• Sonuç bulunamadı

Başlık: KİTAP TANITIMIYazar(lar):BAŞ, EyüpCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000826 Yayın Tarihi: 1999 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KİTAP TANITIMIYazar(lar):BAŞ, EyüpCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000826 Yayın Tarihi: 1999 PDF"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİT AP TANITIMI

Ar. Gör. Eyüp BAŞ

Thomas Walker. ARNOLD, İntişiir-ı İsliim Tarihi, tre. Halil Halid, Sebilürreşad, Istanbul 1343/1924.25, 444 sh.; Sadeleştirme: Hasan Gündüzler, Akçağ Yayıncllık.No: 9, Eskin Matbaası, Ankara 19711, 597 sh.; Akçağ yay.-No: 24, Matbaş Matbaacılık, Ankara

19822,424 sh.

XVIII. yüzyıl sqnları ve XIX. yüzyıl başları~dan itibaren gerek do-ğuda gerekse batıda Islam tarihi sahasında, diğer Islami ilimlerde 'olduğu gibi, küçümsenemeyecek ölçüde inceleme ve araştırmanın yapıldığı bir gerçektir. B u ilmi hareketlilik içerisinde yer alanlardan birisi de 1864-1930 yılları arasında yaşamış olan Ingiliz .araştırmacı Thomas Walker Ar-nold'dur. Encylqpaedia ofislam'ın ilk.neşrinin editörü olan Arnold, 1921 yılında Londra Universitesi Arap ve Islam Araştırmalan profesörlüğüne get~lmiş ve ölümüne kadar bu görevde kalmıştır.

Arnoid'un tanıtımını yapacağımız İntişar-ı İslam Tarihi eserinin özgün adı "The Preaching of Islam"dır. İlk baskısı 1896 .yılında Ali-garh'da yapılan bu eserin qaha sonra çok sayıda baskısı yapılmıştır. Bu önemli eseri Muhammed Inayetuııah Urduca'ya (MuhaII!med Oa'vete İslam, Agra 1898), Ebu'l-Pazl İzzeti (Tarihi-i Güstereş-i Islam, Tahran

1354 h.) ve Habibı;ıllah Aşuri (İlel-i. Güstereş-i İslam, Tahran 1357 h.) ı:arsça'ya, Hasan ıbrahim Hasan, ısmail en-Nehrayi ve Abdü1mecid Abidin (ed-Oa've ile'l-İslam, Kahire 1947, 1957, 1970) Arapça'ya tercü-me etmişlerdir. Türkçe ter~ütercü-mesi ~e Çerkeş Şeyhizade Mütercim H~lil Halid tarafından yapılarak Intişar-ı Islam Tarihi adıyla yayınlanmıştır (is-tanbul 1343/1924). ,

Sebilürreşad'ın isteğiüzerine bu eseri tercüme ettiğini belirten Halil Halid, yine mukaddimesinde "Bu eseri ikinci tab'ından terceme eyledim. Birinci tab'ı 1896 senesinde yani bundan yirmi sekiz sene rnukaddem vukı1 buldu. Müellifi işte o sene Londra'da tanımıştım. O vakit bu eseri hazırlamak için sekiz sene çalıştığını söylemişti, fakat 1913 senesi vukua gelen ikinci tab'ı için daha birhayli senelerçalışmış olduğu zahirdir" demek suretiyle Arnold'a yakınlığı sebebiyle bu iş için kendisinden rica-da bulunulduğuna ve çalışmanın değerine işaret etmiştir.

(2)

-İslam medeniyeti ve sanatı tarihi üzerine bir çok eseri bulunan Ar-nold ve Mütercim Halil Halid hakkında aslında zikredilebilecek hayli bilgi vardır. Bir kitap, tanıtımı (;alışma~ınd<" ançak bu k~dar bahis konusu edilebilecek bu hususu kısa .;!~çerek Intiş,ır-ı Islam Tarihi 'nin içeriğini, tercüme ve sadeleştirmesini e~as alarak gözden geçirmek yerinde olacak-tır.

ESERİN BÖLÜMLERi:

Eser giriş ve netice kısıır.lannın yer aldığı bölümlerle birlikte toplam on üç bölümden oluşmaktadır.

Birinci Bölüm: Bu bölüm giriş kısmının yer aldığı bölümdür.

Mis-yo~erli ve misyonersiz dinlerrı tanımlarının yapılmaya çalışıldığı bölüm-de Islam, Hıristiyanlık ve Buca mezhebi gibi misyonerli bir din olarak ad-dedilmektedir. Misyonerli dinden mak~;adın, dini ilk tebliğ edenin ve ondan sonra gelen haleflerinn, hakkı ya)mayı ve mümin olmayanların imana getirilmesinin mukaddes bir görcv mertebesine çıkarıldığı din ol-duğu belirtilmektedir. Bu tan: ma göre Amaıd, Müslümanların kendi din-lerinin doğruluğu hiliındaki sağlam iradelerinden dolayı İslam'ın öğreti-lerini ve müjdeöğreti-lerini, her gidikleri memleketlere götürmek vazife ve ilhamını kendilerinde bulduklarını ifade etmekte ve bu bakımdan İslam'ın bir dereceye kadar misyonerli bir din oldu~u hükmüne varmaktadır.

Daha sonra İslam'ın, Hi..Peygamber'den itibaren başlayan ve kısa sürede üç kıtaya ulaşan yayılıta süreci :izet olarak verilmektedir. Amold bu süreç içerisinde yürütülen l1lisyonerlik faaliyetleri ve ruhunun izlerinin birtakım öfkeli kişilerin davrc.nışlarında <Janamayacağı gibi, bir elinde kılıç diğerinde Kur'an buluna r bazı MüslLman cengaverlerin teşebbüsle-rinde de aranmaması gerektiğıni vurgulayarak, misyonerlik ruhunun, dün-yanın her tarafına dinlerini ::aymaya çalışan sakin ve gösterişten uzak Müslüman vaizlerin ve tacirlerin faaliyetleıinde aramak gerektiğini belirt-miştir. Bu davet metodunu .:Ilr'an'ın bir~:okayetle açıklamış olduğunu' belirten Amold, bu ayetlerder örnekler vermiştir.

Arnold bu eserinin İslam'ın bir tebşi'r tarihi olduğunu belirtmekte, İslam tarihlerinin ötesinde bc~risinde bulu:ıabilecek zorla dini telkin ör-neklerinin tescili amacında () madığını vuıgulamaktadır. Avrupalı. birçok yazarın maalesef bu tür örnek i~ri büyütmeye çok önem vermiş oldukları-nı ve bu örneklerin unutulmunası için ellerinden geleni yaptıklarını be- . lirtmektedir.

İkinci Bölüm: Bu bölümde İslam'ın bir mübeşşiri sıfatıyla Hz. Mu~

hamn:ıed (S.A.S.)'nin hayatı aJatılniaktadır. Olaylann işleniş tarzı tama-men Islam'ın nasıl yayıldığı ı.i:~erindeyoğunlaşmakta; şiddet, zor kullan-ma ve savaşlann etkisinin olkullan-madığı bir y~yılkullan-ma vurgulankullan-maktadır.

(3)

KİT AP TANITIMI 717

Arnold burada, Hz. Muhammed'inzaten sayıca çok kabank olan ter-ceme-i hallerine bir yenisini ilave etmek maksadında olmadığım ifade et-mektedir. Daha ziyade O'nun hayat satbalanndan yalnız birisi olan mü-beşşir ~ıfatı ile hayatının incelenmesinin kastedildiğini belirtmektedir. çünkü Islam'daki tebşir faaliyetlerinin gerçek vasfı ancak O'nun hayatı-nın bu yönden incelenip değerlendirilmesiyle mümkündür.

Daha sonra Amold, Hz. Peygamber'in İslam'ı tebliğ yolunda yaptığı ilk çalışmalan ve Hicret'ten önce Mekke'de ilk Müslüman olanlan, bun-lara yapılan işkenceleri, Medıne'ye hicret etmelerini, Müslümanlann Medıne'deki durumlannı anlatmakta ve özellikle kıblenin değişmesiyle (Bakara 149-150) ümmet hayatının başlangıcı konulannı ele almaktadır. Aynca İslam'ın hitabının, Araplarla birlikte bütün insanlığa olduğunu be-lirterek buhususu ayetlerle delillendirmektedir. İslam'ın yayılışı ve Arap-~an hidayete erdirmek için Hicret'ten sonra yapılan çalışmalar ve Islam'ın temel prensipleri ile cahiliye devri Araplannın anlayış ve yaşa-yış tarzlan arasındaki tezat üzerinde durarak bu bölümü tamamlamıştır.

Üçüncü Bölüm: Batı Asya'da Hıristiyanlar arasında İslamiyet'in ya-yı.ışı bu bölümün temel konusudur. Hz. Muhammed'in vefatından sonra Arap milletinin dört b~r tarafa yayılışı ve yaptıklan fetihler, Hıristiyan olan Bedevı Araplann Islam'ı kabulleri, Müslümanlann kazandığı ilk ba- . şanlann sebepleri, Hıristiyanlık'ta kalmak isteyenlere karşı Müslümanla-nn göstermiş oldukları büyük müsamaha, şehirlerdeki halkın durumu, bir-birleriyle amansız bir şekilde çarpışan Hıristiyan tarikatlannı uzlaştırmak hususunda Herakliyüs 'ün giriştiği teşebbüste uğradığı başansızlık; Arap-lann, Suriye ve Filistin'i fethi y'e buradaki halka göstermiş olduklan tole-rans, bazı kayn~arda Hz. Omer'e atfedilen aman dilerne mukave-lenamesi (Ahd-i Omer) ve bunun mevsı1kiyeti hakkındaki tartışmalar; cizyenin himaye edilmek ve askerlik hizmetlerinden kurtulmuk için öden-diği; İslam hakimiyeti altında Hıristiyanlann durumu, Hıristiyanıann yük-sek memurluk makamlannı işgal etmeleri ve çeşitli yerlerde yeniden kili-seler yapmalan, Nastı1ri kilisesinin canlanması, Bizans kilisesine karşı vukı1 bulan ayaklanmalar, Hıristiyanlar hakkında alınan bazı se~ tedbirle-re yol açan hadiseler, Haçlılar ve bunlann arasında vukO bulan Islam dini-ni kabuııenmeler ile Ermeni ve Gürcü kiliseleri hakkındaki mülahazalar bu böliimdeüzerinde durulan başlıca konulardır.

Dördüncü Bölüm: Afrika'daki Hıristiyan milletler arasında İslamiyet'in yayılışının işlendiği bu bölümün belli başlı konulan şunlar-dır:

Mısır'ın fethi ve kendilerini Bizans zulmünden kurtardıklan için Arap fatihlerini kollannı açarak karşılayan Kıptller; Müslümanlann idare-si altında Kıptllerin durumu; rahiplerin birbiri ile olan mücadelelerinden bıkan halkın İslam'a koşusu; rahiplerin halkı ihmal edişi ve rüşvet yiyici-likleri; Müslümanlann Nubiyalılarla olan münasebetleri ve Nubiyalılann

(4)

tedrici olarak Hıristiyanlık':an uzaklaşıp İsHim'a yönelmeleri; Arapların Kızıldeniz'i aşıp HabeşistHl'a gelişleri; 14. asırda Habeşistan'da y'apılan İslam'ı yayma faaliyetleri Ahmed (iran'ın Müslüman oluşu ve IsHim'ı tebliğ için verdiğj mücadelı~; Arapların Kuzey Afrika'ya girmeleri; VII. asırda Kuzey Afrika'da m(:~klin Hıri!>tiyanların miktarı; buralarda Hıristi-yanlara baskı yapıldığı hakk.nda ileri sürülen delillerin, bölgede uzun müddet ayakta kalmış olan ::-ııristiyan kiliselerinin varlığının bilinmesi se-bebiyle asılsız bir iftira old uğu konuları üzerinde durulmaktadır.

, Beşinci Bölüm: Bu

t

(',lümün ana konusu İspanya Hıristiyanları

ara-sında İslamiyet'in yayılışdır. Bozulan kilise müesseseleri, Hıristiyan din adamlarının içine düştükkri karmaşa, kavga, sahtekarlıkları ve rüşvetçi-likleri, Yahudilerin ve esi~lerin yaşadıkları sefil hayatın ve müslümanla-nn müsamahasının bölgede islam'ın kolay yayılmasina et~li olduğunu yurgulamaktadır. Arap edc:hiyatı ile meşgulolan Hıristiyan Ispanyolların, Islam'ı kabullerinin sebepleri, Kurtuba'da kendi kendini ölüme sürükle-yen Hıristiyanlar ve ihtidL edenlerin miktarı da üzerinde müstakil olarak durulan hususlardır. Ancal;: bölgede :.'apılan mücadeleler ve oluşan kültür-sanat konunun dışında tutılınuştur. Müslümanların Hıristiyanlara karşı olan olumlu tutuml~rı örreklendirikrek sergilenmiştir. 1502 (h. 908) yı-lında Ferdinand ve Izabella tarafından ç:ıkarılan bir fermanla İspanya kral-lığı dahilinde İslam dinirirı yasaklznmasıyla, Endülüs Müslümanlarının içine düşürüldükleri zor durumlar ca dile getirilerek, haksızlığa uğratıl-dıkları belirtilmiştir. .

. Altıncı Bölüm: Avnıpa'da Türkler idaresindeki Hıristiyanlar

arasın-da ıslamiyet'in yayılması wnulu bi\lümün başlangıcında Amold, kısaca Osmanlı devletinin kurul'J ?indan bah~ettikten sonra İstanbul'un fethiyle daha geniş çapta başlayan Müslüman-Hıristiyan ilişkilerini değerlendir-miştir.

Türklerin ilk iki asır zarfında Hıri:;tiyan tebaa ile olan münasebetleri; II. Mehmed tarafından RUJn kilisesine tanınan geniş haklar; Osmanlıların Hıristiyanlara sağla~ığı JT,(:nfaatler; çoı;uk vergisi ve cizye; mecburi itida-ların seyrek oluşu; Islam ın yayılmasma hizmet eden amiller; Hıristiyan-lık kilisesinin bozulan dumJTlu; Run kilisesini Protestanlaştırmak için gi-rişilen teşebbüslerin başınsızlığa ui~rayışı; Rum rahiplerinin çirkin hayatı ve bunun yanında Osman:! Türklerinele görülen ahım üstünlük; Hıristi-yan esirlerin din değiştirmeleri; Arnavutluk'un fethi ye İslam'ın buraya girişi; Arnavutların istiklalperver ruhtm; Arnavutları!1 Hıristiyanlık hak-kındaki inançlarının bom.ması ve bunun sebepleri; Islam'ın Sırbistan'a girişi (1389) ve Türklerle Sırplar arasında yapılan ittif~; Bosna'nın duru-mu ve Bogomiller; Bogc ı::ıiller'in sapık mezhebi ile Islam itikadı arasın-daki ,benzer noktalar; Gid ve buraarasın-daki baskıcı Venedik idaresi; adanın Türkler tarafından fethi ve iyi muamele neticesindeki itidalar hakkındaki değerlendirmeler bu bölümdıe ?zerinde durulmuş olan başlıca konulardır.

(5)

KİT AP TANITIMI 719

Yedinci Bölüm: İran ve Orta Asya'da İsUim'ın yayılmasının konu

edildiği bu bölümde, öncelikle müslümanlar zabtettikleri sırada İran'ın dini durumu incelenmiştir. Resmı mezhebin Zerdüştlük olduğu, bu mez-hebiı:ı rahiplerinin devlet ve diğer din ile mezhepler üzerindeki bas~ları-nın, Iranlılara cizye karşılığı her türlü himaye ve özgürlüğü tanıyan Islam hakimiyetinegirmelerini hazırlayan faktörler olduğu belirtilmiştir. Ayrıca İranlıların eski inançları ile Islam itikadı arasındaki benzerliklerin, İslam'ın kolayanlaşılıp yayılmasında etkili olduğu vurgulanmıştır. Yine Arapların müsamahasının; IsmatllIerin misyonerlik sistemlerinin, Abdul-lah b. Meymun'un M. 9. asır başlarındaki faaliyetleri anlatılmaktadır . . İslam'ın Orta Asya ve AfgaIiistan'a girişi üzerinde de durulinuştur.

Sekizinci Bölüm: Bu bölümde temel konu Moğollar ve Tatarlar

ara-sında İslam'in yayılmasıdır. Moğolların b~zı İslam beldelerini (Buhara, Semerkant, Belh, Bağdat) işgali; buralarda Islam'ın gelişen kültür ve me-deniyetinin çiğnenmesi, Moğolları kendilerine çekmek için Budizm, Hı-ristiyanlık ve IsUimiyet arasında dünya tarihinde b~nzeri görülmemiş bir rekabet; onların asıl dini olan Şamanizm'in tarihi; ıslamiyet'in karşılaştı-ğı güçlükler; bazı Moğolhükümdarl~rı tarafından Müslümanlara yapılan zalimane muameleler; Moğollardan Islam' a ilk girenler; Müslüman olan Berke Han'ın hayatı ve Buhara'ya gelmiş olan bir ticaret kervanındaki müşlümanlarla yaptığı teşebbüsünün başarısızlığa uğrayışı; son zamanlar-da ıslamiyet'in Rusya'da yayılması ve Sibirya'daki Tatarların din değiş-tirmeleri; yine Tatar mollaların M. XVIII. asırda Orta Asya'daki Kırgızla-ra yönelik gerçekleştirdikleri misyonerlik faaliyetleri ve i731'de Kırgız ülkelerinin Rus hakimiyetine geçişi, bunların XVIII. asırdan XIX. asrın ortalarına kadar şamanist oldukları bu bölümde üzerinde durulmuş olan başlıca hususlardır.

Dokuzuncu Bölüm: Hindistan'da İslamiyet'in yayılışının

incelendi-ği bu bölümde; Hindistan'daki çeşitli halk sınıfları ar~sında İslamiyet'in yayılması, Müslüman hükümdarlar tarafından yapılan Islam propaganda-sı, Racputlar ve diğer halksınıflarının ihtidası, Güney Hindistan'da vukO bulan tebşlr faaliyetlerinde Müslüman tacirlerin rolü, Haydar Ali (1767-1782) ve TipO Sultan (1782- i799) devirlerinde cebri ilitida hareketleri üzerinde durulmakta ve cebri ihtidanın hiçbir kıymetinin olmadığı değer-lendirmesi yapılmaktadır.

\ i .

i Ayrıca XII. asırda Islam'ın Maldiv ve Lakadiv adalarına Arap ve

İranlı müslüman tacirler vasıtasıyla girişi, Sind, ~ölgesinde İslam'ın yayı-lışı, Bengal'daki durum ve bu bölgede kurulan Islam hakimiyeti, Kast sis-teminin tezahürü olarak maddı ve manevı baskı altındaki kesimin kitle halindeki ihtidaları ile İslamiyet'in Keşmir ve Tibet'te yayılışı da doku-zuncu bölümde yer ~lan konulardandır.

Onuneu Bölüm: Çin'de'İslamiyet'in 'yayılışının incelenmesine

(6)

de-ğerlendirilniiştir. Arapların Çinlilerle olan ilk münasebetleri, İslamiyet'in Çin'e girişi hakkında halk ar:ısında ağızdan ağıza aktarılan kıssalardan elde edilen veriler değerlendirilmiştir.

Daha sonra Tang hanedamnın hakım,yeti altında Müslümanlar, Mo-ğolların Çin'e nüfuzu, Ming :lm~danının hakimiyeti altında Müslümanla-rın durumu ve Müslüman Çiıılilcrin dinlerini yaymak için yaptıkları faalİ-yetler üzerinde durulmuştur. '

On Birinci Bölüm: AfrJ:a'da İslamiyet'in yayılışının ele alındığı bu

bölümün belli başlı konuları şunlardır: Arapların Kuzey Afrika'yı fethi ve Berberllerin ihtidası; AbduLatı b. Yasin'in faaliyetleri; İslamiyet'in Sudan'a girişi ve İslam miibeşşirlerinin faaliyetleri sayesinde kurulan Müslüman krallıklar; Danfodiyo ve Osman el-Emlr Ganıile Kadiriye, Ti-caniye ve Senusiye tarikatı mensuplarının .İslam' ı yayma gayretleri; Batı sahillerinde, Aşhanti'de ve Dahomey'de Islam'ın yayılması; Afrika'nın doğu sahillerinde ve Somali de İslamiyet'in yayılışı ve Ümit burnu müs- , temlekesinde İslamiyet' in du nımu.

On İkinci Bölüm: Bu bölümde ise Maleya takımadalarında İslamiyet'in yayılması incelenmiştir. Maleya takımadaları ile Arabistan ve Hindistan ~asındaki ilk roünasebeplerin genel olarak ticaret vasıtasıy-la başvasıtasıy-ladığı; Isvasıtasıy-lam'ın Sumatra, .Cava ve Borneo adavasıtasıy-lanna giriş şekli ve yapılan dini yayma faaliyetkd; ıslamiyet' in Selebes, Filipin, Sulu ve Mo-luka adalaı:ına giriş tarihi ve buralarda yapılan İslarnı tebşir çalışmaları ve buralarda Islam'ın kolay yqılmasının s,~bcpleri üzerinde durulduğu bu son bölümde daha çok Müslüman tacirlerin bu bölgelerde ticaret merkez-leri oluşturarak yerleşmemerkez-leri, yöre halkın tn kadınlanyla evlenmeleri, yer-lilerin dilini öğrenmeleri, adetlerine saygı göstermeleri, şahsi ehemmiyet-lerini artınnak için birta~Jm eserler satın almaları ve memleketin asilzadelerinin aralarına ka:ışa:rak it~bar elde etmeleri, siyasi ve sosyal alanda örnek yaşantı sergiJ.:::meleri, Islam'ın büyük bir şevkle öğrenilip

kabulünü sağlamıştır. i

On Üçüncü Bölüm: Netice kısmının yer aldığı .bu bölümde Amold,

dünyanın her tarafına yayıl!Tıa imkil.nı bulmuşolan Islam dininin yayılı-şında etkili olmuş olan unsurLarı özetle bir araya toplamıştır.

Eserinin başlangıcında yaptığı İslam'ın misyoı:ıerli din olduğu değer-lendirmesine sonuç kısmında ôa değineli Arnold, Islam' da belli esaslara dayanan misyonerlik teşkiliitınm olmadı ~i kanaati!1e ulaştığını

belirtmi.ş-tir. Ancak Hıristiyanlık'taki manastır railipliğine IsHimı mezhep ve tari-katların teşkilat benzerliği arzettiğini beLirtmiş ve bunları istisna tutmuş-tur.

Müslüman mübeşşirlerin hangi sınınardan oluştuğunu sıralarken, er-keklerin ve kadınların ferdi faaliyetlerinin yanı sıra, Müslüman harp esir-leri ve Müsliiman tacirler sınıfını zikretrniştir.

(7)

KİT AP TANITIMI Arnold daha sonra ise Müslümanlann İslam davetindeki başanlan-mn sebeplerini şu şekilde sıralamıştır:

1. İslam akaidinin sadeliği: Bu sade görüş bir adamın imanını dene-mek istemez, özel bir idrak zorluğu da getirmez ve çok zayıf kültüre sahip bir insanın anlayış gücüne dahi sığar.

2. Fütuhat ve gelişmenin sırrı, hikmeti: Başka hiçbir dini ve milli sis-temde ~enzeri görülmemiş şekilde "ölümden korkmayı zül sayan bir ilham". Işte bu Müslümanlara sağlam azim, irade, kuvveti, şikayetsiz bir sabır, en acı felaketler karşısında teslimiyet ve tahammül kazandırmıştır.

3. Namaz, zekat, hac ve oruç ibadetlerinin İslam'ın tebşirindeki rolü: Beş vakit namaz ve cuma namazı mühtedi kazanmak ve kazanılan mühtedileri muhafaza etmek hususlarında çok tesirli olur.

Zekat ve oruç, mü' minierin kardeşliğini daima hatırlatmaya vesile

olan bir vazifedir. .

Hac, dünyanın çeşitli yerlerindeki ayn milletlere mensup ve çeşitli dillerle konuşan mü'minlerden bir cemaatin, kilometrelerce uzaklardaki ülkelerinde her gün beş vakitte kıble olarak yüzlerini çevirdikleri mukad-des yerde, senede bir defa toplu olarak ibadet etmelerini gerektirir. ,Mü'minlerin fikirleri üzerinde müşterek hissi ve dini bağlılık dairesinde bir kardeşlik tesiri meydana getirmek için hiçbir sisteme ait deha bundan daha iyi bir tedbir tasavvur edemez.

4. Özellikle Afrika'nın ve medeni olmayan ülkelerin insanlanna, gö-rünmeyen bir mabut karşısında defalarca secdeye kapanan zengin Müslü-man' tacirlerin etkisi.

5. Müslümanlann fehettikleri bölgelerde gayr-i müslimlere inanç ve ibadet hürriyeti tanımalan. Tarihte bu durumun istisnai uygulamalanol-muştur. Bazı yetki sahipleri gayr-i müslimleri zorla.İslam'ı kabule zorla-mıştır. Ancak bunlar şahsi uygulamalardır. Çünkü Islam bunu tasvip et-memiş (Bakara 256; Yunus 99-100), dinde zorlama yapılamayacağı hükmünü koymuştur.

Arnold muhteva yönünden çok kapsamlı ~lan bu eserini,' İslam' ın yayılışında etkili olduğuna inandığı bu özellikleri dile getirerek tamamla-mıştır.

DEGERLENDİRME

Bu eser İslam'ın, zuhurundan geçen asnn sonlanna kadar, nerede, nasıl ve ne şekilde yayıldığını incelemektedir. Arnold'un birinci baskının önsözünde belirttiği gibi eser, tebliğ çalışmalarının bir biyografisidir.

(8)

722

i

i

'

, i

. EYÜP BAŞ

Öncelikle belirtmek gere dr ki, Amold'un eserinde işlemeye çalıştığı İslam'ın yayılışının tarihi, alacildiğine geniş bir konudur. Asıl branşı fel-sefe olan Amold, kendisini h:~::zaman bu konuların dışında hissetmiş ol-masına ve kendisine güvenerrıemesine rağmen bu eserini kaleme almıştır.

Amold'un birçok konudı kilise kayıtları ve Hıristiyan misyonerleri-nin İslam dini haIqandaki su Jjektif raporlarına dayanarak hazırladığı bu eser, her ne kadar Islam'ın yı:.~rılışıhakkında umumı fikirlerve~.ekte ise de kaynak kullanımı itibariyl,~ tat!llin ~:dici olmaktan uzaktır. Omeğin, Osmanlı döneminde Balkanlar'da ıslamiyet'in durumu incelenirken, Os-manlı mirası arşiv belgelerire (kadı sicilleri, tahrir defterleri vs.) hiç el sürülmemesi bunun en tipik ('rneklerinden biridir. Sadece kilise kaynakla-n ve Batılı yazarlardakaynakla-n yarar:mılmıştır. Oysa ki, Osmanlı arşiv belgeleri-ne dokunmadan böylesibelgeleri-ne örernlibir konuyu ortaya koymak tatmin edici olamaz. Halbu~kilise kayn aklarıOsmanlıların şahsında İslam dininin, Avrup~ ve Balkanlar'da kazilndığı erişilmez güee genel manada bir "ha-yıflanma ve yazık oldu Hristiyanlığa" edasıyla bakmaktadırlar. Ancak Amold, objektif ilim adamı phsiyetine :;ahip olmasLsebebiyle, kaynakla-rın sübjektifliğini bertaraf etmiş görünm::kte, yanlı fikirlerine katılmadığı-nı zaman zaman ifade etmekt,~dir. Bu konuda, Osmanlıların başarıları ile İstanbul'un düşüşünü kronobjik olarak yazan Hıristiyan tarihçi G. Parn-tzes'in "Bir tarih yazarının vadfesi; ne kıskanmak, ne kin beslemek ve ne de sevdiği bir tarafı tutmak cl malıdır. O, birinin lehine maddı bir menfaat karşılığında fazla mübalağad;ı bulunmal<tan da salönmalıdır. Onun vazife-si, sadece ve sadece iki taraf arasında cereyan eden hadiseleri ve teati edi-len sözleri zikrederek geçm:ş zamanı bize oldu,ğu gibi öğretmekten iba-rettir" idealine uymaya çalış1i~ını belirtmt:ktedir.

Bibliyografyası 0lmaya1 eserin dipnotlarından tespit ettiğimiz kada-nyla Amold eserinde, batılı ,Jirçok araştırinaemın (A. Dozy, Edward Gib-bon, August Müller, Caetani, A. von Kremer, E. Renaudot, Ignaz GoJdzi-her, H. Lammens, A. Spren,~,~r;G. Finlay, G. Pharntzes) çalışmalarından faydalanmış olmakla berabı,~r;.bir ,Çoğu Arapça baskılarından olmamak üzere Müslüman müelliflerin (ıbn ıshak, ıbn Sa'd, Mesudı, Taberı, Ezdı, BelazOrı, İbn Hazm, Ebu Yusuf, İbnü'l-Esır, İbn Hallikan, Yakut el-Hamevı., Makrizı, Münavı~ ibn Batuta, Istahrı, Narşahı, İbn Havkal, Şeh-ristanı, ıbn Haldun, Muhammed Kasım Firişta1), Bahadır Han, Mirza Mu-hammed Haydar ve Nurulld Şüşterı) genel veya mahalli tarih eserlerin-den de istifade etmiştir.

Tanıtırnda tercümesini kullandığımız eserin dipnot uygulaması belli bir esas dahilinde değildir. Arıcak bu düzensizliğin kısmen tercüme ve sa-deleştirmeden kaynaklandığuı zannediyoruz. Eserin tercümesini ve sade-leştirmesini karşılaştırmalı olarak incelediğimizde, her iki çalışmanın da artıları ve eksileri olduğum: görüyoruz. Tespitimize göre Halil Halid ter-cümede Amold'un kullanöğı birçok eseri ismen zikretmemiş, bunları Hasan Gündüzler tespit ederek eklemiştir. Hasan Gündüzler'in de İslam

(9)

KİT AP TANITIMI 723

Tarihi literatüriine yabancı olduğu özellikle Arap .müelliflerin ve eserleri-nin)simlerinin yazımında dikkati çekmektedir. (ıbn Halegan, Vasfıyett-ül-Ayan, s. 80; Ibn Haldun, Kitab'ül-ıbar ved-Oivan'ul-Mübteda, s. 342 benzeri kullanımlar)

Konuların işlenişinde zaman zaman dağınıklık sözkonusudur. Bazen kronolojik olarak önce verilmesi gereken bilgiler sonra verilmiş, bazen de yapılan açıklamalara başka konulara değinildikJen sonra yeni ilavelerde bulunularak anlatım bütünlüğü bozulmuştur. Omeğin yazarın, Türkler arasında İslamiyet'in yayılışın.ı işlemeden önce, Avrupa'da Türkler idare-sindeki Hıristiyanlar arasında ıslamiyet'in yayılmasını işlemesini, konula-. n bölgelere ayırarak işleme tarzına bakarak kabul edilebilir bir gerekçe olarak görebiliriz. Ancak Orta Asya'da İslam'ın yayılışım işlerken Türk-lerin Müslüman olmalarına pek önem veimemesini ve daha sonra tslam dininin yayılmasında gösterdikleri hizmetleri kısa bir şekilde geçiştirme-sinin bir gerekçesini ise tesbit edemedik.

Birtakım düzensizliklere rağmen Amold, başarılı bir çalışma vücuda getirmiştir. çünkü o, bu eseri ile geniş bir coğrafi mekana yayılmış olan ıslamiyet'in nasıl yayıldığını aydınlatmaya çalışmak gibi zor bir iş ger-çekleştirmiş ve bu uğurda bir şeyler yapıl~bileceğini.göstermiştir. Eserini Farsça'ya tercüme etmiş olan Ebu',ı-Fazl Izzeti'nin (Islam'ın Yayılışı Ta-rihine Giriş, çev .. Cavit Kaytak, Istanbul 19~4) ve Arapça'ya tercüme etmiş olan Ha~an Ibrahiı:n Hasan'ın (tntişaru'l-Islam fi Kiirreti'ı-tfnkiyye, Kahire 1984; Intişaru'l-Islam ve'I-ArUbe fi Ma yellha es-Sahrau'l-Kebir, Kahire 1957; İntişaru'l-İslam beyne'l-Mogol ve't-Tatar, Kaliire ?) bu alanda çalışmalar yapmış olması Amold'un etkisi altında-kalmış olma ih-timallerini akla getirmektedir.

Son olarak İslam' ın yayılış sürecinde özellikle kadınların, tacirlerin ve harp esirlerinin İslam'ı tebliğ gayretleri hakkında bilgi edinmek ve özel çalışma yapmak isteyenlerin bu eseri mutlaka okumaları, faydalan-maları gerektiğine işaret ederek değerlendirmemizi noktalıyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

(durum), bertaraf edilmiş görünüyor: Kendi arsası üzerinde başka­ sının malzemesi ile inşaat yapan kimseyi, bunu kendi emeği veya kendi işçileriyle yapmasına yahut

İlk Türk Aile Hukuku «code»unu teşkil eden 157 maddelik 1917 Hukuk-i Aile Kararnamesi böyle bir espri ile hazırlandıktan sonra, Mecelle'nin neşir ve ilânmdaki usul

2 Lisans yönetmelikleri ve ders programları için Mumcu, age., s.. BÎR YÖNETMELİK ÇALIŞMASI 5 İhtimalleri arttırmak mümkündür. Sonuçda belki bütün bu unsurlar şu veya

Geçmişteki temeli, borç idaresi, vergilendirme tekniği ve poli­ tikası açısından bu eleştiriye açık özelliklerini belirttikten sonra. MDV nin teknik incelenmesine

stand an Geld öder Geldesvvert die Summe von 300 USA Dollar (5000 türkische Lira) übersteigt, sind Landgerichte zustaendig. in Ankara, is­ tanbul und izmir sind beim

Hukuk düzeni, yalnızca bir normlar sistemi özelliğini taşımamakta, hukuk normlarının geçerliği ve yürürlüğü toplumun benimsemesine, organize devlet gücü

Türk Ticaret Kanunu'nun Birinci maddesinde yer verilen ku­ ral ile İsviçre Borçlar Kanunu'nun ticarî hükümleri de kapsadığı gözönünde tutulduğunda Ticaret Kanunu ile

Vatandaşlığa alınmanın iptali müessesesi yolu ile bir kimse­ nin Türk Vatandaşlığını kaybedebilmesi için, sonradan Türk Va­ tandaşlığını iktisap etmiş ve bu