• Sonuç bulunamadı

Farklı organik gübre uygulamalırının maraline çilek (Fragaria spp.L. ) çeşidinde bitki ve meyve özellikleri üzerine etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Farklı organik gübre uygulamalırının maraline çilek (Fragaria spp.L. ) çeşidinde bitki ve meyve özellikleri üzerine etkisi"

Copied!
58
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAHÇE BİTKİLERİ ANA BİLİM DALI

FARKLI ORGANİK GÜBRE UYGULAMALARININ MARALİNE ÇİLEK (Fragaria spp. L.) ÇEŞİDİNDE BİTKİ VE MEYVE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Danışman : Doç. Dr. Resul GERÇEKÇİOĞLU Hazırlayan : Bahadır ÇAKİBEY

(2)

FARKLI ORGANİK GÜBRE UYGULAMALARININ MARALİNE ÇİLEK (Fragaria spp. L.) ÇEŞİDİNDE BİTKİ VE MEYVE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

Bahadır ÇAKİBEY Yüksek Lisans Tezi

BAHÇE BİTKİLERİ ANA BİLİM DALI

(3)

ÖZET

FARKLI ORGANİK GÜBRE UYGULAMALARININ MARALİNE ÇİLEK (Fragaria spp. L.) ÇEŞİDİNDE BİTKİ VE MEYVE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

Bahadır ÇAKİBEY

Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi 2007, 54 sayfa

Danışman: Doç Dr.Resul GERÇEKÇİOĞLU Jüri : Doç. Dr.Resul GERÇEKÇİOĞLU Jüri : Y.Doç.Dr.Çetin ÇEKİÇ

Jüri : Y.Doç.Hikmet GÜNAL

2005-2006 yıllarında, Tokat koşullarında Maraline çilek çeşidinde yürütülen bu araştırmada Cropset, Ormin-K, Fertihum ve ISR-2000 adlı organik gübrelerin bitki ve meyve özelliklerine etkileri araştırılmıştır. Tüm uygulamalarda bitki başına ortalama verim(ikinci yıl, 87,47 g) ve meyve ağırlığı(ikinci yıl, 7.42 g) yıllara göre önemli bulunurken, uygulamalar arasında fark saptanmamıştır. Meyvenin SÇKM içeriği yıllara göre önemsiz bulunurken, uygulamalar arasında önemli bulunmuştur(%7.87-9.75). Toplam asitlik ise hem yıl (12.02-18.01 g/L), hem de uygulamalara(14.31-29.16 g/L) göre önemli bulunmuştur. Fide özellikleri açısından kök sayıları ile % kök kuru ağırlığına hem yıl, hem de uygulamaların etkisi önemli olurken, diğer özellikler etkilenmemiştir. Yaprak alanı, sayısı, bitki başına oluşan fide sayıları ve diğer özellikler ile, meyve ve yaprakların N, P, K içeriklerine yıl ve uygulamaların etkileri ise farklı bulunmuştur.

(4)

ABSTRACT

EFFECTS OF DIFFERENT ORGANIC MANURES ON BERRY AND PLANT CHARACTERISTICS OF IN MARALINE STRAWBERRY CULTIVAR

(Fragaria spp.)

Bahadır ÇAKİBEY

Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Science Department of Horticultural Science

Masters Thesis 2007, 54 pages

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Resul GERCEKCIOGLU

Jury : Assoc. Prof. Dr. Resul GERCEKCIOGLU Jury :Asist.Prof.Dr. Cetin CEKIC

Jury : Asist.Prof.Dr. Hikmet GUNAL

The research was conducted in 2005-2006 with Maraline strawberry (Fragaria spp.) cultivar in Tokat ecological conditions. The effects of different organic manures or bio-stimulators on the yield, fruit and plant characteristics were evaluated. Although there were some variations in the characteristics studied between first and second year, the applications on the plants did not show much effects on the yield and other parameters. The total yield and fruit size were generally increased by the all treatments in the second year. Soluble solid content and total acidity were varied between 7.87-9.75% and 12.02-29.16g/L in first and second year, respectively. There were no significant effects of the applications on the other parameters studied such as seedling number and quality, leaf area, some macro element (N, P, K) content of fruit and leaves.

(5)

TEŞEKKÜR

Tez çalışmamın her aşamasında benden yardımlarını esirgemeyen ve her konuda destek olan değerli danışman hocam Doç. Dr. Resul GERÇEKÇİOĞLU ‘ na, yaşamımın her devresinde , yaptığım her işte olduğu gibi, bu çalışmamda da sürekli yanımda olan sevgili aileme, deneme alanımın kurulması aşamasında emeklerini esirgemeyen ve manevi desteklerini hep hissettiğim, bu yolda sürekli birlikte olduğum arkadaşlarım Öznur ÖZ , Aslı YILMAZ, Işıl DUMAN ve Murat AYDEMİR’ e ve emeği geçen diğer arkadaşlarıma yürekten teşekkürlerimi sunarım.

Bahadır ÇAKİBEY TOKAT – 2007

(6)

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖZET……… i ABSTRACT………... ii TEŞEKKÜR……….. . iii İÇİNDEKİLER……….. iv TABLOLAR LİSTESİ……… v ŞEKİLLER LİSTESİ...vıı 1. GİRİŞ……… 1 2. LİTERATÜR ÖZETLERİ………...7 3. MATERYAL YÖNTEM………..13

3.1. Deneme Yerine Ait İklim Özellikleri……….…..13

3.2. Materyal ………....13

3.3. Yöntem………....16

3.3.1. Araştırmada yapılan gözlemler ……….……….………..18

3.3.1.1. Bitki özellikleri ………...18

3.3.1.2. Meyve özellikleri ……….…….19

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA……….…….20

4.1. Bitkisel Özellikler………....21

4.1.1. Fenolojik gözlemler……..………...21

4.1.2. Bitki yaprak özellikleri ( alanı), Bitki başına oluşan fide sayısı (adet) ve Bitki başına verim (g) ……….22

4.1.3. Fide kalitesi ………..………...26

4.1.3.1.Fide yaprak sayısı (adet), yaprak alanı (mm2), fide kök sayısı (adet) ve fide kök boy uzunluğu (cm)………...26

4.2. Meyve Özellikleri ………..31

4.2.1.Meyve ağırlığı (g) , Meyve boyutları (mm) ve Meyve şekil indeksi (boy/en) …...31

4.2.2.Meyvelerin kimyasal özellikleri...………...…...35

4.2.3.Yaprağın ( kuru ağırlıkta) N (azot), K (potasyum) ve P (fosfor) ( % )………..38

4.2.4.Meyvede Suda çözünebilir kuru madde(SÇKM), pH ve Toplam asitlik,……….……41

4.2.5.Meyvelerde hastalık ve zararlılar……….………...44

5. KAYNAKLAR………...……...47

(7)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

Tablo 3.1. 2004 ve 2005 yılları vejetasyon dönemleri ile ilgili bazı ekolojik veriler……13

Tablo 4.1 Bahçe toprağının bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri………..20

Tablo 4.2. 2005 - 2006 yıllarına ait bazı fenolojik gözlemler………21

Tablo 4.3. Maraline çilek çeşidinin bitki yaprak alanı (mm2), bitki başına oluşan Fide sayısı (adet) ve bitki başına verim(g) değerlerinin karşılaştırılmalı sonuçları………24

Tablo 4.4. Bitki yaprak alanının variyans analiz sonucu (mm2)………...24

Tablo 4.5. Bitki başına oluşan fide sayısı variyans analiz sonucu……….25

Tablo 4.6. Bitki başına verim variyans sonucu (g)………25

Tablo 4.7. Fide gövde çap değerleri (mm)……….27

Tablo 4.8. Maralaline çilek çeşidinin fide yaprak sayısı (adet), yaprak alanı (mm2), fide kök sayısı (adet), fide kök boy uzunluğu (cm) değerlerinin karşılaştırmalı sonuçları ……….28

Tablo 4. 9. Fide yaprak sayısı variyans analiz sonucu ……….…28

Tablo 4.10. Fide yaprak alanı variyans analiz sonuzu ………..29

Tablo 4.11. Fide kök sayıları variyans analiz sonucu………..29

Tablo 4.12.Fide kök boyu variyans analiz sonucu ………...30

Tablo 4.13. Fide kök eni variyans analiz sonucu …..………....30

Tablo 4.14. Fide kök % kuru ağırlığı variyans analiz sonucu……….…...31

Tablo 4.15.Maraline çilek çeşidinin meyve ağırlığı (g), meyve boyu (mm), meyve eni(mm), Meyve şekil indeksi (boy/en) değerlerinin karşılaştırılması………....33

Tablo 4.16. Meyve ağırlığı variyans analiz sonucu ………...33

Tablo 4.17. Meyve boyu variyans analiz sonucu….………...34

Tablo 4.18. Meyve eni variyans analiz sonucu …..………....34

Tablo 4.19. Meyve şekil indeksi variyans analiz sonucu ………….………...35

Tablo 4.20. Meyvede kuru ağırlıkta N (azot), K (potasyum) ve P (fosfor) ( % ) değerlerinin karşılaştırılması ………....35

Tablo 4.21. Meyve’ nin % K içeriğinin variyans analiz sonucu………...36

Tablo 4.22. Meyvede % P variyans analiz sonucu………...37

(8)

Tablo 4.24. Yaprakta kuru ağırlıkta N (azot), K (potasyum) ve P

(fosfor) ( % ) değerlerinin karşılaştırılması………...39

Tablo 4.25. Yaprakta % K variyans analiz sonucu………...39

Tablo 4.26. Yaprakta % P variyans analiz sonucu………...40

Tablo 4.27. Yaprakta % N içeriği variyans analiz sonucu…...……….40

Tablo 4.28. Toplam asitlik( gr / l ), SÇKM, pH değerlerinin karşılaştırılmalı sonuçları ………...………...42

Tablo 4.29. Toplam asitlik variyans analiz sonuçları ………. ………...43

Tablo 4.30. pH variyans analiz sonucları ………...43

(9)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Çizelge No Sayfa No 1. Şekil 1. Deneme alanının görünümü...15 2. Şekil 2. Fertihum uygulamasının parseldeki görünümü...45

(10)

1. GİRİŞ

Çok geniş ekolojik sınırlar içerisinde yetişebilme imkanına sahip nadir meyve türlerinden olan çilek, uzun yıllardan beri Avrupa ülkelerinde tanınmakta ve yetiştirilmektedir. Ülkemizde de uzun süredir tanındığı ve üretildiği bilinmektedir (Konarlı, 1978).

Ülkemizin çok farklı iklim şartlarına sahip bölgelerden oluşması, birçok meyve türünde olduğu gibi çilekte de modern yetiştirme yöntemleriyle yetiştirilmesini mümkün kılmıştır (Özbek, 1978). Türkiye’nin hemen her bölgesinde çilek yetiştiriciliğinin yapılabilmesi, piyasada daha uzun bir süre bulunmasına imkan tanımaktadır. Özellikle hemen hemen hiç bir meyvenin piyasaya çıkmadığı dönemde satışa sunulabilmesi, halkın meyve ihtiyacını karşılaması yanında, üreticilere de iyi bir kazanç getirmektedir. Özellikle erken dönemde yetiştirilen çilek, üretici açısından hayli kazançlı olmaktadır. Bu tip yetiştiricilik daha çok Akdeniz ve Ege kıyı şeridinde yoğunlaşmıştır (Kaşka ve ark., 1988).

Çilek, gerek aroması, gerekse görünüşündeki cezbedici özelliği nedeniyle çok rağbet görmektedir. Vitamin açısından da oldukça zengindir. Taze tüketiminin yanı sıra, koku ve aromasının çok beğenilmesi nedeniyle reçel, pasta, dondurma, derin dondurma vb. şekiller de de değerlendirilmektedir.

2005 yılı FAO verilerine göre dünya sıralamasında alan olarak beşinci sıra, üretim açısından da 7. sırada olan çilek üretimimiz; birim alana verimde ise 28. sıraya kadar düşmektedir(Anonymous, 2005). Bu alanda söz sahibi olan bazı ülkelerdeki verimlilik değerleri ülkemiz ortalamasının üç katına kadar çıkmaktadır. Bu ülkelerdeki yüksek verimlilik, çeşit seçimi yanı sıra, vejetasyon süresinin uzatılması ve etkin kültürel uygulamalarla mümkün olmuştur .

Marmara, Ege ve Akdeniz kıyı bölgelerinde yoğun olarak yetiştirilen çilek zaman içersinde iç bölgelerde de yetiştirilmeye başlanmış ve iyi sonuçlar alınmıştır. Hatay’dan başlayarak Adana, Tarsus, Mersin, Silifke, Alanya, Finike, Aydın, Sultanhisar, İstanbul, Bursa, Kastamonu, Elazığ ve hatta Malatya’ ya kadar uzanan bir üretim alanında yetiştiriciliği

(11)

yapılmaktadır (Türemiş ve Kaşka, 1995). Hızla üretim alanı ve miktarı artan çilekte, 1989 da 5200 ha alanda 50.000 ton üretim sağlanmış iken, günümüzde 10 bin ha alanda, yaklaşık 145 bin tonu bulan üretime kadar çıkmıştır (Anonim, 2004). 1968 yılından itibaren, 35 yıllık süreçte 2000 ha ’lık çilek alanı, 5 kat artarak 10 bin ha ’ a, verim ise 18 kat artarak 145 tona çıkmıştır (Ağaoğlu, 2003). Yinede verim istenilen düzeyde değildir. Bunun önemli nedenlerinden birisi ve en önemlisi, yetiştirme tekniği ve çeşit seçimindeki aksaklıklardır (Kaşka ve ark., 1988).

Bu kadar geniş alanlarda yetiştiriciliğinin yapılması kaliteli fide ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır(Türemiş ve Kaşka, 1995).

Kaliteli, virüssüz ve verimli çeşitlerle bahçelerin kurulması verimde artışı sağlaması yanında meyve kalitesinde de iyileşmeler ortaya çıkaracaktır. Ülkemizde İçel, Bursa, Aydın, İstanbul, Yalova, Konya, Antalya illeri çilek yetiştiriciliği açısından en fazla alana sahip illerdir. Verim olarak değerlendirildiğinde, kaliteli çeşitlerin kullanıldığı özellikle güney illerimiz ve Yalova koşullarında dönüme verim Türkiye ortalamasının çok üzerindedir.

Tokat, meyvecilik açısından geleneksel ürünlerin dışında, ürün çeşitliliği fazla olmayan bir ilimizdir. Çilek gibi getirisi yüksek bir meyve yetiştiriciliği yalnızca Erbaa ve Niksar gibi birkaç ilçede sınırlı kalmıştır. Hatta üretim alanının nerdeyse % 90’ ın dan fazlası Erbaa Gökal Beldesindedir.

Tokat üreticisinin yaygın olarak yetiştiriciliklerini yaptığı pancar, tütün gibi ürünlere kotaların konduğu bu dönemde hem sofralık hem de sanayilik olarak değerlendirilebilen ve pazarlama sorunu bulunmayan çileğin üreticilere kazandırılması sonucu üreticilerin zararları bir ölçüde giderilebilecektir. Tokat ilinde birim alandan alınan ürün ortalama 500 kg/da olup, verim Gökal beldesinde ise 1000 kg/da civarındadır. Yaklaşık 500 dekarlık çilek alanına sahip Gökal beldesinde, ağırlıklı olarak Osmanlı, Yalova 15 ve Tiago gibi eski çeşitlerle yetiştiricilik yapılmaktadır. Osmanlı çeşidi tadı, aroması nefis bir çeşit olmakla birlikte, hem erkek kısır hem de verimi düşüktür. Diğer çeşitler ise güncelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Ova koşullarında çilek meyvesinin kalmadığı bir dönemde, Gökal çileklerinin çıkması (yaklaşık 1000 m rakımlı yerler) ve yayla özelliklerinin verdiği yüksek aroma, Gökal çileğinin alıcılarını cezbetmektedir.

(12)

Çilek ıslahının kolaylığı nedeniyle her yıl verimi oldukça fazla ve iri meyveli çeşitler ıslah edilmekte, bazı çeşitlerde verim yaklaşık 4 ton/da , meyve irilikleri ise 15-20 grama kadar çıkabilmektedir. Bu tür çeşitlerin yetiştiriciliğinin yalnızca Gökal beldesinde kalmayıp, diğer yerlerde de yaygınlaştırılması ilimiz çilek yetiştiriciliğine katkı sağlayacaktır.

Çevreciler, çevre sorunlarının temeli olarak nüfus artışını ve insanın doğaya olan müdahalesini göstermektedir. Yirminci yüz yılın ikinci yarısında hızlı sanayileşme ve nüfus artışı önemli çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Çözüm olarak ise; açlık probleminin giderilmesine yönelik politikalar geliştirilmiş ve yoğun girdi kullanılarak birim alandan yüksek verim almaya ve yeni alanların tarıma açılmasına yönelik hedefler belirlenmiştir. Sonuçta yoğun ve bilinçsiz tarım ilacı ve gübre kullanılması, yanlış toprak uygulamaları, kalıntı riski, toprağın fiziksel yapısının bozulması, organik madde ve canlılığın yitirilmesi ve besin maddesi dengesinin bozulması, tuzlulaşma, çoraklaşma gibi önemli çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir (Aksoy, 1999).

Bugün Türkiye’de kimyasal ilaç ve gübre uygulaması henüz Avrupa ülkelerindeki kadar yüksek olmamakla birlikte, yine de fazladır. Kullanılan gübre miktarı 1-4 kg/da arasında değişmektedir. Türkiye’de dekara kullanılan pestisit miktarı henüz 300-500 gr dolaylarında ise de bazı bölgelerimizde daha fazla kullanılmaktadır (Er, 2002).

Tarımsal üretim ve çevre ilişkileri özellikle girdi eldesi sırasında kendini göstermektedir. Verimi arttırıcı yapay girdilerin bilinçsiz ve kontrolsüz olarak aşırı kullanılması sonucu insan ve çevre sağlığına olumsuz etkilerin had safhaya ulaştığı ortamda “organik tarım” veya “ekolojik tarım” diye adlandırılan bir tarım şekli ortaya çıkmıştır. 1980 yılından sonrada tüketicilerin baskısıyla aile işletmeciliği şeklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır (Dündar, 1996).

Organik tarım; ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanımının yasaklanmasının yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, parazit ve predatörlerden yararlanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapsamlı bir sistemde oluşturulmasını talep eden, üretimde miktar artışını değil ürünün kalitesinin yükselmesini amaçlayan bir üretim şeklidir (Aksoy, 1999 a).

(13)

1972 Yılında tüm dünyadaki ekolojik (organik) tarım hareketlerini bir çatı altında toplamak ve düzenlemek amacıyla IFOAM (Uluslararası Organik Tarım Federasyonu) teşkilatı kurulmuştur. Bu teşkilat, 86 ülkede 460 üye organizasyonu bünyesinde toplamıştır (Anonymous, 1994; Anonymous, 1995).

Dünyadaki bu olumlu gelişmelere paralel olarak ülkemizde de ekolojik tarım konusunda birtakım çalışmalar yakın geçmiş zaman içerisinde başlamıştır. Türkiye’ye ekolojik tarım ilk olarak 1985-86 yıllarında Avrupa’da faaliyet gösteren yabancı firmalarla girmiş, bu ülkelerden gelen istekler doğrultusunda tarım ürünlerinin ekolojik olarak üretimi başlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda 1992 yılında Türkiye’de ETO (Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği) adı altında ilk resmi teşkilat kurulmuştur (Tozan ve Ertem, 1998).

Türkiye’de ekolojik tarım henüz yenidir. Ancak her yıl başlangıç alanına göre %20 artmaktadır (Tozan ve Ertem, 1998). Organik üretimin arttırılması için mevcut ürünler üzerine yenileri eklenmeli ve ihraç değeri olan ürünler üzerinde durulmalıdır. Diğer yandan organik ürünler için yerli piyasanın da geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Böylece organik tarım daha hızlı bir gelişim gösterebilir (Gündüz ve Koç, 2001).

Organik tarım yoluyla yapılan bitkisel üretimde en önemli payı meyveler (% 70) almaktadır. Ülkemizde organik ürün olarak en fazla üretilen bahçe bitkileri arasında ilk sırayı elma (24 038 t) ve ceviz (22 654 ton) almakta, bunu armut (8111 ton), incir (7 481 ton), üzüm (7182.9 ton), çilek (2279.9 ton), fındık (1370.5 ton) izlemektedir. Dünya’da toplam yaklaşık 3 milyon ton çilek üretiminin, tahminen % 4.8 i organik olarak yetiştirilmekte, ülkemizde ise, yaklaşık 130 bin ton çilek üretiminin %1.76’ sının (yaklaşık 2279.9 ton) organik yöntemlerle üretildiği tahmin edilmektedir (Anonim, 2004).

Ülkemizde üretilen meyve ürünlerinin sadece % 2’sinin ihracatta değerlendirildiği, AB ülkelerinin de ithalat yapan ülkeler grubunda yer aldığı düşünüldüğünde, ülkemizin AB pazarındaki payını önümüzdeki yıllarda rahatlıkla artırabileceği düşünülmelidir. 1980’li yıllardan itibaren Avrupa ve diğer dünya ülke insanları sağlıklı beslenme daha da önem kazanmıştır. Bu durumda son yıllarda sağlık açısından da önemli oldukları tartışılmaz hale gelen meyvelerin ihracat şansı, ürünlerimizde kalite standartlarını yükseltmemize bağlıdır.

(14)

Ülkemizin standartları incelendiğinde, bunların daha çok ürünün görünüş ve ambalajlanmasına yönelik standartları kapsadığı görülmektedir. Oysa kalite standartları sadece görünüşü değil, özellikle üzerinde ilaç, gübre ve hormon kalıntısının miktarını düşürmeye yönelik olmalıdır (Yılmaz ve Alagöz, 2001).

Çilek gibi organik gübreleri seven meyve türlerinin, sentetik gübre kullanılmadan da sadece organik gübre ilavesi ile yetiştirilebileceği fikri, projenin amacını oluşturmaktadır.

Ülkemizde, dünyada talep edilen birçok organik ürünü üretmek ve ticaretini yapmak mümkündür. Ancak üretilen bu ürünleri en az alıcı ülkelerde tüketenler kadar kendi insanımızın da tüketim şansının olması gerektiği unutulmamalıdır. Bu amaçla dış piyasa kadar iç piyasa üzerinde de dikkatle durulmalıdır. İç pazarın gelişimi beraberinde artan rekabet nedeniyle organik ürün ile konvansiyonel ürün arasındaki fiyat farkını azaltacaktır (Tozan ve Altındişli, 2001).

Açıkta kış dikimi yapılan ticari çilek yetiştiriciliğinde, dikim yılından 2 yıl sonra, yeniden dikimi yapılması gerektiğinden (Ağaoğlu, 1986), organik gübreler kullanarak çilek yetiştiriciliğinin, diğer çok yıllık bitkilere göre daha kolay olacağı tahmin edilmektedir. Tam anlamıyla organik yetiştiricilik olmasa bile, çevre ve insan sağlığını olumsuz etkileyen ticari gübre kullanımının azaltılması ya da hiç kullanılmaması, sağlıklı bir ürün için önemli bir adımdır. Diğer yandan kullanılacak olan organik doğal direnç geliştirici bu ürünler, bitkisel üretimde, düşük hastalık şiddetlerinde tek başlarına veya artan hastalık şiddetlerinde fungusitler ile ardışıklı veya kombinasyon şeklinde kullanılarak patojenleri kontrol ettiği, bitkilerde kuvvetli bir kök gelişimi ile ortama verilen veya ortamdaki besin maddelerinden maksimum düzeyde yararlanmasını sağladığı da belirtilmektedir (Ek 1.1.; Ek 1.2). Bu şekilde sentetik gübre kullanımının azaltılması ya da hiç kullanılmaması yanında, fungusit kullanımının azaltılması ile fide kalitesine olan etkileri de projenin önemini arttıracaktır.

Çalışmamızda, son yıllarda kullanımı yaygınlaşan bazı organik gübre formu preparatlardan Crop-Set, ISR- 2000, Ormin K ve Fertihum kullanılmıştır. Bu organik gübre formlarının bazı bitki ve meyve karakterlerine etkilerinin incelenmesi yanında, uygulamaların fide sayısı ve kalitesi üzerine etkileri de araştırılacaktır.

(15)

2.LİTERATÜR ÖZETLERİ

Yapılan disiplinler arası entegre bir çalışmada; organik tarımda ıslah edici maddelere ve biyolojik zararlı kontrolüne bağlı olarak organik ve geleneksel ticari çiftliklerin verimliliği ve ekolojik özellikleri karşılaştırılmıştır. Çalışma kapsamında incelenen üreticilerin bazıları, N girdisi olarak organik sistemde; baklagil bitkisi atığı, hayvan gübresi, kompost ve kan unu, zararlı kontrolünde ise kükürt, Bacillus thuringiensis ve sabun kullandıkları, patojenlere karşı hiçbir şey kullanmadıkları ve yabancı otları da toprak işleme şekliyle hallettikleri bildirilmiştir. Geleneksel yetiştiricilik yapan çiftçilerin bazılarının N girdisi olarak inorganik gübre ve baklagil bitki artıkları kullandığı belirtilmiştir. Zararlılara karşı kükürt, pyrethroid, carbamates, organik fosfor, patojenlere karşı bakır ve metalaxyl, yabancı otlara karşı da herbisit kullanıldığı belirtilmiştir. Araştırmanın sonunda, özellikle azot mineralizasyon potansiyeli, mikrobiyel ve parazitoid miktarı ve yoğunluğunun organik çiftliklerde daha fazla olduğu bulunmuş, sentetik gübre ve pestisitlerin kullanımında azalmaların biyolojik metotlarla telafi edilebileceği önerilmiştir (Drinkwater et al., 1995).

İsviçre’de yapılan uzun dönemli bir tarla denemesinde, solucan populasyonu ve toprağın erozyona karşı hassasiyetini belirlemek için kullanılan organik ve kimyasal alanların etkileri araştırılmıştır. Solucan populasyonu ve populasyon çeşitliliği organik parsellerde kimyasal parsellerden önemli bir şekilde daha fazla olduğu saptanmıştır. Ayrıca organik parsellerin agregat stabilitesi daha iyi bulunmuş ve bundan dolayı erozyonun geleneksel tarım yapılan parsellerde daha fazla olduğu bildirilmiştir (Siegrist et al., 1998).

Afitlerin çıkışından sonra, doğal düşmanlarının afiti kontrol altına alamadığı, ilaçlamanın kaçınılmaz olduğu durumlarda arap sabunu ile ispirto karışımı veya nikotinin, belirli aralıklarla kullanılabileceği bildirilmiştir. Yine kırmızı örümcek mücadelesinde erken teşhisin çok önemli olduğu, yapılan kontrollerde zararlının tarla kenarında tespit edilir edilmez kükürtlü ilaçlardan biri ile ilaçlanması gerektiği, böylece kırmızı örümceğin tarlaya girişinin ve yayılışının engellenmiş olacağı vurgulanmıştır. Yeşil kurt mücadelesinde larva sayısı, ekonomik anlamda zarar yapacak yoğunluğa ulaştığı zaman etkili maddesi Bacillus thuringiensis olan insektisitlerin kullanılabileceği belirtilmiştir (Çakmak ve Ertem, 1999).

(16)

Böcekler için insektisit özelliği bulunan ve aynı zamanda ilaç yapımında kullanılan tıbbi ve baharat bitkilerinden; sarımsak (Allium sativum), kadife çiçeği (Tagetes spp.), adaçayı (Salvia officinalis), kuşdili (Rosmarinus officinalis), çördük otu (Hyssopus officinalis L.), soğan (Allium spp.), kekik (Thymus vulgaris) ve solucan otunun (Phargonium graveolens) insektisit olarak kullanılabileceği bildirilmiştir (Amonkar and Reaves, 1970).

Özellikle pestisit, sentetik gübre ve büyüme düzenleyicilerdeki kalıntıların insanlarda kanser ve diğer hastalıklara sorunlarına yol açabileceği kuşkusu, araştırmacıların dikkatini bu olumsuzlukları önleyecek üretim metotları geliştirmeye yöneltmiştir. Yapılan çalışmalar, en güvenilir üretim metodunun organik tarım olduğunu göstermiştir (Olesen, 1998).

Organik tarımda kullanılabilecek en önemli bitki besin maddesi kaynakları; büyük baş, küçük baş ve kanatlı hayvan gübreleri ile bitkisel atıklardır. Bu organik maddeler bir yandan toprağı bitki besin maddelerince zenginleştirirken, diğer taraftan toprağın fiziksel özelliklerini de iyileştirmektedir. Bu maddelerin uygulanması ile birlikte, toprağa su ve hava giriş çıkışı kolaylaşmakta, toprağın su ve katyon tutma kapasitesi artmakta ve toprak mikroflorası zenginleşmektedir (Anonymous, 1996).

ISR-2000TM ; yüksek kaliteli bitki ve maya ekstraktları, vitaminler, amino asitler ve doğal fermantasyon ürünleri özel olarak formüle edilmiştir. İçeriğinde, yucca bitki ekstraktı (yayıcı/ yapıştırıcı, yapısında doğal olarak bulunan saponin ve sapogeninler sayesinde su gerilimini azaltır, besinlerin bitki dokusuyla temasını ve azot bağlama kapasitesini arttırır), yucca/maya ekstraktı (bitki büyümesinde etkili), riboflavin (Elektron transferinde ve aminoasit metabolizmasında rol oynar), lactobacillus fermantasyon ürünü metabolitler (Besin kaynağı ve koruyucu), benzoik asit (koruyucu), nikotinamid (Amino asit ve karbonhidrat mekanizmalarında rol alır) ve thiamine (enzim reaksiyonlarını düzenler) vardır (Ek 1.2).

Saponinler, çoğu bitkide bulunan doğal surfactans veya yapıştırıcı özelliğindeki maddelerdir. Yucca ve Quillaja gibi çöl bitkilerinde daha bol bulunur. Bu bitkilerden ekstrakt olarak elde edilirler. Bu biyokimyasallar, madencilikte maden ayrıştırmada kullanılabildikleri gibi, fotoğrafçılık emülsiyonlarında, kozmetik ve şampuan yapımında da kullanılırlar.

(17)

Bezelye ve soya fasulyesi gibi baklagil bitkileri az miktarlarda saponin içerirler ve bunlar bitkiyi zararlılara karşı korumada fitokimyasallar ( antifungal ve antibakteriyel) olarak da görev yaparlar (Anonim, 2005).

Lactobacillus acidophilus insanlar için yararlı bakterilerdendir. Özellikle canlılarda sindirim sisteminde yararlı etkileri vardır. Çevreye zarar veren ve gıdaların bozulmalarına neden olan laktik asit, hidrojen peroksit ve diğer bazı biyokimyasallara engel olabildiği gibi, zararlı organizmaların etkilerini önlemekte, ayrıca laktaz enzimi üreterek, süt şekerinin (laktoz) daha basit ve sindirilebilir hale dönüşmesini de sağlamaktadır. Laktoza hassas olan insanlar da bu enzim üretilmez, bu nedenle bu kişilerin yiyeceklerine Lactobacillus acidophilus ilavesi yararlı olabilir (Barbes and Boris 1999; Anonim, 2002).

Crop-Set TM ; İçeriğindeki organik şelat yapıdaki manganez, bakır, demir, çinko ve magnezyum sayesinde bitkinin ihtiyacı olan iz elementleri %100 kullanıma ve yararlanmaya hazır şekilde sunar. Lactobacil kültürünün yer aldığı fermantasyon ürünü ise güçlü bir saçak kök gelişimini, topraktaki yararlı bakterilerin populasyonunu ve aktivitesini arttırır. Ayrıca Lactobacil kültürünün oluşturduğu bakteriosin ve organik asitler, fungus ve diğer hastalık etmenlerinin mücadelesinde, bitkinin bağışıklık sisteminin uyarılmasında ve direncin artmasında rol alırlar. Formülasyonunda bulunan ve yayıcı-yapıştırıcı özelliği olan bitki ekstraktları ise, bir büyütme faktörü gibi etki ederken, saponin ve sapogeninler topraktaki su gerilimini azaltır ve besinlerin, bitkilerle temasını arttırarak köpük oluşumunu engeller. En önemli etkisi ise kuraklık stresine karşı bitki direncini arttırır (Ek 1.1.).

Çilek üretiminde bitki koruma sorunları oldukça önemlidir. Hastalık ve zararlılara karşı yoğun ilaç kullanımı, çilek yetiştiriciliğinin geleceğini tehdit edebilecek bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır (Yıldırım ve Turhan, 2003).

Fertihum; Organik toprak düzenleyicisi olup, katı haldeki humik asit tuzu içerir (Toplam humik asit + Fulvik asit %65). İçeriğinde ayrıca %35 organik madde bulundurur. pH sı 4-6 dır (Ek 1.3.).

(18)

Meyve şeker kapsamı üzerine etkili olan toprak organik maddesi, başkalaşım durumuna göre 2’ ye ayrılır, 1) Ölü örtü (döküntü) maddeleri: Gerek toprak üstündeki bitki artıkları, ölü hayvanlar ve unsurları ölü örtü maddeleridir. Humin olmayan maddeler olarak isimlendirilir. 2) Humik maddeler: Bunlar ileri derecede değişime uğramış ve doku strüktürü belirlenemeyen maddelerdir. Bu materyaller genellikle 3 temel fraksiyon halinde gruplandırılabilir. (a) Alkali çözücüde ekstrakte edildikten sonra, kuvvetli asitlerle (HCL) çöktürülebilen humik asit, (b) Alkali ekstraktın asitleştirilmesi durumunda çözelti içerisinde bulunan fulvik asit, (c) Derişik asit ve bazlar tarafından humik maddelerden ekstrakt edilemeyen humin fraksiyonudur (Schactschael et al., 1993).

Yapılan araştırmalar humik asit uygulamalarının, meyvenin şeker kapsamı üzerine etkili olduğunu göstermiştir. Wang et al., (1991), organik ve kimyasal gübrelere 35 l/ha humik asit ilave karışımında, kontrol parsellerine de sadece azotlu, fosforlu ve potasyumlu gübre vererek üzüm yetiştirmişlerdir. Sonuçta, humik asit ile destekli organik gübrelerde verim ve meyvenin şeker içeriğinin kontrolden daha yüksel olduğunu belirlemişlerdir.

Pilanali et al., (2001) plastik serada çilek yetiştiriciliğinde (Douglas çeşidinde), 2 yıl humik asit uygulamalarının çilekte meyve şekeri kapsamlarına ve meyve şekeri ile toprağın bitki besin kapsamları arasındaki ilişkilerini belirlemek için bir deneme yürütmüşlerdir. Katı humik asidin (Agrolig, %85 humik asit) 4 dozu, sıvı humik asidin (Blackjak, %15 humik asit) 4 dozu ile kireçli toptaklar için önerilen 20 kg/da, 10 kg/da P2O5 ve 40 kg/da K2O

damlama sulama ile verilmiştir. Sonuçta katı humik asidin indirgen şeker, sakkaroz, toplam şeker kapsamlarına ve sıvı humik asidin indirgen şeker kapsamlarına önemli etkisinin olmadığı, sıvı formdaki humik asidin sakkaroz ve toplam şeker üzerine etkisinin önemli olduğu belirtilmiştir. Diğer etkileşimde de sıvı humik asidin daha etkili olduğu vurgulanmıştır.

Hasegawa (1989) tarla koşullarında yetiştirdiği domates bitkisine inorganik ve organik gübreleri (fossil shell fertilizer) birlikte uygulanması durumunda meyvelerin şeker kapsamının en yüksek olduğunu belirlemiştir.

(19)

Vrkoc and Suskevic (1990) organik madde uygulamadığı ve 30 t/ha işletme gübresi ve 5 t/ha saman uygulamasının, şeker pancarında şeker kapsamının uygulanan organik maddeye bağlı olarak %22.5 düzeyinde artış gösterdiğini belirtmişlerdir.

İçeriğinde uyarıcı büyüme düzenleyiciler olan biostimülatörler, çilekte bitki ve fide kalitesini arttırmak amacıyla kullanılmaktadır. Aslantaş ve Güleryüz (2002) bu amaçla Gold Marine, Maxi Crop ve Proton kullanmışlar; bitki başına ortalama kol sayısı, kol uzunluğu ve bir koldaki fide sayısı ile bitki başına fide sayısı bakımından biostimülatör uygulamalarının kontrole göre istatistiki olarak önemli düzeyde artışlar sağladığını belirtmektedir.

Organik kökenli gübrelerin, örneğin ahır gübresinin ve toprak işleme derinliğinin artmasının, toprak havalanmasını sağlayarak verimliliği arttırdığı belirtilmektedir (Genç ve Konarlı, 1977; Crisp and Beech 1988; Yılmaz ve ark., 1996).

Genel olarak çilek yetiştiriciliğine, organik ve polietilen malç uygulamasının toprak sıcaklığını etkilediği, sıcaklığın artması ile birlikte verimin arttığı ve yetişme mevsimi ve çeşitlere uygun malç seçiminin önemli olduğu bildirilmektedir (Galetta and Bringhurst, 1990).

Yapılan bir çalışmada, farklı dozlardaki humik asidin değişik tekstüre sahip topraklardaki yapısal özellikler üzerine olan etkileri incelenmiştir. Toprak örnekleri Antalya Aksu bölgesindeki alüviyal toprakların yüzey (0-30 cm) katmanından alınmıştır. Deneme üç farklı dozdaki humik asit uygulamasıyla sera ortamında yürütülmüştür. Çalışmada agregat oluşumu ve stabilitesi, hacim ağırlığı ve diğer fiziksel ve kimyasal toprak parametreleri incelenmiştir. Elde edilen verilere göre farklı tekstüre sahip topraklara humik asit uygulamasıyla agregat oluşum ve stabilitesinde önemli düzeyde (P < 0.01) farklılık bulunmuştur (Yılmaz ve Alagöz, 2001).

Kenya koşullarında yapılan bir çalışmada, Nyoho, Mario-Ka-16 ve Hokowase çilek çeşitleri kullanılarak, soğuklama ihtiyacı ve hormon uygulamasının çilek bitkileri üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada materyal olarak ( 3 0C ‘de ) soğuklama ile birlikte, kombineli olarak 50 ppm GA3 ve 50 ppm BA hormonlarının uygulandığı fideler

kullanılmıştır. Çalışma sonunda, serin ve sıcak mevsimlerdeki bitki başına düşen ortalama yavru fide sayısının, sadece soğuklama ihtiyacının karşılanmış bitkilerde sırasıyla 18 ve 10

(20)

adet olduğu, bu sayının soğuklama ile birlikte GA3 ve BA ‘ nın yer aldığı uygulamalarda

sırayla 23 ve 14 adet olduğu saptanmıştır. Bu çalışma sadece GA3 uygulaması veya sadece

soğuklamanın fide sayısında fazla bir artış meydana getirmediği, bununla birlikte kombine uygulamalardan daha iyi sonuç alındığı belirtilmiştir ( Kahangi et al., 1992 ).

Vazguez et al., (1990), Tioga ve Cp-84 S çilek çeşitlerine üç kez 50 ve 100 ppm dozlarında GA3 uygulamışlardır. Araştırmada, GA3 uygulaması ile birlikte % 1 ‘ lik üre

uygulamasınada kontrollü olarak yer verilmiş ve ayrıca bitkilerin yarısında çiçek salkımları koparılırken diğer yarısında bu işlem yapılmamıştır. Sonuç olarak, üre uygulamasının GA3

absorbsiyonu üzerine etkili çıkmadığı, fakat çiçek salkımlarının düzenli olarak koparılması ile Tioga çeşidinde % 22.5 ( bitki başına 14.41 fide ) ve Cp-84 S çeşidinde % 30.5 ( bitki başına 9.88 fide ) artışı meydana geldiği tespit edilmiştir.

(21)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Deneme Yerine Ait İklim Özellikleri

Denemenin yürütüldüğü 2005 ve 2006 yılları vejetasyon dönemleri ile ilgili bazı önemli meteorolojik veriler Tablo 3.1.’de verilmiştir (Anonim, 2005 a).

Tablo 3.1. 2004 ve 2005 yılları vejetasyon dönemleri ile ilgili bazı ekolojik veriler Aylar Maximum sıcaklık

(º C)

2005 2006

Minimum sıcaklık (º C) 2005 2006

Aylık top. yağış (mm) 2005 2006 Ortalama sıcaklık (º C) 2005 2006 Ocak 17.0 12.8 -7.7 -13.3 38.4 34.4 4.5 0.4 Şubat 17.2 18.2 -9.4 -9.4 38.8 25.2 4.3 3.4 Mart 20.9 23.0 -2.8 -2.7 108.7 46.1 7.1 9.6 Nisan 28.9 26.6 -1.2 -1.3 50.6 48.5 13.1 13.1 Mayıs 34.3 34.5 -3.2 -4.5 101.3 91.4 16.2 15.9 Haziran 32.4 36.7 9.0 10.0 12.1 5.8 19.2 21.7 Temmuz 36.3 31.8 12.4 10.0 26.4 0.0 23.7 21.0 Ağustos 39.2 39.7 13.8 11.7 6.8 -- 24.6 26.3 Eylül 31.4 33.2 8.5 8.0 15.8 15.8 19.1 19.0 Ekim 28.9 28.4 0.8 7.5 54.5 59.8 11.9 14.5 Kasım 19.0 22.0 - 4.2 - 3.0 43.9 35.4 7.0 5.9 Aralık 19.9 -- - 8.2 -- 26.1 -- 4.1 -- 3.2 Materyal

Proje, GOÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü araştırma ve uygulama alanında yürütülmüştür (Şekil 1). Dikimler kış dikimi şeklinde, şubat ayında yapılmıştır. Araştırmada, bitki gelişimi yanında, fide kalitesi de inceleneceğinden, dikim aralık x mesafesi ticari çilek yetişitiriciliğine göre, daha seyrek dikim olan 40 x 60 cm olacak şekilde, (çift sıralı masura dikimi) tercih edilmiştir. Masura genişliği 90 cm ve aralığı da 60 cm ’dir. Dikimde, Tokat

(22)

ekolojisinde farklı çilek çeşitleri ile yürütülen bir araştırmada sofralık kalitesi olarak en iyi sonucu veren Maraline çilek çeşidi kullanılmıştır (Çekiç ve ark., 2003).

Toprak, hafif alkali (pH 7.79), kalsiyum karbonat içeriği orta (% 11.90), potasyumca zengin (28.7 mg K20/100 g) ve organik maddece fakirdir (%1.47).

Araştırmada, kontrol dışında organik gübre preparatları olarak Ormin K, Fertihum, ISR-2000 ve Crop-Set kullanılmıştır.

ISR-2000TM ; yüksek kaliteli bitki ve maya ekstraktları, vitaminler, amino asitler ve doğal fermantasyon ürünlerinin karışımını kullanarak özel olarak formüle edilmiştir. İçeriğinde, yucca bitki ekstraktı (yayıcı/ yapıştırıcı, yapısında doğal olarak bulunan saponin ve sapogeninler sayesinde su gerilimini azaltır, besinlerin bitki dokusuyla temasını ve azot bağlama kapasitesini arttırır), yucca/maya ekstraktı (bitki büyümesinde etkili), riboflavin (Elektron transferinde ve aminoasit metabolizmasında rol oynar), lactobacillus fermantasyon ürünü metabolitler (Besin kaynağı ve koruyucu), benzoik asit (koruyucu), nikotinamid (Amino asit ve karbonhidrat mekanizmalarında rol alır) ve thiamine (Enzim reaksiyonlarını düzenler) vardır (Ek 1.2.).

Crop-Set TM ; içeriğindeki organik şelat yapıdaki manganez, bakır, demir, çinko gibi elementleri bitkinin yararlanmasına hazır şekilde bulunur. Lactobacil kültürünün yer aldığı fermantasyon ürünü ise güçlü bir saçak kök gelişimini, topraktaki yararlı bakterilerin populasyonunu ve aktivitesini arttırır. Ayrıca Lactobacil kültürünün oluşturduğu bakteriosin ve organik asitler, mantar ve diğer hastalık etmenlerinin mücadelesinde, bitkinin bağışıklık sisteminin uyarılmasında ve direncin artmasında rol alırlar. Formülasyonunda bulunan ve yayıcı-yapıştırıcı özelliği olan bitki ekstraktları ise, bir büyütme faktörü gibi etki ederken, saponin ve sapogeninler topraktaki su gerilimini azaltır ve besinlerin, bitkilerle temasını arttırarak köpük oluşumunu engeller. En önemli etkisi ise kuraklık stresine karşı bitki direncini arttırır (Ek 1.1.).

Fertihum; organik toprak düzenleyicisi olup, katı haldeki humik asit tuzu içerir (Toplam humik asit + Fulvik asit %65). İçeriğinde ayrıca %35 organik madde bulundurur. pH’ sı 4-6 dır (Ek1.3.).

(23)

Ormin-K; %100 bitkisel orijinli potas ve diğer bitki besinlerinin organo mineral kompleksi bir maddedir. İçeriğinde %57 potas bileşikleri, %8 organik madde, ortalama % 1.2 N, % 0.05 P2O5 , %3 CaO, %1 Mg, %31.5 SO4 , 60 mg.kg-1 Fe, 34 mg.kg-1 Mn, 7 mg.kg-1

Zn, 6 mg.kg-1 Cu ve 0.5 mg.kg-1 Mo bulundurur (Ek1.4.).

Şekil 1. Deneme alanının görünümü

3.3. Yöntem

Denemede kullanılan organik preperatların uygulama zaman ve miktarları üretici firma tavsiyesine uyularak yapılmıştır. Denemede toplam 5 uygulama ve 3 tekerrür olup, toplam 15 parsel ve her tekerrürde 10 bitki olacak şekilde, toplam 150 bitki denemeye esas alınmıştır.

(24)

1. Kontrol : Yapılan analizlere göre deneme alanı toprağı fosfor ve potasyumca zengin, azot içeriği açısından da orta düzeyde olduğundan, bu gübreler açısından hiç bir uygulama yapılmamıştır.

2. ISR-2000TM uygulaması: İlk yıl ;

2. 1.Uygulama : Dikim öncesi, kimyasal 1/10 oranında sulandırılarak parsele yetecek kadar hazırlanıp, pülverize olarak uygulanmıştır (Karışım : 180 ml su + 20 ml ISR-2000TM ).

2. 2.Uygulama : Fideler dikimden hemen önce hazırlanan solusyona (180 ml su + 20 ml ISR-2000TM ) kökleri batırıldıktan sonra, dikim yapılmıştır.

İkinci yıl ; denemenin ikinci yılında 2.1. no’lu uygulama aynı dozlarda Uygulanmıştır.

3. Crop-Set TM uygulaması: İlk yıl ;

3. 1.Uygulama :Dikimden hemen sonra 6 ml /10 m2 olarak hazırlanan çözelti, bitkilere pülverize olarak uygulanmıştır.

3. 2. Uygulama : 1. Uygulamadan 10 gün sonra, aynı dozdaki karışım yine bitkilere pülverize olarak uygulanmıştır.

İkinci yıl ; denemenin ikinci yılında aynı işlemler tekrar edildi.

4. Fertihum uygulaması : Bir defa uygulanmıştır. Dikim öncesi, 5-6 kg/m3 oranında

hazırlanan çözelti (6kg/m3 dikkate alınarak) parsele karıştırılarak uygulanmış, daha sonra fide dikimi yapılmıştır.

İkinci yıl ; aynı uygulama tekrar edildi.

5. Ormin –K uygulaması : Ormin-K genellikle ağırlıklı olarak potasyum içerir. Uygulamada parsele gerekli miktarı toprak analiz sonuçlarına ve kullanılan materyalin besin elementi içeriklerine göre, çileğin potasyum ihtiyacı dikkate alınarak belirlenmiştir. Çileğin yıllık potasyum isteği 10-15 kg/da olarak bildirilmektedir (Ağaoğlu, 1986). Toprak analizlerine göre, K toprakta yeterli olduğundan, çileğin K ihtiyacının en düşük değeri olan 10 kg/da dikkate alınarak yapılan hesaplamalara göre, toplam 3 parsele (6.48 m 2) 110 gram Ormin- K, yılda bir defa uygulanmıştır. İkinci yıl, Ormin –K’ nın kullanılan dozu olumsuz etki yaptığından, ikinci yıl kullanılan dozun yarısı yine bir sefer uygulanmıştır.

(25)

Deneme üç tekerrürlü, tesadüf parselleri deneme desenine göre, her tekerrürde 10 fide olacak şekilde planlanmıştır.

Sulama, damla sulama sistemi ile yapılmış; diğer kültürel uygulamalarda takip edilmiştir. Denemede yapılan gözlemler aşağıda verilmiştir.

3.3.1. Araştırmada yapılan gözlemler

3.3.1.1. A. Bitki özellikleri :

A.1. Fenolojik özellikler

Çiçeklenme başlangıcı : Çiçeklerin %5-10’ unun açıldığı tarih. Çiçeklenme sonu : Çiçeklerin %85-90’ ının açıldığı tarih.

Hasat tarihleri ve sayısı :İlk hasat ve son hasat tarihleri ile hasat sayıları kaydedilmiştir.

A.2. Bitki yaprak özellikleri : Her uygulamada, parseldeki 10’ ar bitkide oluşan yaprak sayıları belirlenmiştir. Ayrıca, her tekerrürde 10’ ar yaprağın, yaprak alanları ölçülmüştür. Yapraklar yaz sonlarında, sonbahar başlangıcında sararmadan önce, tacın orta kısımlarından toplanmıştır (Aslantaş ve Güleryüz, 2003).

A.3. Bitki başına oluşan fide sayısı : Sonbahar da, bir parselde oluşan tüm fideler sayılarak(sökülüp), parseldeki 10 bitkiye bölünerek, bitki başına oluşan fide sayısı (fide sayısı/10 bitki adet) saptanmıştır.

A.4. Bitki başına ortalama verim : Her parseldeki 10’ ar bitkinin tüm meyveleri tartılarak, 10 bitkiye bölünüp, gram olarak saptanmıştır (g/bitki).

A.5. Fide kalitesi : Sonbahar dinlenme döneminde parseldeki tüm fideler (ana bitkilere dokunulmayarak) sökülerek aşağıdaki gözlemler yapılmıştır.

(26)

A.5.1.Fidelerde yaprak sayısı ve yaprak alanı: Her parseldeki 10’ ar fidenin yaprak sayıları ile her parseldeki 10’ ar yaprağın alanı saptanmıştır.

A.5.2. Fide kök özellikleri : Her parseldeki 10’ ar fidenin kökleri yıkanarak, sayıları (adet) belirlenmiş, ayrıca boyutları (en, boy) ölçülmüştür.

A.5.3. Fidenin taze kök ve kurutulmuş kök ağırlığı: Her parseldeki 10’ ar fidenin taze kökleri yıkanıp, su uçana kadar bekletilip, taze kök ağırlıkları hassas terazi ile tartılmıştır (gram). Kopartılan kökler başlangıç ağırlıkları belirlenerek, etüvde kurutulup, toplam kuru ağırlığı da % olarak saptanmıştır.

A.5.4. Gövde çapı: Fidelerin kalite sınıflamasında kök ile ilgili ölçümlerden başka, gövde çapları da esas alınmıştır (Türemiş, 1988). Gövde çapı 10 mm ve üzeri olanlar I. kalite, 5.00-9.99 olanlar II.kalite, 4.99 mm ve altı olanlar ise ıskarta olarak değerlendirilmiştir.

3.3.1.2.B. Meyve özellikleri :

B.1. Meyve ağırlığı (g) : Her parseldeki 10’ ar meyve, hassas terazi ile tartılmıştır. B.2. Meyve boyutları (mm) : Her parseldeki 10’ ar meyvede en ve boy olarak saptanmıştır.

B.3. Meyve şekil indeksi : Her parseldeki 10’ ar meyvede, meyvenin boy/en ölçümü şeklinde saptanan, şekil indeksine göre gruplandırılmıştır (Karaçalı 1990).

B.4. Meyvelerin kimyasal analizleri Anonymous (1973) ve Alleyne and Clark (1997)’ a göre yapılmıştır. Suda çözünebilir kuru madde miktarı, yeteri kadar meyve suyu çıkarılarak el refraktometresi ile % olarak; Toplam asitlik sitrik asit cinsinden g/L (yada %) olarak pH metrik yöntem ile, pH ise pH metre ile saptanmıştır.

(27)

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

Deneme alanına ait toprak analiz sonuçları Tablo 4.1.’ de verilmiştir. Deneme alanı toprağı Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü (Tokat)’ne analiz ettirilmiştir.

Tablo 4.1. Bahçe toprağının bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri

Deneme alanı toprağının killi-tınlı, tuzsuz, hafif alkali, bitkiler tarafından alınabilir fosfor ve organik madde bakımından fakir, potasyum yönünden ise zengin bir özelliğe sahip olduğu görülmektedir (Tablo 4.1), (Brohi ve ark., 1998). Toprak, az alkali (pH 7.79), kalsiyum karbonat içeriği orta (% 11.90), potasyumca zengin (28.7 Kg/da), 1.47 (kg/da), Fosfor 2.06 . (kg/da) ve organik maddece fakirdir (%1.47). Çilek bitkisinin kökleri genellikle fazla derine gitmez, bu yüzden verilen organik gübrelerin etkileri ilk yıllardan itibaren gözlenebileceği tahmin edilmektedir. Ekolojiye bağlı olarak genellikle aktif köklerin % 90’ı 30 cm derinliktedir (Ağaoğlu, 1986). Uygulama Organik madde(%) pH Toplam tuz (%) Bünye P2O5 (kg/da) K2O (kg/da)

(28)

4.1. Bitkisel Özellikler

4.1.1. Fenolojik gözlemler

2005-2006 yıllarına ait fenolojik gözlemlerin sonuçları Tablo 4.2’ de verilmiştir.

Tablo 4.2. 2005 - 2006 yıllarına ait bazı fenolojik gözlemler

İlk çiçeklenme Son çiçeklenme İlk hasat tarihi Son hasat tarihi Uygulama 2005 2006 2005 2006 2005 2006 2005 2006 Kontrol 13.04 10.04 07.05 02.05 21.05 16.05 09.06 06.06 Crop-Set 13.04 10.04 07.05 02.05 21.05 16.05 09.06 06.06 Ormin-K 13.04 10.04 07.05 02.05 21.05 16.05 09.06 06.06 Fertihum 13.04 10.04 07.05 02.05 21.05 16.05 09.06 06.06 ISR-2000 13.04 10.04 07.05 02.05 21.05 16.05 09.06 06.06

Fenolojik gözlemlerde yıllar arasında ciddi anlamda bir farklılık gözlenmemiştir. (Tablo 4.2.) Aynı yıl içinde farklı uygulamalarda da bu durum değişmemiştir. Genel olarak fenolojik özelliklerin değişimi ekolojiye, özelliklede sıcaklık ve yağışlara bağlı olarak değişmektedir (Funt, 1999). Vejetasyon dönemlerine ait ekolojik verilere bakıldığında 2006 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında aylık toplam yağış miktarlarında bir önceki yıla göre bir azalma görülmektedir. Yağış miktarındaki değişmeler, özellikle hava nispi nemini ve bunun sonucu olarakda özellikle hasat (erkene alarak) ve meyve özelliklerine etki etmiş olabilir. Yani 2006 yılı tüm bulguları daha erken gözlenmiştir. Genel olarak diğer bitkilerde de görüldüğü gibi özellikle sıcak geçen bir yaz, çilek bitkisinde de, hem hasadı erkene almakta, hem de hasat sayısını azaltabilmektedir (Facteau et al., 1986; Rosati et al., 1993). Ekolojik verilere bakıldığında (Tablo 4.2.), denemenin yapıldığı 2005 ve 2006 yıllarında sıcaklık bakımından ciddi bir artış ya da azalma görülmemekle birlikte, ikinci yılda yağışların azalmasından kaynaklanan kısmi sıcaklık artışları gözlenmiştir. 2006 yılındaki yağış miktarındaki azalmadan dolayı sıcaklık artışı nedeniyle hasatlar daha erken başlamış olabilir.

Hasat sayıları da benzer şekilde ; her iki yılda kontrol uygulamasında 9-10 arasında değişirken, diğer uygulamaların 7-8 arasında olduğu gözlenmiştir.

(29)

4.1.2. Bitki yaprak özellikleri (alanı), bitki başına oluşan fide sayısı (adet) ve bitki başına verim (g)

Deneme yıllarına ait bitki yaprak alanı (mm2), bitki başına oluşan fide sayısı (adet) ile bitki başına verim değerlerinin karşılaştırılmalı sonuçları Tablo 4.3 ‘de; bulguların ayrı ayrı variyans analiz sonuçları da Tablo 4.4 , 4.5 ve 4.6 ‘da verilmiştir. Görüldüğü gibi, bulgularda ikinci yılda artışlar saptanmıştır.

Yaprak alanı değerlerindeki farklılıklar yıl, uygulama, yıl x uygulamalar arasında istatistiki olarak önemsiz bulunurken; bitki başına oluşan fide sayısı ve bitki başına verim değerleri de yalnızca yıllar arasında önemli, uygulamaların etkisi ise önemsiz bulunmuştur. İkinci yılda değerlerin yüksek olması, genellikle bitkinin kök, yaprak alanı gibi gelişimlerinin daha iyi olmasından kaynaklanmış olabilir. Bitkinin meyve verimi üzerine, dikim zamanı ve çeşit daha etkili olurken, uygulamaların etkileri farklı olabilmektedir. Kış dikim sisteminde birim alandan az fakat kaliteli ürünler alındığı belirtilmektedir( Kaşka ve ark. , 1986 , Ağaoğlu , 1986 ; Konarlı 1986). Ayrıca ekolojilerde önemli düzeyde etki etmektedir. Örneğin, Yılmaz ve Gülsoy (2003), Van koşullarında yaptıkları adaptasyon çalışmasında bitki başına en iyi verimi Sweet Charlie çeşidinden (44.78 g / bitki), en düşük verimi ise Dorit çeşidinden (5.37g/ bitki) aldıklarını belirtmişlerdir. Bulgularımızda birinci yıl Ormin-K hariç, verim değerleri Sweet Charlie çeşidine benzer bulunurken, ikinci yılda tüm uygulamalarda oldukça yüksek bulunmuştur(Tablo4.3). Daha önceki çalışmalardaki bulgulara göre çeşitler farklı ekolojilerde çok değişken meyve verimi gösterebilmektedir. Ekoloji ve çeşit faktörünün ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Benzer bir çalışmada; Türkoğlu ve Bilgener (2007) Selva ve Camarosa çeşitlerinde bitki aktivatörlerinden Crop-Set ve ISR-2000 organik gübrelerinin verim üzerine etkilerini yıllara göre önemli bulurken, uygulamaların etkilerini önemsiz bulmuştur. Uygulamalar açısından sonuçlarımız benzer olmuştur. Maraline çilek çeşidinin Tokat ekolojisinde, çiftçi koşullarındaki yetiştiriciliğinde, iki yıllık araştırma sonuçlarına göre bitki başına ortalama verimin yaklaşık 340 g olduğu belirtilmektedir(Çekiç ve ark., 2003). Bulgularımızla karşılaştırıldığında; verim değerimizin oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bunun nedeninin bitki başına verim değerleri kaydedilirken, her hasat döneminde kopartılıp tartılan meyveler dikkate alınmıştır. Dolayısıyla kontrol dışı kopartılan meyveler dikkate alınmadığından, bu değer düşük bulunmuş olabilir. Bununla birlikte bir bitkiden uygulamalara bağlı olarak, ortalama 2005 yılında 5.3 adet/bitki, 2006 yılında da 11.7

(30)

adet/bitki meyve hasat edilmiştir. 48 çilek çeşidi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, bir çilek bitkisinde her gövdede ortalama 2.4 adet çiçek salkımı ve toplam 23 çiçek oluşmakta ve bununda % 90’ ı meyve bağladığı belirtilmektedir (Ağaoğlu, 1986). Bu araştırma sonucu ile karşılaştırıldığında (çeşitlere göre değişmekle birlikte), yaklaşık bizim %50’lik bir meyve ve dolayısıyla verim kaybımız olmuştur. Verim değerlerindeki düşüş uygulama parselinin dış etkenlerden yeterince korunamamasından kaynaklanmaktadır.

Bitki başına oluşan fide sayısı 2006 yılında tüm gübre uygulamalarında genel bir artış göstermiştir(Tablo 4.3.). İlk yıl en yüksek fide sayısı Fertihum uygulamasında gözlenirken (25 adet/bitki) ; ikinci yılda yine aynı uygulamada saptanmıştır (38 adet/bitki). Fertihum’ un humik asit içeriği ve organik maddesi sonuca olumlu etki yapmış olabilir. Özdemir ve ark. (2001), Antakya koşullarında 9 çilek çeşidinde (Seascape, Dorit, Camarosa, Sweet Charlie, Pajaro, Chandler, Tudla, Muir, Selva) yapılan bir çalışmada fide ve verim kalitesini incelemişlerdir. Denemenin yürütüldüğü araziye kum ilave edilerek, toprak çilek fide yetiştiriciliği için uygun hale getirilmiştir. Araştırmaya konu olan çeşitler fide verim ve kalitesi bakımından değerlendirildiğinde; en iyi sonuçlar Dorit, Camarosa, Muir çeşitlerinden alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre birim alandan en fazla fide sayısı Seascape ve Dorit çeşitlerinden (sırasıyla 240.25, 237.50 adet /m2 ) elde edilmiş, bunu Camarosa çeşidi (233.25 adet /m2) izlemiştir. En az fide ise Selva çeşidinde (183.50 adet /m2) saptamışlardır. Bizim çalışmamızda ise bitki başına fide sayısı m2 olarak dikkate alındığında, en fazla fide 2006 yılında Fertihum uygulamasından ( 253.33 adet m2), en az fide sayısı ise ilk yılda Crop-Set (106.6 adet m2) uygulamasında bulunmuştur.

Tablo 4.3. Maraline çilek çeşidinin bitki yaprak alanı (mm2), bitki başına oluşan fide sayısı (adet) ve bitki başına verim (g) değerlerinin karşılaştırılmalı sonuçları

Yaprak alanı

(mm2)

Bitki başına oluşan fide sayısı (adet)

Bitki başına verim (g) Uygulama 2005 2006 2005 2006 2005 2006 Kontrol 274.80 273.36 23.00 24.00 44.13 106.78 Crop-set 239.08 241.13 16.00 31.00 41.31 73.93 Ormin-K 261.48 309.43 19.00 29.00 27.32 86.58 Fertihum 218.26 256.00 25.00 38.00 38.89 92.26 ISR-2000 277.33 275.6 22.00 33.00 38.82 77.79

(31)

Tablo 4.4. Bitki Yaprak Alanının variyans analiz sonucu (mm2)

Tablo 4.5. Bitki başına oluşan fide sayısı variyans analiz sonucu Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 23.00 24.00 23.50 Crop-Set 16.00 31.00 23.50 Ormin- K 19.00 29.00 24.00 Fertihum 25.00 38.00 31.50 ISR – 2000 22.00 33.00 27.50 Ortalamalar 21.06 b 31.53 a

LSD (yıl) : 7.238 ** LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D ** : % 1 seviyesinde önemli. Ö.D : Önemli değil

Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 274.80 273.36 274.08 Crop-Set 239.08 241.13 240.10 Ormin- K 261.48 309.43 285.48 Fertihum 218.26 256.00 237.13 ISR-2000 277.33 275.60 276.46 Ortalamalar 254.19 271.10

(32)

Tablo 4.6. Bitki başına verim variyans sonucu (g)

4.1.3. Fide Kalitesi

4.1.3.1.Fide yaprak sayısı (adet), yaprak alanı (mm2), fide kök sayısı (adet) ve fide kök boy uzunluğu (cm), fide gövde çapı (mm)

2005 ve 2006 yıllarına ait fidelerde yaprak sayısı (adet), yaprak alanı (mm2), fide kök sayısı (adet), fide kök boy uzunluğu (mm) bulgularının karşılaştırılmalı sonucu Tablo 4.8 ‘ de; variyans analiz sonuçları da Tablo 4.9, 4.10, 4.11, 4.12 ‘de ayrı ayrı verilmiştir.

Varyans analiz tabloları incelendiğinde; fide yaprak sayıları, fide yaprak alanı ve fide kök en değerleri bütün karşılaştırılmalar da önemsiz bulunurken, fide kök sayısı (adet), fide boyu ve fide % kök kuru ağırlık değerleri sadece yıllara göre (birinci yıl) önemli bulunmuştur (Tablo4.8).

Kök kalitesine öncelikle çeşit yanında, ortam özellikleri ve uygulamalar da etki edebilmektedir. Fidelerin kalite sınıflandırılmasında kök ile ilgili ölçümlerden başka, gövde çapları da esas alınmaktadır (Türemiş, 1988). Gövde çapları 10 mm ve üzeri olanlar I. kalite, 5.00-9.99 mm olanlar II. kalite, 4.99 mm ve altı olanlar ise ıskarta olarak değerlendirilmiştir.

Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 44.13 106.78 75.46 Crop-Set 41.31 73.93 57.62 Ormin- K 27.32 86.58 56.95 Fertihum 38.89 92.26 65.58 ISR- 2000 38.82 77.79 58.31 Ortalamalar 38.49 b 87.46 a

LSD (yıl) : 15.305 ** LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D ** : % 1 seviyesinde önemli. Ö.D : Önemli değil

(33)

Gövde çaplarına göre kalite sınıflandırması yapıldığında ikinci yılda oluşan bütün uygulamalardan elde edilen fideler (Tablo 4.7.) I.kalitede bulunmuştur. İlk yılda ise Crop-Set ve ISR- 2000 uygulamalarında elde edilen fidelerin ortalama çapları II. kalite sınıfına girmektedir. Diğerleri de ilk yılda da I. kalite olarak saptanmıştır. Iğdırlı ve Türemiş (2005), Adana koşullarında bazı organik uygulamalar (çiftlik gübresi, tavuk gübresi, yer fıstığı, soya fasulyesi ve bunların kombinasyonları) ile geleneksel uygulamanın çilek fidesi verim ve kalitesi üzerine etkilerini araştırmak amacıyla bir çalışma yürütmüşlerdir. Deneme sonunda en yüksek oranda I. kalite fide veren uygulama yer fıstığı uygulamasından alınmıştır (11.5 mm). Bulgularımızda da ; fide gövde çapları bu değerlere yakın bulunmuştur. Özellikle ikinci yılda bu değerler 10.31 mm ile 11.91 mm arasında değişmiştir (Tablo 4.7).

Tablo 4.7. Fide gövde çapları (mm)

Türemiş (1988), Adana ekolojisinde dikim zamanlarının etkileri ile ilgili denemesinde 5 farklı çilek çeşidine ait en fazla kök uzunluklarının I. kalite fidelerde (gövde çapına göre) 16.83 cm , II. kalite fidelerde ise 14.47 cm olduğunu bildirmişlerdir. Araştırmamız da ise en uzun kök gelişimi (uygulamalara göre önemsiz bulunsa da), ilk yılda, Crop-Set uygulamasında 12.87 cm olarak bulunmuştur. Başka çalışmada ise Türemiş ve Iğdırlı (2005), en yüksek kök uzunluklarını I. kalite fidelerde 21.53 , II. kalite fidelerde ise 19.67 cm. olduğunu bildirmiştir. Yetişme ortamının etkisini belirlemek amacıyla yürütülen diğer bir çalışmada, büyük cam kavanozlar içerisinde yapılan bir denemede kumlu topraklarda gelişen çilek bitkilerinde kök uzunluklarının 120 – 140 cm’ ye kadar uzadıkları tespit edilmiştir (Bauckmann, 1975).

Aslanbaş ve Güleryüz (2002)’ de Fern çeşidinde, Gold Marine, Proton ve Maxi Crop ticari adlı biostimülatör maddelerin fide yaprak alanına etkileri araştırılmıştır. Fide yaprak alanına Gold Marine ve Proton uygulamasının etkileri önemli bulurken, Maxi Crop

Uygulamalar 2005 2006 Kontrol 10.77 11.91 Crop-Set 9.63 10.36 Ormin- K 10.59 11.07 Fertihum 10.16 10.80 ISR – 2000 9.88 10.31

(34)

uygulamasının etkisi ise önemsiz bulunmuştur. Yine, Türemiş ve Iğdırlı (2005)’ de Adana koşullarında yaptıkları çalışmada fide ortamının etkilerini belirlemek amacıyla yerfıstığı atıklarının etkisini, kontrole göre önemli bulmuşlardır. Görüldüğü gibi çeşitlere göre, ortam ve uygulamaların etkileri farklı olabilmektedir.

Tablo 4.8. Maraline çilek çeşidinin fide yaprak sayısı (adet), yaprak alanı (mm2), fide kök sayısı (adet), fide kök boy uzunluğu (cm) değerlerinin karşılaştırmalı sonuçları

Fide yaprak sayısı

Yaprak alanı Fide kök sayısı Fide kök boy

uzunluğu Uygulama 2005 2006 2005 2006 2005 2006 2005 2006 Kontrol 5.43 5.2 180.32 179.72 35.33 27.53 11.53 9.53 Crop-Set 5.06 5.00 161.80 166.45 30.33 24.8 12.87 9.54 Ormin-K 5.53 5.73 169.76 173.77 33.66 23.73 11.34 10.38 Fertihum 4.46 5.96 170.62 163.98 29.00 26.00 10.35 8.65 ISR-2000 4.53 6.00 175.49 164.34 29.66 29.40 10.817 11.02

Tablo 4. 9. Fide yaprak sayısı (adet) variyans analiz sonucu

Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 5.43 5.20 5.35 Crop-Set 5.06 5.00 5.03 Ormin- K 5.53 5.73 5.63 Fertihum 4.46 5.96 5.21 ISR- 2000 4.53 6.00 5.26 Ortalamalar 5.00 5.57

(35)

Tablo 4.10. Fide yaprak alanı (mm2) variyans analiz sonuzu

Tablo 4.11. Fide kök sayıları (adet) variyans analiz sonucu Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 35.33 27.53 31.43 Crop-Set 30.33 24.80 27.57 Ormin- K 33.66 23.73 28.69 Fertihum 29.00 26.00 27.50 ISR- 2000 29.66 29.40 29.53 Ortalamalar 31.59 a 26.29 b

LSD (yıl) : 3.482 ** LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D ** : % 1 seviyesinde önemli. Ö.D : Önemli değil

Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 180.32 179.72 180.02 Crop-Set 161.80 166.45 164.12 Ormin- K 169.76 173.77 171.76 Fertihum 170.62 163.98 167.30 ISR- 2000 175.49 164.34 169.91 Ortalamalar 171.59 169.65

(36)

Tablo 4.12. Fide kök boyu(cm) variyans analiz sonucu Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 11.53 9.53 10.53 Crop-Set 12.87 9.54 11.20 Ormin- K 11.34 10.38 10.86 Fertihum 10.35 8.65 9.50 ISR- 2000 10.81 11.02 10.92 Ortalamalar 11.38 a 9.82 b

LSD (yıl) : 1.175 ** LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D ** : % 1 seviyesinde önemli. Ö.D : Önemli değil

Tablo 4.13. Fide kök eni (mm) variyans analiz sonucu

Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 1.22 1.15 1.19 Crop-Set 1.27 1.20 1.23 Ormin- K 1.32 1.39 1.35 Fertihum 1.24 1.11 1.17 ISR- 2000 1.26 1.23 1.24 Ortalamalar 1.26 1.21

LSD (yıl) : Ö.D LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D Ö.D : Önemli değil

(37)

Tablo 4.14. Fide kök % kuru ağırlığı variyans analiz sonucu Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 46.23 30.81 38.52 Crop-Set 58.83 28.83 43.83 Ormin- K 47.41 35.22 41.31 Fertihum 48.30 30.31 39.30 ISR- 2000 43.92 24.87 34.39 Ortalamalar 48.93 b 30.00 a

LSD (yıl) : 6.507 ** LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D ** : % 1 seviyesinde önemli. Ö.D : Önemli değil

4.2.Meyve özellikleri

4.2.1.Meyve ağırlığı (g) , Meyve boyutları (mm) ve Meyve şekil indeksi (boy/en)

2005 ve 2006 yıllarına ait meyve ağırlığı ( g ), meyve boyu (mm), meyve eni (mm), meyve şekil indeksi ( boy/en ) bulgularının karşılaştırılmalı sonuçları Tablo 4.15. de; variyans analiz sonuçları da Tablo 4.16, 4.17, 4.18, 4.19. ‘da ayrı ayrı verilmiştir.

Variyans analiz sonuçlarına göre; meyvenin bütün pomolojik gözlemlerinde ikinci yılda iyileşme (artış) olduğu görülmektedir. Meyve boyu ve enindeki artışlara parelel olarak meyve ağırlığında da, ikinci yılda artış olduğu gözlenmiştir. Meyve şekil indeksinde (boy/en) ikinci yılda azalma gözlenmiştir. Yani ikinci yılda meyve enindeki artış, meyve boyundaki artıştan daha fazla olmuştur, yani meyve daha çok enine büyümüştür. Polat ve Çelik (2004) Camarosa ve Fern çilek çeşitleriyle Ankara koşullarında yaptıkları çalışmada, çeşitlerin meyve ağırlığının birinci yıl, yıl x çeşit interaksiyonunda, ikinci yılda ise uygulamalar ve çeşitler arasında ki farkların ve azotlu gübre uygulamasından olumlu etkilendiği vurgulanmıştır. Isparta koşullarında 10 farklı çilek çeşidi ile yapılan adaptasyon çalışmasında, Camarosa çeşidinin 13.24 g ortalama meyve ağırlığı ile en yüksek değeri aldığını belirtmişlerdir (Atasay ve ark., 2002). Türkoğlu ve Bilgener (2007) farklı organik gübrelerin

(38)

etkilerini belirlemek amacıyla Samsun ekolojik koşullarına yürüttükleri bir araştırma; Cropset, ISR-200 ve Karışım şeklindeki uygulamaların meyve ağırlığına etkisini Selva çeşidinde önemsiz bulurken, Camarosa çilek çeşidi için her iki yılda meyve ağırlığındaki artışın daha önemli olduğu belirtilmiştir. Bulgularımızda da uygulamaların meyve ağırlığına etkisi önemsiz bulunmuştur. Yani sonuçlarımız benzerlik göstermektedir. Meyve ağırlığı öncelikle çeşit özelliği olup, ekoloji ve uygulamalardan da etkilenebilir. Maraline çeşidinin çiftçi koşullarındaki yetiştiriciliğinde meyve ağırlığının ekolojilere bağlı olarak 10 g ve üzeri olduğu belirtilmektedir (Walpole, 2002, Çekiç ve ark. 2003). Araştırmamızda da yıllara göre ortalama 6.1 -7.5 g aralığında değişmiştir (Tablo 4.16). Bulgularımız verilen değerin altında olmuştur. Ancak hiç azotlu gübre kullanmayışımızın bunda etkisi olabilir.

Meyve şekil indeksi variyans analiz tablosu incelendiğinde yıllara göre önemli bulunmuştur(ilk yıl önemli). Uygulamalar ise % 5 seviyede önemli, yıl x uygulamalar arası interaksiyonlar da önemsiz bulunmuştur. Meyve şekil indeksi oranı büyüdükçe meyveler daha dik olmaktadır. Buna göre uygulamalar arası en yüksek sonuç CropSet uygulamasından alınmıştır. İlk yıl bu uygulamadan alınan sonuç, yıllar ve uygulamalar arası en yüksek sonuç olarak bulunmuştur ( 1.89).

Tablo 4.15.Maraline çilek çeşidinin meyve ağırlığı (g), meyve boyu (mm), meyve eni (mm), Meyve Şekil İndeksi (boy/en) değerlerinin karşılaştırılması

Meyve Ağırlığı Meyve Boyu Meyve Eni Mey. Şekil İndeksi

Uygulama 2005 2006 2005 2006 2005 2006 2005 2006 Kontrol 6.43 7.69 35.82 37.89 21.24 23.629 1,69 1,60 Crop-Set 6.04 7.26 39.12 39.39 21.73 24.155 1,89 1,63 Ormin-K 5.46 7.22 35.76 39.4 20.23 24.487 1,76 1,61 Fertihum 6.13 7.57 36.36 41.71 21.21 26.64 1,71 1,56 ISR-2000 6.43 7.32 39.28 38.91 22.43 24.03 1,75 1,62

(39)

Tablo 4.16. Meyve ağırlığı(g) variyans analiz sonucu Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 6.43 7.69 7.06 Crop-Set 6.04 7.26 6.65 Ormin- K 5.46 7.22 6.34 Fertihum 6.13 7.57 6.85 ISR- 2000 6.43 7.32 6.88 Ortalamalar 6.10 b 7.41 a

LSD (yıl) : O.738 ** LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D ** : % 1 seviyesinde önemli. Ö.D : Önemli değil

Tablo 4.17. Meyve boyu variyans analiz sonucu(mm) Yıllar Uygulamalar 2005 2006 Ortalamalar Kontrol 35.82 37.89 36.85 Crop-Set 39.12 39.39 39.26 Ormin- K 35.76 39.47 37.62 Fertihum 36.36 41.71 39.02 ISR- 2000 39.28 38.91 39.10 Ortalamalar 37.27 39.49

LSD (yıl) : 2.218 ** LSD (uyg) : Ö.D LSD (yıl x uyg) : Ö.D ** : % 1 seviyesinde önemli. Ö.D : Önemli değil

Referanslar

Benzer Belgeler

Garip davranışın global şiddetiyle parietal korteks (r:0.49, p:0.01) ve medial tem- poral yapı (r:0.43, p:0.04) patolojileri arasında aynı yönde orta düzeyde

işbirliğinde de öncü olan K oç’un, 1966 yılında Ford’la ortak olarak ilk Türk otomobili Anadol’u ürettiği, ünlü iş adamının ülkesinin modernleşmesinde

Güneş ve Turan, (2007) tarafından yapılan “Allüviyal Materyaller Üzerinde Oluşan topraklarda Yetiştirilen Mısır Bitkisinin (Zea Mays L) Verim Ve Besin İçeriği

Toprak işleme ve yaprak alma uygulamalarının omca başına düşen gerçek yaprak alanı üzerine etkileri [KONTROL (AY+KY), AY (Ana Yaprak), KY (Koltuk Yaprak), TİAE

Sulama otomasyonu sistemlerinin projelendirilmesinde ‘‘iklim parametrelerine bağlı olarak belirlenen günlük bitki su tüketimi’’ ve ‘‘bitki kök bölgesindeki

Öğ­ rencilerin değerlendirme ölçütlerine yönelik trendleri, motivasyon oranları ile tutum puan oranları arasında önemli bir fark olup olmadığını

Bu açıdan ba­ kıldığında teknoloji eğitimi adı altında temel eğitimin ikinci dev­ resi için ev ekonomisi, iş ve teknik, ticaret ve tarım derslerinin

Çizelge 4.3’te belirtilen 0900 Ziraat kiraz çeşidi yaprak örneklerine ait analiz sonuçlarına göre, bor ve çinko içerikli yaprak gübresi uygulamalarının yaprak B