• Sonuç bulunamadı

Dünya Nereye Gidiyor? / What’s Happening to the World?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dünya Nereye Gidiyor? / What’s Happening to the World?"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

urmadan kan dökülüyor. Neden? İnsanlar birbirlerini öldürüyor, öldürtü-yorlar. Neden; Allah’tan emir aldıklarına inanarak; sanki Allah için kelle uçuruyor, pazar yerlerinde bomba ile insan parçalıyorlar. Bir toplum baş-ka bir toplumun nimetlerini elinden almak için saldırıyor, öldürüyor. Dünyevî çı-karları, ihtirasları uğruna kan dökenler, Allah’ı unuttular mı? Peygamberler böyle mi öğüt verdi? Canı veren ve alan Allah’tır. Bu kural asla bozulamaz. Bugün kan gölleri oluşurken, papalar, şeyhler nerede? İnkalar. Masariler, Aborajinler neden yok edildiler? Dün böyle idi, bugün de böyle oluyor. Mümkün olduğu kadar çok insan öldürmek için, silah teknolojisini durmadan geliştirenler, bunları satmak ve denemek için savaş çıkaranlar, üç metre kalınlığında beton duvarı delip, arkasın-daki insanları öldürerek, mükemmel bir silah icat ettiklerini reklâm edenler; nes-lin bekası kuralını tanımayanlardır. Allah’ın lütfu olan dünyamız egoistçe tahrip ediliyor.

Gelip geçici olan insanlar bu dünyadan göç ederken, yanlarında sadece temiz bir ruh götüreceklerdir. Gelecek nesillere temiz bir miras bırakalım. Tanrı’nın iste-diği budur. Günah işlemek kolay, fakat günahsız olarak, iman etmiş insan olarak yaşamak zordur. Allah’ın varlığına, kudretine, adaletine inanarak; bu yolda tesli-miyet ve selâmetini yaşayarak olgunluğa ermek, ibadetimiz olmalıdır.

Varoluş Allah’ın kudretinin tecellisidir. Evren; büyük patlama ile değil, Tan-rı’nın kudretinin yarattığı bir titreşim yumağının ve şimşeğinin varolması, yoğun-laşması ve büyük bir enerjiye dönüşerek, maddeyi oluşturması ile meydana gelmiştir. Her maddenin ve varlığın özü o titreşimdir. Bu yolla insan beynine yer-leşen milyarlarca titreşim olgusu, insanın, insanla ve doğa ile uyumlu yaşamayı sağ-lamıştır. Frekanslara (titreşimlere) uyum ve onların çekim alanına girmek Tanrı ile uyumdur. Ve bu uyum ruhtur. Ruh, hayattır; güzelliktir. Temiz bir ruh; Tanrı ile buluşmaktır. Kötü bir ruh evrenle insan arasında; müspet ve menfi uçlar oluştura-cak. Ve birbirlerinden uzaklaştıracaktır. Maksat uzaklaşmak değil, uyum sağlayarak yaşamaktır.

Güzel insan dediğimiz zaman o insanın vücut yapısı, boyu ve rengi güzelliği-nin somut ifadesidir. Fakat güzel ses denilince sesteki bu güzellik soyut bir anlam ihtiva eder. Böylece güzelliğin algılanması ses tellerinde varolan titreşimlerin, din-leyenle uyum sağlamasıdır.

Journal of Islamic Research 2007;20(3) 365

Dünya Nereye Gidiyor?

İhsan ŞENOLa

aDevlet Opera ve Balesi,

Şan Pedagogu, ANKARA Yazışma Adresi/Correspondence: İhsan ŞENOL

Devlet Opera ve Balesi, Şan Pedagogu, ANKARA

Copyright © 2007 by İslâmî Araştırmalar

(2)

Güneş doğarken görünen ilâhî kızıllık, doğadaki ye-di rengin başlangıcıdır. İlâhî titreşimlerde yeye-di ayrı mü-zik sesi duyulur. Bunları görmek ve duymak temiz ruhlu insanlara nasip olur. Tanrı; bu temiz ruhlu insanlara bu yetenekleri vererek “Yedi rengi”, “Yedi sesi” görülür ve duyulur hale getirmiştir. Ve o insanlar Tanrı ile insan arasında tercüman olmuşlardır.

Böylelikle yedi sayısının; ilâhî bir hesaplamanın mevcudiyetini de göstermektedir. Şöyle ki doğada; yedi renk, yedi ses vardır. Haftanın günleri de yedidir. Bazı deyimlerde de yedi sayısı vardır. Neden altıdan altmışa veya sekizden seksene demiyoruz da; yediden yetmişe, yedi kat yerin dibine ve altına, bir sıfat ifadesi olan, can-lılar için, yedi canlı diyoruz? Dünyadaki bütün cüce in-sanların sadece yedisi bizim için slogan oluyor ve Yedi Cüceler diyoruz. Nasıl oluyor da, sadece yedi renk ve ye-di sesten oluşan bir malzeme ile tablolar ve besteler bir insan tarafından oluşturulabiliyor? Çok zaman titreşim-ler maddeye dönüşmeden, kendi ilâhî şekil alanında se-mavî olgular yaratmaktadır. Mesela: Leylâ ile Mecnun eğer evlenselerdi bir efsane oluşmayacaktı. Gözleri gör-meyen Aşık Veysel gözleri açık olsaydı belki “Benim ya-rim kara topraklar” diyemeyecekti.

Kulakları aniden sağır olan Beethoven, eğer duysa idi o da, Büyük Senfonisini yazamayacaktı.

Bir can ilâhî ortamda oluşurken sayısız yıldız kü-melerinden meydana gelen, burç dediğimiz ortamdan yansıyan, iletişim yumağına sarılacaktır. Bu olgu insan hayatı ile sonsuza dek devam edecektir. Bütün bunlar Tanrı düzeninin tezahürleridir. Bugün bilim adamları bu tezahürleri oluşturan maddenin ne olduğunu bulmaya çalışıyorlar. Yerin yüz metre derinliğinde tünel açarak, orada kurdukları laboratuvarlarda, elektron ve proton-ları çarpıştırarak en küçük zerreciği bulmaya çalışıyorlar. Fakat onlar madde değildir, madde ötesi titreşimlerdir. Bazı bilim adamları, daha geniş düşünerek “Allah’ın Par-tikülleri” Allah’ın zerrecikleri demektedir. Zerre madde ötesidir, ölçülemez, tartılamaz ve şekli yoktur. Mesela; bir şey az yararlı veya çok yararlı olabilir. Fakat “zerre kadar yararı yok” dendiği zaman zerre kelimesi titreşi-min kavrama yansımasıdır. İnsan beynine yerleşen mil-yarlarca titreşim, insanla insan arasında ve doğa ile

dürüst yaşamayı sağlar. Şöyle düşünelim: Kuşlar yüzler-ce kilometre uçuyorlar, hangi yakıtla? Balıklar okyanus-ları aşıyor. Nasıl ve neden? Elbette yumurtlamak ve yuva kurmak için. Amaç aynı, nesil üretmek ve bekasını sağ-lamak için, fakat çılgınca ihtiraslar; Tanrı’nın bu düze-nini bozmaya yelteniyor.

Bir dolunaya bakıp, sıcaklığını ve orada mevcut va-roluşun çekim alanına girmek gerçeği anlamaktır.

Tepeden atılan bir atom bombası; insanların altın-da yaşadığı örtüyü parçalayıp yok ediyor. Okyanusların ve çöllerin altında atom parçalamak; denizleri yatakla-rında, karaları katmanlarında sallamıyor mu? Kurulu dü-zeni bozan insanlar, doğal afetlerin nedenlerini, maddelerin kötüye kullanımına değil, bir ilâhî ikaza inanmalıdırlar. Dünyanın ısıtılması ve soğutulması Tan-rı’nın iradesidir. Varoluşta bu düzen kurulmuştur. Ve bozulamaz. Aksi afettir. Tufandan önce de “Küresel ısın-ma”, okyanusları gökyüzüne çekip, sonra boşalttı...

Tanrı neden böyle yaptı? Çünkü, yeni ve temiz bir yaşam gerekiyordu.

YUKARI BAKMAK Hep yalnız dolaştım,

Gökyüzünde Ömrüm yettikçe Yıldızlara vardım

Şimşeklerin eşliğinde, Belki orada, Bir tanıdık bulurum diye. Dünyevî hayatta bir şeyler yaptım. Bir şeyler belki yapmadım...

Elhamdülillah Gerçek hayatı yaşadım,

Tanrı yolunda Tanrı yolunda Baktıkça gökyüzüne. İhsan ŞENOL 04.10.2007 ANKARA

İhsan ŞENOL DÜNYA NEREYE GİDİYOR?

Journal of Islamic Research 2007;20(3)

Referanslar

Benzer Belgeler

Giderek oyun başında daha fazla zaman geçiriyorsanız,.. Oyun başında geçirilen süreyle ilgili tartışmalar yaşıyorsanız, Aile ya da arkadaşlarla birlikte vakit geçirmek

El Cezire, Yemen’deki Arap koalisyonunun operasyonlarını desteklerken Katar krizinden önce Yemen’de olduğu gibi, Gazze sorununa hizmet etmek için fotoğraflar, sahneler

Türkiye Do¤uda çok zen- gin tabii kaynaklara sahip Türk cumhuriyetleri, güneyde dünyan›n en zengin petrol ve tabii gaz rezervlerine sahip ‹slam ülkeleri, kuzeyde büyük

Door frame: A curved jamb, wooden door case coated on steel is plated with a polyvinyl membrane.. Lock: Multipoint

ABD sisteminde kanun teklif etme yetkisi olmayan başkan, Kongrede yaptığı birliğin durumu konuşması, yürütme bildirimleri veya özel mesajlar yoluyla yasama

Engelli kişilerin bağımsız olarak yaşayabilmeleri ve yaşamın bütün yönlerine tam olarak katılabilmeleri için Taraf Devletler, engelli kişilerin başkaları ile eşit

Kullanım suyu ve ısıtma sistemlerine destek olan güneş enerjisi sistemlerimiz, 5 ila 6 aileli evlerde 140 m²’lik evlerde çok uygun maliyet sağlamakla beraber

Güneş enerjisi tertibatının güvenli ve izin verildiği şekilde çalıştırılması için önceden monte edilmiş bir güneş enerjisi istasyonunun aşağıdaki