Vd. mı.
Dcrg. (1998), 1
.
4,
i: 97·105
DEVE MiDESi ÜZERiNDE MAKROANATOMiK ARAŞTIRMALAR"
Hasan Erdenl M.Kamil Öcal1
Necdet Guzel2 Erkut Karaı ılknur Öğüt1
Macroanatomic Studies on the Stomach of Camel
Summary: Work was undertaken ıo elucidale the macroanalomic details ol the stomaeh of the came!. Filteen adull heaUhy one-humped camels (Camelus dromedarius) were used. The abdominal organs were kepı in situ and their re lations LO Ihe slomaeh were examined. The anatomi<: slructure ol the camel slomaeh was eompared in other ru minants, and the luncUonal slgnificance of the differences is discussed. It was observed that the stomaeh ol ıhe eamel is composed ollour compartments (rumen, reticulum, omasum and abornasum), as in all ruminanls. On the contrary, they diller greally In shape and struclure from the typical design encounlered in the ruminants. It has a capacity of approximately 80 Iilres. Iı extended from the dlaphragm to the pelvie inlet and occupled the major portion of the ab dominal cavity. The rumen was divided into a relalively smail cranioventral and a large caudodorsal sacs. The cra nleventral sac was composed ol so-called Water sac' or 'glandular sac' and non glandular area. Intemally the glan dular sacs consist of smailer compartments divided by strong Iongitudinal bands and most of these compartments are again S\Jb-divided by transverse bands, thus glving them a honey comb appearance. The mucous membrane of the rumen was not studded with papillae. The reticulum is a pear shaped organ and unlike other ruminanl. The mucous membrane of the relicutum formed deep pouches which are separated from each other by muscular bands. Each pouch was again divided and sub-divided to form many layers. The mueous of the pouches are studded with very smail rounded papillae. It was determined that there is a metallic ring one of the eamel reticulum. The omasum was a long colon·shaped organs and very dillereni from the omasum of the other domestic ruminants. The mucous memb rane was thrown into about
50-60
longltudinal folds which gives a leafy appearance to this organ. Intemally the abo masum was divided inıo fundie and pyloric parts.Key Words: eamel, Stomach, Glandular Sacs, Water Sacs, Anatomy
Özet: Çalışma deve midesinin makroanatomik ayrıntılarını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirildi. On beş adet eriş kin, sağlıklı deve midesi kullanıldı. Karın organları normal konumlarında tutularak, mide ile ilişkileri incelendi. Deve mi desinin anatomik yapısı diğer ruminanllar1a karşılaşlırıldı ve farklılıkların fonksiyonel önemi tartışıldı. Deve midesinin diğer ruminanılarda olduğu gibi dört bölümden (rumen, reticulum, omasum, abomasum) oluşmasına karşın, yapı 've şekil bakımından oldukça farklı olduğu gözlendi. Yaklaşık 80 litre kapasiteye sahipti. Diaphragma'darı apertura pelvis cranialis'e kadar uzanmakta ve karın boşluğunun bOyOk kısmını Işgal etmekteydi. Rumen biri nispeten küçük (saccus craniovenıralis) ve diğeri büyük (saccus caudodorsalis) iki keseye ayrılmaktaydl. Saceus eraniovenlralis 'su kesesi' ya da 'glandular kese' adı verilen keseler ve glandular kese içermeyen bölgeden oluşmaktaydı. Içten bakıldığında. glan dular keseler uzunlamasına bandlar aracılığıyla daha kOçük bölümlere ayrılmakta ve bu bölümlerin çoğu da enine bandlar aracılığıyla yeniden alt bölümlere ayrılmaktaydı. Bu durum ona bal peteği gôriınOmünO vermekteydi. Papillae ruminls yoktu. Reticulum armut şeIJinde bir organ olup, diğer ruminantlannkinden faı1<.lıydı. Mukozası, muskuler band lar aracılığıyla birbirlerinden ayrılan cepler, her bir cep de alt bölümler şekillendirmekteydi ve çok kOçük yuvarlak pa pil1a'lar1a kaplıydı. Bir devenin reticulum'unda aly.ans şekli ve bQyüklüğünde metal bir halka tesbit edildi. Omasum uzun bir kalınbarsak şeklindeydi ve diğer ruminanUarınkinden çok farklıydı. Mukozası 50-60 kadar büklüm içermekte ve bun lar ona yapraklı bir görünüm vermekteydi. Abomasum içten fundus aboması ve pars pylorica'ya ayrılmaktaydı. Anahtar Kelimeler. Deve, Mide, Glandular Keseler, Su Keseleri, Anatomi
Geliş Tarihi: 20.02.1998
• Bu a.r.ıştımıa TüBITAK (VUAG-ı
178)
tararından desteklenmiştir. ı. ADü Vetenner F:ıkOhesı. Anaıomi'Anabilim Dalı, AYDIN. 2. ADÜ Veteriner F:ıkühesi. Cerrahi Anabilim Dalı. AYDIN.ERDEN, ÖCAL GÜZEL. KARA, öCüT
Giriş
Deve belli iklim, toprak ve yem şartlarında ye
tiştiritmekle birfikte, en soQuk stepler ve en sıcak çöl
lerde de yetiştirilebilmektedir. Açh!)a ve susuztuQa
olan dayanıklıh!)ı en önemli vasfıdır. Devenin en sev
diQi gıda dikenlerdir. Dikenden başka un, kepak ve
az miktarda luz kanşımına su ilavesiy1e yapılan ·top·
ile beslenir (Ouıkadir,
1995).
Bütün bu özellikleri de
venin sindirim sistemine ve özellikle de midesine
olan ilginin y�unlaşmasına neden olmaktadır.
Ruminanıların (sı"ır, koyun, keçi) midesi dört
kompartmanlı bileşik midedir (Delimann ve Brown,
1979;
Dursun,
1994;
Gelty,
1975;
Nickel ve ark.,
1981).
Bir ruminan! olan devede de mide dört kom
partmanh ve bileşik olmakla birfikte, aralarında
önemli anatomik farklılıklar bulunmaktadır. Bunlann
baŞında; devenin rumeninde glandular keseler (PU
rohit ve Rathor,
1962;
Smuts ve Bezuidenhout,
1987)
ya da su keseleri (Georgh,
1903;
Hegazi,
1950;
Shahrasbi ve Radmehr,
1974)
olarak ad
landırılan keselerin bulunması, rumenin iki kör
keseye ayrılması ve omasum'un uzun bir barsak gö
rünümünde olması gelir.
Devenin açlık
vesusuzlu{ıa olan dayanıklılı"ı ile
mide yapısı arasında ilişki oldu!)una dair görüşler
ileri sürülmüşse de, bunu kesin olarak doQrulayan
bir yayın mevcut deQildir. Lokal olarak ye
tiştirilmesinden olsa gerek, deve midesi üzerinde az
sayıda morfolojik (Georgh,
1903;
Hegazi,
1950;
Pu·
rohit ve Ralhor,
1962;
Shahrasbi ve Radmehr,
1974;
Singh ve ark.
19933:
Singh ve ark.,
1993b;
Smuts
ve Benzuidenhout,
1987)
araştırma gerçekleştiril
miştir. Ülkemizde de Ererıçin
(1949)
dışında -bu ko
nuda bir çalışmaya rastlanmamışıır.
Bu çalışma ile; deve midesinin makroanatomik
olarak incelenmesi, elde edilecek bulguların di{ıer
ruminant (sı!)ır. koyun, keçi) mideleri ile kar
şılaştırılması, beslenme biçimi ile anatomik yapı ara
sındakl ilişkinin yorumlanması ve Veteriner he·
rkimlere bilgi akışının sa{ılanmasının yanısıra,
histolojik ve fizyolojik çalışmalara temel oluş
turulması suretiyle, bilime katkı aroaçlanmıştır.
98
Materyal ve Metot
Materyal olarak
15
adet deve midesi kullanıldı.
Mideler, normal konumları ve komşuluk ilişkileri göz
lemlendikten sonra, esophagus ve duodenum li·
gatüre ediferek, dalak üzerinde kalacak şekifde karın
boşlu"undan uzaklaştırdı. lçeriOi boşaılıldı. Ardından
tam bir gerginlik sa"lanıncaya kadar dikkatlice su ile
dolduruldu ve bu su ölçü kaplan ile boşaltılarak mide
kapaSitesi yaklaşık olarak ölçüldü. Olçüm değerieri
midenin doluluk oranına göre deQişmekle birlikte, mi
denin boyuttan hakkında genel bir fikir vermesi ba
kımından kaydedildi. Mideler, daha sa"fıklı bir dış
bakı için kompresör yardımıyla şlşirifdi. Dış bakı ta·
mamlandıktan sonra farklı bölgelere, farklı yönlerde
ensizyonlar yapılarak iç yapı da incelendi. Daha
sonra mideler, içerisi fenol, gliserin, thymol, elhanol,
format ve su ile hazırfanan tespit solüsyonu ife dolu
kadavra tankına konuldu, çalışılmadı"ı zamanlarda
bu tank Içinde saklandı. Fot�rallar Canon marka
AE-1 model fotoQraf makinası ile çekildi.
Terminoloji
bakımından Nomina Anatomica Veterinaria
(1994)
esas alındı.
Bulgular
Deve midesinin farklı büyüklük ve şekilde dört
bölümden (ruman, reticulum, omasum ve aba
masum) oluştu"u ve diaphragma'dan apertura pelvis
cranialis'e kadar karın başlu{ıunun sol tarafının ta
mamı Ife sa" tarafının yansını işgal etti{ıl görüldü.
Onde diaphragma, hepar ve pancreas, solda lien,
caudodorsal'de renes, craniodorsal'de esophagus,
dorsal'de kann boşlu"unun tavanı, solda sor kann du·
van ve ventrarde kamın ventral duyan ile ilişkide oL·
du{ıu gözlendi.
Rumen devede dorsovenlral basık olup, Iki yüzü
(facles visceralis, facies panetafis), iki ucu (ext
remitas cranialis, extremitas caudalis) ve iki kenan
(cuıvatura dorsalis, cuıvatura ventralis) tesbit edjfdi.
Facles vlsceralis'in reticulum, omasum, abomasum
. 'hepar ve intestinum ile temas etti{ıi; facies
pa-rietalis'in ise diaphragma, sol karın duvan, ve kamın
ventral duvan ile .temasıa oIdu"u saptandı. Facies
parietalis'in diaphragma ve cavum abdominis'in ta·
I)e\'�
Midesi OU'rind� l\b.kroanatomik
...
vanına dönük kenan curvatura dorsalis, ventralde
kann duvarı ile temasta olan kenan ise curvatura
ventralis olarak belirlendi. Her iki kenar rumen'in
dorsovenlral basık olması nedeniyle dorsal (tacies
dorsalis) ve ventral (tacies ventralis) iki yüz gö
riınümündeydi. Curvalura dorsalis ve curvatura
ventralis'in birleştiği rumenin ön ucu extremitas cra
nialis, arka ucu ise extremitas caudaJis olarak ta
nımlandr. Rumen'in kapasitesi ortalama
80litre, orta
vertieal çevresi ı 40 cm, orta longitudinal çevresi ise
215 cm olarak ölçüldü. Rumen'in curvatura dor
salis'inin rostral kısmından başlayan bir oluğun sol
tarafta venlrale doğru seyredip, daha sonra sağ
yüzde de devam ederek rumeni biri nispeten küçük
(saccus cranioventralis), diğeri daha büyük (saccus
caudodorsalis) iki keseye ayırdığı saptandı.
Saccus cranioventralis'in iki farkh bölümden
oluştu{ıu; Bunlardan glandular keselerin yeraldığı ve
daha hacimli olan cranial böıümün (Şekik ıla) dıştan
bakıldı{ıında, glandular keselerin varhğı nedeniyle,
hauslrum'lara sahip equide cecum'una benzediği ve
iki yanda birer recessus şekillendirdiği tesbit edildi.
Ikincisi ise reticulum ve omasum'un altında, glan
dular keselerin gerisinde, saccus caudodorsalis'in
önünde yeralan ve glandular kese içermeyen caudal
bölüm olup, duvannın glandular keselerin yer aldığı
cranlal bölüme oranla daha kahn olduğu ve dorsal
yüzünde, omasum'un yerleşmesine özgü bir iz (imp
ressio omasi) taşıdığı belirlendi. Ayrıca lmpressio
omasi'nin gerisinde, reticulum'un tam altına rası
layan bölümde hindistan cevizi büyüklüğünde ampul
tarzında bir genişleme saptandı.
Saccus caudodorsalis, rumen'in geriye kalan
daha hacimli kısmı olup, biri glandular keselerin yer
aldığı cranioventral bölüm, di�ri glandular. keselerin
dışında kalan iki bölümden oluştuğu görüldü. Sac·
cus caudodorsalis'in glandular keseleri içeren cra
niovenıral bölümünün bu keselerin varlığı nedeniyle
lobuler bir görünüme sahip olduğu (Şekil
1Ib)
ve bu
bölümü oluşturan glandular keselerin, omentum
majus'un yapıştı{ıı bir oluk vasıtasıyla ayrılan, dor
solateral ve ventromedial iki grup halinde yer ai·
dıkları gözlendi. Saccus caudodorsaJis'in glandular
keseler dışında kalan diğer bölümüne ventralden ba·
kıldığında, equide'nin sağ böbreğine benzediği, böb
rek hilus'unu andıran ortasındaki çöküntüde, abo.
masum ve saccus eaudodorsalis'in glandular ke·
selerinin yeraldığı, dorsalden bakıldı{ıında ise pe
ritondan yoksun bir bölgenin bulunduğu görüldü
(Şekil ı/c). Bu retroperitoneal bölgenin, rumen'in sol
tarafta diaphragma ve sublumbal bölgeye yapışan
kısmı olduğu anlaşıldı. Bu bölgenin crantal kesiminde
esophagus (Şekil 1/d), saccus caudodorsafis'in ea·
udolateral yüzü üzerinde arteria ve vena ru
minalis'lerin (Şekil 1/e) yer aldığı sığ bir oluk, bu olu
ğun caudalinde ise ligamentum gastrolienale
aracılığıyla rumen'e tutunan lien bulunmaktaydı
(Şekil1n).
Rumen'in iç yüzü incelendiQinde glandular ke
selerin yeraldığı bölgeler ile bu keselerden yoksun
olan bölgelerin birbirinden tamamen tar1<1ı yapıda ol
duklan, buna karşılık her ikisinde de mukoza ta
bakasının papillae ruminis içermedi!:)! ve pila'ların bu
lunduğu bölgeler hariç mukoza tabakasının, altındaki
kas dokusuna gevşek bir bağdoku aracılığıyla bağıl
oldukları gözlendi.Rumeni cranioventral ve ca
udodorsal iki keseye ayıran oluQun, rumen'in iç yü
züne rastıayan karşılığında çok güçlü bir kassel
sütun (pila ruminis) saptandı (Şekil 2/a). Bu pila'dan
dik açıyla ve aralıklarla ayrılan 9-11
adet ikincil pila
ve bunlara ait pliea'lar, saccus cranioventralis'ıeki
glandular keselerin sınır1arınl oluşturmaktaydı. Bu
ikincil pila'ları transversal olarak birbirine bağlayan az
sayıdaki daha ince pila'lar ile, nispeten sayılan daha
fazla olan plica'lar her bir kesevi transversal olarak
küçük ceplere ayırmakta, bu cepler de yine plica'lar
vasıtasıyla daha küçük gözlere ayrılmaktaydı. Git·
tikçe daha alt bölümlere ayrılan bu ünitelerin ye
raldığı bölge, saccus cranioventraJis'in glandular ke
seleri olarak tanımlandı (ŞekiI2lb).
Rumen'in iki kesesinin sınırını veren sözkonusu
pila'dan (pila ruminis), nispeten daha
azkalınlılda iki
sütunun aynıdığı (Şekil 2/c), bu sütunların caudal
yönde her iki yana doğru kıvnllp, saccus cra
nioventralis'in glandular keselerden yoksun olan böl·
gesinde bulunan ampulla'yı sınırlandırdı!:!ı belirlendi.
Saccus caudodorsalis'in iç yüzünü döşeyen mu
koza tabakası gevşek bir bağdoku aracıll{ııyla kas ta
bakasına ba{ılı olup, midenin genişleyip küçülmesine
olanak saQlayaeak kınşıklıklann oIuştuQu, buruşuk bir
görünüme sahipti (Şekil 2/d). Bu kesenin cra
niodorsal kesiminde yer alan ostium cardiacum
EROf::N,
OCAL, GÜZEL. KARA, �(n'
rumen'in esophagus ile, cranlalde ise sphincıer oluş
turmayan ve oldukça genış sayılabilecek bir delik
olan ostium ruminoreticulare de rumen'in reticulum
ile ilişkisini saQlamaktaydı. Ostium cardiacum'dan
başlayan ve saOda belirgin bir dudak ile, solda
daha az belirgin dlQer bir dudak tarafından oluş
turulan, açıklıQı ventrale dönük bir oluk (sulcus vent
neuli) görüldü. Bu oluk öne doQru uzanarak, dar
salde ostium ruminoretleulare ve reticulum'un
curvalura minor'u boyunca devam edip, ostium re
ticuloomasicum'un sphincter'lni oluşturarak son
lanmaktaydı. Saccus caudodorsalis'teki glandular
keseler saceus cranioventralis'tekilere benzemekle
binikte, keselerin sadece plica'lar araelllQıyla şe
killenmesi, nispeten daha haciml! ancak daha
azsa
yıda omalarıyla onlardan ayrılmaktaydı (ŞekiI2le).
Reticulum; Önde corpus omasi, arkada esop
hagus'un son kesimi, saOda saccus caudodorsalis'In
glandular keseleri, solda omasum'un başlangıç
kısmı
vealtta saccus eranioventratis'jn ampulla'sı ile
komşu olan
vemedian hanın saQında yeralan torba
şeklinde bir organ görünOmündaydi (Şe�1 l/g).
i�
kenan (curvatura major, curvatura minor) ve iki yüzü
(facies medıalis, lacies lateralis) vardı. Curvatura
ma;or convex olan ventral kenar olup, omasum'un
eurvatura minor'una uygunluk göstermekteydi. Bu
raya omentum majus'un yapışllQı görüldü (Şekil
1/h).
Curvatura minar concav olan dorsal kenardı. Rumen
ile temas eden yüzü facies medialis, hepar'a bakan
yüzü ise facies lateralis olarak isimlendiriidi.
RetLeulum'un iç yapısı tıpkı rumen'deki glandular
keselere benzemekteydl. Pilalar ve plica'lar ara
elllQıyıa bölümlere ayrıımıştı (Şekil
3).
Bu keseler
daha küçük, daha düzenli, daha fazla sayıda ol
malan ve mukozası üzerinde serpilmiş olarak gö
rülen, topluiQne baŞı büyükl�Dnd9, beyaz renkli
papillaların bulunmasıyla rumendeki glandular ke
selerden ayrılmaktaydı. Retieulum ostium ru
minoreticulare aracllıQı ile rumen, ostium re
Hculoomasicum araclhQı ile de omasum'la ilişkideydi.
Ostium ruminoreticulare geniş ve sphincter'siı, os
lium reliculoomasicum ise kuwetli bir sphincter'e sa
hipti. Bu iki delik arasında, eurvatura minor'un iç kıs
mında sulcus ventricuH uzanmaktaydı. Bir olguda
reUculum'da alyans şeklinde ve boyutunda madeni
bir halkanın, üzerinde bulunan enine bir kesit
ara-100
eılı{ııyla plica'1ara ıakılmış olarak bulundu{ıu tesbit
edildi.
Omasum, dolgun
veuzun bir kahn barsak gO
rünümündeydi. Büyük kısmı reticulum'un önünde
veeranioventral kese üzerinde yer1eşm� olarak gö
rüldü. Daha sonra caudclateral yönde kıvnlarak sa�
tarafa geçti{ıi gözlendi. Ostium reticuloomasieum'dan
itibaren Iri timon büyüldüQünde bir genişleme ve ar
dından
hafıf
bir boQumlanma yaptı{ıı saptandı. Bo
{ıumlanmaya kadar olan bölüm, omasum'un baş
langıç kısmı olarak tanımlandı. Daha sonra corpus
omasi'yi oluşturan büyük bir genişleme yaptı{ıı be
lirlendi (Şekil
M).
Rumen'in eraniovenlral kesesi üze
rindeki impressio omasi'de yeralan corpus omasi, re
tieulum'un curvatura major'u boyunca caudolateral
yönde kıvrılıp, reticulum Ile saccus caudodorsalis'teki
glandular keselerin sınırında hafif bir daralma ve bir
de abomasum'a bineşmesinden hemen önce bir da
ralma yaparak sonlandlQı tesbit edildi. Caudale
dönük ve reticulum'un curvatura major'u boyunca
kıvrılan içbükey kenarına (cuıvatura minar) omentum
majus
yapışmaktaydı.
Bu
kenarda
amentum
rnajus'un yapıştlQı şeride paratel olarak seyreden
ikinci bir
şerit
daha vardı. Cranlat'de bulunan dış
bükey kenan ise curvatura major'du. Curvatura
minor'un uzunluQu ortalama
73
em, eurvatura
major'un uzunlu{ıu
95
em kadardı. Omasum'un baş
langıç kısmının çevresı 12 em, abomasum'a bir1eşme
yerinde
21
em ve en geniş oldu{ıu kesimin çevresi
ise 40 em kadardı.
Omasum'un
iç
yapısı Incelendl{ıinde, başlangıç
bölümünün mukozasının ostium reticuloomasicum'
dan itibaren ginikçe sllikleşen glanduler keseleri an
dırdı{ıt görüldü. Bir takım adacıklara bölünmüş gibi gö
rünen bu yapı, reticulum ile
omasum mukoıası ara
sında bir geçit bölgesi izlenimini verdi. Daha sonra
gelen ve omasum'un esasını oluşturan
corpus
omasi'�
içinin, uzunlamasına seyreden, sayılan
50-60
arasında de{»işen ve slQır1ann abomasum'undaki
plica spiralis'leri andıran plicaıar1a bezenmiş oldu{ıu
görüldü (Şekil 4/a). Bu plica'lardan bazılan omasum'u
baştan başa. katederken, bazııan yanda kalıp başka
bir plica ile devam etmakteydl. Omasum'u reticulum
ile ilişikte bulunduran delik ostium reticuk>omasicum,
abomasum ile ilişki6ini sa{ı1ayan sphincter'siı delik de
ostium omasoabomasicum olarak tanımlandı.
Dne l\lidni Ourinde
Makroanatomik",Şekıll. Mıdenin dorsal'den görünümü.
a) Rumen'in saccus cranıoventralis1nın glandular keseleri
bL Rumen'in saccus caudodorsalis1nin glandular keseleri
c) Retroperitoneal bölge
d) Esophagus
e) A.
V.ruminalis
Şekil
2,Rumen'in içten görünümü,
aL Pila rumınıs bL Saccus cranıovenıralıs'ının glandular keselen
cl Cranioventral kesesindeki ampuIlanın sınınnı veren sOlunlar
dl Saccus caudodorsalis'in gWldular keseler içermeyen bölümü
eL Saccus caudodorsalis'inln glandular keseleri
f) Lien
g) Reticulum
h) Omentum majus
iL Omasum
jl Abomasum
ERDEN. OCAL. GÜZEL. KARA. OCDT
Şekil
3.Reticulum'un içten görünümü.
Şek�
4.Omasum ve abomasum'un içten görünOmü.
aL Omasum
bL
Fundusabomasi
cL Pars pyIorica
dl
ToruspyIoricus
102I)en� Midesi Üzerinde Makroanatomik ...
Abomasum, median hattın sağında yer al· maktaydı. Solda rumen, sağda hepar, dorsal'de ve caudal'de intestinum ve pankreas ile komşuydu (Şekil 11i). Omasum'dan sonra gelen abomasum'un, dıştan sınırı belirgin olmadı{ıından, omasum'un de· vamı görünümündeydi. Başlangıcından itibaren ca· udale do{ıru gittikçe genişleyip, pylorus ve fundus sı· nırında hafif bir boğumlanma yaptı{ıı, dorso-cranial yönde bir flexura oluşturarak kendi üzerinde bu defa cranial yönde uzandığı ve ardındem daralarak du odenum'la birleşti{ıi saptandı. Duvarı oldukça kalındı. Cuıvatura major ve cuıvatura minor olmak üzere iki kenan vardı. Cuıvatura major omasum'un aynı isimli kenarının devamı olup, uzunlu{ıu ortalama 45 cm ka· dardı ve buraya omentum majus yapışmaktaydı. Cuıvalura minor omasum'un aynı isimli kenarının de· vamı olup, abomasum'un yaptığı flexura nedeniyle bir kısmı ventral'de, diğer bir kısmı dorsal'de olan ve 20·25 cm uzunluğunda bir plica aracılığıyla birbirine bağlı iki kenar halindeydi.
Abomasum'un iç yapısı incelendiğinde farklı renk ve yapıda iki bölge (fundus abomasi ve pars pylorica) görüldü. Fundus abomasi daha koyu renkli olup, abomasum'un uzun eksenine paralel seyreden ve beyindeki gyrus'lan andıran düzenli sütunlarla kaplıydı (Şekil 41b). Bu sütunlar arasında zaman zaman transversal bağlantılar da vardı. Bundan sonra gelen pars pylorica ise daha açık renkli, daha alçak ve düzensiz bir takım sütunlar içermekteydi (Şekil 4/C). Bu bölgede, cuıvalura minor üzerinde abamaso-duodenal birleşme yerinde tarus pyloricus adında yüksekliği 3 cm, çevresi 2,5 cm kadar olan bir çıkınıı saptandı içermekteydi (Şekil 4/d). Du odenum ile ilişkisini sağlayan oSlium, torus pyloricus ve kuwetli bir sphincter aracıll{ııyla kapatılmıştı. Aba masum'un omasum ile ilişkisini ise ostium oma soabomasicum sa{ılamaktaydı.
Tartışma ve Sonuç
Ruminant mideleri, provenlriculus olarak la· nımlanan ilk üç kompartmanı (rumen, reticulum, omasum) kutan mukoza ile, dördüncü kompartman olan abamasum ise glandulat mukoza ile kaplı, dört kompartmanh bileşik mideler olarak
tanımlanmakta-103
dır (Delimann and Brown, 1979; Dursun, 1994; Getly, 1975; Muloh ve Wakuri, 1989; Nickel ve ark. 1981). Bir ruminant olan devenin de midesi dört kampartmanh bileşik mide olarak kabul edilmekle bir likte, şekil ve yapı bakımından oldukça farklıdır (Eren çin, 1949; Hegazi, 1950; Shahrasbi ve Radmehr, 1974; Smuls ve Benzuidenhout,·1987). Sözü edilen farklılıklardan makroanatomik düzeyde olanlar bu ça lışmada da tesbit edilmiştir.
Ruminantlarda rumen'in dört köfkeseye ayrıldı {ıı ve mukozasının papillae ruminis içerdiği bi linmektedir (Bhattacharya, 1980; Dursun, 1994; Gely, 1975; Nickel ve ark., 1981; Otlu ve ark., 1990; Taluja ve Saigal, 1987). Sunulan çalışmada ise, de
vede rumenin diğer ruminantlardaki gibi dört keseye aynlmadığı görülmüş ve iki bölüm halinde in celenmesinin daha uygun olacağı kanaatine va rılmıştır. Başka bir özelliği de, diğer ruminantlarda yanlardan basık olan rumen'in, devede dorsoventral basık olmasıdır. Bu durum, devenin vücut yapısının farklılığına ve diz çöküp, yatma hareketine de uygun görülmektedir. Iç yapısı incelendiğinde: biri kay naklarda glandular keseler (Purohit ve Rathor, 1962; Smuts ve Bezuidenhout, 1987) ya da su keseleri (Hegazi, 1950; Shahrasbi ve Radmehr, 1974) olarak tanımlanan ünitelerin yeraldı{ıı, di{ıeri ise bunlardan yoksun olan, birbirinden oldukça farklı iki bölge tesbit edilmiştir. Ancak, her iki bölgede de papillae ruminis bulunmamaktadır. Rumen'in iç yüzünü döşeyen mu koza tabakasının, gevşek bir bağdoku aracılığıyla al lındaki kas tabakasına barJlı ve midenin genişleyip küçülmesine olanak sa{ılayacak buruşuk bir gö rünüme sahip oldu{ıu saptanmıştır. Bu durum, de venin yaşayış tarzı ve beslenme biçimiyle paralellik göstermektedir.
Deve rumen'ini diğer ruminantlarınkinden ayıran en önemli özellik, saccus cranioventralis'in cra nial'inde ve saccus caudodorsalis'in cra nioventral'inde yeralan keselerdir. Georg (1903), kendisinden önceki araştırmacılann verilerini de gö zeterek verdiği bilgilerde. bu keselerin su depo et tiğini ve sindirim için gerekti bir salgı yaptığını ileri sürmüştÜr. Ayrıca di{ıer ruminanılarda rumen'in bu zağının sütlen kesilmesini takiben önemli bir gelişim kaydetmesine � karşılık, yeni do{ıan bir devede rumen'in gelişmiş olduğunu hatta bunu fötus'la da
ERDEN,
ÖCAL.
GÜZEL. KARA,MüT
gözlemlediklerini bildirmiştir. Bunu izleyen morfolojik çalışmalar (Erençin, 1949; Hegazi, 1950; Purohil ve Rathor, 1962; Shahrasbi ve Radmehr, 1974; Singh ve ark., 1993a; Singh ve ark., 1993b; Smuts ve Ben zuidenhoul, 1987) yeni bulguların elde edilmesini sağladıysa da, fizyolojik fonksiyonların. tanımlamada henüz yeterli düzeye ulaşılamadığı görülmektedir.
Saeeus eraniovenıralis'In glandular kese içer meyen eaudal bölOmünde, impressio omasi'nin ge risinde ve reıieulum'un ventralinde rumen'in hin distan eevLzi büyüklüğünde, ampul tarzında bir genişleme yaptığı da saptanmıştır. Bu bulgu, Eren çin'in (1949) verilerine uymaktadır.
Reticulum ruminantlarda rumen'in bir di veniculum'u görünümünde olup, erista retLeulL'leree şekillendirilen cellula retieuli'leri içermektedir (Bhat taeharya, 1980; Dursun, 1994; Getty, 1975; Nickel ve ark., 1981; Taluja ve Saigal, 1987). Devede ise reticulum'un diğer ruminantlarınkinden oldukça farklı olduğu ve tıpkı rumendeki glandular keselere ben zediği, ancak keselerin daha küçük, daha düzenli, daha fazla sayıda olması ve mukozası üzerinde ser pilmiş gibi görünen topluiğne başı büyüklüğünde pa pillalar içermesiyle onlardan ayrıldığı gözlenmiştir. Rumen ve retieulum arasındaki benzerlik ilişkisi No mina Anatomiea Veterinaria (1994)'da da yeraldığı üzere, her ikisinin birlikte ruminoretleulum olarak ta nımlanabileceğl görüşünü desteklemektedir.
Bir devenin retieulum'unda da alyans şeklinde
bir yabancı eisim tesbit edilmiştir. Bu tesbit, Si'
ğır1ardaki yabancı cisim olgularını hatıra ge tirmektedir.
Omasum, diğer ruminantlarda içi laminae omasi denilen yüksek yaprakçıklarla kaplı, yl!"arlak şekilli bir organ iken (Bhattacr:arya, 1980; Getty, 1975; Kano ve ark., 1988; McSweeney, 1988; Nic kel ve ark., 1981; Yamamoto ve ark., 1991), de vede uzunca bir kahn barsak görünümündedir. Omasum'un başlangıç kısmının mukozası ostium re
tieuloomasieum'dan itibaren gittikçe silikleşen glan dular keseler görünümünde olup, (etieulum ile oma· sum arasında bir geçit bölgesi izlenimini vermektedir. Omasum'un diğer kısımlarının sığırların abomasum'undaki plica splraUs'ler gibi uzun lamasına seyreden ve sayıları 50-60 arasında de·
104
ğişen plica'larla döşeli olduğu saptanmıştır.
Abomasum, ruminantlarda midenin son bölümü olup, basit mide karşılığı olarak kabul edilmektedir (Asa ri ve ark., 1985; Dursun, 1994; Getty, 1975; Nie· kel ve ark., 1981). Devede de abomasum'un, mi· denin son kısmı olmakla birlikte, dıştan omasum'un devamı gibi görülmesi, fundus omasi ve pars pylo rica'nın plica spiralis'lerin yerine iki farklı yapıda sü· tunlar içermesi ve abomasoduodenal birleşme ye· rinde torus pylorieus'un bulunmasıyla diğer ruminant midelerinden önemli ôlçUde ayrıldığı gözlenmiştir.
Sonuç olarak: sunulan çalışmada deve mi· desinin makroanaıomik yapısı incelenmiş ve elde edilen bulgular literatürlerde deve ve diğer ru· minanllar için bildirilen verilerle karşılaştırılmıştır. in celeme sonucunda elde edilen bulguların, kay· naklarda (Erençin, 1949; Hegazi, 1950: Purohit ve Rathor, 1962; Shahrasbi ve Radmehr, 1974: Smuts ve Bezuidenhout, 1987) deve için bildirilen verilerle büyük oranda uyum içinde olduğu ancak, dL{ıer ru· minanı midelerinden önemli ölçüde ayrıldığı gö· rülmüştür. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda, deve midesi ile beslenme biçimi arasında bir ilişki ku· rulabilirse de, bunların kesin olarak doğ· rulanmalarının ancak bu çalışmada elde edilen bul guların histolojik ve fizyolojik çalışmalar1a desteldenmeleriyle mümkün olabilece{ıi kanaatine varılmıştır.
Kaynaklar
Asari, M., Oshige, H., Wakui,
S.,Fukaya, K. and Kano, Y.
(1985). HIstological Devolopment of Bovine Abomasum.
Anaı. Anı., 159. 1·11.
Bhattacharya, A.N. (1980). Research on Goat Nutrition
and Managemenı in Mediterraen Middle Easl and Ad
jacent Arab Counlries. J. Dairy
Sci.,63, 1681·1700.
Delimann, H.D., Brown,E.M. (1979). 'Textbook of Ve·
terinary Hisıology'. Lea and Febiger Com., Philadelphia.
Dulkadii'.H. (1995). Develer. ı
çe
lKültürü. 39, 15·20.
Dursun, N.(1994). 'Veteriner Anatomi
II'.Medisan Ya·
ymeYi, AnkaraErerlÇin, Z. (1949). Develerda ön midelerin 'Pfoventriculus'
histolojik incelemele
rle
kompartmanıanna ıaksimi ve
bu kı·Deve Midesi Üzerinde Makroanatomik",
sımların morfolojik olarak incelenmesi. A.U. Basımevi, Arı
kara.
Georg, H. (1903). Aecherehes anatomiques sur les ca
melides. Archives du museum d'hisloire nalurelle de
lyon.
Getty, R. (1975). 'Sisson and Grossman's the Arıatomy of
the Domestic Animals'. Fıfth Ed., W.B. Saunders Com
pany, Philadelphia.
Hegazi. A.H. (1950). The Stomaeh ol the Camel. The Bri
tish Veterinary Journal, 209·213.
Inlernalional Commiıe on Veıerinary Gross Anatomical
Nomenclalure (1994). 'Nomina Analomica Veterinaria'.
Fourth Ed., Zürih and Ithaca, New York.
Kano, Y., Kawaguchi, N., Asan, M. and Wakui, S. (1988).
Morphonogenesis ol Longitudinal Folds Situaled on Ihe
Floor oltha Aeticutar Groove. Jpn. J. Vel. Sei., 50, 3,
821-824.
McSweneey, C.S. (1988). A Comparative Sludy of the
Anatomy ol Ihe Omasum in Domesticaıed Auminanls.
Auslralian Veterinary Joumal, 65, 205-207.
Muloh, K. and Wakuri, H. (1989). Early Organogenesis of
Ihe Caprine Stomaeh, Jpn.
J.Vel. Sei., 51, 3, 474·484.
Nickel,
A.,Schummer, A., Seilerle, E. (1981). 'The Ana
lomy of the Domesıie Animals'. Verlag Paul Parey. Berlin.
Otlu, A., Ozan, E.I., Küçük, G. (1990). Sığır FOlusları Üze·
rinde Histolojik Araştırmatar. iV. Prenatal Gelişme Aşa.
malannda Sığır Ön Midelerinin Işık Mikroskobik Yapısı.
Doğa Tr. J. of Vel. and Arıim. Sei., 141, 35-46.
Purchil, M.S., Aathor, S.S. (1962). Sıomach of the Camel
in Comparison lo thal ol Ihe Ox, Indian Vel. J. , 39, 11,
605-609.
Shahrasbi,
H.and Aadınehr, B. (1974). Studies on Ihe
Anatomyand Histology ol Aumen Water Saes in Camel
(Camelus dromedarius) in Iran, J. Vel. Fae., Tehran, Iran.,
30,