• Sonuç bulunamadı

KÜTAHYA ÇİNİ-SERAMİKLERİNİN MOTİF ÖZELLİKLERİ VE SERAMİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN BU SERAMİK VE MOTİFLERDEN ETKİLENME DÜZEYLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KÜTAHYA ÇİNİ-SERAMİKLERİNİN MOTİF ÖZELLİKLERİ VE SERAMİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN BU SERAMİK VE MOTİFLERDEN ETKİLENME DÜZEYLERİ"

Copied!
95
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI SERAMİK EĞİTİMİ BİLİM DALI

KÜTAHYA ÇİNİ-SERAMİKLERİNİN MOTİF ÖZELLİKLERİ VE SERAMİK

BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN BU SERAMİK VE MOTİFLERDEN

ETKİLENME DÜZEYLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan :

Esin DEMİR

Ankara Mart , 2010

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI SERAMİK EĞİTİMİ BİLİM DALI

KÜTAHYA ÇİNİ-SERAMİKLERİNİN MOTİF ÖZELLİKLERİ VE SERAMİK

BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN BU SERAMİK VE MOTİFLERDEN

ETKİLENME DÜZEYLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Esin DEMİR

Danışman:Yrd.Doç.Olcay BORATAV

Ankara Mart , 2010

(3)

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

……….’in ……… ……… ……….……….. başlıklı tezi ……… tarihinde , jürimiz tarafından ……… ... …..Anabilim /Anasanat Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı-Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı ): Yrd.Doç.Dr. Olcay BORATAV ……… Üye : Yrd.Doç.Dr.Gülgün ALPAN …………... Üye : Yrd.Doç.Dr.Özlem ALP ………

(4)

ÖNSÖZ

Bu çalışma, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Seramik Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır.

Araştırmanın birinci bölümünü; problem, önem, varsayımlar, sınırlılıklar, tanımlar ve kısaltmalar, ikinci bölümünü; Türk seramik sanatı ve Kütahya seramik sanatını ele alan konuları içeren literatür bölümü ve bu konu ile ilgili yapılmış araştırmalar, üçüncü bölümünü; araştırmanın modeli, evren ve örneklem, verilerin toplanması ve veri analizini içine alan yöntem bölümü,

dördüncü bölümünü, bulgular ve yorum, beşinci bölümünü; sonuç ve öneriler

oluşturmaktadır .

Tezi oluşturma sürecinde beni yalnız bırakmayan sevgili eşime, tüm zorluklara göğüs germeyi sabrıyla öğreten ve bu zamanımı kolaylıkla atlatmamı sağlayan biricik danışman hocam Yrd.Doç.Dr. Olcay BORATAV’a , her zaman yanımda olduklarını hissettiğim aileme, Yrd.Doç.Dr. Melek ÖZTÜRK’e ve tezimi bitiremeyeceğim noktada bu sürece giren ve yılmadan bana tez yazmayı öğreten Yrd.Doç.Dr.Gülgün ALPAN’a çok teşekkür ederim.

Hayatımın en minik mucizesine sevgilerimle…

Esin DEMİR

(5)

ÖZET

KÜTAHYA ÇİNİ-SERAMİKLERİNİN MOTİF ÖZELLİKLERİ VE

SERAMİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN BU SERAMİK VE

MOTİFLERDEN ETKİLENME DÜZEYLERİ

DEMİR,Esin

Yüksek lisans,Seramik Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı:Yrd.Doç.Olcay BORATAV Mart-2010, 84 sayfa

Tarama yöntemiyle yapılan bu çalışmanın amacı , Kütahya çini-seramiklerinin motif özellikleri ve seramik bölümü öğrencilerinin bu seramik ve motiflerden etkilenme düzeylerini araştırmak olmuştur.

Araştırmanın çalışma grubunu , Kütahya çini ve seramiklerinde kullanılan motifli 26 çini- seramik , ayrıca orta öğretim ve önlisans düzeyinde öğrenim gören seramik öğrencisi oluşturmuştur.

Veri toplama aracı olarak 26 çini ve seramiğinin motiflerini incelemek için uzmanların yardımıyla bir form hazırlanmıştır.Formda eserin yapıldığı dönem,bulunduğu yer , tekniği , malzemesi , konusu , kompozisyonu gibi ölçütler yer almaktadır. Çalışma grubundaki seramik öğrencilerinin incelenen seramik motiflerinden etkilenme düzeylerini belirlemek amacıyla da uzman görüşlerinden yaralanılarak 12 sorudan oluşan bir anket formu geliştirilmiştir.

Araştırma verilerinin yorumlanmasında ise, öğrenci görüşleri için % ve f değerleri kullanılmış , incelenen motif özellikleri için de toplanan nitel veriler tablolaştırılarak yorumlanmaya çalışılmıştır.

Araştırma sonucuna göre , incelenen 26 çini-seramiğin ağırlıklı olarak motif özellikleri ,genellikle konusunun bitkisel olması , renk olarak lacivert , mavi ve

(6)

kırmızı ağırlıklı kullanılmasıdır. Kütahya’da seramik bölümünde okuyan öğrencilerin ise, bu motiflerden etkilenme düzeyleri oldukça düşüktür.Bu sonuç Kütahya seramik sanatı ve eğitimi adına oldukça düşündürücü bulunmuştur.Araştırma sonunda bu yönde öneriler geliştirilmiştir.

(7)

ABSTRACT

FEATURES AND CERAMIC TILES-CERAMIC KÜTAHYA THE MOTIF CERAMIC THIS SECTION STUDENTS AND MOTIF ADDED FROM THE IMPACT LEVELS

DEMİR,Esin

Master, Ceramic Education Field Supervisor: Yrd.Doç.Olcay BORATAV Mach , 2010 ,84 sheet

The purpose of this study with the scanning method, Kütahya tiles and ceramic-ceramic properties of the patterns and motifs of these ceramics department students has been to investigate the level of being affected.

Research study group, Kütahya tiles and ceramics used in ceramic tiles 26 motif, also studying at secondary and undergraduate level, students created ceramic.

26 as a means of collecting data to examine patterns of ceramic tiles and with the help of experts on the period of work hazırlanmıştır.Formda a form, location, techniques, materials, subject matter, composition, such as criteria are included. The working group reviewed the ceramic pottery students to determine the level of motif also affected the opinions of experts consisting of 12 questions wound a questionnaire has been developed.

The interpretation of research data, the% and f values used for student opinion, examined qualitative data collected for the motif features enabling comments table is tried to be.

According to the survey results, review of the ceramic tiles 26 motif features heavily, the plant is often subject, colors as navy blue, blue and red is used predominantly. Of students majoring in ceramics in Kütahya, the affected levels of these motifs results quite . Of students majoring in ceramics in Kütahya, the affected

(8)

levels of these motifs results quite Kütahya ceramics art and education on behalf of lowed . This research is very thought-provoking suggestions in this direction have been developed . Research proposals have been developed in this direction at the end.

(9)

İÇİNDEKİLER Sayfa no Önsöz……….………..………i Özet……….………..………...ii Abstract….……….………...iv İçindekiler…….……….….………...vi Tablolar Listesi………..………...…viii 1.GİRİŞ Problem………..………..…..…...1 Amaç………..………...7 Önem………..……….…....7 Varsayımlar………..………...…8 Sınırlılıklar……….………....8 Tanımlar……….…………..………..……....8

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR Kavramsal Çerçeve………..…...10

Türk Seramik Sanatında Kullanılan Motifler………..………….…..…...10

Figürlü Motifler…………..……….…13

Bitkisel Motifler……..………...………….………...15

Geometrik Motifler……..………...……...……….….…16

Kütahya Seramiklerinde Kullanılan Motifler……….………. …...17

Kütahya’nın Genel Özellikleri ………...…………...17

Kütahya Seramiklerinin Genel Özellikleri………..………...18

Kütahya’da Verilen Seramik Eğitimi………..….24

Kütahya Meslek Lisesi………...………..………...24

Kütahya Dumlupınar Meslek Yüksek Okulu………...……...…26

(10)

3. YÖNTEM Araştırmanın Modeli………..…….……...…..…….…...30 Çalışma Grupları………..……….………...………..…30 Verilerin Toplanması………..………..….31 Verilerin Analizi………..…….………32 4. BULGULAR VE YORUM Kütahya Çini ve Seramiklerinde Kullanılan Motiflerin Renk Özellikleri……...34

Kütahya Seramiklerinde Kullanılan Motiflerin Konu Özellikleri.……...…...36

Kütahya Seramiklerinde Kullanılan Motiflerin Ürün Özellikleri ………...37

Seramik Bölümü Öğrencilerinin Kütahya Seramiklerinde Kullanılan Motiflerden Etkilenme Düzeyleri………...….39

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Sonuç...45 Öneriler...47 KAYNAKÇA……….……….….…..49 EKLER……….….….54

Ek-1Kütahya Çini ve Seramik Motifli 26 Örnek……..………..…...55

(11)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa No Tablo 1. Araştırmanın Çini-seramik çalışma Grupları…...31 Tablo 2.Araştırmanın Öğrenci Çalışma Grupları………...31 Tablo 3. Kütahya Çini ve Seramiklerinde Kullanılan Motiflerin Renk Özellikleri .34 Tablo 4. Kütahya Seramiklerinde Kullanılan Motiflerin Konu Özellikleri………..36 Tablo 5. Kütahya Seramiklerinde Kullanılan Motiflerin Ürün Özellikleri ….….…38 Tablo 6 Anketi Yanıtlayan Öğrenci Profili………..…...…..39 Tablo 7 Anketi Yanıtlayan Öğrencilerin Çini ve Seramik Motiflerine Dikkat Etme Durumu………...………....…40 Tablo 8 Anketi Yanıtlayan Öğrencilerin Çini ve Seramik Motiflerini Hatırlama Durumları………....40 Tablo 9 Anketi Yanıtlayan Öğrencilerin Çini ve Seramik Motiflerini Hatırlama Nedeni……….………..…41 Tablo 10 Anketi Yanıtlayan Öğrencilerin Çini ve Seramik Motiflerini Kullanım

Durumları………...………...……..…42 Tablo 11 Anketi Yanıtlayan Öğrencilerin Kütahya Çini ve Seramik Motiflerinin

(12)

GİRİŞ

Bu bölümde , teze konu olan problem belirtilmiş, tezin amacı, önemi açıklanmış, varsayımlar,sınırlılıklar ve tezde yer alan tanımlar ve kısaltmalara yer verilmiştir.

Problem

İnsanlar ilkçağlardan bu yana duygu ve düşüncelerini mağara duvarlarına çizdikleri resimlerle ifade etmişlerdir. Mağara duvarlarına çizdikleri resimler o zamanki hayatı ve yaşam koşullarını göstermektedir. Bu yaşam koşullarını en iyi anlatma yollarıysa sanattır. Duyguların anlatımı yani sanat bu koşullara göre şekillenmiştir ve zamanla değişime uğramıştır .

Tarihte güçlü bir yere sahip olan Türk sanatı , çeşitli evreler geçirerek kendi sosyo-kültürel,politik ve ekonomik koşulları ile biçimlendirilmiştir.Teknik, malzeme gibi sanatın içeriği değişerek çeşitli sanat türleri meydana gelmiştir.Bununla birlikte değişen toplumun kültür yapısı da sanata büyük katkılar sağlamıştır. Türk sanatı gelişerek gerek Osmanlılarda gerekse Türk Devletlerinde çok etkili olmuştur. Türk sanatının etkisi, diğer İslam devleti eserlerine de yansımıştır (Tolga,1989.s.121) .

Yerleşik hayatla birlikte toplu yaşam biçiminin ve inanç sisteminin geliştirdiği Türk sanatının en büyük kırılma noktasını, medeniyetin değişmesi yaratmıştır . Bu döneme kadar varolan figür anlayışının resim,seramik başta olmak üzere tüm bezemelerinde değiştiği ama özünü taşıdığı görülmektedir .

Bu anlamda sürekliliğini sürdüren Türk sanatı , dönemsel değişikliklere rağmen , gelişmiş bir sanat anlayışını her dönemde yaratmıştır (Önder, 1986,s.152) . Anadolu tarih

(13)

boyunca birçok medeniyetin buluştuğu , sanatın , kültürün yaşatıldığı bir merkezdir . İnsanlık tarihi kadar eski olan seramik sanatı da Anadolu da hayat bulmuştur . Türklerin Anadolu’ya girmeleri ve Anadolu’daki sanat anlayışının ufku da gelişmiştir .

Anadolu’da yaklaşık 200 yıl hüküm süren Selçukluların Orta Asya kültürünü taşımaları ve Osmanlı Sanatına öncülük etmeleri açısından önem taşımaktadır .Türkler Orta Asya’da sırlı çömlekler yapmış , özellikle mimari süslemede çini tekniğini kullanmışlardır . Göçler ve fetihler yoluyla seramik ve çini sanatı çeşitli ülkelere yayılmıştır. Seramik sanatı, hammaddesi kil olup, elde,kalıpta ya da tornada biçimlendirilmiş ve fırınlanmış her türlü eşyanın genel adıdır(Sözen-tanyeli,2003,s.213).Bu tanım çömlek,yapı malzemeleri,porselen, refrakter ürünler,yalıtkan malzemeler,cam,çimento,emaye,aşındırıcı, kesici,kapasitör ve kuvars kristalleri ile ultra ses eldesi(piezo elektrik) malzemelerini kapsar.

Başka bir tanım daha yapılacak olursa ; Seramik; metal ve metal alaşımları dışında kalan tüm anorganik maddelerin oluşturduğu bileşimlerinin şekillendirilmesi, dayanıklılık kazanana kadar pişirilmesi bilim ve teknolojisidir. İlk seramik üretimlerden günümüze değin seramik terminolojisi; üretim amaçları ve üretim yöntemlerinin çeşitliliği nedeniyle geniş bir alana yayılmakta, el sanatları, sanat, bilim, teknoloji alanlarında yer almaktadır(http://www.frmtr.com/kultur/2602223-seramik-sanati-nedir.html).

Seramik sanatı, çömlekçilik, çinicilik, tuğla ve kiremit üretimi olarak gruplandırılabilir. Çömlekçilik; çömlekçi çarkı, basit tezgah veya elle şekillendirilen kapların üretimini, çinicilik; geleneksel motiflerin dekoratif eşya ve duvar karolarında gösterilen, seramik sır altı, sır üstü dekor uygulamalarını, tuğla ve kiremit; elle, kalıplarla şekillendirilen yapı malzemelerini ifade etmektedir. Çömlekçilik ve çinicilik el sanatı ülkemizde bugünde varlığını korumakta, belirli merkezlerde üretimlerini sürdürmektedirler. Tuğla ve kiremit üretimi günümüzde endüstriyel şekillendirme yöntemleri ve araçları ile üretilmektedir.

Bu sayede seramik ve çini yüzyıllar süren serüvenine Anadolu’da devam

(14)

sonra yapılabilmiştir.Ateşin bulunması insanlık tarihi açısından bir dönüm noktası olmuş; insanların da ateşten yararlanmayı öğrenmeleri uzun sürmemiştir.

Buna göre ilk seramikler M.Ö. 10. ve 9. binlerde üretilmiştir.Çini ve seramik sanatının Anadolu’da üretilmesiyle birlikte, her merkez ,kendi karakterini koruyarak, bu sanatları geliştirmiştir.Bu gelişim, seramik sanatının farklı türlerini ortaya çıkarmıştır.Seramik sanatının en bilinen türü, pişmiş kil ürünlerdir.Bu ürünler, doğada bulunduğu şekli ile işlenip, genelde kırmızı ve tonlarında pişen ürünlerdir.Bu ürünlere en yakın örnek İznik seramikleridir.İznik ve Konya seramik-çinilerinde çok çeşitli malzemeler ve çok farklı şekiller yer almıştır. Sert ve kaliteli şeffaf sır altında mavi tonları ile işlenen desenlerde,bulut, hayvan ve bitki motifleri görülmüştür.İznik seramiklerinde olduğu gibi Kütahya seramiklerinde de erken örneklerde mavi tonları koyudur,sonradan daha açık ve tatlı maviye döner ve birazda firuze kullanılmıştır.

Kütahya ismi her zaman işte bu çini ve seramiklerle anılır.Çini ve seramiklerin tarihi Kütahya’nın tarihi kadar eskidir.Kaynaklara göre ,bu şehirde milattan önceki senelerde de seramik ve çininin çok ileri olduğuna dair kayıtlara rastlanmıştır.Ancak, çini ve seramiklerin zamanımıza kadar izleri yokolmuştur.Bu devirlerde Kütahya’da geniş çapta çini-seramik üretildiği anlaşılmaktadır. Bu mamüller ise, günümüze kadar tazeliklerini korumuşlardır (Benli,1990,s.10).

İşte bu Kütahya çini-seramikleri İznik seramik sanatıyla aynı tarihlerde yapılmaya başlanmıştır.Bu devre ait seramiklerde en çok görülen form, farklı boyutlarda derin kase ve geniş kenarlı tabaklardır. Bunların birçoğu kısa ve daire ayaklıdır. Vazo, sürahi, ibrik gibi kapalı formları içeren buluntular çok azdır .

Aslında Kütahya’da çinicilik üretiminin tam olarak ne zaman başladığı , kimler tarafından başlatıldığı ve ilk ürünler konusunda farklı görüşler ileri sürülmektedir . Oktay Aslanapa, John Carswell ve Faruk Şahin gibi üç araştırmacının eserleri dışında Kütahya seramikleri ile ilgili detaylı bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bunun başlıca nedenlerinden biri Kütahya’nın saraya değil de , daha çok halka yönelik olması ve İznik’ten sonra ikinci planda üretim yapmasıdır(Gel,1989.s.16).

(15)

Kütahya çiniciliği hakkında en eski belge Carswell’e göre Meryem Ana Kilisesi kayıtlarıdır. Bu kayıtlarda ilk defa seramikten bahsedilir. Başka bir kayıt da, Kütahya kadısına yazılmış bir fermandır.Bunların dışında 15.y.y. dan kaldığı sanılan II. Yakup Türbesi en eski örneklerden biridir. Görülüyor ki, eski dönemlerde de çini ve seramikler mimari yapılarda da kullanılmıştır. Örnekler en çok da cami ve medreselerde görülür.Bu cami ve medreseler 16.Y.Y.ın ikinci yarısında, çini ve seramiğin en değerli dönemini yaşadığı zaman yapılmıştır.Sıraltı tekniğiyle yapılan bu mamüller, Osmanlıların milli çiçek haline getirdikleri lale,sümbül,karanfil,nar çiçeği ve gül ile süslüdür (Çini,199,s.15) .

17.Y.Y. ve 18. Y.Y. da ele geçen seramik kaseler,mutfak eşyaları ve fincanlar da bu süslemeler görülmektedir.Fakat bu parçalardan birçoğunun sırı bozulmuş ve renkleri akmış olarak bulunmuştur. Kütahya’nın 17.Y.Y.ın durumu hakkında Evliya Çelebi seyahatnamesinde şöyle demiştir ; “ ve kase ve fincanı ve günagün maşrapa ve güzeleri ve çanak ve tabakları bir diyara mahsus değildir. Ve illa kase-i İznik dahi “meşhuru afak” olduğu söylenmelidir” (Aslanapa,1984,s.5369).

17.yy. dolaylarında Kütahya’da üretilen bu çini ve seramiklerin örnekleri birçok yerde mevcuttur. Bu örneklerden biri olan Bursa Şehzade Mustafa Türbesi’nde ulama çini deseni görülmektedir. Kobalt mavisi,turkuaz,yeşil,kırmızı ve siyahın kullanıldığı çiniler devrinin en kaliteli örneklerindendir. Desende hatayiler ,laleler , zambaklar ve sümbüller kullanılarak çok canlı bir etki yakalanmıştır.

Kütahya çinisi bu yüzyıldan sonra gelişmeye devam etmiştir.Kütahya Hükümet Konağı Mescidi’nin duvarlarında çini ve desenlerinin ne kadar geliştiğini görmek mümkündür.Bu çinilerin hamur renkleri daha beyaz,renkler daha net,işçilik daha özenlidir.Yapılan desenleri genellikle zambak,karanfil ve sümbül çiçekleridir.

18.yy. Kütahya seramiklerinde desenlerde en fazla küçük yaprak ve çiçekler görülmektedir. Hatta bazı örneklerde bu çiçeklerden karanfil ve lale gibi çiçekler 2 renk boyanarak farklı bir etki yakalanmaya çalışılmıştır.

(16)

18.yy. Kütahya seramiklerinde küçük naif çiçekler ve noktalamalarla yapılan renklendirmelerle görülmektedir.

Kütahya seramiklerinde kullanılan desenlerden biri de üzümlü kompozisyonlardır. Formlarda genellikle ortada manzara, yazı ve başka tarzda bir desen için boşluk bırakıldığı görülmektedir. Üzüm salkımları ve yaprakları bu boşluk ile tabağın kenarında arasında kalın bir bordür şeklinde resmedilmiştir.

19. ve 20. yy. ilk yarısında Kütahya seramiklerinde balık pulu fonlu bezemeler , kendini göstermiştir. Bu bezemeli desenler birçok dönemde kendini göstermiştir.

Eski dönemlerde yapılan bu seramik ve çinilerin sanata büyük bir katkısı vardır. Bu dönemlerde yapılan ürünler eğitim verilerek yapılan desenler kompozisyonlar değildir. Ancak günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte bu desen ve kompozisyonlar eğitim ve kompozisyonlar eğitim ile daha da gelişmiştir. Bu eğitimde kurumlarda ya da çini-seramik ustalarından alınabilmektedir.

Ayrıca seramiklerde bitkisel motiflerin yanında ,kuş,balık ve insan figürleri de görülmüştür. Bu seramiklerden askı top,kandil,tütsülük,buhurdanlık gibi formlara,kiliselere vakfedilmek üzere ,İncil ve Tevrat’tan alınan sahnelerin yer aldığı desenler de işlenmiştir.18. Y.Y.ın ilk yarısına tarihlenen oldukça fazla örnek mevcuttur.

Kum’un , “Kütahya Seramiklerinde Kompozisyon” isimli yüksek lisans tezinde; Kütahya seramiklerinin 19. ve 20. Y.Y.da o muhteşem örneklerini İznik seramikleriyle olan bağları ve Kütahya seramiklerinin kompozisyon ilkelerine göre incelendiği görülür(Kum,2000).

Ayrık’ın 1996’da yapmış olduğu bir araştırmada; dönemini yansıtan en önemli eserlerin ve mimari yapıların Kütahya ve çevresinde olduğunu göstermiştir,Sadberg Hanım

(17)

Müzesi’nden örneklerle açıklamış ve buradaki seramik motiflerinin günümüzde de kullanıldığını vurgulamıştır(Ayrık,1996).

Yüksek lisans tezi olarak yapılan bir diğer araştırma olan Gel’in araştırmasında da , Kütahya seramik ve çinilerinin ne kadar çeşitli ve bol malzemelerle yapıldığını , günümüze kadar nasıl üretim yapıldığı araştırılmıştır.Ayrıca bu seramik ve çinilerin geliştirilmesi için başvurulabilecek yollar da ele almıştır(Gel,1989,s.2).

Çini ve seramik sanatı Kütahya’da verilen en önemli sanat dallarından biridir. Sanat ve eğitim birbirlerini tamamlayan birer değerse, çini seramikte bu değerlerin birer bölümüdür. Çini ve seramik sanatı eski çağlardan bu yana gelişerek devam eden en önemli sanattır. Gerek motifleriyle, gerekse renkleriyle bütün kültürlerin ilgisini çekmektedir. Bu motiflerin bazıları eklerde görülmektedir (Ek 2).

Görüldüğü gibi , Kütahya çini-seramiklerinde kullanılan motif özelliklerine Kütahya’da seramik bölümünde okuyan öğrencilerin bu motiflerden etkilenme

düzeylerine ilişkin yeterince araştırmaya rastlanmamış ve elde edilecek verilerin sanat eğitimi adına önemli bulunması nedeniyle bu araştırmsnın yspılmasına karar verilmiştir . Araştırmanın problem cümlesi ; “Kütahya çini-seramikleirnin motif özellikleri ve

seramik bölümü öğrencilerinin bu seramik ve motiflerden etkilenme düzeyleri” olarak belirlenmiştir.

(18)

Amaç

Bu araştırmanın genel amacı ; Kütahya çini ve seramiklerinin motif özellikleri ve Kütahya’da seramik bölümü öğrencilerinin bu seramik ve motiflerden etkilenme düzeylerini ortaya koymaktır.

Bu genel amacı gerçekleştirmek için aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır: Kütahya Seramiklerinde kullanılan motiflerin;

1. Renk özellikleri nedir? 2. Konu özellikleri nedir? 3. Ürünün özellikleri nedir?

4.Kütahya seramiklerinde kullanılan motiflerin seramik öğrencileri üzerindeki etkisi nedir?

Önem

Bu araştırmada toplanan verilerle;

Kütahya’da seramik-çinilerinin motif özellikleri ve seramik bölümü öğrencilerinin bu seramik ve motiflerden etkilenme düzeyleri araştırılacaktır. Bu araştırma, Kütahya çini ve seramikleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyen kişilere fayda sağlayacağı umulmaktadır.

Araştırmacının yaptığı literatür taramasının sonucunda; Kütahya’da bulunan seramiklerle ilgili çeşitli kaynağa rastlanmış , ancak Kütahya seramiklerinde kullanılan motifler hakkında sınırlı sayıda kaynağa ulaşılmıştır . Araştırma bu konuda yapılan ilk çalışmalardan biri olması bakımından önemlidir.

(19)

Araştırma sonuçlarının , bu konuda araştırma yapacak olanlara ışık tutabileceği ; yeni araştırmalara yol açabileceği düşünülmektedir . Araştırma sonuçları, bu konu ile ilgili kitap yazacak kişiler için kaynak olabilir.Seramik eğitimi ile ilgilenenlere yardımcı olacağı umulmaktadır.

Varsayımlar

1.Araştırmada görüşlerine başvurulan öğrencilerin anketi içtenlikle yanıtlayarak gerçeği yansıttıkları düşünülmektedir.

2.Araştırmacı tarafından seçilen örnek seramik ve çiniler biçim ve içerik yönünden incelemeye uygundur.

3.Araştırma için incelenen çini ve seramik sayısı yeterlidir.

4.Anketin kapsam geçerliliği için uzman görüşlerine başvurulması yeterlidir.

Sınırlılıklar

1.Araştırma, Kütahya çini ve seramik motifleriyle bezenmiş 26 tane ürünle sınırlıdır. 2.Kütahya’da Anadolu Meslek Lisesi ve Dumlupınar Üniversitesi Seramik

Yüksekokulu’ndaki 100 öğrenci görüşü ile sınırlıdır.

Tanımlar

Bu araştırmada kullanılan terimlerin tanımları şu şekilde açıklanmıştır:

Kütahya Çinisi : İçi ve dışı veya tek yüzü sırlı , sıratlı boyalarıyla dekore edilerek geleneksel motiflerle süslenişi seçilmiş malzemeyle yapılmış olan , mimariye bağlı olarak

(20)

gelişen bir sanat ürünüdür (Admin,2009 ,22 Şubat) http://www.cinicim.com/(2009,1Haziran).

Kütahya Seramiği : Özelliği Beyaz hamurlu , beyaz astarlı ve şeffaf sırlı , alt bezemelerinin kobalt mavisi ,mavi ve kırmızı olan seramiktir(Adil,c.,2009)http://www.adilcan.com/index.(2009,22 Şubat).

Motif : Konusunu bitkilerden,hayvanlardan,eşyalardan, doğadan ve kişinin hayal dünyasından alan stilize edilmiş şekillerdir. (Önder,1986,s.263)

Seramik :Hammaddesi kil olup elde, kalıpta ya da tornada biçimlendirilmiş ve fırınlanmış her türlü eşyanın genel adıdır. Porselenden pişmiş toprak malzemeye dek her türlü obje sözcüğün kapsamına girer.( Sözen-Tanyeli,2003,s.213)

Seramik Bölümü Öğrencisi: Lise veya önlisans seviyesinde okuyan bütün seramik öğrencileridir.

Tasarım : Bir tasarlama eylemi sonucunda beliren ve asıl yapıtın gerçekleştirilmesi sırasında yönlendirici olan proje, çizim,maket v.s. gibi ürünlerin tümüdür.Bir ürün koymaya yönelik düşünsel ya da maddi çalışma süresidir (Fisher,199,s.54)

(21)

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR Kavramsal Çerçeve

Bu bölümde kavramsal çerçeve ve ilgili açıklamalar, ilgili araştırmalar ve yayınlar yer almaktadır .

Türk Seramik Sanatında Kullanılan Motifler

Her kültürün kendine özgü bir sanat anlayışı gelişmiştir.Bu sanat anlayışı,insanların yapıtlarını oluştururken diğer insanlardan,içinde yaşadığı hayat şartlarından ,kendi kültüründen başka kültürlerden ve kendi ruhsal durumundan etkilenir.

Bu anlayışa göre, Türk sanatı,Türklerin göçebe yaşam tarzlarından dolayı çok zengin kültür hazinelerine sahip olduğunu gösterir. Çünkü , Türkler uzun süre büyük kıtalarda yaşamışlar ve bu arada farklı medeniyetlerle sanat ilişkileri kurmuşlar ve kültürlerini geliştirmişlerdir.

Uzun yıllar göçebe yaşamlarını Orta Asya da sürdüren Türkler ,Uzak Doğu ve Çin gibi kültürlerle çok geniş bir etkileşimde bulunmuşlardır.Orta Asya da Türklerin komşusu olan Çin kültürünün inancını oluşturan Budizm’de en önemli öğe sembollerdir.Çin sanatında görülen bu sembollere farklı kültürlerde de rastlanmaktadır.Türklerde sanat eserlerine bu sembollere farklı anlamlar yükleyerek, bu sembolleri kullanmışlardır.Türkler Çin kültüründen esinlendikleri bu sembolleri göçebe hayatları boyunca her kültüre taşımışlardır. Türklerin sanatları göçebe yaşadıkları her yerde biraz daha değişerek yeni üsluplar kazanmışlardır.Orta Asya’dan başlayan ve uzun yıllar süren göç hayatının insanları önüne açtığı yeni kültür çevreleri ve hareket halindeki toplumun inanç sistemindeki değişmelerde sanat anlayışına yön vermiştir.

11. yüzyıl ortalarından itibaren Orta Asya'dan Anadolu'ya gelmeye başlayan Türk boyları, 1071 'de Alparslan'ın Malazgirt'te Bizans ordularını yenmesinden sonra, kısa

(22)

sürede Anadolu'ya egemen olmuşlardır. Anadolu'nun çeşitli yerlerine yerleşmiş olan Türk Beylikleri birleşerek Anadolu Selçuklu Devletini kurmuşlardır(Öney, 1978,s.7).

Türklerin, Anadolu gibi zengin kültüre sahip bir ülkeye gelmeleri Orta Asya kökenli sanat anlayışının, Anadolu uygarlıklarının kültür ve sanat değerleri ile etkileşime girmesini sağlamıştır..

Anadolu'da kökleri tarih öncesi çağlara dayanan birçok medeniyet yüzyıllarca hüküm sürmüştür. Konya yakınlarındaki Çatalhöyük'de M.Ö.6500'lere uzanan tarihin ilk parlak uygarlığı gelişmiş ve günümüzde de hayranlık uyandıran, eşsiz güzellikte sanat eserleri ortaya çıkmıştır. Daha sonra Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde gelişen Hitit , Firig, Urartu. Lidya, Likya, Karia Uygarlıkları da Anadolu'da kültür ve sanat alanında izi silinmeyecek başarılara imza atmışlardır(AkurgaI ,199,s.5).

Bu durumu Mülayim; "Anadolu'nun kültürel yapısı dikine kesilmiş bir pasta dilimine benzeyen renkli katmanlardan oluşmuştur' diyerek açıklamaktadır. (Mülayim,1999,s.21)

Türklerin İslâm dinini Anadolu'ya gelmeden önce Orta Asya'da kabul ettikleri bilinmektedir. 10.yy dan itibaren İslâmiyet'i kabul eden Türkler eski inanışları olan Şamanizm'in inanç ve düşüncelerini İslâmiyet'le uzlaştırarak korumuşlardır(Öney ,1970,s. 164).

Bir yanda Orta Asya'nın kültür ortamından getirilen unsurlar, öte yanda İslâm kültürünün getirileri ve nihayet Anadolu'nun yerli kültürlerinin katkılarının hep birlikte kaynaşmakta olduğu ortamda Selçuklular, Anadolu topraklarında yeni bir sanat anlayışı gerçekleştirmişlerdir.

Orta Asya'dan gelen ve binlerce yıllık konar-göçer kültürün deneyimini taşıyan Selçuklu Türkleri, yeni topraklarında Hititler, Frigler, Lidyalılar ve diğer Anadolu halklarının deneyimlerini de kendi deneyimlerine katarak Anadolu Türk Devletinin temellerini atmışlardır(Seyirci, 1989,s.125).

(23)

Türklerin en eski çağlardan beri seramik ve duvar çinisi yaptığı bilinmektedir. Yapılan kerpiçten binaların duvar yüzeylerini sırlı tuğla ve toprak levhalarla kaplamaktaydılar. Ancak Türk sanatında duvar çiniciliğinin öz varlığını duyurması 12. ve 13. yüzyıllarda gerçekleşmiştir(Kerametli ,1973,s. 11).

Anadolu'da ise killi topraktan yapılmış ve sırsız olarak renklendirilmiş büyük çini levhaların bina yüzeylerini dekore etmek amacıyla kullanılması ilk olarak M.Ö.7.yüzyılda görülmüştür ve uzun süre yaygın bir biçimde kullanılmıştır(Kerametli ,1973,s.3).

Bu açıklamaların ışığında, Türklerin Anadolu'ya geldikleri yıllarda Türk Sanatında ve Anadolu'nun yerli halk sanatında kendilerine özgü seramik ve çini sanatı anlayışlarının bulunduğunu söylemek mümkündür. Anadolu'nun Türkler tarafından ele geçirilmesi ile bu bölgenin çini sanatında yeni bir çığır açılmıştır. Çini ustaları bilgilerini yeni tekniklerle zenginleştirmişlerdir.

Öney bu durumu şöyle özetlemektedir. "Sanat eserlerindeki belirli öğeler rüzgarın önüne katılmış tohumlar gibi, kıtaları ve yüzyılları aşarak yeni topraklarda aynı filizleri vermektedir"(Öney,1983,s. 123).

Selçuklu motiflerinin en belirgin örneklerinden olan Çift başlı kartal motifinin Anadolu'da, M.Ö.2000'li yıllarda Hititler tarafından dini bir işaret olarak kullanılmaya başladığı bilinmektedir. Türk- İslâm sanatında da yaygın olan kuş ve kartal motiflerinin Orta Asya mitolojilerinden ve Şaman kültünden kaynaklandığı da bilinen bir gerçektir(Erdem, 1990,s.73).

Çeşitli açıklamalarda, şekillerin farklı çevrelerde birtakım doğaüstü kuvvetler taşıdığı kabul edilmektedir. Sembolik motiflerin, ilkel zamanlardan kalma büyü ve sihir inanışının yansıması olduğu da düşünülmektedir. Bu motiflerden pek çoğu İslâm öncesi Türk inanç yapısına bağlanmaktadır. îslâm devri Türk süslemelerinde görülen yıldızlar, kısmen İslâm öncesine kadar uzanan bir inanç sisteminin ürünü, kısmen de İslâm inanç ve felsefesine bağlı olan kompozisyonlardır. Tek motiflerden; gamalı haç, haç, altı köşeli yıldız

(24)

vs de sembolik anlam aramak doğru olabilmekte ancak geçmeli yıldızlardan oluşan sonsuz karakterdeki kompozisyonların İslâm düşüncesindeki ebedi hayat ve sonsuzluk inancının eseri olmaya daha yatkın olarak görülmektedir ( Mülayim, 1998,s.68).

Hiçbir kültür çevresi yoktan var olmamaktadır . Bütün kültürlerin dayandıkları temeller ve kaynaklar olduğu gibi beslendikleri özler ve dünya görüşleri de bulunmaktadır . Türk sanatının oluşmasında rol oynayan koşullardan birincisi Çin,Uzak Doğu ve İslâm kaynaklarından getirilen eski sanatlara ait kuralları yaşatma isteği diğeri

ise yeni kabul ettiği ve içli bir şekilde bağlandığı İslâm düşüncesinin içinde Anadolu'nun zengin tarihi ve kültürel mirasını iyi kullanma isteğidir ( Kerametli, 1973,s.3 ) .

Türkler yaşamları boyunca hüküm sürdükleri yerlere sanat ve uygarlıklarını da beraberlerinde götürmüşler, bulundukları ülkenin sanatı ile birlikte senteze varmışlardır . Türk Devleti, Orta Asya Türk kültür ve sanatının zenginliğine Anadolu Uygarlıklarının antik kültür hazinelerini başarı ile eklemeyi başarmış ve yüzyıllarca izi silinmeyecek eşsiz bir sanat anlayışı ortaya koymuşlardır.

Figürlü Motifler

Türk sanatında figürlü motifler genel olarak insan figürü, hayvan figürü ve doğa üstü yaratık figürleri olarak gruplanabilmektedir. Bu grupların içerdiği motiflerdeki detaylar incelendiğinde, sanatçıların yalnızca gözlemci olmadıklarını göstermektedir. Doğayı ve kendi vücudunu inceleyerek etüde dayalı resim anlayışı yerine yorulama, stilize etme ve sembolleştirme anlayışının Türk sanatında daha ağır bastığını görmekteyiz .

Türk sanat geleneğinde, modelden bire bir aktarıma dayanan eserler anatomik çalışmalar olarak değerlendirilmiştir ve anatomik çalışmalar sanatçının değil doğa bilimcilerin işi olarak görülmüştür. Türk sanatçısı kaynağı aynen yansıtmaktansa yorumlamayı tercih etmektedir (Mülayim ,1999,s.35).

(25)

Türk kültürünün yansıması olan bazı sanat eserlerinde bu anlayışın izleri görülmektedir. Sanatçının doğayı olduğu gibi değil yorumlayarak eserlerine yansıtma isteği Türk sanatında bir gelenek haline gelmiştir. Ve bu düşünce, yorumlayarak stilize etmeye dolayısıyla sembolleştirmeye zemin oluşturmuştur .

Türk sanatında insan figürünün kullanımı Göktürklere kadar uzanmaktadır. Göktürklerden itibaren görülen insan figürlerinde sembolik anlatım ağır basmaktadır. însan figürlerinde gerçekçilik değil ideal olduğu düşünülen görüntü yansıtılmıştır. Bunun en etkili örneği, yüzyıllar boyunca insan figürlerinin yüz tipinin Asya insanı özelliklerinde tasvir edilmesidir . Anadolu’da bazı dönemlerde etkili biçimde sürdürülen bu gelenek, özellikle değerli görülen soylu insanların ay yüzlü olarak tanımlanan badem gözlü, küçük ağız ve burunlu olarak tasvir edilmesini sağlamıştır. Farklı figürler, aynı kişiymiş gibi aynı yüz özelliklerine sahip olarak resmedilmiştir.Bu durum, Türk sanatında fiziksel özelliklerin değil ideal olarak düşünülen anlamsal özelliklerin önem taşıdığını göstermektedir .

Türk sanatının köklerinin oluşturulduğu Orta Asya'da tarıma elverişli olmayan toprakların insanları göçebe hayat ve hayvancılığa yönlendirmesi hayvansal figürlerin süslemelerde yaygın olarak kullanımını sağlamıştır. yaşam tarzı nedeniyle hayvanlara karşı duyulan ihtiyaç ve ilgi hayvansal figürlerin oluşturulmasını etkilemiştir .

Hayatın devamının sağlanması için birçok özelliklerinden faydalanılan hayvanlar, ihtiyaç açısından ilgi çekmelerinin yanı sıra sahip oldukları güç ve aralarındaki mücadeleler ile de Türk sanatçısının ilgisini çekmiş ve eserleri için ilham kaynağı olmuşlardır. Türk sanatında hayvansal figürlerin oluşumunda bu düşüncelerin temel oluşturduğu düşünülmektedir.

Mülayim’e göre İnsanoğlu ne bugün ne de eski çağlarda zorluklara direnme ve onları yenme konusunda yalnızca kendi fiziki gücünü kullanmakla yetinmemiş doğa karşısında kendi güçsüzlüğünün farkına vararak bazı yardımcı güçlere de sığınmıştır(Mülayim,1999,s.159).

(26)

Ülkü’ye göre Tanrı'yla doğrudan ilişki kuramayacak kadar güçsüz ve çaresiz olan insan karşılaştığı zorlukların üstesinden gelebilmek için ne tanrı ne insan ve ne de hayvan sayılabilecek bazı aracı yaratıkların destek ve yardımını ummuştur! Bu nedenle çizilen varlıkların tuhaf ,karışık ve doğa üstü olması bir gereklilik olarak görülmüştür.(Ülkü,1984,s.122)

İnsandaki duygu ve düşünce çeşitliliği ile sanatçının hayal gücü buluştuğunda hem somut hem de soyut, hem gerçek hem de gerçek üstü yeni bir figür tarzı ortaya çıkmış, doğa üstü yaratık figürleri Türk sanatındaki yerini almıştır. Doğa üstü yaratık figürleri, sanatçının ruhsal dünyasında başlamış ve. giderek toplumun tüm fertlerinin ortak düşüncesinde yer almıştır.

Genel olarak anlamlarını Orta Asya kültüründen ve şaman dini inançlarından alan motifler, Türklerin 9.-yüzyılda İslâm dinini kabul etmeleri ile bir takım değişmelere uğramışlardır. Bu değişmeden en çok figürlü motifler grubu etkilenmiştir. İslâm anlayışının getirdiği yenilikler önce bu motiflerin anlam bakımından değişime uğramasına zamanla da azalarak yok olmasına neden olmuştur.

Türk İslam Dönemi çini ve seramiklerindeki motifler geçiş dönemini yansıtmaktadır. Bu dönem, İslâm düşüncesinin kabul edildiği ancak tam olarak yaygınlaşıp sanat eserlerini etkiler duruma gelmediği bir dönemdir. Çini ve seramiklerdeki figürlerin taşıdıkları anlamlara İslâm anlayışı çerçevesinde bazı değişmelerin yansıtıldığı görülmektedir. Ancak Orta Asya kökenli motiflerin ısrarla sürdürülmesi bu dönemin çeşitli motiflerini daha ilgi çekici kılmaktadır.

Bitkisel Motifler

Tüm sanat dallarında olduğu gibi süsleme sanatında da doğanın verdiği ilhamın etkisi ve inanç sistemlerinin bu süslemelere yansıması ile bitkisel süslemeler oluşmuştur. Türklerin göçer yaşam sürdükleri dönemlerde, yaşam biçimlerinin doğa ile iç içe oluşu

(27)

nedeniyle doğaya duyulan ihtiyaç, inanç ve efsaneler yoluyla ağaç ve bitkilere duyulan bağlılık gibi nedenler bitkisel sembollere kaynak olmuştur.

Türk sanatında bitkisel motifler Orta Asya'dan itibaren sıkça kullanılmıştır. Ancak hayvansal ve figürlü motiflerin Selçuklu sanatında daha yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. Figürlü motifler gibi bitkisel motiflere de şaman inanç geleneklerinin yansıtıldığı görülmektedir. İslâm dininin kabulü ile bu motiflerin içeriklerinde bir takım değişmeler olmuştur. Örneğin hayat ağacı motifi, Şaman'ın yer altı ve gökyüzü yolculuklarında merdiven olarak kullanıldığına inanılan bir sembolken, İslâmiyet'ten sonra cennet ağacı olarak tanımlanmış ve bu şekilde süslemelerde kullanılmaya devam edilmiştir. Yeni dinin etkisi ile zamanla azalan figürlü motiflerini yerini bitkisel motifler almıştır ( Mülayim ,1999,s.110) .

Geometrik Motifler

Tarihte görülen ilk sanat eserlerine bakıldığında, geometrik desenler karşımıza çıkmaktadır. Tarih öncesi dönemlerde basit süsleme öğeleri olarak görülen geometrik motifler zamanla gelişen uygarlıklar boyunca sürdürülerek günümüze kadar gelmiştir.

İlk insanlar, doğa ile yakından ilişki kurarak biçim oluşturma işlemini doğadan aldıkları esinle gerçekleştirmişlerdir. Doğadaki en temel biçimler daire, kare ve üçgendir. Geometrik birimler bu üç temel biçimin ekleme ve çıkarma işlemine uğratılmaları ile oluşmuş!ardır (Alp, 2000,s. 24 ) .

Doğadaki biçimler, ilkel dönemlerdeki sanat eserlerine temel geometrik biçimler olarak yansıtılmıştır. Tarih öncesinden itibaren çok çeşitli inanç ve değerlerin basit geometrik biçimler olarak ifade edilmeleri ile geometrik motiflerin oluşturulduğu görülmektedir. Selçuklu sanatında özellikle mimari eserlerde görülen geometrik kompozisyonlar hem iç mekan hem de dış mekan süslemelerinde etkili olmuştur. Bu dönemde karşımıza çıkan geometrik kompozisyonların genellikle yıldızlı örgü sistemleri

(28)

olduğu görülmektedir . Bu sistemde yan yana ve alt alta gelişlerde sınırın olmaması ve geometrik kuruluşun sonsuza kadar sürdürülebilmesinin islam inancındaki sonsuzluk felsefesi ile bağdaştırılarak tüm süslemelerde kullanıldığı düşünülmektedir.

Kütahya Seramiklerinde Kullanılan Motifler Kütahya’nın Genel Özellikleri

Kütahya’nın 7000 yıl öncesine kadar uzanan bir geçmişi vardır . Bu sebeple zengin bir kültüre sahiptir.Bu geçmişte Frigler , bu topraklara yerleşen en köklü medeniyettir . Kütahya ismi de Frigler’in söylediği Kotiyon isminden gelmektedir.

Kütahya'da tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar çok çeşitli medeniyetler ve devletler hüküm sürmüştür. Ev sahipliği yaptığı bu medeniyetlerin hemen hepsinden pek çok kültürel değer günümüze miras olarak kalmıştır. Friglerden günümüze kadar ulaşan binlerce barınma ve korunma amaçlı mağaralar, erken Hıristiyanlık dönemi şapel ve kiliseleri, Romalılardan kalan Aizanoi antik kenti, ilk hali Bizanslılardan kalan Kütahya Kalesi, Selçuklulardan kalan Hıdırlık Mescidi, Osmanlı İmparatorluğunun kurulduğu topraklar olan Domaniç, Germiyanoğulların’dan kalan Vacidiye Medresesi ve II.Yakup İmaret Külliyesi, etnik kültürün son şahidi Yeni Mahalle Rum Ortodoks Kilisesi,

Osmanlılardan kalma Ulu Camii, Adliye Binası (Eski Hükümet Konağı) ve Kütahya Lisesi ile Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı ve Başkumandan Meydan Savaşı'nın kazanıldığı Dumlupınar ve Altıntaş - Zafertepeçalköy'deki Şehitlikler ve Anıtlar bu

topraklarda yaşayan medeniyetlerin bizlere bıraktıkları kültürel mirasın ilk akla gelenleridir. Kütahya o kadar önemli bir ildir ki , Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde “Kütahya Anadolu Eyaletlerinin tahtıdır , Mısır ,Bağdat , Budin vezirlerinden sonra bütün vezirlerin üstündedir” diye yer almaktadır . Aynı eserin bir başka bölümünde de , kase, fincan, çanak ve tabaklarının da eşi benzeri olmadığı ayrıca belirtilmektedir .

(29)

Kütahya , Osmanlı döneminde de önemli şehir olma özelliğini yitirmemiş , çini ve seramik üretiminde de İznik’ten hemen sonra gelmiştir .

Kütahya’nın simgesi ve onu dünyaya tanıtan çinicilik ve seramik en önemli sanat kolu olmasının yanında en önemli geçim kaynakları arasındadır . Kütahya’da seramik yapımı Friglerle başlamış Bizanslar döneminin sonuna kadar gelişme göstermiştir . Kütahya 100 yılı aşkın bir süre Selçuklularla Bizanslılar arasında tampon bölge olarak kalmıştır . Bu dönem çiniciliğinde Selçuklu Bizans kültürünün özellikleri birlikte kullanılmıştır . Daha sonra Beylikler döneminde Osmanlı kültürü görülmeye başlamıştır . İlk Osmanlı dönemi çinisi, Yakup Bey Türbesi’nde bulunan renkli sırlı çini tuğlalardır (Çini,1991,s.67).

Kütahya’yı çiniyle tanıtan diğer önemli yerler ise , Çinili Camii , Koşut Müzesi , Ulu Camii , Aizonai Antik kenti’dir.

1950’li yıllardan itibaren kurulan çini, seramik ve porselen fabrikaları ve çini atölyeleri ile büyük sanat merkezi olma mücadelesini azimle sürdürmektedir (Çini ,1991,s.12).

Kütahya Seramiklerinin Genel Özellikleri

Seramik , “hammaddesi kil olup elde , kalıpta ya da tornada biçimlendirilmiş ve

fırınlanmış her türlü eşyanın genel adıdır. Porselenden pişmiş toprak malzemeye dek her türlü obje bu sözcüğün kapsamına girer” ( Sözen-Tanyeli , 2003 ,s. 213 ) .

Ayrıca seramik ; organik olmayan malzemelerin oluşturduğu bileşimlerin , çeşitli yöntemlerle şekil verildikten sonra sırlanarak veya sırlanmayarak sertleşip , dayanıklılık kazanıncaya kadar pişirilmesi bilim ve teknolojisi olarak da tanımlanır (Ayda,2001,s.7).

Seramik ismi Grekçedeki Keramos sözcüğünden gelir . Keramos en kısa şekliyle kökeni kil olan pişmiş malzeme olarak tanımlanır .Belirli bir üretim geçirdikten sonra kil

(30)

sert ve deforme olmayan, bazı özel dışında hiçbir dış etkiden kolayca etkilenmeyen bir malzeme haline gelir .Ancak seramik adını alması için , mutlaka pişirilmesi gerekir (Toydemir , 1974,s.1).

Seramiğin ilk hammaddesi,balçık denilen ince taneli çamur birikintisidir.İlk seramik formlar bu balçıkla yapılmıştır. Sepetler balçıkla yapılan ilk işlerdir.Bu formlar ateşle buluşup sertlik kazandıktan sonra ,işlevsel kaplar olarak halkın kullandığı kaplar haline gelmiştir.Halk göçebe bir hayat sürmeye başladığında ise, bu kaplardan daha çok ihtiyaç duymaya başlamışlardır ve böylece seramik kap kacakların yapımı yaygınlaşmıştır .

Ökse’ye göre , “insanlığın en eski uygarlık evreleri içinde en önemlisi olan yerleşik yaşam düzenine geçişin , tarım ve hayvancılık aşamasından sonraki en büyük aşamalardan biride , kilin şekillendirilip , yüksek ısıda pişirilmesi yoluyla fiziksel değişikliğe uğratılarak çanak-çömlek haline getirilmesidir”(Ökse,1999,s.13).

Seramiğin tarihi incelendiğinde , en eski buluntulara Türkistan Aşkova Bölgesi M.Ö.8000 , Filistin Jericho Bölgesi M.Ö. 7000 , Anadolu’nun çeşitli höyüklerinden biri olan Hacılar M.Ö. 6000 ve Mezopotamya denen Dicle-Fırat nehirlerinin arasında kalan bölgede M.Ö. 6000 ‘de rastlanır ( Arcasoy, 1983,s.1 ) .

Anadolu’da M.Ö. 6700’de Çatalhöyük’te rastlanan ilk çömlek kalıntıları Neolitik çağa aittir .Bu seramik formlar elle şekillendirilmiş , fırınlanmış ve geometrik şekillerle süslenmiştir.Bu dönemde basit şekilli kaplar kahverengi , siyah ve kırmızı renkte , oval ve ince yapılı formlardır. Bu seramik renk ve süslemeleri Kalkolitik Çağa kadar devam etmiştir. Ancak Kalkolitik Çağda kaplar desenli ve boyalı kaplara dönüşmüştür.

Seramiğin insan hayatında kullanılmaya başlanması , insanlık tarihi kadar eskidir . O dönemlerde de seramiğe çanak-çömlek denmiştir. Çanak-çömleğin ilk kullanım gereksinimi beslenme ihtiyacından doğmuştur. Bu ihtiyaçtan dolayı , yiyecek ve içecek pişirilen ve depolanan kaplar üretilmiştir.Bunlar başlangıçta çok basit şekillerde

(31)

iken,insanlık tarihi geliştikçe ve ihtiyaçlar arttıkça bu formlar çeşitli süslemelerle yapılmıştır.Seramiğin kullanım alanının geliştiğini gören insanoğlu su içmek ve kestiği hayvanların etini saklamak için çanak-çömlek yapmıştır .

Seramik , insanoğlu için beslenme ihtiyacının yanında barınma ihtiyacına da cevap vermiştir . İnsanlar kilin kolay bulunup kolay şekillendirildiğini ve piştikten sonraki dayanıklılığını görünce yapılarında da bu malzemeyi taş ve tuğla olarak kullanmaya başlamışlardır .Özellikle Mezopotamya medeniyeti bu alanda seramiği çok kullanmıştır.Çinlilerinde bu alanda çok iyi bir örneği vardır. Çin Seddi’nde taş ve toprak kullanılmıştır.

Anadolu’da da Mezopotamya ve Çin’de olduğu gibi yapılarda seramik çok kullanılmıştır .Anadolu’da yaklaşık 200 yıl hüküm süren Selçuklular , seramiğe motif özelliği ekleyerek bir yenilik getirmiştir. M.Ö.5600-5700 yılları arasındaki ilk çömlekler genellikle Selçuklularda olduğu gibi geometrik şekillerle bezenmiştir (A.M.M. Guide Book,2005,s.234) .

Anadolu diğer kil kullanan merkezlere oranla , daha çok seramik form süslemeleri ve motif özellikleri açısından büyük bir zenginliğe sahiptir ve zamanla gelişerek kimyasal maddelerin bulunup kullanılmasıyla “sır”la renklenmiş ve parlak bir görüntüye ulaşmıştır . Sırla birlikte seramik formlara hem dayanıklılık gelmiş , hem de estetik bir görünüm sağlanmıştır. Türkler de bu formları göçebe yaşamla diğer ülkelere yaymışlar ve onların ustalıkla bu alanda gelişmelerini sağlamışlardır.

Anadolu’da seramiğin mimaride kullanılmasıyla öne çıkan ve çiniyi Anadolu’ya ilk getiren medeniyet Selçuklulardır .

Selçuklu medeniyeti mimarisinde çini , zamanla vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir. Mimari yapılardaki çinilerde bile , insan , hayvan ve bitki motifleri çok rastlanan süsleme şekilleri olmuştur. Ancak Selçuklu devleti , çinide geometrik motiflerle ünlenmiştir.Selçuklu çinilerinin başlangıcını oluşturan bu çinilere 13.Y.Y. sonunda bitki

(32)

motifleri de katılmıştır. Selçuklu seramiklerindeki bu çeşitlilik , daha sonra Osmanlıların çini motiflerini de etkilemiştir.

Osmanlılarda çini merkezi olarak 14. Y.Y.’da ilk İznik kendini göstermiştir.15.Y.Y.’da ise ikinci merkez Kütahya olmuştur.İznik’te üretilen seramikler olarak kabul edilen Milet işi seramiklerden sonra beyaz hamurlu mavi-beyaz kaplar üretilmeye başlanmıştır ( Ayda , 2001 ,s. 9 ) .

Selçuklu çinilerinde olduğu gibi Osmanlı çinilerinde de minai ve lüster tekniğiyle yapılmış az da olsa çinilere rastlanmaktadır . Osmanlılarda 16.Y.Y.’da da bu alanda kendini geliştirmeyi başarmışlardır . Hatta bu Y.Y.da Osmanlı çinide en parlak dönemini yaşamıştır . Bu dönemin en önemli buluşu Türk kırmızısı renginin üretilmesidir ve bu dönemde mimari yapılarda dini yapılar çinilerle öne çıkan yapı tipi olmuştur . Camiler , kümbetler ve medreseler bunlara en güzel örnektir . 17.Y.Y.da ise, renklerde büyük bir değişim görülmektedir . Siyah , mavi , kobalt ve turkuaz rengine çok sık rastlanmıştır . Motiflerde ise, bitki motifleri göze çarpmaktadır . Hançer yapraklar ,laleler , güller, karanfiller ve daha birçok bitki motifleri…

Görülüyor ki , Anadolu toprakları , sanatını çiniyle de kendisinden sonraki medeniyetlere bırakmayı başarmıştır.Diğer medeniyetlere kendi çini özelliklerini aktararak devamını ve üretkenliğini sağlamıştır.Anadolu’da halen yapılan kazı çalışmaları Anadolu’nun sanatta da ne denli köklü bir kültüre sahip olduğunu göstermektedir.

İlk zamanlarda öncelikle ihtiyaçtan doğan gereksinimden yapılan seramikler , sonra süs amacıyla yapılarda ve daha sonra da gelişerek endüstride kullanılmıştır . Seramik teknolojik gelişime de uyum sağlayarak fabrikalara kadar girmiş ve seramik üretilmeye hızla devam edilmiştir.

İşte bu gelişmelere en güzel örneklerden biri de Kütahya Seramiklerinde görülür. Osmanlı döneminde İznik’ten sonra en önemli seramik üretim merkezi olan Kütahya , çevresindeki zengin kil yatakları nedeniyle Frig , Helenistik , Roma ve Bizans dönemlerinde

(33)

de yoğun biçimde seramik üretimine sahne olmuş ve bu sanatı geleneksel yöntemiyle günümüze dek yaşatmış bir kenttir. Türk çinicilik tarihi açısından önemli bir yere sahip olan Kütahya’da Beylikler ve erken Osmanlı dönemi üretimi konusunda yapılan araştırmalar henüz yetersiz olsa da buradaki çinicilik etkinliğinin İznik’le belirli bir paralellik gösterdiği, son zamanların buluntu ve yayınlarından anlaşılmaktadır . Kütahya’nın en erken tarihli çinileri 1377 tarihli Kurşunlu Cami minare şerefesindeki tek renk sırlı tuğlalar ve günümüzde Kütahya Çini Müzesi olarak kullanılan Germiyanoğlu II.Yakup Bey İmareti’nin 1428 tarihli türbesinde ,sanduka ve zemin döşemesinde kullanılan çinilerdir. Kütahya çiniciliği , bu tarihlerden günümüze dek, değişik yoğunluk ve biçimlerde sürmüş , 17. ve 18. y.y.larda en yetkin örneklerini vermiş , 18. y.y.ın ikinci yarısından sonra bir gerileme dönemine girmiş ,ancak 19. y.y.ın sonunda yeniden gözlenen canlanma ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında sağlanan devlet desteğiyle bu zengin geleneğin günümüze aktarılması mümkün olabilmiştir.

Bir saray sanatı olarak nitelendirilen İznik çiniciliğiyle , bir halk sanatı sayılan Çanakkale çiniciliği arasında bir çizgide bir kent sanatı olarak gelişen Kütahya çini ve seramiği ,gerek mimari dekorasyon malzemesi , gerekse gündelik kullanım eşyası üretiminde çok zengin bir ürün yelpazesine ulaşmış ve yaygınlığıyla olduğu kadar sürekliliğiyle de Osmanlı sanatı mozayiğini oluşturan en önemli parçalardan biri olmuştur.

İlk dönemlerde Kütahya seramik ve çinisi serbest bezeme anlayışıyla mavi , kırmızı , yeşil sarı ve mor renkler kullanılarak yapılan Kütahya işlerinin kırmızı sıraltı tekniğinde yapılmış kaba çizgili örneklerinde Yelkenliler , balıklar , kuşlar , çiçekler ve gemi ve mimarlık motifleri kullanılmıştır.

Kütahya çinileriyle kaplı bir örnek verilecek olunursa ,Yakup Çelebi İmaret Külliyesi verilebilir. Türbedeki lahit ve üzerinde bulunduğu set, kırmızı hamurlu tupla gibi kalın, tek renkli sırlı firuze ve lacivert çinilerle kaplanmıştır.Çok renkli sır tekniğiyle boyanmış , firuze , mor , lacivert , beyaz ,sarı palmet ve Rumilerle gelişen 15*36 cm .

(34)

ebatında birkaç bordür dikkati çeker. Tahriri siyahtır.Bunların bir kısmı 15.y.y.’ın ilk yarısına ait orijinal çinilerdir.

Kütahya’nın Türk çini ve seramik sanatındaki önemi , 14.Y.Y.dan günümüze kadar varlığını sürdüren bir üretim merkezi olmasındandır. 15.Y.Y.’ın sonları çini ve seramik yapımında beyaz hamur kullanılmaya başlandığı yeni bir dönemdir.Günümüze ulaşan kitabeli örnekler Kütahya’da beyaz hamurlu sır altına mavi-beyaz dekorlu seramiklerin üretiminin İznik’le aynı dönemde başladığını ortaya koymuştur. Kütahya buluntuları arasında bu yüzyılın karakteristik rengi mercan kırmızılı parçaların bulunmadığı göz önünde tutulması gereken bir noktadır.İznik atölyeleri beyaz hamurlu üretime geçtikten sonra sürekli olarak sarayın desteği ile gelişimini sürdürmüştür.Kütahya’daki atölyeler ise , gerektiği zaman İznik’i destekleyen ikinci merkez olmuş, daha çok halkın gereksinimini ön planda tutan bir üretim politikası sayesinde de varlığını günümüze kadar sürdürebilmiştir. 17.Y.Y.’a ait Kütahya çini ve seramikleri hakkında mimaride kullanılan çiniler dışında bilgi çok fazla yoktur. 1671-2 yılında Kütahya’yı ziyaret eden Evliya Çelebi ,İznik’te 9 çini imarethanesi vardır. Kütahya’da “çinici kefereler mahallesinde” 34 atölye olduğunu söylemiştir ki,üretimin İznik’e düşüşüne rağmen Kütahya’da canlılığını korumuştur.1710 yılında III.Ahmet’in kızı Fatma Sultan’ın sarayının onarımında kullanılmak üzere Kütahya’ya 9500 çini sipariş edilmesi 18.Y.Y.da Kütahya’da çini ve seramik sanatının büyük bir sanat olduğunu ortaya koymaktadır.Oysa ki , aynı dönemde İznik atölyeleri büyük bir çöküş içindeydi (Çini,1991,s.78).

18.Y.Y.da inşa edilen cami ve medreselerde kullanılan Kütahya çinilerinde belli bir üslup değişimi görülmektedir.Beyaz zemin üzerinde,eskiden olduğu gibi kobalt mavisi tonları egemen renktir.Dilimli madalyon içinde Lale Devrini çağrıştıran lale bukleleri, ortadaki çok yapraklı rozet çiçeği kuşatan fistolu kıvrımlar ve stilize hatayiler,birbirine bağlı stilize hatayiler, , sivri uçlu madalyonlarla kuşatılmış dilimli rozet çiçekler gibi daha çok halk sanatı karakteri taşıyan soyut bitkisel desenli bir grup çini üretilmiştir. 18.Y.Y.’da halkın gereksinimleri doğrultusunda zarif günlük kapları üretilmiştir.Çağın Uzak Doğu ve Avrupa porselenlerinden alınan esinler yöresel üslupla birleştirilmiştir.Serbest tarzda çizilmiş küçük çiçek demetleri ,yaprak biçiminde madalyonlar çoğu zaman tüm zemini

(35)

kaplamaktadır.Mavi-Beyaz renklerle bezenenlerin yanı sıra kobalt mavisi, firuze,yeşil ve hiçbir zaman İznik mercan kırmızısının rengine ulaşamayan kabarık toprak kırmızısının kullanıldığı çok renkli bezeme yaygındır.Fakat en önemlisi ,İznik seramiklerinde hiç görülmeyen canlı bir sarı rengin yüzyılın başlarından itibaren kullanılmaya başlanmasıdır.Yüzyılın ortalarında bu renk paletine giderek koyu bir tona ulaşan mangan moru da katılmıştır. 18.Y.Y.’ın 2. yarısından itibaren desenler zayıflamış,renkler daha da gelişmiştir (www.kaleicimuzesı.com). Sert beyaz hamurlu, sır altı tekniğinde yapılan bu seramikler, fincan, sarf, kase, hokka ve matara kapaklı ibrik, kulplu ve kulpsuz kupa, gülabdan, kandil, sürahi, buhurdanlık, limonluk, süs topuzları ve tabaklar gibi küçük boy zarif seramikler, serbest ve hafif fırça süslemeleri ile klasik seramiklerden farklı mahalli bir sanat karakteri taşırlar. Bunlar da mavi, kırmızı, sarı, mor, yeşil, eflatun, lacivert renklerle küçük çiçekler, bitki motifleri, yapraklar, sarmaşıklar, damlalar ve madalyonlardan ibaret bir süsleme görülür bunun yanında kuş balık ve mahalli kıyafette insan figürleri kullanılmıştır. Ancak 18.yy. ikinci yarısında renkler ve motifler ve şekil bakımından Kütahya çinilerinin kalitesi bozulmuştur. Bu kötü gidiş uzun süre devam etmiştir.

Kütahya’da Verilen Seramik Eğitimi

Bu bölümde Kütahya Meslek Lisesi ve Kütahya Dumlupınar Meslek Yüksek Okulu’na yer verilmiştir.

Kütahya Meslek Lisesi

Okul Kütahya’da 1940-1941 öğretim yılında Kız Enstitüsü olarak eğitime başlamıştır. O yıllarda ilkokula dayalı 5 yıl süreli genç kızların iyi bir vatandaş ve becerikli bir ev kadını olarak yetiştirmeyi amaçlayan Kız Enstitüleri moda-çiçek, biçki-dikiş olmak üzere iki meslek dalı bulunmaktaydı.

Bu program 1963-1964 öğretim yılına kadar devam etmiştir. Ülkemizin sosyal kültürel ekonomik gelişmeleri kız enstitülerinin programlarında köklü bir değişme yapmayı

(36)

gerektirmiş ve amaçlarda öğrenim süresince eğitim programlarında önemli değişiklikler getiren yeni programlar hazırlanarak ortaokuldan sonra üç yıl olan meslek okulları haline getirilmiş ve öğrencilerin ilgi istek ve yeteneklerine göre seçebilecekleri Giyim, Çocuk Gelişimi, El Sanatları, Ev Yönetimi ve Beslenme, Nakış ve Resim bölümleri açılmıştır. 1974-1975 öğretim yılında üçüncü 5 yıllık kalkınma hedeflerine ve 9. Milli eğitim Şurası kararlarına uygun olarak Kız Enstitüleri Kız Meslek Lisesi olarak adlandırılmıştır.

1986-1987 öğretim yılında Çini Desinatörlüğü bölümü açılmış 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu gereğince işletmelerde meslek eğitimi yapan meslek okulları kapsamına bu okul da alınmıştır.

Anadolu Kız Meslek Lisesine sınavla öğrenci alınmakta ve öğrencilerimiz bir yıl Ingilizce hazırlıktan sonra Seramik bölümünde öğrenim görmektedirler.

1998-1999 öğretim yılında Seramik alt yapısına erkek öğrenci alınabilmesi amacıyla Anadolu Kız Meslek Lisesi olan okulumuz Anadolu Meslek Lisesi olarak hizmete girmiştir. 2000-2001 öğretim yılında Kız Meslek Lisesi bünyesinde Cilt Bakimi ve Kuaförlük branşı açılmıştır. Ayrıca METGE Projesi uygulamaya alınmıştır.

2001-2002 öğretim yılından itibaren okulun adi Anadolu Meslek ve Meslek Lisesi olarak değiştirilmiş ve yine bu öğretim yılından itibaren Anadolu Meslek Lisesi bünyesinde

Bilgisayar, Büro Yönetimi ve Sekreterlik, Grafik Tasarımı bölümleri faaliyete geçirilmiştir. Bu okulun çini ve seramik eğitimi çok iyi olmakta ancak çok az öğrenci üniversitede eğitim ve güzel sanatlar dalında başarı göstermektedir. Okulda verilen eğitim sayesinde öğrenciler üniversitede de seramik dalını seçebilmektedirler. Yani eğitim sayesinde öğrenciler seramiği sevip,bu sanatı hayatlarına katmışlardır.

(37)

Kütahya Dumlupınar Meslek Yüksek Okulu

Gelişen sanayi ve hizmet sektörlerinin kapsam değiştiren insan gücü ihtiyaçlarını karşılamak üzere alınan kararlar doğrultusunda, Kütahya Meslek Yüksekokulu 1975-1976 eğitim-öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı YAY-KUR Yükseköğretim Kurumuna bağlı olarak kurulmuştur.

Temmuz-1982 tarihinde Eskişehir Anadolu Üniversitesine bağlı olan okulumuz, 1992 yılında DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ bünyesine bağlanmıştır.

Kütahya Meslek Yüksekokulu bünyesinde Teknik Programlar, İdari ve Sosyal

Programlar ve Görsel Sanatlar Bölümleri olmak üzere toplam 3 bölüm bulunmaktadır. Bu bölümlere bağlı 16 birinci öğretim, 16 ikinci öğretim programında eğitim-öğretim

faaliyetleri yürütülmektedir.

Toplam 65 akademik, 16 idari personel ve 3074 öğrenci ile eğitim-öğretimini devam ettirmektedir.

Görsel Sanatlar Programları a. Seramik Programı

b. Çini İşlemeciliği Programı c. Restorasyon Programı

Yüksekokulumuz programlarında öğrenim süresi 2 yıldır. Teknik programlardan mezun olan öğrenciler “Tekniker”, diğer programlardan mezun olan öğrenciler ise “Meslek

(38)

Kütahya meslek yüksek okulu sanata değer veren öğrencileri geliştirmekle birlikte onlara iyi birer iş imkanı da sağlamaktadır.

İlgili Araştırmalar

Kütahya çini ve seramiklerin motifleri incelenmiş, bu çini ve seramiklerle ilgili literatür taraması yapılmış, bulunan araştırmalar aşağıdaki gibi özetlenmiştir:

KUM,Levent (2000)’in “Kütahya Seramiklerinde Kompozisyon” isimli yüksek lisans tezinde; 19. ve 20. Y.Y.’da bulunan Kütahya seramikleri incelenmiştir.Bu seramikleri öncelikle kompozisyon ve tasarım ilkelerine göre incelemiş, o dönemde tasarım ilkeleri bilinmediğinden birkaç iyi örneğin dışında gelişigüzel kompozisyonlar ortaya çıktığı sonucuna ulaşmıştır.Kütahya seramiğinin İznik çini desenleri ile olan benzerlikleri ve farklılıklarını ele alarak da araştırmayı zenginleştirmiştir.Ayrıca, araştırmada da üzüm bezemeli ve balık pulu fonlu bezemeli Kütahya seramikleri örneklerini inceleyerek , araştırmayı bitirmiştir .

19.Y.Y.’da üretilen bu çini-seramiklerincelendiğinde, işçiliklerininde iyi olmadığı gözlenmiştir.Bununla birlikte , üretimde kullanılan malın kötü olduğu,üretimin dikkatsiz ve hızlı olduğu belirlenmiştir.Bu özellikler olan bir üretimde ticari kaygıların bulunduğu şüphesiz bir gerçektir.Ticari kaygının olduğu bir atölyede, ne özgün desenler, ne kalitali malzemeler, ne de özenli bir işçilikten söz edilebilir.

Bu ürünlere kompozisyon ve tasarım ilkeleri yönünden bakılacak olursa, Birkaç kopya ürün dışında diğer ürünlerde bu özellikler gözlenmemiştir.Demek ki, Kütahya’da bu dönem ürünleri tamamen kopya olduğundan , kompozisyonlarda da özgünlük aramak yanlış olur. KUM’un yaptığı bu araştırma, çok yönlü bir araştırma olmakla birlikte,tespitler yerinde ve detaylı inceleme sonunda ortaya çıkmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu araştırmayla ilgisi,o dönemde de, bu dönemde olduğu gibi üretimde ticari kaygının olup olmadığı ve ürünlerin

(39)

sanata etkisi olup olmadığı kısmıydı. Bununla, 18.-19.’da ticari kaygının fazlasıyla mevcut olduğu ve ürünlerde özgünlük olmadığı için sanatta fazla bir yer edinemediği

gözlemlenmiştir.

AYRIK,Müzehher (1996)’in “18.Y.Y. Kütahya Seramikleri ve Sadberk Hanım Müzesi Örnekleri Üzerine Bir Araştırma” tezinde; dönemini yansıtan en önemli eserlerin ve mimari yapıların Kütahya ve çevresinde olduğunu göstermiştir. Bu araştırmayı da Sadberk Hanım Müzesi’nden örneklerle açıklamış ve buradaki seramik desenlerinin günümüzde de kullanıldığını vurgulamıştır. Buradaki seramiklerin nerelerden getirildiğini de tek tek

araştırmıştır.Araştırmacı tezinin diğer bölümünde ise Kütahya seramik üretiminin geçmişten günümüze kadar olan hikayesini anlatmıştır.Daha sonra 18.Y.Y.a ait Kütahya seramiklerini ayrıntılı olarak incelemiş ve bulguları ortaya koymuştur. O döneme ait Kütahya

seramiklerinin karakteristik özelliklerini saptayıp tezine eklemiştir.Başka bir bölümde de bu seramiklerin teknolojisini anlatarak, seramiklerin başka özelliklerini ortaya koymuştur.Bu seramiklerin malzemesinden (hammaddesinden, hamurundan, renklerinden, konusundan, ve türlerinden) bahsederek araştırmasını sonlandırmıştır.

Bu araştırmada , Kütahya’da seramik işinin 15.Y.Y. başlarında yapılmaya başlandığı ve 17.Y.Y.’da çini üretiminin de olduğu bilgisi yer almaktadır. Evliya Çelebi’nin kayıtları da , bu bilgileri doğrulamaktadır.18.Y.Y. Kütahya seramiklerinde yeni bir dönem olduğu, klasik Türk desenlerinden uzaklaşarak , daha sade bir halk sanatı karakteri taşıyan örnekler yer almıştır.

Ayrık’ın yaptığı araştırmanın, bu araştırmaya çok güzel bir örnek olmuştur.Bu araştırma,18.Y.Y. Kütahya seramiklerine çok iyi bir ışık tutmuştur.Bu araştırmaya da, o dönem seramiklerinin desen,kompozisyon ve malzeme konuları yönünden çok büyük bir katkısı olmuştur.Bu sayede,bu dönem Kütahya seramiklerinden yola çıkarak, bu

(40)

GEL,Yücel (1989) ‘Kütahya seramik ve çini üretiminin incelenmesi’ adlı

araştırmasında ,Kütahya da üretimin ne kadar çeşitli ve bol malzemelerle yapıldığını , günümüze kadar nasıl üretim yapıldığı araştırmıştır. Ayrıca üretimde meydana gelen sorunlardan ve ve bunların eğitimle olan ilişkisini ele alarak bu yolları geliştirme olanaklarını ortaya koymuştur .

Gel’in yaptığı bu araştırma,1989 tarihinde olduğu için,Kütahya seramiklerinin o zamanki özelliklerinin ne olduğunu göstermesi açısından incelenmeye değer bir araştırmadır.Araştırma, çini-seramiklerin üretimi yönünden incelendiği için,

malzeme,çamur,sır konusunda araştırmama çok yardımcı olmuştur.Gel,bu araştırmayı o kadar kapsamlı hazırlamış ki , o dönemde üretimde ne var, ne yok hepsini araştırmada bulmak mümkündür.Araştırma belirli kaynaklara dayandırılmış, bu konuda araştırma yapan kişilerin bilgilerinden faydalanılmıştır.Bu araştırmanın çok eski tarihlerde Kütahya’da üretilen seramiklerle bu araştırmadaki seramikleri kıyaslamak için iyi örnek olmuştur. Bu araştırmalar , Kütahya çini-seramiklerinin gerek üretiminin yıllarca devam etmesi , gerekse kullanım alanlarının çok kapsamlı olması yönünden geliştiği görülmektedir.

Ayrık’ın yaptığı (1996)’ “18.Y.Y. Kütahya Seramikleri ve Sadberk Hanım Müzesi Örnekleri Üzerine Bir Araştırma” adlı tezde 18.Y.Y.a kadar Kütahya seramikleri incelendiğinde, bu seramiklerin genellikle kırmızı hamur, beyaz astarlıyapıldıkları anlatılmıştır.Oysa bu araştırmada incelenen çini-seramikler beyaz hamurdan şeffaf sırla yapılmıştır.Ayrık’ın bu tezinde incelenen Kütahya seramiklerinde kullanılan renkler kobalt mavi , mangan moru , çalık yeşil , firuze ve siyahtır . Bu çalışmada ise , lacivert ,mavi , yeşil ve kırmızı en çok kullanıldığı görülür. Yani iki araştırmada renklerde bir benzerlik görülmektedir.

Gel’in yaptığı “Kütahya seramik ve çini üretiminin incelenmesi” adlı tezde, Kütahya çini-seramik üretilen yerler incelenmiştir.Teze öncelikle Kütahya’da seramiğin ve üretiminin tarihçesi ile başlanması, bu araştırmayla aynı yönde olduğunu

(41)

YÖNTEM

Bu bölümde araştırma modeli, çaışma grubu, veri toplama araçları ve veri analizi açıklanmaktadır.

Araştırmanın Modeli

Bu bölümde araştırma yöntemi (kavramsal çerçeve , varsayımlar , kapsam ve sınırlılıklar , veri toplama tekniği )alt başlıkları ile açıklanmıştır.

Araştırma Modeli ;Bu araştırmada tarama modeli kullanılmıştır.

Tarama Modeli ; “Geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımıdır” (Karasar , 1994,s.77) .

Çalışma Grubu

Bu araştırmanın alt amaçları doğrultusunda iki çalışma grubu bulunmaktadır. Birincisi;Kütahya seramik (7 tane) ve çinileridir (19 tane). Araştırmanın birinci çalışma grubu Tablo 1’ de verilmiştir.

İkincisi ; Kütahya Anadolu Meslek Lisesi ve Kütahya Dumlupınar Meslek Yüksek Okulu seramik bölümünde okuyan 100 öğrencidir.Araştırmanın ikinci çalışma grubu Tablo 2’de verilmiştir.

(42)

Tablo 1

Araştırmanın Çini-Seramik Çalışma Grupları

*Araştırmacının tesadüfi örneklem tekniği ile seçtiği çini ve seramikler.

Tablo 2

Araştırmanın Öğrenci Çalışma Grupları

Verilerin Toplanması

Bu araştırmanın verileri ,araştırmanın alt amaçları doğrultusunda iki ayrı form ile toplanmıştır. Birinci form ; Kütahya çini-seramiklerinde kullanılan motiflerin özelliklerine ilişkin bir formdur. Bu formun belirlenmesinde şu aşamalar izlenmiştir:

1-Literatür taraması yapılmıştır.

2-Bu konuda yapılan araştırmalar incelenmiştir. 3-Web sitelerinde yararlanılmıştır.

4-Özel koleksiyonlar incelenmiştir.

18.Y.Y. Eserlerinden Günümüz Eserlerinden TOPLAM Seramik 7 7 Çini 3 16 19 o Toplam 10 16 26

OKULLAR ÖĞRENCİ SAYISI

A.Meslek Lisesi 28

Kütahya Meslek Yüksekokulu 72

(43)

5-Kütüphanelerden çeşitli kitaplardan alıntılar yapılmıştır. 6-Kütahya Müzesi’nden faydalanılmıştır.

7- Konuyla ilgili bilgili kişilerle görüşmeler yapılmıştır. 8-Bütün bilgiler bir araya getirilerek araştırmaya eklenmiştir.

İkincisi form ise; Kütahya’daki seramik öğrencilerinin görüşlerini almak için geliştirilen anket formudur.Bu formun geliştirilmesinde de şu aşamalar izlenmiştir:

1-Araştırmanın amacına uygun çini ve seramikler hakkında bilgi toplanmıştır.

2-Elde edilen tüm bilgiler, çini ve seramikler fotoğraflarının alt kısmına düzenlenerek Word yazılım programı kullanılarak yazılmıştır.

3-Kütahya seramik-çini motiflerinin renk ve konu özellikleri, ilgili kaynak kitaplardan incelenmiştir.

4- İnternet üzerindeki sitelerden çok fazla sayıda Kütahya çini- seramiği incelenerek, aralarından araştırmada yer alan çini-seramikler seçilmiştir.

5- Kütahya çini-seramiklerinin ürün seçimi biraz zor olmuştur.Çünkü , eski çağlardan bu yana o kadar çok çeşitte ürün üretilmiştir ki, bu yüzden araştırmada bütün türlere örnek verilememiştir. Daha çok günümüz çini-seramikleri incelenmiştir.

6-Elde edilen tüm verilerin sonuçları bulgular ve yorum bölümünde gösterilmiştir 7- Bütün bilgiler kontrol edilerek yorum yapılmış, sonuç ve öneriler ortaya konulmuştur.

Verilerin Analizi

Bu araştırmanın alt amaçları doğrultusunda ; 19 tane Çini ve 7 tane seramik, inceleme formu sonuçlarına göre tablolarda ele alınarak,türlerine, renklerine, konusuna göre değerlendirilmiştir.

Araştırmada yer alan Kütahya seramik-çinilerinin renk özellikleri, seçilen fotoğraflar incelenerek, Tablo 3’te gösterilmiştir.Altta da yorumlara yer verilmiştir.

Şekil

Foto 19 X    X  X       X  Foto 20 X X X   X X       Foto 21 X X X   X         Foto 22  X    X         Foto 23 X X X X X         Foto 24 X X     X         Foto 25  X    X         Foto 26  X    X
Foto 24 x  Foto 25 x  Foto 26 x
Foto 1  x       Foto 2 x       Foto 3 x  Foto 4 x  Foto 5 x       Foto 6 x  Foto 7 x  Foto 8 x       Foto 9 x       Foto 10 x       Foto 11 x       Foto 12 x       Foto 13 x       Foto 14 x       Foto 15 x       Foto 16 x       Foto 17  x    Foto 18  x

Referanslar

Benzer Belgeler

Açıklamada, 7 Mayıs’ta Eti Gümüş atık havuzundaki çökmenin ardından çevre köylerde tüm içme, kullanma ve yüzeysel sulardan numune alındığı hatırlatılarak

İlçede Başkomutan Tarihi Milli Parkı ve Çakırsaz Han önemli turizm İlçede 1 Organize Sanayi Bölgesi (Kütahya Altıntaş Zafer OSB 565 ha büyüklüğündedir.) 1 Küçük

Kütahya çini sanatı ile ilgili üretimler incelendi- ğinde ağırlıklı olarak İznik motiflerinin kullanıldığı ifa- de edilebilir. Ancak, değişim isteği hiç durmadan hep

Bu fırınlar; Kütahya Dumlupınar Üniversites i Kütahya Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokul, Kütahya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Evliya Çelebi Çini, Ertan Çini ve

Bu çalışmada farklı yerlerde çalışan gıda elleyicilerinin ve insanlarla direkt temas eden kişilerin Staphylococcus aureus bakterisi yönünden burun portörlüğü ve

Biz çalışmamızda kronik böbrek yetmezliği tanısı konmuş Kütahya ve bazı ilçelerinde hemodiyalize giren toplam 169 hastanın böbrek fonksiyon testlerinin bir göstergesi

Türk çini ve seramik sanatında önemli bir yere sahip olan Kütahya çiniciliğinin ürünleri XIV.. sonlarında kırmızı hamur yapısına

Anadolu’da inşa edilen çeşmeler çeşme tipolojisi bakımından araştırmacılar tarafından farklı şekilde incelenmiş, tasnif edilmiş, sınıflandırılmış