İğdiş Sözcüğü
Nereden Geliyor?
Serkan
Şen·
İğdiş Sözcüğü
Nereden Geliyor?
Bu makalede Türkçe Sözlük'te "Erkeklik bezleri
çıkarılarakveya bumlarak
erkek-lik görevini yapamayacak duruma
getirilmişolan (hayvan ve özellikle at)."
tanımıgetirilip Farsça'dan dilimize
geçtiğiifade edilen
iğdiş sözcüğüüzerinde
durula-caktır. İlkdefa
Karahanlıdönemi metinlerinde görülen
sözcüğünTürkçe kökenli
olması gerektiği,
gerekçeleriyle birlikte ortaya
konulacaktır. Divan-ıLugat'it
Türk'te
sözcüğü igdişyerine
ögdeşbiçiminde
okumanın sakıncaları sıralanacaktır.Türkiye Türkçesindeki
iğdiş'in,Kutadgu Bilig' deki
igdişçi sözcüğündebelirgin-leşen
ve hayvan
yetiştirme işini karşılayan igdiş kullanımından geldiğivurgulana-caktır.
Anahtar Sozcitkler· İğdiş,
Etimoloji, Eski Türkçe,
KarahanlıTürkçesi,
EvlatlıkWhere Does The
İğdişWord Come From?
In this article, the word
iğdişexpressed to come from Persian language and
defined as 'The one ( animal especially the horse) who is made not to do his male
duty by taking out his testes' in Turkish Dictioanary will be focused on.
It
is first
seen in Karakhanid texts and that the word should be rooted from turkish will be
exposed with its facts. The objections of reading it as
ögdeşinstead of
igdişin
Di-van-ı
Lugat'it Türk will be arranged.
Itwill be emphasized that the
iğdişin
Turkey Turkish, get clears with
igdişçiin Kutadgu Bilig and comes from the
igdişusage which meets the animal growing duty.
Key Words: İğdiş,
Etymology, Old Turkish, Karakhanid Turkish, Adopted Child
Dr., Ondokuz
MayısÜniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk
Dilıve
EdebiyatıBölümü.
serkansen@omu.edu.tr
Türkçe Sözlük'te
sıfat olduğubelirtilip "Erkeklik bezleri
çıkarılarakveya
bumlarak erkeklik görevini yapamayacak duruma
getirilmişolan (hayvan ve
özellikle at)."
tanımıgetirilen
iğdiş sözcüğününFarsça
'ikdiş'ten dilimize
geç-tiği açıklanmaktadır(TS: 939). Eski Türkçe üzerine
çalışanbiri olarak
sözcüğünkökeni üzerine
yapılanbu
değerlendirmeyeoldukça
şaşırdığımısöylemeliyim.
Zira,
iğdiş'iTürkçe'nin kadim fiilierinden
igid-'e
bağlayankafamdaki kurgu ile
onu Fars
asıllıgösterme
yaklaşımıhayli
çelişmekteidi. Beklenmedik bu
şaşkın lığın ardından "Yanılıyormuyum?"
düşüncesiyleClauson'un etimolojik
sözlü-ğüne baktığımda igdişile ilgili
şubilgilere
rastladım:"Sözcük igid- jilinden gelmekte ve 'besi
hayvanı' karşılığındabulunmakta-dır.
Buradan daha sonra 'melez'
anlamı kazanmıştır. Gimeybatı şivelerinden Osmanlıcave onun
devamıdurumundaki Türkiye Türkçesinde
'iğdişetme'
bağ lamında yaşamaktadır.Per s çe' de 'melez'
anlamında ikdişdiye bir söz
geçmek-te, Redhause bunu
Osmanlıcadaki igdiş'in
kaynağıolarak göstermektedir.
Söz-cük
Çağataycadaigdiç biçiminde son sesi ç 'li olarak seslendirilm
iştir. Ayrıca KaşgarlıMahmud'un 'ana bir
kardeş'olarak
tanımladığı sözcüğün igdişyerine
ögdeş
biçiminde
okunmasıdaha
doğru olacaktır"(EDPT: 103).
Sözcüğün
XIII.
yüzyılakadarki
kullanımlarınında
ömeklendirildiğiEDPT'nin
igdişmaddesinde verilen bu bilgilerin üzerinde durmak gerekir.
Clauson'un
açıklamaları,bir yandan
iğdiş'iTürkçe kökenli gösterme
yakla-şımınıdestekierken
diğeryandan yeni
sorunları karşımıza çıkarmaktadır.Bu
so-runların başında igdiş'in"besi
hayvanı"olarak
tanımlanmasıyer
alır.Sözcük
igid-
fiilinden geliyorsa, fiile getirilen
-Xşekinin
Karahanlıdöneminde soyut
kavramlar ile fiilin ifade
ettiğihareketi gösteren isimler
yaptığı (Hacıeminoğlu1996: 26) göz önünde
tutulduğunda igdiş'in'besleme, büyütme,
yetiştirme' kav-ramlarını karşılamasıgerekir. Oysa, Clauson'un 'besi
hayvanı' tanımıkavram
yerine
varlığa işaretetmektedir.
Ayrıca,igid-
Eski Türkçede
yazıtlardakibodunug
igideyin
"halkıbesleyip
doyurayım"(Tekin 1995: 46-47)
örneğindekigibi
insan-lar için de
kullanılabilmektedir.Clauson'un
tanımıise
yalnızca hayvanlarıiçer-mektedir.
Değinilenbu sorunlara
şöylebir
açıklamagetirmek mümkündür: "
igdiş'in
ifade
ettiği'besleme, büyütme,
yetiştirme' kavramlarınınEski Türkçede
genellikle hayvanlarla
ilişkilendirilmesi, sözcüğünClauson
tarafından'besi
hay-vanı'
biçiminde
anlaşılınasına
yol
açmıştır".
Nitekim Faruk Sümer de
İslam
An-siklopedisi'nin
İğdiş
maddesinde bu
doğrultuda görüş
beyan
etmiştir.
"Terbiye
etmek, beslemek ve
yetiştirmek" anlamınagelen
igid-
fiilinden
türediğini düşün düğü iğdiş'in
geçmişteki"terbiye
edilmiş kişi" anlamınınsonradan
kazandığını"hadım edilmiş
insan ve hayvan"
anlamıyla bağlantılı olabileceğinidile
getirmiştir (Sümer 2000: 524).
Bu
açıklamalarla sözcüğünanlam boyutundaki sorunlar
aşılabilsede
seslen-dirilişine ilişkin
belirsizlik sürmektedir. Clauson, DLT' de
igdişbiçiminde
hareke-lenen
sözcüğün ögdeş okunmasınıteklif etmektedir. Onun bu teklifi DLT
yayım cılarıDankoff ve Kelly
tarafındanda kabul
görmüştür. Araştırmacılar sözcüğünDL T'.de
yanlış seslendirildiğini ifade ederek igdiş yerine ögdeş o kuyuşunu
be-nimsediklerini ifade
etmişlerdir(Dankoff- Kelly
ı984:345). Bu
görüşeFaruk
Sümer (Sümer
ı985: ıO-ll) ve Mareel Erdal (Erdal
ı99ı:267) gibi bilim
adam-ları
da
katılmıştır. Ayrıca,Kutadgu Bilig dizininin
hazırlanışındabu
görüşten etkilenildiği anlaşılmaktadır.Zira,
ReşitRahmeti
Arat'ın igdişdiye
okuduğusöz-cük, dizinde, DL T' deki gibi
"analarıbir olan" biçiminde
anlamlandırılmış,pa-rantez içinde
"ögdeş" açıklaması yapılmıştır(KB III:
ı89).Ancak,
aynı sözcüğünhem DLT' de hem de KB' de
yanlış yazılmasıihtimali son derece
zayıftır. Ayrıca, DLT' nin BesimAtalay
yayımındakiArap
harflikısmındaher iki 'i' ye
karşı lıkgelen esrelerin belirtilmesi (DLT III: 382) de
ögdeş okuyuşunu güçleştirmektedir.
Bunların yanında varsayılan ög+deş okuyuşununkökü konumundaki ög'ün,
"anne"
karşılığıylaDLT ve KB' de görünmemesi de Clauson'un önerisini zora
sokmaktadır.
Bütün
sıralananlardandaha da ilginci KB dizininde
igdiş'egetirilen
'anaları
bir olan'
tanımı(KB III:
ı89)ile
sözcüğün geçtiği bağlamların örtüşmemesidir.
Şöyle
ki: KB' de üç yerde
igdiş'
e
rastlanır. İlki
1554. beyittir. Bu
beyİtte
Ögdülmiş
hükümdara cevap verirken
men
igdiş
kulun men
tapugçı
senin (KB I:
ı
72)
1
"Ben senin himaye
ettiğinbir kulunum, senin
hizmetkarınım"(KB III: 120)
demektedir.
İkincisi
2884. beyittir. Bu
beyİtte Ögdülmiş
hükümdara içkici
başının
nasıl olması gerektiğini anlatırken
öz
igdişkerek ked
sınamış yılın(KB I: 299) 1
"Öz kardeşlerinden
ya da uzun yıllar iyice tecrübe edilmiş" (biri olmalıdır) (KB II
2ı2) tavsiyesinde
bulunmaktadır.
Üçüncüsü 5590. beyittir. Burada, toplumsal
tabakaların
görevleri
anlatılırkenyime
yılkıçz igdişöklitsüni (KB I: 555) "Hayvan
besleyenler de
onları çoğaltsınlar"(KB II: 400) biçiminde
hayvancılıkla uğraşan ların yapmasıgereken
belirtilmiştir. Görüldüğügibi
igdiş ı554.
beyİtte'himaye
etmek' ile; 5590.
beyİtte'beslemek' ile ilgili
kullanılmaktadır.Bu
kullanımların "analarıbir olan"
tanımından uzaklığı ortadadır.Belirtilen
tanımaen
yakınolan
2884. beyitteki
'kardeşleri' kullanımıise iki
açıdan sakıncalıdır.Birincisi,
"analarıbir olan" öz
değil
üvey
kardeştir. İkincisi, hükümdarın
öz ya da üvey
kardeşini
içkici
başıtayin
ettiği görülmemiştir.Bu hem hükümdar
kardeşineuygun bir
mevki
değildirhem de taht
kavgasındataraf olabilecek
kardeşehükümdan
zehir-Ierne
fırsatını verdiğinden kaçınılmasıgereken bir durumdur. 2884. beyitteki
çok
seçeneğin bulunmasıbu ihtimali
zayıflatmaktadır.Ortaya
çıkandurumda KB'
in 2884.
beytİndekiöz
igdiştabirini 'öz
kardeş'diye anlamak uygun
değildir.Bence, KB' de üç
farklı bağlamdaüç
farklıanlam gösterecek biçimde
kullanılan
igdiş'i "analarıbir olan"
tanırnmahapsetmek yerine,
igid-'
ten yola
çıkarak açıklamakgerekir. Sözcük
igid-
ile
ilişkilendirildiğindebiçim bilimi
açısından şöyleizah edilebilir:
igid-
fiili, Eski Türkçede
'yoğun, sıkı, sağlam' karşılığındabulunan ve saymaca bir
yig-
kökünden
türediği düşünülen(EDPT: 911)
yigi
ismi-ne
dayanmaktadır.Türkçe'de ön seste bulunan 'y' ünsüzünün
bazısözcüklerin
başında kararsızlık gösterdiğibilinmektedir (Demir 2001: 540). Bu
kararsızlık,yigi
isminden +d- ekiyle türetil en
igid-
fiilinin
oluşumundada (Erdal 1991: 491)
kendisini
göstermiş; fıilin başındagörülmesi beklenen 'y' ünsüzü
kullanılmamış tır.igid-
fıiline -Xşeki
getirildiğindeEski Türkçe için
doğalolan vurgusuz orta
hecenin dar ünlüsünün
düşmesi olayı (Hacıeminoğlu1996: 4)
gerçekleşmiş,orta-ya
igdiş sözcüğü çıkmıştır.Sözcüğün
anlam bilimi
açısından gelişiminiise
şöyle aşamalandırabiliriz:(y)igi
'yoğun, sıkı, sağlam'>
igi+d-
'yoğun, sıkı, sağlamhale getirme yani,
besleme, büyütme,
yetiştirme'>
igdiş'besleme,
büyütıne, yetiştirme işi'.Fakat,
KB' deki
igdiş'i yalnızca'besleme, büyütme,
yetiştirme işi'biçiminde izah
etmek mümkün
değildir.Zira, sözcük KB'de
varlıkiçin de
kullanılmıştır.Bu
durum KB' deki
igdişile Türkiye Türkçesindeki "besleme" sözcükleri
arasındakurulacak bir paralellikle
aydınlatılabilir.Türkiye Türkçesinde
"besleıne"ninbirinci
anlamı"besleme
işi"dir(TS: 249). KB' deki
igdişde temel olarak
'bes-leme, büyütme,
yetiştirme işi'ni anlatınaktadır.Nitekim, KB 1554. beyitteki
men
igdişkulun men tapugçz senm
(KB I: 172)
1
"Ben senin himaye
ettiğinbir
kulunum, senin
hizınetkarınıın"(KB III: 120)
ınısraını'Ben senin besleyip
bü-yüttüğünbir
kulunuın,senin
hizınetkarınıın'diye anlayabiliriz. KB 5590.
beyit-teki
yime yzlkzçz
igdişöklitsüni
(KB I: 555)
ınısraınıise "Hayvan besleyenler de
onları çoğaltsınlar"(KB II: 400) yerine 'Hayvan besleyenler de hayvan
yetiştirmeyi
artırsın'biçiminde anlamak mümkündür. Türkçe Sözlük' te "besleme"
ye verilen ikinci anlam ise
"Evlatlıkolarak
alınan,ev
işlerinde çalıştırılan kız" dır(TS: 249). "Besleme", halk
arasında kızlarla sınırlı kalınayıpgenel anlamda
evlatlıkolarak
yetiştirilenleriçin
kullanılabilmektedir (Deıniray1984: 43). KB
2884.
beyİtteöz
igdişkerek ked
sınamzş yılın(KB I: 299) ifadesinde
igdiş'in kullanıını "besleıne"ninTS' deki ikinci
anlamıile
karşılanabilir.Bu durumda
ifadeyi "Öz
kardeşlerinden
ya da uzun
yıllar
iyice tecrübe
edilmiş
(biri
olmalı
dır)"(KB II 21 2) yerine 'Kendi beslemelerinden ya da uzun
yıllariyice tecrübe
edilmiş'(biri
olmalıdır)biçiminde anlamak gerekir. "Besleme" ile
igdiş arasındaki benzerlik bir
adımdaha ileri götürülüp Türkçe'nin
evlatlık kavramınıkarşı-lamadaki
mantığınıngöstergesi olarak kabul edilebilir. Bu
mantığın başkabir
örneği
de Türkiye Türkçesindeki
"yetiştirme" sözcüğüdür.Sözcük TS' de "1.
Yetiştirmek işi.
2 Birinin
koruyuculuğunda yetişenkimse"
karşılığındadır(TS:
2176).
"Yetiştirme" tıpkı"besleme" gibi
evlatlık kavramını yansıtabilmektedir(Demiray 1984: 43).
Aynı mantığın yansımalarınıgünümüz Türk
şivelerindede
görmek mümkündür:
BaşkurtTürkçesi:
asırav'beslemek' (KTLS: 62) >
asrav-ğa alasrav-ğan
bala
'evlatlık'(KTLS: 228);
KırgızTürkçesi:
bağCı'beslemek'
(KTLS: 62)
>
bakma bala
'evlatlık'
(KTLS: 228); Özbek Türkçesi:
iisriimak
'beslemek' (KTLS: 63)
>
asrandi
'evlatlık'(KTLS: 229); Tatar Türkçesi:
asrau
'beslemek' (KTLS: 63)
>
asramağa 'evlatlık'(KTLS: 229); Uygur Türkçesi:
ösrütmek
'beslemek' (KTLS: 63)
>
asrandi
'evlatlık'(KTLS: 229).
Anadolu
ağızlarındabesleme fiili ile
bağlantılıolarak görülen
beslek,
beslenki, beslenti,
sözcüklerinin
'evlatlık' anlamınagelmesi (DS II: 640) de
böylesi örneklerdendir.
Ayrıca,besleme ile ilgisi
açıkça anlaşılanbeslengi
sö-zünün XIV
yüzyıldanitibaren Anadolu
sahasında'besleme,
evlatlık" anlamıylagörülmesini de (TTS I: 526) örnekler zincirine ekleyebiliriz. Verilen örnekler
bizi Türkçe'nin
evlatlık kavramını karşılama mantığınadair
şu yargıya ulaştırır:"Türkçe
evlatlık kavramını karşılanmada'beslemek, bakmak, büyütmek,
yetiştirmek'
anlamlarınagelen fiillerden
yararlanmaktadır."Bu
yargıdanhareketle DL
T'
deki
igdiş şu şekilde açıklanabilir:Kara-hanlılarda
ataerkil bir
yapınınhakim
olduğu(Genç 1997: 68)
düşünüldüğünde,o dönemde,
farklıbabadan
doğanınikinci dereceden evlat, yani bir nevi
evlatlık sayılmasıgayet
doğaldır.Nitekim, DLT'deki
kafidaşkuma urur
igdişörü
tar-tar:
"Baba bir olanlar birbirini çekemedikleri için çok
dövüşürler.Ana bir
kar-deşler aralarında
sevgi
olduğuiçin birbirine
yardımederler" (DLT III: 382)
sözü bu durumu desteklemektedir. Çünkü, baba bir
evlatların çekişmesindesoydan gelen haklara sahip olabilme gayeti
yatmaktadır.Ancak,
yalnızcaannesi
ortak
olanınböyle bir
hakkı dolayısıyla sıkıntısıyoktur. Bu da taraflardan birini
-igdişi-
daha
anlayışlıyapar.
Farklıbabadan
doğanı evlatlıkmertebesinde
gör-menin etkisiyle "Türkçe' de beslemek
anlamındaki fıilin evlatlık kavramının karşılanmasında kullanılabildiği" kuralı igdiş sözcüğünün oluşumundada
işle miştir.Böylece "beslemek, büyütmek,
yetiştirmek" anlamındakiigid-
fiilinden
DL
T'
de
"analarıbir olan"
karşılığındageçen
igdiş sözcüğütüretil
miştir.Dola-yısıyla sözcüğü igdiş
olarak okumak, zoraki izahlardan kaçmarak
ögdeşokuyu-şunu
bir kenara
bırakmakgerekir.
Buraya kadar
yapılanyorumlar
başlangıçta'besleme, büyi.itme ve
yetiştirme işi'nianlatan
igdiş'in anlamınıniki
farklıyönde
geliştiğiniortaya
koymaktadır.Bunlardan ilki
sözcüğün yaygınolarak hayvanlar için
kullanılmasından,özelcle,
'hayvan
yetiştirmeyi' anlatırhale gelmesidir. Bunun en güzel
örneğiKB' te
görü-len
igdişçi sözcüğünün"hayvan
yetiştiricisi" olarak
tanımlanmasıdır(KB III:
189). Hatta, KB' in 59. bölümü
igdişçi'lerlemünasebetin
nasıJ olması gerektiğine ayrılmıştır.Buradan yola
çıkarak sözcüğün"besleme, büyütme,
yetiştirme"anla-mından
ilk
sapmanınhayvanlar için
kullanımındameydana
geldiğisonucuna
varabiliriz. Zira,
igdişçi'hayvan
yetiştiricisi'gibi
igdiş'ten türemişbir
sözcüğün varlığı igdiş'inhayvanlarla
ilişkili kullanımının yaygınlaşmasınıgeriye
götürme-ınizi
gerektirmektedir.
igdiş'inikinci
kullanımıise, 'besleme'
mantığındanhare-ketle, Türk soy sisteminde ikincil evlat ya da
evlatlığadenk gelen "anne bir
kar-deş"tir.
Sözcük bu
anlamıylaFarsça'ya da
geçmiştir(TMEN II: 92). Doerfer,
Farsça' da "melez"
karşılığındabulunan
ikdiş'in Eski Türkçedeki igid-
'besle-mek, büyütmek' filinden
türemiş ig(i)diş'ten alıntı olabileceğiniifade etmektedir
(TMEN II: 92-93). Farsça' da
ikdişya da
yikdişbiçiminde görülen bu sözcük
Arapça -el- muvelled-
sözcüğüyle karşılanmaktadır.El- muvelled
'babasıArap,
anası
Arap olmayan kimse' demektir (Sümer 1985: 12).
SözcüğünFarsça'da da
hayvanlar özellikle de melez atlar için
kullanılabilmesidikkat çekicidir (Sümer
1985: 14). Selçuklu dönemi Anadolusunda XII. ve XIII.
yüzyıllardabilhassa
bü-yük
şehirlerdekimaliye
memurlarına igdişdenilmektedir (Sümer 1985: 14).
Fa-ruk Sümer bu güruhun
babalarınınTürk,
analarınınise yerli
kadınlar olduğunuifade
etmiştir(Sümer 1985: 17). Tuncer Baykara ise yeni tarihi bulgular
ışığında iğdiş-başılarınveya
iğdişlerinmelez kökenli
olduklarınadair
düşünceyiyeniden
gözden geçirmek
gerektiğini vurgulamıştır(Baykara 1996: 686). Ona göre
Sel-çuklu döneminde
şehrinönde gelen
kişilerine iğdişdenilmektedir. Hatta
şehirlerdeki ticari
hayatı iğdiş-başı
murakabe
etmiştir.
Bu sonuncu terim, mesela
İbn
Bibi'de aynen Türkçe'siyle
geçtiğindenTürkçe
asıllı olması gerektiğide
söylene-bilir (Baykara 1996: 685). Ticaretle
uğraşan iğdişler,hayvan besleyip
şehir halkı nı doyurduklarıiçin bu
adı almışlardır(Baykara 1996: 693).
Çıkış noktamıza
dönecek olursak, "Erkeklik bezleri
çıkarılarakveya
bumla-rak erkeklik görevini yapamayacak duruma
getirilmişolan (hayvan ve özellikle
at)"
karşılığındaki 'iğdiş'iFarsça' da "melez"
anlamınagelen
'ikdiş'e
dayan-dırmanın, yapılan açıklamalardan
sonra, yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Üste-lik, Farsça' da "melez"
anlamınagelen
'ikdiş'inkökeninin Türkçe
olduğukuv-vetle muhtemel iken bunda
ısraretmemek gerekir. Pekala, Türkçe Sözlük'teki
iğdiş
DLT' de "ana bir
kardeş" anlamındagörülürken Farsça' ya geçen, bu dilde
ikdiş
telaffuzuna bürünüp 'melez'
anlamıkazanan
igdiş'ten gelmiyorsanereden
gelmektedir?
KanaatİınceTürkiye Türkçesindeki
iğdiş,KB' deki
igdişçiyukarıda değinilen
ilk
gelişim alanıyani "hayvan
yetiştirme işi"ile ilgilidir.
"Erkeklik bezleri
çıkarılarakveya burularak erkeklik görevini yapamayacak
duruma
getirilmişolan (hayvan ve özellikle at)"
tanımından anlaşıldığıgibi
iğdiş
edilen
hayvanınenerjisini
başkayerlerde
kullanmasınınönüne geçilir.
Tasarruf edilen bu enerji
hayvanın göreceği işte harcanır.Hayvan, besiye
çe-kilmişise
semizleşir,sahana
koşulmuşsauysal ve dirençli olur, binek ise
hızıve
dayanıklılığı
artar vs.
Dolayısıylakendisinden en iyi
faydalanılacakduruma
getirilmişolur. Eski Türkçede 'hayvan
yetiştirme işi'nianlatan
igdiş sözcüğüile
günümüzde, 'yararlanacak alanda
yetkinliğe ulaşmışhayvan' için
kullanılan 'iğdiş'niteleyicisi
arasındaki yakınlıkkanaatimin temelini
oluşturmaktadır. Ayrıcaigid-
ile tut- fiilleri
arasındakurulabilecek
şuparalellik de kanaatimi
desteklemektedir: Bugün
kulla~dığımıztut- fiili "Denetimi ve yetkisi
altınaalmak; desteklemek, birinden yana
çıkmak"gibi
anlamlarıbünyesinde
barın dırmaktadır(TS: 2012). Sözcük, bu
anlamlarıile
ilişkiliolarak Eski Türkçede
"muhafaza etme, koruma"
karşılığında
görülür (EDPT: 451 ). Özellikle Eski
Uygurcadaki igid nomug törüg tutugma
"yanlış öğretiyimuhafaza etme" ve
küyü küzetü
tutmaklarıbolzun
"gözeterek muhafaza etmeleri
gerçekleşsin"ör-neklerinde (EDPT: 451) bu durum
açıkçagözlenmektedir. Eski Türkçede
'mu-hafaza etme, koruma'
anlamındakitut-
'tan
türediğini düşündüğümtutuk DL T'
de
"enenmiş, iğdiş edilmiş" anlamındadır(DLT I: 380). tut-
fıiline-(X)nçu eki
getirilerek türetiten tutunçu (Erdall991: 289) ise DLT' de tutunçu ogul:
"evlat-lığa alınmış oğul" örneğinde karşımıza çıkar(DLT III: 375).
Aynıkökün iki
farklı
anlam
alanında gelişebildiğinigösteren ve igid- fiilinin anlam
gelişimiylebire bir
örtüşenbu paralellik günümüzdeki
'iğdiş'i
açıklamak adınaönemlidir.
Sonuç olarak, Türkiye Türkçesindeki
iğdiş'inTS' de öne
sürüldüğügibi
Farsça'dan
alıntı olmasımümkün
değildir. SözcüğüFarsça kökenli gösterme
yaklaşımları hatalıdır. Hatayıtekrardan
kaçınmakgerekir.
Kaynaklar
ARAT,
ReşitRahmeti (1979), Kutadgu Bilig III Indeks, haz. Kemal Eraslan, Osman F.
Sertkaya, Nuri Yüce,
İstanbul:Türk Kültürünü
AraştırmaEnstitüsü
Yayınları.ARAT,
ReşitRahmeti (1999), Kutadgu Bilig 1 Metin, Ankara: TDK
Yayınları.ARAT,
ReşitRahmeti (1999), Kutadgu Bilig I Metin, Ankara: TDK
Yayınları.ARAT,
ReşitRahmeti (2003), Kutadgu Bilig II Çeviri, Ankara: TTK
Yayınları,ATALAY, Besim (I 998), Divanü
Lugat-ıt-TurkTercumesi I-IV,
Ankara: TDK
Yayınları.BA YKARA, Tuncer (I 996), "Selçuklular Devrinde
iğdişlikve Kurumu", Türk Tarih
Kurumu Belleten, LX, 229,661-693.
CLAUSON, Sir Gerard (1972), An Etymological Dictionary of Pre- Thirteenth Century
Turkish, Oxfort: Ciarendon Press.
DANKOFF, Robert ve James KELLY (1984), Mahmüd
al-Kiisyarı: Compendium ofthe Turkic Dialects (Drwiin luyiit at-Turk)
IL
Washington: Harvard University
Printing Office
DEMİR,
Necati (2001),"
'Yılkı'Kelimesi Üzerine", Turk Dili,
S.
593,.538-541.
DOERFER, Gerhard (1965), Türkische und Mohgo/ische Elemente im Neupersischen II,
Wiesbaden: Franz Steiner Verlag.
ERDAL, Mareel (1991), Old Turkic Word Formatian A Functional Approach to the
Lexicon, Wiesbaden: Otto Harrassowitz
GENÇ,
Reşat(1997),
KaşgarlıMahmud'a Göre XI.
YüzyıldaTürk
Dünyası,Ankara:
Türk Kültürünü
AraştırmaEnstitüsü
Yayınları.HACIEMİNOGLU,
Necmettin (1996),
Karahan/ıTürkçesi Grameri, Ankara: TDK
Yayınları.
Kültür
Bakanlığı(l991), KarşılaştırmalıTürk Lehçeleri
Sbzlüğü,Ankara:Kültür
Bakan-lığı Yayınları.SÜiv1ER, Faruk (1985), "Selçuklu Tarihinde
İgdişler'',Türk
Dünyası Araştırmaları,34,9-23.
SÜMER, Faruk (2000),
"iğdiş",Türkiye Diyanet
VakfıIslam Ansiklopedisi, 21, 524-525.
TDK (1993), Derleme
SözlüğüIl Ankara: TDK
YayınlarıTDK (1996),
TanıklarıylaTarama Sözlüğü
I-VI, Ankara: TDK Yayınları.
TDK (2005), Türkçe Sözlük, Ankara: TDK
YayınlarıTEKiN, Talat (1995), Orhon Y
azıt/arı-Kültigin, Bilge
Kağan,Tunyukuk-,
İstanbul:Simurg
Yayınları.Kısaltınalar