• Sonuç bulunamadı

Başlık: Ramazan TenbihnâmeleriYazar(lar):YAZICI, NesimiCilt: 46 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000024 Yayın Tarihi: 2005 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Ramazan TenbihnâmeleriYazar(lar):YAZICI, NesimiCilt: 46 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000024 Yayın Tarihi: 2005 PDF"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ramazan Tenbihnâmeleri*

NESÝMÝ YAZICI

Prof. Dr., ANKARA Ü. ÝLÂHÝYAT FAKÜLTESÝ e-mail: nesimiyazici@mynet.com

abstract

The month of Ramadan is a very important time period for Muslims. Since the

Muslims, who can meet the conditions of fasting, fast besides some other kinds of rituals in order to attain Allah’s blessing in this month. The prayer of Tarawih is unique for the month. The Qur’an was revealed in the month of Ramadan. Because of these and some other reasons certain administrative regulations were issued and employed in the month. These regulations and particularly the tanbihnamas issued for regulating life in Istanbul during Ramadan in Tanzimat period (1838-1876) are studied in the article.

key words

Ramadan, Istanbul, Tanbihnama

Osmanlý ülkesi geneli ve baþkentinde Ramazan, ortaya çýkan çok farklý teza-hürleri dolayýsýyla, yalnýzca oruç, teravih, Kur’ân ve benzerlerinden ibaret bir ibadet ayý, bunun sonucunda da yalnýzca kiþilerle Tanrý arasýndaki özel iliþkiler demetinden ibaret muayyen zaman dilimi olarak deðerlendirilmek durumunda deðildi. Bu nedenle de yönetim Ramazanla doðrudan ilgilen-mekte, toplum düzenini temin ve devamýný saðlamak, ibadet hayatý için uygun ortamý gerçekleþtirebilmek amacýyla bir kýsým esaslar belirlemektey-di. Baþlangýç tarihini tam olarak bilememekle birlikte,1 Tanzimat öncesine

ait örneklerinin de bulunduðu kesin olan bu düzenleme faaliyetinin netice-leri incelediðimiz dönemde, Ramazan Tenbihnâmenetice-leri adýyla ortaya çýkmak-* Bu makale, Osmanlý ülkesinde Tanzimat dönemi Ramazanlarýný ele alacak geniþ kapsamlý

çalýþmamýzýn bir bölümüyle ilgili küçük bir deneme olarak deðerlendirilmelidir.

1 5 Kasým 1839 tarihli tenbihnâme ile ilgili olarak vereceðimiz þu ifadeler bu açýdan dikkat çekicidir: “Ve sinîn-i sâbýka Ramazanlarýnda bazý tenbihât-ý muktazýyyeye dair mahallâta vara-ka-i mahsûsalar tab’ ve neþri âdet-i haseneden olduðundan... ”. Ýrade, Dahiliye, 158’in arzýn-dan.

(2)

ta ve önemleri dolayýsýyla Varaka-i Mahsûsalar þeklinde neþredilerek halka ulaþtýrýlmaktaydý.2 Bugün biz bu tenbihnâmelerden ilki 1249/1834,

so-nuncusu 1288/1871 Ramazanýna ait olmak üzere, ondan fazla örneðe sa-hip bulunmaktayýz. Tanzimat dönemi Osmanlý baþkentinde Ramazan ha-yatýyla birlikte, Osmanlý toplumunun farklý yönlerine ýþýk tutan bu ten-bihnâmelerin, kendi içlerinde kronolojik bir sýrayla tahlil edilmeleri yerin-de olacaktýr.

Serasker Hüsrev Paþa’nýn Ýstanbul Kadýsý’na hitaben kaleme aldýðý 1249/ 1834 Ramazan Tenbihnâmesi’ne göre;3

-Ramazan içerisinde Padiþah (II. Mahmud) namaz kýlmak üzere zaman zaman bazý camilere gidecektir. Bu sýrada halkýn Padiþah’a karþý doðal ve fakat, saygýlý davranmasý gerekmektedir.

-Kýyafetle ilgili esaslara uyulmalý, konak ve evlerin dýþ yüzleriyle önleri-nin temizliðine azamî titizlik gösterilmelidir.

-Padiþah’a herhangi bir konuda arzuhal iletmek isteyenler, bunu yalnýzca Cuma günleri ve usulüne uygun olarak vermelidirler.4

Bu konular mahalle imamlarý,5 muhtarlar tarafýndan halka, hancýlar

kethüdasý tarafýndan da hanlarda kalanlara eksiksiz olarak duyurulacak, Seraskerlik’ce de takibi titizlikle gerçekleþtirilecektir.

Görüldüðü üzere 1249/1834 Ramazan Tenbihnâmesi bu aydaki ibadet hayatýndan çok, Padiþah’ýn þehir içerisindeki gezi ve ziyaretleriyle ilgili esas-larla, elbise nizamýnda olduðu gibi,6 daha önceden uygulamaya konmuþ

bulunan bazý hususlarýn hatýrlatýlmasýndan ibarettir. Nitekim devletin res-mi gazetesi Takvim-i Vekayi’nin Ramazaný takip eden bir sayýsýnda, alýnan 2 Geniþ bilgi için bkz. Nesimi Yazýcý, “Türk Basýn Tarihinde Varaka-i Mahsûsalar”, XII. Türk Tarih

Kongresi Bildiriler, Ankara, 2000, III, 725-735.

3 Özlem Olgun, Ramazan Kitabý, Ýstanbul, 2000, s. 15-18 (Takvim-i Vekayi, Def’a 74, sene 1249’dan naklen); Balýkhane Nazýrý Ali Rýza Bey, Eski Zamanlarda Ýstanbul Hayatý, Haz. Ali Þükrü Çoruh, Ýstanbul, 2001, s. 195-198; Ayr. bkz. Orhan Koloðlu, Takvim-i Vekayi Türk Basýnýnda 150 Yýl 1831-1981, Ankara, Tarihsiz, s. 118.

4 Osmanlýlarda halkýn hükümdara doðrudan ulaþmasýnýn yollarýndan biri olan bu uygulama ile ilgili olarak bkz. Mehmet Ýpþirli, “Osmanlýlarda Cuma Selâmlýðý (Halk-Hükümdar Münasebet-leri Açýsýndan Önemi)”, Prof. Dr. Bekir Kütükoðlu’na Armaðan, Ýstanbul, 1991, s. 459-471; Ayný yazar, “Cuma Selâmlýðý”, DÝA., VIII, 90-92.

5 Geniþ bilgi için bkz. Kemal Beydilli, Osmanlý Döneminde Ýmamlar ve Bir Ýmamýn Günlüðü, Ýstanbul, 2001, s. 7-8; Ayný yazar, “Ýmam (Osmanlý Devletinde Ýmamlýk)”, DÝA., XXII, 181-182; Mahalle imamlarýnýn yönetimle halk arasýndaki iletiþimi saðlama konusunda tarih kay-naklarýnda ve Arþiv belgelerinde çok sayýda örnek bulunmaktadýr. Balýkhane Nazýrý Ali Rýza Bey bunun nasýl yapýldýðý konusuna açýklýk getirmektedir. Bkz. A.g.e., s. 197, d. not 398. 6 Elbise nizamý için bkz. Ahmed Lutfi Efendi, Tarih, Ýstanbul, 1292, II, 142, 268-273. Þevval

1244/Nisan 1829 tarihli düzenleme; Ayr. bkz. Enver Ziya Karal, Osmanlý Tarihi, Ankara, 1970, V, 157-158.

(3)

tedbirlerin eksiksiz uygulandýðý açýkça ifade edilmiþtir. Buna göre Padiþah Ramazan ayýnda asker ve sivil Ýstanbul’da yaþayanlarýn durumlarýný doðru-dan görmek, muhtaçlara yardým daðýtmak amacýyla, “tebdîlen” çoðu defa selâtîn camîlere giderek, cemaatle birlikte namaz kýlmýþ, bu ziyaretlerinin hiç birinde uygunsuz bir durumla karþýlaþmamýþ, memnuniyetini de devlet ileri gelenlerine ifade etmiþtir.7

Bizim tespit edebildiðimiz ikinci Ramazan Tenbihnâmesi ilkinden beþ sene sonra 27 Þaban 1255/5 Kasým 1839 tarihli, yani Tanzimat’ýn ilanýnýn he-men akabinde neþredilmiþ olan Varaka-i Mahsûsadýr.8 Kanaatimizce bu

ten-bihnâme bir öncekinde olduðu gibi Padiþah (Abdülmecid)’ýn Ýstanbul içeri-sindeki çeþitli cami ve diðer yerleri ziyaretleri sýrasýnda dikkat edilmesi ge-reken hususlarý vurgulamasý yanýnda, hem iki gün önce okunan Gülhane Hatt-ý Hümâyûnu’ndan bazý izler taþýmasý ve hem de doðrudan dinî hayatý düzenleyici hususlar içermesi dolayýsýyla önemlidir. Buna göre Padiþah’ýn “Akdem-i efkâr-ý hümâyûnlarý delâlet-i tevfîk-i cenâb-ý müshili’l-umûr ile her-kesin, refah ve istirahat ve huzur ve emniyetleri emr-i ehemminin istihsâline mahsûr” dur. Bu esas ortaya konduktan sonra, her ne kadar içinde bulunu-lan dönemde herkesin üzerine düþen görevi iyice bildiðine ve ona itina gös-terecekolduðuna inanýlmaktaysa da, insanlarýn hepsi ayný olamayacaðýn-dan, manevî ve maddî sýkýntýlarla karþýlaþmamalarý arzusuyla, bazý konula-rýn hatýrlatýlmasýnýn uygun olacaðý vurgulanmaktadýr. Bunlarý özetle þu þe-kilde sýralayabiliriz:

-Görevi olanlar hariç herkes yatsý ezaný okunduðunda camiye giderek teravih namazýný kýlacaktýr. Cemaatin namazda bulunduðu esnada berber, tütüncü ve benzeri dükkânlarda oturanlar “te’dîb ve tekdir” olunacaklardýr. -Erkeklerin, cemaati kalabalýk olan diðer camilerle birlikte Bayezid Ca-mii avlusu ve Çarþý’da bulunan hanýmlarý, söz ve davranýþlarýyla rahatsýz etmekten sakýnmalarý, kadýnlarýn da uygun olmayan kýyafetlerle sokaða çýk-mak gibi yakýþýksýz tavýrlardan kaçýnçýk-mak suretiyle ýrz ve namuslarýný koru-maya dikkat etmeleri gerekmektedir.

-Herkesin her zaman Allah’ýn emirlerine karþý gelmekten, Padiþah’ýn rý-zasýna uymayan davranýþlarda bulunmaktan sakýnmasý ve dolayýsýyla bu tenbihnâmenin hükümlerine uymasý gerekmekle birlikte; “Bazý kendüyi bil-mez ve maazallahü Teâlâ helal ve haramý fark ve derk etbil-mez makûleleri evkât-ý sâirede bile dinen memnû olan muharremâta dair uygunsuzluðu mütecâsir 7 Takvim-i Vekayi, Def’a 78, 17 Þevval 1249.

8 Orijinalinin bir fotokopisine sahip bulunduðumuz bu belgeye Takvim-i Vekayi koleksiyonlarýnda rastlayamadýk. Bkz. Ek. I. Bu metnin nasýl ortaya çýktýðý ve müsveddesi; Ýrade, Dahiliye, 158.

(4)

olur ve sekr halinde bulunur ve görülür ise derhal hakkýnda terettüp eden te’dîbât-ý þedîde icra olunacaðý... ” açýktýr.

Burada dikkat çeken sünnet olan teravih namazýna vurgu yapýldýðý ve kanaatimize göre diðer farz namazlar da dolayýsýyla hatýrlatýlmýþ olduðu halde, “efdal-i þuhûr-ý eyyâm olan þehr-i kesîrul-hayr-ý siyâm-ý þerîf” þeklinde nitelenen9 Ramazan orucuna hiç deðinilmemiþ olduðudur. Bu durum

bun-dan sonraki tenbihnâmelerde de, hiç deðilse bir süre için, geçerlidir ve her halde tartýþýlmasý gereken bir konudur.

Yayýnlanmýþ metnine ulaþamamýþ olmakla birlikte 1259 Ramazaný (25 Eylül-24 Ekim 1843) için tenbihnâme ile duyurulmasý gereken hususlarý içeren belgeyi, “re’sen sâdýr olan irade” tarzýnda Baþbakanlýk Osmanlý Arþi-vi’nde görmemiz mümkün olmaktadýr.1 0 Burada, daha önce de

Ramazan-dan baðýmsýz olarak ortaya konduðu görülen beþ vakit namazda cemaate devam konusu, bunun sünnet-i müekkede olduðu vurgulanarak ve bu ayda herkesin camilere gitmesinin özellikle gerektiði belirtilerek, dikkatlere su-nulmaktadýr. Bunun yanýnda yer alan diðer konular arasýnda; bazý kiþilerin davranýþlarýna yeterince dikkat etmedikleri, kadýnlarýn çarþý ve pazarlarda dinen yasaklanmýþ, sakýncasý aklen de açýk olan kýyafet ve tutumlarda bu-lunmamalarýnýn gereði yer almaktadýr. Padiþah bu durumlarý memurlarýn aralýksýz takip etmelerini ve gerekenlere sýrasýyla tenbih, te’kîd, men ve tahzîr uygulamalarýný istemektedir. Belgenin bütünlüðü içerisinde ayrýca camiler çevresinde kadýn erkek iliþkilerine dikkat çekilmekte, vaaz dinle-mek amacýyla (bile) karýþýk oturulmamasýnýn gereði hatýrlatýlmaktadýr.

Bilindiði gibi farz namazlarýn cemaatle kýlýnmasýna dikkat edilmesi, Os-manlý yönetimince zaman zaman ilan edilmiþ, bu konuda Müslüman halk kadar, ilgililer de teþvik edilerek uyarýlmýþlardýr. Kanaatimizce bu konu yani beþ vakit namazýn öncelikle kýlýnmasý, özellikle de camilerde cemaatle kýlýn-masý konusunda yönetimin tutumu, bunun neden ve niçinleri, teþvik ve zor-lama ile ilgili metinlerin nasýl deðerlendirilmesi gerektiði ve benzeri husus-lar, Osmanlý dönemi dinî hayatýnýn üzerinde durulmasý gereken problemleri arasýnda yer almaktadýr.1 1 Biz bu konuda burada, daha ileri düzeyde bir

görüþ ortaya koymak istemiyoruz.

9 Belgelerde Ramazan farklý þekillerde nitelenmektedir. Örnek: “Þehr-i sýyâm-ý maðfiret-encâm”, Ýrade, Dahiliye, 7963; “Þehr-i Ramazan-ý maðfiret-niþan”, Ýrade, Dahiliye, 28438; “Þehr-i Ra-mazan-ý Þerîf”, Ýrade, Dahiliye, 31405; “Ramazânü’l-Mubârek”, Ýrade, Dahiliye, 92762; “Eþref-i þuhûr-ý eyyâm olan þehr-“Eþref-i Ramazan-ý maðf“Eþref-iret-n“Eþref-iþan”,Ýrade, Mecl“Eþref-is-“Eþref-i Vâlâ, 2268; “Eþref-“Eþref-i þuhûr ve eazz-i duhûr olan Ramazan-ý maðfiret-feyezân”, Ýrade, Meclis-i Vâlâ, 3129. 10 Ýrade, Dahiliye, 3964. Þaban 1259/Eylül 1843. Belge üzerinde ay ismi gösterilmemiþ olmakla

birlikte, muhteva dolayýsýyla tarafýmýzdan eklenmiþtir.

(5)

Ramazan tenbihnâmelerine bazý defa, ilgisi dolayýsýyla baþka bazý ila-veler de yapýlabilmekteydi. Nitekim 1263 Ramazaný, 13 Aðustos-11 Eylül 1847 tarihlerine yani Ýstanbul halkýnýnbugün piknik dediðimiz o dönemki mesire, seyir ve tenezzüh gibi kelimelerle karþýladýklarý, kýr gezintilerinin yapýldýðý bir devreye isabet etmiþti. Bu nedenle seyir yerleriyle çarþý ve pazarlarda dikkat edilmesi gereken bazý hususlar da Seraskerlik ve Bâb-ý Âlî’nin ittifakýyla Ramazan tenbihnâmesine eklenmiþti.1 2 Hem bu durum

ve hem de yeni ihtiyaçlar dolayýsýyla bu tenbihnâmede, daha öncekilerden farklý olarak þu hususlar yer almýþtý.1 3

-Kadýnlar ince yaþmak kullanmayacak, arabalarý yanýnda genç ve süslü arabacý ve seyisler götürmeyeceklerdir.

-Erkekler kadýnlarýn toplandýklarý mahal ve dükkanlarda oturarak onlara sözlü ve fiilî sarkýntýlýk etmekten þiddetle sakýnacaklardýr. Kadýnlar da dük-kanlarda oturmayacaklardýr.

-Kumar oynamak her zaman kanunen ve þer’an yasak olduðu halde, bazý kahvehane ve diðer yerlerde oynayanlar görülürse, derhal cezalandýrýlacak-lardýr, (Bu defa sarhoþluktan bahsedilmemektedir).

-Seyir (tenezzüh, piknik) yerlerinde kadýn-erkek karýþýk oturulmayacaktýr. Kadýn ve erkeklere her bir seyir yeri için ayrý ayrý günler tahsis edilmiþtir. Bu hususa dikkat edilecek, davranýþlar terbiye hudutlarý içerisinde olacaktýr.

-Kadýnlar saat 11 (akþam ezanýndan bir saat önce)’den sonraya dýþarýda kalmayýp evlerine döneceklerdir.1 4

1264/1848 Ramazanýnda tenbihnâme yayýnlanmýþ olduðunu, hatta bu defa seyir yerleriyle ilgili hususlarýn Ramazan tenbihnâmesinden ayrý ola-devamla ilgili bizim ulaþtýðýmýz bir kýsým malzemeyi kronolojik çerçeve içerisinde buraya kay-dediyoruz. Hatt-ý Hümayûn, 51145 (1230 yýlý), 10151 (tarihi belli deðil); Takvim-i Vekayi, Def’a 67, 9 C. Evvel 1249; Takvim-i Vekayi, Def’a 142, 21 Þevval 1252; Hatt-ý Hümayûn, 33232 (5 Muharrem 1253); Ýrade, Dahiliye, 2850, 2866 (1258); Ýrade, Dahiliye, 3964; Tarih-i Lutfî, IX, 77 (1259); Ýrade, Dahiliye, 4489 (1260); A. MKT., 28/62 (1261); Ýrade, Dahiliye, 7713; A. MKT., 86/85; A. MKT., 93/13; A. MKT., 94/50; Takvim-i Vekayi, Def’a 339, 3 Recep 1263; Ýrade, Dahiliye, 13431; Ýrade, Meclis-i Vâlâ, 5986, 6936; Takvim-i Vekayi, Def’a 440, 6 R. Evvel 1267; Ýrade, Meclis-i Vâlâ, 9328; Takvim-i Vekayi, Def’a 479, 10 R. Âhir 1269; Takvim-i Vekayi, Def’a 571, 5 C. Âhir 1275; Ýrade, Dahiliye, 31434 (1277); Takvim-i Vekayi, Def’a 773, 7 C. Evvel 1281; Takvim-i Vekayi, Def’a 814, 17 R. Evvel 1282; Ýrade, Dahiliye, 44571 (1288); Cevdet, Maarif, 5445 (1293); Hayreddin, Vesâik-i Tarihiyye ve Siyasiyye, Ýstanbul, 1326, I, 72 (Tarihi belli deðil).

12 Ýrade, Dahiliye, 7963.

13 Takvim-i Vekayi, Def’a 347, Gurre-i Ramazan 1263. Bu tenbihnâme Ö. Olgun tarafýndan (A.g.e., s. 18-22) nakledilmiþ ve muhtemelen sehven 247 numaralý Takvim-i Vekayi’de yayýn-landýðý kaydedilmiþtir.

14 Tanzimat döneminde kadýnlarýn evleri dýþýndaki giyim ve davranýþlarýyla ilgili düzenlemeler için bkz. Nesimi Yazýcý, “Osmanlý Sosyal Hayatýndan Bir Kesit: Tanzimat Döneminde Mesire”, Ýslâmî Araþtýrmalar, c. XII, S. 3-4 (Ankara 1999), s. 253-258.

(6)

rak yayýnlandýðýný,1 5 7 Þaban/9 Temmuz 1848 tarihli iradeden

öðrenmek-te isek de, metnine ulaþamadýðýmýz için muhöðrenmek-tevasýný tam olarak bileme-mekteyiz. Bununla birlikte daha öncekiyle benzer konularý içermiþ olduðu-nu kuvvetle tahmin edebiliriz.1 6 Hatta ayný durumun 1265/1849

Ramaza-ný için de geçerli olmasý gerektiðini belgedeki ifadelerden anlýyoruz.1 7 1266/

1850 Ramazaný (11 Temmuz-9 Aðustos) için yayýnlanan tenbihnâmeyi de, bugün için bulamamýþ olmakla birlikte, bu konudaki Meclis-i Vâlâ mazba-tasý sayesinde, hangi hususlarýn tenbihnâmede yer almasýnýn kararlaþtýrýl-dýðýný öðrenmekteyiz.1 8 Buna göre;

-Padiþahýn hedefi bütün halkýn saadet ve refahý olduðundan, toplum hayatýný bu istikamet doðrultusunda düzenlemeye yönelik bütün kuralla-rýn Ramazan süresince de geçerliliðini koruyacaðý açýktýr. Bununla birlikte dine, edebe ve iffete uymayan davranýþlarda bulunanlarýn da, hal ve hare-ketleri görevlilerce takip edilerek “muâmelât-ý te’dîbiyyeye giriftâr olacakla-rý derkârdýr”. Bu durumun da mahallelere duyurulmasý gerekir. Bu giriþten sonra;

-Müslümanlar için farz olan beþ vakit namazýn camilerde cemaatle kýlýn-masýnýn lüzumu, Ramazanda oruçlu olacaklarýndan -“Kâffe-i müslimîn sâim olacaklarýndan”- daha da önem kazanmaktadýr. Buna her halde itina edil-mesi gerekir.

-Kadýnlar çarþý, pazar ve sokaklarda kýyafet ve davranýþlarýna dikkat ede-cekler, onlardan arabalý olanlarýn seyisleri arabalarýn yanlarýnda deðil, önle-rinde bulunacaklardýr.

-Hanýmlar akþam olmadan (nihayet 11’de) evlerine dönecekler, geceleri dýþarýya çýkmayacaklardýr. Erkekler de her yerde davranýþlarýna itina göste-receklerdir.

-Müslümanlarýn haricindekiler gündüzleri umumî yerlerde açýkta yemek yemeyecek, su ve sigara içmeyeceklerdir. Çünkü bu hem uygunsuz bir

dav-15 Ýrade, Meclis-i Vâlâ, 3118.

16 Ýrade, Meclis-i Vâlâ, 3129. Konuyla ilgili Meclis-i Vâlâ mazbatasýnda þu ifadeler aynen yer almaktadýr: “Malum-i âlî-i vekâlet-penahîleri buyurulduðu üzere be-her-sene eþref-i þuhûr ve eazz-i dühûr olan Ramazan-ý maðfiret-feyezân hulûlünde sekene-i dâru’s-saltanat-ý seniyyenin esvâk ve pazarda ve hususiyle memerr-i âlî-i cenâb-ý þahane ve makarr-ý samî-i hazret-i padiþâhânede matlûb olan merâsim-i âdâb üzere sûret-i seyr-ü hareket ve cevâmî ve mesâcid-i münîfeye muvâzebet olunarak cemaatle edâ-yý salât ve ifâ-yý lâzýme-i istîfâr ve ibadet eyle-meleri zýmnýnda tenbihât-ý lâzýme varaka-i matbûa neþr-u ilânýyla cümleye ifhâm ve beyan olunageldiðine... ” bütün bu nedenlerle bu sene de çýksýn.

17 Ýrade, Meclis-i Vâlâ, 4103. “Varaka-i mezbûrede muharrer fýkarât geçen sene icra buyurulan tenbihât olarak aynýyla tab’ ve ilaný... ”.

(7)

ranýþtýr ve hem de bazý çatýþmalara sebep olabilmektedir. Bu durumun dinî liderlere hatýrlatýlmasý gerekecektir. “Milel-i sâirenin nehâr-ý Ramazanda nazargâh-ý ehl-i Ýslâmda ekl-ü þurb etmeleri ve çubuk içmeleri hem bir nev’ riâyetsizlik ve hem de ekseriyâ arbedeyi mûcib olduðundan... ”.

Görüldüðü gibi 1850 Ramazaný dolayýsýyla yayýnlanmasýna karar verilen tenbihnâmede bir takým yeni unsurlar dikkati çekmektedir. Bunlar bütün Müslümanlarýn oruçlu olacaklarý, kadýnlarýn geceleri dýþarýya çýkmayacak-larý ve Gayrý Müslimlerin Müslümanlar karþýsýnda yemek, içmekten sakýn-malarý gereði, aksi durumun çatýþmalara sebep olabileceði hususlarýdýr. Bunlar içerisinde en önemlisi de Meclis-i Vâlâ’nýn 1850 Ramazaný ten-bihnâmesi görüþülürken, bu ayda Gayrý Müslimlerin oruç ve oruçlu Müs-lümanlar karþýsýndaki tavýrlarýný belirleme giriþimi olmalýdýr. Baþka ten-bihnâmelerde veya onlarýn görüþülmesi sýrasýnda gündeme gelmeyen bu husus, üzerinde durulmayý gerektirecek bir inceliktedir.

Bizim bu çalýþmamýz sýrasýnda elde edebildiðimiz diðer bir tenbihnâme, yukarýdakinden on sene sonraya 1276 Ramazanýna (23 Mart-21 Nisan 1860) aittir. Oldukça geniþ olan bu tenbihnâmenin içeriði þöyledir.1 9

-Ramazan dolayýsýyla cümlenin her vakitten daha ziyade Allah’ýn hoþ-nutluðunu kazanmaya çalýþmasý ve edepli harekete dikkat etmesi gerekti-ðinden bu yolda bazý hususlarýn hatýrlatýlmasý gerekmektedir.

-Padiþahýn ziyaretleri sýrasýnda herkesin uygun davranýþlarda bulunmasý gerekir.

-Herkes camilerde ve diðer yerlerde vakit geçirmekte serbest olmakla birlikte, gün boyu Çarþý içinde, Sultan Bayezid ve Þehzadebaþý’na doðru yol üzerindeki dükkanlarda ve özellikle buralardaki kahvehanelerle çaycý dük-kanlarýnda oturmak memnûndur.

-Geceleri halkýn geçiþine mani olacak þekilde yol ortalarýnda oturmak yasaktýr. Kadýnlarýn arabalarý Bayezid ve Þehzadebaþý’nda sokak ortalarýnda durmayacaklarý gibi, erkekler de arabalarýn aralarýnda gezip kadýnlarý ra-hatsýz etmeyeceklerdir.

-Genel olarak giyim ve özel olarak kadýn giyimiyle ilgili olarak daha önce neþredilen tenbihât hükümlerine titizlikle uyulacaktýr.

19 28 Þaban 1276/21 Mart 1860 tarihli bu tenbihnâme bir önceki günün tarihini taþýyan ve Ramazanda iftara gitmekle ilgili diðer bir duyuru ile birlikte Takvim-i Vekayi, Def’a 581, 4 Ramazan 1276’da yayýnlanmýþtýr. Ali Rýza Bey’in (A.g.e., s. 198-200) “Tanzimât-ý Hayriyye ilânýndan sonra cânib-i Bâbýâlî’den neþrolunan ilânýn suretidir” kaydýyla yayýnladýðý metin bizim sözünü ettiðimiz tenbihnâme ile kelimesi kelimesine aynýdýr. Biz son on senenin (1850-1860 arasý) tenbihnâmelerini göremediðimiz için ayný metnin bu arada da yayýnlanýp yayýn-lanmadýðý konusunda bir fikir ileri sürebilecek durumda deðiliz.

(8)

-Geçmiþ yýllarda olduðu gibi Sultan Ahmed, Þehzade ve Lâleli camileri kadýnlarýn namaz kýlmalarýna ve vaaz dinlemelerine ayrýlmýþtýr. Bu camile-re namaz vakitleri dýþýnda ve cami hademeleri haricinde erkekler girmeye-ceklerdir. Kadýnlar kýyafetleriyle birlikte davranýþlarýna da dikkat edecekler, saat 11’den sonra sokaklarda kalmayacaklar, geceleri arabalý arabasýz kala-balýk yerlerde bulunmayacak, gündüzleri de alýþ-veriþ amacýyla dükkanlara girmeyeceklerdir.

-Diðer vakitlerde olduðu gibi, özellikle Ramazanda herkes farz olan na-mazlarýna devam edecek, teravih vaktinde bir görevi olanlar hariç, yakýnýn-daki camiye giderek namazýný kýlacaktýr.

-Geceleri kimse fenersiz sokaða çýkmayacaktýr.2 0

-Saz ve hayal olan yerlerde herkes ýrz ve edebiyle oturacak, her zaman yasak olan kumarý oynayanlar ve mahalle aralarýnda huzuru bozanlar ceza-landýrýlacaklardýr.

-Geçerli mazereti olmayan herkes oruç tutacak, mazeretliler de genel yerlerde oruçsuz olduklarýný gösterirlerse, derhal cezalandýrýlacaklardýr. “Cümlenin özr-i sahîh-i þer’îsi olmadýkça sýyâma devam eylemeleri lâzým gele-ceði misillû özr-i sahîh-i þer’îsi olanlarýn bile çarþýda ve alenî surette nakz-ý sýyâm eyledikleri görülür ise derhal mücâzât-ý lâyýkalarý icra kýlýnacaktýr”.

-Evlerin önleri ve sokaklarýn temizliðine dikkat edilecektir.

-Fiþenk atmak ve mehtap (maytap) yakmak gibi halký rahatsýz edip hu-zuru bozan davranýþlardan herkes sakýnacaktýr.

-Ýlgili memurlar bu tenbihnâme hükümlerinin uygulanmasýna dikkat ve itina göstereceklerdir.

Özetlediðimiz tenbihnâmede bizim dikkatimizi çeken hususlar; Þehza-debaþý’nýn öne çýkmakta olduðu, hanýmlara “öteden beri mahsus hükmünde olmaðla” kaydýyla üç caminin ayrýlmýþ bulunduðu, beþ vakit farz namaza devamýn, özellikle de oruç tutmanýn gereðinin ve alenî oruç bozanlarýn ce-zalandýrýlacaðýnýn vurgulanmýþ olduðudur. Tanzimat Ramazanlarý dolayý-sýyla unutulmamasý gereken saz ve hayal de ilk defa bu tenbihnâmede orta-ya çýkmakta, ayrýca ilgisi dolayýsýyla, geceleri fenersiz sokaða çýkýlmamasý örneðinde olduðu gibi, baþka vesilelerle ve ayrýca duyurulmuþ olan husus-lar da bu münasebetle tekrar hatýrlatýlmaktadýrhusus-lar.

1280 Ramazaný (9 Þubat-9 Mart 1864) için yayýnlanan tenbihnâme bir öncekiyle (1276), hemen hemen aynýdýr.2 1 Bu durum arada geçen yýllarda

20 Geceleri fenersiz gezmenin yasak olduðuyla ilgili varaka-i mahsûsa, Takvim-i Vekayi, Def’a 307, 17 Z. Kâde 1262; Sokaklarýn fenerlerle aydýnlatýlmasý tenbihnâmesi Takvim-i Vekayi, Def’a 744, 10 Z. Kâde 1280 ve Def’a 748, 8 Z. Hicce 1280.

(9)

da benzer metinlerin yayýnlanmýþ olduðunu düþünmemize imkân vermek-tedir. Farklýlýklarý göstermek gerekirse; bir önceki tenbihâtta, vakit geçir-mek amacýyla Çarþý içiyle Bayezid ve Þehzadebaþý’na doðru olan dükkan-larla kahvehaneler ve çaycýlarda oturmak memnûdur denilirken, bu defa sýnýrlar Aksaray, Üsküdar ve Tophane’yi de içerecek þekilde geniþletilmiþ; ayrýca bu aradaki dükkan sahiplerinin aksine davranmalarý halinde, zapti-ye tarafýndan tedîp edilecekleri ve dükkanlarýnýn da muayzapti-yen süreyle kapa-týlacaðýnýn belirtilmiþ olmasýdýr. Zaptiyenin diðer konularda da yetkili ol-duðu ifade edilmiþtir.

1280 Ramazaný için yayýnlanan tenbihnâmede herkesin oruç tutmasýyla ilgili husus hatýrlatýlýrken tutmayan, daha doðru ifadesiyle oruçsuz olduðu-nu açýkça gösterenler için yapýlacak uygulama bir ölçüde hafifletilmiþtir. Hatýrlamak gerekirse öncekinde “derhal mücâzât-ý lâyýkalarý icrâ kýlýnacak-týr” denilirken, bu defa yalnýzca “te’dîb kýlýnacakkýlýnacak-týr” ifadesiyle yetinilmiþtir. 1281 Ramazaný (28 Ocak-26 Þubat 1865) için yayýnlanan tenbihnâme bütünüyle bir öncekinin tekrarýndan ibarettir.2 2 Bu durumun ilerleyen

yýl-larda da devam ettiðini düþünebiliriz.2 3

Tanzimat dönemiyle ilgili olarak bizim ulaþabildiðimiz son tenbihnâme 1288 Ramazaný (4 Kasým-13 Aralýk 1871) için olanýdýr.2 4 “Mâh-ý

Ramazan-ý gufran-niþanda usûl-i memdûha-i âdâb-Ramazan-ý insaniyete riâyet olunmak tenbihâ-týný mutazammýn kaleme aldýrýlan ilânât” ta Ramazanýn ibadet ayý olduðu vurgulandýktan sonra, esas olarak bu ayda toplum düzeninin korunmasý, kadýnlarýn kýyafet ve davranýþlarýyla, erkeklerin tavýr ve hareketleri, kadýn-larla olan iliþkileri deðerlendirilmektedir.

Osmanlý yönetimi II. Abdülhamid döneminde de Ramazan tenbihnâme-leri yayýnlamaya devam etmiþtir.2 5 Bunlarda artýk dönemin padiþahýna

kar-þý takýnýlacak saygýlý tavýrdan söz edilmezken, Ramazan ayýnýn ibadet ve tâat ayý olduðu, kadýn ve erkeklerin gezinti yerlerindeki durumlarý, özellikle de hanýmlarýn kýyafetlerine dikkat çekilmiþtir.

Böylece Osmanlý toplumunun son döneminde, bir ibadet ayý olmasýnýn yanýnda gerçek bir kültür þöleni þeklinde deðerlendirilen Ramazan ayý ile ilgili bir konuya dikkat çekmiþ bulunuyoruz. Bununla birlikte Ramazan ayý-nýn daha incelenecek çok yönleri bulunduðu þüphesizdir. Bunlardan bazýla-rýný ilerideki çalýþmalarýmýzda deðerlendirmeyi ümit etmekteyiz.

22 Takvim-i Vekayi, Def’a 785, 3 Ramazan 1281.

23 Enver Ziya Karal, Osmanlý Tarihi, Ankara, 1977, VII, 282. 24 Ýrade, Dahiliye, 44571.

25 Ýrade, Dahiliye, 84868 (1305/1888 yýlý), Ö. Olgun, A.g.e., s. 21-24 (Y. A. HUS., 1315.8.29, 380/107); Sabah, Nr. 3283, 29 Þaban 1316.

(10)

EK I

Cenâb-ý Hak zât-ý þevket-âyât-ý hazret-i þâhâneyi ile’l-ebed zîver-i dîhîm-i fehâmet-vesîm-i saltanat-u þân ve sâye-i merhamet-vâye-i mülûkânede kâffe-i ibâd ve bendegâný mazhar olduklarý asayiþ ve istirahatýn devam ve bekâsýyla mesrûr ve þâdân buyursun. Cümlenin malumu olduðu üzere Þev-ket-meâb Efendimiz hazretlerinin mevhûb olduklarý fýtrat-ý zâtiyye-i seniy-ye ve hilkat-i pakîze-i aliyseniy-yeleri iktizasýnca akdem-i efkâr-ý hümâyûnlarý delâlet-i tevfîk-i cenâb-ý müsehhilü’l-umûr ile herkesin refah ve istirahat ve huzur ve emniyetleri emr-i ehemminin istihsâline mahsûr ve hamden süm-me hamden bu himsüm-met-i pür-süm-meysüm-menet ve niyet-i hayýr-süm-menkýbet-i þâhâ-nenin semerât-ý hasenesi an-be-an cilve-nümâ-yý bürûz ve zuhûr olarak edâ-yý farîza-i þükrüne dikkat ve her halde evâmir-i Rabbâniyyenin hilâfý ve rýzâ-yý meyâmin-irtizâ-yý mülûkâneye münâfî hareketten mücânebet cüm-leye farîza-i zimmet olduðuna ve efdal-i þuhûr-u eyyâm olan þehr-i kesîru’l-hayr-i sýyâm-ý þerîf hulûl ederek sinîn-i sâbýka Ramazanlarýnda bazý ten-bihât-ý muktazýyyeyi havî varaka-i mahsûsalar tab’ ve Ýstanbul ve Bilâd-ý Selâse’de kâin mahallâta neþr ile ihtârât-ý lâzýme icrasý âdet-i þefkat-ayet-i seniyyeden olup eðerçi devr-i bî-cevr-i þâhânede herkes iltizâm-ý tavr-ý merg-ûb-ý iffetle adâb-ý ubûdiyeti icraya dikkat edecekleri der-kâr ise de tabâyi-i beþeriyye gayr-ý muttarid ve mizâc-ý nâs hevâ ve hevese müstaid olduðun-dan böyle eyyâm-ý mubârekede kendilerine muceb-i mücâzât-ý Samedâniy-ye ve dûçâr-ý te’dîb ve terbiSamedâniy-ye olacak hâlât-ý lâubâliyâne ve harekât-ý bî-edebâneden inzâr ve vikâyet dahi iktizâ-yý zimmet-i himmet-i hilâfet-pe-nahîden bulunduðuna binâen âdet-i sâbýka-i haseneye ittibâen âtiyü’z-zikr tenbihât-ý icâbiyye beyan ve ilan olundu.

Þöyle ki zât-ý meâlî-simât-ý hazret-i þehin-þâhînin bi’l-yümni ve’l-ikbâl þehr-i þerîf-þehr-i mezkûrda cevâmþehr-i-þehr-i þerîfe ve mahâll-þehr-i sâþehr-ireyþehr-i teþrîf-þehr-i hümâyûnlarý þeref-vukû olacaðýna ve bu cihetle ifâ-yý vâcibe-i riâyet ve hareket-i memdûha-i rýzâ-kârî ve iffete dikkat eylemeleri lâzýmeden idügine mebnî o misillû teþrîf-i âlî vukûunda bazý kesân pîþgâh-ý þâhânede durup bî-edebâne nazar ve birbirleriyle mülâtafe ve musâhabet ederek güzer eylemeleri ve câmi-i þerîflerde dahi ikâmet ve ârâm buyuracaklarý mahallin karþýsýna top-lanýp halka olarak oturmalarý ve bunun gibi yakýþýksýz etvâr ve hâlâta mücâ-seret etmeleri resm-i ubûdiyetin mugâyiri olmaðla bu dakîkalara fevka’l-gâye dikkat oluna.

Efrâd-ý ahali bulunduklarý meslek ve sanat ve memûrîn ve hademe dahi memuriyet ve maslahatlarýna mahsus hey’et ve kýyafetle gezip askerîye müþâbih ve yek diðere mümâsil elbise iksâsýndan ve zarafet ve nezaket ad-diyle âdâba mugâyir etvâr-ý nâ-merziyyeden ittikâ eyleyeler.

(11)

Gecelerde me’mûren bir mahalle gidip gelen hademeden mâadâ bir gûne hizmet ve maslahatý olmayan kesân her kim olur ise olsun yatsý ezaný okun-duðu anda berber ve tütüncü ve sâir dükkanlarda oturmayýp cevâmi-i þerî-feye azîmetle edâ-yý salât-ý terâvihe müsâraat ve ol-aralýkta o makûle dük-kanlarda görünen olur ise te’dîb ve tekdîr olunacaðýndan ona göre harekete mübâderet edeler.

Eyyâm-ý mübâreke-i merkûmede cemiyetli olan cevâmi-i þerîfe ve husû-san Sultan Bayezid Câmi-i Þerîfi havlîlerinde ve Çarþý derûnunda arabalý ve arabasýz gelip ârâm eden tâife-i nisvânýn karþýlarýna geçerek ve yanlarýnda gezinerek harf-endâzlýk etmek ve arz-ý sefâhet eylemek misillû ýrz ve namu-sa münâfî ve rýzâ-yý Bârî’nin hilâfý harekâttan ihtirâz ve mücânebet ve tâife-i ntâife-isvân taraflarýndan dahtâife-i nâ-meþrû kýyafet ve tavýr ve hey’etle sokaklara çýkýlmayarak vikâye-i ýrz ve namuslarýna dikkat oluna.

Bâlâda beyan olunduðu üzere her halde Evâmir-i Sübhaniye’nin hilâfý ve rýzâ-yý meyâmin-irtizâ-yý mülûkâneye münâfî hareketten mücânebet cüm-leye farîza-i zimmet olduðuna binâen tenbihât-ý muharrerenin mûceb ve muktezasý vechile hareket olunmasý be-gâyet elzem olduðu misillû bilakis bazý kendüyi bilmez ve Maazallahü Teâlâ helal ve haramý fark ve derk etmez makûleleri evkât-ý sâirede bile dinen memnû olan muharremâta dair uy-gunsuzluða mütecâsir olur ve sekir halinde bulunur ve görülür ise derhal hakkýnda terettüb eden te’dîbât-ý þedîde icra olunacaðý azâde-i tafsîl ve ra-kam olmaðla bu fýkra dahi eimme ve muhtârân-ý mahallât taraflarýndan herkese güzelce ifhâm olunarak muðayiri evzâ vukûa gelmemesine ale’d-devam nezaret ve sarf-ý kudret kýlýna.

Eyyâm-ý maðfiret-ittisâm-ý merkûme eþref-i evkât-ý sâire olmasýyla tan-zifât ve tathirâtýn icrasý dahi mukteziyât-ý diniyeden bulunmaktan ahalî-i mahallât ve esnaf ve sâire konak ve hane ve dükkanlarý kapý ve kepenk ve pencere ve kafeslerini çamur ve örümcekten ve sokaklarýný süprüntü ve müstekreh þeylerden silip süpürerek esbâb-ý hasene-i tahâret ve nezafetin icrasýna ihtimam ve mevâdd-ý meþrûhanýn dahi kâmilen ifasýna ikdâm-ý tâm ile hilafý evzâ ve hâlâttan ziyade ittikâ ve mübâadet eyleyeler. Fî 27 Þ 1255

(12)

Referanslar

Benzer Belgeler

Orman sınırları dışına çıkarma" ile ilgili ilk çalışmalar 1961 Anayasası döneminde yapılmıştır. Gerçekten de, ormanlarla ilgili olarak çeşitli spekülasyonları

Bu durumda, senetler, senet fonksiyonunu yitirerek, anonim senet (titre anony- me) hale gelmiştir. İhraç eden şirket, senedin hamilini ta­ nımamaktadır. Nama yazılı senetlerde de

trançaıse du service publie". Vlıehel Gentol : "L'idenlification du service publie par le jııge adıninistrauf".. Zira, Duguit'in kamu hizmeti tanımında iki

Nitekim Yargıtay 18.ci daire verdiği bir kararında, davacının kendi evladiye bağını elverişli delillerle ispatlamaması halinde, sadece onun annesi ve kendi çocuğunun

I.Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi'nde kanun teklif etme hakkı (kanun tasarılarını ve diğer meseleleri Azerbaycan Cumhuri­ yeti Millî Meclisi'nin müzakeresine sunma

Bu çalışmamızda bir karekter özürü olarak psikiyatrik bir bo­ zukluk olan antisosyal kişilik bozukluğu olan iki vakamızın suç anında impulsiv davranmış olmaları,

Yakından bakıldığında, tabii hukuk doktirinlerinin ulaştıkları de­ ğerler, maddi bir olgu yani fiilen vukubulandan değil de, bir diğer değer

Hieraus resultiert die Möglichkeit der einstv/eiligen Rechts- schutzes als Konsequenz zu § 23 III1, der als Verfügungsanspruch im Rahmen einer einstvveiligen Verfügung in