13 EKİM 1992 SALI
A N K A R A NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ____________
Musa Anter He
Behice Boran...
Eski yazılarımı karıştırırken, 27 Ağustos 1973 günü yaz dığım, “ Mahkeme Koridorları...” başlıklı yazıda, Musa Anter’le ilgili bir bölüm gözüme çarptı. Şöyle demişim ora da;
"Musa Anter, uzun zamandan beri tutuklu yargılanıyor du. 50 yaşlarında kadardı. Evli, dört çocukluydu. Mahke meden, kaç duruşmadır serbest bırakılmasını ve 'duruş madan vareste' tutulmasını diliyordu. Serbest bırakılır, duruşmaya da gelmeyebileceği kararını alırsa, doğruca İstanbul'a çoluk çocuğunun yanına gidecekti. Suadiye’de ufacık bir evi vardı. Karar okunurken, Suadiye’de çocukla rının yanında olduğunu düşünüyor muydu? Birden afalla dı. Karardan sonra ayağa kalkarak yargıca:
- Tahliye isteğinden vazgeçiyorum efendim!., dedi. - Neden?
-Sağ olun, beni serbest bırakıyorsunuz. Fakat duruşma dan vareste olmadan, serbest bırakılmayı ne yapayım? Evim, çocuklarım İstanbul’da. Serbest bırakıldığım için ço luk çocuğa benim bakmam gerekecek. Halbuki, üç günde bir duruşmaya gelmem gerekir. Buradan çıksam, otele gi deceğim. Bir iş bulup çalışamam. Üc günde bir duruşma ya gelmek zorunda olduğumdan, İstanbul’a gidemem. Kaldırım benim tahliyemi. Ben yine içerde kalayım...”
Musa Anter, eski TİP’liydi. 1965 seçimlerinde, TİP’in Mardin adayıydı sanıyorum. O zamana dek de hapislerde yattı. Musa Anter’in yukarıda anlattığım, Diyarbakır Sıkıyö netim Mahkemesi’nde geçen duruşmasını, izleyenlerden dinleyip yazmıştım. Musa Anter’le Behice Boran arasında nasıl bir bağ kurdum da adlarını birlikte andım? Belki, An ter’in de bir eski TİP’li oluşu, birkaç sayfa arayla, eski yazı
larımdan oluşan kitabımda, yer alıp gülümseyişleri... Behice Boran’la ilgili pek çok yazı yazdım. Onu, cezae vinde, tutukevinde yattığı yıllar izledim. Behice Boran Mehmet Özgüvenle birlikte nikah tanığımız olmuştu. Ni kah cüzdanımızda imzası var.
10 ekim, Behice Boran’ın ölümünün beşinci yılıydı. An kara’da, Sosyalist Birlik Partisi, “ Güney Park Düğün Sa lonumda bir anma toplantısı düzenledi. Aynı saatte, Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak Milli Kütüphane’de, “ Devlet ve Basın” konulu bir açık oturum düzenlediğimiz için Boran’ı anma toplantısına gidemedim. Açık oturumu açarken, Behice Boran’ı andım. “ Devlet ve Basın” toplan tısını arkadaşımız Mahmut Tali Öngören yönetti; Metin Toker, Refik Erduran, Haluk Gerger, Fehmi Koru konuştu lar. Daha önce, 23 martta Cizre’de öldürülen gazeteci İzzet Kezer’in anısına hazırlanmış belgesel filmi izledik; ardın dan Adalet Bakanı Seyfi Oktay, hazırladığı yeni basın yasa tasarısı ile ilgili bilgi verdi.
Usum, Güneypark’taki toplantıda kalmıştı; orada açış konuşmasını Sadun Aren yapmış...
Sadun Aren, Behice Boran’ı ilk kez 1944 yılında bir kon feransında görüp dinlemiş. Sadun Aren, ö sırada öğrenci dir. Behice Boran'ın konuşması, Sadun Aren’in “ ufukları nı” açmış, “ Bir çeşit düşünce düzeyinde özgürleştim” demiş. Behice Boran’ın özelliklerini anlatmış, şöyle sür dürmüş konuşmasını:
- Behice Boran, militan, vazifesine son derece bağlı, saf 'denecek kadar dürüst, bilimselliğe çok önem veren bir ki
şi. Etrafına ve mücadeleye ışık saçan bir insandı...
Toplantıyı Jülide Gülizar yönetmiş, Bilgesu Erenus’la Sadık Gürbüz şarkılar söylemişler; Gülsen Tuncer, Behice Boran’dan çeviri şiir okumuş. Behice Boran’ın Walt Whit- man’dan çevirdiği şiir, “ Adımlar" dergisinde Mayıs 1943’- te çıkmış. Boran çevirisi şiirin, birkaç dizesi şöyle:
“ Aydın yürekle / yaya / açık yola çıkıyorum / Sağlık ben de / hürriyet bende / dünya önümde / Uzun esmer yol önümde / nereye dilesem oraya götürür / Bundan böyle talihim açık olsun demiyorum / açık talih artık benim ken dimde / Bundan böyle sızlanmıyorum / İşimi yarına bırak mıyorum / bana gereken hiçbir şey yok / Güçlü, hem de halimden hoşnut, açık yolu boyluyorum.
Bu yeryüzü / o bana yeter / Yıldız kümeleri daha yakın olsun demem / Oldukları yerde onlar' / iyidirler, bilirim / Oradakilere de onlar yeterdir, bilirim.
Hâlâ o eski, tatlı yüklerimi taşıyorum / Taşıyorum onları / erkeklerle kadınları nereye gitsem beraber götürürüm / İnan olsun, onlardan kurtulmanın yolu yok / Ben onlarla doluyum / gün gelir, karşılık ben de onları doldururum.
Bundan öte / hürriyet / Bundan öte kendime ferman et tim / sınırlardan / hayali bölümlerden kurtul, dedim / Gön lümün çektiği yere giderim / Kendi kendimin efendisiyim / tam ve mutlak / Başkalarını dinlerim / Dediklerini iyi tarta rım / Duraklarım / araştırırım / düşünürüm / incitmeden / ama bükülmez bir irade ile / beni tutacak tutkaçlardan sıy rılırım.
Dinle / Seninle açık konuşacağım / Ben o eski cilalı mü kafatlardan vermiyorum / kaba saba yeni mükafatlar veri yorum / Başından geçmesi gereken günleri bir gör:
Şu zenginlik denen şeylerden yığmayacaksın / Bütün kazandıklarını açık elle dağıtacaksın / Yöneldiğin şehre yeni mi vardın? / Şöyle dilediğin gibi henüz mü yerleştin?/ Hemen yeniden yola koyulmak emriyle / dayanılmaz bir çağırıltşla çağrıldım.
Ardına kalanlar sana iğneli gülümsemelerini / alaylarını sunacaklar / Gönderilen sevgi nişanelerine yakıcı ayrılış öpücükleriyle cevap vereceksin / Seni tutmak için uzanan eller / sakın seni tutmasın."
Behice Boran, bir toplumbilimci olduğu gibi bir yazıncı dır (edebiyatçı) da, Cezaevlerinden yazdığı mektupları, okul kitaplarına “ mektup örnekleri” diye koyabilirsiniz. Ama, nerdeee?