• Sonuç bulunamadı

Kandilli yazmaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kandilli yazmaları"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T

ürk Halk sanat­larının gelişmiş ve en geçerli bir dalı olarak

gösterebileceğimiz «Yaz­ macılık Sanatı» ülkemizde

Orta Anadolu’da gelişmiş ve en güzel örneklerini İs­ tanbul Yazmaları ile ver­ miştir. Özellikle İstanbul’ da Boğaziçi’nin kıyı köyle­ rinde ve öncelikle Kandil- li’de yapılan «Kalem işi» yazmalar boyalarının has­ lığı, malzemelerinin daya­ nıklılığı ve desenlerinin zerafeti ile yazma sanatı­ nın klasik anlamdaki en güzel yapıtlarıdır.

Teknik yönden «Kalem işi», «kalıp kalem» ve «ka­ lıpla» yazma olarak 3 ana grupta toplayabildiğimiz yazmacılık sanatını bu ya­ zı içinde Boğaziçi «Kan­ dilli» kalem işi yazmaları ile örneklerini vererek iz­ leyeceğiz.

Reyhan KAYA

KANDİLLİ

YAZMMAE3

Kandilli yazmalarında

estetik duygu ve sanat anlayışının

tüm inceliklerini izlemek mümkündür.

Sanatçı

Boğaziçi’nin büyülü havasını mistik atmosferini

yazmalarında kullandıkları renkler ve biçimlerle

günümüze kadar getirmişlerdir.

Birer sanat eseri diyebile­

ceğimiz kalem işi yazma­ lar günümüzde artık hiç yapılmadığı gibi, eski ör­ neklerine de pek ender olarak rastlanabilmekte- dir.

Yazmacılık tekniğinin esas özelliği kalemle baş­ layıp daha sonra kalıba dönüşmesidir. Yazmacılık adı bu nedenle yazmak fi­ ilinden gelmektedir. Kalem işi yazmada desen önce kalemle kâğıt üzerine resmedilir. Kumaş gergef adı verilen ayaklı çerçeve üzerine gerilir. Desen ku­ maşın altına konulup kâ­ ğıttan göründüğü şekilde kopya edilerek önce kon- turlar fırça ile çizilir. De­ seni kumaş üzerine geçir­ mede diğer bir yöntem de işlemecilikte olduğu gibi deseni silkme usulü ile kumaşa geçirmektir. Silkme yöntemi: Kâğıt üzerine çizilmiş olan de­ sen konturları iğne

(2)

bir torba içine konulan kömür tozu ya da toz bo­ ya hafif, hafif tamponla- narak desen kâğıdın al­ tında bulunan kumaşa ge­ çirilmiş olur.

Fırça ile önce konturları çizilen kalem işi yazmalar daha sonra çeşitli renkler­ deki kök boyalarla renkli kısımları kapatılarak tüm yüzey tamamlanır.

Bu teknikte sanatçı âdeta kumaş üzerine tablo ya­ par gibi ressamca çalışır. Eskiden Boğaziçi’nde Kan- dilli’de yapılan bu tür yazmalar özellikle el yaz­ maları olarak ün salmış­ lardır. Daha sonraları İs­ tanbul’un çeşitli yörele­ rinde yapılan yazmalara «Kalıp kalem» ya da «ka­ lıpla» yazma yöntemleri uygulanmıştır.

«Kandilli» kalem işi, el yazmalarını kompozisyon­ larındaki rahatlık ve çizgi­

lerindeki akıcılık bakımın­ dan hemen tanıyabilmek mümkündür.

Türk yazmacılığı özellikle İstanbul «Kandilli» yaz­ maları geleneksel bir zevk eğitiminden doğan ince ve hassas bir duygu ve derin sanat görüşü içinde tüm doğa güzelliklerinin ku­ maş üzerine aktarılması­ dır.

Sanatçının gerek renk ve gerek kompozisyon bütün­ lüğünü düzenlemekteki ustalığı yazmaların her tü­ ründe başarılı bir şekilde belli olmaktadır.

İstanbul’un o çağlarda Os­ manlI İmparatorluğunun başkenti olması, sanatçı­ nın zevkine yeni katkılar­ da bulunmakla beraber, öte yandan çeşitli sanat akımları çevresinde yaşa­ masını da sağlamıştır. Böylece baskı sanatının diğer klasik ve halk sana­

tı türlerinin desen ve kom­ pozisyonlarından esinlen­ diği görülür.

Örneğin Türk El işlemleri motifleri ile çini süsleme­ lerindeki desenlerin ben­ zerlerine yazma sanatında da rastlanır.

Çini, süslemelerinde çoğun­ lukla kullanılan lâle ve karanfil motifleri değişik biçimlerde yazmacılıkta da kullanılmıştır.

İstanbul yazmaları Boğaz­ içi’nin (Kandilli, Yeniköy ve Üsküdar) yöreleri ola­ rak, desen ve kompozis­ yon yönünden bu halk sa­ natı türünde görülen en canlı ve tipik örneklerdir. Bu yazmalarda en çok kullanılan renkler: Sarı, bordo, güvez, lâcivert, ma­ vi, pembe ve tarçın renk­ leridir. Siyah renk genel­ likle kontur olarak her

Topkapı Sarayı Müzesi İstanbul «Kandilli» painted yazma kerchief 90x90. (Detail).

yazmada yer alır.

İstanbul «Kandilli» kalem işi yazma (bohça) 90x90 cm. (Detay).

(3)

Yağlık (sırma işlemeli). (Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonlarından).

Napkin (with embroidery in silver

koleksiyonunda bulunan, fon renkleri siyah olup «Batik» tekniği* ile renk­ lendirilmiş sırma işlemeli başörtüsü ve yağlıkların Kandilli yazma atelyele- rinde yapıldıkları tahmin edilmektedir. «Batık» diye adlandırılmasının nedeni; kumaşa fon renginin boya içine daldırılarak (batırı- larak) verilmesindendir. Günümüzde ancak müze­ ler ve özel koleksiyonlarda bulabildiğimiz bu tür yaz­ maların kenarlarına Bur­ sa sırma işlemesi uygulan­ mıştır.

Bu yazmalar XVI. yüzyıl sonu ve XV II yüzyılın ka­ rakteristik kompozisyon özelliklerini taşımaktadır­ lar, çünkü dağınık serpme şeklindeki kompozisyon­ lara XVII. yüzyılda rast­ lanır.

Bunlarda görülen hacim- lenmiş meyva motiflerin­

de Avrupa Barok sanatı­ nın etkisi ile ışık ve gölge oyunlarına yer verildiği görülmektedir.

Tek kişilik yağlıklar (pe­ çeteler) olduğu gibi büyük aile ve davet peşkirlerine (sumat peşkirlere) de rastlanır.

Sumat peşkir: Birkaç met­ re uzunluğunda olup, da­ vetlerde tüm misafirlerin dizlerine yetişecek şekil­ de peçete yerine ortaklaşa kullanılan bir örtüdür. Çoğunluğu «kalem işi» yazmalardan oluşan Kan­ dilli yazmaları özellikle yorgan yüzleri ve bohçalar alanında ün yapmışlardır. Yorgan yüzlerinde kompo­ zisyonlar genellikle etrafta kenar bordürü ve ortada bir «Madalyon» yani halk değimi ile «göbek» meyda­ na getirecek şekilde yer­ leştirilmiştir.

diğer bir görünüm de, bir saksı içinden ya da baş­ langıç noktası olarak kök­ ten çıkan ve rahatlıkla da­ ğılan dalların çeşitli çi­ çek türleri ile bezenmiş olmasıdır.

Ayrıca Türk Yazmacılığın­ da ender görülen bir kom­ pozisyon özelliği olan ta­ vus kuşunun simetrik ola­ rak karşılıklı yerleştirildi­ ği yazmada yüzey yine çiçek motifleri ile zengin­ leştirilerek tüm kompo­ zisyon elde edilmiştir. Kandilli yazmalarında es­ tetik duygu ve sanat anla­ yışının tüm inceliklerini izlemek mümkündür. Sa­ natçı Boğaziçi’nin büyülü havasını ve mistik atmos­ ferini yazmalarında kul­ landıkları renkler ve bi­ çimlerle günümüze kadar getirmişlerdir.

(4)

kazanmıştır. Hemen he­ men her kadın İslâm dini gereğince saçlarını sak­ lamak için yemeni adı ve­ rilen yazma örtüleri kul­ lanırdı. Çoğunlukla taşı­ dıkları giysinin rengine uygun bir yemeni seçmeye özen gösterirlerdi. Yeme­ niler İngiltere’den (Manc- hesterden) özel olarak bu iş için getirilen en iyi ka­ litedeki ince tülbent üze­

rine yapılırdı. Yemenilerin başka bir özelliği de ke­ narlarındaki iğne oyaları­ dır. Çoğunlukla kumaş üzerindeki çiçekli desenle­ rin kenardaki oyalarda ay­ nen tekrarlandığı görülür. Yemeniler ayrıca güzel çağırışımlarla halk türkü­ lerinde yer bulmuş halk ozanları mısralarında Ana­ dolu köylüsünün yaşantı­ larını dile getirmişlerdir.

Örneğin :

Yemenimin yeşili Ben kaybettim eşimi Yemenim sende kalsın Sil gözünün yaşını Yemenimin uçları Çıkamam yokuşları O yare selâm edin Yedi dağın kuşları Allı yemeni

Pullu yemeni

Bir bahçeden bir bahçeye Salla yemeni

Ben yemenimi al isterim Ortasında dal isterim. Yazmacılık sanatından gü­ nümüze ulaşan örnekler XVII. yüzyıl sonundan ge­ riye gidemiyor. Yazmacı­ lıkta çok ince kalite pa­ muklu kumaşlar kullanıl­ dığından, örneğin: İşleme­ ler kadar dayanıklı olmu­ yor ve eski dönemlerden bu yana işlemeler gibi bol miktarda bize ulaşamıyor. Bu yazı içinde verdiğimiz örneklerle belirlendiği gi­ bi müzelerden ve özel ko­ leksiyonlardan bulabildiği­ miz İstanbul Kandilli «ka­ lem işi» el yazmaları da­ ha sonra «kalıp kalem» ve «Kalıpla yazma» tekniğine dönüşmüş ve geçerliliğini sürdürmüştür. Ancak tek­ niğin ilerlemesi tüm halk el sanatlarının çalışma alanlarını kısıtlamış, ya da ortadan kaldırarak tarihe gömmüştür.

Yazmacılık sanatı ve buna benzer diğer sanat dalları endüstride üretilen yığın­ sal üretime ayak uydura­ madıklarından zamanla gerileme ve duraklama durumuna düşmüşlerdir. Kandilli «Kalem işi» el yazmaları da tüm el sanat­ larında olduğu gibi zaman­ la güzelliğini ve soylulu­ ğunu yitirmiştir.

Makina sanayiinin geliş­ mesiyle gerçekte tüm el sa­ natları bütün dünyada tek­ rar değer kazanmıştır. Son yıllarda ülkemizde bu tür sanatlara yönelişin art­ tığı görülmektedir.

Halk sanatlarını kendi özellikleri içinde toplamak ve çağdaş sanat anlayışı içinde yaşantılarını sür­ dürmek gerekir.

Günümüzde halk sanatla­ rına olan tutku onları yanlışça güzel oldukları için değil, çoğu kez kendi özümüzü gerçek bir anla­ tım yoluyla bize yansıttık­ ları içindir.

Batik tekniğinde yapılmış sırma işlemeli yazma yağlık. (Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonlarından). Yazma napkin with silver gilt embroidery using th’e «dipping» technique.

(5)

The ‘yazma’ is the most highly developed and the most popular of all the branches of Turkish folk art. Although it arose first in Central Anatolia, the finest examples were produced in the villages on the shores of the Bosp­ horus, those from the village of Kandilli being particularly famous for the strength of the mate­ rial, the purity of the dyes and the beauty of the de­ sign.

Reyhan KAYA

wm

Yazmas may be divided into three main groups - painted yazmas, printed

and painted yazmas, and printed yazmas, and in this article we are con­ centrating on the painted

yazmas produced at Kan­ dilli. Yazmas of this type

are, however, no longer being manufactured, and examples are becoming extremely rare.

In painted yazmas the design is first of all drawn on a piece of paper, the cloth being then stretched over an embroidery frame with the paper beneath it and the contours of the design copied on to the material with a brush. The

İstanbul «Kandilli» kalem işi bohça 90x90 cm. Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonlarından). İstanbul «Kandilli» painted kerchief 90x90 cm. ’From the Topkapi Palace Museum collections).

(6)

other parts of the design are then filled in with vegetable dyes of various colours.

Another method is to draw the design on a piece of paper and then perfo­ rate the line of the con­ tours with a needle. The paper is then placed over the material and the con­ tours transferred to the material by rubbing a muslin bag filled with charcoal powder over the perforations.

The yazmas formerly pro­ duced at Kandilli won fame as ‘hand - made’

yazmas, while later, in various other parts of Is­ tanbul, yazmas were pro­ duced by the use of a mould or a combination of a mould and hand - painting. The Kandilli hand - painted yazmas can, however, be immedi­ ately recognised by the facility of the design and the easy flow of the lines. As Istanbul was the capi­ tal of the Ottoman Empire the artist was surrounded by the various other arts, both traditional and clas­ sical, that flourished at that time, and was natu­ rally influenced by these in design and composi­ tion. It is, for example, quite easy to observe the influence of ceramic tiles on the art of the yazma, the tulips and carnations of tile decoration also being found in the yazma motifs.

The colours most

com-istanbul «Kandilli» kalem işi yazma yorgan yüzü 180x220. (Prof: Kenan Özbel koleksiyonlarından).

Istanbul «Kandilli» painted yazma quilt cover 180x 220 cm. (From the Kenan Ozbel collections).

İstanbul «Kandilli» kalem işi yazma yorgan yüzü 180x220. İstanbul «Kandilli» painted yazma guilt cover.

monly employed were yellow, claret, violet, blue, dark blue, pink and cinnamon. Black was generally used for the contours.

The painted yazmas of Kandilli were most com­ monly used for quilt co­ vers, and the composi­ tion usually consisted of a surrounding border with a medallion in the centre, while another common motif was that of branc­ hes with various types of blossoms springing from a flowerpot or from a sing­ le root.

Apart from these we find in our examples a very rare design consisting of two peacocks confronting on another together with a variety of flower motifs. The painted yazmas from Yenikoy were particularly famous as head - scarves, which Moslem women are in the habit of using in order to hide their hair. These usually displayed various kinds of flower motifs.

No specimens of yazmas can now be found dating back to before the 17th century, the material employed being too flimsy to endure for very long. At the same time this type of folk art soon gave way before the mass produc­ tion techniques of the 19th century, and it is only in recent years that a return to the production of these types of folk art can be observed in our country.

14

v

Referanslar

Benzer Belgeler

Koku alma duyusunun ilk kez bu kadar kapsamlı incelendiği bu yeni çalışma insan burnunun algılama yetisinin bilinenin çok üstünde olduğunu ispatlıyor.. Bebek Bezleri Artık

Öğrenme süreçleriyle ilgili olarak, örneğin eğitim fakülteleri- nin psikoloji bölümleri veya tıp fakülteleriyle ortaklaşa yürüttüğü fMRI destekli araştırma

Ansiklopedisi(1-5)”, E.Hakkı AYVERDĠ‟nin, “Erken Osmanlı Mi‟marisi”,Osmanlı Mîmârisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri-II, Titus, BURCKHARDT‟ın, “Ġslâm San‟atı,

Bu ürünlerden biri olan akıllı kalemler, çoğumuzun özellikle de öğrencilerin vazgeçilmezi kurşun kalemlerin tahtını sarsar mı ya da ne zaman sarsar bilinmez.. Biz de bu

[r]

Bu olguda daha önce literatürde bildirilmemiş bir reaksiyon olan ateş, hal- sizlik ve kas eklem ağrıları ile birlikte değerlendiril- diğinde birinci derece geç sistemik yan

Paris 24 Teşrln-I Sani 1901 Ahmef Rıza Mevkiinizi tehlikeye düşüren ikt mektubunuzu Mahmut Paşanın e- lirıden çekip almakla size iyilik et­ miş olacağım

Ülkemizde silajlık mısır çeşitleri arasında yürütülen diğer çalışmalarda elde edilen değerlere baktığımızda, Tosun (1967), silajlık mısırda önemli