• Sonuç bulunamadı

"Ağırlama" ustası Ahmet Çapa

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Ağırlama" ustası Ahmet Çapa"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ahmet Çapa, sahibi olduğu “Şamdan”lam

pahalı değil, aksine çok ucuz olduğunu söylüyor

BEĞENİLEN M U TFAĞ IN SIRRI

"Avrupa'nın ünlü restoranlarında Türkiye'de olduğu gibi 20-30 (eşit yemeği birden bulamazsınız. Çünkü o zaman lezzet ve kalite kayboluyor. Şamdan'ı aç­ tığımızdan bu yana aynı titizliği koruyoruz. Yemek çeşitlerimiz ise üç aşağı beş yukarı hep aynıdır".

S

AMDAN adlı lüks gece ku­

lüplerinin, restoranlarının sa-

• hibi

Ahmet Çapa,

son 1$ yıl­

da İstanbul’un yemek ve eğlence ha­

yatında yenilik getirdi. Genç işadamı

bugün şöhreti yurt sınırlarını aşan

“ Etiler Şamdan”

ve Nişantaşı’ndaki

"P ark

Şamdan” larla ayrı bir olay ya­

rattı. Önce İspanyol dergilerinde, ar­

dından ünlü Cosmopolitan dergisinde

Şamdan kulüpleri hakkında uzun ve

övücü yazılar yazıldı. Ahmet Çapa bu

işe nasıl başladığının hikâyesini bakı­

nız nasıl anlatıyor:

“ Babam Bedii Çapa ünlü Bal Mahmut’un ortağıydı. Şirketleri if­ las edince annem Fikret Şenes’le ba­ bam ayrıldılar. Bana da, ‘sen başının çaresine bak’ dediler. O yıllarda an­ neannemle büyükbabam sağdı. Ba­ na bir İsviçre uçak bileti aldılar. Çınar Oteli’nin Fransız müdüründen de, bana İsviçre'de bir iş dolayısıyla da bir nurs bulmasını rica ettiler. Bir sanayicinin oğluyken, babamın para­ sının kalmaması yüzünden kendimi otelci olarak buldum. Otelcilik 1960 yıllarında pek beğenilen bir meslek değildi. Hatta beğenilmek ne kelime, otelcilik yapanlar yerilirdi. Bana en yakın arkadaşlarım bile, ‘yapacak iş bulamadın da gittin meyhaneci mi oldun’ diye çok takdmışlardır. Çün­ kü turizm anlayışı o zamanlar mey­ hanecilikten başka bir şey değildi. Çok şükür ki, günümüzde bu anla­ yış artık değişti.”

ULUDAĞ’DAKİ KARŞILAŞMA

Ahmet Çapa İstanbul’da çeşitli tu­

rizm şirketlerinde çalıştıktan sonra

Kervansaray gece kulübüne girmiş.

Burayı çok ciddî bir turizm kuruluşu

olarak bulan Ahmet Çapa, Kervan­

sarayca mesleğiyle ilgili olarak çok

şey öğrendiğini saklamıyor. Ahmet

Çapa olayın bundan sonrasını şöyle

anlatıyor:

“ 1966'larda Kervansaray müesse- seieri sahibi İbrahim Halil Doğurtkan beni Oriental’da büyük bir yetkiyle başa geçirdi. Burada kısa zamanda kendimi gösterdim. Ama gönlümde yatan aslan kendime ait bir yerin sa­ hibi olmaktı. Sonra bir gün arkada­ şımla birlikte Uludağ'da bir diskotek açtık. Uludağ’da eğlence falan yok­ tu. Biz "İsviçre Fondue” sü yapma­ ya başladık. Uludağ’da yoğurtlu kebap ve ıspanaktan başka bir şey bulamayanlar bize gelmeye başladılar. Prenses Hanzade bile müşterilerimiz arasmdayth. Çok iyi iş yaptık ama so­ nunda iflas ettik.

Yemek konusundaki

ana İlkemiz

şamdan a gelen

m üşterilerim iz

nereden alışveriş

ediyorsa, bizim de

oradan alışveriş

etm em izdir."

"Ticari kafamız yoktu. Fakat yıl­ madık. Bu arada çocukluk arkada­ şım Metin Fadılboğlu karşıma çıktı. O da, karısıyla birlikte Uludağ’da Be­ ceren Oteli’nin altında bir butik aç­ mıştı. Birlikte “ Scotch" diskoteği kurduk. Geienğer bize başka gözle bakmaya başladılar. "A ğıriam a"yı bilenler o kadar azdı ki, biz de bun­ lar arasında kendimizi gösterdik.”

DİSKOTEK ÜZERİNE

Uludağ'da kazandığı başarıdan

sonra tekrar İstanbul’a dönen Ahmet

Çapa, Sait Halim Paşa Yalısı’mn iş­

letmesini Amerikalılardan almış. Ah­

met Çapa bu konuya büyük önem

veriyor:

"S ait Halim Paşa Yahsı’nda çok önemli bir şey oldu. Türkiye’de Ba­ ldı anlamda ilk kez İstanbul'da dis­ kotek hadisesi yemekle birieşip bir ciddiyet kazandı. Bunu da biz yap­ tık. Yani disko müziğiyle dansta eri­ lir, yemek de yenir. Bu arada "Klüp 33” açıldı. O da ayn bir ekoldü. O yıllarda Avrupa'da bile restoranh bir rfiskotek yoktu. Sonra “ Tiffany” ola­ yı geldi. Tiffany şöyle oldu. O yıllarda çok sevdiğimiz müşterilerimizden bi­ rinin desteğiyle açtığımız "Tiffany” de umulanın üzerinde iş yaptı.”

Ahmet Çapa, Şamdan’ın temeli­

ni oluşturan bu başarılı denemelerin­

den sonra yeni bir yer açmak istemiş.

Uzun araştırmalardan sonra Etiler’-

deki ilk Şamdan’m yerini bulmuş.

Olayın gerisini kendisinden dinleyelim:

"E tiler'de bir lokanta açma fik­ rimiz öğrenildiği zaman hemen her­ kes bizimle alay etti. Burasının iş yapamayacağım söylediler. Ama biz bunlara kulak asmadık ve Etiler Şam­ dan'ı açtık. Çünkü bizim amacımız bu işin bir meyhanecilik olmadığım, bir turizm olayı olduğunu vurgula­ maktı. Şimdi bütün özel sektör bi­ zim öncülük ettiğimiz yoldan turizm ve ağırlama işine girmeye hazırlanı­ yor.”

Ahmet Çapa, 4o yaşında, iş ha­

yatının basamaklarını büyük bir sü­

ratle çıkan bir işadamı.

Bugün yamnda kardeşi

Celal Ça­ pa

ve Tifîany’den arkadaşları

Meh­ met Tuna

da olmasına rağmen gene

de işinin başından bir gün bile ayrıl­

madığını söylüyor.

Çapa, Şamdan mutfağının özelli­

ğini şöyle anlatıyor:

"Ben Şamdan olayım başlatırken bizle beraber olan bir aşçıbaşına Av­ rupa’dan aldığım bilgiyi verdim. Onunla birlikte bazı yemekler hazır­ ladık. Ama bu yemekleri hazırlarken şunu düşündük. Her ne kadar bir ye­ mek Avrupa yemeğiyse de, biraz Türk lezzetinde olması gerekir. Bu­ gün İngütere’ye gidip de, bir hambur­ ger yerseniz muhakkak şekerlidir. Fransız yemekleri ise asla sossuz ol­ maz. Biz Türklerde ise bunun tam tersidir. Zeytinyağlıya şeker koyar, ama etini de tuzlu sever. Bizim mut­ fağımızı ben daha çok

Fransız-İtalyan mutfağı olarak görürüm. Da­ ha doğrusu Akdeniz diyelim.”

Ahmet Çapa’mn mutfaktaki lez­

zet olayı konusundaki düşünceleri de

şöyle:

"Bizim yemek konusundaki ana ilkemiz Şamdan’a gelen müşterileri­ miz nereden alışveriş ediyorsa, bizim de oradan alışveriş etmemizdir. Ya­ ni balığı nereden alıyorsa, bonfileyi hangi kasaba ısmaıtyorsa, ben de ay­ nı yerlerden aldım.”

Ahmet Çapa istediği kalitede et ve

yiyecek malzemesi bulmanın zorluğu

karşısında ilk olarak Şamdan’da yer

kapasitesini çok kısıtlı tutmuş. Sonra

da mönüyü sınırlamış. 10 yemekten

fazla çeşitte yemek vermemiş. Böyle-

ce kaliteyi sağlamış.

Şamdan’m en ünlü yemekleri han­

gisidir, diye yönelttiğimiz bir soruya

Ahmet Çapa şu yanıtı veriyor:

"Eriştesidir. Biz bunu İtalya'dan getirttiğimiz bir makinede yapıyoruz. Hamuru kendimiz açarız.”

Her çeşit içkinin bulunduğu barı­

nın yamnda hayli kaliteli şaraplarıy­

la da ünlü. Çapa:

“ Türkiye’de çok iyi şaraplar var ama çok kötü şaraplar da var” diyor. Biz hiçbir müşterimize şu şarap çok pahalıdır öyleyse iyidir diye empoze etmiyoruz. Her marka şarap bizde var. Müşteri seçimini kendisi yapı­ yor.”

ŞAMDAN AİLESİ

Şamdan gece kulüplerinde bugün

tam 80 kişilik bir personel kadrosu bu­

lunduğunu ve aileleriyle birlikte

500-600 kişilik bir aile olduğunu söy­

lüyor. Ahmet Çapa:

"Şam dan’da personeli puan usu­ lüne göre çabştınnz. Ama bir garso­ nun geliri hiçbir zaman 100 bin liranın altına düşmez”

diyor.

Bunun yanında aşçılarımızın maaşları çok yüksektir.”

Şamdan’ın ve Şamdan ailesinin

yanında bir Şamdancılar olayı var.

Ahmet Çapa bunu da şöyle anlatıyor:

"Biliyorsunuz Avrupa’da özel ku­ lüpler var. Bizde sosyal kulüplerin kurulması çok zor. Halka açık olan yeriere ise herkes girer. İşte Şamdan’a gelenler kendilerini sanki oranın üye­ leriymiş gibi hissediyorlar. Aynen bir zamanlar Kulisçiler, Ziyacılar oldu­ ğu gibi. Çünkü Şamdan’da tanıdık­ larını görüyorlar, içkilerini içiyorlar,

iyi bir yemek yiyorlar ve kendilerini evlerindeymiş gibi rahat hissediyorlar. Burası bir kulübe dönüşmüştür.”

ŞAMDAN SOSYETE

KULÜBÜ DEĞİLDİR

Bir de Şamdan’ın çok pahalı bir

lokal olduğu, bir sosyete kulübü ol­

duğu konusu var. Bu yaygın fikrin

yanlışlığını Ahmet Çapa şöyle yanıt­

lıyor:

“ Gerçekten de, çok yerde ‘Şam­ dan bir sosyete lokali, Şamdan sos­ yetenin buluştuğu restoran ve Şamdan İstanbul'un en pahalı kulübü’ gibi sözler söyleniyor. Bir ke­ re ben bu sosyete lafından ne denil­ diğini anlamıyorum. Sosyete demek kültürlü, akil başında insanlar mı de­ mek, yoksa parah insanlar mı demek. Burada parah insanlar kastediliyor- sa parah insanlar, Şamdan'dan çok daha başka yerlere gidiyorlar. Şam- dan'a gelenler kamuoyuna duyurul­ duğu gibi o kadar parah insanlar değffler. Evet kültürlü ve toplum için­ de muayyen bir yeri olan insanlar.

"Turizm ve ağırlama

eskiden pek

bilinm iyordu. Hatta

bana arkadaşlarım

yapacak iş

bulamadın da

meyhaneci mi oldun'

diye çok

takılm ışlardır, çok

şükür günümüzde bu

anlayış artık değişti.”

■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■

Bunun yanında ben zaman zaman dostlarımı bazı başka lokallerde ağır­ larım.

“ Ben ağırladığım lokallerle Şam­ dan arasında bir kıyaslama yaptığım zaman Şamdan'ın pahalı değil, ucuz bir lokal olduğunu görüyorum. Yap­ tığımız servis, verdiğimiz yemek ve yarattığımız atmosferin yanında Şam­ dan asla pahah bir lokal değildir.”

EN PAHALI YEMEK

Ahmet Çapa, Şamdan’daki en pa­

hah yemeğin balık olduğunu söylüyor.

Çapa:

“ Balık piyasaya göre değişir. Lü­ ferin 500 lira olduğu zaman vardır, 1000 lira olduğu zaman vardır. Bu­ nun haricinde bizim en

pahah

yeme­ ğimiz 1500 ile 1750 lira arasında değişen et yemeklerimizdir. Ama siz kalkıp da Fransız şampanyasını ille şu markadan içeceğim derseniz o zaman ödeyeceğiniz fatura da ona göre de­ ğişir. Aslında biz kimseyi alakart ye­ meğe zorlamıyoruz. Siz Şamdan’a girip 2000 liraya da çıkabilirsiniz, is­ tediğiniz kadar da harcayabilirsiniz.”

Ahmet Çapa, yalnız Park Şam­

dan’a yaptıkları yatırımı başka bir iş

sahasına yatırsalar daha çok kâr ede­

ceklerini yana yakıla anlatıyor. Çapa:

"B u kadar yıldır bu işi yapıyo­ rum hâlâ kendi malım olan bir ka­ tım bile yok. Annemin katında oturuyorum. Bir de arabam var. Ama bu bana yetiyor”

diyor.

GERÇEK BİR "G0URMET”

1972 yılında Sermin Çapa ile ev­

lenen Ahmet Çapa’mn mutlu bir ya­

şantısı var. Eşi ve oğluyla birlikte

Ayazpaşa’daki evlerinde huzur için­

de yaşıyor. Sermin Çapa kocasının

tüm imkânlarına rağmen gene de, evde

yemek yemekten hoşlandığım ve en

çok sevdiği yemeğin de, saray köftesi

olduğunu söylüyor. Sermin Çapa:

"Biber dolması, ıspanaklı börek en sevdiği yemeklerdir. Ama yemek yapmasını bilmez. Ancak yumurta kı­ rar. Fakat yemek yeme konusunda tam bir ‘gourmet’dir.”

M Ü ZİKLE DİNLENİYOR...

"İşimin dışında en büyük zevkim evimde müzik dinlemektir. Zengin müzik do­ labımdan seçtiğim parçalar bana yorgunluklarımı unutturuyor.”

AİLE H A YATIN I SEVİYO R ...

"Aile hayatına önem veririm. Eşim Sermin Çapa benim hayatta herşeyimdir. Kardeşim Celâl Çapa ve eşi Şebnem Çapa'yla her zaman birlikteyiz” .

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada, çapa makinesi bıçağı üzerine uygulanan 5 farklı yük altında meydana gelen gerilme ve deformasyonlar AnsysWorkbench programı kullanılarak

Garanti Belgesi, Yetkili Satıcı veya Yetkili Servis tarafından doldurularak, Kaşelenip, imzalandıktan sonra kullanıcıya teslim

Tez Savunma (Yüksek Lisans), İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğrenci Bitirme Tezi Jürisi , İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim

Türk Göğüs Cerrahisi Derneği Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Akciğer Kanseri Cerrahisinde Yakın Gelecek: Yeni Evreleme ve Minimal İnvaziv Cerrahi toplantısı

Doktora, Kuron Köprü Protezlerinde kullanılan estetik materyallerin bakteri florası ve plağı açısından mukayeseli incelenmesi, İstanbul Üniversitesi, Diş Hekimliği

Ahmet Remzi Hatip ile gece vakti yaptığımız röportaj bittiğinde vakit hayli geç olmuştu. Dinlediklerimiz ve Hz. Üstad’ın elinin değdiği emanetlere elimizin değmesi bizi

Ve inanılmaz bir şekilde o anda var gücüyle, artık her ne sebepleyse “Beni hırsız İzzet Çapa vurdurdu!” diye bağırıyor.. Gözlerime

Sarı siyah / Ahmet Nacar, Ahmet Şerif İzgören ; editör: Didem Özyürek.—Ankara : İzgören Yayınları, 2005..