• Sonuç bulunamadı

Şihâbuddîn el-Hafâcî'nin hayatı ve Şifâu'l-Ğalîl adlı eseri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şihâbuddîn el-Hafâcî'nin hayatı ve Şifâu'l-Ğalîl adlı eseri"

Copied!
120
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜN VERS TES

SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ

TEMEL SLAM B L MLER ANA B L M DALI

ARAP D L ve BELAGATI B L M DALI

HÂBUDDÎN el-HAFÂCÎ’N N HAYATI

ve

FÂU’L-#ALÎL ADLI ESER

YUSUF SAM SAMANCI

YÜKSEK L SANS TEZ

DANI MAN

DR. AYHAN ERDO#AN

(2)

YÜKSEK L SANS TEZ ÖZET

Bu tezde Osmanl Devleti sultanlar ndan IV. Murat devrinde ya am M s rl alim ihâbuddîn Ahmed b. Muhammed b. Ömer el-Hafâcî’nin (1069/1659) hayat ve ta rîb sahas nda yazm oldu.u ifâu’l- alîl fîmâ fî Kelâmi’l- Arab mine’d-Dahîl isimli eseri konu edilmi tir.

Tez XI/XVII. Yüzy lda Osmanl Dönemi Arap Dili ve Edebiyat na Genel Bir Bak ' ba l kl bir giri ve ihâbuddîn el-Hafâcî’nin Hayat ve ahsiyeti ile ihâbuddîn el-Hafâcî’nin

ifâu’l- alîl Adl Eseri eklinde iki bölümden olu maktad r. Konu edindi.imiz bu eserin ve

müellifinin, Arap dili ve edebiyat ndaki yerini daha sa.l kl tespit edebilmek amac yla giri bölümünde, ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ya ad . XVII. yy.’da ve k smen de XVI. ve XVIII. yy.lardaki siyasî hadiselerle kültürel yap ele al nm t r. Bu dönemin Arap dili ve edebiyat n n geli imini ve seyrini genel hatlar yla aç klayan bu giri bölümünden sonra, birinci bölümde müellifin hayat , ilim tahsili, eserleri ve ilim dünyas ndaki yeri anlat lm t r. Çal mam z n ana bölümü olan ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ifâu’l- alîl Adl Eseri ba l kl ikinci bölümde ise, ilk olarak Arap dilinde ta rîb/dahîl meselesinin kavramsal çerçevesi, bu sahada telif edilmi eserler ve ta:rîbin yap s konular ele al nm , ard ndan da ifâu’l- alîl’in muhteva ve metot tahlili yap larak eserin Arap dili ve edebiyat ndaki yeri ve önemi ortaya konmaya çal lm t r.

(3)

SUMMARY

In this thesis we have tried to study the life of ihâbuddîn Ahmed b. Muhammed b. Ömer el-Hafâcî who is a famous author and lecturer in the period of sovereignty of IV: Murad, one of the Ottoman Empire, and his book, ifâu’l- alîl fîmâ fî Kelâmi’l- Arab

mine’d-Dahîl that written on the foreign words that came to Arabic.

This thesis includes a introduction and two parts. In the introduction we explained the situation of Arabic literature in the XVII. Century and the important political events and the economic situation of this period.

The first part of this thesis contains the life of el-Hafâcî, his education, his teachers and students, his books and his importance in Arabic literature. In the second part we have tried to explain the problem of entrance of foreign words to Arabic. After that we examined the situation of this book in this literature.

(4)

Ç NDEK LER

ÖNSÖZ...III TRANSKR PS YON S STEM ...VI KISALTMALAR... VII G R

XI/XVII. YÜZYILDA OSMANLI DÖNEM ARAP D L VE

EDEB YATINA GENEL B R BAKI ...1

1. Siyasî Durum: ...3

2. lmî ve Kültürel Durum: ...7

B R NC BÖLÜM HÂBUDDÎN EL-HAFÂCÎ’N N HAYATI VE AHS YET ...9

1. Do7umu, Nesebi ve Ailesi...10

2. lim Hayat;, Hocalar; ve Ö7rencileri ...12

3. Eserleri...17

4.Vefat; ...23

5. lim Dünyas;ndaki Yeri ...23

K NC BÖLÜM HÂBUDDÎN EL-HAFÂCÎ’N N FÂU’L-CALÎL ADLI ESER ...29

1. Arap Dilinde Dahîl veya TaFrîb...30

1.1. Dahîl/TaFrîb Konusunun Kavramsal Çerçevesi...32

1.2. TaFrîb/Dahîl Konusunda Yaz;lm;J Eserler ...37

1.3. Yap;s; ve Kurallar; Bak;m;ndan TaFrîb ...45

2. ifâu’l-Calîl’in Genel Özellikleri...51

2.1. Eserin Tan;t;m; ...51

2.2. Eserin Nüshalar; ...51

3. Eserin Haz;rlanmas;nda Esas Al;nan Kaynaklar ...53

4. Eserde Takip Edilen Metot ...58

4.1. iirden Yap;lan stiJhâdlar ...66

4.2. Ayetlerden ve Hadislerden stiJhâdlar...79

5. Eserin Muhteva Yönünden Tahlili ...87

5.1. ifâu’l-Calîl’de Ele Al;nan Kelime ve Kullan;mlardan Örnekler...91

7. Eserin Arap Dili ve Edebiyat;ndaki Yeri...96

SONUÇ...101

(5)
(6)

ÖNSÖZ

Asl;nda her bir medeniyet ve kültür, kendisini oluJturan düJünürlerin, bilginlerin ve ortaya konan yap;tlar;n sahiplerinin, bütün hayatlar;n; seferber ederek ve hiçbir fedakarl;7; esirgemeyerek hayatiyet kazand;rd;klar; bir özveri silsilesidir. Ayn; Jekilde slam kültür ve medeniyet tarihi de çok k;ymetli Jahsiyetler ve say;s;z Jaheserlerle doludur. YaJad;7; dönemde eline geçen her türlü imkân; ganimet bilip bütün gayretleriyle çal;Jan geçmiJ dönemlerdeki âlimlerimiz, hayatlar;n; ilim ö7renmeye ve ö7retmeye adam;J, bu ulvî de7er u7runa hiçbir fedakârl;ktan çekinmemiJlerdir. Özellikle dil ve edebiyat olmak üzere, tefsir ve tarih alanlar;nda da k;ymetli eserleri bulunan M;s;rl; alim ihâbuddîn Ahmed b. Muhammed b. Ömer el-Hafâcî (1069/1659) de, IV. Murat devri Osmanl; ulemâs;n;n önde gelen Jahsiyetlerinden biri olarak bu ilim ve irfan ordusunun bir neferidir.

ihâbuddîn el-Hafâcî hem dil, edebiyat ve dînî ilimlerle meJgul olmuJ, hem de Rumeli ve M;s;r kad;l;klar;na tayin edilerek kâd;lkudât ünvan;n; alm;J ve devlet kademelerinde önemli görevlerde bulunmuJtur. Arap dili ve edebiyat;n;n önemli kaynaklar;ndan olan

H zânetu'l-Edeb ve Lubbu Lubâbi Lisâni'l- Arab isimli eserin müellifi Abdulkâdir b. Ömer b.

Bâyezîd b. el-Óâc Ahmed el-Ba7dâdî’nin (1093/1682) hocas; olan ihâbuddîn el-Hafâcî, sahip oldu7u dil ve edebiyat birikimi, dinî ilimlerdeki yeterlili7i, ilmî Jahsiyeti yan;nda siyasî ve tarihî kiJili7i ile ilim ve kültür tarihimizde önemli bir mevkiye sahiptir. Ayr;ca hem Arap dili ve edebiyat;nda hem de farkl; alanlarda kaleme ald;7; birbirinden k;ymetli eserleriyle doksan y;ll;k ömrünü ilim ve insanl;7;n faydas; yolunda harcam;J bir alimdir.

el-Hafâcî’nin Osmanl; döneminde yaJam;J olmas;n;n ise ayr; bir önemi bulunmaktad;r. Çünkü literal bir alan araJt;rmas; yap;ld;7;nda, Arap dili ve edebiyat;n;n Osmanl; dönemindeki durumuyla ilgili çal;Jmalar;n, di7er dönemlere nazaran say;ca oldukça az oldu7u görülür. Di7er dönemlerle ilgili, kimi zaman genel, kimi zamanda ilgili dönemin Jiirinin ve nesrinin ayr; ayr; konu edildi7i birçok müstakil çal;Jman;n yap;lmas;na ra7men, Arap dili ve edebiyat; tarihinde Osmanl; döneminin yeterince tahlil edilmedi7i aç;kça ortadad;r. Buna ilaveten kimi tarihçilerin, bu dönemle ilgili olumsuz görüJler serdetmesi ve Osmanl; dönemi Arap edebiyat;n;n bir gerileme ve çöküJ devresi oldu7u, bu dönemde Arap dili ve edebiyat;na Türklerin hakimiyeti sebebiyle fazla de7er verilmedi7i Jeklindeki iddialar; da bu dönemde yaJayan alimlerin hayatlar;n; incelemeye olan ihtiyac;n ne denli büyük oldu7unu göstermektedir. el-Hafâcî’nin, Arapçaya sonradan giren kelimelere dair yaz;lm;J bir kitap olan ifâu’l- alîl fîmâ fi Kelami’l- Arab mine’d-Dahîl isimli eserinin ise, müellifin

(7)

Rayóânetu'l-Elibbâ’ isimli kitab;ndan sonra, bu dönemin durumunu ortaya koymas; bak;m;ndan büyük bir önemi bulunmaktad;r.

Arapçaya baJka dillerden geçen kelime ve ifadeleri konu alan taFrîb ve dahîl meselesi, baJta bu konuya dair telif etti7i el-Mu arrab isimli eseriyle Ebu Mansûr el-Cevâlîòî’nin (540/1145) olmak üzere birçok dil aliminin üzerinde durdu7u önemli bir literatür olarak karJ;m;za ç;kmaktad;r. ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ifâu’l- alîl’i ise, ad; geçen el-Mu arrab isimli eserden sonra ArapçalaJm;J kelimelere dair yap;lm;J en önemli ikinci çal;Jma olarak kabul edilmektedir.

Konusu ihâbuddîn el-Hafâcî’nin hayat; ve ifâu’l- alîl adl; eseri olan böyle bir çal;Jman;n temel hedefi, Osmanl; dönemi Arap dili ve edebiyat;n;n yukar;da bahsi geçen mu7lak durumuna küçük bir ;J;k tutmak ve önceki dönemlerde oldu7u gibi bu dönemde de alimlerin yetiJti7ini ve k;ymetli eserlerin telif edildi7ini ortaya koyabilmektir. Ayr;ca

ifâu’l-alîl’de Arapçan;n kelime yap;s; de7erlendirilmekte ve Arapçaya baJka dillerden geçen

kelimelerin yan;nda, sonradan ortaya ç;km;J veya halk dilinde yayg;n olup fasih Arapçada bulunmayan kullan;mlar da ele al;nmaktad;r. Dolay;s;yla bu seser, söz konusu dönemde de Arapçan;n orijinal halinin muhafaza edilmeye çal;J;lmas;na, Arap dilinin yabanc; unsurlar karJ;s;ndaki durumunun de7erlendirildi7ine dair önemli bir delildir. Bu bak;m;ndan

ifâu’l-alîl, el-Hafâcî’nin di7er eserlerine tercih edilerek bu yüksek lisans tezinde konu olarak ele

al;nm;Jt;r.

Bu çal;Jma XI/XVII. Yüzy lda Osmanl Dönemi Arap Dili ve Edebiyat na Genel Bir

Bak + baJl;kl; bir giriJ ve ihâbuddîn Hafâcî’nin Hayat ve ahsiyeti ile ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ifâu’l- alîl Adl Eseri Jeklinde iki bölümden oluJmaktad;r. Konu edindi7imiz bu

k;ymetli eserin ve müellifinin, Arap dili ve edebiyat;ndaki yerini daha sa7l;kl; tespit edebilmek amac;yla giriJ bölümünde, ihâbuddîn el-Hafâcî’nin yaJad;7; XVII. yy.’da ve k;smen de XVI. ve XVIII. yy.lardaki siyasî hadiselerle kültürel yap; ele al;nm;Jt;r. Bu dönemin Arap dili ve edebiyat;n;n geliJimini ve seyrini genel hatlar;yla aç;klayan bu giriJ bölümünden sonra, birinci bölümde müellifin hayat;, ilim tahsili, eserleri ve ilim dünyas;ndaki yeri anlat;lm;Jt;r. Çal;Jmam;z;n ana bölümü olan ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ifâu’l- alîl Adl

Eseri baJl;kl; ikinci bölümde ise, ilk olarak Arap dilinde ta rîb/dahîl meselesinin kavramsal

çerçevesi, bu sahada telif edilmiJ eserler ve taFrîbin yap;s; konular; ele al;nm;J, ard;ndan da

ifâu’l- alîl’in muhteva ve metot tahlili yap;larak eserin Arap dili ve edebiyat;ndaki yeri ve

(8)

Çal;Jmalar;m esnas;nda gerek metot, gerek kaynak ve içerik aç;s;ndan yapt;klar; yard;m ve rehberlikleriyle hiçbir deste7i esirgemeyen, k;ymetli vakitlerini bana yard;m etmek için harcayan, Selçuk Üniversitesi lahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagat; Bilim Dal; BaJkan; sayg;de7er hocam Prof. Dr. Tacettin Uzun’a ve yüksek lisans dan;Jman;m Dr. Ayhan Erdo7an’a Jükranlar;m; sunar;m.

Yusuf Sami Samanc; Konya-2008

(9)

TRANSKR PS YON S STEM

: a, e : u : ;, i : â, ê : û : î : ’ : b : t : s : c : Ó, ó : H, h : D, d : Z, z : R, r : Z, z : S, s : , J : Š, š : Ä, ä : , : Ë, ë : F : C, 7 : F, f : Ò, ò

!

: K, k

"

: L, l

#

: M, m

$

: N, n

%

: V, v

&

: H, h

'

: Y, y

Not: Yukar;da verilen transkripsiyon alfabesi Jah;s isimleri, eser adlar; ve künyeler için; gerekli durumlarda da kimi kelimelerin telaffuzlar;n; göstermek için kullan;lm;Jt;r. Türkçede s;k kullan;lan özel isimlere transkripsiyon uygulanmam;Jt;r. Bu isimler "Ömer, Ali… vb." Jeklinde Türkçede kullan;ld;7; gibi yaz;lm;Jt;r. Tamlama olan ya da bileJik isimlerde Arapça okunuJ esas al;nm;J, ancak kolayl;kla okunabilmesi için tamlamalar kesme iJaretiyle ayr;lmadan, "Zeyne'l-‘âbidîn" veya "Nûru'd-dîn" yerine, do7rudan "Zeynel‘âbidîn" ya da

"Nûruddîn" Jeklinde verilmiJtir. Harf-i tariflerin yaz;m;nda "el- …" Jeklinde küçük harf

kullan;lm;J, cümle baJlar;nda ya da dipnotlardaki isimlerin baJlang;c;nda da bu usûl gözetilmiJtir. emsî harflerle baJlayan kelimelerin baJ;ndaki harf-i tarifler ise, “en-Neysâbûrî” Jeklinde kelimenin ilk harfinin okunuJu esas al;narak belirtilmiJtir.

(10)

KISALTMALAR

(as) : FAleyhi’s-Selâm

(sav) : Sallallâhu FAleyhi ve Sellem ae. : ayn; eser

age. : ad; geçen eser agm. : ad; geçen makale Ans. : ansiklopedi ay. : ayn; yer

b. : ibn

Bkz. : bak;n;z

bs. : bask;

c. : cilt

D A : Türkiye Diyanet Vakf; slam Ansiklopedisi

ed. : editör Fk. : fakültesi h. : hicrî Hz. : Hazreti A : slam Ansiklopedisi m. : mîlâdî MÖ : mîlattan önce MS : mîlattan sonra Mtb. : matbaas; S. : say; s. : sayfa thk. : tahkik eden trc. : tercüme eden

tsz : tarihi bilinmiyor, tarihsiz Ünv. : Üniversitesi

yay. haz. : yay;na haz;rlayan Yay. : yay;nlar;

(11)

G R

XI/XVII. YÜZYILDA OSMANLI DÖNEM ARAP D L VE

EDEB YATINA GENEL B R BAKI

Osmanl; Dönemi Arap Edebiyat;, edebiyat tarihindeki di7er dönemlere nazaran tarihçiler taraf;ndan yeterince araJt;r;lmam;J bir dönemdir. Cahiliye Dönemi, Emevîler ve Abbâsiler Devri ve son olarak da Yeni ve Modern Dönemde Arap edebiyat;na dair müstakil ve kapsaml; birçok araJt;rma yap;lmas;na ve bu dönemlere dair hacimli eserlerin telif edilmesine ra7men1 Osmanl; Dönemi Arap edebiyat;, son zamanlarda bu dönemle ilgili yap;lan baz; çal;Jmalara kadar, Arap edebiyat; tarihinin karanl;k bir dönemi olarak kalm;Jt;r.

Arap edebiyat; tarihinde daha çok “duraklama” veya “çöküJ” kelimeleriyle isimlendirilen Osmanl; dönemine dair Ahmed Hasen ez-Zeyyât’;n aJa7;daki sözleri, bu dönem hakk;nda söylene gelen olumsuz fikirlere güzel bir örnektir:

“Allah Memlükleri Osmano9ullar n n ayaklar alt nda peri+an edince hilâfet art k Abbasîlerin de9il, Osmanl lar n oldu. :slam devletinin ba+kenti Kahire yerine :stanbul oldu ve devletin resmi dili Arapça yerine Türkçe kabul edildi. Böylelikle Arap dilinde yabanc dahîl kelimeler yayg nla+t , divanlar Türkçe ve âvamca ifadeler doldurdu. Divanlardaki o güzelim naz m ve nesir üslubu yok olup gitti. Vicdanlar baya9 l k ele geçirdi, (toplumun fertlerindeki naz m ve nesre dair) kabiliyet sönüp yok oldu. :lim p nar n n suyu çekilip kurudu. Kitaplar sand klara emanet edildi ve bundan sonra da sadece yak l p ayd nl 9 ndan istifade etmek için bu sand klar n kapaklar aç ld . Do9ulu milletlerin gözlerine cehalet mührü vuruldu ve

1 Bu çal;Jmalara örnek olarak bkz. Ignace Goldziher, Klasik Arap Literatürü, trc. Azmi Yüksel, Rahmi Er,

maj Yay. Ankara-1993; Taha Hüseyin, Câhiliye iiri Üzerine, trc. aban KarataJ, Anakara Okulu Yay., Ankara-2003; Ömer Ferrûh, Me âlimu'l-Edebi'l- Arabî fi'l-Ašri'l-Óadîs, Dâru'l-Flim li'l-Melâyîn, Beyrut-1986; Nihad Mazlum Çetin, Eski Arap iiri, stanbul Ünv. Yay. arkiyat Enst., stanbul-1973; Tacettin Uzun, Arap Dili ve Edebiyat nda Hulefâ-i Râ+idîn’in Hutbe ve Mektuplar , Bas;lmam;J Doktora Tezi,

Konya-1985; Muhammed âhir DerviJ, el-Ha âbe fî Šadri’l- slâm, Dâru’l-MaFârif, Kahire-1965; Kenan Demirayak, Abbâsî Edebiyat Tarihi, afak Yay., Erzurum-1998; evòî Äayf, Târîhu'l-Edebi'l- Arabî,

el-Ašru'l-Câhilî, Dâru'l-MeFârif, Kahire-1960; Târîhu'l-Edebi'l- Arabî II, el- Ašru'l-:slâmî, Dâru'l-MaFârif,

M;s;r-tsz, II. Bs.; Târîhu'l-Edebi'l- Arabî III, el- Ašru'l- Abbâsiyyi’l-Evvel, Dâru’l-MaFârif, Kahire-1966,

XVI. Bs.; Târîhu'l-Edebi'l- Arabî III, el- Ašru'l- Abbâsiyyi’s-Sânî, Dâru’l-MaFârif, Kahire-1973, XII. Bs.; el-Medârisu’n-Naóviyye, Dâru’l-MaFârif, Kahire-1968, V. Bs.; Muhammed Za7lûl Sellâm, el-Edeb fî

Ašri'l- Abbâsiyyîn, MunJe’etu’l-MaFârif, skenderiye-1999; Ömer R;za Keóóâle, el-Edebu'l- Arabiy fi'l-Câhiliyye ve'l-:slâm, el-MatbaFatu't-TeFâvuniyye, DimeJò-1392/1972.

(12)

cahillik hepsini sard , alçakl k yükünün alt nda ezilip yerin dibine geçtiler. Üzerlerinden geçen uzun zaman ard ndan onlar bir uyu+ukluk kaplad . Karanl klar üzerlerine çöktü. Bu gafletlerinden de ancak Kahire kap lar na dayanan Napolyon’a kar+ (kendilerini) müdafâ

ederken uyand lar.”2

Bu dönemle ilgili Ahmed Hasen ez-Zeyyât’la ayn; fikirde olan araJt;rmac;lardan Corci Zeydân da Osmanl; Dönemi Arap edebiyat;n;, karanl;k, tamamen Jekilcili7e önem verilen, donuk ve verimsiz bir dönem olarak nitelemektedir3. Yine edebiyat tarihçilerinden Óannâ el-Fâhûrî de bu görüJlere paralel düJüncelere sahiptir. Müellif el-Câmi fî

Târîhi'l-Edebi'l-Arabî, el-Edebu'l-

Ò

adîm isimli eserinde XIII. yy.’da gerçekleJen Mo7ol istilas;n;n slam

alemine verdi7i zararlarla ilim ve kültür hayat;nda yaJanan kay;plar; dile getirdikten sonra Osmanl; dönemiyle ilgili olarak Junlar; söylemektedir:

“Osmanl lar döneminde ise Türkçe yaz lan kitabeler, divanlar ve Türkçeyle icra edilen devlet protokolleri Arap edebiyat n en alçak seviyeye dü+erek çökü+e u9ratm +t r. Bu dönemde zihinleri uyu+ukluk, mânâlar taklitçilik ve üsluplar da s n rl sanatlar ele

geçirmi+tir.”4

Edebiyat tarihçilerinden yukar;da aktar;lan bu al;nt;lar, Osmanl; dönemi Arap edebiyat; hakk;nda, özellikle Arap araJt;rmac;lar;n ne denli önyarg;l; ve yanl;J fikirlere sahip olduklar;n;n göstergesidir. Halbuki bu dönemde de Arap dili ve edebiyat;na dair k;ymetli eserler veren pek çok Jair ve edip bulunmaktad;r. Bahsi geçen dönemle ilgili yanl;J tespitlerin bulundu7u ve bu dönemin gere7i gibi araJt;r;l;p incelenmedi7i konusunda, yine Osmanl; dönemi Jairlerinden bnu’s-Semmân’;n Jairli7iyle ilgili yap;lan bir çal;Jmada objektif bir de7erlendirme bulunmaktad;r. Belirtilen eserin müellifi konuya dair Junlar; söylemektedir:

“Osmanl dönemi Arap edebiyat maalesef neredeyse tamamen önyarg l yakla+ mlar nedeniyle son derece karanl kta b rak lm +t r. Arap ara+t rmac lar taraf ndan ihmal edilen bu dönem, Osmanl dönemine + k tutmas aç s ndan Osmanl tarihçileri aç s ndan da gerekli ilgiyi görmemi+tir. Oysaki yap lan ilk ara+t rmalar, Osmanl s n rlar içerisinde yer alan Arap dünyas nda yap lan kültürel faaliyetler ve verilen eserleri bir yana b rak n, Avrupa topraklar nda bile Türkçe ve Farsçan n yan s ra Arapça yaz lm + pek çok eser ve asl Arap olsun olmas n Arapça +iir söyleyen dikkat çekici say da +air bulundu9unu gözler önüne

2 Ahmed Hasen ez-Zeyyât, Târîhu'l-Edebi'l- Arabî, Dâru’l-MaFrife, Beyrut-2004, s. 296.

3 Bkz. Corci b. Habib Zeydan, Târîhu Âdâbi'l-Lu9ati'l- Arabiyye, Dâru'l-Mektebeti'l-Óayât, Beyrut- 1983, II,

284-286.

(13)

sermektedir. Son dönemde bu alandaki bo+lu9un görülmesi ve +imdiye kadar yürütülen önyarg lar n b rak larak bilimsel verilerle bu dönemin sosyal ve fikrî hayat n n ara+t r lmas gereklili9ine dair olu+an kan lar umut vericidir. S n rlar içerisinde büyük bir Arap nüfusu as rlar boyunca bar nd rm + olmas sebebiyle, Osmanl Devletinde fikrî hayat n önemli bir

parças olan Arap dili ve edebiyat na yönelik çal +malar büyük bir önem arzetmektedir.”5

AraJt;rmac;n;n da belirtti7i gibi, bu dönemin önyarg;dan uzak tarafs;z bir yaklaJ;mla ele al;n;p incelenmesi, Arap dili ve edebiyat; tarihindeki yaklaJ;k üç as;rl;k karanl;k bir dönemi ayd;nl;7a ç;karma anlam;nda büyük önem taJ;maktad;r. Bilim ve kültürün siyasî hadiselerle yak;ndan irtibatl; oldu7u ve cereyan eden olaylara göre Jekillendi7i tabii bir durumdur. Bu bak;mdan Osmanl; döneminin ilmî ve kültürel durumuna geçmeden önce, dönemin siyasî tarihini, özellikle bu çal;Jman;n temel konusu olan ihâbuddîn el-Hafâcî’nin yaJam;J oldu7u M;s;r bölgesinde cereyan eden olaylar;, genel hatlar;yla ele almak konunun daha iyi anlaJ;lmas; bak;m;ndan faydal; olacakt;r.

1. Siyasî Durum:

XVI. yy.’;n son on y;l;nda Avrupa’n;n ekonomik ve askerî etkisi ve onu izleyen derin bunal;m, Osmanl; mparatorlu7unu kökten de7iJtirerek imparatorluk tarihinde yeni bir ça7 açm;Jt;r. YaJanan geliJmelerle geleneksel Ortado7u devletinin kurumlar; ça7d;J; hale gelmiJ, yeni koJullara uyma çabalar; ise imparatorlu7un geleneksel temellerini sarsmaya baJlam;Jt;. mparatorluk, XVII. Yüzy;l ortalar;nda bir kez daha görece sakinleJti7inde, 1600 öncesindeki durum kökten de7iJmiJ bulunuyordu6.

Bu dönemde, baJta merkeze en yak;n eyalet olan Anadolu’da çalkant;l; bir dönem yaJanmaktayd;. XVI. yy.’;n son y;llar;nda baz; paral; asker Jefleri (sekban bölükbaJ;lar), bütün Anadolu’da boydan boya at koJturup belli baJl; muhkem kentleri kuJatmay;, hatta Bursa ve Urfa gibi, bu Jehirlerin en önemlilerinden baz;lar;n; ele geçirmeyi baJarm;Jlard;r. Bu baJkald;r;lara örnek olarak, kariyerine bir paJa kap;s;nda bölükbaJ; olarak baJlayan Karayaz;c;’n;n 1599 y;l;nda isyan etmesi ve üzerine yollanan hükümet kuvvetlerine karJ; büyük bir zafer kazanmas; gösterilebilir. Daha sonra gücü zay;flayan ve Samsun civar;ndaki tepelere s;7;nmak zorunda kalan Karayaz;c; k;sa bir süre sonra burada ölmüJtür. Bu dönemde Anadolu’da meydana gelen askeri ayaklanmalar aras;nda, yönetim aç;s;ndan en tehlikeli 5 Muhammet Tasa, :bnu’s-Semmân ve iirleri, Konya-2007, s. 21.

6 Halil nalc;k, Donald Quataert (Ed.), Osmanl :mparatorlu9u Klâsik Ça9 (1300-1600), çev. RuJen Sezer,

(14)

olanlardan biri de Kalendero7lu isyan;d;r. Bu isyan;n ele baJ;s; Kalendero7lu tek baJ;na hareket etmemiJ, Anadolu d;J;ndan, Canbulado7lu Ali PaJa ad;nda isyanc; bir beylerbeyini kendine müttefik edinmiJtir. Ali PaJa, deste7i karJ;l;7;nda dikkate de7er ticari imtiyazlar vaad etti7i Toksan dükünün yard;m;yla kuzey Suriye’de ayr; bir devlet kurmak için haz;rl;klar yapm;J, ancak bu isyan Sadrazam Kuyucu Murad PaJa’n;n komutas;nda top yekûn bir seferle 1607’de bast;r;lm;Jt;r7.

Yine bu dönemde ran’da hüküm sürmekte olan Safevîler, Osmanl;’n;n Celalî isyanlar;yla u7raJmas;n; ve Avrupa’da yapmakta oldu7u savaJlar; f;rsat bilerek Osmanl;’n;n do7u s;n;r;nda ciddi bir tehlike oluJturmuJtu. Uzun süren savaJlar sonucunda hem Osmanl;lar;n hem de Safevîlerin bir sonuç elde edemeyeceklerini düJünmeleri sonucunda 1639 y;l;nda imzalanan Kasr;Jirin antlaJmas; ile iki memleket aras;ndaki nihaî hudut bir bak;ma çizilmiJtir. Bu antlaJma ile Azerbaycan üzerindeki iddialar;ndan vazgeçen Osmanl;lar;n Ba7dat, ehrizor, Van ve Kars üzerindeki hakimiyetleri Safevî Devletince kabul edilmiJ ve böylece her iki devlet bu tabii hudutlar çerçevesinde birbirlerine denge sa7lam;Jlard;r8.

XVII. yy.’da cereyan eden olaylar aras;nda Osmanl;-Avusturya savaJlar; da zikredilmesi gereken önemli hadiselerdendir. Daha önce Sokullu Mehmet PaJa döneminde imzalanan antlaJma, taraflar;n karJ;l;kl; sald;r;lar;yla bozulmuJ ve bu dönemde iki devlet aras;nda savaJlar yeniden baJlam;Jt;r. Daha sonra Avusturya’n;n iste7iyle 1606 y;l;nda Zitvatorok AntlaJmas; imzalanarak Osmanl;larla Avusturya aras;nda bar;J sa7lanm;Jt;r9.

Yavuz Sultan Selim’in galip ç;kt;7; 923/1517 senesindeki Ridâniye savaJ;ndan sonra Osmanl; hâkimiyetine geçen M;s;r bölgesi ise, idarî teJkilat olarak beylerbeylik haline getirilmiJti. Yavuz önce Memlük ileri gelenlerinden yararlanmak istemiJ ve fetihten sonra bölgede yaJanan kaosu dindirmeye, bozulan istikrar; yeniden sa7lamaya yönelik yerel liderlerle iJbirli7i yapmay; hedeflemiJtir. Ancak Memlük gibi köklü bir yönetimin idaresine al;Jm;J yerel liderler Osmanl; hâkimiyetine bir türlü ;s;namam;Jt;r. Baz; dönemlerde istikrar sa7lan;p bölgede huzurlu günler yaJanm;J olsa da M;s;r’da, s;k s;k yerel kabile isyanlar; ç;km;Jt;r. Ayr;ca merkezden uzakta bulunmalar; sebebiyle baJ;na buyruk hareket eden bölgedeki Osmanl; askerlerinin baJkald;r;lar; sebebiyle, bu bölge Osmanl; Devleti için

7 H. nalc;k-D. Quataert (Ed.), Osmanl :mparatorlu9u’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, stanbul-2004, s.

548-549.

8 Ekmeleddin hsano7lu (Ed.), Osmanl Devleti ve Medeniyet Tarihi, stanbul-1994, s. 48-49. 9 H. nalc;k-D. Quataert (Ed.), age., II,. 553-554.

(15)

problem olmaya devam etmiJtir10.

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ömrünün sonlar;na tekabül eden dönemlerde M;s;r’da önemli geliJmeler yaJanmaktayd;. 1650’li y;llarda Erdel meselesi münasebetiyle, devlet kuvvetlerinin bir k;sm; Transilvanya’da, di7er bir k;sm; da Abaza Hasan isyan;yla meJguldü. Bu durumu f;rsat bilen M;s;r beylerinden Çerce beyi ÇerkeJ Mehmed, M;s;r’; zaptederek hükümdarl;7;n; ilan etmeyi tasarlam;Jt;. On bin kadar kuvvetle Kahire’yi almak üzere harekete geçen ÇerkeJ Mehmed, baz; vaadlerle bir k;s;m ümeray; ve hükümet adamlar;n; da elde etmiJ, ayr;ca derhal Kahire’yi terk etmesi için M;s;r valisi ah Gazi PaJa’ya haber göndermiJti. Bunun üzerine ah Gazi PaJa Kahire’deki ümera ve asker zabitleriyle görüJerek onlar;n sadakatlerini temin ettikten sonra, Kahire’deki ileri gelen bütün beyleri kalede gözalt;na al;m;Jt;r. Vali ah Gazi PaJa’n;n kaledeki toplarla mukabele ve müdafaaya karar verdi7ini duyan Çerce beyi, bu geliJme karJ;s;nda savaJmay; göze alamam;J ve daha fazla kuvvetle tekrar gelmek üzere çekilip gitmiJtir. Daha sonra Çerce beyi Urbandan tedarik etti7i kuvvetlerle beraber toplam otuz bin civar;nda bir orduyla tekrar Kahire üzerine yürümüJtür. Ancak vali Gazi PaJa, 1659 y;l;nda müdafaa tertibat; alm;J oldu7undan olas; bir sald;r;ya karJ; haz;rl;kl;yd;. Bu sebeple sald;r;lara karJ; savunma yerine asilerin üzerine sevk edilen beJ bin kiJilik bir kuvvetle Çerce beyinin kuvvetleri bozguna u7rat;lm;J ve kendisi de yakalan;p ileri gelen adamlar;yla beraber baJlar; kesilmiJtir11.

XVI. yy. dolaylar;nda tam manas;yla Osmanl; egemenli7inde kalan M;s;r’da, XVII. ve XVIII. yy.larda beylerbeyli7i ve kad;l;k d;J;nda di7er tüm önemli devlet kademelerinde Memlük ileri gelenleri görev alm;J, ayr;ca yukar;da da bahsi geçti7i üzere yerel isyanlar artm;Jt;r. Bu nedenlerden ötürü, özellikle XVII. yy.’;n sonlar;na do7ru M;s;r’da Osmanl; yönetimi ve merkezi otorite zaafa düJmüJ, yine ayn; dönemde yak;n bölgedeki Lübnan’da ise Emir Fahreddin ba7;ms;z bir hükümdar gibi davranmaya baJlam;Jt;r. Bütün bu geliJmeler bu dönemde merkezî hükümetin, uzak eyaletlerdeki denetim ve hakimiyetini kaybetmekte oldu7unu göstermektedir12. Daha sonra ise ilk olarak 1798 y;l;ndaki Frans;zlar;n bölgeyi iJgal etmeleriyle ve ard;ndan da Kavalal; Mehmet Ali PaJa’n;n bölgeye hakim olmas;yla M;s;r’daki Osmanl; yönetimi a7;r darbeler alm;J ve Osmanl; Devleti’nin bu bölgedeki hakimiyeti fiilen sona ermiJtir13.

10 Bkz. Seyyid Muhammed es-Seyyid, “M;s;r, II. Tarih, Osmanl; Dönemi”, D:A, stanbul-2004, XXIX,

563-569.

11 smail Hakk; UzunçarJ;l;, Osmanl Tarihi, Ankara-1983, III/I, 395-396 12 H. nalc;k, age., II, 48-49.

(16)

XVII. ve XVIII. yy.larda devlet, kad;lar ve naipler vas;tas;yla adlî teJkilat;, örfî görevliler vas;tas;yla da devlete ait iJleri yürütme yolunu devam ettirmiJtir. Ancak bu dönemde, devlet görevlilerinin yolsuzluklar; aJ;r; derecede artm;Jt;r. Eskiden de olagelen bu yolsuzluklar;n önünü almak için gönderilen adaletnameler ve fermanlar pek iJe yaramam;Jt;r. Bütün aksamalara karJ;n, Osmanl; Devleti’nin idari mekanizmas;, bu dönemde de, Kanuni Sultan Süleyman zaman;ndaki kanunlara göre yürütülmekteydi. mparatorlu7un Müslüman halk; din kardeJi olmalar; nedeniyle ve Jeriata göre eJit tutulmalar; dolay;s;yla, ;rk ve mezhep fark; gözetilmeksizin her türlü haklar yönünden eJit durumdayd;. H;ristiyanlar ve Yahudiler ise, din ve mezhep haklar; garanti alt;nda, dînî hukuk kurallar;na ve geleneklerine göre kendilerini yönetmek hakk;na sahiptiler. H;ristiyanlar;n her türlü haklar;, kendilerine ait kutsal yerlerin onar;m; da dahil olmak üzere devlet gözetiminde gerçekleJtirilmekteydi. Ayr;ca, askerlik de yapmayan H;ristiyanlar ticaretle u7raJma ve böylece zengin olma imkan; da bulmaktayd;lar. XVIII. yüzy;lda kapitülasyonlar;n a7;r çarklar; Osmanl;lar;n aleyhine dönmeye baJlay;nca, sanayileJme yoluna gidemeyen, üstelik ham maddelerini de ucuz fiyatlarla Avrupal;lara satan Osmanl; Devleti, Avrupal;lar için bir aç;k pazar; durumuna gelmiJ, hatta daha önce kurulan sanayi tesisleri bile kaybolmaya baJlam;Jt;r.14

Siyasî ve idarî teJkilat anlamda duraklama döneminin etkilerinin görüldü7ü bu dönemde ilmî ve kültürel anlamda Osmanl; mparatorlu7unun en haJmetli dönemlerinin yaJand;7; söylenebilir. Yukar;da belirtildi7i gibi, ülkenin her bir bölgesinde isyanlar;n ve komJu ülkelerle savaJlar;n olmas;na ra7men geleneksel idarî ve ekonomik yap;n;n muhafaza edilmesi, ayr;ca az;nl;k haklar;n;n korunmas;na özen gösterilmesi bu durumun göstergeleridir.

14 Yücel Özkaya, XVIII. Yüzy lda Osmanl Kurumlar ve Osmanl Toplum Ya+ant s , Kültür ve Turizm

(17)

2. lmî ve Kültürel Durum:

Osmanl; döneminin Arap edebiyat; tarihinde bir çöküJ dönemi oldu7una dair daha önce belirtilen olumsuz görüJlerin tam aksine bu dönem, hem Arap edebiyat; hem de di7er alanlarda ortaya konan çal;Jmalarla slam kültür tarihinin en parlak dönemlerinden biridir15. Bu dönemde gerek ran’la Osmanl; Devleti aras;ndaki mücadele sonucu Ba7dat ve çevresinde yaJanan s;k;nt;lar ve gerek M;s;r’daki merkezi otoritenin zay;fl;7; nedeniyle ç;kan isyanlarla siyasî istikrars;zl;k hakimdi. Ancak bu olumsuz durumlara ra7men, ilim ve kültür hayat; h;zla geliJmeye devam etmiJ ve bu dönem alimleri taraf;ndan eski dönemleri aratmayacak Jekilde k;ymetli çal;Jmalar yap;lm;Jt;r. Söz konusu dönemde, bu çal;Jmada konu edilen ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ifâu’l- alîl’i, yine el-Hafâcî’nin Rayóânetu'l-Elibbâ’ adl; biyografi kitab; ve

edebiyat konular;na dair kaleme ald;7; râzu'l-Mecâlis’i gibi pek çok k;ymetli eser telif

edilmiJtir. Ayn; Jekilde, el-Hafâcî’nin ö7rencisi Abdulòâdir el-Ba7dâdî’nin (1091/1680), hacimli muhtevas;yla Arap edebiyat;na dair yaz;lan kitaplar içerisinde çok önemli bir yere sahip H zânetu'l-Edeb isimli kitab; da bu dönemin Jahaserleri aras;ndad;r. Ayn; Jekilde el-Hafâcî’den hemen sonra gelen el-Muóibbî’nin (1111/1699), kendi döneminde yaJayan alimlerin biyografilerini ihtiva eden ve bu döneme dair en önemli kaynaklardan say;lan

Hulâ

š

atu'l-Eser adl; eseriyle, muhtevas;nda kendi dönemindeki Jair ve ediplerin hayatlar;n;n

konu edildi7i ve el-Hafâcî’nin Rayóânetu'l-Elibbâ’s;n;n zeyli olarak kaleme ald;7; Nefhatu'r-Rayhâne’si bu dönemde yaz;lan eserler aras;nda zikredilebilir. Ayr;ca Hafâcî’nin ve

el-Muóibbî’nin ad; geçen biyografik eserlerinde ismi zikredilen yüzlerce Jair ve edip de bu dönemle ilgili söylenen olumsuz kanaatlerin gerçek d;J; oldu7unu gösteren en önemli delillerdir. Bunlara ilaveten Osmanl; Devleti’nin temel e7itim kurumlar; olan medreselerde Arapçan;n temel ders kabul edilmesi ve baz; ihtisas medreseleri d;J;nda hemen hemen bütün e7itim kurumlar;nda sarf, lügat, nahiv ve belagat gibi Arap dili ve edebiyat;na dair derslerin okutuluyor olmas; da bahsi geçen iddialar; yalanlayan tarihî gerçeklerdir16.

Genel anlamda Osmanl; dönemi Arap edebiyat;n;n durumu hakk;nda ortaya konan olumsuz görüJlere paralel olarak, M;s;r’;n ilmî ve kültürel durumu hakk;nda da birçok olumsuz görüJ bulunmaktad;r. Bölgeyi Osmanl; topraklar;na katan Yavuz Sultan Selim, fetihten sonra baJkent stanbul’a dönüJünde farkl; alanlarda ustal;klar;n; ispatlam;J M;s;r’daki zanaatkârlar;, alimleri ve edipleri yan;nda götürüp saray;nda misafir etmiJtir. Böylece Yavuz M;s;r’;n yeni dönemdeki yap;lanmas;nda görev alacak bu kiJilere Osmanl; Devleti’ni, 15 Bkz. M. Tasa, age., s. 42-52.

(18)

devletin kalbi olan baJkent stanbul’da tan;ma f;rsat; vermiJtir. Yavuz’la beraber giden alimlerden ço7u birkaç y;l içerisinde tekrar M;s;r’a dönmüJ, daha sonra da Kahire ve stanbul aras;ndaki iletiJimde önemli roller üstlenmiJlerdir17. Ancak Yavuz’un istikrar; sa7lamaya yönelik uygulad;7; bu politika kimi araJt;rmac;lar taraf;ndan yanl;J yorumlanm;J ve Osmanl;lar;n, M;s;r’;n kültür ve medeniyetini çalarak bu bölgeyi sömürgeleJtirdi7i iddia edilmiJtir18. Özellikle baz; M;s;rl; tarihçiler ve Jarkiyatç;lar Osmanl; hakimiyetinin M;s;r’;n ilim ve kültür hayat;n; olumsuz yönde etkiledi7ini, hatta Osmanl;lar sebebiyle M;s;r’da baJta edebiyat olmak üzere ilim ve kültür hayat;n;n çöküJe geçti7ini savunmuJlard;r19.

Tarihçilerin bahsi geçen bu önyarg;l; fikirlerinin aksine konuyla ilgili son dönemde yap;lan çal;Jmalar M;s;r bölgesinin Osmanl; döneminde de önemli bir merkez oldu7unu ortaya koymaktad;r. Özellikle Kahire’deki, sadece M;s;r’;n de7il, tüm slam co7rafyas;n;n önde gelen bilim ve e7itim merkezlerinden biri olan el-Ezher’in, önceki dönemlerde nas;l aktifse, bu dönemde de e7itim ve ö7retim faaliyetlerine ayn; canl;l;kta devam ediyor olmas; bu durumun en önemli göstergesidir20. Üstelik eski veya yeni birçok müellifin de eserlerinde belirttikleri gibi Osmanl; dönemi el-Ezher için, tarihindeki en parlak dönemi olarak da de7erlendirilebilir. Çünkü bu dönemde el-Ezher Külliyesine baz; yeni bina ve bölümler eklenmiJ ve kurumun durumunu iyileJtirmeye yönelik birtak;m ;slahatlar yap;lm;Jt;r21. Buna ilaveten el-Ezher’in ilim dünyas;ndaki de7erini korumas; ve misyonunu sürdürebilmesi için devlet taraf;ndan, yönetiminde özerklik tan;ma, kaynaklar;na dokunmama gibi özel startejiler de takip edilmiJtir22. Bütün bu tarihî veriler Osmanl;lar;n, M;s;r’;n da içinde bulundu7u hakimiyetleri alt;ndaki co7rafyada ilim ve kültürü ne denli desteklediklerini ortaya koyan önemli belgeler niteli7indedir.

17 Bkz. Hilal Görgün, “M;s;r, III. Kültür ve Medeniyet, Osmanl; Dönemi”, D:A, stanbul-2004, XXIX, 577. 18 ihâbuddîn el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’ ve Zehratu’l-Óayâti’d-Dunyâ, thk. Abdulfettâh Muhammed

el-Óulv, MatbaFatu F sa el-Babî el-Óalebî,, Kahire-1967, Mukaddime, I, 3-4.

19 M;s;r’;n Osmanl; hakimiyetine geçmesiyle ilim ve kültür yönünden M;s;r’da çöküJ dönemi yaJand;7; fikrini

savunan araJt;rmac;lara örnek olarak bkz. evòî Äayf, el-Fenn ve Mezâhibuhû fi'n-Nesri'l- Arabî, Dâru'l-MaFârif, Kâhire-1977, 16. bs., s. 386-388; el-Edebu’l- Arabî fî M;sr, Dâru'l-Dâru'l-MaFârif, Kâhire-1979, 7. bs., s. 11-12.

20 Bahsi geçen konuda yap;lan çal;Jmalara örnek olarak bkz. Leyla Abdüllatif Ahmed, Dirâsat fî Târîhi ve

Mu’errihi M sr ve'+- âm, Mektebetu'l-Óâncî, Kahire-1980; Muhammed Seyyid Kîlânî, el-Edebu'l-M srî fî

Ëlli'l-Óukmi'l- Osmânî, Dâru'l-Fercânî, Kahire-1984; Ömer Musa BâJâ, Târîhu'l-Edebi’l- Arabî: el- Aš ri’l-Osmânî, Dâru'l-Fikri'l-Muâs;r, Beyrut-1989.

21 Bkz. Mustafa Uzun, “Ezher, 1. Mimari”, D:A, stanbul-1995, XII, 56-58.

(19)

B R NC BÖLÜM

HÂBUDDÎN EL-HAFÂCÎ’N N HAYATI VE

AHS YET

(20)

1. Do5umu, Nesebi ve Ailesi

Hafâcî’nin tam ad; Ebu’l-FAbbâs ihâbuddîn Ahmed b. Muhammed b. Ömer el-Hafâcî el-M;šrî el-Óanefî’dir. Baz; kaynaklarda M;s;r’da do7up büyümesi ve yine bu Jehirde ikamet etmiJ olmas; sebebiyle el-M;srî, Hanefî mezhebine ba7l; olmas; sebebiyle de el-Óanefî nisbesiyle bilindi7i söylenmektedir. Ancak en meJhur nisbesi, soyu Hafâce kabilesinden oldu7u için bu kabileye nispetle el-Hafâcî’dir23.

ihâbuddîn el-Hafâcî 977/1569 y;l;nda Kahire yak;nlar;ndaki küçük bir kasaba olan Seryâòus’ta do7muJtur. el-Hafâcî’nin ailesi o dönemde bilim ve edebiyata düJkünlü7üyle tan;nan seçkin bir ailedir. Babas; dönemin sayg;n alimlerinden Muhammed b. Ömer el-Hafâcî eJ- afiFî (1011/1602)’dir24.

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin mensubu oldu7u Hafâce kabilesi, Irak tarihinde önemli roller oynam;J bedevî bir Arap kabilesidir. Bahsi geçen kabile Benî FUkayl’in bir kolu olup ad;n; Hafâce b. FAmr b. FUkayl b. KaFb b. RebîFa b. FÂmir b. SaFsaFa b. MuFâviye b. Bekr b. Hevâzin b. Manšûr b. krime b. Hasefe b. Òays b. FAylân’dan almaktad;r. Hz. Peygamber (sav) döneminde Müslüman olan Hafâce kabilesi, Hz. Peygamber’in (sav) vefat;ndan sonra ridde olaylar;na kar;Jm;J, daha sonra ise Hâlid b. Velîd kumandas;nda üzerlerine sevkedilen slam ordusuna boyun e7erek tekrar slamiyet’e dönmüJlerdir. Abbasî halifelerinden TâiF-lillâh’;n, o dönemde kabilenin reisi olan Ebû arîf FUlyân b. Sumâl el-Hafâcî’ye 374/984 y;l;nda Kûfe bölgesinin idaresini vermesiyle Hafâcîler tarihlerindeki ilk emirliklerini alm;J oldular. Halep ve Humus gibi bölgelerde de varl;k gösteren Hafâcîler, baz; soygun ve

23 ihâbuddîn el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, Mukaddime, I, 4-12; eróu Durreti'l- avvâšfî Evhami'l-Havâš,

thk. Abdulóafîz Fera7lî Ali el-Òarnî, Dâru’l-Cîl, Beyrut-tsz., Mukaddime, s. 18-22; el-Muóibbî, Muhammed, Hulasatu'l-Eser fi E yâni'l-Òarni'l-Óâdî A+ar, Daru Šâd;r, Beyrut-1290, I, 331-343; Nefhatu'r-Rayóâne ve Ra+óatu alâi'l-Hâne, thk. Abdulfettah Muhammed el-Hulv, MatbaFatu sa el-Bâbî

el-Óalebî, Kahire-1969, IV, 395-477; Katip Çelebi, Ke+fu'ë-Ëunûn an Esâmi’l-Kutubi ve'l-Funûn,

Vekâletu'l-MaFârif Mtb. stanbul-1943, I, 699-700; smail PaJa, Hediyyetu'l- Arifin Esmâ’u'l-Muellifin ve

Âsâru'l-Mušannifin, Vekâletu'l-MaFârif Mtb., stanbul-1951, I, 160-161; Carl Brockelmann, GAL, II,

368-369; Suppl., II, 396; Óayruddîn ez-Zirikli, el-‘Alâm Òâmusu Terâcim li E+heri’r-Ricâl ve'n-Nisâ’ mine'l-‘Arab ve’l-Musta‘ribîn ve'l-Muste+rikîn, III bs., 1969, I, 227-228; Ömer Ferrûh, age., II, 629-641; Ömer

R;za Keóóâle, Mu cemu'l-Muellifin Terâcimu Mušannifi'l-Kutubi'l-‘Arabiyye, Dâru óyâi't-Turasi'l-FArabî,

Beyrut-tsz, II, 138-139; Adil Nuveyh;ä, Mu cemu’l-Mufessirîn min Šadri’l-:slâm óatta’l-‘Asri'l-Óâär,

Muessesetu Nuveyhiäi's-Seòâfî, Beyrut-1983; Muhammed FAbdulmunFim Hafâcî, el-Ezher fî Elfi Âm, FÂlemu'l-Kutub, Beyrut-1988, I, 135-149; Abdulfettâh es-Seyyid Selîm, Risâle fî Òavlihî Te âlâ Era’eytekum li’l-:mâm ihâbuddîn el-Hafâcî, FÂlemu’l-Kutub, Riyad-1992, XIII, sy. 6, s. 625-627;

Abdulvehhâb Óammûde, Ne+’etu Kutubi’l-Emâlî ve Hašâišuhâ Emâli’+- ihâbi’l-Hafâcî, Mecelletu’l-Ezher,

Kahire-1953, XXV, sy. 3, 292-297; F. Krenkow, al-Khafadji, The Encyclopaedia of Islam, IV, Leiden-1978, 912-913; C. E. Bosworth, al-Khafaji, Ahmad ibn Muhammad, Encyclopedia of Arabic Literature, Volume II, Londra-1998, 428-429; Bedrettin Aytaç, Osmanl Dönemi M s r Edebiyat ndan Bir Yazar: ihâb

al-Hafâcî, Ankara Ünv. Dil ve Tarih-Co7rafya Fakültesi Dergisi, Ankara-1995, XXXVII, sy. 1-2, 55-63; Ali

akir Ergin, “Hafâcî, ehâbeddîn”, D:A, stanbul-1997, XV, 72-73.

(21)

ya7malama iJlerine kar;Jmalar; ve kabileler aras;nda ç;kan savaJlar nedeniyle sürekli yer de7iJtirmek zorunda kalm;Jlard;r. çlerinden bir grup Endülüs’e, di7er bir grup da aJa7; M;s;r olarak bilinen bugünkü Kahire bölgesine yerleJmiJtir.

Irak bölgesinde siyasî hakimiyet kuran devletlerin zaman zaman savaJlarda askerî deste7ine baJvurduklar; Hafâcîler aras;ndan birçok Jair, edip ve alim yetiJmiJtir. Leylâ el-Ahyeliyye’ye yazd;7; Jiirle meJhur olan Tevbe b. Óumeyyir, Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed el-Hafâcî ve bn Sinân el-Hafâcî25 bu Jahsiyetlerin baJl;calar;d;r. Sonraki dönemlerde ise, baJta bu çal;Jmada konu edilen ifâu’l- alîl’in ve daha pek çok k;ymetli eserin müellifi olan ihâbuddîn el-Hafâcî, Sicilya emiri Hafâce b. Sufyân26, bnu’l-Katta’ eš-Š;ò;llî, Ebu’l-‘ yâl el-Hafâcî ve son olarak ça7daJ araJt;rmac;lardan Muhammed Abdulmun’im Hafâcî gibi bu kabileye mensup pek çok de7erli ilim adam; bulunmaktad;r. Abdulmun’im Hafâcî Arap edebiyat;na dair neJretti7i çeJitli tahkik ve telifleri yan;nda ailenin tarihi ve önemli Jahsiyetleriyle ilgili el-Hafâciyyûn fi’t-Târîh isimli kitab;n da yazar;d;r27.

el-Hafâcî’nin nisbesiyle ilgili olarak el-Muóibbî, ihâbuddîn el-Hafâcî’nin babas;na nisbetle “el-Hafâcî” lakab;yla bilindi7ini söyledikten sonra “Bunun ne oldu9unu bilmiyorum” demektedir28. Müellifin bu cümlesinden, söz konusu nisbenin ne anlama geldi7ini bilmedi7i anlaJ;lmaktad;r. Babas; el-Hafâcî’nin talebesi olan29 ve Hulâ

š

atu'l-Eser fi A yâni'l-

Ò

arni'l-Ó

âdî A+ar ve Nefhatu'r-Ray

ó

âne ve Ra+

ó

atu alâi'l-Hâne olmak üzere iki önemli biyografi

kitab;n;n müellifi el-Muóibbî’nin, el-Hafâcî’nin mensubu oldu7u kabile hakk;nda bilgisinin olmamas; oldukça JaJ;lacak bir durumdur. el-Muóibbî gibi bir biyografi uzman;n;n Hafâce kabilesini bilmedi7ini söylemesi, M;s;r’da yaJamakta olan Hafâcîlerin dikkate de7er bir siyasî varl;k göstermemiJ olmalar;na ve M;s;r toplumunun içerisine kar;Jarak zamanla M;s;rl; olmalar;na hamledilebilir.

25 Biyografisi için bkz. ez-Zirikli, age. IV, 266-267; Recep Dikici, “Hafâcî, bn Sinan”, D:A, stanbul-1997,

XV, 71-72.

26 Biyografisi için bkz. ez-Zirikli, ae. II, 355.

27 Hafâcîler hakk;nda geniJ bilgi için bkz. ez-Zirikli, ae., II, 355-356; Abdulkerîm Carâyibe, el- Arab

ve’l-Etrâk, MatbaFatu CâmiFati DimeJò, DimeJò-1961, s. 134-135; Hüseyin Algül, “Hafâce (Benî Hafâce)”, D:A,

st-1997, XV, 70-71.

28 el-Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, I, 343. 29 Bkz. el-Muóibbî, ae., I, 334.

(22)

2. lim Hayat8, Hocalar8 ve Ö5rencileri

ihâbuddîn el-Hafâcî, ilim tahsiline ilk olarak babas; Muhammed b. Ömer el-Hafâcî’nin ö7rencisi olarak baJlam;Jt;r. el-Hafâcî babas;n;n ve do7du7u evin e7itimindeki yerini Ju cümlelerle anlatmaktad;r: “Temyiz ya+ na geldikten sonra +erefli bitkilerle dolu verimli bir

arazide, babam n dizinin dibinde o köklü ve e+siz hazinelerden istifade ettim. Ötmeyi bilmeyen yavru güvercinler yuvalar ndan ç kamazken benim babam, övgüye ihtiyaç duymayacak kadar

yüceydi.”30

Bir müddet babas;ndan farkl; alanlarda e7itim ald;ktan sonra el-Hafâcî, yine yak;n akrabas; olan dönemin meJhur alimlerinden day;s; Ebû Bekir b. smail b. ihâbiddîn e

-enevânî’nin (1019/1610) derslerine baJlam;Jt;r. el-Hafâcî bu hocas;ndan bahsederken “O

benim hem babam, hem hocam, hem de day md r. Tam zaman nda hayat ma girmi+ ve benim içerisinde oldu9um karma+ k durumumu düzeltip halime bir ahenk vermi+tir” Jeklinde onu

övmekte ve e7itim hayat;ndaki yerini beyan etmektedir31. el-Hafâcî “zaman n Sîbeveyh’i” ve

“döneminin âfiî’si” diye bahsetti7i32 day;s;ndan Arapça, nahiv, meânî, mant;k ve di7er

edebiyat ilimleri olmak üzere pek çok alanda ders alm;Jt;r. Daha sonra ise yine day;s;n;n gözetiminde Hanefî ve âfiî mezhebinin temel kaynaklar;n; mütâlaa etmiJtir33.

ihâbuddîn el-Hafâcî day;s; eJ- enevânî’den baJka M;s;r’l; pek çok alimden ilim tahsil etmiJ, kiminin ders halkalar;na kat;lm;J, baz;lar;ndan da özel dersler alm;Jt;r. el-Hafâcî’nin M;s;r ulemas;ndan olan hocalar;n;n isimleri Junlard;r:

emsuddîn Muhammed b. Ahmed b. Hamza er-Remlî el-En

šššš

ârî (1004/1596)34 Daha çok hadis ilmiyle meJgul olan emsuddîn er-Remlî hakk;nda, el-Muóibbî “X. yy.’ n

müceddidi” dendi7ini ve “Küçük âfiî” lakab;yla an;ld;7;n; nakletmektedir. el-Hafâcî bu

hocas;ndan baJta

Š

a

ó

î

ó

u Muslim olmak üzere hadis dersleri alm;J ve er-Remlî’nin kendisine

ait bütün hadis rivayetlerini ve teliflerini okumuJtur. el-Hafâcî’ye bu hocas; taraf;ndan,

Š

a

ó

î

ó

u Muslim’le birlikte er-Remlî’nin di7er kitap ve rivayetlerinin icazeti de verilmiJtir.

Nûreddîn Ali b. Yahya ez-Zeyyâdî el-M,

šššš

rî e - âfi.î (1024/1615)35 Nûreddîn ez-Zeyyâdî Ezher ulemas;n;n önde gelen isimlerindendir. “el-:mâmu’l-

Ó

ucce” ve “M s r ulemas n n reisi” gibi s;fatlarla an;lan ez-Zeyyâdî, el-Hafâcî’nin f;k;h hocas;d;r. Uzun süre

30 ihâbuddîn el-Hafâcî, eróu Durreti'l- avvâš, Mukaddime, s. 18. 31 el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, I, 302.

32 el-Hafâcî, ae., I, 300.

33 el-Hafâcî, ae., I, 327; el-Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, I, 332. 34 Biyografisi için bkz. el-Muóibbî, ae., III, 342-348. 35 Biyografisi için bkz. ae., III, 195-197.

(23)

ez-Zeyyâdî’nin derslerine devam eden el-Hafâcî, bu hocas;ndan âfiî f;kh;na dair dersler alm;Jt;r.

bn 0ânim lakab;yla meJhur Nureddîn Ali b. Muhammed b. Ali el-Hazrecî el Ma

òòòò

disî (1004/1596)36 bn Cânim, daha önce bahsi geçen er-Remlî gibi, “XI. yy.’ n müceddidi” ve

“dönemindeki Hanefilerin lideri” Jeklinde an;lan M;s;r’;n önde gelen hadis alimlerindendir.

er-Remlî’den sonra el-Hafâcî’ye hadis dersleri vermiJtir. el-Hafâcî’nin bu hocas;ndan da hadis icazeti bulunmaktad;r.

Cemâluddîn brahim b. Abdurrahman el-.Alkamî (994/1585)37 ve Ahmed b. Ali

el-.Alkamî38 el-Hafâcî, M;s;r’da ünlü bir sülale olan Alkâmî ailesine mensup bu iki alimden de dersler alm;J, Cemâluddîn brahim el- Alkâmî’ye, Kad; yâë’;n e+- ifâ bi Ta’rîfi Hu

ò

û

ò

’l-Mustafâ isimli eserinin tamam;n; okumuJ ve bu hocas;ndan e+- ifâ ve hocas;n;n gözetiminde

mütâlaa etti7i di7er kitaplar için icazet alm;Jt;r. FAlkâmîlerden di7er hocas; Allâme Ahmed el- Alkâmî’den de edebiyat ve Jiir tahsil etmiJtir.

ihâbuddîn el-Hafâcî, yukar;da ismi zikredilen M;s;r alimlerinden baJka, yine M;s;r’da emsuddîn Muhammed b. Necmiddîn Muhammed es-Šâlihî el-Hilâlî eJ- âmî’den (1012/1603)39 ve Ahmed b. Ahmed b. Ebi’l-‘ nâyât el-‘ nâyâtî’den (1014/1605)40 tefsir, hadis ve f;k;h gibi farkl; dini ilimler tahsil etmiJtir. Ayr;ca Allâme Muhammed Dukrûk el-Ma7ribî’den41 aruz ilmiyle ilgili ve Davud b. Ömer el-Bašîr el-FAn âkî’den (1008/1599)42 t;p alan;nda dersler alm;Jt;r.

M;s;r’daki bu yo7un tahsil döneminden sonra el-Hafâcî, babas;yla birlikte hacca gitmiJ ve bu yolculu7u esnas;nda Mekke ve Medine’deki edip, Jair ve âlimlerle tan;Jm;Jt;r43. Hac yolcu7u esnas;nda ihâbuddîn el-Hafâcî’nin tan;Jt;7; ve kendilerinden istifade etti7i alimlere örnek olarak bn Ëahîra lakab;yla meJhur Mekke müftüsü Ali b. Cârullah (1010/1601)44 ve Ali b. smail el- sferâyînî el-‘Išâmî eJ- âfiFî (1007/1598)45 zikredilebilir. Hac ibadetini yerine

36 Biyografisi için bkz. el-Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, III, 180-185. 37 Biyografisi için bkz. el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, II, 77-78.

38 el-Hafâcî bu hocas;n;n biyografisinde vefat tarihini vermemektedir. Bkz. el-Hafâcî, ae., II, 77-78. 39 Biyografisi için bkz. ae., I, 27-41.

40 ae., I, 17-19.

41 el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’ isimli eserinde bu hocas;n;n ad;n; !%( ) olarak, Habâya’z-Zevâyâ isimli

kitab;nda ise !%( ) Jeklinde ifade etmekte ve bu ismin okunuJuyla ilgili herhangi bir bilgi vermemektedir. Bkz. el-Hafâcî, ae., II, 357-361.

42 Biyografisi için bkz. ae., II, 117-119. 43 ae., II, 329; el-Muóibbî, ae., I, 332.

44 Biyografisi için bkz. el-Hafâcî, ae., I, 440; el-Muóibbî, ae., III, 150-151. 45 Biyografisi için bkz. el-Hafâcî, ae., I, 425-427.

(24)

getirdikten sonra ise el-Hafâcî ülkenin baJkenti olan stanbul’a geçmiJtir. stanbul’a ömründe ilk kez bu seyahatinde giden ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu yolculu7u, tahsil hayat;nda yapt;7; ikinci yolcuktur46.

ihâbuddîn el-Hafâcî, stanbul’da kald;7; süre zarf;nda da boJ durmam;J ve karJ;laJt;7; birçok alimden istifade etmiJtir. stanbulda tan;J;p kendilerinden ders ald;7; hocalar; aras;nda Kazasker Ganîzade Mehmed Nâdirî (1040/1630), Kazasker Azmîzâde Mustafa Óâletî (1041/1631) gibi devlet kademelerinde görev alm;J alimler bulunmaktad;r. el-Hafâcî yine bu dönemde Haham Davud’dan matematik dersleri alm;J ve bu derslerde MÖ 330-275 y;llar;nda yaJayan Eukleides isimli filozofun ortaya koydu7u meJhur öklit geometrisi ve farkl; konularda eserler mütâlaa etmiJtir47. Ayr;ca Sultan IV. Murat’;n hocalar;ndan Tebrizli Hoca Sâdeddîn Efendi’den (1008/1599)48 de tefsir okumuJtur.

stanbul’daki ikameti s;ras;nda zekas; ve gayretiyle önce hocalar;n;n, sonra da devlet yetkililerinin dikkatini çeken ihâbuddîn el-Hafâcî, zamanla devlet kademelerinde görevler alm;Jt;r. el-Hafâcî önce Rumeli kad;l;7;na atanm;J, IV. Murat devrinde daha da itibar kazanarak Üsküp ve Selanik kad;l;7;na tayin edilmiJtir. Bu görevi esnas;nda büyük bir servet biriktiren el-Hafâcî, sonraki y;llarda sultan IV. Murat’;n takdirini kazanm;J ve k;demi art;r;larak M;s;r eyaleti kazaskerli7ine atanm;Jt;r. Ancak memleketi M;s;r’da kazasker olarak göreve baJlayan ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu görevi uzun sürmemiJtir. stanbul’da aleyhinde yap;lan baz; dedikodular ve Jikayetler üzerine el-Hafâcî görevinden azledilip tekrar stanbul’a ça7;r;lm;Jt;r49. stanbul’a dönerken yolda önce am ve Halep’te bir müddet konaklayan

ihâbuddîn el-Hafâcî, burada da ilim erbab;yla bir arada bulunmuJ, bölgenin alim ve ediplerinden sayg; ve ikram görmüJtür50.

ihâbuddîn el-Hafâcî stanbul’a döndü7ünde, am ve Halep’te gördü7ü ilginin aksine, beklemedi7i bir muameleyle karJ;laJm;Jt;r. Çünkü yetkililer aras;nda, el-Hafâcî’nin Üsküp ve Selanik’teki görevi esnas;nda sahip oldu7u servetle tamahkâr davrand;7; ve M;s;r’daki görevinde de baz; suistimallerde bulundu7u iddialar; yay;lm;Jt;r. BaJta bu suçlamalar; ciddiye alan dönemin Jeyhülislam; Zekeriyyâzâde Yahya Efendi’nin (1053/1644) kendisine yönelik olumsuz tutumlar;na ve ard;ndan da stanbul ilmiye eJraf;n;n, hakk;nda ç;kard;7; dedikodulara çok k;r;lan ihâbuddîn el-Hafâcî, bu durumdan dolay; duydu7u üzüntüsünü dile 46 el-Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, I, 332.

47 Ali akir Ergin, agm., D:A, stanbul-1997, XV, 72.

48 Biyografisi için bkz. el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, II, 273-277 49 el-Muóibbî, ae., I, 333.

(25)

getirdi7i el-Ma

ò

âmat isimli kitab;n; kaleme alm;Jt;r51. Ad; geçen eserde el-Hafâcî, idarecilerin bask;lar; ve haks;zl;klar; sebebiyle özellikle Rumeli bölgesinde ilmî seviyenin düJtü7ünü, zulüm ve düJmanl;klar;n yay;ld;7;n;, dinin istismar edildi7ini anlatm;Jt;r. Aç;klamalar; aras;nda sert eleJtirilerde de bulunmay; ihmal etmeyen ihâbuddîn el-Hafâcî’nin eleJtirdi7i kiJilerin baJ;nda Jeyhülislam Yahya Efendi bulunmaktad;r. Yahya Efendi hakk;nda el-Hafâcî’nin sözleri Ju Jekildedir: “M s r’a kazasker olarak atanmamdan sonra :stanbul’a

ikinci kez döndü9ümde i+lerin iyice kötüye gitti9ini ve cehaletin al p ba+ n yürüdü9ünü gördüm. Nasihatin fayda verece9ini ümit ederek vezire ( eyhülislam Yahya Efendi’yi

kastetmektedir) durumu anlatt m. Ama onun durumu da t pk +u beyitte denildi9i gibidir:

*+ ,-./01 23 45 46 0(1 . 789 . 0&

.: 4;+ 2(3<.+ 0*48 %0(.=789 4>7?:

“O, bahri olup da suyu bulunmayan aruz gibi, ad olan, fakat hiçbir etkisi olmayan bir vezirdir”

Bu beyit yüzünden Yahya Efendi’yle aras; daha da aç;lan el-Hafâcî’ye k;sa zaman sonra bir kad;l;k maaJ; ba7lanarak M;s;r’a dönmesi emredilmiJ ve stanbul’dan uzaklaJt;r;lm;Jt;r52. el-Hafâcî’nin bundan sonraki ömrü ise vefat;na kadar, baJta eser telifi olmak üzere ilmî faaliyetlerle M;s;r’da geçmiJtir.

ihâbuddîn el-Hafâcî’den ders alm;J ve onun verdi7i e7itimle yetiJmiJ birçok alim bulunmaktad;r. Ö7rencilerinden en meJhurlar; Hama’da yaJam;J olan âfiî mezhebi fakihlerinden Ahmed b. Yahya b. Ömer el-Óamevî (1094/1683) ve daha önce bahsi geçen

H zânetu'l-Edeb isimli Arap edebiyat;na dair kaleme al;nm;J eserin müellifi Abdulòâdir b.

Ömer el-Ba7dâdî’dir.

el-Muóibbî’nin “raóóal/çok yolculuk yapan” Jeklinde tan;mlad;7;53 Abdulòâdir el-Ba7dâdî, hocas; el-Hafâcî için eserlerinde “ @AB C/hocam z” ifadesini kullanarak ona olan hürmetini ifade etmiJtir54. el-Hafâcî; Abdulòâdir el-Ba7dâdî’nin, di7er hocalar; aras;nda derslerine en çok devam etti7i ve kendisine en çok ba7land;7; hocas;d;r55. Hatta el-Hafâcî’ye olan bu teveccüh ve ba7l;l;7;ndan dolay; el-Ba7dâdî, M;s;r’da “Hafâcî'nin talebesi” diye

51 el-Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, 333. 52 el-Muóibbî, ae., 332-333. 53 el-Muhibbi, ae., II, 451.

54 Abdulkâdir el-Ba7dâdî, H zânetu'l-Edeb ve Lubbu Lubâbi Lisâni'l- Arab, yay. haz. Muhammed Nebîl arîfî,

Daru'l-Kutubi'l-F lmiyye, Beyrut-1998, I, 6.

(26)

tan;nm;Jt;r56. el-Ba7dâdî, el-Hafâcî’den tefsir, hadis ve edebiyat dersleri alm;J ve el-Hafâcî vefat;ndan sonra kütüphanesinin ço7unu el-Ba7dâdî’ye miras olarak b;rakm;Jt;r57.

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin ö7rencileri aras;nda Hulâ

š

atu'l-Eser müellifi el-Muóibbî’nin babas; Faëlullâh b. Muóibbillâh b. Muhammed Muóibbî (1082/1671) de bulunmaktad;r. el-Muóibbî’nin nakletti7ine göre babas; Fazlullâh el-Muóibbî M;s;r’a, bölgenin kad;s; Muhammed b. Abdulóalîm el-Bursevî’nin hizmetinde çal;Jmak üzere gelmiJ ve Šâlihiyye mahkemesinde el-Bursevî’nin yerine vekillik yapm;Jt;r. el-Bursevî’nin iltifat;na mazhar olan ve görevinde takdir gören Faëlullâh el-Muóibbî, ihâbuddîn el-Hafâcî’nin M;s;r’a dönüJünde onu karJ;lamaya gitmiJ, ancak onun bu hareketi baz; dedikodulara sebep olmuJtur. ihâbuddîn el-Hafâcî’nin M;s;r’a dönmesinden önce de kad; el-Bursevî’nin, el-Hafâcî’den nefret etti7i ve el-Hafâcî’nin hâJiyelerindeki baz; eksik gördü7ü noktalar; diline dolay;p

ihâbuddîn el-Hafâcî’yi zemmetti7i herkesçe bilinmekteydi. el-Hafâcî M;s;r’a geldi7inde, M;s;r kad;s; el-Bursevî’nin el-Hafâcî’ye olan bu düJmanl;7; sebebiyle, en güvendi7i adamlar;ndan biri olan Faëlullâh el-Muóibbî’nin el-Hafâcî’yi karJ;lamaya gelmesi, farkl; yorumlanm;Jt;r. Sevenlerinden baz; kiJiler el-Hafâcî’ye giderek, Faëlullâh el-Muóibbî’nin karJ;lamaya gelmesinin iyi niyetli bir hareket olmad;7;n;, s;rf amirinin yan;nda ihâbuddîn el-Hafâcî hakk;nda dedikodu edebilmek ve onu, el-Bursevî’nin yan;nda kötülemek için M;s;r’a giriJinde haz;r bulundu7unu söylemiJlerdir. Hafâcî’ye gönülden ba7l; olan Faëlullâh Muóibbî bu dedikodular; duyunca çok üzülmüJtür. lminden dolay; büyük sayg; duydu7u el-Hafâcî’ye olan ba7l;l;7;n; kan;tlamak için Faëlullâh el-Muóibbî, kad; el-Bursevî’nin yan;ndaki görevinden derhal istifa etmiJtir. el-Bursevî’yle tüm irtibat;n; kestikten sonra M;s;r’da ilim tahsiliyle meJgul olan Fazlullâh el-Muóibbî, ihâbuddîn el-Hafâcî’nin

Habâya’z-Zevâyâ fi mâ fi’r-Ricâl mine’l-Be

ò

âyâ isimli kitab;n; da istinsah etmiJtir.58

Gerek Faëlullâh Muóibbî’nin yukar;da anlat;lan davran;J;, gerek Abdulòâdir el-Ba7dâdî’nin ihâbuddîn el-Hafâcî hakk;nda söyledi7i övgü dolu sözleri, el-Hafâcî’nin ö7rencileri nezdindeki durumunu ortaya koyan güzel örneklerdir.

56 Hüseyin Varol, “Abdulòâdir b. Ömer b. Bâyezîd el-Ba9dâdî, :lmi Ki+ili9i, E9itimcili9i ve Eserleri”,

Yüzüncü Y;l Ünv. lahiyat Fk. Dergisi, I, S. 1, 146.

57 el- Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, II, 450. 58 Bkz. el- Muóibbî, ae., III, 278-286.

(27)

3. Eserleri

Devlet kademelerindeki görevlerinden sonra kendini M;s;r’da ilme adayan ve bundan sonraki ömrünü eser yazmakla geçiren ihâbuddîn el-Hafâcî, taFrîb alan;nda yazd;7;

ifâu’l-alîl gibi muhtelif dallarda pek çok kitap telif etmiJtir. Bu çal;Jman;n ikinci bölümünde

ayr;nt;s;yla ele al;naca7; için ifâu’l- alîl hakk;nda bu bölümde bilgi verilmeyecektir. el-Hafâcî’nin ad; geçen kitab; d;J;nda, bu çal;Jma esnas;nda ulaJ;labilen veya isimleri kaynaklardan tespit edilen eserleri aJa7;daki Jekildedir.

1. Habâya’z-Zevâyâ fi mâ fi’r-Ricâl mine’l-Be

òòòò

âyâ

(

1 DE89 F: " G(89 H IBJ 19%K89 1 EL)

59

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu eseri, içlerinde kendisinin ve babas;n;n da bulundu7u döneminde yaJam;J Jair ve ediplerin biyografilerini ihtiva etmektedir. el-Hafâcî kendisiyle muas;r yetmiJten fazla alimin hayat;n; ele ald;7; bu eserini dönemin Jeyhülislam; Zekeriyyâzâde Yahya Efendi’ye ithafen yazm;Jt;r. Bu eser el-Hafâcî’nin Rayóânetu'l-Elibbâ’

isimli ikinci biyografi kitab;n;n asl;n; teJkil etmektedir. ihâbuddîn el-Hafâcî

Habâya’z-Zevâyâ’y; toplam beJ bölüm ve bir hâtime bölümü Jeklinde tertip etmiJtir. Birinci bölümde

am bölgesindeki alimleri, ikinci bölümde Hicaz bölgesindeki kiJileri, üçüncü bölümde M;s;r’da yetiJmiJ alimleri, dördüncüde Ma7rib’de yetiJmiJ Jair ve edipleri, beJinci bölümde ise o dönemde “Rum diyar;” diye tabir olunan Osmanl; Devleti’nin Avrupa k;tas;ndaki Jehirlerinde ve Anadolu’da yetiJmiJ muas;r Jair ve edipleri ele almaktad;r. Eserin sonundaki hâtime bölümündeyse kendisinin Jairli7ini ve edebiyatç;l;7;n; konu etmektedir.

Eserin muhtelif kütüphanelerde birçok yazma nüshas; bulunmaktad;r60. Ayr;ca yukar;da da belirtildi7i gibi eser Hulâ

š

atu'l-Esermüellifi el-Muóibbî’nin babas; taraf;ndan da istinsah edilmiJtir61. Habâya’z-Zevâyâ’n;n ülkemizde bulunan en eski yazma nüshas; ise Kütahya Vahid PaJa l Halk Kütüphanesi, 619. numarada kay;tl;, müstensihi Receb b. Óicâz el-Óarîrî olan ve 1079/1668 tarihli 177 varakl;k nüshad;r. Bu nüshadan sonra Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Bölümü, 2569. numarada kay;tl; ve 1081/1670 tarihli, Halep’te istinsah edildi7i belirtilen, 12-209 varakl;k nüsha ile, yine Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Bölümü, 2608. numarada kay;tl;, 1083/1672 tarihli, 133-267 varakl;k nüsha gelmektedir. Bunlardan baJka eserin Türkiye’de bulunan yazma nüshalar;, tarihi ve müstensihine dair herhangi bir bilgi olmayan Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Bölümü, 1720. numarada kay;tl;, 168 varakl;k nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi, Reisülküttab Bölümü, 59 el- Muóibbî,Hulâšatu'l-Eser, ;, 334; Brockelmann, GAL, II, 368.

60 Bkz. el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, Mukaddime, I, 13-14; Brockelmann, ae., II, 368; Suppl., II, 396. 61 el- Muóibbî, ae., I, 334.

(28)

77. numarada kay;tl;, 87 varakl;k nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi, Nuruosmaniye Bölümü, 3772. numarada kay;tl;, 167 varakl;k nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi, Köprülü Faz;l Ahmed PaJa Bölümü, 1239. numarada kay;tl;, 77 varakl;k nüsha ve Topkap; Saray; Kütüphanesi, Hazine Kitapl;7; Bölümü, 1305. numarada kay;tl;, 123 varakl;k nüshad;r. Ayr;ca eserin bir nüshas; da, DimeJò Zâhiriye Kütüphanesi yazmalar; aras;nda, müstensihi Ömer b. el-Óâc Selîm olan ve herhangi bir tarih kayd; bulunmayan, 12219. numarada kay;tl; ve 109 varakl;k nüshad;r. Eser, tahkiki Mesut Ergin taraf;ndan haz;rlanarak, Ankara’da 2008 y;l;nda bas;lm;Jt;r62.

2.

Rayóânetu'l

Rayóânetu'l

Rayóânetu'l----Elibbâ

Rayóânetu'l

Elibbâ

Elibbâ ve Zehratu’l

Elibbâ

ve Zehratu’l

ve Zehratu’l

ve Zehratu’l----Óayâti

Óayâti’d

Óayâti

Óayâti

’d

’d----Dunyâ

’d

Dunyâ

Dunyâ

Dunyâ

(

BM-89 N BO9 N(& % E8P9 QM R )

63

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu eseri, Habâya’z-Zevâyâ’n;n yeniden düzenlenmiJ ve k;smen de geniJletilmiJ halidir. Müellif bu eserinde Habâya’z-Zevâyâ’da biyografilerini verdi7i Jair ve edipleri, Ebû Manšûr Abdulmelik es-SeFâlibî’nin (429/1038) Yetîmetu’d-Dehr

fî Me

óâsini Ehli’l-

Asr isimli eserinin tertibiyle yeniden s;ralam;Jt;r. Buna göre Rayó

ânetu'l-Elibbâ dört bölüme ayr;lm;Jt;r. Birinci bölümde am bölgesindeki Jair ve edipler, ikinci

bölümde Ma7ribli Jairler, üçüncü bölümde M;s;rl; edebiyatç;lar ve dördüncü bölümde de Anadolu’da yetiJmiJ Jair ve edipler konu edilmiJtir. Müellif eserinde, kendi biyografisine özel bir bölüm ay;rm;J ve eserin sonunda hâtime bölümünde de k;raat farkl;l;klar; ve Jair tabakalar; gibi konular; ele alm;Jt;r.

Rayóânetu'l-Elibbâ’n;n farkl; ülkelerde pek çok yazma nüshas; bulunmaktad;r64.

Ülkemizde bulunan en eski yazma nüshas; ise Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih Bölümü, 004373. numarada kay;tl; olan ve müstensihi Receb b. Óicâz el-Óarîrî olup Kahire’de istinsah edildi7i kayd; bulunan 1077/1666 tarihli 193 varakl;k nüshad;r. Bu nüshadan sonra stanbul Süleymaniye Külliyesi, Köprülü Kütüphanesi, Faz;l Ahmed PaJa Bölümü, 001279. numarada kay;tl; ve müstensihi sa b. Manšûr olan, 1081/1670 tarihli 269 varakl;k nüsha, yine Köprülü Kütüphanesi, Faz;l Ahmed PaJa Bölümü, 001278. numarada kay;tl; ve müstensihi Muhammed b. Muhammed olan 1082/1671 tarihli, 166 varakl;k nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Bölümü, 004021. numarada kay;tl; ve müstensihi brahim b. Selim er-ReJidi olan, 1086/1675 tarihli 243 varakl;k nüsha gelmektedir. Bu zikredilenlerden baJka eserin ülkemizdeki muhtelif kütüphanelerde tarihi ve müstensihi belli olmayan birçok kayd; bulunmaktad;r. Rayóânetu'l-Elibbâ’;n bir yazma nüshas; da Zâhiriye Kütüphanesi, 11933.

62 el-Hafâcî, Habâya’z-Zevâyâ fi mâ fi’r-Ricâl mine’l-Beòâyâ, thk. Mesut Ergin, AraJt;rma Yay.,

Ankara-2008.

63 el- Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, I, 334; Brockelmann, GAL, II, 368.

(29)

numarada kay;tl; olan 215 varakl;k nüshad;r.

Rayóânetu'l-Elibbâ ilk olarak brahim Abdul7affâr ed-Desuòî taraf;ndan tashih edilerek

1273/1856 y;l;nda Bulak matbaas;nda bas;lm;J, 1966 y;l;nda Kahire’de Abdulfettâh Muhammed el-Hulv taraf;ndan tahkiki yap;larak iki cilt halinde yay;nlanm;Jt;r. Ayr;ca daha önce de belirtildi7i gibi eserin, el- Muóibbî’nin haz;rlad;7; Nefhatu'r-Ray

ó

âne isimli bir de

zeyli bulunmaktad;r.

3. ,râzu'l-Mecâlis

(

S8 T9 9(U)

65

Emâlî tarz;nda kaleme al;nan bu eser elli meclisten meydana gelmektedir. A7;rl;kl; olarak edebiyat konular;n;n ele al;nd;7; bu meclislerin baz;lar;nda tefsir, hadis ve tarih gibi farkl; alanlarda bilgilere de yer verilmiJtir.

Eserin ülkemizde bulunan yazma nüshalar; aras;nda en önemlisi, Kayseri RaJid Efendi Kütüphanesi, RaJid Efendi Bölümü, 000610. numarada kay;tl; ve ihâbuddîn el-Hafâcî’nin en meJhur ö7rencisi Abdulkâdir el-Ba7dadi taraf;nda istinsah edilmiJ olan, 1b-114 varakl;k nüshad;r. Bu nüshada herhangi bir tarih kayd; yoktur. Ancak müstensihin Abdulkâdir el-Ba7dadi olmas; nüshan;n ilmî de7erini art;rmaktad;r. ;râzu'l-Mecâlis’in di7er yazma nüshalar; ise Ju Jekildedir:

Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Bölümü, 000179. numarada kay;tl; olan, 1050/1640 tarihli, 223 varakl;k nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Bölümü, 002835 numarada kay;tl; ve 1072/1661 tarihli, 235 varakl;k nüsha, Kütahya Vahid PaJa l Halk Kütüphanesi, 000330 numarada kay;tl; ve müstensihi Mehmed Ammar Ebu Hamid olan, 1076/1665 tarihli, 166 varakl;k nüsha, Beyaz;t Devlet Kütüphanesi, Veliyüddin Efendi Bölümü, 002614 numarada kay;tl;, 1090/1679 tarihli 172 varakl;k nüsha. Bunlardan baJka eserin 186 varakl;k bir nüshas; da Zâhiriye Kütüphanesi, 12296 numarada kay;tl;d;r66. T;râzu'l-Mecâlis 1284/1867 y;l;nda el-Matba.atu’l-Vehbiyye’de bas;lm;Jt;r.

4. er

óóóó

u Durreti'l-0avvâ

šššš

fî Evhami'l-Havâ

šššš

(

9 V9 # &%5 H 9 W89 N (C)

67

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu eseri, el-Óarîrî’nin (515/1122) halk aras;nda yayg;n olan dil yanl;Jlar;na dair yazd;7; Durretu'l- avvâ

š

isimli kitaba yazd;7; tenkitli bir Jerhtir. el-Hafâcî yapt;7; bu Jerhte birçok örnek zikretmiJ ve eserin muhtevas; oldukça geniJlemiJtir.

65 Brockelmann, GAL, II, 368.

66 T;râzu'l-Mecâlis’in di7er ülkelerdeki yazma nüshalar; için bkz. el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, Mukaddime,

I, 22.

(30)

Eseri kaleme ald;ktan sonra müellif bu eserini devrin padiJah; IV. Murat’a ithaf etmiJtir68. lk bask;s; 1299/1881 y;l;nda stanbul’da yap;lan erhu Durreti'l-Cavvas’;n ülkemizde farkl; kütüphanelerde on beJ civar;nda yazma nüshas; bulunmaktad;r. Bunlardan en önemlisi stanbul Millet Kütüphanesi, Feyzullah Efendi Bölümü, 002174. numarada kay;tl; olan müellif nüshas;d;r. stinsah tarihi 1022/1613 olan nüsha 38-83 olmak üzere toplam 121 varakt;r. Di7er nüshalar içerisinde istinsah tarihi belli olan tek nüsha ise stanbul Köprülü Kütüphanesi, Faz;l Ahmed PaJa Bölümü 001313 numarada kay;tl; olan 1071/1660 tarihli 134 varakl;k nüshad;r. Ayr;ca erhu Durreti'l-Cavvas’;n 165 varakl;k bir yazma nüshas; Zâhiriye Kütüphanesi, 164

#

numarada, 153 varakl;k bir nüshas; da yine ayn; kütüphanede 14460. numarada kay;tl;d;r.

5. Nesimu'r-Riyâ

ääää

fî er

óóóó

i ifâi'l-

Ò

Ò

Ò

Ò

âdî ya

ääää

(

BX Y D89 ZC (C H 1(89 [B\M)

69

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu kitab;, Malikî alimlerinden Kad; yâä’;n (/1149) Hz. Peygamber’in (sav) Jahsiyetine dair telif etti7i e+- ifâ’ bi Ta’rîfi Hu

ò

û

ò

i’l-Mustafâ isimli

eserinin Jerhidir. el-Hafâcî bu Jerhinde daha çok konuyla ilgili daha önce yaz;lm;J kaynaklardaki görüJlere yer vermiJtir. lk defa 1257/1841 y;l;nda Bulak’ta dört cilt halinde bas;lan Nesimu'r-Riyâä’;n farkl; ülkelerdeki kütüphanelerde birçok yazma nüshas; bulunmaktad;r70. Eserin ülkemiz kütüphanelerinde de yüzü aJk;n yazma nüshas; bulunmaktad;r. Bunlar aras;nda en önemli nüsha, stanbul Köprülü Kütüphanesi, Faz;l Ahmed PaJa Bölümü, 000302. numarada kay;tl; 465 varakl;k I. cilt, yine Köprülü Kütüphanesi, Faz;l Ahmed PaJa Bölümü, 000303. numarada kay;tl; 439 varakl;k II. cilt ve Süleymaniye Kütüphanesi, ehid Ali PaJa Bölümü, 000591. numarada kay;tl; III. cilt olmak üzere üç cilt halindeki müellif nüshas;d;r. Eserin Türkiye kütüphanelerindeki di7er nüshalar;n;n ço7unun tarih kayd; bulunmamaktad;r. Tarih kayd; olan nüshalar;n tamam; ise ihâbuddîn el-Hafâcî’nin vefat;ndan sonra istinsah edilmiJtir. Nesimu'r-Riyâä’;n ayr;ca Zâhiriye Kütüphanesi, 13377-13379 numaralarda kay;tl; üç ciltlik nüshas; ile hangi cilt oldu7una dair bir bilgi bulunmayan 14859 numarada kay;tl; 717 varakl;k iki nüshas; daha bulunmaktad;r.

68 Bkz. el-Hafâcî, eróu Durreti'l- avvâš, s. 35-36.

69 el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, II, 340; el- Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, I, 333; Brockelmann, GAL, II, 369. 70 Bkz. el-Hafâcî, ae., Mukaddime I, 28-29.

(31)

6.

.Innnnââââyet

.I

.I

.I

yet

yet

yetuuuu’l

’l

’l

’l----K

Kââââääääîîîî ve

K

K

ve

ve

ve K

K

K

Kif

if

if

ifââââyet

yetuuuu’r

yet

yet

’r

’r

’r----Ra

Ra

Ra

Raääääîîîî ((((Ó

Ó

Ó

Óâ4iy

â4iye alâ Tefsiri’l

â4iy

â4iy

e alâ Tefsiri’l

e alâ Tefsiri’l

e alâ Tefsiri’l----Bey

Bey

Bey

Beyääääâvî)

âvî)

âvî)

âvî)

(

Y(89 Q1 Z)% Y D89 Q1 @X)

71

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu eseri, Kad; Beyäâvî’nin (685/1286) Envâru’t-Tenzîl ve

Esrâru’t-Te’vîl isimli tefsirine yazd;7; bir hâJiyedir. el-Hafâcî’nin Arap dili ve edebiyat;

alan;nda yazd;7; kitaplar;n;n d;J;nda en çok tan;nan bu eser, müellifin en hacimli kitab;d;r. HâJiyesini Beyäâvî’nin tefsirinin farkl; nüshalar;n; k;yas ederek kaleme alan ihâbuddîn el-Hafâcî, hemen hemen eserdeki her bir kelimeyi tek tek ele al;p aç;klamaktad;r. Eser ilk olarak

stanbul’da 1271/1854 y;l;nda sekiz cilt halinde yay;nlanm;Jt;r. ihâbuddîn el-Hafâcî’nin bu eserinin farkl; ülkelerde birçok yazmas; bulunmaktad;r72. Ülkemizde bulunan yazmalar; aras;nda en önemlisi Süleymaniye Kütüphanesi, ehid Ali PaJa Bölümü, 000211 numarada kay;tl; bulunan beJ cilt halindeki müellif nüshas;d;r. Türkiye’deki di7er nüshalar;ndan en eski tarihli olanlar; ise Süleymaniye Kütüphanesi, Yeni Medrese Bölümü, 00175 numarada kay;tl; olan 1070/1659 tarihli 523 varakl;k nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi, Turhan V. Sultan Bölümü, 000035 numarada kay;tl; olan 1073/1662 tarihli 592 varakl;k nüsha ve son olarak da Süleymaniye Kütüphanesi, Hekimo7lu Bölümü, 000074 numarada kay;tl; olan 1079/1668 tarihli 530 varakl;k nüshad;r. Ayr;ca eserin Zâhiriye Kütüphanesi’nde farkl; hacimlerde yaklaJ;k on beJ nüshas; bulunmaktad;r.

ihâbuddîn el-Hafâcî’nin yukar;da zikredilen kitaplar d;J;nda içlerinde küçük risalelerin de bulundu7u pek çok eseri bulunmaktad;r. Bu eserlerden baz;lar; Junlard;r:

7. Dîvânu’l-Edeb fî Zikri u arâi’l- Arab (

(=89 9(=C () H P9 $9 1 )

73

Eserin bir yazma nüshas; stanbul Millet Kütüphanesi, Feyzullah Efendi Bölümü, 001596. numarada kay;tl;d;r.

8. Dîvânu i r

(

(=C $9 1 )

74

Eserin bir yazma nüshas; el-Muntehab min Divani'l-Hafâcî ismiyle stanbul Beyaz;t Devlet Kütüphanesi, Beyaz;d Bölümü, 005769. numarada kay;tl;d;r.

9. Kitâbu’s-Sevânih

(

^

M9 \89 ])

)

75

Eserin, biri Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Bölümü, 002738 numarada kay;tl; 272 varakl;k nüsha, di7eri de eksik olmak üzere Süleymaniye Kütüphanesi, azeli Tekkesi 71 el-Hafâcî, Rayóânetu'l-Elibbâ’, II, 340.

72 ae., Mukaddime, I, 23-24.

73 el-Hafâcî, ae., II, 340; el-Muóibbî, Hulâšatu'l-Eser, I, 333; Brockelmann, Suppl., II, 396. 74 el-Hafâcî, ae., II, 340; Brockelmann, Suppl., II, 396.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada yazar, Đmam Muhammet’in Zâhiru’r- Rivâye olarak adlandırılan el-Asl, Ziyadat, Câmiû'l-Kebir, Câmiû’s-Seğir, Siyeru’s-Kebir ve Siyeru’sSeğir

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “Rasyonel Fark Denklemleri ve Rasyonel Fark Denklemlerinin Bilgisayar Uygulamaları Üzerine Bir Çalışma”

Park et-Devam et uygulamalarında başarı, nasıl kullanıldıklarına, erişmeyi gerçekten kolaylaştırıp kolaylaştırmadıklarına bağlıdır. Sistemin

The exchange barrier, E ex , between a surfactant atom and an adatom of the growing species is less than the diffusion barrier, E diff , for an adatom on top of the surfactant

As cytokine accumulation frequently does not reach significant levels in the peripheral blood during local immune response, in this study; we aimed to evaluate the effects

Than the poet concludes the poem with a question ‘’Life, what is it but a dream?’’ (Carroll, 208) which connects with the main theme and make the reader give a

Projede izlenen yöntem, deneyler vasıtasıyla sodyum ve benzinin yanma enerjilerini bulmak, kıyaslamak ve bu iki maddeyi en verimli, en doğru şekilde tek motorda

All in all, it can be stated that the conclusion reached in this work is that Esther Greenwood’s mental disturbance in “The Bell Jar” is the consequence of her distressed