• Sonuç bulunamadı

Mani Tarzı ve Bu Tarzın Menşe'i Hakkında Bazı Düşünceler Ali Torun

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mani Tarzı ve Bu Tarzın Menşe'i Hakkında Bazı Düşünceler Ali Torun"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MANİ TARZI ve BU TARZIN MENŞEİ HAKKINDA

BAZI DÜŞÜNCELER

..

İki'mısraa koskoca bir dilnya görüşünün sıkıştınlabildiği

bu halk zevki ürünlerin menşeini sadece yazılı kaynaklarda

değil, onun asıl yaratıcısı olan halkın hafızasında ve onların

bu tarza verdikleri mânada aramak gerekir.”

Ali TORUN *

K aradeniz civarında k a rs ıb c ri. K a rs'ta a k ış ta . A zerb ay can 'd a b ay at, m ah n i. Kırım T ü rk le rin d e cır-vır. Ira k T ü rk le ri a ra sın d a hoyrat gibi değişik a d la r alan fakat um um iyetle m âni o larak anılan b u halk edebiyatı m ahsulleri. K ırım , A zerbaycan, K erkük, K uzey B u lg aris­ ta n ve R o m an y a 'd a yaşayan G ag au z T ü rk le rin e k a d a r old u k ça geniş b ir coğrafyada yaygın o larak g ö rü lm e k ­ tedir.

H alk a ra sın d a b u nazım şekli için m âni yakm ak, m âni düzm ek, m âni a tm a k vb. d eyim ler de k u llan ılm ak ­ tadır. B u nazım şeklini k a d ın lar tek ellerin e alm ış g ib id ir (1). Saz şa irlerin in d ışın d a erk ek lerin p ek m âni söylediği görülm ez. A n cak karşılıklı m ân ilerd e e rk e k le r karşı tarafın söylediklerini karşılarlar.

H ıdırellcz eğlenceleri, düğ ü n ler; tarlalar, çam aşır yıkam a vb. toplu b u lu n u lan y e rle r başlıca m âni o rta m ­ larıdır. Ö zellikle bu o rta m la rd a m ânilerin karşılıklı söylenm esi esastır.

M evzuları itibariyle e k se ri aşk, ayrılık, g u rb et, kıskançlık, kırgınlık, tab iat vb. k o n u lard a söylenen m ân ilerd e d iğ er halk edebiyatı m a h su llerin d e d e olduğu gibi tam b ir yapı birliği görülm ez. G e re k m ısra, gerek hece sayısı ve g erek se kafiyelerinin dizilişinde çeşitlilik arzed er. Dolayısıyle h e r şekil için ayrı b ir kaide koym ak z a ru re ti o rtay a çıkar. K anaatim izce bu çeşit­ lenm e şifahi o lm aların d a n ve y aratıcıların ın belirli b ir eğitim den geçm em iş o lm aların d a n kay n ak lan m ak tad ır. M âniler, kendi a ra la rın d a bu k a d a r değişiklik arzet- m esine karşılık d iğ er halk edebiyatı m a h su llerin d en üç yönüyle ayrılır:

1. Sekil olarak:

* G azi Ü n iv ersitesi T ü rk D ili O k u tm an ı.

24

M ıs ra la n n m sayısına g ö re m â n ile r iki g ru p ta to p lan ab ilir. B u n la rd a n d ö rt m ısrad an o lu şa n la rın a düz m âni ad ı v e rilir ki kafiyelerinin dizilişi aa b a , abcd veya a a a b şe k illerin d e olabilir.

İkincisi ise kesik m an i-cinaslı m ani adı v erilen ve m ısra sayısı d ö rtte n fazla o lan m ân ilerd ir. B u n lard a kafiyeler abaca, aabaca şe k illerin d e dizilebilir.

B ir d e İstan b u l'a m ah su s ve saz k ahvelerinde söylenen (7 + 7) vezinli beyit şe k lin d e te rtip le n e n ve "adam a m a n ” la başlayan ayaklı m ân ile r v a rd ır ki, b u n ­ la r birinci tip m ânilerin değ iştirilm iş şe k illerin d en b aşk a b ir şey değildir.

B irinci tip m ân ilerd e vezin hecenin yedili ölçüsüyle o lm asına m ukabil d iğ e rle rin d e bilhassa ilk iki m ısra sebebiyle bu ölçüye riayet edilm ez.

2. İç yapıda m ısraların secilisi:

M â n ile rd e g enellikle ilk iki m ısra esas söze kafiye ve zem in hazırlayan d o ld u rm a -şişirm c sö zlerd en o lu şu r. B u itib a rla bu m ısralard a p ek m âna aranm az. E sa s söylenm ek isten e n b u n d a n so n rak i m ısralard a ifade edilir.

3. K endi k en d in e yetm esi:

D iğ e r h alk edebiyatı m ah su lle rin d e n farklı o la ra k m ân iler ne k endisinden önce, n e d e kendisinden so n ra b ir ifadeye ihtiyaç du y arlar. T e k b aşların a b ir b ü tü n lü k a rz e d e rle r. Söylenm ek isten e n duygu ve d ü şü n c e le r bu b ü tü n lü k içersin d e ifadesini b u lu r. Bu özelliği dolayısıyla t uyu S ve klasik şiirin ru b â î tarzıyla birleşir.

A ra ştırıc ıla r m ân ilerin bu özelliklerinde b irle şm ek le b irlik te zam an ve kaynak m eselesin d e

(2)

b irle rin d e n ay rılm ak ta ve o ld u k ça d a farklı g ö rü şle r ileri sü rm e k le d irle r.

A ta T erzib aşı "T ü rk E d eb iy atın d a M ani B içim i­ nin D oğ u şu ve G elişm esi" adlı m ak alesin d e (2) m ânilerin başlangıcı konu su n d ak i g ö rü şleri tartıştığı için b u n ları yeniden ele alm ayıp sad ece ö zetlem ek le yetineceğiz. B una göre:

Kowalski. 12. a sırd a k alem e alınan A ta b e t’ül- H akayık'taki ru h ile rle m ân iler a ra sın d a b ir b enzerlik k u ra ra k b u asra k a d a r iner.

H icri 713 (M . 1313/1214)'te kalem e alın an "M uin ül-M urid" adlı eserle, aynı zam ana ait "C evahirül-esrar" daki d ö rtlü k le r F u at K öprülü ta ra fın d a n m ânilerle alakalı bu lu n u r.

H icri 7. a sırd a Şcyyad H a m z a ’ya isnad edilen karşılıklı iki m âninin p ek eskiliğine inanm ayan A ta T e r- zibaşı m anilerin kaynağını D e d e K orkut O ğ u zn âm clcrin d c a ra r. O 'n a g ö re m âni tarzı koşu k ve tuyuğla alakalıdır, bu iki şekil 15 ve 16. a sırd a değerini kaybedip sa d e le şe re k mâniyi o rtay a çıkarm ıştır. B ilh as­ sa 15. asırd a M uhyiddin A b d al ve Nesimi" nin tu y u ğ lan n ın bu d eğişm ede büyük payları o lm u ştu r. M â n ile r bu çağlarda yaygınlık kazanm ış: 15. asırd a A z e rî H a lk şa irle rin d e n A h m ed O ğlu H alil. 16. asırd a H atayi ve Kul H im m et. 17. a sırd a G e v h e r r nin

I

m ânileriyle bu ta rz 18. asırd a a rtık b ü sb ü tü n u m u m î b ir hal alm ıştır.

M âni tarzının başlangıç ta rih i h u su su n d a b ü tü n a ra ştırıc ıla r ölçü o la ra k yazılı kay n ak lan esas alm ışlard ır. H albuki m ânilerin b ir özelliği d e şifah î o l ­ m alarıd ır. B u itib arla m ân ilerin ta rih î gelişim ini sadece yazılı kaynaklarda a ram ak bizlcri yanılgıya g ö tü rü r. N itekim K aşgarlı'nm halk ağzından tesbit ettiği şu kıta m âni tarzının d a h a 11. asırd a varlığına b ir delil sayılabilir.

‘Körklüg lo n u g ö z u n g g e (G örklü elbiseyi ö zü n e Ta lıg aşı§ adhın ka Tatlı aşını başkasına Tu tg il konuk ağırltg Y e d ir de ko n u ğ u ağırla Y o d h s u n konuk b u d h u n k a Ü n ü n ü yaysın b u d u n u )(3 ). M â n ile rin kaynağı m eselesinde ise başlıca iki görüşle karşılaşm aktayız. A ta T erzib aşı (4), V eled Ç elebi, F u at K ö prülü, F a h re ttin K ırzıoğlu (5) gibi a raştırıc ıla r m â n iy i A rap ça m ân a kelim esinin b o z u l­ m uş şekli o la ra k g ö rm e k te d irle r. M â n ile rin ö zü n d e m u h a ta b a sa ta şm a o lduğu, e n a zın d an b ir nevi laf atm a

Millî Folklor

sayabileceğim iz "imalı k o n u şm a ” nin varlığı ve b u n a da h alk a ra sın d a ”m ânalı konuşm a" d endiği nazarı dikkate alın acak o lu rsa b u g ö rü ş haklı sayılabilir.

B u n lard an farklı o la ra k Niyazi E sc t (6) tü rk ü , tü rk m a n i, varsağı gibi tü rle rin T ü rk , T ü rk m e n , V arsak ad la rın d a n tü retild iğ in d en h a re k e tle m â n i'n in d e M an diye b ir T ü rk b o y u n d an gelebileceği g ö rü şü n d ed ir. A n cak ta rih te böyle b ir T ü rk b o y u n d an h a b e rd a r olm adığım ız için bu g ö rü şü şüpheyle karşılam ak gerekir.

Bizim kanaatim izce h e r iki g ö rü şte d e haklılık payı b u lu n m ak la b e ra b e r m âni kelim esi A rap ça m en ' kelim esinin fâil vezninden başkası değildir. Z ira , m âni ta rz ın d a um um iyetle m u h a ta b a açık b ir sa taşm a veya o n u iğneleyecek im alı b ir ifade tarzı v ard ır. E k se ri de m ân iler b u sa ta şm a la ra b ir cevap niteliğindedir. M â n ile rin b u fonksiyonu göz ö n ü n e alınacak olursa: M ân i'n in "yasak etm e, b ırak m am a, d u rd u rm a , caydırm a. . (7) m an aları ihtiva e d en m e n ' kelim esiyle olan alakası o rtay a çıkar.

N etice o larak : iki m tsraa koskoca b ir dünya g ö rü şü n ü n sıkıştırılabildiği bu halk zevki ü rü n lerin m enşeini sa d ece yazılı kaynaklarda değil, o n u n asıl yaratıcısı o lan halkın hafızasında ve o n ların b u tarza v erd ik leri m ân ad a a ra m a k gerekir.

Notlar:

1) 1. H a bib Sevük, Edebiyat Bilgileri, G ü v e n Basımevi, İst., 1942, c.20 7 ; Hikm et D izd aro ğ lu , Halk Şiirinde Tü rle r. T .D .K . Yayınları, s. 67.; Faruk K. Tim u rta ş, Ta rih içinde Tü rk Ed e biya tı, Vilayet Ya yınla rı, İst., 1981, s. 2 3.; Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına G iriş. Em e l M atb. S anayi, A nk. I9 81 * ^s.2 77 ; İslam Ansiklopedisi, M âni m addesi.

2 ) A ta Te rziba şı, "Türk Ede biya tın da M ani Biçim inin D o ğ u ş u ve Gelişm esi", Tü rk Y u rd u . Clll, S . 3 -4 , H a z ira n -T e m m u z ,

1961, A n k ., s. 41-43.

3) D ivanu Lügati't-Türk, C .l, s.45 (Ali ö z tü rk , Tü rk A n on im Edebiyatı, Bayrak Yayım cılık-M atbaacılık Koli. Şti, İst. 1985, s. 382.)

4) Ata Te rziba şı, a .g .m ., s. 43. 5) Hikm et D izd aro ğ lu , a .g .e ., s. 52-53.

6) Niyazi Eset, Mukayeseli ve N eşredilm em iş M a niler, Ank. 1944, s.53.

7) Ş em se dd in S am i, K am us-ı Tü rkî; Ferit D evelioğlu, O s ­ m anlIca Tü rk çe Ansiklopedik L ü g a t.

Referanslar

Benzer Belgeler

هاشلا ماقأ ثيح ،قارعلاو جيلخلا لودل اسجاه لكشي مل هنكلو ،ليئارسلإو برغلل ايلاوم هاشلا ماظن ناك .ةقطنملا لود يف ةدوجوملا ةريبكلا ةيعيشلا تايلقلأا رتو ىلع بعلل

[r]

Çay, kararnameyle ilgili olarak şunları söyledi: “Dirisi işimize yaramamış ki, ölüsü işimize yarasın. 1938’de harp okulundaki olaylardan sonra 28 yıla

1242 senesinde Tıbhane, 1247 senesinde de Cerrahhane açılmış ve bu iki mektepten pek çok tabib mua­ vini ve cerrah yetişmiş, ilk çıkan tabib muavinleri arasında

Tabiatın bu emsalsiz dekoru ara­ sında ve ulu çınarların altında nice ve nice yıllar, İ stanbulun en ünlü açıkhava çayhanesi olan Çınaraltı kendisine

Çalışmamızda anestezi çalışanlarında ortalama 10.7±3 gün yıllık izin sonrası anesteziyoloji uzmanı ve uzman- lık öğrencilerinde oksidatif stres azalırken, anestezi

Bu kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren terör gruplarını, salt şiddet eğilimi düzleminde değer- lendirmenin mümkün olmadığı gayet açıktır. İdeolojik, etnik,

Serebral tutulum gerek lokalizasyon (fokal veya diffuz) gerekse tablonun geli ş imi (akut, progres- sif veya reversibl) aç ı s ı ndan heterojen özellikler gösterir. SS için