• Sonuç bulunamadı

Başlık: 'NEKLERDE DOCUM VE YAVRUATMA SONUNDA ŞEKILLENEN «RETENTİo SECUNDİNARUM» ÜZERİNDE İNCELEMEYazar(lar):ERK, HüseyinCilt: 8 Sayı: 4 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001893 Yayın Tarihi: 1961 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: 'NEKLERDE DOCUM VE YAVRUATMA SONUNDA ŞEKILLENEN «RETENTİo SECUNDİNARUM» ÜZERİNDE İNCELEMEYazar(lar):ERK, HüseyinCilt: 8 Sayı: 4 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001893 Yayın Tarihi: 1961 PDF"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A.Ü. Veteriner Fakültesi Doğum B. ve Jinekoloji Kürsüst1 Prof. Dr. Hüseyin ERK

- ..- -- -_.- _. --

-'NEKLERDE DOCUM VE YAVRUATMA SONUNDA ŞEKILLENEN

«RETENTİo SECUNDİNARUM» ÜZERİNDE İNCELEME.

Hüseyin ERK

İneklerde dogum ve yavruatma sorlucu sekillenen «Retentio seeıuı-dinarum» olayları ile klinik çalışmalarımız esnasında sık sık karşılaş-maktayız. Yavruatmaların tabii bir sonucu olan bu lezyon normal ve güç dogLımlardan sonra da görülmektedir. Büyük bir çogLınlukla sa-hibleri tarafından vak'alar bize geç intil~al ettirildi~i için, ço~u zaman ııterusta yangısel oluşumlar şekillenmiş oluyor ve hem tedavileri uzun ~ürüyor ve hem de kaçınılmaz dölverimi aksaklıkları kendini gösteriyor. Yetiştiricilik yönünden ekonomik önemi olan bu konu üzerinde, son 6 yılda (1956-1961) klini~mize getirilen vak'alar hakkındaki ka-naatlerimizin, tatbik etti~jz tedavi şekillerinin ve alınan sonuçların açıklanmasının faydalı olaca~ düşüncesile bu çalışmamızı yayınlama~ uygı.ın bulduk.

Retentia secundinarum; İngilizce Retained Afterbirth = Retained Placente, Fransızca Non delivrans, Almanca Zürückbleiben der Nach-geburt, Osmanlıca Ademi tehallüs, Türkçe Sonun çıkmaması, Eşin düş-memesi deyimleri ile isimlendirilmektedir.

. Epithelio - chorial bir placenta tipine malik ineklerde normal do-~uriıu müteakip yavru zarları 1-6 saat zarfında uterus muleazası ile olan ba~lantılarından kurtularak dışanya atılır. Normal atılışa tesir eden faktörler: 1 - DogLımesnasında allantais ve arnmiyon keselerinin yırtılarak yapışmalan devam ettiren iç basıncın ortadan kalkması; 2 - Yine dogum esnasında göbek kordonunun kopması sonucu damar-lann boşalarak villi chorialis'lerin pörsürnelerile yapışmaların

gevşe-mesi; 3 - DogLırtıdansonra uterusun kontraksiyona devam etmesile uterusun .küçülmesine yavru zarlarının ayak uydurmamalan sonucu ba~lantıların bertaraf edilmesidir. Uterus kontraksiyanlan normal ola-rak yavru zarlarının atilışında en önemli rolü oynamaktadır (2,6,7,16).

(2)

olursa bu hali Retentio secundinarum olarak kabul etmek icabeder (7).

Richter ve Götze (12) ye göre ineklerin do~mlannın % 3':-5 i,

Nilsson (10) a göre ise takriben % 10-15 i Retentio secundinarum ile sonuçlanmaktadır. Yavru atmalarda, erken ve ikiz do!Plmlarda.bu nis-bet %

ı

00 e kadar yükselebilir.

Retentio secundinarum genelolarak uterus tembel1i~den,

zarl&-rın çıkmasına engelolan mihaniki sebeplerden ve placentanın anor-mal yapışanor-malarından ileri gelir (9). Anormal yapışmalar placenta yangısı sonucu. şekillenir. Yavru zarları ile uterus mukozası arasında da yapışma. husule gelir ve retentio secundinaruma sebep olur (6,16). Sütcü ineklerde sonun atılmamasına diğer bütün dişilerden daha çok rastlanmaktadır (3). Bu duruma placentasyonun ve uterusun

anato-mik de~şikli~nin tesiri olsa gerektir (8). Ahırda beslenen ineklerde merada beslenenlere nazaran daha. çok sayıda retentio secundinaruma rastlanmaktadır. Anemi, osteomalasi, tüberküloz gibi konstitusyon .has-talıklarına musab ineklerde bu lezyona fazla rastlanmaktadır (15). Bozuk ve kıra~lı besin maddelerinin alınmasında sindirim sisteminde vukua gelen bozuklukların kan yoluyla placentaya intikali yavru zar-larının düşmemesi olayını meydana ,getirebilmektedir (ı )'.Uterustan

yavru çıktı~tan sonra, yavru zar1arının atılması için ne kadar .kuvvet sarfedildijpni kestirmek mümkün değildir (17).

Enfeksiyona ba~lı olmaksızın şekillenen . retentio secundinarum; bir çok hallerde do!Plmdan sonra uterus kontraksiyonlarının çok zayıf olmasından ileri gelir. Kontraksiyonlann zayıf oluşuna aşa~da sırala-nan çeşitli faktörlerin tesiri vardır :

a' - Dana humması, b - Do~m yapan ine~ yaşlı oluşu, c

-mkrusun ikiz gebelik veya yavru zarlannın hidropsu sonucu fazla ge-rilmiş olması, d - İleri gebe hayvanların uzun yolculu~a tabi tutulma: ları, e - Beslenmenin kötü oluşu, f - İneğin anormalolarak çift cervix uteriye malik oluşu, g - Hormonal düzensizlik, h - Vitamin A noksanlı~ uterus kontraksiyonunun zayıf olmasını intaç eden sebep-lerdendir. Bu sebeplerden ileri gelme retentio secundinarum vak'aların-da yavru zarlarının irtibatlarınvak'aların-dan kurtulmaları oldukça kolayolur (9). Dog,Imu müteakip uterus kontraksiyonlarını devamettiren faktör-lerin başında yavrunun memeyi sık sık emmesi gelmektedir. Bu su-retle alınan tenbih hipofiz bezinin arka lobusunda Oxytocin hormonu imiUini sağlar ve uterus kasları kontraksiyona duçar olur. Doğar doğ-maz anasından ayrılarak sun'i beslenmeye tabi tutulan buzağılarm

analarında, ayrılmamış olanlara kıyasla daha fazla sayıda retentio secundinarum- olaylarına rastlanmaktadır. (2,7). Sporadik yavnıatma-,

348

(3)

İNEKLERDE RETENTİo SECUNDİNARUM

- larda yavruatmadan sonra uterus kontraksiyonlannın zayıf oluşu ve

placentasyonun da gerekli olgunlu~a erişmemiş olması dolayısile

rete~-tio secundinarum şekillenmektedir (15).

Vak'aların % 0,3 ünü teşkil eden mihaniki engeller de yavru zarla-rının atılmasına mani olur. Bu engeller şu şekilde sıralanabilir: a

-Do~m esnasında yırtılan yavru zarlarının kotiledonlara takılması (bir

dü~menin ili~ine geçmesi gibi) halinde, b - Cervix uterinin kapanmış

olması halinde, c - Yavrunun gelişmedi~i komu uterinin erken

küçül-mesi halinde yavru zarları atılması vukua gelemez (7,12).

Enfeksiyona ba~lı -olarak sekillenen

.

.

retentio secundinrum'un se-beplerine gelince, en başta Brucellosis'dir. Bu hastalı~ın eradikasyonu

sayesinde bu sebepten ileri gelme retentio secundinarum bertaraf

edi-lebilir. Brucellosisde uterus mukozasında yangısel de~şiklikler (Proli-feratif placentitis) şekillenmesi sonucu yavru zarIarı ile uterus muko-zası arasında yer yer sıkı ba~lantılar meydana gelir ve yavru zarlannın

atılmaları ancak do~m veya yavruatmalardan günlerce sonra yani

autolysis ve fermentation meydana geldikten sonra mümkün _ olur.

Streptekoklar, pyogenous, coliler,.vibrio foetus ve di~er int ra uterin

enfeksiyonlar retentio secundinarum'a sebep olurlar. Enfeksiyöz

sebep-lere ilaveten kötü beslenmeye tabi tutulan hayvanlarda bu arıza daha

sık görülür (2,9,13).

Retentio secundinarum'un sebeplerinin ço~ do~dan veya

yav-ruatmadan günlerce, haftalarca veya aylarca evvel meydana gelmiş

olur. Bundan dolayı retentio secundinarum'dan korunma çarelerini

ge-• belik esnasında .düşünmelidir., Gebelikesnasında plancentitis meydana getirecek irritasyon allerjik veya enfeksiyöz karekterde olabilir. Bakte-rj yel kotiledonitis ve placentitis'in tipik misali Brucella abortus Bang

enfeksiyonudur. Güç do~ml'ar esna~nda vaki olan uygunsuz

müdaha-lelerde uterus mukozası ve chorion,irritasyona veya enfeksiyona

u~ra-yabilir. Bunun sonucu meydana gelen lezyon güç do~ sonucu,

reten-tio secundinarum'un şekillenmesini intaç eder (12).

LOKAL SEMTOMLAR: Retentio secundinarumda yavru zarlannın

bir kısmı göbek kordonu ile birlikte VUıva dudaklarının arasından

aşa-~ıya sarkar ve tarsus oynaklarına kadar Iner. Hatta bazan yere de~er.

Hayvan hareket etikce sallanır. Bazı defa da yumruk büyük1ü~de ve

içerisi su dolu bir kese halinde görülür. Rengi beyaz sincabimtrak,

öte-sinde beriöte-sinde kan damarlarından teşekkül etmiş kırInızımtrak leke

veya çizgiler vardır. Bunun bir müddet hava temasında rengi de~işir ve

sincabi esmer olur. Üzerinde gübre vesaire bulunur ve fena kokma~a

başlar (7). Fakat bazan bilhassa merada do~rmuş olan ha~vanlarda,

(4)

köpek-ler veya yırtıcı kuşlar, çobanların haberi olmaksızın, yemiş olabilirköpek-ler. Bazan da yavru zarları cervix uteriden geçmemiş olup uterus boşlu~-da mahpus kalır. Bu halde cervix uteri. kısa bir müddet içinde kapan-dı~ için yavru zarlarını görmek mümkün de~ildir (9lo

GENEL SEMPTOMLAR: İneklerde yavru zarlannın 2-3 gün ute-rusta kalması genel durumda büyük bir de~şik1i~e sebep olmamakla be-raber daha fazla kalacak olursa kokuşma entoksikasyon ve enfeksiyonun yayılması ile hayvanda genel durumun bozu1aca~ tabiidir. Sıcak mev-simlerde bu olay çabuklaşır. Üçüncü günden sonra iştiha azalır, derece yükselme~e başlar, kıllar donuklaşı.r, süt verimi azalır', vulvadan kirli renkte, fena kokulu, içinde yavru zarları' veya kotiledon parçaları bulu-nan kanlı, fibrinli ve müköz bir akıntı gelmege başlar (15). Hayvanın perineum bölgesi bu akı.ntıile bulaşır. Bazı hallerde yavru zarları örüm-cek a~ gibi çok ince bir zar halini almıştır. Fakat yapışmaları çok kuv-vetlidir (9). Bazı vak'alarda şiddetli bakteriyel üreme dolayısile birkaç gün zarfında genel durumun bozulması ve geçici sterilite şekillenebilir. Enfeksiyon amillerinin üremesi ve sonradan bunların lenf ve kan yo-luyla yayılarak .önemli puerperal enfeksiyon sebebile oynaklann şişme-sile müterafık piemi, septisemi, peri ve parametritis, kotiledonlarda nek-roz, krupöz vaginitis, vulvitis, servisitis veya metritis gibi durumlar ken-dini gösterir ve ekseriya tedavi edilemiyen daimi sterilteye veya hayva-nın ölümüne sebep olur (1). Retentio secundinarum yavruatma sonucu

şekillenmiş ise zarlar kalın ve ödemli olabilir. Şayet

dogum-da temizlige riayet etmeden yapılan müdogum-dahaleden sonra

şekillen-miş ise, zarlar arasında gaz'ın mevcut oldu~tl muayene

es-nasında tesbit etmek pıümkündür. Böyle hallerde yavru

zar-larının kotiledonlardan ayrılması kolayolur. Bazan yavru

zar-lannda süratli bir şekilde fermentasyon vukua gelir. Nadir hal-lerde .diarreye de raslanabilir. Hayvan sahiplerinin en fazla iştihasız.. lık ve süt veriminin azalması dikkatlerini çeker. Derece bazan normalin üstünde, bazan da altında olur. Normalin altında oluşu b~ anzanın dana humm'ası ile karıştırılmasına sebep olmaktadır (9). Bazı vak'alarda ko-kuşmuş olan zarlar parça parça düşerler, hayvan yeniden sıhhat halini alır,. uterus temizlenir ve hatta uzun bir istirahattan sonra çüt1eştigi za-man fekondasyon da vukua ge!;:,1JHir(7). İneklerde retetio secundina-rum'u çogu zaman önlemek için tohumlarna, yemIerne ve bakırnda alı-nacak koruyucu tedbirler büyük tesir icra ederler (2). Enfeksiyondan

konınmak için dogum esnasında hayvanın bulundugu yerin mümkün

mertebe temiz tutulmasına dikkat edilmelidir. Köylerdeki şartlar altın-da bu hususun temini oldukca güçtür. (9).

(5)

iNEKLERDE RETENTİo SECUNDİNARUM

DİAGNOZ: Diagnoz için lokal ve genel semptomlar dikkat

nazan-na alınmalı ve gerekirse vaginal ve rektal muayene ile kesin bir

so-nuca varılmalıdır. Yavru zarlarının kısmen uterusta kalıp

kalmadı~ı-nı kontrol için çıkan kısmın yayılarak dikkatli ,bir şekilde kontrol

edil-mesi icabeder. Genital hastalıkların seyretti~ sürülerde bu

muayene-ler mutlak surette sık sık yapılmalıdır (17).

Patogenite bakımından bu hastalıg-ın önemi ve .ölüm nisbeti

hak-kında çeşitli fikirler ileri sürülmektedir. Bunun sebebi yavru

zarları-nın kalışına tesir eden faktörlerle müdahale şekli ve müdahale

eden-lerin bu husustaki meharetleri büyük bir önem taşır. Bundan başka

dog-umdan sonra aradan geçen zamanın da bu işte ilgisi vardır. Bu

lezyona karşı ineklerde dig-er hayvanlara nazaran daha fazla bir

mu-kavemetin oldug-u görülmektedir.

Richter ve Götze (12) ye göre Retentio secundinarum'da ölüm ve

mecburi kesim % 3, sterilite % 20, kısa devam eden hastalanma

sonu-cu dölverimi üzerine kötü tesir eden vak'alar % 50 - 60, puerperal

de-virde hiç lezyon meydana getirmiyen vak'alar % 15 - 25 olarak kabul

edilmektedir. Roberts (13) ise komplikasyon olmadıg-ı takdirde ölüm

nisbetinin % 2 - 4 arasında oldug-unu ileri sürmektedir.

TEDAVİ: Yavru zarlarının erken, tesirli ve emniyetli bir

şekil-de uzaklaştırılması ancak elle müdahale ile m~kündür. Fakat gerekli

tedbirlere riayet edilmedig-i takdirde bu müdahale fayda yerine zarar

'..-erir. Hayvana epidural anestezi tatbik etmek, perineum bölgesinin ve

uterusun içinin dezenfeksiyonunu yapmak, müdahale edenin ve

kul-lanılacak malzemenin asepsi ve antisepsi kaidelerine riayet edilerek

temizlenmeleri başta gelen tedbirler arasında sayılabilir (7, 12).

Retentio se~undinarum'un tedavisinde yavru zarlarının erken

ve-ya geç müdahale ile alınması hususunda fikirler ileri sürülmüştür.

Er-ken müdahalenin büyük avantajı; puerperal entoksikasyon veya

en-feksiyonun yayılmadan yapılmış olmasıdır. Geç müdahalenin dis

avan-tajı; puerperal periodun uzaması, kokuşmanın şekillenerek hafif,

or-ta veya şiddetli derecede puerperal veya bakteriyel bozuklukların,

en-Dometritis puerperalis toxica'nın meydana gelmesidir (12).

Başlangıçta şayet bir komplikasyon bahis konusu deg-ilse yavrU

zarlan kotiledonlarla olan bag-Iantılarından elle ayrılarak

çıkarıl-malıdır. Eg-er .hastayı enfeksiyondan korumak mümkünse ve ahırda

tehlikeli bir enfeksiyon yoksa, temi'z tutmak şa!tıyle birkaç gün yav~

zarlannı kendi haline bırakmak suretiyle kendilig-inden düşmesi de

kabildir.

ReteI1tio secundinarum'un tedavisinde kesin kaideler ileri sürmek

mümkün deg-ildir. Hayvanın kondüsyonuna ve çevre şartlarına göre

(6)

tedavi şeklini degiştirmek gerekmektedir. Evvela ahır ve sürüdeki en-feksiyon durumu göz önünde bulundurularak hayvanın pulzasyonu ve vücut ısısı kontrol. edildikten sonra sahibinden süt verimi, iştiha du-rumu sorulmalıdır. Vulva dudakları ve perineum bölgesi güzelce yı-kanarak dezenfekte edilmelidir. Daha sonra hayvana epidural aneste-zi tatbik edilir ve bu suretle uterusta çalışırken güçlükle karşılaşılmaz (9), Bu çalışma esnasında uzun kollu steril lastik eldivEmkullanıldığı

takdirde hem hayvan hem de müdahale eden kimse enfeksiyonlara

karşı korunmuş olur. Evvela daha küçük ve yavru' zarlannın ayrılma-sı daha kolayolan gebeliğin bulunmadı~ı cornu uteriden işe başlanır. ,Bu suretle müdahaleden kolayca bir sonuç alınıp alınamıyacağı hak-kında fikir edinilmiş olur. Ondan sonra corpus uteriye ve daha son-ra da di~er cornu uter~ye geçilir. Bu manipulasyon sağ elle yapılırken yavru zarlarının dışarıda olan kısmının sol elle geriye doğru yavaş yaV'aşçekilmek suretiyle gergin tutulması sa~lanır. Bazan aynlmalar

güç olur. Bu takdirde fazla kuVvet sarfedilmemelidir. Çünkü. cotile-donları zedelemek tehlikesi vardır. Yavru zarlarının aynlan kısımla-rı kendi haline bırakılır ve cervix uterinin kapanınaması bu suretle sağlanmış olur. Enfeksiyon (Brucellosisden ileri gelme yavru atma) bahis konusu oldu~, zaman elle müdahaleden sakınınak lazımdır (9). Robstov (14) a göre ineklerde retentio secundinarumda elle mü-daııale ederek zarların çıkarılmalanndan sonra uterus'a irrigasyon yapmamakla daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Süt verimi fazla olan ineklerde müdahaleden sonra hafif antiseptik solüsyonlarla irrigas-yon yapılanlarda yapılmıya-nlara nazaran dölverimi yüzdesi daha dü-şük oluyor. Hormon, antibiotik aplikasyonu, uterusun rectal yolla ma. sajı ve hayvanın yürütülmesi (eksersiz) tavsiye edilecek hususlardır. Retentio secundinarumdan sonra ineğin dölveriminde kullanılması is-teniyorsa en az altı aylık bir genital istirahat şarttır. (2, 17).

Nilsson (10) 1000 inek üzerinde dörtbuçuk sene devam eden ça-lışmalanndan elde._ettiği sonuçları şu şekilde hülasa etmektedir: Sü-rünün do~m ahırlan her sabah kontrol edilerek 24 saat zarfında do-ğum yapıp, zarlarının düşüp düşmediği kesin olarak bilinmeyen vak'a-~arın muayBneleri yapılıyor. Zarların atılmadı~ı tesbit edilen vak'alara derhal müdahale ediliyordu. Müdahale esnasında, kurtarmada uterus mukozasına bir zarar verileceği anlaşılırsa böyle vak'alara lokal ilaç (çeşitli antiseptik bUjiler, sulfonamid ve antibiotik çubuklan, 1-3 gr. tetracycline ihtiva eden jelatin kapsüller) tatbik ederek elle müdaha-le ertesi güne bırakılıyordu. Nilsson'a göre müdahamüdaha-le için 48 saat ve daha fazla müddet beklemek cervix uterinin, elin güçlükle geçmesine müsaade' edecek ka~ar daralmış olmasından ötürü, mahzurlu telakki edilmektedir. Yavru zarlan uzunca müddet çıkarıımıyacak olursa kO-I

(7)

İNEKLERDE RETENTİo SECUNDİNARUM

kuşur, septik produkler uterus boşlu~unda toplanır. Bunlar

dehytras-yon, toksikasy~a, hatta septisemiye sebep olabilir. Retentio

secundi-narwn'a müptela ineklerin takribendörtte biri düşkünlük semptomlan

gösterir, geri kalanları ise belirli bir semptom göstermezler. Bununla

beraber iştihanın azalması, vücut a~rIı~nın düşmesi, süt veriminin

azalması ve fertilitenin zarara ug-ramasından dolayı ekonomik zarar

hepsinde de bahis konusudur.

Lagerlöf'e (9) göre yavru zarlarını çıkarmak için dogum veya

yavruatmanın ikinci veya üçün~ü günü müdahale edilmelidir. Bazan

üçüncü gUn cervIx uteri sag- elin giremiyecegi kadar daralmıştır. O

za-man daha küçük olan sol elle müdahale edilmelidir. Yavru zarlannın

çıkarma ameliyesinden sonra iİ1ek takip edilmeli ve uterusun

involus-yonunu normal halde temin edecek tedavi tatbik edilmelidir.

Buameli-ye sonucu şekillenebilecek endometritis veya metritis tedavi edilmeli.

dir. Dogwndan sonra beliren ilk kızgınIıkta müköz akıntının temiz

olup olmadı~na dikkat edilmelidir. Şiddeıli bir metritis'ten sonra

inegin tekrar gebe kalmasının imkansız oldugunu hatırdan

çıkarmama-lıdır. Her ne kadar retentio secundinarum'un husulune engel

oluna-mazsa da husulunden sonra enfeksiyondan korunmayı hayvan

sahip-lerine ög'retme,k mümkündür. Şiddetli metritis sonucu oviduct'lar

yangıya duçar olmuş iseler buna karşı yapılacak fazla bir şey yoktur.

Bundan dolayı prevansiyonun ihmal edilmemesi gerekmektedir.

Re-tentio secundinarwnda müdahale esnasında gerekli hususlara riayet

edilmedigi takdirde enfeksiyona ugramaktan kaçınılamaz. 20- 30

ine-gin bulundugu bir ahırda metritisli bir inek tedavi ediliyorsa' bu hay-vanın bir yere tecrit edilmesinde fayda vardır (9).

Eskiden yavru zarları müdahale ile çıkarıldıktan sonra uterus bol

miktarda kaynamış ılık su veya serum fiziyolojik ile lavaj yapılmakta

idi. Son yıllarda bunun tehlikeli olduğunu ileri sürenler bir hayli çogal-mıştır. Verilen su sifon yapılmak suretiyle tamamiyle boşaltılacak

olur-sa bundan fayda ummak yerinde olur (9). "

Şayet yavru zarları kolayca yapışmalarından ayırt edilir, hayvanın

derecesi ve durumu normalolursa lavaj yapmaga hacet yoktur. Zarlar

alındıktan sonra uterus boşlugu içerisine, sulfonamid veya. antibiotik

çubukları konur ve uterus kontraksiyonlarını uyarmak maksadıyle kas

içine ufak dozlar halinde (10- 20 mgr.) ve gün aşırı bir kaç defa stil-bestrol veya estradiol enjekte edilir. Östrogenik hormonların tesiri

al-tında bulunan uterusun enfeksiyonlara karşı mukavemeti de

artmak-tadır (11,14). Bag-lantıların kuvvetli olduğu durumlarda stilbestrol iyi

bir sonuç vermemektedir. Uterus kontraksiyonlarını arttırmak için

(8)

defa tekrarlanmak sure\ile deri altına enjekte edilebilir. 5 gün süreyle

günde 5-10 gr. pituitrin subkutan olarak verilebilir. Bu hormon

çe-sitli isimler altında (Pituglandol, Hypophysin, postıtypin, Orasthin)

piyasaya sevk edilmektedir. Uterus içerisine % 20-40 şeker

solüsyonu-nun verilmesi, uterusun dor~alinin rectum yoluyla, kraniyo-kavdal

isti-kamette masajı, yavrunun memeleri emmesi veya memebaşlanna ılık

antiBeptik solüsyonla ıslatılmış bezlerle yapılan kuvvetli masajlar,

hay-vanın hipofiz bezinin arka lobusunda oxytocin hormonu imalini temin

YOluyla uterus kontraksiyonunu sag-lar (2,15), Gluconate de Calciu..'ll'un

uterus kontraksiyonlarını uyarma etkisinden faydalanmak da

'müm-kündür (13). Benesch ve Steinmetzer gibi bazı yazarlar, bilhassa inek-te, retentio secundinarumda deri altı hipofizin enjeksiyonunun tesirini

tamamlamak için, epidural olarak (30-100 U.) hipofizin kullanmayı

tavsiye etmektedir (4).

İneg-in genel durumu iyi deg-ilse çeşitli sulfonamidler intravenöz veya peros olarak kullanılabilir. Rumen hareketleri mevcut deg-ilse ag-Iz

yoluyle ihlç kullanılmasından fayda beklenmemelidir. Şayet uterus

boş-lug-unda fazla miktarda ve fena kokulu bir muhtevi dikkati çekerse bol miktarda kaynamış ılık su veya serum fiziyolojik ile lavaj yapılıp

sifon-la bu suyu dışanya almalı ve daha sonra uygun bir antiseptik solüsyon

ile uterus dezenfekte edilmelidir (9). Bununla beraber yukanda işaret

edildig-i gibi tedavi hususunda kati bir formül vermeg-e imkan yoktur.

Duruma göre tedavi şeklini tesbit etmek gerekir. Retentio

secundi-narumda komplikasyon olarak akut metritis, enfeksiyöz puerperal

yan-gı, nekrotik vaginitis, septik metritis, puerperal tetanoz şekillenebil-mektedir. Zamanında ve uygun bir tedavi tatbik edildig-i takdirde akut

durum yavaş yavaş yerini kronik şekle bırakır. Genel septomlar

hafif-ler ve akıntının rengi açılır. Mükö-prulent bir akıntı başlar, sonra yal-nız müköz bir akıntı ile iyileşme tamamlanır (9).

Retentio secunoinaruma maruz bütün ineklerin elle

yapılanmüda-haleleIerinden 20-30 gün sonra muayene edilip involusyon'un normal

halde cereyan edip etmedig-i, metritis veya pyometranın şekillenip

şe-killenmedig-ini kontrol etmek icabeder. Böyle yapılmadıg-I takdirde inek dog-umdan 90 gün veya daha fazla sonra bile kızgınlık göstermez,

du-rum çok geç farkedilir ve ,gebe kalmanın pek fazla gecikmesi veya

daimi steriıitenin önüne geçilmesi imkansız bir hal alır (3). Hayvan

sahiplerine retentio secundinarum'a tutulan inekleri dog-umdan 3-4

ay geçmedikce çiftleştirilmemeleri tavsiye edilmelidir. Uterusun

nor-mal hale gelebilmesi için bu istirahate şiddetle ihtiyaç vardır (5.13).

uterusa vaki olacak müdahalelerde daima mülayemetle hareket

etmek icabettig-ini, huşunetle hareket etmenin faydadan ziyade zararlı

olacag-Inı hiç bir zaman hatırdan çıkarmamalıdır. Çok dikkatli olmak,

(9)

iNEKLERDE RETENTİo SECUNDiNARUM

çok fazla şey yapmaktansa çok az yapmak iyidir. Çok dikkatli hare-ket edilmedi~i takdirde uterusta perforasyona ve bunun sonucu hayva-nın ölümüne sebep olmak işten bile de~ildir. Sert aletlerin kullanılma-sı tehlikelidir. Bu işlerde meleke sahibi olduktan sonra dahi uterus içinde daima mü1l1yemetlehareket etmek itiyadını elden bırakmama-!ıdır. Tabiat, hariçten yardım olmadığı halde bir çok semptomları ken-dili~nden bertaraf edebilir (9).

MATERİYEL VE METOD: Çalışmaya esas teşkil eden Retentio secundinarum olaylannı son 6 yılda (1956-1961) klini~imize getirilen hasta inekler teşkil etmektedir. Bu inekler Ankara'nın iç ve dış semt-lerinden, Atatürk Orman Çiftli~, Lalahan Zootekni Arastırma Ensti~ tüsü ve Ankara cıvarındaki köylerden' getirilmişlerdir. 6 yıİd!iadı ~en yerlerden getirilerek klini~izde tedavileri yapılan inek sayısı189 dur.

Bu hayvanlara tatbik edilen tedavi metodu; hayvan sahibinden alınan anamnez ve hayvanm genel ve lokal muayenesinden edinilen kanaate göre de~işen bir tedavi tatbik ediliyordu. Tatbik etti~miz te-davi şekillerini şu şekilde özetliyebiliriz :

1 - Az sayıda ele geçen yeni vak'alarda uterus kontraksiyonlarını uyararak ayrılmaları sa~lamak maksadiyle kas içi 25-30 mgr. stil-bestrol enjeksiyonu yapılarak 24 saat sonra hayVan tekrar kontrol edil-mekte ve yavru zarları ayrılıp düşmedi~i takdirde elle müdahaleye baş vurulmaktadır.

2 - Vak'alann büyük bir ço~lu~u teşkil eden, klini~e geç ge-tirilen vak'alara; el cervix uteriden geçebiliyorsa derhal gerekli tedbir~ lere riayet olunarak, epidural anestezi yapıldıktan sonra, elle yavru zar-lannın yapışmaları giderilerek bunlar dışarıya alınmaktadır.

3 - Bakteriyel üremeye mam olmak için uterus boşlu~ bol mik-tarda kaynamış ılık su, onu müteakip antiseptik solüsyonlarla irrigas-yona tabi tutulmakta ve bu sıvı sifon yapılmak suretiyle uterustanta-, mamen çıkarıldıktan sonra uterus boşlulu~a marfanil prontalbin

emülziyqnu, ichtyol, chlorampheniool veya biosol bujileri tatbik edil-mektedir.

4 - Uterus involution'unu ve toplanacak sekresyonun dışarıya atılmasını sa~lamak maksaqiyle kas içi 10-20 mgr. stilbestrol enjeksi-yonu yapılmaktadır.

5 - Genel durumları bozuk olan hayvanlar parentral olarak an-tibiotik ve sulfonamid kürüne tabi tutulmaktadır.

6 - Hastalar durumlanna göre her gün veya gün aşırı ~ontrol edilmekte ve gerekli semptomatik tedaviye tabi tutulmaktadırlar .

. 7 - Tedavileri tamamlananhayvanlann sahiplerine üç dört hafta sonra hayvanın kontrolu için tekrar muayeneye getirilmesi gerekti~i anlatılmaktadır.

(10)

aylara dağılışı ve nisbetleri aşağıda eedvelde gösterilmiştir.

.

A Y i a r • 19 5 6 1 9 5

19 5 8 ı9 5 9 ı9 6

o

1 9 6 ı G. Toplam

~Sayı ~o Sayı 0/0 Sayı 0/0 Sayı 0/0 Sayı ~o Sayı 0/0 Sayı 0/0

-Ocak 20 44,4 5 14,5 6 25,6 4 11,6 6 19,8 - -- 41 21,7 ---_._._._--- --- ---- -- --- -- ---- --- ---- -.-'--- -- -- --- --- - - - -- "-- --- --- .-._---Şubat - - 5 14,5

-

- 4 11,6 2 6,6 2 9,1 13 6,9 --- -- --- -.

__

.--- --."-- - - ---- - --- --- .•.._._--- --- -- ----~--- --.'--"-'-Mart

-

-

13 38,8 1 4,2 9 27,1 7 23,1 3 13,6 13 17,4 --- --- --- --- .--- -- .--~--,--- --- --_._- -- - ____ o --- ---_._-- -- -- ---Nisan 6 13,4 5 14,5 4 16,4 5 14,5 5 17,5 6 27,1 31 16,4

-_

..

__

. _.. ____ .. ___ - 0."- -,--- ---- _._. --,-_._- --- -- - -- ---- -_.- -- - _ .. 0_ -- ---- - -- - - --- ---- ---.--- - --- o -Mayıs 1 2,2 4 11,7 2 8,2 2 5,9 3 9,9 1 4,6 13 6,9 r -o0-- -- .--- -- 0_ -- ..--- --- - ---

--

---- -- -. - - ---- ____ e __ ---- --- -- ... _---Haziran 6 13,4

-

-

-

-

2 5,9

-

- 3 13,6 11 5,9 ---"- .~._-----,-- -'-'--- --_.---

--

_._-- --- ----..- --- --- ._--- ---- --- --- ---Temmuz -

-

-

-

1 4,2

-

- 1 3,3 1 4,6 3 1,6 0--- -- _._...

_-

---- --- -- ---- .-_._--- . --- _. -_._-- --- _o- _._" --- _.._- -,._---- --- -- ---Ağustos -

-

-

-

1 4,2 2 5,9 2 6,6 1 4,6 6 3,1 _.--- ---._- --- ---. ---. -- --- ---- - -- --- --- --- -- ---- -- - --Eylül 2 4,5

-

- 1 4,2 1 2,9

-

- 2 9,1 6 3,1 -- ._--- -- ....- --- ---o ---0_- ._--- --- -- .-_.- ._--_. ---- - --- -- ---- - ---- ---_. Ekim 2 4,5 1 3 2 8,2 3 8,7 2 6,6 1 4,6 11 5,9 --- --- --- --o _._-- ---- --- --- --- --- _._-- -- ---_._- -_.-O'- - ---- ---Kasım

-

8 17,6

-

-

3 12,4 - - 2 6,6

-

- 13 6,9 --- --- ---- --- ---_._- ----.---- --- - - - --- _ .._-- --- --- -- --_.- ---Aralık

-

- 1 3 3 13,4 2 5,9

-

- 2 9,1 8 4,2

---Toplam 45 34 2~ 34 30 22 189

(11)

İNEKLERDE RETENTİO SECUNDİNARUM

Cedvelin genel toplam bölümünün incelenmesinde vak'alann ;

cak (41), Mart (33), Nisan (31), Şubat (13), Mayıs (13), Kasım (13), aziran (1'1), Ekim (11), Aralık (8), Ağustos (6), Eylül (6), Temmuz

) şeklinde sıralanmasının mümkün olacagı. dikkati çekmekte ve en

zIa vak'alar Ocak, Mart ve Nisan aylarına isabet etmektedir.

Aşag-ıdaki grafik bu durumu daha belirli bir şekilde canlandırmak-dır.

Add

50

ı,o

35 30 25 15

ıo

5

u arızadan genel durumları bozulmadan iyileşmiş ineklerin en az 3

, genel durumları bozulduktan sonra yapılan müdahalel~rle

iyileşen-rin ise 6 ay müddetle genitaı istirahate tabi tutulmalarımn. gerektigi yvan sahiplerine anlatılmaktadır.

189 vak'adan 7 si tek müdahale ile iyileşmiş, 25 vak'a chronic

(12)

edilerne-miştir. Vak'aların takip edilebilen 90 adedinin şifa ile neticelendi~ g. rülmüş, fakat dölverimi durumlarını ta~ibe imkan bulunamamıştır.

İncelemelerimize dayanarak edindi~miz kanaate göre Retenti secundinarurn arızasının vukuunda önemli iki faktör roloynamaktadı

1 - Retentio secundinarum en fazla ortalama gebelik süresini do durmadan yavru atmış hayvanlarda şekillenmektedir.

2 - Dogumların ve yavruatmaların Ocak, Mart ve Nisan ayların isabet edenlerinde bu olaya daha fazla rastlanılmıştır.

TARTIŞMA : Retentio secundinarum'un gebelik süresi ile (yav atma) yakın ilgisi, gebeli~in ise hormonlar vasıtasiyle idare edilişi b. de bu lezyonun hormonal bir orijini de olabilece~ kanaatini uyandı mıştır.

Vak'alanmızın ço~lugunu yerli, verimi az, bakımı orta olan ha vanlar teşkil etmektedir. Hayvan sahipleri tarafından kaydedilmedi için gebelik süreleri hakkında bilgi edinmek ve buna dayanarak b. fikir ileri sürmek mümkün olmamıştır. Vak'alarımız hakkında belir bir ırk tefriki de imkansız oldu~dan 'ırklar arasında bir mukay yapılmamıştır.

Vak'alarımızın mensup oldugu hayvan toplulugu arasında (Bruce la abortus Bang, vibriosis, leptospirosis, trichomoniasis v.s. gibi) yeti tirme hastalıklannın durumunu tesbit edemedik.

Kaç doguma (normal, güç, erken dogum ve yavruatma) karşılı kaç Retentio secundinarurn vak'ası şekillendi~ hakkında istatistiki b bilgi vermek imkanına malik de~liz. Hayvanlann süt verimleri ha kında sahiplerinden sıhhatli bir bilgi almak da mümkün olmamıştı Klini~mize getirilen vak'alann tedavilerinden elde edilen başa nisbetinin düşük oluşuna; vak'aların sahipleri tarafından klini~e g getirilmeleri, lüzumsuz ve zararlı müdahalelerde. bulunmaları, gere ilgi ve takibin gösterilmemesi ve hayvanların banndınldıklan ahırl rın hijyenik şartlara sahip olmaması, beslenmenin kifayetsiz oluşu gi faktörlerin mühim tesiri oldugu kanaatine varılmıştır.

Çok sayıda ineklerin bulundugu yetiştiricilik müesseselerinde ç lışma şansına malik meslekdaşların bu konu üzerinde önemle du larınm ve yukarıda işaret edilen hususları dikkat nazarına almala nın faydalı olac~nı, çalışmamızın bu konu üzerinde çalışacaklara d ruma göre yapacakları tedavi şekilleri ve alınacak sonuçlar üzerin bir fikir verece~ini ve kendilerine bir ışık tutaca~ı ummaktayız.

(13)

INEKLERDE RETENTİo SECUNDİNARUM

Çeşitli yerlerden çeşitli seviyedeki hayvan yetiştiricileriyle. temas mkanını bulup bu konuda onlan gerekli şekilde tenvir etmiş olmamızı

ynca bir kazanç olarak telakki. etmekteyiz.

ÖZET

Bu yazıda ineklerde do~ ve yavruatma sonucu şekillenen «Reten-io secundinarum» anzası incelenmiş ve son 6 yıl içinde (1956~1961)

eteriner Fakültesi Do~ ve Jinekoloji kliİliginde .bu lezyondan

teda-i gören 189 baş ine~e tatbik edilen tedavi şekilleri ve alınan sonuçlar ıklanmıştır.

SUMMARY

In this artiele Retained placenta of cattle, which occurs after bartian and normal parturition is described. During the last 6 years

1956-1961) in the elinic of Obstetrics and Gynecology, Veterinary

aculty; Ankara, 189 Retained placenta cases examined and cured.-The rinciple of treatment and' the results are alsa discussed.

LtTERATtJR

1 - Benesch, F.: Lehrbuch der tieriirtzlichen Geburtshilfe und Gyniikologie. Urban Schwazenberg, Wiem, 503-508, 1952.

2 - Benesch, F. - Wright, J.G.: Veterinary Obstetrics. Bailliere Tindal and Cox, London, 359-371, 1950.

3 - Berthelon, M.: La chirur~ie Gynecologique et Obstetricale de femeIles domestiques. Vigot Freres Paris 211-218, 958.

4 - Brion, A.: Vade-Meecum-du Veterinaire. Vigot Freres, Paris, 561-562, 1958.

5 - Cronwell,

.J.e. -

Brunsvill, N.C. : Antibiotics and Time for Adherent' Placenta. M. Vet. Prac. Vol.41, No: 2, 45, 1960.

6 - Derivaux, J.: Obstetrique Veterinaire. Vigot Freres Paris, 333-337, 1957.

7 - Erk, H.: EvciI Hayvanların Genital Organ Hastalıkları. Güzel,İstanbuı Mat. baası, Ankara, 48-51, 1957.

8 - Graig, J.E.: Flemings Veterinary Obstetrics. Bailliere Tindal and Cox. • London,443--457, 1941.

9 - Lagerlöf, N.: Retentio Secundinanım. F.A.O. İnternational Training Center on Animal Reproduction. Stockholm, 1957.

O - Nilsson, C.S.: Management of Bovine Retained Placenta. Vet. Med. Vol. 56,

No: 8, 356--357, 1961.

1 - Perry, E.J.: The Artificial İnsemination of Farm Animals. New Brunswick

52-53, 1955.

2 - Richter, J. Götze, R.: Lehrbuch der TiergeburtshiIfe. H. Laupp Jr. Berlin.

(14)

.•.•.•..

13 - Roberts, S.J.: Veterinary Obstetrics and Genital Diseases. Edwar Brothers, Ine., Mieı:i~an, 225-232, 1956.'

14 - Rubstov, V.l.: No Uterine İrrigation for Retained Plaeenta in the Cow. Vet. Prac. Vol. 42, No: 16, 58, 1961.

15 - Stoss, A.O.: Tierll.rzliehe Geburtskunde und Gynakologie. Ferdinand Enk Stuttgart, 271-282, 1944.

16 - Tavemier, H.: Guide de Pratique Obstetricale chez les grautes femell domestiques. Vigot Freres. Paris 306-308, 1955.

17 - WDllams, WL.: The Diseases of the Genital Organs of Domestic Anima! Ethel Williams Plimpton, Wore~er, Mass, 555-568, 1950.

Referanslar

Benzer Belgeler

Enstitü kütüphanesinde kitap adedi. Master de­ recesi için çalışan hukukçuların ve ziyaretçi yabancı hukukçuların rahat çalışabildiği bu müracaat kütüphanesinde

(Ankara Baro Derg.. veya annenin zinadan mahkûmiyetinin, ailenin diğer unsurlarım teşkil eden çocuklara tesir etmiyeceği iddia edilemez. Şikâyet hak­ kı, kişiye sıkı

kukî ve kanunî bakımdan mahiyetini kira aktine kalbeder. Filhakika ivaz ne kadar cüz'î olursa olsun bu şartlarla yapılmış olan bir şey'in kul­ lanılması akdi ariyet

Giriş kısmında anlatıldığı gibi F sınıfı kuvvetlendiricilerde ideal durumda bütün çift harmonikler kısa devre olacak şekilde, tek harmonikler de açık

Following the first report referring to cryptosporidial infection in dogs indicated that antibody to Cryptosporidium was found in sera of dogs (14), the first clinical

Kuzuların doğum ağırlığına etki eden faktörlerden cinsiyet ve doğum tipi ile ilgili META analizi kul- lanılarak elde edilen sonuçlar toplu qlarak Tablo 2' de ve- rilmiştir..

In our study, we obtain a good cosmetic result with putting visceral organs safely into the abdominal cavity in 86.3% of patients, most of whom had primary closure

U18 genç futbolcularda sadece 20 metre sürat ile skuat Gmaks arasında anlamlı bir ilişki belirlenirken, 20 metre sürat ile diğer anaerobik güç