• Sonuç bulunamadı

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AHMED MİDHAT EFENDİ (J841-JÖ5 2İ Bas-n hayatımızın en velûd ve her nevide yazı ya" *arak memlekette geniş halk kütlelerine eserlerini okutmuş bir cehresi ve ilk romancılarımızdan bi­ ridir. Istanbulda doğup ömüştür. Muhtelif kıta- larda olmak üzere cilci halinde en çok eseri çık­ mış bir yazar olup ırk itibariyle Tiirktür. Dev- •pt hizmetlerinde de bu- ’unup II. Abdüiham ;d devrinde Bâlâ rütbesini 'hraz ederek rical arası­ na girmiştir. Asıl adı 1 Ahmed) olup Midhat nı-hlâsım bilâhare almış­ tır.

HAYATI Ahmed Mldh-U Efen­ di İstanbul'da, Tophane se m ti n d e dfinvaya çe lm iş ue Ahmed A ğ ı isminde bir adam o r n babası, kendisi 5 vasindi i’-en ölerek cocu’-.luğuyia jp{ gençliği zaruret içinde - c c p hattâ pek küçükken btr ara aktar çıraklığı etmiştir. Kendisini i n i tara­ lından büyük kardeşi olup daha sonraları _/derece itibariyle m ütevazı_ bir Pasa rütbesi elde eden ve Basrada Mutasarrıflığı olan Haf z İsmail isimh bir zat büyütmüştür. Bu Ahmed Ağanın Kırım muha­ rebesi sıralarında Vidlnde bir vazifeye tayini üzerine

Y® di&er «i e efradiyle oraya giden Ahmed Midhat Efendi, ilk tahsiline Vidinde başlamış, tstan- bula bir dönüşten sonra, 1861 de, Ahmed Aga Veza- retle Niş Valiliğine tayin edilen M.dhat Paşa maiye­ tinde bir h'zmete tayin edilince de oraya gidilerek Ahmed Midhat, Rüşdiye tahsilini N iş’de ikmal etmiş, Midhat Paşa 1864 de Tuna Valisi olunca aile bu se­ fer bu vilâyetin merkebi olan Rusçuğa göçerek Efendi, büyük biraderinin delâletiyle bu kasabada ve 17 yaşında Mektubi Kalemine çırağ edi miştir. Aynı zamanda (Tuna) isimli vilâyet gazetesinde muharrirlik hayatı başlamış ve çalışkanlığı ve ze­ kâsı Midhat Paşanın dikkatini celbettiğinden (Mid­ hat) mahlasını Efendiye Paşa vermiştir.

Rusçukta bir taraftan medreseye devam edip bir taraftan da Fransızca tehzil !ne girişen ve muh­ telif vazifelerde kullanılıp (Tuna) gazetesinde baş­ muharrirliğe ufikselen Ahmed Midhat Efendi, Mid­ hat Paşanın 1868 de Şûrayı Devlet Reislğine ge - mest üzerine îstanbula gelmiş, fakat Reisliği sırasın­ da M'dhat Pasa, Ali Paşayı hoşnut etnvyerek az son­ ra Bağdad Valfliğiy e uzaklaştırıldığından Ahmed Midhat da Bnğdattan Paşalıkla ve Basra

Mutasarrıf-T7~SO&-QÇ>

hğ na yollanacak olan üvey biraderi Ahmed Ağa ile nm ^ a giderek orada tesis edi en VUâyet nm Sadrazamlığı esnasında tek s ettiği (D evin 've

(Bedir) isimli "öndelik gazeteleri

yaşatamamn-tvt Ö1İat, P j'Iamn az,lnden bir müddet sonra da, 1873 Martında, Namık Kemal Beyin KıbrıSta Magosava sûru mesi sırasında kendisi de onun yakın arkadı'ı*. Ebuzzıya. Teyfik Beyle birlikte Rodosm nefyedilmlş- t.r kı, Namık Kemal’le Ebüzziya Tevfik Beyin sü­ rülme sebepleri (Yeni OsmanlIlar! Cemiyet’ne ve e!‘i,’h,L M"rad Efpnd'ye mensubiyet olmasına mu­ kabil, Efendinin nefyinde’d sebep (Dağarck) mec- muımnda çıkmış bir yazının dine karşı saygısızlık addedilmesi olmuştur.

Suit m Aziz’in hal'ı ile Sultan Murad’m cü'û- 187f! ya kadar Kodoşta sürgün kalan Ah­ med M dhıt Efendi yazı faaliyetine aynı hararetle devayy Prt p îstanbula voliad’ğı e-erleri akrabasın- d-n M^hmed Cevdet Efendin'n imzası alt ndn nes­ re ttPm i- aynı zamanda (Medresei fiüleym- n'ye) ısm’nde b'r mektep '-un,p v-m usıılde tedrisatla meo-nıi o'mus ve saltanat tebeddülü üzerine îst"n- bu n dönüp matbaasmı ihva ederek nesnvnt h>va- tında'd yerinı yenı eserlerle daha momm bir dere­ ceye yükseltmiştir. II. Abdülhamid’in Midhat

(2)

Paşa-yı Sadarettin azil ile hudut harici etmesinden sonra Ahmed Midhat Efendinin eski hâmisi ve velınıme- gazetesinin idaresi kendisine verilmiş, aynı zamanda husus! hocalardan ders almakta devam ettiği gibi • ilk eserlerini bastırmıştır. Büyük biraderinin vefatı ve kalabalık bir ailenin bütün yükünün üzerine çök­ mesi, diğer taraftan Midhat Paşanın da o yakında Bağdattan ayrılma zorunda kalacağını gösteren alâmetler, —aynı zamanda toplamış olacağı bir kaç kuruşla payitahtta bir matbaa kurarak orada geniş imkânlar bulabilmek ümidi— kendisini istifa i e Is- tanbula gelmeğe şevketmiş, bir müddet gazete­ lerde çalıştıktan ve bir matbaa da kurduktan sonra Midhat Paşanın 1872 de Istanbula gel p Sadareti ih­ raz etmesi üzerine Ceridei Askeriye başmuharrirli­ ğini elde etmiştir. Aynı zamanda (Dağarcık) ismin- tine sadakatinde ısrar etmek şöyle dursun, hattâ aleyhine geçtiğini ve 93 vukuatını Padişahın emriyle ve onun arzusuna göre anlatan eserler yazdığını da ilâve, bir zarurettir. Sultan Hamid’e hizmeti saye­ sinde 1877 de Takvimi Vakayi ve Matbaai Âmire Müdürlüğünü elde ederek bu matbaa uzun yıllar mesdud kaldığından müdür ük kendisi için ancak bir irad mahiyetinde kalmış, 1878 de de ismini az önce zikrettiğim'z Mehmed Cevdet Efendi nam na imtiyazım aldığı (Tercümanı Hakikat) gazetesini tesis ederek parlaklık devresi II. Abdülhamid devri ortalarında nihavet bulmakla beraber İkinci Meşru­ tiyete intikal eden bu gazetenin başında bir zaman Babıâlide ve fikir hayatında saltanat sürmüş, resmî ve fikrî hayatı yanında ticaret ve ziraatle meşgul olmağa zaman ve imkân da bulmuştur. 1885 de Ka- I rant'na Başkâtibi olmuştu. 1889 da, yâni bu rütbe­

nin henüz iptizale uğramamış bulunduğu bir sırada, Bâ’âlığa yükselmiş, 1895 de Meclisi Umuru Sıhhiye İkinci Reisliğine tayin edilerek Hariciye Nazırları­ nın Nazırı addedildikleri hudut sıhhiyye teşkilâtının idaresine memur edilmiş ve bu hizmeti V, Mehmed

saltanatının ilk zamanlarında tahdidi sinne uğrayıp tekaüt edilinceye kadar devam etmiştir.

Ömrünün bundan sonraki kısmını Meclisi Vü­ kelâ karariyle tayin edildiği hocalıklara hasrederek Darülfünunda, Darülmua limînde, Medresetülvâizîn • de Umumî Tarih, Dinler Iarihi, Pedago oji okutmuş ve fahrî surette Ders Nazırlığı ettiği Darüşşafakada nöbetçi bulunduğu bir gece kalp sektesinden ölmüş­ tür. Kabri, Fatih türbesi civarındadır,

ESERLERİ

Roman ve hikâyeleri — Roman yazmı.ş Türk muharrirlerinin ilklerinden biri bulunan Ahmed Mid­ hat Efendinin hâlâ en velûd romancımız sayılması mümkündür. Rodosta sürgün bulunduğu sırada, 187) de Monte - Cristo’yu tanzir etmek üzere yazdığı (Haşan Mellâh) ile baş'ıyan ve (Dünyaya ikinci Geliş yahut îstanbulda Neler Olmuş), (Hüseyin Fel- lâh), (Eflâtun Beyle Rakım Efendi), (Pariste Biı Türk), (Süleyman Muslî), (Yeryüzünde Bir Melek). (Henüz On Yedi Yaşında), (Karnaval), (Dürdane Hanım), (Hayret), (Demir Bey), (Gürcü Kızı ya­ hut intikam), (Nedamet mi Heyhat!), (Ahmed Me­ tin ve Şirazâd), (Hayal ve Hakikat), le daha bir Çokları her yıl üstüste yığı’an bu romanlar 1897 de Çıkan (Gönüllü) ile son bulup Efendi romancı olarak ancak 10 Temmuz inkılâbını müteakip (Tercümanı Hakikat) gazetesinde (Jcn Türk) romanını tefrika ettirirken görünecek, fakat bu son roman okunma­ ğa tahammül bırakmıynn bir şey olacaktır. Y’irmi üç yıl en velûd, aynı zamanda en meşhur romancı olarak ortada kaldıktan sonra, (Mavi ve Sivah) ile Halid Ziya ortaya çıkıp başka bir nev’e mensup ol­ makla beraber, geniş kütlenin zevkine hitap eden Hüseyin Rahmi de eser'erini vermeğe başlayınca, Ahmed Midhat Efendinin bunlarla boy ölçüşemiye- ceğini takdirle susmayı tercih ettiğini kabul etmek doğru olabilir. Bu itibarla da (Jön Türk) tecrübesi hakikaten hayrete lâyıktır.

Ahmed Midhat Efendi, romanlarında daima bü­ yük kütleyi düşünmüştür. Sade ve babayani üslûbu içinde meraklı vakaları bazan mübalâğalı bir ro­ mantizm ve coşkun bir muhnyyille, bazan da büyük bir realizmle an’atır. Mahallî mevzuları işler’-en ya­ rattığı tiplerde romantizmin ve olması imkânsızın son haddine varmakla beraber, bazan da tamamen hakikatten alınmış şahısları ve muhitleri vardır, îstanbulda sade kendi yuşadığı devrini değil, fakat HI. Re’im ve II. Mahmud zamanlarım da kudretle canlandırdığı olmuştur. Münhasıran vakalar anlat­ mak üzere kalemi e'e a’m-yarak İçtimaî meselelere de el kovduğu vakidiı- ve meselâ (Eflâtun Beyle Râ’-ım Efendil de hayatımızdaki ikiliğin, iki mede­ niyet tesirlerinin P'örüniMİ'nü h'i'âve ener. (Yeniçe­ rileri romanı ise lisanımızdaki ilk tarihî romandır. Bütün eserlerinde Börıi'on üsiûn ihmalkârlığın­ dan sarfınazar, A^med M'dhat Efendiye romancı olarak tevcih edilecek en biivük ten’nd, va'^anm en gel'smia ve ehemmiyet kesbetm’s bu'unduğu sıra­ larda dahi hikâvevl durdurarak v« bir vesile icaı ederek okuyucularına İlmî ’’e fe’sefî dersler verme­ ğe, mütenevvi malûm°t snğ!am”ğa kalkışıdır.

Ahmed Midhat Efendinin hikflvelerme gelince, bunlar 1871 -1894 arasmda. yâni ilkleri iiu roman­ lardan daha eskiden yazılmışlardır. (Letaifi Riva- yât) baslığı altında ve 25 ufak cild halinde çıkmış 28 risaleden mürekkeptir. Hele ilkleri meddah ağzı ile vazı’mış ve ibret vermeyi gaye edinmiş masal­ lardır. Fakat İçlerinde eski İstanbul hayatının re­ alist tasvirlerine de rastgelinir.

Ahmed Midhat Efendinin romanlariyle hikâye­ lerinin bu derecede unutulmuş olmaları teessüfe ve

(3)

bunların en iyi parça'arından mürekkep bir miın- tahabat vücuda getirilmesi temenniye lâyıktır.

Piyesleri — Kalem mahsullerinin her nev’inden eser vücuda getirmiş olan Ahmed Midhat Efendi, piyesler yazmış olmakla beraber mühim, bir tiyatro muharriri değildir, hattâ kendisinin bu sahada mua­ sırları arasında da ikinci safda kaldığı söylenebil!”. Fakat Abdülâziz'in sen ve II. Abdülhamid'in ilk za­ man arında Türk muharrirleri telif piyesler yazdık­ ları sırada o da (Ahzi Sâr) ı, (Açık Baş) ı, (Siya- vuş) u, (Çerkeş Özdenleri) ni yazmıştır.

Din ve felsefe sahasındaki eserleri _ İlk genç­ liğinde geçirdiği bir buhran sırasında intihara te- -ebbüs ettiği söylenilmesine ve bir müddet geçince din bahsinde saygısızlıkla itham edilerek sürgünle cezalandırılmış bulunmasına rağmen, Ahmed Midhat Efendi halis bir Müslüman görünür ve İslâm dininin hürriyetperver olduğu ve Garp fi'ozoflariyle bağda­ şabileceği kanaatini hararetle müdafaa eder. 1. W. Drapez’in yaydığı (Nizaı 1 im ü Din) tercümesini (İslâm ve Ulûm) isimli bir reddiye ile birlikte’ neş­ retmiş, (Ben Neyim?) eserinde spiritüalist bir ruh­ la. materyalizmi tenkjd etmiş, (Schopenhauer’in Felsefe! Cedidesi) eserinde nikbinlik felsefesini

müdafaa etmiştir.

Müverrlhliği ve diğer eserleri — Yazı hayatının ilk zamanlarından itibaren tarihçi olarak karşımıza çıkan ve son zamanlarını tarih çalışmalarına hasreden Ahmed Midhat Efendi, ilk yazı ha­ yat ndnn itibaren tarihle meşgul olmu.ş, (Mufas­ sal) ismini taşıya ı OsmanlI tarihi ve (Kâinat) isimli umumi tarih tercümeleriyle bütün devre ve çağları ihata, etmeğe c U mış, bahsettiği hiç bir devir için yeni vesikalara dayanan eserler verememiş ve hep­ si de zaten bilinen şeylerin ale'âcele tekrar etmiştir. Bununla beraber geniş halk kütlelerine tarih zevkini aşılayanların başında geldiği de muhakkak­ tır. Sultan Hamid’in ilk zamanlarında ve 93 vukua­ tını hikâye etmek üzere yazd’ğı (Üss-i İnkılâp) ve (Ziibdetül Hakaik) isimli eserler ise Padişahın em­ riyle ve onun istediği şekilde, vesikaları aramak ve tah'il etmek için pek zahmet de çekilmeden yazılmış iki kitaptır.

Ahmed Midhat Efendi bu nevilerden başka teı- biye, ruhiyat ve müsbet ilimler sahasında da bir çok eserler vermiş olup ciid halinde çıkmış' eseıle- rtn'n sayısı bakımından bütün Türk muharrirlerine tefevvuk edişindeki mühim sebeplerden biri de eser­ lerini bastırmak i-in tâbi aramaktan müstağni olup yazdıkların1 hemen matbaasma verebilmiş oimnsmda görmek lâzımdır. 1888 de Stokholmda toplanan Müs­ teşrikler Kongresinde murahhas sıfativ'e bulunarak Avrupada üç ay dolaşmış ve seyahat intihalarını (Avrupa’da Bir Cevelân) isimli bir cild içinde hikâ­ ye etmiştir.

Ahmed Midhat Efendinin her sahada hayli ter­ cümesi de mevcut olup bunlar arasında ekseriyeti Fransız romanlarından tercümelerdir. Başta (Ka- melyalı Kadın) gelmek üzere hiç değilse oğul. Dumas

e Octave Feuillet’den de romanlar nakletmemiş de­ lidir Fakat tercihle tercüme ettiği romancılar, ■aul 'de Cock gibi basit, üslûp ve fıkır bakma ndan egerstz muharrirlerdir. Şu kadar kİ, bunlarla t a enüz (Battal Gazi) ve (Işık Garib) okuyan halkı- mz! romana az çok alıştırmamış değildir. Gayet ça £ ? eser yetiştirmek sabırsızlığı içinde tercumele ini hiç itina gösteremeden, aslın edasına, sadak U endişesine asla kapı madan yapmış olduğunu da Hâ­ re etmek lâzımdır.

Eserleri hakkında verdiğimiz malumat, Ahmed Midhat Efendinin Türk edebiyatında v% f ^ haya­ tındaki yerinin teshilini kolayca temin edebilir. Hal- k, okutmak ve aldtğl (Hace-1 Evvel) unvanına to ­ n u olmak üzere durmadan yazı yazan ve kendisine

(4)

(kırk beygir kuvvetinde yazı makinesi) sıfatı veri­ len, (Kırk Anbar) adlı neşriyatı kendisine isim ya- P’Inn Ahmed JVIidhat Efendi, İliç bir eserinde hakiki bir âlim sıfatıyle de, sanatkâr bir üslûba sahip bir muharrir suretinde de meydana çıkamamıştır. Heı şeyden bahsederken çok kere de hatâ etmiş ve Ede­ biyatı Cedide muharrirlerinin hücumlariyle de hay ı sarsılmış, Tevfik Fikret’çe (heykeli cehalet) diye teşhirine bile cüret olunmuştur. Bununla beraber, umumî bilgisi itibariyle devrinin muhakkak ki dik­ kate en lâyık ve kuvvetli şahsiyetlerinden biriydi ve itinadan tamamen mahrum olan üslûbunun açık ve berrak, hattâ imkânın azamî nisbetinde kusursuz ve düzgün olduğunu da söylemek lâzımdır. Nüfuz ve ehemmiyeti Osman ı İmparatorluğu hudutları içine münhasır kalmıyarak İslâm memleketleri arasına yayılmış ve Müsteşriklerin dikkatini dâvet etmiştir. Edebiyatı Cedide hareketine muarız olanların basla tında bulunmasına ve Edebiyatı Cedidecilere (De­ kadanlar) adını takmasına rağmen, eski edebiyatın mey ve mahbub terennümlerine muhalefet göster­ miş, eski edebiyatı devam ettirmek isteyenlerin (Tercümanı Hakikat) gazetesinde bunların da­ madı Muallim Naci’n'n riyaseti altında toplamş'arı- na son verdiği gibi klâsiklerin Türkçeye sistemli bir şekilde nakilleri lüzumunu ısrarla müdafaa etmek suretiyle de geniş Garp kültürünün taraftarlığını gütmüştür. (Edebiyatı Cedide) hareketine karşı menfî bir tavır alması, onların dillerindeki tasannuu sevmeyişi kadar roman ve hikâye sahasında kendisi tarafından gösteri'ememiş bir mükemmeliyetin be­ seri kıskançlığı olabilir.

Ahmed Midhat Efendi, Sultan Abdülhamid dev­ rinin hemen hemen ilk zamanlarından itibaren Dev­ let ricali araşma girdiği halde tavırlarında, kılık ve kıyafetinde, ilk zamanlarının basitliğini ve müteva- zılığını daima muhafaza etmiştir. Pek gençken ev­ lendiği gibi bilâhare de kendinden çok genç bir Rum kızını almış ve hayata karşı daima istek’i ve canlı kalmıştır. Yıllarca fevkalâde faal bu- yazı hayatı idame ettiği halde ticaret ve z'raatle de meşhut ol­ muş, ölümüne kadar uzun seneler yaşadığı Beykoz civarında çiftlik isletmiş, su ticareti yapmış islerinde çalıştırdığı adamlarla da baba-oğul münasebeti ida­ me etmiot'r. Ahmed M'dhat Efendinin uzun y nzı ha­ yatının mahsullerinden âzami istifadeyi sağlarken Bevkoz civarında ziraat ve ticaretle meşgul olması, Voltaire’ln Ferney kasabasın' yirmi yıl fikir ve iş hayatının merkezi vopiRmm kendi çapında bir tek­ rarını teşkil etmemiş değüdir.

Evlâdından Doktor Kemal Yargıç’ın, hayatı hakkında bir eseri vardır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Single dipole modelling of the right visual cortical activation at 100 ms (P100 m) after stimulus onset demonstrated a significantly shorter peak latency and a trend for

Bazı öğretim elemanları, öğrencilerinin yalnızca topluluk önünde çalarken değil, yanlarında tek bir kişi dahi olsa heyecanlandıklarını dile getirmişlerdir. Bu durumu

Three 24‐hour dietary recalls by telephone 

This study was undertaken to evaluate the antihypertensive effect of stevioside in different strains of hypertensive rats and to observe whether there is difference in blood

CASREACT contains reactions from CAS and from: ZIC/VINITI database (1974-1999) provided by InfoChem; INPI data prior to 1986; Biotransformations database compiled under the direction

In vitro study demonstrated that the anti-tumor effects of LOR in COLO 205 cells were mediated by causing G(2)/M phase cell growth cycle arrest and caspase 9-mediated

And according to there experiences of implementing the clinical pathway, they can (1.) reduce the admission charges, (2.) shorten the length of hospital stay, (3.) modify

And according to there experiences of implementing the clinical pathway, they can (1.) reduce the admission charges, (2.) shorten the length of hospital stay, (3.) modify