• Sonuç bulunamadı

Yakup Kadri, Ölüm'ü anlatıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yakup Kadri, Ölüm'ü anlatıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yakup Kadri, Ö/üm'ü anlatıyor

Çok cepheli bir kişiliği olan Yakup Kadri Ka -

raosmanoğlunun, en güçlü yönü, hiç kuşkusuz ro

-

mancılığındadır. Fakat ölümünden sonra ve o gü­

ne kadar açıklamadığı evrakı arasında, öyle düz -

yazı (nesir) parçaları ortaya serilm iştir ki, bun -

larm açıkladığı ruh derinlikleri, ifade gücü ve sa­

nal değerleri, şaşırtıcı denebilecek kadar üstün -

dür Jiunlardan bir par çayı,

burada

sunuyoruz.Genç­

lik yıllarında, ölümle pençeleştiği Alpdağları sa ­

natoryumlarından birinde yazıldığı anlaşılıyor.

ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR

" Vaktini hiç şaşmadan geleceksin, sana kapıyı aç­ mak için kalkmak isteyece­ ğim. Sen s'Hacet yok’’, diye - çeksin. Ben de: " Öyleyse, hemen gir" diyeceğim .Se­

ni bekleyip duruyorum .

Korkmuyorum, kendimi mü­ dafaa edecek de değilim.

Aramıza bir sessizlik çökecek. O, dönüp kapıyı ka­ payacak, bana doğru ilerle- yececek, gözlerimi çevir­ meden yüzüne bakacağım ve şöyle diyeceğimt'Oh.ben seni pek iyi tanırım; epey - ce zaman oluyor seni ya­ kından g ö reli.. . lâkin, o

günden beri hiç aklımdan

çıkmadın."

Bir İsviçreli yazarın

bu tatlı tatlı söylenişleri

bu sade, bu özentisiz, bu ge­ lişigüzel cümleler; günde­ lik hayatımızda yakınları­ mızla konuşurken, kim bi - lir , kaç defa tekrar ettiği­

miz bu lâkırdılar, acaba

nedendir, bir tanrısal me­ lodinin nakaratı gibi dilim­

den düşmez oldu? Acaba

nedendir, bütün bu " vaktini şaşmadan geleceksin" 1er- de, bu "seni pek iyi tanı - rım "larda, bu "hiç aklım­ dan çıkmadın"larda Ağni-

yetülağani'den bir çeşni,

Yunus'un nefeslerinden bir teesir, Infemo'dan bir ür­ periş almaktayım? Hayır , ne mümkün Ağnlyetlilağani! de bu kadar dokunaklı, Yu­ nus Emre'de bu kadar' e t ­ siz kemiksiz sözler bulun­ sun. Dante, ne mümkün. Ah­ ret kapısını bize bu kadar mûnis bir edâ ile aralaya­ bilsin.

Ahret kapısı, dedim, zi­ ra, İsviçreli yazarın bu lâ- ubali, bu yarence konuşma­

la rı Ecel’in ta kendisiyle - dir. Biraz sonra " hiç ak - lmdan çıkmayan" onun ya­ tağına doğru eğilecek ve ku­ lağına :"Son dileklerini bil— direceğin an geldi" diye - çektir. Fakat, o, buna lü -

zum görmeyecek ve her

gece uykuya dalarken yap­

tığı gibi başını duvardan

yana çevirip gözlerini ka -

payacaktır. Hangi âleme

açmak üzere?Bunu hiç dü­ şünmeyecektir.

Kimi vardır ölümle

pençeleşe pençeleşe can

verir. Kimi vardır, ona,an­ cak gözyaşları dökerek ve yalvarıp yakardıktan sonra

teslim olur. Kimi de son

deminin korkularını bir

başka hayat vâdi ile avuna­

rak ve çoluk çocuğu, eşi

dostuyla-orada tekrar bu­ luşacaklarmış gibi-rikkat- li bir takım ayrılış tören - le ri yaparak hafifletmeğe çabalar.

Lâkin, çabalamadaıy

ümitlenmeden, korkmadan, çarpışmadan ölmek; gene İsviçreli yazarın başka bir yerde dediği gibi " tevek - külle değil kendi gönlünün rızasıyla ölm ek.. . "İşte , hakime,kahramana y a ra ­ şan ölüm budur.

Ey , Alp eteklerinin

münzevi çocuğu, ne mutlu sana ki, hem gönlünün r ı - zasıyle ölmesini,hem de gönlüne göre yaşamasını bildin.Kendi ikliminde,ken­ di toprağında filiz sürüp ye­ tiştin. Kendi havan, kendi aydınlığın içinde dal budak salıp bir gürbüz ağaç ol -

dun. Özü ana sütü kadar

has ve helâl yemişlerini verdin. Bunlara, doğup bü­ yüdüğün yerin duru ve saf

tadından başka bir çeşni katmak i stemedin. Hiç bir

yabancı eli gövdene do -

kundurtmadın; hiç bir tı­ mar, hiç bir aşı kabul e t­

medin ve bir gün gelip

kendiliğinden, sessizce, ay­ ni topraklar üstüne uzan - din, yattın. Şimdi, ömrün boyunca bütün hülyalarına beşiklik etmiş o tatlı gö­ lün kıyısında sonsuz uyku­ nu uyumaktasın.

Ben ise gözümü açtım açalı hep gurbet yolların - dayım. Sanki, bir sel, beni

bir kuru dal gibi alm ış ,

sürükleyip götürüyor. Sele; dur diyemem, dilimden an­

lamaz; kıyılardan imdat

isteyemem, sesim e r i ş ­

mez. Nerede ise derdimi kimselere dökemeden ve arkamda tek iz bırakma - dan HİÇLİK denilen karan­ lık enginde kaybolup gide - ceğim.

Vakit gelip çattı.Ö m ­ rümün bu akşam karartı - sında, ben, hâlâ boş • yere nefsimle çekişip duruyo - rum.Hâlâ boşyere bahtı­ mın kördüğümünü çözme - ğe çalışıyorum.Çöz sem ne­ ye yarar, çözmesemneye? Zira, nerdeyse "hiç aklım­ dan çıkmayan " kapıma vuracak, ben ona ne gir , ne de girme , diyebilece­ ğim ve belki, o bana ya­ naşmadan önce korkudan dilim tutulup buz kesilece­ ğim.

Halbuki, ey Alp etekle­ rinin münzevi çocuğu, ben

de ilk gençlik çağımdan

beri aşka, tabiata, insanlı­ ğa, sevince, kedere ve nice gönül sırlarına dair çağır­ dığım şarkılarda ölümde

dilimden hiç düşmeyen

bir nakarattı. Bunların çet­ refil ve bulanık yankılar^ hâlâ, kimbilir, hangi talih­ siz kulaklarda çınlayıp du­ ruyor. Şükür Tanrıya k i, bu yeryüzünden benim ku­ lağımdaki en sonuncu ses,

geceleyin dağbaşların-

da bir kaynak suyunun şı­ rıl tılarını andıran şu ölüm­ le tatlı tatlı söylenişlerin olacaktır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve sanatçının pek bilinmeyen bir özelliğini açığa vurur: Picasso, İlk eserlerinde, İnsanların duygularını İfade etmeye çalışmış ve klasik sadeliğe

Ken­ dini dışarda tutmasını, kendini bile dışardan gözlemesini bilmiş.” (s. Benzerlik, Akın’dan yararlandığım düşüncesi­ ni doğurur muydu? Bu

Bu çalışmada, genel anestezi altında sol taraf endoskopik sinüs cerrahisi yapılırken, hastanın sağ gözünde pro- pitozis gelişen ve anesteziden uyandırılma sonrası göz

Böylece daha yoğun ama başka özellikleri bakımından girdiyle tıpatıp aynı olan bir çıktı dalgası oluşur.. Madde dalgası yükselticisindeyse, atomlar için üç farklı

İstanbul Muallim mektebinde, İatanbul, Mer­ can, Galatasay Liselerinde malûmatı kanuniye Türkçe, edebiyat ve en son olarak da hukuk ve iktisad muallimliklerinde

Birinci temel bileşen, Tarımda Çalışan Erkek NüfusXI, Sanayide Çalışan Erkek Nüfus X2, Sanayide Çalışan Kadın NüfusX3, Hizmet Kesiminde Çalışan Erkek NüfusX4, Kişi

Kurbanlar kesildi, dua­ lar edildi, işçiler, ustaları­ nın yanı sıra münavebe ile bir gün Yeniçeriler, bir gün Sipahi askerleri camiin in gaası için civardan

Galerisinde Türk Süs­ lemesinde Yeni Yön Denemesi Sergisi 1965 Ankara Ajans Türk Matbaası Sanat.. Galerisinde Türk Süslemesinde Yeni Yön