• Sonuç bulunamadı

Ebu'l-Fazl Muhammed b. Ca`fer el-Herevî'nin Mefâhıru'l-Makâl fi'l-Mesâdiri ve'l-Ef`âl adlı yazma eserinin 191. varaktan sonuna kadar tahkiki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ebu'l-Fazl Muhammed b. Ca`fer el-Herevî'nin Mefâhıru'l-Makâl fi'l-Mesâdiri ve'l-Ef`âl adlı yazma eserinin 191. varaktan sonuna kadar tahkiki"

Copied!
615
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI ARAP DĠLĠ VE BELAĞATI BĠLĠM DALI

EBU‟L-FAZL MUHAMMED B. CA„FER

EL-HEREVÎ‟NĠN MEFÂHIRU‟L-MAKÂL FĠ‟L-MESÂDĠRĠ

VE‟L-EF„ÂL ADLI YAZMA ESERĠNĠN 191. VARAKTAN

SONUNA KADAR TAHKĠKĠ

Uğur GÜLBĠL DOKTORA TEZĠ

DANIġMAN

Prof. Dr. Tacettin UZUN

(2)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in Adı Soyadı UĞUR GÜLBĠL Numarası 064144071002

Ana Bilim / Bilim Dalı

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ / ARAP DĠLĠ VE BELAĞATI

DanıĢmanı PROF. DR. TACETTĠN UZUN

Tezin Adı EBU‟L-FAZL MUHAMMED B. CA‟FER

EL-HEREVÎ‟NĠN MEFÂHIRU‟L-MAKÂL

FĠ‟L-MESÂDĠRĠ VE‟L-EF‟ÂL ADLI YAZMA ESERĠNĠN 191. VARAKTAN SONUNA KADAR TAHKĠKĠ

ÖZET

Bu çalıĢmada hicrî IV. asrın önemli müelliflerinden biri olan Ebu‟l-Fażl Muhammed b. Ca'fer el-Munzirî el-Herevî (ö. 329/940)‟yi ve ona nisbet edilen Mefāhiru‟l-Makāl fi‟l-Mesādiri ve‟l-Ef'āl adını taĢıyan eseri tahkik edilmiĢtir. Tez, giriĢ ve üç bölümden oluĢmaktadır.

GiriĢ bölümünde, eserin daha iyi anlaĢılması için sözlük ve sözlükbilim, ve Arap dili ve edebiyatında sözlük ve sözlük türleri hakkında bilgi verilmeye çalıĢıldı.

Birinci bölümde, müellifin Ģahsi ve ilmi kiĢiliğini araĢtırıldı ve incelendi. Ebu‟l-Fażl Muhammed b. Ca‟fer el-Herevî, pek fazla tanınmayan ancak zamanının en ünlü hocalarından dersler alan ve bu alanda eserler veren bir müelliftir.

Ġkinci bölümde, tahkîkini yaptığımız Mefāhiru‟l-Makal fi‟l-Mesadiri ve‟l-Ef‟al adlı eser hakkında bilgi verilmeye çalıĢıldı. Eser, son harfi sistemine göre hazırlanan, bablara göre kısımlandırılan alfabetik bir sarf sözlüğüdür. Müellif, bu eserde az kullanılan, ġarib ve ilk bakıĢta anlaĢılamayan kelimeleri sarf babları altında ve son harf sistemine göre inceleyerek yazmıĢtır.

Üçüncü bölümde ise, eserin 191. varaktan sonuna kadar olan bölümün tahkîki ilmi kriterlere uygun olarak yapılmıĢtır.

(3)

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Öğre n cin in Adı Soyadı UĞUR GÜLBĠL Numarası 064144071002 Ana Bilim / Bilim Dalı

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ / ARAP DĠLĠ VE BELAĞATI

DanıĢmanı PROF. DR. TACETTĠN UZUN

Tezin Ġngilizce Adı VERIFICATION OF THE HANDWRITTEN BOOK OF

EBU‟L-FAZL MUHAMMED B. CAFER EL-HEREVÎ “MEFÂHIRU‟L-MAKÂL FĠ‟L-MESÂDĠRĠ VE‟L-EFÂL” FROM 191 PAGE TO THE END

SUMMARY

In this study, we tried to mention about Abu'l-Fazl Muhammad b. Ja'fari el-Munzirî el-Heravi (329/940) which was one of the important writer of the IV.century, and verify his work “Mefâhiru'l-Makal Fi'l- Mesâdiri vel-Ef'âl” and tried to give an overview of „sözlükbilim‟ because it is a dictionary. Thesis consists of three parts with the introduction.

In the introduction part, we tried to provide information about the dictionary and lexicology in general to make the work understood better because it is a kind of dictionary,and also mentioned about dictionary and the types of dictionary in Arabic language and literature.

In the first section, we have examined and investigated the writer's personal and scientific personalities. Abu'l-Fazl Muhammad b. Ja'far al-Heravi, a writer which was not much recognized, but got education from the most famous teacher of his time, was aware of the Arab language and literature and had works in this area.

In the second part, we tried to provide information about the work named “Mefāhiru'l-Makal Fi'l -Mesādiri vel- Efāl”.

In the third section of the work we have completed our work by doing the verification. While writing these works, we paid attention to do it in accordance with scientific criteria after gaining advance information about verification ways and handwritten works.

(4)

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖNSÖZ ...iv

TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ ...vi

KISALTMALAR ... vii

GĠRĠġ ... 1

SÖZLÜKBĠLĠM VE ARAPÇA SÖZLÜK ÇALIġMALARI ... 1

A. SÖZLÜKBĠLĠM ... 1

1.Tanımı ve Kısaca Tarihsel Seyri: ... 1

2.Sözlük, Sözlük Türleri ve Sözlük ÇalıĢmaları ... 2

3.Sözlük Hazırlanırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar: ... 2

4.Sözlük Türleri: ... 3

B. ARAPÇADA SÖZLÜK ÇALIġMALARI ... 4

1. BELLĠ MEVZÛLARA HASREDĠLMĠġ SÖZLÜKLER ... 4

2. ALFABETĠK LUĞATLER ... 6

I.BÖLÜM ... 8

EBU‟L-FAZL MUHAMMED B. CA„FER EL-HERAVÎ ĠLE ĠLGĠLĠ BĠLGĠLER ... 8

A. ġAHSIYLA ĠLGĠLĠ BĠLGĠLER ... 8

Ġsmi, Nesebi, Künyesi, Lakâbı ve Vefâtı: ... 8

B. ĠLMÎ KĠġĠLĠĞĠ ĠLE ĠLGĠLĠ BĠLGĠLER ... 8

1.Öğrenimi: ... 8

2. Hocaları: ... 9

3. Öğrencisi: ... 11

4. Muhammed b. Ebî Ca„fer el-Heravî‟nin Eserleri: ... 11

5. Müellifin Ġçinde Bulunduğu Ġlmî Çevre: ... 12

II. BÖLÜM ... 17

EBU‟L-FAZL MUHAMMED B. CA ́FER EL-HERAVÎ‟NĠN MEFÂHIRU‟L-MAKÂL FĠ‟L-MESÂDĠRĠ VE‟L-EF„ÂL ADLI ESERĠ ... 17

ESERĠN TANITIMI ... 17

(5)

2. Eser Hakkında Bilgi ve Değerlendirmeler: ... 18

3.Yazma Nüshanın Tanıtımı: ... 18

4.Tahkikte Takip Edilen Metod ... 19

5.Eserin Ġçeriği ve Önemi: ... 21

6.Yazılma Sebebi: ... 21

7.Müellifin Eserinde Takip Ettiği Yöntem: ... 22

8.Eserde Kullanılan Kaynaklar ve Nakil Usûlü: ... 23

9.Eserin Ġlmî Değeri: ... 23

SONUÇ ... 25

KAYNAKÇA ... 26 III. BÖLÜM

MEFÂHIRU‟L-MAKÂL FĠ‟L-MESÂDĠRĠ VE‟L-EF„ÂL ADLI ESERĠN 191. VARAKTAN SONUNA KADAR TAHKĠKĠ

(6)

ÖNSÖZ

Kültürel mirasımız, tarih boyunca zenginleĢerek bir nesilden diğer nesile intikal ederek günümüze kadar gelmiĢtir. Köklü ve güçlü bir mirasın varisleri olarak, sahibi olduğumuz zenginlikten faydalanabilmemiz, o mirası yeterince inceleme ve tanımamıza bağlıdır. Miras aldığımız kültürün büyük ölçüde yazılı olduğunu düĢündüğümüzde, bu kültürü bize aktaran metinlerin doğru anlaĢılmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bir metnin sağlıklı anlaĢılması büyük ölçüde, o metinde kullanılan dilin özelliklerinin iyi bilinmesine bağlıdır. Metnin muhataplarından ne istediğini veya onlara ne tür bir bilgiyi aktarmak istediğini anlamak, kullandığı dili bilmeden mümkün değildir. Bunun için tarihten günümüze, bu metinleri doğru anlama çaba ve gayretleri devam edegelmiĢtir.

Bu değerli mirasımız içerisinde hâlâ el yazması halinde bulunan, ilmî yönden kendisine paha biçilemeyen ve incelenip tahkik edilmeyi bekleyen binlerce eser de mevcuttur.

Biz de bu sebeple Arap dili ve edebiyatıyla ilgili olan önemli bir eseri tahkik ederek, yazma olarak kalmaktan kurtarmak ve ilim dünyasına kazandırmak istedik.

Tahkik edilen eser, Ebu’l-Faôl Muðammed b. Ebî Ca‘fer el-Heravî’ye nisbet edilen Mefâñıru’l-Maùâl fi’l-Meóâdiri ve’l-Ef‘âl adlı eserdir. Eser Arap dili ve edebiyatı alanında yapılmıĢ bir çalıĢmadır. Mastarlar ve fiilleri inceleyen bu eser, kelimelerin yapısını konu alan Sarf bilimi kapsamında yer almaktadır.

Dînî metinlerin anlaĢılmasında, bu metinlerde yer alan kelimelerin ve anlamlarının bulunduğu sözlük çalıĢmalarının ne kadar önemli olduğu herkes tarafından bilinmektedir. el-Heravî özellikle dini metinlerde yer alan garib ve ilk bakıĢta anlaĢılması mümkün görülmeyen kelimeler çoğunlukta olmak üzere bir sözlük çalıĢması yapmıĢtır. Bu çalıĢmada, açıklanan kelimelere âyet ve hadislerin Ģahit olarak getirilmesi de esere ayrı bir önem kazandırmaktadır. Tahkikini yaptığımız bu eserde kelimelerin son harflerine göre hazırlanmasının kullanımda bazı zorluklar çıkardığı göz önüne alınsa da asrın idrakine uygun biçimde, yeniden dizayn edilip yayınlandığında, bu eserin ilim ehline önemli bir katkı sağlayacağı bir gerçektir.

Bu eser, bir nevî son harfine göre hazırlanmıĢ Sarf sözlüğüdür. Bu çalıĢmanın kendi alanında faydalı olacağı kanaatini taĢımaktayız.

el-Heravî‟ye nisbet edilen Mefâñıru‟l-Maùâl fi‟l-Meóâdiri ve‟l-Ef„âl adlı eseri üzerinde yaptığımız bu çalıĢma, giriĢ, üç bölüm ve sonuçtan oluĢmaktadır.

GiriĢ kısmında, tahkik edilen eserin bir tür sözlük olması sebebiyle sözlükbilim ve Arapça sözlük çalıĢmalarına iliĢkin detaylı bilgiler verilmiĢtir.

Birinci bölümde, Ebu‟l-Faôl Muðammed b. Ebî Ca„fer el-Heravî‟nin Ģahsı ve ilmî kiĢiliğine değinilmiĢtir.

Ġkinci bölümde, el-Heravî‟nin Mefâñıru‟l-Maùâl Fi‟l-Meóâdiri ve‟l-Ef'âl adlı eseri ve içeriği çeĢitli yönleriyle tanıtılmıĢtır.

Üçüncü bölümde ise, eserin 191. varaktan sonuna kadar olan bölümün tahkîki yapılmıĢtır. Yazma nüshanın 391 varak asıl nüsha, 17 varak fevaid olmak üzere 408

(7)

varak olması sebebiyle DanıĢman Hocamız Tacettin UZUN bey‟in önerisi üzerine 191‟e kadar Hüseyin POLAT, 191. varaktan sonuna kadar olan bölümün de tarafımdan tahkik edilmesi kararlaĢtırıldı.

Sonuçta da eserle ilgili yapılan araĢtırmalarda ulaĢılan kanaatler bildirilmiĢtir. ÇalıĢmalarımızda bize yol gösteren yardım ve katkılarını esirgemeyen kıymetli hocam Prof. Dr. Tacettin UZUN Bey‟e öncelikle teĢekkürlerimi sunarım. Yine bu tahkik çalıĢmamızda bize yol gösteren hocalarıma ve arkadaĢlarıma Ģükranlarımı bildiririm.

Yapılan bu tahkîkin ilim dünyasına bir katkı sağlamasını umar, onu değiĢik açılardan besleyecek çalıĢmalara ufuk açmasını dileriz.

Uğur GÜLBĠL Konya-2010

(8)

TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ

Bu çalışmada aşağıda verilen transkripsiyon sistemi kullanılmıştır: Sesliler:

آ, َــ‮ ‮بـ, َٚــ: â ; ِٜـ: î ; ُ٘ـ: û ;

ـَـ : e, (kalın okunan harflerde: a) ; ـِـ: i; ـُـ: u, Sessizler:

ء : ’ ; ة: b ; د: t ; س: ï; ط: c ; ح: ð ; خ: ñ ; د : d ; ذ: ø ; ز: r ; ش: z ; ض: s ; غ: ş ; ص: ó ; ض : ô ; ط: õ ; ظ: ø ; ع: ‘ ; غ: ğ ; ؾ: f ; ق: ù; ك : k ; ه: l ; ً: m ; ُ: n ; ٗ: v ; ـٕ: h ; ٛ: y .

Yukarıda verilen transkripsiyon sisteminden farklı olarak:

a. Harf-i ta‘rifler, cümle başında da küçük harfle yazılmıştır. Örneğin: el-Kulliyye, el-Ùâhire, el-Ùalem.

b. Harf-i ta‘rif ile gelen kelimenin başındaki şemsî ve kamerî harflerin okunuşu belirtilmiştir. Örneğin: ed-Defteru’l-kebîru.

c. İzâfet terkîbi şeklinde bulunan ibarelerde (şahıs adı, kitap adı vb.) ve vasl gerektiren yerlerde muzâf ve muzâfun ileyhin i‘râbı yazıda gösterilmiştir. Örneğin: Ïâneviyyetu’l-Eimmeti ve’l-Ñuõabâ'i.

d. Türkçeye yerleşmiş kelime ve tabirlerde transkribe uygulanmamıştır. ‘Abdullah, ‘Abdurrahmân gibi meşhur bileşik isimler tek kelime halinde yazılmıştır.

(9)

KISALTMALAR

a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.m. : adı geçen madde

b. : bin

bkz. : bakınız

c. : cilt

DĠA : Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi

msl. : mesela ö. : ölümü s. : sayfa thk. : tahkik trc. : tercüme tash : tashih tsz. : tarihsiz vs. : vesaire

(10)

GĠRĠġ

SÖZLÜKBĠLĠM VE ARAPÇA SÖZLÜK

ÇALIġMALARI

A. SÖZLÜKBĠLĠM

AraĢtırmamıza sözlük ve sözlükbilimle ilgili bilgileri ilave etmemizin sebebi, müellifimizin yapmıĢ olduğu çalıĢmanın daha iyi anlaĢılmasını ve nasıl bir metot izlediğini belirlemektir. ÇalıĢmamızda genel olarak sözlükbilimin ne anlama geldiği, sözlük türleri ve yazımda dikkat edilmesi gereken kurallara değindikten sonra Arap dili ve edebiyatı alanında sözlükbilim, kısımları ve sözlük yazımında dikkat edilmesi gereken kurallardan bahsetmeye çalıĢacağız.

1. Tanımı ve Kısaca Tarihsel Seyri:

Ġnsan tek baĢına yaĢayamayan sosyal bir varlıktır. Diğer insanlarla mutlaka konuĢmak ve anlaĢmak durumundadır. Toplumun bireyleri, birbirleriyle iletiĢimde bulunmalı, karĢılıklı iliĢkilerinde birbirlerini anlamalıdırlar. Bundan dolayı da birbirlerinin dillerini öğrenmelidirler. Dil öğrenimi için en önemli malzeme de sözlüklerdir. Sözlükler, bir dilin içerdiği sözcükleri alfabetik olarak kapsayan, o dilin deyim ve örnek cümlelerini de ihtiva eden kaynaklardır.

Sözlükbilim, bir dilin ya da karĢılaĢtırmalı olarak çeĢitli dillerin söz varlığını sözlük biçiminde ortaya koymaya yönelen, bu amaçla yöntemler geliĢtirerek uygulama yollarını gösteren bir dilbilim alanıdır.1

Sözlükbilim, bir dildeki sözlüksel birimleri, baĢka bir deyiĢle, anlam birimlerin sözlükbirim niteliği taĢıyanları ile dilbilgisel olmayan ve sözlükbirimler gibi iĢlem gören çeĢitli birleĢimleri (bileĢke birimler) dilbilim yöntemleriyle inceleyen, bu arada sözlük yapımının kuramsal sorunlarını ele alan bilimdir.2

Sözcükbilim yakın zamana kadar genellikle dilin söz varlığına, söz hazinesine eğilen ve dildeki öğelerin özellikle biçimbilgisi açısından niteliklerini, kökenlerini, tarihsel geliĢmelerini, kısacası, baĢlarından geçenleri inceleyen bilim olarak tanımlanıyordu. Son yıllarda bu dalda da yeni geliĢmeler olmuĢ, yapısalcılık akımının yankısı olan toplumsal sözcükbilim adlı yeni bir inceleme alanı ve yöntemi ortaya çıkmıĢtır. Toplumsal sözcükbilimin yöntemi, her sözcüğün, kendisinin de bulunduğu anlam alanı içinde ele alınması ve toplumla sıkı iliĢkili bir biçimde, bu alan içinde bir değer dizgesi olarak düĢünülmesi ve incelenmesidir3

.

Dünyada ilk defa ne zaman ve hangi dil kullanılarak sözlük çalıĢması yapıldığı bilinmemektedir. Ancak sözlü olarak hangi kelimenin ne anlama geldiği ve eĢya isimlendirilirken nelerin ön planda olduğuna bakıldığında bu faaliyetin, insanın var olduğu her dönemde gerçekleĢtiği söylenebilir.

Tarihte ilk kez sözlük çalıĢmasını M.Ö. II. yüzyılda Ġskenderiye Müzesi

1 Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil, Türk Dil Kurumu, Ankara,1995, s. 31.

2 Berke Vardar, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1998, s. 192. 3 Doğan Aksan, a.g.e., s. 31.

(11)

kütüphanecisi Bizanslı Aristophanes‟in yapmıĢ olduğu iddia edilmektedir. M.Ö. XI. yüzyılda Bawetshi‟nin hazırlamıĢ olduğu söylenen Çince sözlüğü de ilk yazılı lexicography örneği olarak zikredilmektedir. Terim olarak ilk kez „Lat. Dictionarium‟ Ģeklinde 1225‟te John Garland tarafından kullanıldığı söylenmektedir.4

Bu alanda yapılan çalıĢmaların M.Ö. XI. yüzyılda Bawetshi‟nin hazırladığı yaklaĢık 40.000 kelimelik Çince sözlüğü ilk yazılı lexicographye örnek gösterilmektedir. Çinlilerin sözlükbilimdeki maharetleri, Hu-Shin‟in M.Ö. 150 yıllarında çıkardığı Shwo-Van isimli sözlüğü ile Ku-eWang‟ın M.Ö. 530‟da hazırladığı Çin ve Japon lexicografilerini temel alan Yu-Pien adındaki sözlüğünden anlaĢılmaktadır.5

Eski Sümer kalıntılarında çivi yazısıyla yazılmıĢ Sümer, Akat dillerinde sözlüğe benzeyen yazıtlara rastlanmıĢtır. Diğer yandan Hz. Ġsa‟nın doğumuna rastlayan dönemlere ait olduğu sanılan Yunanca ve Roma dilleriyle yazılmıĢ Falyarus Falakus adlı, içinde bir takım sözcüklerin anlamlarını açıklayan küçük sözlüklerin varlığından da söz edilmektedir.6

2. Sözlük, Sözlük Türleri ve Sözlük ÇalıĢmaları

Sözlük: Bir dildeki sözcüksel birimlerin tümünü ya da bir bölümünü,

genellikle alfabetik düzen içerisinde, kimi durumlarda da konulara ya da kavramsal alanlara göre tanımları, tanıkları, söyleniĢleri, kökenleri, kullanımları, dilbilgisi ulamları, eĢanlamlıları vb. ya da bir baĢka dildeki karĢılıkları ile sunan yapıttır.7

Sözlükler genellikle alfabetik olarak dildeki bütün kelimeleri veya çoğunu alarak dildeki kullanılan anlamları sırasıyla vermeye çalıĢan eserlerdir. Bu bağlamda bakıldığında bir dilin kelimelerinin giderek unutulmasına engel olan, dilin sözcüklerini yok olmaktan koruyan ve dilin devamlı bâkî kalmasını sağlayan yapıtlardır. Bundan dolayı sözlük hazırlama çalıĢmaları bir dilin hayatiyeti ve kültürel mirasın nakledilmesinde kaynak olması açısından önemli ve vazgeçilmezdir.

3. Sözlük Hazırlanırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

Sözlük hazırlamada bugüne kadar yapılan çalıĢmalar, kazanımlar, deneyimler ve geliĢmeler, günümüzde bu alanda bazı hususlara dikkat edilmesini gerektirmiĢtir. Ġyi bir sözlük hazırlanırken öncelikle Ģu hususlara riâyet edilmelidir:

1. Amacın belli olması: Hazırlanan çalıĢma hangi amaca hizmet edecek bu belirlenmelidir. Amaç dildeki bütün kelimeleri korumaksa, yok olmasına engel olmaksa ona uygun bir çalıĢma; amaç belli bir kitleye seslenmekse ona uygun bir çalıĢma yapılmalıdır.8

4 Doğan Aksan, a.g.e., s. 393-394.

5 Galip Yavuz, Sözlükbilim ve Arapça Sözlük Çalışmalarına Tarihsel Bir Yaklaşım, C.Ü. İlahiyat Fakültesi

Dergisi, c. VI, sayı, 1, s. 114.

6 Ayrıntılı bilgi için bkz. Galip Yavuz, a.g.m., s. 114; Ali Cüneyt Eren, Arapça Alfabetik Sözlüklerin Tanıtımı,

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, c. IX, sayı, 1, s. 129. 7 Berke Vardar, a.g.e., s. 191.

8 Sözlük hazırlamada dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda bkz. Dîzîra Seķâl,

(12)

2. Tanımların kapsayıcı bir Ģekilde ve anlaĢılır olması. Kelimeyi açıklarken baĢka bir kelime yerine kısa izahlar yapılmalı ve örneklerle desteklenmelidir.

3. Kelimelere en uygun anlamı, herkesçe kabul edilebilir izahı vermeye çalıĢılmadır. Bu da dilcilerin iĢini bir hayli güçleĢtirmektedir.

4. Madde baĢlıkları da iyi belirlenmeli ve madde baĢlığı olarak seçilirken dildeki kriterler dikkate alınmalıdır. Hangi maddenin nereye konulacağı tesbit edilmelidir.

5. Kelimeler incelenirken gerekiyorsa sözcüğün kökenine inilmelidir. Özellikle belirli bir alanla ilgili, husûsî sözlüklerde kelimelerin asırlar boyu geçirdiği anlamlara değinilmelidir.

Ayrıca Ģu hususlara da dikkat edilmelidir: a. Sözcüğün yazımı ve söyleniĢi, b. Dilbilgisel ulamı,

c. Anlamın ya da tanımın verilmesi.9

4. Sözlük Türleri:

Sözlükler hazırlanıĢ amaçları ve taĢıdıkları nitelikler bakımından çok çeĢitlidir. Biz burada, çalıĢmamız gereği daha çok Arap dili ve Edebiyatındaki türler üzerinde duracağımızdan dolayı genel anlamdaki sözlük türlerinin sadece isimlerini vermekle yetindik.10

1- Bir ya da birden fazla dilin söz varlığının iĢlendiği sözlükler. a) Tek dilli sözlükler.

b) Çok dilli sözlükler.

2- Alfabetik sıranın temel alınıp alınmamasına göre sözlükler. a) Abecesel sözlükler.

b) Kavram (ya da kavram alanı) sözlükleri.

3- Ele alınan söz varlığının niteliğine göre yapılan sözlükler. a) Genel sözlükler.

b) Lehçebilim sözlükleri.

c) EĢanlamlı, eĢadlı, ters anlamlı öğeler sözlükleri. d) Yabancı öğeler sözlükleri.

e) Tarihsel sözlükler. f) Köken bilgisi sözlükleri.

g) Uzmanlık alanı sözlükleri (terim sözlükleri). h) Argo sözlükleri.

ı) Deyim ve atasözü sözlükleri. i) Sanatçı ve metin sözlükleri. j) YanlıĢ yerleĢmiĢ öğe sözlükleri. k) Tersine sözlükler.

9 Doğan Aksan, a.g.e., s. 408; Galip Yavuz, a.g.m., s. 115. 10 Doğan Aksan, a.g.e., s. 399.

(13)

B. ARAPÇADA SÖZLÜK ÇALIġMALARI

Araplarda sözlük çalıĢmaları, diğer dillerdeki kadar eski değildir. Cahiliye dönemi, Ģiirleri ve edebiyatı ile ünlü olmasına rağmen bu anlamda ilk sözlük çalıĢmaları, öncelikle Kur‟ân-ı Kerîm‟i daha iyi anlamak ve ikinci olarak da hadisleri doğru anlayabilme gayretiyle baĢladığı söylenebilir.

Bilindiği gibi Kur‟ân-ı Kerîm ve hadislerde, okuyan tarafından mânâsı anlaĢılamayan garip, nâdir ve anlamı yabancı olan pek çok kelime bulunmaktadır. Kur‟ân‟ın nâzil olduğu dönemde Kur‟ân‟da geçen ve kullanım olarak fazla yaygın olmayan bu garip lafızları, eĢ anlamlı kelimeleri ve aynı kelimenin muhtelif ayetlerde taĢıdığı farklı mânâları ve yine hadisde geçen ve az kullanılan kelimelerin anlamlarını tespit edebilmek için Ģiir ve emsâl gibi dînî olmayan materyaller kullanılmaktaydı. Bu sebeple Müslümanlar, Kur‟ân-ı Kerîm ve hadislerde geçen kendilerine yabancı ve anlaĢılması zor kelimeleri açıklayabilmek için ya bizzat bedevî Araplara veya Arap Ģiirine müracaat etmekteydiler.

Bu alandaki ilk merhaleyi, Kur‟ân ve hadislerde geçen ve anlamı sahabîler tarafından bilinmeyen garip kelimelerin Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından açıklanması ve sahabelerinde bu açıklamaları ezberleyip yazmaları veyâ rivâyet etmeleri ile baĢlaması oluĢturmuĢtur. Kaynaklara bakıldığında bu alanda ilk çalışmayı Ğarîbu’l-Ùur’ân ile İbn-i ‘Abbas (ö. 68/687)’ın yaptığı görülmektedir. İkinci aşamayı ise Ebû ‘Amr eş-Şeybânî (ö. 213/828), el-Aómâî (ö. 216/831), Ebû Zeyd el-Enóârî (ö. 215/830) gibi dilcilerin çöllere seyahat ederek veya şehir merkezlerinde bedevî Araplarla temas kurarak, derledikleri lafızları Kitâbu’l-İbil, Kitâbu’l-Ñayl ve Kitâbu’l-Ðaşarât gibi aynı eserlerde toplamaları oluşturmuştur. el-Ñalîl b. Ahmed (ö. 175/791) tarafından te‟lif edilen Kitâbu‟l-„Ayn ile baĢlayan ve kelimelerin tertibinde belirli bir metot takip edilen eserlerin te‟lif ediliĢi de üçüncü aĢamayı oluĢturmaktadır.11

Bütün bu çalıĢmalar baĢlangıçta Kur‟ân-ı ve hadisleri daha iyi anlamak için yapıldığı unutulmamalıdır.

Arap Dili ve Edebiyatı alanındaki sözlük çalıĢmaları baĢlıca iki ana grupta incelenebilir:12

1. Belli mevzûlara hasredilmiĢ eserler.

2. Ġçerisinde belli metotlar takip edilip, dilin bütün müfredâtını ihtivâ etmesi hedeflenen sözlükler (Alfabetik Sözlükler).

1. BELLĠ MEVZÛLARA HASREDĠLMĠġ SÖZLÜKLER

Bu bölümde ele alınan eserler, belirli bir konu, eser veya alanla ilgili kelimeleri ve kavramları inceleyip açıklayan sözlüklerdir. Bu alanda yapılan çalıĢmaların baĢlıcaları Kur‟ân, hadis, fıkıh, kelam ilimlerinde karĢımıza çıkmaktadır.

11 Ahmet b. ‘Abdullah el-Bâtılî, Meâcimi’l-Luğaviyye ve Õuruķu Tertîbihe, Dâru’r-Râye, er-Riyâd, 1. baskı, 1412/1992; Abdulðafîz es-Setlî, el-Mu’cemâtu’l-‘Arabiyyeti Neş’etuhâ ve eõvâru’t-Te’lifi fîhâ, et-Turâïu’l-‘Arabî, Dimeşk, 1420/1999, sayı, 77, s. 15; M. Sadi Çöğenli, ve Kenan Demirayak, Arap Edebiyatında Kaynaklar, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yayını, Erzurum, 2000, s. 129.

12 Aşağıda ayrıntılı şekilde ele alınacak taksim M. Sadi Çöğenli ile Kenan Demirayak tarafından yapılmıştır.

Ayrıntılı bilgi için bkz. a.g.e. s. 129 ve 152 arası. Bu konuda Ali Cüneyt Eren ise Arapça Alfabetik Sözlüklerin Tanıtımı adlı makâlesinde Alfabetik lugatleri 4 kısma ayırır. bkz. Ali Cüneyt Eren, a.g.m., s. 5.

(14)

a. Kur‟an‟daki Garip Lafızları Açıklamayı Amaçlayan Eserler:

Bu alanda meydana getirilen eserlerin baĢlıcaları; Ğarîbu‟l-Ùur‟ân, Me‟âni‟l-Ùur‟ân ve Mecâzu‟l-Me‟âni‟l-Ùur‟ân isimlerini taĢıyan eserlerdir. Ancak bu eserler incelendiğinde metotların farklı farklı olduğu görülmektedir. Bu çalıĢmalardaki metotlara bakıldığında, âyetlerde geçen garîb ve anlaĢılması zor olan kelimeler açıklanmaya çalıĢılmıĢ, izâh edilirken de eski Arap Ģiiri ve çeĢitli dilcilerden istiĢhadlarda bulunulmuĢtur. Ayrıca i‟rab ile ilgili hususlar da geçtiği yerde açıklanmıĢtır.

Bu alanda eser verenlerin baĢlıcaları Ģunlardır:13 İbn ‘Abbas (ö. 68/687) Ğarîbu’l-Ùur’ân, el-Ferrâ (ö. 207/822) Meâni’l-Ùur’ân, Ebû ‘Ubeyde (ö. 210/825) Mecâzu’l-Ùur’ân, Ebû ‘Ubeyd Ùâsım b. Sellâm (ö. 224/838) Ğarîbu’l-Ùur’ân, İbn Ùuteybe (ö. 276/889) Ğarîbu’l-Ùur’ân, Ebû ‘Ubeyd Ahmed b. Muðammed el-Heravî (ö. 401/1010) Ğarîbu’l-Ùur’ân ve, er-Râğıb el-İsfeðânî (ö. 502/1108) el-Mufreôât.14

b. Hadislerdeki Garip Lafızları Açıklamayı Amaçlayan Eserler:

Aynı şekilde hadis alanında da garib kelimeler incelenmiş ve eserler verilmeye çalışılmıştır. Başlıcaları; Ebû ‘Ubeyd el-Heravî (ö. 224/838), İbn Ùuteybe (ö. 276/889) ve el-Ñaõõâbî (ö. 388/998)’nin Ğarîbu’l-Ðadîsi, ez-Zemañşerî (ö. 538/1143)’nin el-Fâ’ik fi Ğarîbi’l-Ðadisi ve İbnu’l-Eïîr (ö. 606/1209)’in en-Niðâye fi Ğarîbi’l-Ðadîs adlı eserleri gelmektedir.15

c. Fıkıhla Ġlgili Terimleri Ġzah Etmeyi Amaçlayan Eserler:

Fıkıh ilminin de kendine has ıstılahları olduğundan bu ıstılahları açıklamak babında ğarîbu’l-fıkıh vb. adlarla eserler telif edilmiştir. Bu eserlerden bazıları; Ebû Manóûr el-Heravî (ö. 370/980)’nin ez-Zâhir fî Ğarîbi Elfâzi’ş-Şâfiî’si, Ömer en-Nesefî (ö. 538/1143)’nin Õılbetu’t-Õalebe’si ve Ebû Zekeriyyâ en-Nevevî (ö. 676/1277)’nin Tehòîbu’l-Esmâ ve’l-Luğât'ı gibi eserler gelmektedir.16

d. El-Ğarîbu‟l-Musannef veya Kitâbu‟s-Sıfât Olarak Adlandırılan

Eserler:

Bu tür eserler de pek çok mevzûyu içeren, konularına göre tertip edilen sözlükler mahiyetindedir. Ebû ‘Ubeyd Ùâsım b. Sellâm (ö. 224/838)’ın el-Ğarîbu’l-Muóannaf’ı, İbnu’s-Sikkît (ö.243/857)’in Tehzîbu’l-Elfâz’ı, es-Ïeʿâlebî (ö. 429/1038)’nin Fıkhu’l-Luğa’sı ve İbn Sîde (ö. 458/1065)’nin el-Muðaóóaó’ı bu alanda yazılmış meşhur eserlerdendir.

e. Istılah Sözlükleri:

Yukarıda verilen eserlerin yanında bir de çeşitli ilim dallarındaki ıstılahları bir arada toplayan eserler telif edilmiştir. Bunların başında; el-Ñârizmî (ö. 387/997)’nin

13 Hüseyin Naóóâr, el-Mu’cemu’l-Arabî Neşetuhu ve Teõavvuruhu, Dâru Mısri’t-Õıbâati, 1956, 1/39.

14 Ğarîbu’l-Ùur’ân ve Meâni’l-Ùur’ân’la ilgili olarak bkz. İbnu’n-Nedîm, a.g.e., s. 54.

15 Ğarîbu’l-Ðadis ve Nevâdirle ilgili bkz. İbnu’n-Nedîm, a.g.e., s. 139; Hüseyin Naóóâr, a.g.e., 1/50. 16 Hüseyin Naóóâr, a.g.e., 1/66.

(15)

Mefâtiðu’l-‛Ulûm’u, el-Curcânî (ö. 816/1413)’nin et-Ta‘rifât’ı, et-Õaðânevî (ö. h. 12. yy.)’nin Keşşâfu Ióõılâðâti’l-Funûn’u, Ebu’l-Beķâ (ö. 1094/1583)’nın Kulliyyât’ı gelmektedir.

2. ALFABETĠK LUĞATLER

Bu alanda ilk sözlük çalışmasını el-Ñalîl b. Ahmed (ö. 175/791), Kitâbu’l-‘Ayn17 isimli eserini yazarak meydana getirmiĢtir. Daha sonra sözlük çalıĢmaları geliĢerek kendini çeĢitli Ģekillerde göstermiĢtir. Arapça sözlükler hazırlanırken genellikle fiilin üçüncü tekil Ģahsına göre çekimi esas alınarak veya harflerin fonetik yapıları gözetilip kelimenin iĢtikaklarından arınmıĢ aslî harfleri esas alınarak tertip edilmiĢtir. Bununla birlikte genel olarak alfabetik sözlükler aĢağıdaki Ģekillerde hazırlanmıĢtır:18

a. Harflerin Mahreçleri Esas Alınarak Tertip Edilen Sözlükler:

Bu türden sözlüklerde kelimeler sıralanırken önce „halkî‟ denilen gırtlaktan çıkıĢ sırasına göre dizilen harflerden baĢlanır, sonra dil, diĢ ve dudaktan çıkan harfler yazılır ve son olarak da illetli harfler ağızdan çıkıĢ yerine göre tanzim edilir. Kelimelerin ikinci ve üçüncü harflerinin sıralanıĢı da kendi içinde alfabetik olarak düzenlemiĢtir. Bu tarzda yazılan sözlüklerin en önemlileri; el-Ñalîl b. Ahmed (ö. 175/791)’in Kitâbu’l-‘Ayn’ı, Ebû ‘Alî el-Ùâlî (ö. 356/966)’nin el-Bâri‛ fî Ğarîbi’l-Luğati’l-‘Arabiyye’si, Ezherî (ö. 370/980)’nin Tehòîbu’l-Luğa’sı, İbn ‘Abbâd (ö. 385/995)’ın el-Muðît fi’l-Luğa’sı, İbn Sîde (ö. 458/1065)’nin el-Muðkem ve'l-el-Muðîtu'l-‘Aøâm’ıdır.19

b. Son Harf Sistemine Göre Tasnif Edilen Sözlükler:

Bu kategoride yer alan sözlüklerde kelimeler son harfleri esas alınarak kendi içinde alfabetik düzene göre tertip edilmiĢtir. Müellifimiz, Muðammed b. Ebî Ca„fer el-Heravî de eserini bu sisteme göre yazmıĢtır.

Bu kategoride yazılan eserlerin baĢında; İbrâhim el-Fârâbî (ö. 350/961)’nin Dîvânu’l-Edeb fî Beyâni Luğati’l-‘Arab’ı, el-Cevherî (ö. 393/1003)’nin Tâcu’l-Luğa ve Sıðâhu’l-‘Arabiyye’si, İbn Manzûr (ö. 711/1311)’un Lisânu’l-‘Arab’ı, el-Fîrûzâbâdî (ö. 816/1413)’nin el-Ùâmûsu’l-Muðît’i ve ez-Zebîdî (ö. 205/1790)’nin Tâcu’l-‘Arûs’u gelmektedir.

c. Ġlk Harf Göz Önüne Alınmakla Birlikte Kalb Sistemi Uygulanan

Sözlükler:

Bu türden yazılan sözlüklerde Ģu sistem göze çarpmaktadır: Kelimeler alfâbetik olarak sıralanmıĢ, bununla birlikte kalb sistemi uygulanmıĢtır. ġöyle ki, kelimeler önce sünâî, sülâsî, rubâî, humâsî, lefif ve nevâdir vb. bablara ayrılmıĢ, daha sonra bu

17 Kitabu’l-‘Ayn ve Metodu hakkında bkz. Hüseyin Naóóâr, a.g.e., 1/218.

18 Arap dili ve Edebiyatı alanında hazırlanan alfabetik lugatler ve müelliflerin eserlerinde izledikleri metotlar için bkz. Yesrî ‘Abdulğanî ‘Abdullah, Mu’cemu’l-Meâcimi’l-‘Arabiyye, Dâru’l-Cîl, Beyrut, 1. baskı,

1411/1991; Abit Yaşar Koçak, Handbook of Arabic Dictionaries, Verlag Hans Schiler, Berlin, 1. baskı,

2002.

(16)

bablardaki kelimeler hemze‟den yâ harfine kadar alfabetik sıraya göre dizilmiĢtir. Aslî harflerine göre sıralanmıĢ olan kelimelerle bunlardaki harflerin yerlerinin değiĢmesiyle meydana gelen kelimelerin mânâları aynı yerde kaydedilmiĢtir.

Bu kategoride göze çarpan eserler arasında; İbn Dureyd (ö. 321/933)’in el-Cemhere’si, İbn Fâris (ö. 395/1004)’in Mu‘cemu Maķâyîsi’l-Luğa’sı ve el-Mucmel fi’l-Luğa’sı gelmektedir.

d. Ġlk Harf Sistemine Göre Tasnif Edilen Sözlükler:

Kelimenin ilk asli harfi esas alınarak hazırlanmıĢ olan sözlükler geleneksel kök tertibine göre madde baĢlıkları elif harfinden baĢlayarak yâ harfine kadar ilk aslî harflerine göre sıralanmıĢtır. Kelimelerin ikinci ve üçüncü harflerinin sıralanıĢı da kendi içinde alfabetik olarak düzenlemiĢtir.

Kökten türeyen fiiller genel olarak sülâsi mücerretten baĢlayarak birleĢik kullanımlarını takip eder Ģekilde sıralanır.

Bu tarzda sözlük hazırlanması günümüzde en yaygın olan metotdur.

Eş-Şeybânî (ö. 213/828)’nin Kitâbu’l-Cîm’i, ez-Zemañşerî (ö. 83/1143)’nin Esâsu’l-Belâğa, er-Râzî (ö. 666/1267)’nin Muhtâru’s-Sıðâh’ı, Komisyon tarafından hazırlanan el-Mu‘cemu’l-Vasîõi, ‘Abdullah el-Bustânî (ö. 1930)’nin el-Bustân’ı ve Butrus el-Bostânî (ö. 1883)’nin Muðîtu’l-Muðît’i ilk harf sistemine göre hazırlanan başlıca eserlerdir.

e. Kelimelerin Okunduğu gibi Tertip Edildiği Sözlükler:

Bu kategoride yer alan sözlüklerde kelimeler, klasik Arapça sözlüklerde olduğu gibi kök tertibi esasına göre değil, okunduğu gibi alfabetik sıraya göre tertip edilmiĢtir. Bu metotla yazılan sözlüklere örnek olarak Merca‟, er-Râid, el-Muncidu‟l-Ebcedî, Larous gösterilebilir.

(17)

I.BÖLÜM

EBU‟L-FADL MUHAMMED B. EBÎ CA„FER

EL-HERAVÎ ĠLE ĠLGĠLĠ BĠLGĠLER

A. ġAHSIYLA ĠLGĠLĠ BĠLGĠLER

Ġsmi, Nesebi, Künyesi, Lakâbı ve Vefâtı:20

Asıl adı Muhammed olan el-Heravî’nin babasının adı Ebû Ca‘fer’dir. Doğduğu yere nisbetle el-Heravî künyesini almıştır. Muhammed b. Ebî Ca‘fer’in çeşitli eserlerde şu künyelerle de anıldığı görülmektedir:21 El-Ustâz, Ebu’l-Faôl, Munòirî, Luğavî, el-Edîb, el-Mervezî.

Buna göre müellifimizin tam adı şöyledir: Ebu’l-Faôl Muðammed b. Ebî Ca‘fer el-Munòirî, el-Heravî.22

Kaynaklarda hayatıyla ilgili pek fazla bilgi bulunmayan müellifimizin hicrî 329 yılının Recep ayında vefat ettiği kaydedilmekle beraber23

bazı kaynaklarda vefat yılı hicrî 325 olarak verilmektedir.24

B. ĠLMÎ KĠġĠLĠĞĠ ĠLE ĠLGĠLĠ BĠLGĠLER

1. Öğrenimi:25

Muhammed b. Ebî Ca„fer bir dilci ve nahivci olup, bu alanlarda eserler vermiĢ bir müelliftir. Arapça eğitimini dönemin en ünlü dilcileri olan, Arap dili ve Edebiyatı ekollerinin hocası konumunda bulunan, Kûfe ekolü temsilcisi Ïa‘leb (ö. 291/904) ve Basra ekolü temsilcisi el-Muberred‟den (ö. 286/900) almıĢtır.

el-Heravî, Bağdad‟a gelerek Sa„leb‟in talebesi olmuĢ ve ona Kitâbu‟l-„Ayn hakkında sorular sormuĢ, o da eserin problemlerle dolu olduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca o, Sa‟leb‟in, öğrencilerin anlayıĢlarına göre eğitim verdiğini gördüğünden onun derslerine devam etmiĢtir.

Muhammed b. Ebî Ca„fer, “et-Tehòîb” isimli kitabı imlâ eden Ebû Mansûr

20 Müellifimizin hayatıyla ilgili kaynaklarda pek fazla bilgi yer almamaktadır.

21 Cemâluddîn Ebu’l-Ðasen Alî b. Yûsuf el-Ùıftî, İnbâhu’r-Ruvât ‘alâ Enbâhi’n-Nuðât, Dâru’l-Fikri’l-‘Arabî,

Beyrût, 1406/1986, III/70; Yâùut el-Ðamevî, Mu‘cemu’l-‘Udebâ, Daru İhyâi’t-Turâïi’l-‘Arabî, Beyrut, tsz, XVIII/99; Salâðuddîn Ñalîl b. Aybek es-Óafedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, thk: Ahmed el-Arnavût ve Turkî Mustafa, Dâru İðyâi’t-Turâïi’l-‘Arabî, I. Baskı, Beyrut, 1420/2000, II/221; Celâluddîn ‘Abdurrahmân

es-Suyûõî, Buğyetu’l-Vuât fî Õabaùâti’l-Luğaviyyîn ve’n-Nuhât, Tash: Muðammed Emîn el-Ñâncî, el-Ùâhire,

1326, 1. Baskı, I/29; Kâtip Çelebi, Keşfu’z-Zunûn an Esâmi’l-Kutubi ve’l-Funûn, Dâru’l-Fikr, Beyrut,

1419/1999, VI/29; İsmâil Paşa el-Bağdâdî, Hediyyetu’l-‘Arifîn, İstanbul, 1951, II/35; Carl Brockelmann,

GAL, Leiden, 1937, I/189; Ñayruddîn ez-Ziriklî, el-A‘lâm, Dâru’l-‘Ilmi li’l-Melâyîn, Beyrut, 2002, 15.

Baskı, VI/71; Ömer Rıôâ Keððâle, Mu’cemu’l-Muellifîn, Beyrut, tsz, III/197.

22 İsmâil Paşa el-Bağdâdî, a.g.e., II/35.

23 bkz. Yâùut el-Ðamevî, a.g.e., XVII/99; Suyûtî, a.g.e., I/29; İsmâil Paşa el-Bağdâdî, a.g.e., II/35. 24 bkz. Kâtip Çelebi, a.g.e., VI/29.

25 Öğrenimi konusunda geniş bilgi Yâùut el-Ðamevî’nin Mu‘cemu’l-‘Udebâ isimli eserinde yer almaktadır. O

da müellifle ilgili bilgilerini Ebu’n-Nadr ‘Abdurrahmân b. ‘Abdi’l-Cabbâr b. Ebî Saîd el-Fâmî’nin, Herat Tarihi isimli eserinden aldığını bize bildirmektedir. Herat Tarihi isimli esere ulaşılamamıştır.

(18)

Muhammed b. Ahmed el-Ezherî‟nin (ö. 370/980) hocasıdır.

el-Ezherî, kitabının mukaddimesinde hocasıyla ilgili olarak Ģunları belirtmiĢtir: “Ebu‟l-Faôl el-Munòirî, Ebu‟l-Heyŵem er-Râzî (ö. 276/890)‟yle yıllarca beraber olup onun derslerine katılmıĢtır. Kitaplarını arzetmiĢ ve ondan 200‟den fazla ciltten oluĢan eserleri imlâ etmiĢtir. Ebu‟l-Heysem‟in kitaplarında yer alan bilgiler, el-Munẕirî‟nin, Kitâbu‟Ģ-ġâmil, Kitâbu‟l-Fâñır isimli eserlerinde ve el-Ferrâ‟nın Kitabu‟z-Ziyâdât ve Ğarîbu‟l-Ðadis adlı eserlerinde yer alan bilgilerden ibarettir.”26

Ayrıca el-Ezherî, sözüne devamla el-Munzirî‟den Ģunları da nakletmektedir: “Ebu‟l-Heysem er-Râzî (ö. 276/890) beni, Ebu‟l-„Abbas‟a yâni Sa„leb‟e gitmeye teĢvik etti ve ben de Irak‟a gittim. Cuma günü Selam Ģehrine girdim. Bundan baĢka iĢim de yoktu. Ona giderek durumumu ve niçin ona geldiğimi anlattım. O da Ġbnu‟l-„Arâbî‟den (ö. 231/845) iĢittiği, Kitâbu‟n-Nevâdiri dinlemek üzere bana özel bir zaman ayırdı. Öyle ki kitabın tamamını ondan dinledim. Ebu‟l-Heysem (ö. 276/890)‟e sorunlu gelen (çözemediği) bazı hususları ona sordum. O da bana, sorunlu olan noktaları anlattı.”27

Muḥammed b. Ebî Ca„fer, Sa„leb (ö. 291/904)‟e, Kitâbu‟n-Nevâdir isimli eseri dinlemek üzere bir sene gidip gelmiĢtir. Sa„leb‟in kulaklarında sağırlık olduğundan iĢittiği Ģeyi okuma görevini üstlenmiĢtir. Bunun haricinde de ondan, Kur‟ân‟ın anlamları ve diğer konularla ilgili imlâ ettirdiği bir çok Ģeyi de yazmıĢtır.

el-Heravî, el-Muberred (ö. 286/900)‟in derslerine de katılarak ona ait olan “er-Ravôa” ve “el-Kâmil” diye bilinen iki kitabından çeĢitli bölümleri de notlarına eklemiĢtir. Ancak el-Muberred‟in, rivâyet ederken belli Ģartlar öne sürmesi üzerine, el-Heravî, onun derslerine devam etmeyi bırakmıĢtır.

2. Hocaları:

Muhammed b. Ebî Ca„fer el-Heravî, dönemin en meĢhur dilcileri olan Ebu‟l-Heysem er-Râzî, Sa„leb ve el-Muberred‟den dersler okumuĢtur.

Ebu‟l-Heyŵem er-Râzî (ö. 276/890): Asıl adı Sehl b. „Abdirrahmân‟dır.28

Künyesiyle meĢhur olmuĢtur. O, bir dilci ve bu alanda eserler veren bir müelliftir. Takva sahibi, namazını terk etmeyen ve sünnete bağlı bir âlimdir. Onun bu alanda eş-Şâmil fi’l-Luğa29 ve Ziyâdâtu Meâni’l-Ùur’ân30 isimli eserleri vardır.31

Ïa„leb (ö. 291/904)32

: Asıl adı Ebu‟l-„Abbâs Ahmed b. Yahyâ b. Zeyd b. Yesâr

26 Ebû Manóûr Muhammed b. Ahmed el-Ezherî, Tehòîbu’l-Luğa, Dâru’l-Ùavmiyyeti’l-‘Arabiyye, el-Ùâhire,

1384/1964, I/26.

27 Yâùût el-Ðamevî, a.g.e., s. 100. 28 Suyûõî, a.g.e., II/329.

29 Basıldığına ilişkin bilgiye ulaşılamamıştır. 30 Basıldığına ilişkin bilgiye ulaşılamamıştır.

31 Ebu’l-Ferac Muðammed b. Ebî Ya‘ùûb İshâk Ibnu’n-Nedîm, el-Fihrist, Ta‘lik: Yusuf ‘Ali Õavîl, Dâru’l-Kutubi’l-‘Ilmiyye, Beyrut, 1422/2002, s. 125; el-Ezherî, a.g.e., I/26; el-Ùıftî, a.g.e., IV/188; Ebu’l-Berekât

Kemâluddîn Abdurrahman b. Muhammed el-Enbârî, Nuzhetu’l-Elibbâ fî Õabakâti’l-‘Udebâ, thk. İbrahim

es-Sâmurâî, Mektebetu’l-Menâr, Ürdün, 3. baskı, 1405/1985, 118; Şemseddîn Muðammed b. ‘Ahmed b.

Osmân Eò-Òehebî, Târiñu’l-İslâm ve Vefeyâtu’l- Meşâhîri ve’l-A‘lâm, Dâru’l-Kutubi’l-‘Arabî, Beyrut,

1407/1987, thk: Ömer ‘Abdusselâm Tedmurî, XX/499.

32 İbnu’n-Nedîm, a.g.e., 117; İbnu’l-Enbârî, a.g.e., 173; Carl Brockelmann, Târîhu’l-Adâbi’l-‘Arab,

(19)

eĢ-ġeybânî‟dir. Ïa„leb ismiyle tanınmıĢtır. Hicrî 200 yılında Bağdat‟ta doğmuĢ ve burada yetiĢmiĢtir. Ġlköğreniminden sonra Arap dili ve lugat ilmiyle ilgilenmiĢ, Ģiir ve Ģiirlerdeki garîb kelimeler konusunda dersler almıĢtır. 25 yaĢlarına geldiğinde el-Ferrâ (ö.207/822)‟nın bütün eserlerini ezberlemiĢti. Ġbnu‟l-Ârabî (ö. 231/845), Seleme b. „Asım (ö. 290/903), Ġbrâhim el-Harbî (ö. 285/898), Ġbn Sellâm el-Cumâhî (ö.232/846), ve Ġbnu‟s-Sikkît (ö. 244/858) hocaları arasında yer alır. Kûfe dil mektebinin nahiv ve luğat alanında lideri konumuna yükseldi. Güçlü hâfızası sayesinde nahiv, i„rab, garib ve nâdir kelimelerle eski Arap Ģiirinde geniĢ bir birikim elde etti.

Öğrencileri arasında Ğulâmu Sa‘leb ( ö. 345/966), İbn Keysân (ö. 299/912), İbn Mucâhid (ö.323/936), el-Ahfeşu’l-Asğar (ö. 315/927), Ebû Bekir İbnu’l-Enbârî (ö. 327/938), İbnu’l-Vellâd (ö. 332/943) gelir.

Sa„leb, dil meselelerinde ta„lil ve kıyasa yer vermemiĢ, ifadelerinde özlü anlatımı benimsemiĢtir. Bundan dolayı da fesahat ve belâğat sahibi, ta„lil ve kıyasın inceliklerine sahip olan rakibi karĢısında zayıf olduğu söylenmektedir.

Sa„leb, döneminin en önemli dilcilerindendir. Nahiv ve lugatte Kûfe ekolünün temsilcisi ve önderidir. O, aynı zamanda bir Ģiir râvisi ve muhaddistir. Hafızasının kuvveti ve dili doğru kullanımıyla meĢhur olmuĢtur. Hadiste sika ve huccet kabul edilmiĢtir. Hicrî 291‟de Bağdat‟ta vefat etmiĢtir. Ömrünün sonlarına doğru kulakları çok az iĢitir hale gelmiĢtir. Bir atın çarpması üzerine çukura yuvarlamıĢ ve çok geçmeden de vefat etmiĢtir.

Eserleri: Kaynaklarda kırkı aĢkın eserinden söz edilmekle birlikte bunların çok

azı zamanımıza kadar ulaĢabilmiĢtir. Bunların en önemlileri; Kitâbu’l-Fasîh33 (Sa‘leb’i meşhur eden eseri), Ùavâidu’ş-Şi’r34 , Meâni’l-Ùur’ân35 , Meâni’ş-Şi’r36 , Mecâlisu Ïa‘leb37 , İ‘râbu’l-Ùur’ân38.

el-Muberred (ö. 286/900)39: Asıl adı Ebu‟l-Abbâs Muhammed b. Yezîd‟dir.

Hicrî 210 yılında Basra‟da dünyaya gelmiĢ, ilk tahsilini burada yapmıĢ ve Ebû Ömer el-Cermî (ö. 225/839)‟den Kitâbu Sibeveyhi‟yi okumaya baĢlamıĢtır. Hocasının vefâtı üzerine ilk tahsilini el-Mâzinî (ö. 249/864)‟den tamamlamıĢtır. O aynı zamanda Ebû Hâtim es-Sicistânî (ö. 250/865)‟nin derslerine de devam etmiĢtir. Câhız (ö. 255/869)‟le de ilgisini devam ettirmiĢ, dönemin hocalarından hadis, ensâb, ahbâr, Ģiir, tarih, hikemiyât, sarf, nahiv, luğat, ve edebiyat alanlarında dersler okumuĢtur. ez-Zeccâc (ö. 311/923), İbnu’l-Mu‘tez (ö. 296/908), İbn Keysân (ö. 299/912), onun meşhur talebeleri arasındadır. el-Muberred de, Sa‘leb gibi döneminin en önemli dilcileri arasında yer alır.

Basra dil merkezinin Sîbeveyhi‟den sonra ikinci otoritesi olarak kabul edilir.

33 ‘Âtıf Medkûr tahkîkiyle hicrî 1431tarihli olarak Dâru’l-Meârif tarafından tek cilt olarak basılmıştır. 34 Bu eser, Ramaôan ‘Abduttevvâb tarafından tahkik edilerek basılmıştır.

35 Basıldığına dair bilgiye ulaşılamamıştır. 36 Basıldığına dair bilgiye ulaşılamamıştır.

37 ‘Abdusselâm Muhammed Hârun tarafından tahkik edilerek Dâru’l-Meârif yayınevi tarafından 1948 tarihli

olarak basılmıştır.

38 Basıldığına dair bilgiye ulaşılamamıştır.

39 İbnu’n-Nedîm, a.g.e., 92; İbnu’l-Enbârî, a.g.e., 164; Brockelmann, a.g.e., II/164; İsmâil Durmuş,

(20)

Arap grameri ve edebiyatıyla ilgili özgün görüĢler ortaya koymuĢtur. Onun gramerdeki yöntemi âmiller ve mâmuller taksîmine göre semâ, kıyas, ayrıca sebeplerin açıklanmasına dayalı tanımlamalar yoluyla konuların açıklığa kavuĢturulmasından ibarettir. Sa„leb‟le yaptığı tartıĢmalarda güzel konuĢması, nüktedanlığı ve Ģâirâne tabiatıyle lehine bir atmosfer oluĢturduğu kaydedilir.

Eserleri: Çoğu dil ve edebiyata dâir eserlerinden bir kaçı günümüze kadar

ulaĢmıĢtır. En önemlileri; el-Kâmil fi’l-Edeb40 (Arap edebiyatının dört temel eserinden birisi olarak kabul edilir), el-Mukteôab41 (Arap Gramerinin el-Kitâb’dan sonra ikinci büyük eseri), el-Fâôıl 42 (şiirle ilgili olan eseri), el-Belâğa43 , er-Ravôa44 , er-Red ‘ala

Sibeveyhi 45 ’dir. 3. Öğrencisi:

el-Ezherî (ö. 370/980)46: Asıl adı Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Ezherî el-Heravî‟dir. Hicrî 282‟de Afganistan‟daki Herat‟ta dünyaya geldi. Bu sebeple Herevî nisbesiyle anılmaktadır. Tahsîlini Herat ve Bağdat‟ta yapmıĢtır. Ebû’l-Fadl Muhammed b. Ebî Ca‘fer el-Munzirî (ö. 329/940), Niftâveyhî (ö. 323/935) ve ez-Zeccâc (ö. 311/923) gibi ünlü âlimlerden dersler okumuĢtur. el-Ezherî, daha sonra fıkıhla ilgilendi ve ġâfii mezhebine mensub bir fakîhtir haline geldi. O, Ġmam-ı ġâfi‟nin kitaplarındaki nâdir ve garîb kelimeleri derlemiĢtir. el-Ezherî‟nin, dil yönü ağır bastığından fıkhî yönünden daha çok dilci olarak meĢhur olmuĢtur. Ayrıca tefsir, hadis, Ģiir, tarih ve diğer ilimlerle ilgilenmiĢ ve eserler vermiĢtir. Ebû „Ubeyd Ahmed b. Muhammed el-Heravî (ö. 401/1009) öğrencileri arasındadır.

En önemli eserleri; Tehòîbu’l-Luğa47 , ez-Zâhir fî Ğarîbi Elfâzi’ş-Şâfi‘î48 , Kitâbu

Meâni’l-Ùırâat’dir.49

4. Muhammed b. Ebî Ca„fer el-Heravî‟nin Eserleri:

Kaynaklara bakıldığında Muhammed b. Ebî Ca„fer el-Heravî‟ye ait dört adet eserden bahsedilmektedir.

a. Naømu’l-Cumân, b. el-Multeķıõ,

40 Bu eser, Muhammed Ahmed ed-Dâlî tarafından tahkik edilerek Muessetu’r-Risâle tarafından 1992 tarihinde

4 cilt olarak basılmıştır.

41 Muhammed ‘Abdilhalik ‘Adîme tarafından tahkik edilerek fihristle beraber 5 cilt olarak 1994 tarihinde kahirede basılmıştır.

42 Bu eser ‘Abdulaziz el-Meymûnî er-Râcekûtî tarafından tahkik edilerek el-Kâhire’de 1995 tarihli olarak Dâru’l-Kutubi’l-Mısriyye tarafından basılmıştır.

43 Bu eser Ramaôan ‘Abduttevvâb tahkikiyle 1985 tarihli olarak Mektebetu’s-Sekâfeti’d-Dîniyye tarafından

el-Kâhire’de basılmıştır.

44 Basıldığına dair bilgiye ulaşılamamıştır. 45 Basıldığına dair bilgiye ulaşılamamıştır.

46 Ayrıntılı bilgi için bkz. İbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A‘yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân, Thk: İhsan ‘Abbas,

Dâru-Sâdir, Beyrut, 1968, IV/334; Brockelmann, a.g.e., II/263; Selahattin Kıyıcı, “el-Ezherî”, DİA, XII/65. 47 Bu eser, komisyon olarak tahkik edilmiş ve fihristiyle beraber 16 cilt olarak Mısırda basılmıştır.

48 ‘Abdulmun‘ım Õav’î Beştâtî bu eseri tahkik etmiş ve Dâru’l Beşâiri’l-İslamiyye tarafından 1998 yılında tek

cilt olarak basılmıştır.

(21)

c. Mefâñıru’l-Maùâl fi’l-Meóâdiri ve’l-Ef‘âl, el-Fâñır50, el-Mefâñır d. eş-Şâmil.

Bu eserler, müellifin öğrencisi olan Ebû Mansur el-Ezherî tarafından sonraki nesillere aktarılmıĢtır.

Bu eserlerden sadece tahkik ve inceleme yaptığımız eserin yalnızca tek nüshasına ulaĢılabildi. Eserlerinin tamamının Arap diliyle ilgili olduğu kaynaklarda zikredilmektedir.51

5. Müellifin Ġçinde Bulunduğu Ġlmî Çevre52:

Arap dili ve edebiyatı alanındaki çalıĢmalar ilk olarak Kur‟ân-ı Kerîm ve hadiste geçen garîb kelimeleri ve incelikleri anlamak maksadıyla baĢlamıĢ, filolojik ve edebî araĢtırmalar zamanla müstakil birer ilim dalı halini almıĢtır. Dilciler Arap kabileleri arasında dolaĢarak Arap Edebiyatına temel teĢkil edecek malzemeyi toplayıp tespit etmiĢlerdir. Bu derleme ve tedvin faaliyetlerini, Ģiir ve türleri, sözlük, nahiv, edebiyat âlimleri ve tabakat çalıĢmaları Ģeklinde ele almak mümkündür.53

BaĢta Cahiliye olmak üzere, Emevîler ve Abbasilerin ilk dönemlerinde bu çalıĢmalar devam etmiĢ ve müellifin yaĢadığı dönemde de bir anlamda en verimli dönemine ulaĢmıĢtır. Müellifin yaĢadığı döneme kadar Ġslami ilimler alanında hemen hemen en önemli kaynaklar toplanıp oluĢturulmuĢtur. Özellikle Kur‟ân, Hadis ve Arap dili alanında önemli eserleri ve Ġslam âlimleri görülmektedir.

Bu alanda yetiĢen ilim adamlarının dil ve edebiyâta âit malzemeyi derleyip kâidelerini tesbit ederek klasik Arapça‟nın temellerini atmıĢ oldukları göze çarpmaktadır. Müellifimizin, klasik Arap edebiyatı dönemi diye adlandırılan dönemde yaĢadığı görülmektedir. Bu dönem incelendiğinde, Kadîm Ģairlerin (Câhiliyyûn, muhadramûn ve Ġslâmî devrin ilk Ģairlerinin) Ģiirleri, Kur‟ân-ı Kerîm, hadis, Hz. Peygamber‟in ve ilk halifelerin resmî muhâberâtı, eyyâmu‟l-Arab‟a dâir mensûr parçalar, ensâba dâir bilgiler ve emsâller gibi metinler görülmektedir. Müellifimizin dönemine kadar bu metinlerin derlenip bir araya getirildiği görülmektedir.

Bu metinler daha Dört Halife döneminden itibaren yazıya aktarılmaya baĢlanmıĢ, Emevîler devrinde de sınırları geniĢletilmiĢ ve Abbâsîler döneminin ilk yıllarında hicrî II. ve III. yüzyıllarda bu tedvîn faaliyeti büyük bir gayretle devam etmiĢtir. Toplanan malzemeler de tasnif ve tedvîn edilmiĢtir.

Yine bu dönemde yâni hicrî II. ve IV. yüzyıllarda bir dereceye kadar Arapça‟nın sarf, nahiv lugat ve edebî kullanılıĢ Ģekillerinin sistemli ve gayretli bir tarzda tayin ve tesbit edildiği görülmektedir. Dilin kâideleri tesbît edilirken, lehçeleri fasih sayılan, Ģehir muhîtinden, yabancı temas ve tesirinden uzak kalmıĢ kabilelere mensup bedevîlerin dilinden kelimeler derlenmesi ve edebî dilin lugatından büyük

50 Bu eserinin isminin el-Fâñır mi, el-Mefâñir mi yahut da Mefâñıru’l-Maùâl fi’l-Meóâdiri ve’l-Ef‘âl mi olduğu

hususu, eserin müellife aidiyeti başlığı altında ayrıntılı olarak ele alınmıştır. 51 ez-Ziriklî, a.g.e,. VI/71.

52 Bu bölümde başta Arap dili ve edebiyatı olmak üzere İslamî ilimler incelenirken ilk ortaya çıkışından müellifimizin yaşadığı döneme kadar olan gelişmeler ele alınmaya çalışılmıştır.

53 Ayrıntılı bilgi için bkz. İbnu’n-Nedîm, a.g.e., 62; Mustafa Sâdık er-Râfi‘î, Târîhu Âdâbi’l-‘Arab, Beyrût,

(22)

lehçelerin kelime hazinesinin bir araya getirilmesi neticesini doğurmuĢtur.54

Kelimeler, dilciler tarafından toplanıp derlenirken belirli merhaleler geçirmiĢlerdir. Bunlardan bazıları Ģunlardır:

a. Belirli bir metoda bağlı kalınmaksızın kelimeleri duydukları gibi alma. Önemli Arap kabileleri dolaĢılarak onlardan duydukları kelimeleri ve anlamlarını toplayıp kaydetmeye çalıĢmıĢlardır. Bu kabileler, Kays, Esed, Temîm, Huzeyl, Bazı Kinâne ve Tay kabileleridir.

b. Bir konuyla alakalı olan kelimelerin toplanması. Örneğin, bulut, hayvanlar, yağmur gibi.

c. Belirli bir metoda bağlı kalınarak Arapça bütün kelimelerin toplanması.55 Müellifimizin yaĢadığı döneme kadar kısaca Arap dili hakkında bilgi vermeye çalıĢtık. Bu döneme kadar cereyan eden Arap Edebîyatı ise bazı evreler geçirmiĢtir. Arapça ile ilgili edebî mahsûlleri daha iyi anlayabilmek için dilciler Arap Edebiyatını muhtelif evrelere ayırmıĢlardır. Câhiliye veya Ġslâmiyetten önceki Arap Edebiyatı, Ġlk Ġslâmî devir edebiyatı (Dört Halife ve Emeviler devri), Abbâsîler ve Endülüs Emevîleri devri Edebiyat, Abbâsîlerden sonra baĢlayıp XI. yüzyılın sonlarına kadar uzanan devre, XIX. yüzyıldan bugüne kadar gelen Arap Edebiyatı denilen devre. Bunlar da kendi içlerinde tâlî devrelere, çevreye ve edebî nevîlere göre bölümlere ayrılır.56

Müellifimizin yaĢadığı devre ve öncesine baktığımızda Câhiliye devri ve Ġslâmî devir edebiyat hicrî I, II, III ve IV. yüzyılın ilk yarısı, baĢta Arap dili ve edebiyatı olmak üzere Kur‟ân, tefsir, kıraat, hadis, fıkıh, kelam vb Ġslâmi ilimler, diğer ilimlerle ilgili ilk mahsuller ve eserler tasnif ve tedvîn edilmiĢtir.

Önceleri Kur‟ân ve hadislerde geçen garib lafızları, anlaĢılamayan kelime ve kavramları açıklamak ve izah etmek için baĢlatılan dil çalıĢmaları zamanla kendine âit, özgün malzemeler vererek müstakil bir ilim haline gelmiĢtir. Bu alanda Ģu çalıĢmaların da yapılmıĢ olduğu görülmektedir:

1. Arap dili ve edebiyatının temelini ve diğer ilimlerin de iĢtiĢhad kaynağını oluĢturan Câhiliye dönemi Ģâirlerinin Ģiirleri, eyyâmu‟l-arab‟a ait mensûr parçalar, ensâba dair bilgiler ve emsâller derlenerek bir araya getirilmiĢtir.

Câhiliye dönemi başta gelen şâirleri; İmruul-Ùays (ö. m. 540), Õarafe (ö. m.560), Zuheyr b. Ebî Sulmâ (ö. m. 610), ‘Antara (ö. m. 615), ‘Urve (ö. m. 596), ‘Amr b. Kulsûm (ö. m. 600), ‘Alùame (ö. m. 603), En-Nâbiğa (ö. 80/699), Ðâris ibn Ðıllîze (ö. m. 580), ‘Adiy b. Zeyd (ö. m. 590) ve el-Ñansâ (ö. 24/646)’ya âit şiirler bir araya getirilmiştir. Ayrıca Lebîd b. Rabî‘a (ö. 35/655) ve el-A‘şâ (ö. 7/628), Ka‘b b. Zuheyr (ö. 26/646), Ðassan b. Ïâbit (ö. 44/673) gibi İslâmî ilk dönem şâirlerinin şiirleri derlenmiştir. Bu dönemin şiirleri derlenerek “divân” adı verilen eserler te’lif edilmiştir.57

54 ‘Ahmed ‘Abdulğafûr ‘Aõõar es-Óıðað’a yapmış olduğu mukaddimede kelimelerin derlenmesi ve sözlüklerin

oluşumu konusunda dört okuldan ve bu okulun takipçilerinden bahsetmektedir. Bunlar, el-Ñalîl b.

Ahmed, ibn Dureyd, el-Cevherî, ez-Zemañşerî okullarıdır. bkz. İsmâîl b. Hammâd el-Cevherî, es-Óıðað

Tâcu’l-Luğati ve Óıðaðu’l-‘Arabiyye, Thk. ‘Ahmed ‘Abdulğafûr ‘Aõõar, Dâru’l-Ilmi Lilmelâyîn, Beyrût, 3. baskı, 1404/1984, c. I, el-Mukaddime.

55 Dîzîra Sekâl, a.g.e., s. 8.

56 Nihâd M. Çetin, “Arap”, DİA, III/286.

(23)

Vezâratu’t-2. Abbasîler devri, Arap dili ve edebiyatı alanlarındaki çalıĢmalar bakımından çok verimli geçmiĢtir. Abbâsîler Ġslâmî ilimlerin yükseliĢ dönemidir. Önceleri Kur‟ân-ı Kerîm ve hadisin inceliklerini anlamak gayesiyle baĢlayan filolojik ve edebî araĢtırmalar, zamanla müstakil birer ilim dalı halini almıĢ, çeĢitli dilciler Arap kabileleri arasında dolaĢarak Arap edebiyatına esas teĢkil edecek malzemeyi toplayıp tesbit etmeye baĢlamıĢlardı. Bu çalıĢmaları ve sonuçlarını Ģiir, Ģiir nevileri, kompozisyon ve hikâye türü, sözlük çalıĢmaları, dil (nahiv), edipler, antoloji yazarları ve tabakat kitapları ile ilgili çalıĢmalar Ģeklinde ele almak mümkündür.

Abbâsîlerin ilk dönemlerini yâni müellifimizin yaĢadığı döneme kadar incelediğimizde bu devrin önde gelen Ģairlerinden bazıları Ģunlar olduğu görülmektedir: Beşşâr b. Burd (ö. 167/783), Ebû Nuvâs (ö. 199/814), Ebu'l-‘Atahiyye (ö. 211/826) , İbnu'l-Mu‘tez (ö. 296/908), Ebû Temmâm (ö. 231/845), el-Buðturî (ö. 284/897), İbnu'r-Rûmî (ö. 283/896), Ebu'õ-Õayyib el-Mutenebbî (ö. 354/965), Ebû Firâs el-Hemdânî (ö. 357/968), Ebu'l-‘Alâ el-Ma‘arrî (ö. 449/1058).

Diğer taraftan şiirle ilgili çalışmaların bir uzantısı olarak, eski şairlerin divan ve şiirleri bir araya toplanarak antolojiler meydana getirilmiştir. El-Aómaî (ö. 216/831)’nin Aómaiyyât, Mufaôôal eô-Ôabbi (ö. 178/794)’nin Mufaôôaliyyât, İbn Sellâm el-Cumâðı (ö.232/846)’nin Õabakatu Fuðûli’ş-Şu‘arâ, İbn Ebi'l-Ñaõõâb el-Ùureşî (ö. 4/10. yy.)’nin Cemheretu Eş‘âri’l-‘Arab, İbn Ùuteybe (ö. 276/889)'nin eş-Şi‘ru ve'ş-Şu‘arâ, İbn Abdi Rabbih (ö. 328/940)'in ‘Ikdu'l-Ferîd, Ebu'l-Ferac İsfaðânî (ö.356/966)’nin el-Eğânî, Ebû Temmâm (ö. 231/845)'ın Kitâbu'l-Ðamâse adlı kitapları bu eserlerden bazılarıdır.

Ġslâmî ilimlerin temelini oluĢturan Kur'ân ve hadisle ilgili çalıĢmalara bağlı olarak, sözlük çalıĢmaları da bu devirde baĢlamıĢtır, önceleri, muhtelif konulara ve çeĢitli eĢyaya dair, rastgele toplanıp açıklanan kelimeler, ilk defa el-Ñalîl b. Ahmed el-Ferâhidî (ö. 175/791) tarafından Kitâbu'l-„Ayn adlı eserde belli bir sistem içinde bir araya getirildi. el-Ñalîl b. Ahmed'in baĢlattığı bu hareket kendisinden sonra değiĢik sistemlerle geliĢtirildi ve çok değerli sözlükler ortaya konulmuĢtur. Abbasî devrinin el-Ñalîl b. Ahmed'den sonra belli baĢlı sözlük yazarları ve eserleri Ģunlardır: İbn Dureyd (ö. 321/933), Cemheretu'l-Luğa; Ebû ‘Ali el-Ùâlî (ö. 356/967), el-Bâri‘ fi'l-Luğa-, Ebû Manóûr Ezherî (ö. 370/980), Tehòîbu'l-Luğa, İbn Fâris (ö. 395/1004), el-Mucmel ve Mu‘cemu Meùâyîsi'l-Luğa ve el-Cevherî (ö. 393/1003), es-Şıðâð, Tâcu’l-Luğati ve Óıðâðu’l-Arabiyye.58

Dilbilim alanındaki çalıĢmalar fetihlerle yeni boyutlar kazanmıĢtır. Bu çalıĢmalar, Hz. Ömer‟in komutanlarının Irak‟ı fethetmesiyle buralarda kurulan Ģehirlerde de kendini göstermektedir. Bu alanda kendini öncelikle Basra ve Kûfe ekolü olarak göstermiĢtir. Kûfe‟li ve buraya yerleĢen ilim adamları, araĢtırma ve çalıĢmalarında daha çok eskiye bağlı ve bedevî kullanımların taraftarıyken, Basralılar daha çok mantıklı ve eleĢtirel düĢünme yanlısıydı. Daha sonra Bağdat Nizâmiye medresesi hocalarından Ġbnu‟l-Enbârî (ö. 327/938) tarafından bu iki ekol ayrıntılı olarak incelenmiĢ ve bir araya getirici, uzlaĢtırıcı yeni bir metot olarak Bağdat ekolü ortaya konmuĢtur. Basra Ģehri hicrî 15‟de, Kûfe ise hicrî 17‟de kurulmuĢtur.

Ta’lîmi’l-Âlî, 1411/1999, c. II/II, s. 3.

(24)

Basra Ekolü’nde, kurucusu Ebu’l-Esved ed-Duelî (ö. 48/669) ile birlikte, el- Asmaî (ö. 216/831), el-Ñalil b. Ahmed (ö. 175/791) (Kitâbu’l-‘Ayn), İsâ b. Ömer es-Seùafî (ö. 149/765), el-Añfeş (ö. 177/793), Yûnus b. Ðabib (ö. 98/100), Sîbeveyh (ö. 180/796) (Kitâb), İbn Dureyd (ö. 321/933) (Cemhere fi’l-Luğa ve Kitâbu’l-Luğa), el-Muberred (ö. 286/900) (el-Kâmil) yer almaktadır. Bu müellifler başta bedevîler arasında kullanılan kelime ve deyimleri toplayarak Kitâbu’l-Ñayl, Kitâbu’ş-Şât, Kitâbu Ñalùı’l-İnsan gibi adlar taşıyan koleksiyonlar oluştururken, daha sonraları yukarıda isimlerini zikrettiğimiz sözlük ve şiir kitaplarını te’lif etmişlerdir.59

Kûfe ekolünde ise kurucusu, er-Ruâsî (ö. 170/786) ile birlikte Ðamza el-Kisâî (ö. 189/804), el-Ferrâ (ö. 207/822), İbnu’s-Sikkît (ö. 244/858) (Iólâðu’l-Manõıù, Kitâbu’l-Elfâz), Ïa‘leb (ö. 291/904), İbnu’l-Enbârî (ö. 327/938) gibi dilciler görülmektedir.60

Bağdat ekolü’nde ise İbn Ðâleveyh (ö. 370/981), İbn ‘Abbâd (ö. 385/995), İbn Fâris (ö. 395/1004), ez-Zeccâc (ö. 311/923), Ebû ‘Ali el-Fârisî (ö. 377/987), İbn Cinnî (ö. 392/1002) ve el-Cevherî (ö. 393/1003)’yi görmekteyiz.61

Müellifin, döneminin Basra ve Kûfe ekolleri temsilcilerine öğrenci olduğunu görmekteyiz. Bunlardan Sa„leb (ö. 291/904), Kûfe, el-Muberred (ö. 286/900) ise Basra Ekolünün temsilcilerindendir.

Arap Dili ve Edebiyatı’ndan başka diğer İslâmî ilimlerden de bahsetmek uygun olacaktır:

Tefsirle ilgili sistemli çalışmalar, hicrî II. yüzyılda başlamış ve ilk meyvelerini, Muùâtil b. Suleymân (ö. 150/767)'ın Tefsîru'l-Ùur’ân, ‘Abdurrezzâk b. Hemmâm (ö. 211/826)’ın Tefsiru'l-Ùur’ân’ı ile vermiştir. Ayrıca âyetlerin genel yorumu ile birlikte Kur'an'ın metniyle ilgili çeşitli filolojik çalışmalar da aynı zamanda başlamıştır. Yahya b. Ziyâd el-Ferrâ (ö. 207/822)'nın Meâni’l-Ùur’ân'ı ve Ebû ‘Ubeyde (ö. 210/825)'nin Mecâzu'l-Ùur’ân'ı bu konuda kaleme alınan ilk eserlerdir.

Bu dönem tefsirleri içerisinde eõ-Õaberî (ö. 310/922) ’nin, Câmiu’l-Beyân isimli tefsîri dönemin en önemli tefsir çalışmasıdır. Ayrıca rivâyet ve dirâyet metotları ortaya çıkmıştır. el-Kisâî (ö. 189/804), Ebû ‘Ubeyd Ùasım b. Sellâm (ö. 224/838), İbn Ùuteybe (ö. 276/889), ez-Zeccâc (ö. 311/923) gibi tanınmış pek çok âlim tarafından da Kur'an metnini çeşitli yönleriyle ele alan ğarîbu'l-Ùur’ân, muşkilu'l-Ùur’ân, mecâzu'l-Ùur’ân, i‘câzu'l-Ùur’ân, en-nâsih ve'l-mensûh gibi isimler taşıyan birçok eser telif edilmiştir. Bu dönemleri incelerken müellifimizin yaşadığı döneme kadar olan süredeki çalışmalar esas alınmıştır.

Diğer taraftan, kıraatle ilgili olarak, Ebû ‘Ubeyd Ùasım b. Sellâm (ö. 224/838)'ın Kitâbu'l-Ùur’ân, Ebû Bekir b. Mucâhid (ö. 324/936)'in, Kitâbus-Seb‘a’sını zikretmek gerekmektedir.

Hadis alanındaki çalışmalar gelince; Hicrî II. yüzyıla girerken Halife Ömer b. ‘Abdulazîz (ö. 101/720 ) tarafından resmen başlatılan tedvîn hareketi, ez Zuhrî (ö. 124/742)’den sonra gelişerek devam etmiştir. Bu faaliyetleri kronolojik olarak şöylece sıralayabiliriz: Mâlik b. Enes (ö. 179/795)'in el-Muvaõõa’sı, Ma‘mer b. Râşid (ö. 152/769)’in el-Câmi‘i, Abdurrezzâk (ö. 211/827)’ın el-Muóannef’i, Ebû Dâvûd

59 Basra Ekolü önemli dilciler ve eserleri ile ilgili olarak bkz. Brockelman, a.g.e., II/128. 60 Kûfe Ekolü ile ilgili olarak bkz. Brockelmann, a.g.e., II/196.

61 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Ignace Goldziher, Klasik Arap Literatürü, Çev. Azmi Yüksel ve Rahmi

(25)

Õayâlisi (ö. 204/819)’nin Musnedi, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe (ö. 235/849)'nin el-Muóannef’i, Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) ve ed-Dârimî (ö. 255/868)’nin el-Musned'i (es-Sunen'i), Buhârî (ö. 256/870) ve Muslim (ö. 261874)'in el-Câmiu’s-Óaðıðleri, İbn Mâce (ö. 273/886), Ebû Dâvûd (ö. 275/888), et-Tirmizî (ö. 279/892) ve en-Nesâî (ö. 303/915)’nin es-Sunen'leri bu sahadaki eserlerin en önemlileri olarak kabul görmüştür. Bu orjinal eserlerden sonra IV. (X.) asırda meydana getirilen hadis kitaplarının belli başlıları; Ebû Ca‘fer et-Õahâvi (ö.321/933)’nin Ma‘âni'l-Aóâr'ı, İbn Ðibbân (ö.354/965)'ın Sahîh’i, eõ-Õaberânî (ö. 360/971)’nin üç Mu'cem'i, ed-Dârekutnî (ö. 385/995)’nin es-Sunen’i, Ebû Dâvûd (ö. 275/888)'un es-Suneni’ni şerhetmek maksadıyla Ebû Suleymân el-Ñaõõâbî (ö. 388/997)’nin kaleme aldığı Me‘âlimu's-Sunen’i.62

Bütün bunlardan anlaĢılmaktadır ki müellifimiz, baĢta Arap dili ve edebiyatı olmak üzere Ġslâmi ilimler alanında en önemli ve en temel olarak addedebileceğimiz eserler te‟lif edildikten sonra dünyaya gelmiĢtir. O bu eserler hakkında bilgisi olan hocaları tanımıĢ ve birkaçından ders almıĢtır.

Yukarıda bahsi geçen âlimlerin eserlerinden müellifimizin faydalandığını ve eserinde istiĢhâd olarak onların sözlerini kullandığını görmekteyiz. Buradan da müellifimizin önceki dönemlere âit ilimleri ve eserler konusunda bilgi sahibi olduğunu ve onlardan haberdar olduğunu anlamaktayız.

(26)

II. BÖLÜM

EBU‟L-FADL MUHAMMED B. CA ́FER

EL-HERAVÎ‟NĠN MEFÂHIRU‟L-MAKÂL FĠ‟L-MESÂDĠRĠ

VE‟L-EF„ÂL ADLI ESERĠ

ESERİN TANITIMI:

1. Eserin Adı ve Müellife Aidiyeti:

Eserin kime âit olduğu hususu, baĢta eserin kendisi olmak üzere bibliyografik eserler, baĢta Süleymâniye olmak üzere Türkiye‟deki bazı kütüphâneler taranmıĢ, Arapça ve Türkçe olarak internet ortamında gerekli araĢtırmalar yapılmıĢ, ancak bu yazma eserin müellifi ile ilgili kesin ve net bir sonuca ulaĢılamamıĢtır.

Eser hakkında Ģunlar söylenmektedir:

a. Ñayruddin ez-Zirikli (ö. 1976), el-A„lâm‟da, eserin adının Mefâñıru‟l-Maùâl fi‟l-Meóâdiri ve‟l-Ef„âl olduğunu belirtir ve Arap dili alanında 329/940 yılında vefât eden Muhammed b. Ca„fer el-Munzirî, el-Heravî‟ye ait olduğunu ifade eder.63

b. Hâdî „Âlim Zâde tarafından tahkik edilen Ebû Câ‟fer Ahmet b. „Alî el-Beyhakî (ö. 544/1149)‟nin Tâcu‟l-Mesâdir isimli eserinin mukaddimesinde Ġranlıların Arap diline katkıları baĢlığı altında 25 kadar ilim adamından ve eserlerinden kısaca bahsedilmiĢ ve bunlar arasında da Mefâñıru’l-Maùâl fi’l-Meóâdiri ve’l-Ef‘âl isimli eserin Muhammed b. Ca„fer el-Heravî‟ye ait olduğu belirtilmiĢtir.64

d. Köprülü Kütüphanesi‟nden alınan nüshanın kayıt sayfasında, bu eserin Muhammed b. Ca„fer el-Heravî‟ye ait olduğu belirtilmiĢtir.

e. Fuat Sezgin, GAS isimli eserinde Muhammed b. Ca„fer el-Heravî‟ye ait olan eserin ismini Kitâbu‟l-Fâñır ve‟Ģ-ġâmil olarak zikrettikten sonra eserin indeksinde, bu eserin Mefâñıru’l-Maùâl fi’l-Meóâdiri ve’l-Ef‘âl isimli eser olduğunu belirtir.65

f. Brockelmann ise eserinin ekinde Mefâñıru’l-Maùâl fi’l-Meóâdiri ve’l-Ef‘âl isimli eserin Muhammed b. Ca„fer el-Heravî‟ye ait olduğunu belirtir.66

g. Süleymaniye Kütüphânesi, katalog tarama bölümünde bu eserin müellifine ait bir bilgi yer almamaktadır.

h. Bibliyografik eserlerde yapılan taramalarda Muhammed b. Ca„fer Heravî‟ye ait diğer üç eserin yanında dördüncü eserinin ismi, bazı kaynaklarda el-Fâñır67, bazı kaynaklarda da el-Mefâñır68 ve bazı kaynaklarda da Mefâñıru’l-Maùâl

63 ez-Ziriklî, a.g.e, VI/71.

64 Ebû Câ’fer Ahmet b. ‘Alî b. Muhammed el-Muùrî el-Beyhakî, Tâcu’l-Meóâdir, Tashih ve Ta’lik: Hâdî ‘Âlim

Zâde, Muessesetu Muõâlaât ve Tahùîùâtu Ferhengî, Õahrân, 1366, Mukaddime. 65 Fuat Sezgin, GAS, Leiden, 1982, Brill yay, 8/195.

66 Brockelmann, GAL- Supplement, Leiden, 1937, Brill yay, 1/189.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gazzâlî, Cevâhirü’l-Kur’ân’ın ikinci bölümünde yorumsuz olarak zikrettiği bin beş yüz dört âyetin yedi yüz altmış üç tanesini, üç şekliyle mârifetullah’a

Aşağıdaki şiiri 5 kere okuyup altındaki satırlara yazın ve yazdıktan sonra yazdığınızı okuyun.. ANNEM

Mütekaddimûn dönemdeki algının hâkim olduğu bir zaman diliminde yaşayan Ebü’l-Kāsım el-Belhî’nin kıraat tercihlerinde ve tenkitlerinde (sonraki dönem

Bu çalışma ile İsmail Hakkı Bursevî’nin İnebey Yazma Eser Kütüphanesi’nde bulunan ve müellif hattı olan Şerhu ‘alâ Tefsîri cüz’i’l-ahîr li’l-Kâdî

İbn Kesîr’in tefsirinin bu yönünün ele alınıp incelenmesi, tefsir adına şimdiye dek yapılan tartışmaların daha doğru/verimli bir zeminde yürütülmesine, tefsir

Çalışmanın giriş kısmında müellif ahkâm âyetleri ve hadisle- ri hakkında malumat verdikten sonra Tahâvî’nin Ahkâmü’l-Kur’ân’dan önce telif ettiği

Dünyevî küçük bir işi sebebiyle, küçük bir amirin huzuruna çıkıncaya kadar çok zorluklar ve engellerle karşılaşan insan için, bütün âlemlerin Rabbi olan

Mecdiddîn Muhammed eş-Şâhrûdî el-Bistâmî (Musannifek), Hakāiku’l-îmân li-ehli’l-yakîn ve’l-irfân (Bursa: İnebey Kütüphanesi, Hüseyin Çelebi, 136/4),