• Sonuç bulunamadı

İstanbul Marmaray Projesi Örneğinde Etki Değerlendirme Analizi: Hansen Modeli Uygulaması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul Marmaray Projesi Örneğinde Etki Değerlendirme Analizi: Hansen Modeli Uygulaması"

Copied!
115
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ Kemal ÇETİN

Anabilim Dalı : Şehir ve Bölge Planlama

Programı : Şehir Planlama

İSTANBUL MARMARAY PROJESİ ÖRNEĞİNDE ETKİ DEĞERLENDİRME ANALİZİ:

(2)

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ Kemal ÇETİN

(502071806)

Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 07 Mayıs 2010 Tezin Savunulduğu Tarih : 10 Haziran 2010

Tez Danışmanı : Doç. Dr. Ferhan GEZİCİ (İTÜ) Diğer Jüri Üyeleri : Prof. Dr. Vedia DÖKMECİ (İTU)

Doç. Dr. Fatma ÜNSAL (MSGSÜ) İSTANBUL MARMARAY PROJESİ ÖRNEĞİNDE

ETKİ DEĞERLENDİRME ANALİZİ: HANSEN MODELİ UYGULAMASI

(3)
(4)
(5)

ÖNSÖZ

Sadece tez çalışmam içerisinde değil yedi yıllık lisans ve yüksek lisans öğrenimim boyunca sürekli yanımda olup bana destek olan ve beni gerçek potansiyelime ulaşmam için sürekli teşvik eden, hiçbir konuda yardımlarını esirgemeyen, hoca öğrenci ilişkisinden çok daha yakın olan Doç. Dr. Ferhan GEZİCİ’ye, öğrenim ve mesleki hayatımda kendilerinden çok şey öğrendiğim Prof.Dr. Cengiz GİRİTLİOĞLU ve Prof.Dr. Mehmet OCAKÇI’ya, kadim dostum ve dert ortağım Araş.Gör.Burçin YAZGI’ya ve tüm destekleri ve tüm fedakarlıkları için aileme sonsuz teşekkürler.

Planlama Bilimindeki sayısal yöntemleri öğrenmem ve uygulamamda sonsuz emeği bulunan ve her dersinde ve her konuşmasında bana yepyeni ufuklar açan Prof.Dr. Vedia DÖKMECİ’ye duyduğum minneti belirtmeyi bir borç bilirim.

At last but not the least, I would like to thank University of Groningen especially two wonderful professors, Prof. Dr. H. FOLMER and Drs. P.J.M. van STEEN. Thank you for all your hospitality, kindness, understanding, and help during my stay and in my research in Groningen.

“Er gaat niets boven Groningen!”

Mayıs 2010 Kemal ÇETİN

(6)
(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ ... v  İÇİNDEKİLER ... vii  KISALTMALAR ... ix  ÇİZELGE LİSTESİ ... xi 

ŞEKİL LİSTESİ ... xiii 

ÖZET ... xv  SUMMARY ... xvii  1. GİRİŞ ... 1  1.1 Çalışmanın Amacı ... 2  1.2 Çalışmanın Kapsamı... 2  1.3 Çalışmanın Yöntemi ... 3 

2. SOSYO – EKONOMİK ETKİ DEĞERLENDİRMESİ KAVRAMI ve KAPSAMI ... 5 

2.1 Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesi Tanımı ve Teorik Alt Yapısı ... 5 

2.2 Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesinin Önemi ... 7 

2.3 Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesinin Planlama Disiplinindeki Yeri ve Aşamaları ... 8 

2.3.1 Alternatifler arasından seçim... 9 

2.3.2 Veri toplanması ve değerlendirilmesi ... 10 

2.3.3 Proje geri beslemeleri (feed-back) ... 11 

2.4 Yasa ve Yönetmelikler Açısından Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesi . 12  3. EKONOMİK ve SOSYO – EKONOMİK ETKİ DEĞERLENDİRMESİ BİLEŞENLERİ ve HESAPLANMASI ... 15 

3.1 Sosyo- Ekonomik Etkiler ve Bileşenleri ... 15 

3.1.1 Doğrudan etkiler (daha çok ekonomik etkiler) ... 16 

3.1.1.1 Ekonomik çarpan kavramı 16 

Birincil etkiler 17 

İkincil etkiler 17 

Tetiklenen (indüklenen) etkiler 18 

3.1.1.2 Ekonomik etki hesaplama yöntemleri (doğrudan etkiler) 21 

Anketler ve mülakatlar 23 

Profil yaklaşımı 24 

Potansiyeller yaklaşımı 24 

Keynesyen gelir ve istihdam çarpanı 26 

Ekonomik temel çarpanı 27 

Girdi çıktı analizi 29 

Ekonometri ile bütünleştirilmiş girdi – çıktı analizi 32 

(8)

3.1.2.2 Çekicilik 35 

3.1.2.3 Çevresel etkiler 36 

3.1.2.4 Halk sağlığına olan etkiler 36 

3.1.2.5 Eğitim ve kültüre olan etkiler 37 

3.1.3 Sosyal ve ekonomik etkilerin entegre edilmesi ve sosyo – ekonomik

etkilerin elde edilmesi ... 38 

3.1.3.1 Sosyal maliyet – fayda analizi 40  3.1.3.2 Çok kriterli analiz yönetemi 43  3.2 Bölüm Sonucu ... 46 

4. MARMARAY PROJESİ ÖRNEĞİNDE ETKİ ANALİZİ ... 47 

4.1 Projenin Seçimi ve Tanımı ... 47 

4.2 Hipotezler ... 50 

4.3 Yöntem ve Veri Temini ... 51 

4.3.1 Metod seçimi ve uyarlanması ... 51 

4.3.2 Çalışma sınırlarının ve alanın belirlenmesi ... 58 

4.3.3 Gerekli verilerin temini ... 61 

4.3.4 Model kalibrasyonu ve model uygulaması... 63 

4.4 Sonuçların Değerlendirilmesi ... 65 

4.4.1 Firmalara göre değerlendirme ... 66 

4.4.2 Hane halkına göre değerlendirme ... 70 

4.4.3 Firmalar ve hane halkı ortak değerlendirmesi ... 73 

4.4.4 Model sonuçlarının İstanbul il çevre düzeni planı ile karşılaştırılması ... 78 

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 85 

(9)

KISALTMALAR

(10)
(11)

ÇİZELGE LİSTESİ

Sayfa

Çizelge 3.1 : Örnek çok kriterli yöntem (Basit). ... 43 

Çizelge 3.2 : Örnek çok kriterli yöntem (Katsayılı). ... 44

Çizelge 4.1 : İstanbul yakalar arası iş gücü ve istihdam istatistikleri. ... 48 

Çizelge 4.2 : Toplam nüfuslar ve çalışma alanı içerisindeki nüfusa oranı. ... 61 

Çizelge 4.3 : Çalışma alanı içerisindeki ilçelere göre hizmet istihdamı, toplam istihdam ve işgücü istatistikleri. ... 62 

Çizelge 4.4 : Çalışma alanı içerisindeki ilçelere birbirlerine göre ulaşım süreleri. ... 63 

Çizelge 4.5 : İlçe bazında çekicilik değerleri ve oranları. ... 66 

Çizelge 4.6 : Hane halkının ilçelere göre çekicilik değerleri. ... 71 

(12)
(13)

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa

Şekil 3.1 : Sosyo ekonomik etkiler. ... 15 

Şekil 3.2 : Toplam ekonomik etkinin temini. ... 19 

Şekil 3.3 : Döngüsel hareket. ... 19 

Şekil 3.4 : Akış şeması. ... 21 

Şekil 3.5 : Ekonomik etki analiz yöntemleri. ... 23 

Şekil 3.6 : Gelir ve birleşik talep (McCann, 2001). ... 26 

Şekil 3.7 : Örnek girdi-çıktı şeması. ... 32 

Şekil 3.8 : Doğrudan ve dolaylı etkiler. ... 39

Şekil 4.1 : İstanbul doğu-batı yakaları arasındaki hizmet işgücü ve istihdam farkları (İMP, 2005). ... 49 

Şekil 4.2 : Marmaray projesi güzergahı. ... 50 

Şekil 4.3 : Potansiyel yaklaşımı şeması. ... 52 

Şekil 4.4 : Beş kilometrelik erişim alanı. ... 59 

Şekil 4.5 : Çalışma alanı. ... 60 

Şekil 4.6 : Modeller için kullanılan “a” değerleri. ... 65 

Şekil 4.7 : Uzaklığa göre firmaların ilçelere göre çekiciliklerin dağılımı. ... 67 

Şekil 4.8 : Marmaray hattındaki ilçelerin uzaklığa göre firmalar bazında çekiciliklerinin dağılımı. ... 67 

Şekil 4.9 : Avrupa ve asya yakaları arasındaki çekicilik dağılımı. ... 68 

Şekil 4.10 : Çalışma alanının üç farklı halkaya ayrılması. ... 69 

Şekil 4.11 : Halkalara göre firmalar çekicilik değerleri. ... 69 

Şekil 4.12 : Uzaklığa göre hane halkının ilçelere göre çekiciliklerin dağılımı. ... 71 

Şekil 4.13 : Marmaray hattındaki ilçelerin uzaklığa göre hane halkı bazında çekiciliklerinin dağılımı. ... 72 

Şekil 4.14 : Avrupa ve asya yakaları arasındaki hane halkı çekicilik değerleri. ... 72 

Şekil 4.15 : Halkalara göre hane halkı çekicilik değerleri. ... 73 

Şekil 4.16 : Hane halkı ve firmalar temelli ilçelere göre çekiciliklerin dağılımı. ... 74 

Şekil 4.17 : Marmaray hattındaki ilçelerin uzaklığa göre hane halkı bazında çekiciliklerinin dağılımı. ... 75 

Şekil 4.18 : İlçeler bazında çalışan nüfus ve işgücü değerleri ile birlikte hane halkı ve firmalar temelli çekicilik değerleri. ... 76 

Şekil 4.19 : Avrupa ve asya yakaları arasındaki hane halkı ve firmalar temelli çekicilik değerleri. ... 76 

Şekil 4.20 : Halkalara göre hane halkı ve firmalar temelli çekicilik değerleri. ... 77 

Şekil 4.21 : İlçelere göre çekiciliklerin dağılımı. ... 78 

Şekil 4.22 : İstanbul 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planından bir görünüş. ... 79 

(14)
(15)

İSTANBUL MARMARAY PROJESİ ÖRNEĞİNDE ETKİ

DEĞERLENDİRME ANALİZİ: HANSEN MODELİ UYGULAMASI

ÖZET

Tez kapsamında, kullanımı gün geçtikçe artan ve popülerlik kazanan sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi analizlerinin, planlama sistematiğinde kullanımı incelenmektedir. Bu bağlamda, çalışma, sosyo-ekonomik etki değerlendirme kavramını ve analiz yöntemlerini ve bu yöntemlerin planlama bilimindeki uygulamalarını kapsar.

Yapılan çalışma sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi kavramının teorik olarak açıklanması ile başlamaktadır. Analiz yönteminin teorik altyapısı içerisinde yöntemin planlama sisteminde hangi aşamalarda kullanılabileceği yapılmış olan örnek çalışmalar üzerinden değerlendirilmektedir. Ayrıca sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yöntemlerinin kullanımının getireceği avantajlar da yine örnekler üzerinden irdelenmektedir. Analiz yönteminin yasal altyapısı dünyadaki ve Türkiye'deki örnekler arasında yapılan karşılaştırmalara dayanarak irdelenmiştir. Çalışmanın kapsamı içerisinde sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi analiz yöntemlerinden literatürde en çok kullanılanları araştırılmış ve değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sırasında, yöntemlerin avantajları ve dezavantajları detaylı bir şekilde incelenmiş ve literatürde yer alan örnek çalışmalar üzerinden ele alınmıştır. Bu çalışmalar değerlendirilirken yöntemlerin kullanım pratikleri ve karşılaşılan sorunlar ve bu sorunların üstesinden gelmek üzere geliştirilen çözümler de kapsam dahiline alınmıştır.

Çalışma kapsamından örnek teşkil etmesi ve sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin ne kadar güçlü ve kullanışlı bir yöntem olduğunun vurgulanması için bir vaka çalışması yapılmıştır. Vaka çalışmasında sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yapmak üzere İstanbul Marmaray Projesi seçilmiştir. Vaka çalışmasında kullanılmak üzere Potansiyeller Yaklaşımı ve Hansen Modeli seçilmiştir. Model uyarlaması ve kalibrasyonu işlemleri yapılmış ve model Marmaray örneğine uygulanmıştır. Tez kapsamında belirlenen hipotezleri doğrulayacak şekilde merkezi ilçelerin daha çekici olacağı ve İstanbul’un iki yakası arasındaki iş yerleri ve nüfus arasındaki dengesiz dağılımın devam edeceği yönünde sonuçlar elde edilmiştir.

Son olarak elde edilen sonuçların değerlendirilmesi ile birlikte Marmaray Projesi'nin gelecekteki olası etkilerine yönelik uygulanabilecek yöntemler ve planlama stratejileri oluşturulmuştur. Bununla birlikte sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin ülkemizde yaygınlaştırılması için önerilerde bulunulmuştur.

(16)
(17)

IMPACT ASSESSMENT ANALYSIS in ISTANBUL MARMARAY CASE: HANSEN’S MODEL APPLICATION

SUMMARY

Research contains usage of social-economic impact assessment analyses, which have a growing number of uses day by day and gained popularity, on planning systematic. In this context, research contains social-economic impact assessment terms and methods of analysis, and practices of these methods on planning field.

Introduction of this research explains social-economic impact assessment term theoretically. Which method of analysis could be used on which planning systematic level discussed over case studies. Moreover, incomes of social-economic impact assessment methods discussed over case studies too. Legal basis of the method of analysis is compared over case studies between world and Turkey.

Common methods of social-economic impact assessment analysis are researched and discussed in this research. In the process of discussion, advantages and disadvantages of methods assessed very carefully and approached through case studies. Practices of methods, confronted problems and methods developed to come over these problems are also discussed in the process of research.

In this context, to be an example as an application and to show how powerful and how useful the technique is, there is a case study part in the research. In the case study, the Maramaray Project of Istanbul is chosen to calculate the impacts. The potentials approach and Hansen’s Model are chosen to apply in the case study. After choosing the method and model they are modified and calibrated for the case study. After modifying and calibrating the model the method is applied to Marmaray Project. The outcomes of the analysis is tested through the hypnotizes that are generated. According to hypnotizes, core districts of the city will gain advantage and the unbalanced distribution of jobs and population between to side of the city will be widening.

At last, precautions and planning strategies to overcome the possible bad effects of the Marmaray Project are constructed within the evaluation of the outcomes of the analysis. In addition to that the solutions to enlarge the usage of social-economic impact assessment tool in Turkey are studied.

(18)
(19)

1. GİRİŞ

Plancılar, ekonomistler ve coğrafya uzmanları yaklaşık bir yüzyıldır ekonomik ve sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yöntemleri üzerine büyük bir ilgi ile yaklaşmaktadırlar. Bununla birlikte politikacılar, yerel yönetimler ve kara alıcı merciler verdikleri proje ve yatırım karalarının kentsel sistemi iyi yönde mi kötü yönde mi ve ne büyüklükte etkileyeceğini merak etmekte ve cevaplar aramaktadırlar. Bu nokta sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin ne kadar kullanışlı ve karar verici merciler için ne derece önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenledir ki bilim insanları bu yöntemleri kullanarak projelerin ve yatırım kararlarının olası etkilerini önceden belirlemeye çalışmak için çok çeşitli yöntemler ve metotlar geliştirmişlerdir. Karar alıcı merciler ise bu yöntemler kullanılarak elde edilmiş bilgileri kullanarak kamu yararına uygun olan projeleri hayata geçirmek için karar verme sürecinde kullanabilirler.

Sosyo – ekonomik etki değerlemesi yöntemlerinin dünya üzerinde sıklıkla kullanılmasına rağmen ülkemizde bu yöntemlerin kullanım çeşitli nedenlerle son derece kısıtlı bir düzeydedir. Bu kısıtların en başında ulusal istatistik kurumumuzun elinde, gerekli düzeyde (il, ilçe, mahalle), güncel ve belirli periyotlarda güncellenen kolaylıkla ve hızlı bir biçimde erişilebilen bir veri tabanın bulunmaması gelmektedir. Dünya da Standard haline gelmiş pek çok veri seti maalesef ülkemizde kayıt altına alınamamıştır. Diğer bir önemli kısıt ise sosyo – ekonomik etki değerlendirme yöntemlerinin özellikle planlama sistematiği içerisinde kullanımını teşvik eden ve hatta zorunlu kılan bir yasa ve ilgili yönetmelikler zincirinin bulunmamasıdır. İlgili yasalarla zorunluluğu hale getirilmeye ya da kullanımı önerilmeyen sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi ile ilgili ülkemizde örnek çalışma ya da vaka çalışması bulmak son derece zordur.

Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi ülkemizde de tüm kısıtlarına rağmen belirli ölçek ve düzeylerde özellikle de planlama biliminde farklı aşamalarda,

(20)

Bu çalışma, sözü edilen kısıtlara ve eksikliklere rağmen sosyo – ekonomik etki değerlendirmesinin ne derecede önemli olduğu araştırmak ve kullanımı ile elde edilebilecek avantajları dile getirmek amacıyla yola çıkılmıştır. Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesinin karar süreçlerindeki önemi ve yararını vurgulamak üzere seçilen bir vaka üzerinden bir yöntem denemesi gerçekleştirilmiştir.

1.1 Çalışmanın Amacı

Bu tez çalışmasını amacı ülkemizde karar verici merciler tarafında pek de kullanılmayan fakat planlamada ve karar verme mekanizmalarında kullanımı son derece faydalı olan, bilimsel bir yaklaşım olarak sosyo – ekonomik etki değerlendirme yöntemlerini incelemek ve bu yöntemlerden en sık kullanılanlarını araştırmaktır. Ayrıca bu yöntemlerin hesaplama prensipleri ile hesaplamalar sırasında karşılaşılabilecek sorunlara çözüm önerilerini özellikle de yapılmış olan çalışmalar ile ortaya koymaktır.

Bir vaka çalışması ile sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin önemi örnek üzerinden ortaya koymaktır. Vaka çalışması için İstanbul’da çalışmaları sürmekte olan “Marmaray Projesi” seçilmiştir. Projenin getireceği sosyo – ekonomik etkiler hesaplanarak il genelinde hangi bölgelerin konut ve hizmet sektörü için daha cazip hale gelebileceği hesaplanarak, bu yeni cazibe merkezleri hakkında ne gibi tedbirler ve olası planlama kararları verilebileceği irdelenecektir.

1.2 Çalışmanın Kapsamı

Çalışma sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin teorik alt yapısı ile başlamaktadır (bkz. Bölüm 2). Çalışmanın bu kısmında sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin tanımları ve teorisine yer verilmektedir. Daha sonra çalışma sosyo – ekonomik etki değerlendirme yönteminin önemi ve planlama bilimindeki yerini irdeler. Bu bölüm ülkemizde ve dünya da ki sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin yasal dayanaklarının incelendiği kısım ile sonlanmaktadır.

(21)

Çalışmanın üçüncü bölümünde ise sosyo – ekonomik etki değerlendirmesinin bileşenleri ve hesaplama metotları incelenecektir. Bu bölümde sosyo – ekonomik etkiler bileşenler bazında incelenecek ve literatürde sıklıkla kullanılan hesaplama yöntemleri örnekler vasıtası ile incelenecektir. Örnek çalışmalarda karşılaşılan sorunlar ve çözüm yöntemleri hesaplama metotları ile birlikte açıklanacaktır.

Çalışmanın dördüncü bölümünde ise vaka çalışması yer almaktadır. Bu bölümde kullanılacak model seçimi ve modelin çalışma alanı olan İstanbul'a uyarlanmasının yanı sıra sonuçların değerlendirilmesi ve hipotezlerin test edilmesi başlıklarını kapsamaktadır. Bu son bölümde çalışmada amaçlanan ve elde edilen bilgiler değerlendirilmektedir.

1.3 Çalışmanın Yöntemi

Çalışmanın teorik altyapısını oluşturmak için ulusal ve uluslar arası düzeyde literatür taramaları yapılmıştır. Literatür çalışmaları için ülkemizdeki yayınlar ve ulusal tez arşivleri taranmıştır. Ayrıca literatür taramasının ve örnek araştırma ve çalışmaların değerlendirilmesinin bir kısmı, kent ekonomisi ve özellikle de ekonomik ve sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi konusunda uzman çok sayıda öğretim elemanı ve yayını bünyesinde barındıran Groningen Üniversitesine gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın Groningen Üniversitesini kapsayan bölümlerinde üniversitenin baskı ve dijital kütüphanesinden yararlanılmış ve konunun uzmanları ile şahsi görüşmeler ve toplantılar yapılmışıdır. Yapılan literatür çalışmaları ve teorik çalışmalardan sonra konuya açıklık getirmek ve ülkemizde bu analiz yönteminin nasıl kullanılabileceği ve ortaya çıkabilecek sorunlar ve çözüm yöntemleri konusunda fikirler geliştirmek için, bir örnek vaka çalışması ele alınmıştır.

(22)

Vaka çalışması için kullanılabilecek öneri projeler arasında “Marmaray Projesi” seçilmiştir. Marmaray Projensin hane halkının ve iş gücünün (özellikle de hizmet sektörü) üzerindeki etkilerini incelemek ve Marmaray Projesinin getireceği ulaşım avantajlar neticesinde hane halkının ve iş gücünün yerleşmek ve iş fırsatları yaratmak için İstanbul ilinde Marmaray Projesi güzergahı içinde hangi alanlarda yoğunlaşacağının tespiti için Hansen Modeli tabanlı bir Çekicilik İndeksi çalışması yapılmış ve bu indekse göre hane halkı ve iş gücü yeniden dağıtılmıştır. Yapılan örnek çalışmadan Hansen Modeli tabanlı bir yöntemin kullanılmasının iki temel nedeni bulunmaktadır. Birinci olarak, model basit lineer matematiksel denklemlere dayanan bir modeldir. İkinci olarak, yöntem nispeten az veri setine ihtiyaç duymaktadır. Söz gelimi modeller kullanılacak olan veri setleri İstanbul için ilçede çalışan toplam kişi sayısı, ilçede hizmet sektöründe çalışan kişi sayısı ve ilçe nüfuslarıdır. Ülkemiz gibi güvenilir veri bulmanın son derece zor olduğu şartlarda az sayıda veri setine dayanan modeller kullanmak akıllıca olacaktır.

Marmaray Projesi ile ilgili örnek çalışmada ise ulaşılmak istenen sonuç hızlı tren bağlantısının getireceği yeni ulaşım altyapısı sonucunda hat üzerindeki ilçelerin ve yakın komşuluktaki ilçelerin kazanacağı erişilebilirlik artışı ile bu ilçelerin çekiciliklerinin artacağı varsayımının sınanmasıdır. Kullanılacak olan Hansen Modeli tabanlı çekicilik indeksi ile hangi ilçelerin çekim güçlerinin ne oranda artacağı ve hane halkı ve iş gücü bakımından hangi ilçelerin çekim odağı olacağı belirlenecektir. Özellikle de Küçükçekmece ve Kartal, Pendik gibi ilin çeperindeki ilçelerin çekiciliklerinin artması öngörülmektedir. Diğer yandan Eminönü ve Üsküdar ilçelerinin de merkezi konumlarının daha da önem kazanacağı da ön görülmektedir. İlçelerin artan çekiciliklerine karşın il genelinde nüfusun ve işlerin (işyerlerinin) daha dengeli bir dağılımı için ne tür önlemler alınabileceği ve ne gibi planlama kararları getirilebileceği tartışılacaktır.

Bu çalışmada kullanılmak üzere istatistiki veriler çeşitli kaynaklardan elde edilerek çeşitli uyarlama ve düzenleme aşamalarından sonra çalışmada kullanılabilecek düzeye getirilmiştir (bkz. Bölüm 4).

(23)

2. SOSYO – EKONOMİK ETKİ DEĞERLENDİRMESİ KAVRAMI ve KAPSAMI

Kentsel ya da bölgesel sistemlere, sistem dışarısından sisteme yapılan her türlü müdahale sistem içerisinde çeşitli etkilere sebep olur. Bu etkiler bilim insanları tarafından çok çeşitli alt sistemlerde incelenir. Bu alt sistemlerden en çok araştırılanları çevresel, ekonomik, sosyal ve demografik alt sistemlerdir. Kolaylıkla anlaşılabileceği gibi Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesi kentsel ya da bölgesel ölçekteki sistemlerde ortaya çıkan etkilerin daha çok sosyal ve ekonomik boyutlarını inceler.

En basit tabiriyle söylemek gerekirse, Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesi, kentsel ya da bölgesel sisteme sistem dışarısından yapılan her türlü müdahale sonucunda sistem içerisinde ortaya çıkan sosyal ve ekonomik etkileri incelemek ve değerlendirmek, analiz etmektir

2.1 Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesi Tanımı ve Teorik Alt Yapısı

Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yöntemi sıklıkla başvurulan bir karar vermeye yardımcı yöntem olmasın karşın literatürde bilimsel tanımı yapılan bir yöntem değildir. Bunun nedeni konunun bir bilimsel araştırma konusu ya da başlı başına bir bilim dalı olarak değil de bir hesaplama ve analiz yöntemi gibi görülmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenledir ki teorik altyapıya dayalı çalışmalar az sayıda olmasına karışını analiz yöntemlerinin kullanıldığı oldukça fazla sayıda örnek çalışmaya kolayca erişilebilinmektedir.

Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi teoriden çok pratik bilgiye ve uygulamalara dayandığı ve her uygulama için farklı yöntemler geliştirildiği için tek bir tanıma ulaşmak imkansızdır. Her bir araştırma ekibi peşinde oldukları etkileri ve beklentileri farklı farklı tanımlamışlardır. Bu tanımlardan tek bir tanım yaratmak, genellemek bir takım yanlış sonuçlar doğurabilir.

(24)

Az sayıda olmakla beraber araştırmalar sırasında elde edilen en iyi tanımlardan biri Watson ve ekip arkadaşlarına aittir. Watson ve diğerlerine (2007) göre sosyo - ekonomik etki değerlendirmesi, herhangi bir proje uygulaması ya da politika değişimi neticesinden ortaya çıkan ve adı geçen değişimlerin gerçekleşmemesi durumunda ortaya çıkmayacak olan kentsel sistem içerisindeki net değişimlerdir. Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yöntemleri son derece kullanışlı ve önemli metotlar ve yöntemler olsa dahi literatürde birkaç eleştiriyle karşı karşıyadırlar. Watson a göre (2007) sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi çalışmalarının en çok eleştirilen noktası hesaplamaların çok karmaşık olmasıdır.

Bir diğer önemli eleştiri ise hesaplama yönteminin proje ya da yatırım kararı hariç tüm diğer değişkenlerin sabit olduğunu varsaymaktadır. Bu olguya sıklıkla “ceteris paribus” denilmektedir (Evers et al., 19889). Bu kabul tüm ekonomik değişimleri (ekonomik krizler ekonomik gelişme ve canlanma) ve diğer bazı teknolojik gelişmeler gibi hesaplamalara doğrudan etki edebilecek diğer etkenleri hesaplamalara katmaz. Böylelikle yapılan hesaplamalarda gerçek dünya koşullarından uzaklaşılmış olunmaktadır. Bilim insanları ise bu eleştiriye karşılık olarak hesaplamalarında olabildiğinde ekonomik değişimleri ve temek ekonomik değişkenleri de katmaktadırlar.

Öte yandan, başka bir eleştiri sosyo – ekonomik etkilerin derhal gözlemlenemeyeceği gerçeğidir. Yatırım ya da proje etkilerinin (ekonomik ve/veya sosyal) gözlemlenmesi ancak belirli bir eşik aşıldıktan sonra mümkündür ve buna kritik kütle denilmektedir (Lines, 1995). Proje ve/veya yatırımların etkileri derhal görülmediği için bu geçen süre sosyo – ekonomik etki değerlendirme yöntemlerini bir takım belirsizlik sorunlarına neden olmaktadır. Ayrıca yapılan öngörüler belirli bir zaman aralığı için yapılmış hassas verilerdir. Gereken zaman aşıldığında ya da etki ön görülemeyen bir zaman aralığına kaydığından verilerin yeniden hesaplanması ve o zaman aralığına uygun ekonomik değişimlere (faiz artımı indirimi, paranın değeri vs.) göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Folmer ise bu fikre katılmamaktadır. Folmer’a (2009) göre model seçimi ve model uyarlanması doğru şekilde yapılır ve hesaplamalar gerekli veriler kullanılarak yapılırsa etki değerlemesi yöntemi kullanışlı ve güvenilebilir sonuçlar vericeltir.

(25)

2.2 Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesinin Önemi

Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi analizleri kara mercileri için kritik öneme sahip bir araçtır. Geçtiğimiz yirmi beş yıllık süreç içerisinde de kullanımına olan talep git gide artmıştır (Folmer, 2009; Laird, 2005; Dijk, 2009). Özellikle de henüz daha karar verilmemiş proje önerilerinin olası etkilerinin görülmesi ve bu olası etkiler göre seçim yapılabilmesi için karar verici merciler bu analiz yöntemlerini kullanmaktadırlar (bkz. Bölüm 2.4.1). Folmer’ın (2009) da belirttiği gibi eğer öneri projenin sisteme olan olası etkilerin önceden öngörebilirsiniz, projeye ve/veya sistemin kendisine çeşitli ufak ayarlamalar yapabilirsiniz. Tüm bu ufak ayarlamalar önerilerin sistem içerisindeki faydalı etkilerini arttırmak ve zararlı ya da negatif etkilerini yok etmek ya da asgari düzeye indirmek olmalıdır. “Planlama gelecek için geleceğe yönelik bir kestirim işidir (Suher, 1995 s. 65).

Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yöntemi karar verici mercilere proje önerilerinin etkilerini önceden görmek ve ayarlamalar ve/veya seçim yapmak için büyük oranda bir esneklik sağlarlar. Sözgelimi öneri bir ulaşım altyapısı için hazırlanan alternatifler arasından hangisinin daha çevreci, hangisinin daha ekonomik ya da hangisinin erişilebilirlik açısından elverişli olduğu kolaylıkla öngörülebilir. Bu öngörüler neticesinde karar verici merciler hangi alternatifin en uygun olduğuna karar verebilir. Diğer bir örnekte ise yapılacak olan bir başka alt yapı bağlantısının yaratacağı çekiciliği ve onun getireceği nüfus baskısı öngörülerek bu baskıya göre planlar hazırlanabilir ya da artan nüfusuna yetecek konut bölgeleri şekillendirilebilir. Her ne sebeple kullanılırsa kullanılsın sosyo – ekonomik etki değerlendirme analizleri ve yöntemi karar verici merciler için oldukça önemli ve kullanışlı bir araçtır. Karar verici mercilerin bu analiz ve değerlendirme yöntemini nasıl kullandıkları ise takip eden bölümde tartışılacaktır.

(26)

2.3 Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesinin Planlama Disiplinindeki Yeri ve Aşamaları

Çalışma kapsamında yapılan geniş ölçekli literatür taraması sırasında sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin sıklıkla planlama bilimi için kullanıldığı saptanmıştır. Planlama süreci içerisinde de özellikle iki aşamada sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi analizinden faydalanıldığı görülmektedir. Bu aşamaları tartışmadan önce planlama sürecinden genel hatları ile bahsetmek yerinde olacaktır. Planlamanın aşamalarını Chadwick (1971) şu şekilde özetlemiştir:

 Problemin tanımlanması

 Verilerin toplamsı ve değerlendirilmesi  Seçeneklerin ortaya konulması

 Seçenekler arasından seçim – karar  Uygulama

 Geri dönüşler ve geri beslemeler ile denetlemeler.

Genel olarak değerlendirmek gerekirse planlama işlemine, problemin tanımlanmasından sonra problemin çözümüne yönelik verilerin toplanması aşaması ile devam edilmektedir. Veriler toplanıp derlendikten sonra eldeki veriler ve problem tanımları ışığında problemin çözümüne yönelik alternatif çözüm yöntemleri ortaya konmaktadır.

Alternatifler hazırlandıktan sonra ise bu alternatifler arasından hangisinin problemin ortadan kaldırılmasında daha uygun olduğu kararlaştırılır ve bununla beraber uygulaması yapılacak öneri seçilmekte ve seçimden sonra ise uygulama aşamasına geçilmektedir. Uygulama aşamasın esnasında ve uygulama aşamasından sonra ise proje çeşitli denetimlerden geçirilmektedir. Bu denetimler projenin öngörüldüğü şekilde çalışıp çalışmadığı ve problemin ortadan kaldırılmasında etkili olup olmadığı ya da ne derecede etkili olduğunu göstermektedir.

Planlama aşamaları içerisinde, sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yöntemi genellikle üç farklı yerde kullanılmaktadır: 1) Alternatifler arasından seçim, 2) Veri toplanması ve değerlendirilmesi ve 3) Geri beslemeler.

(27)

2.3.1 Alternatifler arasından seçim

Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yöntemi planlama aşamaları içerisinden en fazla alternatifler arasından seçim aşamasında kullanılmaktadır. Bilindiği gibi planlama sürecinde problemin ortadan kaldırılması için çok sayıda alternatif geliştirmek önemlidir. Bundan daha önemlisi ise bu alternatifler arasından hangisinin uygulamaya daha yakın ve hangisinin daha akılcı olduğunun karalaştırılmasıdır. Bu aşama planlamanın kritik aşamalarından birisidir çünkü bu aşamada yapılacak bir hatanın geri dönüşü son derece sorunlu olacaktır. Bu sebepledir ki planlama bilimi bu aşamayı oldukça önemsemektedir.

Seçim yapma aşaması bir sentez ve değerlendirme aşamasıdır (Suher, 1995, s:102). Senteze ve değerlendirilmeye varılabilmek amacı ile çeşitli analizler yapılması gerekmektedir. İşte tam da bu aşamada sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi analizleri devreye girmektedir. Değerlendirme aşamasında plancıların amaçlarını ve proje alternatiflerini ve bunların birbirine göre durumlarının ağırlıklı olarak derecelendirilmesi gerekmektedir (Suher, 1995). Bu derecelendirmeler sonucunda analiz aşamasına geçilir (bkz. Bölüm 3.1.3.1). Bu analiz neticesinde ise elde edilen sıralamaya göre hangi alternatifin daha akılcı ve uygulanabilir olduğu ortaya çıkar. Yapılan kimi çalışmalara bakmak gerekirse; Evers ve ekip arkadaşları (1988) Amsterdam ve Hamburg arasında yapılacak olan hızlı tren bağlantısı için önerilen bir birinden farklı üç hat alternatifi arasından seçim yapmak için sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi analizi kullanmışlardır.

Diğer bir çalışmada ise, Brouwer ve van Ek (2004) analiz yöntemini Hollanda’nın gelecekte karşılaşabileceği sel baskınına karşı geliştirdiği politikaların değerlendirmesinde kullanmışlardır. Bu örnek ilk örnekten biraz farklı olarak daha büyük çapta yani ülke ölçeğinde olan bir projeyi kapsamaktadır.

Bir diğer çalışmada sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi analizi ise, Rich ve Nielsen (2007) tarafından Kopenhag şehri için geliştirilen yol kullanımı ve fiyatlandırma alternatifleri arasından bir seçim yapmak için kullanılmıştır.

(28)

İncelenen örneklerden de kavranabileceği gibi ulaşım projeleri kapsamında alternatif güzergah veya alternatif ulaşım ücretlendirme ve ulaşım yönetimi modelleri arasından seçim yapmak için sıklıkla sosyo-ekonomik etki değerlendirme yöntemlerine başvurulmaktadır.

2.3.2 Veri toplanması ve değerlendirilmesi

Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin kullanıldığı bir diğer planlama aşaması ise veri toplanması ve bu verilerin değerlendirilmesi aşamasıdır. Planlama biliminde problemin tanımından sonra gelen bu aşamada problemi doğuran nedenler toplanan verilerden ve yapılan analizlerden ortaya çıkar. Bu veriler ve analizler sonrasında problemin temeline inen bilim insanları bu etkilerin bertaraftı için çeşitli alternatifler geliştirirler. Sosyo –ekonomik analiz yöntemlerinin bu safhada kullanışı çok çeşitli etkenlerin bahsi geçen –önceden tanımlanan- problem ile nasıl bir etkileşimde olduklarına kanıtlamaya dayanır. Sözgelimi eğer sorun çalışma alanındaki suç oranları ise suç oranındaki değişimler ile işsizlik oranı, gelir ve eğitim seviyesindeki değişimler arasındaki ilişkinin açıklanmasında sosyo – ekonomik analiz yöntemleri kullanılabilir.

Literatürdeki örnekleri incelediğimizde planlama sistematiğinin bu aşamasında sosyo – ekonomik etki değerlendirmesinin daha çok bölgesel ölçekte de geçmişte uygulanan planlama politikalarından elde edilen sonuçların değerlendirilmesi ve gelecekte yapılacak olan önerilerin bölgesel ekonomiyi (özellikle) ne yönde ve ne kadar büyük bir oranda etkileyeceğinin belirlenmesine yöneliktir.

Cardenete ve Sancho (2004) yaptıkları çalışmada İspanya’nın Endülüs bölgesi için yirmi altı farklı sanayi alt kolu için hazırlanmış olan girdi – çıktı verilerini kullanarak sosyal bir hesapla modeli hazırlamışlardır. Yapılan çalışmada Endülüs bölgesinde yapılacak olan herhangi bir sanayi yatırımın tüm bölgeye olası etkilerinin hesaplanmasında kullanılabilecek olan bir analiz ortaya çıkarılmıştır.

Bu analiz ve elde edilen sanayi alt kolları arasındaki ekonomik çarpanlar sanayi alt kollarından hangisine yatırım yapılması neticesinden ekonominin ne ölçüde canlanacağı dolayısıyla hangi sanayi koluna ait yatırımın daha akılcı olduğunu ortaya koyar.

(29)

Schumacher ve Spoonley (2004) de gene önceki örnekteki gibi ulusal girdi – çıktı verilerini kullanarak sanayi ve hizmet sektörleri arasındaki çarpanları hesaplayarak olası bir yatırım kararının genel ekonomiyi ne ölçüde değiştireceğini belirlemeye çalışmışlardır. Ayrıca analizlerini iki farklı öneri projenin etkilerinin hesaplanması için de kullanmışlardır.

2.3.3 Proje geri beslemeleri (feed-back)

Yukarıda anlatılanlardan farklı olarak ise sosyo – ekonomik etki analizleri planlama bilimi içerisinde önemli bir yeri olan geri bildirimler / beslemeler (feed-back) aşamasında da kullanılmaktadır. Yapılan bir plan önerisinin ya da politikadaki değişikliğin uygulama aşamasında ve uygulandıktan sonra amaçlanan hedeflere ulaşıp ulaşmadığı ya da ne oranda işleyen bir öneri olduğu ve acaba aksayan yönlerin küçük ayarlamalarla giderilip giderilemeyeceğinin belirlendiği aşamadır. Bu aşamada uygulanan politika ya da plan hedeflendiği doğrultuda analiz edilir. Planlamanın en az alternatiflerin hazırlanması kadar önemli safhalarından birisi yapılan planın (alternatifin) izlenmesidir (McCann, 2001). Planların izlenmesi (monitoring) aşamasında sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi yöntemleri kullanılabilir (Dijk, 2009).

Bu konuda literatürdeki önemli çalışmalardan birisi ise Oosterhaven’ın yaptığı Hollanda’nın iki ana ulaşım bağlantı noktasına (Rotterdam ve Amsterdam) dayalı ulusal planının eleştirisidir. Oosterhaven ve çalışma arkadaşları (2001) ulusal girdi – çıktı verilerini kullanarak çeşitli kümelenme ve kümeler arası akış analizleri yapmış ve her bir kümelenmenin diğerleri üzerindeki çarpan etkilerini araştırmışlardır. Çalışma sonrasında görülmüştür ki her iki ulaşım düğüm noktasının ulusal ekonomiye düşünülen ya da öngörülenden çok daha küçük katkıları olmaktadır. Bu çalışma sonucunda aslında ulusal kalkınma için hangi bölgelerde hangi sektöre yatırım yapmanın daha akılcı olduğu ortaya çıkmıştır.

(30)

2.4 Yasa ve Yönetmelikler Açısından Sosyo – Ekonomik Etki Değerlendirmesi

Etki değerlendirme yöntemleri (çevresel, ekonomik ya da da stratejik açıdan) uluslar arası düzeyde kabul görmüş, genellikle yasalarla uygulanması zorunlu kılınmış; projelerin istenmeyen etkilerini önceden saptanması ve istenen etkilerin arttırılmasına yardımcı analizlerdir (Glasson et al., 1994; Sadler ve Verheem, 1996; Niekerk ve Voogd, 1999; Treweek, 1999; Steinemann, 2001; IAIA, 2008). Uluslararası düzeyde çevresel etki değerlemesi ve ekonomik etki değerlemesi yöntemleri sıklıkla kullanılan ve son derece popüler hesaplama ve karar verme yöntemleridir ayrıca kullanımı yasalarla zorunlu hale getirilmiştir. Ulusal düzeyde ise durumumuzun uluslar arası düzeye (özellikle AB düzeyine) çıktığı söylemek pek mümkün değildir.

Ne yazık ki ülkemizde sosyo – ekonomik etki değerlendirmesini herhangi bir ölçekteki proje ya da politika değişikliği için zorunlu kılan bir yasa veya yönetmelik bulunmamaktadır. Bununla birlikte, ülkemizde “Çevresel Etki Değerlendirmesi” raporu hazırlamak zorunlu hale gelmiştir (ÇOB, 2003). Yasa ve ilgili yönetmelik dünya da ki örneklere kıyasla geç bir tarih olan 2003 yılının son ayında yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir (sonrasında çokça yenilenen maddeleri olmakla beraber 2008 yılında kapsamlı bir düzenlemeden geçmiştir ve ÇED raporu bulunması gerekli tesis kriterleri daraltılarak daha az tesisin rapor edinmesi sağlamıştır).

Dünya da ki örneklere baktığımızda, ülkemizin gereksinimleri ve zorunlu araçları ve yasaları geriden takip etmeye devam ettiğini görülmektedir. Sözgelimi Hollanda’nın çevresel etki değerlemesini de kapsayan gelişmiş bir ulusal çevre politikası mevcuttur ve bu politika – zaman içerisinde eklentiler olmakla beraber – ülkemize göre erken bir tarih olan 1974’e dayanmaktadır (Arts, 1998). Bununla birlikte ekonomik etki değerlendirmenin alt yapısı “Ulusal Nota Plan” ile ülkede şekillenmiştir. Adı geçen ulusal plan – EIO – içerisinde çeşitli kademelerdeki ulusal ulaşım altyapısı projeleri için Ekonomik Etki Değerlendirmesi Analizi yapmak zorunlu hale gelmiştir (Eijgenraam et. al, 2000). Her ne kadar diğer projeler ve yatırımlar için bir zorunluluk olmasa bile yine ulusal plan içerisinde geri kalan yatırım kararları için bu analiz yönteminin çok faydalı olduğu ve yapılmasının şiddetle önerildiği belirtilmiştir:

(31)

Buna benzer bir uygulama da Birleşik Krallıkta da mevcut olup, 1999 yılında ulaşım altyapısı için sosyo – ekonomik analizler yapma zorunluluğu getirilmiştir (SACTRA, 1999).

Ülkemizde bu tip zorunluluğun olmayışı büyük bir eksiklik olarak görülmektedir. Ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığının hazırladığı yönetmelikler zaman içerisinde değiştirilmiş kapsamı daraltılmıştır ve ayrıca çevresel zarar eşikle yükseltilmiştir. Böylece pek çok tesis ve projenin bakanlık onayından geçmesi bir şekilde kolaylaştırılmıştır.

Tüm bunlara ek olarak özel sektör kendi karar verme aşamaları için çeşitli ekonomik etki değerleme yöntemleri kullanmaktadır. Bu yöntemler genellikle ekonomik temelli olup hangi yatırım kararının daha fazla kar getireceği ya da daha fazla para kazandıracağı konusundaki “fizibilite” çalışmaları düzeyindedir.

Ayrıca ulaşım çalışmaları için de çeşitli fizibilite çalışmaları yapılmaktadır, fakat bunlar genel olarak yolcu sayı taşıma kapasitesi seyahat üretimi ve dağıtımına yönelik çalışmalardır ve sadece erişilebilirliği inceler.

Ülkemizde sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi analizlerinin en azında görece büyük projeler için zorunlu olması ve bunun sıkı sıkıya denetlemesi son derece yararlı olacaktır. Yerel yönetimler yapılacak olan projelerin sosyo – ekonomik etkilerini önceden görüp bu etkilere göre tedbirler geliştirebilirler. Daha geniş kapsamlı öneriler beşinci bölümde sonuç ve öneriler başlığı altında irdelenecektir.

(32)
(33)

3. EKONOMİK ve SOSYO – EKONOMİK ETKİ DEĞERLENDİRMESİ BİLEŞENLERİ ve HESAPLANMASI

3.1 Sosyo- Ekonomik Etkiler ve Bileşenleri

. Sosyo – ekonomik etki değerlendirmesi tanımları bizi ekonomik ve sosyal alt sistemler olarak iki ayrı alt sisteme götürmektedir.

Şekil 3.1 : Sosyo ekonomik etkiler.

Ekonomik etkiler uygulanmak üzere hazırlanan projenin ya da politika değişiminin sisteme getireceği ekonomik etkiler üzerinde yoğunlaşır. Literatürde, sıklıkla, bu tür ekonomik etkiler projenin doğrudan etkileri olarak da yorumlanır. Bu etkiler projenin uygulanması esnasında kentsel veyahut bölgesel sistemler üzerinden gösterdiği ekonomik değişimlerdir.

Sosyal etkiler ise projenin ya da politika değişimi neticesinde ortaya çıkacak olan sosyal etkilerdir. Bu etkiler birey odaklı ve bireyin refah koşullarının artışı, çok çeşitli sosyal başlıklar altında tartışılır. Sosyal etkiler ekonomik etkilerde olduğu gibi tek bir başlık altında incelenemez. Projenin oluşturacağı olası soysa etkilerin her bir proje için tek tek tetkik edilip projeye uygun başlıklar altında toplanması gerekmektedir. Literatürde sıklıkla sosyal etkilerden dolaylı etkiler olarak söz edilmektedir. Ayrıca pek çok kaynak sosyal etkileri “ağ etkileri” olarak da sınıflandırmaktadır (Laird et al, 2005).

Sosyo ‐ Ekonomik Etki

Ekonmik Etkiler

(34)

Ekonomik ve sosyal alt sistemler incelendikten sonra çeşitli analiz yöntemleri ile bir araya getirilip değerlendirilerek öneri projenin ya da politika değişiminin olası sosyo – ekonomik etkileri belirlenir.

Takip eden bölümde doğrudan ve dolaylı etkiler incelenecektir.

3.1.1 Doğrudan etkiler (daha çok ekonomik etkiler)

Öneri projenin ya da politika değişikliğinin doğrudan etkiler ekonomik tabanlıdır. Doğrudan etkiler projenin ya da politika değişikliğinin fiziksel uygulanma aşaması ile ilişkili olan etkilerdir. Toplam ekonomik etki kavramı ekonomik çarpanlar kavramı temellidir. Bu sebeple takip eden kısımda ekonomik çarpan kavramı genel hatları ile incelenecektir.

3.1.1.1 Ekonomik çarpan kavramı

Ekonomik çarpan kavramı ilk olarak Kahn (1931) ve Keynes’in (1936) çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Genel hatları ile ekonomik çarpanlar, ekonomik sisteme dışarıdan yapılacak herhangi bir etkinin ya da girdinin ekonomik sistemi ne büyüklükte etkileyeceğini inceler.

Sistem dışından gelen kaynaklardan ekonomik değişikliklerin sistem içerisinde ne ölçekte etkili olacağını belirleyen oranlardır (Lewis, 1988).

“Bir ekonomik aktivitede meydana gelen değişikliğin sistemde meydana getireceği toplam ekonomik aktivitelerdeki artışa çarpan etkisi denir (Ontario, 2005).

Ekonomik Sistem – kentsel, bölgesel – parçalarında ortaya çıkan genellikle yatırım temelli değişimlerin, ekonomik sistem genelini ne orda etkileyeceğine çarpan etkisi denir. Literatürde “çarpan etkisi” olarak tanımlanır çünkü yapılan ilk etkinin sistem içerisinde oluşturduğu etki ilk etkiden çok daha büyük olur.

Sisteme dışarıdan yapılan bir birimlik değişiklik sistem genelinde M birimlik artış yapıyorsa bu etkinin çarpan etkisi 1/M=M olacaktır.

Sisteme yapılan projeler ve yatırımlar sonucunda sistemde oluşan ekonomik etkiler üç ana başlık altında incelenir: 1) Birincil Etkiler, 2) İkincil Etkiler ve 3) Tetiklenen Etkiler (Cardenete et al, 2004; Folmer, 2009).

(35)

Ekonomik çarpan kavramını daha detaylı incelemek için birincil, ikincil ve tetiklenen etkiler ve bu etkilerin döngüsel olarak birbirleri üzerinde olan etkilerini incelemek gereklidir.

Birincil etkiler

Kentsel bölgesel ekonomik sisteme yapılan herhangi bir etki ya da enjeksyon kentsel ekonomik sistemde ilk olarak birincil etkilerini gösterir. Bu etkiler hızlıca beliren ve doğrudan etkilerdir (Ontario, 2005). Projenin ya da plan önerisinin (gelişim ya da kalkınma hamlesi) bütçesinden yapılan ilk harcamalar projenin birincil etkilerini oluşturur (Cardenete et al, 2004). Bütçeden yapılan harcamalar projenin yapılacağı alan içerisinde bulunana yerel tedarikçilerden alınacak bitmiş ya da yarı bitmiş mamul ve servis alımları şeklinde olabilir. Bu satın almalar neticesinde bütçeden projenin yapılacağı alana ilk ve doğrudan ekonomik etki (enjeksiyon) yapılmış olur. Örneğin proje kapsamında yerel tedarikçilerden karışlanacak bir milyon liralık malzeme ve servisler projenin doğrudan etkisini oluşturur.

Birincil etkilerin tespiti için öneri projenin bütçe rakamlarını incelemek ve yerel tedarik için ayrılan kaynaklara ulaşmak ya da benzer projeleri incelemek ve endüstriyel ortalama harcamaları gözeterek yaklaşık bütçeleri hesaplamak uygun olacaktır. Birincil etkilerin hesaplaması oldukça kolaydır. Projenin öneri bütçesi içerisinde yapılacak harcama kalemleri ve harcama miktarları hesaplanmıştır.

Öte yandan birincil ekonomik etkiler geçicidir. Projenin uygulama aşamasında ortaya çıkarlar ve projenin uygulanması bittikten sonra sonra erer. Projenin ya da yatırımın fiziksel uygulanma süreci tek seferde bitirildiğin için etkiler sadece bir defaya mahsus ortaya çıkar ve kaybolur.

İkincil etkiler

İkincil etkiler projenin ilk etkilerini takip eden ikincil etkilerdir. Proje ya da yatırım kapsamında yapılan birincil harcamalar etkiler neticesinde yerel tedarikçilerde oluşan istihdam gelir ve üretimdeki artışlarıdır (Cardenete et. all, 2004). Proje ve yatırım sürecinde yerel tedarikçilere kaynak aktarıldıkça yerel tedarikçiler de elde ettikleri bu fazladan kaynakları daha fazla istihdam yaratmak ve gelirleri (maaş) yükseltmek için kullanacaklardır.

(36)

Bu etkileri doğrudan etkilere kıyasla daha geç ortaya çıkarlar ve daha geç ortadan kaybolurlar. Bununla beraber doğrudan etkiler gibi etkileri geçicidir. Yerel tedarikçilerde proje uygulama aşamasındayken ortaya çıkan gelir artışı projenin uygulama aşamasının sona ermesiyle birlikte bir süre daha devam eder daha sonra ise sona erer. Fazladan gelir ortadan kalkınca tedarikçilerin sağladığı fazladan istihdam ve gelir artışı da kısa süre sonra ortadan kalkacaktır (eğer bir başka proje tarafından etkilenmezse).

Örneğin proje veya yatırım sürecinde tedarikçilerden bin lira karşılığı malzemeye veya hizmet alınacaksa; tedarikçinin bu ekstra hizmeti oluşturmak için istihdam ettiği iş gücüne ödediği fazladan ücretlerdir.

İkincil etkiler birincil etkilere göre hesaplanması görece zor olan etkilerdir. Bu etkilerin hesaplanması için proje alanındaki iş gücünün gelir artışlarına ve tedarikçilerin gelir artışlarının hesaplanması gerekmektedir. Her ne kadar tedarikçilere ödenen ya da ödenecek olan bütçe rakamları ve tedarikçilerin bu fazladan geliri hangi kanallarda harcayacağı bilinse bile tüm bilgilerin bir araya getirilip derlenmesi ve sonunda ikincil etkilerin hesaplanması zaman alıcı bir süreçtir.

Tetiklenen (indüklenen) etkiler

Proje ya da yatırım sonucunda ortaya çıkan birincil ve ikincil etkiler bölgeden yer alan iş gücünün gelirlerinde bir artışa neden olacaktır (proje kapsamında doğrudan iş gücü olarak çalışan veya tedarikçiler kanalıyla çalışan iş gücü). Bu artış neticesi hane halkının geliri artmaktadır. Artan bu gelir ise hane halkının daha çok harcama yapmasına neden olmaktadır. Bu etki ise ekonomiyi canlandıran etkili oluşturmaktadır. Söz konusu artan gelirler neticesinde hane halkının daha çok harcamaya yönelmesi tetiklenen etkileri doğurur (Cardenete et. all, 2004).

Tetiklenen etkiler ve ikincil etkiler birincil etkilere kıyasla hesaplaması daha zor olan (özellikle tetiklenen etkiler) ve esas ekonomik etkiyi oluşturan etkilerdir (Cardenete et. al, 2004; Folmer, 2009). Birincil etkilerden farklı olarak ikincil ve tetiklenen etkilerin hesaplanabilmesi için bir takım analizler ve modellemeler gerekmektedir. Birincil etkiler projenin ya da gelişiminin fiziksel uygulama aşamasında bir kez geçici olarak ortaya çıkmasına rağmen ikincil ve tetiklenen etkiler daha uzun

(37)

Şekil 3.2 : Toplam ekonomik etkinin temini.

Birincil, ikincil ve tetiklenen etkilerin toplamı toplam ekonomik etkiyi oluşturur (Folmer, 2009). Bu üç temel etkiden birincil ekonomik etkinin belirlenmesi son derece basittir. Bu sebepledir ki araştırmacılar ve hükümetler ikincil ve tetiklenen etkilerin hesaplanmasına yoğunlaşmışlardır. İkincil ve Tetiklenen etkiler hesaplandıktan sonra toplam ekonomik etkinin hesaplanması son derece basittir.

Tüm bu etkiler döngüsel bir şema üzerinde düşünülürse sistem dışından bir defaya mahsus yapılan girdi firmalardan yapılan satın almalar neticesinde firmalarda gelir artışına neden olacaktır bu artışlar ise istihdam artışına ve gelirlerdeki artışa neden olacaktır gelirlerdeki artış ise harcamalarda ki artışı tetikleyecektir harcamalar ise ekonomide yeni talep yaratacak ve firmaların gelir artışına neden olacaktır. Bu döngüsel ekonomik hareket sistemde tümden gelir artışlarına ve ekonomik canlanmaya neden olacaktır.

Şekil 3.3 : Döngüsel hareket.

Firmalarda  Gelir artışı İstihdam ve  Ücretlerde  Artış Satınalma  Gücünde Artşı Harcamalarda  Artış Firmalarda  Kar Artışı Birincil  Etkiler İkincil  Etkiler Tetiklene n Etkiler Toplam  Ekonomik  Etki

(38)

Bu ekonomik çarpan etkileri özellikle Keynesyen ekonomilerde sıklıkla kullanılmıştır. 1930’lu yıllarda yaşanan büyük ekonomik buhran yıllarında da bazı makro ekonomik sistemlerde ekonomik çarpan etkisinin buhrandan kurtuluş için kullanılabileceği ortaya konmuştur. Yapılan bazı ekonomik uygulamaların olumlu sonuç vermesi neticesinde Keynesyen ekonomik görüş ve çarpan etkirli popülerlik kazanmıştır.

Teoride çarpanlar ekonomik canlanmaya neden olsa bile tüm bu teori firmalardaki gelir artışının işgücüne de yansıyacağı varsayılmaktadır. Pratikte ise firmalardaki gelir artışı istihdama ve maaşlara yansımayabilir. Bu durumda ise çarpan etkilerinden söz edilemez.

Çarpan ekonomisi teorisinin bir başka eleştirisi ise herhangi bir ekonomik sistemde (kentsel, bölgesel) ilişkilerin son derece karışık / çapraşık oluşudur. Herhangi bir projenin olası ekonomik etkilerini hesaplamak projenin etki edeceği ekonomik sistemi ve özellikle ekonomik sistem içerisindeki alt sistemleri diğer etkilerden izole etmek son derece zordur. Çünkü bir ekonomik sistemde aynı anda birden fazla sisteme etki edebilecek girdi bulunabilir. Ayrıca, çarpan etkisinin döngüsel hareketleri derecelendikçe bu hareketleri belirlemek son derece zorlaşır hatta kimi bilim insanlarına göre imkânsızdır.

Tüm bu zayıflıklara veyahut da zorluklara rağmen ekonomik çarpanlar ve dolayısıyla ekonomik etkileri hesaplamak halen popüler bir yöntemdir. Yapılması gereken ise ekonomideki canlanmanın gözlemlenebileceği beş temek ekonomik göstergenin izlenmesi ve elde edilen sonuçları uygun modeller ve analiz yöntemleri ile değerlendirilmesidir.

(39)

3.1.1.2 Ekonomik etki hesaplama yöntemleri (doğrudan etkiler)

Öneri projenin ya da politika değişiminin ekonomik etkilerini hesaplamak temel ekonomik göstergeler ile yakından ilgilidir teorik yaklaşımda sistem dışından sisteme yapılacak her türlü girdi sistem içerisinde temel ekonomik göstergelerde çeşitli etkilere neden olur. Sözü geçen temek ekonomik göstergeler proje ya da politika değişikliği hayata geçmeden önce ve hayata geçtikten sonraki zaman içerisinden belirli zaman aralıkları içerisinde incelenip bu bilgiler derlenebilirse; bu bilgiler ışığında söz konusu değişikliğin sistemdeki ekonomik etkisi incelenebilir. Ayrıca eldeki bilgilerden hareketle ekonomik sistem içerisindeki alt ekonomik sistemlerin, tüm sistemi ne şekilde ve ne oranda etkileyebileceği de elde edilen bilgi grupları aracılığı ile kolaylıkla hesaplanabilir. Tüm bu elde edilen bilgiler ve hesaplanan ekonomik çarpanlar sonucunda herhangi bir ekonomik sistemden (kentsel – bölgesel) ekonominin bir veya birkaç alt koluna yapılacak olan etkinin sistem genelini ne doğrultuda ve ne boyutta etkileyeceği önceden kestirilebilir. Yaklaşık aynı adımlar takip edilerek araştırmacılar ekonomik etkileri proje henüz uygulanmadan büyük bir kararlılıkla öngörebilirler.

Projenin Birincil Etkilerinin Gözlemlenmesi

Birincil Etkiler İle Temel Ekonomik Göstergeler Arasındaki

İlişkinin Belirlenmesi

Model Seçimi ve Oluşturlması

(40)

Öncelikle araştırmacılar projenin ya da politika değişiminin doğuracağı birincil etkiler hesaplamalıdırlar. Ardından birincil etkiler ile temel ekonomik göstergeler arasındaki bağlantı kurulmalıdır. Bu bağlantıları kurmak için araştırmacılar geçmiş deneyimlerinden ya da daha önce yapılan çalışmalardan faydalanabileler. Araştırmacılar takip edecekleri ve hesaplamalar için kullanacakları ekonomik göstergeleri belirledikten sonra seçilen ekonomik göstergeye ve projeye uyan model seçimine geçilir. Model seçimi ve modelin projeye göre yeniden uyarlanması çok önemli adımlardır. Kullanılacak olan modelin belirlenmesi büyük oranda kullanılacak olan veri setlerini varlığına bağlıdır. Sonrasında ise kullanılacak olan modelin vaka çalışması için yeniden düzenlenmesi gerekmektedir (Folmer, 2009). Her bir vakanın özellikleri kendine has olduğu için bir projede kullanılan model bir başka vaka çalışması için aynen kullanılamaz, mutlaka vakanın şartlarına, data elde edilmesine ve vakanın özel konumuna göre yeniden düzenlenmelidir (Dijk et. all, 2009). Model hazırlandıktan sonra hesaplama bölümüne geçilir. Toplam ekonomik etkiler elde edildikten sonra son bir aşama olarak hassasiyet analizi yapılabilir (Batey et. al, 1992).

Ekonomik etki değerlendirmesi için çok çeşitli ve çok sayıda model ya da hesaplama yöntemi olmakla beraber bunlardan sekiz kadarı öne çıkmaktadır. Hesaplamalarda kullanılan yöntemler bu rakamdan katbekat fazla olmakla beraber bu çalışmanın kapsamında en çok karşılaşılan bu sekiz yöntem değerlendirilecektir. Bununla birlikte, sıklıkla bu model ve yöntemler iki ana başlık altında incelenmektedir; basit yöntemler ve karmaşık yöntemler.

Basit yöntemler adından da kolaylıkla anlaşılabileceği üzere bir kişisel gözlem ya da basit matematik işlemlere yapılan analiz ve hesaplama çalışmalarıdır. Bu yöntemden bazıları şunlardır; anket ve mülakatlar, profil yaklaşımı ve potansiyeller yaklaşımı (Evers et. al, 1988).

(41)

Şekil 3.5 : Ekonomik etki analiz yöntemleri. Anketler ve mülakatlar

Anketler ve mülakatlar, projeden ya da politika değişiminden etkilenmesi öngörülen Çalışma gruplarının fikir ve görüşlerine dayanan yöntemlerdir (Dijk et. all, 2009). Bu yöntemde projeden etkilenmesi öngörülen gruplardan temsilciler ile anket çalışmaları ve mülakatlar yapılır. Elde edilen bu veri geçmişte uygulanmış bir projenin odak grupları ne doğrultuda ve ne büyüklükte etkilediğine yönelik basit analizler yapmakta kullanılır. Ayrıca araştırmacılar odak gruplarla yapılan mülakatlar neticesinde hangi etkinin ya da alt ekonomik dalın odak grup için ne derece önemli olduğu çıkarabilirler. Bu derecelendirme ileriki çalışmalarda daha karmaşık yöntemlerin hesaplanması sırasında katsayıları belirlemekte kullanılabilir. Bu modelin en büyük dezavantajı ise analiz yönteminin sübjektif bilgiye dayanmasıdır. Araştırmacılar bu sübjektif verilerin getireceği hataları ayıklamak için ise çok sayıda anket ve mülakata yaprak bir ortalama değere ulaşabilir ya da uçlarda gezinen fikir ve görüşleri anketlerden çıkarabilirler.

Ayrıca zaman içerisinde geçmişte yaşanan olaylar ve ekonomideki etkiler bireylerin

Ekonomik Analiz  Yöntemleri Basit Yöntemler Anket ve  Mülakatlar Profil Yaklaşımı Potansiyeller  Yaklaşımı Karmaşık Yötemler Keynesyen Gelirve  İstihdam Çarpanı Ekonmik Temel  Çarpanı Girdi ‐ Çıktı Analizi Ekonometri İle  Bütünleştirilmiş  Girdi‐Çıktı Analizi Sosyal Hesaplama  Yaklaşımı

(42)

Pellenbarg et al. (2002) ve Meester ve Pellenbarg (2006) Hollanda’nın firma göçü ve mekansal tercih haritalarını hazırlarken bu yöntemi kullanmışlardır. Çalışma esnasında araştırmacılar ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan firmalara anket çalışmaları yapmışlar ve “şu anda başka bir yere taşınmak isteseydiniz ülke içinde nereye yerleşmek isterdiniz?” sorusuna aldıkları cevaba göre ulusal ölçekte bir “ firmaların yerleşim tercihleri” haritası oluşturmuşlardır. Ve bunu sanayi alt kollarına uygulamışlar ve her sanayi alt kolu için ülke içinde hangi bölgelerin daha elverişli olduğunu analiz etmeye çalışmışlardır. Ayrıca Pellenbarg bu analizi Kuzey Hollanda’da ki üç bölge (eyalet) için daha da detaylandırmıştır. Araştırmacılar mülakatların getirdiği sübjektif bakış açısındaki hataları gidermek için çok sayıda firma ile ve beşer yıllık analizlerle anketler yapmaktadırlar.

Profil yaklaşımı

Gayrisafi yurtiçi hasıla gibi refah göstergeleri üzerinden korelasyon yöntemleri yardımıyla ekonomik etkileri hesaplar (Evers et. all, 1988). De Graff ve Nijkamp (1981) bu yöntem vasıtası ile Hollanda genelindeki bazı alt bölgelerde ulusal planın değerlendirmesi adına birtakım çalışmalar yürütmüşlerdir. Bu yöntemin zayıflığı ise yöntemin tüm hesaplamalarının sadece bir tek ekonomik göstergeye dayanmasıdır.

Potansiyeller yaklaşımı

Potansiyeller yaklaşımı ise, gelişim kararları – örneğin yeni ulaşım altyapısı – ile ekonomik etkiler arasındaki ilişkileri basit lineer denklemler vasıtası ile hesaplar (Evers et. al, 1988). Öngörülen bir projenin beraberinde getireceği potansiyellerin; örneğin yeni ulaşım altyapısının bir sonucu olan erişilebilirlik ve çekicilik, lineer denklemler vasıtası ile analiz edilmesi sonucu hesaplanır. Hesaplama yöntemi son derece basit olmakla beraber, birden çok etkenin bir arada oluşturduğu ekonomik potansiyelleri ve ekonomik etkileri lineer yöntemlerle hesaplamak pek de uygun değildir (Dijk et. all, 2009). Buna rağmen model fikir verici olarak kullanıma uygunudur.

(43)

Evers, van der Meer, Oosterhaven ve Polak, bu analiz yöntemini Amsterdam ve Hamburg arasında yapılması planlanan öneri hızlı tren hattına yönelik alternatifler arasında seçim yapılması amacı ile kullanmışlardır (1988). Bahsi geçen çalışmada yazarlar hızlı tren hattının oluşturacağı çekiciliği hesaplama ve bu çekiciliği hattın geçeceği güzergaha dağıtmak için Hansen Modeli tabanlı basit denklemler kullanmışlardır. Kullandıkları modeli Hansen in dayandığı çekicilik indeksi metoduna göre yeniden şekillendirmişlerdir. Hızlı tren söz konusun olunca bu hızlı tren rotasının sadece servis sektöründe çalışan iş gücü için sıklıkla kullanılacağı ve buna bağlı olarak hane halkının daha farklı yerlere (banliyö) yerleşebileceği öngörüsünde bulunmuşlardır. Hat üzerindeki tüm durak yerleri için çekicilik endeksi oluşturulmuş ve toplam çekicilik yeni bağlantının getireceği yeni hat üzerine dağıtılmıştır. Ve böylece servis sektörünün hat üzerinde nerelerde yoğunlaşabileceği ve hane halkının hangi bölgelere doğru göç edeceği saptanmıştır.

Basit yöntemler basitlikleri, kısa sürede uygulanabilmeleri ve az sayıda veriye ihtiyaç duymaları neticesinde sıklıkla başvurulan yöntemlerdir. Bununla birlikte güven düzeyleri ve doğrulukları oldukça düşüktür. Bu nedenler bu yöntemler kullanılsa bile bilimsel açıdan oldukça ağır eleştirilere maruz kalmaktadırlar.

Bu eleştirilere yanıt olarak zaman içerisinde bilim insanları daha fazla bilgiyle hazırlanan çok daha karmaşık hesaplamaları barındıran ve doğruluk ve güvenilirlik oranları oldukça yüksek olan “Karmaşık Yöntemleri” geliştirmişlerdir.

Karmaşık yöntemler ise basit yöntemlere kıyasla çok daha karmaşık denklemlere ve farklı zaman aralıklarında hazırlanmış çok sayıda veri grubuna ihtiyaç duyarlar. Bu yöntemler, karmaşıklıkları ve çoklu matematiksel denklemlere ve fonksiyonlara dayanmaları neticesinde literatürde sıklıkla “modeller” ya da “modellemeler” olarak da kullanılmaktadır (Barentsen ve Nijkamp, 1989). Çok sayıda karmaşık hesaplama ve analiz yöntemi olmasına karşın ekonomik etki analizinde öne çıkan analizler şu şekildedir: Keynesyen Gelir ve İstihdam Çarpanı, Ekonomik Temel Çarpanı, Girdi – Çıktı Analizi, Ekonometri ile Bütünleştirilmiş Girdi Çıktı Analizi ve Sosyal Hesaplama Yaklaşımı.

(44)

Keynesyen gelir ve istihdam çarpanı

Bu çarpan istihdam edilmemiş işgücündeki hareketlenmelere dayanır. Ekonomik çarpan kavramının dayandığı temellerden biri olan işgücü artışı (bkz. İkincil Etkiler) bu analizde temel rol oynar. Keynesyen ekonomilerde gelirlerdeki artış talep deki arzı tetikler (McCann, 2001). Gelirlerdeki artış (∆G), taleplerdeki artışa (∆T) neden olmaktır. Bu artışlar neticesinde ekonomide yaşanan bu talep fazlası arz ile

Şekil 3.6 : Gelir ve birleşik talep (McCann, 2001).

desteklenmelidir. Arzı arttırmak için ise üretim arttırılmalı neticesinde istihdam da artmalıdır. Bu artışlar neticesinde ise artan istihdam oranı ekonomik canlanmayla ilişkilendirilip istihdam çarpanı elde edilir (Lewis, 1988). Bu analiz yöntemine göre artan talebi karşılamak için arzı arttırırken işgücünün de artacağı varsayılmıştır (Lewis, 1988, McCann, 2001). Fakat arzı arttırmak için halihazırdaki istihdamdan azami oranda yararlanmak üzere çeşitli düzenlemeler yapılarak istihdam arttırılmadan ya da küçük çaptaki artışlarla talep karşılanabilir. Bu ise istihdam çarpanının daha küçük bir değer olması sonucunu doğurur. Buna ek olarak, gelirdeki artışı ve ekonomik canlanmayı bir tek proje uygulamasına veya politika değişikliğine bağlamak ve ilişkilendirmek teoride mümkün olmakla beraber patrik de çok zor olan bir süreçtir. Sinclair ve Sutcliffe (1983) bu yöntem ile Birleşik Krallık’ın istihdam verirlini kullanarak Birleşik Krallıktaki turizm sektörünün etkilerini hesaplamışlardır (1983).

(45)

Ekonomik temel çarpanı

Bir ekonomik sistemdeki temel ve temel olmayan sektörler arasındaki ilişkiye dayanır (Lewis, 1988). Ekonomik temel sektörler ekonomik sistem dışına ihracat yapan sektörlerdir; bir bakıma ekonomik gelişimin temeli olarak görünürler (McCann, 2001). Temel ekonomik sektörler ihracata (sistem dışına mal sağlayıp sisteme getiri sağlama) yönelik sektörler olduğu için sisteme nakit girişi sağlarlar. Temel ekonomik sektörün pek çok farklı tanımı olmakla beraber kısaca ekonomik sistem içerisinde ihracata yönelik çalışan ve üreten sektörlerdir dışsal faktörlere göre belirlidirler (Lewis, 1988). Temel ekonomik sektör haricinde kalan sektörler ise temel olmayan sektörler olarak tanımlanırlar; bu sektörler ise kabaca bankacılık, sigortacılık gibi temel ekonomik sektörlere servis vere sektörlerdir (Osterhaven, 2001). Temel ekonomik sektör ekonominin tek gelişim kaynağı oluğu için bu sektör ile ekonominin tümü arasında bir çarpan etkisinden söz edilebilir. Bu çarpan etkisi ise temel sektöre etki edecek olan bir yatırım kararının tüm ekonomiyi ne büyüklükte etkileyeceğini belirler.

Ekonomik Temel Çarpanı belirlemek için iki ana yöntem mevcuttur; yerleşim sabiti ve asgari gereksinimler metotları.

Yerleşim sabiti metotçu Bir ekonomik sistemde öngörülen belirli bir alt sektördeki istihdam oranının tüm istihdama oranının, sözü edilen alt sektördeki ulusal oranla olan ilişkisidir (McCann, 2001; Lewis, 1988). .

(3.1)

E : “i” sektöründe çalışan “r” bölgesindeki istihdam E : “r” bölgesinde toplam istihdam

E : “i” sektöründeki ulusal istihdam E : ulusal toplam istihdam

(46)

Yukarıdaki formül vasıtası ile hesaplanır. Elde edilen sonuç “1” den büyük ise “r” bölgesindeki “i” sektörü ekonomik temel sektördür. İstihdam verileri “i” sektörü için ulusal ortalamanın üzerindedir. Bu yöntemin zayıflığı ise temel ekonomik sektörü belirlemek için istihdam verilerini karışlaştırmasıdır. Bunu ise şu sorunları doğurur, 1) esnek olmayan sektörlerde artan gelirler ile istihdam arasında doğru orantılı bir ilişki yoktur. 2) ulusal ortalamalar –ki genelleme düzeyi çok yüksektir- ile bölgesel ortalamalar arasındaki büyük değişiklikler nedeni ile hesaplama sistematiği araştırmacıları kimi gerçekleri gözden kaçırmalarına neden olabilir. Yerleşim sabiti metodunun bu zayıflıklarını gidermek için araştırmacılar asgari gereksinim metodunu geliştirmişlerdir.

Asgari gereksinimler metodu da genel ilkeler olarak yerleşim sabiti metoduna benzemekle beraber, asgari gereksinimler metodunda yerel sektörel iş gücü oranı ulusal oranla değil çalışma yapılacak olan bölgenin benzer özelliklerini gösteren bölgeler ile karşılaştırma yapılır (McCann, 2001; Lewis, 1988). Çalışma yapılacak alan ile bu alana benzer özellikler gösteren (nüfus, ekonomik üretim kolları, büyüklük… gibi) alanlar seçilir. Bu alanlar içersinde seçilen sektör içinde istihdam edilen belirli bir eşik üzerindeki istihdam rakamları sözü geçen sektörde çalışan ulusal istihdama olan oranları hesaplanır.

(3.2) : “r” bölgesinde, “i” sektöründe istihdam edilen nüfus

: “r” bölgesindeki toplam istihdam

:“i” sektörü için karşılaştırma yapılan alanlar arasındaki ulusal istihdam rakamları ile yapılan oranlama sonucu ortaya çıkan en küçük oran

İlk olarak, karşılaştırma yapılacak bütün bölgelerde araştırmanın yapılacağı sektör için (formülde “i” sektörü örneğin) ulusal istihdam rakamları ile karışlaştırma yapılır (E ⁄E . Bu karşılatırmalardan en küçük olanı temel olarak kabul edilir. Karşılaştırma yapılan diğer alanlardaki istihdam ın ulusal istihdama oranı temel olarak alınan orandan büyük ise (sonucun 1 ve 1’den büyük çıktığı durumlar) sözü geçen sektör çalışma alanı için temel ekonomik sektördür.

(47)

Temel Ekonomik Çarpan modelinin eleştirisi temelde iki başlık altındadır. 1) model ekonomik gelişimin tek kaynağının temek ekonomik sektörler olduğu varsaymaktadır ki bu her zaman doğru olmayabilir (McCann, 2001; Lewis, 1988). Çünkü ekonomik temel sektörü hesaplanması sırasında genellikle sektörel bazda çalışan nüfus ülke içindeki ve çalışma alanı içindeki oranları karşılaştırılır bu karşılaştırmada eğer bölgesel ölçekteki ortalama istihdam değeri ulusal değerden küçük ise o sektör temel olmayan ekonomik sektör olarak adlandırılır. Fakat istihdam bazında yapılan bu analiz yöntemi yanlış hesaplamalara neden olabilir çünkü düşük istihdam rakamları ile herhangi bir sektör pekala sistem içerisinde ekonomik temel sektörü oluşturabilir. 2) ekonomik gelişme ve istihdam arasındaki ilişki tam olarak kesin ve net bir ilişki değildir (Lewis, 1988). Şöyle ki; tümüyle istihdam edilmiş (işgücü açığı olmayan) ve esnek olmayan bir sektör temel sektör ise şayet, ihracattaki gelirleri arttırsa bile istihdamı arttırmayacaktır.

Örneğin temel ekonomik sektörü tarım ve tarıma dayalı üretim olan bir bölgede kişi başına gelir rakamları yükselse bile istidam ve üretim oranları yükselmeyecektir. Çünkü tarım ve tarıma dayalı üretim sektörü esnek olmayan sektörlerdir. Gelir ne kadar artarsa artısın gelir artışı daha çok gıda maddesi tüketimini tetiklemez.

Girdi çıktı analizi

Girdi çıktı analizi, endüstriler arasındaki ve endüstrilerden son kullanıcıya geçen ürünlerin ve hizmetlerin akışlarını kaydeden analizlerdir (Emerson, 1975; Dijk et al, 2009, Loveridge, 2004). Modelle ilgili ilk çalışmalar 1950’lerde başlamakla beraber etki değerlemesi için bu analiz yönteminin kullanılması Leotief e dayanmaktadır Leotief girdi – çıktı modelini çelik endüstrisinin tüm ekonomi üzerindeki (Büyük Britanya) etkileri analiz etmek için kullanmıştır (1953). Bu yüzdendir ki girdi – çıktı analizlerine Leotief Fonksiyonu/Denklemi denilmektedir. Sonraları Isard (1960) Leotief in yaptığı çalışmaları daha da geliştirmiştir. Miller ve Blair (1985), Hewings (1985) ve Hewings ve Jensen (1986) ise daha gelişmiş güncel çalışmaları ve eleştirilere bu model için yayımlamışlardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Büyükdere aksı üzerinde, karma kullanımlı projelere olan gayrimenkul geliştiricilerinin yatırım talebininin halen sürmesinin nedenleri (Özdilek Projesi, Landmark

201 hasta ile yapılan kontrollü çalışmada APC grubunda künt diseksiyon grubuna göre operasyon süresi daha kısa ve kan kaybı miktarı daha az iken, postoperatif ağrı skorları

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yayınları Kitaplar Serisi Yayın No:1 , 4... Et Bilimi

Kadınların mı erkeklerin mi daha çok göç ettiği olgusuna gelince en azından Türkiye için bakıldığında 2000’li yıllarda kadınlar 3048888 ile erkekler ise 3643375

Bir sektörün nihai çıktısına olan 1 birimlik talep artışının (üretimdeki 1 TL artış) ekono- mideki tüm sektörlerde yol açacağı doğrudan ve dolaylı üretim artışının

Mahallenizde gerçekleşen çalışmalar sonucunda yerel halk ile turistler arasında kültür alış-verişini sağlamada olumlu yönde..

Ekonomik özgürlük ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin Pesaran Sınır Testi ve ARDL yaklaşımı ile analizinin Johansen Eşbütünleşme Analizi ile desteklenmesi amacıyla,

Biyoyakıt üretimi için topraklarında tarım üretimi yaptırılan 11 milyon açın yaşadığı Etiyopya, bu topraklarda kendi yiyece ğini yetiştiremiyor. Çünkü beslenmek