TÜRKİYE, AZERBAYC
i
S'^^^'S'&S' jj^ijirf -S- '&/r%^*^"^>'3# ■«£& if ?* 0 piş* j§IZ »’-^i. ,[ ’ |
1 ■:- ■>|* Ji£ , t , y y-”-- ^&!RaB>-1 E p B ^ ^ H B aaSılB Üjr.V w i -*. --i-r.^ '*'-&-■ _. ^ _ i ^ i f l '
Türk dünyasının coğrafî genişliği ve kültürel zen ginliği her alanda olduğu gibi halk şiiri alanında da "ilk kaynak" veya "varyant" araştırmalarını hem gerekli kılmakta hem de zorlaştırmaktadır, örtak bir hayatın yaşandığı ilk devirlerden ve ortak hayatın yaşandığı •coğrafyadan başlayarak bütün Türk boylarını, tarihi devirleri gözeterek araştırmak ilmî bir zaruret olduğu kadar sağlıklı sonuçlara ulaşmak için de asgarî şartlar? dan birini oluşturmaktadır.
Türkiye'de halk şiiri üzerine çalışmaların başlama sıyla birlikte ortaya çıkan bir ç.ok problemin çözüleme miş olmasının veya eksik veya yanlış Bonuçlara ulaşıl mış olmasının altında yatan sebeplerden biri "bütün" ün görülememeğidir. timi araştırmaların önündeki fizikî veya siyasî bir çok engel bügiln büyük ölçüde aşıl mıştır. Bugün, Türk dünyası ile ilmi iletişim kurmak daha kolây ve mümkün hale gelmiştir.
Günümüzde Türk halk- şiirinin önemli problemle rinden birini "tür" ve "şekil" kavramları ve burta bağlı terim ve tarif konusu meydana getirmektedir. Halk şii rinin terrtıinûlcği problemleri'arasmda önemli bir yere sahip olan bu konu üzerinde Ur çok araştırıcımız tara fından durulmuş ve/birtakım sonuçlara varılmıştır. Ayn bir araştırma konusu olan bu mesele üzerinde bu rada duramayacak konumuzla ilgili olarak, tür ve şekil kavramlarından neler anlaşılması gerektiğine dair dü şüncelerimizi ifâde edeceğiz.(l)
Türkiye'de halk şiirinin tür ve şekil meselelerine temas eden yazılarda ve bu konulu değerlendiren ki taplarda Prof. Fıiad Köprülüden başlayarak günümü ze kadar gelen ve çoğu birbirinin tekrarı olan tarifler bulunmaktadır ki tebliğ konumuz olan varsağı için de bu tesbitin 'geçerli olduğunu söylemeliyiz.
Başlangıçta Köprülü'mn varsağıların niteliğini an lamaya yönelik tarif denemeleri® sonra gelen araştırı cılar tarafından tam ye mükemmel-tarifler gibi değer * 31 M ay ıs-2 H azira n 1995 ta rih le rin d e Ç an a k k ale 18
M art Ü niversitesi tarafından düzenlenen " K a rtla ş tırm a lı E de b iy at A raştırm aları S em p o z y u m u n d a tebliğ ed il m iştir.
lendirilerek tekrar edilmiştir. Böylece lise dere kitapları na kadar yansıyan şu tarif ortaya çıkmıştır: "Toros- lar'da yaşayan Varaak Tttrkleri'nin ezgilerinden doğ muş şeklen koşmaya benzeyen,, hecenin sekizli kalıbıy la söylenen -ki bazen on bir heceli de olabilir- "bre, hey, behe, gidi" gibi ifadelerle başlayan, yiğitçe bir eda taşı yan, üç, dört veya beş dörtlükten meydana gelen -ki az sayıda varsağı da dörtlük sayısı daha fazla olabilin es kiden türkü karşılığı olarak kullanılan ve Azerbay can'da da tanınan halk şiiri türü veya şeklidir."{3)
Yeteri kadar araştırma yapılmadan ve az sayıda varsağı örneğinden hareket edilerek ulaşılan bu tarif, Türkiye sahasındaki kaynakların araştırılmasıyla lâle geçerliliğini yitirmiştir. Bu konuda Prof. Dr. Şükrü El çini) ve Prof. Dr. Umay Günay'ın(6) araştırma ve de ğerlendirmelerine bakmak yeterli olacaktır sanıyorum.
Köprülü'nün ilk önce 1915 yılında Milli Tetebbular dergisinde yayınladığı ve daha sonra Edebiyat Araştır maları adlı eserine aldığı âşık edebiyatının menşe ve te kamülü hakkındaki önemli makalesinde "varsağı, Ş&rk ve Garp Türklerinde yetişen halk şairleri arasın da pek meşhur ve umumileşmiş bir nazım şeklfdir gö rüşünü belirtmesine(6) ve Hikmet Dizdaroğlu'nun Halk Şiirinde Türler adlı makalesinde "Varsağı sözcü ğü, eski kaynaklarda türkü sözcüğü ile anlamdaş ola rak kullanılmıştır, Anadolu'da ve Azerbaycan'da çok il gi görmüş, bir çok steşairieri varsağı biçiminde şiirler düzmüşlerdir"(7) şeklindeki açıklamasına rağmen, Türkiye dışındaki Türklerin arasında yaşayan bilgiler 'bu konuda araştırma yapanlar tarafından değerlendi
rilmemiştir. '
Yukarıda da ifade edildiği üzere; Türkiye'de yapı lan tarifler varsağıyı Anadolu'ya ve özellikle Toroslar’da yaşayan Vareak/Fanak oyfnağına ait ezgilerden kay naklanmış olarak gösterirken, başta Azerbaycan olmak üzere Türkiye dışındaki bilgilere müracaat edilmemiş
tir. ,
Âşıklık geleneğinin tekamülü bakımından Anado lu ile tamamen aynı çizgiyi takip eden Azerbaycan'da yayınlanan kitaplarda varsağı konusuna şü şekilde te mas edilmektedir;
Vagıf Veliyev, "Azerbaycan Folkloru” adlı elerinde varsağıdan |U şekÜde söz açmaktadır: "Yeri.gelmişken .gayd etmek isteyirik ki, edebiyat? ün aslığımızda hak kında mÜl ahize ve mübahizeler devam eden varsağı lar, ayrıca şe’r şekli deyildüygoşmanm bir formasıdır. Belke de hemin havalar tekrar mısralar âzerinde gu- rulduğuna göre, onu yarada^ fabtienin adı ile (bayatı- 1 lar kimi} onlara "vanagf demişler"(8) Veliyev'in görü şüne göre varsağılar, Türkiye sahasında ban araştırıcı lar tarafından "koşma-şarta"(9) olarak da adlandinlan dördüncü mısraları aynen tekrarlanan koşmalardır ki bunlar “tekrar mısralı goşmalar" olarak da adlın dın- lır.(lO)
"Aşık Şe'rinin Növîeri" adlı eserinde Mürsel Heki- mov, Türkiye’de varsağı konusunda yapılan çalışmaları da değerlendirerek "Türk menbelerinde HQerayh" ter- - mini evezine "Semai" ve "Varsağı" terminleri işledilir görüşünden hareketle varsağı ve semai yerine geraylı teriminin kullanılmasını teklif eder(ll). Hekimov, ese rinin Girişinde konumuza ışık tutabilecek şu bilgiyi de vermektedir: ozan-âşıklarayn ayn dövrierde Türk Sili halklar arasında muhtelif ad-tituHar ile adlandırıl mışlar. Azerbaycanda: Ağsakkai, Dede, Ata, Lele, Pi- riıstad, Pirbaba, Uğurustad, Varsak, Ozan, UBtad ve başka... "(12) 1
Elçin Vilayet Guliyev "özümüz ve Sözümüz" adlı eserinde varsağı hakkında şu ansiklopedik bilgiyi ver mektedir:1 "Türk halklarının şifahi poeziyasında geniş. yayılmış ve şekil etibariyle geraylıya yakın olan şe'r for ması... Varsağı terminin etimologiyası ile bağlı (iç esâs ferziyye möcüttür: a) Varsağı adlı musiki aletinden ya ranmışlar. b) Varsak adh geÖim Ezerbaycan geMlesinin adındah gtftürmüşdür. c) Öz adım Varsak adlı âşığın el sanatlarının adından emel gelmişdir. Varsağıda musi- kilik daha güçlüdür. O gafiye sistemi eÜBariyie goşma vcfgerayUlardan Earklenir, Varsağının birinci. bendinin ikinci ve dördüncü, sonraki, bendlerinin ise sonuncu mısrası olduğu kimi tekrarlanır. Tekrar olunan mısra , sadece negeret karakteri daşımır,her defe metini uniu- mi mezumunu ve ahengi ile başIÂmr."(13)
Henüz yeteri kadar bilgi edinemediğimi* Türkme- nistan sahası halk şiirinde ise, Türkmen aydımlannin . söylendiği makâmlan (yol) dört grupta demlendiren Bacacan tşan'ın tasnifi hakkında elimizde bilgi bulun* . maktadır. Babacan îşan, aydım makamlarını şu şekil
de tasnif etmektedir:
1. Münacaât: Allah'ı muhatap tutan aydım maka mı
2. Muhannes: ÜÜnyç durumundan şikâyet eden aydım makamı
3. Düzarba: Harp, savaş makamı
4. Varsafa: Boş, manasa, afk ve sevgi makamı(14) Anadolu sahasında, Gelibolu Ali'nin "Kühnü‘1* Ahbâr" adlı eserinde"... Hafi olmaya ki Osman Han ve Orhan'Han ve Sultan Murad Han zamanlarında şua ndan kimse zuhur itdiği malum döldür. Mücerred sade nazma kadir ban rarsağı-guylar dahi şöhret faul- mamışdur"(15) şeklindeki dikkat çekici kaydından an laşıldığına göre varsağıların çok eski dönenden uzanan Ur birikimin ürünü olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır;
Hekimov'un bir dönemde Azerbaycan'da oran mu kabili "Varsak" adının da kullanıldığı yönünde verdiği bilgi, "âşık" teriminin, henüz yerleşmediği dönemle ilgili olmalıdır İp bu dönem her halükârda 16. yüzyılın önce leri olmalıdır. Çünkü, âşık terimi 16. yüzyılda Türkiye ve,Azerbaycan sahasında "osan"ın yerini almış, benim* şenmiş ve yaygınlaşmıştır.^), Varsak adının da öteki ler gibi "ozan'm îslamiyetin tesiriyle ortadan kalkması ancak yerini "âşık” teriminin tamamiyle doldurama- ması sürecinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu dönem 16. yüzyıla kadar olan dönemdir. Gerek Anaddugerek se Azerbaycan sahasındaki bu bilgiler varsağı terimi' nin, âşıklık geleneğinin 16. yüzyıldaki yeni oluşumun dan çok önceleri ortaya çıkmış olduğunu göstermekte*
dk. - ‘ * '.■
Halk şiirinde varsağı teriminin ortaya çıkış zama nı kadar, bir şiir "formu’na bu adın veriliş sebebi de araştırılmaya değerdir. Gerek Anadolu gerekse Azer baycan sahasında Varsağı ile Varksak Türkleri arasın da bir ilişki kurulmaktadır. AzerbaycanlI araştırıcı De- mirzade’nin ifadesiyle "muasır umumhalk, edebî ve elmî dille işlenen "Bayatı", "Avşan (Ovşan)", "Varsağı", "Gaytağı" vs kimi folklor musiki terimleri menşece Oğuz tayfalarının adları ile bağlıdır."(17) şeklinde bu konudaki görüşünü ortaya koymaktadır. Türkiye saha sında ise bu tür ile Toroslarda yaşayan Varsaklar ara sındaki ilişki hemen, hemen hefkaynak tarafindan zik redilmektedir.
Türkmenistan’dan Anadolu'ya kadar geniş Oğuz coğrafyasında Varsak! arua tor çok bölgede yaşadığı kay naklardan anlaşılmaktadır, AncakVarsak Türklerine bu adın veriliş zamanı ve sebebi bizce meçhüldür.(18) Varsak Tür tanenlerine bu adın verilmesi İle "varsak" adı verilen halk'şairlerinin bu taifenin arasından çık ması veya “varsak"-adı verilen çalgıyı çalmaları ile bir
bağlantı kurulabilir ini? '
Şimdilik bizim için bu sorunun cevabı Varsak Türkmenleri ile ilgili araştmnahmn sonuçlarına bağlı ise de, bir dönemde halk şairlerine "vanak" adının ve rilmiş olması gerçeğinden yola çikarak, varsağı'nın var sak denilen halk şairleri tarafindan söylenen şiirler ola bileceğini tıpkı âşıklar tarafindan söylenen şiirlere
T
"âşıklama" denilmelinden hareketle bir fikir olarak or taya koyabiliriz.
Türkmenistan'da aşk ve sçvgi makamı olarak gös terilen Azerbaycan'da kimi artşıtmcılar tarafindan se kiz heceli "geraylı'nm benzeri bir şiir forması, kimi araştırıcılar tarafindan "tekrar mitralı koşma" ve i l he celi olarak gösterilen varsağının bilinen tarifleri değer" lendirildiğinde ve varsağı örnekleri incelendiğinde orta ya şu sonuçlar çıkmaktadır:
1, Varsağının koşmadan farklı olarak değerlendi rebileceğimiz bir dış yapı özelliği bulunmatiıaktadır. Varsağı' adı verilen şiirler vezin ve kafiye bakımından birnaamşekMnin gerektirdiği ö4ellildere sahip olmadı ğından ayn bir nazım şekli olarak değerlendirÜmemeli- dii*. Azerbaycan'da ikinci ve dördüncü mısralann diğer dörtlüklerin sonunda aynen tekran esasıpa dayanan şekil özelliği, Türkiye sahasında hiç dile getirilmemiştir. Kaldı İç Türkiye sahaiındaki varsağılarda böyle bir özellik de yoktur,
2. Türkiye sahasında yapılan tariflerde ısrarla üze rinde durulan "hey, bire, behey* mdalamayçr yeren, yiğitçe bir eda taşıyan şiirlerin varsağı olarak adlandı rılmasının da geçerliliğinin olmâdıği görülmüştür. Hef iki sahadaki varsağı örneklerinin incelenmesinde ve Türkmenistan sahasında varsağılara aşk ve sevgi ma kamı denilmesinden anlaşılmaktadır ki giirbet, hasret, aşk, tabiat, ölüfa gibi çok'farklı temalar varsağılarda iş- Ienebilmektedir. Bütün bu. bigiler ise varsağılann bir nazım türü olmadığım göstermektedir.
■ f3. Halk şürinin diğer şiirlerinden varsağı!an ayıra-- bilmek için elimizde sadece ezgi kalmaktadır. Türkme nistan'da varsağılara aşk ye sevgi makamı adının veril- mesi-ve Türkiye sahasmda varsağılann kendine mah sus bir tepsinin olduğunun belirtilmesi, varsağının var sak adlı sanatkârlar tarafindan ortaya konulan bir âşık makamı olabileceğini düşündürmektedir.( 19) Esasen Türk halk şiirinde' şiirlerin genellikle okunduk! an ma kamın adıyla ajnılmalanyaygın bir gelenek olarak cönk ve mecmualara kadar yansıyan bir vakıadır. Bu ezgile* rin başlangıçta nasıl bir eda taşıdığı, nasıl geliştiği Ve çe şitlendiği günümüz için çözümü ol^syanbirmeseledir. Nazım şekli, nazım türü ve ezgisi bakımından belli bir kalıba oturtamadığımız, varsağının bugünejfodar yapılan tariflerinin yetersizliği hatta geçersizliği ortada dır. Şu halde varsağı adı verilen şiirlerin yeniden tarif
edilmesi gerekmektedir. .
Üç sahadaki bilgileri bir araya getirip ortak payda- lannı alarak bir tarife ulaşmak en pratik yol olarak gö rünüyorsa da coğrafi ve kültürel tercihlerdeki çeşitlen meye dayanan farklar dikkate alınmadığından doğru bir tarif yapılmış olmayacaktır. Varsağı teriminin her
üç âahada da farklı kavramların karşılığı olabileceği ih timalini de gözden Uzak tutmamak gerekir.
Bu ve benzeri endişelerimize rağmen, gerek Türki ye sahasındaki varsağı'tariflerinin eksik ve yanlış htt- kümlertçşımasıgerekseAzerbâyCansjahasuıdaki araş tırıcıların belirli bir tarifte uzlaşamamış olması varsağı ile ilgili tarif detaemelerinin temelden Tür ve Şekil prob lemi içerisinde yeniden sorgulanmasını gerektirmekte dir.
Eldeki belgelerden; varsağının ozanlık geleneğin- den'günümüze gelen bir terim olduğu anlaşılmaktadır. Halk şiirinin yaygın olarak adını ezgisinden aldığını da hesaba kattığımızda varsağının sanıldığı gibi bir şekil veya tür adı olmayıp bir dönemin halk şairleri olan "varsaklar" tarafindan yaratılan şiirlerin tamamının genel adı olabileceği ihtimali daha kuvvetli görünmek tedir. Konulan, ezgileri ve şekilleri birbirinden farklı şi< irleriır"türkü" terimi ile ifade edilmesine benzer bir şe kilde "varağı" teriminin ortaya çıktığını düşünüyoruz.
Araştırıcılar tarafindan yapılan tasnif ve tariflerin yeni bulunan şiir örnekleriyle, sürekli istisnalannın ortaya çıkmasının altında da bu temel yanlışin yattığım söyle yebiliriz. Azerbaycan sahasındaki "Varsak" ve Gelibolu Ali’nin kaydettiği "Varsağı-guyn terimleri varsağı söyle yen bir sanatkârlar grubunun varlığım ortaya koymak tadır. Varsağı, ozanların veya âşıkların söylediği biz; na zım şeklinin veya türünün adı* olmuş olsaydı "varşağı- guy" gibi bir terimin ortaya çıkmaması veya diğer tür» . 1er için de benzer terimlerin yaratılması gerekirdi.
Sonuç olarak, varsağıma "türkü", "türkmani", "av- şan", "bayatı11 gibi yaratıcılarının (kİ bu yaratıcılar Var* »ak denilen halk şairleri veya Varsak oymağı olabilir) adıyla anılan ve halk şiirinin temel özelliğine bağlı ola rak belirlenmiş bir şekil viya konu sınırlaması bulun mayan ancak klasik musikideki "makam” karşılığı sa yılabilecek ezgileriyle birbirlerinden aynlan ve bu ezgi' Ieri de coğrafi ve kültürel faktörlerin etkisiyle, zaman içinde değişen, Varsaklar tarafindan yaratılan şiirlerin tamamının adı olduğunu söyleyebiliriz. Zaman içinde ezgiyle ç ^ tli coğrafi sahalarda kendine mahsus özel likler kazanan bu.tarz, "varsaklar gibi‘türkü söyleme" formunun adı olarak âşıklar tarafindan benimsenmiş olmalıdır.
Şu halde varsağılar halk şiirinin "tür" ve "şekil" kavramlan açısından değerlendirilirse bazı araştırıcıla rın kaydettiği gibi(2Ö) bir nazım şekli değildir. Varsağı lar, bu iki kavramdan birine bağlanacaksa "ezgi ağırlık lı bir tür" olduğu söylenebilirdi)
■NOTLAR.
1) Türk halk edebiyatında tür v* jekil kavramlarım tarif v#
p«rç«T*l«rinin btUrltnıtiMi hakkında bkı. Yrd, Doç, Dr.
M. öcal OÖUZ "Halk Şiirinde Tür ve Şekil Meşeleri", MiUt Folklor 3,19 (Güz 1963), s. 13-19.
2)' Köprülü, halk edebiyatının araştırılmaya başlandığı ilk , dönemlerde Vanamı için bugün de geçerli olan bir çok hu-tueu ortaya koymuş, bu arada eldeki bazı varsağılardan yola çıkarak, varsağıların öt«Uikl*rini belirlemeye çalış mıştır. Bkz. Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü "Türk Edebiya tında İlk Mutasavvıflar”, (3. Basım) Ankara’ 1974,«. 286; Prof. Dr. Fuad Köprülü, “Edebiyat Araştırmaları*, Anka ra 1966 (2. Baskı), s. 169, 183, 201, 203, 209, 230, 231, 232.
3) Köprülünün 2. dipnotta verilen kaynaklarındaki bilgiler, halk şiirinin tür ve şekil meselelerine temas eden hemen hemen bütün araştırıcılar tarafindan aynen benimsene rek tekrar edilmiştir. Köprülünün incelediği varsağılar da gördüğü Özellikler, spnra gelen araştırıcılar tarafın dan varsağıların kesin tarifi olarak kabul edilmiştir. Bkz. 1. İsmail Habib Sevük, "Edebiyat Bilgileri*1, İstan bul 1942, s.219; 2. Hikmet Dizdaroğltı, 'Halk Şiirinde , Türler", Ankara 1969, a. 88-88. S. Cem.Dîlçin, "örnekler
le Türk Şiir Bilgisi”, Ankara 1983, s. 335-336. 4) Anadolu sahasında varsağılarıyla tanınan
Karacaoğ-lan'ftv bilinen varsağı tariflerinin yanlışlığını gO»teren ye ni vara ağıl an ortaya çıkmıştır. Bkz. Prof. Dr. Şükrü El çin, "Halk Edebiyatımızda kaynaklar Meselesi ve XVI. Asır Osanı-Karacaoğlan", Halk Edebiyatı Araştırmaları 1, ankara 1988. '
6) Türkiye sahasındaki mevcut varsağı tariflerinin yanlışlı ğına Prof. Dr. Umay Günay Karacaoğlan la İlgili bir ma- kfdesinde dikkat çekmiştir. Bkz. Prof. Dr. Umay Günay "XVI. Yüzyıl Sez Şairi Rumelili karecaoğianM, Türkiye’de Aşık T ara Şiir Geleneği ve Rüya Motif), Ankara,. 1993, b. 187.
6) Prof. Dr. Fuad Köprülü, "Edebiyat Araştırmaları”, s. 213. 7) H. Di*daroğlu,a.g.e., B. 86. ' ,
8) ’Vagıf Vbliyev, "Azerbaycan Folkloru’', Bakı 1986, s. 183. Veliyev'İn Bu eseri, danışmanlığımızda H.Ü. Türk Halk- bilimi öğrencileri tarafından lisans tezi olarak hazırlan- maktadır. 413 sayfadan meydana gelen bu eser dört öğ renci arasında paylaştırılmış, ilk ikiyüz sayfanın latin harfli Azerbaycan Türkçesi'ne aktarımı tamamlanmıştır. Birinci Kısım Dursun Mend>. İkinci Kısım Canan Can- dar, Üçüncü Kısım Esma Günay, Dördüncü Kısım Bülent Bozdoğan tarafından aktarılmıştır.
9) Çahkınlı AhmetTalat (Onay), “Halk Şiirinin Şekil ve Nevi", İstanbul 1928, S. 56; Hikmet Dizdarojlu, a.g.e., s. fe3.; Cem Diiçin, a.g.e., i. 309.
10) VagıfVeliyev, a.g.e., s. 182.
. 11) Mürsel Hekimov, ”Aşıb Çerinin Növleri", Bakı 1987, s. J.4-20. Hekimov'uh sahamız' için bu değerli eser, G.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı öğrenci* lerinden Kadriye Şerbetçi tarafindan latin harfli Azer baycan Türkçesine aktarılmıştır (Ankara 1984), Ayrıca bu kitabın tanıtması içim bkz. Yrd. Doç. Dr. M. öcal OÖUZ "Bakü’de Yayınlanan Bir Kitap ve'Âşık Şiirinde şekil Tür ve Makam Meselesi*, Milli Folklor 2, 16 (Güz / 1992), s. 9-13.
12) Mürsel Hekimov, a.g,e„ « 3.
18) Vilayet Guliyev Elçin, "özümüz ve Bölümüz*, Bakı 1993, s. 25. • •
14) Yusuf Azmim, Türkmen'H alk Edebiyatı Hakkında" Re şit Rahmeti Arat İçin, İstanbul, 1967, s. 46.
16) Prof. Dr. Mustafa isen, "Kühnü'l-Ahbar'm Tezkire Kıs mı", Ankara 1994, s. 101. (Gelibolulu Ali'nin bu eserdeki konumuzla İlgili kayıtlar M. Fuad Keprülü'nün yukarıda adı geçen eserlerinde varsağı ile ilgili bahislerde değer lendirilmiştir,)
16) M. Fuad Köprülü nün "Edebiyat Araştırmaları* adh ese rinde yer alan iki makale özellikle bu konuyu aydınlata cak şekilde kaleme alınmıştır. Bks. "Saz Şairleri: Dün ve Bugün", s. 165*193; ‘Ozan* s. 131-144. Aynca bkz. T ü rk ' Edebiyatında'Aşık Tarzının Menşe ve Tekamülü", s. 196- 238.
17) Demtacade ile ilgili kaynak tsraftmızdan görülmemiştir. Bilgi Vagıf Veliyev a.g.e., a. 76, 16 numaralı dipnottan alınmıştır.
18) Varsağı tarifi veren ve yukarıda bir kısmı gösterilen kay nakların tamamında "Varsağıların Var*aklar 1a ilişkisine temas edilmiştir. Aynca Anadolu'da yaşayan Varsaklar \ hakkmdaki bir takım bilgiler de bu kaynaklarda zikre dilmiştir. Ver sakla? hakkında balonu: Besim Atalay, "Fırfca-i İstahiyye ve Cevdet Paşa* Türk Yurdu 14, 166 (16 Mart 1334/1918). Prof. Dr. Faruk Sümer “Oğuzlar (Tttrkmenler) Tarihleri-Boy TeşkUata-Dastaalan", İstan bul 1992, s. 232,237,269. Sem olarak Marmara Üniversi tesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü nde Ali Sinan Bil gili tarafindan hazırlanan "XVI. Yüzyılda Tarsus Sanca ğı ve Tarsus Türitmenleri (Varsaklar)* (İstanbul 1994) adh doktora tezinde Varsaklar hakkındaki tarihi ve ilmi malzeme değerlendirilmekte ve Konumuzla ilgili şu bilgi ler verilmektedir: "Kuman/Kıpçaklar Karsak isimli bir hayvanı totem olarak kabul etmekteydiler (Bks. Laezlo Rasony, Tarihte Türklük, Ankara 1988, s. 143-144). Bu sebeple bazı Kuman/Kıpçak ve Bulgar boy ve oymaklan Karsak ismiyle anılırlardı. Bir iddiaya göre, Karsak keli-' meşindeki "K" sesi zamanla "v" ve T y e dönüşerek Var sak ve Farsak şekillerini almıştır, (Bk. M. Fahrettin Kır- zıöğlu Kars Tarihi, İstanbul 1963, s. 16). Karsak derisin- d«ı güzel kürk yapılan bozkır telkialdir (Kaşgariı Mâh- mud, Divanü Lügat-it-Türk, (Çev. Besim Atalay) Ankara 1986, c. IV, s. 273 (Düzün); K. Grönback, Codea Cumaüi- cus, (Çev. K Aytaç, Kuman Lehçesi Sözlüğü), Ankara 1992, s. 90)’ . .
AzerbaycanlI araştırıcı Mirali Seyidov "Azerbaycan Miflk Tefekkürünün Kaynaklan* (Bakü-Yancı 1983) adlı eseri nin 290-325. sayfalan arasında yer alan "Varsak Seneti- nin Miflk Tefekkürle Elagesi" adlı yazısında "varsak" ke limesinin etimolojisine yer vermiş ve bu kelimenin "sak" adlı Türk boyuna çıktığına dair görüşleri değerlendirmiş ise de bu eser tarafımızdan görülememiş Ur.,.(Bilgi Dr, Metin Ergım'dan alınmıştır.)
'19) Ezgi ve şiir temelinde şekillenen halk şiirinin yansı de mek otan makam Özellikleri günümüze kadar yeterince anlaşılamamıştır. Halk şiirinin l*tiir* ve "şekli* problem-. lerinin çözülememiş olmasının altında dia bu hususun
yittiğini düşünüyoruz. Halk şiiri açısından ezgisiz me tin, oynamayı bekleyen bir tiyatro eseri veya senaryo gi bidir. Halk şiirinin anlaşılman, ezgisinin anlaşılmasına bağlıdır. Aşık şiirinde »ıgi/makara meseleleri İçin bkz. M. öcal OĞUZ, "Aşık Malumlan Üzerine Bir Değerlen- dirme", Millt Folklor 1,7 (Eylül 1990), ı : 22-29.
20) Hikmet Dizdaroğlu "halk şiirinde şekil yoktur, tür var dır' görüşünden hareketle var» ağı lan da "tür" çlarak de
ğerlendirmekte ancak tarif ederken şekil özellikleri
ü*e-ı rinde durmaktadü*e-ır (Tür ve Şekil tarifleri hakkü*e-ında bkz. M. öcal OÖUZ, "Halk Şiirinde Tür ve Şekil Meselesi") İs mail Habib Sevük ise böyle bir tasnife ve tasnif problemi ne hiç dokunmamaktadır. Cem Diiçin, halk şiirini "tür* ve "şekil" bakımından tasnif etmekte ve varsağıyı, şekil olarak göstermektedir. (Bkz. 3 nutaaralı dipnot) 21) Halk şüripde "tttr'lerin tasnifi için bkzı M. öcal OÖUZ,
"Halk Şiirinde Tür ve Şekil Meselesi*.