(F o to Magazin) in Haziran nüs hasında Peyami Safa oğlumuzun yuka rıdaki serlevhalı bir yazısını okudum. Radyo konferanslarımdan birinde«Görü- lüyor ki vücudün idmanı fikir terbiye sine mâni olmak şöyle dursun onu tak viye ediyor ve insanlar medeniyete yükseldikçe bu iki terbiye arasında muvazene hâsıl oluyor. Bunlardan' birini diğerinin zararına işletmek neti cesinde ya mariz mütefekkirler veya cahil pehlivanlar yetişir ki biz ne bi rincisini istiyoruz, ne İkincisini. Bizim
sağlam vücutlü, dolgun kafalı bir
dördüncü cuma günü Tepe- başı Tiyatrosunda tertip etti ğim bir müsamerede mektebin tesisindeki maksadı halka bir nutukla izah ederken o devrin dili ile şunları aynen söyle miştim.
«Ne yazık ki birtakım mü nevverler hâlâ sporun lüzum ve ehemmiyetini takdir etmi yorlar ve spor uzviyetin» kudret makinesini beyhude yere sarf ediyor, faaliyeti: akliyeye pek az hisse bırakı yor.» Diyorlar.
Bu iddiayı hangi tecrübe ye atfen söylüyorlar? Yoksa, bizleri hamallar gibi kuvvet lerini yalnız yük kaldırmakta: kullanan kimselerle mi kıyas; ediyorlar ?
Filhakika vücudümüzüm sermayei faaliyeti maddeten mahduttur ve bittabi her uzuv masrafı lâzımını o bütçeden. gençliğe ihtiyacımız var.» Bu sözlerim den pek sarih olarak anlaşılıyor ki, vücudüne bakmıyan onu ihmal eden ve kafasını vücudünün zararına işleten mütefekkirlere tariz ediyorum.
Diğer taraftan da cahil pehlivan ların bir kıymet ifade etmediğini an latmak istiyorum.
Şair ne güzel söylüyor :
Hiç yeni birşey semanın kubbesi altında yok Bir tekerrürdür müselsel âlemin tarihi hep
Bundan otuz yıl evvel Istanbuldaı Mercan yukuşunda bir beden terbiyesi mektebi açmıştım. 1908 yılı eylülünün
1906 da Mühendishane Jim nastik muallimi Yüzhaşı Selim S ırrı, bir e t ile 50 kiloyu bir hamlede kaldırırken
ALI M ve P E H L İ V A N
Y azan: SELİM SIRRI TARCAN
Taha Toros Arşivi