• Sonuç bulunamadı

[Son Halife Abdülmecid Efendi'nin ressamlığı ve ölümü]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Son Halife Abdülmecid Efendi'nin ressamlığı ve ölümü]"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

&ı<ol i

SON HALİFENİN RESSAMLIĞI

Taha TOROS

Osmanlı hanedanlığı sırasında hayli şairler, musikişinaslar ve

hat

sanatkârı yetişmiştir. Son Halife Abdülmecid Efendi, ise ressamlığı - profesyonel olarak - Avrupada da sürdüren yegane sanatkârdır.

Abdülmecid Efendi resme küçük yaşta başladı. Başardı manzaralar, genellikle portreler yaptı. Devrin tanınmış edip, şair ve sanatkârlarıyla dostluk kurdu. Edebiyatımızın ünlü simalarım, bu arada, Recaizade Mahmut Ekrem’ i, Abdülhak Hâmid’i, Tevfik Fikret’i tuvaline geçirdi. Usta bir portre ressamı olduğunu gösterdi.

Abdümecid Efendi, portre ve manzaralardan başka, siyasî tablolar da yaptı. 31 Mart Vakası üzerine, Milli Meclis tarafından tahttan indirilmesine karar verilen Sultan Abdülhamid’ e bunun bildirilmesini tasvir eden tablosu, sanatının gücünden çok, o günü yaşatan tarihi bir vesika niteliği taşır.

Yine Abdülhamit idaresine karşı, gizliden gizliye canlanan hürriyet fikirlerini “Sis” manzumesinde sembolleştiren Tevfik Fikret’ ten aldığı ilhamla yaptığı “Sis” tablosu, o karanlık günlerin tam bir ifadesidir. Karanlıkta, uzaktaki ışığa koşanların duygularına tercüman olandıu siyasi tablo, Tevfik Fikret’in evinde, bugünkü Aşiyan Müzesi’nde asılıdır. Abdülmecid Efendi, ölünceye kadar fırçasını elinden bırakmamıştır. Nice’te ve Paris’te yüzlerce tablo yapmış, sergilere katılmış, karakalemden pastele kadar, resim aletlerinin hepsini kullanmış, genellikle yağlıboyada sanatkarlığım göstermiştir. Klasik yönü ağır basan, fakat renkleri çok parıltılı bir ressamdır.

Sanıyorum ki, son halife Abdülmecid Efendinin ressamlığına dair, kapsamlı olarak ilk makaleleri yayınlayanlardan biriyim.

Bir konferanstan sonra 1970 li yıllarda, dönemin kültür ağırlıklı gözde dergisi olan

(Hayat)

da Abdülmecid Efendi ile ilgili iki makale yayınladım. İlki (Halife ressam) olarak bir tablosunun Amerika’ da - o günkü para değerine göre - üstün bir fiyatla satışıyla ilgiliydi. Diğeri aynı zamanda yetenekli bir resim eleştiricisi olan Abdülmecid’in, şehzadeliği sırasında, Galatasaray’daki sergilerde yer alan eserler hakkında kendi el yazısıyla görüşlerim

içermekteydi. Zekai Paşa, Halil Paşa, Çallı, Feyhaman, Şevket (Dağ), Hoca Ali Rıza, Adil, Nazmi, Agah ve Binbaşı Ali Rıza ile ilgiliydi.

Daha sonra (Halifeliğin Kaldırılışının yıldönümü) vesilesiyle

(Milliyet)

gazetesinde 3 - 7 Mart 1987 günlerinde 5 makalem yayınlandı.

Bu yazı serisi yıllardan beri tasarladığım (Son Halifenin Hayatı ve Ressamlığı) adıyla hazırlamaya başladığım büyük bir kitap tasarımından yapılmış özetleme idi. Bu kitabm önce İngilizce olarak yayınlanmasını dostlarım önermişti. Bu maksatla bu dile çevirecek olan bir yakın dosta çok sayıda dokümanlar vermiştim. Ânî vefatı üzerine, dokümanlarımın ve belgelerimin bir kısmım geri alamamanın üzüntüsünü yıllardan beri çekmekteyim. Bu konuda arşivimde bulunan çok sayıda bilgi ve belgelerle büyük bir kitap yayınlamak yegane arzumdur.

Çünkü bâzı yayınlarda, ressamımızın gerek hayatı, gerek mesleki ile ilgili olarak yanlışlıklara düştükleri görülmektedir.

Son Halife Abdülmecid Efendi’ nin - yayınlanmamış olan - anılarının bir kopyası

(2)

niteliğini taşımaktadır. Bu arada kendi hayatıyla ve ressamlığıyla ilgili notlan yer vermiş bulunmaktadır. Anılarında ilk resim hocasına da değinmektedir. Bu, eğitimini Avrupa’ da yapmış olan bir asker kökenli bir paşa’ dır.

Abdülmecid Efendi’ nin ressamlığı yarımda, belirli ve güçlü diğer yeteneği de

müzisyenliğidir. (LISZT)in etkisinde kalarak İstanbul’a yerleşen iki Macar viztüöz, sarayda Abdülmecid Efendi’ nin hocalığım yapmıştır. İlk hocası Profesör Gez De Hegyei, ikinci hocası Charles Berger’ di. Bu konuda, SKYLIFE’ in Ekim 2002 sayısmda yayınlanmış makalelerimde ilginç bilgiler yer almaktadır.

Abdülmecid Efendi’ nin müzik tutkusu, onu dünyanın dört meşhur müzik âbidesinin portrelerini yapmaya yöneltmiştir. Bunlardan (BETHOVEN) ile ilgili olanı resim heykel müzesinde, (LISZT)in portresi, hocası - yukarıda adını belirttiğimiz - Profesör De Hegyei’nin kızının evindedir. (WAGNER) portresi benim koleksiyonum arasındadır. (MOZART) m portresinin nerede ve kimde olduğu bilinmemektedir.

(3)

Son Fotoğrafı

Abdülmecid Efendi’ nin Ölümü

Türkiye’den ayrıldıktan sonra uzun yıllar Nice’ te oturan Abdülmecit Efendi son yıllarını Paris’ te geçirdi. Ne var ki Paris’teki hayatı, Nice’ deki kadar rahat geçmedi. II.Dünya Savaşı başlamıştı. Almanlar Fransa’ ya girdi. Abdülmecid Efendi - önerilere rağmen - Paris’ten ayrılmak istemiyordu. Ona göre harp birkaç ayda bitebilirdi.

Zorunlulukla Paris’ten ayrılan Abdülmecit Efendi, tekrar bu şehre döndü. Ne varki Almanlar ve özellikle Hiltler Abdülmecit Efendi’nin eski halifelik kimliğinden yararlanmak istediler. Hatta evinin içerisine Hitler yanlısı kişileri yerleştirdiler. Bu duruma özel sekreteri Hüseyin Nakip Bey engel olmak istedi Hitlerciler onu sorgusuz sualsiz hapisettiler. Uzun süre

(4)

hapishanede kalan Hüseyin Nakip Bey güçlükle bu haksız işlemden kurtulabildi. I. Dünya Savaşında, Alınanlardan takdirnameler almıştı. Bu belgeleri göstermek suretiyle işgalci

Almanların elinden kurtulabildi. r

II.Dünya Harbi sona ererken, Alman Ordusu Paris’i terk etmeye başlamıştiAŞehrin ara sokaklarında, Fransız yer altı örgütleriyle Alman askerleri arasında şiddetli çarpışmalar oluyordu. Bombalar ve silah sesleri yüzünden Abdülmecit Efendi’ nin sinirleri bozuldu. Zaten o günlerde kalp krizleri geçirmekteydi.

Sokak patırtıları arasında rahatsızlığı artan Abdülmecit Efendi, 23 Ağustos 1944 günü - rahatsız olan - kalbine yenik düştü. Geçirdiği son kalp krizi sırasında en yakini ve mahremi olan sekreteri Hüseyin Nakip Bey, Paris sokaklarındaki çatışmalar arasından, güçlükle sıyrılarak, son Halifenin son saatine yetişebildi. Halifenin cesedi 3 gün evinde kaldı. Ondan sonra Paris’ teki caminin bir odasına gömüldü.

Ölümünün Royter Ajansı, kapsamlı biyografisiyle birlikte dünyaya duyurdu.

Kızı Dürrüşahvar Sultan’ m Haydarabad’ da oluşu, oğlunun ve torunlarının uzakta bulunuşu Konuya daha ağır bir acılık veriyordu.

İslâmî kaidelere göre, ölünün yıkanması için gerekli ve yetenekli kişiler bulunmadığından bu işi sekreteri Hüseyin Nakip Bey üstlendi. Cenaze namazında Paris’te bulunan Fas’lı,

Cezayir’li ve Tunus’lu müslümanlar bulundu.

Ölümü üzerine en uzun makale N.Harold King taralından yazıldı.

Ne varki Paris’ teki caminin batı dünyasmda bir İslam Enstitüsü olarak da hizmet vermesi nedeniyle, Abdülmecid’in gömüldüğü odaya gerek duyuldu. Cesedin oradan çıkartılarak başka yere nakledilmesi gündeme geldi.

Kızı Dürrüşahvar Sultan, Babasının anavatan toprağına kavuşmasını sağlamak amacıyla, Türkiye’ ye geldi. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü Savarona yatında ziyaret etti. Babası Abdülmecit Efendi’ nin Sultan Mahmut Türbesi’nde - dedesinin yanına - gömülmesini istedi. Bu mümkün olmadığı takdirde Eyüp Sultan’a gömülmesine izin verilmesini rica etti.

İnönü, konuya olumsuz baktı. Gerekçesi şuydu: Eyüp Sultan’a gömülürse, halk arasındaki bazı kişiler orayı bir ziyaretgah yapabilirlerdi. İnönü bu konuda endişeliydi.

İnönü dönemi sona erip Demokrat Parti iktidarı alınca Dürrüşahvar Sultan tekrar yurda gelerek, Devlet büyükleriyle temasa geçti. İlgililerin görüşü özetle şöyleydi.

Halifeliğin kaldırılarak hânedan mensuplarının yurtdışına çıkartılması Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nce bir kanuna dayanmaktadır. İlgisi dolayısıyla, aynı meclisin yeni bir karar alması gerekir. Dürrüşahvar’ ın bu konudaki yazılı dilekçesi Büyük Millet Meclisinde kurulan bir encümene havale edildi. Ne varki olumlu sonuç alınamadı.

Sonunda konu Abdülmecid Efendi’nin dünürü olan Haydarabad Nizamının ilgisiyle

çözülebildi. Nizam, konuyu Suudi Arabistan Kralına yansıttı. Suudi Arabistan Devleti, Mecid Efendi’ nin cesedinin Medine’ye getirilmesine, peygamberlerin yakınında bir yere - tören yapılmaksızın - gömülmesine izin verdi.

Bu suretle Abdülmecid Efendi’ nin sandukası, Paris Camimdeki odadan çıkartılarak,

Medine’ye götürüldü. Törensiz olarak, bir akşama doğru, Peygamber’in ayak ucuna yakm bir yerde toprağa verildi. Bütün bu işlemlerde, vefakâr katibi Hüseyin Nakip Bey görev almıştı.

Bilindiği üzere yurtdışında vefat eden Osmanoğulları - gelenek olarak - Şam şehrindeki Yavuz Sultan Selim Camii’nin avlusuna gömülürler. Son padişah Sultan Vahdettin,

SanRemo’ da vefat edince, naaşı buraya götürülerek gömülmüştü. Bu geleneğin son halife Mecid Efendi için uygulanmaması - katibi Hüseyin Nakip Bey’den dinlediğimize göre - vasiyetinden kaynaklanmaktadır. Abdülmecid Efendi, Osmanlı Devleti’ nin nihayete ermesinde Vahdettin’i sorumlu olarak niteler ve:

“Beni, Hanedanımızın son bulmasına sebep olan Vahdettin’in yattığı mezarlığa gömmeyiniz.” der! Hüseyin Nakip Bey’in plağa aldığımız konuşmasına göre, vasiyeti yerine getirilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu arada sormadı­ ğınız önemli bir soruna de­ ğinmek istiyorum: Yurdu­ muzdaki telif hakları soru­ nu bu. Yürürlükteki 30 yıl­ lık telif hakları kanunu

Yaklaşık 55 milyon ışık yılı uzaktaki Virgo gökada kümesinde yer alan eliptik bir gökada olan M87’nin merkezindeki süper kütle- li karadelik, gölgesi ve olay ufkuyla

Çalışma grubuna dahil edilen hastaların nazal mua- yeneleri sonucunda premenapozal hasta grubunda has- taların %37.5’unda konka hipertrofisi, %32.5’unda nazal mukozada

Ses terapisinden 3 hafta sonra yapılan spektrografik analizlerde; vokal fold hareketlerindeki periodisite- nin düzeldiği ve gürültü komponentlerinin azalarak,

Kuroiwa ve arkadaşları ise (9), ASDH’un çapının azalmasına rağ- men, interhemisferik fissürdeki subdural hematom çapının arttığını ve bunun serebral şişme ve

In the second decade of life, young adults have endless choices, but the decisions they make depend on developing the power of the human brain to learn and reason.. Reyna, a

Morbidly obese patients positive for HBV infection were associated with older age and higher diastolic blood pressure, but not with sex, BMI, liver enzyme, blood lipid, and

膽囊切除手術後護理指導 [ 發表醫師 ] :護理指導 醫師(一般外科) [ 發布日期 ] :2011/3/17