Vamık K em al için
P V oğumunun yüzüncü yılma da
U ’-n i7<i sene isteyen Namık
Kemalin ölümün - den beri elli yıl geçmiş. Bu müna - ■ebetle yapılan ih tifaller, milletin ka
dirşinaslığma ve
kendisine hizmet edenleri asla u - nutmadığma delildir. Bizim nesli mize mensup olanlar, çocuklukla - rında ve ilk gençliklerinde ona kar şı coşkun bir hayranlık ve derin, hududsuz bir minnettarlık besle - nildiğini hatırlarlar. ZamaA bu hayranlığı ve minnetdarlığı belki ayni kuvvetle muhafaza etmemiş
Namık Kemalin tahayyül et -
tiği şeyler birer hakikat olduktan ve bir çok tehlikeyi göze aldırarak terennüm ettiği şeyleri istemek pek tabiî bir talep mahiyetini aldıktan sonra, onu bir kahraman sayma - yanlar ihtimal ki çoğalmıştır. • Ve onun memleketimizde Cum
huriyet fikirini uyandırmış ve mü dafaa etmiş bulunduğunu söyle - yenlere mukabil, Sultan Muradın
veliahtliğinde kendisinden pek
çok şey bekleyişini ve hatta bir hay li zaman ikinci Abdülhamit hak - kında ayni hisleri duyduğunu söy liyenler yok değildir. Ve Kemalin oğlunu mabeyn kâtipliğine verdi ği gibi şahsen de balâ rütbeli bir mutasarrıf olmayı kabul ettikten sonra bir hürriyet fedaisi ve siya set mazlumu kisvesine bürünmeğe hakkı olmayacağını iddia edenlere
de tesadüf edilmektedir. Hakikate gelince, Namık Kemal siyasi bir inkılâp başarabilecek iktidarda bir şahsiyet değildi. Gençliğinde gur beti sınamış ve zindana katlanmış olmakla beraber, yaşı ilerledikten sonra büyük feragatlere katlana- mamış, koyu bir sefalete düşmek- tense hiç beğenmediği rejimin me muru kalmayı kabul etmişti. Fa -
kat bu. onun m em lekete vanılm ıs
büyük hizmetleri olduğunu inkâr ettiremiyeceği gibi memur olarak hiç bir suç işlemediğini, tertemiz bir hayatı olduğunu teslim etmek bir borçtur. Ve kalemi kırılmış ge çen son senelerinin vakitsiz ölümü nü tacil etmiş olmadığını ise kim se iddia edemez. Namık Kemal va tanını âşıkane sevmiş, onun hür ve bahtiyar olmasını candan dile miş ve bu hislerini ve dileklerini terennüm eden şiirlerinde muak - kiplerinin hiç birinde görülmeyen derecede ateş, heyecan, iman, hey bet ve samimiyet vardır.
p ğer ömrü vefa ederek meş - r'” +'vetin ilânına yetişsey - di yeni devre pek fe ihtiyar olmadan 'irecek ve vatan ışkını en çok ken
disinden öğrenen
İttihatçılar tarafın dan elbette, meselâ Recai zade Ek rem bey gibi, büyük mevkilere, â- yanlığa ve nazırlığa getirilecekti. Hatta belki Sadrazam olacaktı. Ve belki de bu mevkilerde kalmayarak ve İttihatçılarla geçinemiyerek, ya n muhalif ve küskün ölecekti.
Mıtfgsamflık hayatında büyük brr^evfct adamı evsafından izler görünmediği için, ömrü müsaade e- , derek meşrutiyetten sonra siyasî
*4'Dİr rol oynayamamış olmasını bü yük bir kayıp saymamak caizdir. Lâkin genç denecek bir çağda ölü mü, edebiyatımız için hakikî bir ziyadır. Zira kalemi velûttu, ve şöhretinden edebiyat harici sebeb- ler olsa bile şair, romancı, tiyatro- muharriri, müverrih, seyahat edi bi, edebi kıymette mektup muhar riri ve siyasî muharrir sıfatile dik kate ve hürmete lâyıktır; zamanı na nazaran hakikaten kuvvetli ya zılan çoktur. Ve bunların bir kıs mmın henüz hiç basılmamış oluş ları ve hiç birinin yeni harflerle basılmayışlan, bizim için elbette if tıhar edilecek bir şey değildir. Ö- lümünün bu yıl dönümü ile doğu - munun 2 yıl kaldığını işaret ettiğim yüzüncü yıldönümü arasında onun hiç değilse bir kaç güzel eseri nin kusursuz bir şekilde tabedil - meşini ve hayatiyle külliyatının mevcut bütün vesaikten istifade e- derek yazılmış bir kıymetli eserde etraflı bir şekilde tasvir ve tahlil edilmesini temenni etmelidir
Kjşıseı Arşıvieroe ıstanuuı beneği Taha Toros Arşivi