· . . .
··
Makale Gönderim Tarihi: 11.04.2018
Makale Kabul Tarihi: 04.10.2018
Öz
Araştırma Makalesi
V
III.
ASlR OSMANLI ALiMLERiNDEN
MUHAMMED B.
MUSTAFA
EL-AKKiRMANI VE BESMELE TEFSiRi
Süleyman GÜR"
Alimler eskiden beri Kur'an-ı Kerim'in bütününü, bir cüzünü, bir süresini ya da bir ayetini açıklamak
üzere çeşitli eserler kaleme almışlardır. Bu eserlerde üzerinde en çok durdukları konuların başında da "besmele tefsiri" gelmektedir. Kimileri besmeleyi eserlerinin mukaddimelerinde genişçe ele alırken, kimileri de konu ile ilgili müstakil risaleler yazmışlardır. Bunlardan biri de XVIII. yüzyıl Osmanlı ulemasından aslen Kırım lı olan Muhammed b. Mustafa ei-Akkirmani'dir. Onun besmeleye dair risalesi ilim ehlince dikkate alınmış ve onlarca yazma nüshası günümüze ulaşmıştır. Müellif bu eserde besmeleyi oluşturan kelimeleri tek tek ele almış ve özellikle dilsel tahliliere ve kelami açıklamalara
ağırlık vermiştir. Bu makalede önce onun kısa hayat hikayesine yer verilecek ardından "besmele tefsiri" tahlil edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, Besmele, Akkirmani, Osmanlı, Risale.
Atıf: Gür, Süleyman. ·xvııı. Asır Osmanlı Alimlerinden Muhammed B. Mustafa EI-Akkirmani Ve
Besmele Tefsiri". Fırat Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi 23:1 (2018): 183-207.
Dr. Öğr. Üyesi, Trabzon Üniversitesi ilahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı, suleymangur@ktu.edu.tr
Eighteenth
Century
Ottoman Scholar
s
Muhammed
b
.
Mustafa ai
-
Akkirmani
and
his Taf
sir
of Sismillah
Ab
s
tr
ac
t
The scholars have always written books to explain the whole of the Qur'an, a sadness, a surah, or a verse. In these works, the most important topics on which they are mentioned are the tafsir of
bismillah. Some of them widely explained the hismillah at the entrance of these boks, some of them
wrote independent studies (risala) on the subject. One of them is that Ottoman scholar Muhammed
b. Mustafa ai-Akkirmani who was originally a Crimean. His work on hismillah has been taken into conside!ation by scholars and dozens of manuscripts reachedup until now. The author in this work
analyzed bi~millah with addressing forming words one by one and especially gave place linguistic
analysis and philosophical explanations. In this paper firstly, it will be mentioned about the life story
then his work which na med "tafsir of bismillah" will be analyzed.
Key Words: Tafsir, Bismillah, Akkirmani, Ottoman. Risalah.
Giriş
Besmele
,
kainatın yaratıcısının eşsiz adıi
l
e esrna-
i
hüsnasınıri başındabulunan rahman ve rahlm
sıfatiarınıtoplayan,
Kur'an-ıKerim'in özeti
mesabesinde vedz bir ayettir.
1Tevbe sOresi hariç bütün sOrelerin
başındayer
alır.Her
hayırlı işeonun
l
a
başlanır.2Faziletine dair hadisler
vardır.3Belli
ibadetlerde
4ve hayvan kesiminde zikredilmesi
ge
rekir
.
5 Bazıfiiliere
başlarkenbesmele çekmeyi
öğütleyennebev1 tavsiyeler
vardır.6Bu
ve benzeri
nedenlerden
dolayıbesmele, islam tarihi boyunca alimierin ilgi
odağı olmuş,ondaki incelikler
keşfedilmeye çalışılmıştır.Tasawuf,
kıraatve
fıkhadair eserlerde, Arap, Fars ve
Türk
edebiyatındabütün yönleriy
l
e ele
alınmış,özellik
l
e
tefsir
mukaddimelerinde
tatsilatlı
bir
şekildeizah
edilmiştir.istiaze ve Fatiha
tefsiri
hakkında yazılaneserlerde de üzerinde
durulmuştur.
.
Bazıalimler ise büyük bir özenle müstakil
besmele tefsirleri kaleme
almışlardır?Ebü Abdiilah Muhammed b. Ahmed b. Ebi Bekr ei-Kurtübi, e/-Cômi' li ohkômi'I-Kur'ôn, th~
Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türki, Müessesetü'r-Risale, Lübnan, 2006, c. ı. 142. Buhari, Nikah 66; Müslim, rilikah 116; Ebu Davüd, Salat 119; Tirmizi. Mevakit 67.
Hadimi bu hadisiere yer verip bazılarını sıhhat bakımından değerlendirir. Bk., Ebu Said ei-Hadimi, Risô/etü'/-besmele, Asıtane, istanbul, ts., s. 76-77. •
ibn Mace, Taharet 41; Tirmizi, Taharet 20. En'am, 6/121; Maide, S/4.
Buhari, Et'ime, 70; Ebu DavOd, Et'ime 18,lbn Mace, Et'ime 8.
Mehmet Kaya, "Tefsir Ekolleri Perspektifinden Kur'an'ın Çok Boyutlu Yorumu: Besmele Örneği", Hitit Oniversitesi Ilahiyat 'Fakültesi Dergisi, 201.5/1, cilt: 14, Sayı: 27, s. 85.
Bu alanda
yazılanmüstakil eser
l
erin ilkinin,
Zeccac'ın(ö. 311/923},
besmeleyi
oluşturandört
lafzı;mana, usul,
iştikak,i'
rab,
tertib ve
diğeryönlerden
incelediğiKitôbü'l
-
ibône ve't
-
tefhim 'ôn ma'ôni bismillôhirrahmônirrahim
adlıeseri
olduğuifade edilmektedir.
8Türklerin bu alanda
yazdığıi
l
k müstakil eser ise
tespit
edebildiğimiz kadarıyla Hacı Bektaş-ıVeli'nin (ö. 669/1271
[?))
Kitôb-ıtefsir-i besmete ma'a
makôlôt-ıHôCl
Bektôş adlıeseridir.
Besmele
okumanınfaziletleri ve
tasawufı ıstılahiarın genişçeyer
aldığıeserin tek
nüshasıManisa il
Halk
Kütüphanesi
nr:
3536'da
bulunmaktadır.Yine tespit
edebildiğimiz kadarıyla Osmanlı ulemasıiçerisinde ilk müstakil besmele tefsiri
DavCıd-iKayseri'nin (ö.
751/1350},
.
değişikkütüphanelerde
nüslialarıbulunan
Şerhu'l-besmele mine't-te'vflôti'l-Kôşôniye adlırisalesidir.
9Ülkemizdeki kütüphanelerde, önemli bir bölümü
Osmanlıalimleri
tarafındankaleme
alınançok
sayıdabesmele tefsiri
bulunmaktadır. Çoğunluğuyazmalar
halinde
olan bu
eserle~iniçerisinde di
li
Tü
r
kçe o
l
anlar
olduğugibi az
sayıdaFarsça ri saleye de
rastlanmaktadır.Ekseriyetinin
dili
ise Arapça'd
ır. Bunlarınbir
kısmınınmüellifi belli olmamakla
birlikte,
müellifi bilinenierin
sayısıdaha
fazladır.Zekeriya ei-Ensan'nin (ö. 926/1 520}, Risôle fi'l-
kelam ale'l
-
hamdele
ve'l-besmele
(Süleymaniye Ayasofya nr: 2290}, Hatib
Şirbinl'nin(ö. 977 /1570), Risôle
fi'l-besmele ve'l-hamdele
(Burdur
il
Halk Kütüphanesi nr:
1088/1},
Aliyyü'I
-Karl'nin (ö. 1014/1605}, Mes'ele fi'l-besmele (Sü
l
eymaniye Esad Efendi nr
:
3525)
adlıeser
l
eri müellifi belli o
l
an Arapça besmele
tefsirlerinden
sadece
birkaçıdır.Ebu Said Muhammed b. Mustafa e
i
-
Hadiml'nin
(ö. 1176/1762)
Risôletü'l-besmele
(Matbaa
-
i Amire, 1261}, Gözübüyükzade ibrahlm b. Mu
h
ammed ei
-Kayserl'nin (ö.
1253/1838)
Risôletü'l
-
besmele
{istanbu
l
, 127 4}, Muhammed
Sadullah
ei-Çarşambavl'nin(ö. 1286/1869'da
sağ) Risôletü'l besmeleti'l-
kelômiyye
(istanbul, 1286), Mustafa
b.
Halil
ez-Zağravl'ninRisôletü'l-besmele
(istanbul,
1269}, Naimzade Ahmet Nazif ei-Beypazar'i'nin (ö.
1931)
Risôletü'l-besmele
ya hud neticetü'l-akvôli'l-eimme (l'l
-
mesôili'l-mühimme
(istanbul, 1341)
adlırisaleleri
Osmanlı ulemasının yazmış olduğuArapça
matbu besmele
tefsirlerindendir.
8 ibrahim Yıldız, "Ebu ishak ez-Zeccac'ın Esrna-i Hüsna ve Besmele Hakkında iki Eseri", Uludağ Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi, 24 {2015/1), s. 52.
9 Bu eserin bazı nüshaları için bkz., Beyazıd Devlet Ktp. nr: 517, vr. 1b-5a, Süleymaniye Ktp. Carullah Bölümü nr: 2061, vr. 3-4; i.B.B. Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Yazmaları nr: . OE_Yz_0666_01, vr. 1b-4b.
Molla Hüsrev'in
(ö. 885/1480)
Kelôm müteallik bi't-tesmiye rı evôili's-süver(Köprülü Ktp.
HafızAhmed
PaşaBölümü nr:
329/25), Cemal-i
Halveti'nin
(ö. 899/1494)
Risôletü't-te'Vfli'l-besmele ve't-te'avvüz(Çorum Ktp Hasan
PaşaBölümü nr: 402/11) DavOd b. Muhammed
ei-Hanefıel-Karsi' nin (ö. 1169/1756)
Şerhu'l-besmele(Manisa
K
tp.
Zeynelzade Bölümü nr:
5937/1
). Ahmed b. Hasan
ei-Karamanl'nin (ö. 1190/1776 küsürler)
Tuhfetü'l-besmele(Süleymaniye Ktp.
Yazma
Bağışlarnr:
4140/6);
ibn Kemal
Paşa'nın(ö. 940/1534)
Risôle rı tahkiki'l-besmele(Süleymaniye
Aşir
Efendi nr:
430)
adlı
eserleri
Osmanlı ulemasının
yazmış olduğuArapça yazma besmele tefsirlerinin sadece
birkaçıdır..
Muhammed b. Abdülgani Nadiri'nin
(Ganizade)
(ö. 1036/1627)
Manzüme rı Evsôfi Besme/e(Köprülü
Ktp.
HafızAhmed
PaşaBölümü nr: 362),
is mail
Hakkıb. Mustafa ei-Celveti ei-Bursevi'nln (ö. 1137 /1725)
Şerh-i Besmete-i Şerif(i.B.B.
Atatürk
KitaplığıOsman
Ergin
Yazmalarınr: 0574_01 },
Şeyhoğlu'nun ManzCıme-i Besmete(Kastamonu il Halk
Ktp. nr:
339/04)
isimli
eserleri ise
OsmanlıTürkçesi
ile
yazılmışolan müstakil besmele tefsirlerindendir.
Günümüzde akademik çevrelerde bu eserlerin bir
kısmıile
ilgili
çeşitli çalışmalar yapılmıştır.10Ancak ülkemizdeki resmi kütüphanelerde kırkın üzerinde
nüshası bulunan Akkirmani'nin besmele tefsiri henüz incelenmemiştir. Oysa bueser,
nüsha
sayısı bakımından,gerek
matbu,
gerek yazma
besmele
tefsirleri
arasındaEbO
Said ei-Hadimi'nin (ö. 1176/1762)
Risôletü'l-besmele adlıeserinden
hemen sonra gelmektedir. Eserin bu kadar
yaygın olmasıonun
ilim
ehlince kabul
gördüğüne işaretetmektedir. Biz de ulemanrn dikkatini
çeken
böyle bir eseri bir
makalede ele
almayıuygun gördük. Ancak esere geçmeden önce müellifin
hayatıve eserleri
hakkında kısacabilgi vermek istiyoruz.
1. M
uh
a
mm
e
d b.
M
u
stafa e
i
-
Ak
k
irm
a
n
i'
nin
Hayatıve
E
ser
l
er
i
Müellifin
hayatı hakkındakibilgiler
sınırlıolup kaynaklarda
şu şekilde tanıtılmaktadır:Akkirmani,
Kırım'ınKefe
şehrindenolan
HacıHamid
Mustafa'nın oğludur. Asıl adıMuhammed'dir. Bir süre müderrislik
yaptıktansonra
1167 /1753'te izmir
molla
sı,1172/1758'de
Mısırka
d
ısıoldu.
Daha
sonra
Saray-ıHümayun
Hacasıolarak
görev
yaptı.1173/1759
yılındaMekke
kadılığınatayin
10 Ali Can, "Ebü Said EI-Hadimi'nin Risaletü'I-Besmele Adlı Eserinde On Sekiz ilim Dalına Göre
Besmele Yorumu·, Dicle Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 2012, cilt 14, sayı: 1, ss .• ı-73; Yakup Yüksel, "Beydavi Tefsiri'nde Besmele Tahlili", Sakarya Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, ci lt: 14, sayı: 26, {2012/2} ss. 91-ı 07; Kaya, "Tefsir Ekolleri Perspektifinden Kur'an'ın Çok Boyutlu Yorumu", ss. 83-ı 16; Yıldız, "Ebü is hak ıez-Zeccac'ın Esrna-i Hüsna ve Besmele Hakkında Iki Eseri", ss. 33-64; Tuğrul Tezcan, "Besmele Şerhi ve Risaletü'n-Nüriyye'de Davüo Karsi'nin Tefsir Yöntemi", insan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 20ı 6 {Nisan özel}, cilt: S, sayı: 4, ss. 824-849.
edildi
ve 1174
Muharrem
ayında (Ağustos1760) orada vefat etti.
11Mala-mülke
değervermeyen,
fakr-u zarOret içe
r
is
inde
yaşayan,ilmi,
irfanıve
eser
lerinin
çokluğuile
tanınanbir
zat
idi.
12Kırımlı
bir aileye mensup
olmasına rağmenAkkirmanl ismiyle
anılması,doğup büyüdüğü
Akkirman
13sehrine nispetledir.
Hôşiyeale'l-Hüseyniwe
adlıeserinin
so
nunda,
müstensih
şunlarıifade
eder:
"ltikadda
Maturidi, mezhepte
Hanefi
ve
Akkirman
doğumluMuhammed
b
.
Mustafa'nıneseri
burada
sona
erdi
." Bu ve benzer ifadeler, Akkirmani
lakabınınbundan
dolayıkendisine
verildiğinigöstermektedir.
14Özellikle alet ilimlerinde ve yüksek ilimlerde derin
bilgi sahibi
olan
Akkirm
a
n
1'ni
n
15te
li
f
ettiğieserle
rin
mu
htev
a ve
çeşitliliğidikkate
alındığındaonun
XVIII.
asır Osmanlıilim,
fikir
ve kül
t
ür
hayatına katkı sağlayanönem
li
bir
alim
olduğu rahatlıklasöylenebilir. Zira o kelam, akaid, felsefe, hadis,
fıkıh,tefsir
ve
dil
konuları baştaolmak üzere hemen her sahada eser kaleme
almışve bu
eser
l
er
kısasüre
d
e
ilmi
ç~vrelercekabul
görmüştür.Bunun
en bariz
göstergesi
ese
r
l
erinin
önemli bir
kısmının vefatındansonra
Osmanlınınson dönem
l
er
in
e
kadar
değişik bcıskılarının yapılması,16 diğerlerininde çok
sayıdayazma
nüshasının çeşitli
kütüphanelerde halen bulunuyor
olmasıdır.Akkirmanl'nin ilim
ve kü
l
tür
hayatınaetki ve
katkısınıngünümüzde de devam
ettiği anlaşılmaktadır.Zira akademik çevrelerde on
un
eser
l
eri
ni merk
eze a
l
an çok
sayıdamaka
l
e
17've
tez
18 çalışması yapılmaktadır.11 Sursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müel/i{leri, Matbaai Amire, Istanbul, 1333, 1, 214; ismail Paşa ei -Bağdadi, Hediyyetü'/-ôri(in esmaü'l-müel/ifin ve ôsôru'l-musanni(in, tsh. Kilisli Rifat Bilge, ibnülemin Mahmud Kemal inal, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1951, ll, 332; Ömer Rıza Kehhale, Mu'cemü'l-müelli(in, Müessesetü'r-Risale, Dımeşk, 1957, c. lll, s. 719; Sakıb Yıldız, "Akkirmani", Türkiye Diyanet Vakfı islam.Ansiklopedisi (DiA), Istanbul, 1989, c. ll, s. 270.
12 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, Yahud Tezkire-i Meşôhir-i Osmaniye, Sebil Yayınları, istanbul, 1997, IV/ı, s. 290.
13 1944'ten sonra adı Belgorod-Dnestrovski olarak değiştirilen Akkirman, günümüzde Ukrayna
sınırları dahilinde olan Odesa eyaletine bağlı elli binin üzerinde nüfusu olan bir şehirdir. Birkaç kez Rusların eline geçti ise de 1812 Bükreş Antiaşması'na kadar Osmanlı idaresinde kaldı. XVII. yüzyılda Akkirman'ı ziyaret eden Evliya Çelebi (Mayıs 1658) burada kale, medrese, hamam ve camiler ile 1500 kadar ahşap ev bulunduğundan, Meyak Geçidi'nden, Meyak Baba· Sultanın Dinyester nehri yakınındaki tü~besi ile civarında medfun şehitlerden bahseder. Mustafa L. Bilge, "Akkirman", DiA, istanbul, 1988, c. ll, s. 269-270.
14
Ahmet Bozyiğit. Akkirmônf'nin Felsefi Görüşleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2006, s. 24.
'5 Bursalı, Osmanlı Müelli{leri, c. 1, s. 214.
16 iklilü't-terôcim, istanbul 1262, 1266, 1316, 1319; Şerhu'l-Hüseyniyye, istanbul 1281, 1316;
Şerhu'I-Hadisi'l-erba'in, Istanbul 1289, 1320, 1323; E{'alü'l-ibôd ve irôdetü'l-cüz'iyye, istanbul 1264, 1283, 1289. Bunlar, baskısı birden fazla yapılan eserlerinin sadece birkaçıdır.
17 Sayın Dalkıran, "Akkirmani'nin irade-i Cüziyye ile ilgili Risalesi ve Degerlendirilmesi", EKEV
AkkirmanT'nin kaleme
aldığıeseriere
bakıldığında,genellikle
HanefıMaturTdT ekolünün
görüşlerine yakınbir yol takip
ettiğigörülmektedir. Bununla
birlikte mezhepsel bir taassuptan da uzak
durduğu,yer yer
eleştirelbir
tavır takındığı, bazıkonularda
Eş'arTekolünün
görüşlerinidaha isabetli
bulduğuifade
edilmektedir.
19Ancak onun,
Muntehab-ıirôde-i Cüziyye Risôlesi
adlıeserinin
mukaddimesine;
"Malum
ola
ki efa
l
-i ibad
hakkındamezahib-i
adi'de olup
lakin
ehak
ve
esvab ancak
imamu'
I
-Hüda Ebu
Mansur MatürTdT mezhebidir
k
i
bu
mezheb
cüm
l
e
ashab-ıkirarn
ve tabiTn ve imam
Ebi
Hanife mezhebid
ir
.. .''
20 şeklinde başlaması,özellik
le
bazıkonularda
Hanefı-MaturTdl geleneğinhararetli
savunucularından
biri
olduğunugöstermektedir.
Kaynaklarda ve kütüphane katalog
kayıtlarındatelif, tercüme,
şerhve
haşiyelerden oluşan
toplam 60 kadar eser Akkirmanl'ye nisbet edilmektedir.
21 miydi?- Muhammed Akkirmani'nin insan Hürriyeti Anlayışı", Dini Araştırmalar, Ankara, 1999, cilt: 2, sayı: S,ss.
225-254; Mehmet Vural, MOsmanlı'da Felsefe ve Akkirmani'nin Felsefi Dü(,lünceleri", Söz ve Adalet Dergisi, 2008, sayı: 7, ss.115-120; Hatice Toksöz, "Muhammed Akkirmani'nin Ta'rifatü'loFünun ve Menakıbü'I-Musannifin Adlı Eserinde Felsefi ilimler Algısı" Osmanlı Araştırma/art, istanbul, 2013, sayı: 42, ss. 177-205; Mykhaylo M. Yakubovych, "Muhammad ai -Aqkirmani and his lqd ai-La'ali: The Reception of lbn Sina !n Early Modern Ottoman Empire",Osmanlı Araştırmaları Dergisi, istanbul, 2013, sayı: 41, ss. 197-217.
18 Akirmani ile ilgili yapılan tez çalışmaları. Ömer Faruk Altıparmak, Muhammed b. Mustafa Akkirmôni ve Eseri ikli/ü't-Terôcim, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, istanbul, 1993; Osman Nuri Kabaktepe, Kadı Mir Metni Üzerine Akkirmôni'nin ikli/ü't-terôcim'i, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 1997; Bozyiğit, Akkirmôni'nin Felsefi Görüşleri, Ankara, 2006; Neslihan
Dağ, Muhammed b. Mustafa Akkirmôni'nin "/klilü't-Terôcim" Adlı Eserinde Felsefi Kavramlar,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ, 2006; Sadrettin Buğda, Muhammed bin Mustafa Akkirmôni ve Muhtasôr-u Muğni'l-Lebib an Kütübi'l-Ea'rib'in Edisyon Kritiği, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2014; Hasan 'Alkan, Akkirmôni'nin Hadis Şerh Metodu - Şerhu'l-Ehôöısi'l
Erbain- Adlı Eseri Öze/inde, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal
Sılimler Enstitüsü, Antalya, 2015; Maha~adou Keita, Akkirmônf'nin Şerhu Atbôki'l-Atbôk isimli Eserinin Tahkiki, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimlar Enstitüsü, Antalya, 2016; Mustafa Bal, Muhammed bin Mustafa Akkirmôni ve ltikôdi Görüşleri,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Gümüşhane, 2017.
19 Vural, "Osmanlı' da Felsefe ve Akkirmani'nin Felsefi Düşünceleri", s. 119.
20 Bkz. Akkirmani, Muntehab-ı irôde-i Cüziyye Risôlesi, Matbaa-i Amire, istanbul. 1283, s. 1.
21 Ancak hemen ifade etmek gerekir ki ona nisbet edilen eserlerin bir kısmının ona aidiyeti
konusunda sorunlar vardır. Mesela, Zağravi'nin Arapça Risôletü't-teawüz ve besme/e adlı iki eseri, DlA'da ve Osmanlt/ar Ansiklopedisi'nde Akkirmani'ye atfedilmektedir. Şerhu'l-Hadisi'l Erbain ile aynı eserin tercümesi olan Burhônü'l-Müttakin Tercüme-i Hadisi'l-Erhain de iki ayrı esermiş gibi Akkirmani'ye izafe edilmektedir. Halbuki birinci kitabı yedinci hadisten itibaren Arapça olarak Akkirmani tamamlamış ikinci eser ise bu kırk hadis şerhinin Mustafa Cem'i
tarafından yapılmış olan tercümesidir. Bu risa}elerin içinde bulunduğu el-Bürhônü'l-Müttakin Tercüme-i Hadis-i Erba'in isimli Mustafa Cem'i'ye ait olan bu tercüme istanbul'da 1298 tarihinde
Akli
ve dini
ilimierin
çeşitli daliarınaait
olan
bu
eserlerin bir
kısmımatbu bir
kısmı
ise
yazmadır. Basılmışolan
eserlerinin
bazıları şunlardır:1.
iklflü't-terôcim (istanbul
1262):Ebheri'nin
(ö. 663)Hidôyetü'l-hikme
adlıfelsefi
eserine
KadıMir Hüseyin'in
(ö.910)
Şerhu'l-Hidôyeti'l-esfriyye adıylayaptığı şerhin bazı
ilavelerle Türkçe'ye tercümesidir.
22eserdir.
şerhtir.
2.
Şerhu'l-Hüseyniyye(istanbul
1281 ):Münazara
adabıylailgili
bir
3.
Risôle
-
i
Akôid
(istanbul
1240).
4.
Hôşiye'alô
Hôşiyeti'isômiddin (istanbul
1274):
Akaide dair bir
eserdir.
S.
Şerhu'l-hadisi'l-erba'in(istanbul 1289): Birgivl'nin eserine
yaptığı6.
E{'ôl-i ibôd ve irôde-i Cüz'iyye Risôlesi (istanbul
1289):Akkirmani'nin,
kelam
ve
akaid
konularından halkın tamamınınistifadesi
için Türkçe
olarak
yazdığınıifade ettiği
bir
eserdir.
237.
Hôşiye'alô
Hôşiyeti'I-Lôrl, (istanbul1265).
8.
Şerhu'l-emsile (istanbul1252).
9.
Şerhu'l-binô (istanbul1257).
El
yazmasıeserlerinin
bazıları şunlardır:1.
ikdu'l
-ka
lôid 'ala
şerhi'l-akôidve'I-Hayôlf.2
42.
ikdü'l-leôli
fi beyôni
ilmiliahi bi gayri'l-mütenôhi.
253.
Şerhukasfdeti'l
-
kelômiyye el-lômiyye.
264.
Şerhutahmis
-i
kaside
-i
dimyôtiyye.
275.
Risôle
fi'l-vücüd ve'l-'adem.
286.
Tarffôtu"l
-
fünün
ve
menôkibu'l-musanni(in.
297.
Etvôku'z-zeheb.
308.
Tevaidü'l-misvak.
31Kerim Tercüme ve Te{sirleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, istanbul, 2001, s. 186-187; Mustafa Cemi, el-Bürhônü'l-Müttakin Tercüme-i Haaıs-i Erba'in isimli ~serinin mukaddimesinde, Birgivi'nin 40 hadisi cem' edip yedisini şerh ettikten sonra vefatı üzerine Akkirmani'nin ·bu eseri tamamladığını söyler. Mustafa Cemi, Burhanü'l-Müttekin Tercüme-i Hadis-i Erbain, Matbaa-i Şeyh Yahya, istanbul, 1290/1873, c. ı, s. 2. 22 Bozyiğit, Akkirmôni'nin Felsefi Görüşleri, s. 11.
23 Akkirmani, Efal-i ibôd ve lrôde-i Cüz'iyye Risôlesi, Matbaa-i Amire, Istanbul, 1289, s. 1. ı• Süleymaniye Ktp. Yazma Eserler Bölümü nr: 45 Ak-Ze 107.
25 Süleymaniye Ktp. Yazma Eserler Bölümü nr: 297.412. 26 Beyazıt Devlet Ktp. Yazma Eserler Bölümü nr: B/5624. 27 Beyazıt Devlet Ktp. Yazma Eserler Bölümü nr: B/1361. 28 istanbul Üniversitesi Ktp. nr: A/3382.
29 Süleymaniye Ktp. Aşir Efendi Bölümü nr: 325. 30 istanbul Üniversitesi Ktp. nr: A/4936. n istanbul Üniversitesi Ktp. nr: A/3382 ..
9.
Dibôce-i Şerhi'l-Müniyye.321 O.
er-Risôle{i
kitabi't-tahar. 3311.
Rüya Risôlesi.3412.
Ediye-i Me's0re.3513.
Şerh-i Hilyeti'n-Nebi.36Müellifin
bunların dışındaTürkiye'deki
çeşitlikütüphanelerde
çok sayıda
eseri
bulunmaktadır.Bu eserler
bazı çalışmalarda tanıtıldığıiçin
tekrara
düşmernek adınaburada onlara yer vermiyoruz.
37Müellif
veeserleri
hakkında yukarıdakibilgileri
aktardıktansonra
araştırmamızınkonusu olan "besmele
tefsirrne geçebiliriz.
2
.
BesıneleT
e
f
s
iri
NüshalarıArapça olarak kaleme
alınan eserin
hicri 1298
yılında Risôle-i Besme/e adıylaistanbul'da
basıldığıifade
edilmiştir.38Ancak bu bilgi
yanlış olmalıdır.Zira
Süleymaniye KQtüpha
nesi
TırnevalıBölümü
nr: S23'te bulunan bir risale,
kütüphane
kaydındabesmele risalesi olarak
tanıtılmakta veAkkirmani'ye nisbet
edilmektedir.
Ayrıcaistanbul'da 1298/1880'de
basıldığıbelirtilmektedir. Oysa
yaptığımız araştırmadabu yer
numarasındaistanbul Uhuwet
Matbaası'nda1327/1909'da
basılan ve KadıAbdull
ah Muhammed b. Selame b. Ca'fer ei-Kuzal
tarafındanderlenen
7200 Hadisi Şerifisimli SS sahifelik bir eserin
bulunduğuortaya
çıkmıştır. DİA'dada, muhtemelen bu
yanlış kayıttan dolayı, aynıyer
numarasıverilerek eseriri matbu
olduğu zikredilmiştir. Yapılan araştırmalar.
neticesinde bu risalenin çok
sayıdayazma
nüshasıtespit
edildiğihalde mat
bu bir
nüshasına ulaşılamamıştır.
Eserin matbu
olduğunadair
DİA ve yukarıdakikatalog
kaydı dışındada hiçbir bilgi
bulunmamaktadır.Bu eserrn,
Risôle{i
te{siri'l-besmele, Risôle fi'l-besmele, Şerhu'l-besmele, Risôle{i
şerhi'l-Besmelegibi isimlerle Türkiye'deki
çeşitli ~ütüphanelerdeonlarca
yazma
nüshası bulunmaktadır.39Ancak biz bu
çalışmadamüellif henüz hayatta
n Beyazıt Devlet K tp. Yazma Eserler Bölümü nr: B/2540.
33 Ankara Milli Ktp. nr: A/8464.
34 Süleymaniye Ktp. Yazma Eserler Özel Bölümü nr: 267. 35 Ankara Milli Ktp. nr: A/8464.
36 Süleymaniye Ktp. Esad Efendi Bölümü nr: 2972
37 Eserler
hakkında detay
lı
bilgi için bkz.,Bağdadi, Hediyyetü'I-Arifin, l
l, 32;Y
ıl
d
ı
z.
"Akkirmanl", ll,270; Bal, Akkirmôni ve itikôdi Görüşleri, s. 1 5-18; Bozyiğit, Akkirmôntnin Felsefi Görüşleri, s .• 16-23. {Bozyiğit bu çalışmasında katalog kayıtlarında Akirmanl'ye nisbet edilen 61 eserin adını zikretmektedir. Ancak bunların bir kısmının aynı eserler olup müstensihleriri/görevlilerin farklı isimlendirmelerinden dolayı ayrı eserlermiş gibi algılandığı görülmektedir.
38 Yıldız, "Akkirmani", c. ll, 2~0. 39
iken
yazılmışolan en eski dört
nüshayıincelerneyi uygun gördük. Bu
nüshalardan birincisi
Süleymaniye Kütüphanesi
BağdatlıVehbi
Bölümü'nde yer
almaktadır.40
On
varaklıkbu
nüsha
bir
mecmuanıniçerisindedir. Eser
adımuhtevadan
hareketle
Şerhu'l-besmele şeklindekayda
geçmiştir.Müellif
adım
·
ukaddimedeki "fe yekülü'l-abdü'l-müftekir ilellahi'l-muktedir Muhammed b.
Mustafa
ei-Akki~manl"ifadesinden
alınmıştır.Hatimede
"114
yılındatamamlanmıştır/\' t
..:...i"
şeklindebir
ka.yıtmevcuttur. Bu ifade
görevli
tarafındaneserin
1140
yılında yazıldığı şeklinde yorumlanmışve
kataloğa böyle işlenmiştir.Bizim
kanaatimiz de bu yöndedir. Zira \ \
t rakamıile
..:.ıharfinin
noktasıbirbirine
yakın olduğuiçin müstensih/müellif, Arapça'da
sıfırı karşılayan noktayı koymayıpbu
noktanınhem
sıfırhem de
..:.ıharfine
işaret edeceğini düşünmüş olmalıdır.Ya
da bu
risale 1
J
14
yılında tamamlanmıştırki müellifin vefat
tarihinin
1174
olduğudikkate
alındığındabu ihtimalin daha
düşük olduğu anlaşılmaktadır.Bu
tarihin
telif
tarihi
mi
yoksa
istinsah tarihi mi, bu
nüshanınmüellif
nüshası mıyahut
müstensih
nüshası mı olduğunu tespitetmek
güçtür.
Zira risalede buna
dair
herhangi bir ipucu
bulunmamaktadır. Dolayısıylamüellif
nüshası olabileceği gibimüstensih
nüshasıolma ihtimali de
vardır.Eser son derece
okunaklıve güzel bir
hatla
yazılmıştır.incelediğimiz
ikinci nüsha, Milli
Kütüphane'de
yer alan sekiz
varaklık Şerhu'l-besmele başlıklı nüshadır.41Bu nüshada b
i
r
mecmuanın baş tarafındadır.Müellif adı mukaddimeden
alınmıştır.Hatimede "1153
yılında tamamlanmıştır/(
' ' ..,,- <.:....<J"
kaydı mevcuttur. Bunun dışında bir bilgi yoktur. Ancak kütüphanekatalog
fişindebu
nüshanın Yusuf b. Ramazan tarafından1153/1739
yılındaistinsah
edildiği kayıtlıdır.Biz bu bilgiyi
doğrulayıcıherhangi bir ize
rastlayamadık.
incelediğimiz
üçüncü nüsha,
Süleymaniye Kütüphanesi
DüğümlüBaba'da bir
mecmuanıniçerisinde
bulunmaktadır.42Müellif ve eser
adı başlıktaRisôle
fi'l
-
besmele
li
Akkirmôn[ şeklinde
geçmektedir. Ancak
eser
adı kataloğamuhteva dikkate
alınarak Şerhu'l-besmeleve'l
-
hamdele ve't
-
tasliye
şeklinde kaydedilmiştir.Va rak 150b-157b'de besmele, 158a-161
b'de
hamdel
e,
161
b-165b'de tasliye konusu
işlenmiştir. Ferağ43 kayd.ındaki "Bu nüshayı 1157 yılındaov.tr/Yordam01.htm; EI-Fihrisü'ş-Şamil li't-Türasi'I-Arabiyyi'l-lslamiyyi'I-Mahtut, Ulumu'I-Kur'an
Mahtutatu't-Tefsir ve Ulumuhu, Amman, nşr., Müessesetü Ali'l-Seyt, 1989, c. ll, s. 768. Bu kaynaklarda yapılan taramalar neticesinde risalenin çok sayıda nüshasına ulaşılmıştır.
•o Süleymaniye Ktp. Bağdatlı Vehbi Bölümü nr: 1877. vr. 142b-151b. 41
Milli Ktp. Yazmalar Koleksiyonu nr: 06 Mil Yz A 3258/1, vr. 1 b-Sa.
•2 Süleymaniye Ktp. Düğümlü Baba Bölümü nr: 449, vr. 150b-16Sb. 43 Ferağ
kelimesi, müstensihler tarafından yazma eserlerin genellikle sonuna konulan ve metnin
istinsahının bittiğini belirten kayıt için kullanılır; daha çok "kad vekaa'l-ferağ" ibaresiyle
onun
(Akkirmanl'nin)
mübarek
hattından yazdım."44 şeklindekiibareden
anlaşıldığına
göre müellif
nüshasından istinsah edilmiştir.Ancak
müstensih
adıbelirtilmemiştir.
incelediğimiz
dördüncü
nüsha, i.B.B. Atatürk
KitaplığıOsman
Ergin
Yazmaları297.212 tasnif
numarasındaRisôletü'l-besmele
adıylayer
almaktadır.45Müellif bu
ri
saleni
n ilk
altı varağındabesmeleyi,
diğer varaklarındaise hamdele
ve
salveleyi
açık
l
amıştır.
Risale
,
içerisinde
çeşit
li
besmele
tefsirlerinin de
bulunduğubir
mecmuanın baş tarafındadır.Zahriyede
46üç
adet temellük
kaydı vardır veeser
adıburada Risôletü'l
-
besmele ve'l-hamdele ve't-tasliye.
şeklinde geçm~ktedir.Serlevhada
47ise eser
adıRisôletü'l-besmele,
meüllif
adıMuhammed
Akkirmani
olarak
kayıtlıdır.Telif tarihi yoktur. Risale 1168/1754
yılında
Salih b
.
Muhammed
ei
-Bosnevi
tarafından
istinsah
edilmiştir.
Bu dört
nüshayı karşılaştırmamızneticesinde
müellifin
iki
farklıbesmele
risal
esi
yazmış olduğunakanaat
getirdik. Zira
.
müellif, ilk
iki
nüshanınmukaddimesinde, bu eserin
besm
eleye
dair
olduğunuifade
etmişve
devamındada
bunun
dışındakikonulara hiç
girmemiştir.Son
iki
nüshar.ıın mukaddimesindeise bu
risalenin tesmiye
(besmel
e),
tahmid (hamdele)
ve
tasliye (salatü
se
lam)
hakkında yazıldığınıbeyan
etmiş vebesmeleni
n
tefsi
ri
ni
bitirdikten
sonra
diğeriki
kavramıda
izah
etmiştir. Ayrıcailk iki
nüshanınmukaddimesi
diğerlerinegöre
daha
geniş tutulmuşve
aralarında bazıifade
farklılıklarının olduğu görülmüştür.Mukaddimenin
dışındakiyerlerde ise
aynımefhumun
kısmen farklıifadelerle
anlatıldığıancak
bazı konularınson
·
iki nüshada daha
detaylıbir
şekildeele
alındığı tespit edilmiştir. Anlaşıldığı kadarıylamüelli
f
ilk
o
larak sadece besmeley
i
açıklamak üzere bir risale kaleme almış, dahason
ra
bazı ilave ve değişikliklerlebirlikt
e esere
hamd
el
e ve salveleyi de
ek
l
eye
rek hacmini
genişletmiştir.Birinci
ve
ikinci nüsha
arasında bazıharf
değişiklikleri dışındaherhangi
bir
fark
yoktur.
i
kin
ci
nüsha
birinciden
istiıisah edilmiş olabileceğigibi her ikisi de
müellif
nüsh'asındanya
da
başkabir nüshadan
çoğaltılmışolabilir
.
Hatta bunlardan
birinin
müellif
hattı
olma ihtimali, bile bulunabilir. ·Bu konuda kesin bir
şey
söylemek
şimdilik güçtür: Üçüncü
nüsha ile dördüncü nüsha
arasında dafark
"ketebehü" ifadesiyle başlamasından dolayı "ketebe kaydı" adı da verilir (Orhan Bilgin, "Ferağ
Kaydı", OlA,
c.
XII, s. 354-356).44 ibarenin orijinali şöyledir.
J.J. t.;,..:.lı ..;ı..ı.tı ... ~ı J-L<ıı j-<>Ull (Wl ı.;~_..l ~~ .ı.w..ıJ ı.ı..._,ıı .:; ö.!L.)ı ..:..1 1 1 o V"'- .:J).,ll ...b-y tr,:S" ·ıJ'-'.r<;~ı
45 l.B.B. Atatürk Kitaphğı Osman Ergin Yazmaları nr. OE_Yz_OS73/G1, vr. 1 b-11 b.
46 Zahriye, yazma kitaplarda esas metnin başladığı sayfanın arkasındaki sayfa veya sayfalar için
kullanılan bir terimdir (Gülnur Duran, "Tezhip", DlA,
c.
XLI, s. 63-65).•7 Serlevıia, el yazması eserlerin zahriye sayfasından sonra karşılıklı iki sayfasında bulunan başlık kısmını ifade eder (Gülnur Duran, "Serlevha", DiA,
c.
XXXVI, s. 567-569).yoktur.
1168
yılındaistinsah edilen
Osman
Ergin
Yazmaları'ndakidördüncü
nüsha. 1157'de istinsah edilen
DüğümlüBaba'daki nüshadan istinsah
edilmiş olabileceğigibi
başkabir nüshadan da
çoğaltılmışolabili
r
. Ancak
DüğümlüBaba'daki
nüshanınmüellif
hattından çoğaltıldığı ferağ kaydında açıkbir
şekildebelirtilmiştir.
Biz gerek bu
kesin
bilgiden, gerekse
bu
nüshanınmüellif
tarafındanönceki
risalesinin gözden
geçirilmişhali
olma ihtimalinden hareketle her dört
nüshaya
da bakmakla birli
k
te kaynak olarak
DüğümlüBaba
nüshasınıvermeyi
uygun gördük.
Öte
y,andan risalenin
değişikisimlerle
anılması,eser
adınınmüellif
tarafından v.erilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.Bu
bakımdanbiz
gene
l
olarak risa
l
eden bahsederken
"b
e
sme
l
e tefsiri"
ifadesini
kullanmayıtercih
ettik.
Ancak dipnot verirken,
esas
aldığımız nüshanınkatalog
kaydındageçen
Şerhu'l-besmeleve'l-hamdele ve't-tasliye
ismini
kullanacağız.Bu
arada
şunuda
ifade
etmek
gerekir
ki kütüphanelerde yer
alan
diğer nüshaların bazılarına hızlıbir
şekildebakma
fırsatıbu
l
d
u
k.
Görebildiğimiz kadarıyla bunlarınbir
kısmındasadece
besmeleye
yer
verilmişkenbir
kısmındahamdele ve
salvele
de
yer
almaktadır.3
.
B
es
mele T
e
f
s
iri ve T
a
hlil
i
Akkirmanl'nin bu risalesi besmele, hamdele ve
salavat-ı şerife hakkında hazırlanmışorta
hacimli ancak
zengin
muhtevalıbir eserdir. Dili
Arapça'dır.Hedef kitle i
l
im ehlidir.
B
un
dan
dolayımetni zordur. Dö
n
emin
şartlarınave
anlayışına·
göre sistematik
ol~ uğusöylenebilir. Eserde dil ve
sözcük tahlillerini
n,
kelaml
izahlarınöne
çıktığıgörülür.
Akkirmanl bu
eserde
,
konu ile ilgili
temel
görüşlereyer verir,
onlarıkuwet
derecelerine
göre
sıralar,bazen
aralarındanbir
tercihte bulunur,
bazen
onlarıtenkit eder ve kendi
düşüncesini açıklar.Umumiyetle
Zemahşerl(ö.
685/1286) ve
KadıBeydavl'nin (ö. 538/1144) tefsir
metodunu takip
eder.
Ortaya
atılabilecekmuhteme
l
şüphelerigidermek
üzere, soru-cevap üslubunu
kullanır. Şayetmeseleyi kendisi
açıklayacaksa tl~ ..:..ı.; ıJü" kalıbını,48bu
konuda bir
alimin
görüşününakledecekse
"<:>J~ı .:.s. ...,..~i ..:..ı.; .:ıu" şeklindekibir
kalıbı,49isim
belirtmeksizin
ulemanın görüşl
eri
için
"-=
~';
~
..ıü"
kalıbını,
50kendisinin
de
katıldığıbir
görüşiçin
''l:.l.i
j:!
.:ıü" kalıbını51 kullanmayıtercih eder.
Müellifin Beydavl ve
Zemahşerl'nin yaı:ıı sıraFahreddin
er-Razi
(ö.606/121
0),
Halil
b.
Ahmed
(ö. 175/791), Zeccac (ö. 311/923), Sekkakl (ö.
48 Muhammed b. Mustafa ei-Akkirmani, Şerhu'l-besmele ve'l-hamdele ve't-tasliye, Süleymaniye Ktp.Düğümlü Baba Bölümü nr: 449, vr.l 57b. 49 Akkirmani, Şerhu'l-besmele, vr.157a. so Akkirmani, Şerhu'l-besmele, vr.l 56b.
626/1229), Sa'düddin et-Teftazan'i (ö. 792/1390) ve Ebu'I-Hasan
ei-Eş'ar'i(ö.
324/935-36) gibi tefsir, dil, belagat ve kelam alimlerinden istifade
ettiğigörülür.
Onların görüşlerinibazen
doğrudan,bazen de mefhum olarak
aktarır.Zaman
zaman müelliflerin
adınızikrederken, bazen de
Tefsir-i kebir, Envôru't-tenzfl,
Keşşôf,Muhtasaru'l-meônf, Fütühôt
gibi eser
adiarınayer verir.
Hôşiyetü'lBeydôvl,
Hôşiyetü'l-Keşşôf şeklindede atıfları vardır
ancak bu
haşiyelerin kimlereait
olduğunubelirtmez.
Kaynağını zikretmediği görüşleriçin "KOfiwOn",
"BasriwOn", "Cumhur",
"Bazıları"gibi
ifadeler;
zayıf bulduğu görüşleriçin ise
"k'ile" lafıını
kullanır..
Akkirman'i, mukaddimede önceki alimierin eserlerinden istifadeyle
talebeler için bu eseri kaleme
aldığını
ifade ettikten
sonra
besmelenin önemine
dair
bazı izahlar yapar. Müelliflerin eserlerinde hamdeleden önce besmeleye yerverip "bismillahirrahmanirrah'im" demelerinin üç nedeni
olduğunubelirtir.
Bunlarınbirincisi
Kur'an'ınüslubuna riayettir. Zira
Kur'an
besmele
ile
başlar,hamdel e
ile
devam eder. ikincisi bu konuda
icmaın meydana gelmesidir. Bu.
durumda
icmaya
göre amel etmek gerekir.
Üçüncüsü "Besmelesiz
başlananher
işin neticesiz kalacağına" dair hadistir.52Müellif bu hadisle birlikte
"Hamdelesiz
başlanan her işinsonuçsuz
kalacağı" şeklindeki hadise de yer verir.53Devamla,
insanların akıllarına gelebilecek muhtemel şüpheleri bertaraf etmek üzere bu ikihadis
arasında ilk bakışta tearuz varmış gibi bir durumortaya
çıktığını,ancak
biraz
düşününce aralarındaherhangi bir
çelişkinin olmadığının anlaşıldığınısöyler. Zira birinci hadiste besmele ile
başlamaemri hakiki, ikinci hadiste
hamdele ile
başlamaemri izafidir.
Ayrıcahadisteki
ebter (.NI)
lafıınıda ele
alır.Ona göre
besmelesiz
başlananher
işinebter (sonuçsuz/kesik)
olmadığı ortadadır.Bu
durumda
hadisteki ebter
lafıı işlerinfiilen
sonuçlanmayacağı anlamında değil,dinen
neticesiz
kalacağı manasında kullanılmıştır.54 Ardındanbir harf
(y)ve dört isimden
(r--)'•vr)'
,Jıı
•ı-')
meydana gelen besme
l
eyi
geleiıekte olduğu
gibi
tertip
sırasına göre tahlil etmeye başlar. Konunun daha iyi anlaşılmasıiçin biz müellifin
açıklamalarınıbelli
başlıklar altındavermeye
çalışacağız.52 Hadis için bkz., Ebü Bekir Ahmed b. Ali b. Sabit b. Ahmed b. Mehdi el-Hatip ei-Bağdadi, el..Cômi'
li ah/ôki'r-rôvi ve ôdôbi's-sômi: thk, Mahmut Tahhan, Mektebetü'I-Mearif, Riyad, 1989, c. ll, s. 69,
nr: 1209; ismail b. Muhammed ei-Aclüni, Keşfu'l-hafa ve müzilü'l-ilbas amma-ştehera
mine'l-ehadisi ala elsineti'n-nas, Daru'l- Kütübi'l-ilmiyye, Beyrut, 1997, c. ll, s. 109;
53 Ebü Davüd, Edeb 18, nr. 4840; ibn Mace, Nikah 19, nr: 1894; Ebü'I-Hasen Ali b Ahmed
ed-Darekutni, Sünenü'd-Dôrekutnt thk., Şuayb Arnavut, Müessetü'r-Risale, Beyrut, 2004, c. ı, s. 427.
3
.
1. B
es
m
e
l
e
nin
BaşındaBulun
a
n
"-.,.>"H
arf
i
Cerr
i
Müellif,
yukarıdaye
r
alan rivayetlere temas
ettikten so
nra
,
besmelenin
tefsirine,
ba/y
harfi cerrinin
izahıile
başlar.Bu harfi cerrin
anlamı, muteallakıve
harekesi konusundaki
görüşleriinceler.
3.
1
.
1
.
H
a
rfi
Cer
r
i
n
AnlamıAkkirmanT,
besmeledeki
"b
a"
harfi cerrinin
i
st
i
ane
ya da
musah
abe
için
olduğunu
söyledikten
sonra BeydavT'nin birinci,
ZemahşerT'ninise ikinci
görüşütercih
ettiğini aktarır.Kendisinin de istianeyi
tercih
ettiğiniima
eder.
Buna göre
mana
şöyledir. "(Yaptığım iş)rahman
ve rahim
olan
Allah'ın yardımıyladır.O'nun
.
adıyla başlanmasaydı
bu
iştamam
olmazdı."Bu
durumda
isim
yapılan işealet
edilmişolur.
işin çeşidine
olu
rsa olsun
besmelesiz
tamamlanamaz.
55Müellif,
ilerleyen
satırlarda
Zemahşe
rT'nin
56"ba"nın
mülabe
se/musaha
be
ifade
etmes
ini
tercih etme sebeplerini
kendi
tespitlerine göre
altımaddede sayar.
ArdındanBeydavl'nin
bu
görüşübenimsemeyip bu
görüşe karşı altıdelil
sunduğunuonun
haşiyelerindenfaydalanarak
aktarır.573
.1
.2.
H
arfi Ce
r
ri
n
MüteallakıMüell
if
"ba"
ha
rfi
cerrinin
fiilin
manasınıi
sme
aktarma görevi
gördüğünü, dolayısıyla bağlı bulunduğubjr
fiilin
ya da
şibihfiilin
olması gerektiğiniifade eder. Gramer
gereğimüteaflak
bulunmadığıdu
r
umlarda özel
bir karine
olmadıkçaumumi bir fiilin takdir edilmesi
gerektiğinibelirtir
.
Burada
h
erha
ngi
bir
fiil
zikredilmediğinegöre harfi
cerre
umumi
manalıbir
fiil takdir
edilir.
Takdir ise
işin çeşidinegöre
yapılır.Kim
ne
işyapacaksa
ona
göre bir
fii
l
takdi
r edilir.
Yani nerede ve hangi
işleilgili
olarak besmele çek
i
lecekse,
besmelenin
başınagetirilecek olan fiil de 6
şeyeve
işegö
re
değerlendirilir. Örneğinaraçtan inerken
"bismiflah"
diyen
kişi, aslında "Aflah'ın adınıanarak
araçtan iniyorum" demek ister.
Diğer işlerdebuna
kıyasedilir.
(Aflah'ın adıylakalkıyorum, Allah'ın adıyla
yiyorum
gibi).
Ona göre müteallak, ya fiildir
ya da
i
s
imdir. Ancak
fiil
olmasıdelil
bakımındandaha güç
l
üdür
v
e
tercihe
şayandır.Bu
fiilin
mazi ya da
muzari
olması arasındabir fark yoktur.
"AIIah~ın adıyla yazdım"ya da
"AIIah'ın adıyla yazıyorum" şeklindemah
zuf
ifade takdir edilebilir.
Mahzufa
bir isim
takdir
edildiğindebunun
ifadeyi belagat
açısından zayıflatacağınıima
ederek
şöyleder:
"Mahzu
fun
yerine
.Jıır
~t"Benim
ya
zm
am
Allah'ınss Akkirmani, Şerhu'l-besme/e, vr. 151a.
s6 Bk., Ebü'I-Kasım Mahmüd b. Ömer b. Muhammed ez-Zemahşeri, el-Keşşôf 'an hakôi~ı gavômizit't-tenzil ve 'uyüni'l-e~ôvi/ (ı vücühi't-te'vif. Daru'I-Marife, Beyrut, 2009, c. ı, s. 25.
adıyladır" şeklinde
bir isim
takdir
edilmesi
.;,ı~kelimesinde bariz zamir olarak
yer alan mütekellim
"ya"sısebebiyle sözün
uzamasınaneden olur. Oysa fiil
bunun gibi değildir. Zira zamir onun içerisinde gizlidir." Müellif dir ve mecrOrun
müteallakı
olarak
diğerkaynaklarda fazlaca yer verilmeyen ibn Arabi
'
ye ait bir
görüşü de aktarır. Bu görüşe göre müteallak olan lafız"hamd" kelimesidir. Bu
durumda mana
şu şekildedir. "AIIah'ınism
-
i
şerifiile
yardımisteyerek O'na
hamdederiz."58
3.1.3.
MüteallakınTakdir
EdileceğiYer
. Müellife göre müteallak olan kelime ya mukaddemdir ya da muahherdir.
Ancak muahher
olmasıdaha
evladırki
Zemahşerlve takipçiteri de bu
görüştedir.(Yani takdir
.Jıır
J;i
şeklinde değilde
J;i
..iıır
şeklindedir.)Akkirmani bunun
nedeni olarak birkaç vecih zikreder.
Birinci vecih:
Mamulün
(bismillah) takdimi
tahsisle
birlikte önemini
göstermek içindir.
Cahiliye
Araplan
bir
işe başlarken kendi ilahlarının adını önplanda tutarak
..:...')Uı
r
'Uıt'ın
adıy
l
a", c..s_;Jı
r
Uzza'nın
adıyla"
derlerdi. Bu
durumda tevhid
ehli o
l
an
kimsenin
de
Allah'ın adınıözellik
l
e
baştazikrederek
dikkatleri
O'na çekmesi, O'nun
yüceliğini ortaya koyması ve müşriklere karşılıkvermesi gerekir
.
Müellif bu
açıklamasındansonra Teftazani'nin de
Muhtasaru'l-meanl59 isimli eserinde bu meseleye temas
ettiğinive bu izaha göre burada
Belagat
ilmine göre
kasr-ıifrad meydana
geldiğinisöyler.
Ardından açıklamalarını şöyle sürdürür: Çünkü muvahhid bu ifadesiyle putların ortaklığınıkestiğini kastetmiştir. Şayet
muhatap,
mütekellimin
zikrettiğihükmün aksine
inansa, mesela
putların teberrükıe layık olduğu şeklindebir
inancıolsa,
mütekellim de
onu reddetmek
için "bismillah" dese, bu durumda kasr-ı ka
l
b olur.
iki durum
eşitolsa
bu durumda
-=meanl
kitaplarındada
geçtiğiüzere-
kasr-ıta'yin olur.
60·
ikinci vecih: Sismillah sözünün
başta olması(mamulün takdimi) vukuu
bakımından
da güzeldir.
Zira
bu sayede Yüce Allah'ı'n adı
ve zikri her daim kişinin
hatırına gelir. Kul her önemli ve güzel işeO'nun
adıyla başlamışolur.
Üçüncü vecih: Mamulün
takdimi
ta'zim ifade
eder.
Zira ismin öne
alınması müsemmanın şanını yüceltir.
58 Akkirmani, Şerhu'l-besme/e, vr. 151 b. •
59 Bk., Teftazan~ Sa'düddin Mes'ud b. Fahruddin Ömer b. Burhanüddin Abdiilah ei-Herevi ei-Horasani, Muhtosaru'l-eôni, nşr. Hacı Ahmed Hulusi, Dersaadet, istanbul, ts., s. 82.
60 Muhatap bir vasıf veya hükümde birden çok şeyin ortaklığına inanıyorsa bunlardan birine tahsis için yapılan kasra kasr-ı ifrad (birleme), muhatap hükmün aksine inanıyorsa bunu red için olana kasr-ı kalb (ters çevirme), hükümde mütereddit ise bunu gidermek için yapılana da kasr-ı ta'yin (belirleme) denir. ismail Durmuş, "Hasr", DiA, 1997, c. XVI, s. 392-393.
Dördüncü vecih.
Varlık sırasınadaha uygundur. Zira Yüce
Allah'ın adıvarlık bakımından
her
şeyem
ukaddemdir.
Dolayısıylaonun
adı anılmadanhiçbir
şeye başlanmaz.61
3.1.4.
Harfi
Cerrin
Harek
es
i
Harfi cerrin harekesi ile ilgili olarak Beydavi'den
62esinlenerek
şubilgileri
aktarır:
"Ba"
harfi
rneksur olarak
yazılmıştır.Ha
l
buki tek olan
harfler
in
hakkıfethalı
gelmeleridir. Ancak
"ba"
harfi
kesralı (y)o
l
maya
ve
müstaki
l
bir harf
olmaya
diğerharflerden daha
layıktır.Zira onun en bariz
özelliğisürekli harf ve
cer
edatıolarak
kalmasıdır.Nitekim
emir
lamıve
zahir
ismin
başınagelen lam da
m
eksOrdur.
Bu metoda, ibtida
manasma
gelen lam
l
a
arasını ayırmakiçin
başvurulmuştur.63
3.2
.
isim
Kelimesi
(r--ı)"Ba"
ha
rfinden son
ra
"
isim"
kelimesinin tefsirine yer veren
müellif,
bu
lafzı türediği
kök,
ki
tabet,
isim-müsernma münasebeti gibi
k
o
n
ular
açısındanele
alır. Açıklamalarına
kelimenin kökeni
hakkındabilgi vererek
başlar.3.2
.
1
.
isim
Kelimesinin Kökeni
Akk
irma
ni,
ı-'ke
li
mesinin kökeni ile ilgili
biri
Basralılara diğeriKOfe
l
ilere
a
i
t o
l
an iki temel
görüşüde zikreder.
Basra ekolüne göre
r---
'
kelimesi yükseklik
anlamındaki J.r lafzındantüremiştir.
Kesreti
istimal sebebiyle sonu
hazfedilmiştir. Okuyuş kolaylığısağlamak
i
çin
başınavasl
hemzesi
getirilmiştir.Zira
Arapların geleneğindehareke
ile
başlayıpsükOn ile
bitirmek
esastır.Çekiminin
"~....
,_;:-
,..,..~...., ,~~rı"şeklinde yapılması
da buna delildir.
ı.s.Uve
;i:-
şeklindeçekilmesi de
ayrıcadelil
olarak
gösterilmiştir.Kelimenin vezni konusunda
aralarındaihtilaf
etmişolmakla
bir
l
ikte
cemi
sinin
~~rı şeklinde geldiğindehemfikirdirler.
Basralılarkelimenin
kökündeki
anlamın müsemmanınkadri
ni
yücelttiğiiçin
bu
manayıtercih
etmişlerdir.KOfelilere göre
ise
r-'
kelimesi
nişanalarnet
manasınagelen
r--J
kökünden
türemiştir. Başındaki Jharfi
düşürülmüş,onun yerine kelimeye
başlayabilmek
için vasl
hemzesi
getirilmişve
ı-' şeklini almıştır.Müelli
f
bu
görüşü
naklettikten
sonra
kelimenin ilk harfinin halfedilerek yerine hemzenin
6
' Akkirmani, Şerhu'l·besmele, vr. 151 b-152a.
62 Bk., ei-Beydiivi, Nasırüddin EbCı Said Abdullah b. ömer b. Muhammed, Envôru'-t-tenzil ve
esrôru't-te'vi~ thk., Abdülkadir
i
rtan, Daru'I-Fikr, BeyrCıt, 1996, c. ı, s. 25.getirilmesi
şeklindekibir
uygulamanın olmamasısebebiyle
bu
görüşün reddedildiğiniifade
ederek
kendisinin
de ilk
görüşütercih
ettiğiniima eder.
643.2.2.
isim
-M
ü
se
rnma
Münasebeti
Müellif bu
açıklamalardansonra
ısımve
müsemma
arasındakimühasebete
işaretetmek üzere Beydavl'den
şöylebir nakilde bulunur. isim,
eğerkendi
sinden
lafızkastediliyorsa o takdirde
müsemmanın gayrıdır.Çünkü
lafız(yani ismi ifade
eden
lafız)kesik
kesik harflerden
oluşmaktadır.isim zamana ve
milletiere
göre
değişiklikarz
eder, sabit
değildir.isim bazen
müsemmanın aynısıbazen de
müsemmanın gayrısıolur. Yani isim
değişkenlikarz eder,
müsemma
ise
farklılıkarz etmez.
Eğerisim ile bir
şeyin zatıkastedilirse o
müsemmadır,fakat bu
şekilde
bir
man
a
ile
kullanılması meşhur değildir. Örneğin şuayet
l
e
rde
müsemmanın
kendisi
değil lafız
kast
edilm
iştir. c~S"i':J ~)\iı ı.;~
.!.!:;
~ı
I.l;t;J
"Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin
adıne yücedir." (Rahman, 55/78),
~;~ıç:;.J;.':.Jı
"Yüce
Rabbinin
adını
tesbih et." (A'Ia, 87 /1).
Aynı şekilde
lafızlar
da kötülük
ve
ç
irkinlikten
münezzeh
olmasıgerek
ir
.
Ya da isim kelimesi burada zaiddir.
Eğeronunla (isimle)
sıfatmurat edilirse
-ki
ŞeyhEbu
Hasan
ei-Eş'aribu
görüştedir-o
t
akdirde
sıfatınbir taksimi gibi olur.
Dolayısıylaisim
müsemmanınya
aynısıveya
gayrısıya da ne
aynısıne
de
gayrısıdır.653.2.3.
isim Kelimesinin Kitabeti
Akkirmanl,
ı--'kelimesinin
başındakihemzenin besme
l
enin
yazılışındadil
kurallarına aykırıolarak
düşürülmesininkesreti istimalden
kaynaklandığınıi
fade eder.
Ancak
o,
hemzenin
kitabette
tamamen terk
edilmediğini,zira "ba"
h
a
rfinin
uzatılarak yazılmasınınburada bir hemzenin
bulunduğunadel
alet
ettiğinide
belirtir.
Ayrıca,isim kelime
sind
e yer
alan
hemzenin
Allah isminin
dışındamesela Rab gibi
bir
başkaisme
izate edildiğinde, düşmeyeceğinedair
görüşe
de
temas
eder ve
örnek
olarak Ala k sOresinin ilk ayetinde geçen
~,)ı--"'Ljt
(Aiak, 96/1) ibaresine yer verir.
663.2
.
4. isim Kelimesinin Allah
lafzınaizafe Edilme
s
i
Besmeleye,
.lıı,. şeklindeAllah
lafzıyla "başlanmayıpöncesinde
ısımkelimesini
n
(Jılr>
bulunmasıöteden
beri
alimierin
dikkatini
çekmişve
onlarda
bu
konuyu
ele alıp
yorumlama
gereği duymuşlardır. Bunlarda
n biri de
Akki~manl64 Akkirmani, Şerhu'l·besmele, vr. 1 53a. 65
Akkirmani, Şerhu'l-besmele, vr. 153b; 8eydavi, Envôru'-t-tenzil, c. ı, s. 29; Yüksel, "Beydavi Tefsiri'nde Besmele Tahlili," s. 98.