• Sonuç bulunamadı

Devlet ve özel ilköğretim okulu yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerine ilişkin yeterlikleri (İstanbul ili, Bahçelievler ilçesi örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Devlet ve özel ilköğretim okulu yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerine ilişkin yeterlikleri (İstanbul ili, Bahçelievler ilçesi örneği)"

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI

DEVLET VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU YÖNETİCİLERİNİN

TEKNOLOJİ LİDERLİĞİ ROLLERİNE İLİŞKİN

YETERLİKLERİ

(İSTANBUL İLİ, BAHÇELİEVLER İLÇESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mustafa BAYBARA

İstanbul Ocak, 2018

(2)

ii

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI

DEVLET VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU YÖNETİCİLERİNİN

TEKNOLOJİ LİDERLİĞİ ROLLERİNE İLİŞKİN

YETERLİKLERİ

(İSTANBUL İLİ, BAHÇELİEVLER İLÇESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mustafa BAYBARA

Danışman: Prof. Dr. İbrahim KOCABAŞ

İstanbul Ocak, 2018

(3)
(4)

iv

ÖNSÖZ

Bu araştırma, devlet ve özel ilköğretim okulu yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerine ilişkin yeterliklerini, yönetici ve öğretmen görüşlerine göre belirlemek amacı ile İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Yüksek Lisans Programı’nda, yüksek lisans tez çalışması olarak gerçekleştirilmiştir.

Bu çalışma beş bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde araştırmanın önemi, varsayımlar, sınırlılıklar ve terimler (tanımlar); ikinci bölümde kuramsal çerçeve ile ilgili araştırmalar; üçüncü bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklem, veri toplama teknikleri, elde edilen verilerin çözümlenmesi ve yorumlanması; dördüncü bölümde araştırma sonucunda elde edilen bulgular ve yorumlar; beşinci bölümde ise, sonuçlar ve öneriler yer almaktadır.

Araştırmanın her aşamasında kendi yoğun çalışmalarının yanı sıra bu çalışma için de değerli vakitlerini ayıran, yapıcı eleştirileri, yol göstericiliği ve engin bilgilerinden çok istifade ettiğim danışmanım Prof. Dr. İbrahim Kocabaş’a teşekkür ederim. Ölçeklerin okullara ulaştırılmasında ve doldurulmasında büyük emekleri olan mesai arkadaşlarıma, eğitim hayatım boyunca her zaman maddi ve manevi desteklerini hissettiğim aileme, araştırma süreci boyunca bana her türlü yardımı sağlayan eşim Necla Baybara’ya ve çocuklarım Ceren ve Naci Eren’e teşekkürlerimi sunarım.

(5)

v

ÖZET

DEVLET VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU YÖNETİCİLERİNİN TEKNOLOJİ LİDERLİĞİ ROLLERİNE İLİŞKİN YETERLİKLERİ

(İSTANBUL İLİ, BAHÇELİEVLER İLÇESİ ÖRNEĞİ)

Mustafa Baybara

Yüksek Lisans, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. İbrahim Kocabaş

Ocak – 2018,122 + IX sayfa

Bu araştırmanın amacı, devlet ve özel ilköğretim okullarında görev yapan yöneticilerin, bilişim teknolojilerini eğitim ortamlarına entegre etmek ve etkin kullanımlarını sağlamak için yerine getirmeleri gereken teknoloji liderliği rollerine ilişkin yeterlik düzeylerini belirlemektir.

Tarama modelinde olan araştırmanın evrenini 2016-2017 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili, Bahçelievler ilçesinde bulunan devlet ve özel ilköğretim okullarında görev yapan öğretmen ve okul yöneticileri oluşturmaktadır. Araştırmada, evreni temsilen örneklem alma yolu izlenmiştir. Araştırmanın örneklemini, İstanbul ili Bahçelievler ilçesinde bulunan devlet ve özel ilköğretim okulları arasında rastgele seçilen 27 ilköğretim okulunda görev yapan 507 öğretmen ve 81 okul yöneticisi oluşturmaktadır.

Araştırmanın verileri, Sezer (2011), tarafından geliştirilen, ‘İlköğretim Okul Yöneticilerinin Teknoloji Liderliği Rollerine İlişkin Yeterlikleri Ölçeği’ kullanılarak elde edilmiştir.

Araştırma verileri SPSS istatistik programı kullanılarak çözümlenmiştir. Okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin ölçek maddelerine katılım düzeyleri belirlenmiş, devlet ve özel ilköğretim okulu yöneticilerinin ve öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı fark olup olmadığını belirlemek amacıyla, verilerin non-parametrik olmasından dolayı Mann Whitney U testi yapılmıştır. Okul yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerinin mesleki kıdeme ve eğitim durumlarına göre farklılık gösterip

(6)

vi

edilerek tek yönlü Anova testi uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçları aşağıda verilmiştir:

Devlet ve Özel İlköğretim Okulu yöneticileri, teknoloji liderliği rollerinin alt boyutları olan ‘Destek’, ‘Gelişim ve Değerlendirme’, ‘Planlama ve Denetim’ ve ‘Etik ve Güvenlik’ ile ilgili rolleri, yüksek düzeyde yerine getirdiklerini ifade etmişlerdir.

Devlet ve Özel ilköğretim okulu öğretmenleri ise, yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerini bazı boyutlarda kısmen, bazı boyutlarda ise yeterli düzeyde gerçekleştirdiklerine inanmaktadırlar.

Devlet okullarında görev yapan öğretmenler, ‘Destek’, ‘Gelişim ve Değerlendirme’ ve ‘Etik ve Güvenlik’ boyutlarında özel okullarda görev yapan öğretmenlere göre okul yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerine ilişkin görevlerini yerine getirme düzeylerinin daha yüksek olduğunu düşünmektedirler.

Mesleki kıdem ve Eğitim durumu değişkenleri açısından, okul yöneticilerinin, teknoloji liderliği rolleri ile ilgili görüşleri arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır.

(7)

vii

THE COMPETENCIES OF PRIVATE AND STATE ELEMENTARY SCHOOL ADMINISTRATORS REGARDING THEIR TECHNOLOGY LEADERSHIP

ROLES (İSTANBUL CITY, BAHÇELIEVLER DISTRICT SAMPLE)

Mustafa BAYBARA

Supervisor: Prof. Dr. İbrahim KOCABAŞ January – 2018, 122 + IX pages

The purpose of this research is to determine the competence levels of the technological leadership roles that administrators in government and private elementary schools must fulfill in order to integrate information technology into educational environments and ensure their effective use.

The research population of this survey model is composed of teachers and school administrators working in public and private elementary schools in the district of Bahçelievler in Istanbul province in 2016-2017 academic year. In the study, taking a sample to represent the population model was followed. The sample of the research consists of 507 teachers and 81 school administrators who work in 27 primary schools randomly selected between state and private primary schools in the district of Bahçelievler, Istanbul.

The data of the research were obtained by using the 'Proficiency Scale for Technology Leadership Roles of Elementary School Administrators' developed by Sezer (2011).

Research data were analyzed using SPSS statistical program. The levels of involvement of school administrators and teachers in scale items were determined and Mann Whitney U test was performed because the data were non-parametric to determine whether there was a meaningful difference between the views of school administrators of state and private elementary schools and their teachers. A one-way ANOVA test was conducted by checking the level of data that meet the assumptions of the data to determine whether the school leaders differ in their technology leadership roles according to their professional seniority and educational status.

(8)

viii

State and Private Elementary School administrators expressed their high level fulfillment of the sub-dimensions of technology leadership roles: Support, Development and Evaluation, Planning and Supervision and Ethics and Security.

State and private elementary school teachers believe that administrators perform technological leadership roles in some dimensions partially and in some dimensions adequately.

Compared with private school teachers, public school teachers believe that school administrators are more likely to perform their duties in the dimensions 'Support', 'Development and Evaluation' and 'Ethics and Security' of technology leadership roles.

In terms of professional seniority and educational status variables, no significant difference was found between the opinions of school administrators on their role in technology leadership.

(9)

ix

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ... iv ÖZET ... v ABSTRACT ... vii ÇİZELGELER LİSTESİ ... xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xii

1. GİRİŞ ... 1 1.1. PROBLEM ... 2 1.2. AMAÇ... 4 1.3. ÖNEM ... 4 1.4. SINIRLILIKLAR ... 5 1.5. TANIMLAR ... 5 2. KURAMSAL ÇERÇEVE ... 6 2.1. LİDERLİK ... 6 2.1.1. Lider ve Yönetici ... 9 2.2. TEKNOLOJİ ... 11 2.2.1. Teknoloji Kavramı ... 11 2.2.2. Teknoloji Okuryazarlığı ... 13

2.3. Eğitimde Reform ve Teknoloji... 16

2.4. Eğitim Teknolojileri ... 18

2.4.1. Eğitim Teknolojilerinin Tarihçesi ... 22

2.4.2. Eğitimde Teknolojinin Önemi ... 24

2.4.3. Eğitim Teknolojilerinin Eğitim Ortamlarına Entegrasyonu ... 28

2.4.4. Teknolojinin Eğitim Ortamına Entegrasyonunu Engelleyen Faktörler ... 34

2.5. Türkiye’de Eğitim Teknolojileri Alanında Yürütülen Faaliyetler... 38

2.5.1. Temel Eğitim Projesi ... 41

2.5.2. FATİH Projesi ... 43

2.6. TEKNOLOJİ LİDERLİĞİ ... 45

2.6.1. Teknoloji Liderliği Standartları ... 51

2.6.2. ISTE Standartları ... 52

(10)

x

2.8. İlgili Araştırmalar ... 66

2.8.1. Teknoloji Liderliği Konusunda Yurtiçinde Gerçekleştirilmiş Çalışmalar ... 66

2.8.2. Teknoloji Liderliği Konusunda Yurtdışında Gerçekleştirilmiş Çalışmalar ... 73

3. YÖNTEM... 78 3.1. Araştırmanın Modeli ... 78 3.2. Evren ve Örneklem ... 78 3.3. Verilerin Toplanması ... 80 3.4. Verilerin Analizi ... 81 4. BULGULAR ve YORUMLAR ... 82 5. SONUÇ ve ÖNERİLER ... 98 5.1. Gelişim ve Değerlendirme ... 99 5.2. Destek ... 101 5.3. Planlama ve Denetim ... 103 5.4. Etik ve Güvenlik ... 105 5.5. Öneriler ... 107 5.5.1. Uygulayıcılara Öneriler ... 107 5.5.2. Araştırmacılara Öneriler ... 108 KAYNAKÇA ... 109 EKLER... 113 Ek 1. ... 114 Ek 2. ... 116 Ek 3. ... 119 Ek 4. ... 122

(11)

xi

Çizelge 1. Fatih Projesi Genel Hedefleri

Çizelge 2. Evrendeki öğretmen ve yöneticilerin görev yaptıkları okul türlerine göre dağılımı.

Çizelge 3. Araştırma örneklemindeki öğretmen ve yöneticilerin görev yaptıkları okul türlerine göre dağılımı.

Çizelge 4. Araştırmaya katılan öğretmenlerin olgusal bilgilerine ilişkin betimsel bulgular.

Çizelge 5. Araştırmaya katılan yöneticilerin olgusal bilgilerine ilişkin betimsel bulgular.

Çizelge 6. Yönetici Görüşlerinin Meslekî Kıdem Değişkenine Göre Varyans Analizi Sonuçları

Çizelge 7. Yönetici Görüşlerinin Eğitim Durumu Değişkenine Göre Varyans Analizi Sonuçları

Çizelge 8. İlköğretim okullarında görev yapan okul yöneticilerinin görüşlerine göre teknoloji liderliği rollerine ilişkin görevlerini yerine getirme düzeyleri.

Çizelge 9. Gelişim ve Değerlendirme Boyutuna İlişkin Bulgular Çizelge 10. Destek Boyutuna İlişkin Bulgular

Çizelge 11. Planlama ve Denetim Boyutuna İlişkin Bulgular Çizelge 12. Etik ve Güvenlik Boyutuna İlişkin Bulgular

Çizelge 13. Devlet ve Özel İlköğretim Okulu Yöneticilerinin Teknoloji Liderliği Rollerini Yerine Getirme Düzeylerine İlişkin Görüşleri Arasındaki Farka İlişkin Bulgular

Çizelge 14. İlköğretim Okullarında Görev Yapan Öğretmenlerin Görüşlerine Göre, Okul Yöneticilerinin Teknoloji Liderliği Rollerini Yerine Getirme Düzeyleri Çizelge 15. Destek Boyutuna İlişkin Bulgular

Çizelge 16. Gelişim ve Değerlendirme Boyutuna İlişkin Bulgular Çizelge 17. Planlama ve Denetim Boyutuna İlişkin Bulgular Çizelge 18. Etik ve Güvenlik Boyutuna İlişkin Bulgular

Çizelge 19. Devlet ve Özel ilköğretim okulu yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerini yerine getirme düzeylerine ilişkin öğretmen görüşleri arasındaki farka ait bulgular

(12)

xii

Şekil 1. Teknoloji Entegrasyonunun Görev Sorumlulukları ve Hedefleri Şekil 2. Bilgisayar Teknolojileri Entegrasyonu İle İlgili Sorunlar

Şekil 3. Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün Tarihsel Gelişimi Şekil 4. Anderson ve Dextor’ın Teknoloji Liderliği Modeli

(13)

1. GİRİŞ

Bu bölüm araştırmanın problem durumu, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, araştırmanın sınırlılıkları ve tanımlardan oluşmaktadır.

Tarihin ilk dönemlerinden beri içinde bulunduğu çağın öne çıkan özellikleri ile nitelendirilen ve tanımlanan dünyamız, son dönemlerde ‘Dijital Çağ’ veya ‘Bilgi Çağı şeklinde ifade edilmektedir. Hayatın her alanında büyük değişimlere yol açan teknolojinin, yaşamın vazgeçilmez bir parçası olması, bilgiye her yerden erişimin sağlanabilmesi ve bilgi akışının alabildiğine hızlı olması, bu dönemi, tarihin diğer dönemlerinden farklı kılan özellikler arasında gösterilebilir.

Günümüzde teknolojinin kullanılmadığı veya teknolojiden yararlanılmayan herhangi bir alan veya sektörden bahsetmek oldukça zordur. Zamanın öneminin artmasına paralel olarak teknolojiye duyulan ihtiyaçta aynı oranda artış göstermektedir. Bu ihtiyacın farkında olan ve kendini teknolojik gelişmelerle eş zamanlı olarak geliştiren ve güncelleyen bireyler en çok aranan ve ihtiyaç duyulan kişiler olmaya başlamıştır. Doğal olarak günümüzün gerektirdiği teknolojik altyapı ve bilgiye sahip olmayan kurum ve kişiler zamanla çevrelerine ayak uyduramamakta ve yok olup gitmektedir. Bu nedenle teknolojinin gerekli olup olmadığı, ihtiyaç olup olmadığı gibi tartışmalar birçok alanda artık mevzu bahis bile edilmemekte, bunun yerine, kurumun hayatiyetini devam ettirebilmesi ve maksimum verimle faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için teknolojiden ne kadar yararlanılabildiği gibi konular tartışılmaktadır.

Teknolojinin yapısı gereği dinamik olması, her geçen gün kendini yenilemesi ve daha dün diyebileceğimiz yakın zamanların teknolojilerinin artık kullanılmaması veya ihtiyaçları karşılayamaması gibi sorunlarla baş edebilmek kurumsal ve bireysel bazda büyük önem taşımaktadır. Teknolojinin bu tür zorlukları ile mücadele edebilen kişiler, kurumlarının gelişiminde de ön ayak olmakta ve lokomotif görevi görmektedir. Teknoloji konularında öne çıkan bu bireyler (teknoloji liderleri) çalıştıkları kurumlar için hayati öneme sahiptir. Bu sebeple geleceğin dünyasında söz

(14)

sahibi olmak isteyen kişilerin, teknoloji okuryazarı olmanın ötesinde, teknoloji liderliği alanında da yeterli özellikleri taşımaları gerekmektedir. Teknoloji liderlerine sahip kurumlar, rakiplerine göre büyük avantajlara sahip olmakta ve gelişimlerini çok daha büyük ölçeklerde gerçekleştirebilmektedirler.

Toplumu etkileyen her değişim, eğitim kurumlarında da aynı hızda karşılık bulmaktadır. Bu nedenle eğitim dünyasının, her geçen gün yeni bir gelişmenin yaşandığı teknoloji dünyasından uzak kalması, toplumsal bir açık sistem olduğu gerçeği ile çelişir. Dolayısıyla, dijital çağın yansımalarının görüldüğü ortamların başında eğitim kurumları gelmektedir.

Dijital çağa ayak uydurmak isteyen eğitim örgütlerinin, teknoloji için büyük bütçeler ayırması ve teknolojiyi okullara entegre etmeye çalışması tek başına yeterli olmamaktadır. Brooks-Young’ın (2002), araştırmasında da buna paralel bir sonuç ortaya çıkmış ve okulların teknoloji entegrasyonu için büyük miktarlarda maddi kaynaklar kullandığı, fakat elde edilen kaynaklardan etkili biçimde yararlanamadıkları tespit edilmiştir. Yaşanan sıkıntının temel nedeni, öğretmenlerin teknoloji kullanımına yeterli düzeyde hazırlanmaması değil, bu konuda bilgili ve etkili liderlerin yokluğudur (Gibson, 2001). Okul yöneticileri teknolojinin ne denli önemli olduğunun farkında olmakla beraber, büyük bir kısmı itibariyle, kendilerini yetersiz bulmakta ve buna bağlı olarak sorunlar yaşamaktadır (Bülbül ve Çuhadar, 2012). Öğretmen ve öğrencilere örnek olma konumunda olan okul yöneticilerinin teknoloji kullanımı konusunda yetersiz olmaları otoriteleri adına da bir kayıp oluşturabilir.

Alan yazında teknolojinin eğitim kurumlarına sağlıklı bir şekilde entegre edilebilmesinin temel şartı olarak okul yöneticilerinin ‘Teknoloji Liderliği’ rolünü başarılı bir şekilde sergileyebilmeleri gösterilmektedir. Okul yöneticilerinin teknoloji liderliği, teknolojinin eğitimle bütünleştirilmesinde önemli bir başlangıç noktasıdır (Akbaba-Altun, S.,2006). Dolayısıyla okullarda teknolojinin başarılı uygulamalarına yer vermek isteniyorsa, öncelikle okul yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerini yerine getirmelerini sağlamak gerekir.

Teknoloji liderliğinden yoksun, geleneksel eğitim liderliği yetersiz görülmekte ve bunun sonucunda okullarda çeşitli çatışma ve problemlere sebep olmaktadır. Sezer

(15)

(2011), okul yöneticilerinin, bilgi teknolojilerinin eğitim ortamlarında meydana getirdiği değişim sürecini etkili bir şekilde yönetmeleri gerektiğini belirtmekte ve bu süreçte okul yöneticilerinin teknolojiyi anlaması, tanıması, teknolojik uygulamaları bilmesi ve en önemlisi bu değişim sürecini benimsemesi gerektiğini ifade etmektedir (Akbaba-Altun, 2002). Bu özelliklere sahip olmayan okul yöneticileri kendilerini teknoloji lideri olarak yeterli görmemekte ve değişim sürecini etkili biçimde yönetememektedir (Anderson ve Dexter, 2005). Bu durum doğal olarak teknoloji entegrasyonunda önemli aksamalara yol açmakta, kaynak ve zaman israflarına neden olmaktadır.

Stuart, Mills ve Remus (2009), bilgi teknolojileri ile ilgili teknik, uygulama ve yönetim boyutlarında bilgi sahibi okul yöneticilerinin kendilerinden daha az bilgi ve tecrübeye sahip okul yöneticilerine göre teknolojilerin eğitim ortamlarında kullanımını daha fazla benimsediğini belirtmektedir. Teknoloji kullanımı ile ilgili yeterliklerden yoksun okul yöneticileri, yönetim ve öğretim ile ilgili konularda sorunlar yaşamaktadır.

Bülbül ve Çuhadar (2012), güçlü teknoloji liderliğinin eğitim kurumlarında teknoloji entegrasyonunu olumlu bir şekilde etkileyeceğini ifade etmektedir. Bu sebepten dolayı okul yöneticilerinin, bilgi teknolojilerinin okul yönetiminde ve öğrenme ortamlarında etkin bir şekilde kullanılabilmesi için sorumluluk almaları gerekmektedir. Bu sorumlulukları yerine getirebilmek için bazı yeterliklere sahip olmaları ve kendilerini bu alanda geliştirmeleri, eğitim liderleri için büyük önem taşımaktadır (Hacıfazlıoğlu, Karadeniz ve Dalgıç, 2011a; Turan, 2002). Teknolojinin her gün artarak eğitim hayatında kullanımı, teknolojiye uzak eğitim yöneticileri için zamanla daha da büyük problemlere yol açacaktır.

Bahsi geçen sorunlar göz önünde bulundurulduğunda, araştırmanın temel problemi, teknolojinin eğitim ortamlarına etkin bir şekilde entegre edilebilmesi ve eğitim teknolojilerinden, yüksek düzeyde verim alınabilmesi için devlet ve özel ilköğretim okul yöneticilerinin teknoloji liderliği rollerine ilişkin yeterliklere hangi düzeyde sahip olduklarını belirlemektir.

(16)

Araştırmanın genel amacı, devlet ve özel ilköğretim okullarında görev yapan yöneticilerin, teknoloji liderliği rollerine ilişkin yeterlik düzeylerini belirlemek, buna göre yorum ve önerilerde bulunmaktır. Bu genel amaca ulaşabilmek için aşağıda belirtilen alt amaçlara yanıt aranmıştır.

1. İlköğretim okullarındaki yöneticilerin teknoloji liderliği rollerine ilişkin görevlerini yerine getirme düzeyleri;

a. Mesleki kıdemleri,

b. Eğitim durumları bakımından farklılık göstermekte midir? Devlet ve özel ilköğretim okulları arasında bu değişkenler açısından anlamlı bir farklılık var mıdır?

2. İlköğretim okullarında görev yapan okul yöneticilerinin görüşlerine göre teknoloji liderliği rollerine ilişkin görevlerini hangi düzeyde yerine getirmektedirler? Devlet ve özel ilköğretim okulu yöneticilerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

3. İlköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin görüşlerine göre, okul yöneticileri teknoloji liderliği rollerini hangi düzeyde yerine getirmektedirler? Devlet ve özel ilköğretim okulu öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

Büyük kaynaklar seferber edilerek, eğitimin her kademesinde kullanılmaya çalışılan eğitim teknolojilerinden, okullarda etkili ve yüksek seviyede bir fayda sağlayabilmek için okul yöneticilerine önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Teknolojinin, eğitim ortamlarına entegre edilmesinde kilit rol oynayan okul yöneticilerinin, teknoloji liderliği rollerinin hangi düzeyde olduğu ve beklentileri karşılayıp karşılamadığının bilinmesi, sürecin daha sağlıklı yürütülmesinde ve geliştirilmesinde büyük önem taşımaktadır.

1.2. AMAÇ

(17)

Rekabetin üst düzeyde yaşandığı özel sektördeki yöneticilerin teknoloji liderliği rollerini hangi düzeyde yerine getirdiğini bilmek, buna karşın performansa dayalı ödüllendirmenin olmadığı ve kendi içinde kurumsal rekabetten söz etmenin pek mümkün olmadığı devlet kurumlarında görev alan yöneticilerin teknoloji liderliği rollerinin düzeylerini bilmek ve bu iki farklı kurum türündeki durumu karşılaştırmak, konu ile ilgili fikir verme adına büyük önem taşımaktadır. Bu açıdan, araştırmanın alan yazına ve eğitim kurumlarına katkı sağlaması umulmaktadır.

Bu araştırma:

1. İstanbul ili Bahçelievler ilçesinde bulunan devlet ve özel ilköğretim okulları ile sınırlıdır.

2. İstanbul ili Bahçelievler ilçesinde görev yapan okul yöneticileri ve öğretmenler ile sınırlıdır.

3. İstanbul ili Bahçelievler ilçesinde bulunan devlet ve özel ilköğretim okullarında 2016-2017 eğitim öğretim yılı bahar döneminde görev yapan okul yöneticileri ve öğretmenlerden veri toplama araçları ile elde edilen verilerle sınırlıdır.

Bu araştırmada kullanılan bazı kavramlar ile ilgili tanımlar aşağıda verilmiştir.

Devlet Okulu: Devlet tarafından finansmanı sağlanan ve kontrol edilen,

öğrencilerinden ücret talep edilmeyen eğitim öğretim yeri.

Özel Okul: Devlet yönetiminden ayrı, mülkiyeti kişiye veya bir özel kuruluşa ait

eğitim öğretim yeri (TDK, 2017).

Yönetici: İlköğretim okulunda görev yapan okul müdürleri ve müdür yardımcılarıdır. Teknoloji Lideri: Eğitim ortamlarında teknolojinin etkili bir şekilde kullanımına

önderlik eden ve model olan kişi

1.4. SINIRLILIKLAR

(18)

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

20.yy’da yönetim ve yöneticilik ile ilgili bilimsel çalışmaların yoğunlaştığı önemli konulardan biri de liderlik olmuştur. Bu çalışmaların yoğunluğu alan yazına çok sayıda farklı tanım kazandırmıştır. Şişman (2002), liderliğin, farklı açılardan bakıldığında farklı şekillerde analiz edilebildiğini ve tanımlanabildiğini belirtmiştir. Çünkü liderlik, yönetim bilimi ve iş yaşamı ile ilgili bir kavram olduğu kadar aynı zamanda psikolojik, sosyolojik, politik, askeri, felsefi ve tarihsel açılardan da analiz edilebilen bir kavramdır (Baş, 2012).

Liderlik konusunda yapılan deneysel araştırmalar üç binden fazladır (V.Çelik, 2007). Liderlik ile ilgili araştırmaların ve tanımların çokluğundan yola çıkarak Stogdill ‘Ne kadar kişi varsa o miktarda da liderlik tanımı vardır.’ demiştir (Görgülü, 2013).

Liderlik ile ilgili yapılan tanımlardan bazılarına aşağıda yer verilmiştir (Sincar, 2009):

• Lider, kümenin bir üyesi olarak, diğer üyelerin üstünde olumlu etkide bulunan, küme üyelerinin kendisine yaptığı etkiden daha fazlasını onlara yapabilen küme üyesidir (Başaran, 1992).

• Liderlik, grup faaliyetlerini grubun hedeflerine ulaşma yönünde etkileme sürecidir (Bass, 1985).

• Liderlik, fikirleri, eylemleri ve eğilimleri, etkileme, yönlendirme ve yönetmedir (Benis ve Nanus, 1985).

• Liderlik, lider ile onu izleyen her bir birey arasında meydana gelen iki yönlü bir etkileşimdir (Graen, 1976).

• Liderlik, güçlü bir etkidir (Argyris, 1976).

• Liderlik, etkili kişisel özelliklere bağlı bir güçtür (Etzioni, 1964).

(19)

• Liderlik, izleyicilerin düşünce ve eylemlerini etkileme doğrultusunda gücü kullanmadır (Zaleznik, 1977).

Verilen tanımlara göre, liderin etkileme, yol gösterme, model olma, yönetme gibi özellikleri ön plana çıkmaktadır. Ancak başarılı liderlerin bazı ortak özellikler göstermeleri, etkili bir liderlik için, her liderden aynı özellikleri beklemeyi gerektirmez.

Drucker (2004), Harvard Business Review’da yayınlanan bir yazısında, etkili bir yöneticinin, günümüzde yaygın olarak kastedilen tarzlarda bir liderlik sergilemesinin bir gereklilik olmadığını belirtmektedir. Örneğin, Harry Truman’ın yeterli karizmaya sahip olmadığını ancak Amerika tarihinin en iyi yöneticilerinden biri olduğunu belirtmektedir. Aynı şekilde, 65 yılı aşkın bir süre kariyer danışmanı olarak çalıştığı dönemde, karşılaştığı en iyi yöneticilerden bazılarının tipik liderlik özellikleri göstermediklerini ifade etmektedir. Bu yöneticilerin, kişilikleri, davranışları, değerleri, güçlü yanları ve zayıf yanları ile alışılmışın dışında olduklarını, çok dışa dönük olanından, neredeyse münzevi olacak düzeyde olanına, vurdumduymaz olanından kontrol düzeyi yüksek olanına, cömert olanından eli çok sıkı olanına kadar çeşitlilik gösterdiklerine değinmiştir. Fakat hepsini etkili birer lider kılan 8 ortak özelliğe sahip olduklarını belirtmektedir. Buna göre etkili liderler:

• ‘Ne yapılması gerekiyor?’ sorusunu sorarlar. • ‘Girişim için ne doğru?’ sorusunu sorarlar. • Eylem planı geliştirirler.

• Alınan kararlar için sorumluluk üstlenirler. • İletişim için sorumluluk alırlar.

• Sorunlardan çok fırsatlara odaklanırlar. • Üretken toplantılar düzenlerler.

• ‘Ben’ yerine ‘Biz’ şeklinde düşünür ve söylemde bulunurlar.

İlk iki madde liderlere gerek duydukları bilgiyi verir. Sonraki dört madde liderlere, bu bilgiyi etkili eyleme dönüştürmeye yardım eder. Son iki madde ise bütün örgütün sorumluluk ve mesuliyet duygularını hissetmesini temin eder.

(20)

IBM’in eski CEO’larından Lou Gerstner (1994), Amerika’daki okullar için, kendilerine liderlik edecek yetenekli okul müdürlerini bulmaktan daha önemli bir konunun olmadığını söylemektedir (MacNeil & Delafield, 1998). Bu yüzden, okullarda eğitsel ve yönetsel alanlar başta olmak üzere, her alanda başarıyı yakalamak için gerekli olan öğelerin başında liderlik özelliklerine sahip, etkili okul müdürleri gelmektedir.

Bu bağlamda etkili bir okul liderinin temel görevleri ve rolleri:

• Okul bütçesinin dengeli kullanımını sağlamak, bütçenin takip ve kontrolünü yapabilmek,

• Öğretimi doğru bir şekilde analiz etmek ve sonuçları yorumlayabilmek, • Öğretmenlere eğitim-öğretim konularında rehberlik etmek,

• Eğitim programının geliştirilmesini sağlamak ve uygulama sürecinde koordinasyonun devamlılığını sağlamak,

• Fikir, görüş ve kararlarında tutarlılık ve kararlılık sahibi olmak, • Geniş bir vizyona sahip olmak,

• Eğitim ortamını oluşturan araç-gereçlere ulaşımda kolaylık ve eşitlik imkanı sağlamak, şeklinde sıralanabilir (Hayytov, 2013).

“Dünyada değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” sözünden yola çıkacak olursak örgütlerin her an gerçekleşen değişime ayak uydurmak zorunda kaldıkları rahatlıkla söylenebilir. Bu bağlamda sorun örgütün değişimi algılama biçimi ile ilgilidir. Değişimi kendilerine bir tehdit olarak gören ve bu değişimi engellemeye çalışan örgütlerin yok olması veya en azından büyük kayıplar yaşaması kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu noktada örgütün algısını belirleyen en önemli etken liderin ya da yöneticinin değişime olan bakışında aranmalıdır. Bir lider değişim ile ilgili doğru bir anlayışa sahipse, onun stratejik düşünme becerisine sahip olduğu söylenebilir. Bir örgütün çevresindeki her şey devamlı değişiyorsa, etkili bir lider veya yönetici için de manzara sürekli değişmelidir. Değişen şartları görebilmek, algılayabilmek ve gelecek ile ilgili fikir yürütebilmek için liderin önünde ufkunu kapatacak engeller bulunmamalıdır. Bennis (1989), bu konu ile ilgili: “Önde koşan köpek siz olmadığınız

sürece, manzara hiç değişmez” sözünü söylemiştir (Leblebici, 2008). Bu nedenle

gerçek liderler, yaşadığı dönemin bir adım önünde yol almaya çalışmalı ve takipçilerine yeni ufuklar kazandırmalıdır.

(21)

Kesintisiz bir şekilde yaşanan değişim ve gelişmelerden en çok etkilenen örgütlerin başında hiç şüphesiz eğitim örgütleri gelmektedir. Daggett (2008), okulların değişiminde bütün eğitimcilerin anahtar rollere sahip olması gerektiğini ancak liderlik konumundaki kişilerin sorumluluklarının çok daha fazla olduğunu ifade etmektedir. Okul liderleri, değişime gerektiği ölçüde uyum sağlayabilmeli ve diğer insanlara da önderlik edebilmelidir (Suarez, 2012). Değişim ve yeniliğe kapalı okul liderlerinin, görev yaptıkları eğitim kurumlarını geleceğe taşımaları mümkün değildir.

Dijital çağın baş döndürücü gelişmelerini yaşadığımız günümüz dünyasında, okul liderleri, teknolojinin okullara entegrasyonunu en iyi şekilde yapabilecek özelliklere sahip olmalıdır. Teknolojinin okul müfredatına entegrasyonunun gerekliliği, eğitim liderliğinin anlamını ve teknolojik paradigmada okul müdürlerinin rollerinin yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir. Bugünün öğrencileri karmaşık özelliklere sahip global ekonomi ortamında rekabet etmek zorunda kalacaktır. Özel sektör, büyük rekabetin yaşandığı iş dünyasında ayakta kalabilmek için, teknoloji okuryazarı olan ve becerikli iş gücüne sahip bireyler talep etmektedir (Bennett, C. K., 1996). Dolayısıyla, çağın gerektirdiği eğitim ortamlarını oluşturmak ve öğrencileri geleceğin dünyasına en iyi şekilde hazırlamak için okulların teknoloji liderliği yeterliklerine sahip, değişimi iyi okuyan ve bu değişime ayak uydurabilen, vizyon sahibi liderlere ihtiyacı her zamankinden daha fazladır.

2.1.1. Lider ve Yönetici

Lider ve yönetici kavramları zaman zaman birbirinin yerine kullanılıyor olsa bile bu iki kavramın birbiriyle tam olarak aynı anlama sahip olduğu söylenemez. Bu yüzden bu iki farklı kavram üzerinde durmak gerekir.

Araştırmanın liderlik başlığı altında, liderlik ile ilgili öne çıkan bazı tanımlar verilmişti. Yönetici ise, belli bir amaç için bir araya gelen insanları hedefe ulaşmak için ahenkli bir şekilde ve işbirliği içinde etkili ve verimli olarak yönetmek sorumluluğunda ve zorunda olan kişidir. (Demirtaş ve Güneş, 2002, s. 171).

Birçok yazarın üzerinde birleştiği bir tanıma göre ‘Yönetim, başkaları vasıtasıyla iş görmektir. Bazı yazarlara göre yönetim “Eldeki kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını öğreten bir bilim dalıdır” (Tortop ve İspir, 1984, s. 7). Drucker

(22)

ise yönetimi, “Aynı işi yapan insanları organize etmek, onları motive etmek, gerek duydukları donanımı sağlamak ve sıradan insanların kapasitelerini zorlayarak onlardan en yüksek verimi alabilmek için onları idare etmek ve yönlendirmek” şeklinde tanılanmıştır (Engür, 2014).

Tanımlardan da anlaşılacağı üzere lider ve yönetici kavramları farklı özelliklere sahiptir. Leblebici (2008), bu farklılığı şu şekilde ifade etmektedir: Yöneticilik, planlama, örgütleme, kontrol gibi klasik yönetim işlevlerinin yerine getirilmesi ile ilgili bir kavram iken, liderlik bir işin yapılmasının beşeri yönleri üzerinde duran, insanları güdüleme, yönlendirme, yetkilendirme ve harekete geçirme ile ilgili bir kavramdır. Drucker’a göre yönetim işleri doğru yapar, liderlik ise doğru işleri yapar.

Bennis (2009), yönetici ve lider arasındaki ayırımları aşağıdaki şekilde yapmaktadır:

• Yönetici yönetir, lider yenilik yapar. • Yönetici kopyadır, lider orijinaldir. • Yönetici korur, lider geliştirir.

• Yönetici sistem ve yapıya odaklanır, lider kişilere odaklanır. • Yöneticilik kontrole dayanır, liderlik güven üzerine kuruludur. • Yöneticinin bakış açısı kısa menzillidir, liderin uzun.

• Yönetici nasıl ve ne zaman diye sorar, lider ne ve neden sorularını sorar (Al, 2014)

Boyacı (2016), lider ve yöneticinin sahip olduğu farklı düşünce ve eylemleri aşağıdaki gibi özetlemiştir.

• Yönetici yönetir, lider yönlendirir.

• Yönetici mevcut düzeni sürdürür, lider yenilik peşindedir.

• Yöneticinin otoritesi statüsünden kaynaklanır, liderin otoritesi kendisindendir. • Yönetici yetkileri kendisinde toplar, lider astlarını yetkilendirir.

• Yönetici itaati vurgular, lider katılımı vurgular.

• Yönetici planlara aşırı bağlıdır, lider alternatif yaklaşımlara açıktır. • Yönetici kontrolü vurgular, lider ise güveni esas alır.

(23)

2.2.1. Teknoloji Kavramı

TDK’da (2017) teknolojinin tanımı ‘Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri, bunların kullanım biçimlerini kapsayan uygulama bilgisi, uygulayım bilimi’ şeklinde yapılmıştır. Uluslararası Teknoloji Eğitimi Birliği’nin (ITEA,2007) teknoloji tanımı ise, ‘Algılanan insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamak amacıyla doğal çevrenin değiştirilmesi, yenileştirilmesi ve dönüştürülmesi’ şeklindedir (Görgülü, 2013). Alkan (2005), teknolojiyi ‘Makineler, işlemler, yöntemler, süreçler, sistemler, yönetim ve kontrol mekanizmaları gibi öğelerin belirli bir düzende bir araya getirilmesi ile oluşan ve bilim ile uygulama arasında köprü görevi yapan bir disiplin’ şeklinde tanımlamıştır.

Teknoloji, özünde bilimin sosyal hayata uyarlanmış şeklidir. Artık teknoloji modern toplumların ayrılmaz bir parçası ve günlük yaşantının her alanında var olan bir unsur olmuştur. İnsan hayatının kendisi teknolojiye göre şekillendiği için teknolojiye ayak direyen ve teknolojiyi reddeden toplumlar kendilerini çağın gerisinde kalmış hissetmektedirler (Gültekin, 2013). Teknolojik açıdan gelişmiş ve çağa ayak uydurmuş toplumların yaşam ve kültür seviyelerinin de yüksek olduğu görülmektedir (Varol, 2002). Bu açıdan bakıldığında, teknolojik gelişmişlik ile ülkelerin ve toplumların kalkınmışlıkları arasında doğru bir orantı olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Ünal (2010), teknolojiye hâkim ve teknolojiyi etkin kullanan kişilerin, yaşadığı çağı daha iyi tanıyan ve dünyada meydana gelen gelişmelere karşı daha duyarlı ve donanımlı bireyler olduğunu ifade etmektedir. Bu profildeki kişilerin düşünen, üreten, paylaşımcı, kendine güvenen, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanabilecek bilgi ve becerilere sahip bireyler olduğu görülmektedir.

Yaşadığımız çağda bu kadar büyük bir öneme sahip olan teknolojiyi bilmek, teknolojinin boyutlarının ve sınırlarının farkında olmak, sağladığı imkânları ve neden olduğu sorunları bilmek sorumlu bir yurttaş olmanın gereğidir. Bir diğer yurttaşlık görevi ise küreselleşen dünyada eleştirel düşünme yetisi ile yeni teknolojileri takip

(24)

edip, bu teknolojileri amaç ve ihtiyaçlar doğrultusunda kullanabilmektir (Odabaşı, 2000).

Teknolojinin kullanım alanlarının bu denli genişlemesi, gelişmiş örgütlerin amaçlarına ulaşabilmesi ve var olabilmesi için teknoloji kullanımını bir seçenek olmaktan çıkarıp, bir zorunluluk haline getirmiştir. Teknolojiden yoksun örgütlerin, bilgi toplumunda varlığını devam ettirebilmesi mümkün değildir (Görgülü, 2013). Bu nedenlerden dolayı, örgütlerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için teknolojiyi yakından takip edip, örgütlerini yeni gelişmelere göre tasarlamaları gerekmektedir.

Teknolojideki gelişmeler eğitim örgütlerini de doğrudan etkilemiş ve eğitim kurumlarının yapısal, fiziksel ve eğitsel yönlerden değişimlerine yol açmıştır. Günümüzde teknolojinin uğramadığı bir okul bulmak neredeyse mümkün değildir. Bahis mevzu olan durum, teknolojinin okullarda bulunup, bulunmaması değil, hangi düzeyde kullanıldığı, eğitim ortamlarına nasıl entegre edildiği, eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi adına ne kadar katkı sağladığı gibi konulardır. Akkoyunlu ve Kurbanoğlu’na göre (2003), bu noktada eğitim kurumlarından beklenen işlev, teknolojiyi etkin ve bilinçli kullanabilen, bunun yanı sıra kendi kendine de öğrenebilen bireyler yetiştirebilmeleridir.

Teknolojinin eğitim ortamlarına entegrasyonu sürecinde, teknolojinin sihirli bir değneğe sahip olduğu düşünülmemelidir. Adams ve Jansen (1997), teknolojinin eğitimle ilgili sorunlar için her derde deva bir çözüm olmadığını ancak teknolojinin uygulanabilir öğrenme modelleri ile kaynaştırılabilmesinin, eğitimin genel kalitesini arttıracağını belirtmişlerdir (MacNeil & Delafield, 1998). Bu nedenle teknoloji, eğitim faaliyetlerine yardım etmeli ancak kesinlikle eğitimin amacı olmamalıdır. Teknoloji sadece var olduğu için kullanılmamalı veya kullanılmadığı zaman çağdışı kalınacağı korkusuna kapılmamalıdır (Demirel vd, 2005, aktaran: Irmak, 2015: 13). Bu nedenle teknoloji liderlerinin, teknolojinin kullanımı ile ilgili genel kabul gören standartlara hakim olması ve okullarında da bu yönde politikalar izlemeleri gerekmektedir.

Teknolojinin eğitim ortamlarında kullanımı ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda, teknolojinin finans ve vakit kaybı olduğu sonucuna varanlar da olmuş, ancak daha çok teknolojinin öğrenci başarısını arttırdığı yönünde sonuçlara ulaşılmıştır. Teknolojinin eğitim faaliyetlerine ilişkin olumlu etkilerinin bulunması, teknolojinin eğitim kurumlarında daha yaygın bir şekilde kullanılmasına yol açmıştır.

(25)

Balcı ve Eşme (2011)’ye göre teknolojinin eğitim ortamlarında kullanılmasının nedenleri:

• Eğitim, çağa uygun bir yaşamdan ve teknolojiden yoksun düşünülemez, • Teknoloji eleştirel düşünceyi geliştirir ve yaratıcılığı artırır,

• Teknoloji zekânın ve yeterliğin gelişimine katkıda bulunur, • Teknoloji eğitiminin sağlanması diğer dersleri tamamlar,

• Teknoloji eğitiminin bir sonucu olarak, birey okuldan ne zaman ayrılırsa ayrılsın, içinde yaşadığı teknik hayata uyum sağlar, şeklinde sıralanabilir (Bacanak , Karamustafaoğlu, & Köse, 2003).

2.2.2. Teknoloji Okuryazarlığı

İçinde yaşadığımız dijital çağda, insanları başarılı kılan unsurlar arasında teknolojiyi bilmeleri, teknolojiyi usta bir şekilde kullanmaları, teknolojinin ne olduğunu, etkilerinin neler olduğunu, hangi sorunlara çözümler sunduğunu bilmeleri gelir. Bu bilgi ve becerilere sahip olan bireyler için teknoloji okuryazarı ifadesi kullanılabilir. Teknoloji okuryazarlığının veya diğer bir adıyla bilgi teknolojileri okuryazarlığının tanımına gelecek olursak, Uluslararası Teknoloji Eğitimi Birliği (ITEA,2000), ‘Teknolojiyi kullanma, yönetme, değerlendirme ve anlama becerisi’ şeklinde bir tanımlamada bulunmuştur (Berber, 2017).

Tor ve Erden (2004), bilgi çağında başarılı bir öğrenci olmanın gerektirdiği becerileri:

• Bilgi teknolojileri aletlerini ustalıkla kullanabilme, • Verileri toplayabilme, yorumlayabilme ve kullanabilme,

• Uygun bilgi teknolojileri kaynaklarını kullanarak, çalışmalar yapabilme, şeklinde sıralamıştır (Engür, 2014)

Penrod ve Douglas (2002) ise teknoloji okuryazarlığı niteliklerini aşağıdaki gibi sıralamıştır:

(26)

• Sistem ve ağlara uygun alt sistemleri anlayabilme, • Yazılımların kullanımını anlayabilme,

• Bilgi teknolojileri ile ilgili terminolojiye hâkim olabilme, • Sorunları teknolojiyi kullanarak çözebilme,

• Değişen bilgi kaynaklarının farkında olma ve onları kullanabilme; bilgi teknolojilerinin geçmiş ve geleceğini tartışabilme,

• Bilgi teknolojisi ile ilgili etik ve yasal sorunlara ait düşüncelere sahip olabilme (Berber, 2017).

Öğrencilerin, teknoloji okuryazarı bireyler olabilmeleri için, onlara rol model olacak öğretmenlerin de teknolojiden uzak olmaması gerekir. Seferoğlu’nun (2011), ‘Bilgi Toplumunda Öğretmenin Tükenmişliği’ konulu araştırmasının sonuçlarına göre, öğretmenlerin büyük bir kısmının teknoloji okuryazarlığı konusunda eksiklik yaşadığı ve bu durumun öğretmenlerin tükenmişliğine neden olan en önemli etkenlerden birisi olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, teknoloji okuryazarı bireyler yetiştirmeyi de hedeflemesi gereken eğitim kurumlarının, aynı zamanda öğretmenlerini de yoğun ve ciddi hizmet içi programlar ile eğitmesi ve böylece öğretmenlerin teknoloji okuryazarlığı eksikliğinden dolayı hissettikleri tükenmişliği ortadan kaldırması gerekmektedir. Teknolojiyi başarılı bir şekilde kullanan ve bilgi teknolojilerinden uzak durmayan öğretmenler, öğrencilerin teknoloji okuryazarlığı becerilerinin gelişimine de olumlu katkılarda bulunabilecektir.

Bacanak, Karamustafaoğlu ve Köse’ye (2003), göre öğrencilere sunulacak olan teknoloji eğitimi ile bireylerin “teknoloji okuryazarı” olmaları sağlanabilir. Doğal olarak bu eğitim belli bir plan dâhilinde olmalı ve bazı standartları sağlamalıdır. Uluslararası Teknoloji Eğitimi Birliği (ITEA) ‘Teknoloji okuryazarlığı

Standartları: Teknolojik Çalışmalar için İçerik’ ve ‘Tüm Amerikalılar için Teknoloji Projesi” isimli çalışmalarında teknoloji okuryazarı bireylerin bilmesi ve uygulaması

gereken konular için standartlar belirlemiştir (ITEA, 2000). Bu standartlara göre, teknoloji okuryazarı;

• Teknolojinin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, toplumu nasıl şekillendirdiği ve toplum tarafından nasıl şekillendirildiği konularını bilir. Televizyonda seyrettiği

(27)

veya gazetede okuduğu teknoloji ile ilgili bir haberi ilginç bulur, bu bilgiyi kazanır, davranışlarına yansıtır ve bu konuya yönelik bir düşünce oluşturur. • Teknoloji kullanımında tarafsız ve rahattır. Teknoloji kullanımının ülkesi için

ne kadar önemli olduğunun farkında olmak tüm vatandaşlar için gereklidir. Toplumu oluşturan bireyler hangi mesleği yapıyor olursa olsun, teknoloji okuryazarı olması durumunda işinde daha verimli ve başarılı olabileceği söylenmektedir.

Uluslararası Teknoloji Eğitimi Birliği’ne (ITEA,2000) göre, teknoloji okuryazarı bireyler:

1. Teknolojinin doğasını, özelliklerini ve kapsamını bilmelidir. Bunun için teknolojinin ana kavramlarını, teknolojiler arası ilişkileri ve teknoloji ile diğer alanlar arasındaki bağlantıların farkında olmalıdır.

2. Teknoloji ve toplum arasındaki ilişkileri bilmelidir. Bu kapsamda, teknolojinin; kültürel, sosyal, ekonomik ve politik etkilerinden, çevreye olan etkilerinden, teknolojinin gelişimi ve kullanımında toplumun rolünden ve tarihteki etkilerinden haberdar olmalıdır.

3. Tasarım becerilerini teknoloji sayesinde geliştirmelidir. Bunun için; tasarımın özelliklerini, teknik tasarımı, sorun çözmenin rolünü, araştırma ve geliştirmeyi, icat etme ve yenilikçi olmayı, sorun çözmede deneyler yapmayı bilmelidir. 4. Teknolojik dünya ile ilgili becerilerini ilerletmelidir. Bunun için: Tasarım

sürecini uygulamalı, teknolojik ürün ve sistemleri kullanmalı, bakımlarını yapabilmeli ve etkilerini değerlendirebilmelidir.

5. Tasarlanmış dünya bilgisine sahip olmalıdır. Bu kapsamda: tıp teknolojilerinden, tarım ve tarımla ilişkili biyo-teknolojilerinden, enerji ve güç teknolojilerinden, bilgi ve iletişim teknolojilerinden, ulaştırma teknolojilerinden, üretim teknolojilerinden ve yapı teknolojilerinden haberdar olmalıdır (Wonacott, 2001).

(28)

Toplumsal reform ve gelişmeleri başlatan ve yönlendiren yerler eğitim kurumlarıdır. Bu açıdan eğitim kurumları, teknoloji ile ilgili gelişmeleri takip etmek, yeni teknolojilerin nasıl kullanıldığını öğrenmek, onları etkin bir şekilde kullanmak ve bu teknolojileri öğretmekle yükümlüdür (Akkoyunlu, 1995, aktaran: ölçek,2014: 16). Bu konuda hitap ettiği öğrenci kitlesinin gerisinde kalan eğitim kurumlarının, öğrencileri çağın gerektirdiği donanımla yetiştirmesi hayal olmaktan öteye geçememektedir.

Aksoy’a (2003) göre, eğitim kurumlarını reform yapmaya ve değişmeye zorlayan dış etmenlerden biri de bilgi teknolojilerindeki gelişmelerdir. Zaten, günlük yaşamı boyunca bilgisayar, cep telefonu, uydu cihazları ve benzeri teknolojik ürünlere rahatlıkla erişebilen ve onları aktif bir şekilde kullanan öğrenci ve öğretmenlerin oluşturduğu eğitim kurumlarının teknolojiden etkilenmemesi düşünülemez. Öğrenen örgütler olarak kabul edilen okullar, teknoloji ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmeli ve yeni değerler yaratabilmelidir (Ada ve Akan, 2007). Bu nedenle öğretmenler, müfredatta yer alan konuları sadece geleneksel yollarla ve araçlarla anlatmamalı, mevcut teknolojik araçları da öğretim sürecinde aktif olarak kullanabilmelidir. Aksi halde öğrencilerin ilgisini çekebilmek ve derslere aktif katılımlarını sağlayabilmek çok güç olabilmektedir.

Alkan (2005), yaşadığımız çağda toplumların gelişmişlik seviyelerinin, ürettikleri bilim ve teknoloji ile doğrudan ilişkili olduğunu ve bu üretimin ancak eğitimle sağlanabileceğini ifade etmektedir. Apple’ın (1989), yapmış olduğu bir araştırmaya göre birçok aile ve eğitimci, bilgisayarın sınıfı devrimsel bir nitelikte değiştireceğini ve öğrencilere daha kaliteli bir yaşam sunacağını düşünmektedir (Aksoy, 2003). Aynı şekilde, Stanford Araştırma Enstitüsü ve Eğitimsel Gelişim Birliği (1992), teknolojinin eğitimde reformu sağlayabilmek için çok güçlü bir araç olduğunu belirtmiştir. Weber (2006) de bu konu ile ilgili, teknolojinin okullarda kullanımının eğitimsel bir reform olduğunu söylemektedir.

Bahsi geçen eğitimsel reformların teknoloji vasıtasıyla başarıya ulaşabilmesi için en büyük sorumluluk hiç şüphesiz okul yöneticilerine düşmektedir. Bennett (1996), daha etkili okullara sahip olmayı sağlayacak olan eğitim reformlarının hayata

(29)

geçirilmesinde okul müdürlerine liderlik rolü düştüğünü ifade etmektedir. Ancak bu liderlik rolü sadece yönetim ve liderlik stratejileri kullanımını kapsamamakta aynı zamanda bilgi teknolojilerinin sınıf etkinliklerine entegrasyonunun desteklenmesini de içermektedir. Bu konu ile ilgili, Dooley (1998), okul müdürlerinin, teknoloji kullanımı gibi, yeniliklere bakan liderlik rollerinin, okul içindeki nüfuzunu araştırmıştır. Üç okul üzerinde yaptığı araştırma sonucunda, teknolojinin en çok nüfuz ettiği okul, değişimi kolaylaştıran tarzda bir liderliğe sahip olan okul müdürünün kurumu olmuştur (Anderson & Dexter, 2005). Bu örnekte de görüldüğü gibi teknoloji, reform ve eğitim kavramları birbiri ile doğrudan etkileşim halinde olmaktadır.

Turan’a (2006) göre, eğitim politikacıları ve eğitim liderlerinin, geleceğin sanal toplum ve okullarını oluşturabilmeleri için sahip olmaları gereken beceriler aşağıdaki gibidir:

• Vizyon sahibi olmak,

• Teknoloji hakkındaki yanlış düşünceleri değiştirmek,

• Diğerlerinin teknolojiye inanmaları ve kararlı eylemlerde bulunmaları adına ilham kaynağı olmak,

• Diğerlerini sadece izleyici olmaktan çıkarmak ve sorunları çoklu bakış açısı ile çözmelerini sağlamak (Sincar, 2009).

Eğitim teknolojilerinin, eğitimde reform yapabilme potansiyelinin olduğu araştırmacılar tarafından defalarca ortaya konmuştur ancak bu konu ile ilgili varılan nokta henüz istenen seviyelere gelememiştir (Conlon & Simpson, 2003; Cuban, 2001; Sandholtz, 2001). Amerika Birleşik Devletleri Eğitim Departmanının (U.S. Department of Education, 2004, s. 10) bu konu ile ilgili raporuna göre: Eğitimde teknoloji ile ilgili verilen vaatler gerçekleştirilememiştir. Özellikle yeterli hizmet içi eğitim verilmeden, teknolojik donanımların sağlanması internet teknolojileri ile ilgili verilen sözlerin sıklıkla gerçekleşmediğini göstermektedir. Eğitimde reform sağlaması umulan bilgisayarlar, bunun yerine, yeterince kullanılmadıkları ve bakımlarının iyi yapılmadığı bilgisayar sınıflarına yönlendirilmiştir. Öğrenciler, usta birer internet kullanıcısı olmayı okulda değil, evde öğrenmektedir. Günümüzün, her yaş grubundaki öğrencileri, teknoloji okuryazarlığı alanında, öğretmenlerinden açık ara önde gitmektedir (Schrum & Glassett, 2006). Eğitimde reform yapmayı hedefleyen ve

(30)

dijital çağa uygun eğitim ortamları oluşturmayı düşünen, eğitim örgütlerinin bu sorunlara acil çözüm bulması ve dijital çağın yerlileri olan öğrencilere, çağdaş eğitim hizmetleri sunmaları gerekmektedir.

Eğitim ve teknolojinin; kültürel, toplumsal, ekonomik ve siyasal konular başta olmak üzere, birçok alanda önemli etkileri vardır. Teknolojik anlamda meydana gelen her bir yenilik ve gelişme, hızlı bir şekilde eğitim örgütlerinde de karşılık bulmakta ve eğitim kurumlarını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, teknolojinin eğitimde meydana getirdiği yenilikler ve kullanıma sunduğu araçlar zamanla eğitim teknolojilerinin doğmasına neden olmuştur.

Davies (2010), okulda eğitim teknolojisi liderliği isimli çalışmasında, okullarda bilgisayar kullanımının 30 yılı aşkın bir süre önce başladığını ve artık bilgi teknolojilerinin İngiltere’de neredeyse her okulun müfredatının kalbinde yer aldığını belirtmektedir. Ancak, eğitim teknolojilerinin kapsamını tanımlama ile ilgili çeşitli girişimler olmasına rağmen (Ely, 1972; Seels & Richey, 1994), eğitim teknolojileri henüz net bir şekilde tanımlanamamıştır. Geçen süre içinde, eğitim teknolojileri tanımında birçok kez değişiklikler olmuştur. Bunun nedenleri arasında, yeni kavramsal düzenlemeler ve yeni teknolojilerin hayat bulması gösterilebilir. Fakat yeni teknolojilerin kullanıma girmesi daha büyük bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.

Eğitim teknolojileri ilk olarak 1963 yılında Eğitimde İletişim ve Teknoloji Birliği (AECT) tarafından; öğrenme sürecini kontrol eden mesajların tasarımı ve kullanımı şeklinde tanımlanmıştır (Görgülü, 2013). Daha sonraki yıllarda alan yazında eğitim teknolojilerinin çeşitli tanımlamaları yapılmıştır. Bu tanımlardan bazıları aşağıdaki gibidir:

• Eğitim teknolojisi, öğrencilerin eğitim faaliyetlerini iyileştirmek ve bilgi düzeylerini arttırmak için teknolojik ürünleri ve davranış bilimleri alanında ortaya çıkan bilgi birikimini, sistemli ve planlı bir şekilde eğitimde ortaya koyma sürecidir (Kazan 2004, Aktaran: Görgülü, 2013).

(31)

• Eğitim programlarının hedefleri doğrultusunda, öğrenme öğretme süreç ve ortamlarının geliştirilmesi ve kullanımı ile ilgili araştırma ve uygulama alanına eğitim teknolojisi denir (Şimşek,2001, aktaran: Helvacı 2008).

• Eğitim teknolojileri, öğrenme için gerek duyulan kaynak ve süreçlerin tasarlanması, geliştirilmesi, uygulanması ve değerlendirilmesinin pratiği ve teorisidir (Seela ve Richey, 1994, aktaran: Berber,2017)

• Eğitim teknolojisi öğrenmenin tüm yönleri ile ilgili sorunlara çözüm bulmak adına ilgili tüm unsurları (bilgi, yöntem, teknik, araç-gereç, düzenleme) işe koşarak uygun tasarımlar geliştiren, uygulayan, değerlendiren ve yöneten karmaşık bir süreçtir (Yalın,2002, aktaran: Baş, 2012).

Alkan’a (1997) göre, eğitim teknolojileri gücünü, eğitim felsefesinin kalitesinden ve öğrenme biliminin güvenilir olmasından alır. Eğitimin, teknolojiye verdiği önem arttıkça, eğitim teknolojilerinin başarısı da artış gösterir. Daha büyük kitlelere fonksiyonel eğitim hizmetleri sunmak, insan kaynaklarından daha çok yararlanabilmek, eğitimin kalitesini yükseltmek, bireyler arasındaki farklılıklara ve toplumsal isteklere cevap verebilmek, eğitim hizmetlerinde sosyal adalet, demokrasi ve imkân eşitliğini sağlamak, maliyeti aşağı çekmek, sahip olunan imkânlardan en iyi ve yaratıcı şekilde istifade etmek eğitim teknolojilerini gerekli kılmaktadır (Turan, 2002). Bu nedenlerden dolayı eğitim kurumlarının, hiç vakit kaybetmeden günün şartlarına uygun eğitim teknolojilerinden maksimum düzeyde yararlanması gerekmektedir.

Eğitim alanındaki yeni teknolojiler aşağıdaki beş başlık altında toplanabilir (Alkan, 2005, aktaran: Gültekin, 2013);

1. Yeni teknolojik sistemler: (Bilgisayarlar, televizyon sistemleri, eğitsel amaçlı uydular, tele iletişim, bilgi işlem sistemleri, veri tabanları, bilgisayar ağları, bilgi bankaları).

2. Öğrenme-öğretme süreçleri: (Tam öğrenme, yeterliğe dayalı öğrenme, bireysel ve bağımsız öğrenme, uzaktan öğretim, açık öğretim, mikro öğretim, ortamlara dayalı öğretim).

(32)

3. Eğitim ortamları: (Çoklu ortamlar, video disk, etkileşimli video, tele faks, teleteks, öğretim makineleri, benzeşim ortamları).

4. Öğretim programı düzenleme yöntemleri: (Davranış analizi, içerik analizi, iş, görev analizi, programlı öğretim, modüler öğretim, paket program ve bireysel esasa göre düzenlenmiş öğretim sistemleri).

5. Eğitimde insan gücü: (Öğrenci gruplarının sayı, nitelik, ilgi ve beklentilerinin değişmesi, eğitimde hiyerarşik personel yapısı, yeni uzmanlık alanları).

Harris (2016), Eğitim teknolojisi becerileri ve yeterliliklerini oluşturan aşamaları şu şekilde sıralamıştır:

1.Aşama – Teknolojiye Erişim: Donanım, yazılım, internet, veri, bulut kaynakları ve destek

2.Aşama – Öğrenme Etkinlikleri: Teknolojinin öğretmenler ve öğrenciler tarafından kullanımı

3.Aşama – Öğrenci Öğrenme Çıktıları: Beceriler ve bilgi

Eğitim teknolojilerinin genel amaçlarını ise Çavaş (2010), aşağıdaki gibi sıralamıştır:

• Eğitim hizmetlerini daha geniş kitlelere ulaştırabilmek.

• Öğretme ve öğrenme süreçlerini daha verimli bir şekilde yerine getirebilmek. • Öğretme ve öğrenme faaliyetlerini bireyselleştirmek.

• Öğretme ve öğrenme ile ilgili uygulama süreçlerini düzenlemek. • Eğitim ihtiyaçlarını ve olanaklarını bilimsel araştırma konusu yapmak. • Eğitim kurumlarını uygulama alanlarına dönüştürmek.

• Müfredatta devamlılığı sağlamak.

• Eğitim faaliyeti yapan bireylerin etkinliğini arttırmak.

• Öğrencilerin yeteneklerine göre öğretme-öğrenme süreçlerini düzenlemek. • Eğitim ile ilgili problemlerin çözümünde teknolojiden faydalanmak (Irmak,

2015).

Birçok bilim insanı yapmış oldukları araştırmalar sonucunda, eğitim teknolojilerinin eğitim ve öğretimin kalitesini artırdığını, teknolojinin eğitim sistemi için önemli bir rolünün olduğunu ve eğitim teknolojileri kullanılmadan eğitimin kalitesinin istenen seviyede yükseltilmesinin mümkün olmadığını ifade etmişlerdir

(33)

(Roblyer, Edwards ve Havriluk (1997), aktaran: Görgülü,2013, Valdez, 2004). Teknoloji kullanımının, öğrencilerin öğrenimlerini ilerletmesi konusu ile ilgili yaptığı yoğun araştırmalar sonucunda Wenglinsky (2005), teknolojinin tek başına iyi veya kötü kabul edilemeyeceğine, teknolojinin iyi veya kötü olmasının, teknolojinin öğretmenler tarafından nasıl kullanıldığı ile ilgili olduğu sonucuna varmıştır. Teknolojinin, yapılandırmacı bir şekilde kullanıldığında faydalı bir araç olduğunu, öğretici bir şekilde kullanıldığında ise, değersiz hatta zararlı olduğunu belirtmiştir (Schrum & Glassett, 2006). Dolayısıyla öğretmenler teknolojiyi eğitim faaliyetlerinde kullanırken, hangi amaçla ve nasıl kullanmaları gerektiklerine iyi karar vermelidirler.

Turan (2002), Teknolojinin etkili bir şekilde kullanımının göstergelerini aşağıdaki gibi sıralamıştır:

• Öğrencilerin akademik başarılarında gelişme, • Öğrencilerin devamsızlıklarında düşüş, • Mesleki açıdan iyi yetişmiş bireyler, • Yönetim süreçlerinin iyileştirilmesi,

• Öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının tükenmişlik veya bıkkınlık duygularındaki azalış.

Etkili teknoloji kullanımının olmaması veya yetersiz olması, uygun olmayan teknolojilerin seçilmesi ve kullanılması gibi durumlarda ise:

• Teknolojik araçların atıl kalması, • Zaman yetersizliği ve kaynak israfı, • Teknolojinin amacı dışında kullanılması, • Mekândan kaynaklanan sınırlı kullanım, • Teknolojiye karşı negatif tutum,

• Potansiyel kullanıcılara karşı olumsuz tavır, gözlenebilir (Kearsley & Lynch, 1994, Aktaran: Turan, 2002).

Harris (2016), Uluslararası Eğitimde Teknoloji Birliği’nin (ISTE, 2009) temel şartlarına odaklanarak oluşturduğu, öğrenme ve uygulama için etkili teknoloji

(34)

kullanımına yönelik okulların dikkat etmesi ve kaynak sağlaması gereken alanları aşağıdaki gibi sıralamıştır:

• Paylaşılan vizyon • Güçlendirilmiş liderler • Uygulama planı

• Tutarlı ve yeterli kaynak • Adil erişim

• Yetenekli Personel

• Devam eden mesleki öğrenme • Teknik destek

• Öğretim programı çerçevesi • Öğrenci merkezli öğrenme • Ölçme ve değerlendirme • Bağlanmış topluluklar • Destek ilkeleri

• Destekleyici dış kaynak

Bilim dünyasının insan hayatını kolaylaştırmak ve insan yaşamını daha verimli hale getirmek için sunduğu teknolojiler eğitim ortamlarında kullanılmadan; günümüz öğrencilerine hitap edebilmek, zamanı verimli kullanabilmek, büyük kitlelere aynı anda ulaşabilmek, öğrenci velileri ile devamlı iletişim halinde bulunabilmek, öğrencilerin ilgilerini çekebilmek ve dünyalarına girebilmek, kısacası öğrencileri yarınlara hazırlayabilmek mümkün görünmemektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Turan’ın da (2002), belirttiği gibi eğitim teknolojilerinin amacının öğretmenlerin yerini almak olmadığıdır. Teknoloji, daha etkili ve üretken okullara sahip olmak ve bu okulların oluşturulmasında karşılaşılan sorunlara etkin çözümler üretebilmek için yardımcı araç olarak kullanılmalıdır.

2.4.1. Eğitim Teknolojilerinin Tarihçesi

Brockmeir ve diğerlerinin (2005), teknolojinin eğitimde devrim yaratacağına inanmalarına rağmen, geçmişten günümüze benzer iddialar birçok kez ortaya atılmıştır. 1842 yılında Josiah Bumstead karatahtanın öğrenme ve bilime en iyi katkı

(35)

sağlayanlardan biri olmayı hak ettiğini söylemiştir. Yüzyıl sonra, 1940’ta, Hoban, hareketli resimlerin, baskı makinelerinden sonra eğitime devrimsel nitelikte etki eden en büyük araçlardan biri olduğunu iddia etmiştir. Bir nesil sonra, Woefle, programlı öğrenmenin, matbaacılıktan sonra eğitim alanında en büyük teknolojik yenilik olduğunu yazmıştır. 1967 yılında Caffrey ve Mossman, Gutenberg’in yazı makinesinin etkisi ile bilgisayarın toplum üzerindeki, dolayısıyla eğitim programları üzerindeki etkisinin, kıyaslanabileceğini ileri sürmüşlerdir. Aynı yıl, Stoddard, televizyonun, hareketli yazının baskıcılığa girişinden beri ortaya çıkan, eğitim alanındaki en büyük gelişme olduğunu iddia etmiştir (J.Daniel,1997). Bahsi geçen iddialarla ilgili olarak, J.Daniel (1997), bu abartılı iddiaların iki şeyi ispatladığını söylemiştir. Bunlardan ilki, baskı makineleri ile ilgili kıyaslamaların sayısının çokluğu, baskının icadının, tüm zamanlar içinde, eğitim alanındaki en büyük yenilik olduğuna işaret ettiğidir. Diğeri ise, bu iddiaların hiç birinin geçen zaman içinde doğru olduğunun ispatlanamamış olmasıdır (Watts, 2009).

Aksoy (2003), teknolojinin eğitim alanında kullanımının insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemekle birlikte günümüzde okulların gelişim ve niteliğini en fazla etkileyen gelişmelerin bilgisayar, internet ve ilişkili teknolojiler olduğunu da

vurgulamaktadır. Bu teknolojiler, genellikle bilişim ve iletişim teknolojileri olarak isimlendirilmektedir. Bu alanda en büyük gelişmeler 1997 yılında meydana gelmeye başlamıştır. Öyle ki, bu tarihte, internet kullanıcısı sayısı dünya genelinde 100

milyona ulaşmıştır. Amerika’daki yetişkinlerin %12’si haftalık olarak düzenli internet kullanıcısı olmuştur. Elektronik posta iletisi (e-mail) sayısı 95 milyara ulaşmış ve 85 milyar olan posta yolu ile gönderi sayısını ilk kez geçmiştir. Aynı yıl veri aktarım miktarı, telefon ağları yoluyla iletilen ses akışını geçmiştir (Microsoft, 1999 aktaran: Middlehurst 1999). Aradan geçen 20 yıllık süre içinde bu rakamlar teknoloji

kullanımı lehine çok daha yüksek miktarlarda artış göstermiştir. İnternette, bir konu hakkında yapılan sözcük araması yüzbinlerce, bazense milyonlarca ilgili internet sayfasına ulaştırmaktadır. Bu sonuçlar, sadece teknolojinin alt yapı olarak geldiği noktayı değil, aynı zamanda teknolojinin kapsadığı bilginin büyüklüğünü de gözler önüne sermektedir.

Her geçen gün ortaya çıkan icatlarla, kendini yenileyen ve dinamik bir yapıya sahip olan eğitim teknolojilerinin tarihi yolculuğu aşağıdaki gibi sıralanabilir:

(36)

• M.Ö. 30.000 mağara resimleri • M.Ö. 510 Pisagor Okulu • M.S. 105 Çin’de kâğıt üretimi • M.S. 382 El yazısı kopyalama • 1450 Gutenberg baskı makinesi • 1600 toplumsal eğitim

• 1700 karatahta • 1800 kitap

• 1910 Görsel-işitsel çağ • 1920 Radyo

• 1930 Film şeridi projektör • 1940 Tepegöz

• 1960 Bilgi Çağı, televizyon • 1970 Video çalar ve videokaset • 1980 Kasetçalar

• 1990 Bilgisayar Çağı

• 1991 İlk etkileşimli akıllı tahta • 1995 Dijital Çağ

• 2000 Etkileşimli Çağ Etkileşimli yanıt sistemleri, dizüstü bilgisayarlar, doküman kamerası (SMARTEduEMEA, 2011).

2.4.2. Eğitimde Teknolojinin Önemi

Günümüzde öğrencilere kaliteli ve modern eğitim hizmetleri sunabilmenin koşullarından biri de eğitim teknolojilerinden etkili ve verimli bir şekilde yararlanabilmektir. Günlük hayatının her bölümünde teknolojiyi kullanan ve etrafı teknolojik araçlarla çevrili olan bireylere, eğitim ve öğretim hizmeti verecek olan öğretmenlerin ve bu ortamı sağlayacak olan okulların da teknoloji ile etkileşim halinde olması gerekir.

Türkiye’de okulların gelişim ve niteliğini etkileyen önemli gelişmelerden biri de 1997 yılından itibaren kullanılmaya başlanan bilgisayar, internet ve benzeri

(37)

teknolojiler olmuştur (Aksoy, 2003). Teknolojinin eğitim ortamlarında bu kadar önemsenmesinin nedenlerinden biri, Koşar ve diğerlerinin (2003), belirttiği gibi, öğretimde temel ilke, öğrencilere kazandırılacak olan bilgi, beceri, davranışların aktarımında, öğrencilerin mümkün olduğunca çok duyu organına ulaşabilmektir. Çünkü bireylerin öğrenme sürecinde ne kadar çok duyu organı aktif olursa, öğrenme de o derece etkin olmakta ve öğrenilen konuların daha kalıcı olması sağlanmaktadır.

Yalın’a (2004) göre;

• Okuduklarımızın % 10 ‘unu, • Duyduklarımızın % 20 ‘sini, • Gördüklerimizin % 30 ’unu,

• Hem görüp hem işittiklerimizin % 50 ’sini, • Söylediklerimizin % 70 ‘ini,

• Yapıp, söylediklerimizin % 90 ’ını hatırlarız.

Karaduman (2008), eğitim sürecinde araç-gereç kullanımının, daha fazla duyu organını harekete geçirdiğini, bu araç gereçlerden de en çok duyu organına ulaşanın ise teknolojik aletler olduğunu belirtmektedir (Engür, 2014). Bu nedenle eğitim faaliyetlerinde teknolojiden yararlanma büyük önem taşımaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, sadece teknolojik aletlerin kullanımı ve diğer kaynaklardan uzak durulmasının da hata olduğu, öğrencilerin duyularına hitap eden kaynaklarda çeşitlilik ve kullanım sıklılığına önem verilmesi gerektiğidir.

Birçok araştırmacı, özellikle büyük sayıda araştırmalar (meta-analiz) yapanlar, uygun bir şekilde kullanıldığında teknolojinin, eğitimi, 0.30 ile 0.40 arasında bir etki büyüklüğü ile geliştirdiğine inanmaktadırlar (Kulik, 2002; Waxman, Connell & Gray, 2002). Kulik (2002), eğitimde ölçme ve değerlendirme uzmanı Slavin’e göre, 0.25 ‘ten büyük etki büyüklüklerinin anlamlı olduğunu söylediğini aktarmaktadır. Sosyal bilimlerde etki büyüklüğü kullanımının öncülerinden olan Cohen, etki büyüklüklerini sınıflandırırken 0.2 civarında olanları küçük, 0.5 büyüklüğünde olanları ılımlı, 0.8 seviyesinde olanları ise büyük olarak ifade etmektedir (Valdez, 2004). Bahsi geçen araştırmanın sonucuna göre, teknolojinin, eğitim faaliyetlerine pozitif yönde ve ılımlı bir etkiye sahip olduğu söylenebilir.

(38)

Teknolojinin eğitimde olumlu etkilerinin farkında olan gelişmiş OECD ülkeleri, eğitimde en fazla seviyede bilişim teknolojilerini kullanan ülkelerdir. Amerika’daki birçok eyalette öğretmenlik sertifikasına sahip olabilmek için teknoloji kullanımında belli yeterliklere sahip olmak gerekmektedir (Aksoy, 2003). Finlandiya, Hong Kong, Singapur, Birleşik Krallık, ABD gibi rekabetçi ekonomiler, eğitimde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı için ulusal düzeyde politikalar belirlemekte ve bunları uygulamaktadır. Aslında bu ülkelerin birçoğu artık teknoloji kullanımında ikinci veya üçüncü ulusal düzeyde ustalık planları uygulamaktadır (Tan, 2010). Yee (2000) de, geçen 20 yıllık süre içinde ABD, Kanada ve Yeni Zelanda’nın okullarda teknoloji kullanımına yönelik reformlar geliştirdiklerini ve teknolojiyi siyasi ajandalarının üst maddeleri arasına aldıklarını ifade etmektedir. Bilgisayar teknolojileri alanında dev bir firma olan Cisco’nun planlamaları arasında, Amerika’nın yeterli miktarda network uzmanı yetiştirememesinden kaynaklı, 2013 yılına kadar Hindistan’da 360,000 network mühendisi yetiştirme bulunmaktadır (Blakel, Times Online, 2008, aktaran: Davies, 2010). Bu ülkelerin, teknolojiyi eğitim ortamlarına entegre etme istekleri, ciddi ar-ge çalışmaları ve gerekli verimlilik analizleri yapılmadan mümkün değildir. Dolayısıyla bahsi geçen ülkelerin, teknolojinin eğitimde kullanılmasına yönelik verdikleri önem, bu konu ile ilgili önemli bir referans teşkil etmektedir.

1997 yılında, K-12 eğitiminde teknoloji kullanımı ile ilgili, Amerika Başkanı’na sunulan bir raporun bulguları aşağıdaki altı stratejik alanla özetlenebilir (Kozloski, 2006):

1. Sadece teknolojiye değil, teknoloji ile öğrenmeye de odaklanılmalı. 2. Sadece donanıma değil, içerik ve eğitim bilimine de önem verilmeli. 3. Mesleki gelişime özellikle önem verilmeli.

4. Gerçekçi planlamalarla uğraşılmalı. 5. Eşitlik ve evrensel erişim sağlanmalı.

6. Büyük çapta deneysel araştırma programı başlatılmalı (United States Department of Education, 1997).

UNESCO (2008), bütün profesyonel öğretmenlerin, artık öğrencilerin öğrenimini sağlayabilmek için, teknolojik konularla ilgili eğitilmeleri gerektiğini ve

Şekil

Şekil 1. Teknoloji Entegrasyonunun Görev Sorumlulukları ve Hedefleri
Şekil  2’de,  okul  müdürleri,  BT  koordinatörleri  ve  maarif  müfettişlerinin  görüşlerine  göre, teknoloji entegrasyonu ile ilgili sorunlar gösterilmiştir (Akbaba-Altun, 2006)
Şekil 3. Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün Tarihsel elişimi
Çizelge 1. FATİH Projesi Genel Hedefleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Züreyʻ (beş atıf). Görüşlerine beşin altında atıf yapılan muhaddis sayısı ise otuz yedidir. Bu tabloda, Ukaylî’nin kendinden önceki münekkitlere yaptığı

Radiotherapy (RT) is used to pre- vent recurrence or for salvage therapy.[15,16] Several studies have shown that there is no need for RT after to- tal resection of

Fitoplazma hastalıklarının esas olarak floemde beslenen ve özellikle Deltocephaline altfamilyasına bağlı cicadellidler tarafından taşındığının bilinmesi nedeni

Bu doğrultuda, Sivas Atıksu Arıtma Tesisinden elde edilen arıtma çamurunun farklı dozlarda (%0, %1, %2, %3, %4, %5 ve kimyasal gübreleme) kullanılmasının domates

Öğretmen ve Yönetici Görüşleri……….50 Tablo 7: İlköğretim Okul Yöneticilerinin Okul Ortamını Geliştirme Boyutuna Yönelik Öğretmen ve Yönetici Görüşleri

Yöneticilerin Okulda Çalışma Sürelerine Göre Okulun Güvenli Hale Getirilmesinde Yapılan Çalışmalara İlişkin Görüşlerinin Test Puanlarına Ait İstatistiksel

Uçkan‟ın (2010), ilköğretim ve ortaöğretim okullarında teknoloji liderlerinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır. AraĢtırmaya Sakarya ili merkez, ilçe ve köylerinde

Tablo 32’de muhalefetin öğretmenler üzerinde yol açtığı sonuçlara yönelik öğretmen görüşlerinin öğretmenin çalıştığı okul büyüklüğü değişkenine göre