• Sonuç bulunamadı

Yeni Medya ve Çocuk, Sayı 1, Kasım 2020

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni Medya ve Çocuk, Sayı 1, Kasım 2020"

Copied!
52
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yeni Medya Ve Çocuk

AYLIK MEDYA E- DERGİSİ / KASIM 2020

MEDYALAB

İstinye Üniversitesi Medya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma

(2)

E D İ TÖ R

İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi

çatısı altındaki Medya Çalışmaları Uygulama ve

Araştırma Merkezi (İSÜMED) YÖK onaylı olarak

yapılanmasını tamamladı. İSÜMED bünyesinde yapacağımız pek çok iş var. İstinye Üniversitesi yönetiminin desteği, öğretim üyelerinin ve öğrencilerimizin katkılarıyla elbette. Bu işler arasında; öğrencilerimiz için bir reklam ajansı simülasyonu yaratmak, dijital yayın-cılık yapmak, aynı zamanda üniversitede olmanın sorumluluğu ile kamu yararına yönelik bilgi ve belge üretmek de var. Bu konudaki ilk adımımız ise MedyaLab oldu. MedyaLab aylık olarak hazırlamayı hedeflediğimiz, her sayısında bir temanın ön plana çıktığı, nitelikli bilgiye değer veren bir bülten. Bu sayının teması Dijital Medya ve Çocuk. Pandemi nedeniyle uzaktan eğitimin gündemde olduğu bugünlerde, bültenin içerisinde yer alan ve bilimsel araştırma titizliğinde hazırlanmış pek çok yazının özellikle ebeveynlere rehber olacağını düşünüyoruz. Bültendeki diğer içerikler ise çocuk ve medya, sinemada çocuk temsili başlıklı yazılar ve röportajlar, alanla ilgili okuma yapanlara yönelik kitap değerlendirmesi ve kitap önerileri, yönetmen portreleri ve sinema filmi analizlerinden oluşuyor. Bültenin en yenilikçi özelliklerinden biri ise, bu sayının temasına yönelik hazırladığımız videoları, bülten içerisinde erişebileceğiniz qr kodla izleme olanağınızın olması. İçeriğin konuyla ilgilenenlere, alanda çalışan-lara ve kamuya yararlı olması dileğiyle.

Doç. Dr. Aybike Serttaş

Medya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü

(3)

E K İ P

EDİTÖR

D o ç . Dr. Ay b i ke S e r t t a ş

TASARIM

En e s A l u ç

E M E Ğ İ G E Ç E N L E R

Prof. Dr. Hü s ey i n Çe l i k , Do ç . Dr. Ay b i ke S e r t t a ş , Dr. Öğ r. Üye s i Ha s a n Gü r k a n , A ra ş t ı r m a Gö r. Ç i s e Ay h a n He l va c ı o ğ l u , Ya re n K a l k a n , Fu l ya S oy b a ş , Ha s a n Ba rd a kç ı , Fu r k a n Tu n çe l , İl ayd a Ma ra n göz Bu ra k Gö ra l , Em e l De m i r t a ş Gö ra l , Ba h a r Erd o ğ a n Ayg ü n , Me l i s s a Fe z a K at l a r

G R A F İ K TA S A R I M

En e s A l u ç

Me d yaL a b d e rg i s i Ay l ı k yay ı n l a n a n b i r d e rg i d i r.

Bu d e rg i b a s ı n m e s l e k i l ke l e r i n e u y m ay ı t a a h h ü t e d e r. Me d yaL a b De rg i s i ’ n i n i çe r i ğ i , t a m a m e n ya d a

b ö l ü m l e r h a l i n d e d e rg i yö n et i m i n d e n ve ya z a r l a r d a n i z i n a l ı n m a k s ı z ı n k u l l a n ı l a m a z .

(4)

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R

Kasım 2020

8

12

17

20

22

Koronavirüs Salgını Döneminde Çocukların Eğitimi ve Medya Dijital Dünya ve Çocuklarımız Dijital Medya Okur Yazarlığı Neden Gerekli? Filmler ve çocuklar: görünür ve gö-rünmez arasında arabuluculuk İ Ç İ N D E K İ L E R Çevrimiçi (Online) Öğrenim Süre-cinde Çocuklara ve Ebeveynlere Faydalı Olabilecek İpuçları

(5)

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R

24

26

34

36

40

Breadwinner Filmi ve Çocuk Temsili

Karşı Sinema Kitabı

Korku Türünün Yeni İsmi

Ari Aster

Yeni Medya ve Çocuk Bağlamında

Kavramlar

Karantina Günlerinde Çocuklarla Ailecek İzlenebilecek Nitelikli Komedi Filmleri

(6)

46

49

51

Televizyon ve İçimdeki Şiddet

Kısa Film Yarışmaları

Kasım Ayında Vizyona Girecek Filmler İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R

(7)

İstinye Üniversitesi Medya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Mer-kezi’ne Bağlı İsü Med Web Portalı Açıldı.

Merkezin amaçları

Merkezin amaçları şunlardır:

Üniversite disiplini altında, medya ve kitle iletişimi alan-ları ile ilgili bilimsel araştırmalar yapıp her türlü medya ve iletişim uygulamasını Üniversite stüdyosunda gerçekleş-tirmek, dijital mecrada yayıncılık örnekleri üreterek kamu yayıncılığı hizmetine katkıda bulunmak, bu konudaki di- siplinler arası çalışmaları teşvik ve organize etmek, danış- manlık hizmeti vermek, bilimsel toplantı, kurs ve seminer-ler düzenlemek, bilimsel araştırmalar yapıp nitelikli medya ürünlerinin üretilmesi, medya okuryazarlığı ve medya etiği başta olmak üzere medya araştırmaları konusundaki lite-ratüre katkıda bulunmak. Yurt içi ve yurt dışındaki benzer merkezlerle iletişim kur- mak, lisansüstü eğitimde kurs ve programlar geliştirilmesi-ne yardımcı olmak, bilgi birikimi sağlamak ve yaymak. Diğer üniversite, kamu ve medya kuruluşları ile ortak çalış- malar yürütmek ve bu çalışmaların yürütülmesinde kulla-nılacak medya mecralarını oluşturmak, donanım ve verileri sağlamak. Merkezin faaliyet alanları Merkezin faaliyet alanları şunlardır: Medya ve kitle iletişimi alanında dünyadaki teknolojik ve bilimsel gelişmeleri izlemek, bu konuda teknik ve nitel araştırmalar yapmak, bunları yürütmek ve sonuçlandır-mak. Toplum ile medya arasındaki ilişkide kanaat önderi olarak konumlanmak ve bilimsel veri üretmek. Kamuoyunu ilgilendiren, yayıncılık ve iletişim temalı konu-larda nitelikli bilgi üretmek, bunları paylaşmak ve medya okuryazarlığına katkıda bulunmak. Üniversite, kamu ve özel kuruluşların gereksinim duydu-ğu araştırmaları planlamak, gerçekleştirmek ve bu konuda danışmanlık hizmetleri vermek. Üniversite bünyesinde yükseköğretimin amaç, ilke ve he-defleri doğrultusunda ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak televizyon yayınları yaparak kamu hizmeti yayıncılı-ğı konusunda örnekler üretmek.

Meslek içi ve toplumsal eğitim çalışmaları yapmak, bu amaçla seminerler, atölye çalışmaları ve konferanslar dü-zenlemek, yazılı, görüntülü ve dijital ortamlarda yayınlar hazırlamak.

Ulusal ve uluslararası kitle iletişim kuruluşları ile işbirliği yapmak.

Alanında uzmanlaşmış medya araştırmacıları ve medya profesyonelleri yetiştirmek.

(8)

Ço c u k l a r ı n Eğ i t i m i ve Me d ya

Koronavirüs Salgını Döneminde Çocukların

Eğitimi ve Medya

Günümüzde medya insan hayatını

tü-müyle sarmış durumdadır. İnsanoğlu doğum-dan ölene kadar medya metinleri ile karşılaş-tırmakta, onları duymakta, görmekte ve onlar sayesinde çeşitli kavramlarla ilgili anlamlar üret-mektedir. 19. yüzyılda gazeteler, 20. yüzyılda radyo ve televizyon, 20. yüzyılın sonundan itibaren internet, 21. yüzyılda ise sayısal tele-vizyon ve cep telefonu teknoloji ile karşılaşan insanlar, teknolojileri yaşamlarının parçası hat-ta belirleyicisi haline getirmişlerdir. Marshall Mc Luhan teknolojinin her sonunu çözecekmiş gözüyle bakıyordu. Teknoloji sayesinde küresel bir köye dönüşecek olan dünyada her sorun teknoloji sayesinde çözüleceğini düşünüyordu . Teknolojik belirleyicilik açısından bakıldığında teknolojinin her şeyi sunduğu, ancak kişisel ve toplumsal olarak yararlarının yanında zararla-rının da olduğu kolaylıkla görülebilmektedir. . Teknolojiyi insan yaşamının ilk aşamalarına getirdiğimizde, yani çocukluk dönemine, tek-nolojinin çocukta hem sözel hem de aritmetik olarak zihnin gelişmesini engellediği görülmek- tedir. Çünkü o işleri insan zihni değil artık bilgi-sayar yapmaktadır. Barry Sanders bilgisayarın insanlar arasında bağlantıyı kopardığını ve ev-deki ilişkileri ile medya arasındaki ilişkinin daha da parçalanmış hale soktuğunu belirtmiştir .

Bu bölümde çocuk ile medya arasında-ki ilişkinin gelişme ve öğrenme çağında nasıl biçimlendirdiği üzerinde durulmuştur. Özelde günümüzde yaşanan COVID-19 Pandemi sü-recinde evde kalan ve okula sınırlı olarak gelen çocukların bu durumdan nasıl etkilendiği anla-şılmaya çalışılmaktadır.

Çocuk ilk doğduğunda itibaren çevre ile

ilişki kurmaya başlamaktadır. Aslında doğum öncesi anne karnında bu ilişkinin ipuçları bulu-nabilmektedir. Çocuk bir gelişim döneminden diğerine bireysel hızıyla, aşamalı olarak ilerle-mektedir. Olgunlaşana kadar bu değişimi hızlı bir şekilde yaşamaktadır. Bu değişim aşamasın-da öğrenmeye ihtiyaç duymaktadır Gelişimin kritik dönemleri bulunmaktadır. Özellikle be-beklik ve çocuk dönemi çok önemlidir. Çünkü çocukların bu dönemde gelişmeleri ve öğren- meleri çok hızlı olmaktadır. Örneğin okul önce- si dönem, zihinsel ve dil öğrenimi için önemli-dir. Çocuklar bir yaşına kadar güven duygusunu kazanmaktadırlar, aksi takdirde güven duygu-sunun kazanılması çok zor olmaktadır.Kalıtım özelliklerinin yanında çevrenin bu gelişiminde önemli katkısı bulunmaktadır. Ailenin çocuk yetiştirme tarzları, kardeşleri ve arkadaşları çocukluk döneminden olgunlaşma dönemine kadar gelişimi önemli bir şekilde etkileyen un-surlar arasındadır.

(9)

Ço c u k l a r ı n Eğ i t i m i ve Me d ya

Doğumdan itibaren çocuğun iki yaşına ka- dar bedensel gelişim hızlanmaktadır. Daha son-ra ilk çocuk dönemi başlamakta ve bu dönemde çocuk bir takım kazanımlar elde etmektedir. Bu dönemde öğrenme hızlı bir şekilde başlamak-tadır, çünkü zihni gelişim okul dönemine kadar devam etmektedir. Çocuk bu yaşlarda teknoloji ile tanıştığında soyut algılamaları yapamadığın-dan alet ve makinelerin dış görünümü ve ne işe yaradığı ile ilgilenmektedir. Çocukların bu döne-minde sözel iletişim daha erken gelişmektedir. Çocuklar iki ile beş yaş arasında iyi bir konuş-macı olabilmektedirler . Çünkü televizyonu ve cep telefonundaki sesi taklit etmektedirler. . Ne olduğunu sorgulamadan doğrudan sesleri taklit etmekte, şiirler okumakta ve şarkılar söyleyebil-mektedirler. Çocuk somut dünyayı okul çağında birlikte öğrenmeye başlamaktadır. Okuryazar olan çocuk sözel dünyadan ayrılmakta, nesnele-rin dış görünüşünden uzaklaşmakta ve zihninde sembolik bir dönüşüm yaşamaktadır. Çünkü bu dönüşüm bir yer değiştirme olarak tanımlamak- tadır. Yani bazı öbeklerin adeta söyledikleri yer-de değil de başka bir yerdeymiş gibi anlaşıldığı gerçeğiyle karşılaşmaktadır.

Çocuk için dünya, okul öncesininki gibi

bir dünya değildir. Anlamlar göründüğü gibi de-ğildir. Çocuk, olgunlaşma döneminde bunun neden olduğunu farkına varacaktır. Göstergeler dünyası ile karşılaşan çocuklar büyüdüğünde zihni gelişimi şekillendirilecektir. Çünkü düşün-ce ile kavramlaştırılan gerçeklikler onun hayata bakış açısını ve kişiliğini meydana getirecektir.

Çocukluk dönemine geri döndüğümüzde

somut işlemler döneminin olduğunu görmekte-yiz. Bu dönemde mantıksal düşünme yeteneği gelişir, konumunu tanımlayabilir, sınıflama yapa-bilir, sosyal bir somut yollarla problem çözmeye başlar . Bu sıralamayı yaparken çocuğun ilk kez somut işlevleri öğrenebileceği ve 11 yaşından sonra soyut şeyler ile yani değerler ve inançları kavradığını ve fikir dünyasıyla artık ilgilenebile-ceğini görülmektedir . İlkokul çağında çocuğun çalışkanlık duygusu gelişmektedir. Bu nedenle öğretmenler ile anne baba her çocuğun gücü-nü ve yeteneklerini çok iyi tanımalı ve çocuğun gücü ölçeğinde çocuklara sorumluluklar vererek başarıyı tatmasını sağlamalıdır Okulun önemi bu aşamada devreye girmektedir. Bu aşamada çocuğun zihinsel gelişimi çok hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Öğrenme yardımcıları olan bil-gisayar ve teknoloji öğretmen ile anne babanın önüne geçmektedir. Çocuğun duygusal yönünü geliştirmeden zihinsel yanına geliştirme amacıy-la kullanılan öğretim yardımcıları bu aşamada işe yaramamakta, aksine olumsuz tesire neden olmaktadırlar. 12. yastan sonra başlayan ergen-lik döneminde çocuk kişiolmaktadırlar. 12. yastan sonra başlayan ergen-lik kazanmaktadır. Bu bir ara dönemdir. Bu dönemde ona ne çocuk gibi, ne de yetişkin gibi davranılmalıdır. Ergenlik problemli bir süreç olduğundan çocuklar, arka- daş grupları, öğretmen ve ebeveynlerin desteği-ne ihtiyaç duymaktadırlar.

(10)

Ço c u k l a r ı n Eğ i t i m i ve Me d ya

Çocuğun yetiştirme aşamasında eğitim

ve öğretimde bir takım materyalleri ihtiyaç du- yulmaktadır. Bu süreçte alet, edevat olduğu ka-dar teknolojik materyallerin de devreye girdiği görülmektedir. Bilgisayar destekli öğretim de bilgisayar alanında pekiştirme ve geribildirim sağlayarak heyecan verici oyun ortamı sunarak öğrenmeyi güdüleyebilmektedir. Fakat bilgisayar eğitim yardımcısı bir materyaldir ve tamamen öğretmenin yerini alamamaktadır Bilgisayar destekli eğitim ilkokul öğrencilerin başarılarını çok etkilerken öğrenciler büyüdükçe etkisi azal-maktadır . 2020 yılının başlarından başlayan ve mil- yonlarca kişiyi etkileyen COVID-19 ve koronavi- rüs olarak adlandırılan salgın çocukları da etkile-miştir. Bu dönemde çocuklar okul dönemindeki eğitim ve öğrenimlerini yapamamış, ilkokuldan üniversiteye değin öğrenim uzaktan yani tek-noloji yardımı ile yapılmaya çalışılmıştır. Salgın döneminde çocukların eğitimi ve öğretiminde bilgisayar, televizyon ve internet ön plana çık- mıştır. Bu durum birçok sorunun da yaşanması- na yol açmıştır. Bu sorunların birincisi teknoloji-ye erişme sorunudur. Özellikle yoksul kesimler, ne bilgisayar ne de televizyon yoluyla eğitim alamamışlardır. Çocuklar evlerinde ve bahçele-rinde oynamaya başlamış ve eğitim ve öğretim faaliyetlerden oldukça uzaklaşmışlardır. Okul sırasında özellikle öğretmenler sayesinde oluş- turulan fiziki ve zihni aktiviteler belirli program-lar dâhilinde yapılırken çocuk, evde ve sokakta kontrol edilemez olmuştur. Evde bilgisayar veya televizyon karşısında oldukça özgür bırakılarak zararlı içeriklerin, siyasi haberlerin, spor müsa-bakalarının ve her türlü dizi ile sinema filmlerini izlemek durumunda kalmışlardır. Oysa bu içerik-ler yetişkinlerin izleyebileceği programlar veya sinema filmleridir. Çocuklar için eğitim sürecin- deki planlı ve programlı olarak tüketmesi gere-ken içerikler ortadan kalkmış, çocuklar rastgele içerikler ile karşılaşmışlardır. Böylece bebek, ço-

cuk, ergen ve yetişkinler aynı içerikleri tüketme- Uzaktan eğitim adıyla başlatılan eğitim

öğretim yoluyla çocuklar bir öğretmenle değil gö-rüntüdeki öğretmen ile karşılaşmışlardır. Her ne kadar bu sistem interaktif imkânlara izin verse de sonuçta uzaktan bir sistemdir. Bu sistem öğret- men ile öğrenci arasında kurulması gereken duy-gusal bağa izin vermemektedir. Çocuğun daha önce de işaret edildiği gibi belli yaşlarda değişik eğitim ve öğretim stratejilerine ihtiyacı vardır. Bu stratejileri yönetecek olan öğretmendir. Çocuğun hangi programı izleyeceği, hangi filmleri izleyece- ği, hangi eğitim şeklinin verilmesi gerektiği öğret-men ve ebeveyn kontrolünde gerçekleşmelidir. Bu nedenle çocuk hiç istememesi gereken medya içeriklerine maruz kaldığında çocukların psikolo-jik olarak zarara uğraması ihtimali bulunmaktadır. Medya iletilerini nasıl ve ne şekilde okunacağına dair rehberlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle televizyon, cep telefonu ve internet çocuklar için tehlikeli bir araç haline dönüşebilme potansiyelini içerisinde barındırmaktadır.

(11)

Teknolojik belirleyicilik göz önüne alındığında teknolojiden medet ummak ve buna sarılma tehlikesini beraberinde taşımaktadır. Bilgisayarlaşmış bir dünyada derin bir okuryazarlık düzeyine artık pek gerek kalma-maktadır. Çünkü insan, bilgisayarlar ve cep telefonla-rı yardımıyla bilgiye anında ulaşabilmektedir. Böylece fazla okuryazar olmaya gerek yoktur. Emojiler yardı-mıyla niyet kolayca ifade edilebilmektedir. İnsanın ço-cukluktan itibaren çok kelime öğrenmesi ve bunu ye-tişkinlik çağında da devam ettirmesi gerekmektedir. Kelimeler sayesinde insan düşünmesi ve karar verme-si için gereken çok fazla enstrümana sahip olacak ve doğru karar verme olanağını elde edecektir. Gazete ve kitap okumak için okuryazarlığa gerek vardır. Radyo dinlemek ile televizyon seyretmek için duyduğunu an-lamaya, gördüğünü kavramaya ihtiyaç bulunmaktadır. Az sayıda okuryazarlık yeteneğiyle bilgisayar ve cep telefonlarını kullanma becerisi kazanılabilmektedir. Bu nedenle teknoloji araçları günümüzde üst düzeyde okuryazarlık ortamına gereksinim duymamaktadır.

Çocuğun büyüme aşamasında teknoloji bu şe-kilde kullanıldığında ve öğretmen ile ebeveynin etkisi azaltıldığında çocuk büyüdüğünde çeşitli problemler yaşayacaktır. Asla teknoloji öğretmen, arkadaş grubu yerine geçmeyecek, yani onu ikame etmeyecektir. Tek-nolojik belirlenimcilik yani bu araçları sarılma ve on-lardan çok fazla şey istemek insanın yararına değildir. Şu durum unutulmamalıdır: Makine organik olmayan, insan ise organik, düşünebilen, üretebilen sosyal ve psi-kolojik ihtiyaçları olan bir varlıktır. Çocuk ise potan-siyel bir yetişkindir ve eğitilmeye, öğretilmeye ihtiyaç duymaktadır.

Prof. Dr. Hüseyin Çelik

(12)

Ye n i Me dy a ve Ç o c u k

Çevrimiçi (Online) Öğrenim Sürecinde Çocuklara ve Ebeveynlere

Faydalı Olabilecek İpuçları

Çevrimiçi (online) öğrenim sürecinde çocuklarımıza faydalı olabilecek ipuçları ve püf noktaları, çoğu ebeveynin odak noktası haline geldi. “Çocuğumuzun akademik performansını optimize etmek için neler yapabiliriz? Bu deneyimde onlara nasıl yardımcı olabiliriz?” hem eğitimciler hem de ebeveynler tarafından yanıtlanmaya çalışılan sorular arasında. Yapılan akademik çalışmaların birçoğu, “öğrenciyi ekrana nasıl daha fazla bağlayabilirim” üzerine odaklanırken, aileler bu bağlanmalardan şikâyet eder durumda. Bu noktada, üzerinde durulması gereken asıl konu, bu bağlanmanın öğrenme odaklı olması ve sürdürülebilir olması için öğrenciye sunulan desteğin ne yönde olacağı. Sürdürülebilir, öğrenme odaklı bir uzaktan eğitim süreci gerçekleştirmek adına yapılabileceklere bir göz atalım istedim.

Çevrimiçi (Online) Eğitim için Gerekli Teknik Donanımın Sağlanması

Çevrimiçi (online) eğitim, öğrenen ve öğ- reticinin farklı ortamlarda bulunduğu eğitim öğ-retim etkinliklerinin, iletişim teknolojileri kulla-nılarak, zaman ve mekân kısıtlaması olmaksızın gerçekleştirilmesi olarak tanımlamaktadır (De-mirel, 2011; İşman, 2011; Uluğ ve Kaya, 1997; Kör, Çataloğlu ve Erbay, 2013). Kısacası, öğretim etkinliklerinin elektronik ortamlarda yürütülmesi ve ya bilgi ve becerilerin elektronik teknolojiler aracılığıyla aktarılması durumudur. Bu süreçte, gerekli teknik donanımın sağlanması, eğitim sü- recinin verimli geçirilmesi adına hayati öneme sa- hip. Çevrimiçi (online) eğitimin gerçekleşmesi adı-na, çocuklar hem tabletlere hem akıllı telefonlara hem de bilgisayar ürünlerine ihtiyaç duyuyorlar. Tabletler ve akıllı telefonlar kolay taşınabilir ol-maları nedeniyle tercih ediliyor olsa da üretkenlik açısından daha öne çıkarken bilgisayarlar üzerin- den ödev hazırlamak çocuklar için daha kolay gö-rülüyor. Dizüstü ya da masaüstü bilgisayarlar çev- rimiçi derslerin işlenmesinde çocukların dikkatle-rini vermeleri ve eğitime odaklanmaları açısından durumu kolaylaştırıcı araçlar olarak karşımıza çı- kıyorlar. Tablet ve akıllı telefonlara oranla, öğren-cilerin odaklanmalarını kolaylaştığı söylenebilir. Taşınabilirliği mümkün kılan laptop bilgisayarları, teknik özelliklerinin de daha fazla olması nede-niyle tercih edebilirsiniz. Ek olarak, seçeceğimiz cihazlarda aramamız gereken özellikleri şöyle sıralayabiliriz: şarj sorunu yaşamaması için batar-ya kapasitesi yüksek ürünleri tercih edebilirsiniz. Çok küçük ekranlardan ders takibi zor olacağı için tablet ve akıllı telefonlar yerine 15 inç mo-nitör sahibi bilgisayarlar kullanabilirsiniz. Dijital olarak var olan eğitim materyallerini saklamak için, cihaz hafızalarının en az 2 GB olmasına da özen göstermenizi öneririm. Online eğitim sürecinde ihtiyaç duyulabi-lecek donanımsal gereçler: 1. Güçlü bir dizüstü ya da masaüstü bilgisayar 2. Dokunmatik ekran tablet 3. Tablet standı

(13)

Ye n i Me dy a ve Ç o c u k 4. Bluetooth ya da kablolu kulaklık 5. Mikrofon 6. Standart ya da kablosuz fare ve klavye Her yaştan öğrencinin artık evden öğrenmeye geçtiği bu dönemde, doğru araçlar öğrenme sü-recinde büyük fark yaratabilir. Çevrimiçi eğitimi destekleyici donanım ve yazılım gereçleri öğren-me sürecine büyük katkı sağlayacaktır.

Küçük Aksesuarlarla Çocukların Öğrenme Sürecini Desteklenmesi

Ekran başında geçirilen uzun saatler, çocu-ğumuzun yaşam kalitesini direkt etkiliyor. Ekran başında geçirilen süre boyunca, çocuklarımızın konforlu hissetmesi önemli. Tercih edeceğimiz küçük aksesuarlarla çocuklarımızın öğrenme sü-recini konforlu ve verimli gerçekleştirmelerini sağlayabiliriz. Örneğin, Skype, Google Meet ve Zoom gibi uygulamalar üzerinden dersler anlatı-lırken öğrenciler kamera ile etkinliğe katılıyor. Bu nedenle kullanılan bilgisayar ya da mobil cihaz- larda kamera bulunduğundan, mikrofonun çalıştı- ğından emin olmalısınız. Eğer eski bir bilgisayarı-nız varsa ve kamerası yoksa, bilgisayarlara takılan bir web cam ve kablosuz bir kulaklık alabilirsiniz. Çocuğumuz tablet veya telefon ya da dizüstü bilgisayar kullanmayı tercih ediyorsa, omurgası-nın eğilmemesi için cihaz tutucu bir tripod ya da tablet veya laptop yükseltici kullanmayı tercih edebilirsiniz. Kablolu ürünleri kullanmak çocuklar için zorlu olabiliyor; klavye ve fare gibi aksesuar-lar için bluetooth desteğinden faydalanabilirsiniz.

Alacağımız ufak aksesuarlar, cihaz

seçi- minde dikkat edeceğiniz noktalar sayesinde çocu-ğunuzun uzaktan eğitim sürecini çok daha kolay geçirmesini sağlayabilir, onun bu zorlu dönemde rahat eğitim alması için gerekli desteği verebilirsi-niz. Microsoft 365 programları Özellikle pandemi döneminde eğitim süre- cinin bütünüyle çevrimiçi gerçekleşmesiyle bir-likte, Microsoft Office programlarının kullanımı artmış ve kullanım yaşı ilkokul dönemi çocuk-ları dahi kapsamıştır. Özellikle, ödevler ve ders notları için bilgisayarlarda Microsoft Office gibi uygulamaların kurulu olması gereklilik haline gelmiştir. Özellikle, Microsoft 365 programla-rından biri olan Microsoft Office Word uygu- laması, bilgisayar destekli eğitim sürecinde öğ-rencilere büyük kolaylık sağlayacaktır.

(14)

Ye n i Me dy a ve Ç o c u k

Çevrimiçi Sohbet ve Telekonferans Uygulamaları

Sınıf ortamını dijitale dönüştüren, öğren- me faaliyetini çevrimiçi dünyada gerçekleştirilme-sine olanak sağlayan mobil uygulamalar, özellikle pandemi döneminde eğitimin sürekliliğini sağla-ma açısından hayat kurtarıcı nitelikte. Teamlink, Google Meet, Zoom, Microsoft Teams, Discord, Skye, Zoom Meetings, Google Meet, Microsoft Team, Go ToMeeting, RingCentral Video, U Me-eting… bu dönemde tercih edilen uygulamaların başında geliyor. Video konferans uygulamaları, uzaktan görüntülü görüşme yapılmasına olanak sağlayarak, öğrencilerin çevrimiçi olarak bir araya gelmesini sağlıyor. Ek olarak, öğrenmeyi destek-leyici uygulamalar ihtiyaca göre şekilleniyor. Sınıf ortamını dijitale dönüştüren uygulamaların dışın- da Socratic, Educase, Prezi gibi öğrenciler için öğ-renmeyi destekleyici uygulamalar da öğda Socratic, Educase, Prezi gibi öğrenciler için öğ-renmeyi

Çevrimiçi Öğrenme Platformları

Eğitim platformları geniş bir dünya olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu dünyada şüpheli ve doğrulanmamış bilgilerin yer aldığı çevrimiçi öğ- renme platformları da mevcut. Güvenilir ve kali-teli içeriklerin yer aldığı platformları ayırt etmek, çevrimiçi öğrenme sürecinin olumsuz sonuçlan-maması adına gerekli. Doğru kullanıldığı takdirde çevrimiçi öğrenme platformları öğrenme sürecin-de büyük oranda olumlu etkiye sahip.

Bazı güvenilir, çevrimiçi öğrenme platformları: Google Classroom, Udemy, Khan Academy, Coursera, Edx, Pear Deck, Blackboard, Coursera, Canvas, Edpuzzle, Edmodo…

E-kitap Okuma Cihazları

Okura geniş bir özgürlük sunan e-kitap, her yerde, her zaman okunabilirliğiyle dikkat çekiyor. Mekân ve zaman kısıtlaması olmadan, taşınabilir-liğiyle çok daha pratik olan elektronik kitapların birçok avantajı var. Kapladığı yerin küçük olması ve kolay taşınabilir olması, kitapların elektronik versiyonları çok daha ucuz olması (böylece kâğıt tasarrufu yapmış olmamız), zaman ve mekân kı- sıtlaması olmaksızın, bilgiye ulaşmada büyük ola- nak sağlaması… vb. avantajlarıyla, e-kitap öğren-meyi destekleyici unsur olarak karşımıza çıkıyor. Kindle ve Kobo dünyada en çok tercih edilen e kitap okuyucular olarak, öğrenme sürecini des-tekleyebilecek araçlar olarak biliniyorlar.

Uygun Çalışma Alanı

Modern öğrenme alanlarının tasarımında uz- man olan Prakash Nair, çocukların çevrimiçi öğ-renme sürecini desteklemek amacıyla, bir dizüstü bilgisayar ve rahat ergonomik sandalye içeren bir masa kurmayı öneriyor. Ebeveynler olarak, ay-rıca çocuklarımızın en sevdikleri fotoğraflar ve posterlerle mekanlarını dekore ederek, öğren-me süreçlerini destekleyebiliriz. Çocuklarımızın evde kitap okurken, arkadaşlarıyla konuşurken veya uygulamalı bir projede çalışırken rahat ede-bilecekleri alanlar olmasını sağlayabiliriz. Örneğin ebeveynler, özellikle minimal alanlar için tasarla- nan, küçük boyutlu çalışma masalarını tercih ede- bilirler. Ancak her evde öğrenim için ayrılmış oda-lar ayırma olanağımız olmayabilir. Bunun için evin herhangi bir alanında bu alanı yaratmak mümkün.

(15)

Ye n i Me dy a ve Ç o c u k

Öğrenmeyi Destekleyici Geleneksel Materyaller

Uzmanlar tarafından, çevrimiçi ödevle-ri defter gibi kâğıttan oluşan çalışma sayfalarına aktarmanın etkili bir öğrenme stratejisi olduğu belirtiliyor. Bu hususta, çocuklar için okula git- tikleri dönemde yaptıkları hazırlıklara benzer ha- zırlıklar yapmak, öğrenme konusunda onları mo-tive edebilir. Onların gerçek kitaplar okumalarını ve mümkün olduğunca kâğıt ve kalem üzerinde matematik ve yazma becerilerini geliştirmelerini sağlayabiliriz. Geleneksel eğitim modelindeki gibi defter, kalem, kitap ve kırtasiye ürünleri, çevrim- dışı olarak da çocukların eğitim sürecini destekle-yecektir. Günlük/Haftalık Planlama Her gün için bir plan düzenlemek iyi bir stra-teji olabilir. Örneğin, çocuklarımız kimi zaman yoğun mesaj akışından rahatsızlık hissedip sessiz bir ortama ihtiyaç duyabilirler. Çocuklarımız için, günlük plan oluşturmak, çevrimiçi eğitim saati, dinlenme saati, oyun saati, yemek saati… vb. şe- kilde günü programlamak, zamanı verimli kullan-mak açısından faydalı olacaktır. Günlük ödevleri ve saatleri tahtada listelemek için bir yazı tahtası satın almanızı öneririm, böylece öğrenciler her bir öğeyi tamamlarken işaretleyebilirler. Bu onları motive edecektir. Okul Formalarına Dönüş Çocuğumuzu yataktan kalkıp pijamalarını de-ğiştirmeye motive etmek için beğeneceği tarzda yeni okul üniforması alabiliriz. Tabii burada kas-tettiğim gerçek üniformalar değil. Kendi ünifor-masını kendisinin seçmesini sağlayıp, seveceği ve özellikle rahat edebileceği bir kıyafet çocuğumu-zun motivasyonunu olumlu yönde etkileyecektir. Örneğin, bu kıyafet bir eşofman olabilir ve ona çevrimiçi okul üniforması diyebilirsiniz.

Çevrimiçi ve Çevrimdışı Yaşam Arasında Denge Çocukları hem eğitici hem de rahatlatıcı olan di- ğer aktivitelere evden devam etmeye teşvik et-memiz önemli. Onların, ekran başında geçirdiği saatler kadar fiziksel aktivitelere de vakit ayırma- larına yardımcı olmaya çalışmalıyız. Böylece çev-rimiçi gerçekleşen eğitim sürecini daha verimli hale getirebiliriz.

(16)

Ye n i Me d ya ve Ço c u k

Pozitif Tutum

Ebeveyn tutumlarının çocukların öğrenme sürecinde direkt etkiye sahip olduğunu kanıtla-yan birçok araştırma mevcut. Durum böyleyken ebeveynlere, çevrimiçi öğrenme sürecini destek-lemek konusunda büyük iş düşüyor diyebiliriz. Ebeveynlerin olumlu bir bakış açısı benimsemeye çalışması, çocukların öğrenme sürecinde pozitif etkiye sahip. Bazı anlarda olumsuz duygulara ka-pılmamız tabii ki normal. Belirsizlik yaşayıp, bu-nalmış, stresli ve kafamız karışmış hissedebiliriz. Olumsuz duyguları da kabullenmek ve tanım-lamak bu süreçte önemli. Bu duyguları tanıyıp, tanımlarsak, durumu kabullenip, bakış açımızı olumluya çevirmek mümkün. Onlarda görmek istediğimiz davranışları modellemek biz ebevey-nlerin başvurabileceği bir davranış biçimi. Sonuç olarak, biz ebeveynler çocuklarımızın ilk öğret-menleriyiz ve onların mutlak yol göstericileriyiz.

Çevrimiçi ve Çevrimdışı Yaşam Arasında Denge

Çocukları hem eğitici hem de rahatlatıcı

olan diğer aktivitelere evden devam etmeye teş-vik etmemiz önemli. Onların, ekran başında ge-çirdiği saatler kadar fiziksel aktivitelere de vakit ayırmalarına yardımcı olmaya çalışmalıyız. Böyle- ce çevrimiçi gerçekleşen eğitim sürecini daha ve-rimli hale getirebiliriz.

(17)

Bahar Erdoğan Aygün

Klinik Psikolog

Di j i t a l D ü nya ve Ço c u k l a r ı m ı z

Gün geçtikçe dijitalleşen dünya hepimizin hayatını bir şekilde değiştirirken, toplumun en küçük ve savunmasız bireyleri olan çocukları da etkiliyor. Gündelik hayatın olmazsa olmazı dijital medya mecraları çocukların ve gençlerin hayatına girdiğinden beri anne ve babaların endişeleri de arttı. Bu durumu Klinik Psikolog Bahar Erdoğan Aygün ile görüştük.

Merhaba Bahar Hanım. Öncelikle bu rö-portajı benimle yaptığınız için teşekkür ederim. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba! Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji (yüksek lisans) Bölümü’nden mezun oldum ve Yalova’da kendi ofisimde danışanlarımı almaktayım. Daha çok ebeveyn tutumu, ebeveyn çocuk ilişkisi, dikkat eksikliği- hiperaktivite ve boşanmalar ile ilgili görüşmelerimi sürdürüyo-rum.

Biliyorsunuz ki günümüzde çocuklar dijital medyanın içine doğuyor. 6 aylık bebeğin elinde tablet görebiliyoruz. Dijital medya çocuk-ların psikolojisine nasıl etki ediyor?

Dijital medyanın artık sadece okul çağı ve

ergenlik çağında değil, okul öncesi dönemde de cep telefonu, bilgisayar-tablet ve televizyonla bir-likte çocukları olumsuz etkilemektedir . Bazı annelerin küçük çocuklarına yemek yedirmek ya da ilgiyi dağıtmak amacıyla dijital medyayı kul-landıklarını görüyoruz; bu çocuk sağlığı için doğru bir tutum değil. Dijital medya, hem içerdiği uygun-suz içeriklere çocukları maruz bırakabiliyor hem de olumsuz fiziksel ve psikolojik sonuçlara yol açabili-yor. Ekrana maruz kalan çocuklarda donuk bakışlar, dil gelişiminin geriliği ve dikkat eksikliği gibi birçok olumsuz sonuçlara sebep olduğunu görüyoruz.

Uygunsuz dijital medya kullanımının ço-cukların gelişimi üzerindeki olası etkileri nelerdir?

Uygunsuz dijital medya kullanımı

çocukla-rı fizyolojinin dışında psikolojik olarak da olumsuz etkileyebilir. Yararlı olmayan içerikler, şiddet, med-yada gördüğümüz kişilerden etkilenme gibi birçok neden çocukların algısını olumsuz yönetmektedir. Çocuklar taklit yoluyla öğrendikleri için uygunsuz dijital medya kullanımı onların kişiliğine etki eden bir süreçtir.

Ebeveynler bu duruma karşı nasıl bir tutum sergilemeliler? Çocuklara nasıl örnek olabilirler?

Ebeveynlere düşen görev tablet, telefon

gibi dijital medya kullanımı yapılan araçların kont-rolünü sağlamaktır. Saat aralığı verilerek kontrollü kullanım ve yaş aralığına göre medya kullanımında yasaklamalarla süreci kontrol altına alabilir ve ço-cuğun kullandığı uygulamalar hakkında konuşarak da sürece dahil olmak yakından ilgilenmek çocukla ebeveyn arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirecektir.

Sizce dijital medya kullanımında bir yaş sı-nırı olmalı mı ve dijital medya kullanımını

(18)

yasak-Di j i t a l D ü nya ve Ço c u k l a r ı m ı z

Sizce dijital medya kullanımında bir yaş sınırı olmalı mı ve dijital medya kullanımını ya-saklamak doğru mu?

Dijital medya kullanımında yaş sınırı olmalı. Ekran için 3 yaş ve sonrası olmalı, çünkü çocuklar elleri- ne verilen tablet veya telefonla süreci yöneteme-yecekleri için uygunsuz ve şiddet içerikli videoları ve oyunları oynayabilirler. Sosyal medya kullanımı için ise 13 yaş ve üzeri olmalı. Sürecin daha farkında oldukları için bu yaş aralığı uygun olacaktır. Yasaklamak yerine endi-şelerinizden bahsedip, çocuğun dikkatini çek-meden gözlemlemek, kontrol altına almak daha doğru olacaktır.

Dijital medyanın aşırı tüketimi sonucu çocuklar gerçek iletişimden uzaklaşıyorlar mı? Dengeli kullanıldığı zaman sosyalleşmelerine katkı sağlıyor mu?

Dijital medyanın aşırı tüketimi çocukları

gerçek iletişimden uzaklaştırıyor ve yalnızlaştırı-yor. Bu yetişkinler için de böyle. Tüm iletişimsel faaliyetlerin mobil iletişim araçları ve sosyal med-ya aracılığıyla gerçekleştirilmesi yabancılaşma, toplumsal izolasyon ve yalnızlaşma gibi bireyin ruh halini ve davranışlarını olumsuz yönde etkile- yen bir dizi psikolojik ve sosyolojik durumla kar-şı karşıya kalınmasına neden olmaktadır. Sanal ilişkilerdeki tehlikeleri görememe durumu (sanal medyada herkes olmak istediği, görünmek iste- diği gibi gözükmekte, davranmakta) gerçek ilişki-lerde (beden dili, jest ve mimiklerle) daha iyi fark edilmektedir. Bununla beraber dengeli medyanın kullanımının çocuklara pek çok fayda sağladığını söylemek mümkün.İnternet ve sosyal medya sa- yesinde çocuklar dünyanın pek çok yerinde onla-rı dinlemek isteyen kişilerle tanışıp yeteneklerini yayıyorlar. Bu sayede çocuklar kendilerini değerli hissediyorlar. Ayrıca sosyal medya platformları çocukların arkadaşlarıyla rahat, kolay bir iletişim kurmalarını, ortak ilgi alanları olan akranlar bul- malarını ve pek çok kişiden sosyal destek alma-larını sağlarken ait olma duygusu geliştirmelerine de yardımcı oluyor.

6-7 yaşındaki çocukların sosyal medya mecralarında fenomen olduklarını görüyoruz. Bu durum psikolojik açıdan sağlıklı mı sizce? Ço-ğunlukla ailelerin çocukların görüntülerini pay-laştığını görüyoruz. Bu ailelere neler söylemek istersiniz?

Sosyal medyada reklam aracı olarak

kul-lanılan çocukların ilerleyen dönemde gördüğü ilgi nedeniyle meslek algısı değişebiliyor. Bugün çocukların meslek algılarında fenomen olmak ilk sırada geliyor. Bu yolla eğitime gerek kalmaya-cağını düşünüyorlar. Bu durumun devam etmesi halinde hayal dünyasında yaşayan bir çocuğun yeteneğinin gizli kalmasına sebep oluyor. Çocuk-larının fotoğrafını paylaşan aileler ise; çocuklar sürecin farkında olmadıkları için ailelerin çocuğun gizliliğini koruma sorumluluğu vardır. Ebeveynler paylaşım konusunda çocuklarıyla geçirdikleri an- ları kontrollü ve güvenliği sağlamış şekilde payla-şabilirler.

Tüm özel yaşamını bu mecralarda aktaran çocu-ğun kötü niyetli kişilerin hedefi haline gelmesi çok kolay. Mahremiyet duygusu gelişmemiş ço-cuklarda ne gibi sorunlarla karşılaşılabilir? Çocuklarımızı bu kişilerden nasıl koruyabiliriz?

Sosyal medyada çocuklarının her anını

paylaşan ailelerin çocuk ihmali yaptıklarının ba-zen farkında değiller. Bu durum istismara kadar gidebiliyor. Pedofilik emelleri olan kişiler çocuk-ların fotoğraflarını bu amaçla kullanabilir. Anne baba istemeden de olsa buna yol açmış oluyor. Çocuklar pedofilik bireylere karşı savunmasız du-rumdalar. Pedofili hastası olan bireyler çocukları tuzaklarına çocukların güvenlerini kazanarak dü-şürüyor. Güvendiği kişi tarafından yapılan şeyin olumsuz bir şey olduğunu anlayamazlar. Böyle durumda, çocuğunuzun internete ulaşımını kont- rol edin. Ev dışında internete ulaşımı var mı kont- rol edin ve bilgi edinin. Çocuğunuzun arkadaşla-rıyla iletişim içinde olun ve son zamanlarda garip davranışları var mı arkadaşlarından öğrenin.

(19)

Me d ya Me r ke z i Öğ re n c i s i

Me l i s s a Fe z a K at l a r

Di j i t a l D ü nya ve Ço c u k l a r ı m ı z

Siber zorbalık hakkında ne düşünüyorsunuz? Hem siber zorbalık yapan hem de maruz kalan ço-cuklarda neler gözlemliyorsunuz?

Dijital dünyanın genişlemesiyle birlikte siber zorbalığa maruz kalan çocukların arttığını görüyoruz . Örneğin yapılan araştırmalar sonrası Avrupa’da 12 -17 yaş arasındaki her dört çocuktan birinin başka bir çocuğun siber zorbalığına maruz kaldığı belirlenmiş-tir. İfşa etme, utandırma , tehdit etme ve alay etme gibi eylemler siber zorbalığa girmekte.Siber zorbalı-ğa maruz kalan çocuklarda akademik başarıda düşüş, anksiyete ve korkuların ortaya çıktığı yapılan çalışma-larda da görülmektedir. Siber zorbalığı özellikle oyun gruplarında ve internet üzerinden oynanan oyunlar-da görüyoruz. Oyun sitelerinde oynayan çocuklara siteleri kuran kişiler bir şekilde ulaşıyor. Çocukların şifresini ele geçiriyor, telkinlerle ya da birtakım şey-lerle çocuğu tehdit ediyor. Çocuğun eğer ailesi ile iletişimi yoksa, korkuyorsa, çaresiz hissediyorsa bu bir tetiklenme oluyor. Çocuklara intihara kadara gi- debilecek kötü şeyleri yaptırabiliyorlar. Siber zorba-lığı yapan çocuklar veya siber zorbalığa maruz kalan çocukların ailelerine şunları tavsiye edebilirim : Çocuğunuzu dinleyin, güven verin, zorbalığı durdur- mak için birlikte çalışın, durumu takip edin, çocuğu-nuzla konuşmaya devam edin ve onu daima dinleyin. Çocuğunuzun çevrimiçi aktivitelerini izleyebilece-ğiniz ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik çözümü edinin.

(20)

D İ J İ TA L M E DYA O K U R YA Z A R L I Ğ I

F U LYA

S OY BA Ş

G a z e t e c i

O

ğlum Kerem Aren doğduğu ve hatta 2 yaşına gelip de dil gelişimi ko-nusu az çok kafamda daha fazla öneme sahip olmaya başladığından beri dijital medya ve TV ile aramıza büyük bir sı-nır çekmiştim. Çünkü farkındalığı yük-sek bir ebeveyn olarak farkındaydım ki yetişkinler TV ya da dijital platformları çoğunlukla eğlenmek amacıyla izleyip, takip ederken çocuklar için bu durum dünyayı algılama şekli olarak karşımıza çıkıyor. Ve maalesef ki bu noktada var olan içeriklerin doyuruculuğu, dili, cin- siyet eşitliği, ayrımcılık gibi konulara ba- kış açısı konusunda karnesi zayıf. Bun-dan en çok etkilenen kuşkusuz çocuklar olmakta. Gerçeklik ile medyada sunulan gerçeklik arasındaki fark ne kadar erken yaşlarda öğretilirse medyanın olumsuz etkileri de o derece azaltılabilir.

Dijital medyanın doğuracağı ve

çocukta belirebilecek kaygı bozuklukla-rını bu noktada göz ardı etmemek ge-rek. Gözlemlediğim ve öğrenebildiğim kadarıyla çocukların üretken ve sağlıklı olarak dijital dünyayı kullanması aksa-dığı an kendisine güveni de bozuluyor. Özellikle bazı oyun ve videolar, tehlikeli yönlendirmeler ve korku figürleriyle ço-cukta güvenlik endişesi yaratabileceği gibi zihinsel bazı sorunlara da yol aça-bilmekte. Dijital medyanın artık sadece okul çağı ve ergenlik çağında değil, okul öncesi, hatta süt çocukluğu dönemin- den itibaren hayatın içine girdiği bir ger-çek. Cep telefonu, bilgisayar- tablet ve televizyon yetişkinler kadar çocukları da ‘bağımlılık’ tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.

Dijital Medya Okur

(21)

Çocuklar, dünyayı duyularıyla tanı-yor, etki-tepki ile deneyimliyor. Oysa dijital medya kullanımında çocuk ikili değil tek ta- raflı etkileşim yaşıyor ki bu da tepkisine ya-nıt alamayan çocuk için iletişim ve gelişimin bozulması demek. Psikologlar, araştırmacı-lar ideal olanın ‘ilk 2 yaşta çocukların dijital medya ile tanışmamasıdır’ derken devam eden süreçte de dijital medya ile geçirilen sürenin kısıtlanmasının şart olduğu ortada-dır.

Böylesi geniş bir perspektiften

ba-kacak olursak dijital medya okuryazarlığı konusunda anne ve babaların eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi bir zorunluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Dijital okuryazarlık, iletişim teknolojilerinin olumlu özelliklerini geliştirerek, olumsuz taraflarını en aza in-dirmeyi amaçlar ki bu da çocuğunuza ya-pacağınız en sağlıklı ve en büyük yatırım olabilir. Ayrıca dijital ortamda devam eden her türlü etkinliğin yer, zaman, nitelik ve sü-resini belirli kurallara bağlamak; çocuk belli bir yaş ve olgunluğa gelene kadar denetle-mek, mümkün ise bazı etkinlikleri çocukla birlikte yapmak; belli içerik ve web sitele-rine erişimi sınırlandırmak gibi önlemlere başvurulabileceği gibi bu tür önlemlerin aile- eğitimci- gençlerin karşılıklı konuşarak işbirliği ile hayata geçirmesi daha yapıcı bir ortam yaratacaktır.

(22)

F i l m l e r ve Ço c u k l a r

Filmler ve çocuklar: görünür ve görünmez arasında arabuluculuk

S

inemanın ne olduğunu ve görsel-işitsel,

kültürel deneyimini anlamak için sunduğu olanakla-rı düşündüğümüzde, üzerine sayfalarca yazı yazabil-memiz mümkün. Sinemanın bu özelliklerinin yanı sıra, bugün film izleyen çocukların sayısı yadsınama-yacak kadar fazla.

Bu noktada, ünlü film kuramcısı Andre Bazin’in sor-duğu o meşhur sorusu geliyor gündeme: “Sinema ne-dir?”. Bir sanat, eğlence, endüstri, kültür aracı, yanı sıra bir anlatım, dil, araç. İlk sinema kuramcıların-dan biri olan Hügo Munstenberg, film ile ilgili ilginç tespitlerde bulunurken, filmin nasıl çalıştığı ve izle-yici ile olan ilişkisini düşündü. Bu süreçlerden bazı-larını bilmek, hayal gücünün sınırbazı-larını zorlamayı ve filmin izin verdiği hayali düşünmeyi sağladığını söylemek mümkün görünüyor.

Münsterberg’in bu fikri, sinemanın algısını ve yorumlanmasını da önemli bir bakış açısı getiri-yor. Bu nedenle, filmlerin özellikle çocuklar ile olan ilişkisinin bazı yönlerini anlamak oldukça önemlidir. Filmlerin, hayal gücü ve hayali kavramları çok an-lamlı ve farklı şekillerde inşa edebildiğini iddia ede-biliriz. Bu noktada filmler, bakış açıları üretmek için sembolik birer makine işlevi görürler.

Çocuklar ve filmler

Sinemayla ilgili farklı yorumlar olduğu gibi, sinemanın hayal ile ilişkisi ve filmleri görme biçim-leri/yolları çocukların kendi deneyimlerine dayanır. Bu noktada, Walter Benjamin’in deneyim kavramına dayanarak, bir film izlemenin bireysel, geçici ve kısa süreli deneyiminin anlatılması, bu deneyimin pay-laşıldığında bir deneyim haline gelebileceği ihtima-line dayanır. Filmle karşılaşınca uyanan ve bunlarla sınırlı kalmayan deneyim, izleyicileri (bu metinde özellikle çocukları), başka olasılıklara/dünyalara gö-türür.

Sinema ile ilgili çocuk tasvirleri

Çocukların sinema ile ilgili sahip oldukları tem-siller birer kurgudur ve bu kurgu, kültürle ilişki-lerine ve kimlikilişki-lerine göre inşa edilmektedir. Bu noktada, aşağıdaki şu soruların düşünülmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.

Sizin için sinema nedir?

Bir filmin çocukları memnun etmek için ne yap-ması gerekir?

En sevdiğin filmler neler?

Sinema (salonunda) ve televizyonda film izlemek arasındaki farklar nelerdir?

(23)

F i l m l e r ve Ço c u k l a r Aslında, bu soruların her biri (ve bu

so-rulara ek onlarca soru sormak da mümkündür), çocukların anlayışlarının/algılarının nasıl yapı-landırıldığını/şekillendirildiğini tanımlar ve yanı sıra (çocukların) filmlerle ilgili seçimlerini nasıl oluşturdukları hakkında fikirler verir.

Bu sorular ve tasvirler, göz önüne alındığında, özellikle fantezi ve macera hikâyelerini ele alan filmler, sinema ve çocukların hayal gücü arasın-daki ilişkiyi daha iyi açıklamamıza yardımcı olur. Oysa yanılsama, sinemanın temelindedir ve sine-ma, görünür ve görünmez arasında arabuluculuk-ta bir ikon görevi görmektedir.

Sinema, simülasyon olarak görseller de önerdiği için, özgür göstergeler sunarak gerçeğin ve katı-lımın anlamlarının dönüşümünü sağlar. Sinema, görüntünün üstünlüğüyle ile çalışır. Keşfedilecek bu hayali evrende sinema; analiz, yorum ve olası diğer görüntülerin üretimini kendi içerisinde ba-rındırır.

Filmler, görüntülerinin maddeselliğine dayalı olarak, gerçek dünya ve hayal gücü arasın-da birer arabuluculuk görevi üstlenirler

Hayal gücü ile madde arasında önemli bir ilişki vardır: bir yandan, onun aracılığıyla ona bi-çim verir. Düşünce akışında imgeler oluşturur ve değiştirir, ötesine geçer ve yeni bir gerçeklik inşa eder/oluşturur. Hayali akışta, ekranda birbirini takip eden görüntülere bakıldığında, boşluk alan-ları, hayal etmemizi sağlayan diğer görüntüleri oluşturan boşluklar ile karşılaşılır. Bu noktada, yapabileceğimiz şey bu boşlukta, bu öznel alanda algıya verileni yeniden inşa etmektir..

Etik, estetik, bilişsel, psikolojik boyutların-dan sinema kurumu (araç olarak filmler), sosyal ve kültürel koşullar aracılığıyla eğitime sağladığı katkı ve sinemanın eleştirel bir araç ve araçsallaş-tırma işlevi görmesi durumunu tartışıyor. Bu açı-dan sinema hem bir araç hem de pedagojik eylem nesnesi olarak yapılandırılabilir. Son olarak bu metin sinemayı sanat, endüstri, dil, iletişim aracı ve hayal gücünü zenginleştirmenin ve hayali bes-lemenin bir aracı olarak görülebilir.

Film ve izleyiciler (çocuklar) arasındaki bu sosyal diyalogda bir potansiyel olduğunu söy-leyebiliriz. Eğitimsel arabuluculuk, bu diyaloğu, bu deneyimden ortaya çıkanlara dayalı anlamların inşası ile yeniden üretir. Bu perspektifte duyarlılık ve anlayış arasında bir ara çalışma ile filmler ile bakmanın, üretmenin başka yollarını harekete ge-çirebilir. Bu açıdan bakıldığında çocukların, me-taforları formüle etmeleri, sorgulamaları, tanım-lamaları ve tanımaları sağlanabilir. Bu metnin, bu noktada, sinema okuryazarlığı perspektifine daya-nan bir çalışma olduğuna idaya-nanıyorum

(24)

Bre a d w i n n e r

S

inema filmlerinde çocuk karakter kul-lanımı film için tamamlayıcı unsurlardan biridir. Bu çocuk karakterler sinema filmlerinde türüne, çekildiği coğrafyaya, o coğrafyanın kültürüne ve yapım özelliklerine göre değişkenlik gösterebil-mektedir. Bir Hollywood filminde çocuk karakter temsili o coğrafyanın özellikleri ve kültürü göz önünde bulundurulduğunda Orta Doğu ülkeleri-ne kıyasla çok farklıdır. Geülkeleri-nel bir bakış ile Hol-lywood filmlerinde çocuk temsili, çocuğun daha özgür kalabildiği yani bedenen ve ruhsal olarak çocukların kendilerini geliştirebilecek alanlara sa-hip olmalarını kapsamaktadır.

Kültürel bağlamda aileler çocuklarının gelişimlerine önem vermekte ve eğitim, barınma, yeme içme gibi minimum ihtiyaçlarını karşıla-makta ancak geri kalan kendini geliştirme seviye-sini çocuklara bırakmaktadır.

Kısacası Hollywood filmlerinde çocuk temsili; özgürlükçü, toplumsal baskılardan uzak, yoğun dini baskıları olmayan, çocukluklarını ço-cuk gibi geçirebilen, Orta Doğu sinemasında yer alan çocuk temsillerine nazaran az baskı gören çocuklar şeklindedir.

Orta Doğu sinemasında çocuk temsilini ele almak gerekirse, Breadwinner filminde çocuk temsilini incelemek yerinde bir örneklem ola-caktır ki zaten filmin ana karakteri bir çocuk ve film onun gözünden izleyiciye anlatılmaktadır. Film klasik Hollywood anlatısından çok uzak, çocukların coğrafi, kültürel ve toplumsal olarak daha sert koşullarda yaşadıklarını görmekteyiz. Toplumsal cinsiyet normlarına çok küçük yaşta maruz kalan kız çocuğunun babası hapse girdik-ten sonra, çocuk eve para getirmek için erkek gibi giyinip, saçını kesip, ismini değiştirip para ka-zanmaya çalışmıştır ve bunun ülkede bir gelenek olması Orta Doğu sinemasında çocuk temsilinin örneklerinden biridir.

Breadwinner Filmi ve Çocuk Temsili

(25)

Bre a d w i n n e r

Breadwinner filminde genel olarak çocuk temsillerine bakarsak; kız çocuklarının okula git-mediği ve belli bir yaştan sonra dışarı bile çıkama-dan evde evlendirilmeyi bekledikleri, erkek ço-cuklarının ise okulda sadece dini eğitim aldığını ve kendilerinin üstün ırkmış gibi davrandıklarını gözlemliyoruz. Evlerine para götürmek zorunda kalan kız çocukları kılık değiştirip (bacha-posh) erkek gibi olmaya zorlanmaktadır. Aynı şekilde kimliğini değiştiren kız çocukları evlenecek yaşa geldiklerinde tekrar kadın kimliklerine dönmek-tedir ancak ruhsal olarak bir kimlik çatışması ya-şadıkları için bazı çocuklar tekrar kız olmak iste-mezler. Yaşam standartlarının Avrupa ülkelerine göre çok farklılık göstermesi filmin ana karakteri olan kız çocuğuna dahi yansımaktadır. En belirgin farklılıklardan biri, 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu Hollywood filmlerinde oyun oynayıp ders çalışır-ken Breadwinner filminde babasını hapisten kur-tarmak için yollara düşmektedir.

Filmde zorunlu dini eğitim ve şeriatın ağır kuralları erkek çocuklarının ve kız çocuklarının bir arada oynamasına müsaade etmemektedir. Çocukluk yılları itibari ile bunları yaşayan insan-lar yetişkin birey oldukinsan-larında, toplumsal cinsiyet önyargılarının gerçekleşmediği bir dünya imkân-sızdır.

Sinemada çocuk karakter temsilleri bu ör-nekler ile belli bazı alt başlıklarda değerlendiri-lebilir. Toplumsal olaylara, coğrafyaya ve kültüre bakarak ve yapım özellikleri (bağımsız yapımlar ya da gişe filmleri) açısından da farklılıklar sıra-lanabilir. Bu yazıda tüm bu başlıklara bakılarak Hollywood filmleri ve Orta Doğu sineması karşı-laştırması, Breadwinner film incelemesi ile örnek-lendirilmiştir.

O r t a D o ğ u d a

Ç o c u k O l m a k

(26)

Ço c u k l a S i n e m a

Karantina Günlerinde Çocuklarla Ailecek İzlenebilecek

Nitelikli Komedi Filmleri

Tür: Aile, Macera, Komedi Vizyon Yılı: 2014

Süresi: 75 DK Yaş: 3+

RİMOLAR VE ZİMOLAR

Türk sinema sektöründe pek de eşi ve benzeri olmayan özel bir yere sahip bir çocuk filmi.

“Rimolar ve Zimolar” tıpkı “Muppet Show” serisi gibi kuklalardan oluşturulmuş eğlenceli, rengarenk bir film.

Hikâye küçük bir çölle birbirinden ayrılan düş-man iki toplumu oluşturan Rimolar ve Zimolar arasında geçmekte. Birbirlerine neden düşman olduklarını unutmuşlar bile. Her iki taraf da birbirlerine dair gerçek dışı hikayeler uydur-muşlar ve iki topluluğun çocukları da büyük-lerinden bulaşmış bu korku ile yaşamaktalar. Bir gün bir Zimo ailesi çölde piknik yaparken yeni çocuklarının içinde olduğu yumurtalarını kaybederler. Yumurtayı bulan Rimolu iki ço-cuk Minnik ve Bızdık, yavruyu kendi kasaba-larına getirirler. Böylece iki topluluğun yıllar sonra karşı karşıya gelmesiyle sonuçlanacak olaylar silsilesi de başlamış olur.

(27)

KUZULAR FİRARDA

Koyunları sever misiniz? O zaman doğru filme bakıyorsunuz ama hızlı davranın çünkü Kuzularımız Firarda…

Çiftlikteki işlerden bunalan koyun Shaun ve kuzu arkadaşlarının hayallerini bir gün tatile çıkma ihtimalleri süsler. Nihayet o gün gel-diğinde planları devreye girer ve hem çiftlik sahibini hem de çiftliğin köpeğini atlatarak firar ederler. Çiftçi uyuyakalınca karavanı kendiliğinden şehre gidip ortadan kaybolur. Kuzular sahipsiz kalmıştır ve köpek dostla-rıyla iş birliği yapıp sahiplerini bulmak için şehre giderler. Sırf biraz eğlenmek için atıl-dıkları bu macera beklediklerinden çok daha maceralı bir deneyime dönüşecektir.

Tür: Aile, Aksion, Macera, Animasyon, Festival, Komedi

Vizyon Yılı: 2015

Süresi: 1 saat 25 dakika

ŞAŞKIN İMPARATOR

Bir Disney klasiği, bol komedisi ve modern mizah anlayışı ile yönetmen Mark Dindal dan Şaşkın İmparator…

Kibirli, bencil ve zevk düşkünü küstah bir im-parator olan Kuzco, sinsi yaşlı danışmanının kara büyüsü yüzünden bir lamaya dönüşür. İnanılmaz bir zenginliğe ve güce sahipken şimdi bir lama olarak sarayının dışında ger-çek hayatın zorluklarına karşı savunmasızdır. Önceden aşağılayarak sarayından kovduğu Pacha adlı sevimli aile babası bir köylü ona yardımcı olmaya çalışır. Kuzco lama olduğu bu süreçte en başta küçümsediği köylü dostu sayesinde insan olmaya dair bazı iyi özellik-leri de keşfedecektir.

Tür: Aile, Komedi, Dram Vizyon Yılı: 2011

Süresi: 1 saat 25 dakika Yaş: 5+

Karantina Günlerinde Çocuklarla Ailecek İzlenebilecek

Nitelikli Komedi Filmleri

(28)

LEYLEKLER

Sevimli mesajları olan, komik bir aile animasyonu.

Leylekler’in bebekleri getirdiği de-vir kapanmış, şimdilerde global bir internet perakende şirketi için paket dağımı yapmak-tadırlar. Dev internet mağazası Cornerstore. com’da çalışan ve terfi etmek üzere olan ley-lek Juinor yanlışlıkla Bebek Yapma Makine-si’ni çalıştırır ve istenmeyen tatlı bir bebek dünyaya gelir. Uzun yıllardır bebek teslimi yapmayan Junior ve Leylek Dağı’ndaki tek insan Tulip’in bu bebeğe ev bulmaları gerek-mektedir.

Tür: Animasyon, Macera, Komedi Vizyon Yılı: 2016

Süresi: 87 dk Yaş: 7+

KÖPEK ADASI

Wes Anderson yönetmenliğinde dis-topik bir atmosferde sürgün edilen köpekle-rin hikayeleköpekle-rini izliyoruz.

Günün birinde Megasaki City’deki bütün kö-peklerin şehirden uzaklaştırılmasına karar verilir. Bütün köpekler, evcil ya da değil, de-vasa çöp döküm alanına sürülür. Bu köpekle-rin içinde 12 yaşındaki Atari Kobayashi’nin koruma köpeği Spots da vardır. Minyatür uçağına atlayan Atari, tek başına nehrin karşı tarafına geçer ve köpeğini aramaya koyulur. Orada, yeni arkadaş olmuş melez köpek sü-rüsünün de yardımıyla epik bir yolculuğa çı-kar. Atari’nin köpeğini arayış yolculuğu, böl-genin kaderini ve geleceğini değiştirecektir...

Tür: Animasyon, Macera Vizyon Yılı: 2018

Süresi: 1 saat 42 dakika Yaş: 10+

(29)

HOKKABAZ

Sihir sever misiniz? Cevabınız evet ise Hok-kabaz karşınızda.

İskender (Cem Yılmaz) hokkabazdır. Yani aslında sihirbazdır. Ama onun ve ço-cukluk arkadaşı Maradona’nın (Tuna Orhan) dışında herkes onun hokkabaz olduğunu düşünmektedir. İstanbul’dan hızla kaçmak zorunda kalan ikili, turne programına Sait’i (Mazhar Alanson) de dahil ederek büyük risk alırlar. Baba Sait, İskender’i takdir etme-yi uzun yıllar evvel bırakmıştır. Turne üçlüyü kaynaştırırken, aynı zamanda görkemli bir dağılmaya sebep olur. İskender, Maradona ve Sait, yol arkadaşları Fatma ile bir dağılıp bir toparlanırlar.

Tür: Dram, Komedi Vizyon Yılı: 2006

Süresi: 2 saat 3 dakika Yaş: 10+

WALTER MİTYY’NİN

GİZLİ YAŞAMI

Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı’nda fantezi dünyasında sessiz sedasız bir hayat süren, tirajı yüksek “Life!” dergisinin fotoğ-raf arşivinde çalışmakta olan Walter, kendini hiç beklenmedik bir maceranın içinde bulur. Yeni iş arkadaşı Cheryl’la masumca flört et-meye başlamasının sonrasında hayatı, ha-yalindeki sevgilinin gerçeğe dönüşmesiyle değişir. Cheryl, onun uzun süredir düşlediği aşkın vücut bulduğu insandır. Ancak Walter, büyüsünün bozulacağını düşündüğünden hislerini Cheryl’a açıklamakta tereddüt et-mektedir. Bir yandan da derginin artık yal-nızca internetten yayın yapacağı haberini alması, onu işini kaybetme tehlikesiyle kar-şı karkar-şıya getirecektir. Derginin basılı yayın hayatına veda edeceği son sayısında çıkması planlanan önemli bir fotoğrafın yok olmasıy-la işler karışır. Walter’ı ve Cheryl’ı akıl almaz olaylar ve sürpriz gelişmeler beklemektedir.

Tür: Dram , Komedi , Macera Vizyon Yılı: 2014

Süresi: 1 saat 54 dakika Yaş: 11+

(30)

TAŞ DEVRİ FİRARDA

Mağaradan ayrılmak için yanlış gün, bu filmi izlemek içinse kesinlikle doğru gün Taş Devri’nde yaşayan Dug ve kabilesi, dün-yada yaşamaya elverişli nadir yerlerden biri olan yeşil ve bereketli bir vadide hayatlarını sürdürmektedir. Ancak tüm dünyaya Bronz Devri’ni getirmeye kararlı olan güçlü Lord Nooth, alıştıkları düzeni yerle bir etmek üze-redir. Dug, Hognob ve kabilenin diğer üye-leri, yurtlarını koruyabilmek için iş birliği içinde Nooth’a karşı mücadele etmek duru-munda kalacaktır.

Tür: Animasyon, Macera, Komedi Vizyon Yılı: 2018

Süresi: 89 dk Yaş: 7+

OYUNBOZAN RALPH

Walt Disney’in imzasını taşıyan bu eğlenceli animasyonu izlemek için geç kal-mayın

Atari oyununun bina yıkan ‘kötü adamı’ rolündeki Ralph, hem yıllardır aynı işi yap-maktan sıkılmış hem de oyunun iyi adamı ta-mirci ‘Felix’ gölgesinde kalmaktan bıkmıştır. Bu arada da tüm övgüleri Felix toplar. Ralph artık iyi bir kahraman olmak ister ve diğer video oyunları arasında gidip gelmeye başlar. Fakat oyundan oyuna atlarken yol açtığı bir kaza Sugar Rush oyununu tehlike altında bı-rakan bir düşmanı serbest bırakır. Şimdi kah-raman olma fırsatı onda mıdır?

Tür: Animasyon, Macera, Komedi Vizyon Yılı: 2013

Süresi: 1 saat 48 dakika Yaş: 7+

(31)

THE MUPPETS

Muppetlar 12 yıl sonra geri dönüyor-lar…

3 kukla delisi arkadaş Walter, Gary ve Mary tatil için Los Angeles’a giderler. Burada tesa-düf eseri petrol zengini Tex Richman’ın yeni keşfettiği petrol kaynağına ulaşmak ve sondaj yapmak için Kukla Tiyatrosu’nu yıkacağını öğrenirler. Şimdi kukla tiyatrosunu kurtar-mak için var güçleriyle mücadele edecekler-dir. Zira Kukla Kermit arkadaşlarını yeniden bir araya getirerek ihtiyaçları olan 10 milyon doları toplamak için ‘Bugüne Kadarki En Bü-yük Kukla Televizyon Yardım Kampanyası’nı düzenler.

Tür: Aile, Komedi, Dram, Aile Vizyon Yılı: 2011

Süresi: 1 saat 25 dakika Yaş: 5+

SMALL FOOT

Her büyük efsanenin altında ‘‘küçük’’ bir gerçek yatar.

Küçük Ayak, bir efsane olduğuna inanılan insanların gerçek olduğu keşfeden bir yeti-nin hikayesini anlatıyor. Migo adındaki genç ve zeki bir yeti, “küçük ayak” olarak bilinen insanların varlığına inanmaktadır. Migo, bu fikrinde diretse de kimseyi kendine inandı-ramaz. Yeti topluluğu küçük ayakların sadece bir efsane olduğunu düşünür. Ancak günün birinde beklenmedik bir şey olur ve karşısına bir insan çıkar. Bir küçük ayak bulduğu ha-beri sevimli yetimize ün kazandırmanın yanı sıra sevdiği kızın kalbini kazanma şansını da sunar. Ancak bu yeni keşif, sakin yeti toplulu-ğunu, karlı köylerinin ötesindeki büyük dün-yada neler olabileceğine dair bir kargaşaya sürükler...

Tür: Animasyon, Macera, Komedi Vizyon Yılı: 2018

Süresi: 96 dk Yaş: 6+

(32)

THE LEGO

Evinizdeki logolarınıza tekrardan ba-kın eğer orada değillerse büyük ihtimalle be-yaz perdededirler.

Legolar evreninde geçen filmde, sıradan bir adam olan Emmet, beklemediği bir anda dünyası değişir. Legoların yaşadıkları dünya zorba ve kötücül bir lego tarafından tehdit edilmekte ve parçalarına ayrılmaktadır. Bu yıkımı durduracak kişi ise yanlışlıkla ola-ğanüstü Master Builder ile karıştırılan Em-met’tir. Emmet bu talihsiz yanlış anlaşılma-yı gidermek yerine kahraman olmaanlaşılma-yı seçer, dört kişilik bir ekip kurar ve nefes kesici ma-cera başlar.

Tür: Animasyon, Macera Vizyon Yılı: 2014

Süresi: 1 saat 40 dakika Yaş: 6+

LE GRAND M’ECHANT

RENARD

Sırada Fransız yapımı olan Le Grand Méchant Renard Et autres contes Türkçesi ile Büyük Kötü Tilki Ve Diğer Masallar…

Hafif temposu olan, eğlenceli bir animasyon. Ailecek izleyebileceğiniz bu filmin konusu ise küçük bir taşra kasabasında yaşayan hay-vanların başından geçen üç tane eğlenceli hikâye. Bu sempatik hayvanlar öykülerini bir tiyatro oyunu gibi sunsalar da peş peşe yakla-şık 25’er dakikalık bağımsız, keyifli, dinamik ve komik üç ayrı film izliyoruz.

Tür: Animasyon, Macera, Komedi Vizyon Yılı: 2007

Süresi: 83 dk Yaş: 4 +

(33)

A TOWN CALLED PANIC

Küçük ve sevimli karakterlerle dolu bir kasabada Kovboy, Kızılderili ve Bay At aynı evde yaşıyorlardır (!). Bay At’ın doğum-günü kutlaması için en yakın dostları Kovboy ve Kızılderili sürpriz bir parti ve hediye plan-larlar. Ancak küçük bir yanlışlık sonucu bü-tün bir kasabada büyük olaylar yaşanır. Or-taya çıkan panik dalgası komik ve heyecanlı maceraların yaşanmasına neden olur.

Tür: Stop Motion, Macera, Komedi Vizyon Yılı: 2009

Süresi: 75 dakika Yaş: 10+

HUNTER FOR

THE WİLDER PEOPLE

Bella ile Hector, Yeni Zelanda’da kır-sal kesimde yaşıyan ve bölgenin sorunlu çocuğu Ricky’nin koruyucu ailesi olan bir çifttir. Bazı ayarlamalar sayesinde işler gayet yolunda gitmekte ve Ricky koruyucu ailesiy-le mutlu bir hayat yaşamaktadır. Ancak üvey anne Bella’nın ani ölümü ile işler karışır.

Tür: Dram , Komedi , Macera Vizyon Yılı: 2016

Süresi: 101 dakika

(34)

V İ T R İ N

S

inema yazımına yeni bir eser katıldı: Karşı Si- nema. Literatürde üzerine fazla bilgi bulunmayan karşı si-nema bu kitapta... Es Yayınları’ndan çıkan ve İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Elemanı Dr. Hasan Gürkan’ın kaleme aldığı kitap; sinemadaki anlatı tarzları üzerinden Hollywo- od sinemasında, özellikle 1990’lı yıllar ile birlikte bir deği-şimin yaşandığı ve yeni bir anlatı iddiasında bulunuyor. Türsüzleşen filmler

Sinema alanında akademik çalışmalar gerçek-leştiren ve aynı zamanda Karşı Sinema kitabının yazarı Dr. Hasan Gürkan, karşı sinema filmlerinin sermayesinin bağımsız olduğu veya bir stüdyo tarafından üretilmeyen filmler olduğuna dikkat çekti. Dr. Gürkan, “Günümüzün postmodern bir dönem olarak tanımlanması, bu tanımın ise bir tanımsızlığı beraberinde getirmesi toplumsal sis-tem içerisinde birçok kuramın, olayın ve olgunun belirsiz olmasına neden oluyor. Günümüz dünyası çelişkiler ve be-lirsizlikler olarak tanımlanabilir. Homojenlik artık mevcut değil; buna karşın ideolojik ikilemlikler, bölünmüşlük ve çoklu kimlikler ve de çoklu tanımlar mevcut. Peter Wollen tarafından önerilen karşı sinema da, postmodern düzen ve postmodern sinema süreci içerisinde Hollywood tarafın-dan başkalaştırılıyor. Hollywood filmlerinin klasik anlatıyı benimsemeyen bu filmlerin anlatıları melezleşiyor; tür ola- rak ise belirsiz yeni tür/türler oluşturulduğu, hatta türsüz-leşmeye doğru gidildiğini söylemek mümkün. Aslında tür ve yüksek bütçeli filmler, her ne kadar ticari kaygılar ile üretiliyor olsalar da, bu filmler tür kategorisi içerisinde de-ğerlendirilememesine rağmen filmler ticari başarı sağlıyor. Karşı sinemaya artık Hollywood sinemasında da rastlamak mümkün” dedi.

Kitap, ilk eser olma niteliğinde

Dr. Gürkan Hollywood sinemasının film çalışmaları kapsamında çok kez farklı açılardan incelendiğini belirterek, “Gerek sosyal ve kuram- sal açıdan, gerekse endüstriyel açıdan incelenen Hollywood sinema-sı, aynı zamanda uyarlama, yeniden çekim, temsiller gibi konularda da araştırmacıların ilgi alanına giriyor. Ancak değişen dünya düze-ni ile birlikte, bir endüstri ürünü olan Hollywood filmleri, değişime uğruyor. Bu kapsamda filmlerin anlatı özellikleri de değişiyor. Karşı Sinema kitabı; egemen Hollywood sinemasında değişen değerleri ve eğilimleri, bunun ardalanındaki nedenleri inceliyor” açıklamalarında bulundu. Dr. Gürkan, karşı sinema kavramı ile ilgili İngilizcede nere- deyse hiç, Türkçede ise hiç kaynak bulunmadığını ifade ederek, kita-bın, karşı sinema alanında Türkiye’de ayrıntılı bir çalışma özelliğinde olduğunu da belirtti.

Yeni karşı sinema

Dr. Gürkan Hollywood’un karşı sinemayı dönüştürdüğünü belirterek yeni bir kuram da ortaya atıyor: “Hollywood sinemasının, küreselleş-menin etkisi ile anlatısında değişiklikler olduğunu görmek mümkün. Hollywood filmlerinin birçoğunun anlatılarının 1990’lı yıllar ile birlik- te klasik anlatıdan uzaklaşarak melez anlatılara doğru bir kayma gös-terdiğini söylenebilir. Hollywood sinema endüstrisinin türsel, akım, dil kullanımı ve anlatı teknikleri bakımından değerlendirildiğinde de, günümüzde melezlenmelerin olması kaçınılmaz hale gelmiş du-rumda. Kültür endüstrisi ürünlerinin küresel dağıtım kanalları gereği oluşan uluslararası dolaşımlarının bir sonucu olarak, değişen izleyici profiline doğru orantılı olarak farklı özelliklere ve ihtiyaçlara sahip kişilere ulaşabilmek adına, Hollywood, sinema filmlerinin anlatıları-nı da değiştiriyor ve yeniliyor. Kapitalizmin, yeniden kazanç sağlama isteği duyduğu her dönem, kendisini yeniden ürettiği ve bunu ya-parken de kültür endüstrisinden faydalandığı gerçeğini göz önünde tuttuğumuzda, Peter Wollen’in Hollywood’a alternatif önerdiği; an- latı ve endüstriyel olarak Hollywood’un karşısında duran karşı sine-ma anlatısını da 1990’lı yıllar ile birlikte sinema endüstrisi içerisinde yeniden ürettiği söylenebilir. Hollywood böylelikle, anlatıları birbiri içerisine eklemleyerek dönüştürüyor ve Wollen’in karşı sinema anla-tısını baz alarak ortaya yeni bir anlatı tarzı oluşturuyor”.

(35)
(36)

P O RT R E

Korku Türünün Yeni İsmi Ari Aster

S

on 10 yılda vizyona çok az sayıda kaliteli ve izlemeye değer korku filmi girdi. Sektörün bakış açısından mı, yoksa artık eskisi gibi rağbet görme-mesinden mi kaynaklı olduğu tartışmaya çokça açık fakat birkaç yıldır Robbert Eggers, Jordan Peele ve Ari Aster gibi yönetmenler korku türünde aranan kan oldular. Bu yönetmenlerin yeni projeleri birçok korku sever tarafından heyecanla bekleniyor. Bu yazıda, bu üç başarılı yönetmen arasından be-nim için en çok dikkat çeken Ari Aster ve filmlerin-den söz edeceğim. Ari Aster’i benim için özel kılan özel- liklerden biri Pagan-Korku türünde hikâyele-ri beyaz perdeye yansıtmasıdır. Pagan-Korku türü diğer korku türlerine göre yapması daha zor olan bir türdür çünkü görsel ve sembolik anlatım ile detaylar çok önemli bir hal almak- tadır. En ufak hata izleyiciyi filmden kopara-cak veya yanlış yorumlamaya itecektir. Ağır bir yükün altına giren yönetmen 2019 yılında bu riski aldı ve ilk uzun metraj filmi Heredi-tary beyaz perdeye yansıtıldı.

‘‘GENÇ YÖNETMEN

GELECEK VADEDİYOR’’

Yönetmenin ilk filmi Hereditary, vizyona girdiğinde birçok eleştirmen ta- rafından “Yeni neslin The Exorcist”i ola-rak tanımlanmıştı.

(37)

Bir anne-oğul ilişkisini de mercek altına alan film, Graham ailesinin büyü-kannesi Ellen’ın ölmesiyle başlar. Zamanla ailenin büyükannesi Ellen’ın karanlık işlere bulaştığı ortaya çıkar. Bu sırada tüm aile tehlike altındadır.

(38)

P O RT R E

M

idsommar Ari Aster’in ikinci uzun metrajlı fil midir. Yönetmenin ilk filmi Hereditary genel kitleye göre daha başarılı sayılacaktır fakat ben öyle düşünmüyorum. Midsommar her yönüyle doyurucu bir iş.

Midommar bizlere 1973 yapımı The Wicker Man’ı oldukça hatırlatıyor çünkü Ari Aster’in bu filmden diği oldukça aşikâr, elbette bunda bir sorun yok, bu esinlen-me aşırı olmadığı sürece. Esinlendiği filmin üzerine kendi dünyasını ekleyen yönetmen, gerçek bir kültürel bayramı dehşet ve endişe ile beslediğinde ortaya Midsommar filmi çıkıyor. Bir korku sever olarak geleneksel işler beni heye-canlandırıyor.

‘‘Geleceğin Kült

Korku Filmi’’

(39)

‘ ‘ G e rçe k b i r k ü l t ü re l b ay r a m o l a n M i d s o m m a r ( M i d s u m m e r) No rd i k ü l ke l e rd e e n u z u n

g ü n d ü z ü n ya ş a n d ı ğ ı ya z g ü n ü k u t l a n m a k t a d ı r.’ ’ The Wicker Man ve The Blood on

Satan’s Claw türünde film severlere öne-rimdir. Ayrıca geleceğin kült filmi olma potansiyeli yüksek benden söylemesi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çerçevede Facebook hesapları üzerinden yapılan paylaşımlar, bu paylaşımların multimedya özellikleri, etkileşime açıklık dereceleri ve paylaşımlara

Nette Hayat gibi ilk örneklerde yerleştirilmeye çalışılan reklam etkinliği, kullanıcıların en fazla zaman geçirdiği sosyal ağlara sıçrayan oyun çılgınlığı

düzenin/statükonun bilgi ve değerlerini yeniden üretme işlevi karşısında ciddi bir alternatif olarak görünmektedir (İnal 2014:399-439). Dijital medyanın yaygın

Konya Hizmetler Sektörü Güven Endeksinin geçen aya göre yükselmesinde en çok gelecek 3 ayda verilen hizmetlere olan talep beklentisindeki artış etkili

KOPE ve TEPE değerleri sorular bazında karşılaştırıldığında, Ekim 2020’de “önümüzdeki 3 ayda tedarikçilerden sipariş, satış ve istihdam beklentileri” ve

Dolayısıyla, Morozov (2012)’un deyişiyle gerçekçi bir pozisyon kullanıldığında, kolektif eylemlerin yanı sıra diğer toplumsal bileşenler de dijital

• Sanal gerçeklik dünyaları (çok oyunculu çevrimiçi gerçek yaşam oyunları)..

• Geleneksel medya içerisindeki televizyon yayınında izleyici televizyon içeriğine yayın akışının belirlediği sıralamada ve zaman.