• Sonuç bulunamadı

Başlık: Kitap Tanıtma ve Tenkitleri : DIMAŞK'TAKİ FRANSIZ ENSTİTÜSÜNÜN SON İSLAMİ NEŞRİYATIYazar(lar):OKİÇ, M. TayyibCilt: 14 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000470 Yayın Tarihi: 1966 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Kitap Tanıtma ve Tenkitleri : DIMAŞK'TAKİ FRANSIZ ENSTİTÜSÜNÜN SON İSLAMİ NEŞRİYATIYazar(lar):OKİÇ, M. TayyibCilt: 14 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000470 Yayın Tarihi: 1966 PDF"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i.

DIMAŞK'TAKİ

FRANSIZ ENSTİTüSüNÜN

SON İSLAMİ

NEŞRİYATI

Son zamanlarda Dımaşk'taki Fransız Enstitüsü, "al-Ma'hadu'l-'İlmiyyu'l-Faransiyy li'd-Dirasati'l-'Arabiyya" (Institut Français d'Etudes Arabes de Damas), henüz neşredilmemiş önemli Arapça İslami eserlerin neşriyle meşgul bulunmaktadır. Burada tanıtacak olduğumuz eser de bunlardan birisidir. Keza mühim İslami eserlerin Fransızcaya tercemeleri veya meşhur İslam ilim adamlarının hayatı ve eserleri hak-kındaki tetkikler bu faaliyet cümlesindendir. Burada misalolarak bunlardan da birer kitap tanıtılacaktır. Adı geçen Fransız Enstitüsü bu neşriyatiyle İslam ilimIerine büyük hizmetlerde bulunmakta ve

dolayısiyle de hepimizi kendisine karşı medyun-i şükran bırakmakta-dır. Aynı Enstitünün evvelki neşriyatında da çok değerli eserler bulunmaktadır. Bunlar arasında bilhassa Prof. Henri Laoust'un eserleri zikre değer. Bu gibi neşriyatın ileride de devam etmesini çok temenni ederiz.

i

KİTABU'L-MU'TAMAD Fİ USÜLİ'L-FI!.(Hl -Mu'tezile

fırka-sına mensup büyük alim Abu'I-l,IusaynMul;ıammad ibn 'AH ibni't-l'ayyib al"BaşrI'nin bu mühim eserinin tenkidli tab'ı Prof. Dr. Muhammed Ha-midullah Bey'in himmeti, Muhammed Bekir ve Hasan Hanefi'nin yar-dınılariyle hazırlanmıştır. Mukaddime ve indekslerle birlikte bin yüz sahifeyi aşan bu kitap, son derece itinalı basılmıştır. Prof. Muhammed

1 Abü'I.I.Iusain MuJ.ıammad B. 'All B. At.Taiyih Al.Başrl (savant mu'tazilite, mart lı Bagdad en 436/1044), Kitab Al.Mu'tamad FI Uşül Al.Fıqh, suivi du Ziyadat Al.Mu'tamad et d'AI.Qiyas As.Şar'i, edition critique par Muhammad HamIdullah, avec la callahoration de Ah. mad Bekir et Hasan Hanafi, Damas 1964/1384 (I), 1965/1385 (II), pp. 1-46+1:"1068+4. _i+ 1-6 facsimiles (Institut Français de Damas) ,~.-\~ ",,~yJI .::-L.l.J.ill <.S..i~1 ~.JI ~i J.J:lI J;,.lIc.S~1 -,..,kJIJ.

eY

J. -\~

0J.I

,-!I --A:Jtj , -.AAJIJy-"i

J

~i yl:S

(2)

Hamidullah Beyin, eserin ikinci cildine, Fransızca olarak ilave ettiği giriş (Introduction), gayet istifadelidir (s. 7--46).

Eser, İslam ilimIeri arasında mühim bir yer işgal eden Usul-i Fıkha . dairdir. Müellif ise, Mu'tezilidir. "Bu iki nokta, üzerinde durulmağa

de-ğer bir husustur," diyen Prof. Muhammed Hamidullah Bey, mukaddi-mesinde her iki noktaya da temas etmektedir.

Evvela usul-i fıkha değinen naşir, meşhur Garp ilim adamı olan Ostrorog (le Comte Leon Ostrorog) un Londra Üniversitesinde, hayatı-nın yüzüncü sene"i devriyesi münasebetiyle şerefine tertib edilen bir merasimde iradettiği ünlü "Hukukun Menşe'i" (Racine de la Loi-Roots of Law) adlı nutkundaki bir cümlesi ile söze başlıyor. Yani: "UsUı-i fıkıh, dünyada ilk defa olarak müslümanlar tarafından işlenmiş Hukuk ilıni dallarından birisini temsil etmektedir ki bunun bir eşi veya mukabili ne Garbin Gieco-Romenlerinde, ne de Şarkın Babil, Çin, Hindistan, İran, Mısır ve diğerlerinde bulunmaktadır"2.

İslam hukukçuları, hukuk mevzullirını iki ayn sahaya ayırmışlar-dır: Kanun ağacının kökü (usul) ve daima büyüyen kanun ağacının dalları (furü<). Bu kanun ağacının dalları, beşeriyyetin eski veya yeni gruplarının sahib oldukları hukuk müesseselerine benzemektedirler. Fakat "usul" ile İslam hukukçularının kasdettikleri şey, aşağıdaki prob-lemlerin bir araya gelmiş manzumesidir: Hukuk felsefesi, Hukuk me-todolojisi, Teşri' ilmi, Kanunların tefsiri vededüksiyonu (istinbatı, is-tihracı) ile neshi, abr~gasyonu (s. 8).

Kitiibu'l-Mu<tamad'in müellifi mu'tezilidir. Dolayısiyle mu'tezile mezhebine dairkısaca bilgi vermeyi, eseri ve müellifini daha iyi tanı-mamız hakımından lüzumlugörmekteyiz. Nitekim naşir bu konuyu da meskut geçmemiştir. Mu'tezile mezhebininmenşei meselesi tam vuzuha kavuşmamış olmakla beraber doktorinlerinin mümessillerine II lVIII. asıtdan itibaren tesadüf edilmektedir. Başlangıcı belki Emevilerin son senelerine rastlar. Fakat Hicrl III. asırda Mu'tezile, bazı Abbas! halife-lerini kendisine çekrneğe muvaffak olmuştur. Daha sonra bunlar kan dökülmesi pahasına da olsa, zor kullanmak suretiyle kendi doktrinlerini

2 "La Science des uşüI al.fiqh represente nne des branches de la scİence juridique qui a

ete cultive pour la premiere fois dans le monde par les Mu.ulmans, et dont il n'y a de paraıı"Je ou de contrepartie ni chez les Greco-Romains d' Occident ni chez les Orientaux de Babylonie, de Chine, d'Inde, d'lran, d'Egypte ou d'ailleurs" (p. 8).

(3)

halka empoze etmeğe çalışınışlardır. Bunun tepkisi o kadar şiddetli ol-du ki, mu'tezile kitaplarının dahi ortadan kalkmasına yol açtı. Son zamanlara kadar mu'tezile mezhebi hakkındaki malumat, ancak mu-haliflerinin kitabıarından elde edilebiliyordu. Al-ljayyat'ın "Kita-b-iı'I-İNTİşAR"I, 1925 tarihinde Kahire'de neşredildi. Sonraları Abdul-cebbar'ın bazı yazma eserleriyle hunlara yapılan şerhler keşfedildi. El-Muğni adlıeserinin fragmanları halen neşredilmektedir.

Mu'tezilenin heş aslı (credosu) vardır: 1) Vahdaniyyet, 2) İlahi adalet, 3) Va' d ve Va'id, 4J Günahların neticesine dair iki uc arasın-daki vasati durum (Manzila hayn al-manzilatayn), 5) Her müslümanın vazifesi olan al-Amru bi'l-ma'rııf wa'n-nahyu.' ani'l-munkar.

Vahdaniyyet meselesi hazı ihtilaflara yol açmıştır. Allah ezelidir, fakat O'nun sıfatları nedir? Allah'ın kelamı vardır. Kur'an-ı Kerim O'nun kelamıdır. Kur'an-ı Kerim ezeli midir, yoksa hadis midir, Ce-nah-ı Hak gibi Gayr-i mahluk mudur, yoksa mahluk mudur?

Keza hayır ve şer meselesi dehu ihtilaflarda mühim yer işgal et-mektedir. İslamiyyet ma'rııfla emri, münkerden nehyi emretmekte-dir. Bundan şer işleyen kimse mü'min midir, kafir midir diye hir mesele ortaya çıktı. Bu işe siyaset dekarıştı. Siyasiler mevcut rejimi kötüle-rneğe haşlayınca hu hususu kötüye kullandılar. Mesela Hariciler, hicri hirinci asrın ilk yarısında, günah işliyenin kafir ve kadinin vacib olduğu-na zahih olmuşlardır (tevbe eden hariç). Fakat bugünahkar şayed halife olursa durum ne olacaktır? İşte burada işe siyaset karışıyor. Müs" lümanların ekseriyyeti, günahkarın müslüman kaldığını, ve tevhe et-meden vefat ettiği takdirde işinin Allah'a aid olduğunu; mutezile ise günahkarların ne hakiki mü'min, ne de hakiki kafir olduklarını, orta hir durum (menzile heyne'l-menzileteyn) dahulunduklarını ileri süre-rek orijinallik yaratmak istediler. Bütün hunlar akideye ait hususlardır. Hukuk ile alakaları yoktur. Fakat hu nevi münakaşalar, islam Huku-kunu, bilhassa metodoloji yönünden sahneye çıkarmıştır.

Maamafih mu'tezile tedricen kendi hukuk sistemini işlemiş ve usul-i fıkha dair hirçok kitaplar meydana getirmiştir. Fakat galiha furua önem verilmemişdir. Zira onların kendilerine mahsus kanun mecmua-ları yoktur. Dolayısiyle şimdiki bilgimize binaen, mu'tezile furu'da hir hukuksistemi (mezhep) kurmuş değildir. Her mu 'tezili, hoşuna giden mezhehi takihetmiştir. Bazıları Hanef!, bazıları da Şafii mezhebine tahi olmuşlardır.

i'

ii

II

1

i

(4)

Bir aksülamel olarak mutezileye karşı şiddetkullanıldığı zamanı bunların, merkezi Asyaya ve Yemen'e kaçtıkları söyleniyor. Hakikaten son. zamanlarda keşfedilen mu'tezili yazma eserlerin hemen hemen hepsi Yemen'dedir. Mu'tezilenin sukutu Haçh seferlerine tesadüf et-mektedir.; Tarihçiler, sunnilerle şiiler arasındaki mücadelede mutezile-nin şia tarafını tuttuğunu söylerler. Fakat bunu teyid edecek delil bu-lunamamıştır. Mu'tezileoldukça erkenden iki grupa ayrılmıştır: Basri ve. {lağdadi grupları. Fakat bunun hudutları hayli belirsizdir. Mesela müellifimiz Bağdad'da oturan bir Basrahdır.

Fıkıh üzerinde ilk yazan mu'tezili helki NaHam'dır (255/839). Na~~am, sünnifakihlere hüeum ederdi (s.9-17).

Bu umumi meselelere kısaca temas eden naşir Prof. Muhammed Hamidullah Bey, bundan sonra "Kitabu'l-Mu'tamad Fi Uşiili'l-Fıqh" adh eserin müellifi olan Abu'I-l,Iusayn Muı~ammad ibn 'AH ibni't-Tayyib al-Başri'nin hayatı ve eserlerine dokunmaktadır.

Aslen Basra'h olan bu zat, Bağdad'da yerleşmiş ve orada vefat et-miştir. Doğum tarihi meçhuldür. Vefat tarihi 5 Rabi' II 436 dır. Cenaze namazını Kadı Abii 'Abdilliih aş-Şaymarikıldırmıştır. Aş-Şiiniziyye mezarlığına defnedilmiştir. Birçok eserler meydana getiren al-Basri "mütekellim"dir. Hocası meşhur 'Abdu'l-Cabbiir'dır. Katip Çelebi OIlU

Şafii olarak göstermiş ise de, diğer birçok biyograflar onu Hanefi adde-derler. Abii l,Ianifanın biyografilerinden en güzelini yazan ünlü hanefi alimlerinden Bağdad Kadısı Abii 'Abdillah aş-Şaymarinin, onun cena" ze namazını kıldırması da kendisinin hanefi olduğunu teyid eder mahiy-yettedir. Fakat eserlerini tetkik edenler, onu bu mezheplere mensub olmaktan ziyade, müstakil bir müetehid olarak görmektedirler. İsko-lastik mu'tezili olduğunu bizzat kendisi herzaman söylemektedir. En meşhur mu'tezile şeyhlerini kendi hocalarından saymaktadır. Bununla beraber eski mu'tezile hukukçularının, bazı muayyen meselelerde, ik-na edici olmadıklarını söylemekten de kendini alamamıştır.

Müellifin eserinde birçok faydalı ve enterasan malumatla karşılaş-maktayız.

Mu'tezileyi müslümanların "rationaliste"i olarak telakki edenler vardır, fakat bunu teyid edecek delillei: pek azdır. "Halk-ı Kur'an" me-selesi hariç tutulursa mu'tezilenin diğer İslam iskolastik mezheplerin-den ayrı bir tarafı yoktur. Gerçi al-Basri, aklı kanun kaynaklarından sayar, fakat bununla kıyas ve ictihadı kasdetmektedir.

(5)

Yine mu 'tezileye nisbet edilen mühim bir husus da' onların hadise itimad etmedikleri kanaatidir. Halbuki tam bunun aksine mu'tezile yal-nız mütevatir hadisleri değil, bazı haber-i vahidi bile akla tercih etmek-tedir. Al-Basri buna eserinin yü~ sahifesini tahsis etmiş ve Nii~~iim gibi eski mu'tezililerin fikirlerinin de böyle olduğunu söylemiştir (tabii bazı ufak nüanslarla birlikte). Mesela kadıbir değil, iki şahid ister. Aynı ehem-miyette olan meselelerde Hz. Peygambere dayanan bir hadisİn de iki ravisi olmalıdır.

Al-Basri, Hz. Ebubekir'in hilafetini meşru sayar. Zira bu hususta icma vardır.

Pr?f. Dr. Muhammed Haİnidullah, Kitabu'l-Mu'tamad'in metnini tesbit ederken aşağıdaki el yazmaları esas tutmuştur:

1 - İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi, Sultan Ahmed III Kütüpha-nesi (No: 1318). Bu yazma, eserin birinci cildini ihtiva etmektedir. Müstensihi Abii BakI' ibn 'Abdi'l-Kafi, istinsah tarihi 27Şa'ban, 751 dir.

2 - İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Kısmı (No: 788).

Bu yazma, eserin ikinci cildini ihtiva etmektedir.

3 - San'a (Yemen) daki Ulu Cami Kütüphanesinde bulunan yaz-ma da yine eserin ikinci cildini ihtiva eder.

4 - Yine San'adaki Prens Seyfu'l-İslam 'Abdullah'ın hususi kü-tüphanesinde mevcut yazma, hadd-i zatında eserin metnini değil (Sü-leyman ibn Nasıl' ibn Sa'id tarafından yapılmış) bir muhtasarının şer-hinden ibarettir. İki cildden müteşekkildir.

5 - Yemenli 'Abdurrii~miin ibnu'I-Ahdal'in huslİsi kütüphanesin-de bulunan ve sahibi tarafından Prof. Dr. Muhammed Hamidul1ah Bey'e hediye edilen yazma nüsha. Bu nüsha, müellifin talebelerinden biri tarafından eserin yeniden işlenmiş şeklidir.

6 - Milano'daki Ambrosiana Kütüphanesinde bulunan (No: 183),

başı ve sonu eksik nüsha.

Müellifin eserlerinden biri 'Abdu'I.Cabbiir ibn Mul;ı.ammad'in "AL-'UMAD" adlı kitabına yazdığı şerhtir (Vatikan Kütüphanesindeki LLOO

no.lı fragmanın, "al-'Umad"dan alınma İcma ve kıyasa ait bablar ol-ması muhtemeldir). AI-Mu'tamad'İn sonunda müellifin daha iki eseri neşredilmiştir: a) Kitiibu Ziyiidiiti'l-Mu'tamad" (ss. 991-1028) ve "Ki-tiibu'l.lpyiisi'ş-Şar'iyy" (ss. 1029-1050).

(6)

Kitabu'l-Mu'tamad, aşağıdaki mevzuları işlemektedir:

1 -

Mukaddime, al-Awiimir, an-Nawiihi, al-'Umüm wa'l-ij"uşüş, 'al-Mucmal wa'l-Mubayyan, al-Af'iil, an-Niisi1J. wa'I-Mansü1J..

II - AI-A1J.biir,al-~ıyiis wa'l-İctihiid, al-I.Ja~r wa'l-İbiil;ı.a, al-Mufti .wa'I-MustaftL İlave: Ziyiidiitu'l-Mu'tamad, al-~ıyiis'uş-Şar'iyy.

Kitabl1'I-Mu'tamad'in neşri, ilim bakımindan büyük bir kazanç-tır. Mu'tezile hakkında yetersiz ve yanlış malumatı bu eser ikmal veya tashihettiği için ayrıca büyük kıymeti haizdir. Bu çok zahmetli, yorucu ve nazik işi muvaffakiyetle sona erdiren Prof. Dr. Muhammed Hamidul-lah Bey ile yardimcıları Muhammed Bekir ve Hasan Hanefi Beylerin, bu ilmi hizmetleri' yüzünden daimatakdirle yadedilecekleri şüphesizdir.

II

İbn ~utayba'nın "Kitübu Ta'wUi Muljtaliji'I-IJadlt" isimli, hadise dair meşhur eserinin, fransızca tercemesi Gerard Lecomte tarafından yapılmıştır 3. Esasen bu zat, İbn ~utayba üzerinde ciddiyetle durmuş, biraz sonra tanıtmasını yapacağımız İbn ~uteybe hakkındaki mufassal .monografiden4 başka onun: hakkında birkaç mühiın makale

yazmış-tırs.

İbn ~utayba'nın "KitiibuTa'wUi Mu1J.taliji'I-I.Jadlt"inin terceme-sine, mütercimin bir mukaddimesi (ss. VII-XLIV), ile bir bibliyografya (s. XLV-XLVIII) takaddüm etmektedir. Bunları, metnin tercemesi (s. 1-382), münderecat (s. 383-390), eserde geçen Kur'an-ı Kerim

ayet-3 Gerard Lecomte, Le Trahe des Divergences du ı'ıadiı d'Ibn Qutayba (mort en 276/889). traduction annotee du Kitab Ta'wn Mubtalif Al-I.Iadiı, Damas 1962 (Institut Français de Da~ mas), in 8. pp. I-XLVIII+I-46L

4 ıbn Qutayba, I'homme, son oeuvre, ses idees, Damas 1965.

5 a) Les citations de I'Ancien et du Nouveau Testament dans I'oeuvrc d'Ibn Qutayba (Arabica 1958).

b) L'introduction du K. adab al-Katib d'Ibn Qutayba (Melanges Louis Massignon, t. II, 1957).

c) MuJ:ıammad b. al-Gahm al-Barmaki, gouverneur philosophe, juge par ıbn Qutayba (Arabica, 1958).

d) La Waşiyya(testament spirituelfattribuee lı. ibn Qutayba (Revue des Etudes Islami-ques, 1960).

e) Les disciples directs d'Ibn Qutayba (Arabica, 1963 IIlI).

f) Ladescendance d'Ibn Qutayba en Egypte (Etııdes d'OrientaIisme dediee. lı.la memoire .de Levi-Provençal, 1962).

(7)

lerinin (s. 391-394), hadislerin (s 395--411), ve alemlerin umumi en-deksleri (s. 413--460) takibetmektedir.

Mütercim mukaddimesinde, "Kitabıı Ta'wlli Nlu!;).talifi'l-IJ-adlt"in,

İbn J):uteybe'nin eserleri arasında ayrı ve hususi bir yer işgal ettiğini hatırlatmaktadır. Aynı zamanda bu kitabın, İbn J):uteybe'nin en son eseri veya en son eserlerinden biri olduğuna bilhassa işaret etmektedir. Dolayısiyle eserin telifi 256/869 ile276/889 yılları arasına tesadüf eder (yani müellifin Bağdada dönüşü ile vefatı arasındaki zaman içinde, di-ğer bir tabirle, halife el-Mutevekkil ve vezirlerini:lı Mu'tezile aleyhin-deki reaksiyonlarından sonra). Eser, Ehlu'l-Kelam, Mütekellimunun, daha doğrusu Mu'tezilenin hadis hususundaki bazı sapık fikirlerini reddet-mekiçin kaleme alınmıştır. Bu bakımdan, eser bir nevi polemik kita-bıdır. Her babın başındaki " IJJli" (muarızlarımız derler ki) fıkrasın-dan sonra, "JJA.;,yi" veya "..\~,;:.J~i Jli" (biz veya Ebu Muhammed, yani müellif, bunu şöyleee cevaplandırıyoruz) başlıklı cevabi fıkra gel-mektedir. Müellif eserinde, mu'tezileyi, feylesoflan ve bazı ahvalde şahsi te'villere mütemayil görünen Hanefi fakihlerini hedef edinmek-tedir. Mukaddimesinde, hadisleri muhtelif gayeler için kullanan Hari-ciyye, Mürcie, Kaderiyye, Rafiziler ve diğer bazı flrkaların hadise tev-cih ettikleri itirazlara işaret etmektedir. Bilhassa burada Rafiziler baş-ta gelmektedir. Mu'tezile tabirinin eserde ancak iki defa geçmesi calib-i dikkattıro Bu meyanda Cehmiyyenin zikredilmeyişininsebebi anlaşılmı-yorsa da, eserin muhtasarı telakki edilen, müellifin "Kitabu'ı-rqtil~f fi'l-Laf'(." adlı kitabında, bunlara yer verilmiştir (ar-Raddu 'ala'l-Cahmiyya wa'l-Muşabbiha). Ibn J):utayba, eserin birinci babında, Mu'tezileye, fel-sefeye ve Hanefiliğe temas etmektedir. Mu'tezile kelamıllI, İbrahim an-Na'(.'(.am, Ahu'l-Hu!!!ayl al.'Alliif, 'Ubaydulliihibnu'l-IJ-asan, Tumame ibnu'l-Aşras ve Bakr al-'Ammi; felsefeyi, Mul.ıammad ibnu'l-Cahm al-Barmaki ve Hanefiliği büyük imam Abü IJ-anifa temsil etmektedirler. Ayrıca, Mu'tezile şeklindeki Rafızi ilahiyatıııı temsil eden Hişiim ib. nu'I.IJ-akam ve bilhassa nereye konulabileceği bilinmeyen al-Cal.ıi'(., husus i birer yer işgal etmektedirler (ıbn J):utayba onu sadece son mü-tekeııim diye adlandrrmaktadır). ıbn J):utayba, Cahiz'in eserlerini fev-kalade iyi bildiğinden, onları birkaç cümle ile ustaca tahlil eder. Hu-lasa, ıbn J):utayba, bütün muhaliflerin nazariyyelerini ve doktrinlerini izah ettikten sonra, ikinci babda hadis ehlinin, üçüncü babda ise, bizzat hadisin müdafaa~mı yapmaktadır.

(8)

Mütercim, mufassal mukaddimesinde, gerek "Kitiibu Ta'wili MuJ;ı. talifi'l-Ifadlt"in, gerek Ibn I}.utayba'nın tam bir tahlilini yapmıştır. Bol dip notları, tercemeyi daha cazip ve daha vazıh bir şekle koymak. tadır.

Böyle bir terceme ile mikaddumesini hazırlamanın ne kadar büyük bir emek, sabır ve sebatı icab ettirdiği aşikardır. Usllibu da akıcı ve selistir.Hiç şüphe y~k ki; büyük emek mahslilü olanbu kitab. la, Gerard Lecomte, ilme büyük hizmetlerde bulunmuştur.

III

IBNU J>:UTAYBA

Fransız müsteşriki Gerard Lecomte'un büyük emek ve uzun araş-tırma neticesinde meydana getirdiği ve İbnu J>:utayba'nin şahsiyeti ile eseri ve fikirlerinden bahseden kitabı hiç şübhe yok ilim dünyası için bir hadise teşkil edecek kıymettedir. Daha önceleri İbnu J>:utayba hak. kında yazılmış bulunan bütün yazılar alimin yalnız bir yönünü (bil. hassa edebi yönünü) göz önüne alarak kaleme alınmışlardır. Bunlar İb. nu J>:utayba hakkında ya (Flügel'inki gibi) kifayetsiz, veya (Brockel-mann'ın İslam Ansiklopedisi'ndeki Ibn J>:utayba maddesi ile, Geschichte der Arabischen Literatür adlı eserindeki İbn J>:utayba ile ilgiliyerlerde verdiği) yanlış bilgilerdir. İbnu J>:utayba hakkında toplu mallimat ih. tiva eden ilk eser, 1950 senesinde İsçiiJ;. Müsii al. I;Iusayni tarafından ingilizce yazılmıştır (The life and works of Ibn Qutayba). Bu eser İbn I}.utayba'nın yalnız gramer, tarih ve edebiyyat sahasındaki eserlerini değil, ayrıca, dini fikirlerini de göz önüne alarak yazılmış ilk tedkik mahsulüdür (bunların başında Kitiibu Ta'wUi Mu1.Jtalifi'l-Ifadlt gel. mektedir).

Abbas! hilafetinin ilk devresi (132-324/750-936), bilhassa uçuncü asr-ı Hicrl (Miladi 9. asır) tedkik mevzuu yapılarak siyasi ve edebi yön. den Arablar hakkında bir hayli neşriyat yapılmıştır. Bunlar arasında bilhassa M.Ch. Pellat'nın, İbn J>:utaybanın muasırı meşhur al.Ciiçi:;ı:'e tahsis ettiği mühim eseri tebarüz etmektedir ("Le milieu basrien et la formatian d'al.Gii/:ıi~" adlı kitabı ilc "Essai d'inventaire de l'oeuvre

(9)

ıL.

i

j

Birbirlerinin zıddı olan mu'tezili CiiJ;ıi:j:ile sünni İbnu ~utayba öy-le bir durumdadırlar ki birisi zikredilince ötekini hatırlamamak müm-kin değildir. İşte Peııat'nın ciddi CiiJ;ıi:j:tedkiklerinden sonra İbnu ~u-tayba'nin da aynı ölçüler içinde ele alınması kendisini zaruri kılmıştı. Bu çetin vazifeyi son eseriyle Gerard Lecomte yerine getirmiştir6•

Müellif eserinin başına kırk sahifelik (VII-XL) faydalı bir medhal (Introduction) koymuştur. Bu medhali bibliyografya takib etmekte-dir (XLI-XLVI). Asıl tedkik kısmı ikiye ayrılmaktadır:

I - İbnu ~utayba'nın şahsiyyeti ve eserlerine tahsis edilen kısım (s. 3-211). Bu kısım (L'homme et l'oeuvre) altı bab içinde mütalaa edilmiştir. Birinci babda biyografik ve bibliyografik malı1matverilmek-tedir; İkinci babda İbnu ~utayba'nın hayatından bahsedilmektedir. Üçüncüde büyük sayıdaki hocalarına tafsilatiyle temas edilmektedir. Dördüncü babda eserlerinin bir kronolojisi yapılmaktadır. Beşinci bab-da evveIa matbu, sonra gayr-ı matbu eserleri, bunu takıben kaybolmuş veya kendisine nisbeti şübheli bulunan eserleri, mevcudiyetlerinden şübhe edilenleri, haklarında hiç bir malumata sahibbulunmadıklarımı-zı, kat'i olarak bilinen veya kendi eseri olmadıklarına ihtimal verilen (apocryphes) kitabıarı ele alınıp haklarında tafsiIat verilmektedir. Al-tıncı babda İbnu ~utayba'nın eserlerinin alındıkları yerler (İran, Hind ve Yunan kaynakları, yahudi-hıristiyan yazıları, Cahiz'ın eserleri, dilci ve gramerciler, şübheli, yani kat'i olarak tesbit edilemiyen kaynakları) gösterilmiştir.

II - İkinci lusım İbnu ~utayba'nin fikirlerine tahsis edilmiştir (s. 215-494). On baba ayrılmaktadır:

1 Dini fikirleri,

2 İbnu I$:utayba ve hadis kritiği, 3 İbnu ~utayba ve tefsir,

4 - Mezheb, fırka ve siyaset karşısında İbnu ~utayba, 5 - İbnu ~utayba ve şu'ubiyye,

6 - İbnu ~utayba ve yabancı diller, 7 - İbnu ~utayba ve filolojik ekoııer, 8 - İbnu ~utayba ve şi'ir,

6 Gerard Lecomte, İbn Qutayba (mort en 276/889), L'Hommc, Son Oeuvre, Ses Idees, Damas 1965. (Institut Français de Damas), in 8. pp. I-XLVI+1-527.

(10)

9 İbnu l):.utayba ve edebiyyat, 10 ~ Yazar olarak İbnu l):.utayba.

Nihayet esere veciz netice kısmı ilave edilmekte (s.495-499) ve en-deks ve mündericat kısmiyle son bulmaktadır.

İhnu l):.utayba'nın olduğu bilinen ve şimdiye kadar neşredilmiş bulurıan eserlere burada işaret etmeyi faydalı görüyoruz, şöyle ki:

1 Kitabu Adabi'l-Katib 2 Kitabu'l - Enwa' 3 Kitabu'l - <Arab 4 Kitabu'l - Aşriba

5 Kitabu'l - İlJtilafi fi'l-Laf~i va'r-raddi <ala'l-Cahmiyya Wa'l-Muşabbiha

6 - Kitabu - Ma<ani'ş-Şi'r 7 Kitabu'l- Ma<arif

8 - Kitabu'l - Masa'ili wa'l-Acwiba

9 Kitabu'l - Maysir va'I-l):.idaJ;ı 10 Kitabu'ş -Şi'ri wa'ş-Şu'ara' II Kitabu Tafsiri Garibi'l-l):.ur'an 12 Kİtabu Ta'wHi MulJtafili'I-ı'ıadh 13 Kitabu Ta'wHi Müşkili'l~l):.ur'an 14 Kitabu <Uyuni'l- AlJbar.

Burada İbnu l):.utayba'nin neşredilmemiş iki eserine de işaret ede-lim:

1 Kitabu Garibi'l-ı'ıadit,

2 Kitabu İşlal;ıi'l-Galat fi Garibi'l-ı'ıadit li Abi <Ubayd al-Kasim ibn SaHiim.

Müellif eserinde, İbnu l):.utayba hakkında Şark ve Garb müellifleri arasında mevcud bariz ihtilafa işaret etmekte ve bu meselede kendisi-nin orta ve mutedil bir yol takib ettiğini ima etmektedir.

Gerard Lecomte'un bu büyük islam alimi hakkındaki mezkftr eseri, şimdiye kadar onun hakkında yazılmış eserlerin şübhesiz ki en derli toplu su ve en güzelidir ve muhakkak ki bu sahada mühim bir boşluğu doldurmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

(Hakem mahkemesi). Pariste bulunan Tah kim divanı Milletlerarası Ticaret Odasının daimi bir teşkilâtıdır. Divan, bir başkan beş başkan vekili, her millî komitenin

110) Madde 54.. bir kapital hükmedilmesi lüzumu ile asliye mahkemesinin maddî tazmi­ nat iddiasını reddeden kararını, Temyiz Umumî heyeti nakzettikten son­ ra, davacı

(Bü kanunun yürürlüğe girmesinden önce, 1. cümlesinde belirtilen tarzda yapılmış olan bir eda, başka hüküm­ lerle henüz tecviz edilmemiş olduğu nisbette, bu

nan sadece bir mutavassıt değil, fakat müşteriler ile bağlılığı sağlayan da­ imî bir uzuvdur.. Kanun bütün bu görevlerden hiç bahsetmemektedir. Kanun sadece menfi

doğurabilir ve bundan dolayı iyi bir sistem olmaz.. Bugün Fransada bu gibi müzakerelerin takibi işi, kabinenin ve başvekilin tasvibiyle Hariciye Vekiline bırakılmaktadır.

İkame edilen ceza davasından feragat (takibi şikâyete bağlı suçlarda) de tazminattan feragati icap ettirmez.. i) Mürur zamanın kat'ı umumîdir. Yani katıdan borçlu ve kefil

zilyedliğinde bulunuyorsa, bu takdirde mirasçı sadece kendisinin bu sı­ fatının tayini için hakiki mânasında bir tesbit davası (Feststellungsklage) açmak yoluna gidebilir

(I) (1) Prenslere hakaret veya kötü muameleden ötürü verilen cezalan, prenslerin rütbesine göre değişmektedir!. Büyük prenslere sözle hakaret, suçlunun bütün