• Sonuç bulunamadı

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HAREZMŞAH CELALEDDİN MENCÜBERTİ'NİN şAHSİYETİ

HasanGEYİKOCLU*

Moğol istilası(1218-1220) ile birden bire çöken büyük Harezmşahlar İmparatorluğu'nunhakim olduğu ülkeler dışında,Azerbaycan ve Doğu

Anadolu'da bir hükümet kuran Celaleddin Mengüberti (1220-1231), son

Harezmşah kabul edilmektedir. Doğum tarihini bilmediğimiz

Celaleddin, Harezmşahlar ımparatorluğu'nunson büyük sultanıAlaeddin Muhammed (1200-1220)'in büyük oğluve veliahdıidi.

Kaynakların verdiği bilgilere göre, son Harezmşah Celaleddin Mengüberti 1kısa boylu, şişmancave çok esmer idi. Dış görünüşü tam bir Türk tipiydi. Türkçe konuşurdu.Bunun yanında Farsça'yıda o derecede bilirdi. Sakin tabiatlıolup kimseye sövüp saymazdı.Az konuşurdu. Ciddi ve vakarhydı. Gülmez, güıümserdi2.

Celaleddin Mengüberti'nin tarihte isim yapması, liderlik ve

kahramanlık gibi iki üstün meziyetinden ileri gelmektedir. Nitekim

moğol istilası ile yıkıldığı (1220) kabul edilen Harezmşahlardevletinin enkazından Irak-ı Acem (Batı İran) ve Azerbaycan'da yeni bir hakimiyet te'sis edebilmesi, onun liderlik ve leşkilatçılık kabiliyetini göstermektedir. Yine Celaleddin'in kahramanlığı, cesareti ve kafir Moğollar'a karşımücadeleye girişmesi,onun Türk-İslamaleminde meşhur

*

AtatürkÜniv~mitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih BölümüAra~tırmaGörevlisi. Hayatı ve faaliyetleri hakkında toplu bilgi için bkz: M.H.Yınanç, "Celaleddin

Harizm~ah". t.A.. c.III, s.49-53; A.Taneri, Celiilü'd-din Hlirizm~ah ve Zamanı.

Ankara 1977; Taneri. "Celaleddin Hlirizmşah", T.D.V.ı.A. c.7, s.248-250.

2 Muhammed Nesevi. Siret-i Sultan Celaleddin Mengüberti, n~r. O.Houdas, Paris, 1891, s.247; Ebu'l-Fidii, El·Muhtasar liTarihü'I-Beşer, nşr. S.Muhammed Abdu'l-Latif, Kahire 1325, dIl, 5.151; B.Spuler, İran Moğolları, trc.C.Köprülü, Ankara, 1987, s.495 n. 298; Taneri. Celiilü'd-din, s.91. Z.V.Togan. Harezm~ahlar'ınresmi

yazı~malardaFarsça ya da Arapça kullandıklarını belirtiyor (Umumi Türk Tarihine

(2)

olmasını hazırlamıştır. O, bu yönüyle eski Türk hükümdarlarındaki alplik ve İslam'ın gazilik karakterlerine sahipti 1. Rus tarihçi V. V. Barthold, "Harezmşah Muhammed, Moğollar'a karşı, sonradan Celaleddin kadar başarılı bir şekilde karşı koyamadl"2 ifadesiyle, Celaleddin'in, önünde durulama?: sanılan Moğollar'a karşı koyma cesaretine ve başarılı mücadelesine işaret etmektedir. Bununla beraber bazı araştırmacılar, Celaleddin'in mücadelelerini bir macera ya benzetmişler,onun yaratılışının, babasınınaksine, bir maceracı tabiatına uygunolduğunuilerisürmüşlerdir3.

Celaleddin'in on bir yıllık (1220-1231) mücadeleli hayatında

cesareti ve kahramanlığınadair kaynaklarda birçok örnek vardır. En büyük düşmanı ve rakibi Cengiz Han bile onun kahramanlığınıtakdir etmekten kendini alarnamış, Sind Nehri kıyısında, Celaleddin'in yenilerek nehri geçip Hindistan'a sığınmasıylasonuçlanan muharebede (24 Kasım 1221), cesaret ve üstün gayretinigördüğüCelaleddin için "Böyle bir evlada sahip olan babaya ne mutlu" demiştiı4.

Fransız müsteşrıkıClaude Cahen, Anadolu Türkleri'nin, kendilerini tehdit etmekle beraber, Celaleddin'j kendilerinden saydıklarınıve onu

C.Brockelmann, Islam Milletleri ve Devletleri Tarihi, trc.N.Çağatay,e.I, Ankara, 1964, 5.232; Taneri, Celalü'd-din, 5.84.

2 Moğol Istilasına Kadar Türkistan. tre. H.D.Yıldız, Ankara 1990, 5.444.

3 Barthold. Türkistan, 5.451-452; B. Y. Viladimirtsov, Gengis Khan, Paris 1948, 5.103,105; türkçesi: Cengiz Han trc.H.A.Ediz, Istanbul 1950, 5.100,101; 1.Kafesoğlu, HarezmşahlarDevleti Tarihi, Ankara, 1984, 5.275-285; Kafesoğlu, "Türkler", 1.A. c.xIl/2, 5.263.

4 Alaeddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihan Güşa, nşr. M.M. Kazvini, Londra-Leyden, C.I (i91 2). s.J 07, dı (1916), 5.142; Türk. Irc.M.Öztürk, Ankara 1988, d,

5.182, dI, 5.116; O.Turan, Selçuklular ZamanındaTürkiye, Istanbul 1971, 5.376; Taneri, Celalü'd-din, 5.85; M.Aziı Ahmed, Political Historyand lnstitutions of the Early Turkish Empire of Delhi (1206-1290), Lahor 1949, 5.166; Viladimirtsov, Gengis Khan, 5.105, trc.s.l02.

(3)

korkuyla karışıkbir saygı ile değerlendirmiş olduklarını yazmaktadırl. V. Viladimiroviç Barthold da, Celaleddin'in mücadelelerinin Moğollar'ı

çok etkilediğini, onlar zamanında Harezmşahlar hükümetinin bütün faaliyetlerinin ve Otrar'da tacirlerin öldürülmelerinin (1218) Moğol kaynakları tarafından Harezmşah Alaeddin Muhammed'e değil, oğlu

Celaleddin'e bağlandığınıbelirtiyor2.

Eyyubller'den Hıms hakimi el-Melikü'l-Mansur İbrahim (1240-1246)'in münşisi Muhammed b. Ali b. Nazif e1-Hamevi de, Celaleddin'in,

Yassı-çimen muharebesinden (7-10 Ağustos 1230) sonra mücadele etmeksizin firaredişinden hasımlarının şüpheye düştüğünü,onun yenilmiş

olmasına bir türlü inanamadıklarını kaydeder3. Eyyubi taraftan bir müellifin bu ifadesi, Celaleddin'in düşmanları üzerinde bıraktığı tesiri göstermesi bakımındanönemlidir. Aynı şekilde Celaleddin'in Moğollar karşısında uğradığı mağlubiyetler üzerine, Azerbaycan'dan Doğu

Anadolu'ya kaçarken, onun pusuya yatmış olduğu ve her an ortaya çıkabileceğiihtimali düşmanlarının endişeetmelerine sebep olmuştur4.

Celaleddin'in, cesur olduğu kadar iyi bir silahşör olduğu da görülmektedir. Nitekim o, Gürcülerleyaptığıikinci meydan muharebesine (626/1228-1229) girişmedenhemen öncebeşGürcü cengaverini tek başına

üst üste yaptığı düellolarda öldürmüştü5, Yine Ahlat'ın kuşatılması

sırasında (1229-1230) şehirde bulunan Eyyubi meIiki Yakub Mücireddin,

Pre-Olloman Turkey, London 1968, s.128; ıürkçesi: OsmanlılardanÖnee Anadolu'da Türkler, Lre.Y.Moran, Isıanbul 1979, s. 137.

2 Ona Asya Türk TarihiHakkındaDersler, Ankara 1975, s.221.

3 "Der Berichl des Ibn Naıif al-Hamawi über die Schlachı von Jasyçimen", Tarih-İ Mansuri'nin Moskova neşrinden (1960) almancaya lrc. H.L.Goııschalk, W.Z.K.M. 56.Band (Wien, 1960), s.65-66; Taneri, Celalü'd-din, s.85.

4 Anonim Selçukname, Anadolu Selçukluları Devleti Tarihi, nşr. ve trc.P.N.Uzluk. Ankara 1952, metin s.35, trc.s.21; Taneri, Celalü'd-din, s.85.

(4)

sultana düello teklif etmişti. Sultan ertesi sabah kararlaştmlan yere gitmiş, fakat hasmı gelmemiştirl.

Celaleddin Mengüberti, aylarca (Ağustos1229-Nisan 1230) aralıksız kuşatma altında tuttuğu Ahları sonunda ele geçirerek şiddetlibir yağma

ve tahribe uğratmıştı.Bu başarısı üzerine bir fetihname hazırlatıpilgili

yer ve hükümdarlara gönderdi. Fetihnamedeki ifadelerden,

Celaleddin'in, hakimiyet te'sis ettiği Azerbaycan, lrak-ı Acem, Gürcistan ve Doğu Anadolu'nun bir kısmı ile yetinmediği anlaşılıyor. Nitekim o, fetihnamede Anadolu ve Suriye'yi ele geçirmekten bahsetmektedir2. Zira buralarMoğollar'adaha uzak, zengin ve marnur ülkelerdir. Celaleddin, bu erneli hususunda babasının düşünceve emellerinden etkilenmiş olmalıdır.

Nitekim babası Harezmşah Alaeddin Muhammed, Azerbaycan ve Anadolu'yu ele geçirme erneli yolunda hareket üssü yapmak için Tiflis üzerine yürümek azmindeydi. Yine Alaeddin Muhammed, Suriye ve Mısır ülkelerini de ele geçirmek tasavvurunda idi3. Ancak 0, bunlarınhiçbirini

gerçekleştirernemiştir.

Celaleddin, siyaset ve diplomaside, liderlik ve kahramanlıkta olduğu kadar başarılı bir şahsiyet olamamıştır.O, Moğollar önünden kaçarak Anadolu'ya gelmesine ve onlara karşı yardım ve işbirliği

istemesine rağmen, siyaseti ve tavırları ile bütün komşu hükümdarları

korkutup kendisinden uzaklaşmalarına sebep olmuştur. Celaleddin, yerinde ve doğru bir görüşle, Anadolu Selçuklu Sultanı i. Alaeddin Keykubad ile dostluk ve işbirliği yolunu tutmuş iken, yanlış bir siyaset takip ederek bundan vazgeçmiştir. Yine Moğollar'a karşı Abbas!

Halifeliği ve Gürcüler nezdinde yaptığı diplomatik teşebbüsleri de

başarıya ulaşamamıştır. Bunların sonucu olarak Celaleddin, siyasi alanda, ahdinde durmayan, sözüne ve hareketlerine (ne zaman, ne

1 Nesevi, s.193; Taneri, Celalü'd-din, s.85.

2 Cüveyni. metin c.II, s.179; trc.c.II s.147; O.Turan, Türkiye Selçuklular! Hakkında

Resmi Vesikalar, Ankara 1988, s.97.

(5)

yapacağına) güvenilmez bir kişi olarak tanındı. Moğol tehlikesinin kapıya geldiği bir zamanda, bir Türk-tslam hükümdan olarak, tabii müttefiki olan hükümdarlarla iyi geçineceği yerde onların topraklarına

göz koyması, onlarla muharebeye girişmesi, hem kendi feci akıbetini hazırlamış, hem de tslam dünyasınınmaruz kaldığı felaketi hızlandırıp arttırmıştır1.

Harezmşah CeHileddin, Tebriz'i ele geçirdikten sonra (Temmuz 1225)ilk cuma günü camiyegitmişti.Hatip hutbede Halifeye dua ederken, ayağa kalkarak dua sona erinceye kadar ayakta beklemiştir2. Bu

davranışı, her ne kadar babası ve kendisi Halife en-Nasır Lidinillah Ebu'l-Abbas Ahmed (1180-1225) ile mücadeleye girişmişlerse de, Halifelik makamına saygısını gösterdiği gibi, Halifelik topraklarına komşu bir ülkeye hakim olduktan sonraki bir siyasi tutum olarak da

değerlendirilebilir.

Celaleddin, Tebriz'de geçirdiği bir Ramazan Ayı'nda sarayda bir kürsü kurdurdu. Tebriz'de bulunan alimlerden ve eyaletierin önde gelen

şahsiyetlerindenotuz kişiyi dersler vermek ve dini sohbetler etmek üzere görevlendirdi. Her birine bir gün ayırdı.Kendisi de kürsünün karşısında

oturup onları dinledi. Gerçeği söyleyenleri tebrik, dalkavuklukta ifrata varanları veya doğruluktan ayrılanları tekdir etti3.

Celaleddin, zamanın telakki ve teamüllerine uygun olarak, ilmi, ilim ve din adamlarınıhimaye ederdi. Sarayındafakihler bulunduğunu

görüyoruz. Bunlardan elçi olarak görevlendirdikleri de olmuştur4. Yine saraya mensupolduğu sanılanMuhammed b. Kaysadlı bir müellif, Kangh

Ebu'l-fida. c.IIl. s.147; Yınanç. "Celaleddin", s.52; Turan, Resmi Vesikalar. s.101; Turan. Selçuklular ZamanındaTürkiye. s,366-367, 372-373; Taneri. Ceıaıü'd-din.

s.86.

2 Ibnü'l-Esir. el-Kamil fıı-Tarih, Beyrnt 1966, c,Xll, s.434; türk.tre. A.Ağırakça­ A.Ozaydın.Istanbul 1987. s.XII. s.394.

3 Nesevi. s.117; Taneri, Ceıaıü'd-din.s.!16·87. 4 Nesevi. s. 192, 197; Taneri. CeHılü'd-din, s.86.

(6)

Türkçesi ve Farsça karşılaştırması üzerine bir lügat (gramer kitabı) hazırlayıpSultan Celaleddin'e ithaf ve takdim etmiştir1. Celaleddin'in sarayında,devrin adetlerine uygun olarak müneccimler de vardı. İsfahan civarında Moğollar'la karşılatığı zaman (Ağustos 1228) müneccimler,

düşmanı üç gün oyalayıpdördüncü gün muharebeye girmesini tavsiye etmişlerdi. Sultan da buna uyarak eşref saatini beklemiş, fakat muharebede yenilmişti2. Daha sonra Anadolu Selçukluları'nınbüyük bir tarihini yazacak olan İbn Bibi (tam adıyla Hüseyin b. Muhammed b.Ali el-Caferi er-Rugedi)'nin annesi de Celaleddin'in sarayındamüneccim idi. Celaleddin'in ölümünden sonra Eyyubiler'e sığınmış olan bu meşhur

müneccime, ı. Alaeddin Keykubad'ın ricası üzerine Anadolu'ya, Selçuklu sarayına gelmişti3.

Münşisi (İnşa Divanı Reisi) Muhammed Nesevi'nin belirttiğinegöre, mensupolduğu hanedanın hükümdarlarınınçoğugibi Celaleddin de zalim idi. Onun, tcbaasınaadil, merhametli ve yumuşak davrandığısöylenemez. Bu nedenle o, gerçekte tebaasının nefretini kazanmıştır.Onu bu gibi hareketlerinde mazur göstermek isteyen Nesevi, "Adaleti severdi. Fakat saltanat ve hakimiyetini sarsan, tehlikeye düşüren isyanlarda adalet yolundan ayrıldı. Tebaasının saadetini isterdi. Fakat zamanında çok

karışıklık olduğundansert davranmaya, zulüm yapmaya mecbur kaldı"

demektedir. Bununla beraber Celaleddin halkın şikayetlerini de iyi karşılamış ve cevaplandırmıştlı4.

Köprülüzade M.F., "Harezmşahlar Devrinde Bir Türk Lisarieısı: Muhammed b. Kays ve Eseri", T.M. c.rl, Istanbul 1926, 5.441; A.Caferoğlu, Türk Dili Tarihi, c.II, Istanbul 1974, 5.109; Taneri, Celalü'd-dın,s.86.

2 Nesevi, 5.135; Taneri, CeJalü'd-din, 5.74, 88, 106.

3 Ibn Bibi, el-Evamirü'I-Alaiyye, tıpkıbas. yay. A.S.Erzi, Ankara 1956, s.442; A.S.

Erzi, "Ibn Bibi",1.A. e.Va, s.712.

4 Nesevi, 5.247; Ibnü'I-Esir, metin e.XII, 5.495; tre. eXII, 5.458; Taneri, Celalü'd-din, 5.87.

(7)

Celaleddin, Halif~lik topraklarına düzenlediği akın ve harekattan sonra Azerbaycan'a doğru yola çıkrruştı. Meraga yakınlarındangeçerken şehir halkından aldığı bir davet mektubu üzerine buraya yürüyüp şehri hakimiyetine aldı. Herhangi bir direnme ve zorluk ile karşılaşmadan şehre giren Celaleddin, burada bir süre kaldı. Şehriimar ettirerek, halkın

ihtiyaçları

ve mes'eleleriyle de ilgilendi (622/1225

yazı)

1.

Meraga'yı hakimiyetine aldıktan sonra bir süre Tebriz'i kuşatan HarezmşahCelaleddin, şehri aman ile teslim almıştı 07 Receb 622/25 Temmuz 1225). Halka iyi davranan Sultan, onlara şöyle hitab etmiştir:

"Meraga şehri harabe haline gelmişken, orayı nasıl imar ettiğimi, halkına nasıl davrandığımıgördünüz. Size de adilane davranacağımızı

ve şehrinizin nasıl mükemmel bir şekilde imar edileceğini göreceksiniz"2. Celaleddin, Tebriz'i kendisine merkez yaptı.

Celaleddin, saltanatınınsonuna doğru Tebriz civarındaki halkın

sefalet içinde bulunduğunugörünce vezirine ait zahire ambarlarındaki hububatınhalka dağıtılmasınıemretti. Ayrıca halkın üç yıllık vergisini erteledi ve buna dair yazdığı fermanıhalka verdi3.

Bunlara rağmen, tebaasınınCelaleddin'e bağlılığınınbelki de tek sebebi, onun Moğollar'a karşı yapılan direnişin bayraktarı olmasıdır.

Gerçekten de Celaleddin, Moğollar'a mağlup olduğu İsfahan

muharebesinden (26 Ağustos 1228) sonra ortadan kaybolmuşve bir hafta kadar görülmemişti.Onun sekizinci gün İsfahan'adönmesi üzerine halkın gösterdiği yakınlıkve yapılan şenliklerbuna delilolarak gösterilebiliıA.

Nesevi, s.llO; Ibnü'l-Esir, metin c.XII, s.432; trc. c.XII, s.39l-392; V.Minorsky, "Meraga", LA.. c.VII. s.735; The Cambridge History of lran. Cambridge 1968, c.V. s.325; Turan, Selçuklular Zamamnda Türkiye. s.363; Taneri, CeHilU'd,din. 5.41; E.Merçil. Müslüman-Türk Devletleri Tarihi. Istanbul 1985. s.142.

2 Nesevİ,s.l 11; Taneri, Celiilü'd-din, 5.42. 3 Nesevi, s.171; Taneri, Celiilü'd-din, s.87. 4 Nesevi, s.140; Taneri, CeliiIU'd-din, s.87.

(8)

Celaleddin, düşmanlarından özellikle Moğollar'a karşı çok merhametsizdavranmıştır.V. V. Barthoıd, onu bu yönüyle Cengiz Han'la

karşılaştırarak, "Cengiz Han'ın hareketlerinden hiç birinde, Celaleddin'in emri ile Moğol esirlerine yapılan işkencelerde olduğugibi, lüzumsuz ve şuursuz zulümden cser yoktur" ifadesiyle, Celaleddin'in işkcnce yaptığına işaretetmektedirI.

Celaleddin, en buhranlızamanlarda bile itidalini, soğukkanlılığını

muhafaza ederdi. Böyıe anlarda yanındakileri teskin etme, makul

davranmalarını sağlama,cesarete getirme gibi moral becerisi de vardı.

Sultan Celaleddin, kendisini olduğundanbüyük görmeyen, içinde

bulunduğu durumu takdir ve idrak edebilen bir kişiydi. Ahlat ele geçirildiğizaman, bu başarınınbir fetihname ile etrafa müjdelenmesi söz konusu olunca, münşisiNesevi, Cehıleddin'e, babası HarezmşahAlaeddin Muhammed'in lakablarını kullanmasını tcklif etmişti. Bunun üzerine Celaleddin, "Büyük Sultanın memluklerinden birisi kadar bir ordu ve hazineye malik olsaydım, o zaman buna benzer bir şey yazmanızı emrederdim" diyerek onu mahcub etti2.

Celaleddin, Tebriz'i almak suretiyle Azerbaycan atabeylik hanedanı tıdenizliler'eson vermişti.Son Atabey Muzaffereddin Özbek (ölüm. 1225)'in inşa ettirmiş olduğu muhteşem bir köşke gidip gezmiş, seyretmişti. Köşk, çok para harcanarak yapılmış,önünde bahçeleri olan güzel manzaralımükemmel bir mimari eserdi. Celaleddin, köşkü dolaşıp çıktıktan sonra, "Burası tembellerin mekanıdır, bize pek yaramaz" demiştir3.

Öte yandan Celaleddin'in keramet sahibi olduğuna ve sihir yaptığına inanılmıştır.Ahlat kuşatması sırasında, Ahlat valisi Izzeddin

Barıhold, Türkisıan, s.485. Ayrıca bak. Viladimirısov, Gengis Khan. s.104, 132; trc. s.lOl, 125; Taneri, Ceıaıü'd·din,s.88.

2 Nesevi, s.20l; Taneri, Ceıaıü'd·din,s.88, 95. 3 lbnü'l-Esir, metin c.XII, s.434; trc.c.XII, s.394.

(9)

Aybek, hükümdan Melik Eşref'e yazdığı mektupta "Celaleddin'in havayı büyülediğini belirtmiştiı.

Celaleddin'in kendisi de kerametiyle mucize yarattığını etrafındakileretelkin etmiştir. Moğollar'ınönünden son olarak kaçarken, Azerbaycan'dan Doğu Anadolu'ya hareket etmişti. Valaşgird (bugünkü

Eleşkirt)'e vardığında halkın kuraklık ve şiddetli sıcaklardan sıkıntıya düşmüş olduğunugördü. Yağmur yağmasıiçin yada taşı (yağmur taşı)yla yağmur duasına çıkılmasınakarar verildi 2. Bu merasimi, Valaşgird'de kaldığı süre içinde bizzat Celaleddin idare etti. Ardından yağmaya başlayan yağmurlargeceli gündüzlü günlerce devam etti. Halk bu defa da

yağmurun şiddetindenve devamından şikayet etti veyağmur duası (sihir) yapılmasına pişman oldu. Su1tanın hatunlarındanbirinin sütannesi ona şöylededi: "Ey hüdavend-i alem! Böyle şiddetli bir yağmur yağdırmakla hata ettin; tufan çıkardın. Senin yerinde başka biri olsaydı, böyle yapmaz, kafi derecede yağdırırdı".Bunun üzerine Ceialeddin de şöyle

cevap verdi: "Bu yağmur kudretimin alametidir. Benim kudretim ve himmetim hizmetimkilerden hiç birinin himmetiyle kıyaslanamaz"3.

Celaleddin'in, olayların aleyhinde gelişmesinin sonucu olarak, ömrünün son yılındabüyük bir moral çöküntüsüne uğradığı anlaşılıyor. Nesevı'nin kaydettiğine göre, Moğollar'ın takip ve hücumlannı sıkılaştınp gittikçe yaklaştıkları sıralarda Celaleddin, öleceğine,

ailesinin Moğollar'ın eline geçeceğine,devletinin ve her şeyinin yok olacağına yanıyor ve ağlıyordu4. Celaleddin'in aynı zamanda aklı dengesinin de bozulmaya başladığınadair kaynaklarda şöyle biı olay nakledilmektedir: Celaleddin'in Kılıç adında çok sevdiği bir kölesi

1 Nesevi, 5.190, 194-195; Taneri. Celiilü'd-din, s.89.

2 Yada taşıhak. bkz. :A.!narı. Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara 1986, s.160-165; Inan, Makalekr ve Incelemeler. c.I, Ankara 1982, s.158; L.Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Istanbul 1984. 5.291.

3 Nesevi. s.237-238; Taneri. Celiiıü'd-din. s.89. 4 Nesevi. s.220; Taneri. CeIalü'd-din, s.90.

(10)

vardı i. Tebriz'e gidilirken şehre birkaç fersahıık bir mesafede iken

ölmüştü.Sultan, Kılıç'ınölümüne çok üzülmüş,matem tutmuş,dövünüp durmuştu.bütün emırlerinve askerlerin, kölesinin cenazesine hürmeten Tebriz'e kadar yaya yürümelerini emretti. Bizzat kendisi de yolun büyük birkısmınıyaya yürümüş,ricalinin ısrarı üzerine atına binmiştir.Tebriz'e

varıldığında,bütün şehir halkının çıkıp cenazeyi karşılamasınıistedi. Daha sonra halkın, cenazeyi karşılamak için şehrin dışında çok daha ileriye gitmediklerini, kölesi için feryat ve matemlerini az bulduğunuileri sürerek, cezalandırılmalarınıistedi.

Ölen köle, Celaleddin'in arzusu ve emri üzerine defnedilmedi. Sultan, onun cesedini gittiğiyere yanında götürmüş,matemini sürdürüp sürekli ağlamıştır. O, bu haliyle yeme-içmeden de kesilmiştir.kendisine yemek getirildiğizaman, "Alın,bu yemeğiona götürün" diyerek yemeğin ölmüşkölesine götürülmesini istiyordu. Kendisine getirilen yemekler, emri üzerine önünden alınıp ölmüş kölesine götürülüyordu. Hizmetçiler, Celaleddin'e, onun yeröptüğünü söylüyorlardı.O zaman Celaleddin, "Ben

şimdi daha iyiyim" diyordu. Hiç kimse cesaret edip de köle Kılıç'ın öldüğünüsöyleyemiyordu. Nihayet bir gün bunu söyleyen bir adamını öldürmüştü(628/1230-1231)2.

Celaleddin'in kullandığıünvan ve lakablar da onun iç dünyasını ve

şahsiyetini aksettirmektedir. O, Hindistan'da iken ve Halifelikle

Ccıaleddin. Hindistan'dan lran'a gelirken (1224) bir süre Fars Atabegleri

Salgurlular'ınmerkczi Şiraz'da kalmıştı. Şiraz'dan ayrılacağı sırada emir lzzeddin Sö1unez'in Kılıç adlı kölesi İsfahan'dan kaçıp gelmiş. Celaleddin de Türk asıllı bu köleyi hizmetine alarak yanında göıürmüştü (bkz: Cüveyni. meıin c.n. s.151-152; Ire. c.II. s. 122).

2 lbnü'l-Esir. metin c.XII. 5.495 -497; tre. e.XII. 5.458-460; Ebu'j Fida, c.IIl. s.147; Taneri. Ceıaıü·d-din.5.90. lbnü'l·Esir vc Ebu'I·Fida. bu olay nedeniyle. Celaleddin'in hal ve hareketlerinden rahatsızve huzursu:/: olan veziri ile maiyctindeki adamlarından bir kısmının onu terk ettiklerini. yine çevre hükümdarların onunla aralarının bozulduğunu yazmaktadırlar.

(11)

çekişmeli zamanlarında yaptığı yazışmalarda, babasının da kullandığı1 "Hadimu'l-Mutavvaa' Mengüberti b. Sultan Sancar" lakabmı zikrederdi. Halife de ona, "sultan"ın aşağısında olan "hakan" ünvanı ile hitab

etmiştir. Daha sonra Celaleddin Azerbaycan'a gelip hakimiyet te'sis edince, Halife ona "Şehinşah" ünvanını vermiştir. Ahlat kuşatması sırasında Halife ona "Hil'at-ı Saltanat" ve saltanat sembolü olan diğer

hediyeleri göndermişti. Ama Halife yine de ona "sultan" ünvanını vermemişve mektubunda "şehinşah"ünvaniyle hitab etmiştir.Celaleddin ise bundan sonra Halifeye yazdığı mektuplarınınsonunda kendisini "abduhu (bendesİ/kulu)"diye vasıflandırmış,Halifeye "Seyyidina ve Mevlana, Emirü'l-Mü'minin ve İmamü'l-Meşarık ve'l-Megarıb..." diye hitab etmiştir. Halifenin kendisine "sultan" ünvanını vermemesine karşılık Celaleddin de kestirdiği paralarda onun adını zikretmemiştir. Kendisinden aşağı hükümdar1ara yazdığızaman da mektup, tevki'i ve alameti kalın uçlu kalemle özenilerek güzel yazılırdı2.

Şimdi de Harezmşah Celaleddin'in aile hayatına temas edelim. Tesbit edebildiğimiz kadarıyle,Celaleddin, ölümüne kadar on iki kadınla

nikah yapmış, evlenmiştir3.Onun bu kadınlardan doğanbirkaççocuğunu

1 Kafesoğlu. Harezm~ahlar Devleli Tarihi. s.186-187.

2 Nesevi, s.190. 247; Ebu'I-Fidil, c.III, s.151; Taneri, CelalU'd-din, s.94-95.

3 Nesevi. 87-88. 90-91. 94-96, 118, 156-157, 180-181, 242-244; Cuzcani, Minhaceddin Osman, Tabakaı-ı Nilsıri, n~r. A.Habibi, Kabil 1963 (2.bas.), c.I, s.316, 317, 445; lbnü·I-Esir. meıin c.XII. s.437, Irc. e.XII, s.398; Cüveyni, metin c.II, s.149. 151, 152 ve n.2, 157, 176, tre. c.II, 5.121, 122 ven.240, 127, 144; Ebu'l-Fidii, e.III, s.135; Genceli Kiragos, "Ermeni Müverrihlerine Nazaran

Moğollar", T.M. II (I 926), s.148.186; M.Brosset, Histoire de la Georgie, St. Petersburg 1849. c.ı. s.500 n.l. 502-503, 505n.1; Barthoıd, Türkistan, s.466, 471; V.Minorsky, "özbek", L.A. c.IX, 5.490; Spuler, Iran Moğolları, s.157; E.Merçil, Fars Atabegleri Salgurlular, Ankara 1975, 5.78, 81. 83, 91; Taneri,

Celilıü'd-din.5.28, 29, 31. 35,43; F.Sümer. "Ahlat Şehrive Ahlatşahlar",Belleten

(12)

da tesbit edebiliyoruz, Yedi, sekiz yaşlarındakibir oğlu1 Cengiz Han'la Sind Nehri kenarında giriştiği çarpışma sırasında Moğoııar'ın eline geçmişve Cengiz'in emriyle derhal öldürülmüştür2. Saltanatının sonlarına

doğruise Mengütoy-şah(veya Mingtüy-şah) adındabiroğlunun varlığını

görüyoruz 3. Öte yandan CeHHeddin'in ölümünden sonra hayatta kalan herhangi bir çocuğunutesbit edcmcdik. Bununla beraber, Abu'l-Farac'a göre Celaleddin'in kızı, Cüveyni'nin kaydına göre ise "Celaleddin'in haremine mensup" Terken adında iki yaşındaki bir kız çocuğu,

Celaleddin'i takip eden Moğol emiri CormagunNoyan'ıneline geçmişve daha SOnra ilhan olarak İran'a gelen Hülagü tarafından İslamı usullere uygun bir şekilde Musul hakimi Bedreddin Lulu'nun oğlu Melik Salih İsmail'e nikahlanmıştır(655/1257-1258)4.

Öte yandan Celaleddin'in hayatı ve şahsiyeti üzerine edebi eserler de yazılmıştır. İlhanlılar (İran Moğolları) devri devlet adamlarından müellif Alaeddin Ata Melik Cüveyni (ölm. 1282), Nureddin Münşi adıyla zikrettiği, eserinden kaynak olarak yararlandığımız, Muhammed Nesevi'nin Celaleddin hakkında söylediğini belirttiği kasideden şu matla'ı naklediyor: "Gel ey sevgili! Büyük Padişah Uluğ Sultan Celaleleddin'in yönetimi altındadünya, yeniden yaşanılması hoş ve güzel bir yer oldu"5. Burada geçen "Uluğ Sultan" sıfatına bakılırsa,o zaman

halkın, özellikle Türkler'in Sultan Celaleddin'i böyle adlandırdıkları düşünülebilir.

1 Barthoıd, Türkistan, 5.471; Karesoğlu. Harezmşahlar Tarihi. s.22On.302. 2 Nescvl. s.84; Barthoıd. Türkistan, s.471; Taneri. Celalü'd-dın,s.102, 3 Nesevi. s.229; Taneri. Cclfııü'd-din.s.102.

4 Abu'I-Farae, Tarih. tre. O.R.Doğru!, Ankara 1987, c.II. s.564; Ebu'l -Ferec 1bnü'l-Ibri, Tarih-İ Muhtasarü'd-Oüvel, tre. Ş.Yalıkaya. Istanbul 1941, 5.45; Cüveyn'i, metin c.II, 5.200-201, tre. dı. s.164; Spuler, Iran Moğolları. 5.429; The Camridge History of Iran, c. V. 5.354.

(13)

Kemal İsmail İsfahani adlı bir şair de, aslı Farsça olan şu şiiri CeliHeddin'e hitaben yazmıştır:

"Yeryüzü mamur oldu bütüngenişliğiyleyeniden, Dünya hükümdarınınadaleti sayesinde.

Birbirlerini kutladı törenlerle,

İnsanlardanve hayvanlardan arta kalanlar. Ekinler vevarlığınsoyundan olan bütün mahhlklar, Hep yeşerdiler, canlandılaryeniden.

Bağlılığınısunmak üzere dergahına,

İnsan tabiatıda yol buldumağlubiyettensonra yeniden Nuh ömrü ola ömrünşudünyada,

Tufandan sonra ülkeye seninle geldişenlikçünkü. Sensin haçları İslamminberlerinden kaldıran,

Çanlarıminarelerden söküp atan da sen.

Sensin adaletin yüzüne örtülen zulüm perdesinikaldıran, Veimanınyüzüneçekilmişküfür perdesini çekip atan da sen. Sendenbaşkahangi sultandıki,

Atını Tiflis'te otlatmış, Umman'da sulamış olsun"ı.

Meşhur şair ve edebiyatçımız Namık Kemal, Celaleddin

Harzemşah adlı tiyatro eserini, Celaleddin'in hayatı ve şahsiyeti

üzerine tasavvur ederek yazmıştır. Şair, eserini, oynanmak için değil okunmak için yazdığını belirtiyor. Eserinde olayları, Celaleddin'in meclislerine katılmışbir şahsiyet olduğunu belirttiği ve yukarıda şiirini naklettiğimiz Kemal İsmail İsfahani'nin eser ve şiirlerinden,Ebu'l-fida ve Mirhand'ın tarihlerinden yararlanarak tasvir etmeye çalıştığını anlatır. NamıkKemal eserinde, Celaleddin'i bir Türk-İslam kahramanı

ŞerefHan cl-Bidlisı. Şerefname, Mısır (tarihsiz), s.481-482. tre. M.E.Bozarslan,

(14)

olarak canlandınrken,onun bazı kusur ve eksikliklerini gizlemeyeçalışır,

bunlann iftira olduğunuifade eder I .

Celaleddin'den geriye maddi bir şey kalmadığı anlaşılıyor2. Kaynak va araştırmalarda, Celaleddin'in öldürülmesinden sonra cesedinin dağdan getirilip MeyyMarikin (Silvan)'de defnedildiği kaydedilmişse3 de , bugünkü Silvan'da Celaleddin'e ait bir mezar tesbit edilememiştir4. Tunceli'nin Hozat ve Pertek ilçelerinde, Celaleddin'e ait olduğu söylenen ve bazı aşiretlerin ziyaret ettiği iki mezardan bahsedilmektedir5. Birinci Dönem TBMM Dersim Mebusu Hasan Hayri Bey, Meclis'teki bir konuşmasında CcIiHeddin'in mezarının Dersim (Tunceli)dağlarında olduğunu söylemiştir6.

Celaleddin Harzemşah, yay. RAyan. Istanbul 1969. Ayrıca bkz. A.H.Tanpınar.

19uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, ıstanbul 1976 (4.bas.), s.389·399; K.Yetiş,

Ölümünün l00.Yıldönümü Münasebetiyle Namık Kemal'in Türk Dili ve Edebiyatı

Üzerine Görüşleri ve Yazıları, ıstanbul. 1989, s.364-375. Ali Ahmed Bakesir de. MısırMemlükleri sultanıKutuzhakkında yazdığıCihadaçağrı adlı tarihiromanında Celaleddin'i birTürk-ıslam kahramanı olarak ıasvir etmektedir (tre. A.Nar, ıstanbul

1986, 5.7-75).

2 Aıatürk Üniversitesi'nden bir akademik heyet. bir inceleme gezisi için 15-29Kasım

1990 ıarihleri arasındaGürcistan'a giımişli. Heyetle bulunan hoeam Prof.Dr.Enver Konukçu. geziden dönüşlerinde. Tiflis Müzesi'nde. üzerinde Celaleddin Mengüberti'ye ait olduğu yazılı eski bir miğferin ıeşhir edilmekte olduğunu,ancak foloğrafçekmelerine izin verilmediğini anlaımışıı.

3 Nesevi, 5.246; Yınanç, "Celaleddin". s.52; Taneri, Ceıaıü'd-din. s.82. 4 Yınanç, "Celaleddin", 5.52; Taneri. Celalü'd-din, 5.82.

5 A.Yuvalı, "Tunceli ve Yöresi Tarihi Üzerine". Doğu Anadolu'nun Meseleleri Sempozyumu Tebliğleri. Tunceli 1985. s.359; M.Ş.Fıral. Doğu llleri ve Varto Tarihi, Ankara 1981. 5.96; A.Turan, Türk Kültürü Araşıırmaları. Doğu veGüneydoğu Anadolu, Ankara i99ı. s.58.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konfe- ranslarda tropikal mimarlık, bir dizi iklime duyarlı tasarım uygulaması olarak tanım- lanmış ve mimarlar tropik bölgelere uygun, basit, ekonomik, etkili ve yerel

Sp-a Sitting area port side width Ss- a Sitting area starboard side width Sp-b Sitting area port side Ss- b Sitting area starboard side Sp-c Sitting area port side Ss- c Sitting

Taşınabilir kültür varlıkları için ağırlıklı olarak, arkeolojik kazı ve araştırmalara dayanan arkeolojik eserlerin korunması ve müzecilik hareketi ile daha geç

Sakarya İli Geyve İlçesi Geleneksel Konut Mimarisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,

Tasarlanan mekân için ortalama günışığı faktörü bilgisi ile belirlenen yapay aydın- latma kapalılık oranı, o mekân için gerekli aydınlık düzeyinin değerine

Şekil 1’de görüldüğü gibi otomatik bina yönetmelik uygunluk kontrol sistemlerinin uygulanması için temel gereklilik, nesne tabanlı BIM modellerinin ACCC için gerekli

yüzyıl başlarının modernist ve ulusal idealleri doğrultusunda şekillenen mekân pratiklerinin doğal bir sonucu olarak kent- sel ölçekte tanımlı bir alan şeklinde ortaya

ağaç payanda, sonra ağaç poligon kilit, koruyucu dolgu tahkimat: içi taş doldurulmuş ağaç domuz damlan, deneme uzunluğu 26 m, tahkimat başan­ lı olmamıştır (Şekil 8).