• Sonuç bulunamadı

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-Vııı. YÜZYıLDANXV. YÜZYıLA KADAR-DiNi METiNLER VE TÜRKÇE*

.** Yard.Doç.Dr. Yusuf TEPELI

ilim dili olarak Türkçe'nin durumunun daha iyi anlaşılması ıçin ıarihe u/.anmakgcrekmekıedir.Elbelle bugünkü durumakendiliğindengel inmedi. Türk

miııeli,asker-dnlet, devlet-millet \c töre anlayışında ıuıuculukderecesinde

devamlılıkgösterirken, din, dil, küııür, ıeknoloji,alfabc \s. anlayışlarındaise

aynıölçüde lam birdevamlılıkgösterme/..

Türkçenin bugünkü sanCllarinı bu devamsızlıkta aramak yerinde olur.

Devamlılıkg(isteren bir nesir dilinin kurulamayışı,Türkçe ilim dilinin

kurularnamasınada sebep olmuşturdiyebiliriz. Çünkü nesir dili kurulmadan, ilim dilinin dekurulamayacağına inanıyoruz.

Türkler, dolayısıylaTürkçe, MS. 8. yU/yıııa 15. yüzyıl arasında baş

döndürücU bir değişim yaşamışıır.Bu deınemintam aydınlatılmasıbugünün problemlerine de ışık tutacaktır. Biz de burada, bu dönemin dini hayatının

Türkçe üzerine etkilerini ortaya koymayaçalışacağız.

Zeynep Korkmaz, dili; "iıısaıı/ar aTı/sil/da karşılıklı haberleşme aracı olarakkul/om/aıı; dııygu. diişiiııce reistek/eriııses,şekil veaıı/am bakmlltıdaıı

hertop/IIHlıın kendi değer yargı/anna göre şekillenmiş ortak kural/anı/ııı yardımıi/e haşko/arma aktanlmasıııı .mğ/ayaıı. seslerden örii/ii çok yönUi ve gelişmiş bir sistem." ı diye tanımlamaktadır. Düşünceninevi olarak da görülen bu sistem,dolayısıyla insanlıktarihi kadar da eskidir. Budüşünce evlerinin en

*

Buyazı..Atatürk (rniversites~Türkiyat A.raştırmalanEnstitUsütarafından13!\1ayıs 1997 tarihinde düzenleneıı "Ilim Dili Olarak Türkçe" konulu panelde sunulan bildirinin mctnidir.

**

Atatür.k 'Cııiversilesi Kazım Karabckir Eğilim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı RölümüOğretim{Iyesi.

IKorkmaz. Prof.Dr. Zeynep,Gramer Terimleri Söz./üğü. TDK yay.: 575, Ank.ara-1992,s.43.

(2)

mükemmellerinden olan Türkçe de eski \(' köl-.IU dillerden biridir. Orhun

Abiddcriııı, sısli tarihin içinden sü/,derek diirl nala gelen bir allının Orhun nehrinden alınasu içirişinise) reder gibi SC) rediyoilli. Bu abideler nO'li \'e

no'ıu yıllaraait üç bl.'ngU laş. Bu (aşlarTUrkçe'ninarılığıııın, duruluğununbirer delilidir. EdebıTürk dilinin birçeşıt başlangıç devresınİ oluşturan Kökıürk çağı, bır laraftan. baıı TUrk halk ve boylarının birleşmesiyle TUrk

millıyeıçiliğinebir ıemin haıırlarken, bir laraftan da aynı milliyeıçilik

du) gusuyla, ilk defa larihı sahaya çıkardıklarıTürkçe ile mükemmel bir dil,

edebıyat\c tarİhabidelcri \ücuda gelirmışlerdir.Bununla birlikle, TUrk dil kÜllUrüne bir biçim \'ermeamacıyla. ya/.!lIarınua ıoponomikunsurlardışında, yabancı dilden gelme kelııııclerin I-.ullanışına asla yer vermemeye iıina gi'ısıcrmişlcrdir.

M.Ö. 204'den M.S.743'c kadararasıra baı.! kişilerdebirpuıperesllik çıksada

Türklerin esas dini

KOK-Tanrı

dini, yani Tck

Tanrı

dinidir. 2 Nitekim, pUl

ibadetınin baş düşımını olan Oğuı,\erdiği şiddetli buyruklara rağmen.putlara lapmakla inaıedenlere brşı hiçbir merhamet giistenncdi, Biiylece Bir Tanrı uğruna dınsa\aşlarısürer, halla putperestliğedönenbabasına karşısmaşan Oğuı

Han, onu tasfiye edip, yönelimi elinc geçirir \ e eski dini yeniden kurar. 3

Göltürklerın yıkılınası)La Uygur de\ leti hakanı Biigü Han, esa.sen 3. yü/)ıldan ben i/leri giirUkn tvlani dinini 7h.1 yılında dc\ıcıdini olarak kabul etti. Doğu TUrkisıan'a yerleşen Uygurlar arasında ~40 )ılıııı müteakip, o çe\ıderdcmanihei/m, Iıırıstiyanlık, budi/ın\ c BirTanrı')ainanç ilcbağlanıılı

eski din )<in yana bulunuyordu.

Uygurdedelıdönemi ndeTek Tengd inancı)la birlikle Göktiirk \e Yen!.sey

alf,ıbcsı ucbırakılmışlıı.Uygurlar di\ncmindcSoğd,Uygur ve Manihey alfabeSt

2 Geniş bilgi i"in bk. [{OlL\;, Jean-Paul, Türklerin ve ~loğol1arınEski Dini, çev:

prorDr. .\ykulKa/,aııcıgil, lşarCı Yayınları, Islaııbul 1994.

3 Bk. Tanyu, I'mLDr. Ilikıııcl, türklerin 1)111/ i'arılı('esi, Türk Kültür Ya)II1I:2-1-,

Öl'dcıııir Basınıc\i, istanbul 1')78, s. 17-IR.

(3)

kuııanılmıştır. Budizm, Maniheizm, Hıristiyanlıkgibi dinlere ait Çince,

Sanskrıtçe ve Tibetçe kitaplar süratle Uygur Türkçesine çevrilmeye

başlanmıştır.

MS. 8. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan bu çeviri girişimleri

Türkçenin kelime hazjnesinin /,enginlcşmesi bakımındanönemli bir rol oynarken, söz dizimi bakımından bozulmasınıda beraberinde getirmiştir.

Türkçenin öge diziminin genel yapısı ·Ö + T + y. şeklinde ve esas unsur

sonda,yardımcıunsurbaştadır.Çeviriyapılandillerin söz. diziminin genelyapısı

iseÖ+Y+T·şeklindeolup esas unsurbaşta, yardımcıunsur sondadır.Bundan

dolayıda UygUl'caya yapılan çeviriler vasıtasıylaTürkçe yavaş yavaş başka

dillerin temel cümlekalıbıolan -Ö+Y+T.şeklindekicümle kalıbınıntesirine girmeye ve çeviriden kaynaklanan anlatım bozukluklarıda Türkçeyi istila etmeye başlamıştır ("Ağladığınıgördüm" yerine "Gördüm kiağlıyor." denmesi gibi.). Bununla birlikte, bazı terim ve deyimlerin çevrilmeden olduğugibi verilmesi, ister istemez VIII. yüz.yılakadar, Orta-Asya Türkçesine giremeyen sayıS1/,yabancı unsurların yerleşmesine sebepolmuştur,Muhit ve zamangereği

bu türden Uygurcaya giren yabancıkelime serveti, İran, Soğd,Hind, Çin vs. dillerine aittir.

Uygurlar, coğmfik konumları dolayısıyla yabancıhalklarla çevrilidir. Milli kültiir ve dil gelişmelerine uygun olmayan bu durumlarına, bir de yabancı

dinlere girmeleri eklenecek olursa, Uygurcanın geçirdiği çeşitli değişiklikler, anlaşılmışolur.

Göktürk devletinin uyruğunda bulundukları çağlarda, sadece Kök-Türk dinine bağlı,öztürkçe konuşanve sadece Türkçe yazarak OğuzTürkleri gibi

düşünen Uygurlarla, yeni hanlık kurmuş ve yeni yerleşik bir medeniyet

geliştirmişUygurlararasındafark vardır. Bir defa eski 'Türk" adı altında

toplanan Türk boy ve soylar birliğiyerini, artıkOn-Uygur ve Tokuz-Oğuz

(4)

Yüksek Uygur halk tabakası, hem Çin \e hem de yeni dinler tesiriyle, tamamiyil' Türk toplum h,ıyalina yabancı \ e yeni bir hayat çeşnisi vermiştir. Çoğunluğu teşkil eden aşağı tabaka ise, yine bOl.kırların sadık göçl'ıi e\'!adı olarak kalmıştır. Bu yüıden Uygurhanlığı camiasına gıren boyların,TUrkçeleri karakterl'e, kesin bir sonucabağlanamamışlir.

~1uhtclil toplumlarındini ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, çeşiııi dillerden, ya bill.alası ından,\ eyaaslınıntercümelerindenyapılanTürkçe çeviriler, Uygur Türkçcsınin yapısına,çok ağır \ c yeni unsurlar yUkiemekle kalmamış, Türk dıline yabancı sayılabilecekgramerkurallarınıda bemberindegelirmiştir. Yabancı unsurların girmesınde, dinı metinlerin aslından yapılan çevirilerin bUyUk bir

etkisİ olmuştur. Buna görc de Budisı metinleri Sanskril, Mani metinleri İran,

Hırısııyan metinleri, Suryani unsurlarının gırme ve yerleşme kıla\ul.luğunu yapar.

Fakill Göktürk dönemi TUr"çesl kadar olmasa da yınedc ()/.giınlüğünU ve sadelığını korumuştu!. BUtUn bunlara rağmen Uygur Türkçesinin yapıcısı k,munıundakıUygur çevirmenleri veya/arlarını, dine saplanmış, bilinçsiz\c

skold,!ık ı.ıhniyetlı kımselerolarak saymak, haksızlıkolur.

'Yeni din demek yeni hayat demektir. Bu yeni hayat da yeni dılle kurulur.

Hııda, yeni dilin çe\ıri dilı ü/.erine kurulması anlamlılagelir. Hem muhlevanın Tüık'e hasolın;.uııası, hem de çeviri yapılandillerin si)i.djıimi yapısının Türkçe

'.')l dııımi yapısına uymaması düşünülürse Uygur Türkçesınin \ e Uygur

;';l:\11mcnlerinın ıçınde bulunduklarıdurum daha iyi anla~ılır. Buna rağmen,

(cıdimecılik. geleneğinibenimseyen UyguraydınlarıOrta-asyasahasındakimilli TUrk. kUlıürse\iyesininyükselmesınde(nilen küçümsenemez.

Bu ıse çJğın kültür cephesinde.yabancı kültür istilasına karşı koyabilecek, bir'tcşit Iıkir mulıalcleti \ücuda getırnııştir.Bunu hareket noktasıolarak kabul eden Uygur çe\lnnenlen, öl.c\likle Budizme ait dini metinlerin tercümesinde, dosdoğru Çi n kaynak YC tercümelerınden laydalanarak, bi r çok Sanskri (

(5)

kelimelerini içerisine alan Manihey metinlerinin tercümelerinde serbest

kalmışlardır.Zira, Orta-Asyaİrancası,bir taraftan Sanskritçeden birçok unsurlar ödünç alırken,bir taraftan Sanskritçeye yeni yeni İmnıunsurlar ithal etmekte idi. Türkler hiç olmazsa bu iki dine ait Sanskrit dili külfetinden korunmak niyetiyle bazı dini metinler tercümesini yapmışo/an Çin tercümelerinden faydalanmışlardır.

Çince tercümelerdenfaydalanmayıüstün tutan Uyguraydınları,öztürkçe ile geniş bir terim ve kavram yaratma denemesine de girişmişlerdir.Bu yaratıcı sistem bütün Uygur metinlerini çevreleyen bir sistem ve kural haline getirilernemiştir.Bu yüzden, zengin bir dil veedebiyatınkurucusu olan Uygurca çevirilervasatasıyla,Sanskrit,İrdIl,Çin,Moğoldilleriylekısmen diğerdillerden, derecesine göre,alınmışbiryığın yabancı unsurlar Türrkçeyeyerleşmiştir..

Uygur çevirmenleri, çeviriye koyulduklarımetinlerin gerçek ruhunagirmiş olsalardı,birbakımdan sağlamçeviricilikgeleneği kurmuşolan Uygur Türkçesi için, bu kadaryabancı unsur ve maddi kültüre ait servet bolluğuhiç de fazla sayılmayabilirdi.Fakat bu yönden kesin bir karara varmak zordur. Çünkü başka başkamekteplerdenyetişmişolan Uyguraydınlarınınbirçoğu,mensupolduldarı dine ait tercümelerde, ancak bildikleri dillerden çeviriler yaparak, o dilin içinde yerleşmişolanunsurları,aynen Uygurcaya aktarmakta hiç bir mahzur gönnezler. Nitekim elimizdeki Budistçedenyapılantercümelerebakılacakolunursa,çağın Uygur ve Moğol çevinnenlerinin Çin dil ve kültürünü yakından tanıdıkları anlaşılır. Mensupolduklarıtercüme okullarınagösterilen bu kadar büyük bir sadakat, elbette Uygur edebi dilinin parçalanmasındave şivelere ayrılmasında geniş bir tesir yaratmaktan geri kalmamıştır.4

10. yy. başlarında kurulanKarahanlıTürk devletinin kurucususayılan Satık

Buğra Hanın950yıllarındaİslamiyetikabulü ile ilk Müslüman Türk devleti de

4 Geniş bilgi için. bk. Caferoğlu, Prof.Dr. Ahmet, Türk Dili Tarihi (l), Enderun Kitabevi, 3.Baskı,Istanbul-1984, s. 149-161.

17

(6)

kurulmuş olur. Türklerin ilkişi, Uygur döneminde olduğugibi önce alfabc değiştirmektir.Uygur alfabesinin yanında İslami metinler Arap alfabesiyle yanlmayabaşlar.Böylelikle Türklere Arap veİnın dünyasının kapılarıdasonuna kadaraçılır.Gazncliler devletiyleİslam dünyasındakiycrini siyasi anlamda iyice sağlamlaı;;tmmTürkler Selçuklularla birlikteİslamiyctin bayraklarlığınıyapar bir konuma gelmişler ve bunu Osmanlılarlada pekiştirmişlerdir.Türklerin Lamamiyleİslamıaşması 13-14.yüzyılakadarsünr.üşlür. 14.yüzyılda İslamdini

Türkleı;nsayesinde Ortaasya'ya egemen olmuştur. ArtıkTürkler için, Türkçe kadarİslamdini debirleştiricibirroloynayacaktır.

Türklerinİslamiyetikabul ettiği yıllarda attıkArapça Kuran dili olmasının yanında aynı zamanda bilim dili de olmuş, Arapların iinderliğindeki İslam dev leli medeniyelin beşiği halinegelmişti. Farslar da FirdevsininŞehname adlı

eserini yazmasıylakendi milliedebiyatlarını kurmuştu. İşteTürklerİslamiyeli kabul etmekle birlikte Türkçe de bu iki dille, yani kültür, edebiyat, ilim ve din dili olmuşArapçave Farsçayla karşı karşıya kalmıştı.Bu kısasüre içerisinde

deği~ik coğrafyalarve birbirinden kopuk irili ufaklı pek çok Türk dedetinin

kurulduğunuve yıkıldığını dikkatealırsakTürkçenin içindc bulunduğubu zor durum daha iyi anlaşılır, sanırım: Karahanlılar (Y50), Gazııeliler (%2-1187), Büyük Selçuklular (1040-1 157),Harezm~ahlar (1098-1221),Tolunlular (868-9(5), Akşitlcr(935-%Y), Eyyubiler (I 174-1250), Memlukler-Kölemenler (1250-1517), Anadnlıı Selçukluları(lU77-1308), Anadolu Beylikleri (1308-1515). Ayrıca öı:clliklc Selçukluların resını, ihm ve edebiyat dilinin Farsça,

Osmanlınınilim dilinin Arapça oluşuTürkçenin yalnız konuşmadili olarak

halkınsözlü "cyazılı gelcneğine münhasır kalmasınayolaçmıştır. Yazıdilimiz daha ziyade Arapça ve Farsçadan tercümeden ibaret kalmış. ÖzellilJe Orta Türkçesahasında yazılandini metinlersatır altıçeviri ~eklindedir. İslamdini

kaynaklıçeYi ri ler Türkçe "özvarlığınınzcnginleşmesine katkıdabulunurken, söz di,.imininyapısının bozulmasına,yani Türkçe söz dizimiyapısınınikinci plana

(7)

itilmesine yol açmıştır. Bu tercüme diliyle, yani oturmamuş bir söz dizimi

yapısıyla Türkçenin Arapça ve Farsçanın karşısında fazla direnmesi de söz konusuolamazdı. Zıtenöyle de oldu. 16. yy. dan sonra da Arapça ve Farsça

agırlıklıbir nesir dili ortayaçıktı..

Halbuki Türkçe, tarihe Orhon abideleri gibi hakikaten olgun bir nesir eseriyle girmişti. Daha o devirde bile her şeyden evvel bir nesil' dilidir.

Toplayıeısöz dizimi,açıklıgınveanlaşılırııgıntakendisidir. Ayrıcabu nesil', Göktürklerin, milli tarih yazma, millete hitap etme, milletçe dertleşme

geleneklerini de bizeyansıtmaktadır. Arap ve Fars dillerinin etkisiyle Türkçe

yavaş yavaşbozulmayabaşlamışve bu dillerinagır baskısı altında kalmıştır. Bu

baskı yüzünden Türkçe yüksek tabaka dili ile halk dili gibi, iki kanadaayrılmış

ve bünyesinde büyükayrılıklar doğurmuştur.

Fakat nesil' ancak biraraçtır. Yalnızinsanda ve insanla beraber yürür. Bu yüzden Türk nesrinin macerasını anlamak için tarihi çerçeve içinde Türk

insanınıyorumlamak gerekir. Yunus Emrelye, Türkdestanları'naveAşık Paşa'ya bakıldığında bu insanın XV. asra kadar ancakdeğişen hayatşartlarınıkontrol

altınaalmaklameşgulolduğunugösterir. Birçeşitrahat vedagınık konuşmada kalmış, ilim dili olmamış ve ilmin dile getirdiği açıklığın ve anlaşılırlığın

tecrübesini !atmamışbu çözükkonuşma,nesil' dilininasırdan asıraveyaı,ardan

yazam gelen a'>ll tamdır.

Seci gibi nesil'sanatLarının ve şiire o kadar kuvvetle hakim olan belagat kaidelerinin, hünerendişelerinin, başlangıcınıyine Arapçadan alan teşrifatve merasim cümlelerinin, iki dilin sözlügünü ve hazır malzemesini (ayet, hadis, büyüklerin sözü, Arapçadan alınmış mısra ve beyiticI') birden kullanan ve medeniyetinasıl yaratıcıdevnni bitirdikten sonra yeniden ve çok karışıkbir sözlükle teşekkületmeyeçalışanTürk nesrinde bucanlılığa imkan vermemesi

(8)

tabii idi. Bu, iyi bir nesrinasıl kuvvet ve hususiyetlerini alacağıferdin yerini hünerinalmasıdemekti. Fert böyleliklc kendi üslubunu bulamamıştır.5

Tanpınar "Eski nesriboğan bu siizsanatları iplilasının mühim bir sebebi deşüphesiz kibaşka dillerde plaslik sanallardan ve resimden gelen terbiyeden.

onların insana açtığı sarilı görüş imkanındanmahrum oluşudur... Çizginin, resmin, heykeltraşinin yani rengin ve hacmin tecrübesinden geçmemiş, reel

müşalıedesinin nizammı ve nisbet fikrini bunlarda denememiş ve bunların

tecrit terbiyesinialmamışbir edebiyatta, ve bilhassa nesirde, elbettekieşyave

dış dünya ile temas çok salhi kalacaktı. Yahya Kemal, nesir ve resim

bulunsaydıküLliiriimiiz başka şekil alırdı. der ki çok yerinde birmütaLaadır."

6 diyerek Türk nesrinin, dolayısıylaTürkçenin içinde bulunduğudurumu

özeılemişolur.

Bu açıdan Türk edebiyatına,daha doğrusuTürk ncsrine baktığımızda

genellikledinı içeriğiolan çe\iri eserierickarşılaşırız.Dini metinlerin genelde çeviri kökenli olması sebcbiyle Türk nesrinin kurulmasındane kadar rolü

olduğu tartışmaya açıktır.

Biri, Uygur Türkçesine, dIğeri 14. yüzyıl Anadolu Türkçesine ait iki dinı

metinde buçeviri Türkçesinin izlcrini göımekmümkündür: "tapan athg tanıudatoLutıkılıp tutıır.

anda rogrnış tuıltglarnıii bıımUfldag

açıg emgekLeri ol. mundadaadın

ii-19iisiizsansızemgekleri bar. burkanlar-daadın tükel sii:.Legeli kim /ugai?

J

takıançakavımemgekin sri/zleyin/."

5 Bk.Tanpınar, Prof.l)r. Ahmet Hamdi, 19 uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, 4. Baskı,

ıaglayan Kitabevi, Istanbul 1976, s. 31, 32, 33

Tanpınar.Prof.Dr. Ahmet Hamdi, 19 uncu Asır Türk bdebiyatı Tıırihi, 4. Baskı, Çağlayan Kitabcvİ, Istanbul 1976,

S.:n

(9)

"Tapana adlı cehenneme dolarak sıkılıpdurudar (?) . Orada haşrolmuş mahlukların bu kadar acı azapları vardır. Bundan başkaölçüsUl. sayısız işkenceleride var. Budalardanbaşkatamamiyle söylemege kimin gUcü yeter? Ben böylece iemalleyip buazapları söyleyeyim."7

14.yüzyılın ikinciyarısınaait mensur bir ilmihalolan Kitab-ıGunya'dan:

"Dalııol kim Peygamber -aleyhi's-selam- eyitdi:Riş nesnedentonunuzı ve tenüiiüzi ankılu,,:/lki eti yiniirılkı südiigi gibi Ebu Hanife kavlinde ve EbU Yusufkııviinde öküş jahiş(dörte bir. çeyrek) bulmayıııca tona degse ya lene degse ya başmaga ya edüge degse namaz reva olur ve kaçan öküş degse bunlara namaz reva olmaz. Ve Muluımmed kavlinde eger diikeli ton anun birle ISlOllsa namaz reva olmaz. Ebu Hanife kUl'linde öküş fahiş didügi dürütden biri durur ve ölüŞ fahiş ili yinür ılla südügi üzere durur."8

Yukarıdaki örnek metinlerden deanlaşılacagı üı.ere,dini metinler; kavram

işaretleri,yani kelime hazinesi bakımındanTürkçedir, Ancak kavramilişkileri,

yani söz dizimibakımından oturmuşbir Türkçeyapısına ula.,o;;amamıştır, Yukarıdaverilen bilgilerışığında şunlarısöylemek mümkündür:

Sürekl i koııuşma di liyle alışverişiçerisinde bir standart konuşmave yazı

dili kurmadan bir bilim dili de kurulamaz. Bilim dilini sürekli besleyen standart

yazıdilidir. Olay sadece terim türetmedeğilTürkçeninaçıkveanlaşılırbir ifade

imkanına kavuşturulmasıdır.Bu da anadili e~itimini ve öğretimini yeniden

gözdeıı geçirmemi7., aııadilimizin imkan "e kıvraklığını, duruluğunu çocuklarımızabelletmemizle gerçekleştirilebilir. Başkaçaremiz yok: Anadili

dışıııdabilimöğrenilmel.ve()ğretilemez, Çünküyaratıcı zekanınilktohumları

ana dili sayesindeatılır. İnsanlarınbu deneyimden mahrumbırakılması aktarıcı

7 Arat, Rqid Rahmeti, Makaleler Cilt I, Yayına Hazırlayan: Osman Fikri Sertkaya, Türlü cehennemler üzerine Uy,;urca parçalar,(TürkiyatMecmuası,IV, 1934, s. 251-26:~),Türk KültürünüAraştırmaEnstitüsüYayınları,Ankara 1987, s. 419-431 8 Akkuş,Yrd.DoçDr. Muwffcr, Kitab-ıGunya, Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil KurumuYayınları:592, Ankara, 1995, s. 281.

(10)

zekanın dogmasına yolaçmaktadır. Türklerin tarih boyunca esas problemi de budur i'Aten. Biıim beyin kalpdiyoloğu kurabilen milli beyinlere ihtiyacımız

var. Bu beyinleriyetiştirmeninyolu da Türkçeden geçmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konfe- ranslarda tropikal mimarlık, bir dizi iklime duyarlı tasarım uygulaması olarak tanım- lanmış ve mimarlar tropik bölgelere uygun, basit, ekonomik, etkili ve yerel

Sp-a Sitting area port side width Ss- a Sitting area starboard side width Sp-b Sitting area port side Ss- b Sitting area starboard side Sp-c Sitting area port side Ss- c Sitting

Taşınabilir kültür varlıkları için ağırlıklı olarak, arkeolojik kazı ve araştırmalara dayanan arkeolojik eserlerin korunması ve müzecilik hareketi ile daha geç

Sakarya İli Geyve İlçesi Geleneksel Konut Mimarisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,

Tasarlanan mekân için ortalama günışığı faktörü bilgisi ile belirlenen yapay aydın- latma kapalılık oranı, o mekân için gerekli aydınlık düzeyinin değerine

Şekil 1’de görüldüğü gibi otomatik bina yönetmelik uygunluk kontrol sistemlerinin uygulanması için temel gereklilik, nesne tabanlı BIM modellerinin ACCC için gerekli

yüzyıl başlarının modernist ve ulusal idealleri doğrultusunda şekillenen mekân pratiklerinin doğal bir sonucu olarak kent- sel ölçekte tanımlı bir alan şeklinde ortaya

ağaç payanda, sonra ağaç poligon kilit, koruyucu dolgu tahkimat: içi taş doldurulmuş ağaç domuz damlan, deneme uzunluğu 26 m, tahkimat başan­ lı olmamıştır (Şekil 8).