• Sonuç bulunamadı

Bozkır'da madencilik (1776-1839)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bozkır'da madencilik (1776-1839)"

Copied!
464
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

BOZKIR’DA MADENCİLİK

(1776-1839)

HAMİT ŞAFAKCI

DOKTORA TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ

(2)
(3)
(4)
(5)

ÖNSÖZ

Başlangıçta sosyal ve ekonomik açıdan Bozkır adlı bir çalışma düşünülmüş olmasına rağmen Bozkır madeni ile alakalı belgelerin yoğunluğundan ve maden işletmesinin Bozkır’ın idarî ve ekonomik yönünü geniş ölçüde etkilemesinden dolayı tezin konusu, XVIII. ve XIX. yüzyıllarda madenin sosyal ve ekonomik hayata etkisinden hareketle, madenin açılmasından kapatılmasına kadar geçen süre olan 1776-1839 yılları arası belirlenmiştir. Araştırma konusu her ne kadar Bozkır madeni olsa da Bozkır madeninde üretim aşamalarıyla ilgili veriler sınırlı olduğundan, Osmanlı madenciliğinde uygulanan kanunlar ve kanunnamelerden de istifade edilmiştir. Dolayısıyla Bozkır madeni özelinde irdelenen inceleme, Osmanlı madenciliği hakkında da çeşitli bilgiler vermektedir. Bu nedenlerle tezin adı “Bozkır’da Madencilik (1776-1839)” olarak belirlenmiştir.

Osmanlı madenciliği içerisinde Bozkır madeninin yeri nedir? Bozkır madeninde cevherlerin çıkarıldığı mağaralar nerededir? Bozkır madeninde gerçekleşen üretim miktarı ne kadardır? Bu mağaralardan çıkarılan cevherler nereye ve nasıl nakledilmiştir? Bozkır’da madenin açılmasıyla idari, sosyal ve ekonomik durumda meydana gelen değişiklikler nelerdir? Bu araştırmada, bu ve benzeri sorulara cevap bulmak ve mağaralardan cevher çıkarılması aşamasından madenlerin günlük hayatta kullanımına kadar geçen süreçteki durumunu ortaya çıkarmak hedeflenmiştir.

Bu çalışma ile Bozkır madeninin Bozkır kazasına etkisi ile devlete olan katkısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte madenlerin çıkarıldığı mağaralardan başlamak üzere darphaneye teslimine kadar geçen süreçte yapılan işlemler, ortaya çıkan sorunlar ve madende çalışan görevlilere de değinilmiştir. Bozkır madeni emaneti adı verilen idarî yapının sınırları belirlenerek yıllara göre meydana gelen değişiklikler irdelenmiş, Bozkır madeninde çıkarılan altın, gümüş ve kurşunun çeşitli aşamalarına dahil edilen yerleşim yerleri tespit edilerek madenin kaza ve çevresine etkisi üzerinde durulmuştur.

Çalışmanın amacı, Bozkır madeninin Osmanlı madenciliği içerisindeki yerinin tespitine çalışmaktır. Bu amaçla giriş ve beş bölümden oluşan çalışmanın giriş

(6)

bölümünde çalışmanın amacı ve kapsamı ile araştırmada kullanılan kaynaklara değinilmiştir. Bölgede meydana gelen siyasî gelişmeler Türklerin hakimiyet kurduğu dönem ele alınarak incelenmiştir.

Birinci bölümde, Bozkır’da yapılan madencilik faaliyetleri genel olarak anlatılmıştır. Bozkır’da madencilik faaliyetleri hakkında bilgi verildikten sonra Bozkır madeninin 1776 yılında açılması ele alınmıştır. Ayrıca, 1785 yılında çeşitli sebeplerle kapatılan Bozkır madeninin, 1787 yılında yeniden üretime açılması, 1793 yılında ise Bereketli madeninin Bozkır madenine bağlanması ve 1839 yılında Bozkır madeninin tekrar kapatılması üzerinde durulmuştur.

İkinci bölümde, madenlerin hukukî durumu ile maden işletme tarzları anlatılmıştır. Bozkır madeninin idarî ve hukukî durumu izah edildikten sonra madenciler ile Bozkır madenine bağlı yerleşim yerlerindeki ahalinin muafiyetleri ile bunlardan alınan vergilere değinilmiştir.

Üçüncü bölümde, madenin kömür ve kütük ihtiyacı ile bu ihtiyaçların nasıl karşılandığı üzerinde durulmuştur. Bozkır madeninin açılmasıyla birlikte madene bağlanan kazalar ile bu kazaların hangi şartlarla madene bağlandığına değinilmiştir. Madene bağlı kazaların, madenin aynî ya da nakdî görevlerinden hangisini yaptığı ve yerleşim birimlerine düşen hisseler tespit edilmeye çalışılmıştır.

Dördüncü bölümde, Bozkır madeninde tespit edilen görevliler, görev tanımları yapılarak izah edilmeye çalışılmıştır. Osmanlı döneminde işletilen diğer madenlerdeki görevlilere dair belgelere de müracaat edilerek bu konudaki bazı eksiklikler giderilmeye çalışılmıştır.

Beşinci bölümde, Osmanlı maden ocaklarından cevherin çıkarılması aşamasından, cevherin işlenmesine kadar geçen süreç incelenmiştir. Doğrudan Bozkır madenindeki cevherlerin nasıl çıkarıldığı ve işlendiği konusunda arşiv belgelerinde fazla ayrıntı olmadığından bu konular madencilik alanındaki kanunnameler ve dönemin kroniklerinden faydalanılarak ele alınmıştır. Bozkır madeninden çıkarılan altın, gümüş ve kurşunların miktarları belirtilerek, madenin Osmanlı madenciliği açısından önemi belirtilmiş, madenlerden alınan vergiler üzerinde durulmuş, elde edilen kurşun, altın ve gümüşün hangi yollarla İstanbul’a

(7)

gönderildiğine değinilmiştir. Ayrıca Osmanlı madenciliğinin genel sorunları izah edilmiş, madende karşılaşılan eşkıyalık hareketleri anlatılarak bu soruna karşı alınan tedbirler üzerinde durulmuştur.

Araştırmanın temel kaynağını arşiv malzemeleri oluşturmaktadır. Osmanlı madenciliği incelenirken özellikle Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden istifade edilmiştir. Osmanlı Arşivi’nde bulunan konu ile ilgili kataloglar taranarak gerekli belgeler temin edilmiştir. Bununla birlikte Bozkır madeni içerisinde tespit edilemeyen konular için ise diğer madenlere ait belgelere ve daha önce yapılan çalışmalara müracaat edilerek konu aydınlatılmaya çalışılmıştır.

Sosyal Bilimler Enstitüsü tez yazım kılavuzu gereği, tezde kullanılan metin içerisindeki dipnot tekniğinin tarih araştırmalarına çok elverişli olmadığını da ifade etmek gerekir. Zira metin içerisindeki bütünlüğü bozması, tarihlerin metin içerisinde kullanılmasını zorlaştırması gibi nedenlerden dolayı metin içerisinde atıf yapmak pek kullanışlı değildir.

Bu çalışma esnasında destek ve yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım Prof. Dr. Bayram Ürekli hocama, çeşitli hususlarda yardımlarını gördüğüm Prof. Dr. Alaaddin Aköz, Yunus İnce, Ali Rıza Soyucak, Cemal Çetin, Fatih Harmancı, Zafer Okumuş, İbrahim Yavuzer, M. Sait Atay, Hasan Abaoğlu, Harun Şeker, Bülent Çevik ile çalışmalarım esnasında gösterdikleri sabır ve destek için anneme, eşime ve çocuklarıma teşekkürlerimi sunarım.

Hamit ŞAFAKCI

(8)
(9)

Ö

ğrencinin

Adı Soyadı Hamit ŞAFAKCI

Numarası 054102031002 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yeniçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ

Tezin Adı Bozkır’da Madencilik (1776-1839)

ÖZET

Bu çalışmada, Osmanlı döneminde madencilik faaliyetleri genel hatlarıyla incelenmekte; Osmanlı döneminde işletilen madenlerden biri olan Bozkır madeni ele alınmaktadır. Osmanlı Devleti’nin madencilik alanındaki uygulamalarını Bozkır madeni örneğiyle ortaya koymayı amaçlayan çalışmada; madenlerin işletme tarzları, madenlerin kullanım alanları, madende yapılan üretimin aşamaları, elde edilen ürünlerin nakli, madenlerde karşılaşılan çeşitli sorunlar ile madendeki görevliler gibi konular incelenmiştir.

Bozkır madeni, Osmanlı döneminde 1776 yılında işletmeye açılmıştır. Madenin üretime açılmasıyla birlikte maden çıkarma işlerinin yürütülebilmesi için, cevherin durumuna göre, maden çevresindeki kazalara bazı muafiyetler verilerek idaresi maden eminliğine bağlanmıştır. Maden eminliğine bağlanan kazaların sayıca fazlalığı cevherin bolluğuna da işaret etmektedir. Çünkü cevherin bol olduğu dönemlerde odun, kömür ve sermaye gibi ihtiyaçlar arttığından dolayı madene bağlanan kazalar da artmıştır. Bozkır madeni emanetine çeşitli tarihlerde Bozkır, Belviran, Beyşehir, Seydişehir, Kırili, Göçü ve Kaşaklı kazaları bağlanmıştır. Madenden çıkarılan kurşunun Alanya iskelesine taşınmasında ise Karaman eyaleti kazaları ile İçil ve Alanya sancakları ahalisi görevlendirilmiştir.

Bozkır madeninin açılmasıyla birlikte özellikle Gümüşhane madeninde çalışan gayri Müslim ustalar aileleriyle birlikte Bozkır kazasına gelerek yerleşmiştir. Bozkır’da madencilerin konaklayacağı evler ve çeşitli ihtiyaçların

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(10)

karşılanması için dükkânlar yapılmıştır. Bu anlamda madenin açılması Bozkır’ın sosyal ve ekonomik yapısını belli oranda etkilemiştir.

Bozkır madeni açıldıktan on yıl sonra kapanmasına rağmen, yöneticilerin zulümlerini engellemek için yeniden açılmış ve 1839 yılına kadar madende üretim yapılmıştır. (Yani Bozkır madeni 1776-1839 arası işletilmiştir.) Bu tarihte ise cevherlerin tükenmesi nedeniyle maden kapatılmıştır. Bundan dolayı Bozkır kazası halkı madenin açılmasından önceki statülerine döndürülmüştür.

Simli kurşun madeni olarak adlandırılan madende kurşun, gümüş ve altın cevherleri çıkarılmıştır. Devlet kontrolü altında cevher üretiminin yapıldığı Bozkır madeni emaneti olarak adlandırılan maden bölgesi, merkezden atanan eminler tarafından yönetilmiştir.

Dağlardan elde edilen cevher ayrıştırılmak üzere Bozkır’a getirilirdi. Burada kurşun ve gümüş ayrıştırıldıktan sonra, gümüş saf olarak ya da gümüşün içinde altın varsa altınla karışık halde karadan İstanbul’a gönderilirdi. Kurşun ise karadan Alanya İskelesi’ne ve oradan deniz yolu ile İstanbul’a gönderilirdi. Rum vakası (1823) nedeniyle bir dönem kurşun karadan İzmit İskelesi’ne ve oradan kayıklarla İstanbul’a gönderilmiştir.

Elde edilen ürünler harp malzemeleri ve para basımı gibi alanlarda kullanılmıştır. Bununla birlikte sosyal hayatın bir parçası olan cami ve kütüphane gibi yapılarda da kurşunun kullanıldığı görülmektedir.

Anahtar Kelimeler

(11)

Ö

ğrencinin

Adı Soyadı Hamit ŞAFAKCI

Numarası 054102031002 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yeniçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ

Tezin Adı Mining in The Bozkır (1776-1839)

SUMMARY

In this study, mining activities in the Ottoman Era has been generally examined. One of the mines in the Ottoman Period, the Bozkır mine is studied. In this work which aims to state Ottoman Empire’s applications in mining via Bozkır mine, you can find the information about the methods used, where the minerals were used, the process of mining, tranportation, the general problems of the mines and the staff of the mines etc.

The Bozkır mine was started to run first in The Ottoman Era in 1776. As soon as production in mining was started, the towns around the mine were under responsible of the mine according to the situation of the ore by giving some exemptions so that the producing mine went on properly. The number of the towns was related with the plenty of the ore. Because, ıf the ore was plenty, the wood and the coal used in the mine were plenty too. So, the mine needed more workers. Bozkır mine connected to Bozkır, Belviran, Beyşehir, Seydişehir, Kırili, Göçü and Kaşaklı towns in different times. The lead from the mine was transported to the Alanya Harbour by the help of people lived in Karaman, Alanya and İçil.

After the Bozkır mine was opened, some non muslim with their families staff who worked in Gümüşhane mine came and settled in Bozkır. The number of the houses and shops increased. Therefore, we can say that the mine effected the social and economic life in Bozkır in a spesific way.

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(12)

The Bozkır mine was closed after it was proceeded for ten years. However some rulers in the region started cruelty to the people. So it was opened again and carried on its production until 1839. (That is to say, Bozkır mine was run between the years 1776-1839.) In this year the ore finished and the mine was closed again. The position of the people in Bozkır transformed into the situation before the mine. Some of their rights became of the mine disappeared.

In one of the mines, called Simli Lead Mine lead, silver and gold were expelled. The production was under control of the central government and the region was ruled by the people appointed by the central government.

The ore expelled on the mountains were brought to Bozkır to be decomposed. After the silver and the lead were decomposed the pure silver or the silver with gold were sent to İstanbul on land. Lead was shipped to İstanbul from Alanya harbour. For some time, the lead was delivered to İstanbul on land via İzmit because of Greek rebellion (1823).

The production (lead, silver and gold) was used to produce or to buy some Arsenal or to coin money. Moreover, the lead was also used in the construction of some buildings such as mosques, libraries and bridges.

Key Words

(13)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Tez Kabul Formu ... iii

ÖNSÖZ ... iv

ÖZET ... viii

SUMMARY ... x

İÇİNDEKİLER ... xii

FOTOĞRAF, GRAFİK, HARİTA, TABLO VE BELGE LİSTESİ ... xix

KISALTMALAR ... xxi

GİRİŞ ... 1

1. Konu ve Kaynaklar ... 1

2. Bozkır’ın Tarihçesi ... 3

2.1. Türk Hâkimiyetinden Önce Bozkır ... 4

2.2. Türk Hâkimiyetinde Bozkır ... 8

2.2.1. Osmanlı Öncesi Bozkır ... 8

2.2.2. Osmanlı Dönemi’nde Bozkır ... 16

I. BÖLÜM BOZKIR’DA MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN TARİHSEL ALT YAPISI 1. XVIII. Yüzyıldan Önce Bozkır’da Madencilik Faaliyetleri ... 29

2. 1776-1839 Tarihleri Arasında Bozkır’da Madencilik Faaliyetleri ... 32

2.1. Bozkır Madeninin İlk Açılışı ... 32

2.2. Madenin Kapatılması ... 36

2.3. Madenin Yeniden Açılması ... 42

2.4. Bereketli Madeninin Bozkır Madenine Bağlanması ... 45

2.5. Madenin Tekrar Kapatılması ... 48

(14)

II. BÖLÜM

BOZKIR MADENİNDE İDÂRÎ-HUKUKİ DURUM

1. Madenlerin Hukukî Durumu ... 55

1.1. İslam Hukukuna Göre Madenler ... 55

1.2. Osmanlı Hukukuna Göre Madenler ... 56

2. Osmanlı Devleti’nde Maden İşletme Usulleri ... 63

2.1. Emanet ... 64

2.2. İltizam ... 70

2.3. İhale ... 73

3. Bozkır Madeni Emanetinin İdarî Durumu ... 75

3.1. Bozkır Madeni Emaneti’nin İdâre Merkezi ... 75

3.2. Bozkır Madeni Emanetinin Yönetimi ... 84

4. Bozkır Madeninde Hukukî Durum ... 93

4.1.. Bozkır Madeninde Ortaya Çıkan Davalar ... 93

4.2.. Madencilerin Muafiyetleri ... 96

4.3. Madene Bağlı Kazaların Muafiyeti ... 101

5. Madencilerden ve Ahaliden Alınan Bazı Vergiler ... 106

5.1. Cizye ... 106

5.2. Adet-i Ağnam ... 111

5.3. İmdâd-ı Seferiyye ... 113

5.4. İmdâd-ı Hazeriyye ... 115

5.5. Diğer Yükümlülükler ve Vergiler ... 119

III. BÖLÜM BOZKIR MADENİNE BAĞLI KAZALAR VE BU KAZALARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ 1. Madene Kömür ve Kütük Temini ... 121

1.1. Kömür Tedâriki ... 121

1.2. Kal Kütüğü Temini ... 126

(15)

3. Madene Bağlı Kazaların Aynî ve Nakdî Yükümlülükleri ... 133

3.1. Bozkır Kazası ve Köyleri ... 134

3.1.1. Bozkır Kazası. ... 134

3.1.2. Yalıhüyük Köyü. ... 136

3.1.3. Kazıkdere Köyü ... 137

3.1.4. Karacaardıç Köyü ... 137

3.2. Belviran Kazası ve Köyleri ... 138

3.2.1. Belviran Kazası ... 138

3.2.2. Bolad ve Gederet Köyleri ... 139

3.3. Aladağ Kazası Köyleri ... 140

3.4. Seydişehir Kazası ... 141 3.5. Beyşehir Kazası ... 142 3.6. Yenişar/Kaşaklı Kazası ... 143 3.7. Kırili Kazası ... 144 3.8. Göçü Kazası ... 144 IV. BÖLÜM BOZKIR MADENİNDEKİ GÖREVLİLER 1. İdarî Görevliler ... 149

1.1. Maden Emini. ... 149

1.1.1. Atama ... 149

1.1.2. Maden Emininin Görevleri ... 153

1.1.2.1. Madencilikle İlgili Görevleri ... 153

1.1.2.2. İdarî Görevleri ... 157

1.1.2.3. Hukukî Görevleri ... 159

1.1.2.4. İktisadî Görevleri ... 160

1.1.2.5. Timarla İlgili Görevleri ... 163

1.1.2.6. Askerî Görevleri ... 163

1.1.2.7. Sosyal Görevleri ... 165

1.1.3. Azil ... 168

(16)

1.2. Vekil ... 171 1.3. Kâtip ... 173 1.4. Kadı ... 175 1.5. Kethüda ... 177 1.6. Hazinedar ... 178 1.7. Vekilharç ... 179 1.8. Postacılar ... 179 1.9. Hizmetçiler ... 179 2. Güvenlik Görevlileri ... 180 2.1. Tüfekçibaşı ve Tüfekçiler ... 180 2.2. Delilbaşı ... 182 3. Teknik Personel ... 182 3.1. Ustabaşı (Piristatbaşı) ... 182 3.2. Piristat ... 186 3.3. Kalcı ... 190 3.4. Feteci ... 192 3.5. Kürek Bağlayıcı ... 192 3.6. Baltacı ... 193 3.7. Usta ... 194 4. Madenciler ... 196 4.1. Çakılcı ... 196 4.2. Arayıcılar ... 197 4.3. Lağımcılar ... 197 4.4. Tekneciler ... 198 4.5. Dolapçılar ... 198 4.6. Körükçüler ... 198 4.7. Kantarcı ... 199 4.8. Vezzân ... 199 4.9. Ameleler ... 199 4.10. Diğer Görevliler ... 201

(17)

V. BÖLÜM ÜRETİM VE NAKİL 1. Üretim ... 205 1.1. Cevher Üretimi ... 205 1.1.1. Cevherin Çıkarılması ... 205 1.1.1.1. Aydınlatma ... 209 1.1.1.2. Havalandırma ... 210

1.1.1.3. Mağaralardaki Suyun Tahliyesi ... 211

1.1.1.4. Tahkimat İşleri ... 213

1.1.1.5. Mağaralardaki Organizasyon ... 214

1.1.2. Cevherin İşlenmesi ... 215

1.1.3. Madenlerde Çalışma Şartları ... 224

1.1.3.1. Madenci İzinleri ... 225

1.1.3.2. Madenci Ücretleri ... 228

1.1.3.3. Madencilerin Günlük İhtiyaçları ... 229

1.2. Bozkır Madeninde Üretim Durumu ve Vergilendirme ... 232

1.2.1. Bozkır Madeninde Üretim Durumu ... 232

1.2.1.1. Kurşun Üretimi ... 232

1.2.1.1.1. Mürdesenk Üretimi ... 232

1.2.1.1.2. Kurşun Üretimi ... 234

1.2.1.1.2.1. Kurşunun Fiyatı ... 240

1.2.1.1.2.2. Kurşun Madeninin Vergilendirilmesi ... 242

1.2.1.2. Gümüş Üretimi ... 246

1.2.1.2.1. Gümüşün Birim Fiyatı ... 253

1.2.1.2.2. Gümüşte Vergi Oranı ... 256

1.2.1.3. Altın Üretimi ... 260

1.2.1.3.1. Altının Birim Fiyatı ... 267

1.2.1.3.2. Altında Vergi Oranı ... 269

1.2.1.4. Diğer Madenler ... 271

1.2.1.4.1. Bileği Taşı ... 271

(18)

1.2.2. Madenlerin Kullanımı ... 273

1.2.2.1. Kurşunun Kullanıldığı Yerler ... 274

1.2.2.1.1. Askeri Amaçlı Tedârik ... 274

1.2.2.1.2. Topluma Yönelik Tedârik ... 276

1.2.2.2. Altın ve Gümüşün Kullanıldığı Yerler ... 279

1.3. Maden Mekanları ve Kullanılan Üretim Araç-Gereçleri ... 282

1.3.1. Mağara, Mahzen ve Fırınlar ... 282

1.3.1.1. Bozkır Madenindeki Mağaralar ... 282

1.3.1.2. Mahzenler ... 286

1.3.1.3. Fırınlar ... 288

1.3.2. Madenlerde Kullanılan Aletler ... 290

2. Nakil ... 298

2.1. Cevherlerin Mağaralardan Bozkır’a Nakli ... 298

2.2. Kurşunun Nakledilmesi ... 301

2.2.1. Kurşunun Alanya İskelesine Nakli ... 301

2.2.2. Kurşunun İzmit İskelesine Nakli ... 309

2.2.3. Kurşun Nakliyle İlgili Diğer Konular ... 311

2.2.3.1. Kurşunun Taşınması Esnasındaki Noksanlıklar ... 311

2.2.3.2. Deve Tedâriki ... 313

2.2.3.3. Taşıma Yükümlülüğüne İtiraz ... 318

2.2.3.4. Mübaşirlere Ödenen Ücret: Mübaşiriyye ... 320

2.2.3.5. Kurşunun Gemilerle Nakledilmesi ve Nevl ... 321

2.2.3.5.1. Kurşunun Gemilerle Nakledilmesi ... 321

2.2.3.5.2. Gemilere Ödenen Ücret (Nevl) ... 323

2.2.3.6. Alanya ve İstanbul’daki Mahzenler (Depolar) ... 324

2.2.3.7. Nakliye Ücreti ... 325

2.3. Altın ve Gümüşün Nakli ... 329

2.4. Sermaye ... 334

2.4.1. Sermayenin Nakli ... 337

2.4.2. Maden Eminlerinin Muhallefâtı İle Sermaye İlişkisi ... 340

3. Bozkır Madeni İşletmesindeki Sorunlar ... 343

(19)

3.2. Madenciliğin Ortaya Çıkardığı Sorunlar ... 354

3.2.1. Bozkır Yöresinde Ormanların Yok Oluşu ... 354

3.3.2. Bozkır Madeninde Eşkıyalık Hareketleri ... 356

3.3.3. Eşkıyalığa Karşı Alınan Önlemler ve Nezr ... 372

SONUÇ ... 379

BİBLİYOGRAFYA ... 387

EKLER ... 414

(20)

FOTOĞRAF, GRAFİK, HARİTA, TABLO VE BELGE LİSTESİ

FOTOĞRAF LİSTESİ Sayfa No

Fotoğraf 1: Zengibar Kale Kalıntısı ... 432

Fotoğraf 2: Bozkır Tarihi Köprüsü (Çarşamba Köprüsü) ... 432

Fotoğraf 3: Mehmed Fazlullah Efendi Çeşmesi ... 433

Fotoğraf 4: Bozkır Madenindeki Kızılgeriş Mağarası ... 433

Fotoğraf 5: Zengibar Kale Harabeleri ... 434

Fotoğraf 6: Bozkır’a Ait Eski Bir Fotoğraf ... 434

Fotoğraf 7: Bozkır Madenindeki Cevherlerden Bir Görünüm ... 435

Fotoğraf 8: Bozkır Madenindeki Kızılgeriş Adlı Mağaranın Girişi ... 435

Fotoğraf 9: Kızılgeriş Mağaralarının Genel Görünümü ... 436

Fotoğraf 10: Mağaraların Kütüklerle Tahkim Edilmesi ... 436

Fotoğraf 11: Mayıs Ayında Mağaraların Bulunduğu Dağların Durumu ... 437

Fotoğraf 12: Bozkır’ın Genel Görünümü ... 437

Fotoğraf 13: Bozkır’ın Görünümü ... 438

Fotoğraf 14: Çarşamba Çayı, Çarşamba Köprüsü ve Merkez Cami ... 439

GRAFİK LİSTESİ Grafik 1: Bozkır Madenine Gelir Olarak Kaydedilen Sancak Mutasarrıfına Ait Hazeriyye Akçesinin Dağılımı ... 118

Grafik 2: 1776-1785 Yılları Arasında Madene Bağlı Kazaların Kömür Görevleri Dağılımı ... 123

Grafik 3: 1787-1801 Yılları Arasında Bozkır Madenine Kömür Veren Kazaların Altı Ayda Verdiği Kömür Miktarı ... 126

Grafik 4: 1787-1801 Yılları Arasında Kömür Görevinin Kazalara Dağılımı ... 135

Grafik 5: 1787-1801 Tarihleri Arasında Madene Nakdi Yükümlülük İle Bağlı Kazaların Ödedikleri Miktarlar ... 142

Grafik 6: Bozkır Madeninde Görevli Piristatların Yıllara Göre Dağılımı ... 187

Grafik 7: Bozkır Madeninin Kömür İhtiyacını Karşılayan Baltacı Sayıları ... 194

Grafik 8: Bozkır Madenindeki Kurşun Üretimi (1776-1839) ... 236

Grafik 9: Bozkır Madeninde Gümüş Üretimi (1776-1839) ... 249

Grafik 10: Bozkır Madeninde Üretilen Mahlut Sim Miktarı (1781-1800) ... 252

(21)

HARİTA LİSTESİ

Harita 1: Madenle ilgili Bozkır Kazası Köyleri ... 426

Harita 2: Bozkır Çevresi ve Maden Mağaraları ... 427

Harita 3: Kurşunun İzmit’e Nakli ... 428

Harita 4: Bozkır Kazası Haritası ... 429

Harita 5: 1840 Yılında Bozkır Kazası ve Köyleri ... 430

Harita 6: Belviran Kazasının Madenle İlgili Yükümlülükleri ... 431

TABLO LİSTESİ Tablo 1: Bozkır Kazası Köylerinin Erkek Sayısı ... 81

Tablo 2: Madene Bağlı Yerleşim Yerlerinin Kazalara Göre Dağılımı ... 146

Tablo 3: Bozkır Madeninde Görev Yapan Maden Eminleri (1776-1839) ... 152

Tablo 4: Bozkır Madeninde Tespit Edilen Ustabaşılar ... 186

Tablo 5: Bozkır Madeni Hümayun Emanetindeki Görevliler ... 204

Tablo 6: Bozkır Madeninden Darphaneye Teslim Edilen Kurşun Miktarı ... 237

Tablo 7: Bozkır Madeninden Darphaneye Teslim Edilen Gümüş Miktarı ... 250

Tablo 8: Bozkır Madeni Üretimlerinden Yapılan Kesintiler ... 258

Tablo 9: Bozkır Madeninde Üretilen Altın Miktarı ... 266

Tablo 10: Karaton Madeni Kuyularında Kullanılan Aletler ... 292

Tablo 11: Bozkır Madeninde Yapılan Üretimin Aşamaları ... 375

Tablo 12: 2003 ve 2004 yılları verilerine göre Bozkır ve Çevresinde Bulunan Çeşitli Madenlere Ait Bilgiler ... 376

Tablo 13: Bozkır’da Oksitli Cevherlerin Durumu ... 377

BELGE LİSTESİ Belge 1: Kurşunun Hangi İskeleye Nakledileceğine Dair Hüküm ... 414

Belge 2: Madencilerin Serbestiyetlerine Dair Emir ... 416

Belge 3: Bozkır Madeni Emini Mehmet Fazlullah Efendi’ye Ait Vakfiye ... 417

Belge 4: Şeyh Musa Zaviyesine Ait Vakfiye ... 420

Belge 5: Bozkır Madenindeki Mağaralara Dair Belge ... 421

Belge 6: Bozkır Madeninin Açılışına Dair Belge ... 422

Belge 7: Bozkır Madeninin Kapanışına Dair Belge ... 423

Belge 8: Maden Emini el-Hâc Abdullah’ın Muhallefâtını Gösteren Belge ... 424

(22)

KISALTMALAR

A.AMD : Âmedî Kalemi Belgeleri

A.DVN.MHM : Mühimme Kalemi Belgeleri

AE.SABH I : Ali Emiri Tasnifi, Sultan I. Abdülhamid AE.SMST II : Ali Emiri Tasnifi, Sultan II. Mustafa AE.SSLM III : Ali Emiri Tasnifi, Sultan III. Selim

AHK.KR.d : Bab-ı Asafi Divan-ı Hümayun Sicilleri Karaman Ahkam Defterleri

A.MKT : Sadaret Mektubi Kalemi Belgeleri

A.MKT.DV : Sadaret Mektubi Kalemi Deavi Belgeleri

A.MKT.UM : Sadaret Mektubi Kalemi Umum Vilayat Belgeleri AÜDTCF : Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi AÜSBE : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

AÜTAED : Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

BCA : Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

bkz. : Bakınız

BOA : Başbakanlık Osmanlı Arşivi

BTTD : Belgelerle Türk Tarihi Dergisi C.ADL : Cevdet Tasnifi, Adliye

C.AS : Cevdet Tasnifi, Askeriye

C.BH : Cevdet Tasnifi, Bahriye

C.DH : Cevdet Tasnifi, Dahiliye

C.DRB : Cevdet Tasnifi, Darbhane

C.EV : Cevdet Tasnifi, Evkaf

C.İKT : Cevdet Tasnifi, İktisat C.MF : Cevdet Tasnifi, Maarif

C.ML : Cevdet Tasnifi, Maliye

C.NF : Cevdet Tasnifi, Nafia

C.SM : Cevdet Tasnifi, Saray

C.TZ : Cevdet Tasnifi, Tımar

C.ZB : Cevdet Tasnifi, Zabtiye

Cm : Santimetre

Çev. : Çeviren

DAGM : Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü

D.BŞM.d : Bab-ı Defteri Başmuhasebe Kalemi Defterleri

D.BŞM.DRB : Bab-ı Defteri Başmuhasebe Darphane-i Amire Eminliği D.BŞM.MHF.d : Bab-ı Defteri Başmuhasebe Muhallefat Defterleri D.DRB : Darphane Evrakı Dosya Usulü Envanteri

D.DRB.HAT : Darphane Evrakı Hatt-ı Hümayun D.DRB.İ : Darphane Evrakı İradeler

D.DRB.MH : Darphane Evrakı Muhasebe Kalemi D.DRB.THR : Darphane Evrakı Tahrirat Kalemi

DH.UMVM : Dahiliye Nezareti, Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyeti Belgeleri

DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

D.MMK : Maden Mukâtaası Kalemi ve Bağlı Birimlerine Ait Belgeler D.MMK.d : Maden Mukâtaası Kalemi ve Bağlı Birimlerine Ait Defterler

(23)

DRB.d : Darphane-i Amire Defterleri El2 : The Encyclopaedıa of Islam

FÜSBE : Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

GÜSBE : Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

H : Hicri

HADR.d : Bab-ı Asafi Divan-ı Hümayun Sicilleri Hadariye Defterleri

HAT : Hatt-ı Hümayûn Tasnifi

Haz. : Hazırlayan

HD : Hurufat Defterleri

HH.d : Hazine-i Hassa Defterleri

HRT.h : Haritalar

İA : İslam Ansiklopedisi

İ.DH : İrade Dahiliye Belgeleri

İE.AS : İbnülemin Tasnifi, Askeriye İE.MDN : İbnülemin Tasnifi, Meadin

İÜEFTD : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi İÜEFTED : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü

Dergisi

İÜİFM : İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası İÜSBE : İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Kg : Kilogram

KKA : Kuyud-ı Kadime Arşivi

KK.d : Kamil Kepeci Tasnifi Defterleri

KLB.d : Bab-ı Asafi Divan-ı Hümayun Sicilleri Kalebend Defterleri

KŞS : Konya Şer‛iye Sicilleri

KVS : Konya Vilâyeti Sâlnâmesi

m : metre

M : Miladi

MAD.d : Maliyeden Müdevver Defterler

MEDAD : Milli Emlâkten Devr Alınan Defterler

MHM.d : Bab-ı Asafi Divan-ı Hümayun Sicilleri Mühimme Defterleri MKM.MHM.d : Bab-ı Asafi Divan-ı Hümayun Sicilleri Mühimme-i Mektume

Defterleri

ML.VRD.CMH.d. : Maliye Varidat Muhasebesi Cizye Defterleri

M.Ö. : Milattan Önce

M.S. : Milattan Sonra

MÜSBE : Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü MÜTAE : Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü

NFS.d : Nüfus Defterleri

NÜSBE : Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

OA : Osmanlı Araştırmaları

S. : Sayı

s. : Sayfa

SDÜSBE : Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü SÜFBE : Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

SÜFEFED : Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat Dergisi SÜSBE : Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

(24)

SÜSBED : Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi SÜTAED : Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi ŞKT.d : Bab-ı Asafi Divan-ı Hümayun Sicilleri Atik Şikayet

Defterleri

TCTA : Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi TDA : Türk Dünyası Araştırmaları

TDTD : Türk Dünyası Tarih Dergisi TİD : Tarih İncelemeleri Dergisi

TOEM : Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası

TKGM : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

TT.d : Tapu Tahrir Defterleri

TTK : Türk Tarih Kurumu

VD : Vakıflar Dergisi

VGMA : Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi

Yay. : Yayınlayan

(25)

GİRİŞ 1. Konu ve Kaynaklar

Osmanlı tarihine dair son zamanlara kadar yapılan çalışmalar siyasi ve askeri konular üzerine yoğunlaşmıştı. Ancak son yıllarda Osmanlı Devleti’nin sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerini inceleyen araştırmalar da önem kazanmıştır. Bu anlamda Osmanlı ekonomik hayatından bir kesit sunan madenlerin durumu üzerine yapılan çalışmalar ekonomi alanındaki eksikliği giderme konusunda katkı yapmıştır. Başlangıçta Bozkır kazasının sosyal ve ekonomik yapısını inceleyen bir çalışma düşünülmüş olmasına rağmen Bozkır madeni ile ilgili belgelerin çokluğu “Bozkır’da Madencilik” konusuna odaklanmamızı sağlamıştır. Araştırmamıza Bozkır madeninin açıldığı 1776 yılı ile kapatıldığı 1839 yılları esas alınmıştır. Bu tarihler arasında Bozkır madeninin Osmanlı ekonomisindeki yeri irdelenmiş, madende üretim için yapılan organizasyondan başlamak üzere cevherlerin mağaralardan çıkarılmasından çeşitli alanlarda kullanılmasına kadar geçen sürece değinilmiştir.

Araştırmanın kapsamı 1776-1839 yılları olmasına rağmen karşılaştırma yapmak amacıyla bu dönem öncesi ve sonrasına ait madenciliğe dair bilgi ve belgeler de kullanılmıştır. Bozkır madeniyle ilgili belgenin olmadığı durumlarda daha önce madencilik alanında yapılan çalışmalara müracaat edilmiştir. Bununla birlikte doğru bir değerlendirme yapmak adına Osmanlı öncesini de bilmek gerektiğinden hareketle Bozkır’ın tarihi ile yapılan madencilik faaliyetleri hakkında da kısa bir bilgi verilmiştir. Araştırmada özellikle arşiv belgeleri kullanılmıştır. Çalışmanın temel kaynağını Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan defter, belge ve dosya koleksiyonları oluşturmaktadır. Bunun yanında diğer arşivlerden, kroniklerden, seyahatnamelerden1 ve araştırma eserlerinden2 de faydalanılmıştır. Başbakanlık

1 William J. Hamilton, Researches Asia Minor, Pontus and Armenia with Some Account of Their Antiquıties and Geology, II, London 1842.

2 Tetkik eserlerle ilgili bkz. dipnot 165-174. Madencilikle ilgili sözlüklere de müracaat edilmiştir.

Cem Şensöğüt, Madencilik Terimleri İngilizce-Türkçe Sözlüğü, Konya 1996; Halil Köse-Ferhan Şimşir-Yalçın Çebi, Maden İşletme Terimleri Sözlüğü, İzmir 1989; Enver Ediger-Turan Dündar-Tevfik Güyagüler, Madencilik Terimleri Kılavuzu, Ankara 1979. Ancak bu eserlerde madencilik terimlerinin İngilizce ve Almanca karşılıkları ya da İngilizce madencilik terimlerinin Türkçe karşılıkları verilmiştir.

(26)

Cumhuriyet Arşivi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan belgeler de taranmıştır. Ancak Bozkır madeninin kapatılması ile maden emininin cami yaptırması dışında herhangi bir bilgi tespit edilememiştir. Bunların yanında genel olarak kurşunun nakli ve tevzi ile ilgili belgelerin bulunduğu Konya Şer’iye Sicilleri’ne de müracaat edilmiştir.

Çalışmayı yönlendiren esas defterler Darphane Defterleri3 ile Milli Emlakten Devr Alınan Defterler’dir4. Bu defterler yanında Maliyeden Müdevver Defterler5, Mühimme Defterleri6, Karaman Ahkam Defterleri7 ile bibliyografyada verilen diğer defterler kullanılmıştır.

Çalışmada kullanılan kaynaklar arasında perakende vesikaları önemli bir yer tutmuştur. Özellikle Cevdet Tasnifi içerisinde yer alan birimlere ait belgeler kullanılmıştır. Bu tasnif içerisinde ise özellikle Bozkır madenine dair bilgiler veren Darbhane belgeleri kullanılmıştır. Yine aynı tasnif içerisinde yer alan Askeriye, Maliye ve Dahiliye birimlerine ait belgeler ile Adliye, Bahriye, Evkaf, İktisat, Maarif, Nafia, Saray, Timar ve Zabtiye birimlerine ait belgeler kullanılmıştır. Perakende vesikaları arasında Ali Emiri ve İbnü’l-Emin tasniflerine ait belgelerden de istifade edilmiştir. Ancak İbnü’l-Emin Tasnifi madenin açılmasından önceki yıllara ait belgeleri ihtiva etmesinden dolayı çok fazla kullanılamamıştır.

3 Bu defterler; madenlerdeki düzenlemeler, layihalar, raporlar, madenlerin açılması ve kapatılması,

maden emini atamaları ve çıkarılan altın, gümüş ve kurşunun satın alma nizamı ile darphaneye teslim edilen altın, gümüş ve kurşunun miktarı gibi birçok konuyu ihtiva etmektedir. Bozkır madeniyle birlikte Osmanlı döneminde işletilen diğer madenlerle ilgili kayıtlar da mevcuttur.

4 Madenlerden çıkarılan ürünlerin satın alma fiyatı, ürünlerden yapılan kesintiler, madenlerin

kullanıldığı yerler, madende işletilen mağaralar, madene bağlı yerleşim yerleri, kurşunun nakli ile madendeki görevlilere ait kayıtları ihtiva eden Milli Emlakten Devr Alınan Defterler içerisinde 1,3 8 ve 9 numaralı defterler kullanılmıştır. Bu defterler, Bozkır madeniyle ilgili bilgiler yanında Osmanlı döneminde işletilen madenler hakkında da kronolojik bilgiler vermesi açısından son derece önemlidir.

5 Bu defterler, özellikle Bozkır madeni emaneti idaresindeki yerleşim yerlerinden talep edilen vergiler,

madene bağlı yerleşim yerleri, kurşunun nakli gibi konular yanında Bozkır’da madenin açılmasından önceki döneme ait bilgiler de vermektedir.

6 Mühimme defterleri, Bozkır’ın idari, sosyal, ekonomik ve hukuki yönlerini içeren birçok hükmü

barındırmaktadır. Defterler; madenin açılması ve kapatılması, madenin ilk açılışında yapılan uygulamalar, madenin idari yapısında meydana gelen değişiklikler ile maden ahalisinden maden nedeniyle alınan paralar gibi birçok bilgiyi ihtiva etmektedir.

7 İdari olarak Bozkır madeni emanetine bağlı yerleşim yerlerinde yaşanan olumsuzlukların ortadan

kaldırılması için maden emini ile kadıya gönderilen hükümleri ihtiva eden bu defter serisi içerisinde araştırma dönemini kapsayan defterler kullanılmıştır.

(27)

Çalışmada istifade edilen tasniflerden birisi de Hatt-ı Hümayun Tasnifi’dir8. Bu tasnif içerinde yer alan kataloglar taranarak konu ile ilgili olanlar kullanılmıştır. Ancak bu tasnif içerinde de tarihlendirme sorunu vardır. Zira tarihi olmayan birçok belgenin tahmini olarak tarihlendirildiği görülmektedir.

Araştırmada kullanılan kaynaklardan birisi de dosya tasnifleridir. Özellikle Darphane Evrakı Tahrirat Kalemi, Darphane Evrakı Hatt-ı Hümayun ile Bab-ı Defteri Başmuhasebe Darphane-i Amire Eminliği dosya usulü envanterleri Bozkır’da yapılan madencilik faaliyetleri ile madenlerden elde edilen gelirler gibi konularda bilgi vermektedir. Darphane Evrakı Tahrirat Kalemi belgeleri diğer tasniflerde bulunamayan bilgileri ihtiva etmesinden dolayı son derece önemlidir. Ancak madenin açıldığı ve kapatıldığı dönemleri kapsayan 650 dosya olduğundan tamamı taranamamış, sondaj usulü ile seçilen dosyalar incelenmiştir. Benzer durum diğer dosyalar için de uygulanmıştır.

2. Bozkır’ın Tarihçesi

Bozkır ilçesi 37-38 derece kuzey enlemi, 32-33 derece doğu boylamları arasında yer almaktadır. Konya iline bağlı 31 ilçeden biri olan Bozkır’ın denizden yüksekliği 1.162 metre, yüzölçümü 1.949 kilometrekaredir9. İlçenin kuzeyinde

8 Osmanlı padişahlarının yazılı emirlerinden olan hatt-ı hümayunlar; maden emini atamaları, eşkıyalık

hareketleri ile bunlara verilen cezalar, madene bağlanma gibi konularda bilgiler vermektedir.

9 Bozkır ve çevresi ile ilgili yapılmış çalışmalar için bkz. Nuri İnan, Bozkır ve Çevresinin Fiziki Coğrafyası, SÜSBE Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 1994; Baştürk Kaya, Bozkır-Hadim-Belören Arasındaki Bölgenin (Konya) Fiziki Coğrafyası ile Erozyon İlişkilerinin Araştırılması,

SÜSBE Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 1995; Sinan Aktaş, Ahırlı, Yalıhüyük İlçeleri ve

Bozkır (Konya) İlçesinin Kuzey Bölgesinde Yetişen Makrofunguslar Üzerine Taksonomik Araştırmalar, SÜFBE Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2001; Şükrü Sabahlar, Bozkır

(Konya) İlçesinin Güney Bölgesinde Yetişen Makrofunguslar Üzerinde Taksonomik Araştırmalar, SÜFBE Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2001; İsmail Yalçınlar, Bozkır’da Fosilli Kambro-Ordovisiyen Tabakalar (Konya), Coğrafya Araştırmaları, II, S. 2, 1990, s.113-131; R. Çetik- E. Yurdakulol, Küçük Geyik Dağı (Bozkır-Konya) ve Civarı Florasına Katkılar, Selçuk Üniversitesi

Fen Fakültesi Dergisi, S. 2, Konya 1982, s.167-185; M. Cemil Evirgen, Konya Göksu Bozkır Barajı Jeolojik İncelemesi, Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans

Tezi, Çukurova 1992; Nazan Yalçın, Toroslar’da Bozkır (Konya) Güneybatı Yöresinin Petrol

Anakaya Ve Organik Fosiyes Özellikleri, Cumhuriyet Üniversitei Fen Bilimleri Enstitüsü

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sivas 1997; Mustafa Küçüködük, Küçük Geyik Dağı

(Bozkır-Konya) ve Çevresinin Vejetasyonu, Selçuk Üniversitesi Araştırma Fonu, Konya 2002; İbrahim Güler, XIX. Yüzyılın İkinci Yarsında ve XX. Yüzyılın Başında Bozkır (İdarî-Mülkî Teşkilâtı) Abdülaziz-V.Murad-II. Abdülhamid Dönemi (1868-1908), Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih

(28)

Çumra ve Akören, güneyinde Hadim ve Antalya, doğusunda Güneysınır, batısında Antalya ve Ahırlı il ve ilçeleri bulunmaktadır10.

Bozkır, Konya Ovası’yla Toros Dağları arasındaki engebeli bir arazi üzerinde yer alır. Orta Torosların eteğinde kurulmuş olan Bozkır ilçesi çok eski bir yerleşim yeridir. Bozkır ilçesi, tarih sahnesinde yerini aldığından bu yana bünyesinde değişik toplumları barındırarak birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İsauralılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve Osmanlılar gibi farklı devletlerin hüküm sürdüğü Bozkır’da, bu toplumların bırakmış olduğu bir hayli tarihi ve kültürel eserler vardır. Bozkır’a hâkim olan bu devletlerin siyasî tarihi, Bozkır ve çevresinde meydana gelen siyasî olaylar ve Türklerin Bozkır’da hâkimiyet kurduğu zaman dilimi ele alınarak incelenecektir.

2.1. Türk Hâkimiyetinden Önce Bozkır

Toros Dağları ile Akdeniz arasında bulunan Pisidia Bölgesi’nin kenarı boyunca uzanan, Konya Ovası ile Akdeniz arasındaki Torosların kuzeyinde yer alan bölgeye antik çağda “İsauria” (Türk Ansiklopedisi, 1972: 227), merkezine ise “İsaura”11 adı veriliyordu. Bu dönemde araştırmanın sınırları içerisinde yer alan, bugünkü Bozkır,

10 Bozkır hakkında Ahmed Rıfat şu bilgileri vermiştir. Konya’nın 18 saat garb-i cenûbisinde 700

nüfusu şâmil bir kaza merkezidir ki bu kasaba (Siristad) namıyla dehi zebân-zed olub mea tevabi 10.293 nüfusu camidir. Derununda Bozkır Pınarı namıyla cereyan iden pınar kasabanın taraf-ı garbisinde ve üç saat ba‘dinde kain Karahisar karyesi civarındaki dağdan zuhur ve kaza-i mezkure tabi Fart ve Pınarcık karyelerinden ve Belviran nahiyesi dahilinden mürur ile Beyşehri Gölü’ne munsabb olur (Ahmed Rıfat, 1299: 155). Şemsettin Sami ise, Bozkır, Konya vilayeti ve sancağında ve livanın

kısm-i garbîsinde bir kaza olub, merkezi Siristad kasabasıdır. Şimâlen Beyşehri, şarken nefs-i Konya ve Karapınar, cenûben Hadim kazalarıyla, garben dahi Teke sancağıyla mahdûd ve muhâddır. Arâzisi kısmen dağlık olub, güzel ovaları dahi hâvîdir. Suğla Gölü bu kazada olub, merkez kaza içinden geçen nehr, Hadim dağlarından ve Belviran nâhiyesinden gelen diğer iki çayla birleştikten sonra, bu gölde munsabb olur. Arazisi mahsuldâr olub, hubûbât-ı mütenevvi‘a ile afyon ve meyve ve sebzelerin envâ‘i hâsıl olur. Ma‘mûlât-ı sanâ‘iyyesi kilim, ‘abâ, sahtiyân ve tüfenk ve tabanca gibi şeylerden ‘ibârettir. Belviran nahiyesiyle beraber 94 karyeyi hâvî olub, cümlesi Müslim olmak üzere 36.000 ahalisi vardır

(Şemsettin Sâmi, 1996: 1382) demiştir. Ancak, Şemsettin Sami’nin Bozkır ile ilgili verdiği bilgilere ihtiyatlı yaklaşmak gerekir. Zira Konya, Bozkır’ın doğusunda değil kuzeyinde yer almaktadır. Bununla birlikte Bozkır’ın Karapınar ile de sınır olması, Karaman’ın idari durumu düşünüldüğünde, mümkün gözükmemektedir. 1322 tarihli Konya vilayeti salnamesinde, Bozkır kazası, Konya’nın cenûbunda vâki‘ ve şimâlen Konya, şarken Karaman, cenûben Akseki ve garben Seydişehri kazalarıyla hem hudud olub, merkez Siristad kasabası, Konya’nın 90 kilometre cenûbunda ve 29 derece 55 dakika tûl-i şarkide ve 37 derece 10 dakika arz-ı şimâlîde ve kayadan ibaret bir dağın damınında kâ’in olub… (KVS 1322: 297) şeklinde ifade edilmiştir. Aynca bkz. KVS 1317: 155.

11 Yüksek yamaçlardan birine kurulmuş olan İsaura, hırsızların başkentiydi. Etrafındaki vahşi ve

ulaşılamaz bölge yüzünden komşularının aç gözlülüğünü cezp etmemiş olmalı ki kalıntıları hâlâ mevcuttur (Hamilton, 1842: 332).

(29)

Hadim, Yalıhüyük, Ahırlı ilçeleri ve bunlara bağlı köylerin bulunduğu coğrafi alan İsauria12 bölgesi içerisinde yer almaktaydı.

M.Ö. 2200 yılında Orta Anadolu’yu egemenliklerine alan Luwiler, İsauria Bölgesi’ne de hâkim olmuşlardır. Luwi etkisi İsauria Bölgesi’nde Helenistik ve Roma13 çağına kadar devam etmiştir (Yılmaz, 2005: 5). Burada oturan halktan dolayı Hititler, bölgeye Luwiya14 ya da Lukka demişlerdir. Zamanla Luwi tanrısı Tarhunt’tan dolayı bölgeye “Tarhuntaşşa”15 denilmiştir (Bahar, 1995: 221). Hititler döneminde, Dağlık Kilikya ve İsauria topraklarında Arzavalılara karşı bir tampon devlet olarak kurulan Tarhuntaşşa Krallığı, Luwi tanrısı Tarhunt’tan dolayı bu ismi alırken, Hulai Nehri’nden dolayı da Hulai Ülkesi olarak adlandırılmıştır (Doğanay, 2009: 33-34).

M.Ö. I. bin yılda Hitit egemenliğine son veren Frigler’in Bozkır ve çevresine hâkim olduğu, kaya kabartmalarından anlaşılmaktadır16. İsauria Bölgesi, Asur ve

12 Konya iline bağlı yerleşim yerlerinden İsauria bölgesi içinde şu ilçeler bulunmaktadır. Hamilton’un

İsaura sınırlarını Elmasun köyünden başlatmasına bakılarak (Hamilton, 1842: 327) Güneysınır ilçesinin İsauria bölgesi içerisinde yer aldığını söylemek mümkündür. Malzemelerin hangi dönemlere ait olduğunu ortaya koymaya çalışan bir çalışmada, Konya yedi bölge olarak ele alınırken İsauria altıncı bölge olarak; Bozkır, Ahırlı, Hadim, Taşkent, Güneysınır ve Yalıhüyük’ten oluşmuştur (Bahar-Koçak, 2004: 34). Seydişehir’in de İsauria Bölgesi içinde olduğu bir araştırmacı tarafından ileri sürülmüştür (Bahar, 1995: 219). Genel olarak İsauria; Konya, Antalya, Karaman ve Mersin il sınırları arasında kalan Orta Torosların yayla alanlarını kapsar. Bu illere bağlı; Akseki, Gündoğmuş, Mut, Silifke, Gülnar, Ermenek, Kazımkarabekir ve Güneysınır ilçelerinin Toroslar yönündeki kısımları da İsauria bölgesi sınırları içerisindedir (Yılmaz, 2005: 3). Metin içerisinde İsauria bölgesi içerisinde yer alan bir yerleşim yeri ifade edilmek istenildiğinde parantez içerisinde adı yazılarak, anlatılan olayın bütün bölge için geçerli olmadığına dikkat çekilmiştir.

13 Güneysınır’da Güdelesin Hüyük’te, Roma dönemine ait keramikler bulunmuştur. Yine Güneysınır

Güraağaç köyünde Roma dönemi su kalıntılarına rastlanılmıştır. Ayrıca burada M.Ö. II. binyıl, I. binyıl ve Roma-Bizans dönemini yansıtan keramikler bulunmuştur. Bölge özellikle Demir Çağı için önemli bir yerleşmedir. Güneysınır’da bulunan Gavur Höyük’te ise ilk Tunç Çağı, M.Ö. II. binyıl, I. binyıla ait keramik parçaları bulunmuştur (Bahar, 2002: 172).

14 İsauria Nova (Zengibar Kale)’da Luwice isimlerle karşılaşılmıştır. (Bahar, 1991: 97; Bahar,1995:

221). Luwi etkisinin İsauria’da uzun süre kalması; ülkenin aşılmaz dağlarla çevrili olması, denizden hayli içeride bulunması, anayolların uzağında kalması gibi nedenlerle açıklanabilir (Umar, 1999: 188).

15 Hititler, Kadeş Savaşı öncesinde bir süreliğine başkenti Tarhuntaşşa’ya taşımışlardır. Başkentlikten

sonra da Tarhuntaşşa dini bir faaliyet merkezi olmaya devam etmiştir (Bahar, 1995: 220-221). Tarhuntaşşa, Hititler ile batıdaki düşman ya da düşman olabilecek halklarla Hititler arasına bir tampon bölge yerleştirmek için düşünülmüş olmalıdır (Umar, 1999: 138). Tarhuntaşşa’yı Hatıp’a lokalize eden Hasan Bahar, Hulai Nehri memleketinin coğrafi, Tarhuntaşşa ülkesinin ise idari bir isimlendirme olduğunu belirtmiş ve en önemli akarsuyunun Göksu olduğunu dile getirmiştir (Bahar, 1996a: 48, 50).

16 Bozkır ve Hadim sınırları arasında yer alan İğdeören’deki kaya kabartmaları Geç Hitit etkilerini

(30)

Frig17 mücadelelerinde iki devlet arasında sınır olmuştur (Bahar, 1995: 229-231; Doğanay, 2009: 34). Daha sonra bölgede egemen olan Lidyalılar18 ile Yeni Babil devleti arasındaki mücadele sonucu bölge, M.Ö. VI. yüzyılda Yeni Babil Devleti’nin eline geçmiştir. Fakat Babil Devleti’nin egemenliği uzun sürmemiş, Persler, Lidya ve Yeni Babil Devleti’ne son vererek M.Ö. IV. yüzyılda bölgeyi ele geçirmiştir (Bahar, 1995: 232-236). Persler, Büyük İskender’in M.Ö. 333 yılındaki İssos seferine kadar Anadolu’ya hâkim olmuşlardır (Yılmaz, 2005: 5). Büyük İskender tarafından bölgenin Persler’den alınmasıyla, bölgede Helenistik dönem başlamıştır. Fakat İsaurialılar İskender’in egemenliğini kabul etmeyerek isyan edince Büyük İskender, generali Perdikkas’ı19 bölgeye göndermiştir. İki taraf arasında yapılan savaşta düşmana teslim olmak istemeyen ancak daha fazla dayanamayacaklarını anlayan İsaurialılar bütün akrabalarını, hazinelerini ve kendilerini ateşe atarak yakmışlardır. Bölge halkı esir olarak yaşamaktansa ölmeyi tercih etmiştir (Bahar, 1991: 89; Bahar, 1995: 236; Yılmaz, 2005: 6).

Bir süre bölgenin egemenliğini eline geçiren İsaurialı korsanlar bu durumu daha fazla devam ettirememiştir. M.Ö. 75 yılında, Servilius İsauricus tarafından korsanlardan alınan bölge, Roma İmparatorluğu topraklarına katılmıştır (Türk Ansiklopedisi, 1972: 227 ). M.Ö. 64 yılında İsauria Bölgesi, Kilikya eyaletine20 bağlı bir idari birim olmuştur (Özsait, 1985: 78). M.Ö. 39’da ise bölge merkezi İkonium (Konya) olan Lykaonia bölgesi içinde yer almıştır (Doğanay, 2009: 33-34).

Galatya eyaleti sınırları içine alınan İsauria (Ramsay, 1960: 413), M.Ö. 37/36 yıllarında Galatya21 krallığı ile birlikte Amyntas’a verilmiştir. Amyntas, İsauria’yı sakinleştirmek, halkının mukavemetini kırmak için müstahkem ve önemli şehri olan İsaura’yı tahrip etmiş ve bunun yakınında aynı isimde bir kral ikametgahı inşa

17 Frig dönemine ait önemli bir anıt Bozkır’ın Dibektaşı mevkiinde bulunmaktadır (Bahar, 1991: 77;

Bahar, 1999: 16).

18 Lidya egemenliği Kızılırmak’a kadar bütün Batı Anadolu’ya yayılmıştır. Pamphylia, İsauria ve

Lykaonia’nın batı bölümü de bu egemenlik kapsamındaydı (Umar, 2008: 23).

19 Perdikkas M.Ö. 323 tarihinde İsauria’nın merkezini kuşatmıştır (Hopwood, 1994: 376).

20 Bu eyaletin Trakheia/Dağlık Kilikya ve Pedias/Ovalık Kilikya adı verilen iki bölümü vardı. İsauria,

Homanedeis ve Pisidia bölgeleri Trakheia içerisinde yer almaktaydı (Strabon, 2000: 251). Bu iki bölüm doğal sınırla birbirinden ayrılır. Tarsus’tan doğuda kalan bölüm Ovalık Kilikya, batıda kalan dağlık bölüm ise Dağlık Kilikya’dır (Umar, 2008: 3).

(31)

ettirerek22 etrafını surlarla çevirtmeye başlamış fakat yapı tamamlanamadan ölmüştür (Strabon, 2000: 66). Amyntas’ın ölümüyle, M.Ö. 25 yılında, Galatya eyaleti kurularak İsauria, Roma imparatorluğuna bağlanmıştır. M.S. I. yüzyıla tarihlenen bir yazıtta ise İsauria’nın metropolisinin İsaura olduğu görülmektedir23 (Özsait, 1985: 84-85). Aynı yüzyılda Dağlık ve Ovalık Kilikya “Kilikya eyaleti” olarak birleştirilirken, milattan sonra üçüncü yüzyılın son çeyreğinde İsauria bölgesi, Kilikya’dan ayrılarak İsauria olarak Lystra ve Laranda’yı da içine alarak genişlemiştir. Dolayısıyla bu tarihten sonra adı bütün Dağlık Kilikya’ya verilmiştir (Doğanay, 2009: 37-38). Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra ise İsauria Bölgesi, Bizans toprakları içinde kalmıştır. Bozkır’da bulunan Rumca yazılmış bir mezar taşı da bu durumu kanıtlamaktadır (Oral, 1957: 31).

İmparator Gallienus döneminde (260-268) İsaura/Bozkır kentinde Trebellianus adlı biri ayaklanma çıkarmış ve yöre halkınca imparator olarak tanınmış ise de üzerine gönderilen Roma ordusu tarafından yakalanıp öldürülmüştür. Bu isyan bir süre daha devam etmiş ancak bölgedeki son isyan olmamış, daha sonraki yıllarda da İsauria yöresinden isyan edenler olmuştur (Umar, 2008: 34-35). İsaurialılar, Bizans hâkimiyetine girdikten sonra da baş kaldırmaya devam etmişler ve Bizans tahtına göz dikmişlerdir (Yılmaz, 2005: 10). Bu isyanlar dışında önemli bir olay da bölge menşeli bazı kişilerin Bizans hükümdarı olmalarıdır. 474-491 tarihleri arasında İsaurialı Zenon Bizans hükümdarı olmuştur24 (Ostrogorsky, 1999: 57). İsaurialı Zenon imparator olunca, İsaurialı yabanlardan devşirilen askerler, imparatorun koruyucu birliği olarak, başkent İstanbul’a getirilmiştir (Umar, 2008: 38). Zenon kendisine karşı yapılacak bir suikastten endişe ederek İsauria’ya gelmiş ve buradan topladığı askerlerle tahtı tekrar ele geçirmiştir (Abû’l Farac, 1945: 147). Daha sonra

22 Amyntas burayı Homanidislere karşı bir üs gibi kullanmayı amaçlamıştır (Hopwood, 1994: 384). 23 Antikçağ’da Zengibar Kalesi, Lystra/Hatunsaray yolu üzerinden Konya’ya; Larende üzerinden

ayrılan üç yol ile de Anamur, Tarsus ve Silifke’ye bağlanmaktaydı (Temizsoy-Uysal-Mertek, 1985: 5).

24 Zenon, kendisine karşı İsaurialıların suikast hazırlığında olduğunu anlayınca, bu isyan hareketini

bizzat İsauria’nın dağlık arazisinde bastırdı ve buradaki kalelerin büyük bir kısmını yıktırdı (Vasiliev, 1943: 132). Zenon’dan sonra başa geçen Anastas döneminde de, devletin önemli görevlerinde bulunan İsaurialıların Anastas’a karşı da suikast hazırlığında olduğu anlaşılınca, bunlar yüksek memuriyetlerden azledildi. Ancak İsaurialılar, altı yıl süren bir harpten sonra memleketlerinde teslim alınarak büyük bir kısmı Trakya’ya nakledildi (Vasiliev, 1943: 135-136).

(32)

717–741 yılları arasında25, İsauria ya da Suriye sülalesinden olduğu konusunda farklı fikirler bulunan Leon, Bizans imparatoru olmuştur26 (Vasiliev, 1943: 297).

İlkçağ boyunca bölgenin konumu nedeniyle idari problemler de yaşanmıştır. Bozkır ve çevresine hâkim olan devletler problemlere karşı, yerel yöneticiler ile çözüm aramışlardır. Hititler, buraya hükümdar sülalesinden atama yaparak bölgeye ayrıcalıklı haklar verirken, Persler yerli krallar ile durumu kontrol altına almaya çalışmışlardır. Romalılar ise, zaman zaman Galatya Krallığı ile sorunu çözmeye çalışmalarına rağmen, coğrafyanın da ortaya koyduğu olumsuz etkiler en çok Romalıları uğraştırmış olmalıdır27 (Bahar, 1995: 240).

2.2. Türk Hâkimiyetinde Bozkır 2.2.1. Osmanlı Öncesi Bozkır

Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde ordudan önce Anadolu’nun çeşitli bölgelerine gelip yerleşen Kolonizatör Türk Dervişleri, gittikleri yerlerde halkın gönlünü kazanmaya çalışmışlardır (Barkan, 1942: 279). Bozkır ve çevresinde de Hz. Osman soyundan Şeyh Muhammed Celaleddin, Erdoğan’da; Hz. Ömer soyundan Seyyid Taysi, Avdan’da; Hz. Ali soyundan Şeyh Bedreddin ibn Halil28, Karacaardıç’ta ve Hz. Ebu Bekir soyundan Şeyh Bayram Seydi’nin, Dedemli’de oldukları rivayet edilmektedir (Dr. Nazmî, 1922: 126; KVS, 1302: 71-72). Bu, Bozkır’ın Türkler tarafından kültürel açıdan fethi olarak değerlendirilebilir. 1336 yılına ait bir vakfiyesi mevcut olan, Siristat’ta bulunan Şeyh Musa adlı dervişi de,

25 Yelbeyi kaya tasviri şu şekilde anlatılmıştır. “Kayserler devrinin İsaur ricalinden birinin kaya mezarıdır; bu adam, mezarın ön cephesine ve sağ tarafına İsaur’ların başlıca merakı olan savaş ile avı tasvir ettirmiştir” (Bittel, 1953: 312). Diocletionus (M.S. 286-305) zamanında Roma

İmaparatorluğu toprakları 12 bölgeye ayrılırken birinci bölge Oriens (Torosların güneyindeki yerler), Isauria, Mısır ve Cyrenaeca idi (Akşit, 1970: 233). Milattan sonra ikinci ve üçüncü yüzyıllardaki durum için bkz. Hopwood, 1994: 375.

26 III. Leon’un Suriye sülalesinden olduğunu söyleyen araştırmacılardan Hakkı Dursun Yıldız, İsauria

sülalesine mensup hükümdarların tasvir aleyhtarlığı hareketlerin nedenini açıklarken III. Leon’dan ve 726 yılında çıkardığı emirden bahsetmesi (Yıldız, 1982: 446-447) farklı görüşlerin nedenlerini açıklamaktadır. III. Leon’un İsaurialıların kullandığı Konon adını alması nedeniyle bazı araştırmacılar tarafından İsauria kökenli zannedildiğini öne süren Ostrogorsky, III. Leon’un Suriye menşeli olduğunu belirtmiştir (Ostrogorsky, 1999: 144). Kroniklerde geçen Leon’un ailesiyle ilgili fikirleri değerlendiren Vasiliev de Leon’un Suriyeli olduğunu ifade etmiştir (Vasiliev, 1943: 297).

27 Bozkır’ın Türklerden önceki durumu için bkz. Hasan Bahar, Bozkır, Konya Ansiklopedisi, II, Konya

2011, 170-172; Mustafa Yılmaz, Bozkır: Helenistik ve Roma Çağı, Konya Ansiklopedisi, II, Konya 2011, 172-178.

28 Karacaardıç’ta bulunan Ali Semerkandi soyundan gelen Şeyh Bedreddin nesli, I. Mahmut

(33)

Bozkır’a Türklerin yerleşmesine öncülük yapması nedeniyle, bu dervişlerin arasına eklemek gerekir (VGMA, 581/1: 232; Belge 4). Bu dervişin inşa ettiği zaviye, vakfiye tarihi olan 1336 yılından önce kurulmuş olmalıdır.

Bozkır ve Belviran çevresi uzun süre Bizans29 egemenliğinde kaldıktan sonra, XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgede Türklerin hâkimiyet mücadeleleri olmuştur. Nitekim bu mücadeleler sonucunda Konya30 fethedilmiştir. Malazgirt zaferinden sonra Türkmenlerin fethedilen yerlere göçü hızlanmıştır (Turan, 1971: 37). Konya’nın Selçukluların eline 1069 ya da 107131 yılından sonra geçtiği bilinmesine rağmen Bozkır ve çevresinin Selçukluların eline ne zaman geçtiği kesin değildir. Fakat Konya’nın fethinden kısa bir süre sonra Türklerin eline geçmesi muhtemeldir. Bozkır ve çevresinin fethini tam olarak tespit edebilmek için Konya ile birlikte Bozkır’ın çevresinde32 bulunan şehirlere de göz atmak faydalı olacaktır. 1069 tarihinde Silifke’de Türkmenlerin olması (Turan, 1999: 168) ile aynı tarihte

29 Bizanslılar zamanında, Konya ve çevresine, İstanbul’u kuşatmak amacıyla düzenlenen seferler

sırasında Müslümanların, Emevi halifesi Muaviye döneminde başlayan ve Abbasiler döneminde devam eden akınları vardır. Bu seferler sırasında Konya birkaç kez alınmasına rağmen kısa sürede terk edilmiştir (Darkot, 1997a: 843). Anadolu’ya yapılan akınlar neticesinde tahrip edilen yerler arasında İsauria’da vardı (Yinanç, 1944: 21). Bizans bu akınlara karşı Arap hududu boyunca doğuda

dağ geçit bölgesi anlamına gelen kleisuralar oluşturmuştur. Bu sınır bölgelerinden birisi Ermenek,

Mut gibi İsaura bölgesi topraklarını da kapsayan Seleukeia idi (Honigmann, 1970: 40-41). 962 yılında, Araplar yaptığı gazalarda, Seleukeia geçitlerinden, Anatolikon thema’sı yollarından ve Toros Dağları eteklerinden Kilikya’yı katederek Kapadokya ve Lykandos’a varırlar, Fırat Nehri’nin öte tarafına ulaşıp aynı yoldan geri dönerlerdi (Honigmann, 1970: 79).

30 Bizans döneminde İran’la başlayan savaş sırasında Konya büyük zarar görmüş olmalıdır. VII.

yüzyılın ortalarından itibaren bu defa Müslümanlar Anadolu’ya akınlara başladılar. Toros geçitlerinden İstanbul’a yönelen İslam ordusu, Konya ve yöresini sık sık yağma etmiş olmalıdır (Baykara, 1998: 9).

31 1069 yılında, Selçuklu kuvvetleri başta Karaman ve Konya olmak üzere birçok yeri ele geçirmiştir.

Bizans imparatorunun Selçuklu kuvvetlerinin dönüş yolunu kesmek için Kayseri’ye geldiğini haber alan Selçuklu kumandanları, Toros Dağları geçitlerinden güneye inerek Kuzey Suriye’deki hareket üsleri olan Halep’e ulaşmışlardır (Sevim, 1988: 49). Feridun Nâfiz Uzluk tarafından tıpkıbasımı ve tercümesi yapılan Anonim Selçukname adlı eserde, Konya’nın Martava Gusta’dan ve Gevele Kalesi’nin Romanus Makri’den alındığı kaydı vardır. Bu kayda, Konya’nın fethi ile ilgili bir not ekleyen Uzluk, Konya’nın fetih tarihi olarak 1079 tarihini vermiştir (Anonim, Selçukname, 1952: 23). Konya’nın Malazgirt savaşından sonra Türklerin eline geçtiğini ileri sürenler de vardır (Yinanç, 1944: 104). Osman Turan ise, Konya’nın 1069 tarihinde fethedildiğini belirtmektedir (Turan, 1999: 168). İbrahim Hakkı Konyalı ise, Sultan Süleyman’ın 1076 tarihinde, Konya’yı ilk başkenti yaptığını öne sürmektedir (Konyalı, 1997: 41). Konya’nın ilk payitaht olduğu fikrini M. Halil Yinanç da dile getirmiştir (Yinanç, 1944: 107). Mehmet Önder Konya’nın fetih tarihi olarak 1069 yılını öne sürmüştür (Önder, 1962: 13). Türklerin Konya’ya ilk defa 1069 yılında geldiği fakat kesin olarak 1071 tarihinden sonra Konya’nın fethedildiği (Baykara, 1998: 11) gibi görüşlerin yanında Konya’nın fetih tarihini 1074 olarak verenler de vardır (Yurt Ansiklopedisi, 1983: 5123).

32 İ. Hakkı Konyalı, herhangi bir kaynak göstermeksizin, Bozkır’a yakın yerlerden Viranşehir,

Gurgurum, Fasıllar, Yunuslar ve diğer kalelerin 1078 veya 1079 yıllarında Anadolu Selçuklu Devleti’nin sınırları içerisine katıldığını iddia etmiştir (Konyalı, 1991: 26).

(34)

Konya’nın fethedilmesi birlikte düşünülürse Türklerin Bozkır ve çevresine de bu tarihte geldiği söylenebilir.

1081 tarihinde Bizans imparatoru Alexios Komnenos ile Anadolu Selçuklu hükümdarı Süleyman Şah arasında imzalanan ve hudut olarak Drakon Suyu’nun çizildiği ahidnâme, Bizans’ın bütün Anadolu’yu Süleyman Şaha terk ettiğini göstermektedir33 (Turan, 1997a: 209-210). Süleyman Şah’ın Antakya seferinden önce, Orta Anadolu’ya, sahil bölgelerine ve bütün Anadolu vilayetlerine, buraların korunması için vali tayin etmesi (Turan, 1997a: 212) de onun Anadolu’ya hakim olduğuna delalet etmektedir.

Türk göçleri ve fetih hareketleri sonucu, Ermeniler Fırat kıyılarına, Toroslar’a, Kilikya’ya, Malatya, Maraş ve Urfa bölgelerine yerleşmişlerdir (Turan, 1997a: 212). 1079 yılında Philateros; Harput’tan Kilikya’ya kadar uzayan Malatya, Maraş, Göksun, Tarsus, Anazarba, Masisa, Raban, Antakya ve Urfa şehirlerini içine alan geniş bir beylik kurmuştur (Turan, 1997a: 213). 1082’de34 Tarsus ve bir yıl sonra Adana, Masisa, Anazarba ve bütün Kilikya beldeleri Süleyman Şah tarafından fethedildi35 (Turan, 1997a: 213; Turan, 1993: 42; Yinanç, 1944: 116-117). Hem bu fetihler hem de 1081 yılında yapılan antlaşma Bozkır ve Belviran’ın bu tarihlerden önce Türk hâkimiyetine geçtiğine işaret etmektedir.

Konya’nın fetih tarihi ile burada verilen tarihler değerlendirildiğinde Bozkır’ın Türkler tarafından fethi için 1071-1082 tarihleri arasında bir yıl söylemek mümkün olur. Zira 1084 yılında bütün Anadolu’nun Türkler eline geçtiği Bizans kaynaklarında geçmektedir (Yinanç, 1944: 119). Anadolu’nun Süleyman Şah zamanında 19 emaret olduğu Mükrimin Halil Yinanç tarafından dile getirilmiştir. Tespit edilen emaretlerden biri Tarsus şehri merkez olmak üzere bütün Kilikya’yı kapsayan emarete, bulundukları mevkilerin sarplığından dolayı doğrudan doğruya açılamamış olan Kozan mıntıkasındaki sarp kalelerle İzorya, yani Silifke bölgesindeki müstahkem mevkiler haraçgüzar olmuşlardı. Bir diğeri ise Orta

33 1081 yılında Bizans’ın elinde kalan şehir ve kaleler, Karadeniz Ereğlisi, Kapadokya ve Menderes

(Khoma)’te idi (Turan, 1997a: 211).

34 Abû’l Farac’ta Tarsus ve Antakya’nın fetih tarihini 1082 olarak vermiştir (Abû’l Farac, 1945: 329). 35 Cahen bu durumu şöyle özetlemiştir: Süleyman Şah, Ebu’l-Kasım’ı İznik’te bırakarak 1084

yılından önce sahip olması gerektiği Konya’nın ötesinde, Philarete’in topraklarının merkezden uzak olan Kilikya bölgesini onun elinden almıştır (Cahen, 1988: 1411).

(35)

Anadolu’da doğrudan doğruya Anadolu Sultanı’na ait olan Konya emaretiydi (Yinanç, 1944: 133). İsauria olarak adlandırılan bölge, Kilikya emareti altında gösterilmesine rağmen İsauria’nın tamamının bu emarete bağlı olması zor gözükmektedir. Bu anlamda Konya’ya yakın olması nedeniyle 1876 yılında Bozkır’a bağlanan Belviran’ın Konya emaretine bağlı olduğunu söylemek daha gerçekçi olacaktır.

Haçlı seferinden sonra, 1097 yılında, Akdeniz sahilleri tamamen Bizans’ın hakimiyetine girmiştir. Kilikya’ya hakim olan Türkler buraları terk ettiğinde, Toroslara sığınmış olan Ermeni beyleri yavaş yavaş buraları Bizans’ın elinden alarak Kilikya Ermeni krallığını kurmuşlardır (Turan, 1997d: 685). I. Haçlı Seferi’nden sonra Kılıç Arslan, 1097 tarihinde Bolvadin ve Akşehir’e çekilmiştir. Böylece Selçuklu Devleti’nin batı sınırı Eskişehir-Antalya hattına kadar gerilemiş oldu. Çukurova’nın kaybı ise, Toroslarda oturan Ermenilerin yavaş yavaş bu bölgeye yerleşmelerine ve burada bir Ermeni krallığı kurmalarına imkan vermiştir (Demirkent, 1996: 32-33). 1101 yılında II. Haçlı ordusuyla mücadele neticesinde kurtulan Haçlı birlikleri Bizans’ın elinde bulunan Ermenek (Germanikepolis) kalesine sığınmıştır (Demirkent, 1996: 43-44).

Kilikya Ermeni hakimi olan I. Leon, İsauria (İçel Bölgesi)’da Romalılara bağlı birçok şehri zabt etmiş ve özellikle Seleukeia (Silifke)’yi ele geçirmek amacıyla kuşatmıştır. İmparator Ioannes Kinnamos, durumu öğrenince 1137 yılında onun üzerine yürümüştür (Ioannes Kinnamos, 2001: 14). Bu örnekler özellikle sahil şeridinin Bizans’ın elinde olduğunu ama iç kesimlerin Türklerin elinde olduğunu göstermektedir.

Selçuklu kuvvetlerinin Konya’nın fethinden sonra Alanya’yı ele geçirme girişimleri başlamıştır. Bu girişimler dikkate alındığında, Konya’dan Alanya’ya ulaşmak için Alanya’dan önce Bozkır’ın alınmasıyla ordunun geçeceği yolların36 güvenliği sağlanmış olacaktı. Bozkır ve Belviran’ın bulunduğu yerin Konya’ya yakın olması da Alanya’dan önce bu yerlerin fethini zorunlu kılıyordu. Nitekim Selçuklu

36 Bizans imparatoru İonnes Komnenos’un Beyşehir üzerine 1142 yılında yaptığı saldırıya değinen

Önder, İstanbul-Konya-Antalya ticaret yolunun önemine değinerek, Alaeddin Keykubad’ın bu yolu izleyerek Antalya ve Alanya’ya geçtiğini ifade etmiştir (Önder, 1986: 17).

(36)

sultanı Sultan Mesud, Antalya bölgesini fethetmek istediğinden dolayı Selçuklu kuvvetleri Antalya yörelerine sürekli akınlarda bulunmuştur (Turan, 1971: 177). Bizans imparatoru İonnes Komnenos ise, 1142 yılında İstanbul-Antalya yolunu güvenlik altına almak için Selçuklular üzerine düzenlediği seferde, Beyşehir adalarında yaşayan Hristiyanların Selçuklularla birlikte olduklarını görünce onların üzerine yürümüş37, aynı yıl İonnes Komnenos, İsaura eyaletine yapılan seferler neticesinde burada tertibat aldıktan sonra Suriye’ye yönelmiştir (Khoniates, 1995: 24-25; Turan, 1971: 177). 1146 tarihinde Bizans imparatoru Ioannes Türk topraklarını işgal etmek üzere orduyu toplamıştır. Çünkü Türkler bir İsauria şehri olan Prakana’yı38 istila etmişler ve başka zararlar da vermişlerdi (Ioannes Kinnamos, 2001: 35). Kılıç Arslan devletin başına geçtiğinde, taht mücadeleleri nedeniyle, İsauria’daki bazı kaleleri 1155 yılında, Bizans imparatoru Manuel’e vererek onun bu mücadelelerde tarafsız kalmasını sağlamıştır (Cahen, 1994: 112). İsauria’da bulunan bazı kalelerin Selçuklu hükümdarı tarafından Bizans’a verilmesi, Bozkır ve çevresindeki Selçuklu hâkimiyetini göstermesi bakımından önemlidir. Verilen son örnekler de Bozkır’ın Türkler tarafından fethini 1155 tarihinden önce olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ilk fetih tarihini 1071–1082 yılları arasında bir tarihe yerleştirmek mümkün olur39.

1165 yılında Ermeni Thoros, İsauria’daki birçok şehri ele geçirmiştir (Ioannes Kinnamos, 2001: 166). 1205 yılında, Selçuklu ülkesindeki saltanat çekişmesi nedeniyle Kilikya Ermeni kralı, Selçuklu tabiiyetini bırakarak hududa saldırmış, hatta Selçuklu ülkesinden güneye giden kervanların hareketine engel olmuştur. Ermeniler 1206 yılında Göksu yöresine saldırıp, mal ve hayvanları yağma edip, birçok esir de almışlardır. Bu ve benzeri olaylar nedeniyle Ermeniler üzerine sefer düzenleyen (Baykara, 1997: 39) Gıyaseddin Keyhüsrev’in, Ermenistan’dan Karaman

37 İoannes Kinnamos, uzun zamandan beri Türklere yakın yaşadıkları için onların adetlerini

benimsediklerini ifade etmiştir (Ioannes Kinnamos, 2001: 20).

38 Silifke yakınlarındaki Uzuncaburç’un eski adı Pranaka’dır. Bu yerleşim yeri için bkz. Ramsay,

1960: 404.

39 Her şehrin Türkler tarafından ele geçirilmesiyle ilgili halk arasında hikayeler anlatılmaktadır. Bu

anlamda Zengibar Kalesi’nin Türklerin eline geçmesi ile ilgili anlatılan bir hikaye için bkz. Fevzi Selen, Zengibar Harabeleri, Konya Dergisi, S. 40, 1942, s.47-56. Zengibar kelimesinin anlamını başlangıçta silah dansı olarak ifade eden Bilge Umar, Farsça -bâr takısının yağdıran, serpen, saçan, döken anlamı nedeniyle Seng-bâr kelimesinden gelebileceğini belirtmiştir (Umar, 2008: 143-145). Bu ifadeye göre Zengibar, taş atılan ve taş yağdırılan yer gibi anlamlara gelmektedir. Zengibar Kalesi’nin resmi için bkz. Fotoğraf 1, 5.

Şekil

Tablo 1: Bozkır Kazası Köylerinin Erkek Sayısı 225
Grafik 1: Bozkır Madenine Gelir Olarak Kaydedilen Sancak  Mutasarrıfına Ait Hazeriyye Akçesinin Dağılımı (Kuruş Olarak)
Grafik 2: 1776-1785 Yılları Arasında Madene Bağlı Kazaların Kömür Görevleri Dağılımı 51% 22%27% Bozkır Belviran Seydişehir
Grafik 3: 1787-1801 Yılları Arasında Bozkır Madenine Kömür Veren Kazaların Altı Ayda Verdiği Kömür Miktarı (Kıyye Olarak)
+5

Referanslar

Benzer Belgeler

Kömür yardımlarında kömürler Bakanlar Kurulu kararıyla doğrudan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ)’ne bağlı müesseseler ile Türkiye Taşkömürü Kurumu

öiği harbe tahsis ederek (harbe gidenin şarkıları) nı terennüm et­ mek istemiş olan Necatismı için­ de buhındnğn (Mayıs) ayından ancak notlar verişi,

Evinde istirahat ede­ cek, gelişmelerden haberimiz olacak” Vü­ cudundaki tümörle yaşamaya alıştığını be­ lirten Yücel ise “Bu tümörü savaşarak ye­ neceğim”

Bu çalışmada Zonguldak Kömür Havzasına ait jeolojik sıcaklık gradyanı bilgileri dikkate alınarak, terkedilmiş maden ocaklarının, ısı pompası için düşük

Yalnız özel kesimin yaptığı üretim çeşitli nedenlerle (vergi kaçırmak, belirli bir üretim gösterebilmek v.b.) tam belirlenememiş- tir. TKİ'nin ürettiği 9,5 milyon

(BU MİKTARLARIN YETERLİ OLMAMASI HALİNDE AYRICA TAHSİL EDİLECEKTİR.) AKSİ HALDE DAVA AÇILMASI DURUMUNDA FAZLAYA DAİR HAKLAR DA SAKLI OLMAK ŞARTIYLA İDARENİN UĞRADIĞI HER

Bulgaristan' ın Simitli şehrine yakın Oranovo kömür ocağında 16 Temmuz'da meydana gelen göçük altında kalan iki işçiyi arama çalışmaları sürerken, arama

Kolon flotasyonundaki sakin akış koşulları, kalın köpük tabakası (1 – 1,5 m), yıkama suyunun varlığı ve küçük çaplı kabarcıkların elde edilebilmesi çok ince