• Sonuç bulunamadı

KÖYDEN ŞEHRE GÖÇÜ ÖNLEMEK İÇİN ÇİFTÇİNİN KAZANMASI GEREK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KÖYDEN ŞEHRE GÖÇÜ ÖNLEMEK İÇİN ÇİFTÇİNİN KAZANMASI GEREK"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

DERGİ AYRINTI: Sayın Başkan, dünyayı kasıp kavuran ve halen devam eden pandemi sürecinde çiftçinin durumu nedir?

Burdur Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kubilay: Çiftçimiz diğer

sektörlerde olduğu gibi pandemi sürecin-den çok etkilenmedi ancak ekonomi bir bütün olarak görülürse etkilenmedi der-sek yanlış olur. Çünkü ürettiğin mahsulü değerinde satamazsan dolaylı olarak da etkilenmiş oluyorsun. Çiftçimizin ürettiği bazı mahsullerde geç başlaması dolayısı ile üretimi düşen mahsullerimiz oldu ancak bizim çiftçimiz cefakardır ve çalışkandır. Çiftçi her ne kadar tarlasına küskün olsa da bu pandemi sürecinde çalışkanlığı ile ülkemizin ihtiyacı olan tahılından tutun da sebzesine kadar üretmeyi başardık. Çiftçi-mizin en büyük derdi girdi maliyetleriÇiftçi-mizin yüksek olması. Bu da artan nüfusumuza göre üretimi yapamamamızın sebebi.

Bu-gün yem sanayinin kullandığı hammadde-nin yüzde 65’i dışardan dövizle gelmekte. Bizim çiftçimiz bunu üretecek kapasitede ancak girdi maliyetlerinden dolayı bazı röportajlarımızda söylediğim gibi çiftçi-miz tarlasına küskün. Kazanmadığı emeği harcadığı tarlasını ekmiyor, ekemiyor. Bu da ekonomiyi etkilediği gibi dışarıya döviz olarak çıkmasına vesile oluyor.

AYRINTI: Sayın Başkan, çiftçimiz tarlalarını ek-mediği için mi yem ham maddelerini ithal ediyo-ruz?

KUBİLAY: Bunu bir bütün olarak

değerlen-dirmek lazım. Köylerimizde çiftçilik yapan 60 yaşın altında insanlarımız yok. Genç nesil köylerden şehirlere göçüyor, köyde kalan gençlerimize de kız vermiyorlar. Köylerimizde refah seviyesinin arttırılması gerek. Bugün köyden şehre gelen genç nesil asgari ücretle yaşayarak geçimini zar

(3)

zor idare ediyor. Köyünde üretime katkı vermiyor çünkü çiftçinin para kazan-madığını biliyor. Girdi maliyetlerinin yüksekliğinden kazanamayan insan ça-resizlikten dolayı da şehre göçüyor. Bir ailede üç - beş kişi çalışıyor, maaşı yok, sigortası yok bir sene boyunca çalışıyor. Ürettiğine bakıyor, masrafına bakıyor sonucunda diyor ki; “ben eğer asgari ücretle çalışsam daha karlıyım.” Bu yüz-den de şehre göç veriyoruz. Çiftçimizi köylerde tutabilmek için refah seviye-sini arttırmadan, girdi maliyetlerini de düşmeden biz insanlarımızı köylerde tutamayız. Eğitim meselemizde var; bizler daha lise çağında ki gençlerimize mesleki eğitim verip, çiftçiliğin nasıl yapılması gerektiğini öğretmemiz lazım. Yani tarlayı, hayvanlarımızı tanıtmamız lazım ama bizler çocuklarımıza çiftçili-ği de hayvanlarımızı da tanıtmıyoruz. Şimdiki neslin bildiği kedi köpek sevgisi,

ahırındaki ineği, buzağı, keçiyi, koyunu sevmeyi öğretemiyoruz bu da üretimi düşürüyor. Bugün bunları aşmamız için devletin başta girdi maliyetlerini aşağı çekmesi, çiftçinin para kazanması, refah seviyesini yükseltmesi gerekiyor yoksa işimiz zor. Bugün ekilmeyen arazilerimi-ze baktığımız zaman çiftçimizin aynen söylediği cümle şu; “para kazanmıyo-rum hatta el emeğimi bile alamıyokazanmıyo-rum neden ekeyim.” cümlesi var. Sorun bu…

(4)

AYRINTI: Sayın Kubilay, bir söylemde “çiftçilik artık

zenginlerin eline geçiyor” deniliyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

KUBİLAY: Bu söylem aslında

doğ-ru. Devlet TKDK aracılığı ile teşvik-ler veriyor, bu teşvikten yararlan-mak için zengin veya üç beş kişi yan yana gelerek hayatında ahıra girmemiş, bir süt ineğinin ne ih-tiyacı olduğunu ne yediğini bil-meyen insanların çiftlikler kurarak yararlandığı bir sistem. Sözde kısa sürede para kazanacaklar! Bunla-rın çiftliklerine giren her şey satın alınarak girilen mamuldür aslında. Devletin köylüyü yerinde tutabil-mesi için yapması gereken, yaşam şartlarını iyileştirmesi ve bu des-teklerden köylünün yararlanması gerek. Köylülerimiz desteklerden yararlanamıyor, yararlanmak istese bile beceremiyor. Eğer bizler teş-vikleri köylüye verebilsek, ahırında beslediği süt ineğinden para kaza-nabilse, bu hayvanların yiyeceğini

(5)

çiftçimiz kendisi üretse, girdi ma-liyetleri düşmüş olsa, para kaza-nabilse köylü kente göç etmez. Çocuğuna en azından şu söylemi geliştirir; “Okuman lazım ancak gerçek hayatın tadı zevki köylerde.” diyerek özendirir. Bu olmayınca da köylerimizdeki genç nesiller şe-hirlere kaçmakta. Bizler üniversite eğitimlerini sahada vermediğimiz müddetçe okullarımızda çocukları-mıza doğayı hayvanlarımızı koyun-larımızı keçilerimizi sevdirmediği-miz müddetçe ülke olarak sıkıntıya gireriz.

AYRINTI: Sizce sıkıntıların ana kaynağı ithalat mı?

KUBİLAY: Türkiye’nin et ya da tarım

ürünleri ithal etmesine gerek yok. Devletimiz, gerekli desteği çiftçiye, sütçüye, besiciye verdiği zaman

(6)

Türkiye’nin tümüne yetecek şekilde bizim çiftçimiz üretme kapasitesine sahiptir. İhtiyacı mutlaka kar-şılayacak güçtedir ve imkânı vardır ama maalesef görüldüğü üzere, çiftçilerimiz arazisinin %35, %40’lık kısmını ekmemektedir. Çünkü zararına iş yaptığından dolayı para kazanmamaktadır. Mazot, gübre ve tohum fiyatları belli. Girdiler yüksek ama sattığı ürün bunun altında kalıyor. Tarım BAĞ-KUR sigortalarını mutlaka düşürmemiz lazım. Madem ki köyden göçü önleyece-ğiz, öyleyse Tarım BAĞ-KUR’u mutlaka çiftçinin öde-yebileceği düzeyde tutulması gerekiyor. Çiftçi, trak-törünü zaten tarlada kullanıyor. Çiftçi traktörle zaten seyahat etmiyor. Mazot fiyatları çiftçilerimize daha düşük fiyatlardan sunulmalıdır. Bu tip desteklerle köy-den şehre göçün önü kesilir. Köylünün para kazanma-ya başladığı zaman da göçün tersine dönme imkanı olabilir. O zamanda ithalata gerek kalmayacaktır.

AYRINTI: Göçün tersine dönebilmesi için ne yapılması gerek? KUBİLAY: Göçün tersine dönebilmesi için sadece

bizim ülkemize değil Dünya devletlerine baktığımız zaman da vatandaşın refah seviyesinin önemi ortaya çıkıyor. Vatandaşın refah seviyesi köyünde yüksekse,

vatandaş mutluysa, belirli bir geliri varsa, çoluğuyla çocuğuyla huzurlu bir biçimde yaşayabilirse hiçbir zaman memleketini, köyünü, kasabasını değiştirip de şehirlere göç etmez. Köylerde refah seviyesi düştü-ğünden dolayı hepinizin de malumu olduğu üzere, köylerde yaşayan çiftçilik ya da hayvancılık yapan bir baba evlenme yaşına gelen evladına kız bulup da everemez. Zaten kızlar da köyde yaşayan bir gence varmak istemezler. Şehirde yaşamak gençlerin hayali bir ütopyası olmuştur. Çünkü; yaşadıkları köyde para kazanamadıkları için mutsuzlardır, ihtiyaçlarını gide-rememektedir. Ama bunun böyle olmaması lazım. Köylerden göçü önlemek için çiftçiliğe, hayvancılığa önem verip bunlara destek çıkmamız gerekli. Hükü-metimiz gerçekten destekler konusunda çalışmalar yapıyor ama çalışma yaparken bazı şeyleri kaçıyoruz. Köylü, çiftçi tarlasına küskün, hayvancı hayvanına küskün çünkü para kazanamıyor. Çiftçinin hayvanına - tarlasına küsmemesi için, tarlasına sarılıp traktörü ile sürmesi için maliyetlerin düşürülmesi lazım. Bugün Burdur’umuza baktığımız zaman çıktığımız köylerde yaşlı amcalarımızın teyzelerimizin zarar bile etseler tarlalarını ektiklerini görüyoruz. Onlar, ‘zarar da etsek

(7)

en azından kendi yiyeceğimizi çıkaralım’ şeklinde düşünüyorlar.

Bugün hayvancılık da aynı! Gerçek hayvancılara değil, başka işlerle uğraşan büyük kurum ve kuru-luşlara aşırı şekilde destek verilmektedir. Bankalar açısından baktığımız zaman tüm bankalar, tarım sektörüne, hayvancılık sektörüne kredi vereyim diye kampanyalar düzenlediği görülmekte. Devletimizin acilen şunu gündeme getirmesi lazım; bugün benim çiftçimin, hayvancımın neredeyse tamamının kredi kartı borcundan dolayı gecikmesi var. Kiminin senedi protesto olmuş, kiminin banka taksitleri yatırılama-mış. Dolayısıyla da bu insanlar hiçbir bankadan kredi alamamaktadır. Bu durumun gözden geçirilmesi lazım. Bankaları; tarım sektörüne, hayvancılık sektörü-ne kredi verdirmekten ziyade kredi alabilecek kişile-rin bir gözden geçirilmesi lazım. Mesleğiyle uğraşan insanların kredi alması lazım. Pandemi sürecinde de yapılacak en akıllı bir iştir ancak bunu anlatamıyoruz başarmamız için;

• Toprak Analizi,

• Desteklerin adil dağılımı, • Girdi maliyetlerin düşürülmesi,

• Kendi tohumumuzu kendimiz üretmemiz şart

AYRINTI: Başkanım son olarak okurlarımıza iletmek istediği-niz bir mesajınız var mı?

KUBİLAY: Hükümetimizin, devletimizin çiftçiye ve

hayvancıya sahip çıkması lazım. Desteklemeler yerin-de olmalı. Girdi fiyatları, maliyetler düzenlenmeli. Çift-çi olmasa, hayvancı olmasa bizler olmayız. Nasıl hava, su, gıda bir canlının yaşayabilmesi için olmazsa olmaz ise bu gıda üretimini yapan çiftçinin değeri bilinmeli. Çiftçi olmazsa yaşam olmaz. ‘Çiftçi milletin efendisidir.’ demiş rahmetli Atatürk. Çiftçi bu Türkiye’nin patronu-dur. Dünyanın patronupatronu-dur. Çiftçiye destek çıkmamız, üretmesini sağlamamız lazım. Yıllardır aynı cümleleri tekrarlıyoruz devletimizin bir tarım politikası olması gerek. Bunu başardığımız zaman da bizim çiftçimiz ül-kemizin bütün ihtiyaçlarını ürettiği gibi ihraçta ederiz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ders kitaplarının basımevi ve adreslerinin eksiksiz olması, İndeks eklenmesi, belge (pul, mektup, minyatür, gravür vb.) kullanımının artırılması, ders kitaplarının

​Apple  telefonlar için uygulamaların yer aldığı ​App Store’​da “Etrafımdaki kızlar” (​Girls Around Me​) isimli bir  uygulamada, ​GPS​ verisi ile

7 — Ödülün verilişiyle İlgili olarak düzenlenecek olan anma topiatısınm tarihi (13 Aralık adına ödül konmuş olan Behçet Necatigil’in ölüm); yayın

İlk işim pasaport istemek oldu, gene Ankara’ya yazıldı ve cevap gelmediği için pasaport verilmedi.. 1970’de Paris’e gelen Çağlayangil’le görüştükten

Cumhurivet Matbaası 1943. Taha

Çalışmada sunulan teoremde, Z (0)  koşulu dikkate alınarak 0 empedans fonksiyonunun türevinin modülünün aşağıdan sınır analizi yapılmıştır ve kesin

Manzara güzel: sabah, deniz, martılar, gemiler… Keşke de demeyece- ğim.. Benim gibi aymaz insanların kelimesi

Günümüzde şehir insanının restore edilmiş tarihî yerleri; soluklanmak, bir çayı yudumlamak için tercih etmelerinin sebebi şehrin boğucu havasından biraz olsun