• Sonuç bulunamadı

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-I:ıAo.!.Ü...ATJ!Jür!.!!ki,,-ı·y'llatuA:ıır..!!.aslUtıL!.rm!!.!:!.!al~aru.1A<E!!.inswti~tü...sü....D",eı:.ı.r.lio!gi~si-,S~a~yl....ı

...

5...E...r...zu....r.ı:.um~20",O",O

...::..189-KARSLI DAVUD (DA VUD-i KARSi) EFENDiNiN JRADE-! CÜZ'JITE ANLAYIŞI

Dr. Arif YILDIRIM'

lam ilminin en önemlikonuları arasında yer alan insanınseçmeli iş ve vranışlarındaki dilerne ve seçmedeki hürriyet derecesinin adı olan "irade-i eüz 'iyye" problemi bütUn kelam bilginlerini ve özellikle Hanefi-Matüridi kolunabaglı olanlarını yakından ilgilendirmişve probleminkarmaşıklıgı dolayısı ile bazıları onu özelolarak telif ettikleri kitap veya risalelerde ele alıp çözüme kavuşturmaya gerek duymuşlardır.Adl geçen problemi çözmekle ilgili risale yazanlardan birisi de, Osmanlı İmparatorlugunun giderek kan kaybettigi bunalımlı dönemlerden XVIII.yüzyılda yetişen KarslıDavud Efendi'dir.

Davut Efendi'nin hayatı ve yetişmesi hakkında doyurucu bilgilere sahip degiliz. Biyografıkvebibliyografık kaynaklarda kendisinden ya hiç söz edilmemesi veya birkaç satır ile geçiştirilmesi , onun dikkati çekecek kadar ünlü olmadıgına baglanabilir. Zaten kendisininşöhret ve menfaate önem vermeyen, problemlere ilmi çerçeve içinde kalarak ve dini bir bütün halinde yaşayarak çare arayan bir kişi oldugu eserlerinden anlaşılmaktadır.

Davut Efendi'nin dogum tarihini bilmiyoruz. Dogum yerinin Kars oldugu kesindirjlgili kaynaklarda ve kendi kitaplarında adı Davud, ünvanı Hacı, lakabı Kara, babaadı da Muhammed olarak geçmektedidik tahsilini muhtemelen Kars'ta yapmıştır. Tahsilini nerede ilerlettigi ve hocasının veya hocalarının kimlkimler oldugu bilinmiyor. (1151-1152/1773-1774) yıllarında Mısır'da bulundugu 'Şerhu Vsuli'l- Hadis' ve 'Haşiyetü Tehzibi'l- Mantık' isimli eserlerini buradayazdıgı ve Buhari'yi okuttugu bilinmektedir. Davud Efendi'nin Mısır'a gitmesinden önce ve sonra uzun süre İstanbul'da kaldıgı ve eserlerinin çogunu burada yazdıgı muhakkaktır.İstanbul'uçok takdir ettigini "Makarr-i islam, menbau ilmi ve '1-irfan olan Astane-i Saadet'te, sakin olduğumuz İslantbo/'da... ( Kalmakta oldugumuzİslam'ın karargahı,ilim ve irfanın kaynagı olan mutluluk ve bahtiyarlık eşigi İslambol'da...)" görebiliriz.Davud Efendi Birgivi (ö.981/1573)'nin hayranı ve açtıgı çıgırıntakipçisidir. Esasen Birgivi öteden beriİstanbul'unilim çevrelerince de tanınıp takdir edilmekteydi. Davut Efendi, Birgivi'nin bid'atlarla tavizsiz mücadele etmeçıgırına sıkı baglılıgınıhem dogrudan açıklamaları ile hem de ondanalıntılar yapmak suretiyle ortaya koyar.Bu baglılık sonunda onun İstanbul'dan ayrılarak • Atatürk ÜniversitesiİlahiyatFakültesi Kelam AnabilimDalıÖgretim Üyesi.

(2)

-190-A.Yıldırım:Karsh Davud fDavud-i Karsi) Efendininİrade-iCUz'ineAnlayısı

Birgivi'nin medrun oldugu Birgi'ye göç edipyerleşmesive (1169/1755) de burada vefat ederek üstadın yanında gömülmesi ile noktalanır. Davud Efendi'nin Ömer Efendi ve Osman Efendi adlarında iki ogıunun oldugu biliniyor.Bunlardan Ömer Efendi babasının yanındamedmndur. Osman Efendi, müelliflerden olup'Tefs/ru '1-MüşkilatveKtişifu'I Galattit' ile ' Mifttihü 'I Fatiha' isimli eserlerivardır:

Başlıcaeserleri:

Davud Efendi'nin tefsir, hadis, kelam, ahlak, ilimler antolojisi, sarf, nahiv, ve mantık dallarındaeserleribulunmaktadır.

a ) Tefsir ile ilgili olanlar:

I. Huldsatü 'IHavdş/(KadıBeydavi Tefsiri üzerineyazdıgıbirhaşiyedir).

2. "A/ltihu nuru 's - semtivtiti ve '1- ard...2 ..Ayetinin Tefsiri.

3. "ve mateştiuneilla enyeştiallah....l ..Ayetinin Tefsiri. 4. 'Mecma 'u '1- Bahreyn' isimli tefsirişerif. ' b ) Hadis ile ilgili olanlar:

ŞerhuUsuWI- Hadis li'1- BirgM (Birgivi'nin Hadis UsulüŞerhi) c ) Kelam ile ilgili olanlar:

ı. Risale fi'l- İradeti'l- Cüz'iyye (Risale fi'i- lhtiy~ati'l- Cüz'iyye veya Risale fi •Beyani'i Kazai ve' 1- Kader diye de isimlendirilmektedir.İnsanın irade hürriyeti ile ilgilidir.)

2.Şerhu Risaleti 'I-Jradeti'l- Cüz 'iyye ( Mezkür Risale'nin Arapçaşerhidir).

3. Risaletun 'alti - Tavzihi ',- Mukaddimtiti '1- Erba' ( Tavzih isimli kitaptaki

dört mukaddimeyiaçıklar).

4. Şerhu',- Kasideti 'n- Nuniyye /i-HızırBeg br'- Arabiyye (Hızır Beg'in Kaside-i Niiniyye isimli manzum eserinin Arapçaşerhi).

5. Şerhu" Kasideti'n -Nuniyye bi't Türkiyye ( Hızır Beg'in Kaside -i Nuniyye isimli eserinin Türkçeşerhi).

d ) Ahlakla ilgili olanlar :

Şerhu't-Tarikati"- Muhammediyyeli'1- Birgivi bi't - Türkiyye (Birgivi'nin

Tarikatı Muhammediyye isimlikitabınınTürkçeŞerhi). e ) Sarfla ilgili olanlar :

ı Bu bilgiler içinKrşılaştırınız: Osman Hamdi es-Silevi,Mukaddimetü Risaleti jradeti '1-Cüz 'iyye Ii-Davud el-Karsi, İstanbul, 13 12,s. 12-13 ;İsmail Paşa eı·Ba~dadi,Hediyyetü 'I -Arifin,İstanbul, 1951,1,363;BursalıMehmed Tahir,OsmanlıMüellifleri,İst., 1333,11,302-303, KehM1e, ÖmerRıza,Mu 'cemu '1- Müe/lifin,Dımaşk, 1377/1957,IV,142.

2en-Nur 24/35. Jel-jnsan 76/30.

(3)

---!!A~.Ü!.:..~T.!!.or!.!kiı.ı.;·YL.!Ic!"tAa.url~st!!!lrU!m..l....lal!..rl,-,E....'n..s....tjtU!O",sO,-,D,-<,e...rg.,i""siwS""'Iu.Y...ıl...S'-E""r....z""ur'-"u"'m...,2""O""OO"--

-191-1.Şerhu'1- Emsile bi 'I Arabiyye ( EmsileisimlikitabınArapça şerhi). 2 .Şerhu'1-Emsile bi 't - Türkiyye (Emsile isimli kitabınTUrkçeşerhi). f ) Nahivle ( Gramer) ilgili olanlar

Şerhu'1-İzhar(İzhar Şerhi). g )Mantıkve Adab ile ilgili olanlar :

1.Metnün mine'1-Mantık İsagoci el- Cedide(Yeniİsagoei). 2.Şerhu İsagociel- Cedide (MezkUr metnin şerhi).

3.Şerhu 'ş-Şemsiyye( Şemsiyyemetninin şerhi).

4.Şerhu Muhtasari 't - Tehzib el- Musemma bi Tekmileti 't - Tehzib (Mantık ve adap hakkındaki Tehzib isimli kitabın Tekmiletu 't - Tehzib diye isimlendirilen muhtasarının şerhi).

5. Şerhun li Metni't- Tehzib el- Musemma bi Tezekkürin li- Vezaifi'l-Behhasine(Tezhib isimli kitabın 'Tartışanların Vazifelerinin Hatırlatı1ması' adlı şerhi).

h )İlimlerAntoloj isi ile ilgili olanlar :

Enmuzecu'1- Ulüm el- Musemma bi Malumat-i Kara Davud ( ilimierden Örnekler diye isimlendirilen ve Kara Davud'unMalumatıdiyemeşhurolan birçok tahkik ve tedkikleri içermektedir).

DavudEfendi'ninilmiKişili~i:

İnançta Sünnet ve Cemaat Ehli'nin Matüridilik ,ibadet konusunda ise Hanetilik kolundan olan Davud Efendi klasik medresenin bütün ilim dal1arıyla ugraşmış olmasıylabirlikte, kelam yönüagırbasan bir ilim adamıdıL O da bu ilim dalının mensuplarınauyarak, onunİslam inançlarınıntemeliniteşkiletmesi ve ilmin bütün şerefyönlerini kendisinde toplaması dolayısıyla bütün İslami ilimierin en şereflisive dini meseleleri elealış tarzıensağlamolan bir ilimolduğunusöyler4ve diger ilimlerle ilgili eserlerinde de onun metodunabagiı kalır.Davud Efendi itikatta ve ibadette mensub oldugu mezhebin enhaklı olduguna samimiyetle inanır ve her vesile ile. bundandolayı şükreder.Sahte ve cahilşeyhlereve müritlere, Ehl-i Sünnet dışındakalan mezheplere ve bid'atlara Kur'm ve SUnnet'e uymayan tasavvufçulara ve bu meyanda Muhyiddin İbn Arabi (ö.638/l240)'ye ve özellikle NaSlr-i Tftsı (ö.673/1273)'ye agır bir dille hUeum eder. Tartışmayı uzatınaktan hoşlanmaz; işi sonunda vicdana havale ederekkısakesmeyi yegler ve böyle davranmayan alimleri ömUrlerinifaydasızve farazi ilimler ugruna zayi emekleeleştirir.Bir kısımeserlerini Türkçeyazmasıve bunlarda sade bir dilkullanması,onun halktan kopuk olmayan ve pratige agırlık veren bir bilgin oldugunu gösterir.Eserlerinde siyasetten hiç

4Krşıı~tınnız:el-Karsi, Davud b. Muhammed,Şerhu'1-Kasideti 'n- Nimiyye,İstanbul, 1318,

(4)

-192-A.Yıldırım: KarslıDavud lDavud-j Karsi) Efendininİrade-jCUz'iyyeAnlayış~

sözetmemesi , din konulan ile yetinmesi ve gerçekleri oldukları gibi söylemekten çekinmemesi onun zliht ve takva sahibi, mert birkişioldugununaçık kanıtıdır.

DAVUD EFENDİ'NİN İRADE-İ CÜZ'İYYE ANLAyıŞı

Yukarıdadaişaretettigimiz gibi, yükümlülük ve sorumlulukaltındabulunan iş ve davranışlarında irade özgürlügünün bulunup bulunmadıgı, bulunuyorsa bunun derecesinin ne oldugu meselesi her zamancanlılıgını korumuştur. Sistematik kelfun kaynaklarında bu probleme; diger problemlerarasındayer verilmesi umumi gelenek iken, bir kısım kelfun bilginleri, ehemmiyetine binaen ona müstakil eserlerde yer venneyi uygun gönnüşlerdir. BudüşUnce ile yazılan eserlerin sayısınıbelirlemek zordur. Şimdilik bu konuda müstakil eser yazdıkları bilinenler; Nasir-i TÜsi, Esteril.badi (?), Devviini(ö.90BII502), Akkinniini (?),İbrahimHalebi (ö.11901l776), Tarsusi (?), Abdulgani Nablfısi (ö.1l431l73i ), Davud-i Karsi, Halid-i Bagdadi (ö.1242IlB26)'dir.5 Problem, günümüz kelfun yazarlarınca da ele alınmakta ve yorumlanmasına çalışılmaktadır.6

İrade-i Cüz'iyye kavramınınne zamandan beri kullanıldıgını kesin olarak belirlemek zordur. Bununla birlikte onun kelamın doguş yıllarına yakın zamanlara kadar uzandıgını, sözü geçen kavramın İbn Sina (ö,427/l035)'nın eserlerinde geçiyorolmasındananlamak mümkündür.?

İrade-i Cüz'iyye kavramına verilen anlamlarda farklılıklar gözlenmektedir. Öteden beri enyaygın anlamı ,Allah'ın herşeyikapsayan iradesinekarşılık, insanın yalnız birkısımfiilleriyle sınırlıiradesini ifade etmesidir. Sonraki MatUridiler' de ve özellikle İsmail Gelenbevi (ö.12051l790)'de insandaki yapmak veya bırakmak taraflarındanbirini seçmege elverişlibulunan potansiyel haldeki çok yönlü iradenin kullanılması (taraflardan birine çevrilmesi) olarak anlamlandırılmıştır. Diger bir kısım anlamlarınaDavud Efendi'ninaçıklamalarınınaklederken deginecegiz.

DavudEfendi'nınIrade-i Cüz'iyyeİle İlgili GörüşlereDairAçıklamaları ve BunlarHakkındakiEleştirive Tercihleri:

Cüz'i irade konusunda çok sayıda görüşten söz edilebilir. Davud Efendi bunların üçününyaygın olmayan , dördünün ise yaygın olan bulunmak üzere yedi oldugunu ,ancakyaygın olmayanların yaygınolanlara indirgenerekbaşlıca görüşlerin

sKrş.: el-Harputi ,Abdülhamid Hamdi, es- Simtu'I-Abkari,İst,1305, s.20-2ı.

6 Krş.: Topaıogıu, Bekir, Kelam jlmi (Giriş), ısİ. 1991, s. 283-292; Matüridiyye Akaidi,

Ankara, 1995, s, 127-144; Tunç, Cihat, Kelam (Sistematik), Kayseri, 1997, s. 161-176;

Kılavuz,A. Saim, jslam Akaidi ve KelamaGiriş, İsİ., 1998, s. 99-100; Toprak, Süleyman,

"jnsan Fiilleri Konusunda Matüridi veEş'ari Arasındakijhtilaf', Selçuk .Ünv. İlahiyat

Fakültesi Dergisi, sayı:3, 1990, s,165-186; Özler, Mevlüt, el-Ciiveyni'deınsanHürriyeti,

Erzurum, 1993 .

?İbn Sina, Ebu Ali HOseyn,e/·jşarat ve 't -Tenbihat (Razive Tusi şerhleri ile bir arada), Mısır,1325, 1I,128.

(5)

-!!A"-!.iJ,,,,·•..!T.!!ü.!.!rki!L·YL!!a~t!!A.!.!ra~ştı.!!!r!..!!m!!!a!!.!lall.r~1E!<!n~ş:!!.tit!o!!üi:1lsü.wD~ei;.l.r.liigii:1lşiwS~a!.1y!..ıl!.:iSi...E~rL!z:ll.ur~u!!!m!.,,2!<l<O~OOl!..-

-=-193-dört başlık olarak verilebileceğini belirtiyoLŞimdi onun söylediklerini özetlenmiş bir biçimdesunalım.

Yaygın olan dilrt gOraşten birincisi: Cebriyecilerin görüşUdür.Bunların büyükçoğunluğunagöre, vucütyapımızgibi,işvedavranışlarımız da.yalnız Allah'ın dilemesi ve gücünUn ilgi ve etkisi ile meydanagelmektediLDolayısıylabizim, iş ve davranışlarımızın meydana gelmesindeonlarınmeydana gelmesinden önce, meydana gelişleri sırasındaveya meydana gelmelerinden sonra yaratmada veyakazandıımada etkili olan herhangi bir dilememiz ,seçmemiz,kararveımemizve bukararıuygulama gücümüz bulunmamaktadır. O bakımdan bizim durumumuz cansız varlıkların durumundanfarksızdır.Cebriyeciler bu konuda akla ve Kur'an'adayalı bazıdeliller ilerisürmüşlerdir. Akladayalı bazıdelillerişunlardır:

1) Bir işi yapmayı veyayapmamayı yeğlemek için gerekli nedenin insanın kendisinden kaynaklanması durumunda kısır döngü veya neden-sonuç zincirinin sonsuzca sürmesi gerekir ki, her iki durum da kabul edilen ortak ilkelereaykırıdır.

2)İnsanı işve davranışlarının yapıcısı veyayaratıcısısayabilmek için onun, yaptıklarını veya yarattıklarını en ince ayrıntısına değin bilmesi gerekir; halbuki insanbunlarıbilmemektedir.

3)İnsanın altyapısını oluşturanvücudununAllah'ın yaratığı olduğunadair görüş birliğinin bulunması, birer üstyapı olan iş ve davranışlarının da Allah'ın yaratıkları olmasınıgerektirir.

Cebriyecilerin, Kur'an'adayalıdelilleri ise: "Allah herşeyin yaratıcısıdır"g , "Sizi ve yaptıklarınızı Allah yaratmıştır,,9 ve "Allah'tan başka bir yaratıcı var

mıdır?"ıomealindeki ayetler ve benzerleridir,II

Cebriyecilereşu cevaplar verilmektedir: insan gibi yüksek niteliklere sahip

birvarlığı cansızmaddelerle bir tutmak her şeyden önce apaçık gerçekıere uygun değildir.Seçim için etkileyici nedenler olsa bile ,bunlar alternatifliolduklarıiçin, tam

zorlayıcı ve köşeye sıkıştıncı değillerdidnsan , kararlaştırdığı bir davranışı

do~dan ,bu davranışı seçmesini de dolaylı olarak seçmiş olacağı için ,ne kısır döngü ne de sonsuza gidiş gerekir.Davranışların ayrıntılarınıbilmek,bunlarıyapan insan içindeğil,yaratanTanrıiçin söz konusudur.Vücudunaltyapı,ondan meydana gelen davranışların üstyapı olmasının itiraf edilmesi, aynı zamanda bunların farklı olduklarının itiraf edilmesidir. Öte yandan, Cebriyecilerin görüşü, buyrukların ve bunlara uymanın sonucu olan övgü ve mükafatın ,yasakların ve bunlara boyun eğmemeninsonucu olan yergi vecezanın cansızmaddeler olan göklere ve yeredeğil,

8 el- Mü'min 40/62. 9 es-SaJJal37/96.

10el-Fatır35/3.

(6)

-194-A.Yıldırım:Karsh Davud CDavud-i Karsi) Efendinin trade-j Cüz'ineAnlayıs!

insana yük:lendigini ifade eden ayetel2aykındır.Sözü geçen ayetlere ve benzerlerine gelince ,bunlar Allah'tanbaşka yapıcınındegil, ondan başka yaratıcının olmadıgını gösterirler. Degilse bu ayetlerle, insana birçok davranışlar mal eden ayetlerin 13 birbiri ile çelişmesi gerekirdi; oysa Kur'an'da çelişki yoktur. Sonuç olarak, Cebriyecilik, Tanrı'yı gerçek aklın kanunlarına uygunluk demek olan hikmetten

soyutlamak olması bakımından, topyekün dini inkara kadar uzanan aşırı bir görüştur.14

Yaygınolan dörtgörüştenikincisi: Cebriyeciliginkarşıkutbunda yeralınası bakımından diger aşırı bir görüş olan Kaderiyeciliktir. Bu görüşe bagh olanların genel kanısına göre ;Tanrı gerekli olan bütün altyapısını yarattıktansonrainsanı, sınamakiçin, tamamen kendi gücü ve seçimi ilebaş başa bırakmıştır; dolayısıyla ona tanıdıgı sınav süresi içinde ,yaratma veya başka bir yönden olsun , herhangi bir biçimde onun iyi veya kötü davranışlarına karışmamaktadır.Zaten zorıınlulugun

olmazsa olmaz koşuluda budur.Kaderiyeciler bu kadarla da yetinmemiş,herturıu kötülügiiAllah'ınevrenin bütününü içeren kanun, ölçü veyargılarının özeladı olan

Kaza ve Kaderkapsamı dışına itmişve kötülüklerin tamamen insan veyaŞeytan'dan kaynaklandıgını savunmuşlardır.Bunlarınaklabaglı başlıca kanıtları:

ı

)

İnsanın birçok davranışları kötüdür ; oysaki Hikmet sahibi olan Tanrı

kötüyü yaratmaz.

2)İnsan davranışlarınınyaratıcısı Tanrı olsaydı, insan devreden çıkacak, iyi ve kötü nitelendinnesi Tann içinyapılacaktı.

3 ) Seçmeli ve zorunluiş vedavranışların ayırıcıözelligi birincilerininsanın özgürce dileyerek ve kendi gücünü kullanarak yaptığı işler olmasına karşılık, ikincilerin böyle olmamasıdır.1nsan sorumlu tutulacaksa bu ölçil görmezlikten gelinemez.15

Kaderiyyecilerebaşlıca şu yanıtlarverilmektedir:

i) Kötü olan, kötüıngil yaratmak degil, onu yapmaktır. Yaratıcı, Hikmet sahibi oldugundan ,kötülügil yaratmasında bile birtakım hikmet ve masIahatlar

vardır.l6y

eni tartışmalara yol açmaması için ,bu yanıtı şu şekilde yumuşatmanın

dogru olacagını düşünuyoruz. Yaratıcılık niteligiyalnız Allah'a özgüdür .Yaratma; altyapı, organ ,araç ve gereçlerin var edilınesi ile ilgili bir kavramdır. Allah'ın yarattıgı altyapınıniyilik için de, kötUlük için de kullanılmaya elverişli olınasıonun kötü olınasını gerektirmez. Kötülük, onu kötü yolda kullanan için söz konusudur. Mesela birsilahıyasalolarak kullanan iyi,eşkiyalıkiçin kullanan ise kötüdür;silahın

12el-Ahzab 33172.

13Krş.el-Bakara 2/286; el -Ahkaf 46/14; el· Kehf 18/29 vb ... 14Krş. el-Karsı, Davud, a.g.e. , s. 18-19.

ISKrş.el-Karsi, Davud, a.g.e.,5.19. 16Krş. el-Karsı, Davud , a.g.e. , s.ı9-20.

(7)

~A.o.!o.Ü...!.T..!LUr!..!ki~·yl!!a-,-,tA~r!.!a!2!stı~r..!!m!ll!aL!!la~rıuE"",D!listwit~lIs~lIuD~e.&.Jrg~is~i...;S~a.I.!Vluı~S....!E","r",ı.ul!!.r ...um!!UIı:ıı:oOiı,l;O~

---=-195-kendisi için kötülük söz konusu degildir. Bu yorumumuz, KilIderiyecilere verilen ve aslındabirinciyanıtın degişikbiranlatışıolan ikincicevabında özüdür.

2 ) Bir eylem ile nitelenen, o eylemi kendi üzerinde taşıyandır,yoksaonu bir

varlıktayaratan, onunlanitelenmiş sayılamaz.17Yani birvarlıgıniyilik veya kötülük niteliginikazanması,ovarlıgınkendisindendegiı, kullanılışbiçimindenkaynaklanır. Buna göre alternatif olaylarakapalıolanvarlıkiçinsınav düşünülemez.

3 ) İnsanıngücü bulunsa bile bu, gerçek anlamda yaratıcıgüç degil ,yapıcı güçtür. O nedenle Kaderiyecilerin insana gerçek anlamıyla yaratıcı demeleri

yanlıştır.iS Ancak Ehl-i Sünnet mensuplarından, hiç degilse bir bölümünün,

yaratmanın araçsız, kesbin (kazanmanın) ise araçlarla meydana getirme biçimindekitanımına so~uk bakmamasl19, Kaderiyeeilede Ehl-i Sünnet'in ma'kul bir

çizgidebirleştirilrnelerineimkankapısını aralamaktadır.

4 ) İnsan, eylemlerininyaratıcısı olsaydı onlarıbütün ayrıntılarıylabilmesi gerekirdi oysa durum böyle degildir.20

KaderiyecilerinKur'fuı'a dayandırdıklarıdelilleri ise "Yaratıcı/arınen gUzeli olan A//ah yücedir.,,21 ayetiyle, Hz. İsa'ya hitabeden "Ve sen benim iznimle çamurdankuşbiçimi gibisiniyaratıyorsun.,,22ayeti ve benzerleridir.23

Kaderiyenin Kur'an'a dayandırdıkları delillerine başlıca şu yanıtlar verilmektedir: Yaratmak, 'Halk' kelimesinin anlamlarından yalnız biridir. Bu anlamıyla yalnızAllah için oldugunu gösteren bir kısım ayetlerden söz etmiştik. 'Halk' kelimesinin anlamları arasında ölçmek ,biçmek ve yapmak anlamları da vardır.Ayetlerarasında çelişki bulunamayaeagınagöre, Kaderiyeeileriniddialarına delil getirdikleri ayetlerdeki yaratmanın ölçmek,biçmek ve yapmak anlamlarına geldigini kabul etmek meeburiyeti vardır.24 Davud Efendi, Maveraünnehir bilginlerinin,sayısız yaratıcıya inanmaları dolayısıylaKaderiyecilerin, ikiyaratıeının varlıgınainanan Mecusilerden de kötüolduklarınısöylediklerini nakl ve bu konuda bir hadisin bulundugunu ilave ediyorsa2S da bu aşırı bir görüştür ve sözü edilen hadisin uydurulmuş olma ihtimali vardır. Uydurma olmadıgın! do~ saysak bile ,bunların,yorumla belirlenenler oldugu kesin olarak ortaya çıkıncayadegin, Kıble Ehli'nikafırsaymama ilkesinebaglıkalmak daha saglam birdavranış olacagıkanaati hakimdir.

17Krş.el-Karsi,Davut,a.g.e. 5.20.

18el.Karsi , a.g.e., s.20.

19Krş. YazıclOgıu, M.Sait,Matüridi veNesefi ye GöreİnsanHürriyeti, Ankara, 1988, s. 69.

20el-Karsi, a.g.e., 5.20. 2!el- Mü'minun 23/14. 22el-Maide5/1 10. 23el-Karsi, a.g.e. 5.20. 24el .Karsi a.g.e., 5.20. 25el-Karsi, a.g.e., 5.21.

(8)

-196- A.Yıldırım: Karsh Davud fDavud-i Karsn Efendinin trade-i CUz"yyeAnlayısı

Yaygın olan d/Jrt g/Jrilşten üçilncüsü: Ehl-i Sünnet'in bir kolu olan Eş'arilerin görüşüdUr.Bu kolun genel kabulü, seçmeli iş ve davranışlarımızın bile yalnız Aııah'ın gücü ile meydana geldigi dogrultusundadır. İnsanın yapmayı tasarladıgı iş ve davranışlarla eş zamanlı olarak yine Aııah tarafından yaratılan dilernesi ve gücü varsa dabunlarınberaber varolmanınötesinde,işinvedavranışın meydana gelmesinde yaratma, hatta,anlaşılan anlamıyla kesb (kazanma) yönünden bir ilgisi ve etkisi yoktur. Kesb,anılanberaberliktenbaşkabir anlamtaşımaz.Bizde bulundugunu sandıgımız özgUr seçimimiz, gerçekte zorlayıcı faktörlerle kuşatılmıştır. Eş'ariler bu konuda birkısım ayet ve hadislerin ilk bakışta anlaşılan anlamlarına dayanırlarJlgiliayetlerden birisi"Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz"

26mealindekiayettrrı7.

Eş'arilik, Cebriyeciler ile Kaderiyecilerin aşırılıklarınOOn kurtularak hem Kur'§.n'a hem de akla uygun ortak bir payda bulmak misyonu ile ortayaçıkmışbir Sünni ekoldür. Durum bu iken, ekolün F. Razi (ö.6061l2ıo) gibi bir kısım mensupları, imamlarınıdaaşma pahasınagarip bir tutum içerisine girerek zaten çetin tartışmalarlayüklü bir problemi yeni polemiklerle bir kat dahaçıkmaza sokmuşlar ve orta yol görüntüsü vererek bariz birşekilde aşırıuçlardan birLoian Cebriyeciligin yanında yer almışlardır. Anlaşılır cinsten olmayan ,üstelik Sünnet ve Cemaat markası altında icra edilen bu tutum, Eş'ari sonrası gayri Sünni olarak tanınan ekoııerin ve özellikle Mutezile'nin etkili hücumlarına uğramakla kalmamış , Sünniligin diger bir koluna baglıolan Matüridilerin vebunların sonrakilerinden biri olan Kars'lı Davud Efendi'nin de eleştiri oklarına hedef olmuşlardır.Şimdi bu eleştirilerin başlıcalarını Davud Efendi'den dinleyelim: Eş'ariler, insanda etkisiz irade ve kudretin bulundugunu söyleyerek hepten Cebriyecilerden ayrılmak istemişlerdir. Oysa cebrin her tUrlüsU yanlıştır ve Kur'arı'ın esprisine aykındır. İnsanınbir seçici,yapıcı,edici, işleyicive eyleyiciolmasıelbette ki,Aııah' ın insanı bu özellikte yaratmasınınbirsonucudur.Aııah'ındilernesi bu yoldagerçekleşmiştir.

"Allah dilemeseydi siz dileyemezdiniz." denilmesi yapılanmkimtarafındanne için yapıldıgını ve taşıdıgı bütün güç ve yetilerle birlikte insanın kendiliginden var olınadıgının hatırlatılarakgereginin yerine getirilmesi ile birlikte bunuyapanınhiçbir baskı altındabulunmadanyaptıgınınbilinmesi içindir. Öte yandan, insanda dilerne ve gücün bulundugunu söylemek, Cebriyecilikten ayrılmak için yeterli degildir.Bu dilerne ve gücün, bir biçimde insanın işvedavranışlarınınmeydana gelmesinde, hiç degilse bir ilgisininbulunmasıgereklidir. Degilse, iş ve davranışlarla hepten ilgisiz kuru bir dilerne ve gücünvarlıgı ile yokluguarasındabirayrılık:yoktur .0nedenle Cebriyecilere yönelen bütün soru ve sakıncalar, Eş'arilere ne yönelmektedir ve

26el-insan, 76/30.

27 el-Kars'!, a.g.e., s,22; Krş. Dağ, Mehmed ,el-Cüveyni 'de NedensellikKuramı, i9Mayıs

Ünv.İlahiyatFak. Dergisisayı: 2,s.35-53,Samsun 1987; Yüksel, Emrullah,Eş'ariler lle MatüridilerArasındaki Görüş Ayrılıkları,Atatürk Ünv, İ1ahiyatFak.Dergisi,sayı:9, s.I-1I,

(9)

~A,,-\,Ü...,!.TJ!.Oru!ıİw·vuıaJoIA~r~a~şh~r.!!m!!!a!lllaL!Jrl!...!E=.!;n~sılııili.!!Uşi!.!!ü!...!DQeOlJrglO"işil!.i....Sll!aı.!yı'-'!1~5-'E=.!;rz~u!!.!.r_u'!m~ıC!!lOO~O'--

---=.197-birinin hepten, digerinin orta derecede Cebriyeci oldugu yorumu boş bir söz durumuna gelmektedir. Öteden beri "Ne hepten zorlama, ne de hepten bagımsızlık vardır ; dogrusu, bu ikisinin arası bir durumdur" biçiminde bir formül vardır. Eş'arilerin görüşübu formülü deyansıtmaktan uzaktır. ls

Görülüyor ki, Eş'arilik de problemi çözmekte yeterli olamamış ,tartışma ve arayışlar sUnnüş ve dördüncü etapta Sünnet ve Cemaat Ehli'nin bir kolu olarak bilinen Matüridilik devreyegirmiştir.

Yaygın diJrt görüşten dördüncüsü olan Matüridilerin insanın dilerne ve davranma özgürlügü konusundakigörüşleriile ilgili olarak, Kars'h Davud Efendi şu bilgileri sunuyor: Seçmelidavranışlarımız,birincileri Allah'ın,ikincileriinsanınolan iki dilerne ve iki güç ile birlikte Allah'ın Tekvin (oldurucu, yaratıcı) niteligi ile olmaktadır. Bubeşhusustan dördüdavranışların oluşmasında yakın neden, Tekvin iseetkennedendir.Allah'ın dilerne ve olduruculuk niteliklerinin, biri zaman üstü ve potansiyel, digeri zaman içi ve pratik olmak üzere ikişer yönüvardır. Tamızaman üstü dileyiciligi ve olduruculugu ile evreni ve onun önemli birparçası olan insanı özgUr olarak dilerne ve eyleme güçleriyle donatmayı vebunların gerçekleşmesine elverişli bütün altyapı koşulları içerisinde sınamayı uygun görmüştür. İnsanın potansiyel dilerne ve eyleme gücUnünAllah'ın yaratıgı olduklarında ekoller görüş birligi içindedirler.Sünnet Ehli olanlar arasındaki tartışma, özellikle potansiyel durumdaki dilerne gücünün kullanılmasının ,yani işi veyadavranışı yapmak ,yahut onlardan geri durmak yönlerinden birinin seçilmesinin (seçim dedigimiz durumun kendisinin, veya diger birdeyişle Cüz'iİrade'nin) yaratılmışolupolmadıgı noktası Uzerinde yogunlaştırılmaktadır.İşte bu tartışmada Eş'arilerCüz'i iradenin de Allah tarafından yaratıldıgını savunarak,insanın eylemlerinin ortaya çıkmasında etkisinin bulunmaması yanında, Cüz'i İrade yönünden bir ilgisinin de bulunmadıgını ileri sürerken; Matüridiler bu iradenin, yaratılmasına gerek bulunmayan 'durum' diye Türkçe'ye çevirdigimizha/ler türünden, ne var, ne de yok olan 6zellik oldugunu söyleyerek bu problemi çözmeyi düşünmüşlerdir. İnsanın gücünün, kullanılmaınış dilernesinin ve eylemlerininAllah'ın yaratıklarıoldugunda vebunların işinmeydana gelmesinde bir etkilerinin bulunmadıgında Eş'arilerle Matüridiler arasında görüş ayrıhgı yoktur .Şu halde Sünnet Ehli'nin bu iki kolu arasındaki ayrılık, Cüz'i İradenin, Eş'arilerce yaratılmış olmasıve insanın eylemlerinin meydana gelmesinde gücUnün bir etkisibulunmadıgı gibi, Cüz'jİradesininde bu eylemlerle bir ilgisinin bulunmamasına karşılık; MatOridilerce insanın potansiyel dilernesinin ve gücünün ,eylemlerinde bir etkisininolmaması ile birlikte, Cüz'iİradeninonunla bir ilgisinin bulundugunun kabul edilmesidir.Kısaca, Eş'ariler, insanın, e~lemlerinde hiçbir etki ve ilgisinin bulunmadıgını savunurlar. Maturidiler ise insanın etkisinin

bulunmadıgını,fakat ilgisinin oldugunu söylerler.29Şuhalde Matüridiler , esasen bir

2Şel.Karsi, a.g.e., s. 22.24.

(10)

-198-A. Yddmm: Karsh Davud fDavud-i Karsi) Efendinin trade-i Cüz'iyyeAnlayışı

kısım Mutezile kelamcıları tarafından ileri sürülmüş olan hal/er teorisini kabul

ederek, insanıneylemlerindeki özgürlük probleminde ondan yararlanmıştır. Cüz'i İrade bir varlık olmadıgından, onun için başlı başına bir seçimin ve yaratmanın bulunması gerekmez. O nedenle seçimlerin sebep ve sonuç zincirinde kısır döngü (devir) veya sonsuza gidiş (teselsül) gerekmez. Eylemin dogNdan seçilmesi ile seçim dedolaylı olarakseçilmişolmakta ve sonuç olarak,Eş'arilerinileri sürdüideri gibi, seçimin kendisinin arkasında zorlayıcılıgın bulunması gerekmez. Cüz'i İradeninhepten yokolmayıp, hiç degilse bilincimizde bir bilgi olarakvarsayılması da , onun insan eylemlerinin meydana gelmesi ile ilgisininolmasını saglar.30Davud Efendi ,ayet ve hadislerin, aklınvevicdanın insanın işvedavranışlarında seçim ve gücü ile ilgi vekatkısının bulundugunu , ancak bu ilgi vekatkınınbiryaratınaolarak degerlendirilemeyecegini, zirayaratınanın yalnız Aııah'a ait oldugunu vurguluyOr.31

Davud Efendi , insanın işve davranışları konusundayukarıdaki dörtyaygın görüşten başka,üç yaygın olmayan görüşün daha bulundugunu belirtir ve bunlarla ilgilişu açıklamalardabulunur:

Yaygın olmayan üç görüşten birincisi iIahiyatçı filozofların görüşleridir. Onlarınbir bölümüne göre, seçmeli eylemlerimizin meydana gelmesinde etkili olan, kendi gücümüzdür. Ancak bu gücümüzün etkisi, bizim dilememiz ve seçmemiz ile değil, gerektirme ve zorlama yoluyladır. Bu görüş, Kaderiyenin görüşüne indirgenebilir.Bir bölük filozofa göre ise bizim eylemlerimizin ortaya çıkmasında etkili olan fa'al akıl(evrensel etkenakıl)dır. İlahiyatçıfilozoflardan, gerçek etkenin Tanrı oldugunu, Tanrı'dan başka nesnelerin araç ve koşul görevini gördüklerini söyleyenlerin bulundugu ileri sürülüyorsa da bu, saglam bir rivayete

dayanmamaktadır. O nedenle İlahiyatçı filozofların asıl gıörüşü, yukarıdaki üç

görüşten ikincisidir. Kelam bilginleri, filozofların hem birinci hem de ikinci görüşünü eleştirirler. çünkü, birinci görüşkoyu birdeterminizmdir. İkinci görüşleri de "Tek olan Tanrı'dan ancak bir tek varlıkmeydana gelir; bu bakımdan çok/uk ancak çok yönlii olan etkenakı/dan (logos) meydana gelebilir" biçimindeki, din ile

bagdaşmayan ilkelerinin sonucudur.n Buradaşunu eklememiz gerekir: EW-i Sünnet kelamcılarınınveonların görüşlerini paylaşanlarınnedensellikanlayışları, felsefeye oldugu kadar, dine deuymamaktadır.Bu bakımdan tartışmaya açıktır.

Yaygın olmayan üç görüşten ikincisi Ebu İshak İsferfiini (ö.418/l027)'nin görüşüdür.Bugörüşegöre, özgüristeğimize baglı iş ve davranışlarımızın meydana gelişindeetkili olan, biriAııah'ın, öbürü bizim olmak üzere, serbest seçmeyebaglı iki gücüntoplamıdır.Her iki güç , eylemlerin kendilerinde etkilidir. Ebuİshak'ınbu görüşü; etki etınede insanı Tanrı'ya ortak etınek, iki nedenin tek sonuç üzerinde etkili olması ve Sünnet Ehli'nin genel anlayışına aykın düşmek noktalarında

30el-Karsi, a.g.e., s. 27-28. Liel-Karsi, a.g.e., 5.31. 12el-Karsi, a.g.e.,s. 14.

(11)

görüşü gerek -aA~.Ü...••...o!T.!!ü.!.!rlıi!!;!.·yI.lBl!.taA.!.!ra~Sı.l'tırWim!!.!a!!.!IB!Lr!..JIE!i<!n!!,i!s"'ti....tü""sü"-'·D""e~rJIIgi""si~S"'B!.1y.ı..1 AoI5,-,"E.wrz,-,!u!..!ru~m~2!l>O",Oıı.O

--=-199-eleştirilere ma'mz kalmıştır. Öte yandan bu görüşün Matüridilerin

çerçevesinde ele alınabilmesi dolayısıyla ayrıca ele alınmasına göıiilmemektedir.33

Yaygın olmayan görüşlerden üçüncüsü: Bakmani (ö.403/1013)'nin görüşüdür. Bu görüşe göre seçmeli iş ve davranışlarımızın kendilerinin meydana gelmesinde etkili olan, Tanrı'nın gücü, onların iyi veya kötü olma niteliklerini kazanmasında etkili olan ise insanın gücüdür.34

Ancak, Bakmani'nin oldugu söylenen bu görüş de, etki etmedeinsanı AlIalı'a ortak etme, sözü geçen nitelikler işin kendi özellikleri iken, onları insan gücünün sonucu olarak gösterme gibi sakıncalar dolayısıyla begenilmemektedir. Bakmani'nin yorumu, Eş'arilerin genel görüşü içerisinde degerlendirilebilecegi için, onun ayrıca ele alınmasına gerek duyulmayab ilir.35

Genel

De~erlendirme

Bir konuda degişik görüşler üretmeye gerek duyulması o konunun yoruma açıkoldugunun ve üretilenyorumların doyurucuolmadıgının göstergesidir.İnsanın eylemlerini planlamadakipayoranınıbelirlemeyi amaçlayan Cüz'iİradeproblemi de bu türden bir konudur.Bu konuda Sünnet Ehli olanlar arasında görüş ayrılıklarının bulunması,bu kesimin de dinginligeulaşamamasındandır.O nedenle,probleme diger ekollerin olumlu yorumlarından yararlanma ilkesi ile yaklaşılmalı, bagTIazlık bir yana bırakılmalıdır.Adları kötüye çıkmışlarda da krizi sona erdirici .buluşların olabilecegitoleransını gösterme erdemine ulaşılırsa, problemlerden çıkış kavşakları zenginleşir. Bu açıdan bakıldıgında, Sünnet Elıli'nden olanlarla onların dışında kalanların, markaları ayrı olsa da ,aynı sonuca ulaştıkları gözlenebilir. Zihinleri kurcalayansıkıntılarsürüp giderken, reeller ile nominalleritişip kakışırken,kurusıkı korkutmaların uzun süre etkili olmasını beklemek yanlış olur. Davud Efendi'nin, önceki kaynaklardan derleyip özetlediği ve ufak tefek eklemeler yaparak ortaya koydugu etüdlerinanılan problemi çözmege yetmeyecegi, bununla birlikte, Haneti-Matüridi Türkkelamcıları skalasındabir basamakoluştu.racagı kuşkusuzdur.

33el-Karsi, a,g.e., s. LS.

34el- Karsi, a.g.e., s.14.

35 el.Karsi a.g.e., s. 15·16; Krş. Gölcük, Şerafeddin, Kelam Açısından insan ve Fiilleri İst.,1979,s. 100, s. 30,143.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konfe- ranslarda tropikal mimarlık, bir dizi iklime duyarlı tasarım uygulaması olarak tanım- lanmış ve mimarlar tropik bölgelere uygun, basit, ekonomik, etkili ve yerel

Sp-a Sitting area port side width Ss- a Sitting area starboard side width Sp-b Sitting area port side Ss- b Sitting area starboard side Sp-c Sitting area port side Ss- c Sitting

Taşınabilir kültür varlıkları için ağırlıklı olarak, arkeolojik kazı ve araştırmalara dayanan arkeolojik eserlerin korunması ve müzecilik hareketi ile daha geç

Sakarya İli Geyve İlçesi Geleneksel Konut Mimarisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,

Tasarlanan mekân için ortalama günışığı faktörü bilgisi ile belirlenen yapay aydın- latma kapalılık oranı, o mekân için gerekli aydınlık düzeyinin değerine

Şekil 1’de görüldüğü gibi otomatik bina yönetmelik uygunluk kontrol sistemlerinin uygulanması için temel gereklilik, nesne tabanlı BIM modellerinin ACCC için gerekli

yüzyıl başlarının modernist ve ulusal idealleri doğrultusunda şekillenen mekân pratiklerinin doğal bir sonucu olarak kent- sel ölçekte tanımlı bir alan şeklinde ortaya

ağaç payanda, sonra ağaç poligon kilit, koruyucu dolgu tahkimat: içi taş doldurulmuş ağaç domuz damlan, deneme uzunluğu 26 m, tahkimat başan­ lı olmamıştır (Şekil 8).