Fo to ğ ra f. E R D A L Y A Z I - ; "
77
-5 0
/v
Beykoz ve civarının tek emektar nalbantı Yakup Güldür ile
em nalına he
Taşı gediğine oturtmak ve bunu yaparken, kendini eleştirmekten de geri kalmamak, unutulan
eski alışkanlıklar... Zaten nalbant Yakup Güldür de nal ve mıh bulmanın, “Altın aramak gibi bir
şey olduğunu” anlatıyor.
Beykoz'un Deresek! Köyü nde. İlerlemiş yaşına rağmen nalbant Yakup Güldür, tamı tamına beş köyün ve Beykoz'un nalbantlığını sürdürüyor: "Eskiden sadece bizim köyde 50-60 hayvan vardı" diyen Yakup Güldür, şimdilerde tüm Bey koz'da, Köyler de dahil en fazla 40 hayvan bulunduğunu söylüyor. Nalbantın genç ve çevik olması gerektiğini belirten Yakup Usta, hayvanın ayağını tutanın da önemine değiniyor. Yakup Usta’nın 7 dikişli eski bir tepme maceracı var..
İlerlemiş yaşına karşın Yakup Usta bu işi bi raz da-hatır için yaptığını belirtiyor ve “ Üste lik bir de nalı, mıhı, kömürü bulmanın, top rakta altın aramak gibi bir şey” olduğunu söy lüyor... Ya bu işin incelikleri?...
“ Nalı hayvanın ayağına öyle bir çakacaksın ki hayvan kadife basar gibi basacak. Biz de nal lar numaralıdır. Hayvanın ayağının büyüklü ğüne göre. 1 ile 5 numara arası nallardan uy gun olanını seçeriz. Nalı çakmadan önce hay vanın uzamış tırnağını keseriz. Seçtiğimiz nalı ocakta ısıtır, akkor hale getiririz. Nalın hayva nın ayağına oturması için kızgın nalı hayvanın tırnağına yapıştırırız'. Soğuduktan sonra da mıh larıyla birlikte çakarız. Naiiarın dayanma sü resi üç aydır. Yük taşımacılığında kullanılan beygirler dört yaşından sonra nallanır. Yanş at larında ise iş değişiktir. Onlann nalları daha ha fif, mıhları daha incedir. Yarışa başlarken nal ları çakılır ve yarış bittiğinde nallar sökülür. Nallar soğuk takılır. Tabii, onların nalbantları her an için o hayvanların yanı başındadır. Ge çen yıl Amerika’dan ünlü bir nalbant getirtmiş ler. 25 milyonluk atın nalbantı ben olacak de ğildim y a!..”
Ufacık ahşap atölyesinin duvarları çeşit çe şit at posterleriyle bezenmiş. Bu sevimli yara tıklar nallanırken de fotoğraflarda göründük leri gibi uslu uslu dururlar mı acaba?..
“ Dururlar mı hiç!.. Nallamaya başlamadan önce, ‘yavaşa’yı (nal çakılırken ‘hayvan tepme si’ni önlemek için kullanılan iki çubuğun bir birine bağlanmasından oluşmuş araç) hayvanın burnuna kıstırırız. Hayvan burnunun acısından ayağının acısını unutur. Biz de rahat iş yapa rız. Katırların ise kulağına takarız bu aleti. Nal bant genç ve çevik olmalı. Bir de hayvanın aya ğını tutana bağlı. ‘Yavaşa’yı taktığımız halde huylanıyorsa, hayvanı hastaneye göndeririz. Bir seferinde beygir nallıyordum. Hayvan huylan dı, sahibi de iyi tutamadı. Hayvandan bir tep me yiyince soluğu hastanede aldım. Yedi dikiş attılar kafama. Kendime geldikten sonra gidip o hayvanı yine nalladım. İşi biraz da inada bin dirdim, ama bu iş şakaya gelmez, çok uyanık olmak gerekir.”
Ve o günü, ‘siftah’sız bitirdi nalbant Yakup Güldür. Kepenkleri kapattıktan sonra eşine ses lendi:
“ Hanım bakkaldan ne alınacaktı?..” □
Erdal Yazıcı
vde bir şey kalmadı, bakkala git meyecek m isin?”
“ Gidemeyeceğim karıcığım, eşek gelecek...”
“Ama olıır mu?”
“ Ne yapalım müşteriyi bekletmek olmaz. Bu gün siftah edemedik görüyorsun...”
Beş köyün ve Beykoz’un emektar nalbantı Yakup Güldür, o giin, akşama değin müşteri sinin getireceği eşeği bekledi. Ama nafile; ne ‘karakaçan’ göründü ne de sahibi... Üstüne üst lük bu dondurucu soğukta bir de böbrek ağrı ları tutmasın mı!..
“ Aman sen de... Kapar kepenkleri gitsin. Kimsenin geleceği yok” diyerek işi paydos et ti.
Hayvanların evcilleştirilmelerinden günümü ze değin, işlevleri hâlâ sürmekte. Hele hele 21. yüzyıla çeyrek kala, karada, havada, denizde teknolojinin son harikası araçlar cirit atarken, beygir arabasıyla, eşekle, katırla yük ve yolcu taşımacılığı y apılması bir çelişki mi acaba? Köy lü için taşımacılıkta bu tür hayvanlar belki vaz geçilmez bir gereksinim, ama ya metropolleri mizin otoyollarında gördüğümüz manzaralar...
16
Yüz kilometre hızla giden araçların arasında at. arabaları!..
Her aracın bakıma, tamire gereksinimi olur da bizim ’canlı araçların’ olmaz mı? Olur el bet... Tımarı yapılacak -otoların lastiklerinin değişmesi gibi- nallan değişecek. Asfalt, pati ka demeden bir keçi yolu bile olsa, “ deh” de diğinizde -gaza bastığınızda- gidiveren bu ‘canlı taşıtların’ nallarını -lastiklerini- kim değiştire cek? Kim olacak: Nalbantlar... Hem de otolar da olduğu gibi değil, marka ayırmadan./.
İstanbul’da Beykoz’da 3-5 km. uzaklıkta bir koy, Dereseki Köyü. Ve bu köyde bir nalbant; Yakup Güldür... Tamı tanıma beş köyün ve Beykoz'un nalbantı...
“ Ben bizim köyle birlikte, beş köyün ve Bey koz civarının hayvanlarına hizmet veriyorum. Eskiden sadece bizim köyde 50-60 hayvan var dı. Şimdi bu saydığım çevreden çıksa çıksa 40 hayvan çıkmaz. Bizim işimiz de hayvan sayısı na bağlı. Bu çevrede benden başka nalbant kal madı. Bir tane Ümraniye’de, bir de Ömerli’de var. Biz, bu işin son temsilcileriyiz. Eskiden nal bantlık kursları vardı. Şimdi o da yok. Çırak derseniz yetişmiyor. O zaman bizden sonra kim yürütecek bu işi: Hiç kimse... Bizimle birlikte yok olup gidecek.”
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi