• Sonuç bulunamadı

Alo alo Muhterem Samiin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alo alo Muhterem Samiin"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C u m h u r iy e t

I NAM PAYLAŞMAK

Kadınlar Lübnan ’dan

Fas ’a, Mayıs Alanı ’ndan

Galatasaray ’a “gözaltında

kaybedilen ” sevdikleri

uğruna dünyaya ses veriyor.

■ 2 . S A Y F A D A

~TT- f o S ' û S f

IMIIR SaÇU K

Timur Selçuk “her şeyin '

temeli ahlak” diyor. Piyasa

koşullarına teslim olmaya

itirazı da bu yüzden. Çünkü

müziğin de bir ahlakı var...

M

6 . S A Y F A D A

ALO ALO MUHTEREM SAMIN

İlk radyo yayıncılığımızın anonsu böyle

yapıldı. Tarih ise 6 Mayıs 1927’ydi.

Önce Sirkeci’deki Büyük Postane’nin en

üst katındaki bir oda stüdyoya çevrildi,

sonra dinleyici bulundu... 73 yıl sonra

İstanbul Radyosu’nun tarihi yazıldı.

B

in dokuz yüz yirmi altı senesiydi. Hayrettin Bey ’e arkadaşı Sedat Nuri Bey geldi. “Hayrettin, bir rad­ yo posta işletmesi istiyoruz. Şirket kuracağız bu­ rada; sen de teknik tarafı işgal eder misin?” diye sordu. Radyo kurmaya niyetlenen Sedat Nuri Bey, yeğeni Rasih Nuri ileri’nin tanımıyla karikatürist, mühendis ve iş adamıydı. Birçok defa büyük servetler edinmiş, ve birçok defa da elde ettiği servetleri batırmıştı. Teklifi götürdüğü Hayrettin Hayreden ise muhaberattan anlayan bir emekli yüzbaşı olan enişteleriydi. Sedat Nuri’nin teknik başyardım­ cısı olarak çalışacaktı.

Hayrettin Hayreden İstanbul’daki ilk radyo girişimini an­ latırken kendisine teklif gelmesini şöyle özetleyecekti: “Be­ nim telsizle son derece uğraştığımı biliyordu ve ondan do­ layı bana müracaat ediyordu. Evde, işte, yatak odama ka­ dar her yerde bir sürü mikrofon, kablolar ve cihazlar görür­ dü. Anlatırdım ona, işte bu telsiz, filan diye. Ondan dolayı bu iş için benden yardım istedi. Sordum. “Ne türlü bir şey olacak bu?” dedim. Dedi ki, “Anadolu Ajansı ve bilhassa İş Bankası ile görüştüm. Bir şirket teşkil ediyoruz. Anonim şirket. Fransızların kurmakta oldukları istasyonları işlete­ ceğiz.” Ancak, radyo istasyonu Devamı 16-19. sayfada

(2)

Herkesin keyifle dinlediği radyo tiyatrosu provalarından...

Beş kupona bir radyo!

r i . Sayfanın devamı

Hayrettin Hayreden...

kurma girişimi hükümetin kimi çevrelerin­ de pek de iyi karşılanmadı. Milletin henüz geri olduğu, elde teknik eleman bulunmadı­ ğı söyleniyordu. Mustafa Kemal’e de bu gi­ rişimden sözedilmişti. Hayrettin Hayreden

1953 tarihli Vatan’m Radyo ekine A ta­ türk’le görüşmesini anlatmıştı: “Kendisine bu teşebbüsten bahsetmişler. ‘Aleti getirsin de dinleyelim’ demiş. Ata ile ordu hayatında tanışırdım. Bir gün kendi yaptığım alıcıyı alıp Orman Çiftliği’nde ona götürdüm. İs­ tasyon ararken tesadüfen karşımıza Rus rad­ yosu çıktı. Atatürk Sofya’da iken az çok ku­

lağı Rusça’ya dolmuştu. Dinledi, dinledi... Birden herkesi susturdu. ‘Efendiler, dedi, bakın propaganda yapıyorlar.’ Derhal istas­ yonun kunılm asını em rettiler ve biz şirketi tesis ettik.” Şirket kurulunca, Sultan Hamit zamanında bile evden eve telgrafhattı kurup ailesine fenalıklar geçirten emekli yüzbaşı, telsizmeraklısı Hayrettin Hayreden, işini

(3)

bı-28 MAYIS 2000. SAYI 740 .

rakip kendini radyoya verdi. O yıllarda dün­ yanın hiçbir yerinde gelişmiş bir radyo istas­ yonu yoktu. 1926 yılında dünya çapındaki radyo istasyonlarının toplam gücü 116 kw idi. Bu girişimin sonunda Ankara ve İstan­ bul ’da güçlü vericilerle kurulan iki radyo is­ tasyonu Avrupa’nın her yerinden dinlenebi­ lecekti. İstanbul'da Hasdal’a, Ankara’da Tel- sizler’e kurulması kararlaştırılan istasyonla­ rın yapımı iki yıl sürdü. Rasih Nuri İleri o günlerde nasıl radyo dinlendiğini anlatırken tellerden, oda dolusu aletten, adamakıllı ter­ tibat ve çanak şeklinde hoparlörden sözedi- yor... “Kulaklıkla dinlenen şekliyle İstanbul radyosunun ilk yayınını hatırlıyorum. B ü­ yük bir heyecanla ilk yayını dinlemeye uğ­ raştık. Birtakım cızırtılar gelmeye başladığı vakit, havalara uçtuk sevincimizden, ses ge­ liyor diye...”

Türk Telsiz A. Ş. Adıyla kurulan şirket radyo yayım yapma tekelini eline almıştı. Fi­ kir babası Sedat Nuri ileri de şirketin ortağı ve murahhas azasıydı. Şirketin en büyük pa­ yı Iş Bankası adına umum müdür Celal Ba- yar adınaydı. Yayıncılığın zarar etmemesi için abone sayısını artırmak ve radyo satışını özendirmek gerekiyordu. Hatta bu dönem çıkartılan telsiz dergisinde beş kupon getire­ ne bir radyo vaat edilmişti. PTT, şirkete Sir­ keci ’deki Büyük Postane’ nin üst katmda yer gösterdi. Gösterilen mekan han odası gibi bir yerdi. Akustiği sağlamak için duvarlar kat kat kumaşla kaplandı, yere halılar serildi, or­ taya ayaklı bir mikrofon, çevresine de san­ dalyeler dizildi. Ama dinleyicinin de eğitil­ mesi gerekliydi. Hayrettin Hayreden buna da bir çözüm düşünmüştü. İstanbul’da radyo makinesi kullanabilecek, komşusunun ante­ nini çekecek elemanlar yetiştirmek için ders­ ler vermeye başladı. Bu derslere katılım bü­ yüktü. Bir buçuk aylık kurslarla kadın erkek çok sayıda insan eğitildi.

Genelkabul görmüş bir tarihle Türkiye’de radyo yayıncılığı (deneme yayınlan dışında) 6 Mayıs 1927’de başladı. Radyo ile Amerika da yakından ilgileniyordu. A B D ’nin İstan­ bul Başkonsolosu tarafından hazırlanmış ve 27 Mayıs 1927’de postalanmış bir raporda şöyle deniyordu:

“Yayın stüdyosu A m erika’da kurulan stüdyo ile aynı çizgideydi. Şöyle ki, içinde mikrofon bulunan ve ses geçirmeyen bir oda ile ona bağlı yayını güçlendiren ve Osmani­ ye ’deki (Hasdal) başka bir oda.” Raporda yer alan bilgilere göre, programlar istenen dü­ zeyde değil, taklide yönelikti; basının radyo yayınına pek ilgi göstermediği, okuma

yaz-tlk radyonun ilk spikeri S. G. Evrenoz,.. Spiker Altın Soylu radyo naklen yayın arabasının önünde.

Dünyada radyoculuk

1920’de başladı. O yıllarda

dünyanın hiçbir yerinde

gelişmiş radyo istasyonları

yoktu. İstanbul’da H asdal’a,

A nkara’da Telsizler’e

kurulan

vericiler

oldukça

kuvvetliydi.

Yayınlar ise m üzik

ağırlıklıydı.

ma oranı düşük tutucu kesiminde radyoyu gâvur icadı saydığı belirtilmişti.

Türk Telsiz Telefon Şirketi radyo yayınla­ rını dinletm ekiçin büyük çaba harcadı. Bü­ yük Postane ’nin kapılarının üzerine hopar­ lörler konuyor, yayın böylece dışarıya verili­ yordu. Yayınlar müzik ağırlıklıydı. Arada borsa ve ajans haberlerine de yer veriliyordu.

Yayın üç günle sınırlıydı.

ilk spiker Sadullah Gazi Evrenoz B ey’di. Radyonun ilk sanatçılarından Mesut Cemil Alm anya’da tahsilini tamamlayıp Türki­ ye’ye döndüğünde, 1920’li yıllar Almanya- sında dikkatini çeken radyonun İstanbul ’da da kurulduğunu öğrenmişti: “Bir gün beste­ kâr Giriftzen Asım Bey’in oğlu Musa Sürey­

ya B ey’le karşılaştım. Yeni kurulan radyo­ nun müzik işleri ile meşgul oluyormuş. Beni radyoda çalmaya davet etti. Böylece postane üzerindeki stüdyoya ilk adımımı attım, işte o gün bugündür stüdyodan çıkamadım ve bir günüm bile mikrofondan ayrı geçmedi. Hele bir ara spiker Sadullah Evrenoz Bey ayrılın­ ca tam 11 yıl, Pazar, bayram dahil, tek sp i-« r

(4)

ANILAR...

Yıldız Ayhan...

Ali Erköse...

✓ 1949 yılında İstanbul radyosuna girmek istedim. “Sınava

gireceksin” dediler. “Peki girelim” dedik. O sıralarda İstanbul Radyosu’nun tiyatro yönetmeni Ekrem Reşit Rey. Orhan Boran da onun asistanı. Ben biraz show ve taklit türü şeyler yaptım. Ekrem Bey bana “Monşer, siz Fransa’da bulundunuz mu?” diye sordu. “Hayır efendim, dedim ben kendi kendimi yetiştirdim. “Ekrem Bey bravo bravo dedi ve beni pek beğendiğini söyledi. Radyoevine ilk adımım böyle oldu.

Benim en ünlü ve çok sevilen taklitlerimden biri de rahmetli spor spikeri Eşref Şefik Bey’in güreş anlatımlan ve radyo spor programında canlı yayında dinleyici mektuplarına verdiği cevaplardır. Bir gün program için Radyoevi’ne geldim. Baktım, siyatik ağnları tutan Eşref Şefik Hoca bastonuyla dolaşıyor. Yanına yaklaştım, geçmiş olsun hocam” dedim. Yüzüme dik dik baktı: Merak etme, malzemene bir şey olmaz dedi.

CELAL ŞÂHİN

✓ Vaktiyle radyoda sivil savunma nöbeti olurdu. Bir gün ben nöbetçiydim. Gece geç vakit müracaattan telefon geldi. Görevli, radyonun çevresinde askeri araçların dolaştığını söyledi. Şimdi hatırlayamıyorum, bir müdahaleden birkaç gün önceydi. Radyonun perceresinden baktım, Orduevi tarafında gerçekten de cemseler vardı. Ne yapacağımı şaşırdım. Program arasında Doğan Soylu’ya telefon açtım. Sesimi duyunca

heyecanlandı. Durumu anlatıp ne yapacağımı sordum. “Ne yapacaksın gir odana yat” dedi.... Silahlı Kuvvetler’e karşı radyoyu savunacak değilsin ya...

TURAN OFLAZOĞLU

Celal Şâhin...

Radyo Hafta ’nın Zeki Müren Ti bir kapağı. Muzaffer Akgün ve Zeki Müren...

ker olarak çalıştım. Saat akşam üzeri beşte stüdyoya kapanır, geceyansı on ikide çıkardım. 11 yıl İstanbul’un saat beşten son­ ra nasıl olduğunu bilmedim.”

O yılların sanatçıları yeni kurulan radyo­ ya büyük ilgi gösterdiler. Çünkü plak şirket­ leri radyo sanatçılarını tercih ediyordu.Ta- nınmış bir sanatkârın plağını satmak daha kolaydı. Bu nedenle de seans başına 3-8 lira almayı kabul ediyorlardı. Saz sanatçısı ve spiker M esut Cemil şöyle anlatmıştı İstan­ bul radyosunun yayınlarım:

“Postamız beş kilovat gücündeydi. Dinle­ yici sayısı da 3 -5 bin arasındaydı. Tek stüd­ yomuz vardı ve günde altı saat yaym yapar­ dık. Şunu da hemen ilave edeyim ki, o za­ manki programlar daha kaliteli olurdu. Ta­ bii, devrin imkânlarına göre... Stüdyonun tek olmasından dolayı bir sa n atk âra veya grubun girip çıkması için yayına 3-5 dakika ara verilirdi. Bunun için mesela, “ Muhterem samiin, filancanın konuşması bitti. Üç daki­ ka sonra falan hammdan şarkılarla neşriya­ tım ıza devam edeceğiz” derdik. Bu arada

(5)

Sevim Tuna, Müzeyyen Senar, Nihal Yüzatlı, Bülent Oral bir İtalya gezisinde...

postanın sinyali olan metronom çalışmaya başlardı.” Ya haber yayınlan? Mesut Cemil haberleri de gazetelerden özellikle de Cum- huriyet’ten okuduklannı söylüyor.

Radyo yayınlan telgrafkullammının bit­ tiği saatten sonra başlıyordu. Çünkü gün­ düzleri telgraf çekiliyor, akşam saatlerinde aynı vericiden radyo yayını yapılıyordu. Teknik açıdan dinlenmesi çok zor olduğu için şirket dinleyici sayısını arttıramıyordu. Genelkurmay radyo dinlenmesi için gerekli olan antenlerin çatılara takılmasını önleyin­

ce şirketin geleceği kalmadı. 10 yıl süren ilk radyo serüveni 1937 yılında son buldu, ikin­ ci ve üçüncü İstanbul radyolarının ömrü de kısa sürdü.

1 Eylül 1949 tarihli gazeteler İstanbul Radyosu’ nun tecrübe yayınına başladığını duyuruyorlardı. Müdür Ahmet Şükrü Es- m er’di. Yer ise Harbiye’de yeni tamamlan­ mış bugünkü Radyo binası... ö zene bezene yapılan, yer seçimine ve mimarisine dikkat edilen, uzun yıllar kullanılacak biçimde planlanan İstanbul Radyo binası o günün

ra-“Istanbul Radyosu Anılar Yaşantılar” adlı kitap ve CD, Radyo Günleri adı altında açılan sergiyle eşzamanlı olarak yayımlandı. Beyoğlu’nda Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde açılan sergi 17 Haziran’a dek açık.

Coşkun Özer, Neriman Altındağ Tüfekçu..

yiciyle 1 milyon dolara malolmuştu. Çok kı­ sa bir süre içinde ilgiyle izlenen bir yayın ku­ ramıma dönüşen İstanbul Radyosu’nun se­ si o günden sonra bir daha hiç kesilmedi.

Derleyen: DUYGU YAZICI

19

Kapak kızı, Neriman KöksaL. Halit Kıvanç naklen yayında...

ANILAR...

✓ 19:30 haber bültenini okuma hazırlığındayım. 19:20’de haberler servisinden gelen görevli arkadaş önüme 4 -5 sahife el yazısı ile doldurulmuş kâğıtları bırakıp: “ilk haber olarak vereceksiniz" deyip çıkarken seslendim: “Bu kâğıtlardaki yazılı haber veya haberleri vermem olanaksız” der demez: Ne diyorsunuz siz? Beyefendi (Adnan Menderes Park Otel’de beyanat verdi, Baki Süha Bey kaleme aldı ve hemen -ilk haber- olarak yayınlanacak kaydı ile bana ilettiler. Vakit yok, ne redakte edebilirim, ne de daktilo. Okuyunuz. İlk haber olacak” sözleri üzerine gülümsedim ve Ben Cumhuriyet çocuğuyum, eski yazı okumasını bilmem” deyince, “Eyvah, şimdi ben ne yapacağım?” yakınmasına karşı: “Hiç üzülme. Çare yok. Bakın haberin başlamasına iki dakika kaldı. Siz alın bu kâğıtları, daktilo edin, stüdyo kapısının altından atın, alırım ve şimdi aldığımız bir haber anonsu ile okurum” dedim ve öyle yaptık. Sorun olmadı.

M EH M ET M A R İFİO R H O N

✓ İstanbul’daki İnönü (o sırada Mithatpaşa) stadında maç anlatmak için gittiğim bir gün, spiker kulübesinde bir bayan spiker görerek şaşırıp kalmıştım. TRT Haber’den sevdiğimiz bir arkadaşım Ihsan Öztamer’in eşi, Spiker Idil ö ztam er’di bu... Futbola meraklı olduğunu hiç duymamıştımm. Peki, niye oradaydı? Çok geçmeden olay aydınlandı: Radyoda maç nakli arasında reklam verilecekti... Ve işte Idil arkadaşımız bu reklamları okumak için gelmişti. Böylece radyomuzun tarihinde ilk kez maç arasına reklam verilişi de benim anlattığım bir maça rastlamıştı.

H ALİT KIVANÇ

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çorum Sebzeciler ve Pazarcýlar Odasý Baþkaný Erdoðan Yýlmaz, koronavirüsle mücadele kapsa- mýnda salgýnýn yayýlýmý- nýn önüne geçmek ama- cýyla hafta sonu sokaða

Çorum Çalýþma ve Ýþ Kurumu olarak özellikle üniversite tercihi döneminde (5-20 Aðustos 2021) Mes- lek Danýþmanlarýmýz tarafýndan gerçekleþtirilecek olan bireysel

Baþkan Aþgýn, Çorum Belediyesi Buhara Kül- tür Merkezi Spor salonunda düzenlenen ‘Belediye- mize Emek Verenlere Vefa Gecesi’ programýnda yaptýðý konuþmada

Siscovick DS, Schwartz SM, Corey L et al: Chlamydia pneumoniae, Herpes simplex virus type 1, and Cytomegalovirus and incident myocardial infarction and coronary heart disease death

Yatak esas olarak KD-GB tektonik yönünde gelişmiş eğim atımlı bir fay boyunca damar ve mercek şeklinde, daha az olmak üzere çatlak dolgusu damarcıklar ile breşik cevher

(3) Orion, Dünya yörüngesinde inifl arac› ve yörünge terk kademesi ile kenetleniyor ve Ay’a yolculuk bafll›yor.. (4) Orion ve inifl arac›n› Ay’a yönlendirme

fakat bu tehlike fır­ sat bilinerek, kitapların dağı-, tılması gibi sakat bir karara varılmamalıdır. Tıp Fakültesi binası başka yerde vapılmak suretiyle,

Diğer serum enzimleri ile kıyaslandıklarında malign kanserli ve özellikle metastaz ve/veya lenfadenopati- si bulunan hastalarda çok daha yüksek sensitivite ve