• Sonuç bulunamadı

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

~A~•....!tJ"-:.·•....!T~ü!.!..rk~i~ya!!.!tc..!:A~r.!!a.2..!ştc!..!.lr..!!m~aC!..!la~r.!....1E~n~s~ti~tiı""·s",ü-"D",,c"-Jrg~i~si....:s~a'-1.yı:...l~4~E~rz::.::,u!.!..ru::.:m:::..::2.:::;OO~O:....-

---=-63-OSMANLı DÖNEMİNDE GELENEKSEL

TÜRKTİYATROSUNUNGENEL GÖRÜNÜMÜ'

Dr. Dilaver DÜZGÜN"

tılı anlamdaki modem tiyatronun dışında kalan, Türk toplumunun elenekselyapısı içinde ortaya çıkarakbu temel üzerinde süreklilik arz eden gösterim türlerinin tümü "geleneksel Türk tiyatrosu" terimiyle karşılanınaktadır. Araştırmacıların başlangıçta "Türk temaşası" olarak adlandırdıklarıbu sanat dalı, özellikle alanınotoritesi konumundaki Metin And'ın kullanımıylabirlikte "geleneksel Türk tiyatrosu" biçiminde yaygınlık kazanmıştır. Ancak, "halk tiyatrosu", "seyirlik halk oyunları" ve "Türk seyirlik sanatları" biçimindekikullanımlarada rastlamak mümkündür.

Geleneksel Türk tiyatrosu üzerinde araştırma yapanlar, genellikle bunu "köylü tiyatrosu" ve "halk tiyatrosu" olmak üzere iki ayrı grup halinde incelemek eğilimindedirler. Birincisiyle köylerde sergilenen dramatik gösteriler, diğeriyle de şehirlerdeki dramatik oyunlarla sihirbazlık, hokkabazlıkgibi el becerisine dayanan gösteriler amaçlanınaktadır. Köy tiyatrosunda ritüellerin uzantısı olarak törensel nitelik öne çıkar ve bir takvim geleneği içinde anlam kazanır. Eski oyunların değiştirilmişbiçimi ile güncelkonuları işleyenyeni oyunlar davardır.Halk tiyatrosu iseşehirlerde aydın ve entelektüel kesimindışındakalan halktabakasının geliştirdiği ve sürdürdüğü bir gelenektir. Bu geleneği köylü tiyatrosundan ayıran en önemli özellik, ritüellere dayananişlevlerinin olmayışıdır. Ayrıcaoyuncular. belli bireğitim almış olan profesyonel sanatçılardır. Bu gelenek, saraya yakın çevrelerin tiyatro anlayışıüzerinde de etkiliolmuştur.

Millet olarak Orta Asya'dan getirdiğimiz ırki unsurlarla İslam medeniyeti çerçevesi içindebenimsediğimizsanatsaldeğerlerinAnadolucoğrafyasındakiterkibi sonucunda ortayaçıkanbu oyunlardaOsmanlı yaşam tarzınınetkileriaçıkçagörülür. Anadolu'nun diğer bölgelerinde de rastlanan, ancak İstanbul merkezli bir içerikle gelişmesini sürdüren meddahıık, karagöz ve ortaoyunu gibi dramatik tezahürler Tanzimat'tan sorıra gelişen modern tiyatronun yaygınlaşması ile birlikte etkisini giderekazaltmıştır.

• Bu makale 15 Ekim1999tarihindeyapılan "Osmanlı 'nın 700. Yılı Kutlamaları A. V. Fen Edebiyat Fakültesi, OsmanlıDönemi Kültürü"isimli panelde bildiri olaraksunulmuştur. •• Atatürk Üniversitesi Fen EdebiyatFak.Türk Dili veEdebiyatı Bölümü

ögrto

Üyesi.

(2)

-64-D. Dilzgün:OsmanlıDöneminde Geleneksel Türk Tiyatrosunun Genel Görünümü

Meddahlıklailgili ilk ciddi çalışmayı kaleme almış olan Fuat Köprülü, bu geleneğin Türk toplumunda iki kaynaktangeliştiğine dikkat çekmişı, konuyla ilgili

en kapsamlı çalışmanın sahibi Özdemir Nutku da aynı tezi ayrıntılı bir biçimde

işlemiştir? Bunların ilki, Orta Asya kökenlidir. Orta Asya'daki Türk boylarında hikaye geleneği, anlatmaktan çok canlandırmaya yakındı. şamanlar,halka iyi vakit geçirten sanatçı konumundaydılar. Orta Asya'daki şamanlık, çeşitli Türk toplumlarında mimikle anlatına sanatını getiren bir özelliği ortaya çıkarmıştır. Sonradan Türk meddahıarı da bu mimikle anlatına ve hareketlerle canlandırma özelliğinikendi karakterlerine uygun bir biçimdegeliştirmişlerdir.Dinselniteliği ön plana çıkan diğer kaynak ise İslam küıtürüdür. Başlangıçta Hz. Muhammed'i ve ailesini övenlere meddah denilirken daha sonra her türden kahramanlıkhikayelerini anlatanlara kıssahan, meddah adları verildi. Selçuklu sarayında kaside ve gazel yazan şairlerden tamamen farklı birtakım ozanların, nedim ve mukalliderin bulunduğu biliniyor. Osmanlının ilk dönemlerinde de sarayda, yaptıkları işin ayrıntılarıile icra ettiklerisanatınnitelikleri vemeddahlık sanatıile olan ilgileri tam olarak anlaşılmamaklabirlikte nedim, meddah, kıssahan, mukallit adlarıyla anılan

birtakım sanatçılar vard!.3 Pertev Naili Boratav'ın belirttiği gibi XVI. yüzyıl için kesin bir şey söyleyemesek bile XVII.-XIX. yüzyıllarda meddahıık, "taklit ve temsil" yönünü geliştirmiş ve anlatıdan gösteriye, seyirlik bir sanata dönüşme

eğilimini gitgide güçlendirmiş,4 tek bir kişinin, anlattığı öyküyü oynama biçimini almıştır. Saray çevresinde ve İstanbul'un çeşitli semtlerinde aktif olarak sanatlarını icra eden meddahıarın yanı sıra Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde de meddahıarın

bulunduğu biliniyor. Evliya Çelebi, İstanbul, Erzurum, Malatya ve Bursa'da,

kahvelerde, mesirelerde ve büyüklerinkonaklarında sanatlarını İcra eden

meddah-kıssahanlardan birçoğunun adlarını sayar ve o dönemde İstanbul'daki meddahıarın

sayısını80 olarak gösterir.s

Asya kökenli olduğu tahmin edilen gölge oyununun Anadolu'ya ne zaman girdiğive oyurıun iki baş kişisiKaragöz ile Hacivat'ın yaşamış gerçek kişiler olup olmadığı konusunda çeşitli görüşler söz konusudur. Bu karışıklığın nedenlerinden biri karagözcüler ve halk arasında yaygınlık kazanan, ancak gerçekliği kanıtlanamayan rivayetler, diğeri Evliya Çelebi'nin verdiği bilgiler, üçüncüsü ise eski kaynaklarda yer alan "kogurcak, kavurcak, kabarcuk" kelimeleri ile ilgili farklı yorumlardır. Bu konudaki araştırmalarauzunyıllarını vermiş olan Metin And, daha önce ileri sürülen tüm görüşleri ayrıntılarıylaince1eyip dikkatlice eleştirerek gölge oyununun, Yavuz Sultan Selim'inMısır'ı aldığı 1517yılındaCize'deseyrettiğioyunu beğenip Mısırlı gölge oyunu ustasını İstanbul'a götürmesinden sonra Türkiye'ye

iM. Fuad Köprülü, EdebiyatAraştırmaları-I, İstanbul 1989,s.360-412. 2Özdemir Nutku,Meddahıık ve Meddah Hikayeleri, Ankara1997,s. 18. 3Köprülü, a.g.e., s.374.

4Pertev Naili Boratav, 100Soruda Türk Halkedebiyatı, İstanbul 1988,s.186.

5 Evliya Çelebi Muhammet Zllli İbni Derviş, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, c.I, (neşreden:

(3)

----"A!.:..~Ü:.:...~T-"iir,-"ki",'y,-"a,,-tA"""",ra!.2s-"tır,-,-m",,a~la~r..!..1~En,""s'""ti~tü!-"s....ü"",D""er...g,-,=is,,--i-"-sa"-'y'-'-I-"14"---"E"--rz"'u...r....,um"'--"2"'OO'-"O'--

--"-65-girdiği sonucunaulaşmıştır.6Günümüzde en fazla kabul görengörüş budur. Gölge

oyunu özellikle XVII. yüzyıldan sonra Türkiye'de çok yaygınlaşmış, padişah çocuklarının doğumu, sünnet olması, evlenmesi münasebetiyle düzenlenen genel şenliklerde, ayrıcaramazanlarda kahvehanelerde ve konaklardaoynatılmıştır. Gölge oyunu XIX. yüzyılda kısaca "hayaloyunu" diye anılmaya başlanmış, bu oyunu sergileyen sanatçılara da "hayali" denilmiştir. XX. yüzyılın başlarında ise tümüyle ortadan kalkma eğilimine girmiştir. Macar türkoloğu İgnaczKunos, 1885 yılında İskanbul'dan derlediği birkaç karagöz oyununuyayımlar. Ancak i924yılındatekrar geldiği İstanbul'daki karagözle ilgili izlenimlerini şöyle ifade eder: "Bu sene İstanbul'da bulunduğum vakit karagözoyunlarınıher ne kadar arayıp taradırnsada hiç birini bulamadım. Karagöz'ün yerini sinemalar, bir de Fransız komedileri aldı. Hamdolsun ki kırk yıl önceki zamanlarda bu oyunları toplayıp kaybolmak tehlikesindenkurtarabıldım.,,7

Ortaoyunununkaynağı ve adı ile ilgili çeşitli görüşler vardır. Bunlardan en yaygını, oyunun ortada, halk arasında oynandığından bu adı aldığı yolundadır. Bununyanı sıra yalnızca yer açısından değil, oynandığı zaman bakımından da bu adın verilmiş olabileceği, başkagösterilerarasına konulmuş oyun anlamına geldiği de savunulur. Ortaoyununun Comedia deli 'arte'ye benzerliğinden yola çıkarak İtalya'dan Venedik ve Cenevizliler yoluyla geldiğini, Türkiye'de buna Arte oyunu denildiğini ve bunun giderek ortaoyununa dönüştügünü öne süren kaynaklar da

vardır. XV. ve XVI. yüzyıllarda İspanya ve Portekiz'den gelen yahudilerin

İstanbul'da auto adıyla sergiledikleri oyunları kaynak gösterenler yanında

ortaoyunuyla yeniçeri ortaları arasında ilişki kuran araştırmacılara da rastlanmaktadır. Bunlar, yeniçeriortalarındabu tür oyunlar sergileyentoplulukların

bulunmasınedeniyle oyunun ortaoyunuadını aldığınıileri sürerler.sAraştırmacıların büyük birkısmıortaoyununun XIX.yüzyılda ortaya çıktığını belirtirler. Oysa aynı nitelikte oyunlar XVI. ve XVII. yüzyıllardakoloyunu, meydan oyunu, taklit oyunu vb. adlarla sergilenmekteydi. Ortaoyunu, bu oyunlara XIX. yüzyılda kesin biçimini aldıktan sonra verilen isimdir. Ortaoyunu, daha çok İstanbul ve çevresinde sergilenen bir oyun türüydü.Yazın açıkyerlerde,kışın kıraathaneve hanlarda temsil edilirdi. İstanbul'da çok sayıda ortaoyunu kolu vardı. Ortaoyununu meydanda oynamakzorunluluğu gereğinceyazaylarında açıktakurulan geniş oyun yerlerinde oynandığı ve bu nedenle halkın rağbet ettiği mesirelerin tercih edildiği biliniyor. XIX. yüzyılda karagöz gibi ortaoyunu da ahlaka aykırı söz ve davranışlara yer verdiğigerekçesiyletartışmakonusu oldu.Tartışmaların odaknoktasını oyuncuların konuşmalarındaçokça yer verdikleri küfilrler veaçık saçık sözcükleroluşturuyordu. Bazıyazarlar butüroyunlarmyasaklamnasını, bazılarıdayazıya aktarılıp sansürden geçirilmesini istiyorlardı. Kimileri ise ortaoyununun ıslah edilerek oynanmasından

6Metin And, Dünyada ve Bizde Gölge Oyunu, Ankara 1977, s. 250-251.

7İgnaczKunos, Türk HalkEdebiyatı,(Haz. Tuncer Gülensoy),İstanbul1978, s. 67.

8Metin And, Geleneksel Türk Tiyatrosu-Köylü ve Halk Tiyatrosu Gelenekeri, İstanbul 1985,

(4)

-66-D. Düzgün:OsmanlıDöneminde Geleneksel Türk Tiyatrosunun Genel Görünümü

yanaydı.Geleneksel biçimiyle ortaoyununu savunanların azınlıkta kalması yanında çağdaş tiyatronun gelişim süreci de ortaoyununun eski önemini ve izleyicisini yitirmesine neden oldu.

Türk seyirlik sanatlarınınen eskilerinden biri olan kukla, konuşmalarını ve ses taklitlerini tek bir sanatçının üzerine aldığı ve kişileri temsil eden bebeklerle oynatlığı bir oyundur. Araştırmalar sonunda kuklanın Anadolu'ya Orta Asya Türklerince getirildiğini kanıtlamıştır. Orta Asya'da kuklayı karşılamak üzere kavurcak, kabareuk, korçak veçadırhayal terimleri mevcuttu. Bu terimlerbazıTürk boylarındabugün de kullanılmaktadır. XVI. yüzyılakadar kukla ve gölge oyununun aynı terimlerle karşılanması bu iki oyunun birbirine karıştırılmasına yol açmıştır. XVI.yüzyıldaTürkiye'de gölge oyunu üzerine bilgilerin birdenartmasıve kukla için kullanılan "hayal" i gölge oyunundan ayırmak için hayal-i zıll veya zıll-ı hayal terimlerinin kullanılmaya başlaması bu terim karışıklığına bir ölçüde çözüm getirmiştir. Batılılaşma hareketinin bir uzantısı olarak XVIII. yüzyılda batı kuklasınınTürkiye'ye girdiğigörülür. Öteki gelenekseloyunlar gibi kukla da XIX. yüzyılınsonundanbaşlayarakeski önemini yitirmiştir.Günümüzdekişisel çabalarla kuklacılık canlandırılmaya çalışılmaktadır.Anadolu'nun bazı bölgelerinde oynanan bebek veyağmurgelinioyunlarındada ilkel biçimiyle bir kukla söz konusudur.

Köy seyirlik oyunları, daha çok köy çevrelerinde, yılın belirli günlerindeki bazı törenlerle düğünlerde ve genellikle kış aylarında düzenlenen sıra gecelerinde sergilenir. Oyunların bir kısmı köken bakımından eski kutsal törenlere ve ritiere dayanır. Bazı oyunların belirli bir zamanda, belirli bir biçimde ve bolluk, bereket getirmesi ümidiyle sunulmasını dikkate alan Metin And, oyunların büyük bir kısmının bolluk töreni kalıntısı olduğunu savunur.9 Kırsal kesimde varlığını sürdürerekİstanbuletkisinden ve imparatorluk damgasındanoldukça uzak kalabilen köy seyirlikoyunlarıise yine bu çerçevenin dışındakalamaz. "Osmanlı'datiyatro ve gösterim etkinlikleriningelişiminiizlerkenkırsal törenseloyunlarınbu gelişime bir artalanoluşturduğunuda fark ederiz. Karagöz, meddah gibi halkeğlencelerizaman zaman bu art alandan beslenerek, zenginleşerek varlıklarını sürdürürler."LO Bunu somut örneklerle açıklayan Sevinç Sokullu karagöz oyunlarında yer alan ölüp dirilme, kız kaçırmave hayvan motiflerinin köy seyirlikoyunlarından geçtiğiniiddia eder.ı1

Tuluat ise Tanzimat sonrasında geleneksel tiyatro -özellikle ortaoyunu- ile batılı anlamdaki tiyatronun kaynaşmasından oluşanbir tür olarak karşımıza çıkar. Araştırmacılar,Güllü Agop'un 1870 yılındasaraydanaldığıbelli bir metne dayanan oyun oynama tekelinin ardından öteki oyun topluluklarının metinsiz oyun

9Metin And. 100 Soruda Türk Tiyatrosu Tarihi,İstanbul 1970, s. 20.

10AyşinCandan, "KöyMeydanından Tiyatroya", Hürriyet Gösteri,sayı:212,

Temmuz-Ağustos 1999, s. 70.

(5)

-....!.A~•....!iJ"-:.·'2T~ü~rk~i-,-,ya!!.!t,-"A"-r.!!.aşl!.!t!.:-lr"",m!.!!a",""la"-rl,-,E~n::.:ıs""ti",,tU,,,s~Ü -"D",er,...g",is...i-"s...ay,ı..:I--'I.;,.4...E...r""z-"'ur....,u"'m""2"'O'-"O"'-O

-67-sergilerneye yönelmesi olayını bu türünbaşlangıcı olarak kabul ederler.ıı Önceleri Kavuklu Hamdi'nin Aksaray'da oyunlar sergileyen Zuhuri Kolu ilebaşlayanbuakım giderekyaygınlaştıve zamanla ünlü temsilcileriniyetiştirdi. Tuluat, yanidoğaçlama oyun ortaya koyma, geleneksel Türk tiyatrosunun bütündallarındagenel bir özellik olarak bilinmekle birlikte başlı başına bir tür halinde ortaya çıkarak sahnede sergilenen bir oyun haline gelmesi, bu dönemlere rastlar. Yerine göre ya ortaoyunu A vrupatarzıtiyatrodanbirşeyler alıyor,ya da bu tiyatro türü ortaoyununun halkça tutulan yöntem ve konularından yararlanarak seyircilerine kendini sevdirmeye çalışıyordu. Kavuklu Hamdi, Kel Hasan, Naşitgibi sanatçılarınhem tuluat aktörü, hem de ortaoyunu sanatçısı olmaları, sadece ortaoyununun önemini yitirmesiyle açıklanamaz. Bu olgu, iki oyun türünün yakınlıklarını, birinden ötekine geçmenin kolayolabildiğinide kanıtlar. Tuluat, eski büyükustaları ölüp gittikten sonra kendi geleneğini sürdürmekten tümüyle vaz geçmiş sayılmaz. Anadolu şehir ve kasabalarını dolaşan çeşitli topluluklar eskisi kadar çok olmamakla birlikte hala yaşamaktadırlar.Türksinernesıda tuluattan pek çok ögeleralmıştır.

Osmanlı toplum hayatı içinde etkin bir biçimde yer alan ve bir olay veya olaylar dizisinin canlandırıldığı dramatik oyunlardan başka, zaman zaman bu dramatikoyunlarınbir bölümünüoluşturan,yahutbağımsızolarak sunulan gösteriler de vardı. Bu gösterileri sunan sanatçıları canbazlar, gözbağcılar, dansçılar, güç gösterisi veya denge sanatçıları, hayvanlarla gösteriler yapanlar, tulumcular, savaş

oyuncuları biçiminde özetlemek mükündür. Özellikle bir gözbağcılık türü olan hokkabazlık, sözlü ve söyleşmeli bir nitelik arz ediyordu. Asıl işi dans etmek olan çengiler ve köçekler de yer yer daramatik nitelikte gösterilersergıiyorlardı. Bu tür gösterilerçoğunlukla şenliklerdesergilenirdi. Doğum, evlemne, sünnet, yabancıbir konuğun karşılanması, zafer sonrası kutlama gibi nedenlerle saray tarafından organize edilenşenliklerdebu gösterim türlerinin tümüne rastlamak mümkündü.

Metin And, Osmanlı döneminde varlığını sürdüren geleneksel türk tiyatrosu türlerininetkileşimhalindeoldukları sosyal çevreleri vekurumları dört grup halinde inceiemiştir:l3

ı.Saray ve çevresi:Osmanlı sarayındagörevli nedim ve musahiplerdenbaşka meddah, hokkabaz ve karagözcüler de bulunurdu. Bunlar saray çevresininihtiyaçları doğrultusunda hizmet verirlerdi. XVIII. yüzyıldan sonra ise bir kurumlaşmaya gidilerek saray tiyatroları kurulmaya başlandı. Abdülmecit'in Dolmabahçe Sarayı'nda,II. Abdülhamit'inYıldız Sarayı'nda tiyatroları vardı.

Saray ve çevresinde ortaya çıkandramatik etkinliklerden birkısmıdaçeşitli vesilelel'le düzenlenen şenliklerde sergilenirdi. şehzadelerin sünneti, saray evlenmeleri, doğum, bir yabancı konuğun gelişi, tahta geçme, bir savaşın

lıMetin And, TiyatroKılavuzu, İstanbul 1973, s. 422-423.

13 Metin And, Geleneksel Türk Tiyatrosu-Köylü ve Halk Tiyatrosu Gelenekeri, İstanbul

(6)

-68-D. Düzgün:OsmanlıDöneminde Geleneksel Türk Tiyatrosunun Genel Görünümü

kazanılmasıgibi vesilelerle düzenlenen şenliklerde uzun bir olay örgüsüne sahip oyunlardan ziyade içinde dramatik unsurları barındıran çeşitli gösteriler yer alırdı. Karagöz, ortaoyunu gibioyuncuların oluşturdugugruplar da geçidekatılırlardı.

2. Esnaftoplulukları: Çeşitli esnaftopluluklarınıniçinde birtakım seyirlik oyunları sergileyenler bulundugu gibi seyirlik oyunları meslek haline getirmiş kişilerin de toplulukları, bugünkil anlamıyla demek, meslek odası gibi kuruluşları vardı. Oyuncuların oluşturdukları topluluklar genellikle "kol" adıyla anılıyorlardı. Diğeresnaftopluluklarındaoldugu gibi oyuncukolbaşıyönetiminde bir araya gelen oyuncu topluluklarında da belirli geleneklere ve törelere uyulması gerekiyordu. Özellikle çırakhktan ustalığa geçiş aşamalarında uygulanan "şed baglama" veya "peştemal bağlama"törenlerininyakındönemlerdeki ortaoyunu ve tuluatoyuncuları arasında da uygulandıgı biliniyor. Kollar, gündelik hayatta çeşitli sanatsal etkinliklere katıldıkları gibi genel şenliklerde de geçit alayına katılırlardı. Ayrıca diger esnafteşekküllerideşenliklerde dramatik gösterilersunarlardı.

3. Asker ocakları: Yeniçerilerin arasından seyirlik sanatlarla ugraşanlar yetiştigi gibi yeniçerilerin şenliklerdeki gösterilere yaptıkları katkılar da asker ocaklarınıngeleneksel tiyatro ileyakın ilişkisiniortayakoymaktadır.

4. Dini-tasavvufi çevreler: Çeşitlidini gruplara ve tasavvufi çevrelere mensup insanlar da şenliklerde hünerlerini, rakslanuı gösteriyorIardı. Bedenlerine şişler, demirler sokan tarikat mensuplarının yanı sıra döne döne rakseden tasbazlara da restlamak mümkündü. Ayrıca tarikat mensupları arasında seyirlik oyunlardan bazılarınıicra edenkişilermevcuttu.

Geleneksel Türk tiyatrosukapsamındaelealınan oyunlarıbir bütün olarak ele aldığımızdabuoyunlarınkökenleri veoluşumdönemlerindeki nitelikleribakımından birbirleriye iç içe oldugu görülür.şartların degişmesive toplumunfarklıkesimlerinin ilgisi dogrultusunda ayrı ayrı gelişme çizgisi izledikleri ve ancak son tekilmül noktasındabirbirlerinden tamamenayrıldıkları anlaşılır.Hatta bu türlerin birbirinden ayrıştıklarıdönemlerde dahi aynı sanatçınuı birden fazla türü başarıyla sergiledigi görülür. Örneğin "XıX. yüzyıl meddahıarı çok yönlüydüler. Bir yandan meddahlık yapar, öbür yandan ortaoyununda belli tipleri canlandırır, başkabir yerde karagöz oynatırlardı. Bunların kimi bu yeteneklerini günlilk yaşamda da sürdürürlerdi".14

"Selim III ve bilhassa Mahmud II devirlerinde Enderun'da birçok mukaliidier ve mudhikler yetişmişti; bunlar hükümdarın huzurunda birbirleriyle latife ederler, hikayeler söylerler, taklitler yaparlar, karagöz oynatırlar, hatta hep beraber ortaoyunu dahi tertip ederlerdi.İçlerinden bazısıdaha ziyade hayalcilikle,bazılarıda meddahlıkla şöhret olmakla beraber, aynı adamlar, birbirlerinden hemen hemen farksızolan bu muhtelifsanatlarıicra etmekte idiler".ı5

14 Özdemir Nutku,Meddahlıkve Meddah Hikayeleri, Ankaraı997, s. 35.

(7)

---,A,"",~Ü,-,-.-",T....ü,-,rki,,-'y""a....t ""A....,ra,...s...lır...m...a....la...r-'-ı""E~ns...ti~tü""s....ü...D;.>:,er...g",is....i -"s...ay...I ....14"---"E....rz""u...r-"'um"'-"2""OO""O'--

--=-69-Kayna~ıçok eski dinsel törenlere dayanan ve bugün devarlığını sürdüren köy seyirlikoyunlarının dışındakidramatik gösterilerfarklıkaynaklardan beslenmelerine rağmen Osmanlı toplumyapısı içinde şekillenmiş ve asıl etkinliklerini XVII.-XIX. yüzyıllar arasında sürdürmüşlerdir. Tanzimata kadar bütünüyle, tanzimattan Cumhuriyet'e kadar geçen süre içindekısmen Osmanlıtoplumunun tiyatro ihtiyacını karşılamışlardır,Türk toplumunun batılı anlamdaki modem tiyatro ile tanışması, değişen yaşam koşulları ve ortaya çıkan teknolojik gelişmelere bağlı olarak geleneksel Türk tiyatrosuna ilginin giderek azaldığı, hatta kaybolduğu gözlemlenmektedir. BueğiliminTanzimat'labaşladığınıve XX, yüzyılın başlarında hızlandığını dikkate alırsak anılan sahne sanatlarının ortadan kalkması ile Osmanlı irnparatorlu~unun sona ermesi arasında bir paralellik olduğu görülür, Günümüzde isekırsalkesimdevarlığınıaz da olsa sürdürebilen köy seyirlikoyunlarının dışındaki dramatik tezahürler bütünüyle ortadankalkmıştır.Buoyunları yaşatmagayreti içnde olan birkaç kurum vesanatçı, geleneğibir nostalji halinde yürütmektedirler. Değişen şartların doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gereken bu durum karşısında oyunları orijinal biçimiyleyaşatmanın güçlüğü,hatta olanaksızlığı ortadadır. Bugün yapılacak iş, tarihe malolmuş bu oyunların temel esprilerinden, dil ve ifade mantığından yararlanarak elde edilecek malzemeyi çağdaş gösterim sanatlarında kullanmaktan ibarettir. Gerçek anlamda ulusal bir tiyatronunkurulmasıda ancak bu yolla mümkün olabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konfe- ranslarda tropikal mimarlık, bir dizi iklime duyarlı tasarım uygulaması olarak tanım- lanmış ve mimarlar tropik bölgelere uygun, basit, ekonomik, etkili ve yerel

Sp-a Sitting area port side width Ss- a Sitting area starboard side width Sp-b Sitting area port side Ss- b Sitting area starboard side Sp-c Sitting area port side Ss- c Sitting

Taşınabilir kültür varlıkları için ağırlıklı olarak, arkeolojik kazı ve araştırmalara dayanan arkeolojik eserlerin korunması ve müzecilik hareketi ile daha geç

Sakarya İli Geyve İlçesi Geleneksel Konut Mimarisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,

Tasarlanan mekân için ortalama günışığı faktörü bilgisi ile belirlenen yapay aydın- latma kapalılık oranı, o mekân için gerekli aydınlık düzeyinin değerine

Şekil 1’de görüldüğü gibi otomatik bina yönetmelik uygunluk kontrol sistemlerinin uygulanması için temel gereklilik, nesne tabanlı BIM modellerinin ACCC için gerekli

yüzyıl başlarının modernist ve ulusal idealleri doğrultusunda şekillenen mekân pratiklerinin doğal bir sonucu olarak kent- sel ölçekte tanımlı bir alan şeklinde ortaya

ağaç payanda, sonra ağaç poligon kilit, koruyucu dolgu tahkimat: içi taş doldurulmuş ağaç domuz damlan, deneme uzunluğu 26 m, tahkimat başan­ lı olmamıştır (Şekil 8).