21 Nisan
fitcmis
zaiiiaii
p
O L U R K İ
ISTAHBULUN
İLK MEŞHUR
_ _ ERKEK TERZİLERİ_ _
On sarı liraya elbise diken Betler - GalatasaraylIların
terzisi kır sakallı Sinyor - Muharrirlerin, şairlerin
terzisi Civeiekyan - Yedi mecidiyeye hazır elbise.
Yazan: SErmed Muhtar ALÛS
ü ski İstanbul- da erkek ter zileri de modistra lar gibi derece de rece idiler. Yüksek sınıf, orta sınıf, a- şağı sınıf..
Sivil elbiselerle asker elbiselerinin terzileri tamamile ayrı, yerleri birbiri ne aykırıydı. Bey- oğlunda, Voyvoda yokuşunda, Kara- köyde, ilâç için bir asker terzisi bulun mazdı. Akar oluk müşterilen çoğu Be şiktaş havalisinde;
Yıldız’ın
Yenima-hallesi, Nişantaşı, (eski me^ ur ve m ahud terzihaneyle 7 giLi oturdukları, yarısa çlkmlS) hattâ b!r arahk 0nu alt işlen, güçlen dahi o. civarlarda bulun ?tmiş; parall zevatm bütün mahdlJm_ duğu halde_ elbise ısmarlamıya,
prova
larlnl| damadlarmı, mesire piyasaları- ettırmiye ta Rıza Paşa yokuşuna kaO
dar gitmiye mecburdular.
Redingot, bonjur (yani jaket atay), komple kostüm, pardesü, paltonun en
tun gediklisi şık beyleri celbetmişti. Rakibini bastırmasına sebep, moda albümlerindeki basma kalıp resimlere bağlanmayışı; kendi gustosundan da âlâsını dikene kırmızı, zırhlı, subyeli değişMikler katışı. öbürü, kör değne
(Fransızca Sous-pied’den galat) tek bir pa’itaion bile diktirilmez; beli kor seli piy'de veya süvari setresinin, göğ sü sıra sıra harçlı ve düğmeli topçu ceketinin, gümüşi kaputla kukuleteli gvniyenin en mükemmelini yapana d3 bir pike yelek dahi isipariş edilmezdi.
Sivillere mahsus yüksek sınıf terzi ler hep Beyoğlu Caddeikebirinde idi ler. Geniş mağazalarının levhaların da, vitrinlerinde, türkçe ve daha bir kaç dildç adları ve (Tüccar terzi) keli meleri yazılı.
İM İ eselâ, J. Botter en üstünlerin - den sayılır. Tünel meydanından yukarı doğru yürüyünce sağda, şimdi ki Narmanlı yurdunun tam karşıcın da, kendi malı olan binanın altınday dı. Fenerbahçeye gidilirken, denize karşı, oradaki köşklerin hepsinden da ha mükellef;, biri kendine, ikisi kızla rına mahsus üç villa sı;, üçünün de tarhları renk renk yapraklarla moza- yik gibi işlenmiş, nadide çiçeklerle do nanmış, cicili bicili bahçesi vardı.
Beyoğlundaki mağazasında çif ter çifter tezgâhtar, makastar, faraza bir kostüm ısmarlıyacak - sın. Kumaş ondan olarak, en aşağı 10 aded sarı lira. Re - dingot, bonjur, pardesü, palto buna kıyas ve pahası daha yüksek. Şunu da unutmıyalım, o vakitler bizim beye - fendller arasında smokin ve frak mo dası hiç yok; ifrat alafrangalardan, (didon) kulplu takılmışlardan binde, estağfurulla yüz binde bir kişi müstes na.
ğini bellemiş gibi, ayni aynine mode lin eşini yapar, (asorti) ligi kollar;
halbuki bunun aklına esiverir :
— Kruaze jaketin ( pan ) larını (angle droit) kesmiyeceğim; sizin be dene (rond) daha güzel gidiyor!.
— (Collant) pantalon bu sezon de mode, fakat sizde biraz (em bonpoint) Var; pantalon çok dar lâzım!,
— Bu gri pardesü içine ültra siyah saten dö liyon’dan bir (daublure) ko yacağım; ne zaman kolunuzda taşı yorsunuz, komple ile (contraste) yap sın!.
Bu lüks terzibaşıya müdavim bulu nulduğunu caddeden gelip geçen yâr ve ağyara göstermek için, konak araba smdan inince mağazanın kapısında dakikalarca dikilip duranlar; duruş uzasın diye binbir bahane arıyanlar, koltuklarında (Levant Herald), (Stam boul), .Moniteur Orlental) gazetelerde koşan müvezzileri çağırıp, bozukluğu varken çeyreği, mecidiyeyi uzatarak üstünü/alıncaya kadar bekliyenler o- lurdu. Hattâ o -devrin en fiyakalı kahve ve lokantası sayılan (Splendi- de) de, camekânm önünde bir limona ta içer yahud pasta yerken, etrafa da yuracak sesle garsona seslenenler bi le bulunurdu:
— Niko, vestiyerde paltomun cebin de sigara paketim var, getir onu ba na... Şu lâciverd tiftik, geçen hafta Botter’e yaptırdığım palto canım'..
Hayden Brothers dahi bu ayarda, lüks ve tüccar terzilerdendi. Onda da, biri Caddeikebir boyunda, öteki Tepe j Botter Efendi, Ağacamii sırasındaki başı tramvay yolunda bulunmak üze
re iki bab büyük ma gaza...
rta sınıf terzi’ ler içinde, g i yim kuşama itinalı gençlerin, şair ve e-
debiyatçı geçinenle rin. bilhassa Galata
saraylIların müş - terisi olduğu bir Sin yor vardı. Tünelba - şmda, Tekye’nin az ilerisinde, kârgir bir binacıktaydL
Hiç türkçe bilmez, fransızcası da kıt; galiba İtaiyanla rum melezi, göbeğine ka dar kır sakallı bir a- dam. Çatra patra di Jile, daha doğrusu pandomima oynar gibi işaretle anla şır, halleşir, kısacıeık ve dapdaracık ce ketin,bumbar gibi pantalonun, istedi ğinden âlâsını, kumaş da kendinden üç, bilemedin üç buçuk liraya mal e- derdi. Gayet te cefakeş. Elbisenin şu rası pot, burası düşük deyip tekrar tekrar götür, hiç somurtmadan düzelt sin, dilediğin biçime soksun.
Bundan yarım grado yükseğini ari yan, cepten dört lirayı fedaya katla nanlar, BabIâli yokuşunun altbaşma seğirtirlerdi. Yenipostahaneye sapıla cak yerde, şimdiki. İkbal kütüphanesi nin karşı köşesine bitişik dükkândaki Civelekyana.
Yine şiire, edebiyata, muharrirliğe meraiklı bazı gençler, civardaki daire lerin kalemlerine gidip gelen, temiz giyinmiye hevesli kâtip beyler oradan eksik olmazlar..
\ şağı tabaka terzilere İstanbulun * * her tarafında, Sirkeci, Salkımsö ğüd, Divanyolu, Beyazıd, Aksaray, Şeh Badebaşı gibi işlek caddelerde rastla- pırdı. Bunların çoğu eskiyi tornistan eder; alaylı, mütekaid ağa babaların güve yenikli setrelerini, hanımninele- rin yeldirmelerini bayramlık esvap şekline koyar, çoğu da sinek avlardı.
Çünkü külfete ne hacet!. İştayn, Ti- ring gibi hazır elbisecilere git: beş me cidiyeyi, daha rabıtalısına 7 mecidiye yi ver; yepyeni urubayı al. Kira ara balarının, tramvay beygirlerinin aç lıktan, ceketin omuzbaşını, kol yenini, eteğini hartadak kapacağı kimin ha tır ve hayalinde.
Esnaf elbisesi yani harçla işlenmiş yuvarlak bath yelek, salta, potur ya pıp satanlara fermeneci denirdi. Beya zıddan Veznecilere inilince Mısırlı Zeynep Hanım konağının önünde, iki geçeli dükkânlarda idiler. Sonraları hiç biri kalmadığı halde hâlâ oraya Fermeneciler adı verilirdi.
Nisan 21
Geçmiş zaman olur hl;
İstanbulun ilk meş
hur erkek terzileri
(Baştarafı S nci sayfada)
A
skeri terziler, yukarıda dediğim gibi, hep Rızapaşa yokuşunday dı. En başa gelenleri, önceleri Canbe- denyan.Müşürlerden tut, bütün ferikler, livalar yaveranı hazretl şehriyariden paşazade ler, damad beyler, on on iki yaşında, tekne kazıntısı mülâzım mahdumlar ooyuna ona taşınıp dururlar.
Bazı hazeratın, yüz verile verile el bebek, gül bebekleşmiş;
— Ben de paşa babamın esvabından İsterim; diye yaygarayı tutiuruıuş beş altı yaşındaki torunlarına, dedelerinin elbisesinin tıpatıp eşi, yine bu Canbeden yan’a havale edilir; bellerine oyuncak tan kılıç, göğüslerine hazretın madal yaları ve nişanları takılarak; fesine de nazarlık, mavi boncuklu Mahmudiye al tını iliştirilerek (Ser fotoğraftı hazretl şehlnşahi) Abdullah biraderlere fotoğ rafları çıkartılırdı.
Canbedenyan topu atınca yerine Alt m makas geçti.
İşbu terzilerde (Lul) denilen kadife gibi çuhadan mamul üniformalar olduk ça pahalıya çıkar, yedi sekiz liradan a- şağı olmaz, hele bayram alayı ve cuma selâmlığına mahsuslar on, on beşi de bulurdu.
Sivil ricalden vezir, bâlâ, ulâ payele rinde bulunanların rütbeye göre geniş likte kol kapakları, eteklere kadar göğsü som sırma işlemeli setreler büs bütün ateş pahasına; 20, 30 altına. Bun ları da Rızapaşa yokuşundaki terziler başarırdı.
Sermed Muhtar ALÜS
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi