• Sonuç bulunamadı

Başlık: HOCAMIZ NECATİ ÖNERYazar(lar):TİMUÇİN, AfşarCilt: 40 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000436 Yayın Tarihi: 1999 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: HOCAMIZ NECATİ ÖNERYazar(lar):TİMUÇİN, AfşarCilt: 40 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000436 Yayın Tarihi: 1999 PDF"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FELSEFE YAPMAK VE NECATİ ÖNER

Prof. Dr. Süleyman Hayri BOLAY*

Necati Öner, bir filozof mu? Kendisine filozof denilebilir mi? Daha doğrusu filozof kimlere denir?

Filozof felsefe yapan kimseye denir. Filozof, düşüncelerini mantıki tutarlılık içinde felsefi kalıba dökebilen kimselere denir. Filozof bir fel-sefi sistem kurabilen kimselere denir. Filozof, alemi, toplumu anlayan, kavrayan, kendi bilgi, algı ve sezgileri ile onu tenkid eden, tahlil eden, terkib (sentez) eden, anlamlandıran, birliği algı ve sezgileri ile onu tenkid eden, tahlil eden, terkib (sentez) eden, birliği bulan kişidir. Filozof yeni yeni problemler alanını görebilen, yahut bilinenlere yeni bir bakışla yak-laşabilen kişidir.

Filozof; kendi bilim alanında, sanat veya siyaset alanında derinleşe-rek yeni, özgün görüşler sunabilen kimselere denir. Filozof, kendi görüş-lerini bir düşünce düzenliliği içinde, bağımsız bir şekilde toplumun ve in-sanlığın emrine sunabilen kimsedir. Filozof kendi milletinin, kendi toplumunun problemlerine çeşitli ve kalıcı çözümler bulabilen, bunlara evrensel geçerlilik kazandırabilen kişidir. Filozof, hoş gören, farklı görüş-lere saygı duyan, hoşgörüsü, tahammülü ve olgunluğu ile örnek olabilen kimsedir.

Bunları uzatmak mümkündür. Fakat bu ccvaplar, dikkat edilirse, na-zariyat üzerine veya teorik çalışmalarla ilgili cevaplardır.

* * *

Bir de pratik felsefe vardır. Felscfenin eylemle ilgili kısımları vardır. Ahl~, sanat, iktisat, siyaset gibi alanlar eylcm alanlarıdır.

Pratik felsefe, yaşanan felsefedir. Mesela birdenbire parlayıp hislere kapılıp tehevvür göstermek yerine öfkesini ycnebilmek, hislerinin yerine aklını kullanabiirnek, pratik bir felsefedir, felsefenin uygulanışıdır.

(2)

"Kann mı öldü, evin mi yandı; üzülme, veren geri aldı de!" diyen Epiktetos'un bu h~Ui,filozofca bir tavırdır, bir pratik felsefedir.

Dcrler ki: Bir şehirde bir filozof otururmuş. Filozof, her gün sabah kalkar, semtin gazetecisinden gazetesini alır, parasını öder ve "teşekkür ederim" diye gazeteciye teşekkür edcrmiş; fakat gazeteci parasını alıp bu teşekküre hiçbir mukabelede bulunmazmış. Gazetecinin tavrının, otuz kırk sene değişmemesi.ne ragmen filozof selam vermeye ve teşekkür et-meye devam edermiş. Işte bu tavır, bu hasbı (karşılık bekleet-meyen) tavır, filozof tavrıdır. Filozof bu scbeble olgun olmalıdır, tutarlı olmalıdır ve her şeyden önce müsamahalı, sabırlı ve tahammüllü olmalıdır.

Gerçi kavgacı, etrafa söğüp sayan filozoflar da vardır. Mesela J. Paul Sartre, Aşkın varlığı temele aldı diye K. Jaspers'e 'kadavra' diyor, bu bir tahammülsüzlük, bir hoşgörüsüzlük, gayri medenı ve gayri felsefi bir davranıştır. Mesela K. Popper'in kcndisini tenkid eden bir felsefeciyi to-katlaması da böyledir. Kendileri başkalannı kıyasıya tenkid ederler; fakat bu tenkit kendilerine yöneldiği zaman gayri insani hareketler sergilerler.

Filozoflann içinde rüşvetcisi, hırsızı da olur. Nitekim F. Bacon bu yüzden başbakanlıktan olmuş ve hapse mahkum edilmiştir. Hırslı, oportu-nist filozoflar da vardır. Fichte bunlardan biridir. Bunlar felsefi düşünceyi pratiğe geçirememiş, davranışlarına yansıtamamış kimselerdir.

* * *

Derler ki meşhur yağlı güreş pehlivanı Hergcleci İbrahim ile Ama-vutoğlu Ali gibi ince yapılı pehlivanlar, ağırlıkları 60-70 okkayı geçmedi-ği halde, 100-120 okka ağırlıkta olan Kel Aliço gibi, Adalı Halil gibi peh-livanları sırf zekaları ve kıvraklıkları ile yenerlermiş, Bu sebeple Kel Aliço gibi pehlivanlara pehlivanlığın "hamallan" denir. Felsefede de böyle hamallar pek çoktur. Felscfe sistemlerini, filozofların fikirlerini bel-leyip de felsefi düşünceyi içine sindiremeyen, hareketlerine aksettirme-yen, felsefeye ideolojiyi sokup, kendi düşüncesinden başkasına tahammül edemeyen, hayat hakkı tanımayan her felsefcci bu işin hamallığını yap-maktadır.

Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi 'nin felsefe bölümünü kuran Fransız felsefeci Olivier Lacombe, Hamdi Ragıp Atademir'in doçentlik tezi olan "Aristo'nun İlim ve Mantık Anlayışı" adlı eserine yazdığı raporu şöyle bitiriyordu. "Bay Atademir, Aristo'da birtakım problemleri çözüme ka-vuşturduğu için bir filozoftur; fakat o aynı zamanda pratikan bir filozoftur da." (Bu rapor, kitabın yayınında ısrarlarımıza rağmen, hocamız tarafın-dan kitaba alınmamıştır.)

Bunun gibi Prof. Mehmed Karasan da pratikan bir filozof olarak gö-rülürdü. O bilgi hamallığı yapmaz, fakat yaşardı; onun kalbinde kimse için bir kötülüğe yer yoktu.

(3)

FELSEFE YAPMAK VE NECATİ ÖNER 17

Prq.f. H. Ragıp Atademir'in, Prof.Mehmet Karasan'ın talebesi olan Necati üner de bir filozoftur.

Önce teorik manada bir filozoftur. Neden?

Elli senedir, felsefe yapmaktadır. Felsefeyi öğretmektedir, eğitimini vermektedir. Araştırmakta, yazmakta, konuşmakta, tartışmakta, tenkit et-mekte, çözüm getirmektedir .

. Getirdiği çözümlerin bir kısmında özgün fikirler üretmektedir. Mese-la "Insan Hürriyeti" adlı kitabı uzun seneler araştırılmış, bir seviyede tar-tışılmış ve dersi verilmiştir. Bu kitapta bilgi hamallığı yoktur. "Şu şunu dcdi, bu bunu dedi"lerle kitap şişirilmemiştir. Hürriyet üzerine fikir ileri süren çcşitli filozoflarıı:! görüşleri özetlenmiş, tenkit edilmiş, değerlendi-rilmiştir. Zaten Necati üner'in en büyük özeııiği, makalelerini ve kitapla-rını, bir takım temel bilgileri herkesin bildiğini kabul ederek, vermemesi-dir. Bu hal, bazen bir kısım lüzumlu bilgilerin de atlanılmasına ve konunun herkes tarafından anlaşılmamasına yol açmaktadır.

Bu kitapta özgün fikirlerden birisi şudur: Engellenen her hürriyet bir başka hürriyet ile telafi edilebilir. Mesela ifade hürriyeti engeııenirse, bu farzedelim, scyahat hürriyeti ile telafi edilebilir. Ama ibadet hürriyeti is-tisnadır. İbadet hürriyeti Mutlak Varlık (Allah) ile kurulan özel bir ilişki sonucu elde edilen bir hürriyettir. Bu hürriyet engellendiği zaman, başka hiçbir türlü telafisi mümkün değildir.

Bu fikrin son kısmı orijinaldır, bunu başka eserlerde görmek müm-kün değildir.

Bunun gibi üç hal kanunu'nu ve pozitivist zihniyeti tenkit ederken, dinin felsefeyle birlikte tenkitci zihniyeti temsil ettiğini söylemesi özgün bir fikirdir.

Necati Öner'in bir özelliği de felsefi fikirleri, milll, toplumsal ve dinı problemlerin çözümünde kullanabilmesi; Makı fikirler ileri sürmemesi, Türk düşünce ve kültür hayatının meselelerine felsefi açıdan bakabilmesi-dir.

Bu açıdan zihniyetler üzerine yaptığı araştırmalarda milll zihniyet fikrini geliştirmesi ve milll zihniyetin milll birliği kurabileceğini söyle-mesi, yine özgün bir fikirdir.

Bunun gibi kültür üzerine düşüncelerinde de özgünlük vardır.

Yine mesela insanın özünün, diğer bir takım iddiaların aksine, man-tık ve manman-tıkeılık olduğunu iddia etmesi orijinal bir fikirdir.

(4)

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Yukarıda Necati Öner'in fikrini ifade ederken lafa boğmadığını, fik-rini en açık, en tutarlı ve en kısa bir şekilde ifade ettiğini söyledim.

Bana göre Necati Öner, Türkiye'de felsefe problemlerini en iyi bilcn, en iyi anlatan, açık ifade eden felsefecilerden birisi, belki de birin-cisidir. Zihni açıktır, iyi anlar ve anlatır. Anlamadığı, bilmediği meseleye girmez, bilmediğini söylemekten de çekinmez.

Onun bu hususiyeti nereden gelmektedir? Bana sorarsanız, mantıkcı-lığından, klasik mantığı iyi bilmesinden, mantık kurallarını iyi uygulama-sından kaynaklanmaktadır. Şu anda kendisi Türkiye'de klasik mantığı en iyi bilen kimsedir. Doktorası, doçentliği mantıkla ilgilidir. Ayrıca mantık felsefesi üzerine kafa yormuş, yazı yazmış ve dersler vermiştir. Mantık anlayışı, bilgiye dayanmakta, mantığı bilgi ile temellendirmektedir.

Necati Öner, pratikan bir flozoftur. Dediğim gibi bilgi hamallığı yap-maz, felsefi bilgisini günlük hayatta uygular. Düşünür, tenkit eder, yol gösterir, imal-i fikreder (fikir üretir.)

Necati Öner, tevazu sahibidir. Gurur ve kibiri yoktur, şakacıdır. Ha-yata çoğu zaman alaycı bir gözle bakar. Çocukla çocuk, büyükle büyük olabilir, herkesle iletişim kurabilir. Bu sebeple tanıyanı, seveni ve sayanı çoktur. Esprilidir; somurtkan olmadığı gibi sırıtkan da değildir. Ciddiyet-le ciddiyetsizliğin nerede başladığını, nerede bittiğini iyi bilir.

Necati Öner'in kalbinde kimse için kin ve kötülük yoktur. Kendisi aleyhinde bulunanlara kızmış olsa bile, kısa zamanda onu unutur. Kötü-lük yapanlara karşı istese de kötüKötü-lükle mukabele edemez. Kalbindeki insan sevgisinin derinliği bunu engeller.

Tenkitci olmasına rağmen hoşgörülüdür. Kendisini tenkit edenlere kızmaz. O, her çcşit yanlış, doğru ve ideolojik fikirlere saygı ile bakar, beğenir, beğenmez veya tenkit eder; ama saygı duyar, müsamaha gösterir. Onun için kurduğu Türk Felsefe Derneği'nde her çeşit fikre sahip üye vardır. On senedir, zorlukla çıkardığı Felsefe Dünyası Dergisi'nde yayınlanan yazıların ne muhtevasına ne de diline müdahale etmiştir.

Necati Öner, elli senedir felsefe eğitimi vermektedir. Memlekete bin-lerce öğrenci yetiştirmiştir. Bir çok sempozyum tertip etmiş ve etmekte-dir. Liseler için ders kitabı yazarak bilgisini liselere ulaştırmaktadır. "Kla-sik Mantık" kitabı Türkiye'de cn çok basılan ders kitaplarındandır.

. Hasılı Necati Öner, yarım asırdır, Türkiye'de felsefi düşüncenin ge-lişmesi için her zümreden insana ulaşmıştır. Pratikan bir müslümandır.

(5)

FELSEFE YAPMAK VE NECATİ ÖNER 19

Ama kafasında din ve felsefe, bilim ve din çatışması yoktur. Bunun fel-sefi temellendirmesini de yapmıştır. "Felsefe Yolunda Düşünceler" adlı eseri, bu filozofca düşüncelerin topluma yansımalarıdır.

ı

996 yılı Gazi Üniversitesi Fen..Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü, TUBA'nın hizmet ödülünün Necati Oner'e verilmesi için resmı müracatta bulunmuş ve gerekçelerini göstermiştir. Fakat TUBA 'nın ilgili bölümü böyle bir ödülü esirgemiştir. Ama bu filozof hocamızı milletirniz bağrına basmış, ona en büyük ödülü vermiştir: AHika, dostluk, sevgi ve saygı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Başvuru sahiplerinin iddiaları ve ilgili hükümetin savunmalarının ışı­ ğında olayı ele alarak inceleyen Divan, 26 Nisan 1979 tarihinde verdiği kararda, ilk olarak daha

Yeni Kanunda Adlî Tıp İhtisas Şubelerinde önemli bir değişiklik ge­ tirilmemiştir. Esasen mevcut olan bazı şubelerin alt şubeleri oluşturul­ muştur. Mevcut

A — Madenleri kamu mülkü sayan, arama ve işletme hakkını devlete veren «domanial sistem». * Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Not: Bu yazı, 2172

Hakimin önüne gelen her meselede yapması gereken ilk ve başta gelen görevi maddî olayı niteleyip uygulayacağı hukuk kuralını bulmaktır (HUMK. Hakim, görevini yerine

1844 tarihli yasaya göre verilen patentlerle, tibbi ulaçlara ilişkin özel patent­ ler dışında, patent 1968 tarihli yasaya göre verilecek, Avrupa Patentine Münih

Ankaraya tevdi edilen Dernek evrakını esas alarak, yeni bir üye listesi hazırladı ve 1978 yı­ lının ilk günlerinde sayıları 900'ün üstünde olan, tüm Roma ve eski çağ

Evlilik dışında Türk anadan doğan çocukların vatandaşlığı ile ilgili hükmü, evlilik içinde doğan çocukların vatandaşlığına ilişkin hü­ kümlerden sonra bir c

Bu etüdün ağırlık merkezini 1964 Türk Vatandaşlığı Kanunu "T- V K " nun bu hususa ilişkin hükümleri teşkil edecek, ancak vatandaşlık hakukumuzun