A liA L IO Ğ L U , Y U N U S N A D İ (1880-1946) _ Son devir T ü rk matbuatının en mühim çehrelerinden ol
duğu jğibi Millî Mücadele sırasında Büyük Millet Meclisimin ehemmiyetli rol oynamış mebuslarından da bir idir. Muğla’nın Fethiye kasabasında, Abalızade Hacı 'Halil Efendi isminde birinin oğludur, ilk tah silini doğduğu kasabada gördükten sonra Ahmed Midhat Efendinin sürgün bulunduğu sırada Rodos’ta kurduğu Medrese-i Süleymaniye'de okumuş, bundan sonra tstanbula gelip Galatasaray Lisesine ve bir müddet Hukuk mektebine devam etmiştir. Baba Tahir d(ye anılan Tahir Beyin «Malûm at» adındaki gündelik gazetesine pek genç yaşında mütercim ola rak girerek matbuat âlemine intisap edişinden bir müddet sonra, rejim aleyhinde çalıştığı hakkında ve rilen bir jurnal sebebiyle üç yıl hapse mahkûm edi lip Midilli kafasına yollan mış, bu müddetin nihaye tinde Fethiyeye dönmüş, 1908 de Meşrutiyetin ilânı üzerine İstanbul’a gelmiş, (İkdam) gazetesinde ça lışmış, 1909 da da Ebüz- ziya Tevfik Bey tarafın dan ihya edilen (Tasvir-i Efkâr) gazetesinde yazı iş leri müdürü olmuştur. 1910 da Selânik’e giderek İtti hat ve Terakki Cemiyetin ce çıkarılan (Rumeli) ga zetesinin başmuharrirliği ni ifa etmiş ve OsmanlI - İtalya muharebesinin deva mı sırasında tonlanan İkin ci Mebusân Meclisine A y dın mebusu olarak girmiş, Yıınus Naili Abalıoğlu Ebüzziya Tevfik Beyin ölü- miyle gazetenin oğullarına intikalinde (Tasvir-i Efkâr) a ortak ve başmuhar
rir olmuş, Birinci Cihan Harbinin son yılında da (Ye.nl Gün) isminde gündelik bir gazete kurmuştur. Bu gazetede Itthat ve Terakkinin siyasetini müda faa edip Mütarekeden sonra itilâ f Devletlerinin ta kibine başladıkları tahakküm politikasına ve devleti parçalamak siyasetine karşı şiddetli neşriyatta bu lunarak, neticede İstanbul’dan kaçmak zorunda kal mış ve (Yeni Gün) ü artık Ankara’da neşre başladığı gibi Büyük Millet Meclisine de ilk devresinden iti baren Muğla mebusu sıfatıyla girmiştir. Mecliste Mustafa Kemal Paşaya tam bir bağlılık gösteren zümre içinde olup Atatürk’ün vaziyete hâkimiyeti nin artışı nisbetinde Meclisteki rolü ehemmiyet
kes-decek, sulh müzakeresi için Hariciye Vekili Bekir Sami Beyin reisliği altında Londraya giden heyete dahil olacak ve Teşkilâtı Esasiye Encümeni Reisi sıfatıyla Hilâfetin ilgası ve Cumhuriyetin ilânı me selelerinde rolü olacaktı. Sakarya Harbine tekaddüm eden günlerde Mustafa Kemal Paşanın Meelise ait salâhiyetleri haiz olmak şartıyla Başkumandan inti habında da bilhassa gayret sarfetmiş mebuslardan biri olmuş ve bu sırada teşkil edilen Harp Encümeni
Fevkalâde’sinde âzalık etmiştir.
Ankaraya nakletmiş bulunduğu (Yeni Gün) ü Cumhuriyetin ilânından bir müddet sonra tatil ede rek 1924 te Istanbulda. Cumhuriyet gazetesini tesis etti ve bunu memleketin en mühim gazetesi derece sine yükseltmeğe muvaffak oldu, ayrıca Fransızca- sını gündelik olarak kurdu ve teşkilâtçı bir iş adamı evsafına sahip olduğundan aynı zamanda mühim bir de matbaa tesis ederek 10 ciltlik ve Amerikan halk ansiklopedileri tarzında bir ansiklopedi çıkardı ki, (H ayat Ansiklopedisi) admı taşıyan bu eser, bütün noksanlarına rağmen, hâlâ memleketimizde ikmal edilebilmiş tek ansiklopediyi teşkil etmektedir.
Yunus Nadi Büyük Millet Meclisinin İkinci Ci han Harbi içinde başlayan altıncı devresinde riva yete gçre bilhassa dış politikadaki bazı görüş ayrı lıklarından dolayı Cumhuriyet Halk Partisince nam zet gösterilmemiş, teşriî hayattan ayrılmış ' ve son yıllarını hastalıkla geçirerek tedavi maksadıyla hayli zamandan beri yaşadığı İsviçrede ölüp cenazesi bilâ hare tstanbula nakledilmiştir. Soyadı Kanununun çıkması üzerine Abalıoğlu admı tescil ettirmişti.
Yunus Nadi’nin her çeşit mevzuda, fakat bilhas sa gündelik siyaset hakkında yazdığı makaleler top lansa, kalın ciltler vücude gelirdi. Lisanı nisbeten eski ve cümleleri uzun ve dolambaçlı olmakla bera ber, samimî bir heyecan ve coşkun bir hiddetle ya zılmış güzel ve sürükleyici yazıları vardır. Kuvvetli
kalem münakaşalarına girişmiş, röportaj nevinde de bazı güzel yazılar yazmıştır. Cilt halinde basılmış eserleri, ilk gençliğindeki bir tercümesinden ayrıca, 31 M art — 14 Nisan olaylarım anlatan ve yine gençlik zamanının mahsulü bulunup vekayii -müfrit bir İttihatçı zihniyetiyle hikâye eden İhtilâl ve In- kılâb-ı Osman! ve olgunluk çağında Alnıanyada yap tığı bir hava seyahatini cnlataıı 29 saat Graf Zep linle Seyahat isimli iki eserden ibarettir. Yeni Gün den Cumhuriyet’e başlığı altında Millî Mücadele za manına ait ve' dikkate lâyık hâtıraları- ise maal esef gazetesinin, koleksiyonlarında kalmış, hâlâ ki tap halinde çıkarılmamıştır.
Cumhuriyet gazetesini oğulları Nadir Nadi ile
1
Y Ü Z E L L İ Y I L I N ■ T Ü R K MtO.ŞHI ISI.AKI A N S İKjL O I'K Ü IS 1
Doğan Nadinin idare etmekte bulundukları ilâve edilebilir ve ikisi de kalem sahibi otan bu zatlar hakkında soyadı şeklinde kullanmakta bulundukları
ıN adi) kelimesinde bahis mukarrerdir.
A B A S IY A N IK (Sait Faik’e bkıı. >
ABBAS EFENDİ, Abdülbalıa (18-11-1931) —
İran'da zuhur ederek o memleketin siyasî hayatında büyük tesirler vücude getiren, ihtilâller çıkması na sebep olan ve hâlen Avrupa ve dalı ı ziyade Am e rika’da müridleri bulunan Bâb mezhebinin Bahailik şekline istihalesinde ikinci reisidir. Ömrünün en büyük kısmını Osmanlı İmparatorluğunda geçirmiş ve bu toprakları akidelerinin yayılma merkezi yap mış olması itibariyle eserimizde kendisine yer vermek münasip görülmüştür. Malûm olduğu veç hile Babilik A li Muhammed isimli ve 18-19 da idam edilmiş bir Şirazlı tarafından on dokuzuncu asır başlarında tesis edilmiş bir tarikat olup B ftb -t lâfı
da «Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısıdır» hadisinden gelmedir, Abbas Efendi Mirza A li Muhammed'dcn sonra yerine geçen ve Subh-ül-Kzel diye anılan Mirza Yahya'nın yeğeni olup babasının ismi de M ir za Hüseyindir. İranda B i bilere karşı yapılan şiddet li mücadele neticesinde 1856 da. Mirza, Yahya, ve Mirza Hüseyin hududu aşıp Osmanlı topraklarına ilti ca zaruretinde kaldıkları zaman henüz çocuk olan Abbas Efendi de amcası ve babasıyla birlikte gelmiş, bu Bağdat ikameti 10 yıl sürdükten sonra Bâbi’- lik tahrikatı (randa müte madiyen karışıklıklara sebep olduğundan İranın şi kâyetleri bunların uzak bir yere nakillerini İcap et tirmiş ve cümlesi birden Edirne’ye yollanmıştı. F a kat iki biraderle taraftarları arasındaki anlaş mazlıklar gittikçe artıp hâdiseler çıkmağa başladı ğından, hükümet kısa bir müddet sonra Sııbh-üI-Ezel iie taraftarlarım Kıbrıs«, Mirza Hüseyin'i de taraf tarlarıyla birlikte Akkâ’ya yollamayı münasip gö recekti. Mirza Hüseyin Bâbi’lik tarikatında bil takım tadilât vücude- getirip kendisi BahauUah unvanım aldığı gbi kurduğu tarikata da Bahaî’Uk ismini ver miş bulunuyordu. 1902 de ölümü üzerine de Abbas Efendi tarikatın başına geçerek akidelerini garba yaymağa büyük bir gayret sarfetmls, Şemsi-Ezel, Gusıı-ıı Âzam gibi unvanlar almıştır. Babilik tarihi hakkında da bir eseri olup bu eserin Brown tara fından yapılmış tercümesi 1893 te İngiiterede neşre dilmiştir. Abbas Efendinin (kinci Meşrutiyetten son ra serbest bir duruma geçip Akkâ’dan H ayfa’ya naklettiğini, 1911 de Mısır, Fransa ve İngiltere’ye, 1912 de Almanya vc Şimalî Amerikayâ giderek o- ralardaki miiridleriyle temaslarda bulunduğunu ve 1913 tc tekrar H ayfa’ya dönüp Osmanlı imparator luğunun çöküşünden bir müddet sonra bu kasabada vefatı vukubulduğunu, R ayfa’daki mezarının da bir ziyaretgâh olduğunu kaydetmek icap eder. Torunu Şevki Efendinin yerine geçtiği do bir istitrat açılıp İlâve edilebilir,
Süleyman Nazif, Nâsıreddin Şah ve Dabi’ler isim li küçük eserinde 1917 de Hayf'a’dA Abbas Efendi
iie görüştüğünü söylerken -<Bu lâtif Kasabanın en güzel yerinde kâin mâlikâne-i muhteşeminde ikamet- gtizin idi» dedikten sonra efendinin kendisine: P e derim sonraları garba doğru neşr-i irşad etmemizi münasip görüyor, öyle vasiyet ediyordu. Amerika ve Avrupa ile Mısır'ı bu maksatla dolaştım. Esası İsla ma mugayir hiç bir akidemiz yoktur. Mugayeret .şöyle dursun, içtihadâtımız ruhü islâma muvafık ve akrabdır, dediğini kaydetmektedir. Abbas Efendinin ruhanî bir güzelliğe sahip olduğu ve el lideki im kânlar sayesinde fukaraya yardımlarıyla da muhi tinde büyük bir nüfuz sağlayarak Sultan Hamid’iı dc kendisini sıkı bir murakabeye tâbi kılmakla be raber hürmet ve itibara mazhar bir halde yaşam». - sına itina etmiş olduğunu ilâve etmek icap eder
ABBAS H A LİM PA Ş A (1866 _ 1881) — . Krallık hanedanına mensup olup Meiımed A li Paşa
zade Halim Paşanın ikinci oğlu ve sadaret n :!im ihraz eden Sait Halim Paşanın küçük kardeşidir Mı sır’da doğmuş, tahsilini İsviçre’de bitirdikten »,: ■ ikinci Mısır Hidivi Tevfik Paşaya damat ol ı mrr .
II. Abdüihamid kendisine Şûrayi Devlet âzalığı ve Rumeli Beylerbeyi payesi tevcih etmişti. 10 Temmuz inkılâbını takip eden ten sikatta esasen lâfzı bir mahiyeti bulunan âzalığı nihayet buldu ve Paşa 1913 , te biraderinin sadareti üze
rine Htidavendigâr Vilâye ti Valiliğine tâyin edilerek Cihan Harbine iştirakimiz üzerine kabinede yapılan tadilât sırasında Nafia Na zırı olmuştu. Biraderinin istifasiyle teşekkül eden kabineye alınmadı ve Mü tarekeyi müteakip İngiliz- ier tarafından Maltaya gö türülenlere dahildi.
Vali ve Nâzır sıîatiyle ehliyeti ve hizmeti hakkın da bir şey söylenemezse de memleketimize karşı a-
lâ,kasını daima muhafaza ederek bir çok hayır işle miş ve bu mayanda başta
Şair Mehmed A k if gelmek Abbf|s Ha„ m üzere bir hayli san at ve
bilgi erbabım himaye et
miş olduğunu kaydetmek lâzımdır, Dah,. yakın bu zamanda ölen haremi Hatice Hanımefendi v hnyrü hasenatıyla maruf bir insandı.
Abbas Halim Paşanın erkek evlâdı Olmamış ve kızlarından ikisi Mütareke başlarında iki Osmanlı şehzadesiyle izdivaç etmişlerdi ki bu izdivaçlar da talâkla nihayet bulmuştur.
ABB AS H İLM İ PAŞA, II. Abbas, Hacı (1874 — 1915) — Kaval alı Mehmed A li Paşa evlâdından olup düne kadar müstakil Mısır kırallığı tahtına sahip bulu nan bu hânedandan Osmanlı İmparatorluğunun fer manıyla Mısır Hidivi olmuşların üçüncü ve sonun cusu, Mısırı idare etmiş bulunanların da Mehmed Ali Paşa dahil olmak üzere yedincisidir. Babası, ikinci Hıdiv Tevfik Paşa, annesi de üçüncü Vali Abbas Paşa zade ve damat İlhami Paşanın bir cariyeden doğma kızı Emine Hanımdır, Abbas Hilmi Paşanın Abbas Efendi
Taha Toros Arşivi