• Sonuç bulunamadı

Total Kalça Artroplastili Hastalarda Yapay Eklemi Unutabilme Becerisinin Kinezyofobi ve Fonksiyonel Performansla İlişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Total Kalça Artroplastili Hastalarda Yapay Eklemi Unutabilme Becerisinin Kinezyofobi ve Fonksiyonel Performansla İlişkisi"

Copied!
115
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TOTAL KALÇA ARTROPLASTİLİ HASTALARDA YAPAY EKLEMİ UNUTABİLME BECERİSİNİN KİNEZYOFOBİ VE FONKSİYONEL

PERFORMANSLA İLİŞKİSİ

Fzt. Aykut ÖZÇADIRCI

Ortopedik Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Programı YÜKSEK LİSANS TEZİ

ANKARA 2019

(2)
(3)

T.C.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TOTAL KALÇA ARTROPLASTİLİ HASTALARDA YAPAY EKLEMİ UNUTABİLME BECERİSİNİN KİNEZYOFOBİ VE FONKSİYONEL

PERFORMANSLA İLİŞKİSİ

Fzt. Aykut ÖZÇADIRCI

Ortopedik Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Programı YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ DANIŞMANI Doç. Dr. Gürsoy COŞKUN

ANKARA 2019

(4)
(5)
(6)
(7)

TEŞEKKÜR

Tez çalışmam sırasında kıymetli bilgi, birikim ve tecrübeleri ile bana yol gösterici ve destek olan değerli danışman hocam Sayın Doç. Dr. Gürsoy COŞKUN’a, Tezime yaptıkları eleştiri ve önerilerle sağladıkları katkılardan dolayı Sayın Prof. Dr. Filiz CAN, Sayın Prof. Dr. Seyit ÇITAKER ve Sayın Prof. Dr. Zafer ERDEN’e ve yüksek lisans eğitimim sürecince ders aldığım tüm değerli hocalarıma,

Tez çalışmam boyunca tezimin sürdürülmesine imkan veren ve gerek akademik hayatıma gerekse kişisel gelişimime katkı sağlayan ve mesleğime farklı bir pencereden bakmamı sağlayan değerli hocam Sayın Prof. Dr. Edibe Ünal’a,

Tez konumun oluşturulma aşamasında bilgi ve tecrübeleri ile bana içtenlikle destek olan değerli hocam Sayın Doç. Dr. Gizem İrem KINIKLI’ya,

Tez hastalarımın sağlanması konusunda yardımlarını hiç esirgemeyen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Ömür ÇAĞLAR’a,

Tez çalışmam boyunca çalışmamın sürdürülmesinde katkıları olan ve bilgi birikimlerimden faydalandığım değerli çalışma arkadaşlarım Arş. Gör. Gamze ARIN, Arş. Gör. Nur KARACA, Arş. Gör. Birgül KUMBAROĞLU, Arş. Gör. Aybüke SEVEN ve Arş. Gör. Yasemin ÖZEL ASLIYÜCE’ye,

Lisans ve yüksek lisans eğitimimin her aşamasında birlikte olduğumuz, bu süreçte yardımlarını hiç esirgemeyen değerli arkadaşlarım ve meslektaşlarım Uzm. Fzt. Ferhat ÖZTÜRK, Fzt. Gökhan KARAKAŞ ve Fzt. Sinan EMRE’ye,

Çalışmamızın istatistiklerinin yapılması ve yorumlanmasında emek ve katkılarını esirgemeyen Hacettepe Üniversitesi Biyoistatistik Anabilim Dalı öğretim üyesi Sayın Dr. Ögr. Üy. Sevilay KARAHAN ’a,

Hayatım boyunca sevgi ve şefkatle yanımdan hiç ayrılmayan, tezimi yapıyor olmamdaki en büyük paya sahip, en büyük destekçilerim canım aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(8)

ÖZET

Özçadırcı A., Total Kalça Artroplastili Hastalarda Yapay Eklemi Unutabilme Becerisinin Kinezyofobi ve Fonksiyonel Performansla İlişkisi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortopedik Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Programı, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Bu çalışmanın amacı, total kalça artroplastili (TKA) hastalarda yapay eklemi unutabilme becerisinin kinezyofobi ve fonksiyonel performansla ilişkisinin incelenmesidir. Çalışmaya 40-65 yaşları arasında cerrahinin üzerinden 1-3 yıl süre geçmiş 57 gönüllü TKA’lı birey dahil edildi. Bireylerin ağrıları Vizüel Analog Skalası ile değerlendirildi. Kalça normal eklem hareketi (NEH) gonyometre ile değerlendirilirken; kas kuvveti ise el dinamometresiyle değerlendirildi. Alt ekstremite uzunluk ölçümü için mezura kullanıldı. Yapay eklemi unutabilme becerisinin değerlendirilmesi için Unutulan Eklem Skoru (UES-12), fonksiyonel performansın değerlendirilmesi için 6-Dakika Yürüme Testi (6 DYT), hareket etme korkusunun değerlendirilmesi için Tampa Kinezyofobi Ölçeği (TKÖ) kullanıldı. Son olarak fonksiyonel durumun hasta perspektifinden değerlendirilmesi için Oxford Kalça Skoru (OKS) kullanıldı. Çalışmanın sonucunda UES-12 ile TKÖ arasında negatif yönde orta kuvvette (r=-0,571; p<0,001), UES-12 ile 6 DYT mesafeleri arasında pozitif yönde orta kuvvette ilişki bulundu (r=0,408; p<0,001). Aynı zamanda UES-12 ile OKS arasında ise negatif yönde iyi derecede korelasyon vardı (r=-0,613; p<0,001). Ayrıca bireylerin sağlam ve protezli taraf kalça abduksiyon kas kuvveti ve diz ekstansiyon kas kuvveti arasında sağlam taraf lehine bir fark bulundu (p<0,05). Protezli ve sağlam taraf kalça NEH açıklıklarında ise adduksiyon hariç diğer hareket açıklıklarında sağlam taraf lehine anlamlı bir fark bulundu (p<0,05). Sonuç olarak TKA’lı bireylerin yapay eklemi unutabilme becerisinin kinezyofobi ve fonksiyonel performansla ilişkili olduğu bulundu. Bu sonuçlara göre; TKA'lı bireylerin cerrahi sonrası hareket etme korkularını azaltmayı, fonksiyonel performansını ve normal eklem hareket açıklıklıklarını artırmayı hedefleyen fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları yapılırken kişinin yapay eklem farkındalığının da göz önünde bulundurulmasının gerekliliği ve rehabilitasyon programına yapay eklem farkındalığını azaltmaya yönelik uygulamalar eklenmesi görüşüne varıldı.

Anahtar Kelimeler: Artroplasti, Kalça, Kinezyofobi, Farkındalık, Fonksiyonel Performans.

(9)

ABSTRACT

Özçadırcı A., The relationship between kinesiophobia and functional performance with the ability to forgetting the artificial joint in patients with total hip arthroplasty, Hacettepe University, Graduate School of Health Sciences Institute, Master of Science Thesis in Orthopedic Physiotherapy and Rehabilitation Program, Ankara, 2019. The aim of this study was to investigate the relationship between kinesophobia and functional performance with the ability to forgetting the artificial joint in patients with total hip arthroplasty (THA). Fifty-seven volunteer patients aged between 40-65 years who underwent THA surgery in the last 1-3 years were included in this study. The pain of individuals was evaluated with Visual Analogue Scale . While the range of motion (ROM) the hip joint is evaluated with goniometer; muscle strength was assessed by hand dynamometer. The tape measure was used for lower extremity length measurement. The Forgotten Joint Score (FJS-12) for evaluating the ability to forgetting the artificial joint, the 6-Minute Walk Test (6 MWT) for the evaluation of functional performance, and the Tampa Kinesiophobia Scale (TSK) for evaluating kinesiophobia was used. Finally, the Oxford Hip Score (OHS) was used to evaluate the functional status from the patient perspective. As a result of the study, there was a moderate negative correlation between UES-12 and TSK (r = -0.571; p <0.001); and moderate positive correlation between UES-12 and 6 MWT distances (r = 0.408; p <0.001). There was a moderate negative correlation between UES-12 and OHS (r = -0.613; p <0.001). There was also difference between the healthy and prosthesis side hip abduction muscle strength and knee extension muscle strength in favor of the healthy side (p<0.05). There was difference between the prosthesis and the healthy side hip ROM in favor of the healthy side in all ROM except adduction (p<0.05). As a result, the ability to forgetting the artificial joint in patients with THA was found to be related to kinesiophobia and functional performance. As a result of this study; It has been shown that awareness of artificial joint should be taken into consideration when performing physiotherapy and rehabilitation practices aiming at decreasing fear of movement, increasing functional performance and normal joint mobility. It was concluded that practices aimed at reducing the awareness of artificial joint should be added to the rehabilitation program. Keywords: Arthroplasty, Hip, Kinesiophobia, Awareness, Functional Capacity.

(10)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ONAY SAYFASI iii

YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI iv

ETİK BEYAN v

TEŞEKKÜR vi

ÖZET vii

ABSTRACT viii

İÇİNDEKİLER ix

SİMGELER ve KISALTMALAR xii

ŞEKİLLER xiv

TABLOLAR xv

1. GİRİŞ 1

2. GENEL BİLGİLER 4

2.1 Kalça Eklemi Anatomisi 4

2.2. Kalça Eklemi Biyomekaniği 5

2.3. Kalça Osteoartriti 6

2.3.1. Prevalansı 7

2.3.2. Etyolojisi ve Risk Faktörleri 7

2.3.3. Semptomlar 9

2.4. Total Kalça Artroplastisi 9

2.4.1. Tarihçesi 10

2.4.2. İnsidansı 10

2.4.3. TKA Bileşenleri 11

2.4.4. TKA Endikasyon ve Kontrendikasyonları 13

2.4.5.TKA Komplikasyonları 14

2.5. TKA’da Yapay Eklemi Unutabilme Becerisi 16

2.6. TKA’da Kinezyofobi 17

2.7. TKA’da Fonksiyonel Performans 19

3. BİREYLER ve YÖNTEM 22

(11)

3.2. Yöntem 23 3.2.1. Fiziksel ve Sosyodemografik Değerlendirme 23

3.2.2. Ağrı Değerlendirmesi 23

3.2.3. Kalça Eklemi Hareket Açıklığının Değerlendirilmesi 24 3.2.4. Kalça - Diz Çevresi Kas Kuvveti Değerlendirilmesi 26 3.2.5. Alt Ekstremite Uzunluk Değerlendirilmesi 30 3.2.6. Yapay Eklemi Unutabilme Becerisinin Değerlendirilmesi 31

3.2.7. Kinezyofobinin Değerlendirilmesi 31

3.2.8. Fonksiyonel Performansın Değerlendirilmesi 32 3.2.9. Fonksiyonel Durumun Değerlendirilmesi 33

3.3. İstatiksel Analiz 33

4. BULGULAR 34

4.1. Tanımlayıcı Bulgular 35

4.2. Ağrı Bulguları 37

4.3. Kalça Eklemi Normal Eklem Hareket Açıklığı (NEH) Bulguları 38 4.4. Kalça ve Diz Çevresi Kas Kuvveti Bulguları 41 4.5. Alt Ekstremite Uzunluk Ölçümü Değerlendirmesine Ait Bulgular 42 4.6. Yapay Eklemi Unutabilme Becerisinin Değerlendirilmesine Ait Bulgular 43 4.7. Kinezyofobinin Değerlendirilmesine Ait Bulgular 44

4.8. Fonksiyonel Performansa Ait Bulgular 44

4.9. Fonksiyonel Duruma Ait Bulgular 45

5. TARTIŞMA 47

5.1. Fiziksel ve Sosyodemografik Özellikler 47

5.2. Ağrı 48

5.3. Kalça Eklemi Hareket Açıklığı 49

5.4. Kalça-Diz Çevresi Kas Kuvveti 50

5.5. Alt Ekstremite Uzunluk Ölçümü 52

5.6. Yapay Eklemi Unutabilme Becerisi 53

5.7. Kinezyofobi 56

5.8. Fonksiyonel Performans 58

5.9. Fonksiyonel Durum 61

(12)

6. SONUÇ ve ÖNERİLER 64

7. KAYNAKLAR 67

8. EKLER

EK-1: Etik Kurul Onay Belgesi

EK-2: Tezden Üretilmiş Sözel-Poster Sunumlar EK-3: Aydınlatılmış Onam Formu

EK-4: Değerlendirme Formu EK-5: UES-12 Ölçeği

EK-6: Tampa Kinezyofobi Ölçeği EK-7: Oxford Kalça Skoru

EK-8: Orijinallik Ekran Çıktısı EK-9: Dijital Makbuz

(13)

SİMGELER ve KISALTMALAR

% : Yüzde

< : Küçüktür > : Büyüktür

° Derece

6 DYT : 6 Dakika Yürüme Testi ABD : Amerika Birleşik Devletleri AEUÖ : Alt Ekstremite Uzunluk Ölçümü cm : Santimetre

DKÇ : Doğuştan Kalça Çıkığı HHD : Hand- held dynamometer HKS : Harris Kalça Skoru HO : Heretotopik Kemikleşme IQR : Çeyrekler Arası Uzaklık

kg : Kilogram

m : Metre

Maks. : Maksimum Min. : Minimum mm : Milimetre

MoM : Metal-Metal Kalça Artroplastisi MoP : Metal-Polimer Kalça Artroplastisi NEH : Normal Eklem Hareketi

OA : Osteoartrit

OKS : Oxford Kalça Skoru p : Yanılma değeri

PFA : Patella Femoral Artroplasti PRO : Patient Reported Outcomes r : Korelasyon Katsayısı

sn : Saniye

SPSS Statistical Package for the Social Sciences SS : Standart Sapma

t : Bağımlı T testi değeri TDA : Total Diz Artroplastisi

(14)

TKA : Total Kalça Artroplastisi TKÖ : Tampa Kinezyofobi Ölçeği UES-12 : Unutulan Eklem Skoru

UKA : Unikompartmental Artroplasti VAS : Vizüel Analog Skalası

VKİ : Vücut Kütle İndeksi

WOMAC : Western Ontario ve McMaster Üniversiteleri Osteoartrit İndeksi X : Ortalama değer

(15)

ŞEKİLLER

Şekil Sayfa

2.1. Kalça eklemi önden ve arkadan görünüşü 4

2.2. Kalça eklemine etki eden yükler 5

2.3. Femoral Komponent 12

2.4. Asetabular Komponent 12

3.1. Kalça fleksiyon hareketinin ölçümü 24

3.2. Kalça abduksiyon ve adduksiyon hareketlerinin ölçümü 25 3.3. Kalça iç ve dış rotasyon hareketlerinin ölçümü 25

3.4. Kalça ekstansiyon hareketinin ölçümü 26

3.5. MicroFet 2 hand-held dynamometer 27

3.6. Diz ekstansiyon kas kuvvetinin ölçümü 28

3.7. Kalça fleksiyon kas kuvvetinin ölçümü 28

3.8. Kalça ekstansiyon kas kuvvetinin ölçümü 29

3.9. Kalça abduksiyon kas kuvvetinin ölçümü 30

3.10. Alt ekstremite uzunluk ölçümü 31

3.11. 6 Dakika Yürüme Testi uygulaması 32

4.1. Birey akış diyagramı 34

4.2. Bireylerin cinsiyet dağılımları 35

4.3. Bireylerin eğitim durumu dağılım grafiği 36

4.4. Bireylerin cerrahi öncesi tanısal dağılım grafiği 36

(16)

TABLOLAR

Tablo Sayfa

4.1. Bireylerin fiziksel özellikleri 35

4.2. TKA’lı bireylerin cerrahinin üzerinden geçen süreleri 37 4.3. Değerlendirme tarihinde TKA’lı bireylerin VAS’a göre ağrı şiddeti 38 4.4. VAS puanı ile OKS ve UES-12 arasındaki ilişki 38 4.5. Bireylerin protezli ve sağlam taraf kalça eklemi fleksiyon ve

ekstansiyon hareketleri 38

4.6. Bireylerin protezli ve sağlam taraf eklem hareket açıklıklarının 39 karşılaştırılması

4.7. Bireylerin protezli ve sağlam taraf kalça eklemi abduksiyon ve

adduksiyon hareketleri 39

4.8. Bireylerin protezli ve sağlam taraf kalça eklemi fleksiyon ve

ekstansiyon hareket açıklıklarının karşılaştırılması 39 4.9. Bireylerin protezli ve sağlam taraf kalça eklemi internal ve

eksternal rotasyon hareketleri 40

4.10. Bireylerin protezli ve sağlam taraf kalça eklemi internal ve eksternal rotasyon hareket açıklıklarının karşılaştırılması 40 4.11. Bireylerin protezli ve sağlam taraf kalça eklemi kas kuvvetleri 41 4.12. Bireylerin protezli ve sağlam taraf kas kuvvetlerinin

karşılaştırılması 41

4.13. Bireylerin protezli ve sağlam taraf diz ekstansiyon kas kuvveti 42 4.14. Bireylerin protezli ve sağlam taraf diz ekstansiyon kas

kuvvetlerinin karşılaştırılması 42

4.15. Alt ekstremite uzunluk ölçümü bulguları 42

4.16. Bireylerin protezli ve sağlam taraf alt ekstremite uzunluğunun

karşılaştırılması 43

4.17. Unutulan Eklem Skoru ölçeği bulguları 43

4.18. UES-12 ölçeği ile 6 DYT, TKÖ ve OKS arasındaki ilişki 43

4.19. Tampa Kinezyofobi Ölçeği bulguları 44

4.20. TKÖ ile 6 DYT ve OKS arasındaki ilişki 44

4.21. 6 DYT mesafeleri bulguları 45

4.22. 6 DYT’nde yürünen-yürünmesi gereken mesafelerin yüzdesi 45

4.23. Oxford Kalça Skoru bulguları 45

(17)

1. GİRİŞ

Kalça eklemi kas-iskelet sisteminde yükü en çok karşılayan ve çok fazla aşınma gösteren eklemlerden biridir. Sagittal, frontal ve horizantal düzlemde hareketi olan bu eklem gövde ile alt ekstremitenin bağlantısını oluşturur (1). Kalça eklemi, hem fazla güç gerektiren durumlarda hem de merdiven inip çıkmak gibi günlük yaşamın olmazsa olmaz aktivitelerini yaparken yüklenmelerle karşı karşıya kalmaktadır (1, 2). Bir ekleme normal yüklenmenin üzerinde yüklenilmesi, eklemlere zarar vermekle birlikte etkilenmemiş eklemlerde artrite neden olabilmektedir. Örneğin, insanlarda aşırı tekrarlı aktiviteler ile yapılan mesleki faaliyetler sonucu aşırı kullanılmış eklemlerde osteoartrit (OA) geliştiğini göstermiştir (3, 4).

Sıklıkla "aşınma ve yıpranma" artriti, yaşla ilişkili artrit veya dejeneratif eklem hastalığı olarak tanımlanan OA, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nde en yaygın görülen ortak bozukluk biçimidir ve 27 milyondan fazla Amerikalı etkilenmiştir (5). Ülkemizde yapılan hastalık yükü çalışmaları incelendiğinde OA’nın 7. sırada olduğu ve toplam hastalık yükünün % 2.9’nu oluşturduğu görülmektedir. Kas iskelet sistemi yakınmaları ile hastaneye başvuran 65 yaş üstü hastaların tanısal dağılımlarının değerlendirildiği bir retrospektif çalışmada dejeneratif hastalıklar en sık rastlanan tanı olarak bulunmuştur (6). Dejeneratif bir bozukluk olan OA herhangi bir eklemi içerebilir ve öncelikle eklem kıkırdağı ve çevresindeki dokuları etkiler (7). Hastaların %70’ten fazlası günlük yaşam aktivitelerini yaparken ağrı hissettiklerini ve hareket kısıtlılıkları yaşadıklarını belirtmişlerdir (8).

Total Kalça Artroplastisi (TKA), son dönemdeki kalça OA’nın en sık görülen tedavisidir. Kalça artroplastisinin başlıca hedefleri, ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu geliştirmektir. Böylece hastanın günlük aktivitelere katılmasını ve aktif bir yaşam biçimine dönmesini sağlar (9). İleri derece OA için TKA cerrahisi yaklaşık 30 yıldır uygulanan rutin bir işlemdir ve hasta memnuniyetinin %80 'in üzerinde olduğu bildirilmiştir (10, 11). TKA cerrahisi düşünülen hastalar cerrahi öncesinde ağrı ve hareket kaybından şikayet etmektedirler. Bu yüzden TKA cerrahisi sonuç ölçümleri daha çok ağrı şikayetinde hafifleme ve hareketliliğin artışıyla ilgilidir. Cerrahi sonrası fonksiyonel durum iyi olmasına rağmen TKA’lı bireylerin günlük yaşam aktivitelerine

(18)

katılımları azdır. Bu durumun sebeplerinden biri, kişinin yapay eklem farkındalığı geliştirip yeni eklemini unutamamasıdır. Bununla birlikte bu hastalarda cerrahinin üzerinden 1 sene geçmesine rağmen fonksiyonel kısıtlılıklarının devam ettiği gösterilmiştir (12). TKA cerrahisi genellikle ağrıda belirgin bir düşüşe ve hastaların fonksiyonel kapasitesinde gelişmeler sağlayan bir cerrahi işlemdir. Ancak ameliyat edilen taraftaki ağrı azalmasına rağmen, hastaların birçok durumda motor becerilerinin normal seviyeye ulaşamadığı belirtilmiştir (13-16). Literatürde yürüme hızının, cerrahiyi takiben 2-4 yıla kadar normal değerlerin altında kaldığını gösteren çalışmalar vardır (17). TKA ve Total Diz Artroplastisi (TDA) için en yaygın neden olan OA, merdiven çıkma ve inmede diğer hastalıklara göre daha zorluk oluşturmaktadır. Bu nedenle total eklem artroplastisi yapılan hastalarda fonksiyonel performans ölçümleri tedavinin sonuç ölçümünde önemli bir rol oynamaktadır (18, 19).

Literatür incelendiğinde son yıllarda, kronik ağrı ile engellilik arasındaki ilişkiyi açıklamak için yeni teoriler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu teorilerin bir örneği korku kaçınma modeli olup, kronik ağrı ve özürlülüğün yönetiminde duygusal, bilişsel ve davranışsal faktörlerin rolünü tanımlamaktadır. Korku kaçınma modeline göre, eğer ağrı zararlı olarak algılanırsa, ağrıya bağlı korku gelişebilir. Ağrı katastrofik olarak algılanacaktır. Korku bazı davranışlardan kaçınılmasına ve özellikle de bireylerde hareket etme korkusu oluşturabilmektedir. Gelişen bu hareket etme korkusu bireylerde, sosyal izolasyona, depresyona ve hatta özürlülüğe neden olabilir (20).

Fiziksel bozukluklar, aktivite kısıtlamaları, ruhsal durumun bozulması ve sosyal katılım kısıtlamaları arasındaki en büyük ilerlemenin, TKA'nın ilk üç ayı içerisinde gerçekleştiği ve bundan sonra sadece küçük gelişmeler olduğu bildirilmiştir (9). TKA’da çoğu fonksiyonel iyileşme, ameliyattan sonraki ilk altı ay içinde görülür (15, 21, 22). Bu sonuçlar ameliyat sonrası yürüyüş fonksiyonunu geliştirmeyi hedefleyen müdahalelerin cerrahi sonrası ilk altı ay boyunca en etkili olabileceğini düşündürse de, postoperatif yürüme fonksiyonu TKA'nın fonksiyonel sonuçlarını değerlendirmek için TKA sonrası en az altı ay değerlendirilmelidir (23).

Literatürde TKA öncesinde ve sonrasında bireyin fonksiyonel kapasitesini karşılaştıran ve değerlendiren çalışmalar mevcuttur (24-26). Ancak literatürde TKA cerrahisi sonrası uzun dönemde kişinin yapay eklemini unutabilme becerisinin

(19)

kinezyofobi ve fonksiyonel performansla ilişkisini inceleyen bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bireylerin hareket etme korkularının ve fonksiyonel performanslarının yapay eklem farkındalığından etkilenip etkilenmediği bilinmemektedir. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, TKA’lı hastalarda yapay eklemi unutabilme becerisinin kinezyofobi ve fonksiyonel performansla ilişkisinin incelenmesidir.

Çalışmamızın hipotezleri şu şekildedir;

Hipotez 1: TKA’lı hastalarda yapay eklemi unutabilme becerisinin kinezyofobi ile ilişkisi vardır.

Hipotez 2: TKA’lı hastalarda yapay eklemi unutabilme becerisinin fonksiyonel performans ile ilişkisi vardır.

Çalışmada TKA'lı bireylerde cerrahi sonrası fonksiyonel performansı artırmayı, hareket etme korkusunu azaltmayı ve günlük yaşam aktivitelerine geri dönebilmeyi hedefleyen fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları yapılırken kişinin yapay ekleminin farkındalığının göz önünde bulundurulmasının gerekip gerekmediğini araştırmak hedeflenmektedir. Ayrıca yapay eklem farkındalığıyla kinezyofobi ve fonksiyonel performans arasındaki ilişkinin bilinmesi klinik yararlanım açısından fizyoterapistlere ve hastalara bütüncül yaklaşım kazanımı sağlayacaktır.

(20)

2. GENEL BİLGİLER

Kalça ekleminin temel işlevi; yürüme, koşma ve merdiven çıkma gibi günlük aktivitelerde başın, kolların ve gövdenin ağırlığını desteklemektir. Gövde ve alt ekstremiteler arasındaki kuvvetleri iletebilme özelliği insan vücudunun normal işleyişi için hayati öneme sahiptir. Eklemin top-soket uyumu hareketliliği önemli ölçüde desteklerken, aynı zamanda doğal stabilite de sağlar.

2.1 Kalça Eklemi Anatomisi

Kalça eklemi pelvis, asetabulum, femur baş ve boynundan oluşur. Asetabuler labrum, eklem kapsülü ve birçok güçlü kas tarafından kontrol edilir ve korunur. Bu temel yapılar sırasıyla çalışarak kalça ekleminin stabilitesini ve esnekliğini sağlar (Şekil 2.1.).

Üç ekseni olan kalça ekleminin üç düzlemde hareketi vardır. Eklem sagittal düzlemde 125 derece fleksiyon, 10 derece ekstansiyon hareket açıklığına sahiptir. Frontal düzlemde 45 derece abduksiyon ve 10 derece adduksiyon hareketi oluşur. Adduksiyon genellikle anatomik pozisyona geri dönme olarak düşünülür, ancak anatomik pozisyonun ötesinde yaklaşık 10 derecelik bir hareket açığa çıkar. Transfers düzlemdeki hareketleri de iç ve dış rotasyon olarak adlandırılır. Transfer düzlemin her iki yönünde anatomik pozisyondan yaklaşık 45 derece rotasyon mümkündür (27).

(21)

İki kalça kemiği, birbirlerine anteriorda ve posteriorda sakrum ile bağlanır. Sakrum da distal noktada koksikse bağlanır. Bu dört kemik (iki kalça kemiği, sakrum ve koksiks) toplu olarak pelvis veya pelvik kemer olarak bilinir (27).

Düz bir zeminde normal yürürken kalça ekleminde sırasıyla en az 30 derece fleksiyon, 10 derece hiperekstansiyon, 5 derece abduksiyon ve adduksiyon ile 5 derece iç ve dış rotasyon hareket açıklığı gerekmektedir (28).

2.2. Kalça Eklemi Biyomekaniği

Pauwels, Bombelli, Paul, Inmann gibi birçok araştırmacının kalça eklemi biyomekaniği ile ilgili çalışmaları vardır (29). Ayakta durma sırasında statik pozisyonda kalça eklemine yük eşit olarak dağıtılır. Her bir kalça eklemine binen yük vücut ağırlığının 1/3’ü olarak belirtilmiştir.

Kalça eklemine hem statik hem de dinamik olarak yük binmektedir. Dinamik pozisyonda hareketi oluşturan kas kasılması da düşünüldüğünde yürümede duruş fazında ekleme etki eden yük vücut ağırlığının 5-6 katına kadar çıkmakta, yürüyüşün salınım fazındaysa alt ekstremitenin ağırlığı kadar yük binmektedir (29) (Şekil 2.2.).

(22)

Kalça ekleminde temel olarak iki moment oluşmaktadır. Bu momentlerden birincisi vücut ağırlığı ve yük koludur. Diğer bir moment ise, bu momenti dengelemek üzere gluteus medius kasılmasıyla oluşan kuvvet ve bu kasın ekseniyle kalça eklem merkezi arasındaki mesafeyi belirten kuvvet kolu tarafından oluşturulur (27).

Kalça eklemi biyomekaniğinin bilinmesi oluşabilecek kalça patolojilerinin tanısında ve tedavisinde önemli bir yere sahiptir. Kalça biyomekaniğinde görülen gelişmeler, total kalça protezinin tasarımı ve geliştirilmesi, rekonstruktif cerrahilerin planlanması ve eklem fonksiyonlarının değerlendirilmesi gibi birçok alanda fayda sağlamaktadır (30).

2.3. Kalça Osteoartriti

Kalça OA’sı yaşlıları etkileyen en yaygın ve engelleyici koşullar arasındadır. 85 yaşına kadar yaşayanlarda semptomatik kalça OA'sının tahmini % 25'lik bir yaşam süresi riski olduğu ve son evre OA için TKA cerrahisi geçirme riski % 10 civarında olduğu belirtilmiştir (31). Dejeneratif bir bozukluk olarak OA herhangi bir eklemi içerebilir ve öncelikle eklem kıkırdağı ve çevre dokuları etkiler. OA, primer ve sekonder tip olmak üzere 2 grup şekilde sınıflandırılabilir. Primer OA, nispeten yaşlı popülasyonda idiyopatik kökenlidir ve genellikle birden fazla eklemde oluşur. Sekonder OA genellikle tek eklemi etkileyen bir durumdur ve eklem yüzeyini etkileyen (travma) bir bozukluğun sonucu olarak gelişebilir (32).

Günümüzde kalça OA’sı için kabul edilen görüş , temel olarak eklem kıkırdağı etkilenmiş olmasına rağmen, aynı zamanda tüm eklemin de etkilenmiş olmasıdır. OA süreci artiküler eklem kıkırdağı kaybı, subkondral kistler, osteofit oluşumu, periartiküler ligamentöz gevşeklik, kas güçsüzlüğü ve olası sinovyal inflamasyonu içerir (7). OA kalçalar da dahil olmak üzere alt ekstremitelerdeki büyük eklemler üzerindeki etkileri, hareketliliğin azalması, bağımsızlık kaybı ve sağlık hizmetlerinin daha fazla kullanılması gibi faktörlere yol açabilecek fiziksel bozukluğa neden olabilir. Bu nedenle OA; yürüme, merdiven çıkma ve oturma pozisyonundan ayağa kalkma gibi günlük yaşam aktiviteleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir ve engelliliğe ve bağımlılığa yol açabilir.

(23)

2.3.1. Prevalansı

Semptomatik radyografik kalça OA'sının yaş standardize prevalansı, büyük popülasyona dayalı yaygınlık araştırmalarında % 1'den % 10'a kadar değişmiştir (33). ABD merkezli bir popülasyon çalışmasında, kalça OA prevalansı, 45 yaş ve üstü erişkinlerde % 9.2 olarak bildirilmiştir ve % 27'sinde radyolojik hastalık belirtileri görülmüştür (32). ABD’deki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi verilerine göre, semptomatik kalça OA için yaşam boyu risk, erkekler için % 18.5 ve kadınlar için % 28,6'dır (34).

2.3.2. Etiyolojisi ve Risk faktörleri

OA, sinovyal eklemlerin kronik bir bozukluğudur. Bazen “dejeneratif eklem hastalığı” olarak adlandırılsa da, bu terim bir yanlış isimdir. Artiküler eklem kıkırdağı kaybı ile kendini gösteren dejeneratif süreç, reaktif kemik oluşumu, osteofit büyümesi ve yeniden biçimlenme ile onarım sürecine eşlik eder (34). Yıkım ve onarımın dinamik süreci hastalık son aşamasını belirler. OA öncelikle inflamatuar bir süreç değildir ve sinovyal inflamasyon, genellikle inflamatuar belirteçlerde sistemik bir artışla birlikte değildir. Yaşlanmanın, özellikle dejeneratif sürece yol açan altta yatan bir anatomik bozukluk veya spesifik hastalık sürecinin yetersizliği nedeniyle kalça OA'sının gelişimine katkıda bulunması beklenmektedir.

Sekonder OA, kıkırdak yapıyı etkileyen faktörlerden kaynaklanır. Bu faktörler arasında travma, konjenital veya gelişimsel eklem anormallikleri, metabolik defektler, enfeksiyon, endokrin hastalığı, nöropatik durumlar, hiyalin kıkırdağın normal yapı ve fonksiyonunun bozukluğu gibi durumlar vardır (35). Kalça OA ile ilişkili risk faktörleri, eklem seviyesinde ve daha genel risk faktörleri üzerinde etkili olan lokal risk faktörlerine ayrılabilir.

Eklem displazisi: Asetabular displazi ve yapısal eklem anormalliklerine yol

açan diğer gelişimsel bozukluklar gibi durumların yaşamın ilerleyen dönemlerinde kalça OA’sının gelişiminde önemli bir rol oynayacağı düşünülmektedir (34). Hafif displastik değişiklikler genellikle fark edilmeden yok olabilir veya kalça OA'sı için yatkınlık kazandırabilir.

(24)

Travma: Eklem-eklem yüzeyini içeren kırıklar sekonder post-travmatik

artritlere yol açabilir. İzole labral yırtıkların kalça OA'ya katkıda bulunup bulunmadığı belirsizdir (36).

Yaş: 745 Japon erkeği ve 1470 Japon kadını 3 yıl boyunca izleyen OA /

Osteoporoz Araştırmalarına Yönelik Araştırma, 60 yaşından büyüklerin radyografik OA için önemli bir risk faktörü olduğunu ortaya koymuştur. Bununla birlikte, eklem dokularının yaşlanmasının ve OA gelişiminin farklı süreçler olduğu da açıktır. Artritik eklemlerin radyografilerinde gözlenen yaşla ilişkili bir matriks değişikliği olan kondrokalsinoz, proinflamatuvar mediyatörlerin üretimini uyararak OA'ya katkıda bulunabildiği belirtilmiştir (37).

Cinsiyet: Genel olarak cinsiyet ve kalça OA arasındaki ilişki belirsizdir.

14.000'den fazla kişiyi dikkate alarak yapılmış büyük bir meta-analizde, erkeklerde ve kadınlarda kalça OA prevalansı veya şiddeti arasında bir fark bulunamamıştır (38). Ancak yaşla birlikte değişen bir prevalans söz konusudur. Yapılan başka bir çalışmada kalça OA prevalansı 50 yaşın altındaki erkeklerde daha yüksek iken; kadınların 50 yaşından sonra en yüksek prevalansa sahip olduğu gösterilmiştir. Bu yaşa göre değişen prevalans kadınlardaki postmenopozal değişikliklere dayandırılabilir (39).

Obezite: Yapılan çalışmalarda, vücut kütle indeksi (VKİ) ile diz OA gelişimi

arasında ilişki olduğu ve artmış VKİ 'nin kalça OA riskinde artış ile ilişkili olduğu söylenmiştir (40, 41). Yapılan bir meta-analiz çalışmasında, VKİ ile kalça OA riski arasında doz-cevap ilişkisinin olduğu ve VKİ 'deki her beş ünite artışın, % 11 artmış kalça OA riski ile ilişkili olduğu bulunmuştur (40). Kalça OA ile VKİ arasındaki ilişki iki mekanizma ile açıklanmıştır. İlk olarak, artan vücut ağırlığı kalça ekleminde biyomekanik yüklemeyi arttırır ve bu nedenle özellikle herhangi bir eklem seviyesi, risk faktörünün varlığında daha büyük eklem streslerine yol açar (42). İkinci olarak, obezite ile ilişkili sistemik proinflamatuar faktörlerin OA riskini arttırmak için eklemlere etki eden metabolik bir teori ileri sürülmüştür (43).

Genetik: Kalça OA'sında genetik faktörler çok önemlidir. Çalışmalar, genetik

faktörlerin kalça OA riskinin yaklaşık % 60'ına katkıda bulunduğunu öne sürmektedir (44). Yapılan bir çalışmada kalça OA'sının ailesel kümelenmesi gözlenmiştir. TKA

(25)

geçiren kişilerin ilk, ikinci ve üçüncü derece akrabaları için rölatif kalça artroplastisi riski artmış olarak gösterilmiştir (45).

Meslek: Ağır işlerde çalışma ve yüksek şiddetli spor aktivitelerini içeren belirli

meslekler, yaşamın ilerleyen kısımlarında kalça ve diğer eklemlerde OA gelişimi ile bağlantılıdır (46). Özellikle önceden var olan kalça ekleminin anatomik anormalliği durumunda tekrarlayan stres ve biyomekanik aşırı yüklenme olası sebeplerdir (47). Özellikle, çiftçilerin son yıllarda genel nüfusa kıyasla daha fazla risk altında olduğu belirtilmiştir (48).

2.3.3. Semptomlar

Kalça OA'sının en sık görülen semptomu kalça eklemi etrafındaki ağrıdır. Ağrı, yavaş yavaş gelişebilir ve zamanla (çoğunlukla) kötüleşebilir veya ani bir başlangıç da gösterebilir. Ağrı ve sertlik sabahları görülmekle birlikte oturduktan veya dinlendikten sonra da gelişebilir. Sertlik genellikle sadece birkaç dakika sürer ve 30 dakikadan daha az sürede kaybolur. Eklemi rahatlatan hareket ve aktiviteler genellikle OA’nın semptomlarını iyileştirir. Daha sonra hastalığın ilerlemesiyle birlikte, istirahat veya gece dahil olmak üzere ağrılı semptomlar daha sık görülebilir.

2.4. Total Kalça Artroplastisi

TKA veya kalça ekleminin yapay protezle cerrahi olarak değiştirilmesi, geleneksel medikal tedaviye kötü yanıt veren kalça eklemi hastalıklarının yönetimini sağlayan yeniden yapılandırıcı bir prosedürdür (49). TKA uygulamasında hedef; ağrıyı ortadan kaldırmak ve fonksiyonu arttırmaktır.

Cerrahisi, femur baş ve proksimal boynunun cerrahi eksizyonunu ve asetabular kıkırdak ve subkondral kemiğin çıkarılmasını içeren ortopedik bir işlemdir. Femurun proksimal meduller bölgesinde yapay bir kanal oluşturulup femur medullar kanalına bir gövde ve küçük çaplı kafadan oluşan bir metal femoral protez yerleştirilmektedir. Yüksek moleküler ağırlıklı bir polietilen eklem yüzeyinden oluşan bir asetabular bileşen, büyütülmüş asetabular boşluğa proksimal olarak yerleştirilir (49).

(26)

2.4.1. Tarihçesi

Gluck vida ve çimento ile sabitlenmiş bir fildişi protezin kullanıldığı belgelenmiş en erken femur başı değiştirme denemesi 1891'e kadar uzanır (50). Ancak o dönemde prosedür beklendiği kadar başarılı olmayıp yaygın kullanım elde edememiştir. 1938'de femur başının ve asetabular kapağın yerine paslanmaz çelik protez takılmıştır (51). 1940 yılında, femur proksimaline yerleştirilen ve vidalarla sabitlenen kobalt-krom alaşımı (dental uygulamalar için geliştirilmiş) bir implant ile TKA gerçekleştirildi. Bu yaklaşım 1952'de tanıtılan ve bugün revizyon cerrahisi vakalarında uygulanan Austin Moore protezini daha da geliştirmiştir. Metal-metal kalça artroplastisi (MoM), 1953'te klinik pratikte ortaya konmuş, ancak kötü sonuçlar elde edilmiştir (52). 1958’li yıllara gelindiğinde geliştirilmiş McKee-Farrer tasarımı tanıtıldı. Kobalt-krom alaşımı yapılmış yaygın olarak kullanılan MoM protezlerinin ilk jenerasyonu olarak düşünülebilir. Ancak bu tasarım çok sayıda başarısızlıkla kısa sürede gözden düştü (53). MoM kalça artroplastisi, 1970'lerin ortalarında MoM kalça tasarımının kullanıldığı hastalarda gelişen metal duyarlılığı ve Charnley'nin Metal-Polimer (MoP) tasarımının artan popülaritesi nedeniyle aşamalı olarak kaldırıldı (54). 1980'lerin sonunda klinik pratikte ikinci nesil bir MoM protez geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bununla birlikte, MoP tasarımı ile sorunlu olan polietilen aşınma kalıntılarına rağmen, hala 27 yıldır % 50 'den fazla memnun edici bir şekilde performans gösteren Charnley tipi protezlerden daha iyi performans göstermesinin güç olduğu bildirilmiştir (55).

2.4.2. İnsidansı

TKA cerrahisi günümüzde ABD’de ortopedik alanda en çok uygulanan prosedürlerden biridir. Her yıl yaklaşık 170.000 TKA cerrahisi yapıldığı ve dünya çapında yaklaşık 300.000 kişiye uygulandığı tahmin edilmektedir (49). Uygulanan TKA cerrahi sayısı dünya genelinde artmaktadır. 2008'de 5.5 milyon nüfusa sahip Danimarka'da 8386 kişi TKA cerrahisi olmuştur (56). Kalça protezi oranının 2000 ve 2009 yılları arasında yaklaşık % 25 arttığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir (57). Bu eğilimin, önümüzdeki yıllarda nüfusun yaşlanması ve gelişmekte olan ülkelerde tıbbi bakımın iyileştirilmesi nedeniyle devam etmesi beklenmektedir. Ulusal İstatistik Enstitüsü verilerine göre yapılan bir çalışmada, tüm artroplastilerin % 50’den

(27)

fazlasının 65 yaş altı hastalara uygulanacağı belirtilmiştir ve 2030 yılına gelindiğinde ise genç hastaların TKA olgularının % 52’sini oluşturacağı öngörülmüştür (58). Yapılan başka bir çalışmada da İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda'da Nisan 2003-Aralık 2013 tarihleri arasında toplam 620.300 kalça protezi ameliyatı gerçekleştirildiği belirtilmiştir (59).

ABD’de birincil TKA ve revizyon prosedürlerinin sayısının artması, yıllık maliyeti 2003 yılında 8,43 milyar dolardan 2030 yılında 22,7 milyar dolara çıkaracağı belirtilmiştir (60).

2.4.3. TKA Bileşenleri

Genel olarak protezler, kalça ekleminin doğal fonksiyonuna uygun bir şekilde tasarlanır. Çoğu kalça protezleri, ultra hafif moleküler ağırlıklı bir polietilen asetabular kap ve bir metal alaşımlı femoral komponentten oluşur. İmplantlar, ideal bir protez stres kalkanı oluşmasını önleyebilecek kadar esnek, primer stabilite sağlayabilecek kadar da sert olmalıdır. Komponentin yüzey kaplaması kemikle temas ettikten sonra aşınmayacak dayanıklılıkta olmalıdır. Sementli tekniklerde, femoral komponentin kemikte sabitlenmesi için polimetil metakrilat çimentosu kullanılırken, sementsiz artroplastilerde protez doğrudan kemikle etkileşir. Sementsiz asetabular bileşenler, pelvisin içine polietilen kabı çevreleyen bir dış gözenekli metal kabuk içine kemik içe doğru büyümek suretiyle sabitlenir (49).

TKA cerrahisi 3 bileşenden oluşur:

Femoral Komponent: Femoral komponentlerin üretiminde birincil amaç, uzun

süreli biyouyumluluk ve normal kalça fonksiyonu sırasında tekrarlanan yüklere yüksek direnç sağlamaktır. Femoral komponentin primer fonksiyonu, artritik veya nekrotik segmentin femur başı ve boyunun replasmanıdır. Femoral bileşende kullanılan en yaygın metaller paslanmaz çelik, titanyum ve kobalt-krom alaşımlarıdır. Kobalt-krom tasarımları uzun yıllardır başarılı olmasına rağmen, titanyum implantları da yaygın olarak kullanılmaktadır (49). Femur boynunun rezeksiyonu sonrasında ve

(28)

femurun meduller kanalının delinmesi ve oyulmasından sonra, gövde meduller kanal içine yerleştirilir (61).

Şekil 2.3. Femoral komponent (62)

Asetabular Komponent: TKA uygulamasında komponentlerin başlangıç

stabilitesi, başarılı bir sonuç sağlamak için önemlidir. Bunun sağlanması için geliştirilen farklı malzeme ve tasarımdaki asetabuler komponentin avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Asetabuler komponentin başlangıç stabilitesi komponentin tasarımına, uygulanan cerrahi tekniğe ve büyüklüğüne bağlıdır. Çimentolu uygulamalarda kemik-çimento arasındaki stabilite çimentonun kemiğe tutunması ile çok yakından ilgilidir. Çimentosuz uygulamalarda ise kemik-komponent arasındaki yeterli başlangıç stabilitesi kemiğin komponente uyumu ile biyolojik stabiliteye dönüşür (63) (Şekil 2.4.).

Şekil 2.4. Asetabular komponent (62)

Çimento: Prostetik bileşenleri kemiğe sabitlemek için bir enjeksiyon maddesi

(29)

herhangi bir yapıştırıcı özelliği olmayan, kendiliğinden sertleşen bir akrilik polimerdir. Mikro bloklama sırasında, çimento tüm kemik-çimento ara yüzeyine fiksasyon sağlamak için süngerimsi kemiğin aralıklarına sıkılır. Makro bloklama sürecinde ise, çimento, implantın etrafındaki kemik içindeki büyük düzensiz alanları doldurarak fiksasyonu artırır. Çimento implantasyonu tekniği uzun süreli fiksasyonun sağlanmasında büyük öneme sahiptir. Çimentoya kemiğin uygun şekilde girmesini ve protezin yüzeyine bitişik tüm boş alanların yeterli dolumunu sağlamak için özen gösterilir. Bu, çimentoyu basınç altında tutarak elde edilir (64).

2.4.4. TKA Endikasyon ve Kontrendikasyonları

Endikasyonları: TKA için en yaygın tıbbi endikasyon; ağrıya, hareket

kabiliyetine ve engelliliğe yol açan, dejeneratif eklem hastalığı olan ileri kalça OA’sıdır. TKA’nın en sık uygulandığı durum olan OA; vakaların % 70'ini oluşturur. Hastalık orta dereceli fiziksel aktivite, kilo kaybı gibi koruyucu yaklaşımlarla veya manuel terapi ve analjezikli ilaçlarla artık tedavi edilemediğinde, TKA öngörülür (65). OA, TKA prosedürlerinin üçte ikisinden fazlasını oluşturur. Bu prosedürün birincil göstergesi, şiddetli ağrı ve neden olduğu günlük yaşam aktivitelerindeki sınırlamadır.

En sık görülen ikinci gösterge, sistemik bir otoimmün yanıtın neden olduğu sistemik inflamatuar bir bozukluk olan romatoid artrittir. Ciddi etkilenen eklemler, analjezikler, anti-inflamatuar ilaçlar ve steroidler ile ilacın semptomları kontrol edemediği durumlarda eklem artroplastisi için adaydır (66).

Diğer endikasyonlar; gelişimsel kalça displazisi, doğuştan kalça çıkığı (DKÇ), kaza veya hastalıkların neden olduğu kemik defektleri, avasküler nekroz (kan kaynağının kesilmesinden dolayı kemik dokusunun nekrozu) ve kalça fonksiyonunu tehlikeye sokan diğer nadir hastalıklardır (67).

Kontrendikasyonları: TKA cerrahisi için mutlak kontrendikasyonlar kalça

ekleminin veya başka bir bölgedeki aktif enfeksiyonu ve mortaliteyi önemli derecede arttıracak olan sistemik hastalıkların varlığıdır (68).

Diğer göreceli kontrendikasyonlar arasında morbid obezite, ağır demans, tütün kullanımı, hızlı ilerleyici nörolojik hastalıklar, ciddi osteoporoz, psoriasis gibi tedavi

(30)

edilmemiş deri hastalıkları ve abduktor kasların kaybı veya göreceli yetersizliği sayılabilir (68).

2.4.5. TKA Komplikasyonları Erken komplikasyonlar

Kırık: Kırık insidansı yaklaşık % 1 'dir. Modifiye protez kullanımı ve güncel

cerrahi tekniklerle azalmıştır. Çimentosuz revizyon artroplastilerde ise daha fazla kırık vakası (% 6) görülür. Femur, hem total hem de revizyon artroplastilerde en sık görülen kırık bölgesidir. Asetabulum ve pubik rami kırıkları nadiren görülür (49).

Sinir Hasarı: TKA ile geçici veya kalıcı sinir hasarı oluşabilir. Yaralanan en

yaygın sinir siyatiktir ve insidansının yaklaşık % 0.7 olduğu bildirilmiştir. Bu genellikle intraoperatif travma nedeniyle oluşur. Ancak aynı zamanda protezin postoperatif dislokasyonunu da komplike edebilir. Sinir ciddi şekilde hasar görmedikçe sinir iyileşme prognozu iyidir (69).

Çıkık: Femur başı bileşeninin asetabular soketten çıkması, primer total kalça

prosedürlerinin % 1-3'ünde meydana gelir. Dislokasyonun ana nedenleri ameliyat sonrası önerilerin, hasta uyumunun yetersiz olması ve ameliyat sırasında protez bileşenlerinin malpozisyonudur (49). Dislokasyona yatkınlığa neden olan en yaygın teknik hata, asetabular bileşenin malpozisyonudur. Çoğu dislokasyon cerrahi prosedürden altı ay sonra ortaya çıkar ve çoğu hasta konservatif olarak yönetilebilir.

Derin ven trombozu ve pulmoner emboli: TKA’lı hastalarda derin ven

trombozu ve pulmoner embolinin morbidite ve mortalitenin önde gelen nedenlerinden biri olduğuna dikkat çekilmiştir. Profilaksinin yokluğunda, derin ven trombozu insidansı % 70 ve pulmoner embolinin ise % 20 olabileceği gösterilmiştir. Bununla birlikte pulmoner emboli mortalitesinin % 2 kadar yüksek olduğu bildirilmiştir (70). Kademeli basınç uygulayan elastik çoraplar ve erken mobilizasyon önlem olarak kullanılabilmektedir. TKA cerrahisinde bölgesel anestezi kullanımı genel anestezi ile karşılaştırıldığında, derin ven trombozu ve pulmoner emboli insidansını üçte iki oranında azalttığı bildirilmiştir (71).

(31)

Yara Komplikasyonları: TKA cerrahisi sonrası görülen en önemli yara

komplikasyonları hematom ve enfeksiyondur. Enfeksiyon ikincil bir komplikasyon olarak da ortaya çıkabilir. Çünkü hematom bakterilerin çoğalması için bir kültür ortamı oluşturabilir. Yüzeysel yara enfeksiyonları nadirdir (72).

Geç Komplikasyonlar

Enfeksiyon: Çoğu çalışmalar, TKA cerrahisinde % 1 veya daha az enfeksiyon

oranını rapor etmektedir. Revizyon artroplastilerinde bu oranın % 3 veya daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Bu nispeten düşük enfeksiyon oranı, kısmen perioperatif dönemde rutin olarak kullanılan profilaktik antibiyotiklere bağlanmıştır (73).

Cerrahiden bir yıl sonra ortaya çıkan TKA’da derin enfeksiyon, cerrahi bölgesi dışında organizmalar tarafından protezin hematojenözü sonucu ortaya çıkabilir. Derin enfeksiyonun oluşması, tüm prostetik materyaller çıkarılmadıkça devam etme eğilimindedir. Cerrahi işlemle enfekte olmuş dokular tamamen debride edilir ve uygun antibiyotik tedavisi uygulanır (49).

Heterotopik Kemikleşme: Heterotopik kemikleşme (HO), kalça ağrısının ve

hareket açıklığının azalmasına yol açabilen TKA cerrahisi sonrası sık görülen bir komplikasyondur. TKA uygulanan hastaların % 70 kadarında heterotopik kemikleşme görülebilir. Bu komplikasyonun daha şiddetli ve sınırlayıcı biçimde görülme sıklığı yaklaşık % 4'dür. Ciddi olduğu durumlarda, heterotopik ossifikasyon genellikle ağrı oluşturmaktan ziyade hareket açıklığını etkiler. Daha önce heterotopik kemik oluşumu olanlar ve diffüz idiyopatik iskelet hiperostozu, ankilozan spondiliti veya erkeklerde hipertrofik OA’sı olanlar risk altındadır (49).

Gevşeme: Enfekte olmayan kalça artroplastilerinde başarısızlığının en yaygın

sebeplerinden biri gevşemedir. Kemiğin implant veya çimento etrafında emilmesi ile oluşur ve genellikle hastanın ağrısından önce radyografik olarak saptanır. Gevşeme, mekanik veya biyolojik olabilir ve sıklıkla uzun süreli enfeksiyonla ortaya çıkar.

Mekanik gevşeme, prostetik materyalin ya da kemiğin ara yüzeyine aşırı kuvvet yüklenmesinden kaynaklanır. Aşırı kullanım, kötü prostetik tasarım ve yanlış yerleştirme tekniği nedeniyle aşırı yüklenme bu probleme yol açabilir. Biyolojik

(32)

gevşeme çimento, polietilen veya metalden partikül halindeki kalıntıların varlığıyla uyarılan hücrelerin aracılık ettiği kemik emiliminden kaynaklanır. Daha önceki yıllarda yaygın olan zayıf çimentolama tekniği, bir gevşeme nedeni olarak görülmüştür. İkinci nesil çimentolama tekniklerinin kullanıldığı daha yeni çalışmalar, gevşeme oranlarının azaldığını göstermektedir (74).

2.5. TKA’da Yapay Eklemi Unutabilme Becerisi

Eklem artroplastisi sonrası sonuçları değerlendiren geleneksel sınıflandırma sistemleri sıklıkla hareket açıklığı ve kuvvet gibi objektif parametrelere veya klinisyen derecelendirme ve ağrı derecelerine odaklanır. Bununla birlikte, artroplastiden sonra hastaların kaygıları, klinisyenlerinkinden önemli ölçüde farklılık gösterebilir ve hastaların ihtiyaçlarını ve görüşlerini sıklıkla yansıtmaz (75, 76). Genel olarak, total eklem artroplastiyi takiben ana sonuç ölçümlerinin çoğunluğu cerrah merkezlidir. Eklem artroplasti cerrahisi sonrası sonuçları değerlendiren geleneksel derecelendirme sistemleri sıklıkla “nesnel” cerrah puanlarına odaklanır ve hastaların ihtiyaçlarını ve görüşlerini genellikle ihmal eder. Bununla birlikte literatürde, hedeflenen hasta gruplarına bağlı olarak içerik ve değerlendirilen sonuç alanları konusunda halen devam eden bir tartışma vardır. Eklem artroplasti cerrahisi geliştikçe ve son on yılda önemli ölçüde iyileşme gösterdiği için, sıklıkla uygulanan hasta tarafından bildirilen sonuç ölçütleri, takipte tavan etkilerini göstermektedir. Bu durum, Western Ontario ve McMaster Üniversiteleri Osteoartrit İndeksi (WOMAC), Oxford Kalça Skoru (OKS) gibi ölçeklerin sonuçları iyi olan hastalar ile çok iyi ve mükemmel sonuçları olan hastalar arasında ayrım yapmakta zorlanıldığı anlamına gelir. Hasta tarafından bildirilen sonuç ölçümleri TKA cerrahisi sonrası sonuçları değerlendirmek için anahtar bir parametredir.

Eklem artroplasti ameliyatı sonrası hastaların yaklaşık % 20-30'unun beklentilerine tam olarak ulaşılmadığı düşünülmektedir (77). Bu nedenle, hasta memnuniyeti veya ağrı, günlük yaşam aktivitelerin fonksiyonu veya eklem farkındalığı gibi eklem-spesifik parametrelerini içeren hasta tarafından bildirilen sonuç ölçümleri, cerrahi sonrası sonuç değerlendirmesinin önemli bir parçası olarak giderek artan bir şekilde kabul edilmektedir (78). Artroplasti cerrahileri sonrası eklem farkındalığı sorununun üstesinden gelmek amacıyla sonuç değerlendirmesi için daha

(33)

yeni ve anlamlı bir değerlendirme ölçeği oluşturulmuştur. Bu tür ölçekler yapılan tedavinin değerlendirilmesinde hasta merkezli bir bakış açısı sağlamaktadır.

Bu oluşturulan yeni ölçek, hastanın günlük yaşamda bir eklemi tamamen unutabilme becerisini ölçmeyi amaçlamaktadır. Kavramsal olarak eklem farkındalığı, bedenin ve benliğin birliğini tanımlayan uygulama teorisi ile ilişkili olabilir. Eklemin farkında olunması, etkilenen eklemle hastanın benliği arasındaki bir ayrılıktan kaynaklandığı düşünülürken, unutulmuş eklem, yani hastanın eklemi unutabilme yeteneği, eklem ile benlik arasındaki uyumu yansıtmaktadır (79).

Sonuç olarak; postoperatif değerlendirmede, tedavi sonucuna daha hasta merkezli bir görünüm sağlamak için hasta tarafından bildirilen sonuç ölçeklerinin

(PRO) kullanması gerektiği görüşü oluşmuştur (80). Total kalça ya da diz artroplasti

cerrahisi geçirmiş çoğu birey uzun dönemde ağrı hissetmez; ancak eklemlerinin değiştiğinin farkındadırlar. Cerrahiden sonra fonksiyonel sonuç ölçütleri iyi olmasına rağmen bireylerin günlük yaşam aktivitelerine katılımları düşüktür. Bu durumun sebeplerinden biri bireylerin yeni yapay eklemlerinin farkında olmalarındandır. Behrend ve ark. tarafından 2012 yılında, 12 maddelik Unutulan Eklem Skoru (UES-12), postoperatif eklem artroplastisi için özel olarak oluşturulmuş, kendi kendine uygulanan bir anket formu olarak geliştirilmiş ve doğrulanmıştır (81).

UES-12, eklem replasmanının ardından günlük yaşamın çeşitli aktiviteleri sırasında kalça ve dizlerdeki eklem farkındalığını değerlendiren ve hasta tarafından bildirilen sonuç ölçütüdür. UES-12; TKA, TDA, unicompartmental artroplasti (UKA) ve patellofemoral artroplastiyi (PFA) ayrı ayrı ve birbirleriyle karşılaştırmalı olarak değerlendirmek için kullanılmıştır (81, 82).

2.6. TKA’da Kinezyofobi

Korku, tehlikeli bir hayvan veya yaralanma gibi belirli, tanımlanabilir ve acil bir tehdidin duygusal tepkisidir (83). Korku, bireyin savaş ya da kaç tepkisi ile ilişkili savunma davranışlarını tetiklediği için tehlikelerden koruyabilir (84). Endişe ise, korkudan ziyade, geleceğe yönelik bir duygusal durumdur ve tehdit kaynağı daha zorlayıcıdır.

(34)

Kinezyofobi, “ağrılı bir yaralanma sonrası oluşabilen veya yaralanmadan tekrar korunma duygusundan kaynaklanan fiziksel hareket ve aktiviteyi azaltan hareket etme korkusu” olarak tanımlanır (85). Ortopedik travma hastalarında kinezyofobi insidansının % 52.8 gibi yüksek olabileceği bildirilmiştir (86). Kinezyofobi, ağrıya bağlı korkular nedeniyle fiziksel aktiviteden kaçınmalarına yol açan kötü adaptasyon stratejisidir. Literatürde hareket etme korkusu, korku-kaçınma modeli ile açıklanmıştır. Bu modeline göre, ağrının zararlı bir uyarı olarak algılanması durumunda, ağrıya bağlı hareket etme korkusu gelişebilir. Korku, belirli davranışlardan kaçınmaya ve özellikle hareket veya dokunma gibi bedensel duyumlara karşı aşırı tetikte olma durumuna yol açabilir (20). Yapılan çalışmalarda TKA cerrahisi sonrası ilk 1 veya 2 gün boyunca, postoperatif ağrı şiddeti hastalar tarafından “akla gelebilecek en kötü durum ” olarak tanımlanmış ve korku ile ilişkili olabileceği gösterilmiştir ve böyle bir ağrının bireylerde hareket korkusu yaratabildiği belirtilmiştir (87-89).

Hastalar hareket etme korkusuna iki yoldan biriyle cevap verebilirler: durumla yüzleşme veya bundan kaçınma. Yüzleşme, korkunun azalmasına yol açarken, kaçınma korkuyu artıracaktır. Ağrı ile yüzleşenler, daha az sıklıkta ağrı, daha kısa ağrı süresi, daha az acı çekme korkusu ve aynı durumdan kaçınanlara göre daha az yaralanma tehlikesi yaşarlar (90). Doury-Panchout ve ark. yapmış olduğu kinezyofobinin cerrahi sonrası iyileşmeye etkisinin araştırıldığı bir çalışmada total diz artroplastili bireylerdeki kinezyofobi varlığının iyileşmeyi negatif yönde etkilediği gösterilmiştir. Aktiviteden uzak durmanın, özürlülüğü arttırabileceği ve obezite ve diyabet gibi tıbbi komplikasyonların riskini artırabilen dekompresyon sendromunu destekleyeceği belirtilmiştir. Ayrıca obez hastalarda obez olmayan hastalara göre “aktiviteden kaçınma” alt puanının anlamlı olarak daha yüksek olduğunu bulmuşlardır. Bu durum, kısır döngünün varlığını gösterir, çünkü cerrahiden sonra da devam eden kinezyofobi aktivitenin azalmasına, aktivitenin azalması da kilo alımına katkıda bulunur (91)

TKA’lı bireylerde kinezyofobinin değerlendirilmesi rehabilitasyon programının oluşturulmasında çok önemlidir. Kinezyofobinin kontrolünde hasta eğitimi ve farkındalık kazandırılması ağrıya bağlı gelişen hareket etme korkusuyla

(35)

başa çıkmada etkilidir. Bu nedenle rehabilitasyon programı oluştururken kinezyofobinin varlığı mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve multidisipliner ekiple birlikte oluşan hareket etme korkusu azaltılmaya çalışılmalıdır.

Kinezyofobinin tedavisinde bilişsel davranışçı yaklaşım, kademeli maruziyet tekniği ve kademeli egzersiz tekniği gibi yaklaşımlar önerilmektedir (20, 92). Bilişsel davranışçı yaklaşımda ağrısı olan bireylerde olumsuz düşünceyi değiştirmek için; ağrının her zaman bir hastalığı yansıtmadığı ve yönetilebilir bir semptom olduğu vurgulanmalıdır (93). Kademeli maruziyet tekniğinde bireylerin dikkatini dağıtarak daha önce tehlikeli hareket olarak düşündüğü bir takım hareketleri zamanla yapabilmesi sağlanır. Hasta yapmaktan en az korktuğu hareketten başlayarak zamanla en çok korktuğu hareketi yapmaya doğru cesaretlendirilir (92). Kademeli egzersiz tekniğinde ise ağrıyı azaltmak yerine egzersize ve aktiviteye tolerasyonun gelişmesi hedeflenir. Bu teknikte bireyin yapmaktan korktuğu hareketlerin yapılması yerine terapistin seçtiği farklı hareketler kademeli olarak yaptırılır (94).

Kinezyofobiyi azaltmayı hedef alan yaklaşımlar, fonksiyonel iyileşmelerine yardımcı olmak için TKA’lı hastalar için kullanılabilir. Sonuçta kinezyofobi, tedavi olmaksızın devam etmekte ve cerrahiye cevap olarak gelişmektedir. Kinezyofobinin terapötik kontrolü, hastaların ağrı ile nasıl başa çıktıklarını farklı şekilde düşünmelerini teşvik edebilecek ve yeni davranış kalıplarına yol açabilecek bir rehabilitasyon yönetimi programına dahil edilebilir. Bu tür programlar, ağrı ve sakatlık algısında bir azalmaya neden olacaktır. Monticone ve ark. (95) kinezyofobi yönetimiyle ilgili yapmış olduğu randomize kontrollü bir çalışmada TKS’ deki ortalama düşüş deney grubunda >14 puan, kontrol grubunda ise yaklaşık 2 puan olmuştur.

2.7. TKA’da Fonksiyonel Performans

TKA sonrası fonksiyonel performansın değerlendirilmesi, iyileşme süreci hakkında önemli bilgiler sağlar. Yürüme yeteneği, alt ekstremite fonksiyonunun önemli bir bileşenidir. Yürüme aktif ve bağımsız bir yaşam sürmekle ilgilidir. Bu nedenle hastaların cerrahi sonrası hedeflerinin elde edilmesinde önemlidir. Fiziksel performans ölçümleri, total eklem artroplastisi uygulanan hastalarda sonuçların

(36)

ölçülmesinde önemli bir rol oynar. Önceki araştırmalar, TKA' dan 3 ay sonra, hastaların ameliyat öncesine göre daha az ağrı hissettiğini ve daha iyi yürüdüğünü göstermiştir (96-98). Ancak daha sonraki çalışmalar TKA'dan aylar ve yıllar sonra hastaların yürüme mesafelerinin aynı yaştaki sağlıklı bireylere kıyasla daha az, kalça esnekliğinin ve kas kuvvetinin etkilenmemiş kalçalarından daha kötü olduğunu göstermektedir (13, 99-101).

Yürüyüş enduransı, yürüyüşün önemli bir fonksiyonel bileşeni olan 6 Dakika Yürüme Testi (6 DYT) ile güvenilir bir şekilde ölçülebilir (102). 6 DYT, birçok farklı hastalık grubunda hastaların fonksiyonel performansını değerlendirmek için kullanılan basit bir yöntemdir. 6 DYT orijinal olarak kardiyovasküler hastalıklara sahip bireylerde kullanılan bir değerlendirme yöntemi olarak tasarlanmıştır ve standartlaştırılmış 6 DYT alt ekstremite OA’sı olan hastalar ile eklem replasmanına giden hastalar için fonksiyonel kısıtlılıkların ölçümü amacıyla kullanılmaktadır (103, 104). 6 DYT, TKA’lı bireylerde fonksiyonel performansın ölçümü için kullanılan geçerli ve güvenilir bir testtir (105).

6 DYT, sert bir zeminde, uzun, düz bir koridor boyunca kapalı alanda yapılmalıdır. Havanın durumuna göre test dışarıda da yapılabilmektedir. Yürüme rotası 30 m uzunluğunda olmalıdır. Koridorun uzunluğu her 3 m’de bir işaretlenmelidir. Dönüş noktaları bir koni (turuncu trafik konisi gibi) ile işaretlenmelidir. Her 60 m’ lik turun başlangıcını ve bitişini gösteren bir başlangıç çizgisi, parlak renkli bant kullanarak zeminde işaretlenmelidir (106).

Literatürde TKA’lı bireylerin fonksiyonel performansını değerlendiren 6 DYT dışında, Sandalyeden Otur-Kalk Testi, Zamanlı Kalk-Yürü Testi gibi performans testleri de kullanılmaktadır. Zamanlı Kalk-Yürü testinde hastaların standart bir sandalyeden kalkmaları, güvenli ve rahat bir tempoda 3 metrelik bir bant şeridinde yürümeleri, ardından sandalyedeki oturma pozisyonuna dönmeleri istenmektedir. Bireyler yürürken süre tutulur ve saniye cinsinden kaydedilir (107). Sandalyeden otur kalk testinde bireylerden 40 santimetre yüksekliğindeki sandalyeden ellerini göğüsleri üzerinde çaprazlayacak şekilde 5 defa oturup kalkmaları istenir. Test 3 defa tekrarlanır ve en iyi test süresi kaydedilir (108).

(37)

Hasta tarafından bildirilen sonuçlar (PRO), TKA ve TDA cerrahisi sonrası müdahalenin sonuçlarını ölçmek için önemli değişkenlerdir (109). Kalça fonksiyonu ve semptomlarının değerlendirilmesinde hasta tarafından bildirilen sonuç ölçütleri günümüzde artan şekilde kullanılmaktadır. Harris Kalça Skoru (HKS), kalça ameliyatı sonuçlarının değerlendirilmesi için geliştirilmiştir ve yetişkin popülasyonda çeşitli kalça problemlerini ve tedavi yöntemlerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Fonksiyonelliği değerlendiren parametresinde günlük yaşam aktivitesi (merdiven kullanımı, toplu taşıma araçlarının kullanılması, oturma ve ayakkabı ve çorapların giyilmesi) ve yürüyüş (topallama, gerekli destek ve yürüme mesafesi) yer almaktadır. (110).

TKA cerrahi sonrası bireylerde yapay eklem farkındalığı gelişmektedir. Aynı zamanda cerrahiden sonra bireyler yapay eklemlerini korumak için hareket etmekten çekinmekte ve bu durum da bireylerde kinezyofobi oluşumuna neden olmaktadır. Bireylerde gelişen hareket etme korkusu uzun dönemde günlük yaşam aktivitelerine katılımı kısıtlayarak fonksiyonel performans düşüklüğüne neden olabilmektedir. TKA cerrahisi sonrası yapay eklem farkındalığı, kinezyofobi ve fonksiyonel performans parametreleri çalışmalarda ayrı ayrı incelenmiştir. Ancak uzun dönemde bu parametrelerin yapay eklem farkındalığının gelişimine etkisinin olup olmadığı bilinmemektedir. Bu çalışma, literatürde hem TKA cerrahisinin uzun dönem sonuçlarını inceleyen çalışmaların az olması hem de eklem farkındalığının gelişimine etki eden parametrelerin incelenmemiş olması nedeniyle planlandı.

(38)

3. BİREYLER VE YÖNTEM 3.1. Bireyler

Bu çalışmada, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda ortopedist tarafından 40-65 yaşları arasında TKA cerrahisi yapılmış ve cerrahinin üzerinden en az 1, en fazla 3 yıl süre geçmiş 57 hasta yıllık poliklinik kontrollerine uygun olacak şekilde Aralık 2017 - Aralık 2018 tarihleri arasında değerlendirilmiştir. Çalışma, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Erken Ortopedik Rehabilitasyon Ünitesi'nde yapılmıştır. Çalışmanın yapılabilmesi için Hacettepe Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan 07 Kasım 2017 tarihinde GO17/878-31 karar numarası ile onay alınmıştır (EK 1. Etik Kurul Onay Belgesi).

Çalışmaya dahil edilme kriterleri:

 Kalça eklemine yönelik unilateral TKA cerrahisi geçirmiş olması,

 Cerrahinin üzerinden en az 1, en fazla 3 yıl geçmiş olması,

 Hastanın kooperasyon ve iletişim sorununun bulunmaması,

 Hastanın çalışmaya katılmaya gönüllü olması. Çalışmaya dahil edilmeme kriterleri:

 TKA dışında alt ekstremite cerrahisi geçirmiş olması,

 Enfeksiyon bulgusunun olması,

 TKA revizyonu veya dislokasyon öyküsü olması,

 Herhangi bir kognitif probleminin olması,

 Nörolojik probleminin olması.

Çalışmaya başlamadan önce, katılımcılara araştırmanın amacı, süresi, yapılacak değerlendirmeler, kullanılacak formlar hakkında yazılı ve sözlü olarak bilgilendirme yapıldı. Çalışmaya dahil edilen bireylere çalışmaya katılmaya gönüllü olduklarına dair aydınlatılmış onam formu imzalatıldı (EK 2. Aydınlatılmış Onam Formu).

(39)

3.2. Yöntem

TKA cerrahisi geçirmiş bireylerin yapay eklemi unutabilme becerisinin kinezyofobi ve fonksiyonel performansla ilişkisinin incelendiği bu kesitsel çalışmada değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesi için örneklem büyüklüğü belirlenirken UES-12 ile TKÖ arasındaki ilişkinin en fazla 0.20 hata ile belirlenebilmesi için %80 güç ve %5 tip-1 hata düzeylerinde en az 57 hastanın çalışmaya alınması gerektiği bulunmuştur.

Çalışmaya alınan tüm bireylere aşağıdaki değerlendirmeler uygulanmıştır: (a) Fiziksel ve Sosyodemografik Değerlendirme

(b) Ağrı Değerlendirmesi

(c) Kalça Eklemi Hareket Açıklığı Değerlendirmesi (d) Kalça-Diz Çevresi Kas Kuvveti Değerlendirmesi (e) Alt Ekstremite Uzunluk Değerlendirmesi

(f) Yapay Eklemi Unutabilme Becerisinin Değerlendirilmesi (g) Kinezyofobinin Değerlendirilmesi

(h) Fonksiyonel Performansın Değerlendirilmesi (i) Fonksiyonel Durumun Değerlendirilmesi

3.2.1. Fiziksel ve Sosyodemografik Değerlendirme

TKA’lı bireylerin cinsiyet, yaş, boy, vücut ağırlığı, cerrahi öncesi tanı, cerrahi sonrası geçen süre, etkilenen taraf, meslek ve eğitim durumu sorulmuştur (EK 3. Değerlendirme Formları).

3.2.2. Ağrı Değerlendirmesi

Vizüel Analog Skalası (VAS), sayısal olarak ölçümü yapılamayan, hastaların hissettiği ağrı şiddetini sayısal hale çevirmek amacıyla kullanılır. VAS, büyüklük tahmini için bir ölçek sağlar ve uçları ağrı deneyiminin uç sınırları bakımından tanımlanmış düz bir çizgiden oluşur. 10 cm’ lik bir skalanın iki ucuna değerlendirilecek parametrenin iki uç tanımı yazılır ve hastadan bu çizgi üzerine kendi durumunun nereye uygun olduğunu bir çizgi çizerek, nokta koyarak veya işaret ederek

(40)

göstermesi istenir. VAS ile değerlendirme yapılmasının bir dili olmaması ve uygulamasının kolay olması önemli avantajlarıdır. VAS ile ağrı değerlendirme yöntemi uzun süreden beri tüm dünya literatüründe kabul görmüş bir yöntemdir (111).

3.2.3. Kalça Eklemi Hareket Açıklığının Değerlendirilmesi

Kalça eklemi hareket açıklığı ölçülürken 360 derecelik universal gonyometre kullanıldı (112).

Fleksiyon, abduksiyon ve adduksiyon ölçümlerinde bireyler sırtüstü olacak şekilde pozisyonlandı. Bireylere hareket öğretildikten sonra ölçüm yapıldı. Fleksiyon hareketi için gonyometrenin pivot noktası femurun trokanter majörüne yerleştirildi. Sabit kol kolumna vertebralise parelel olacak şekilde tutuldu. Hareketli kol femurun lateral orta çizgisini takip etti. Ölçüm 3 defa uygulanarak ortalaması kaydedildi (Şekil 3.1.) (112).

Şekil 3.1. Kalça fleksiyon hareketinin ölçümü.

Abduksiyon ve adduksiyon hareketleri için gonyometrenin pivot noktası trokanter majörün femurun anteriyor yüzündeki iz düşümüne yerleştirildi. Sabit kol spina iliaka anteriyor superiyorlara paralel tutuldu. Hareketli kol femurun anteriyor orta çizgisini takip etti. Ölçüm 3 defa uygulanarak ortalaması kaydedildi (Şekil 3.2. A, B) (112).

(41)

Şekil 3.2. Kalça abduksiyon ve adduksiyon hareketlerinin ölçümü A) Abduksiyon hareketi. B) Adduksiyon hareketi.

İç ve dış rotasyon hareketi için bireyler bacakları dizden itibaren sarkacak şekilde oturtuldu. Gonyometrenin pivot noktası tuberositas tibiaya yerleştirildi. Sabit kol yere paralel olacak şekilde tutuldu. Hareketli kol tibianın kristasını takip etti. Ölçüm 3 defa uygulanarak ortalaması kaydedildi. Ölçüm yapılırken kalçada fleksiyon, ekstansiyon, abduksiyon ve adduksiyon hareketlerinin olmamasına dikkat edildi (Şekil 3.3. A, B) (112).

Şekil3.3. Kalça iç ve dış rotasyon hareketlerinin ölçümü: A) İç rotasyon hareketi. B) Dış Rotasyon hareketi.

B

A B

(42)

Ekstansiyon hareketi için bireyler yüzüstü pozisyona alındı. Gonyometrenin pivot noktası trokanter majöre yerleştirildi. Sabit kol kolumna vertebralise parelel olacak şekilde tutuldu. Hareketli kol femurun lateral orta çizgisini takip etti. Ölçüm 3 defa uygulanarak ortalaması kaydedildi. Ölçüm yapılırken lordozun artmamasına ve pelviste elevasyon olmamasına dikkat edildi (Şekil 3.4.) (112).

Şekil 3.4. Kalça ekstansiyon hareketi ölçümü. 3.2.4. Kalça - Diz Çevresi Kas Kuvveti Değerlendirilmesi

Kalça çevresi kas kuvveti değerlendirmesi kalça ve kasık bölgesinin klinik incelemesinde önemli bir rol oynar. Klinikte kuvvet değerlendirmelerine yönelik manuel kas testi, 1-2 tekrarlı maksimum test, izokinetik ve izometrik dinamometre ve

hand-held dinamometre (HHD) gibi farklı yöntemler kullanılmaktadır (113).

Maksimum izometrik kas kuvvetini ölçen HHD ise kullanımı basit, kolay taşınabilen, ölçümleri zaman almayan, ucuz ve hafif bir cihazdır.

Her iki kalça eklemi fleksiyon, ekstansiyon, abduksiyon ve diz eklemi için ekstansiyon kas kuvveti el dinamometresi (MicroFet 2 hand-held dynamometer) ile ölçülüp kg cinsinden kaydedildi (Şekil 3.5.).

Şekil

Şekil 2.1. Kalça eklemi önden ve arkadan görünüşü (27)
Şekil 2.2. Kalça eklemine etki eden yükler (A: Statik konum B: Dinamik konum (29)
Şekil 2.4. Asetabular komponent (62)
Şekil 3.1. Kalça fleksiyon hareketinin ölçümü.
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Tuzlu su (PBS) ve bovine serum (BS) ortamında dönme ve kayma hareketleri için elde edilen aşınma miktarları... a) Kuzu kalça ekleminin kalıba yerleştirilmesi b)

Bu çalışmanın amacı, total kalça protezi yapılacak yaşlı hastalar için tek taraflı spinal anestezinin hemodinamik etkilerini değerlendirmektir.. Gereç ve Yöntem: Total

• Baş Ve Boynun Anatomik Ekseni: Femur baş merkezi - intertrokanterik orta nokta.. • Femur Şaftının Anatomik Ekseni: İntertrokanterik orta

• Kalça eklemi bir top ve topun yerleştiği bir yuvadan meydana gelmiştir.. • Femur başı ve asetabulum

Bu iki eksenin kesişmesinden femur baş ve boynun anatomik ekseni ile femur şaftının anatomik ekseni arasında açıklığı mediale bakan FEMORAL İNKLİNASYON AÇISI oluşur..

gluteus maximus, piriformis, deep external rotator muscles..  Nordin M, Frankel VH.: Basic biomechanics of

Bu raporda, steroid tedavisi alan multipl sklerozlu bir olguda S.Typhi’ye bağlı gelişen bir kalça eklemi artriti olgusu sunulmaktadır.. Yirmi beş yaşında kadın hasta, 10

34122 Sultanahmet / İstanbul Tel: (212) 518 95 79-80 Faks: (212) 518 95 81 e-posta yeniturkedebiyati@dergahyayinlari.com YENİ TÜRK EDEBİYATI Hakemli Altı Aylık İnceleme Dergisi.