• Sonuç bulunamadı

Türk tiyatrolarının unutulmaz siması:"Kel" Hasan Efendi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk tiyatrolarının unutulmaz siması:"Kel" Hasan Efendi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Turk Tiyatrolarının unutulmaz siması

“ KEL,, H A S A N EFENDİ

...M.M...

Türk perdesinin öl­ mez simalarından Kel Haşanın 35. ölüm yıldönü­ mü münasebeti ile mer­ hum Ercüment Ekrem Ta-

Iunun kaleme aldığı aşa­ ğıdaki yazı, tiyatro tarihi­ mizin bu dev sanatçısını çok iyi anlatmaktadır. Kel Haşanın sevimli şahsi­ yetini gözlerimin önünde can­

landırmak için fazla zahmet de çekmedim. Onu yirmi se­ neden ziyade süren bir âşina- lığ^ı gönlümde ve şuurumda bıraktığı izlerle hemen bul­ dum. Gençlik çağımın tasasız,

nurlu günleri de, bütün tefer- ruatiyle karşıma dikildi.

Direkierarasma, Göksuya, Üsküdar İcadiye Tepesine, Merdivenköyüne Mama mesi­

resine, Çubukluya, Kadıkö- yünde Zambaoğluna, Papazın Bahçesine birer defa, dalıa se­ ğirttim; yerlerinde şimdi yel­ ler esen o devir tiyatroları­ nın mevkileri etrafında tavaf ettim. Alâimi semanın her renginden örnek veren fera- r elerin, maşafahlarm, şemsi­

yelerin, «çegmi bülbül» süra­ hilerin yüzlere vurmuş akis­ leri savılan billûr yaşmakla­ rın, yosmalıklarına başka baş

ka çeşniler kattığı kadınla­ rın hayallerini kovaladım...

Hey, Haşan Efendi, dos­ tum! Bak, şu fâni dünyadan göçtükten yirmi beş yıl son­ ra nelere sebep oluyorsun?..

Kızıltoorakfa, mahalle ma­ halle gezerek yoğurt sattığın

zamanları ben bilmiyorum; öyle diyorlar. Sen o vakit bi­ le hazır cevaplılığın, nükte­ lerin, cinasların ve tavırla­ rınla herkesi kırar geçirir • mişsin. En keskin zekâları senin zekân matedermiş. Kim se önünde perende atamaz mış. Ve en mühimi: Giiimi yen yüzleri güldürür, dertli­ lere dertlerini unutturur m us

sun. Senden otuz paralık bir kâse yoğurt almak, yüzlerce lira değen neşeyi satm almak için bir bahane imiş.

Ben seni, rahmetli Abdür- rezak (Abidin) saraya alın­ dıktan sonra onun yerine sah

he ye çıktığın sene tanıdım. Bir Ramazrn gecesiydi, fi­ leden beriden devşirdiğin o- yuncularla ya dokuz veyahut on iki perdelik bir «Komedi - Dram» oynuyordum P rog­ ramda, o zamanın âdetine re kantolar, düettolar d.' vardı- Arkadaşlarla:

— Haydi şuraya girelim! dedik; girdik.

Salaş tiyatrosunun içi mah­ şer gibi kalabalıktı. Sahne - nin önünde «Üç kişilik» mü­ kemmel (!) orkestra takımı» alafrarga bayr.t havalar ça­

lıyordu. Kantocu kızlar sı­ palarım savdılar. Oyun baş­ ladı. Biraz sonii. da kendi !- cadettiğin o meşhur kıyafe­ tinle; Püskülsüz, upuzun bir les.. bugünkü Amerikan mu­ kallidi züppelerin göm lekle­ rini andıran fakat belden ku­ şakla bağlı, basma bir min­ tan.. ortaya geldin. Elinde hoş gaz tenekesini yuvarla­

manla beraber bir el şakırtı­ sı, bir ıslık tufanıdır koptu.

Bu teneke yuvarlayışta bir hüner, bir marifet, bir tuhaf­

lık yoktu belki. Lâkin sen bu hareketine öyle bir başka­ lık vermiştin ki halkın dik­ kat hassası bunda bir ince- ik sezdi- Seyircilerini fethet- niştin. Şöhret yolu sana açıl­

mıştı. Oyunda, sokakta, kah­ vede.... nerede seni görseler hayran bir tebessümle bakı­ yor ve senden iltifat bekli­ yorlardı.

Basık burnun simanı asla çirkinleştirmiyor, başının saç- sızlığı kimseyi senden uzak­

laştırmıyordu. Başkalarında kusur sayılan bu iki ârıza sa­ na karşı, umumun bilâkis sempatisini arttırıyordu. On- V r olmamış olsaydı belki sen de olmıy a çaktın... Komik-1 Şehir Kel Haşan Efendi o l­ mayacaktı.

Eşhedübillâh Efendi idin! Tiyatro sanatkârlarının mah­

kemelerde şahiti’ ğini kabul etmiyen o aryip devirde kü- berâ konaklarının kapılan ar­

dına kadar sana açılırdı. Ko­ daman sofralarında yerin, meclislerinde kelâm hakkın vardı. Bazan, dayanamayıp,

(2)

Kel Haşan

(Bag tarafı S. sahifede) acı nükteler savurduğun o- hırdu. Bunlara kızmamak, gülüp geçmek olgunluğunu

gösterirlerdi.

Sahnenin diamda, iyi bir terzinin makasından çıkmış setrenle, kaşlarının üzerin© eğilmiş kalıplı fesinle, altın kösteğin, gümüş saplı basto­ nunun, gıcırdayan fotinlerin­ le öyle ağır başlı bir halin vardı ki yabancılar görse, se­

nin, o İbiş kılığında, teneke yuvarlıyarak oyuna çıkan meşhur Komik H ;san Efen­ di olduğuna dünyada inan mazlardı.

Direklerarasmda yakın dos tun Kâmilin Kıraathanesine gelir, kurulurdun. Bir yandan nargileni fokurdatarak bur yandan da Arap Perhadla karşı karşıya tavla oynardın. Gelen geçen pencerenin ö- nüne birikir, seni doya, doya seyretmek isterdi. Senin içe­ ride bulunduğun o saatlerde dükkânın İçi de dolar, etra­ fında geniş bir halka vücude gelirdi.

'’ on bu kalabalıktan v »v f- gelirdin. Manzara şüphesiz eururunu okşardı ve o anda bülbül kesilirdin. Nüktelerin, cinasların binini bir paraya ea vururdun.

Buntar bazan galiz, perde birurane dedikleri nevidendl. Ama bu oklara hedef olan­ lar kızmazlar, en önce kendi­ leri

gülerlerdi-Bir gün yine böyle zar sal­ lıyordun. Sokakta, camın ö- nünde. epeydir ısrar';, sana bakan yabancı bir adama si­ nirlendin. Bir ara, işaret e- dip adamcağızı içeriye dâvet etti. Geldi. Helecanla senden bir iltifat bekliyordu. Kar­ şına oturttun. Tavlayı bırakıp iki üç dakika kadar adamın yüzünü dikkatle süzdükten son

ra:

— Şimdi artık git! dedin; benim işim oldu.

Zavallı mahcup mahcup a- vağa kalktı. Gidiyordu... Lâ­

kin birden geriye döndü ve sordu:

— Haşan Efendi! Bent madem ki kovacaktın, ne dî­ ye çağırdın?

Sen Komilf-i Şehir, hiç is* t'ffni bozmpdar cevap ver­ din:

— Hiç! Evde bir heiâ yap­ tıracağım da model arı yo rum ...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

varlığında DAİ olan hastalar MRSA açısından değerlendiril- melidir: [1] Şiddetli infeksiyon, [2] altı haftanın üzerinde yara varlığı, [3] son bir yıl içerisinde

Yaşamı boyunca müzik çalı­ şmalarının yanı sıra toplumsal konularda da inandığı şeyler uğrunda tavizsiz mücadele ve­ ren Timur Selçuk, kültür ve

p=0,049<a= 0,05 olduğu için hipotez kabul edilmiş, ayrı bir ihracat departmanı olan işletmelerin ihracatta daha az sorunla karşılaştığı tespit edilmiştir. H10:

C) ( ) Alaşım katkı metali (bakır veya gümüşle) ile alışım yapılır D) ( ) Alaşım içerisine demir katılır. Kırmızı renkli altın alaşımı için

Bu nedenle ilköğretim çağındaki çocuklar için yazılacak ve basılacak kitapların niteliği ön plana çıkmaktadır (Kılıç, Atasoy vd, 2001). İlköğretim ders

Aktürk Ahmet, Akcanlı Fatma, Şenol Hasan ve Akyüz Yılmaz (2012) Muhasebe Standartları Bağlamında Otel İşletmelerinde Çevre Muhasebesi isimli çalışmalarında, Çevre

Geçmişte yapılan araştırmalarda, çekirdeğin kütlesi Chandrasekhar limitine (kararlı bir beyaz cücenin sahip olabileceği en büyük kütle) yaklaştığında, magnezyum

- Çevre Bakanlığı tarafından, “Eurogold firmasına siyanür liç yöntemi ile altın çıkartılmasına izin verilmesi yolundaki idari i şlem''in iptali amacıyla Bergamalı