anlatmaz. Hep şairane sözler etmeye çalışır, şairane cümlelere bayılır. Şiirle nesri birbirinden ayırt etmez. Şair Ah met Hamdi şiirlerinde nasıl mecaz yük lü anlatım kullanıyorsa, nesirlerinde de aynı şeyi kullanmaya heves etmiştir. Bu beni rahatsız ettiği için hiç değinmeme yi yeğledim. .. .Alamadığım öteki yazar lar içinde çok sevdiklerim, beğendikle rim olduğu halde, devrin temsilcisi ol madıklarını düşünerek onları alma dım .” (Cumhuriyet Kitap, 13 Aralık 1990, Alpay Kabacaiı’nın sorularına ya nıt).
Oysa şiirsel anlatımlarına değindiği Yaşar Kemal’le Nezihe Meriç’i almış tır. Bundan da anlaşılıyor ki Cevdet Kudret, şiirselliği anlatımlarına yedi renlere değil, anlatımı “şairane” kalan lara karşıdır.
Türk yazınının gelişimini saptamada Cevdet Kudret’in büyük emekleri geç miştir. Bu eserinde de dönemlerin sını rını çiziyor; yazarları anlayışlarına göre kümelendiriyor. Yazdığı “Giriş", Tür kiye’nin laikleşmede geçirdiği aşamala rı göstermesi yönünden ilginç.
Tahir Alangu, Rauf Mutluay, Asım
Türk Edebiyatında H ikâye ve Roman
Cevdet Kudretin
değerli yapıtı
T ürk E debiyatında H ik âye ve Rom an 3 (C um huriyet Dönemi 1923-1959) / C evdet K udret
Türk yazının gelişimini saptamada büyük emeği geçen Cevdet Kudret.
Bezirci, Fethi Naci, Berna Moran, Ko nur Ertop, Hilmi Yavuz... hikâyemizi, özellikle romanımızı çeşitli açılardan değerlendirdiler; edebiyatımızın gelişi mini özgün kaynaklara dayanarak de
ğerlendirmede Cevdet Kudret nesnel ölçütler kullanmıştır. Elimizdeki 3’üncü ciltle tamamlandığını belirttiği Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1859-1959) bunun kanıtıdır.
İnkılâp K itabeyi / İst. 1990 / 485 s .
ADNAN BİNYAZAR
B
Bir süre önce ölen Cevdet Kudret’in “Türk Edebiyatın da Hikâye ve roman” adlı ki tabı, yazarın daha önce ya yımladıklarının üçüncüsü oluyor. İlk cilt 1965 yılında yayımlan dığına göre bu eser, yirmi altı yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Eserde, başlan gıcından günümüze, hikâye ve romanı mızın yüzyıllık (1859-1959) serüveni ele alınmış.Cevdet Kudret’in bilimsel çalışmala rından söz ederken, şu üç nokta üze rinde özellikle durulmalıdır: Temel kaynağa inmek; dönemin toplumsal, kültürel, politik gelişmeleriyle sanatsal gelişmeleri arasındaki bağlantıyı kur mak; yazar ve eserlerin tek tek ya da topluca sınırlarını belirlemek... Buna, eserlerdeki dilsel gelişmeyi ayrıntısına değin izlemeyi de katabilirsiniz. Cev det Kudret, edebiyat eserinin bir dil ürünü olduğunu duyumsatıp, yerine göre her sözcüğü, her tümceyi değer lendirerek sonuçlara varır. Yazar ya da eser hakkındaki kesin yargısında temel birim “diT’dir. Bunu ölçü tuttuğu için birçok yazarın bozuk, anlamsal bütün lükten yoksun tümcelerini sıralamak tan kaçınmaz.
Cevdet Kudret, aralarında Sabahat tin Ali, Sait Faik, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Oktay Akbal ve Fakir Baykurt’un da bulunduğu on ye di yazarı değerlendirmiş bu ciltte. Bu yazarları seçmesindeki temel ölçü ise, o yazarın “dönemi temsil etmesi”dir. “Dönemini temsil ettiği” kanısına var dığı bir yazarı ele almışsa, ona yakın ya da kendi yazınsal anlayışının dışında kalan bir başkası üzerinde durmamış, ancak onların adlarını vermekle yetin miştir. Ölçüsünün ne olduğu şu yargı larından anlaşılmaktadır: “Benim anla yışıma göre hikâye ve romanm şairane- likte'n uzak olması gerekir. Oysa Ah met Hamdi gerek nesirlerinde, gerek romanlarında şöyle düz bir anlatımla
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 134
Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5 1 6 6 ? 1 0 0 6 *