• Sonuç bulunamadı

Su Havzaları Ve Planlama İlişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Su Havzaları Ve Planlama İlişkisi"

Copied!
130
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ĠSTANBUL TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ  FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

SU HAVZALARI VE PLANLAMA ĠLĠġKĠSĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ ġehir Plancısı Ebru GÜNER

(502001604)

MAYIS 2003

Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 5 Mayıs 2003 Tezin Savunulduğu Tarih : 28 Mayıs 2003

Tez DanıĢmanı : Prof.Dr. Yücel ÜNAL (ĠTÜ)

Diğer Jüri Üyeleri Prof.Dr. Ahmet Cengiz YILDIZCI (ĠTÜ) Prof.Dr. Handan TÜRKOĞLU (ĠTÜ)

(2)

ii

ÖNSÖZ

Sevgili aileme, bana öğrettikleri için sevgili hocam Prof. Dr. Yücel Ünal‟a, çalıĢmama verdikleri destekten dolayı sayın Dr. Erdem ErbaĢ‟a, Sayın Dr. Leyla Suri‟ye, Sevgili Dr. ġence Türk‟e ve ġehir Planlama Müdür Yardımcısı Sayın Ġhsan Ġlze‟ye teĢekkürlerimi sunarım.

(3)

iii ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ ... ĠĠ ĠÇĠNDEKĠLER ...ĠĠĠ TABLO LĠSTESĠ ... VĠ ġEKĠL LĠSTESĠ ... VĠĠ ÖZET ... VĠĠĠ SUMMARY ... ĠX BÖLÜM 1. GĠRĠġ ... 1

BÖLÜM 2. EKOLOJĠ, EKOSĠSTEM, EKOLOJĠK PLANLAMA YAKLAġIMI, SÜRDÜRÜLEBĠLĠRLĠK KAVRAMI VE SU HAVZALARINDA PLANLAMA ... 3

2.1 EKOLOJĠ VE ÇEVRE KAVRAMLARI ... 3

2.1.1 EKOSĠSTEM... 4

2.1.2 HAVZA EKOSĠSTEMĠ ... 6

2.1.2.1 Havza Sınırları ... 7

2.1.2.2 Havza Ekosistemini OluĢturan Öğeler ... 7

2.1.3 EKOLOJĠK DENGE ...11

2.2 KENTSEL EKOLOJĠ VE SU HAVZALARINDA YERLEġMELER ...11

2.2.1 KENTSEL EKOLOJĠ ...11

2.2.2 SU HAVZALARINDA, KENTLEġMEDEN KAYNAKLANAN ÇEVRE SORUNLARI ...13

2.2.2.1 Su Kirliliği Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi ...13

2.2.2.2 Toprak Kirliliği Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi ...16

2.2.2.3 Hava Kirliliği Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi ...18

2.2.2.4 Katı Atıklar Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi ...19

2.2.2.5 Doğal Bitki Örtüsü, Hayvan Varlığı Ve Diğer Türler ...19

2.3 SÜRDÜRÜLEBĠLĠRLĠK KAVRAMI...19

2.4 SÜRDÜRÜLEBĠLĠR KENTSEL GELĠġME VE EKOLOJĠK PLANLAMA...20

2.4.1 SU HAVZALARINDA ĠMAR PLANLARI VE EKOLOJĠK PLANLAMA YAKLAġIMI ...22

2.4.1.1 Su Toplama Havzalarını Planlama Süreci ...22

BÖLÜM 3. ÇEVRE POLĠTĠKALARI, PLANLAMA VE SU HAVZALARI PLANLAMASI...26

3.1 DÜNYADA ÇEVRE POLĠTĠKALARI ...26

3.1.1 SU ĠLE ĠLGĠLĠ ULUSLARARASI POLĠTĠKALAR ...27

3.1.1.1 Avrupa Birliği Su Politikaları ...28

3.1.1.2 Amerika BirleĢik Devletleri‟nde Su Politikaları ...29

3.2 ÜLKEMĠZ SU POLĠTĠKALARI ...29

3.2.1 ÜLKEMĠZ ÇEVRE POLĠTĠKALARI VE SU HAVZALARI ...34

3.2.1.1 Anayasa ...35

3.2.1.2 Çevre Yasası ...35

(4)

iv

3.2.1.4 BüyükĢehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkındaki Yasa ...36

3.2.1.5 Ġmar Yasası ...36

3.2.1.6 Su Ürünleri Yasası ...38

3.2.1.7 Ormana ĠliĢkin Yasalar ...38

3.2.1.8 Turizmi TeĢvik Yasası ...38

3.2.1.9 Milli Parklar Yasası ...38

3.2.1.10 ĠSKĠ‟nin KuruluĢu Ve Ġdaresi Hakkındaki Yasa ...39

3.2.1.11 Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü KuruluĢ Ve Vazifeleri Yasası ...40

3.2.1.12 Umumi Hıfzısıhha Yasası ...40

3.2.1.13 Maden Yasası ...40

3.2.1.14 Kıyı Yasası ...40

3.2.1.15 Köy Ġçme Suları Hakkındaki Yasa ...41

3.2.1.16 Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ...41

3.2.1.17 Ankara Ġstanbul Ve Nüfusu Yüzbin‟den Yukarı Olan ġehirlerde Ġçme Kullanma Ve Endüstri Suyu Temini Hakkındaki Yasa ...42

3.2.1.18 Mera Yasası ...42

3.2.1.19 Ġmar Affı Yasası ...42

3.2.1.20 Organize Sanayi Bölgeleri Yasası ...43

3.2.1.21 Endüstri Bölgeleri Yasası ...43

3.2.1.22 Teknoloji GeliĢtirme Bölgeleri Yasası ...44

3.2.1.23 Hazineye Ait TaĢınmaz Malların Değerlendirilmesi Ve Katma Değer Vergisi Kanununda DeğiĢiklik ...45

3.2.1.24 Koruma KuĢakları Kavramı ...45

3.2.1.25 Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ...46

3.2.1.26 Ġstanbul Su Ve Kanalizasyon Ġdaresi Genel Müdürlüğü Ġçmesuyu Havzaları Koruma Ve Kontrol Yönetmeliği ...48

3.2.1.27 Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği ...54

3.2.1.28 Plansız Alanlar Ġmar Yönetmeliği ...55

3.2.1.29 Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği ...55

3.2.1.30 Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği ………...56

3.2.1.31 Tarım Arazilerinin Korunması Ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik ..57

3.2.1.32 Türkiye‟nin Taraf Olduğu Uluslararası SözleĢmeler ...58

3.2.2 ÜLKEMĠZ PLANLAMA SĠSTEMĠ VE SU HAVZALARINDA PLANLAMA ...60

3.2.3 ÜLKEMĠZ PLANLAMA SĠSTEMĠ ...60

3.2.3.1 Sosyoekonomik Planlar ...61

3.2.3.2 Fiziki Planlar ...62

3.2.3.3 Yerel Fiziki Planlar ...64

3.2.3.4 Diğer Plan Türleri ...67

BÖLÜM 4. ĠSTANBUL’DAKĠ ĠÇME SUYU HAVZALARI VE ÖMERLĠ SU TOPLAMA HAVZASI ÖRNEĞĠ ...70

4.1 ĠSTANBUL‟UN ĠÇME SUYU KAYNAKLARI VE ĠSTANBUL‟DAKĠ ĠÇME SUYU HAVZALARI .71 4.2 ÖMERLĠ HAVZASINDA ĠDARĠ YAPILANMA VE YÖNETĠMSEL SINIRLAR ...74

4.2.1 PLANLAMA YETKĠLERĠ ...75

4.3 YÖNETĠM ...77

4.4 ÖMERLĠ HAVZASINDAKĠ YERLEġMELERDEKĠ NÜFUS HAREKETLERĠ ...77

4.5 ÖMERLĠ HAVZASININ DOĞAL VE FĠZĠKĠ YAPI ANALĠZLERĠ ...78

4.5.1 JEOMORFOLOJĠK VE JEOLOJĠK YAPI ...78

4.5.2 FĠZYOGRAFĠK ÖZELLĠKLER ...80

4.5.3 ĠKLĠMSEL ÖZELLĠKLER ...80

4.5.4 TOPRAK YAPISI ...81

4.5.5 BĠTKĠ ÖRTÜSÜ ...81

(5)

v

4.5.7 DERELER VE SU KAYNAKLARI ...82

4.5.7.1 Su Kalitesi ...82

4.6 ARAZĠ KULLANIMI ...83

4.7 ÜST PLAN KARARLARI ...84

4.7.1 ĠSTANBUL METROPOLĠTEN ALAN ALT BÖLGE NAZIM PLANI ...84

4.7.2 ÖMERLĠ ĠÇME SUYU HAVZASI ÇEVRE DÜZENĠ PLANI ...85

BÖLÜM 5. SONUÇ ...87

DEĞERLENDĠRME ...87

SU HAVZALARINDA YAPILMASI GEREKEN DÜZENLEMELER ...90

YAPILAġMIġ ÇEVREYE ĠLĠġKĠN ÖNLEMLER ...90

DOĞAL ÇEVREYE ĠLĠġKĠN OLARAK YAPILMASI GEREKEN DÜZENLEMELER ...90

SOSYO KÜLTÜREL DÜZENLEMELER ...91

YASAL DÜZENLEMELER ...91

PLANLAMA EYLEMLERĠNDE YAPILMASI GEREKEN DÜZENLEMELER ...92

HAVZA YÖNETĠM BĠRĠMĠ - HAVZA PLANLAMA MODELĠ ...92

KAYNAKLAR ...96

EKLER ... 100

(6)

vi

TABLO LĠSTESĠ

Tablo 2.1 Kirletici kaynaklar (Karpuzcu, 1996) ... 14

Tablo 3.1 Türkiye‟nin taraf olduğu uluslararası sözleĢmeler (DPT, 1997) ... 59

Tablo 4.1 Ġstanbul'un mevcut su kaynakları ... 71

Tablo 4.2 Ġstanbul‟un planlanan su kaynakları ... 72

Tablo 4.3 Ġstanbul mevcut su kaynaklarına iliĢkin sayısal bilgiler (Eroğlu, 1995) ... 74

Tablo 4.4 Ömerli Havzasındaki yerleĢmeler, idari statüleri ve planlama yetkileri .... 76

(7)

vii

ġEKĠL LĠSTESĠ

ġekil 2.1 Ekosistemi oluĢturan ana unsurlar ve aralarındaki iliĢkiler (Çepel, 2000) ... 5

ġekil 2.2 Ekolojik dengenin altın üçgeni (Suri, 2001) ... 6

ġekil 2.3 Yüzeysel ve yeraltı akıĢlarına göre havza yan sınırları (Suri, 2001) ... 8

ġekil 2.4 Hidrolojik döngü (Karpuzcu. 1996) ... 9

ġekil 2.5 Ġnsan ve su çevresi (Karpuzcu, 1996) ... 17

ġekil 2.6 Su toprak ve kirleticiler arasındaki giriĢimler (Karpuzcu, 1996) ... 18

ġekil 3.1 Su kaynakları yönetiminin kurumsal yapısı ... 37

ġekil 3.2 Ülkemizin planlama sistemi ve planlama hiyerarĢisi ... 66

ġekil 4.1 Ġstanbul‟daki su toplama havzaları ve orman alanları ... 70

ġekil 4.2 Ġstanbul‟daki su havzalarında 1980 – 1997 yılları arasındaki nüfus artıĢı . 72 ġekil 4.3 Ġstanbul‟daki su havzalarında 1980 – 1997 yılları arasında nüfus artıĢ oranları ... 73

ġekil 4.4 Ömerli Su Toplama Havzası‟ndaki yönetimsel sınırlar (Suri, 2001) ... 75

ġekil 4.5 Ömerli Su Toplama Havzasının jeolojik yapısı ... 80

ġekil 4.6 Ömerli Su Toplama Havzasında arazi kullanımı (Türkoğlu Ve Göksel, 1999)... 84

ġekil 5.1 Havza yönetim ilkeleri ... 93

ġekil 5.2 Havza yönetim biriminin örgütlenmesi ... 94

(8)

viii

ÖZET

Kentlerde yaĢanan aĢırı nüfus artıĢı sonucu; kentsel alanlar sağlıksız bir biçimde geliĢmekte, kentin yakın çevresindeki kırsal nitelikli alanlardaki plansız yerleĢmeler nedeniyle, Ģehrin devamlılığı açısından son derece önemli olan doğal kaynaklar hızla tüketilmektedir.

GeniĢ su yüzeyleri ve açık yeĢil alanlarıyla, kent iklimini düzenleyici ve hava kirlenmesini azaltıcı etkilerinin yanı sıra; düzenli akarsu rejimleri ile kente bol ve temiz su sağlamak gibi hayati öneme sahip olan içme suyu havzaları, yasalardaki karmaĢa yüzünden toplumun birçok kesimi tarafından yerleĢim için tercih edilmektedir.

Bu çalıĢmanın amacı; insan için temel gereksinim olan su kaynaklarının, plansız geliĢen insan yerleĢimleri ve insan eylemleri sonucu kirletilmesi, bu konuda acilen önlem alınmaması durumunda, ilerde telafisi mümkün olmayan sonuçların doğacağını kabulü ile, ülkemizde içme suyu havzalarındaki yasal ve yönetimsel çeliĢkileri de ortaya konarak, su toplama havzalarında doğru planlama yaklaĢımını belirlemektir.

ÇalıĢmanın kavramsal bölümünde, su havzası tanımlanmıĢ ve havza ekosistemini oluĢturan öğeler incelenmiĢtir. Kentsel kirlilik yüzünden su kaynaklarının ne Ģekilde zarar göreceği ve havza alanlarındaki potansiyellerin sürdürülebilir kullanımını sağlamaya yönelik planlama yaklaĢımları ortaya konmuĢtur. Dünyada ve ülkemizde su politikaları araĢtırılmıĢ, bu politikalar doğrultusunda ülkemizde ki yasal mevzuat incelenmiĢ, bu mevzuatın su havzaları ve planlama üzerindeki etkileri belirlenmiĢtir. Ġstanbul‟un en önemli su kaynağı olan Ömerli Barajı ve havzasının Ġstanbul Metropoliten Alanı içindeki konumundan ve yürürlükte olan yasaların iĢleyememesinden dolayı yoğun kentleĢme baskısı altındadır. Ömerli Havzası Ekosistemi, su kaynakları ve orman alanları gibi potansiyellerin yanı sıra, Bern SözleĢmesi ile koruma altına alınmıĢ bitki ve hayvan türlerini de barındırması açısından özellikli bir alandır. Ülkemizde yaĢanan havza planlama sorunlarına tipik bir örnek oluĢturduğundan, Ömerli Havzası incelenmiĢ, burada yaĢanan sorunlar ortaya konmuĢtur.

ÇalıĢmanın sonucunda, su toplama havzalarının bütünlük içine ele alınıp planlanabilmesi için yapılması gereken yasal ve yönetimsel düzenlemeler belirtilmiĢ, bir havza yönetim biriminin örgütlenmesi önerilmiĢtir.

(9)

ix

SUMMARY

WATER BASINS AND PLANNING RELATIONS

Because of the rapid population growth in cities, urban areas grow unhealthy, unplanned settlements occur in city fringes and natural resources; which are extremely important for urban sustainability, are being damaged.

Water basins, are being preferred for living, by the people from different socio– economic classes, with their large water surfaces, green open spaces, and by their other climatic and aquatic functions.

The aim of this study is, to determine the optimum planning approaches in Turkey, for water basins; which are polluted by the unplanned human settlements and, other human actions, by introducing the local legislation and managing contradictions. In second and third chapters water basins and elements of water basin ecosystems are introduced. Damages, caused by the urban pollution and sustainable usage of potentials in water basins are examined with the ecologic planning method. Also international planning policies and Turkish legislation system on water resources and planning policies are examined.

Ömerli Water Dam and basin is the largest water source in Istanbul Metropolitan Area, forced by the urbanization, caused from the laws and orders on different subjects, which effect each other, leading to make the legislation harder to apply. As the result, solutions are given for the water basins to be planned in whole basin ecosystem, by the ecologic approach and arrangements on water legislation and management in Turkey.

(10)

1

BÖLÜM 1. GĠRĠġ

KentleĢme, sanayileĢme ve ekonomik geliĢmeye paralel olarak yaĢanan önemli süreçlerden biridir. KentleĢmenin geliĢmesinde, tarımda makineleĢme ve bu makineleĢmenin getirdiği sonuçların, hızlı nüfus artıĢının, kentlerin iĢ ve eğitim yönünden çekiciliğinin, haberleĢme ve ulaĢım olanaklarının artmasının ve çeĢitli düzeylerde verilen yönetsel kararların büyük etkisi olmuĢtur.

Günümüz kentlerinde yaĢanan aĢırı nüfus artıĢı ve hızlı kentleĢme sonucu, bir taraftan kentsel alanlar sağlıksız bir biçimde geliĢirken, diğer yönden kentin yakın çevresindeki kırsal nitelikte olan alanlara yapılan plansız yerleĢmeler nedeniyle, Ģehrin devamlılığı açısından son derece önemli olan doğal kaynakların hızla tükenmesi sorununu ortaya çıkarmıĢtır.

Sahip oldukları geniĢ su yüzeyleri ve açık yeĢil alanlarıyla, kent iklimini düzenleyici ve hava kirlenmesini azaltıcı etkilerinin yanı sıra; düzenli akarsu rejimleri ile kente bol ve temiz su sağlamak gibi hayati öneme sahip olan içme suyu koruma havzaları da, hızlı kentleĢmeden etkilenen doğal kaynaklar arasındadır (Pamay, 1978).

Ġçme suyu havzaları, kentlerdeki yoğun yerleĢim alanlarındaki hava kirliliği, gürültü, arsa ve bina fiyatlarının fazlalığı ve insan yaĢamını zorlaĢtıran birçok faktöre karĢın, temiz havası, orman ve su gibi doğal kaynaklara yakınlığı ve yerleĢimi engelleyemeyen yasal engellerin bulunmaması dolayısıyla, toplumun birçok kesimi tarafından tercih edilen cazibe merkezi konumundadır (Suri, 2001).

Ġçme suyu havzalarını çekici kılan bütün etkenlere rağmen, havza alanı; üzerindeki orman, su, akarsu, bitki örtüsü, göl, mikroorganizma, fauna, toprak ve iklim, jeomorfoloji gibi diğer faktörlerin birlikte oluĢturduğu doğal bir sistemdir. Ġnsan yerleĢimleri ve insan eylemlerinden kaynaklan kirlilik bu sistemin iĢleyiĢine engel olmaktadır.

Ġçme suyu havzalarında, kirliliğin önlenmesi için yürürlükte olan birçok yasa ve yönetmelik bulunmaktadır, ancak su kaynaklarının korunmasında uygulanan politikaların, düzenleme açısından baĢarılı olamadığı görülmektedir. Kentlerin hızla ve kontrolsüz biçimde büyümesi sonucu, yeni geliĢme alanları ve kentsel

(11)

2

faaliyetlerin plansız ve yasadıĢı olarak su havzalarında geliĢmiĢ olması, su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını sağlayamamaktadır. Su kaynaklarının korunmasında, havzalardaki kontrolsüz geliĢmelerin planlama ile denetim altına alınması ve arazi kullanımının kontrollü ve doğru yapılmasının büyük bir önemi vardır.

Ülkemiz planlama sistemi havza planlama konusunda herhangi bir özel düzenlemeye olanak vermemektedir. plan yapma yetkileri değiĢik kurum ve kuruluĢların yetkisinde bulunduğundan, planlama eylemleri, havza bazında bütünlük, oluĢturulmadan, yönetimsel sınırlar baz alınarak, çeĢitli çıkar gruplarının etkiyle yapılmakta, dolayısıyla su kaynakları yeterince korunamamakta ve havza ekosistemi zarar görmektedir.

Bu çalıĢma, insan için temel gereksinim olan su kaynaklarının, plansız geliĢen insan yerleĢimleri ve insan eylemleri sonucu kirletilmesi, bu konuda acilen önlem alınmaması durumunda, ilerde telafisi mümkün olmayan sonuçların doğacağı kabulü ile, ülkemizde içme suyu havzalarındaki yasal ve yönetimsel çeliĢkilerin de ortaya konularak, su toplama havzalarında doğru planlama yaklaĢımının belirlenmesini amaçlamaktadır.

ÇalıĢmanın birinci bölümünde, çalıĢmanın amacı ve yöntemi verilmiĢtir. Havza ekosistemi ve bu ekosistemi oluĢturan öğeler ile insan kaynaklı kirliliklerin sistemle iliĢkileri ikinci bölümde tanımlanmıĢ, üçüncü bölümde, dünyadaki çevre politikaları, dünyadaki su politikaları ile ülkemiz su politikaları incelenmiĢ, ülkemiz su havzalarındaki yasal mevzuat ve ülkemiz planlama sistemi ortaya konmuĢtur. Havza planlamanın ekolojik planlama ilkeleri doğrultusunda gerçeklenmesi vurgulanmıĢtır. Havza ekosisteminin özellikli yapısı, Ġstanbul Metropoliten Alanı içindeki konumundan dolayı gözlenen nüfus hareketliliği ve yoğun kentleĢme baskısı ile yönetimsel yapısında gözlenen bozukluklar nedeniyle Ömerli Havzası, ülkemizde yaĢanan havza planlama sorunlarına tipik bir örnek oluĢturduğundan, çalıĢmanın dördüncü bölümünde detaylı olarak ele alınmıĢtır.

Tezin son bölümünde ise, su toplama havzalarının bütünlük içinde planlanabilmesi ve havza ekosisteminin korunabilmesi için mevcut durumda ve uzun vadede planlama ile alınacak önlemeler değerlendirilmiĢtir.

(12)

3

BÖLÜM 2. EKOLOJĠ, EKOSĠSTEM, EKOLOJĠK PLANLAMA YAKLAġIMI, SÜRDÜRÜLEBĠLĠRLĠK KAVRAMI VE SU HAVZALARINDA PLANLAMA

2.1 Ekoloji Ve Çevre Kavramları

Çevre, canlı varlıklar ve insan etkinlikleri üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkiler yapabilen fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etmenlerin tümüdür. Çevre, tüm canlı varlıkları (biyotik), cansız varlıkları (abiyotik), canlı varlıkların eylemlerini etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal tüm eylemleri kapsamaktadır. Yapay çevre; insanın bilgi ve kültür birikimine dayalı olarak, doğal çevresinde bulduğu yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kullanarak yaratmıĢ olduğu çevredir. OluĢturulduğu dönemin yada dönemlerin toplumsal bilgi birikimi, teknolojisi ve değerleri yapay çevreye olduğu gibi yansımaktadır. Üretildiği dönemin toplumsal gereksinmeleriyle toplumsal ve ekonomik sistemi yapay çevreyi etkilemekte ve biçimlendirmektedir. Gecekondular, köy evleri, anıtlar, meydanlar, yollar, yapay çevrenin parçalarını oluĢturmaktadır.

Toplumsal çevre ise; belli bir fiziksel çevrede yaĢayan insanların, içinde bulundukları toplumsal, ekonomik, ve siyasal sistemlerin bir gereği olarak yaratmıĢ oldukları iliĢkiler bütünüdür. Aile ve komĢuluk iliĢkilerinden baĢlayarak, eğitim, sağlık, kültür ve çalıĢma koĢullarına, yöneten-yönetilen iliĢkilerine kadar uzanan tüm davranıĢlar toplumsal çevrenin parçalarıdır. Fiziksel çevre ile toplumsal çevre birbiri ile bütünleĢmektedir. Fiziksel çevre toplumsal çevreden, toplumsal çevre de fiziksel çevreden etkilenmektedir (KeleĢ ve Ertan, 2002).

Ekoloji; canlı varlıkların yaĢadıkları ortamlarla iliĢkilerini inceleyen bilim dalıdır. Çevre kavramı insanları doğal olan yada doğal olmayan ortamlar içinde incelemekte olduğu halde, ekoloji hayvan ve bitki topluluklarının çevreleriyle iliĢkilerini ele almaktadır. Bu açıdan bakıldığında ekoloji çevreden daha dar bir kavramdır (KeleĢ ve Ertan, 2002).

Ekoloji, bir anlamda yeni, baĢka bir anlamda da, çok eski bir bilim dalıdır. Yakın yıllara kadar, biyolojinin oldukça önemsiz bir dalı olarak; bitki ve hayvanların

(13)

4

çevreleriyle olan iliĢkilerini inceleyen bilim dalı olarak tanımlanmaktaydı. Oysa 1970‟ten bu yana, ekolojinin kapsamı, çevre sorunlarının giderek önem kazanmasıyla, geniĢlemiĢ ve insan - doğa iliĢkilerini de içermeye baĢlamıĢtır (KıĢlalıoğlu ve Berkes, 1999).

Ekoloji bilim dalının geliĢimi süreci içinde ekoloji, geliĢim aĢamalarına koĢut olarak

 toplumlar bilimi yada yaĢam birlikleri bilimi,

 doğanın yapı ve iĢlevini inceleyen bilim dalı,

 organizmalarla çevrelerini ve bu iki varlığa ait öğelerin karĢılıklı iliĢkilerini araĢtıran bir bilim dalı,

gibi değiĢik ifadelerle tanımlanmıĢtır (Çepel, 1992).

Ekoloji, doğanın içinde geliĢen ve yer alan, doğayı en iyi tanıyan, doğanın geleceğini görebilen bir bilimdir. Ġnsan faaliyetleri zamanla yerkürede silinmez izler açmıĢ, insan, doğanın, diğer tüm türlerinin üstünde egemenlik kurmuĢtur. Ancak bu egemenlik biçimi ekolojik bulgular karĢısında tartıĢılmalıdır. Ġnsanın yaĢam ortamını yok etmesi uzak bir olasılık değildir. Bu nedenle ekoloji geleceğin bilimidir. Büyük bir olasılıkla insanın yerküre üzerinde varlığını sürdürebilmesi de ekolojiye bağlıdır (KeleĢ ve Hamamcı, 1993).

2.1.1 Ekosistem

Ekosistem, birbirleri ile iliĢkili biyotik ve abiyotik varlıklardan oluĢan ve varlıklar arasında madde ve enerji dolaĢımı ile kendini besleyen ve yenileyen bir mekan birimidir (Suri, 2001).

Ekosistem özellikleri:

 Ekosistemler kompleks, dinamik ve açık sistemlerdir. Canlı ve cansız varlıkların tek tek ele alınarak incelenmesi, ekosistem hakkında bilgi veremez. Canlı ve cansız varlıklar, aralarındaki iletiĢim ile birlikte, bütün olarak incelenmelidir.

 Biyotik ve abiyotik unsurlar arasındaki iliĢkilerin düzenli devam ettiği ekosistemler, doğal denge halindedir. Unsurların birinde yada birkaçında oluĢan değiĢikliğin, madde ve enerji üretimi ve döngüsünü aksatmadığı durumlarda, ekosistem doğal dengesini devam ettirir. Bunun havza ekosistemi için önemi,

(14)

5

dengedeki sistem içinde yer alan bitki ve toprak özelliklerinin su verimini olumlu yönde etkilemesidir (Suri, 2001).

ġekil 2.1 Ekosistemi oluĢturan ana unsurlar ve aralarındaki iliĢkiler (Çepel, 2000)

Karakteristik özelliklerine göre karada ve suda iki önemli alt ekosistemin bulunduğu görülmektedir. Sudaki yaĢam çevresi akvatik ekosistem, karadaki yaĢam çevresi karasal (terestrial) ekosistem olarak adlandırılmaktadır. Havza ekosistemi ise, karasal akvatik ekosistem olarak tanımlanmaktadır.

Dengeli bir ekosistemde üreticiler, tüketiciler ve ayrıĢtırıcılar arasında bir denge vardır. Madde döngüsü süreklidir ve enerji giriĢ çıkıĢları eĢittir. Sistemde varlığı belli olan hammaddenin kullanıldıktan sonra iade edilmemesi, unsurlardan birinin aĢırı çoğalması, yada azalması, unsurlar arası bağlantıların kesilmesi, komĢu sistemlerin baskısı, ekosisteme yabancı olan maddelerin girmesi, altın dengenin bozulmasına, ekosistemin baĢka ekosistemlere bağımlı hale gelmesine neden olmaktadır.

Vejetasyon Hayvanlar Mikro Organizmalar Toprak Ġklim Fizyografi E K O S ĠS T E M E K O S ĠS T E M

(15)

6

ġekil 2.2 Ekolojik dengenin altın üçgeni (Suri, 2001)

Su havzalarında insan eli ile bitki örtüsüne yapılan müdahale, toprak ve suya karıĢan atıklar madde döngüsünü, enerji giriĢ çıkıĢlarını ve ekosistem unsurlarını etkileyerek, havza ekosisteminin dengesini bozacaktır.

2.1.2 Havza Ekosistemi

Havza; sırtlardan geçen su bölüm hattının sınırladığı ve yağıĢlarla üzerinde toplanan yüzeysel suların bir tek çıkıĢa ulaĢabildiği, içbükey topoğrafik yapıya sahip arazi parçasıdır.

Su havzası; yağıĢ ve kaynak suları aynı mecraya yada göle akan, su kesimi (su ayrım çizgisi) denilen sırtlarla çevrili olan su çekim alanıdır.

Havzalar alanlarına göre:

 Küçük Havzalar :Havza Alanı<100 ha

 Orta Büyüklükteki Havzalar :100 ha< Havza Alanı <1000 ha

 Büyük Havzalar :1000 ha <Havza Alanı< 10000 ha

 Çok Büyük Havzalar :Havza Alanı>10000 ha Ģeklinde dört grupta incelenebilir (Uzunsoy ve Görcelioğlu, 1985).

Havza ekosistemi; havza alanı üzerindeki orman, su, akarsu, bitki örtüsü, göl, mikroorganizma, fauna, toprak ve iklim, jeomorfoloji gibi diğer faktörlerin birlikte oluĢturduğu doğal bir sistemdir (Çepel, 1995).

Karasal ve akvatik ekosistem özellikleri taĢıyan havza ekosistemi oldukça karmaĢık bir yapıya sahiptir.

TÜKETĠCĠLER (Hayvanlar) AYRIġTIRICILAR (Mikroorganizmalar) ÜRETĠCĠLER (Bitkiler)

(16)

7

2.1.2.1 Havza Sınırları

Havza ekosisteminde yan sınırlar, çıkıĢ noktasına göre arazinin en yüksek kesimlerinden geçen sınır olarak kabul edilmektedir. Yüzeysel akıĢ açısından bu tanımlama geçerli ise de arazinin jeolojik yapısına bağlı olarak, akan yeraltı suları için aynı sınır her zaman geçerli olmayabilir. YaĢlı jeolojik formasyonlar, kırıklı ve çatlaklı ve boĢluklu yapılarda, su bölüm hattıyla belirlenen sınır içinde kirletici faktör bulunmamasına rağmen, dere ve rezervuarda kirlilik yada yağıĢ/akıĢ katsayısında anormallikler görülebilir (Oktay ve diğerleri, 1997).

Havza ekosisteminde üst ve alt sınırların belirlenmesi, yan sınırların bulunmasına oranla daha zordur. Ekosistemin üst sınırı, atmosferin fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre 11 ile 12 kilometre arasında değiĢen bir yüksekliktir. Havzanın alt sınırının belirlenmesinde ise topraktan sızarak oluĢan yeraltı suları ile orman etkilidir. Havzanın jeolojik yapısına bağlı olarak topraktan sızan suların yada barajı besleyen yeraltı suyunun altında su geçirmeyen tabakanın üst sınırı ile belirlenmektedir (Suri, 2001). (ġekil 2.3)

2.1.2.2 Havza Ekosistemini OluĢturan Öğeler

Havza ekosistemi, fizyografik, iklimsel, edafik1, biyotik ve akvatik öğelerden oluĢmaktadır. Havza ekosisteminin özelliğini bu unsurların karakteristiği belirler.

Akvatik Öğeler:

Yüzeysel sular, yer altı suları, dereler, ve baraj gölü su havzasındaki akvatik unsurları oluĢturur. Havza ekosistemi karasal akvatik özellikler taĢıdığı için, su ortamları toprak ve bitki örtüsü ile sürekli etkileĢim içindedir (Suri, 2001).

Atmosferde buhar halinde bulunan su, soğuyarak kar, yağmur, dolu, kırağı, çiğ Ģeklinde yeryüzüne yağar. YağıĢın % 60 – 75‟lik oranı arazide akarken buharlaĢır, yada bitkiler tarafından tutularak, terleme ile deniz ve göllere ulaĢmadan tekrar atmosfere verilmektedir. Bu döngüye suyun kısa dolaĢımı denmektedir. (ġekil 2.4)

(17)

8

ġekil 2.3 Yüzeysel ve yeraltı akıĢlarına göre havza yan sınırları (Suri, 2001) YağıĢın bir kısmı yüzeyden akarsulara ulaĢırken bir bölümü ise, zeminden süzülerek yeraltına sızmakta ve yeraltı sularını oluĢturmaktadır. Yeraltı suları, çatlak ve kırıklar yoluyla derelere kadar gidebilir, ya da belirli bir noktadan yeryüzüne kaynak suyu olarak çıkabilmektedir. Su geçirimsiz tabakaya ulaĢtığında, burada birikerek yeraltı

yağıĢ yağıĢ

yüzeyaltı akıĢı a+b havza yan sınırları

yüzeysel akıĢ Geçirimsiz tabakanın eğimine göre yan sınırlar a sınırı: yüzeysel akıĢa göre

b sınırı: yüzeyaltı akıĢına göre

a yağıĢ

sızma

göl

yüzeyaltı akıĢı yüzeyaltı akıĢı

sızma yüzeysel akıĢ

su geçirmez tabaka havza yan sınırları

b yağıĢ

b

sızma

Tabaka eğimine göre yan sınırlar a sınırı: yüzeysel akıĢa göre b sınırı: yüzeyaltı akıĢına göre sızma su geçirmez tabaka yüzeysel akıĢ göl yeraltı suyu yüzeyaltı akıĢı yeraltı suyu

(18)

9

akıĢıyla derelere ve göle ulaĢmaktadır. Suyun daha uzun bir yol kat ederek yaptığı bu döngüye ise suyun büyük dolaĢımı denmektedir.

ġekil 2.4 Hidrolojik Döngü (Karpuzcu. 1996)

Toprağa gelen fazla yağıĢın, toprak tarafından süzülmeyen kısmı yüzeyse akıĢla derelere doğru akmaktadır. Toprak içine giren suyun toprağın tutamayacağı ölçüde fazla olması durumunda toprak derinliklerine doğru süzülen fazla suyun bir bölümü, kaynak suyu olarak tekrar toprağın yüzeyine ulaĢmakta, bir kısmı derelere ve göllere, bir kısmı da toprakaltı sulara karıĢmaktadır. Arazi kullanımındaki değiĢim, yüzeysel suların akıĢını önemli oranda etkilemektedir (Karpuzcu, 1996).

Fizyografik Öğeler

Fizyografik öğeler; havzanın bulunduğu yerin coğrafi ve jeomorfolojik özelliklerini kapsamaktadır.

Havzadaki topoğrafik Ģekillerin oluĢumu, evrimleri, kayaçları mekanik ve kimyasal özellikleri, drenaj durumunun belirlenmesi, kayaçların litolojik ve yapısal özelliklerine bağlı olarak suyun niteliğinin, miktarının, dinamiğinin belirlenmesi üzerindeki etkileri nedeni ile hava planlamasının baĢlangıcında detaylı incelenmesi gereken önemli unsurlardır (Suri, 2001).

Denizden yükseklik; iklim koĢulları, dolayısıyla sıcaklık ve yağıĢı etkilediğinden suyun miktarını belirleyici unsurlardandır.

Havzanın büyüklüğü ise; yağıĢın dereler üzerindeki toplam akımını belirlemektedir.

sı zma k a r ya ğmur nehir yeraltı suyu buharlaĢma göl terleme buharlaĢma bataklık terleme buharlaĢma deniz bulut oluĢumu buharlaĢma + transpirasyon

(19)

10

YağıĢ getiren rüzgarlara bakan yamaçlarda yağıĢ ve akıĢın fazla olması, toprak rutubetinin artması yön faktörünün de havza ekosistemi için önemli bir unsur olduğunu kanıtlamaktadır.

Ġklimsel Öğeler:

Sıcaklık ve yağıĢ çevre ve havza ekosistemi üzerinde en etkili öğelerdir. IĢık, hava nem, ve diğer hava hareketleri de havza ekosistemini etkileyen diğer öğelerdir. Toprak tiplerinin ve vejetasyon örtüsünün oluĢmasında baĢlıca rolü iklim faktörleri oynamaktadır. Su verimini doğrudan ve dolaylı etkileyen iklim, sıcaklık elemanı ile hidrolojik döngüyü baĢlatan unsurdur. Sıcaklık, araziden su yüzeylerinden ve bitkilerden buharlaĢtırma özelliği ile su verimini doğrudan etkilerken; toprak ve bitki örtüsü iliĢkileri sonucu su verimini dolaylı etkilemektedir.

Havza ekosisteminde, su verimini belirleyen en önemli unsur olan yağıĢ; hava nemine bağlı olarak oluĢmaktadır. Hava nemi, bir yerin nemlilik ve kuraklık derecesini belirlemekte ve bitki ile su ekonomisi üzerinde çok önemli etkisi bulunmaktadır (Çepel, 1994).

GüneĢ ıĢınının bitki örtüsü ile doğrudan bağlantısı nedeniyle, havzadaki suyun kalite ve rejimini belirleyici etkisi bulunmaktadır. GüneĢ ıĢığı, geldiği bölgenin özelliklerine göre farklı ölçüde absorbe edilmektedir.

Hava hareketleri ise, buharlaĢmayı ayarlayarak havza ekosisteminde etkili olmaktadır (Suri, 2001).

Toprağa ĠliĢkin (Edafik) Öğeler:

Su verimi açısından toprak, suyu alt tabakalar iletme yeteneği ve bitki örtüsüne geliĢme olanağı sağlayan bir öğedir. Toprak özelliklerine bağlı olarak, yağıĢ suyunun belirli oranlarda toprakta tutulması ile, bitki örtüsünün yağıĢ almayan mevsimlerde de canlılığını sürdürmesini sağlar ve yüzeysel akıĢı azaltarak, toprak erozyonunu önlemektedir. Toprağın derinliği ve geçirgenliği depolama kapasitesini doğru orantılı olarak arttırarak havza ekosistemini etkilemektedir.

Erozyon:

Erozyon, “toprak parçacıklarının hareket halindeki su ve rüzgarla bulunduğu yerden koparılarak, baĢka yerlere taĢınıp yığılması olayıdır. Bu olay doğal koĢullar içinde oluĢuyorsa doğal erozyon, doğanın tahribi sonucu ortaya çıkıyorsa hızlandırılmıĢ

(20)

11

erozyon ismi verilmektedir. AĢındırıcı güce göre, erozyon su veya rüzgar erozyonu olarak da ayrılabilir.” (Altın, 2000) . Bitki örtüsünün bulunmadığı alanlarda erozyon olması kaçınılmazdır.

Havza ekosisteminde erozyon oluĢması; akarsu yataklarının ve baraj gölünün, çökelmeye bağlı olarak organik ve inorganik maddelerle dolmasına, akarsu rejiminin bozulmasına, buna bağlı olarak da sel ve taĢkınlara neden olmaktadır.

Barajlardan elde edilen su veriminin düĢmesi, kaynakların değerlendirilmemesini ve yatırım maliyetinin artmasını gündeme getirmektedir.

Biyotik Öğeler:

Ekosistemdeki insan, hayvan, bitki örtüsü ve mikroorganizmalardan oluĢan tüm canlı varlıkları kapsamaktadır.

2.1.3 Ekolojik Denge

Doğada var olan ekosistemlerde, ekolojik öğeler birbirlerini destekledikleri sürece kararlı bir denge vardır, değiĢme yoktur ve süreklilik görülmektedir. Ġnsanın ekosisteme yaptığı olumsuz giriĢimler, varolan dengenin sürekliliğini bozmaktadır. Ġnsan, çevrede varolan statik dengeyi kendi yaĢam gereksinimlerini elde etmek amacıyla, dinamik iliĢkiler sistemine döndürerek, bu dengenin toplum yararına bozulmasına neden olmaktadır.

Bu nedenle ekoloji, doğanın korunması noktasından hızla, kentin yaĢam kalitesi üzerine bir düĢünceye dönüĢmüĢtür. En karmaĢık insan ürünü olan kenti ele alan bu düĢünce tarzı "kentsel ekoloji" kavramını doğurmuĢtur.

2.2 Kentsel Ekoloji Ve Su Havzalarında YerleĢmeler

2.2.1 Kentsel Ekoloji

Kentsel ekoloji, kent ekosistemlerinin incelenmesidir. Aynı zamanda yapay çevrede madde ve enerjinin sirkülasyonu ile ilgilidir. Bu sirkülasyon enerji ve doğal kaynakların tüketimi olduğu kadar atık maddelerin üretimini de kapsamaktadır. En büyük yapay çevre olan kent, insan ve doğa arasında karĢılıklı yoğun iliĢkilerle büyük bir ekosistemdir. Ġnsan aktiviteleri bu sistemlerin bir parçasıdır ve onların

(21)

12

biyotik ve abiyotik alanlarda etkilerinin analizi kentsel ekosistemlerin planlanmasında yol göstericidir (Tjalingi, 1992).

Kentsel ekoloji, kentin ve insan aktivitelerinin doğal kaynaklar ve çevre üzerindeki etkilerini araĢtırarak, gelecek nesilleri de göz önüne alacak biçimde, yerel ve global ölçekte biyolojik çeĢitlilik ve yaĢam kalitesini sağlayacak koĢulları ortaya koyan çalıĢmalardır (Naess, 1992).

Kentsel ekosistemin içinde kentsel planlama, insan sağlığı, kentsel alan kullanım fonksiyonlarının çeĢitliliği ve aynı zamanda bitki ve hayvan yaĢamı için Ģartları optimize etmeye çalıĢmaktır (Tjalingi, 1992).

Modern kentsel sistemler hava, toprak ve su kirliliğinden, gürültü rahatsızlığı, koruma eksikliği, kentsel siluetin yok olması veya görsel kirlilik gibi artan çevre sorunlarıyla karĢı karĢıyadır. Çevresel problemleri oluĢturan demografik faktörler, sosyo ekonomik geliĢme, enerjiyi verimsiz tüketme, mekansal davranıĢ kalıpları ve hepsinden önemlisi uygun olmayan veya kötü yönlendirilmiĢ kentsel çevre politikalarıdır (Nijkamp ve Van Geenhuisen, 1997).

Kentsel ekolojik problemler genellikle üretim değil, tüketim kaynaklıdır. Artan tüketim, bir sanayi biriminden değil çok sayıda konut, iĢyeri ve ulaĢım aracından kaynaklanmakta ve sadece yerel düzeydeki etkileri değil, küresel etkileri de tartıĢılmaktadır.

Kentsel çevrenin karĢı karĢıya olduğu sorunlar üç baĢlık altında toplanabilir.

 Kentsel kirlilik: hava, su, gürültü, toprak, çöp

 YerleĢik alanlar: yollar, caddeler, binalar, açık alanlar, rekreasyon alanları

 Doğa: Ģehir içindeki yeĢil alanlar ve vahĢi yaĢam

Problem alanlarına tek tek yoğunlaĢma olurken kentsel sistemin kompleks ve bir bütün içinde birbirine bağımlı olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Kentsel çevresel sistemi oluĢturan neden sonuç iliĢkileri bulunmaktadır. Bu iliĢkilerin boyutu, sadece soruna özgü kararların üretilme tehlikesin ortaya koymaktadır, çünkü kentsel çevrede bir problemin çözümü, diğer bir problemin nedeni olmaktadır. Kentsel çevrenin etkili yönetimi, bazı anahtar bölgelerde bütünleĢtirilmiĢ kararlar alınarak, kentsel sistemin gözden geçirilmesine dayanan bir strateji gerektirmektedir (UN, 1996).

(22)

13

2.2.2 Su Havzalarında, KentleĢmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları

Artan nüfus ve yoğunluk için elveriĢli arsa arzının azalması ile kentsel büyüme 1980 sonrası birçok geliĢmekte olan ülkelerde olduğu gibi ekolojik bakımdan hassas bölgelere kaymıĢtır. Bu geliĢmenin kontrol altıma alınmadığı takdirde, gelecekte hızlanarak devam edeceği, tarım toprakları, ormanlar, ağaçlık alanlar gibi ekolojik yönden hassas yörelerin tahrip olacağı, su ve hava kirliliğinin inanılmaz boyutlara ulaĢacağını söylemek yanlıĢ olmayacaktır (Türkoğlu ve Güngör, 1996).

Çevre kirlenmesi; su, toprak ve havanın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinde, insan tarafından meydana getirilen ve arzu edilmeyen değiĢimlerdir (KeleĢ ve Harmancı, 1993).

Ġnsan tarafından çevreye verilen zararlı maddeler o kadar çok ve o kadar değiĢik özelliktedir ki, doğa bunları yok edememekte ve çok büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır. Su toplama havzalarında ise bu durum daha fazla önem kazanmaktadır. Çünkü ekosistemin herhangi bir halkasına giren zararlı maddeler, bitki ve toprağa zarar verdiği gibi, er yada geç su ile temas edip, dere ve göllere karıĢarak, göldeki doğal yaĢantıda önemli değiĢikliklere neden olmaktadır. Bu değiĢimler suyun kalitesini etkileyerek, halk sağlığını tehdit eder duruma getirmektedir.

2.2.2.1 Su Kirliliği Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi

Su kirliliği terimi ekolojik yapının bozulmasını anlatmaktadır. Su kaynaklarını bozacak ölçüde organik, inorganik, biyolojik ve radyoaktif nesnelerin suya karıĢmasına su kirliliği denmektedir. Bir baĢka deyiĢle, su kirliliği, suyun doğal yapısının kullanma amacına uygun düĢmeyecek ölçüde bozulmasıdır. Ġçme ve kullanma suyunun kirlilik parametreleri farklı olacağından, kirlilik tanımları da birbirinden farklıdır (KeleĢ ve Ertan, 2002).

GeliĢmekte olan ülkelerde ortaya çıkan hastalıkların % 80‟inin yeterli içme ve kullanma suyunun bulunmamasından kaynaklanan dünyamızda, toplumların ihtiyacı olan sağlıklı, içme ve kullanma suyu kaynaklarının korunmasını ve optimum Ģekilde kullanılmasının sağlanması gerekmektedir. Bunu, kullanılmıĢ suların uygun bir Ģekilde uzaklaĢtırılması takip etmektedir.

(23)

14

Su kirlenmesinin ana kaynakları; evsel kullanılmıĢ sular ile sanayi kuruluĢları tarafından su yataklarına verilen atıklardır. Bunun dıĢında, su havzalarındaki tarım alanlarından taĢınan, azot ve fosfor bileĢikleri bakımından zengin olan sulama suyu sızıntıları, erozyon toprakları taĢıyan yağıĢ suları, gemi söküm yerleri, sahil dolgu alanları ve katı atık boĢaltma alanları da önemli kirleticilerdendir.

Su ortamındaki hayat, ortamdaki sıcaklığın, çözünmüĢ oksijen konsantrasyonunun, pH değerinin, suyun renginin, askıdaki ve toplam katı madde konsantrasyonunun, toplam alkalinitenin, besi maddesi konsantrasyonlarının, metal bileĢiklerinin ve diğer fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin etkisi altındadır. Bu parametrelerin üst sınırları ve bazı durumlarda da alt eĢik değerleri bazı organizmalar için uygun olmayan çevre Ģartlarını ortaya çıkarmaktadır (Karpuzcu, 1996).

Tablo 2.1 Kirletici kaynaklar (Karpuzcu, 1996) Kirletici Kaynağın Tipi Kirleticinin Cinsi

Doğal Kaynaklar Atmosferden oluĢan kirleticiler ÇözünmüĢ mineraller

ÇürümüĢ bitkiler YağıĢ suları

Su hayatındaki aĢırı büyüme Tarımsal Kökenli Kaynaklar Toprak erozyonu

Çiftlik hayvanlarının artıkları Gübreler

Koruma ilaçları (pestisitler) KullanılmıĢ Sular Belediye kanal suları

Meskun bölgeden gelen yağmur suları Sanayi sıvı atıkları

Gemilerde kullanılan sular

Biriktirme Yapıları Çökeleklerin sızıntı ile sürüklenmesi Oksijen eksikliği

Diğer Kaynaklar Maden iĢletmeleri Çöp dökme yerleri

Kirleticiler, alıcı su ortamında estetik kirlenme, zehirli reaksiyonlar, veya su canlılarının yaĢama Ģartlarını bozan taban birikimlerinin oluĢup, biyolojik olarak ayrıĢarak veya çürüyerek oksijen harcanmasına, ve böylece su çevresinden faydalanan insan grupları ve diğer canlı hayatı için tehlikeli durumların doğması gibi çeĢitli zararlı etkilere sebep olabilmektedir. Kirletici türleri ve kirletme biçimleri aĢağıda belirtilmiĢtir.

(24)

15

Zehirli Kirleticiler

Ağır metaller ve diğer zehirli maddeleri içeren kullanılmıĢ suların kaynağa verilmesi, bu ortamdaki organizmalar için kirletici etki yapar ve ortamdaki canlı hayatını tehlikeye sokmaktadır. Bazı pestisitlerin, ağır metallerin ve radyoaktif elementlerin su ortamındaki besin zincirinde birikerek organizmadan organizmaya artan konsantrasyonlar halinde taĢındığı bilinmektedir.

Çökebilen Katı Maddeler

Maden ocakları gibi yüzey kazılarının yapıldığı faaliyetler büyük ölçülerde toprak hareketlerine sebep olmaktadır. Kazılar sırasında ayrılan toprakların çeĢitli etkilerle çevredeki su yatağına taĢınması; hastalı yapan bakteri ve virüsleri, pestisit, ağır metaller ve koruma ilaçlarını da kontrolsüz olarak su ortamına taĢıyabilmektedir. Topraklar baraj göllerinde birikerek su depolama kapasitesini düĢürmekte, su kanalları tıkanmakta ve verimli toprakların üzeri örtülmektedir.

Organik Maddeler

Organik ve biyolojik olarak ayrıĢtırılabilen atıklar su yatağındaki bakteriler için önemli bir besim kaynağıdır. Organik maddelerin bakteriler tarafından ayrıĢmaları sırasında sudaki çözünmüĢ oksijeni kullanmakta ve diğer canlıların yaĢamı için de çok önemli olan çözünmüĢ oksijen konsantrasyonunu düĢürmektedirler.

Sıcaklık Kirlenmesi

Sıcaklık, kimyasal tepkimelerde, katalizör, hızlandırıcı, kısıtlayıcı veya öldürücü olarak su ortamındaki biyolojik hayatı etkileyen önemli bir parametre olup, su ortamına genellikle termik santrallerin ve çeĢitli sanayi tesislerinin soğutma sularının deĢarjı yoluyla katılmaktadır.

Yağlar

Petro-kimya tesisleri ve rafinerilerden, ya da tanker kazalarından ortama katılan yağlar, su yüzeyini kaplayarak su ortamına havadan oksijen girmesinin engellenmesine, su kuĢlarının uçma yeteneğini kaybetmesine, balıkların solungaçlarında ve vücutlarında birikerek zaman içinde ölmelerine neden olmaktadır.

(25)

16

Organizmalar, Besi Maddeleri Ve Ötrifikasyon

Ötrifikasyon, doğal süreçler ve insan faaliyetlerinin sonucu, su yataklarındaki mikroorganizmaları beslemeye yarayan besi maddelerinin artması olayı olarak tanımlanmaktadır. Azot ve fosfor içeren besi maddelerinin su ortamına katılmasıyla, su çevrelerinde algler ve diğer mikroorganizmalar istenmeyecek miktarda çoğalarak suyun kalitesini bozmaktadır. Suyun tadı, kokusu ve rengi değiĢmekte ve algler ölmeye baĢladığında ise, ayrıĢma için ortamdaki oksijen kullanılmakta ve aĢırı miktarda, koku ve H2S gazı oluĢmaktadır.

2.2.2.2 Toprak Kirliliği Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi

Canlı türlerinin büyük bir bölümünün yaĢam ortamı olan toprak, insan ve çevre açısından büyük bir önem taĢmaktadır. Canlıların besin kaynağını oluĢturan ortam olarak, toprağın kendisi de bir doğal kaynaktır. Canlı doğal kaynakların varlığını sürdürebilmeleri, bu cansız doğal kaynağın varlığına ve zenginliğine bağlıdır. Su kaynaklarının potansiyelinin korunması flora ve faunanın barındırılması ve çevrebilimsel dengenin sağlanması bakımından temel bir iĢlevi olan toprağın kirlenmesinden çeĢitli olumsuz sonuçlar doğurmaktadır (KeleĢ ve Ertan, 2002). Ġnsan etkinlikleri sonucunda, toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulması olarak tanımlayabileceğimiz toprak kirliliğine, belediyelerin çöp döküm yerleri, sanayi kuruluĢlarının katı artıklarının toprağa atılması, arıtma tesislerinde oluĢan çamurun dökülmesi, fosseptik muhtevasının boĢaltılması, tarım koruma ilaçlarının toprakta birikmesi, gübreli tarım yapılması, partikül ve aerosol halindeki hava kirleticilerinin toprakta birikmesi ve sulama sonucunda topraktaki tuz miktarının artması sebep olmaktadır.

Katı atıkların içinde bulunan kirleticilerin toprakta taĢınarak yeraltı ve yerüstü sularına karıĢması, havza ekosisteminde önemli etkiler yaratır. Bu etkiler havzanın yeraltı su yüzeyinin derinliğine, yeraltı suyunun hızına, su yataklarının kullanım biçimlerine, toprak yatağının özelliklerine, kil yüzdesine, mineral yapısına ve toprağın yoğunluğuna, boĢluk ve ne oranlarına göre değiĢir.

Toprağın yapısına iliĢkin sorunlar toprağın verimini düĢürür, bitkilerin geliĢmesini engeller. Toprağın aĢırı gübrelenmesi, topraktaki besin maddesi dengesini bozar, verim düĢer, içme ve kullanma suyunda fosfat birikimi oluĢur, bitkilerde nitrojen gibi kansere yol açan maddeler çoğalır.

(26)

ġekil 2.5 Ġnsan ve su çevresi (Karpuzcu, 1996)

ĠNSAN

Sağlığa Etkileri (alınan toplam kirleticilere bağlı)

Ġnsan Besini Konsantrasyonundaki ArtıĢ Et Yiyenler Ot Yiyenler Alglerde, Su Bitkilerinde, Ekinlerde, Sabit Maddelerin Biyolojik Birikimi Ziraat, Madencilik, Sanayi, ġehirleĢme

Ve Diğer Faaliyetler

Katı Atıklar Gaz Atıklar

Sıvı Atıklar Su Ortamındaki Kirleticiler Zamanla Çürüme Yok Zamanla Çürüme Elde Edilen Su Kalitesi EKONOMĠK ETKĠLER

Balık Miktarındaki Kayıp Tarımsal Üründe Azalma Dinleme Turistik Potansiyel

Kaybı Arazi Değerlerinde DüĢüĢ Ötrifikasyon Ve Su Ġmkanlarında Kayıp Su Tasfiyesindeki Maliyet ArtıĢı

(27)

ġekil 2.6 Su toprak ve kirleticiler arasındaki giriĢimler (Karpuzcu, 1996)

2.2.2.3 Hava Kirliliği Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi

KentleĢme, sanayileĢme ve hızlı nüfus artıĢı sonucunda atmosfere bırakılan is, duman, toz, gaz, buhar ve aerosol gibi kirleticiler, zaman içinde belli oranlara ulaĢmakta ve havayı kirletmektedir. Günümüzde bir çok kentte belirlenmiĢ hava kalitesi standartları aĢılmaktadır. KentleĢmenin neden olduğu hava kirliliği, kentin topoğrafik ve meteorolojik koĢullara uygun olmayan biçimde yerleĢmesinden de kaynaklanır. Kentlerdeki ısıtma sistemi, bu sistemin özellikleri ve ısıtmada kullanılan yakıtın türü de hava kirliliğini belirleyen öğelerdir. Kentsel ulaĢımda kullanılan taĢıtların egzoz gazları da hava kirliliğinin artmasına neden olmaktadır (KeleĢ ve Harmancı, 1993).

Hava hareketleriyle havza ekosistemine taĢınan kirli hava kütlesi, su döngüsüne girerek, toprakta, yerüstü ve yeraltı sularında birikmekte ve bitki örtüsüne ve diğer canlılara zarar vermektedir.

ÇözünmüĢ Fosfat Bitki (P) Organik Hasat Ölme Veya DönüĢüm Uçucu Madde Tarımsal kimyasal maddeler ve gübreler Amosferden Birikim Amosferden Bağlı Absorbe EdilmiĢ Fosfat Erozyon

Yüzeyaltı suyu akıĢı

Ara Kesit AkıĢı

Yüzey AkıĢı A lıc ı S ular absorbsiyon Serbest bırakma Yağmur TaĢ ın ma

(28)

2.2.2.4 Katı Atıklar Ve Havza Ekosistemi ĠliĢkisi

Katı atıklara bağlı kentsel problemler, ekonomik aktivite çeĢitliğine bağlı olarak, nüfus yoğunluğuyla doğru orantılı olarak artmaktadır. ġehirler büyüdükçe, kiĢi baĢına düĢen atık miktarı ve toplam atık üretimi artmakta, buna karĢılık olarak, Ģehirlerin içinde veya civarında katı atıkları boĢaltabilecek alanlar azalmaktadır.

2.2.2.5 Doğal Bitki Örtüsü, Hayvan Varlığı Ve Diğer Türler

Belli bir ülkeye yada bölgeye özgü bitki örtüsü “flora” olarak adlandırılır. Flora, mikroorganizmalarla birlikte, çevrenin insan dıĢında yer alan ve biyolojik zenginlik olarak da adlandırılan canlı öğelerini oluĢturur. Doğal bitki örtüsü çevrenin kendini yenileyebilmesi için temel biyolojik zenginliktir. Çevresel döngülerin sürebilmesi, toplumun ekonomik, sağlık, ve dinlenme gibi ihtiyaçlarını yerine getirebilmesi için, orman alanlarının, milli parkların, çayır ve meraların, sulak alanların ve endemik bitkilerin Ģehirsel baskılara karĢı korunması son derece önemlidir.

Fauna olarak da bilinen hayvan varlığı, belli bir bölgeye özgü yaban hayvan topluluğudur. Genetik bir kaynak olarak son derece önem taĢıyan türler, Ģehirsel büyümeden kaynaklanan kirlenmenin, doğal alanlarının tahribatının ve yanlıĢ avlanmanın tehdidi altında bulunan ve özel önemlerle korunması gereken doğal zenginliklerdir.

2.3 Sürdürülebilirlik Kavramı

Sürdürülebilirlik kavramı, 1980'lerin sonlarından itibaren "Brundtland Raporu" olarak da bilinen ve BirleĢmiĢ Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından "Ortak Geleceğimiz" adlı raporun yayınlanması ile yoğunlukla tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır. Gilman‟a göre sürdürülebilirlik; toplum, ekosistem veya bunlar gibi süregelen sistemlerin sonsuz bir geleceğe kadar sınırlanmadan ve kaynaklarını yitirme tehdidi olmadan devam edebilmelerini anlatır (Çıracı, 2001).

Koruma-kullanma dengesinin kurulması, sürdürülebilirlikte temel kavramdır. Sürdürülebilirlik, toplumsal ve doğal yaĢamın her biriminde yeni bakıĢ açıları, yeni düĢünce ve tavırlar geliĢtirmesi önermektedir. Bu kavram eğitimde; insan iliĢkilerinde, doğa - insan iliĢkisinde, kurumlar arası iliĢkilerden, yeraltı, yerüstü

(29)

kaynakların kullanımına, atmosfer ve çevrenin yönetimine dek tüm yaĢam koĢullarında, yeni bir bakıĢ açısı getirmiĢtir (Karaman, 1993).

2.4 Sürdürülebilir Kentsel GeliĢme Ve Ekolojik Planlama

Sürdürülebilir Ģehir; kentsel alan ve bölgesi içinde, toplumun arzuladığı yaĢam kalitesini sağlayan fonksiyonların devamlılığının, mevcut ve gelecek kuĢaklar için uygun tercihleri kısıtlamadan ve Ģehirsel sınırlar içinde ve dıĢında aksi etkilere neden olmadan sağlanmasıdır (Özden ve Turgut, 2002).

Sürdürülebilirlik tartıĢmalarının kentler üzerinde odaklaĢması büyük kentlerin hem doğal kaynakların baĢlıca tüketicisi, hem de kirlilik ve atıkların esas üreticisi olmalarından kaynaklanmaktadır. Teknolojik ve ekonomik büyümenin ana kaynağı olduğu kabul edilirse, kentlerin tartıĢmadaki yeri daha da büyüktür (Nijkamp ve Van Geenhuisen, 1997).

ġehirsel sürdürülebilirlik, doğal çevrenin korunması, yenilenemeyen kaynakların en az kullanımı, ekonomik canlılık ve çeĢitlilik, kamunun kendine yetebilirliği, kiĢisel refah ve temel insan ihtiyaçlarının karĢılanması olarak açıklanabilir (Çıracı, 2001). Maclaren‟e göre Ģehirsel sürdürülebilirliğin tek bir tanımı olamaz. Bu tanım toplumun kültürel yapısına, ekonomik, çevresel ve sosyal durumuna ve halkın değer yargılarına göre değiĢmektedir.

Sürdürülebilir geliĢme ekonomik geliĢme ile doğal ve yapay çevrenin tehdit edilmesinin bütün dünya ülkelerini sıkmasından doğan bir kavramdır. GeliĢme bozulan bir çevre üzerine kurulamaz; büyüme çevresel hasarlara yol açarsa çevrenin korunması olanaksızlaĢır. Bu problemler insan kültürü ve fiziki çevresi arasındaki karmaĢık iliĢkilerle ilgilidir (Çıracı, 2001).

Kaynakların sınırlı olduğu ve korumanın ötesinde bu kaynakların gelecek nesillere aktarma gereği üzerine geliĢen kaynakların doğru kullanımı söylemi, sürdürülebilir kentsel geliĢme kavramını öne çıkarırken, kaynakların nasıl kullanıldığı planlamanın ana iĢlevi olmaktadır (Eraydın, 1993).

Uygun bir çevrenin yaratılması ve korunmasını içeren kent büyümesinin düzenlenmesi; ekolojik ve sosyal önceliklerin de ele alınmasını gerektirmektedir. Çünkü doğanın tahribi, kısa sürede elde edilecek kazançlara yer verilmesi nedeniyle

(30)

oluĢmuĢtur. Dolayısıyla, ekonomik maliyet göz önünde tutulurken, olayın sosyal maliyeti geri plana itilmiĢtir.

Yalnızca ekolojik olarak yapılan analitik çalıĢmalar, pozitif bir çevre yaratmada, mevcut değerleri ve çevreyi korumak, değiĢtirmek veya iyileĢtirmede, çevresel değerlerin tahribini önlemede yeterli değildir.

Ekolojik araĢtırmalar ve çalıĢmalar olmaksızın yeterli bir çevre politikasına baĢlamak mümkün değildir. Bu amaca ulaĢmak, fiziki planlama stratejisi ile mümkün olabilir. Bu strateji de; mikro ölçekte kentsel ve doğal çevrenin korunması, iyileĢtirilmesi, makro ölçekte hazırlanan evrensel ekolojik politika tarafından yeterince desteklenmelidir (Aksoylu, 1995).

Çevre bakıĢ açısında insan merkezli bir yaklaĢım egemenken, ekolojik bakıĢ açısında insan diğer canlılarla birlikte ve eĢit ağırlıkta değerlendirilmektedir. Bu nedenle ekoloji kavramı bir anda planlamanın amaç fonksiyonunu değiĢtirmekte, amaç insanların doğa ile uyumlu bir Ģekilde yaĢamlarını sürdürmesinden, tüm canlıların bir arada yaĢamalarını sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması için planlanmasına dönüĢmektedir (Eraydın, 1993).

Ekolojik kent planlama bir dizi amaçlar gerçekleĢtirmeye yönelik bir sonuç planlamasından çok bir dizi amacı denetleyen bir süreç planlamasıdır.

Bu süreç;

 Bir kentsel geliĢmeyi bütünsel sistem bakıĢ açısı içinde görür. Bu görüĢ içinde tüm dünya, geçmiĢ ve gelecekte önemli parametrelerdir.

 Tüm insanlığı ve doğayı birbirini karĢılıkla destekleyen bir fiziksel plan bütünlüğü içinde öngörür.

 Kurumsal, toplumsal ve hükümetlere iliĢkin bağlamı sabit veri olarak görmez. Ticari sınırların kalkması, vakıflar gibi hükümetler dıĢı örgütlerin yaptırım güçlerinin artması çevreyi insan hakları gibi evrensel kurallara bağlamaktadır.

 Gelecek kuĢakları düĢünerek az kaynak tüketimini öngörür.

 Tüm tasarımların ve planların geri dönüĢümlü olmasının sağlanmasını, atıklar ve kirlenmeyi önleyici birbirinin iĢine yarayacak üretimlerin yapılmasını ana hedefler olarak görür.

(31)

 Olabildiğince güneĢ, su ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerjiler sistemde öncelik arar.

Bu süreçleri içeren bir planlama anlayıĢının arazi kullanım stratejilerinde doğal denge ve süreçlerin korunması, ulaĢım ve altyapı gereksinmelerini etkileyecek yeni yoğunluk ve zonlama anlayıĢlarına gidilmesi, mevcut iĢleyen dokuların yenilenmesi öncelikli konular olmak durumundadır (Karaman, 1993).

2.4.1 Su Havzalarında Ġmar Planları Ve Ekolojik Planlama YaklaĢımı

Su toplama havzalarındaki yerleĢmelerin geliĢmesi ve yeni yerleĢmelerin oluĢması, rezervuarın ve su kaynaklarının kirlenmesine sebep olmakta, binalar ve yollar, geçirimsiz yüzeyler meydana getirerek havza ekosistemini bozmaktadır.

Kentlerin kontrolsüz geliĢimi ve su toplama havzalarının çekiciliği, bu alanlar üzerindeki baskıları arttırmıĢ, su kaynaklarının korunmasında özel düzenlemeleri ve bütüncül havza planlamasını gerekli kılmıĢtır.

Su toplama havzalarında, arazi kullanımının kontrolü ve ekolojik yaklaĢımla planlanması, su kaynakları çevresindeki akıĢların kirliliğini en alt düzeye indirirken, kentsel büyümeyi de en uygun alanlara yönlendirmektedir. Havza planları, sadece çeĢitli arazi kullanımlarını gösteren bir plan olmayıp, alanın çevresel duyarlılıklarını, mühendislik ve tasarım boyutlarını, bölgenin geliĢmeye olan gereksinimiyle karĢılıklı bir dengeye oturtan iyi düĢünülmüĢ bir sentezdir. Havza planları, su kirlenmesi ve arıtma maliyetlerini azaltan bir çözüm olarak, geliĢmenin yeri ve zamanlamasını kamu altyapı gerekleriyle bir araya getiren bir araçtır (Artemel, 1991).

2.4.1.1 Su Toplama Havzalarını Planlama Süreci

Su toplama havzalarında arazi kullanımı planlama süreci

 Doğal niteliklerin ve bunların su kalitesine olan katkılarının analizi.

 GeliĢmeyi kısıtlayıcı faktörlerin belirlenmesi.

 Su kaynakları çevrelerindeki mevcut arazi kullanımının analizi.

 Uzun ve kısa vadeli büyüme modellerinin geliĢtirilmesi ve barınma, çalıĢma, ulaĢım gibi fonksiyonların bugünkü eğilimine bağlı olarak öngörünümü.

(32)

 Su kalitesine ve diğer çevre etmenlerine bağlı olarak, teorik bir arazi kullanımı planının geliĢtirilmesi.

 Havza planın kontrolü, büyüme yönetimi stratejileri, kirlilik kaynaklarının kontrolü ve yasal düzenlemeleri kapsayan uygulama stratejilerinin formüle edilmesi

aĢamalarından oluĢmaktadır.

YerleĢim bölgesi, geliĢmiĢ ya da az geliĢmiĢ durumunda,su, hava, bitki örtüsü, doğal yaĢam ve diğer bileĢenleri arasında sıkı iliĢkileri olan bir doğal sistem oluĢturur. YerleĢmenin geliĢmesiyle birlikte ortaya çıkan herhangi bir olumsuzluk doğal yaĢamı da etkiler. Bu geliĢme, akıĢları, erozyon ve tortulaĢmayı hızlandırırken, yer altı ve yerüstü su kaynaklarının kirlenmesine ve sonuç olarak su arıtım maliyetlerinin artmasına neden olur. Su kaynaklarının korunmasına yönelik hazırlanan arazi kullanımı planlarının temeli hangi doğal iĢleyiĢin etkilenebilir, hangisinin yerleĢmeye uygun olduğunun tanımlanmasına dayalıdır (Artemel, 1991).

Doğal Yapı Analizi

Doğal yapı analizi su toplama havzası ekosisteminin doğal taĢıma kapasitesini ortaya koyar ve havzadaki geliĢmeye, yerleĢmeye uygun alanları ortaya çıkarır.

İklim: yağıĢ, güneĢlenme, hakim rüzgar yönü hava kirliliği durumu,

Jeoloji: jeolojik yapıya bağlı olarak yerleĢime uygunluk ve yüzey sularını alt tabakalara geçirimlilik durumu,

Fizyografi: arazi eğimi, denizden yükseklik, yön ve arazi yüzü Ģekli,

Hidroloji: Akifer beslenme alanları, dereler, su yayılımı ve taĢkın alanları

Toprak yapısı: tarımsal yeterlilik, erozyon, geçirimlilik

Bitki ve hayvan türleri: orman alanları, tarım alanları, bataklıklar, fundalık alanlar, bu alanlarda yaĢayan hayvan türleri, nesli tehlike altında olan türler

Su kirlilik durumu ve kirletici kaynaklar: mevcut yerleĢimler ve diğer kirlilik kaynak

 Mineral ve maden kaynakları

(33)

Ġncelenmelidir (McHarg, 1992).

GeliĢmeyi Kısıtlayıcı Faktörler - EĢikler

Ekolojik planlama yaklaĢımıyla su toplama havzalarında yerleĢme kriterleri:

 Arazi eğimi % 5‟ten düz, % 15‟ten eğimli olamamalıdır. Eğimi % 15‟in üzerindeki alanlara yerleĢilmesi durumunda havzadaki erozyon artacaktır. eğimi % 5 den az olan alanlarda ise sel riski bulunmaktadır.

 Tarım topraklarına yerleĢilmemelidir

 Geçirimli olmayan jeolojik yapıların üzerine yerleĢilmelidir, böylece yeraltı su kaynaklarının kirlenmesi önlenecektir.

 Akifer ve akifer beslenme alanlarına yerleĢilmemelidir.

 Bulut ceplerinde (iki tepe arasındaki düzlük alanlarda, yağmur bulutlarının oluĢtuğu alanlarda) yerleĢilmemelidir.

 YerleĢim alanı civarında Ġhtiyaçları karĢılayacak miktarda su kaynağı bulunmalı

 Yeni yapılacak yollar için fazla hafriyat yapılmamalı, yollar eğimli arazilerden geçmemelidir.

Su toplama havzaları kentleĢme için uygun alanlar değillerdir, havzaların ekolojik dengesini sürdürebilmesi için en uygun arazi kullanıĢı ormanlar, ikinci uygun arazi kullanıĢı ise tarımdır. Yeni konut yerleĢimleri ise mecbur kalınmadıkça oluĢturulmamalı; varolan yerleĢmeler uygun doğrultuda geliĢtirilebilir (McHarg, 1992).

Mevcut Arazi Kullanımının Analizi

Mevcut yerleĢimlerin ve diğer arazi kullanıĢlarının havza ekosistemine etkilerini değerlendirmek için, barınma, çalıĢma, dinlenme ve ulaĢım gibi fonksiyonların ayrıntılı incelenerek, bu fonksiyonların su kaynağına olan etkileri ve merkezi ya da dağınık kirlilik kaynağı olarak ne kadar alanda etkili oldukları belirtilerek analiz edilmelidir. Farklı yoğunluktaki mevcut konut alanları, köy yerleĢik alanları, gecekondu alanları, toplu konut alanları, 2. konut alanları, teknik ve sosyal altyapı alanları, turizm ve sanayi alanları, yeĢil alan ve ağaçlık alanlar, orman ve tarım alanları, açık alanlar, askeri alanlar ve kazı alanları gibi kullanımlar arazi kullanım türlerini oluĢturmaktadır (McHarg, 1992).

(34)

Büyüme Modellerinin GeliĢtirilmesi

Mevcut koĢullar dikkate alınarak, bölgedeki olası yerleĢimin boyutları ve konumunu belirlemek üzere, ileriye dönük büyüme modelleri geliĢtirilmektedir. Doğal nüfus artıĢı, kırsal kesimden kentsel alanlara göç, istihdam ile ilgili etmenler, arazinin geliĢmeye elveriĢliliği, kontrol düzenlemelerinin olup olmaması, nüfusun sosyo ekonomik özellikleri dikkate alınmalıdır (McHarg, 1992).

Mevcut Kirlilik Boyutlarının Saptanması

Havza içindeki kullanımların neden olduğu kirlilik düzeyleri ve etki alanları saptanmalı, mevcut altyapı tesislerinin durumları incelenmelidir.

Arazi KullanıĢ Planının GeliĢtirilmesi

Bölgenin büyüme ve geliĢme gereksinimlerini karĢılayabilecek birçok alternatif büyüme modeli belirlenebilir, ancak havza planlamasında, temel kural olarak, yerleĢim, su alanları, taĢkın yatakları, dik eğimler, erozyona elveriĢli topraklar, akifer beslenme alanları ve heyelan alanları dıĢında olmalıdır (McHarg, 1992).

 Yüksek yoğunluklu inĢaat temelini taĢıyabilen tarıma elveriĢsiz alanlar.

 Temelleri taĢıyabilecek kapasitede olan tarım alanları.

 Fosseptik tanklarını taĢıyamayacak kadar düĢük taĢıma kapasitesi olan ve kanalizasyonlu, orta yoğunlukta yerleĢmeler için uygun olan topraklar.

 Kanalizasyonlu, orta yoğunlukta yerleĢim alanları için kullanılan tarım alanları.

 DüĢük yoğunluklu yerleĢmeler için fosseptik tanklarını taĢıyabilen, düĢük taĢıma kapasiteli topraklar ve orman alanları (Artemel, 1991).

(35)

BÖLÜM 3. ÇEVRE POLĠTĠKALARI, PLANLAMA VE SU HAVZALARI PLANLAMASI

3.1 Dünyada Çevre Politikaları

20. yüzyılın ikinci yarısı, yeryüzündeki toplumların büyük ölçüde kentli toplum olmalarına tanık olmuĢtur. Köylerden kentlere nüfus akınları artmıĢ, kentli nüfus oranları yükselmiĢ, kentleĢme geçmiĢle kıyaslanmayacak ölçüde bir kirlenmeye yol açmıĢtır. SanayileĢmenin yaygınlaĢması, üretim sırasında ortaya çıkan kirlenmenin de yaygınlık kazanmasıyla sonuçlanmıĢtır (KeleĢ ve Ertan, 2002).

Çevrenin yenilenemez bir kaynak olduğu, dünyada süregelen dengesiz geliĢimin önlenememesi durumunda, insanlığı büyük bir felaketin beklediği, ilk kez 1970 yılında, bir grup bilim adamı, sanayici ve iĢ adamından oluĢan Roma Kulübü‟nün hazırlattığı ve dünyada büyük yankı uyandıran “Büyümenin Sınırları” isimli raporda ifade edilmiĢtir.

1972 yılında Stockholm‟de yapılan BirleĢmiĢ Milletler Ġnsan ve Çevresi Konferansı uluslararası alanda çevre sorunlarının ele alındığı ilk büyük toplantıdır. Yüksek kalkınma hızı, tam istihdam, ekonomik istikrar gibi geleneksel ekonomik ve siyasal politikaların tespiti sırasında, hayat Ģartlarının niteliğinin iyileĢtirilmesi prensibi göz önünde tutulmak kaydıyla, hükümetlerin çoğu çevre politikalarının belirlenmesi konusuna önemle eğilmeye baĢlamıĢlardır.

Konferansta yayınlanan bildirinin 2. maddesinde; çevrenin korunması ve geliĢtirilmesi, tüm insanların esenliği ile ekonomik geliĢmenin temel öğesi sayılmaktadır. Çevrenin bugünkü ve gelecek kuĢaklar için korunması gereğinden bahsedilmiĢ, bunun dikkatli bir planlama ve yönetimle gerçekleĢtirilmesi gerekliliği vurgulanılarak, bugün sürdürülebilir geliĢme olarak tanımladığımız kavram ilk kez ifade edilmiĢtir.

Günümüzde de çevre konusunda çok önemli etkinliklerde bulunan bir örgüt olan BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı‟nın (UNEP) kurulmasına Stockholm konferansında karar verilmiĢtir.

(36)

1982 yılında BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Dünya Doğa ġartı‟nda insanın dünyanın bir parçası olduğu ve enerji ve beslenme sistemlerinin, doğal sistemlerin kesintisiz etkinlikleriyle sağlanabileceğine değinilmektedir. Bu belge, türlerin ve ekosistemlerin korunmasının, bugünkü ve gelecek kuĢaklar için önemini belirtmiĢ, sürekli ve dengeli geliĢme kavramına yer vermiĢtir.

1987 yılında BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu Çevre Komisyonu‟nun yayınladığı, Brundtland Raporu olarak da bilinen “Ortak Geleceğimiz” isimli çalıĢmada bütün insanların kendi sağlık ve esenlikleri için yeterli çevreye hakları olduğu ifade edilmiĢtir.

BirleĢmiĢ Milletler Çevre Ve Kalkınma Konferansı 1992 yılında Rio‟da gerçekleĢmiĢ ve Stockholm konferansından sonra geçen 20 yılda dünyada kaybedilen çevre değerlerinden söz edilmiĢ, Rio Bildirisi, Gündem 21, Biyolojik DeğiĢiklik SözleĢmesi, Orman Ġlkeleri ve Ġklim DeğiĢikliği SözleĢmesi belgeleri yayınlanmıĢtır.

2002 yılında Johannesburg‟da BirleĢmiĢ Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi yapılmıĢ, sürdürülebilir kalkınma modelleri, çevreye duyarlı yönetim modelleri ve biyolojik çeĢitlilik konuları üzerinde durulmuĢtur.

Ülkemizde ise; Anayasa'nın 56. maddesinde "herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaĢamak hakkına sahiptir, çevreyi geliĢtirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaĢın ödevidir" ifadesi bulunmaktadır. Anayasadaki bu hükme bağlı olarak geliĢen çevre mevzuatı, çevrenin korunması ve geliĢtirilmesi için hem devlete hem de bireylere aktif katılım görevi vererek, çevre olgusunun, geliĢmiĢ birçok ülkede kabul edilen çağdaĢ bir yaklaĢımla ele alınmasına imkan verecek yasal zemini hazırlamıĢtır. Ancak yasal zemindeki bu geliĢmelere rağmen, sanayileĢme atılımı yapan her toplum gibi, ülkemizde de hava, su ve toprak gibi doğal kaynaklara sanki hiç tükenmeyecekmiĢ gibi davranılmıĢ ve doğal çevre Ģartları hızla kötüleĢmiĢtir (DPT, 1997).

3.1.1 Su Ġle Ġlgili Uluslararası Politikalar

Suya olan talebin her geçen gün artmasıyla, uluslararası platformda su kaynakları üzerinde kullanmaya ve yönetmeye yönelik bir çok proje gerçekleĢtirilmektedir. Türkiye‟nin taraf olduğu, BirleĢmiĢ Milletler tarafından örgütlenen “Akdeniz Eylem Planı” ve Barselona SözleĢmesi, “Karadeniz‟in Kirliliğe KarĢı Korunması SözleĢmesi”, sulak alanların korunmasına yönelik Ramsar SözleĢmesi, 1992‟de Rio de Janeiro‟da kabul edilen Biyolojik ÇeĢitlilik SözleĢmesi ile Türkiye‟nin taraf

(37)

olmadığı BirleĢmiĢ Milletler bünyesinde tartıĢılan “Uluslararası Su Yollarının UlaĢım DıĢı Amaçlarla Kullanımına ĠliĢkin SözleĢme” ile BirleĢmiĢ Milletler Ġle Avrupa Ekonomik Komisyonu tarafından örgütlenen “Sınır AĢan Su Yollarının Ve Uluslararası Göllerin Kullanımı Ve Korunması SözleĢmesi” bunlardan bazılarıdır (DPT, 2001).

3.1.1.1 Avrupa Birliği Su Politikaları

Avrupa Birliği‟nin Su Politikasının ilkeleri;

 Sürdürülebilir Su Politikası ile güvenli içmesuyu sağlamak zorunluluğu vardır. Bu zorunluluğun içeriği ise; içmesuyu güvenli olmalıdır ve yeterli miktarda ve yeterli derecede güvenli olarak temin edilmesidir.

 Su, içmesuyu ihtiyacı dıĢında; endüstri, tarım, balıkçılık, taĢımacılık, hidroelektrik enerji üretimi ve rekreasyon ihtiyaçları için de yeterli miktarda ve yeterli kalitede olmalıdır.

 Akvatik çevrenin fiziksel yapısı ile birlikte su kaynaklarının kalitesi ve miktarı, karasal ekosistemin ve doğal hayatın ihtiyacı olan suyun karĢılanması da önemlidir.

 Su, sellerin olumsuz etkisini azaltmak veya önlemek ve kuraklıkların etkisini en aza indirmek için yönetilmelidir.

 Su kaynaklarının kirliliğinde, nokta kaynaklı, yaygın kaynaklı kirlilik, kazaların neden olduğu kirlilik, asit yağmuru nedeniyle kirlilik, besinlerin neden olduğu kirlilik, insan kaynaklı (antropolojik) kirlilik gibi kirlilik türleri ile mücadele bu politikaların önemli bir bölümünü oluĢturmaktadır. Bunun için de muhtemel ilkeler tespit edilmiĢtir;

- Yüksek Düzeyli Koruma Ġlkesi, - Ġhtiyat Ġlkesi,

- Önleyici ÇalıĢmalar,

- Kaynakta Islah Edilecek Hasarlar Ġlkesi, - Kirleten Öder Ġlkesi,

Referanslar

Benzer Belgeler

Yangın, elektrik çarpması veya yaralanmalara karşı korunmak için kabloyu, fişi veya su ısıtıcısını suya veya başka sıvılara daldırmayın5. Su kaynarken veya kaynadık-

• Düşünme, bilgileri hatırlama veya sorun çözmede güçlük yaşarsanız, daha az tetikte veya uyanık ya da düşük enerji ile çok uykulu hissederseniz (kanınızda

Altınel Otel’de Ankara Valisi Vasip Şahin’in başkanlığında yapılan toplantıya; sunumları gerçekleştiren TGA ve Ankara İl Kültür ve Tu- rizm Müdürlüğü heyetinin yanı

Akım A’dan B’ye doğru olup, 35 lt/sn ‘lik debide A noktasında 10 t/m2’lik rölatif basınç oluştuğuna göre dirsekte oluşan kuvveti bulunuz (enerji kayıpları

Bu senaryonun amacı sistemin orijina l DSİ projel endirme şartları altında performansını değerlendirmektir. Bu senaryoda menba kontrolunun baştan sona kontrol

5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’nda (Resmi Gazete, 2007) ise Jeotermal kaynak “Jeolojik yapıya bağlı olarak yerkabuğu

Bu yazıda, yenilenebilir su rezervleri, su kullanımı ve kişi başına su miktarı ile ilgili rakamsal veriler yukarıda sözü edilen kap ­ samlı araştırmayı kaleme alan

Ancak Ortadoğu ülkelerinin giderek artan su ve gıda ihtiyaçlarını karşılamada bölge ticaretinin de yetersiz kaldığı durumlarda aynı ülkeler dünya gıda ticaretine