 11 (%34.4)’i kadın ve yaş ortalamaları 53.4 ± 15.5 (28-82) olan 21 (%65.6)’i erkek toplam 32 kronik osteomiyelitli hasta çeşitli yönlerden irdelen-di. Olgulardan alınan anamnez doğrultusunda 12’si-nin uzun yıllardır diyabet hastası olduğu, 5’inde vas-küler yetmezlik ve tıkanmanın olduğu, 15’inde daha önce geçirilmiş bir travma ve bunların da 11’inde kaza sonrası kemiğe bir implant yerleştirilmiş oldu-ğu, 4’ünde daha önce protez uygulanmış olduoldu-ğu, bi-rinde nedeni tespit edilemeyen ateşli bir hastalığın ve 1’inde de orak hücreli anemi olduğu öğrenildi. Hastaların geliş şikayetleri genellikle diyabetik olan-larda ülsere açık yaraların olması, protezi olanolan-larda ağrı, implantı olanlarda ise fistül ağzından akıntı şek-lindeydi. Hastalığın ortalama süresi 10.8 ± 10.7 ay (1-36 ay) olarak saptandı. Olgularımızın osteomiye-litli kemik lokalizasyonları ve sıklıkları Tablo 1’de

(3)

ve-rilmiştir. Etyolojik ajanı saptamaya yönelik olarak alı-nan örneklerin yerleri ve üreyen mikroorganizmalar ile bunların sıklıkları Tablo 2 ve 3’te verilmiştir. Orak hücre anemisi olan olgumuzda gaitada Sal-monella spp. üremesi dışında Grubel Widal testi

de 1/320 titrede pozitifti. Hematolojik tetkikler-den tedavi öncesi saatlik sedimentasyon hızı, CRP değeri ve beyaz küre sayı ortalamaları sırası ile; 73.2 ± 29.9 mm/saat, 66.9 ± 52.2 mg/L, 9707.1 ± 3581.2 mm3 idi. Tedavi sonrası bu de-ğerlerin ortalaması ise 30.0 ± 21.9 mm/saat, 16.4 ± 16.6 mg/L, 7075.0 ± 2317.3 mm3idi. Bu değerler arasında tedavi öncesi ve sonrası açısından fark istatistiksel olarak sırayla p= 0.000, p= 0.022, p= 0.258 olarak bulundu. Hastalarımıza uygulanan cerrahi müdahaleler; 14 olgumuzda debridman, se-kestrestomi, 11 olgumuzda ampütasyon, 7 olgu-muzda implant veya protez çıkarma şeklindeydi. Ampütasyon yapılan 2 olguda ve debridman yapılan 4 olgumuzda nüks gözlenmiştir. Nüks gözlenen olgu-larımızın özellikleri Tablo 4’te verilmiştir. Bu olgula-rın hepsinde başvuru nedeni fistül ağzından pürülan akıntının devam etmesi idi. Bütün hastalar ele alındı-ğında ortalama tedavi süreleri 10.2 ± 9.3 (5-24) haf-ta, ortalama takip süreleri ise 15.5 ± 7.5 (6-27) ay olarak saptandı.

TARTIŞMA

Kronik osteomiyelit, kemiğin çeşitli komponent-lerini (periost, meduller kavite, korteks) tutan, ilerleyi-ci kemik destrüksiyonu ve nekrozu ile seyreden bir in-feksiyon hastalığıdır. İnin-feksiyon hastalıklarının tanı ve tedavisi alanında gelişmelere rağmen, akut yelitli hastaların hala %15-30’unda kronik osteomi-yelit gelişebilmektedir. Osteomiosteomi-yelitin 6 haftadan da-ha fazla devam etmesi veya rekürren osteomiyelit şeklinde olması, kronik osteomiyelit olarak adlandı-rılır. Bu klinik formda nekrotik kemik dokusu ve lo-kal kemik kaybı, yabancı cisim, bir fistül ağzı ve sü-rekli akıntı veya bunların hepsinin birlikteliği sık ola-rak gözlenir[3]. Kronik osteomiyelit hemen her za-man erişkin hastalığı olup, oldukça kompleks bir hastalıktır. Akut osteomiyelitin aksine infeksiyon da-ha da-hafif seyirlidir. Genellikle altta yatan bir da-hastalık (periferik damar hastalığı, diyabet gibi) veya geçiril-miş ameliyat, travma, yumuşak doku infeksiyonu sözkonusudur. Bu nedenle hastalardan iyi bir anam-nez alınmalıdır.

Hem hematojen osteomiyelitin hem de infekte komşu doku kaynaklı osteomiyelitin ilerlemesi ile kronik osteomiyelit oluşabilir. Olgularımızdan sadece birinde nedeni bilinmeyen ateşli bir hastalık sonra-sında (2 ay sonra) gelişen ve muhtemelen hematojen kaynaklı olan kronik osteomiyelit mevcuttu. Ancak bu hastanın kan kültüründe üreme saptanmamış olup (muhtemelen daha önce antibiyotik kullanımına bağlı) sadece fistül ağzından alınan pü materyalinde

Tablo 1. Osteomiyelitli kemik lokalizasyonu ve sıklığı Yeri n % • Ayak parmağı 11 34 • Femur 9 28 • Tibia 6 19 • Kalça protezi 2 6 • Vertebra 2 6 • Fibula* 1 3 • Kalkaneus 1 3 • Dirsek protezi 1 3

* Fibula hastalardan birinde tibia ile birlikte tutulmuştu.

Tablo 2. Mikroorganizma üremesinin saptandığı materyaller ve sıklıkları

Materyal Sıklık %

• Kemik 8 33

• Debridman materyali 11 46

• Fistül ağzı akıntısı 5 21

Tablo 3. Etken mikroorganizmalar ve bunların oranları Etken Sıklık % • MSSA 6 23 • MRSA 6 23 • MSKNS 2 7 • Pseudomonas spp. 7 27 • Stenotrophomonas spp. 2 7 • Enterobacter spp. 1 4 • Escherichia coli* 1 4 • Salmonella spp.** 1 4 * Bir olguda E. coli ile birlikte MSSA üremesi vardı. ** Orak hücre anemili hastamızda Salmonella spp. gaitada üredi.

MSSA: Metisiline duyarlı S. aureus, MRSA: Metisiline dirençli S. aureus, MSKNS: Metisiline duyarlı koagülaz-negatif stafilokok.

(4)

iki kez üreme olmuştu [metisiline duyarlı Staphylococcus aureus (MSSA)]. Diğer hastalarımı-zın ise çoğunda ya altta yatan uzun süreli diyabet hastalığı ya da daha önce geçirilmiş bir kaza sonrası takılmış olan implant mevcuttu.

1978 yılında Mackowiack, sinüs ağzından gelen materyalin kültürünün çok önemi olmadığını göster-miş ve infekte yumuşak doku sürüntülerinde elde edilen etkenlerin sadece %44’ünün operasyon sıra-sında alınan kemik doku örneklerindeki ajan patoje-nin aynısı olduğunu göstermiştir. Ancak, aynı za-manda sinüs ağzındaki materyallerde S. aureus izo-lasyonunun tanıdaki değerinin diğer mikroorganiz-ma izolasyonlarına göre daha yüksek olduğunu (%78) belirtmiştir. Bu bilgilere göre kronik osteomi-yelitte mikroorganizmaların açık cerrahi prosedürler ile elde edilen materyallerde daha doğru bir şekilde tanımlanabildiği ve noninvaziv metodların tanısal de-ğerinin daha düşük olduğu anlaşılmaktadır[4]. Aynı çalışmada kronik osteomiyelitlerin %60’ında etken S. aureus, %23’ünde Enterobacter spp., %9’unda Pseudomonas spp. ve %9’unda da Streptococ-cus’lar olarak izole edilmiştir[5]. Benzer sonuçlar di-yabetik ayak infeksiyonlarını araştıran prospektif bir çalışmada ve posttravmatik kronik osteomiyelit va-kalarında da gösterilmiştir[6,7].

Bu çalışmada, 32 hastanın 25’inde çeşitli ma-teryallerde (kemik, debridman materyalleri, pü) üreme kaydedilmiş olup bunların 19’u yumuşak

do-ku debridman materyali ve kemik dodo-ku idi. Üreme olan 5 fistül ağzı akıntı materyalinin 4’ünde etken S. aureus’tu. Genel olarak bakıldığında ise tüm izo-le ediizo-lebiizo-len etkenizo-ler arasında S. aureus %46 ora-nında yer almaktaydı. Bu sonuç literatür bilgileri ile uyumludur[8]. Kronik osteomiyelitte etkeni saptamak genellikle kolay değildir. Bunun nedenleri arasında mikroorganizmaların özellikleri ve kronik osteomiye-litin patofizyolojisi önemli rol oynamaktadır[9]. Bu nedenler, olgularımızın 7’sinde alınan kültür örnek-lerinde herhangi bir üreme saptayamamamızın ne-deni olabileceği gibi bunlara ek olarak hastaların başvurdukları dönemde çeşitli antibiyotik tedavileri almakta olmaları da olabilir.

Kronik osteomiyelitte radyolojik değişiklikler kolay farkedilemeyebilir, sıklıkla diğer nonspesifik radyolojik bulgularla birliktedir ve tanıda kullanabilmek için özel-likle klinik korelasyon olmalıdır. Kronik osteomiyelitte radyolojik değişiklikler kemik destrüksiyonu, sklero-zu, periost reaksiyonu (involokrum), nekrotik kemik (sekestrum) ve sinüs oluşumunu içerir[10]. Hastaları-mızda tanıyı desteklemek amaçlı olarak radyolojik incelemeler yapılmış ve bu tür değişiklikler değerlen-dirilmiştir.

Hematolojik tetkiklerin kronik osteomiyelit tanı-sında değerleri olamamakla beraber, CRP ve sedi-mentasyon hızı tedaviye yanıtı değerlendirmede bir-likte kullanılabilir. Beyaz küre sayısı akut osteomiye-litin aksine kronik formda genellikle normal olmakla

Tablo 4. Nüks gözlenen olguların özellikleri

Birinci olgu İkinci olgu Üçüncü olgu Dördüncü olgu Beşinci olgu Altıncı olgu

• Yaş 36 65 47 40 30 33

• Cins K E E E E E

• Risk Burger DM, vasküler 6 ay önce 8 yıl önce 6 yıl önce 6 yıl önce

yetmezlik kaza, tesbit kaza, tesbit kaza, tesbit kaza, tesbit

• Hastalık süresi 5 ay 2 yıl 2 ay 1.5 yıl 3 yıl 1.5 yıl

• Yer Sağ ayak Sağ femur Sağ kururis Sol kalkaneus Sol femur Sağ femur

1. parmak

• Müdahale Ampütasyon, Ampütasyon, Debridman Debridman Debridman Debridman

debridman debridman

• Etken Pseudomonas Pseudomonas Pseudomonas Pseudomonas MRSA MSSA

spp. spp. spp. spp.

• Materyal Kemik Kemik Sürüntü Kemik Kemik Kemik

• Antibiyotik süresi 6 hafta 6 ay 6 hafta 12 hafta 6 hafta 5 hafta

• Takip süresi Postop 6. ayda Postop 9 ay Postop 18 ay Postop 14 Postop 1.5. Postop 3.

nüks sonra nüks sonra nüks ay sonra nüks ayda nüks ayda nüks

(5)

birlikte sedimentasyon hızı yüksektir. Sedimentasyo-nun normale dönmesi tedavi başarısının bir ölçüsü-dür[2]. Tedavi öncesi ve tedavi sonrası olgularımızın CRP değeri ve sedimentasyon hızları arasındaki fark anlamlı bulunurken, mm3’te beyaz küre sayısındaki fark anlamlı değildi. Bu da bize, tedaviye cevabı de-ğerlendirmede CRP ve sedimentasyon hızının kulla-nılmasının lökosit sayısından daha önemli olabilece-ğini gösterdi.

Kronik osteomiyelitin tedavisi; yeterli drenajın sağlanması, debridmanın tam olarak yapılması, yara bakımının en iyi şekilde yapılması ve uzun süreli spe-sifik antibiyotik tedavisini kapsar. Bununla birlikte hastanın immün sisteminde yetersizlik sözkonusu ise bunun iyileştirilmesine de çalışılmalıdır (diyabetik hastalarda kan şekeri regülasyonunu sağlamak gibi). Erişkin kronik osteomiyeliti genellikle tedaviye di-rençlidir ve sıklıkla akut osteomiyelitin aksine antibi-yotik tedavisinin yanısıra cerrahi debridmanın birlik-te uygulanması gerekir. Antibiyotik birlik-tedavisine başla-mak için acele etmeden kültür sonuçlarını beklemek gerekir. Osteomiyelitin kronik formunda empirik an-tibiyotik kullanımı genellikle önerilmemektedir[11]. Antibiyotik tedavisi hasta bazında değişmek üzere 2-6 haftalık başlangıç intravenöz tedavi sonrası oral tedavi ile 3-6 ay sürdürülmelidir. Ancak, yeterli bir cerrahi debridman yapılmadığı taktirde antibiyotik tedavi süresi ne olursa olsun kronik osteomiyelit dü-zelmez[12-14]. Ayrıca kronik osteomiyelit kaynağı in-fekte protez veya implant materyali ise bunların sık-lıkla çıkarılması ile tedavi başarısı mümkün olabilmek-tedir.

Vakalarımızın 7’sinde mevcut implantların ve protezin çıkarılması, ayrıca 11’inde de ampütasyon yapılması gerekmiştir. Antibiyotik tedavileri ise anti-biyogram sonuçlarına göre vaka bazında değerlendi-rilen sürelerde kullanılmıştır. Tedavi sonrası ortalama 15 aylık (en az 6 aylık) takip sürelerinde 6 vakada fistül ağzından tekrar pürülan akıntı, sedimentasyon yüksekliği ve radyolojik görüntü ile nüks gözlenir-ken, 26 vakada ise bu süre içinde yapılan takiplerin-de nüks gözlenmemiştir. Nüks gözlenen vakalarımız-dan 2’sinde vasküler bir problem, diğer 4’ünde ise travma sonrası implant yerleştirme operasyonu mevcuttu. İmplantlı hastalarda sadece debridman ya-pılıp implantların yerinde bırakılması hastalığın nüks etme nedeni olabileceği gibi hastaların taburcu edil-dikten sonra kontrollerini aksatmaları ve hem altta yatan hastalıklarına hem de osteomiyelitlerine yöne-lik tedavilerini tamamlamamaları da nüksün diğer nedenleri olabilir. Nüks gözlenmeyen olgular

arasın-da implantlı olanların hepsinin implantları çıkarılmış ve debridmanları yapılmıştı.

Kronik osteomiyelitte tedaviye cevabı değerlen-direbilmek uzun süreli izlem gerektirdiğinden, çalış-mamızda nüks ve tedavi başarı oranlarımızı belirle-mek bu nedenle mümkün değildir. Bu çalışma sade-ce, tedaviden sonra ortalama 15 aylık bir takip dö-nemi sonrası kronik osteomiyelitli olgularımızın ta-kip sonuçlarını yansıtmaktadır.

Sonuç olarak, kronik osteomiyelit kişinin yaşam kalitesini etkileyen bir hastalıktır. Hastalığın tedavisi oldukça güçtür ve nükslerle seyredebildiğinden uzun süreli takip gerektirmektedir. Bütün bunlar konu ile ilgili klinik çalışmaların yapılmasındaki güçlükleri açıklamaktadır. Bu nedenle daha başlangıçta hasta ve hekim arasında işbirliği, hastalığın tedavisinde ve hastaların daha kolay izlenebilmelerinde gerekli gö-rünmektedir.

KAYNAKLAR

1. Carek PJ, Dickerson LM, Sack JL. Diagnosis and mana-gement of osteomyelitis. Am Fam Physician 2001;63: 2413-20.

2. Mader JT, Ortiz M, Calhoun JH. Osteomyelitis. Waldvo-gel F, Corey L, Stamm WE (eds). Clinical Infectious Dise-ases. New York: Oxford University Press, 1999:741-56. 3. Tumeh SS, Aliabadi P, Seltzer SE. Chronic

osteomyeli-tis: The relative roles of scintigrams, plainradiographs, and transmission computed tomography. Clin Nucl Med 1988;13:710-8.

4. Ciampolini J, Harding KG. Pathophysiology of chronic bacterial osteomyelitis. Why do antibiotics fail so often? Postgrad Med 2000;76:479-83.

5. Heas DW, McAndrew MP. Bacterial osteomyelitis in adults: Evolving considerations in diagnosis and treat-ment. Am J Med 1996;101:550-61.

6. Wheat LJ, Allen SD, Henry M. Diabetic foot infections-bacteriologic analysis. Arch Intern Med 1986;146: 1935-40.

7. Perry CR, Pearson RL, Miller GA. Accuracy of cultures of material from swabbing of the superficial aspect of the wo-und and needle biopsy in the properative assessement of osteomyelitis. J Bone Joint Surg Am 1991;73:745-9. 8. Mader JT, Calhoun J. Osteomyelitis. In: Mandell GL,

Bennett JE, Dolin R (eds). Principles and Practice of In-fectious Diseases. 5thed. Philadelphia: Churchill

Livings-tone, 2000:1182-96.

9. Lew DP, Waldvogel FA. Osteomyelitis. New Eng J Med 1997;336:999-1007.

10. Turpin S, Lambert M. Role of scintigraphy in musculos-keletal and spinal infections. Clin North Am 2001;39: 169-89.

11. Lefrock JL, Smith BR, Molavi A. Drug therapy for bac-terial osteomyelitis. Clin Pharmacol 1984;30:213-6.

(6)

12. Mader JT, Mohan D, Calhoun J. A practical guide tothe diagnosis and management of bone and joint infections. Drugs 1997;54:253-64.

13. Couch L, Cierny G, Mader JT. Inpatient and outpatient use of Hickman catheter for adults with osteomyelitis. Clin Orthop 1987;219:226-35.

14. Tice AD. Outpatient parenteral antimicrobial therapy for osteomyelitis. Infect Dis Clin North Am 1998;12:903-19.

Yazışma Adresi:

Yrd. Doç. Dr. Özlem KANDEMİR

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı

33070, MERSİN

e-mail: kandemirege@hotmail.com

Makalenin Geliş Tarihi: 18.04.2002 Kabul Tarihi: 30.09.2002

‹N FE KS ‹Y O N H A ST ALI KLA RIve KL‹N‹KM ‹KR O B ‹YO L O J‹ D ER G‹S ‹

THE JOURNAL OF INFECTIOUS DISEASES and CLINICAL MICROBIOLOGY

f l o r a

f l o r a

İNFEKSİYON HASTALIKLARI ve KLİNİK MİKROBİYOLOJİ DERGİSİ

Flora Dergisi’ne 2003 Y›l›

Aboneli¤inizi Yenilediniz mi?

%50 İNDİRİMLİ

+

KİTAP HEDİYELİ

25 Mart 2003 tarihine kadar

40.000.000 TL yerine

Sadece 20.000.000 TL

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak, tekrarlayan lenfadenitler ve piyojen in- feksiyonlarda kronik granülomatoz hastal›k ay›r›c› tan›- da mutlaka düflünülmeli, çok nadir de olsa nötrofil

Çenesindeki flifllikten yap›lan biyopsi sonucu tüberkü- loz lenfadenit ile uyumlu gelmifl ve PPD’si 30x25 mm endü- rasyon gösteren hastaya dörtlü anti-tbc

Diğer bir ifadeyle, bu çalışmamızda amaçlanan, çeşitli etyolojilere bağlı kronik solunum yetmezliği tanısı alan has- talara reçete edilen oksijen konsantratörlerinin

Bu amaca yönelik olarak 2002 y›l›nda Böbrek Hastal›¤›: Küresel So- nuçlar›n ‹yilefltirilmesi (Kidney Disease: Improving Global Outcomes- KDIGO) adl› ba¤›ms›z,

KM tedavisinde GON blokajının etkinliğinin daha ileri çalışmalarla gösterilmesi gerekmektedir (76,77). GON blokajı klinik pratiğimizde KM’de sık kullandığımız

Hastanın albendazol (400 mg/gün) ile 3 gün süreyle tedavi edildiği ve tedavi sonrası yapılan dışkı ince- lemesinde de parazite rastlanmadığı bildirilmiştir (8).. Feltz ve

anahtar kelimeler: Burr-hole kraniyostomi, kronik subdural hematom, cerrahi, travma, tedavi J Nervous Sys Surgery 2014; 4(1):36-41.. Surgical Management Outcomes of Our Cases

Bu yazıda her iki bacağında kronik tekrarlayan ağrı ve şişlik şikayeti ile başvuran, klinik ve laboratuvar olarak ayırıcı tanısı ya- pılarak, KRMO tanısı konan 11