• Sonuç bulunamadı

80 yıl önce kovulduğum odada gözyaşlarıma zor hakim oldum

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "80 yıl önce kovulduğum odada gözyaşlarıma zor hakim oldum"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dolmabahçe'de son Halife Abdülmecid’in kütüphanesi açıldı. Geçen haf-

taki açılışta kurdeleyi 80 yıl önce o odadan kovulan Neslişah Sultan kesti.

Tarihin cilvesi

Açılış töreninde herkesin gö­

zünden kaçan tarihi bir an yaşandı. Abdülme-

cid Efendi'nin torunu olan Neslişah Sultan, açı­

lışı yapılan odanın kurdelesini keserken hisset­

tiklerini ve o tarihi gerçeği Hürriyet'e anlattı.

Hanedana sürgün

Türkiye Büyük Millet

Meclisi bundan 80 yıl önce, 3 M art 1924’te,

Osmanlı hanedanının Türkiye'den sınırdışı

edilmesini kararlaştırmış ve Abdülmecid hemen

o gece sürgüne gönderilmişti. Karar Halife'ye

sarayın kütüphanesinde tebliğ edilmişti

Henüz 3 yaşındaydı

Halife nin o sırada üç

yaşında olan torunu Neslişah Sultan, tebliğ

anında kütüphanede oynuyordu. Neslişah Sul­

tan, kurdeleyi kestiği anı şöyle anlattı: “ Odada

gözyaşlarımı zor tuttum. Gerçi bir-iki damla

yaş döktüm ama kendimi toparladım.” ■ 20

(2)

20

PAZAR, 1 Şubat 2 0 0 4

rcmnröı

• •

O

t e k î

d ü n y a

80

yıl önce kovulduğum odada

Neslişah Sultan'ın (ortada), Sabiha ve kızkardeşi Hanzade Sultan'ın sürgün pasaportundaki fotoğrafları.

Geride kalan üç yaşındaki kız çocuğu da o sırada ailesiyle beraber sarayı terkediyordu. Çocuğun babası Şehzade Ömer Faruk Efendi, Halife'nin oğluydu, son padişah Sultan

Vahideddin'in kızı olan kuzini Sabiha Sultan ile

evliydi ve Neslişah ile Hanzade adında iki kızları vardı. Küçük kızlan Hanzade Sultan 1923'te Dolmabahçe Sarayı'nda doğmuştu. Ömer Faruk

Efendi o gece babasıyla beraber sürgüne giderken

eşi Sabiha Sultan da boşaltılacağı tebliğ edilen sarayı terkedip Rumelihisarı'ndaki evine döndü ve bir hafta sonra iki kızıyla beraber o da Türkiye'den ayrılıp sürgün kafilesine katıldı.

1924'ün 3 M art gecesi tartışmaların ve hüzünlü bir sürgün hazırlığının yaşandığı Dolmabahçe Sarayı'nın aynı salonu, bütün bu hadiselerin üzerinden tam 80 sene geçmesinden sonra, geçtiğimiz pazartesi sabahı yine doldu, taştı. Sarayda, zamanının önde gelen ressamlarından olan Halife Abdülmecid Efendi'nin tablolarından oluşan bir resim sergisi ile Halife'nin restore edilen kütüphanesinin açılışı vardı. Sarayların bağlı olduğu T B M M iıin Başkanı Bülent Arınç, Halife'nin İstanbul'da yaşayan torunu Neslişah

Sultan ile temas kurup açılışı onun yapmasını rica

Dolmabahçe Sarayı'nda geçtiğimiz pazartesi günü tarihin hüzünlü bir cilvesi yaşandı. Sarayda Son Halife Abdülmecid Efendi'nin tablolarının sergisi ile restore edilen kütüphanesinin açılışı vardı ve kurdeleleri Halife'nin torunu Neslişah Sultan kesti. TBMM bundan 80 yıl önce, 1924'ün 3 Mart'ında, Osmanlı hanedanının Türkiye'den sınırdışı edilmesini kararlaştırmış ve Abdülmecid Efendi hemen o gece sürgüne gönderilmişti. Karar Halife'ye sarayın kütüphanesinde tebliğ edilmişti, Halife'nin o sırada henüz üç yaşında olan torunu Neslişah Sultan tebliğ ânında kütüphanede oyuncaklarıyla oynuyordu ve Neslişah Sultan tam 80 yıl sonra kovulduğu odanın açılışını TBMM Başkanı Bülent Arınç ile beraber yaptı. Neslişah Sultan, kurdeleyi keserken neler hissettiğini sorduğumda, "80 yıl önce kovulduğum odada gözyaşlarımı zor zaptettim. Gerçi bir-iki damla yaş döktüm ama kendimi hemen toparladım ..." dedi.

DOLMABAHÇE Sarayı, 1924'ün 3 Mart

akşamı tarihinin belki de en büyük telâşını, koşuşturmasını ve heyecanını yaşıyordu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin o gün kabul ettiği 431 sayılı kanunla Osmanlı Hanedanı'nın bütün mensuplarının Türkiye sınırları dışına çıkartılmasına karar verilmiş, memleketten ayrılmaları için hanedanın erkek mensuplarına 24 saat, kadınlara ise 10 gün tanınmıştı.

Saraydaki koşuşturmanın sebebi, işte bu kanundu. A nkara Hükümeti, İstanbul Vahşi

Haydar Bey'e gönderdiği telgraf emriyle

Dolmabahçe Sarayı'nda kalan Halife Abdülmecid

Efendi'nin hemen o gece sınırdışı edilmesi

talimatını vermişti.

Vali Haydar Bey, 3 M art akşamı saat sekiz sularında Halife'ye kararı tebliğ etmek için Dolmabahçe Sarayı'na gitti. Yanında İstanbul Emniyet Müdürü Sadeddin Bey de vardı. Polis ve asker sarayın etrafını sarmış, bütün telefonlar kesilmiş, sarayda yaşayanların dışarıyla bağlantı kurmasına imkân bırakılmamıştı.

Abdülmecid Efendi, heyeti kütüphanede

kabul etti. İlk tepkisi 'Ben vatan haini

değilim. Buradan ölsem de gitmem. Ceddim Fatih in zaptettiği bu topraklardan beni zorla nasıl çıkartabilirler?' oldu. Vali ve polis

müdürü, Halife'ye milli iradeye itaat etmediği

takdirde saraydan gerekirse zorla

çıkartılacağını' söylediler. Abdülmecid Efendi,

kararın herşeye rağmen mutlaka uygulanacağım, ancak bu sözlerden sonra farketti.

Halife ile valinin tartıştığı salonun hemen ya­ nındaki küçük odada biri üç, diğeri on yaşındaki iki kız çocuğu, oyuncaklarıyla oynamaktaydı. Büyüğü­ nün adı Dürrüşehvar idi, Halife'nin kızıydı; küçü­ ğü olan Neslişah ise torunu... Yandaki salona tanı­ madıkları birilerinin girip çıkmasından önce tedir­ gin oldular, sesler yükselip tartışma şiddetlenince ürktüler ve himaye ararcasına dadılarına koştular. Zoraki yolculuğın hazırlıkları sadece 1,5 saat sürdü ve Halife'yle beraber üç hanımı, Şehsuvar,

Hayrünisa ve Mehisti hanımlar, oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi, hemen o gece, Dolmabah-

çe'den alınıp Çatalca'ya götürüldü, istasyonun dı­ şında bekletilen Simplon Ekspresi'ne ilâve edilmiş yataklı altı adet vagona bindirilip Türkiye'den sınır-

dışı edildi. O sırada 10 yaşında olan ve birkaç saat

önce kalabalıktan ürküp dadısına sokulan kızı

Dürrüşehvar Sultan da sürgün kafilesindeydi. Abdülmecid Efendi sarayı terkederken Vali Haydar Bey'e 'Madem ki milletin ve memleketin selâmeti için çalışıyorsunuz, Allah muvaffak etsin'; Emniyet Müdürü Sadeddin Bey'e de 'Ben yine bu millete dua edeceğim. Ölsem dahi mezarımda kemiklerim bu milletin refahı ve saadeti için duaya devam edecektir' demişti.

CUMHURİYETE YAKIŞANI BUDUR

lunda yavaş ama güzel adımlar atıldı. Barışma, bun­ dan birkaç sene önce hükümet mensuplarının bir padişah torununun cenazesine çelenk göndermesiyle başladı, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700. yıl­ dönümü resmi törenlerle kutlandı. TBM M 'nin orga­ nize ettiği Halife sergisinin açılışını şimdi Halife'nin torunu yaparken başbakan da Osmanlı ailesinin re­ isiyle New York'ta kahvaltı ediyordu.

Bu gelişmeler bazı çevrelerin iddia ettikleri gibi

'Hilâfete dönüş hazırlığı' yahut 'Osmanlı hayali'

değil, tarihi mirasa sahip çıkmaktır ve kendine güveni tam olan bir cumhuriyete yakışan da, geçmişiyle barışık olmaktır.

Neslişah Sultan, 1923'te Dolmabahçe Sarayı'nda, büyükbabası Halife Abdülmecid Efendi'nin kucağında (üstte). Mısır'ın son hıdivi İkinci Abbas Hilmi'nin oğlu Prens Abdülmunim ile evlenen Neslişah

Sultan, 1952 yılında

Paris'te (yanda).

etmişti ve hep beraber oradaydılar.

Tarih, geçtiğimiz pazartesi sabahı Dolmabahçe Sarayı'nda işte böylesine garip bir cilve yaptı ve Halife Abdülmecid'in resim sergisi ile

kütüphanesinin kurdelesini kesmek, 80 sene önce o salonda oyuncaklarıyla oynadığı sırada apansız sürgüne gönderilen toruna, yani şimdi 80'lerinde olan Neslişah Sultan'a düştü.

Neslişah Sultan, yani şimdiki ismiyle Neslişah Osmanoğlu, daha sonra konuştuğumuzda, '80 yıl önce kovulduğum odada gözyaşlarımı zor zaptettim' diyordu. Sergiden sonra sıra

büyükbabasının restore edilen kütüphanesinin, yani Halife'ye bundan tam sürgün kararının tebliğ edildiği salonun açılışına gelmiş, kurdeleyi kestikten sonra bir ara yorulmuş ve oradaki bir koltuğa ilişmişti. 'Oturur oturmaz, birdenbire ‘Ben bu koltuğu biliyorum' diye düşündüm ve hemen

hatırladım' dedi. Büyükbabamın koltuğuydu. Orada oturur, beni ve kardeşimi kucağına alır,

‘Benim güzel kızlarım’ diye severdi. Artık neler

hissettiğimi tahmin edersiniz. Gerçi bir-iki damla yaş döktüm ama kendimi hemen toparladım...'

Bilmem dikkat ettiniz mi? Son senelerde birçok memleket tarihiyle barıştı. Bulgaristan'ın son Kralı

Simeon memleketine yıllar sonra sıradan bir

vatandaş olarak dönüp başbakanlığa kadar yükseldi. İtalya, ülkeye girişi 50 yıldan beri yasak olan tahtın vârisini geçtiğimiz aylarda yarı resmi törenle karşıladı. Avusturya M acaristan İmparatorluğu tahtının vârisi Arşidük Otto von

Habsburg, Avrupa Parlaınentosu'nda uzun yıllar

milletvekilliği yaptı. Fransa tahtının vârisi Paris Kontu Henry d’Örleans, Paris'te mütevazi bir evde yaşıyor ve hayatını resim yaparak kazanıyor.

Tüıkiye'de de son senelerde tarihle barışma yo­

H alife Abdülm ecid Efend i'nin torunu Neslişah S u lta n , TB M M Başkanı Bülent A rın ç ile beraber Dolm abahçe Sarayı'nda H alife'nin resim sergisini açıyor.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

içleri boş kalıpları fırlatarak, tutarak cümlelerde senden iyi hokkabazlık yapıyor delikanlı doçentlerin en cahili bile!..

Bu arada sormadı­ ğınız önemli bir soruna de­ ğinmek istiyorum: Yurdu­ muzdaki telif hakları soru­ nu bu. Yürürlükteki 30 yıl­ lık telif hakları kanunu

Ses terapisinden 3 hafta sonra yapılan spektrografik analizlerde; vokal fold hareketlerindeki periodisite- nin düzeldiği ve gürültü komponentlerinin azalarak,

To evaluate the possibility that the N1IC might modulate the gene expression of YY1 target genes through associating with YY1 on the YY1-response elements, we

In the second decade of life, young adults have endless choices, but the decisions they make depend on developing the power of the human brain to learn and reason.. Reyna, a

Henüz deney aflamas›nda olan spintronik teknolojisi, bildi¤imiz elektronik ayg›tlara göre bilgiyi daha h›zl› ve etkili biçimde depolamak ve ifllemek için,

Bu, 3,kişisel

Dönemin İstanbul Büyükşe­ hir Belediye Başkanı Dalan’ın Tarlabaşı yıkımları için 15 Nisan 1986’da gönderdiği yazı kısa ve ke­ sindir:. “ Konu: