• Sonuç bulunamadı

Kağıthane bülbülleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kağıthane bülbülleri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bugünden, DÜBdeıı

Kâğıthane bülbülleri

Eski Kâğıthanenin gediklilerinden Çolak Ali Bey — Çolağın bey lâkabına sebep — Sarhoş derviş — H a­ fiyeliği rivayeti — Nefesindeki buram buram rakı ko­

kuşu — Beyaz sarıklı softa — Şirinlik muskası

v--- ■

Mayısın 6 sına rastlıyan Hıd­ rellez günü İstanbul halkının çoğu yemekler hazırlayıp kırlara gitti. Kâğıthane dolup dolup taşmış. Kadınlı, erkekli on bin­ lerce kişi önce toz ve güneş, ak­ şama doğru da yağmur altında bir bahar safası yaptılar. Bere­ ket versin sağnak kısa sürdü, geç vakit evlerine kapağı attı­ lar.

* ■ * *

Vaktiyle Kâğıthaneden hiç eksik olmıyan sırnaşık, herkese musallat eski mesire bülbülle­ rinden üç tipi anlatacağım:

En başta Çolak Ali Bey ge­ lirdi. 38 - 40 lık, kafasında ke­ narı yağlı, cücük püsküllü, so­ luk fes vardı. Dalga dalga leke­ li, pürtük pürtük suratında iki çatık kaş; çipil, birbirine yakın, fıldır fıldır gözler; kelkiil bıyık­ lar; mosmor dudaklı faraş ağ­ zında tek tük diş; boynunda kipkirli yakalık, şahrem şah­ rem kıravat. Dapdaracık, kim bilir kimden ıskarta, rengi a­ ğarmış redingotunun etekleri alaz taraz; patolonunun paça­ ları diz kapakta; patlak kun­ duralarından serçe parmakları meydandaydı. Bir kolu çolak, bir ayağı topaldı.

Her cuma, pazar Kâğıthane- ye damlar, seke seke arabalara sokulur, piyasadaki kadınlara, erkeklere tebelleş olur; yazın Penrbahçeyi, Kuşdilini, bazan Sarıyer’in Sularmı da boylardı. Kerii ferli hanımlardan, bey­ lerden onu bllmiyen yoktu. O da bunların hepsini adlariyle, sanlariyle, iç yüzleriyle tanır­ dı. Kendisine bey denilmesine sebep şu: Gayet terbiyeli, edep ve erkân güder oluşu, lügat pa­ ralıya paralıya konuşuşu. Bir konak kupası, faytonu gözüne ilişir ilişmez yanma yaklaşır, kandilli temennahları çakar, Arapgirliye çalan diliyle çene çalmağa koyulurdu:

— Vay hanfendiciğim, âfiyeti âlîniz berkemaldir işallah! Ve­ linimet paşa hazretlerine dün rasladım, iltifatı ulyalarma na­ il oldum efendim.

Ve lâfa girişir:

— Gelininiz Rukıye hanfendi nezdinizde, fakat kerimei iffet vesimeniz Melâhat hanfendi buyurmamışlar, namizaçlar mı yoksa? Cenabı Hakkın inaye­ tiyle günü hulûl etsin, sultanı­ mın velime cemiyetinde kal­ burla su taşıyacağım.

Gelin hanıma da hitapta: — Mahdumu seniyeniz Vamık beğimizi demin gördüm, maşal­ lah koca yiğit oldu. Mülâzim u- rubası, sırma kordon, altm ma­ dalya delikanlıma ne yaraşıyor. Yaşmı bilmez miyim efendim, şimdi ya on dördünde, ya on beşindedir. Beş yıl evvel sünnet düğünlerinde bulunmuş, pilâv zerdesini tenavül etmiştim.

Herkes Çolak Ali beyin yâ­ renliklerini hiç yadırgamaz,

i çeyreği avucuna toka ederdi. Çolağm işgüzarlığı da vardı. A­ rabadan arabaya gizlice haber­ ler taşıyıp durur, kıskanç bey­ lerin karılan, kıskanç hanımla- n n kocaları şununla bununla aşnafişnadalar mı diye

kolculu-Yazan:

■■■■■

Muhtar ALUS |

ğu başarır, sıcağı sıcağma ye­ tiştirir, bahşişi haklardı.

Sarhoş Derviş de namlılar­ dandı. Başında arakıye, saçı sa­ kalına karışık, arkasında aba, tâkkeci kalıbı gibi enseli, göz akları kıpkızıl, nefesi buram buram rakı kokan bir ızbandut. Tekkede dervişliği filân yok, bilmem kimin hafiyesidir der­ lerdi.

(Dervişin gönlünü hoşedin bakalım!) diyerek âdeta zor­ bamsı tavırla arabaların yanı­ na dikilir, ne verilse bakmaz, cebine atar. Asıl zanaatını söy­ ledik: Ortalığı kolaçan, teces­ süs. Avrupadaki Jöntürklerle akrabalığı olanlara, sürgündeki menkûplarla ilişiği bulunanla­ ra kimler selâm veriyor, kolla­ mak.

Herif saray mensuplariyle senli benliydi. Meselâ hünkâr yaveri bir mahdum veya damat beye paldır küldür yanaşır, dobra dobra balta olur:

— Bana bir kalıp cigarası u­ zat aslan!

Ardından çıtlatır:

— Kokozum, dem parasını uç­ lan tosun!

Yarım okkalık rakı şişesi o­ muzdaş kuşağının gerisine so­ kulu. Zırt zırt kuytuca bir tara­ fa çömelir, yudum yudum dem­ lenir, çakı gibi dolaşırdı. Eğer fazla kafayı dumanlamışsa, ka­ labalık dağılırken bazan dedi­ ğim beylerden birinin faytonuna sellemehüsselâm atlar, yanma kurulup tepeye kadar beraber çıkar, orada mola veren araba­ ların arasında pala çalar, diva­ niyle birlikte Osmanbey veya Eftalopos gazinosu, yahut Vala- vani’nin Anadolu birahanesin­ de içmeğe giderdi.

Sulu, sırnaşık, (İnayet ola) dinlemez, (bpzuk param yok) di ye yeminler etsen bir türlü me­ ram anlamıyan Softa da Kâ­ ğıthanenin gediklisiydi.

Beyaz sarıklı, kaşlarının kıl­ ları göz kapaklarmı bürümüş, kapkara çember sakallı, karan­ lık ağızlı, fırlak çeneli, yusyu­ varlak, tıknaz bir yobazdı. Doğ­ ma büyüme, halis muhlis İs­ tanbullu. Bir zamanlar Topka- pı taraflarında bir caminin i­ mamı imiş, aksatanın yolunu bulmuş.

— On paacık, on paacık. Bu­ gün cuma, mübarek gün; ap- tesliyim, Allaha şükür oruçlu­ yum. Hulûsu kalble edeceğim dua indi Bâri’de müstecap ve makbul olur! nakaratiyie önü­ ne gelene, hattâ Beyoğlu yos­ ması kokonalara bile çam sakı­ zı gibi yapışırdı.

Meteliği sökül gitmez, 20 pa­ ra, 40 para versen çekilmez, yi­ ne musallat:

— Rabbim cümleninkini ba­ ğışlasın, tam yedi tane öksü­ züm var; fakirhanede aç ve bi- ilâç beni bekliyorlar.

Yüz buldu mu yanşak yanşak tutturur:

— Bir beyaz mecidiye sun sana şirinlik muskası vereyim, helâlin, yavuklun varsa sevgilin seni cennet hurisi, cennet gıl- manı gibi görsün!

Memnun, pişmiş kelle, sırıta sırıta:

— Kesene bereket. Göğsünde sakla, şayet tesirini görmezsen yüzüme tükür! diye yanından ayrıldığı erkeklerin, hanımların bu muskalardan aldıkları mu­ hakkaktı.

Rivayete göre topladığı para­ ların hiçbiri elinde kalmazmış. Sayısı hesab edilmiyecek kadar evlenmiş, karıları boşamış, bo­ şamış; hâlâ nikâhında üç ka­ dın varmış. Boşadıklarının Şe- hislâm kapısından kesilen na­ fakasına, mevcutların yiyeceği­ ne içeceğine para yetiştiremi- yormuş.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

The water extract of Anoectochilus formosanus Hayata showed a potent tumor inhibitory activity in BALB/c mice after subcutaneous transplantation of CT-26 murine colon cancer

Anahtar Kelimeler: Cari Açığın Sürdürülebilirliği, Fourier Birim Kök Testi, Fourier Eşbütünleşme Testi, Gelişmiş ve Gelişmekte Olan

[r]

Yirminci Kolordu Kumanda­ nı Ali Fuat Paşa ile vali ve­ kili Yahya Galip Bey, Heyeti Temsiliye’yi Dikmen sırtların, da Emirgölü cihetinde evvelâ

In patients with a recurrent history of anaphylaxis and elevated IgE levels without evident etiology, spontaneous hydatid cyst rupture should be considered, especially in

Değerleri davranışa ve tutumlarına yansıtmalarında daha etkili oldukları, izcilik faaliyetleri ile en çok, sevgi ve saygı, yardımseverlik, sorumluluk, milli manevi

Eski Şehir'deki Mısır Çarşısı saf Osmanlı İstanbul'udur, Balık Pazan ve Paris modelinde üstü cam kubeyle kaplı Çiçek Pazan ise yüzyıl başı kozmopolit

[r]