«Arada
bir
T r- v? TS2C
Babanım
Son isteği
Yıldız SERTEL
B
abam son anına kadar Türkiye’ye ve Türk basınına ilgisini yitirmedi. Hatta ölümünden bir gün önce kendisini hastanede ziyaret ettiğim vakit, yarı ko madaydı. Ayrılırken, «Bir istediğin var mı?» diye sor dum, «Bana gazete getir» dedi. Oysa gazete okuyacak durumda değildi. Zaten son zamanlarda gözleri iyi gör mediği için gazeteleri beraber okuyor, olayları birlikte yorumluyorduk. O da her aydın gibi, Türkiyenin durumu na, pahalılığa, paranın değerini yitirmesine, hoikın sı kıntılarına, anarşik olaylara çok üzülüyordu. En çok ca nını sıkan şey. yemden bağımlı duruma düşmüş olma- mızdı. «Düyun-u Umumiye» günlerini yaşamış, Istonbulun işgalini görmüş, sonra da bağımsızlığa kavuşmanın gu rur ve sevincini todmış bir insan olarak, bu ona çok acı geliyordu. IMF ile ilk «Stand By» onlaşması imzalanma dan önce. Mümtaz Soysalın yazmış olduğu uyarı yazı sı onu çok etkilemişti. Demek k| yeniden teslim oluyor duk, Türkiye'nin bağımsızlığını yitirmesi olayı ile karşı korşıyaydık!Babam bu koşullarda dahi, umudunu yitirenlerden, her şeyi karanlık görenlerden değildi. Onca, çıkar yol vardı: Bu da her ne bahasına olursa olsun, önce bağım- sızlğımız için direnmek, ödün vermemekti. Küçük ve yok sul bir ülkenin bunu yapamayacağı söylendiği vakit, ön ce Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki durumumuzu ör nek verir, o günkü durumumuz, bugünkünden daha iyi değildi, der, sonra da Yugoslavya, Hindistan gibi bir ta kım bağlantısız, bağımsız ülkeleri ömek gösterirdi. İlhan Selcuğun. çıkar yolun, düzen değiştirmek ve bağımsızlık yolunu tutmak olduğunu belirten yazıları cok hoşuna git miş, ona kısa bir mektup yazıp, «Aferin ilhan Selçuk», demişti.
Babamın en büyük umudu halkta ve gençlikte idi. Halka çok önem verir, halktan kopuk hiç bir eylemin ba şarıya ulaşamayacağını söyler, halka tepeden bakan ay dınları eleştirirdi. Onca, halk uyanmakta ve kaynaşmak taydı. İlerici akımların bir çoğu ne yazık kİ. bu kayna şan yığınlarla, yeterli bağlar kuramamışlardı. Sık sık, halkın anlayamayacağı türde yazılmış, klişelere boğulmuş yazılar okuduğu vakit, «bunlarda İş yok. Bunlar kitabi. Hayat kitaba uydurulmaz. Hayatla, halkla uğraşmak ge rekir.» derdi. Küçük ilerici akımlardan bir çoğunun da bu yolda olduğunu düşünüp üzülürdü. Silahlı eyleme kesin likle karşıydı. Halk Çocuklarının yetişmesini, halk İçinde çalışmasını, halkla kaynaşmasını isterdi. Kendisine gelen gençleri hatalı yolda görürse söylerdi. Biz daha Türkiye' den çıkmadan önce, yani 1930'larda, sosyalistlerle ko nuşurken de «Sizde iş yok. Siz on tane beyanname da ğıtmak İçin hapse girmeyi marifet sayıyorsunuz. Sorun binlere, yüz binlere ulaşmak,» dedi. Bu yüzden de sollar onun bir burjuva liberali olduğunu düşünürlerdi. Oysa, burjuvalaşmış tüccar dostlarımızla konuşurken, «Bu ka pitalist rejimde iş yok. Dünya sosyalizme doğru gidiyor. Sizin sisteminiz çıkmazda,» derdi. Bu yüzden, burjuvalar da onun komünist olduğunu düşünürlerdi.
Aslında babam cok okuyan, olayları İzleyip ileriyi görebilen bir kişiydi. Aşırı bir gazeteci namusluluğuyla her şeyi olduğu gibi vermeye çalışır, bu uğurda ortalığı kırıp dökmekten kacmmazdı. Sık sık hapse düşmesinin, ve hatta memleketten çıkmak zorunda kalmasının teme linde bu davranışı da vardı. Bunca mücadele ve çileden sonra, yurdu gene uçurumda görmek acı geliyordu ona.
Ölümünden 1 5 - 2 0 gün kadar önce. İlhan Selçuk He Oktay Akbal'ın yazılarını okuduktan sonra bir İlham geldi ona. «Bana Atatürkün gençliğe seslenişini bul. bir yazı yazacağım,» dedi. Fethi Naci’nin «Atatürkün temel görüşleri» kltabındo, çağrının Türkçeleştlrllmış bir met nini bulup verdim. Ne yazık kİ bundan sonra kötüleşen sağlık durumu bu yazıyı yazmasına müsaade etmedi. Ne yazacağını tam olarok bilmek zor. Ancak kesin ola rak, Türk halkına bugünkü koşulların. Birinci Dünya Sa vaşı sonundaki koşullardan daha kötü olmadığını anım satmak ve durum ne kadar kötü olursa olsun Türkiye’nin bağımsızlığı tein savaşmanın bir ödev olduğunu yazma ğa ealşacaktı sanırım. Babamın bu İsteğini, büyük Ata türk’ün şu sözlerini aktararak yerine getireyim: «Ev Türk Gençliği! Birinci ödevin, Türk bağımsızlığım, Türk Cum huriyetini. sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır. Vatlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli güven kaynağındır...*